23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ZT NİSAN1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demirel, Özal'a borcunu kapattt • ANKARA (ANKA)- Cumhurbaşkaru Süleyman Oemirel, seiefi TurgutÖzal'a olan manevi tazminat borcunu ödedi. Çumhurbaşkanı Demirel, Özal aiîesinin avukaü Bilgin Yazraoğlu'nun "tazmınaü eksik yanrdınız" uyansı üzerine, 14 nisanda ödediği 20 müyon lira tazminaün ar- dından. 2.5 milyon liradaha tazminatödemesinde bulundu. Böyleceicraya verilmekten kurtulan Demirerin Özal'a "'gaflet ve dalalet içinde bulunmakla" suçlamasının maliyeti 22.5 miİyon liraya yükselmiş oldu. Sekizind Çumhurbaşkanı Turgut Özal'ın avukaü üçay önce Yargıtay larafından onaylanan tazminat karannın gereğini yerine getirip parayı yatırmadığı gerekçesiyle Cumhurbaşkaru Demirel'i icraya vereceğini açıklamışü. Açıklamadan bir süre sonra Demirel, Akbank KızıJay şubesine 20 milyon lira yaurmış. Semra ÖzaJ'ın avukaü, yaünlan paranın 2.5 milyoneîcsik olduğunu Demirel'eavukatlan aracılığıyla Uetmişierdi. Gdzattınaalınafl SBP-liler •ANKARA(ANKA)- Sosyalist Birlik Partisi Genel Başkanı Sadun Aren: Bursa il örgütlerinın DEP ve İP il örgütleriyle ortaklaşa haarladıgı "5 nisanzam ve zulüm paketine hayır" başlıklı bildiridağıülırken gözaltına alınan 32 kişinin serbest bırakılmasını istedi. SBP'den yapılan açıklamaya göreparti Genel Başkaru Sadun Aren, İçişleri Bakaru Nahit • Menteşe'yegönderdiği dilekçede, 25 nisan gûnü SBP, DEP ve İP Bursa il örgütleri tarafindan ortaklaşa haarlanan "5 nisan zam ve zulüm paketine hayır" bildirisini dağıtırken gözalüna ahnançoğunluğu SBP üyesi 32 kişinin serbest bırakılmasını istedi. Bildirinin dağıülması için gerekii işlemlerin yerine getirildığini haürlatan Aren, bu nedentegözalünaalma isteminin yasalara ve hukuka aykın olduğunu belirtti. Erttoğan'ın sabıkadurumu • ANKARA (AA) -Yüksek Seçim Kurulu. "seçilme yeterliğini kaybettiren mahkumiyeti bulunduğu" iddiasıyla yapılan bir.başvuru üzerine. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın şabıka durumu konusunda İstanbul Jl Seçim Kurulu'ndan bilgj ve belge istedi. YSK'nın sözkonusu başvuru üzerine aldığı ara kararçerçevesinde. Istanbul İl Seçim Kurulu. mahkumiyetinin bulunması durumunda Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan'ın buna iîişkjn savunmasını da alacak.YSK, İstanbul İl Seçim Kurulu'ndan istenilen belgelerin gelmesindensonra Tayyip Erdoğan'ın seçilme yeteneğine ilişkin başvuruyu önümüzdeki günlerde görüşerek karara bağlayacak. Çöp vergisi • KONYA (AA)-Konya'da merkez Selçuklu ilçesi belediyesince Çevre Temizlik Vergisi beyannamelerinin kabulüne başlandı. Belediye başkanlığından yapılan açıklamada beyannamelerin ve ilk taksitlerin 31 mayıs, ikinci taksitlerin de 31 temmuz tarihine kadar venlmesi gereküği bildirildi. 180metre kareyi aşan konutlardan 600 bin, 180 metrekareden küçük konutlardan da 300 bin lira ÇevreTemizlik Vergisi alınacak. Verici istasyonu kundaklandı • VİRANŞEHİR (Cumhuriyet) - Belediyeyeait canak anten verici istasyonu kimliği belirsizkişilerce benzin dökülerek yakıldı. Karacadağ Caddesi üzerinde bulunan istasyona önceki gece 21.30 sıralannda gelen üçkişi ellerindeki benzini aygıtlann « üzerinedökerekateşeverdiler. Olay sırasında istasyon bekçisi KadirSarile saldırganlardan biri de kısmen yandı. Diğeriki saldırgan alevleriçerisindeki arkadaşını kurtarmaya çalışırken yangın söndürüldü. RPİl Başkanı îstîfa etti • ISP ARTA (AA) - Refah Partisi Isparta İl Başkanı Ramazan Topraklı görevinden istifa etti. Toprakirnın istifasıyla boşalan RP İl BaşkanhğVna Avukat Abbas Pirimoğlu getirildi. Laiklik Bildirisi nedeniyle başsavalan kutlayan SHP lideri, RP'yi uyardı: Laiklikoıuıılııui\ etiııtemeli 'Temef llllPllin'Karayalçıncumhuriyet başsavcılarını Laiklik 'KaiTIU OÖPeVİIIİ İŞ98İ edePek...'Partısınıngrup Bildirisi' nedeniyle kutlarken RP'lilerin eleştirileri üzerine "RP, toplantısında konuşan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, laikliği bir hükümet politikası olarak değil, cumhuriyetin temel kamugörevini işgal ederek politika yapılamayacağını kurumu olarak görmelidir" görüşünü savundu. söyleyerek, "RP bizim duygulanmızı paylaşmıyor" dedi. ANKARA (Cumhurivet Bü- rosu)-SHP Genel Başkanı ve Baş- bakan Yardıması Murat Karayalçın, yayımladı- klan "Laiklik Büdirisi" nede- niyle cumhuriyet başsavcılannı kutlarken, RP'lilerin eleştirileri konusunda da, "RP, laikliği bir hükümet politikası olarak değil. cumhuriyetin temel kurumu ola- rak görmelidir" dedi. Karayalçın, partisinin grup toplantısında son gelişmeleri değerlendirirken Merkez Ban- kası'yla ilgili olarak yapılan yeni düzenlemelere de değindi. SHP lideri Murat Karayalçın Merkez Bankası'nın. sıkıntıya düşmüş bankalara hangi koşul- larda katkıda bulunacağı ko- nusunda bir çalışma yapı- Imasını istediklerini belirterek. "Merkez Bankası burtiroperas- yonlan hangi koşullarda gerçek- leşrircceğini açıklamalıdır" dedi. RPden tepki w p P r ı R SHP Genel Başkanı Karayalçın, partisinin grup toplantısına neşeli bir şekilde girdi. (Fotoğraf: AA) kan Yardıması Ahmet Tekdalın cum- "Cumhuriyet başsavctlannın laiklik konusundaki duyaıiılıklarını dile getir- melerini btiyiik bir mutlulukla coşkuyla karşıladım. RP, bizim bu duygularımtzı payiaşmıyor. Sayın Tekdah kamu görev- Ulerinin siyasi konulara girmemesi ge- huriyet başsavcılannın "Laiklik Bildiri- si" ile ilgili olarak "Kamu görevini işgal ederek politika yapmak doğnı değildir" değerlendirmesıne dikkat çekerek şun- lan söyledi: rektiğini söylüyor. RP iki şeyi karıştırı- müdde-i umumi değil, cumhurivet baş- yor. Birincisi, RP'nin laikliği bir hükü- sa>cıları olduğunu bilmesi gerekir. Muğ- met politikası olarak değil, cumhuriyeti la'daki bölge toplantımızda, örgütümüz kuran temel kurum olarak görmesi gere- cumhurivet başsa>cılaruıın kutlanması kir. kararı aldı. Partimiz adına kendilerini Ikincisi, hitap ettikleri kitlenin adının kutluvonım.' DYP milletvekilleri, TKB Genel Müdürü Özal Baysarın görevinden alınmasını istedi Çiller'eDYP grııbundaeleştiri yağmuın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Banka operasyonlan ve devletın 32 mil- yon dolanru baük bankalara >atıran Türkiye Kalkmma Bankası (TKB) Ge- nel Müdürü özal Baysal'ın durumu DYP milletvekillerini de isyan ettirdi. Başbakan Tansu Çiller, DYP grubunda eleştiri yağmuruna tutulurken, Özal Baysal ve banka yönetim kurulunun gö- revden alınması istendi. DYPgrubunun dün basına kapalı olarak gerçekleştirilen bölümünde, milletvekilleri Çiller'e. eko- nomik uygulamalar, Milli Eğitim'deki operasyonlar ve partinin çizgjsindeki kaymalar konusunda yüklendiler. DYP Genel Muhasibi Bilecik Millet- vekiü Bahattin Şeker ise baük bankalar konusunu gündeme getirdi. Şeker, ban- kalann çeşitli hesap oyunlan ile trilyon- lar kaçırdıklannı belirterek. bu duruma el konmasını istedi. Şeker. batık banka- larda 32 milyon dolan giden TKB'nin durumuna değinerek "Banka genel mü- dürü ve yönetim kurulu görevden aJınma- lı" diye konuştu. Samsun MiUetvekili GİK üyesi Cemal Aüşan ise Milli Eğjtim Bakanlığı'ndaki Günay: Çiller Antuanette bozuntusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreteri Ertuğnıl Gûnay. Başbakan Tansu Çiller"ı "Ekniek bulamazsanız pasta yi- yin" diyen Fransız Kraüçesi Marie Antuanette ye benzetü. Başbakan Yardımaa Murat Karayalçın için "Omın şak- şakçKi" tanımlamasını kullanan Günay. iktidar ortaklannın ya- şanan ekonomik kriz ve top- lumsal bunalımakarşın "demok- ratikJejme paketini" gündeme getirerek, "göz boyamaya" çalışnklannı öne sürdü. Ertğurul Günay, yerel secim- ler sonrasında Türkiye'de yaşa- nan siyasi ve ekonomik gelişme- leri değerlendirdi. Günay, isim vermeden Başbakan Çiller'i, Marie Antuanette'ye benzeten, Karayalçın için de "Onun şak- şakçta'" tanımlamasını kullanan Günay, sözlerini şöyle tamam- ladı: "Bosna'da, KAns'ta, Azer- baycan'da tartaklanmasına, ulu- sal bütünlüğümüzûn işsizlik ve yoksuUuk çaresizliğinde ve ek- mek ku\ruklannda zedelenmesi- ne göz yumanlar, Marie .Antua- nette bozuntulan ve onun şak- şakçılan, Türkiye sizdcn kurtul- madıkça, ne gününü kurtarabiür oe de geleceğini," ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART A£>»-AN SO&YAL- DEMOk'- RATLAR BU VASAYA ÎMZA ATMAZ i.. son operasyonlan eleştinrken parünin milliyetçi-muhafazakar çızgisinden sap- ma olduğunu sövledi. Sapmanın örneği- nin 21 Mart seçimlerinde yaşandığını bil- diren Abşan, muhafazakar oylann RP ve MHP'>e kaydığını savundu. Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz'ın katılmadığı toplantıda. Denizü Millet- vekılı Nabi Sabuncu da bu bakanlıktaki atamafan eleştırdi. Atamalann yönıeminin yanlış olduğunu bil- diren Sabuncu. bunlan eteştir- dikleri için kendilennın tarikatçı olarak nitelenmesinin yanlış ol- duğunu da söyledi. Sabuncu, ekonomik uygulamalara ilişkin görüşlerini açıklarken de Çiller'- den yeni vergiler getirmeden önce hayaliciler ve yüzsüzlerin üzerinegıtmesıni istedi. Çiller'in yarutı Çiller ise Özal Baysal'ın gö- revden alınması ve hayaliciler ile yüzsüzlerin üzerine gidilmesi is- teklerine hiç değinmedi. Milli- yetçi-muhafazakar çizgisinden sapma olmadıgmı bildiren Çil- ler. '"Siz ne kadar milliyetçi- muhafazakarsanız. ben de en az si/in kadar milliyetçi-muhafaza- kanm" dedi. Partinın zayıfladığı ve zaaf içinde olduğu gibi eleşti- rilerin partiye zarar verdiğini de bildiren Çiller. Milli Eğitim'deki operasvonlan savunurken de "Görevden alınan arkadaşlar, bizden daha çok başkalanna > akındı. Bürokratları eleştirmek yerine onlara vardımcı olmaya çalışın. Bürokratlar, bırakın işîe- rini vapsınlar. Bakan arkadaşlar da kendi bürokradarını seçsin- ler"dedi. Koalisyonu bırakmalan du- rumunda "Sorumluluğu bıraktı, kactı" denileceğini sö>leyen Çil- ler. vergı paketini savunurken de yükün toplumun herkesimıne eşıt pavlaştınlmasında ısrarlı ol- duklanru. adil bir \ ük paylaşımı- nın zorunlu olduğunu bildırdi ve **\olumuzdan dönmeyiz. Bu va- salar çıkacak" dedi. ÜĞÜPOIİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtSKAYA Laiklik Nedip?•• Show TV'de Mehmet Ali Birand'ın yönettiği açıkoturu- mu izliyorum... Konuşmacılardan birisi şöyle diyor: "Refah Partisi'nin ideolojik bir yapısı yoktur. Taban mücahit ya da Başkomutan Necmetb'n Erbakan /n çev- resinde birleşmiştir..." Hayret! Refah'm ideolojisi apaçık ortada... Refah'ın 25 yıllık çizgisine baktığınız zaman bunu gö- rebilirsiniz. Son iki yıllık süreçte 'şeriatçı güçler'in kendi siyasal ideolojilerini Refah ta birleştirdiklerini yakalaya- bilirsiniz. Kimileri çağdaş giyimlidir, kimileri takke, sarıkfa dola- şır, kimileri kara çarşaf giyer, kimileri elbise, etek giy- meyi sever. Ama amaçları birdir: "Anayasalan Kuran'dır... Onlar için demokrasi bir amaç değil araçtır." Demokrasi birözgürlükleryumağıdır. Demokrasi, kişi temel hak ve özgürlüklerini oluşturur. Demokrasi, laiklik kavramıyla özdeşleşir. Demokrasi, çağdaş toplumların vazgeçilmez bir yaşam biçimidir... Hiçbir çağdaş ülkede yasalar, 'demokrasi'yi yıkmayı amaçlayan totaliter güçlere prim vermez; onların örgüt- lenip devleti temelinden yıkmaya yönelik eylemlerine izleyici kalmaz. Türkiye'de 'şeriatçı güçler' kendi siyasal partilerini 'demokrasi maskesi'ni kullanarak kurdular ve 'İslam ideolojisi'ni devlet düzenine dönüştürmek için harekete geçtiler. Bir bakıma demokrasiyi amaç olarak değil araç olarak gördüler. Durum apaçık ortada... Türkiye'yi 'ortaçağınkaranlığt'nagötürmek isteyen bu güçler bugünlere sağ partilerin desteğinde geldiler. Pa- rasal kaynaklarını içeriden ve dışarıdan sağladılar ve sağlıyorlar. Önceki akşam Show TV'de Mehmet Ali Birand'ın yö- nettiği açıkoturumu izlerken şöyle düşündüm: "Şu tartışma neyi amaçlıyor acaba?" Kavramlar birbirine karışırken 'var olan bir gerçek' neden görmemezlikten geliniyordu? Özellikle Prof. Dr. Ahmet Arslan'a ve genç gazeteci Ruşen Çakır'a şu soruyu Mehmet Ali Birand yöneltebi- lirdi: "Suudi Arabistan kökenli Al Rajhi Banging, Türkiye'- deki Kuran kurslanna parasal destek veriyor; Diyanet IşleriBaşkanlığı ise buna izleyicikalıyor, sizlerne diyor- sunuz?" Bir başka soru da gelebilirdi ardmdan: "Türkiye'de şeriatçı güçler ve Refah Partisiher yıl ya- salan çiğneyerek 3.5 trilyon lira değerinde kurban derisi topluyor. Oysa bu yetki Türk Hava Kurumu'na aittir. Laik devlet şeriatçı güçleri el altından desteklemiyor mu?" Elbet televizyonlarda böyle tartışmaların yararı var- dır. Mehmet Ali Birand'ın da bu tür tartışmalarda konuş- macı olanların da bu konuları çok iyi bilmeleri gerekir. Prof. Dr. Ahmet Arslan kendi arkadaşları arasında 'Rüzgârgülü'olaraktanınır. Elbetlaikbirkişidirve İslam Felsefesi' konusunda uzmandır. Oktay Ekşi laikliği tanı- mlarken 'bilim ve düşünce kavramı' üzerinde durdu. Ancak Ahmet Arslan "Hayır laiklik o değildir" yanıtmı verdi. Oysa Oktay Ekşi doğru söylüyor, Ahmet Arslan ise konuyu bir başka yöne çekiyordu. isterdik ki Ekşi, Arslan'ın bu savına somut yanıt versin. Ama vermedi. Laiklik demokrasinin 'Özgürlükler yumağı' içindedir. Fransız Devrimi'nde 'özgürlükler' bahçesinin temel taş- larından birisi de laiklik kavramıdır. Işin özü de şudur: "Din ile devlet yönetimi işlerinin birbirinden ayrılma- sı..." O zaman Show TV'de neyi tartışıyorlar? Olay ortada. Türkiye Cumhuriyeti 70 yıldır laik bir dev- let. Ama laik devleti temelinden yıkma girişimleri gide- rek yoğunlaşıyor. 'Karayobaz çeteleri'ne kimi gazeteler ve televizyonlar 'çanafc'tutuyor. Bugün 'şeriatçı güçler' Refah Partisi'nin şemsiyesi al- tmdadır. Refah 'Muca/7/f E/-oa/fan'kimliğiyle değil '^en- atçı' kimliğiyle güçlenmektedir. Bir genç gazeteci Oktay Ekşi'ye "Erbakan sizden da- ha demokrat'diyebiliyorsazaten 'taraf'tır. Birzamanlar Dev-Sol hareketine, daha sonra Humeynl'ye şimdi de Erbakan a alkış tutmanın 'demokrasiyle, özgürlükle' bir ilgisi de yoktur ve olamaz. Bugün Türkiye'de yüz lisenin 80'inde mescit bulunu- yor ve çocuklar orada dini eğitim görüyor. Laik bir dev- lette böyle bir şey olmaz. Öğretmen biyoloji dersine girince besmeleyle derse başlıyor: ' 'Bismillahirrahmanirrahim!" Türkiye'yi 'ortaçağın karanlığı'na götürmek isteyen güçlere karşı 'laikliğisavunamıyorsunuz'demek, elma- larla armutları karıştırmak gibi bir şeydir. Laiklik bir yaşam ve düşünce biçimidir. özünde bilim- sellik vardır. Cumhuriyetçi yönetimlerin özünü de zaten bu saydıklarımızla birlikte "Egemenlik ulusundur" deyi- şi oluşturur. Bu değiş aklın ve sağduyunun sesidir. Dü- şünce ve inanç özgürlüğünün yurttaş olmaktan kaynak- lanan gücüdür. Mustafa Kemal Atatürk laikliğin temelinde birleştiri- len giyım kuşamla ilgili değişiklikleri; kadın haklarını, medrese, tekke ve zaviyeleri kapatıp laik 'Milli Eğitim'i yaşama geçirmeyi, kültürü uluslaştırmayı hep bu yüz- den yaptı. Atatürk'ün laik devlet anlayışı da buydu... Hükümet programında memur sendikacılığı/3 Toplusözleşme, özlükyasasınaaykındeğLl Prof. Dr. SAVAŞ TAŞKENT Anayasanın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili olarak genel ilkeleri belirleyen 128. maddesinin 2. fıkrasında "Memurların ve di- ğer kamu görevb'lerinin niteiikleri, alanmala- rı. görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükle- ri, aylık ve Ödenekleri ve diğer özlük işleri ka- nunla düzenlenir" denilmektedir. İşte 128. maddenin bu düzenlemesi kar- şısında, memurlarla toplu pazarhk sonucun- da yapılacak bir sözleşmenin geçerli olup ol- mayacağı tartışma konusu yapılmıştır. De- nilmektedir ki, memurlann aylıklan, özellik- le bununla ilgili katsayı kanunla, yani Genel Bütçe Kanunu ile saptanmaktadır. Böyle ol- duğuna göre, aybk ve ödeneğin toplu pa- zarlık sonucunda taraflarca belirlenmesi mümkün değildir. Kanımca, böyle bir görüşe de katılmak olanaklı değildir. Memurlann ve diğer kamu görevlilerinin tüm özlük işleri kuşkusuz ya- sayla düzenlenecektir. Bu. anayasanın ön- gördüğü bir durumdur. Nitekim 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu, toplam 236 maddesi ve birçok ek ve geçici maddesi ile memurlarla ilgili olarak her türlü düzenle- meyi içermektedir. Gerçekten de. memurla- nn ve diğer kamu görevlilerinin niteiikleri. atanmalan. görev ve yetkileri, haklan ve yü- kümlülükleri ve diğer özlük işleri, belirtilen yasanm konusunu oluşturmaktadır. Buna karşıhk. gösterge tablosunda yer alan rakamlarla ek göstergelerin aylık tutar- lanna çevrilmesinde uygulanacak kat- sayının, Genel Bütçe Kanunu ile saptanması 657 sayılı kanunun 154. maddesinin birgere- ğidir. Böyle olduğuna göre, 154. maddenin değiştirilerek veya bir başka yasa ile, katsayı saptanmasının -151 sayıh ILO sözleşmesin- de öngörüldüğü gibi- taraflar arasında gö- rüşme yoluyla veya kurulan arabuluculuk. uzlaştırma veya tahkim gibi tarafsız meka- nizmalardan yararlanılarak belirlenmesi pekala mümkün olabilecektir. Bunu 657 sayılı kanun veya konu ile ilgili bir başka yasa düzenlediğinde. anayasanın 158. mad- desine aykınlık da söz konusu olmayacaktır kanısındayım. Çünkü, anayasanın 128. maddesinin ön- gördüğü husus. memurlann özlük hak- lannın bir "yasa" ile düzenlenmesidır: ana- yasa bunun mutlaka Genel Bütçe Kanunu olması gerektiğinden söz etmemektedir. Bununla birlikte. taraflar arasında toplu pazarhk sonucunda oluşacak olan toplusöz- leşmenin hükümlerinin Genel Bütçe Ka- nunu'na aktanlmasının, meydana gelebile- cek hukuksal tartışmalann önlenmesı bakımından en sağlıklı yol olduğu da söyle- nebilir. Avrupa'da memur sendikacılığı Kamuoyunda memur sendikacılığının mutlaka ''toplusözleşmeli ve grevli" olması gerektiği imajının yerleşmesi üzerine, bu ko- nuda sağlıklı bir vargıya vanlabilmesi bakı- mından diğer bazı ülkelerdeki düzenlemele- re değinilmesinde yarar görülmektedir. An- cak, önce bu alandaki yayınlann son derece az olduğunu belirtmek gerekir. Mevcut yayınlarda da genel olarak kamu kesiminde çalışanlann, yani memurlar yanı- nda bu kesimde çalışan işçilerin de sendikal haklanndan söz edıldiği için, memurlarla il- gili saptama vapılmasında güçlük bulundu- ğuna işaret edilmelidir. Memurlann sendikal haklan, bunlann ör- gütlenme. toplu pazarlık ve grev haklan baş- lıklan altında incelenecektir. 1. Memurların örgütlenme hakkı Memurlar da dahil olmak üzere. tüm çalı- şanlann sendika kurma ve kurulmuş olan sendikalara üye olabilme hak ve özgürlükle- ri, sendikal haklar içinde en temel olanıdır. Bu nedenledir ki. sendika özgürlüğü ve sen- dikalaşma hakkının korunmasına ilişkin 87 sayılı sözleşmenin hazırlık çalışmalan esna- sında. örgütlenme hakkının yalnız özel sek- törde çalışan işçi ve işverenlere değil. aynı za- manda kamu çalışanlanna da sağlanması gereği vurgulanmıştır. Esasen 87 sayılı sözleşmenin 2. maddesin- de herhangi bir aynm gözetilmeksizin "çaln şanlar"dan söz edilmiş olması. örgütlenme bakımından işçi-memur aynmı yapılamaya- cağını açıkça ortaya koymaktadır. Bugün genel olarak tüm gelişmiş ülkeler (bazı Afrika ve Güney Amerika ülkeleri dı- şında) memura sendikada örgütlenme hak- kını tanımış bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu ülkelerden çoğu as- ker, polis, itfaiye, cezaevi personeli gibi ka- mu görevlilerini örgütlenme hakkının dışın- da bırakmaktadır. ILOnun Uzmanlar Komitesi'nin sözleş- me ve tavsiyelerin uygulanmasına ilişkin ge- nel incelemesinde, bu gibi kapsam dışı bırak- malann, sözü edilen kamu görevlilerinin özel sorumluluk ve işlevler üstlenmiş olma- lan nedeniyle haklılık kazandığı belirülmek- tedir. Ne var ki, 87 sayılı sözleşmenin 9. maddesine göre, silahlı kuvvetler ile polis, sözleşme uyannca kapsam dışı bırakılabile- cek tek kesim olarak kendini göstermekte- dir. Böyle olmasına karşın, İngiltere'de 1984 yılında Genel Haberleşme Merkezi'nde çalı- şanlann sendikal haklan tümüyle ellerinden alınmıştır. StKECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle