23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S*YFA CUMHURİYET2 27 NİSAN1994 ÇARŞAMBA KULTUR GörseltarihüretmepeşindeHüsamettin Koçan'm 'Osmanlı' sergisi ay sonuna dek Yıldız Sarayı Silahhane'de AHUANTMEN Hüsamettin Koçan'ın son ikı yıldır üze- rir.de çalıştığı proje, "Anadolu'nun Görsel Tjrflıi" fasikülleri. geçen yılkı ilk fasikül ve YJdız Sarayı Silahhane binasında izlediğı- rrtz "Osmanlı" (ıkinci fasikül) ile birlikte. aldı başını gıdiyor... Fasıküller. "Osmanlı"- nırı bıraktığı yerden larihte bir yolculuk yaptıkıan sonra -Bizans, Roma. İon. Hitit. Tunç Çağı- geri dönüp "özel hayatlar"a inecek. Koçan'ın fasıküller projesi, en so- nunda (tanhin oluşması ıçin kendine za- man veriyor. yeterli bir 'zaman uzaklığı1 - nda olmak istıyor nesnel olabilmek için) cumhurivet dönemiyle bitecek. \ma her şey burada anlaiıldığı kadar basit değıl. Söz konusu proje yıllar sürecek, Koçan her dönem içın her yıl bir sergı açsa bile, lOyılı aşkın bir süre. Yoğun bir araştı- rma süreci. Ki buna, sanatının geldığı bu aşamada artık "mekanlar" da ginyor. "Os- manlı"yı Silahhane'de. örneğin bir "Sel- çuk" sergısini de bir Selçuk kervansarayı- nda gerçekleştirmek gibi... Ve bu proje. sanki "doğuruyor'" bir > andan da: 18 mayı- sadek Levent'teki A4Öfset Atölye Galeri'- desüren "Fersudeler" sergısı gibi... ''Fersu- deler". Koçan'ın ilk fasıkülünü bir araya getiren bir tak\imm. yapılırken ortaya çıkan "baskı bozuklu" parçalanndan. yani fersudelerden oluşuyor. AnadolıTnun öör- sel Tarihi. bu kez fersudeler halinde. ama biraz da aynntılandınlarak (örncğin. her dönem, bir tarih dökümüyle yer alıyor) iz- leyiciye ulaşıyor. Hüsamettin Koçan'ın kendini adadığı (pek de abartmış sayılma- yız) bu projenın bütünlüğünü kavramak açısından. bu ilginç serı ıle birlikte Mine Sanat Galerisi'nde 10 mayısa dek süren "Araştınnalar'" sergisini de izlemek gerek. Koçan ile "yaşamının bütününe yayılan" projesi ile ilgili konuştuk... - Belki de \ aşamını/ın sonuna dek üzerin- de çalışacağıni7 bir proje söz konusu... Biraz gerije dönüp, bu projenin nasıl başiadığını konuşabilirmiyİ7? Başlangıcı, doğrudan doğruya 20 yıl ön- cesıne dayanıyor. Anadolu halk resimlerini araştırmayı kafama koyduğum andan iti- baren mayalanmaya başladı. Bu süreçte beni kışkırtan. kaynak eksiklikleriydi. O eksiklikler. benim bu toprak üzerinde ya- şanmışlıklara yöYıelik merakımı kışkırttı. Halk kültürü içinde saptayabildiğimiz tüm venlerin ikı kaynağı görünüyordu. bunlar- dan biri İslamlıktan. ötekı ÖrtaAsya'dan. Anadolu'da yaşamış kültürle sanki bu ıki kaynak hiçbir iletişime ya da çatışkıya girmemiş. birbırine dokunmamış gibi görünüyordu. O soru ışareti beni Anadolu'daki söz konusu kaynaklan düşünüp onları anlamaya yönlendirdi. Kuşkusuz Anadolu'da üç temel kaynak vardı bana göre: Söz konusu ıki kaynakla birlikte Anadolu kaynağı. Ben Türkiye'de aynca. aydının da gele- neİcçinin de kesin bir yanılgı yaşadıklannı düşünü- yorum. Bir taraf Anadolu yu çok kışkırtıcı bir ze- min. bir beslenroe alanı olarak algıhyor. öteki Ana- dolu tanhinı yalnızca dar bir perspektif içinde ele alıyor. Oysa Anadolu ne tek başına Bizans" - tırne tek başına Roma'dır, ne de lek başına Os- manlfdır. O açıdan. başlangıçta üçüncü ayağı me- rak etme olgusu beni Anadolu'ya ve Anadolu'daki öteki kültürleri ve hayatlan düşünmeye götürdü. Dünyaya bağlayan proje... -Peki bunları düşünmek nereve götürdü sizi? Benim bugüne kadar üreuiğim yapıtlann hepsi- nin ardında mutlaka bir gerekçe vardı. Ama söz konusu proje beni. belki de şu an bu dünyaya bağ- layan. doğrudan doğruya özgün bir söylemin kapısına götüren bir proje oldu. Bu projeyle ciddi araştırmalar dönemi başladı. resmimin kendisini. sanatımı doğrudan doğruya bir radıkal sorgula- maya aldı. Bu sorgulama sonucunda resmım kendi bünyesındekı günübırlık ve biraz da başkalanna yaslanarak ürettiği değerlerden anndı. silkelendi. daha özgün bir noktaya gıtti. Doğrusunu ısterse- niz. ben sanatın sanat olabilmesi için bir ürünün arkasında kendme aıtlik olması gerektiğine inanı- yorum. İşte bu proje beni. o kendine aitlik noktası- na götürdü. Sanat. bu nedenle zaten. bir risk alma eylemidir. bu nedenle benim üreuiğim ış de bir risk üstlendi. - Nasıl bir risk? Bu nskı birkaç biçimde algılayabildim. Bizim aydınımızın hayata belli bir sınırlılıkla baktığını gördüm. Örneğin şu kntik dönemde Osmanlı ser- gısı açmanın ne gereğı vardı deyıp. Osmanlı'yı baş- kasınm geleneği gibi algılayan tepkıden tutun da pentür alışkanlıklanndan hareket eden insanlann bu güzel pentürlerden sonra. nereden çıktı şimdi sorusunu soranlara dek... Ötekı tarafta düzenleme yapanlann, kavranıla uğraşanlann da serginin bir tarih bağlantısı içinde olmasına tepki duyduklan görüldü. Beri yandan alışkanlıklan doğrultusunda dekoratif bir malzeme olarak sanat esenni alıp evı- ne asan kimı insanlann şaşkınlıklanyla karşı- laştığımı izledim. Bunlar beni \ üreklendirdi doğ- rusu... Demek kı ben bülün bu angaje değerlerin dışında bir şey yapıyorum. O zaman ben doğru bir yerdeyim ve özgün bir ış peşindeyım. Bir kere. res- mim bıçımsel ılışkilerinı ay ıkladı. günübirlik duygu titreşimlerinden anndı. belli bir perspektıfe yayıldı, aynca radikal bir biçimde malzemesıni de deâştir- di. - Aslında çok ciddi bir özeteştiri de barındırıyor sözleriniz... Bizim en önemli sorunlanmızdan biri topluma, öteki insanlara bakmadığımız gibi kendımize de dürüstçe bakmıyoruz. Kendimizı bir bakıma hap- sedıyoruz, son derece ahlaki ölçülere büründürü- yoruz ve diyoruz kı, 'Ben buyum. bu olmak zonın- dayım." Bu yaratıcı bir ta\ırdeğil kı. Bunun ötesine geçmek ve elbette kendinızı sorgulamanız lazım. Ben aslında pentür ustası bir adamım. İnsanlann şaşırdıklan da bu. Bu kadar usta bir adam bu noktaya niye geliyor diye düşünüyorlar. Bütün kaşifler uzağa giderler... Benim eski re- simlerimin varyasyonlannı 20 yıl daha yapmamı beklemesinler benden. Ben sanatçıyım. Sanatçı kendi karşısına dıkilmek zorunda. Yoksa tapu dai- resınde standart alışkanlıklan olan herhangi bir bürokratın alışkanlıklan ölçüsüne sanatçının kendisini hapsetmesı mümkün değil diye düşünü- yorum. Bu sanatçı tavn değıl bir kere. Benim önce- ki resımlenmi yaparken günlük coşkulanm vardı, çağnşımlardan gidiyordum. Artık çağrışımı Eiştı. hayat oldu benim içın. Ama önceki resımlenn altı- nda da benim ımzam var. Onlan yaparken de çok sevdim -bir ılkenin kanına işleyip reflekslerine dö- nüşmesi gerek ki birkaç tümce söyleyebileceksin meselesi çok önemli benim için. İşte bu 20 yıl için- de. kanıma ışledi bu benim. Oradan buraya geldi. Aslında kendimi çok fazla zorlayacak olursam. şimdiki sanatımla 'önce' arasında estetık olarak sa- dece radikal bir teknik değişmenin gündemde ol- duğunu, halbuki resimsel altvapı açısından bir • Belki de yaşamının tümünü kapsayacak 'Anadolu'nun Görsel Tarihi' projesi çerçevesinde 'Osmanlı' sergisini Silahhane'de açanHüsamettin Koçan, bundan sonraki 'Selçuklu' sergisini de bir Selçuk kervansarayında yapacak... Bilar'da buhafta bağlantı olduğunu bilc söyleyebilirim. - Siz nasıl bir yonım getiriyorsunuz tarihi görsel- leşrirerek? Sanat bir gerçeği bir daha insanlann karşısına koyuyor. Ben tabii ki resmi tarih üretme peşinde değilim. ama kullandığım kaynaklardan büyük bir kısmı resmi tarih. Ama sözlü gelenekten de bir şey- ler ahyorum, mümkünse dönemın ürünleri\le yüz yüze geliyorum. Sözgclimi. bir Bizans mozaiğinın bana söyledikleri, o mozaik için yazılanlardan daha önemli benim içîn. Bir dişalog söz konusu. Yeni bir düzenleme yapı\orum. bir önerme gctı- riyorum. Örneğin sempatı duyduğumuz dönemlc- re belki farkmda olmadan daha güçlü renkler koy- duk. - Fasiküllerle birlikte kapsamlı bir tarih araştırma sürecine de giriyorsunuz. Görsel bir tarih oluşturur- ken, •resmi tarih'ten uzaklaşmak daha mı kolay? Yoruma daha açık bir tarih ortaya kovuyorsunuz görsel \olla... Ben bir gelenek sorgulamaeısıyım. Ve tarihle il- gılıyım. ama resmi tanhin yanılgılannı çok merak edcn bir adamım. Bir rcsmı tarıh üretme peşinde değilim. "anlama' peşindeyim. Ama anlamak iste- dığım yıne resmi verilerde vardı. Aslında. belki bi- raz da folklar araştırmacısı olduğumdan. gelenek- len kaynaklanan bir tanh üretme tutkusu benimki. Ve bana öyle gclıyor kı tanhe nasıl resmi ıdeoloji doğrultusunda bakıyorsak. havatımıza da öyle ba- kışoruz ablındd. oradakı bakış açibinı gcnışletebı- lırsek. havatımıza bakışı da gcnişletebılınz. Yanı önyargıya karşı bir yargı oluşturmak. Böylesine zengın bir altyapıyı eğer kendi taruşma alanıma dönüştürebilirsem ve bu Türkiye'de lartışılırsa bir anlamı olabilır. Ama Türkiye'de üretilenler tartışı- lmaz. Onun için bu projenin belki en büyuk deza- vantajı. kısır bir ortam içindedoğuyor olması. - Peki böylesi belleksiz bir toplumda ve bu 'kısır ortam'da ortaya koyduğunuz bu görsel tarihi, tarih sorgulamasını nasıl bir temele oturtuyorsunuz? Bizim toplumumuz bir okur-yazar toplumu ol- madığııçın tüm birikimlerini arşiviere değil. anlatı geleneğınc borçludur. Bu esasıan yola çıkarak hafızasının güçlü olması gerekir diye düşünüyor- dum. Fakat olaylar o kadar hızlandı ki hafızanın bu olaylan depolavacak imkanı kalmadı. Bu ne- denle. bızım toplumumuzun kayıtlı bir topluma gcçmcsi gerekir. Böyle bir toplum içinde benim bu sergiNincreşeoiurtacağımı. doğrusunu istersenizo anlamda çok düşünmedim. Belki bir hafıza oluş- turmak işin alt gerekçelennden bir tanesı. Benim yaptığım şe%. bir bakıma tarihe karşı borcumuzu ödemek gibi geliyor bana. Bütün bu inkarlann bir bedeli olmalıdır ve işte o inkarlara karşı yanıt üret- mck gibi... Belki bu toplum için bir günah çıkarma yatıvor arkasında; çünkü biz eşit bakmıyoruz. bir şeyı ön plana çıkanyoruz, ötekini inkarediyoruz... Günümüzçağdaşmüziğinin önde gelen temsilcilerinden 4 sabırsızlar' için konser! MEHMETL'LUG Geçen günlerde 40 yaşını ta- mamlayan Nev* Yorklu sanatçı John Zorn, Knitting Factory adlı eski bir dikiş atölyesinden dönme kulüpte adına düzenlenen ve sa- natçının 30 değişik esennin çalındığı bir retrospektifle daha şimdiden günümüz çağdaş müziği- nin en önemli isimlcnnden biri olduğunu kanıtlıyordu. Lise yıllan boyunca klasik mü- ?ik eğitimi görerek teori. beste ve armoni çalışmalan yapan. bunun yanında da süreklı olarak kendi kendini eğiterek piyano, bas ve gi- tar çalmayı öğrenen Zorn. 18 yaşı- na geldiğinde rock müziğiyle iş içeydi. • NewYork DownTown Caz'ın yaratıcılarmdan John Zorn, yann akşam saat 20.00'deCemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser verecek. Üniversite eğitimi için geldiği St. Louis'de cazı keşfetti. Caz sanatçı- ya, müzikte aradığı duygusal yo- ğunluk ve yapı mükemmelliğini birleştirebileceği ufuklan açtı. Bu sıralar özellikle Anthony Braxton ve diğer AACM müzisyenleriyle il- gilendi. 20 yaşına geldiğinde sakso- fona tutulan Zorn. gelecek 10 yıl boyunca bu enstrümanı. gerekti- ğinde sadece ağızlığı çalacak kadar ince bir hassasiyetle her gün 8 saat çalışarak mükemmel bir tekniğe ulaştı. 1974 yılında Nevv York'a geri dönen Zorn. VVayne Horwitz, Bill Frisell, Arto Lindsay ve Fred Frith gibi müzisyenlerle birlikte Zorn. aslında bu fikri Walt Disney gibi çizgi fılm müziklennden. özel- likle de VVarner Broıhers filmleri- nın müziklerini yapan Carl Stal- ling'den aldığını söylemektedır. Zorn'un müziğinde sürat çok önemli bir faktördür. Özellikle kendisi gibi sabırsız insanlann bu ortamda daha fazla rahat edeceği- ni de açıkça ifade eden Zorn. beste- lcnnin icrası konusıında da son de- rccc hassas olup. parçalannın yapısını birlikie çalacağı müzisyen- leregöreuyarlar. yun' parçaları Nevs York Dovvnto\vn Caz hareke- tıni başlattı. John Zorn ilk ticari başansını. 1985 yılında yaptığı ve ünlü fılm müzıkien bestecısi Ennio Morico- ne'nin eserlerinı uvarladığı çalı- şmasıyla kazandı. Bill Friesell ve George Lewis ile "News for Lulu" adlı yapıılannda 6O'lı yıllann 'hard-bop'unu: ardından davulda Bobby Pre\ite, pışanoda Wayne Horvvit/ ve Ray Drummond'dan oluşan "Sonny Clark Memorial Quartet" adlı dörtlüy le değerli pi- yanist besteci Sonny Clark bestele- rini çalarak klasik caza olan bağ- larını sergiledi. 1989 yılında yaptığı "Spy vs Spy"adlı provokatif birçalışmada Omette Coleman bestelerini bırer dakikalık çok kısa bölümlerle yo- rumladı. Gitarda Bill Frisell, basta Fred Firth ve dav ulda Joey Baron- dan oluşan "Naket City" adlı dört- lüyle "sulu caz" ıle 'hard-rock'un arası bir yerlerde dolaşan çalışma- lar yaptı. 1991 yılında. basta Bill Laswell ve dav ulda Mick Harris'ın yeraldığı "Pain Killer" adlı üçlüyle çalışmalar yaptı. Aynı zamanda yapımcı olan LasvveU'in slüdyoda- ki katkılan Zorn'un müziğine elektronik bir boyut getirdi. Zorn. çahşmalannda besteye ve besteciliğe yeni bir anlayış ve farklı bir sistem getirmiştir. Çeşitli fıkir ve duyguyu müzikal sernbollerle kanlara yazdıktan sonra bu kart- lan bestenin yapısına göre düzenle- yerek parçanın iskeletini oluşturan Zorn'un müziklen genelliklcçok kısa bölümlerdcn oluşan. fikırler ve seslcrin sürckli olarak değiştiği "oyun" parçalanndan oluşur. Içe- riklcri farklı olmaklu beraber. dai- ma esprı vc siirpriz dolu olan Zorn'un müziği. çoğu zaman Nevv York sokaklarını dolduran ctnik grupların rcnkli karmaşasını da yansıtır. Bestelerı çağdaş müzis- ycnlcr tarafından sık sık icra cdilen Zorn'un. "Cat O'Nine Tails" adlı 50'den fazla müzikal "an"dan olu- şan besteci. bir hafta kadar önce Cemal Reşit Rey Salonu'nda kon- ser veren kronos Dörtlüsü'nce açılış parçası olarak yorumlandı. Çağdaş müzik merakhlarına John Zorn'un şu sıralar çalışma- lar yaptığı ve İstanbula gelecek olan topluluğuna verdıği isim "Ma- sada". John Lurie, Tom \Vaitz ve Elvis Costello gibi isimlere eşlik et- miş çok değerli bir gıtarist olan Marc Ribofun da yer aldığı dörtlü- yü, davulda Billy Martin ve orgda John Medeski tamamlıyor. Cemal Reşit Rey Konser Salonu. Kronos Dörtlüsü ve ardından da John Zom Special Project ile çağdaş mü- zikten hoşlananlara çok güzel bir bahar yaşamakta. Önümüzdeki zor günlerde müzikseverlerin bu tür konserleri mumla arayabile- cekleri düşüncesiyle, yann saat 20. 00'de başlayacak olan John Zorn konsenni kaçırmamalannı tavsiye ederim. Kültür Senisi - Bilar'da bu hafta da Bahar Dönemi Seminerlen sürüyor. Buaün saat 19.00"da "Yerel Seçimlerden Sonra Türkiye Semineri'ndc. Sungur Sav ran "İstikrarpaketınıngetırdiklen vegötürdükleri"ni anlatacak. Yarınsaat 18.3O"daCem Kum'Modern SavaşlarSemınen'nı sunacak. Aynı saaılerde'Sınema Günleri 1994Seminen'nde"Farklıcoğrafyalardayeni sınema hareketlen" konusu ışlenecek. Saat 20.00'de ise Oruç Aruoba. çağdaş insanınkuısallıkdurumunu ele alan 'Kut' başlıklı seminerini sunacak. 29 nısancuma günü saat 20.00'de "Pera Semineri'nin ilk oturumu yapılacak. Bu seminerde Murat Belge"Galata ve Pera'nın Kozmopolitizmi"ni anlatacak. Aydın FotoğrafAmatörleriDerneği 2. Karma FotoğrafSergisVniaçtı AYDIN (LBA)-Aydın Güzel SanatlarGalerisi'nde Aydın FotoğrafAmatörleri Derneği üyeleri ile Menderes Ana-İlk ve Meslek Okulu öğrencılerinın eserleri sergılendi. Bu arada y apılan say dam gösterisi dc büv ük ilgi gördü. 30 nisana kadar gezilebilecek olan sergıde Yaşar Özgür Agin. Mehmet Ak. Okay Başak. Serpıl Çakır. Cemal Çöl. Fatma Dartar. Bülent Kcnan Gökgün. Bülent Giindoğu. Mustafa Kocaevlı. Erdoğan Payza. FatihTapan. Yaşar Uğur. Adnan Uysal. Yusuf L'nal. Kenan Vardar. Doğu Yıldınm. Osman Sedat Zengin'ın resimlerı sergıleniyor. Sergı açılışındaTutan Dinarlı AYFAD(karma), Okay Başak v e Bülent Gündoğdu saydam gösterisi yaptı. Yeni Yüksektepe y degitar resitali ANKARA(ANKA)-Yeni YüksektepeKülıür Derneği, eumartesı günü Pınar Dınç'ın sunacağı gıtar resitali düzenliy or. Ankara'da 1969 y ılında Doğan Pınar Dınç. klasik gıtareğıtımıne 1980 yılında başladı. İlk resıtalını 1983 vılında TOBAV ve Sanat Kurumu'nda veren sanatçı İngiliz Kültür Hevetı tarafından organıze edilen ve Prof. Timothy VValkerınyöneıüğıatölyeçalışmasınakatıldı. Klasik gitar ıçin dü/enleme çalışmaları da y apan sanatçı halen Sevda-Cenap And Vakfı'nda gerçekleştirilen gıtar kurslanndaöğrelmcnlikyapıyor. Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Salonu'nda sunacağı resıtalın ilk bölümunde J Cardosonun Suıte de los mıta-1 ve J.VV.Schaum'un "Fareli KöyünKavalcısfVYılan DanM"ile"Sa\aşPansı"ndan oluşan vedüzenlemesını kendısinın yaptığı "Üç Çocuk Ezgisi"ni seslendirecek. Sanatçı resıtalin ıkinci bölümunde de altı Röncsans luı parçası. D. Fampas'ın Danze Greca No: 1 veyinedüzenlemesını kendısinın yaptığı ve"Ak Koyun". »Bir Ateş Ver". "MendılıOyaladım". "Nalbandım" adlı türkülerı "Dört Anadolu Türküsü" başlığında sunacak Sevgi - Banş - Kardeşlik sergisi KültürServisi - Kültür Bakanlığı Kadıköy Azız Berker Halk Külüphanes>ı."Bosna-Hersek"lılerinyaşama mücadelesinedestek olmak amacıy la ••Scvgi-Banş-Kardeşlik"konulubiretkinlıkdüzenledi. KütüphancMüdürü FıkrıyeÖnkılıçın verdıği bilgiye göre. "Rasimpaşa Mah. Nüzhet Efendı Sok N. 73 Kadıköy" adresinde bulunan kiitüphanede. 29 Nisan 1994 Cuma günü saat 15 00te başlayacak olan etkinlikte gazeteci-yazar AhmetÖzdemirkonuşacak. Aynca. Kenan Akansu. M. Zekı Akdağ. Ay sen Akdemir. Şaliızar Benlioğlu. Dr. Necmcttin Çanga. Sami Erdem. Emine Ertem. İlhanGeçer. İhsanGöktürk. Ayhan İnal. A. İhsan Kamberoğlu. Melda Özata vc Melih Özer gibi şairlerde konu ile ilgili duygulannı mısralarında yansıtacaklar. ITC, ilk oyıtnu '* Vincent Van Gogh"ile htanbul izleyicisinin Kültür Servisi -Geçen günlerde İzmır'dekurulan L'luslararası Tıy ;uro Topluluğu (ITC) adlı oluşum. ilk oyunu "Vincent Van Gogh" ile izleyicı karşısına çıkıyor. Öyun.ılkkez 15N'ısan 1994'teİstanbul izleyicisinin karşısına çıktı. Bu tanhten başlay arak ıse Muammer Karaca Tiyatrosu'nda 8 may ıs tanhıne kadar. perşembe günleri 18.30: cuma günleri 21.00; pazar günleri ise saat 15.00'tegösterilerinı sürdürecek. \\nı zamanda topluluğun kurucusu da olan ünlü fngıliz tıy atro sanatçısı Malcolm Keıth Kay tarafından İngilizce olarak oy nanacak olan bu tek kışilik oy unun rejisi Özdemir Nutku'ya. sahne tasanmı A. Can Özcan'a. müziklen ise Peter Kennard'a ait. "Vincent Van Gogh"un may ıs ay ı sonunda İzmır'de.yazaylannda Kuşadası. Bodrum. Marmaris. Antalya. Pamukkalegibiyerleşimlerde. eylül ay ında ise Ankara'da ızley ıcı karşısına çıkacağını belirten tıyatronungenel sanat yönetmeni Malcolm Keith Kay. bu ilk oy unlannın olağan izlcyıcı yanında özellikle yabancı dille eğıtim gören gençlcre de y önelık bir çalışma olduğunu özellikle vurguluyor Adana D Tde seçim krizi ADANA(AA)-Adana Dev lct Tiyatrosu'nda. önceki gün gerçekleşıirilen ve 101 çalışandan 95"inin katıldığı müdür adayı belirlemc seçimınde. Mustafa Kurt'un 3"1 o\!a sandıktan bırincı çıkması. bazı sanatçılar arasında tepki yarattı. Bir grupsanatçı. DevletTıyatrolanGenel Müdürlüğünesunulmak üzere. "Seçımın. sanatçılann eğilımıniyansıtmadığı" gerekçesiy le imza toplamaya başladı. Seçimin. "Sanatsal gerekçeleri tartışmay a zaman bırakmadığı. adaylann programlannı yansıtmadığı ve nasıl bir tiy atro sorusuna çözüm getirmekten uzak olduğu" düşüncelerinin sav unulduğu metınde. "Sorumluluk duy gusu nedenıy le gelen projelerin incelenerek sanat çalışanlannın tercihlerini y ansıtan. paye dağıtmamış, bir sanat y önetmeni talep ediyoruz" denildi. Bir grup sanat çalışanı ıse seçimlı sistemin kendileri tarafından kabul edildığını. demokrasinin gereği olarak en çok oy u alan aday a uy gulamalan içın şans v erildikten sonra eleştirilmesi gerektiğini söyledi. Bu sanatçılar. idari kesimde çalışan personelın sanat y önetmeni müdür adayınıbehrleyecekseçimdeoy kullanmasınınyanhşlığına değindı. Adana DT'deyapılanve 6 adaydan üçünün daha sonra çekilme karan aldığı seçımlerde. Mustafa Kurt'un ardından. halen müdürlük görev ıni y ürüten Erhan Gökgücü 31. Mehmet Akay 27 oy afmıştı. Bu arada. Adana DevletTıyatrosu Müdür Vardımcısı İskender Altın. cörev ınden ıstifa ettı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle