25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12NİSAN1994SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Faili meçhuller durmuyor • DİYARBAKIR/BAT- IVfAN (Cumhurivet) - Kimliği belirsiz kişiler tarafından Diyarbakır ve Batman'da gerçekleştirilen saldınlarda iki kişi hayatını kaybetti. Diyarbakır'm Bağlar beldesi Dörtyol kesiminde önceki sabah eşiyle birlikte yıirümekte olan 30 yaşındaki serbest muhabir Recep Dağdelen'e arkadan yaklaşan birkişi tabancayla ateş etti. Başından tek kurşunla vurulan Dağdelen olay yerinde öldü. Batman Aydınhkevler Mahallesi'nde deTevfıkAydıner(27) kımlığı belirsiz kişi ya da kişilerin ateş etmesi sonucu ağjr yaralandı. Aydıner hastaneyegötüriilürken öldü. SHPPMyanın toplanıyop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-SHP Parti Meclisi'nin (PM)yann yapacağı toplantıda Merkez YürütmeKurulu(MYK) yenilenecek. Kültür Bakanı FikriSağlar'ın genel sekreterük önerisini tüm ısrarlara karşın reddetmesi üzerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Mogultay'ın adı öne çıkmaya başladı. Karayalçm'ın, MYK'yı değiştirdikten sonra, hafta sonunda da bakanlan değiştirmesi bekleniyor. 'Kapatmak çözûm degıT • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Türkiye Mühendis ve MimarlarOdalan Birliği (TMMOB) Metalurji Mühendisleri Odası'nca (MMO), Karabük Demir-Çelik Fabrikası'nın (KDÇ) kapatılma karan eleştirilerek "Dünya Bankası ve Izmir bölgesindeki sermaye isteği için Karabük kapatılıyor"denildi. ÜSS hazıplıkları tamamlandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Önümüzdeki pazar günü yapılacak olan Öğrenci SeçmeSınavı(ÖSS) hazırlıklan tamamlandı. 133 merkezde yapılacak olan sınava l milyon I93bin27 öğrenci kaülacak. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) yetkiulerinden edinilen bilgiyegöre 1994yılı öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı'na <$SYS)girmekisteyenl v ulyon 249 bin 825 adaydan, l milyon 193 bin 27'si ÖSS'ye »recekler.ÖSYM. kitapçıklarda belirtilen merkezlerin yanı sıra Diyarbakır-Bismil. Şanlıurfa-Siverek ve Mardin-Kızıltepe'dede üç sınav merkezi açtı. ANAP, Özal'ı anacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AN AP, Kurucu Genel Başkanı ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı ölümünün I. yıldönümünde anmaya hazırlaruyor. Hazırlanan anma programına, Özal ailesinin kim tarafından çağnlacağı tartışma konusu oldu. Mesut Yılmaz •başkanlığındaki Başkanlık •Divaru toplantısında son şekli verilen anma programına göre, parti v Tnetiçilen. 11 nisan pazar gunü Özal'ın İstanbul'daki anıt-mezan başındaki törene katılacaklar. Köyişleri Bakanlığı \ • ANKARA (AA)-Devlet • Bakanı Baki Ataç, geçmiş ! yıllarda Türk köylüsüne ; büyük katlası olan Köyişleri ; Bakanhğı'nı tekrar kurmaya :çalıştıklanni bildirdi. Bakan ; Ataç, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 22. Tanmsal Araştırma Konseyi '• toplanusırun açılışında ! yaptığı konuşmada, ', Köyişleri Bakanlığı"nın ; tanm camiasına ve çiftçiye dahayaygmhizmet • verebilecek, güçlü bir '• bakanlık olacağını söyledi. Ahnak, ısparh ! • ANKARA (ANKA)- ' Ankara Kapah Cezaevi'nde bulunan Şırnak bağımsız milletvekili Mahmut Alınak, ^ tclis'te konuşmak için yine bcişvurdu. Alınak. Ankara Cezaevi Cumhuriyet Savahğı kanahyla TBM M Başkanlığı'na yaptığı başvuruda, "karanlık siyasi birsenaryo ile karşı karşıya olmasına karşın" milletvekilliği hak ve görevlerinin sürdüğünü bebrtti. Laiklikmilyonlarcakalpte Cumhurbaşkanı Demirel, laikliği yıkmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Demirel, herkesi hürriyetin, özgürlüğün ve serbestliğin kıymetini bilmesi için uyardı • Demireljstanburda şeriatçı gösteriye dönüştürülen Bosna-Hersek mitingi için kamuoyunun tahrik edilmemesini istedi İstanbul Haber Servisi - Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel, şeriatçılann kentlerde gövde gösterisi yapmasıyla ilgili ola- rak. "Laiklik milyonlarca insa- nın kalbine girmiştir. Kimsenin gücü onu yıkmaya yetmez. Her- kes serbestliğin, hürriyetin ve öz- gürlüğün kıymetini iyi bilmeli- dir" dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel dün İstanbul'da dü- zenlenen uluslararası "Metro- politan Şehirlerde Polis Yöneti- mi" konulu sempozyumun açış konuşmasınıyaptı. Terörün ve uyuşturucu mad- de kaçakçılığının dünya millet- lerini ve geleceği teşkil eden gençleri büyük bir sıkıntı içine düşürme eğiliminde olduğuna dikkat çeken Demirel şöyle ko- nuştu: "Özellikle insanlığı tehdit eden tfyuşturucu madde kaçak- çılığının potansiyel teşkil eden coğrafyası, Güneydoğu Asya ve Günevbatı Asya olarak bilin- mektedir. Teknik ifadesiyFe Altın Üçgen (Burma-Lagos-Tayland) ve Altın Hilal (Afganistan-Pakis- tan-İran) coğrafyasında üretilen Demirel dün İstanbul'da düzenlenen uluslararası "Metropolitaii Şehirlerde Polis Yönetimi" ko- nulu sempozyumun açış konuşmasım yaptı.(Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA) u>uştunıcu madde, yine beynel- minel ifadesivle Balkan Yolu üzerinden Batı'ya taşınmak- tadır." İnsan haklan, demokratik parlamenter sistem ve tüm öz- gürlüklerin en büyük güvence- sinin, hukuk ilkelerine bağh. gücünü yasalardan alan düzen- li bir güvenlik sistemine sahip olmak olduğuna dikkat çeken Demirel. "Hiç şüphesiz her dev- letin vazgecemeyeceği bir anla- yıştır"dedi. Demirel. dünyanın çeşitli ül- kelerinden gelen güvenlik kuv- vetlerinin üst düzey yöneticileri tarafından, konferansta ortaya konulacak konulann, metro- politan şehirlerde güvenlik hiz- metlerinin daha etkin yürütül- mesine katkı sağlayacağına inandığıru belirtti. Demirel, Türkıye'nin böyle- sine önemli bir sorunun çözü- müne önayak olacak bir çalı- şmaya öncülük etmesinin se- vindirici olduğunu söyledi. İstanbul Valisi Hayri Kozak- çıoğlu. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve İstanbul Em- niyet Müdürü Necdet Menzir'- in de birer konuşma yaptığı sempozyuma, 32 ülkeden 85 üst düzey emniyet yetkilisi katıh- yor. Şeriat provası Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, sempozyumdan ayn- hrken gazetecilerle kısa bir gö- rüşmeyaptı. Bir gazetecinin, Bosna-Her- sek ile ilgili gösterilerin özellikle de Laiklik Günü'nde şeriat pro- valanna dönüşmesiyle ilgili so- msu üzerine Cumhurbaşkanı Demirel şunlan söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti de- mokratik bir ülkedir. İnsanlarm gösteri yapma hakkı vardır. 