Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12NİSAN1994SALJ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Faili meçhuller
durmuyor
• DİYARBAKIR/BAT-
IVfAN (Cumhurivet) - Kimliği
belirsiz kişiler tarafından
Diyarbakır ve Batman'da
gerçekleştirilen saldınlarda
iki kişi hayatını kaybetti.
Diyarbakır'm Bağlar beldesi
Dörtyol kesiminde önceki
sabah eşiyle birlikte
yıirümekte olan 30 yaşındaki
serbest muhabir Recep
Dağdelen'e arkadan
yaklaşan birkişi tabancayla
ateş etti. Başından tek
kurşunla vurulan Dağdelen
olay yerinde öldü. Batman
Aydınhkevler Mahallesi'nde
deTevfıkAydıner(27)
kımlığı belirsiz kişi ya da
kişilerin ateş etmesi sonucu
ağjr yaralandı. Aydıner
hastaneyegötüriilürken öldü.
SHPPMyanın
toplanıyop
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-SHP Parti
Meclisi'nin (PM)yann
yapacağı toplantıda Merkez
YürütmeKurulu(MYK)
yenilenecek. Kültür Bakanı
FikriSağlar'ın genel
sekreterük önerisini tüm
ısrarlara karşın reddetmesi
üzerine, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet
Mogultay'ın adı öne
çıkmaya başladı.
Karayalçm'ın, MYK'yı
değiştirdikten sonra, hafta
sonunda da bakanlan
değiştirmesi bekleniyor.
'Kapatmak
çözûm degıT
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Türkiye Mühendis
ve MimarlarOdalan Birliği
(TMMOB) Metalurji
Mühendisleri Odası'nca
(MMO), Karabük
Demir-Çelik Fabrikası'nın
(KDÇ) kapatılma karan
eleştirilerek "Dünya Bankası
ve Izmir bölgesindeki
sermaye isteği için Karabük
kapatılıyor"denildi.
ÜSS hazıplıkları
tamamlandı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Önümüzdeki pazar
günü yapılacak olan Öğrenci
SeçmeSınavı(ÖSS)
hazırlıklan tamamlandı. 133
merkezde yapılacak olan
sınava l milyon I93bin27
öğrenci kaülacak.
Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi
(ÖSYM) yetkiulerinden
edinilen bilgiyegöre 1994yılı
öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Sınavı'na
<$SYS)girmekisteyenl
v ulyon 249 bin 825 adaydan,
l milyon 193 bin 27'si ÖSS'ye
»recekler.ÖSYM.
kitapçıklarda belirtilen
merkezlerin yanı sıra
Diyarbakır-Bismil.
Şanlıurfa-Siverek ve
Mardin-Kızıltepe'dede üç
sınav merkezi açtı.
ANAP, Özal'ı
anacak
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - AN AP, Kurucu
Genel Başkanı ve 8.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ı ölümünün I.
yıldönümünde anmaya
hazırlaruyor. Hazırlanan
anma programına, Özal
ailesinin kim tarafından
çağnlacağı tartışma konusu
oldu. Mesut Yılmaz
•başkanlığındaki Başkanlık
•Divaru toplantısında son
şekli verilen anma
programına göre, parti
v Tnetiçilen. 11 nisan pazar
gunü Özal'ın İstanbul'daki
anıt-mezan başındaki törene
katılacaklar.
Köyişleri
Bakanlığı
\ • ANKARA (AA)-Devlet
• Bakanı Baki Ataç, geçmiş
! yıllarda Türk köylüsüne
; büyük katlası olan Köyişleri
; Bakanhğı'nı tekrar kurmaya
:çalıştıklanni bildirdi. Bakan
; Ataç, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü 22. Tanmsal
Araştırma Konseyi
'• toplanusırun açılışında
! yaptığı konuşmada,
', Köyişleri Bakanlığı"nın
; tanm camiasına ve çiftçiye
dahayaygmhizmet
• verebilecek, güçlü bir
'• bakanlık olacağını söyledi.
Ahnak, ısparh
! • ANKARA (ANKA)-
' Ankara Kapah Cezaevi'nde
bulunan Şırnak bağımsız
milletvekili Mahmut Alınak,
^ tclis'te konuşmak için yine
bcişvurdu. Alınak. Ankara
Cezaevi Cumhuriyet
Savahğı kanahyla TBM M
Başkanlığı'na yaptığı
başvuruda, "karanlık siyasi
birsenaryo ile karşı karşıya
olmasına karşın"
milletvekilliği hak ve
görevlerinin sürdüğünü
bebrtti.
Laiklikmilyonlarcakalpte
Cumhurbaşkanı Demirel, laikliği yıkmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi.
Demirel, herkesi hürriyetin, özgürlüğün ve serbestliğin kıymetini bilmesi için uyardı
• Demireljstanburda
şeriatçı gösteriye
dönüştürülen
Bosna-Hersek mitingi
için kamuoyunun tahrik
edilmemesini istedi
İstanbul Haber Servisi - Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel,
şeriatçılann kentlerde gövde
gösterisi yapmasıyla ilgili ola-
rak. "Laiklik milyonlarca insa-
nın kalbine girmiştir. Kimsenin
gücü onu yıkmaya yetmez. Her-
kes serbestliğin, hürriyetin ve öz-
gürlüğün kıymetini iyi bilmeli-
dir" dedi.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel dün İstanbul'da dü-
zenlenen uluslararası "Metro-
politan Şehirlerde Polis Yöneti-
mi" konulu sempozyumun açış
konuşmasınıyaptı.
Terörün ve uyuşturucu mad-
de kaçakçılığının dünya millet-
lerini ve geleceği teşkil eden
gençleri büyük bir sıkıntı içine
düşürme eğiliminde olduğuna
dikkat çeken Demirel şöyle ko-
nuştu:
"Özellikle insanlığı tehdit
eden tfyuşturucu madde kaçak-
çılığının potansiyel teşkil eden
coğrafyası, Güneydoğu Asya ve
Günevbatı Asya olarak bilin-
mektedir.
Teknik ifadesiyFe Altın Üçgen
(Burma-Lagos-Tayland) ve
Altın Hilal (Afganistan-Pakis-
tan-İran) coğrafyasında üretilen
Demirel dün İstanbul'da düzenlenen uluslararası "Metropolitaii Şehirlerde Polis Yönetimi" ko-
nulu sempozyumun açış konuşmasım yaptı.(Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA)
u>uştunıcu madde, yine beynel-
minel ifadesivle Balkan Yolu
üzerinden Batı'ya taşınmak-
tadır."
İnsan haklan, demokratik
parlamenter sistem ve tüm öz-
gürlüklerin en büyük güvence-
sinin, hukuk ilkelerine bağh.
gücünü yasalardan alan düzen-
li bir güvenlik sistemine sahip
olmak olduğuna dikkat çeken
Demirel. "Hiç şüphesiz her dev-
letin vazgecemeyeceği bir anla-
yıştır"dedi.
Demirel. dünyanın çeşitli ül-
kelerinden gelen güvenlik kuv-
vetlerinin üst düzey yöneticileri
tarafından, konferansta ortaya
konulacak konulann, metro-
politan şehirlerde güvenlik hiz-
metlerinin daha etkin yürütül-
mesine katkı sağlayacağına
inandığıru belirtti.
Demirel, Türkıye'nin böyle-
sine önemli bir sorunun çözü-
müne önayak olacak bir çalı-
şmaya öncülük etmesinin se-
vindirici olduğunu söyledi.
İstanbul Valisi Hayri Kozak-
çıoğlu. Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar ve İstanbul Em-
niyet Müdürü Necdet Menzir'-
in de birer konuşma yaptığı
sempozyuma, 32 ülkeden 85 üst
düzey emniyet yetkilisi katıh-
yor.
Şeriat provası
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, sempozyumdan ayn-
hrken gazetecilerle kısa bir gö-
rüşmeyaptı.
Bir gazetecinin, Bosna-Her-
sek ile ilgili gösterilerin özellikle
de Laiklik Günü'nde şeriat pro-
valanna dönüşmesiyle ilgili so-
msu üzerine Cumhurbaşkanı
Demirel şunlan söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti de-
mokratik bir ülkedir. İnsanlarm
gösteri yapma hakkı vardır. 'So-
kaklar vürümekle aşınmaz' di-
yen benim. Ama bunu yaparken
kamuoyunu tahrik etmemesi la-
zun. Bunda herkesin sorumlulu-
ğu vardır. Cam çerçeve kırmak-
la bir şe> elde edilemez, hiçbir
da>a sonuca ulaşmaz.
Laiklik milyoniarca insanın
kalbine yerleşmiştir. Kimsenin
gücü onu yıkmaya yetmez. Her-
kes serbestliğin, hürriyetin ve öz-
gürlüğün değerini iyi bilmelidir.
Bu üç kelime birbirinden biraz
farklı."
DYP'li Kıratboğlu'ndan, Çiller'e 'isterik' diyen Erbakan'a sert eleştiri:
Polîtikayı seviyesineindirdi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- DYP Genel Başkan Yar-
dımcısı Esat Kırathoğlu DYP'li
bazı milletvekilleri ile işadamla-
nnın.. Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'den anayasanın
119. maddesini işleterek "eko-
nomik olağanüstü hal ilan etme-
sini" istemelerini, "işgüzariık"
olarak nitelendirdi. Kırathoğlu,
Başbakan Tansu ÇiUer'e yöne-
lik sözleri nedeniyle RP Genel
Başkanı Necmettin Erbakanı
da "Politikayı kendi se\iyesine
indirmekle" suçlarken. "Küfür
ile İslam'ı bağdaştıran Erba-
kan'ı lanetliyorum" dedi.
Kıratlıoğlu dün düzenlediğı
basın toplantısında, ekonomik
olağanüstü hal ilan edilmesinı
isteyen çevreler ve RP lideri Er-
bakan'ı ağır bir dille eleştirdi.
Türkiye'de 1948 yılından beri
zaman zaman istikrar tedbirle-
rinin ve ekonomik paketlerin
uygulamaya konulduğunu anı-
msatan Kıratlıoğlu, koalisyon
hükümeti tarafından 5 nisanda
uygulamaya konulan istikrar
paketinin kamuoyunun büyük
bölümü tarafından desteklen-
diğini öne sürdü. Buna rağmen,
çeşitli çevrelerin ekonomik ka-
rarlar üzerinde "kara bulutlar"
estirtmeye çalıştıklan görüşünü
savunan Kıratlıoğlu, şöyle de-
vam etti:
"Yapdan zamlar ve uygula-
nan ekonomik paket tedbirieri
nedeniyle bazı çevreler Sayın
Cumhurbaşkanı'ndan anayasa-
nın 119. maddesine göre ekonomik olağa-
nüstü hal ilan ermesini istiyorlar. Bu istemle-
ri; işgüzariık, lüzumsuz ve zararlı bir dav-
ranış olarak görüyorum."
Memur maaşlannın dondurulduğu yo-
lundaki iddialan da yalanlayan Kıratlıoğ-
lu, 1994 yılı için öngörülen tüm maaş zam-
lannın yapılacağını bildirdi. Kıratlıoğlu.
vergi yasalanrun TBMM'den bu hafta
içinde geçirilebilmesi için DYP olarak tüm
çabayı gösterecekleriru söyledi.
Kıratlıoğlu, işçi eylemlerine değinirken
de, zarar eden KİT'lerin kapatılmaması
durumunda, tüm Türkiye'nin zarar göre-
ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART
>4H CANJM . SErNİ
UöURLAMAK fÇİN
ceğini ka\detü. Kıratlıoğlu, "Bu konuda
işçi liderlerine seslenivorum. İşçiyi düşün-
düğünüz kadar devlerl de düşünün. İşçinin
önüne düşiip, devletin tahribatma yol açar-
sanız, bu tahribatın getireceği belalar her-
kesin üzerine olur" diye konuştu. Mevcut
yasalann. vergi kaçıranlann teşhir edilme-
sıni engellediğinı belirten Kıratlıoğlu, bu
konuda acilen bir yasal düzenlemeşe gidil-
mesi gerektığini söyledi.
Erbakan'ın. Başbakan Çiller için '.İste-
rik" tanımlamasını kullandığını hatırlatan
Kıratlıoğlu. politikada se\i\enin korun-
ması gerektığini vurgulayarak. şövle dedi:
"Erbakan'ı uyarıyonım; politikayı kendi
seviyesine düşürmesin. Bir bataklık ha/ırla-
yanİarıa, bu bataklığın içine kendilerinin de
batacağım unutmamaları lazım. Seçim so-
nuçlarının şaşkınlığı içinde sağa sola hücum
etmek anlaşılır değildir.
Erbakan'ın yaptığı küfürdür. Küfür, hele
kendisine hoca verine koyup. İslam'ın koru-
yucusu olan bir insana vakışmamaktadır.
Erbakan, inandığımz Kuran küfretmeyi ya-
saklar. Kendisi günahkar olarak, İslamın
kaidelerine ters düşmektedir. Küfür ile
İslamı bağdaştıran Erbakan'ı lanetli-
vorum."
Yılmaz'dan
hükümete
çağnsı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ekonomik önlemler
paketine kesinlikle destek ver-
meyeceğini açıkiayan ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz.
programın geliştirilmesi için
hükümeti ışbırliğınc çağırarak
"Herkesten daha fazla fedakar-
lığahazırız"dedi.
ANAP Genel Başkanı. dün
partisinin başkanlık dıvanı
toplantısında yaptığı konuş-
mada. ekonomik önlemlere
destek vermeme konusunda
aldıklan katı tavn yumuşattı.
Hükümetin istikrar paketini
"Türkiye'nin son şansı" olarak
lanse etmesinin ve başanya
ulaşamaması halinde Tür-
kıye'nin çökeceğini açıklama-
smın yanlış olduğunu söyleyen
Yılmaz. "Bunun son sans olma-
sı demek, herkesin hükümeri ve
programı kayıtsız şartsız des-
teklemesi sonucunu gctirir.
Böyle bir anlayış Türkiye'nin
geldiği demokratik aşamayla
bağdaşmaz" dedi. Programın
başanya ulaşamaması duru-
munda ortaya çıkabılecek da-
ha ağır koşullarda yeni prog-
ramlar u>gulanabileceğinı ve
Türkiye'nin gecmişiyle dünya-
daki örneklerinin böyle gelişti-
ğini söyleyen Yılmaz, progra-
mın eksik ve yanlış yönlerinin
gıderilmesi gerektiğini bildirdi.
Zamlar ve devalüasyonla
halka çıkanlan ağır faturanın
zamanında alınmayan önlem-
ler ve yanlış politikalann sonu-
cu olduğunu ifade eden Yıl-
maz. kamuoyundaki lepkilcrin
program i>i incelenmeden dile
getirildiğini belirterek "Başta
Cumhurbaşkanı >e çeşitli çevTe-
ler bizim daha anla\ ışlı davran-
mamızı istivor. Herkesten daha
anlavışlı davranmaya ve feda-
karlık >apma\a ha/ırız. Ülke-
nin içinde bulunduğu dunımun
ne kadar ağır olduğunun bilin-
cindeyiz" dedi. Yılmaz. hükü-
ınetın fedakarlık beklediğı
programı tartışma>a açmama-
sını eleştirdi.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HÎKMET ÇETtVKAYA
Gepçeği Göraıek...
Bir gerçeği neden görmezlikten geliyoruz? Niçin İs-
tanbul Taksim ve Ankara Kızılay meydanlarında sözde
Bosna katliamını-kınayan, ancak "Kahrolsun laik dikta-
törlük" diye haykıran sarıklı, takkeli toplulukların asıl
amaçlarının ne olduğunu yazamıyoruz?
Evet niçin?
Bir özel televizyonun çağrısıyla toplandığını hiç san-
mıyoruz binlerce kişinin. Ellerindeki pankartlara ve bay-
raklara baktığınızda bu eylemin çok önceden düzenlen-
diği ortaya çıkıyor. Başbakan Tansu Çiller'in 27 Mart
seçimlerinden önce düzenlediği laiklik mitingine karşı
bir eylem olduğu anlaşılıyor.
Olayın özeti şudur:
"Madem öyle, işte böyle..."
Ellerde "kurusıkı" atan silahlar. Yumruklar sıkılmış.
Gözlerde kin ve intikam duyguları egemen.
Bağırıyorlar:
"Muhammedin'in ordusu laiklerin korkusu..."
Taksim'in ve Kızılay'ın göbeğinde yaşanıyordu tüm
bunlar...
Açık açık çağdaş yaşama karşı, demokratlara ve Ata-
türkçülere karşı tavır konuyordu...
Bu bir Bosna katliamını protesto mitingi değil, bir güç
gösterisiydi.
Taksim Meydanı'nda otobüs durağının üzerine çıkan
sarıklı ve çember sakallı şeriatçılann elinde bulunan
bez afiş hiç dikkatinizi çekti mi?
Bez afişte aynen şöyle yazıyordu:
"Müminler bir zulüm ve saldınya uğradıkları zaman
hep birlikte karşı koyarlar (Şura 39)."
Neydi "Şura 39" söyler misiniz?
lllegal bir dinci örgütün "şura toplantıları"nda alınan
bir karar mıydı bu yoksa başka bir şey miydi?
Bir başka bez afişte ise şunlar yazılıydı:
"Ya Rabbi intikamına bizi memur kıl!"
Tüm bunlar Taksim ve Kızılay'daki izinsiz mitinglerin
önceden düzenlendiğini gösteriyordu. Laik devlete kar-
şı şeriatçı provadan başka bir şey değildi.
Dün sabah gazetelere baktım...
Hürriyet "şeriatçı provayı" şöyle vermişti:
"Tehlikeli Oyun..."
Milliyet:
"ÖfkeSokağa Taştı..."
Sabah:
"Protesto Mitingleri"
Atılan sloganlar, Istiklal Marşı'nın tekbirgetirilerek ve
ilahiler okunarak kesilmesi "oyunun tehlikeli" olduğu-
nun değil, şeriatçıların "Biz buradayız" dediğinin en
somut örneğidir. Yine Taksim ve Kızılay'da yaşananlar
"öfkenin sokağa taştığının"değil, kara yobaz çetelerinin
ülkeyi ne denli kuşattığının göstergesidir.
10 nisan pazar günü yaşanan olaylar, 1994Türkiyesi'-
nde şeriatçı güçlerin ne denli organize olduklarını, iste-
dikleri zaman nasıl harekete geçebileceklerirıi yansıttı
bize.
Biliyorum biraz umutsuz ve biraz da yılgınsınız...
Başta gazeteler, televizyonlar, köşe yazarları bu ger-
çeği görmeli...
Bunun adı demokrasi değildir. Bunun adı artık açık
seçik belli olmuştur: Şeriat ordusu...
Bugüne dek devletin tüm olanaklarını kullandılar.
Özel radyo ve televizyonları, gazeteleri, dergileri ve şir-
ketleriyle laik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı en açık tavrı
almışlardır.
Sakın kimse kimseyi kandırmasın...
Birkaç gün önce DYP Manisa Milletvekili Ümtt Canu-
yar, TBMM grup toplantısında şöyle demişti:
' Kimi bakanlıklarda RP'Iİ ve MHP'liler egemendir..."
Pazar günü Taksim Alanı'nda da RP'liler ve MHP'liler
egemendi. Ama MHP'lilere, şeriatçılar istiklal Marşı'nı
söyletmediler...
Biz bu köşede "kara yobaz çetelerinin" ne denli orga-
nize olduklarını yıllardır yazıp çiziyoruz.
Okullarda "şeriatyanlısı"ve "laik cumhuriyetiaşağı-
layan " bildirileri dağıtanlar, müdür ve müdür yardımcısı
oluyorlar..
Üniversiteyi tekke ve medreseye çevirmek için çaba
harcayanlar, "rektörvedekan "seçiliyorlar...
imam-hatip okullarında cuma ve pazartesi günleri Is-
tiklal Marşı yerine hoparlörlerden ilahi okutanlar, Milli
Eğitim Müdürlüğü'neatanıyorlar...
Türkiye bugünlere neden geldi?
Nedenini bulmak o denli zor değil. Ankara'da DYP il
binasını taşlayanların, BM binasından bayrak indirenle-
rin, Atatürfc'ün evine yürüyenlerin arkasında kimler ol-
duğuna bakın yeter...
Baykal: Ekonomik paket
tükenişin ifadesidir
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal. Türkiye'nin yeni ekonomik önlemlerle bir "paketler tuza-
ğı" içine çekilmek istendiğini savundu. Ekonomik paketi "bir iflas,
bir rükenis. bir bitiş" olarak niteleyen Baykal, "Birilerinin çıkıp kral
çıplak demesi gerekiyor" dedi. CHP Parti Meclisi (PM). seçim so-
nuçlannı değerlendırmek üzere dün toplandı. PM toplantısının
açış konuşmasım yapan Baykal. partisinin 14 yıl sonra ilk kez bir
seçime katıldığını ve pek çok yerde örgütlenme olanağı bulamadı-
ğını belirtti. Baykal. açılan ekonomik paketle iktidar partilerinin
farklı bir kamuoyu oluşturmaya çalıştığını savunarak göriişlerini
şöyle dıle getırdi: "Biz bu paketin öyle bir ekonomik zafer anlayışı
gibi ortaya konulma vaklaşımını kesinlikle reddedivonız. Paket Nr
mağlubiyettir, bir iflastır, bir tiikeniştir, bir bitişrir."
eçim. sade görünüşlü, ama
tılsımh bir olaydır. Dikdörtgen-
ler prizması biçiminde bir kutu-
ya bir kağıt parçası atıyorsun.
Ve oradan kaderin çıkıyor. Si-
hirbazın küresinin yerini seçim
sandığı alıyor geleceği okumak için.
Sosyo-politik dengeleri iyi kurulmuş. hü-
kümet değişiklerinin devlet işleyişine ve top-
lum gelişmesine fazla etki yapmadığı ülke-
lerde seçimin anlamı, dört-beş yılda bir
memleket işlerinin yurttaşlar tarafından ge-
len bir teftişidir. Seçime, "kurtancı tek çö-
züm" gözüyle bakılmaz. Oysa, devlet-top-
lum ilişkilerinin belli bir istikrara kavuşma-
dığı ülkelerde "seçim" son derece kritik bir
toplumsal olaya dönüşür. İstikran sağlana-
mamış epeyce bir ülke içinde bulunan Türki-
yemizde de genel. yerel ya da kısmi ara se-
çimlerin hepsinin öncesinde "kritik" paftası
bir yerlere asıhr.
Yabancı ülke gidişleriyle kaçırdığım iki se-
çim dışında 1973'ten bu yana tüm seçimlerin
analizi ve yorumuyla bir biçimde ilgilenmiş
bulunduğumdan çok netanımsıyorum. Sİyasal
partilerin liderleri ve sözcülen, basının ka-
lemşörleri, ekran yorumculan ülkenın gele-
ceğinin "birkaç gün sonraki işte bu seçinf'e
bağlı olduğunu yıllarca söyleyegelmişlerdir.
Oysa, ülkedeki olaylann akış yönü kimi se-
çimlerden hiç etkilenmemiştir. Bu gruba
epeyce sayıda genel seçim ile yerel seçimleri-
nin tümünün girdiği düşünülebih'r.
1977, 1983 milletvekili genel seçimleri gibi
Kızışıkve kritikbir seçim
örneklerde ise toplumsal yörüngeye belli bir
değişiklik damgası basıldığı izlenmiştir. 1994
Mart seçimlerine gelince demokrasi tarihi-
mizin "gerçekten kritik" tanımına giren ilk
yerel seçim yaşanmış ve orta şıddette bir
depremle sonuçlanmıştır.
"Kritik ve kızışık" betımlemesine dayana-
rak oluşturulacak ilk gösterge, seçime katıl-
ma oranının olağanüstü yüksekliğidir. 27
Mart günü sandıklara atılan çeşitli zarflar-
dan ülkenın tümü için en fazla fikir veren ve
bir genel seçim provası niteliği taşıyanları "U
genel mecüsi" seçımi zarflan olmuştur. Ül-
kede kayıtlı 31 mihon 976 bin seçmenin
%91.9'luk çok yüksek bir katılma oranına
karşılık gelen 29 milyon 397 bininin bu zarfı
kullandığı anlaşılmaktadır. 1989 yerel se-
çimlerindebuoran »o81.5.1991 genelseçim-
lerinde ise %83.9 düzeşindeydi. 1970'lerde
genel seçimler için %75. yerel seçimler için
%70 dolaylannda bulunan katılma oranı
1980'lerden sonra kısmen para cezası kuşku-
suyla, bir parça da genel disipline uyma ara-
yışıyla %90'lan aşmıştı. Sonra giderek azal-
ma sürecine girmişti.
Güneydoğu Anadolu'daki, sonuçlan da-
ha sonra tartışılacak kaülım düşüklüğü de
olmasaydı. genel katılmanın %94'ü aşmış
olacağı kestirilebilmektedir.
Tüketime yörüngelendirilmiş, "kendi işine
bakar"laştınlmış. politikadan anndınlmış
gibi gözüken 1990'lar Türk insanı, "yerel se-
çim" gibi daha çok sürgitin kontrolü niteliği
taşıyagelmiş bir olaya bu kez nasıl böyle de-
rinlemesine daldı? Bu sorunun yanıü tüm
sonraki analizlere ve yorumlara kilit oluştu-
racak1
önemde gözükmektedir.
Şöyle bir şeyler söylenebilir galiba: Türk
insanı bırakın sayfalan çok az açılır ansiklo-
pediler dağıtımı maskaralığını. çok daha
etkili ekran afyonlamasının bile artık unut-
turmadığı dertlerle doludur. Ülke ve toplum
çıkarian hesabını Türk bireyleri yirmi yıl ön-
cesine oranla daha az yapar olmuşlardır.
Buna karşılık, bireysel düzeydeki getiri-
götürü hesaplan çok daha gerçekçi ve keskin
biçimde yapılmaktadır. Türk insanının bir
kesimi, enflasyon ve pahalılıktan çok rahat-
sızdır. Tüketime kurgulanmıştır. Ama tüke-
timi yapamamaktadır. Ekranlarda sergile-
nen tüketim çılgmlığı bu kesimi peşin sadece
gıptaya götürmüş iken artık hınçlanmaya
yönlendirmektedir.
Türk insanının ülkeçıkarlanyla biraz daha
ilgili bir kesiminin bu ilgisı ise derinlikten
yoksun, çabuk harekete geçirilebilir bir mil-
liyetçilik kavramıyla sınırlıdır. Bu kesim,
Samsun-Gaziantep çizgisinin doğusundaki
sosyo-politik oluşumlardan ve hele bölücü-
lük şampiyonu bircinayet şebekesinden çok
rahatsızdır. Bu konuya, aynca. toplum ya-
rannı ülke bütünlüğünde gören bir aydın
insanlar grubu, çeşitli diğer kuşkulannın ya-
nı sıra da aşın duyarlılık göstermektedir.
Daha genış bir kentsel kesim, aynntısını iyi
öğrenmiş olduğu "dolar-mark" hesaplanriı
bile artık uygulayamayacağı bir genel para-
sal daralmadan dertlidir. Mevcut politik
platformda buna acil bir çare bulunabilece-
ğine olan güveni gittikçe azalmaktadır.
Kemalist aydınlanmacı ve şiddctlcnen
dinsel bağnazlık rüzgârlanna duyarlı küçük.
özel bir kesim ise kendilerine yakın düşen si-
yasal yapının parça parçalığından. basiret-
sizliğinden, ürkekliğinden, mızmız bencilli-
ğinden, pısınklığından dertlidir.
UIudağ-Bodrum'cu çok küçük bir mutlu
azınlığın dertsizlığini bir yana koyarsak her-
kesin çeşitli ölçülerde sıkıntıda bulunduğu
bir döneme rastlayan bu seçimde insanlan-
mız konuşmak istediler. Ve büyük ölçüde
ortaklaşa şunu konuştular: "Hiçbiriniz ara-
dığun adam değilsiniz. Bu son ikazdır. Ona
göre."
"Gerçi aranızda birisine, nispeten yükselen
bir şans tanır gibi olduk. Ama, fazla da büyüt-
meyin" dediler aynca.
Hükümet ortaklanna ise "Hiç becereme-
diniz bu işi. Ey bayan, bölücülüğü asker disip-
lini sayesinde kontrole alır gibisin. Avrıca su-
retin cici. Ama iş yoktur, sende. Ey aslan sos-
yal demokratlar. Güldüriiyor ve ağlatıyor-
sumız" dediler.
Bu sağduyulu mesajlann sayısal dayanak-
lanhı görebiliriz şimdi. Sonucunda da aynn-
tılı bir irdelemeye geçebiliriz.
SURECEK