Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN1994 PAZARTESİ
4 HABERLER
Başkale'de
yasak kalktı
• BAŞKALE(AA)-Van"m
Başkale ilçesinde. 7 kişinin
ölümü, 9 kişinin
yaralanmasıyla meydana
gelen olaylar üzerine konulan
sokağa çıkma yasağı
kaldınldı. Yetİcililer, ilçede
durumun sakin olduğunu.
herhangi bir olayın meydana
gelmemesi için geniş güvenlik
önlemlerinin ahndığını
bildirdiler. Olaya kanşan ve
halen fırarda olan Şerefhan
aşiretine mensup 3 kişinin
arandığı, Van Devlet
Hastanesi'nde tedavi gören 9
yaralının durumunun iyi
olduğu kaydedildi.
Yeni partinin
başkanı Dicle
• ANKARA(AA)-DEP
Genel Başkan Yardıması
Kemal Bilget. "Ahmet
Türk'ün cezaevinden
milletvekili seçilmesi gibi,
Hatip Dicle'nin de
cezaevinden genel başkan
seçilmesine yasal birengel
bulunmuyor" diyerek
kuracaklan yeni partide
Hatip Dicle'nin başkan
olabileceğinin işaretini verdi.
Bilget. yeni partide
cezaevinde bulunan
milletvekilleri başta olmak
üzere üye ve kurucu olarak
yer alacak milletvekili ve tüm
yöneticilerin genel başkan
olma haklannın
bulunduğunu söyledi.
Cezaevinden bulunan Dicle
ve diğer milletvekillerinin
genel başkanhk konusundaki
düşüncelerinin henüz
kendilerine ulaşmadığını
belirten Bilget, "Dicle'nin
cezaevinde bulunması genel
başkan olmasına engel
değildir"dedi.
ANAP milletvekili
Gündoğdu öldü
• ANKARA(AA)-ANAP
İstanbul Milletvekili Temel
Gündoğdu. tedavi görmekte
olduğu Başkent
Hastanesi'nde dün sabah
hayatmı kaybetti. 9 yıl önce
böbrek ameliyatı geçiren
Gündoğdu'nun kroner
yetrnezliği nedeniyle yoğun
bakım altında tutulduğu
hastanede dün sabah aniden
fenalaştığı ve tüm
müdahaleye karşın
kurtanlamadığı bildirildi. 45
yaşında vefat eden
Gündoğdu, evli ve birçocuk
babasıidi. Temel
Gündoğdu'nun ölümüyle
ANAP'ınTBMM'deki
sandalye sayısı lOO'edüştü.
SHP lideri Karayalçm, 1996'dan önce sol partilerin birleşmesi gerektiğini söyledi:
SeçimeböylegiremeyizANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Murat Karayalçın. sol partilerin
ilk genel seçimler öncesinde birleşmesi
gerektiğini belirterek. "19% secimlerine
böyle giremeyiz. Bu sorunu çözmek zo-
rundayız" dedi. DSP Genel Başkanı Bü-
lent Ecevit'in başkanhğında "koşulsuz"
birleşme arayışına giren CHP'yi, "çifte
standart" uygulamakla eleştiren Kara-
yalçın, birleşme konusunda şimdiye ka-
dar uygulanan yöntem ve yaklaşımların
yanlış olduğunu belirterek. sosyal de-
mokrat tabanın. "Birleşin" demesindcn
öte, birleşmenin yöntemini göstermesini
istedi.
Karayalçın, Cumhuriyet'in konuyla
ilgili sorulannı yanıtlarken, ilk genel se-
çimler öncesinde SHP. CHP ve DSP -
nin birleşmesinin zorunlu olduğunu yi-
neledi. 27 Mart seçimlerinin, birleşme
konusunda uygulanan >öntcm ve yak-
laşımlann yanlış olduğunu ortava çı-
kardığını söyleyen Karayalçın. "19%
seçimlerine böyle girmemeliyiz, böyle
girmeye hakkımız yok. Bu sorunu çöz-
mek zorundayız. Önümüzde müthiş bir
birikim \ar. Bence 1993 Ekimi ve 1994
Martı, nelerin olmayabileceğini gösterdi.
Nelerin olabileceğini, nasıl olması gerek-
tiğini ortaya ko\malıyız" dedi. Karayal-
çın, DSP ile "koşulsuz birleşme" arayışı-
na giren CHP'nin. SHP've karşı takın-
dığı tavn da eleştirerek. şunlan sövledi:
"Bize karşı koşul var. SHP'yi kapatın,
CHP'ye geün demekteler. Yönetimleri
• Solda birlik konusunda şimdiye kadar uygulanan yöntem ve
yaklaşımlann yanlış olduğunu belirten SHP Genel Başkanı Karayalçın,
tabanın 'Birleşin" deme yerine birleşme yöntemi önermesini istedi.
Karayalçın. DSP ile "koşulsuz" birleşme arayışına giren CHP'yi "çifte
standart" kullanmakla suçladı.
birlikte oluştunıruz,
yani yarı yarıya bir
yapı kuranz denmek-
te. Genel başkanlık
konusu kim aday olur-
sa, kim seçilirse diye
ortaya konmakta. Bu
yanlıştır demiyorum,
yani bu konuda bir
kaygı taşıyarak,
SHP'nin genel baş-
kanı olduğum için bir
kaygı taşıyarak, eleşti-
rerek Dunu söylemiyo-
rum; y alnı/ca farkldığı
ortaya koyrnak için
söv lüyorum. Öte yan-
dan DSP'ye döniilüp,
Bülent Ecevit'in is-
tediği tüm koşulların yerine getirilmeye
hazır olunduğu söylenmekte. Çok ciddi
bir yaklaşım farklıİığı \ar."
Karavalçın. birlik görüşmelerinin ge-
nel başkanlar yerine öncelikle genel sek-
reter yardımcıları arasında vapılması
gerektiğini. görüşmelerin tıkanma aşa-
masına gelmesi durumunda genel baş-
kanlann devreye girmesinin daha ya-
rarlı olacağını söyledi. Karayalçın.
"Aynca, taraflar hiç olmazsa göriişme
süreci içinde birbirlerinin aleyhine konuş-
mamalı. Kuşkusuz birbirlerine hakaret
etmemeli. Ve görüşmeler televizyon ka-
nallannın önünde ya da basın kuruluşla-
nnın siituıılarında olmamalı. Bunu da çok
önemsiyorum. Gerçi çok büyük bir du-
yarlılıkla biz seçim kampany ası sırasında
da sonrasında da CHP'vi, DSP'yi >e bu
partilerin çok sevgili yöneticilerini suçla-
bu
madık. Hakaret etmeyi aklımı-
zdan bile geçirmedik. Ama biz
her iki partinin yöneticileri ta-
rafından bırakın suclanmayı,
hakaretlere maruz kaldık" diye
konuştu.
Sosyal demokrat tabandan,
sadece "Birleşin" demekle kal-
mamalannı ve birleşme yönte-
mini de göstermelerini isteyen
Karayalçın. şöyle konuştu:
"Bugün bu konuda du-
yarlılığını sergileyen yurttaş-
lanmızın yeni bir değerlendirme
yapmalannı gerekli göriiyorum.
Bu konuda duyarlılık taşıyan
y urttaşlarımızın, 'Sen bize gel,
sizi şöyle alalım; siz kapatın, ben
kapatmayayım' gibi yakla-
şımlarla sonuç ahnamayacağını
görmeleri gerekiyor. Solda bir-
lik yaşamsal bir zorunluluk.
Yurttaşlar. yalnı/ca 'Birleşin'
dememeliler. 'Birleşin" çağnlan
şu anda sonuç aiıcı gözükmüyor.
Bence "Birleşin" dcmek yerine,
yurttaşlarımızın nasıl birleşileceği
üzerinde görüş geliştirmeleri gerekiyor.
Bir ortak tanıma gidebilirlerse ve bu ko-
şullan topluma, dolayısıyla bizlere açı-
klayabilirlerse, kimin bundan kaçtığı, ki-
min buna yanasmadığı bence çok sağlıklı
biçimde göriilebilir, denetlenebilir. Ta-
banın 'Birleşin" talimatı değil, "Şöyle bir-
leşin'' şeklinde çalışma yapmasını istiyo-
rum."
Ecevit, tartısmalara acıklık getirdi:
BirleşmeadresiDemokratikSol PartiADANA (Cumhuriyet Güney
tlleri Bürosu) - DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit,
haftalardır tartışması süren
"solda birlik" konusunda net ve
kesin bir adres gösterdi:
Demokratik Sol Parti.
Solda birlik yerine "demokratik
solda birlik" tanımını yeeleyen
Bülent Ecevit. "Neden DSPMe
birleşilmeü" sorusunun y anıtını
da "Demokratik Solda Birük"
adını verdiği toplantıda şöyle
açıkladı:
"Sağ parrilere karşı, özellikle de
sağın uç kesiminden gelen
tehlikeye karşı en iyi mücadeleyi
hangi sol parti veriyorsa, yalnızca
eleştirmeyip çözüm seçenekleri
de sunuy orsa. yurttaşlar güçlerini
ve ovlannı o partide
birleştirsinler. Bu çağnya
uyulursa birliğin doğal temelinin
Demokratik Sol Parti olduğu gö
rülür." Ecevit konuşmasında.
ağ partilere karşı, özellikle de sağın uç kesiminden
gelen tehlikeye karşı en iyi mücadeleyi hangi sol parti
veriyorsa, yurttaşlar güçlerini ve oylarını o partide
birleştirsinler. Bu da DSP'dir.
sağda \ a da solda olsun
herkesin. programını inançla
savunuyorsa DSP'ye
katılabileccğini. ilkelerdışında
hiçbir kısıtlamanın söz konusu
olmadığını da v urguladı.
Ecevit. partisine katılımlar
nedeniyle Adana Adnan
Menderes Spor Salonu'nda
düzenlenen toplantıya katıldı.
DSP Adana İl Başkanı Demir
Görgün toplantıda yapüğı
konuşmada. "SHP'den350,
CHP'denl58,RP"denüç,
ANAP'tan yedi »e DYP'den de
25 olmak üzere 503 kişinin
DSP'ye geçtiğini" bıldırdi.
"Demokratik Solda Birlik" adı
verilen toplantıda DSP lideri
Ecevit ise konuşmasında
Görgün'ün kaiılımlarla ilgili
açıklamasına atıfta bulundu ve
"Birleşme DSP'de olacaktır"
dedi. Ecevit. "Neden DSP"
sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Sağa karşı. özellikle de sağın uç
kesiminden gelen tehlikeye karşı
mücadelede en başanlı sına> ı
hangi parti »eriyorsa, sol eğilünli
yurttaşlar güçlerini ve o\ larını o
partide birleştirsinler.
Demokratik anlamdaki solda
ortay a çıkan bölünmeyi aşrnak
için ay lardır bir çağrıda
bulunuy orum. Düny ada ve
Türkiye'de sağ güçleniyor.
Türkiye'de dinci, ırkçı, köktenci
sağ güçleniyor. Sola düşen göre>,
sağın uç kesimlerinden gelen
tehlikey i önlemektir. İşte sağın
uç kesiminden laik cumhuriyete,
ulusal birliğe >e demokrasiye
y önelen tehlikey e karşı en y ürekli
teetkili mücadeleyi DSP
vermiştir. Bu çağrıy a uyulursa,
bu ölçüt kullanılırsa demokratik
solda birliğin temelinin DSP
olduğu görülür."
"Solda birlik" v a da "sosyal
demokratlarm biriiği" ifadesini
kullanmayıp "demokratik solda
birlik" dediğine dikkat çeken
DSP lideri "sosyal demokrat"
dendiğinde Marksistlerle
tartışmak zorunda kahnacağını.
aynca demokratik solun
kökeninin ve geçmişinin
Marksizm ve komünizmden
gelmediğini anlattı. Demokratik
solda birliğin sağlanabilmesi için
"DSP'nin programına inançla
bağlı olma" ilkesı dışında bir
önkoşul bulunmadığını
vurgulamaya da özen gösteren
Ecevit. şöyle devam etti:
"Bir gün önce DSP'ye gelen de
benim kadar DSPTidir.
"Neredeydin' diyesonılmaz.
Programımızı benimseyen
herkes eşittir. İster CHP, ister
SHP, ister daha solda olsun,
isterse sağdan gelsin, yeter ki
inanarak gelsin."
I ' !
ÛNİVERSİTEYE
pV V V
TÛRKÇE;19
1) (I) Yafcnlık. şım gereksz sözcükler-
öen anndırma tşıdif. (II) Geçmrçten
gûnOmüze ula^mış hangi şiıri alır-
sanız alm, o şün teia kılan, tazsüği-
ni yitirmedeo ayakta tutan Meterin
başjnda yalmltâ oöreceksinte. (M)
O «Ofnsûz ştrlerâe duygtiar, dü-
»ûnceter bütün yabana âğetefden,
fazlalıklardan. süsten annrmş ola-
rak en saf, en katıkstz bıçımtyie be-
Irir. (IV) İki nokta arasındakı en kısa
çaginin düz çızgı olmaa git». (V)
Yunus Emre, Ronsard, Villon hep
butûrsöyterierşiin.
Yukanda numaralanmif cûmato-
lanten hangi«ln<Je Wr tammlama
W B)iı C)iıı D)iv q v
3) Gone bır esKİ öztemidir gidiyof. Ye-
nrye kötü kötü batayorbr manası
yokmuş, güzel değılmij, düşOn-
mekten. çaltşmaktan kaçman kim-
selerin ne yaptıklannı bllmeden or-
taya attıklân şeylermış. Geçmişin
büyük esedenni ınceieyıp de onlar-
dan ömek almalıymışız... Oysa ki a-
sıl yeni zordur, yeniyi anlamak. gü-
zeilığını duymak ?ordur. Yalntz Fu-
zuli'nın. Nedim'in şıiriennı begenip
de Fanl Hüsnü'den zevk almayan-
lar kenda«nne ögretılmtşte yetinen
insanlardır.
Bu pareanm anlatımı için aşagı-
dakilerden hangisi ı ö d a o a m K ?
A) Anlatım bidmj tartışmadır.
B) Omeklemeiere gidilmştir.
Q Karşılaştrmalara başvunJmuş-
tur.
D) Alıntılara yer verlmiştir.
E) Yaygın kanılar degişörilmeye ça-
lışılmışbr.
3) Birünlüromanıtekbaşınızaokudu-
ğunuzu dûşünOn. Bu durumda bi-
lincinizın geçrdigi bOtun dönüşüm-
ler derin bir dalınç içkJa kazancUğı-
nız duyartık egi»ni sizin içinizdekl
dakjalanlamalann, etkin benüğini-
zin bv başansıdr. Oysa ayn roma-
run televizyondaki dizi filmine bm-
lerce kişryfe birlikte bakarken, on-
dan birilerinin sizler ıçın çıkardığı
belli yorumu, kendt bıUndruzın pek
katkısı olmadan, edügince izlersi-
niz.
Bu parçann anbrtımmda a»agı-
daki yollann hangisi basvurul-
mustur?
A)0mekteme B)tanımlama
Q karsılaTbrma D) al.rrtı yapma
E)benzetme
4) Şiiri, mûziği, resmi, öyküsû, tiyatro-
su, türküsû. sinemasryla bütün sa-
nat yaprtlan yannlara, sonu getmez,
geimeyecek yannlara, güzel dünya-
lara yakılan bir özlem çağnsı değl
de ne? Gorki 1900'lerde Çehov*a
yazdığı bir mektupta şöyle diyor
"Bugünkü sanat tamamr/ia yaşam
birazak guzelleştirmeye koyutmak.
O zaman yaşam da güzeHesir, in-
san da daha çabuk. daha aydıniık
yaşar.
Bu parçanın anlatımı için asağı-
dakitordan hangisi aâyienebAbT
A) Omektemeye başvurulmuştur.
B) Alınta yaprtarak inanchncı olmak
istenmişbr
q Kan;ılastırmaya gidilmiştir.
D) Benzstmetorie anlam güçtendi-
rilmiştir.
E) Soyut kavram somutlastnlmaya
çaiışılmıştK.
5) Bu türden uygUamalara daha çok
toprak attmdan çıkanlan keramik e-
serterelerastlanmaktadır Çıkanlma
sırasında kazma, kürek oarbeierr/le
kifilan parçaJar birbırlenne özensiz-
ce yaptştınlmakta, eksik kalan bo-
lümler de hurda denilen eski kera-
mik parçalarta tamamlanmaktadır.
Bu türden öyle ömektef vardır kı Q-
zerterinde onjınal parçadan çok
sahte parça bulunmaktadır. Farklı-
kklar bellı olmasın diye tutkal, atçı.
kil kanşımlan ile ek yerteri sıvanarak
eser toprağın altından henüz çık-
mtş gibi bir görünûm de kazandınl-
maktadır.
Bu parçanm anlatım btçimi aşa-
»daMtaRton hangisidir?
Â) açıklama BJ tartışma
C) oyküleme D) betimleme
E) karşılaştırma
8) Vermede nasıl bir ûstün olma nrteliği
varsa almada da bır boyun egme
nrteligı vardır. Onun ıçıdır kı I. Beya-
zrt, tımuıienk'in gönderdiğı arma-
ğanlan geri çevirmiştir. Sultan Sü-
leyman'ın bir Hint imparatoruna
yolladığı armaganlar da öyle kızdır-
mış ki adamı, kabaca reddederek:
"Btem adetımız almak değil ver-
mektir" demekle kalmamış, anna-
ganlan getıren elçılen zindana attır-
mıştır.
Yazar, parçanın ilk cümlesindeki
savmı inandıncı kılmak için aşa-
ğıdaldterden hangtsine ozellikle
basvurmustur?
A) OmeWemetere ağıriık verme.
B) öyküleyicı anlatm yolunu seç-
me.
C) Konuyu taröşma içinde sunma
D)Okuru etkileyecek yorumlarda
buiunma.
E)Kanılannı öne çıkarma.
7) Diogenes lahanalarmı yıkarken ya-
rnndan geçen Aristippos'a: "Laha-
na ıle yaşamısını bilseydm, bir zalı-
me dalkâvukluk etmezdin" demış;
o da ona: "Insanlar arasında yaşa-
masını bılseydın. böyle lahana yıka-
mazdın." diye yanrt venntş.
Bu parçayi, aşağıdaki savtardan
hangisini inandıncı kılmak için
ömek gösterebiliriz?
A) Insanlar her şeyi başka başka
gözler, başka başka düşüncsler-
legörüner.
B) Insan akiı her şeye kanşıp düzen
vermeye kalkışmayı çok sever.
C) Insan, içinden geçirdığını rahat-
lıkla karşısındakıne soyleyebil-
melidir.
D) Karsımızdakinın hoşuna gitmese
de gerçeği söylemek gerekir.
E) Kişı, başkalannın görüşlerinden
de yarananmasını bilmelidir.
8) Çok güneş var. Aydıniık, ottann ve
çalılann en ınce yertenne kadar ışle-
miş, girmedik yer Dirakmamış. sık
yapraklann arasına kabuklann ya-
nklanna, delıklere, taşlann artına
her yere hava gibi su gıbı sızmış ay-
dıniık. Bugün doğa görülmemış bir
aydmlıkta en karanlık, en kıiytu,
yüzytllardan bu yana ış<k işlememiş
yertenne kadar yıkanıyordu.
Bu parçavta ilgili olarak aşağıda-
Mlenton hangisi sövlenemaz?
A) Abartmalarla anlatım ılgınç kılın-
mıştır.
B) Kimi sözcükler mecaz anlamda
kullanılmıştır
C) Anlatımda betimlemeye ağıriık
verilmtştir.
D) kısana ozgü eylemler doğaya
aktanlmıştır.
E) Dokunmayta ilgili aynntılara da
yerverilmiştir.
9) Yazartk da mimartık gıbidır. Bir ya-
pının ayakta durması için bazı yasa-
iara uyulması zorunluluğu var, bir
yazının ayakta durması ıçın de bazı
yasaJara uymak gerek.
Bu parçada yazar dûsüncesinj
galiştirmek için aşağıdaki yollar-
dan hangisine başvurmuştur?
A) ömekiemeye
B) karşılaştırmaya
C) alıntı yapmaya
D) tanımlamaya
E) betimlemeye
10) (I) Bu dünyaya nasıl geldiyseniz,
oyiece çıkıp gidin. (II) Ölümden ha-
yata geçerken duymadığınız kaygı-
yı. hiyattan ölüme geçerken de
duymayın. (IIO ÖKJmûnûz vartık dü-
zeninin. dünya hayatının şarttann-
dan bıridir pV) Hayat btr ışınıze ya-
ramadıysa. boşu boşuna geçtıyse
onu yitırmekten ne korkuyorsunuz?
(IV) Daha yaşayıp da ne yapacaksı-
nız?
Bu parça açıktanan düşünceler
açısından iki paragrafa aynlmak
istense ikinci paragraf hangi
cümleyle başlar?
A)l B)ll C) III D)IV E)V
11) Ormanın ortasında bir yerde ıdik.
Bogazımıza kadar yeşile gömül-
müştük. Orman, baian son damla-
sına kadar ıçmış, tepesınden tıma-
ğına kadar bır tek yeşıllık balına bu-
lanmıştı Bır tek yeş , ama yeşillerin
en belalısı. Bır pryano tasarlayın kı
en kalın sesten en ıncesine kadar
hep yeşıl. Bulutun ıstak beyazı ile at
başı gıden yeşıl, hıç bellı etmeden
gök mavısının koyjuğunda erisin.
Sonra sessızce ormanın kuytu kö-
şelerine dalsın.
Bu parçanın anlatmında aşağı-
daki yollann hangistne başvuruh
mamistr?
A) Kışısel duygulan belırtme.
B) Gözlemlere yer verme.
C) Kışıleştirmesanatınayerverme.
D) Benzetmeden yarananma.
E) Devnk cümleler kjllanma.
12) Ince Memed'in bır destan olduğu
sık sık söylenmıştir Gerçekten de
bu romanın aynı türdekı geieneksei
hikayelerden aynldığı bır nokta, ya-
zann ona vermeye çalıştğı destan
boyutudur. Anadolu'nun küçük bir
köyündeki genç bir çocuğun sevdı-
ği kız yuzünden eşk ya olması ve a-
ğayı öldürmesı destan turune uy-
gun olmayan ufak çaplı bır konu. In-
ce Merned'in arkasında Köroğ-
lu'nunki gibi ordu bûyüklüğünde bir
çete de yok. İki uç kışılık bır çete o-
nunki; ama Memed eşkıya olduk-
tan sonra mekan genişler, kişiler
çogalır. karşıt taraflar sayıca büyür.
Bu parçaya göre destanın ayırt e-
dici özelliği QDsej!kJs.aşağıd3ki-
Ierdenhangisid<r7
A) Kapsamlı bir konu işleme.
B) Öykûleyici anlatı-na başvurma.
C) Sağlam bir dil kıilanma.
D) Acıklı bır olayı anlatma.
E) Sürükleyici olma.
13) Anayurt Oteli'nin özelliği bu. Okur-
dan beklenen, romanı hazıra kona-
rak algılamak değil, çozümlemek.
Hanı çocuklann bir resimden par-
çalara aynlmış aitı yüzeylı tahta
küpleri gerektıği şekilde bırteştire-
rek oynadığı resim kurma oyunu
vardır, onun gıbı, romanın okuru da
metnin içinde dağılmış birbinyle i-
lintisiz gorünen bırtakım olaylar, ki-
şiler, davranışlar, cümleler arasında
bağıntı kurarak bu kurmaca dünya-
nın bilmecesını çöznek zoaında.
Bu parçaya göre Anayurt Ote-
li'nin belirleyici özelliği aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) Algılanmasının kolay olmadığı.
B) Olaylar arasında ılintı kurulama-
yışı.
C) Cümleler arasında kopukluk olu-
D) Gerçeği olduğu gibi anlatması.
E) Kahramanlann alışılmış tipler ol-
mayişı.
14) Nereden gekliği ve nasjl başladığı
bilinmeyen bir kürk modası, Istan-
bul'un hemen bütün kadınlannı sar-
dı. Bu moda, dedelenmızın ve nine-
lerimızin bildiğımız kürkünü çevirip
sırta geçirmek, kut ya da gonl gibi
in yapılı bır hayvana benzemek tu-
haflığından ıbarettr. Bu moda o ka-
dar yayılmış kı şimdi kastor manto-
su olmayan hanımı hiç olmazsa ke-
di ya da fare densinden bir kürkü
olma'îi gerekiyor. Kadınlarda bu ın-
san şekîinden uzaklaşma eğıtiminın
nedenı ne olsa gerek?
Bu parçanın anlatımında asağı-
dakilerden hangisine ver veril-
merniytır?
A) Alaylı bir söyieyişı benimseme.
B) Benzetmeterden yararianma.
Q AbartmalaHa düşünceyi güçlen-
dirme.
0) Kışısel düşünceleri belirtme.
E) Anlatılanlan nedenleriyle verme.
15) Yalan büyük birdeğerdir. Kültürleri
bugün bile erişılmez bir ömek kabul
edilen eski Yuınanlılar, yalanı Her-
mes adında genç ve güzel bır ılahın
şekliyle somutlaştırdılar. Hermes'in
ağzından altın zınciler akardı: bun-
lar dınlevenı söyleyenın ağzına
bağlayan sözün ve yalanm büyüle-
yici bağlanydı. Sanatla az çok uğra-
şanlar bilirter kı olaytann dogru an-
latılışı çok kötü yaprtlann ortaya
çıkmasına neden olur. Yalanın ilahi
nefesleri Uzerterinden geçmedıkçe
ne ses, ne renk, ne taş, ne tunç sa-
nat yaprtı haJine gelemez.
Düşünçenin akışına göre bu par-
çanın sonuna asağıdakilerden
hangisinin geörilmesi uygun o-
lur?
A) Guzellik ancak yayandan doga-
bilir.
B) Her yalan güzel değildır.
C) Yalanın güzel olabilmesi sanat-
çıyla bağlıdır.
D) Dogru olmayanın her zaman gu-
- zel olduğu söylenemez.
E) Yalanı güzele dönüştürmek e-
mek ister.
16) Küçük bir fınn yeri vardı babamın.
Karanlıktı, penceresı de küçüktü.
Yazsa kapıyı açık bırakırdı. Kapıdan
içenye gundüz ışığı sızardı, güneş
aydınlatrdı bu küçük odayı Babam
orada çamur yoğururdu, çamuaı a-
lışkın eltenyle saksıya. çömleğe,
testiye çevHrdi. Bir de fınl fınl dö-
nen bir gereci vardı babamın. Yoğ-
rulmuş çamur saksı ya da testi ol-
madan fınl fınl gereçte artıklanndan
annırdı. Çalışırken gelip babarnı iz-
lerdik. O hep gülümserdi, bizımte
konuşacak zamanı yoktu, ama hep
gülümserdi.
Bu parçaya göre çocuğu. baba-
stn ençok hangi yonü etkilemek-
tedir?
A)çalışkanlığı B) becenkiılığı
C) yoksulluğu D) güleryüzlülüğü
Ejyalnızlığı
17) Bu, bır romancı için büyük bır ba-
şandır. Hüseyin Rahmi, bu basanyi
ıçıde dogup büyüdüğü çevreyi, bir-
likte yaşadığı halkı, toplumu oluştu-
ran insanlan ıyı tanımakla elde et-
miştır, ama ınsan buna bıraz da
şaşmaktan kendını alamıyor. Kala-
balıktan hoşlanmadığını, evınden
her zaman dısanya çıkmadığını bil-
dığmız romancımız bu ılişkilen nasıl
kurabilmıştir? Uzun, sürekli incele-
me ve araştırmalan gerekiiren gö-
renek ve geleneklen nasıl toplamış-
Bu parçaya göre Hüseyin Rah-
mi'nin saşırtıcı yani asağıdakiler-
den hangisidir?
A) Toplumdan uzak bir yaşam sür-
mesıne karşın onu çok iyi tanıyıp
gerçekçı bir gözle anlatmâsi.
B) Toplumla ilgılenmeyen bir yazar
olmasına karşın ona sevgiyle
yaklaşması, hayranlık duyması
C) Yaprtlannda insanoglunun zayrf
yanlannı. toplumdaki çelişkileri
ustaiıkla antatabılmesi.
D) Kahramanlannın her yerde her
zaman karşılaşabılecek tıpler ol-
ması.
E) Yaprtlannın çok rahat okunan,
sürükleyici bir anlatıma sahip ol-
ması.
18) Yapröan sanat bakımından olduk-
ça kusurtudur. Bu kusurlar ilk yaprt-
lannda olduğu gibi son yaprtlannda
da görülür. Gerçi tipler ustaca yara-
tılrmştır, betım(emeler canlıdır, ko-
nuşmalar, ara sıra türlü taklitlerte
ortaoyunu tekeriemelerini andırsa
da yenndedin ancak kımı kez bu
konuşmalar gereksiz yere uzayıp
gıder. O zaman konuşanlan değil,
romancıyı buluruz karşımızda, ko-
nuşan odur. Ken<Jı düşüncelenni sı-
ralamaya. okurta bilgı vemeye baş-
lamıştır.
Bu parçada sözû edilen yazarm
otumsuz yani asağıdakilerden
hangisidir?
A) Romanlannda çok değışik tıplere
yervermesi.
B) Anlatımda betimlemelere de
rastlanması.
C) Çok fazla yaprt vemiesi.
D) Romanlannda bir ögretmen tav-
nyla görünmesı.
E) Kahramanlannın neler düşündü-
ğünü doğallıkla anlatması.
19) Ne yalan söyleyeyım, ben öyle
gençlerden "Böyle evlat dostlar ba-
şına" soyundan hiç hoşlanmam.
Genç dedım mi haşan bir insan ge-
lır aklıma. Yapıp ettiklerinde haşan,
duygulannda haşan. düşüncelerin-
de haşan. Dönüp arkasına bakarak
ıç çekmiyor, atılıyor; dünyanın gü-
zel olduğuna, daha da olabılecegi-
ne ınanıyor Yerieşmiş görüşleri,
kanılan, yüzyillann taşryıp getirdiğı
ınançlan benimsemıyor. Hepsıni bi-
rer bırer eleyıp eleştiriyor. ıncelıyor,
begenmedıklenni saygısızca atıyor.
Bu parçaya göre yazann beğen-
mediği gençlerin özelliği, aşağı-
dakilerden hangisi olamaz?
A) Geleceğe umutsuzlukla bakan.
B) Kendıne sunulan her şeyi kabul-
lenen.
C) Gelenek ve gorenekienne bağlı
olan.
D) Olaylara eleştirel bır gözle baka-
mayan.
E) Keridıne özgü düşünceleri olan.
20) Kendıniz seçin, başkalanndan öğ-
renmeyin hangi kıtaplan okumanız-
gerektiğini Sıze yarayanı onlar kes-
tırebılır mı? Yanılmayı da göze alın,
kendı okuyacağınız kitabı kendıniz
seçin. Danışmayın eteştirmentere.
Konuşabilırsinız onlaria, bır arka-
daşla konuşur gibi. O zaman yargı-
lanna boyun eğmezsenız, gerekırse
tartışmaya da gırerseniz. Sız yanıla-
bılırmışsınız. aldanırmışsmız; onlar
yanılmaz mı sankı' Ben söyleyeyım
sıze, o eleştırmenler öteki okuriar-
dan daha çok yanılır. "Çok bilen
çok yanılır" denmesı boşuna mı?
Bu parçadan aşağıdaki yargılann
hangisi çıkanlamaz?
A) Kışı okuyacağı kıtaba kendısi ka-
rarvemeli.
B) Okuyucu eleştirmenlenn görüş-
lennı asla dınlememelı.
C) Krtap seçımınde her zaman doğ-
ru karar verilmeyebılir.
D) Eleştırmenlerin övdüğü her kitap
iyi değildir.
E) Bır krtabın değeri okuyucuya gö-
re değışir.
21) Kannca kendi çıkannda açıkgöz
bir yaratktır; ama meyvelikSerte çi-
çek bahçeleri için büyük yıkımdır.
Kendı çıkarianna çok düşkün kim-
seler de toplum için böyle zarartıdır.
kendi çıkannı gözeteyim der-
ken ülkene kötülük etme. Insanın
bütün eylemının eksenı kendı benlı-
ği olursa içler acısı bir durumdur
bu.
Bu parçaya boş brakılan yere a-
şağıdakilerden hangisi getirilme-
lidir?
A) Sevgini kendi benliğınle toplum
arasında dengeli bir biçide pay-
laştır.
B) Ulkenın çıkarlannı kışısel çıkarla-
nndan hep üstün tut
C) Başkalanna iyilik etmeyi kendine
birödevbil.
D) Topluma yarariı btr ınsan ol, an-
cak önce kendını düşün.
E) Toplum sana bır şey vermese de
sen yine ona yararlı olmaya ça-
lıs.
22) Istanbul'da kaybolan şey yalnızca
sokak satacılannın sesı değildır.
Mahaltenin kendısi de yok oldu.
Bugünün mahallesı eskıden olduğu
gıtn her şeyiyle bırbirine bağlı yaşa-
yan topluluk değiidir. Zaten mahal-
lenin yenni yavaş yavaş alt kattaki
üsttekınden habersiz, ölümüne diri-
mıne kayıtsız. küçük bır Babıl gibi
her penceresınden ayn bir radyo is-
tasyonunun nağmesi taşan apart-
manaldı.
Bu parçada neden yakmılmakta-
dır?
A) Toplumsal yaşamdakı kopukluk-
tan.
B) Istanbul'daki uygarlık değişimin-
den.
C) Kuşaklar arasındakı ıletışımsiz-
lıkten.
D) Ekonomık alandaki hızlı değişik-
likten.
E) Toplumdaki sınıfsal çeüşkıler-
den.
23) İstanbul gtttikçe ağaçsız kalıyor.
Bu durum, aramızdan şu yada bu
geleneğın yok olrnasına benzemez.
Gelenekler, arosmdan başkalan
geldiğı için ya da kendılenne gerek
kalmadıgı için gıderier. ancak asr-
lık bir ağacın gitmesı başka şeydir.
Yerine bir başkası dıkılse bile o gö-
rijnümü alabilrresi zaman ister. Ai-
sa da öncekı. tabalanmızın arhnda
oturduğu, zamanın kutsadığı ağaç
olamaz.
Bu parçada asıl söyienmek iste-
nen asağıdakilerden hangisidir?
A) Kimi gelenekter zaman içerisinde
unutulup gıder.
B) Toplumsal aeğişim geleneklerin
değışımıne reden olur.
C) Bir ağacın yetışmesi uzun zama-
na bağlıdır.
D) Ağaç geçmişle aramızda bir
köprü gibidir.
E) Kesilen her ağaç, boşluğu asla
doldurulamayacak bir değerdir.
24) Bu kuruluş dönemınden sonra
Bursa, sevdığı ve büyuk ıştennde o
kadar yardım ettiğı erkeğı tarafın-
dan unutulmuş. boş sarayının oda-
lannda tek başına dolaşıp ıçlenen
eski masal sultanlanna benzer. İlk
önce Edıme'mn kendisine ortak ol-
masına, sonra Istanbul'un tercih e-
dilmeane kımbilir ne kadar üzül-
müş ve nasıl içan ıçın ağlamtştıri Her
ölen padişahın cenazesi kente geti-
nldıkçe bu geçmış zaman güzelinin
kalbi şüphesjz Dir kez daha burku-
luyor. "Benden uzak yaşıyoryar:
ancak ölduklen zaman bana dönü-
yortar. Bana sadece onlann ölümle-
nne ağlamak d jşüyor." diyordur.
Bu parça, aşağıdaki sözcûk ikili-
lerinden hangisiyte ilgilidir?
A) tefkedılmışlık-vefa
B) sevgi-nefret
C) anlayışsızlık-özlem
O)nankörtük-içiilik
E) kötülük-öç
25) Bizde çevirmenler bu yo*a pek grt-
miyoriar; ellerindeki metne bakryor-
yar, orada ne görürleree Türkçeye
çevinnce ışten örtti sanıyorlar. Bakı-
yorsunuz Fransızcada koiaylıkla
anlaşılan bır cûmle, Türkçede anla-
şılmaz hale gelmiş. "Bu nedır böy-
le?" dedınız mr "Ne yapayım, aslın-
da da öyle, yazann deyişinı değiş-
tirmeye benim ne hakkım var?" di-
yoriar.
Bu parçadan aşağıdaki yargılann
hangisi çıkanlabilr?
A) Çevın yalnızca sözcükterin karşı-
lığını koyrnak değil, dilde bir ya-
ratmaişidir.
B) Bir çevirmen işini sevmeli, ona
sabırla eğılmeliclır.
C) Çevın yapan kışi hem anadrlini
hem de çevıri yaptığı dili çok iyi-
bilmelidir.
D) Çeviri yapmak için iyi bir yabana
dil eğitimi görmek gerekir.
E) Çevirmen, yazann duygu ve dü-
şünceterinı iyi kavramalı, ona
bağb kalmaİKjır
Yaıutlan 5 Sayfada
Bt7 BtZK
ERDAL ATABEK
Sarıklı Çocuklar...
Bu yıl '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'
özel bir anlam taşıyordu. Büyük kentlerin sokaklarında
bile 'sarıklı erkekçocukları'y\a 'başı örtülmiiş kızçocuk-
ları' dolaştığına göre '23 Nisan'\n nasıl bir çocuk bayra-
mı olduğunu sormak gerekiyor. Bu görüntülerin 'çok
seyrek' olmaktan çıkıp da 'her gün, heryerde görüleri' öl-
çeklere ulaştığı dikkate alınırsa Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'le Başbakan Tansu Çiller'in önünden ge-
çen çocuklar arasında sarıklı, başı örtülü çocuklar da
bulunmalıydı. TRT'nin yayınında bu çocuklar da göste-
rilmeliydi. Bugünün Türkiyesi buralara gelmiştir, bugü-
nün yetkilileri de gelinen noktanın sorumluları içindedir.
23 Nisan tarihli Cumhuriyet gazetesinin 3. sayiasında
yer alan bir fotoğrafta da anneleri izlandalı olan iki kız
çocuğunun başları örtülü görüntüleri vardı. Yıllardır sü-
ren velayet davasının konusu olan iki küçük çocuk, iki
ayrı kültürün, iki ayrı anlayışın ortasında kalmış çaresiz
insanların simgesi gibiydiler. Betty Mahmudi'nin filmi
de yapılan ünlü anlatısı 'Kızım Olmadan Asla', yeni bir
versiyonla izlandalı anneyle Türk (ve Müslüman) baba
arasında yaşanıyordu. Bu olay da günlük bir olaymış gi-
bi karşılanıyor, demokrasi, laiklik, çağdaşlık açısından
herhangi bir kaygıya neden olmuyordu.
Türkiye, sarıklı erkek çocuklarıyla başı örtülü kız ço-
cuklarının olay olacağı dönemi geride bırakmıştır, baş-
ları açık çocuklann olay olaoağı bir döneme girmenin
öncesindedir. Süleyman Demirel'in ünlü şapkasıyla
Tansu Hanım'ın ünlü eşarplarının müzeye kaldırılacağı
günlerin saati işlemeye başlamıştır.
• • •
Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz üç önemli görevliyi,
dinsel ideolojilerini önemli görevlerinde eksen kıldıkları
için görevden alınca DYP milletvekilleri arasında kopan
fırtınaya çok dikkat etmek gerekiyor. Milli Eğitim, güven-
lik kurumları, kamu yönetimi yıllar boyunca sistemli bir
programla 'milliyetçi muhafazakar kadrolara teslim
edilmiştir. Kulağa hiç de rahatsız edici gelmeyen bu ta-
nımın içinde yer alan dinsel ideoloji' ile 'ırk milliyetçili-
ği' aslında şu anda işlevsel iktidar'daöır. İşlevsel ikti-
dar - functionalpower' ortada görünen iktidardan çok
daha önemlidir, çok daha güçlüdür; çünkü asıl işi yap-
maktadır. 'Görünen iktidar-visualpower',siyasal parti-
lerdir, parlamentodur, Bakanlar Kurulu'dur, karar mer-
kezleri olduğu sanılan yerlerdir. Toplum ise asıl gücün
'görünen' değil. 'işlevsel' olanda bulunduğunu çok iyi
bildiği için başı sıkıştığı zaman yasaların gösterdiği yere
değil, işinin biteceği 'adamı'na gider. işin pratiği de bu-
dur.
'Görünen iktidar' törenlere gider, coşkuyla karşılanıp
saygıyla uğurlanırken 'işlevsel iktidar' insanlan işe alır,
işten atar, başka yere sürer, yetkilerini değiştirir, suçu-
nu kapatır, suçlu çıkarır. yurtta yer bulur, bütün kapıları
kapatır, öğrenciyken iş bulur, okuldan attırır. Birisi 'fören
/Mdar/'dır, öbürü toplumu yönetir'. Bu ikisi arasındaki
farkı bümeden, iyice görmeden, Türkiye'de olup bitenle-
rianlamakolanaksızdır.Onun içinde 'töreniktidan'Ma-
tûrk'ten, laik cumhuriyetten, çağdaşlıktan, uygarlıktan
söz edip dururken işlevsel iktidar' eğitimi dinselleştir-
miş, güvenlik güçlerini 'Müslüman milliyetçiler'e teslim
etmiş, kamu yönetimini de 'sabırlı, çalışkan, dindaş'\ara
devretmenin programını yapmıştır. Şimdi 'tören iktidan'
belki de aldığı bazı sinyallerin etkisiyle üç görevliyi gö-
revden alınca işlevsel iktidar' karşısına dikilivermiştir.
Milli Eğitim Bakanı daöylesineçaresizdirki Başbakan'-
ın haberi vardı' demek zorunda kalmıştır.
O Milli Eğitim Bakanı, o Başbakan, o Cumhurbaşkanı
ve elbette o Sosyal Demokrat Başbakan Yardımcısı bil-
memekte ya da bilmezden gelmektedirler ki bugün Tür-
kiye'nin birçok okulunda Atatürk'ten söz bile edileme-
mektedir, laiklik dile bile getirilememektedir, bunları
yapmaya çalışan öğretmenler tehdit edilmektedir. El-
bette bu iş bugün başlamamıştır, bugün de bitmeyecek-
tir. Bugünleri hazırlayanlar, CHP'nin tek parti olduğu dö-
nemlerin yanlış analizcileridir, DP döneminin iktidar
sarhoşlarıdır, AP'nin Amerika kuyrukçularıdır, Türkiye
solunun kendine özgü aymazlığıdır, ANAP'ın efsane li-
deri Turgut Özal'dır, bugünün Mesut Yılmaz'larıdır,
Tansu Çiller'leridir, Süleyman Demirel'leridir Erdal
İnönü'ler, Murat Karayalçın'lar da -ne yazık ki, ne kadar
yazık ki- bu gidişin ortağı olmayı içlerine sindirmişlerdir.
• • •
Refah Partisi'nin iktidar olmayışı kimseyi şaşırtmasın,
Refah Partisi'nin ideolojisi yıllardır 'işlevsel iktidar'd\r.
Elbette, sonuçta din ideolojisiyle ırkçı milliyetçilik uzla-
şaçaklardır. Yıllardır süren tören iktidan' da çözülen
sarıkların, ortaya çıkan örtülerin, boğazlarına geçirilen
ipler olduğunu görecektir. Bugünden görürlerse belki .
de son sözlerini söyleme zamanları olur.
Berin Menderes için Ankara'da cenaze namazı kılındı.
Berin Menderes bugün
toprağa verilîyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Demokrat Parti Genel
Başkanı Aydın Menderesin an-
nesi ve eski başbakanlardan
Adnan .Menderes'in eşi Berin
Menderesin cenazesi bugün
Anıt Mezafda toprağa verile-
cek.
Berin Menderes için dün öğle
namazından sonra Hacıbay-
ram Camii'nde cenaze namazı
kılındı.
Buradaki törene TBMM
Başkanı Hüsamettin Cindoruk.
ANAP Genel Başkanı Mesut
\ılmaz. RP Genel Başkanı
Necmettin Erbakan. Yeni Parti
Genel Başkanı Yusuf Bozkurt
özal. SHPnin Onursal Genel
Başkanı Erdal İnönü ile bazı
bakanlar. çok sayıda
milletvekili. politikacı ve
Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek katıldı.
Namazın kılınmasından sonra
Berin Menderes'in cenazesi İs-
tanbul"a götürüldü. Bugün
Eyüp Sultan Camii"nde kılına-
cak cenaze namazından sonra
Berin Menderes'in naaşı Anıt
Mezar bahçesinde toprağa veri-
lecek.
GEÇMİŞLE
GELECEK
Sabahattin Kudret Aksal
2. bası 50.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad.
39-41 Cağaloğlu-İsıanbul
Odemeli gönderilmez
ANI DEĞİL
YAŞAM
OktayAkbaJ
30.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad.
39-41 Cağaloğlu-İstanhu!
Ödemeli gönderilmez