'So- kaklar vürümekle aşınmaz' di- yen benim. Ama bunu yaparken kamuoyunu tahrik etmemesi la- zun. Bunda herkesin sorumlulu- ğu vardır. Cam çerçeve kırmak- la bir şe> elde edilemez, hiçbir da>a sonuca ulaşmaz. Laiklik milyoniarca insanın kalbine yerleşmiştir. Kimsenin gücü onu yıkmaya yetmez. Her- kes serbestliğin, hürriyetin ve öz- gürlüğün değerini iyi bilmelidir. Bu üç kelime birbirinden biraz farklı." DYP'li Kıratboğlu'ndan, Çiller'e 'isterik' diyen Erbakan'a sert eleştiri: Polîtikayı seviyesineindirdi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Esat Kırathoğlu DYP'li bazı milletvekilleri ile işadamla- nnın.. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'den anayasanın 119. maddesini işleterek "eko- nomik olağanüstü hal ilan etme- sini" istemelerini, "işgüzariık" olarak nitelendirdi. Kırathoğlu, Başbakan Tansu ÇiUer'e yöne- lik sözleri nedeniyle RP Genel Başkanı Necmettin Erbakanı da "Politikayı kendi se\iyesine indirmekle" suçlarken. "Küfür ile İslam'ı bağdaştıran Erba- kan'ı lanetliyorum" dedi. Kıratlıoğlu dün düzenlediğı basın toplantısında, ekonomik olağanüstü hal ilan edilmesinı isteyen çevreler ve RP lideri Er- bakan'ı ağır bir dille eleştirdi. Türkiye'de 1948 yılından beri zaman zaman istikrar tedbirle- rinin ve ekonomik paketlerin uygulamaya konulduğunu anı- msatan Kıratlıoğlu, koalisyon hükümeti tarafından 5 nisanda uygulamaya konulan istikrar paketinin kamuoyunun büyük bölümü tarafından desteklen- diğini öne sürdü. Buna rağmen, çeşitli çevrelerin ekonomik ka- rarlar üzerinde "kara bulutlar" estirtmeye çalıştıklan görüşünü savunan Kıratlıoğlu, şöyle de- vam etti: "Yapdan zamlar ve uygula- nan ekonomik paket tedbirieri nedeniyle bazı çevreler Sayın Cumhurbaşkanı'ndan anayasa- nın 119. maddesine göre ekonomik olağa- nüstü hal ilan ermesini istiyorlar. Bu istemle- ri; işgüzariık, lüzumsuz ve zararlı bir dav- ranış olarak görüyorum." Memur maaşlannın dondurulduğu yo- lundaki iddialan da yalanlayan Kıratlıoğ- lu, 1994 yılı için öngörülen tüm maaş zam- lannın yapılacağını bildirdi. Kıratlıoğlu. vergi yasalanrun TBMM'den bu hafta içinde geçirilebilmesi için DYP olarak tüm çabayı gösterecekleriru söyledi. Kıratlıoğlu, işçi eylemlerine değinirken de, zarar eden KİT'lerin kapatılmaması durumunda, tüm Türkiye'nin zarar göre- ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART >4H CANJM . SErNİ UöURLAMAK fÇİN ceğini ka\detü. Kıratlıoğlu, "Bu konuda işçi liderlerine seslenivorum. İşçiyi düşün- düğünüz kadar devlerl de düşünün. İşçinin önüne düşiip, devletin tahribatma yol açar- sanız, bu tahribatın getireceği belalar her- kesin üzerine olur" diye konuştu. Mevcut yasalann. vergi kaçıranlann teşhir edilme- sıni engellediğinı belirten Kıratlıoğlu, bu konuda acilen bir yasal düzenlemeşe gidil- mesi gerektığini söyledi. Erbakan'ın. Başbakan Çiller için '.İste- rik" tanımlamasını kullandığını hatırlatan Kıratlıoğlu. politikada se\i\enin korun- ması gerektığini vurgulayarak. şövle dedi: "Erbakan'ı uyarıyonım; politikayı kendi seviyesine düşürmesin. Bir bataklık ha/ırla- yanİarıa, bu bataklığın içine kendilerinin de batacağım unutmamaları lazım. Seçim so- nuçlarının şaşkınlığı içinde sağa sola hücum etmek anlaşılır değildir. Erbakan'ın yaptığı küfürdür. Küfür, hele kendisine hoca verine koyup. İslam'ın koru- yucusu olan bir insana vakışmamaktadır. Erbakan, inandığımz Kuran küfretmeyi ya- saklar. Kendisi günahkar olarak, İslamın kaidelerine ters düşmektedir. Küfür ile İslamı bağdaştıran Erbakan'ı lanetli- vorum." Yılmaz'dan hükümete çağnsı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ekonomik önlemler paketine kesinlikle destek ver- meyeceğini açıkiayan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. programın geliştirilmesi için hükümeti ışbırliğınc çağırarak "Herkesten daha fazla fedakar- lığahazırız"dedi. ANAP Genel Başkanı. dün partisinin başkanlık dıvanı toplantısında yaptığı konuş- mada. ekonomik önlemlere destek vermeme konusunda aldıklan katı tavn yumuşattı. Hükümetin istikrar paketini "Türkiye'nin son şansı" olarak lanse etmesinin ve başanya ulaşamaması halinde Tür- kıye'nin çökeceğini açıklama- smın yanlış olduğunu söyleyen Yılmaz. "Bunun son sans olma- sı demek, herkesin hükümeri ve programı kayıtsız şartsız des- teklemesi sonucunu gctirir. Böyle bir anlayış Türkiye'nin geldiği demokratik aşamayla bağdaşmaz" dedi. Programın başanya ulaşamaması duru- munda ortaya çıkabılecek da- ha ağır koşullarda yeni prog- ramlar u>gulanabileceğinı ve Türkiye'nin gecmişiyle dünya- daki örneklerinin böyle gelişti- ğini söyleyen Yılmaz, progra- mın eksik ve yanlış yönlerinin gıderilmesi gerektiğini bildirdi. Zamlar ve devalüasyonla halka çıkanlan ağır faturanın zamanında alınmayan önlem- ler ve yanlış politikalann sonu- cu olduğunu ifade eden Yıl- maz. kamuoyundaki lepkilcrin program i>i incelenmeden dile getirildiğini belirterek "Başta Cumhurbaşkanı >e çeşitli çevTe- ler bizim daha anla\ ışlı davran- mamızı istivor. Herkesten daha anlavışlı davranmaya ve feda- karlık >apma\a ha/ırız. Ülke- nin içinde bulunduğu dunımun ne kadar ağır olduğunun bilin- cindeyiz" dedi. Yılmaz. hükü- ınetın fedakarlık beklediğı programı tartışma>a açmama- sını eleştirdi. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HÎKMET ÇETtVKAYA Gepçeği Göraıek... Bir gerçeği neden görmezlikten geliyoruz? Niçin İs- tanbul Taksim ve Ankara Kızılay meydanlarında sözde Bosna katliamını-kınayan, ancak "Kahrolsun laik dikta- törlük" diye haykıran sarıklı, takkeli toplulukların asıl amaçlarının ne olduğunu yazamıyoruz? Evet niçin? Bir özel televizyonun çağrısıyla toplandığını hiç san- mıyoruz binlerce kişinin. Ellerindeki pankartlara ve bay- raklara baktığınızda bu eylemin çok önceden düzenlen- diği ortaya çıkıyor. Başbakan Tansu Çiller'in 27 Mart seçimlerinden önce düzenlediği laiklik mitingine karşı bir eylem olduğu anlaşılıyor. Olayın özeti şudur: "Madem öyle, işte böyle..." Ellerde "kurusıkı" atan silahlar. Yumruklar sıkılmış. Gözlerde kin ve intikam duyguları egemen. Bağırıyorlar: "Muhammedin'in ordusu laiklerin korkusu..." Taksim'in ve Kızılay'ın göbeğinde yaşanıyordu tüm bunlar... Açık açık çağdaş yaşama karşı, demokratlara ve Ata- türkçülere karşı tavır konuyordu... Bu bir Bosna katliamını protesto mitingi değil, bir güç gösterisiydi. Taksim Meydanı'nda otobüs durağının üzerine çıkan sarıklı ve çember sakallı şeriatçılann elinde bulunan bez afiş hiç dikkatinizi çekti mi? Bez afişte aynen şöyle yazıyordu: "Müminler bir zulüm ve saldınya uğradıkları zaman hep birlikte karşı koyarlar (Şura 39)." Neydi "Şura 39" söyler misiniz? lllegal bir dinci örgütün "şura toplantıları"nda alınan bir karar mıydı bu yoksa başka bir şey miydi? Bir başka bez afişte ise şunlar yazılıydı: "Ya Rabbi intikamına bizi memur kıl!" Tüm bunlar Taksim ve Kızılay'daki izinsiz mitinglerin önceden düzenlendiğini gösteriyordu. Laik devlete kar- şı şeriatçı provadan başka bir şey değildi. Dün sabah gazetelere baktım... Hürriyet "şeriatçı provayı" şöyle vermişti: "Tehlikeli Oyun..." Milliyet: "ÖfkeSokağa Taştı..." Sabah: "Protesto Mitingleri" Atılan sloganlar, Istiklal Marşı'nın tekbirgetirilerek ve ilahiler okunarak kesilmesi "oyunun tehlikeli" olduğu- nun değil, şeriatçıların "Biz buradayız" dediğinin en somut örneğidir. Yine Taksim ve Kızılay'da yaşananlar "öfkenin sokağa taştığının"değil, kara yobaz çetelerinin ülkeyi ne denli kuşattığının göstergesidir. 10 nisan pazar günü yaşanan olaylar, 1994Türkiyesi'- nde şeriatçı güçlerin ne denli organize olduklarını, iste- dikleri zaman nasıl harekete geçebileceklerirıi yansıttı bize. Biliyorum biraz umutsuz ve biraz da yılgınsınız... Başta gazeteler, televizyonlar, köşe yazarları bu ger- çeği görmeli... Bunun adı demokrasi değildir. Bunun adı artık açık seçik belli olmuştur: Şeriat ordusu... Bugüne dek devletin tüm olanaklarını kullandılar. Özel radyo ve televizyonları, gazeteleri, dergileri ve şir- ketleriyle laik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı en açık tavrı almışlardır. Sakın kimse kimseyi kandırmasın... Birkaç gün önce DYP Manisa Milletvekili Ümtt Canu- yar, TBMM grup toplantısında şöyle demişti: ' Kimi bakanlıklarda RP'Iİ ve MHP'liler egemendir..." Pazar günü Taksim Alanı'nda da RP'liler ve MHP'liler egemendi. Ama MHP'lilere, şeriatçılar istiklal Marşı'nı söyletmediler... Biz bu köşede "kara yobaz çetelerinin" ne denli orga- nize olduklarını yıllardır yazıp çiziyoruz. Okullarda "şeriatyanlısı"ve "laik cumhuriyetiaşağı- layan " bildirileri dağıtanlar, müdür ve müdür yardımcısı oluyorlar.. Üniversiteyi tekke ve medreseye çevirmek için çaba harcayanlar, "rektörvedekan "seçiliyorlar... imam-hatip okullarında cuma ve pazartesi günleri Is- tiklal Marşı yerine hoparlörlerden ilahi okutanlar, Milli Eğitim Müdürlüğü'neatanıyorlar... Türkiye bugünlere neden geldi? Nedenini bulmak o denli zor değil. Ankara'da DYP il binasını taşlayanların, BM binasından bayrak indirenle- rin, Atatürfc'ün evine yürüyenlerin arkasında kimler ol- duğuna bakın yeter... Baykal: Ekonomik paket tükenişin ifadesidir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. Türkiye'nin yeni ekonomik önlemlerle bir "paketler tuza- ğı" içine çekilmek istendiğini savundu. Ekonomik paketi "bir iflas, bir rükenis. bir bitiş" olarak niteleyen Baykal, "Birilerinin çıkıp kral çıplak demesi gerekiyor" dedi. CHP Parti Meclisi (PM). seçim so- nuçlannı değerlendırmek üzere dün toplandı. PM toplantısının açış konuşmasım yapan Baykal. partisinin 14 yıl sonra ilk kez bir seçime katıldığını ve pek çok yerde örgütlenme olanağı bulamadı- ğını belirtti. Baykal. açılan ekonomik paketle iktidar partilerinin farklı bir kamuoyu oluşturmaya çalıştığını savunarak göriişlerini şöyle dıle getırdi: "Biz bu paketin öyle bir ekonomik zafer anlayışı gibi ortaya konulma vaklaşımını kesinlikle reddedivonız. Paket Nr mağlubiyettir, bir iflastır, bir tiikeniştir, bir bitişrir." eçim. sade görünüşlü, ama tılsımh bir olaydır. Dikdörtgen- ler prizması biçiminde bir kutu- ya bir kağıt parçası atıyorsun. Ve oradan kaderin çıkıyor. Si- hirbazın küresinin yerini seçim sandığı alıyor geleceği okumak için. Sosyo-politik dengeleri iyi kurulmuş. hü- kümet değişiklerinin devlet işleyişine ve top- lum gelişmesine fazla etki yapmadığı ülke- lerde seçimin anlamı, dört-beş yılda bir memleket işlerinin yurttaşlar tarafından ge- len bir teftişidir. Seçime, "kurtancı tek çö- züm" gözüyle bakılmaz. Oysa, devlet-top- lum ilişkilerinin belli bir istikrara kavuşma- dığı ülkelerde "seçim" son derece kritik bir toplumsal olaya dönüşür. İstikran sağlana- mamış epeyce bir ülke içinde bulunan Türki- yemizde de genel. yerel ya da kısmi ara se- çimlerin hepsinin öncesinde "kritik" paftası bir yerlere asıhr. Yabancı ülke gidişleriyle kaçırdığım iki se- çim dışında 1973'ten bu yana tüm seçimlerin analizi ve yorumuyla bir biçimde ilgilenmiş bulunduğumdan çok netanımsıyorum. Sİyasal partilerin liderleri ve sözcülen, basının ka- lemşörleri, ekran yorumculan ülkenın gele- ceğinin "birkaç gün sonraki işte bu seçinf'e bağlı olduğunu yıllarca söyleyegelmişlerdir. Oysa, ülkedeki olaylann akış yönü kimi se- çimlerden hiç etkilenmemiştir. Bu gruba epeyce sayıda genel seçim ile yerel seçimleri- nin tümünün girdiği düşünülebih'r. 1977, 1983 milletvekili genel seçimleri gibi Kızışıkve kritikbir seçim örneklerde ise toplumsal yörüngeye belli bir değişiklik damgası basıldığı izlenmiştir. 1994 Mart seçimlerine gelince demokrasi tarihi- mizin "gerçekten kritik" tanımına giren ilk yerel seçim yaşanmış ve orta şıddette bir depremle sonuçlanmıştır. "Kritik ve kızışık" betımlemesine dayana- rak oluşturulacak ilk gösterge, seçime katıl- ma oranının olağanüstü yüksekliğidir. 27 Mart günü sandıklara atılan çeşitli zarflar- dan ülkenın tümü için en fazla fikir veren ve bir genel seçim provası niteliği taşıyanları "U genel mecüsi" seçımi zarflan olmuştur. Ül- kede kayıtlı 31 mihon 976 bin seçmenin %91.9'luk çok yüksek bir katılma oranına karşılık gelen 29 milyon 397 bininin bu zarfı kullandığı anlaşılmaktadır. 1989 yerel se- çimlerindebuoran »o81.5.1991 genelseçim- lerinde ise %83.9 düzeşindeydi. 1970'lerde genel seçimler için %75. yerel seçimler için %70 dolaylannda bulunan katılma oranı 1980'lerden sonra kısmen para cezası kuşku- suyla, bir parça da genel disipline uyma ara- yışıyla %90'lan aşmıştı. Sonra giderek azal- ma sürecine girmişti. Güneydoğu Anadolu'daki, sonuçlan da- ha sonra tartışılacak kaülım düşüklüğü de olmasaydı. genel katılmanın %94'ü aşmış olacağı kestirilebilmektedir. Tüketime yörüngelendirilmiş, "kendi işine bakar"laştınlmış. politikadan anndınlmış gibi gözüken 1990'lar Türk insanı, "yerel se- çim" gibi daha çok sürgitin kontrolü niteliği taşıyagelmiş bir olaya bu kez nasıl böyle de- rinlemesine daldı? Bu sorunun yanıü tüm sonraki analizlere ve yorumlara kilit oluştu- racak1 önemde gözükmektedir. Şöyle bir şeyler söylenebilir galiba: Türk insanı bırakın sayfalan çok az açılır ansiklo- pediler dağıtımı maskaralığını. çok daha etkili ekran afyonlamasının bile artık unut- turmadığı dertlerle doludur. Ülke ve toplum çıkarian hesabını Türk bireyleri yirmi yıl ön- cesine oranla daha az yapar olmuşlardır. Buna karşılık, bireysel düzeydeki getiri- götürü hesaplan çok daha gerçekçi ve keskin biçimde yapılmaktadır. Türk insanının bir kesimi, enflasyon ve pahalılıktan çok rahat- sızdır. Tüketime kurgulanmıştır. Ama tüke- timi yapamamaktadır. Ekranlarda sergile- nen tüketim çılgmlığı bu kesimi peşin sadece gıptaya götürmüş iken artık hınçlanmaya yönlendirmektedir. Türk insanının ülkeçıkarlanyla biraz daha ilgili bir kesiminin bu ilgisı ise derinlikten yoksun, çabuk harekete geçirilebilir bir mil- liyetçilik kavramıyla sınırlıdır. Bu kesim, Samsun-Gaziantep çizgisinin doğusundaki sosyo-politik oluşumlardan ve hele bölücü- lük şampiyonu bircinayet şebekesinden çok rahatsızdır. Bu konuya, aynca. toplum ya- rannı ülke bütünlüğünde gören bir aydın insanlar grubu, çeşitli diğer kuşkulannın ya- nı sıra da aşın duyarlılık göstermektedir. Daha genış bir kentsel kesim, aynntısını iyi öğrenmiş olduğu "dolar-mark" hesaplanriı bile artık uygulayamayacağı bir genel para- sal daralmadan dertlidir. Mevcut politik platformda buna acil bir çare bulunabilece- ğine olan güveni gittikçe azalmaktadır. Kemalist aydınlanmacı ve şiddctlcnen dinsel bağnazlık rüzgârlanna duyarlı küçük. özel bir kesim ise kendilerine yakın düşen si- yasal yapının parça parçalığından. basiret- sizliğinden, ürkekliğinden, mızmız bencilli- ğinden, pısınklığından dertlidir. UIudağ-Bodrum'cu çok küçük bir mutlu azınlığın dertsizlığini bir yana koyarsak her- kesin çeşitli ölçülerde sıkıntıda bulunduğu bir döneme rastlayan bu seçimde insanlan- mız konuşmak istediler. Ve büyük ölçüde ortaklaşa şunu konuştular: "Hiçbiriniz ara- dığun adam değilsiniz. Bu son ikazdır. Ona göre." "Gerçi aranızda birisine, nispeten yükselen bir şans tanır gibi olduk. Ama, fazla da büyüt- meyin" dediler aynca. Hükümet ortaklanna ise "Hiç becereme- diniz bu işi. Ey bayan, bölücülüğü asker disip- lini sayesinde kontrole alır gibisin. Avrıca su- retin cici. Ama iş yoktur, sende. Ey aslan sos- yal demokratlar. Güldüriiyor ve ağlatıyor- sumız" dediler. Bu sağduyulu mesajlann sayısal dayanak- lanhı görebiliriz şimdi. Sonucunda da aynn- tılı bir irdelemeye geçebiliriz. SURECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle