27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN1994 ÇARŞAMBA 10 DIZIYAZI Sonunbaşlangıcı: 1988 ayakkmması.. 5 Ekim 1988 günü köktcndinci mu- halefetin birikimi ve biriktirdikleri. ani bir patlama ile ayaklanmaya dö- nüştü. Kimi FLN yöneticileri bu ayaklanmayı başlangıçta 'çoluk ço- cuk güriiltüsü' olarak değerlendirme- ye kalktılarsa da mızrak çuvala sığa- cak gibi değildi. Sokaklan dolduran aşın dinci militan gruplarla arkalan- na taktıklan gözü dönmüş yığınlar tarafından başkentteki eğlence yerle- ri, lüks tüketim merkezleri yakıldı, yıkıldı ve yağmalandı. Sözcüğün tam içeriği ile 'çağdaş' olan her kurum ve kuruluş köktendinci gericiliğin hış- mından kurtulamadı. 4 ekimi 5 ekime bağlayan gece başlayan ayaklanma, 6 ekim günü lanklann müdahalesi ile bastınlabildi. 60 kişi ölmüştü. Baş- kentte Islamcılann kalesi kabul edilen El Kubbe semtinde planlanan ve yü- rütülen başkaldırma eylemi yaşamı tümüyle felce uğratmıştı. Tanklann sağladığı 'sükunet' sadece dört gün sürdü. 10 ekim günü köktendincilerin yönettiği ve yönlendirdiği ikinci bir ayaklanma daha patlak verdi. Sıkıyö- netime rağmen başkentte iç savaş sahneleri yaşandı. Resmi makamlara göre 500 dolayında isyancı' öldürül- müştü. İslami hareket bu sayınm 2 bi- nin üstünde olduğunda ısrar etti. Ekim 1988 Ayaklanması,sömürge- ciliğe karşı başanlı bir mücadele ver- miş olan FLN döneminin. dolayısıyla Ulusal Kurtuluş Savaşı döneminin kapandığını ilan ediyordu. Cezayir'- de yeni ve büyük olasılıkla karanlık bir dönem başlamıştı. Yetersiz tedbirler Şadli, köktendinci ayaklanmayı sa- de 'suya tirit' reform vaatlen ve hükü- mette birkaç kelleyi harcayarak ya- nıtlamak istedi. 3 Kasım 1988'de söz verildiği üzere bir referandum yapıldı ve bir anayasa değişikliği ile çok parti- liliğe olanak sağlayan çoğulcu bir dü- zenin önü açıldı. Bu arada devlet par- tisi FLN ile hükümet arasındaki gele- neksel bağ da kopanldı. FLN artık Cezayir'deki sıyasi partilerden biri, herhangi biriydi. 1988 Ekim Ayak- lanması'nın en önemli sonuçlanndan OünümüzCezayiri'neulaşangelişmelerinilkadımıl988 | Ş^RIATIN GOLGESINDE ayaklanması oldu. 5 Ekim 1988 günü başlayan ayaklanma sonunda Cezayir'de yaşam bütünüyle değişti ve şeriat her şeye damgasını vurdu. Anayasa değişikliğinin ardından 1989'da İslami Selamet Cephesi (İSC) kuruldu. 12Haziran 1990'da yapılan yerel seçimlerde İSC büyük başan kazandı. 25 Mayıs 1991 'de İSC 'açık grev' çağnsı yaptı. Ülke kargaşaya sürüklendive 4haziranda ordu yönetime el koydu. FAI'K BULUT (Derleyen: Aydın Engin) 1988 yüında başlayan köktendinci ayaklanmanın ardından olaylar hızla gelişti. 25 Mayıs 1991 'de ikinci bir ayaklanma dalgası başlatan şeriat yanlıian, 'fk- tidar bize kısmet olmuştur. Ya barışçıl seçim yoluyla ya da devrimci şıddetle* sloganıyîa ülkeyi kargaşaya süriiklediler. Ve şeriatıngölgesindeyaşambiri, İslami akımın güçlü bir biçimde sokağa dökülmesi ve devlete kendini zorla kabul ettirmesidir. Salt siyasal anlamda değil, aynı zamanda ideolo- jik acıdan da Cezayir'in günlük ha- yatında yapı'.acak her degişiklik ya da başvurulacak her davranış artık 'İsla- mi denetim'dcn geçmek zorundaydı. Köktendinci merkezlerden 'Şer'an caizdir' fetvasmı almayan hiçbir ka- rann uygulanma şansı yoktu artık. İSC kuruluyor Anayasa