Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN1994 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
.9.
Bu yazı dızimizde RP"nin
daha çok nereden geldiğini ve
yerel seçimlerden nasıl ba-
şanlı çıktığını araştırdık. Re-
fah Partisi'nin nereye gidece-
ğini önümüzdeki sıyasi geliş-
meler ve özellikle kendi tutu-
mu belirleyecek.
Refah Partisi'nin önünde
fazla secenek yok. Ya parla-
menter sıstem içinde ve bu
sistemin gereklerine uygun
davranacak, ya da kendisini
vareden ve yasallık sağlayan
kurallara aykın bir yol izleye-
cek. O zaman böyle davran-
manın bedellerine de başı-
ndan razı olacak.
Türkiye'de dinci, tslamcı
cereyanlar hemen herdönem-
de var olageldiler. Cumhuri-
yet'in kurulmasından sonra
Türkiye'nin siyasi coğrafyası,
zaman zaman İslamcı siyasi
akımların açık kimlikle orta-
ya çıkmasını ve yeni bir top-
Iumsal düzen kurma misyo-
nuyla faaliyet yürütmesini
ülk'e dengeleri açısından ka-
bullenemedi.
R.efah'ın önünde iki yol var, ya
kendisini de vareden bu sistemin
gereklerini yerine getirecek ya da
kurallara karşı bir yol izleyecek ve
bunun bedellerine razı olacak.
Zordönemeç.
Laiklik Avrupa'dan
farklı gelişti
Aslmda Türkiye'deki laik-
lik. Avrupa'dan çok farklı bir
ihtiyacın ürünü olarak şekil-
lendi. Avrupa'da laiklik. laik
güçlerin kilisenin egemenli-
ğinden kurtulmasına bağlı
olarak gelişti. Kilisenin birik-
tidar odağı halinde. yaşamın
tüm alanını kontrol etmesi,
sanayi devrimi ve bunun siya-
si ifadesi olan Fransız İhtila-
li"yle olgunlaşan burjuva dü-
zeniyle çatışma yarattı. Feo-
dal beyler ve daha sonra bur-
juvazi, kiliscyi gündelik ya-
şamın ve iktidann dışma itti.
Bizde ise farklı bir süreç ya-
şandı. Devlet. başından beri
dünyevi güçlerin elindeydi.
Din, iktidann ihtiyaçlan doğ-
rultusunda bir anlam ifade
ediyordu. Şeyhülislamlık ku-
rumu, Osmanlı İmparatorlu-
ğu'nda Padişahın emrindey-
di. Padişah"ın istek ve yöne-
limlerine uygun davranmakla
yükümlüydü. Hukuk ise din
ve dünyevi ihtiyaçlann den-
gelenmesini ifade ediyordu.
Cumhurivet dönemi
Cumhunyetle birlikte din.
siyasi yaşamın tamamen
dışında ıtıldi. İnanan insan.
kendı ibadet ve inanç dün-
yasında dinle yüz yüze geldi.
Din. insanlann bireyscl dün-
yasinın kurumu olarak kabul
edildi.
Türkiye'nin Batı'ya yönel-
mesi, dinin gündelik yaşama
hükmetmesini ve iktidann bir
parçası olmasını isteyen güç-
lerle. laıkliğe yönelen güçler arasında
bir çatışma yarattı.
Patrona Halil isyanı. Kabakçı
Mustafa isyanı, 31 Mart Vakası bu
çatışmanın siyasi boyuttaki yansı-
A. VP. ülkemizin
siyasi yaşamının
meşru. yasal bir
partisidir. Onun
yasalhğınm sonuna
kadar
savunulmasından
yanayım. Fikirleri ve
inançlan nedeniyle
kimse. baskı altına
alınmamalı.
KJ Jkemizin en
kötü geleneklerinden
birisi. güçlü olanın
kendini zorla kabul
ettirme isteğidir.
Ancak RP, henüz
gücünü zorla kabul
ettirebilecek düzeyde
değildir. Böyle
sanıyorsa yanıhyor.
K-Ivimse elindeki
güce güvenerek zora
başvurmamalıdır.
Testiyi kırmamamız
gerekiyor. Testi
kınldıktan sonra,
başımıza gelenler için
edeceğimt^
ah-vahlann bir
anlamı kalmaz.
ması olarak kabul edilebilir.
Cumhunyetle birlikte dini siyasi
akımlar bir anlamda yer altına çekil-
diler. Devlet, dine. yalnızca ibadet ve
bireysel inanç alan> olarak ızin \erdi.
Bu durum. 1960"larda Erbakan ve
arkadaşlannın ortava çıkmasına ka-
dar büyük ölçüde böyle gitti. Hatta
MNP'nin kuruluşu büe yasalar açısı-
ndan tartışmalı bir durum yarattı.
TCK'nın 163. maddesi dine dayalı si-
yasi örgütlenmeyi yasaklıyordu. Bu
maddeler. siyasi koşullann değıştiği
anlarda dinci siyasi akıma karşı kulla-
nıldı. MNP ve MSP bu yasal çerçeve-
ye aykın davrandığı gerekçesiy-
îe yargı önüne çıkanîdı.
Türkiye, 27 Mart 1994 yerel
!>eçimleriyle, yeni bir döneme-
cın eşiğine geldi. Artık. oy oranı
> üzde 20'lere ulaşan bir dinci si-
yasi parti var. Bu parti örgütlü
ve militan gücüne güvenerek,
bugünkü siyasi tabloyu, artan
kargaşa ortamında kendi lehi-
ne değiştirmeyc çalışabilir.
Yani. yasal olan olanaklan ya-
salann ötesine taşımaya kalkı-
şabilir. veya kendi elindeki yö-
netim olanaklannı kendi dışı-
ndaki güçlerin yaşammı zor-
laştıracak şekilde kullanabilir.
Dikkatli oluıunalı
Örneğin Beyoğlu Belediyesi,
ülkemizin kültür ve eğlence
merkezinde. İslamcı yaşama
tarzını, kendilerinden farklı ya-
şamak isteyen insanlara dayat-
mak amacıyla bazı adımiar attı.
Bu tehlikeli birbaşlangıçtır. Di-
ğer şehirlerde neler oluyor he-
nüz öğrenmiş değjliz. Zaten işin
başındayız. Şimdiden dikkatli
davranıîırsa gelecek açısından
daha hayırlı olur.
Nasıl ülkenın yüzde 80"inı
oluşturan diğer insanlar onla-
nn ibadet ve inançlanna saygılı
davranıyor ve kanşmıyorlarsa.
aynısını onlar da yapmakla yü-
kümlüdür. Tersi yönde atılacak
adımiar iç gerilimı arttınr ve
yüzde 20"lik" azınlık ile yüzde
80'lik çoğunluk arasında birça-
tışmaya yol açabilir.
Herkes zarar görür
Ondan sonrasını kestırmek
pek mümkün olmaz. Kim ne-
yin altında kalır. bugünkü yasal
çerçeve ne ölçüde korunabilir,
bilemeyiz. Böyle bir kaos orta-
mından RP'lilerin kârlı çıkabi-
leceğini sanmıyorum. Aslında
kimse kârlı çıkmaz. Olan, hepi-
mize olur.
RP. ülkemizin siyasi yaşamı-
nın meşru. yasal bir partisidir.
Onun yasallığının sonuna ka-
dar savunulmasından ya-
nayım. Fikirleri ve ınançlan ne-
deniyle kimse baskı altına alı-
nmamalı. Ne yazık ki. ülkemi-
zin en kötü geleneklerinden bi-
risi. güçlü olanın kendini zorla
kabul ettirme isteğidir. RP. he-
nüz gücünü zorla kabul ettire-
bilecek düzeyde değildir. Böyle
sanıyorsa yanıhyor. Aynca
güçlü bile olsa. zoru seçmesi iyi
bir yol değildir. Bu herkes için
geçerlidir. Kimse elindeki güce
güvenerek zora başvurma-
malıdır. Ama önce testiyi kı-
rmamaTnız gerekiyor. Testi
kınldıktan sonra. başımıza ge-
lenler için edeceğimız ah-vah"-
lann bir anlamı kalmaz.
Her şeye rağmen. bütün sı-
kıntılara rağmen iyimscrliği ko-
rumak \e ortaklaşa yaşamanın
yollannı bulmak zorundayız. Sonun-
da hepimiz bu toprağın insanıyız \e
başka bir Türkiye yok.
BİTTİ
Baydar: Gerçekdemokrasi sınavı şimdibaşlıyor
Sosyolog Oya Baydar, RP-
nın neden kazandığı som-
suna yanıt ararken demok-
ratik güçlere. aydınlara dü-
şen yeni göreylere de dikkat çekiyor.
Türkiye'nin. İran ve Cezayir sendro-
muna düşmeden özgürlükçü ve
banşçı bir toplumsal uzlaşma modeli-
nin nasıl gerçekleşebileceğini ve bu-
nun olmazsa olmaz yönlerini günde-
me getiriyor. Baydar'ın konuyla ilgili
görüşleri şöyle:
Sola karşı din kalkanı
• Öteden beri. ama özellikle 1980
sonrasında. dinci akımlan sola karşı
hem kalkan hem hançer olarak gören
iktidarlar kadar. o iktidarlann arka-
sındaki egemen sınıflarda dinci akım-
lann örgütlenmeleri. palazlanmalan,
toplumun ve devletin her köşesinde
konum elde etmeleri ve en önemlisi
yaygın ve yumuşak halk İslamının.
demokrasi düşmanı diktacı-şeriatçı
İslamın denetimine geçmesi yolunda-
ki bütün adımlan desteklediler. bizzat
azdırdılar. Ne var ki sol kendileri için
tehlike olmaktan çıkınca bunlann bir
bölümü, sulan taşınnanın sırnnı öğ-
renmiş olan, ama sulann geri çekil-
mesi için gerekli büyülü sözü unutan
acemi büyüeü çırağı gibi sellere kapı-
lıp gitmenin paniğini yaşamaya baş-
ladılar.
• Şeriatçılarla. dindar olduğu ve
bizden farklı düşünüp davrandığı için
değil; demokrasinin. özgürlüklerin,
hoşgörünün ve aydınlanmanın
düşmanı olduğu için. şiddete dayalı bir
dinsel dikta modeli dayatacağı için
mücadele edilmelidir.
• Şeriatçı siyasal İslamla; Müslüman,
dindar kitleleri aynı kefeye koyar. en
azmdan böyle bir hava yaratılmasını
körüklersek. o zaman ülkece sınıfta
kalıpbelgealırız.
• Şeriatın dayatmaya çalıştığı düzenin
karşısında laikliği savunanların. daha
önce hiçbir zaman bugün olduğu kadar
büyük bir çoğunluk meydana
getirmediklerini ve yaklaşan tehlikeyi
gördükleri için de belli mücadele
amaçları etrafında birleşmeye her
zamankinden daha hazır olduklarını
gözden kaçırmamak gerek.
Örnek psikolojisi
• Artık ülkelerin kendi içlerine ka-
panamadıklan.yenideyimle"küresel-
İeşmeye" doğru giden bir dünyada.
alternatif oluşturabilecek sosyalist so-
lun geri çekildiği. şimdilik bir bozgun
yaşadığı bir dönemde. köktenci Isla-
mın kendini ideolojik akernatif ola-
rak sunması; İslamcı hareketin dünya
ölçüsünde gizli-açık ilişki ve örgütlen-
meye gırmesı: İran örneğinde görül-
düğü. Cezayir örneğinde denendiği
gibi iktidara gelebilmesi, hem örnek
hem de iktıdar olabilme umudu ya-
rattı. Unutmayalım. örneğin etkisi ve
yaygınlaşma eğilimi, sosyal psikoloji-
nin bilinen yasalanndandır.
Düzenin çıkmazı
Türkiye'de, mevcut hiçbir siyasal
gücün, İcanadın. partinın. toplumun
y aşadığı derin bunalıma çare bulama-
yacağını halk deneyerek gördü. Hiç-
biri kendine bağlanan umutlara kar-
şılık veremedi. Kısa süreler sanşın
kadın başkan türünden fındık fıstık
türü tesellilerle oyalanmak istenen
kitleler. bunlann yanıltıcı olduğunu
çabuk anladı. Kendilerine, hiçbir si-
yasal güç. bu bozuk, acımasız, ahlak-
sız. yalan-talan ve en önemlisi. terör
ve kan dolu (Türkiye'de Doğu'da ve
diğer yörelerde kimine "şehit" kimine
"ölü ele geçti" denen. ama sonunda
hepsi de ölmüş olan kaç can gjdiyor
günde!) düzenden onlan kurtarabile-
ceğini lafla bile olsa inandıncı biçim-
de söyleyemedi. Karşılannda umut
ışıklan değil. olsa olsa kendilerini kü-
çümseyen. inançlannı, kimlik arayış-
lannı. değerlerini ve yaşam biçimleri-
ni neredeyse şeriatçı siyasal İslam ka-
dar katı. Batıcı dogrnalarla sindir-
meye çalışan eli sopalı öğretmen edalı
kesimler buldular.
Refah harcketi, altcrnatifsizliktcn.
boşluktan. umutsuzluktan yararlana-
rak örgütlendi ve güçlendı. Sıyasal
İslamın yükselişinde. dünya koşulla-
nnın. solun bunalımının vc dış des-
teklerin de büyük etkisi oldu. Öte
yandan, kendileri de en az Refah'a
yönelen kitleler kadar alternatifsiz.
çaresiz ve şaşkın büyük çoğunluk.
Refah'ı. oylannı önemli ölçüde yük-
selttıği. ama kazanmadığı bir seçımın
rakipsiz galibi ilan ettı. Zaten huzur-
suz ve başında büyük dertler olan
toplumda korku. panığe dönüştü.
Panik de. beklenebileceği gibi demok-
rasi dışıçözümleri. darbekışkırtmala-
nnı gündemegctırdı. Şımdi herkes so-
ruyor: Ne olacak, ne yapacağız?..
Gerçek demokrasi sınavı şimdi
Öncelikle demokrat olmavı. en azı-
ndan bız avdınlar. sırlımı/ı dcvlctc ve
zındc güçlcrc davamadan özgürlü-
ğümüzü vcvaşam bıçımlenmi/i koru-
ma\ı öğrcncceğİ7. Türkiye hulkı. ama
özellikle de laik a\dın kesimler. ger-
çek demokrasi sınavından şimdi gcçi-
\or. Kürt sorununda. Doğu'daki te-
rör ıle kimliğını \e haklarını arayan
Kürt halkını a\nı kefeye koyup so-
nunda halkı silahlı sa\ aş saflarına iıe-
rek \e şovenızm girdabına kapılarak
ıkmale kalanlar. bu defa ders alıp >enı
sına\ 1 başarmak zorundalar.
Dindar şeriatçı ayrımı
Dindar olduğu \e bizden farklı dü-
şünüp davrandığı için değil: demok-
rasınin. özgürlüklerin. hoşgörünün
vc aydınlanmanın düşmanı olduğu
için. şiddete dayalı bir dinsel dikta
modeli dayatacağı için mutlaka mü-
cadele edılmesi gcrcken şeriatçı siya-
sal İslamla. Müslüman. dindar kitle-
leri. yani RP'nin potansiyel tabanını
aynı kefeye koyar. en azından böyle
bir hava varatılmasını körüklersek. o
zaman ikmal falan değil. ülkece
smıfta kalıp belge alacağız.
Devlete ve askere
dayanmadan
Bu ıchlıkeşi önlemenin yolu. kof
bir laiklik söşleminin içini demokra-
sıylc doldurabilmektir. Refah'ın ge-
lişmesınden özellikle rahatsız olan de-
mokratık \c aydın kesimler. şimdi
çağdaşhğı, laikliği. düşüncc ve davra-
nış Ö7gürlüklcrini devlete. hele de as-
kere dayanmadan. onların abalarının
allından sopa gösiemıeden. kendi
güçlcrı \e gırışımlcriylc koruyabılmc
sınıı\ ına giriyorlur. Bu sınav ın başarı-
lamadığı Ceza\ir"de nereve vanldığı
ortiida.
Öıe yandan. her şe\ın üstiine çık-
mış "entel" tavrıyla. "bir şe> olmaz"
\ a da "olsun da millet görsün" rehave-
lındeıı acele çıkıp da\ ranışa geçmenin
lanı /amanı. Şerıaiın da\alnıaya ça-
lıştığı dü/enin karşısinda laikliği sa-
Minunların. daha önce hiçbir zaman
bugün olduğu kadar büyük bir ço-
ğunluk meydana geürmedıklerini vc
yaklaşan tehlikeyi gördükleri için dc.
bellı mücadele anuçları etrafında bir-
leşmeye her /amankindcn daha hazır
olduklarını aö/den kaçırmumuk sc-
rek.
Geç kalmadan
Baskı vc şıddeic baş\urmayan her
türlü düşüncc \c davranış biçimini.
kcndimızınkiyle taban tabana zıt da
olsa savunur vc korurken. kendi dü-
şüncc vc dav ranış özgürlüklerimizi de
ne pahasına olursa olsun korumaya
kararlı olmalıyız. "Meyhaneleri. ker-
haneleri. mini eteği korumakla olmaz"
provokasyonuna da kapılmamalıyız.
Sadece bunları korumakla olmaz.
doğru; ama bunlarla birlikte. ibadet
özgürlüğünden tanntanımazlık öz-
gürlüğüne kadar her türlü özgürlüğü
savunmakta zaafgösterirsek vay hali-
mıze. Şimdi ış. \akit geçirmeden. her
ycrde ve her tekil olayda. vatandaş
örgütlenmeleri; yerel. dar amaçlı.
ama kararlı girişımler. uygun örgüt-
lenmeler yaratmaya kalıyor. Buna
hazır mıyız?
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Barbaros'tan Aşağı...
Demokrat Parti 1950'de iktidara gelmiş, aradan dört
yıl geçtikten sonraki seçimleri de kesin bir çoğunlukla
kazanarak iktidannı sürdürmüştü.
Demokrasi bir kentli işiydi. Oysa bizde köylü oylarıyla
seçim üstüne seçim kazanılıyordu. Yöneticiler karşısın-
da horlanan, itilen kakılan köylü liderler şimdi odalara
girdiklerinde başköşeye kuruluyorlar; nahiye müdürü,
kaymakam, vali önünde değerlerini ispatlıyorlardı. Mec-
lis koridorlarında, başkentin ünlü lokantalarında, göze
batsalar, aykın düşseler bile yerleri vardı. Köylülük,
kentliliğe ağır basıyordu. Burjuvazi değilse bile kasabah
bir soyluluk... Kent politikacıları ancak 1961 seçimlerin-
den sonra durumu kurtarabildiler.
İskender Cenap Ege'yi, Ankara Radyosu'na müdür
olarak atandıktan sonra (1954) tanıdım. O yıllarda radyo
demek, perde gerisinde Münir Müeyyet Bekman, Reflk
Ahmet Sevengil, korunan birkaç bürokratdemekti. Rad-
yoda genç şairlerin şiirleri okunurdu. Buna İskender
Cenap Ege'nin katkısı olurdu. Biyografisinde "Şiir Saa-
ti" başköşeye kurulur.
Radyo yöneticileriyle ilişkili olmak, gece toplantılarına
katılmak demekti. Çankaya dahil birçok yerde yapılan
eğlentilere katılmak vardı. Bizim de katıldığımız gençlik
eğlentileri olurdu.
İskender Cenap Ege, radyo müdürlüğüne gelmeden
önce Siirt, Rize, Aydın gibi illerde öğretmenlik ve yöneti-
cilik yapmıştı. Aydın'dayken DP ileri gelenleriyle yakın-
lık ve dostluk kurmuştu. Aydın, Menderes'in kenti oldu-
ğu için radyo müdürlüğüne gelişi Aydın üzerinden
geciyordu.
Rumelihisarı doğumluydu, ama bütün gençliği, baba-
sının memleketiolan Aydın'da(Söke) gecmişti. 1954ten
1960a kadar da radyo müdürlüğünde...
O dönemdeki partizanlık yakınmaları hep radyodandı.
TV yoktu. İsmet Paşa Içişleri'ne çatarken 'kütük bakanı',
basına çatarken de 'radyo bakanı' derdi. Bunlar 27 Ma-
yıs devrimi için birer boy hedefi sayılıyordu. Devir önün-
de biraz hırpalandı. Çok geçmeden askerlerle hırpalan-
manın karşılığını aldı. Aydın'dan senatör olarak parla-
mentoya girdi. Önce parti grup başkanı, sonra Senato
Başkan Vekili, daha sonra Turizm Bakanı oldu. Ardın-
dan gelen seçimlerde milletvekili oldu. Meclis Başkan-
vekilliğine seçildi. Politikada parlak bir çizgi izlediği
belliydi.
Bütün bunlar olurken şiiri de bırakmamıştı. Uzun bir
şiir geçmişi vardı. Şiirlerini yayımladığı dergiler: Dost,
Yeni Adam, Varlık, Çağrı, Ajans Türk, Kemalist Ülkü,
Defne, Şiir Defteri..
Kendine özgü bir şiir biçimi vardı. Politikada başarı ile
yürürken kendine bir şiir yolu aradığı da belliydi. Bun-
dan ötürü yıllar sonra da olsa, şiirlerinin tümünü "Ege'-
den Esintiler" adıyla bir kitapto toplamış, politika hayatı
yanında sürekli bir şiir hayatı bulunduğunu kanıtlamıştı.
Türlü özlemleri, gözlemleri, istemleri konu alan şiirle-
ri arasında, "Ağaç Olduğu Yerde'den bir parçayı sun-
mak isterim.
Bir ağaç yağmurlar altında
Dalgın, yunan yollara karşı
Yüreciğinde bir üzgü
Radyoda bir kadın sesi
Yaşantılann burukluğu
Yaprak uçlarmda akşam
Yahya Kemal ve Orhan Veli'yle Boğaz'da gezmek is-
ter; başka kentleri, yoksul mahallelerini dolaşır.
Yıldız'dan şöyle geçer:
"Ihlamur'dan Yıldız'a I Kasvetli ikindi vaktiINelergö-
türür bilsen I Barbaros'tan inerken"
Ankara'dan sonra biz de Beşiktaşlı olduk; her gün de-
ğilse de haftada birkaç gün Barbaros'tan inip çıkıyoruz.
Bu bulvar Menderes'in eseridir, Menderes Bulvarı den-
seyeridir.
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Yasalann ya da öner-
melerin kendi aralannda
çelışikliği. 2/ Bitkisel ya
da hay\ ansal maddelerin
etkili özü... Ulaştırma. 3/
Elindekinden hoşnut
olan. azla yetinen... Süs
için yapılmış giysi kıvn-
mı. 4/ Yumurtadan yeni
çıkmış ve henüz ayaklan
oluşmamış yavru kurba-
ğa. 5/ Arnavutluk'un pa-
ra birimı... Küçük çocuk
ayakkabısı. 6/ Bir spor
kulübümüzün kısa yazılışı... Gür-
cistan'da bir liman kenti. 7/
İtalya'da biryanardağ... Kemikle-
rin içindeki yağlı madde 8/ Bir
kabın boşken sahip olduğu ağırlık.
9/ Menç ırmağının bir kolu... Tan-
tal clementinin simsesi.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Bataklık. balçık. 2/ Üye... Bir
karboksilli asidin bir alkol ya da
bir fenola etkımesi sonucu su ka-
bıyla oluşan bileşık. 3/ Dar bir el-
bise üzerine giyilen ince kumaştan üstlük. 4/ Güzel koku... Süsü
ve gösterişi olmayan. 5/ İnkalar tarafından kullanılan ve iplerin
üstüne atılmış her düğümün rengine göre bir anlamı olan dü-
ğüm-yazı... Tarlasının.6/ Birbağlaç... Eski dilde buharlı gemi.
7/ Türlü ışlerde kullanılan. esnek çelikten yapılmış küçük mala.
8/ Elementleri altına çevirmek isteyen uğraş alanı. 9/ Orhan
Hancerlioğlu'nun bir romanı... Lapinagillerden bir balık.
ILAN
T.C.
SAPANCA SLLH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1993 229
KararNo:1994 52
Davacı Tuncel Sindel \ekilı Av Fahn Demırkol tarafından davalı-
lar Atıye. Hafize \e A>şe aleşhlerıne açılan ortaklığın giderilmesi
duvasının >apılan yargılaması sonunda:
Mahkememızce \erilen 22.3.1994 tarih ve 1994 52 sayılı karar ile
da\akonusuSapancaılçesı Rüstempaşamahallesi 10 11 pafta42ada
3 parsclde kavıtlı taşınmazın satılarak bedeli üzerinden ortaklığın gi-
derilmesine karar verilmış olup adresı meçhul olan davalılar Atiye.
Hafize \ c Ay şe"ve ışbu karar özetı ilan tanhınden itibaren 15 gün son-
ra leblıâedilmişsayılacağı hususu ılanen duyurulur.
Basın: 47492
T.C.
TOKAT1. ASLİYE MAHKEMESİ'NDEN
1992 478
Davacı Tokal Beledıye Başkanlığı vekili tarafından Suiçmez
mahallesı ada: 320. parsel: 8 taşınmazın maliki Dursun oğlu Şevket"in
adresi tüm aramalara rağmen lespıt edilemedığınden basın yolu ile
ilan yapılmasına karar verilmış olup;
Davacı ıdare söz konusu taşınmazın mülkıyetınin tespitini taleb et-
mekle adı geçen şahsm 12.5 1994 günü saat09.00"da mahkememız
duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil
ettırmesi. aksi takdirde duruşmaya yokluğunda devam edileceği ve
karar verileceği hususu HUMK'nın 213-377 maddeleri gereğince ih-
tar olunur.
Basın: 47441