değıştinlip 'Din esasına dayalı siyasi parti kurulamaz' ilkesi kaİdınhnca 10 Mart 1989"da, başkent Cezayir'in Bin Badis Camii'nde dü- zenlenen bir törenle İslami Selamet Cephesi (İSC) kuruldu (Fransızca adıyla Front İslamique du Salut FIS). Anayasa değişikliği. siyasallaş- mış İslamın Cezayir'de bir partiye, merkezi bir örgüte kavuşmasını sağ- lamakla kalmıyordu: yasa metninde- ki sosyalizm, laisizm ya da bu sözcük- leri çağnştıran tüm kavram ve deyim- lerin de çıkanlmasını sağlamıştı. 6 Ey- lül 1989'da İSC'nin kuruluşu resmen onaylandı. Aslında İSC'nin kuruluşu, fiili bir durumun resmileştirilmesinden iba- ret simgesel bir anlam taşıyor. Cami ve mescit çevrelerinde ki bunlar üni- versitelerden. resmi kurumlara; bü- yük devlet dairelerinden. Sahra'daki ücra köylere kadar yaygınlaştınlmış- ü; yuvalanan İslami merkezler zaten bir siyasal örgütlenme olarak etkinlik gösteriyorlardı. O kadar ki camilerin bir ibadet yeri olarak anlamlan yer yer ikinci plana düşüvor, cami ve mescitler köktendinci fslamın eylem planlannın yapıldığı. propaganda ça- İışmalannın yürütüldüğü ve halk kit- leleri içinde örgütlenme çabalannın düzenlendiği merkezlere dönüşmüş- lerdi. gerilla birliklerini de bu akım oluştur- du. En ünlü temsilcisi ve sembol ön- deri 1987'de bir çatışmada öldürülen Mustafa Buyali'dır El Cez'ere: Mescid Eshabı olarak da bilinen bu akım genellikle Franşız kültüründen derinden etkilenmiş İs- lam aydınlanndan oluşuyor. Arap- İslam kültürünü öne çıkaran akım- lardan kendilerini uzak tutuyorlar ve 'Cezaviriiliklerini' öne çıkarmayı yeğ- liyorlar. İSC içinde güçlü bir akım. Reformcu akımlar: Birazdan deği- neceğimiz 1991 olaylannda doğrudan siyasal iktidara yönelen İSC'den ko- pup devletle uzlaşan bir kanat. Ön- derlerinin çoğu Abbas Medeni tara- fından tasfiye edildi. İSC programı: Adil düzen Önce İSC önderi Abbas Medeni'- nin 'Modern Düşflncenin Bunalunı ve İslami ÇözünT adlı kitabından bir alıntı: "...Ne bilim ne de felsefe dinin yerini alabilir. İnsanlığa özgürlük ve toplumsal adalet >aat edilen liberal ve sosvalist ideolojiler açmaza gjrmişler- dir. Ovsa İslam, insanı onurlandırma- da başka bir din, felsefe ve ideolojinin ulaşamadığı bir noktaya ulaşnıtştır. Çünkü insanın insana kulluğuna son verip, kişiyi en yüce değer olan Allah'a kulluk mertebesine yükseltmiştir... İslam, özgürlüğün alanlannı beiirle- mek ve onu kuvvet ve irade kaydı altına almak suretiyle yönetimi kuşatKi bir kapsam kazannuştır..." llle de bir kulluk ilişkisi veri kabul ediliyor ve kişiye kulluk yerine Al- lah'a kulluk ikame ediliyor. Dahası 'özgürlüğün alanlarT şeriatça belirle- niyor ve onu 'kuvvet ve irade kavdına' alıyor. Bir başka çahşmada İSC'nin programıyla Türkiyc'de Refah'ın 'adil düzen'ini karşılaştırmak ilginç olabilır. Ancak bu diziyi bitirirken İSC programından yapacağımız bir kaç alıntı da bu konuda fikir vermeye yeterli olacaktır kanısındayız: Orduya bakış: Ordu halktır, halk da ordudur. Ordu Cihat sancağını dik tutmalı. İslam risalesi (mesajı). üm- met ve ülke ordusu olarak kalıp siya- setten uzak durmalıdır... Eğitim anlayışı: Yıkıcı ideoloji ve anlayışlardan temizlemek suretiyle eğitim müfredat programlannı yeni- den oluşturmak. Çünkü bu yabancı kökenli öğretiler, İslam ümmetinin değerleriyle çatışmaktadır. Öncelikle insana (Âllah tarafından bahşedilen) var olma hakkı, (onun) Allah'a kullu- ğuyla bağlantılıdır. Burada insanın görevi. varlığının gerekçesidir. Demokrasi üstüne: Cezayir halkı. dinsizlikten başka bir anlamı olma- yan demokrasiyi mağlup edip İslama zafer kazandırmıştır. İnanç özgürlüğü: Kuşkusuz biz kimseye baskı yapmayız. Ancak İs- lam düzeninde. İslam devletini ve Ku- ran yönetimini istemeyenlerin orada yaşama haklan yoktur. 1988 Ekim Ayaklanmasf nın ardın- dan İSC yönetimindeki köktendinci güçler öncelikle 'sokağa' tümüyle ege- men oldular. Bu. hayata egemen ol- mak demek. Köktendinciler Cezayir sokaklannda İslami yaşam biçimini egemen, gecerli ve. sürekli kılmak üze- re denetleme ve gözetleme komiteleri kurdular. Ancak bu komiteleri oluş- turan köktendinci miliıanlar salt göz- leme-gözetme göreviyle(!) yetinmeyip" propaganda ve ajitasyon anlamında kullanılan 'davet ve tebliğ' etkinlik- lerine giriştiler. Ozellikle cuma na- mazlan bir ibadet olmaktan çıkmış. kararsızlan 'güce ikna' etmeye. siya- sal bir gövde gösterisıne dönüşmüştü. Bu birikim ilk gövde gösterisini 20 Nisan 1990 günü, yerel seçimler önce- sinde bir miting düzenleyerek gerçek- leştirdi. Bu mitıngde 15 maddelik bir talepler listesiyle hükümetin karşısına çıkıldı. Talepler arasında parlamen- tonun feshedilmesi, tutuklu İslamcı- lann serbest bırakılması, bağımsız İSC nın y apısı İSC'nin yönetim organı 60 kişilik bir 'şura'dan oluşuyor. Şura sözcülü- ğüne Abbas Medeni getirilmişti. Daha sonraki günlerde Abbas Medeni İSC sözcülüğünü 'başkanlık' olarak yo- rumlayacak; bu konuda patlak veren muhalefeti kuşkulu ölümler de dahil çeşitli yöntemlerle tasfiye edecekti. islami Selamet Cephesi'nin kom- pozisyonu. bu dizinin amaa bakı- mından önem taşıyor. Bir başka de- yişle, Cezayir aynasında Türkiye gö- rünüyor. İSC, ılımlılardan en radikal- lere kadar hemen tüm İslami akımlan içinde banndınyor. Belli başlılan özetle şöyle: • Selefi akım: İslam terminolojisinde "İhbari" diye anılan çok doğmatik ve Ortodoks bir İslam örgütlenmesidir. İSC'de etkinlik gösteren militanlan- nın önderliğini Ali Belhac yapıyor. Belhac, parlak bir hatip ve demagog. İçi kof, ama etkisi parlak vaaz ve nu- tuklanyla İSC'ye bağlı kitleleri. özel- likle gençleri coşturuyor ve sürüklü- yor. Cihad akımı: El Tekfir ve El Hicra olarak da anılıyorlar. Şiddet temelin- de ve düzenle çaüşma yoluyla jslam devleti kurmayı amaçhyor. Ilk İslam Cezayir gerçeği ve TürkiyeCezayir gerçeğinden Türkiye'nin çıkaracağı dersler var mı? Kuşkusuz evet. Ancak bire bir paralellikler kurmak da bir o kadar yanlış ve sakıncalı. Bir kere Türkiye Cumhuriyeti'nin yaklaşık 65 yıllık laik geleneğinin halkın yaşam biçiminde yarattığı köklü alışkanhklar ve değerlere karşılık, Cezayir hemen hiçbir zaman laik olmadı. Ne 'Devrim'den önce ne de sonra. Aynca 130 yıllık Fransız sömürgesi olarak ulusal kimliği aamasızca tahrip edilmişti. O kadar ki 'Devrim'den sonra halka anadili Arapçayı öğretmek üzere Mısır'dan öğretmenlergetirtilmek zorunda kalınmıştı. Türkiye'nin böylesi sorunlan hiç olmadı. Aynca Türkiye'de birkaç kez darbelerle kesilmiş olsa da yaklaşık 45 yıllık bir demokrasi kültürü var. Bu kırk beş yıl boyunca seçimle gelip. seçimle gıden iktidarlara tanık olundu ve bu halk kitlelerinin demokrasiden hemen ve kolayca vazgeçmesini önleyecek birelken. Buna karşılık Cezayir, daha ilk serbest seçim denemesini bile gerçekleştiremeden 'şeriat'la 'tanklar' arasında bir secme yapmak zorunda kaldı. Bunlar iki ülke arasında kimi kez belirleyici önem taşıyan farklar. Buna karşılık köktendinci İslamın yükselişi her iki ülkede de şaşılası benzerlikler gösteriyor. 1950 sonrasında simgesel olarak 'ezan'ın yeniden Arapça okunmaya başlanması ile uç veren aymazlık. imam hatip okullanyla. oy avcılığı için halkın dinsel inançlannın alabildiğine sömürülmesine. ilkokul ve ortaokullarda din dersinin mecburi kılınmasına kadar uzanan bir dizi demokrasi suçuyla sürüp gitti. 27 Mart 1994seçimlerindeortayaçıkantablonun tohumlan taa 1950'lerde aülmaya başlanmış ve aralıksız sürmüştü. Bugün Refah'm seçim başansına şaşanlar. Cezayir gerçeğinden dersler çıkarmalılar. Ustelik Cezayir gerçeği, Türkiye'nin yannına ilişkin öngörüler için pek anlamlı... adalet mekanizmasının şeriat teme- linde yeniden düzenlenmesi. eğitim düzeninin Kuran'a uyumlu kıhnması gibi 'masum' ıstemler dikkati çekiyor- du. Yerel secimler 12 Haziran 1990'da Cezayir'de ye- rel secimler yapıldı. Sonuççarpıcıydı: Toplam 1541 belediyeden853'ünüİs- lamcı cephe. 487'sini FLN kazandı. Oylann dağılırru daha da çarpıcı: İs- lamcı İSC yüzde 55.42. FNL ise sade- ce yüzde 31.64. İSC önderi Abbas Medeni. 23 tem- muzda bir basın toplantısıyla iktidar hamlesini başlattıklannı açıkladı. Azınlık partisi ve azınlık hükümeti- nin derhal istifa ederek halkın iradesi- ne saygı göstermesi isteniyordu. İkti- dar hamlesinin ilk adımı olarak İSC 25 Mayıs 1991 "de 'açık grev' çağnsı yapiı. Hükümetin yanıtı olağanüstü hal ilan etmek oldu. Ama İSC geri adım atmadı. Abbas Medeni 'iktidar bize kısmet olmuştur. Ya banşçıl seçim yoluyla ya da devrimci şiddetle" dedi. Devîet Başkanı Şadli'vi ise 'Cezayir hatkının ökçesinde duran bir çivi' ola- rak niteledı. Tüm ülke, tam bir karga- şaya sürüklenmişti. Alman Der Spie- gel muhabiri "Cezayir'de 12'ye 5, iç- savaşa 4 var" diye yazdı.. ve tanklar 4 haziran akşamı harekete geçtiler. 01- dukça kanlı sokak çatışmalanndan sonra İSC 'Bir dahaki sefere iktidan mutlaka düşürme' sözü vererek iktidar yüriiyûşünü iptal ettiğini açıkladı. Or- du Cezayir'e egemen olmuştu. Köktendinci önderler tutuklandı- lar; köktendinciliğin kalesi sayılan Blida kentinde vargılandılar. 'İktida- ra aşamalı geçme kuralını ihlal edip barışçıl yolları yıkarak halki galeyana getirmek surctiyle anavasal düzeni tebdil >e tağy ir etmekle' suçlanıy orlar- dı. 800 önde gelen önderinin tutuklan- masına rağmen İSC çabuk toparlan- dı. Üstelik daha da radikalleşerck. İslami basınç iktidara soluk aldırmı- >ordu. Tam bir bunalım politikası da\ atılıyordu. Nitekim 1992 başında Şadli Bin Ccdid nihayet istifa etti (et- tirildi). Yerine bir süre sonra Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin sembollerin- den Budiyaf getinldi. Ancak Haziran 1992'de bir toplantıda vurularak öl- dürüldü. Öldürüldüğü sırada 'İslami- yeti anlamak ve yorumlamak' konulu bir konferans veriyordu. Budiyefin ölümü kargaşayı daha da derinleştir- di. Ordunun müdahalesi ile bugün Cezayir 'sakin' görünüyor. Ama bu salt bir görünüş ve aldatıcı. Sorunun askersel > öntemlerle çözümü, aslında köktendinci akımlan daha da güçlen- diriyor. Bugünkü sükunet o yüzden kıyamet gününün ertelenmesinden ibaret. Cezayir şeriatın gölgesinde ya- şıyor \e sokağa egemen köktendinci- liğin terörü gün geçtikçe ürmanıyor. Ma\o gi>diği için İcurşunlanan genç kızlar, Isîami liderleri yargıladığı için öldürülen yargıçlar, bira sattığı için yakılan insanlar.. Cezayir'de artık günlük yaşamın, kimsenin şaşmadığı bir parçası. BİTTİ POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Meydanlar Dobrken...Başbakan Tansu Çiller, Amerika yolculuğuna çıkar- ken Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök'e "Ardımdan sabotaj yapacaklar diye yurtdışına çıkmaktan korkuyorum" de- miş. 5 Nisan Kararları'nın döviz dalgalanmalarından sonra kimin içine bu korku düşmüyor ki, hepimiz korku- yoruz. Zonguldak'ta, Ereğli'de, Kırşehir'de işçiler dur- madan yürüyor. Zenginlere çatıyorlar, hükümetin istifa- sını istiyorlar. 1960'lardan sonra İsmet Paşa başbakanken işçiler gene böyle ayaklanmışlardı. Bir Amerikalı sendikacının güdümünde yapı işçileri Ulus'tan Meclis'e doğru çıplak ayakla yürüyüşe geçmişlerdi. Yüreyenler, çıplak ayak- lıydı, biz bugüne dek böyle bir şey görmemiştik. Eğer yürüyenlerin başında Amerikalı olmasaydı kulakların- dan tuttukiarı gibi "komünist" diye içeri tıkarlardı. Yürüyenlerin başında Amerikalı sendikacı olduğu gibi bir yerli sendikacı da vardı: Fukara Tahir! Fukara Tahir, Kızılcahamamlı bir köylü çocuğuydu. Her nasılsa uyan- mış, işçilerin başına geçmiştir. Bir yandan sendika lide- riydi, bir yandan Türkiye Işçi Partisi'nin Ankara Beledi- yesi başkan adayıydı. Çıkışı böyle parlaktı, ama batışı daha beter oldu. İşçilerden toplanan ödenti yüzünden başka bir sendikacıyla arası açıldı. Kızılcahamam or- manlarında avlanırken bir kaza kurşununa kurban git- mişti. Zonguldak ve Ereğli'de ocakların kapatılması, demir işletmelerinin durması karşısında işçiler direnişe geçti- ler. Zonguldak'ta hep böyledir; ocaklarla oynanmaya kalkışıldığında işçiler yerinde durmazlar. Zonguldak, Ereğli derken Ankara ve Istanbul'da şeri- atçılar azdılar; Taksim'de şeriat bayrağı açılırken bir yandan da "Yarabbi, intikamma bizi memur et!" levha- ları alanı doldurdu. Olay, laiklik gününün kutlanmasına denk düşerken şeriat da belli ki bütün hazırlıklarını ya- parak hortlamaya hazır duruma geldi. Telsizlerin ko- nuşmalarından sızan haberleşmelerde belli ki hazırlık- lar çok önceden kotarılmıştı. Meydanları dolduranlar, "Muhammed'in ordusu I laiklerin korkusu" diye bağı- rıyorlardı. Bu kalabalık, bu levha ve pankartlar önceden hazırlığı olmasa bir anda Dolmabahçe'yi, Unkapanı'nı, Kasımpaşa, Saraçhane, Tarlabaşı'nı dolduramazlardı. Belli ki şeriat, gücünü gösteriyordu. Seçimlerden son- ra böyle bir güç gösterisinin yapılacağı bekleniyordu, ama ne zaman? Bosna'dan ilk çarpışmaların haberi ge- lince, organize güçler gövde gösterisi denediler. istanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, şurada, burada beliren küçük kımıldamalar karşısında olgunca bir bildiri yayımlayarak "Hiçbirkimse kılık kıya- fetinden, düşüncelerinden ötürü farklı işlem görmeye- cek" derken bu kadar erken patlayacağını bilmiyordu. Belki de böyle bildirilerle, böyle patlamalar saklanmaya çalışılıyordu. Ankara Belediye Başkanı'nın sıcağı sıca- gına ziyaret ettikleri arasında Türkeş de vardı. Ne olu- yordu, bir şeyler mi kotarılıyordu? Şeriat için duyulan kuşku. seçimle gelip bir daha se- çimle gitmeyeceği kuşkusudur. Seçimle gelip, seçimle gitmek demokrasinin başlıca kuralıdır. Meydanlara do- luşanlar seçimle gelmeyı istiyorlar ama seçimle gide- cekleri işaretini vermiyorlar. Liderdurumundaolanların konuşmalarında seçimle gidecekleri koşulu pek yalın- kat görünüyor. Demokrasi, seçimle gelip seçimle gitmek değil midir? Gelme seçimle olursa, gitme de seçimle olur. Son olaylarla ülkeyi Cezayir, Iran deneyine zorlamak isteyenler çok yanılırlar. Bu da iyice biline!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Hastanelerde perhizsiz 1 hastalara etlisi ve tathsıy- la verilen tam yemek. 2/ 2 Girişik bezeme. 3/ Dik g yerlerden inen buzullar- da, derin yanlmalar ne- 4 deniyle buz parçalannın c koparak aşağıya düşme- si... Alevi-Bektaşi tören- 6 lerine verilen ad. 4/ Bre- zilya'nın plaka ışareti... Mezbaha. 5/ Kabadayı... Titreyiş. titreme. 6/ İs- kambillerle oynanan bir tür oyun... Pişmiş ipekten doku- nan, krem rengi, bürümcüğe ben- zer bir tür kumaş. 7/ Kuzgunkılıcı da denilen bir süs bitkisi... Kalsi- yumun simgesi. 8/ Binek hayvan- lannın sırtındaki oturmalık... Oemet durumundaki ekinler. 9/ Dâhi... Ürenin kanda birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalık. YL'KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Buzdağı. 2/ Sinop'un bir ilçesi. 3/ Halk müziğine özgü telli bir çal- gı... Üzeri bircinscila ile kaplanmış metal eşyalar için kullanılan sözcük. 4/ Asya'da bir ülke... Sahip. 5/ Senegattn başkenti.. Otlak. 6/ Evrensel alıcı olan kan grubu... Gelin ya da sünnet alayının önünde taşınan, üzeri çeşitli süslerle bezeli, ağaç biçimli süs. 7/ Habeş imparatorlannın unvanı... Tavlada bir sayı. 8/ Bir işin ya da bir olayın sonu. 9/ Reçine... Paralı oyunlarda. kâr ve zarar olmadığını belirtmek için kullanılan sözcük. Değerli arkadaşımız ve ü\emiz Yûk. Müh. Mimar NACİÖZBEK'i kaybettik. Kederli ailesine ve tüm arkadaşlanna başsağlığı dileriz. KTÜ MEZUNLARIDERNEĞİ GENEL MERKEZİ KTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ ANKARA ŞUBESİ İLAN T.C. KARS KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo:1992 92 Davacı Hazine vekili aşağıda kimliği yazılı davalılar aleyhine açmış olduğu tespitin iptali ve tescil davasının yargılaması sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar aşağıda kimliği yazılı şahıslara tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğine karar verildiğinden ilanen tebliğine teblığ tarihınden itibaren varsa itirazlannızı 15 gün içinde mahkememıze bildirmeniz ilanen tebbğ olunur. Basın: 46042 . T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TEKNİK EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANLIĞI'NDAN Fakûltemızde, teknik elemanlar için bilgisayar temel bilgileri, CAD CAM, CAE yazılım ve uygulama programlan. nümerik kont- rollü tezgahlar ile ilgili 80 saatliic sertifıka programı açılacakür. Kaül- mak isteyenlerin bizzat müracaatlan duyurulur. Adres: MÜ Teknik Eğitinı Fakültesi Döner Sermayc İşletmesi Göztepe istanbul Tel: 0 216 336 46 15 ' Basın: 24446
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle