05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12NİSAN1994SAU HABERLER ş kadrolar kısrtlanmalı' • ANKARA (AA)-AN AP Bitlis Milletvekili Kamran Inan, "Türk ekonomisinin bugünkü duruma düşmesinde. ekonominin kötü idareedilmesi kadar, devlet israfmın da rolü var" dedi. İnan.yapüğı yaalı açıklamada, israfın ve mevcut imkanlann ûzerinde yaşama isteğinin. Türkiye'de yaygın bir hal aldıgmı belirtti. Devletin ciddi bir tasarrufa ihtiyacı olduğuna işaret eden Kamran İnan, şöyle devam •etti: "Kaynaklannı tükettiği, boşaldığı itiraf edilen Hazine'nin halen dış memleketlerde 250 memunı bulunmaktadır. Bunlardan 200'ü hiçbir ihtiyaç ve hizmet gereği olmadan. dış hizmetin gerektirdiği özelliklen taşımadan tayin edilmistir." Mecfisde tasarmta gidiyop • ANKARA (ANKA) - Başbakan Tansu Çiller'in açıkladığı ekonomik istikrar paketinden sonra kamu kurum ve kuruluşlanrun yanı sıra Meclis'te de tasarrufa gidiliyor. TBMM Başkanvekili Kamer Genç, yaptığı açıklamada bu hafta içinde Meclis Başkanlık Divanı'nın toplanarak tasaiTufönlemlerini görüşeceğini bildirdi. Kamer Genç. toplantıda, Meclis'teki fazla personelin tasfıyesi, araçlarda benzin kullanımının sınırlanması, telefon görüşmelerine kısıtlama getirilmesi gibi tasarrufönerilerinde bulunacağını belirtti. DYP de kemer sıkıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Uygulamaya koydugu ekonomik istikrar tedbirleri çerçevesinde, vatandaştan özveri isteyen Başbakan Tansu Çiller, DYP yöneücilerine de "kemerleri sıkın" talimatı verdi. Alınan bu karara, Genel Başkan Yardımcısı SümerOral'ın karşıçıktığı ve "Personel atmak iktidar partisine yakışmaz" dediği öğrenildi. CHP Gençlik Kollan son Başkanı Belovacıklı üçpartinin birbirine güvenmediğini söyledi 'Barışıksoldahayat var'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Gençlik Kollan'nın son Genel Başkanı Hasan Betovacıklı. "Solda ha- yat var, ama barışık ve bütünleşik solda hayat var" dedi. SHP- DSP ve CHP'nin birbirlerine güven duymadığı ve barışık olmadığı gibi, halkın da bu partilere son seçimle- re güven duymadığını, onlarla ban- şmadığını dile getiren Belovacıklı, son seçimlerle ilgili değerlendirmelerini ya- parken, bazı rakamsal örnekler verdi: "1989 yerel seçünlerinde SHP ve DSP'nin toplam oyu 8 milyon 353 bin 767'dir. 1994 yerel seçimlerinde ise, SHP, CHP ve DSP'nin oy toplamı 7 milyon 450 bin 9I9'dur. 902 bin 848 sec- men, bu seçimlerde bunlardan hiçbirine oy vermemiştir. Ayrıca, 1989'dan 1994'e kadar 4 milyon 768 bin 575 seçmen artışı ol- muştur. SH P, CHP ve DSP bu artan oylar- dan da hiç alamamtştır. Diğer bir yönüyle, DSP. kendini sosyal demokrat kabul etmiyor ve DSP'nin aldığı oyları bu değerlendirmenin dışında tutar- sâk; SHP, 1989 seçimlerinde 6 milyon 354 bin 888 oy almıştır. 27 mart seçimlerine sol- da, SHP "ile CHP ayn ayn katılmıştır. O halde, SHP 3 milyon 730 bin 95 oj almtş, CHP ise 1 milyon 286 bin 622 oy ala- bilmiştir. Her iki sol partinin toplam oyu 5 milyon 16 bin 715'tir. 1989 seçimlerine göre toplam oylan 1 milyon 338 bin 173 düşmüş- tür," RP ve MHP'nin oyları Belovaaklı, bu eksilen oylann da, çok az bir kısmının DSP'ye gitmiş olduğu kabul edilse bile. sol partilerin, bu seçimlerde Prof. Cündcıy: yeni seçmen oyu alamadıklannı vurguladı ve "CHPnin, SHPden almış olduğu oylar, övünç kaynağı olamaz. RP, 2 milyonun üze- rinde, MHP bir milyonun ûzerinde yeni oy almıştır" dedi. Belovacıkb. şu görüşlere yer verdi: "Sol partiler, neden bu somıçları almıştır? Hepsinin adayları, nitelikli >e dürüst kişiler- den oluşturulmuştu. Türkiye için iddialı po- litikaları vardı. Her üç partinin liderleri de nitelikli >e yetenekli kişilerdi. O halde, so- run ne idi? Türkiye'nin sol seçmeni üç sol partiyi taşımazdı ve taşıyamadı. Bu partilerden, SHP dışında kalan her iki parti sosyal de- mokrat ve demokratik sol politikaları, Tür- kiye'nin shaset gündemine oturtamadı. SHP'nin de oturtmasına büyük engel teşkil ettiler. SürekU SHPye sald'ırdüar, SHP ye saldıran medya yorumcularına alkış tuttu- lar. Halkın önünde sosyal demokrat politi- kayı yıprattılar, hıpraladılar. Yeni seçm- lenlerİe birlikte eski seçmenierinin de ilgisi- ni değil. tepkisini seçtiler. Türkiye'de, bi- rinci parti olma yerine, solda birinci ol- manın kavgası içine girdiler. Çünkü, Türki- ye'de birinci olmaları, seçmen potansiyeli yönünden mümkün değildi." Üç sol parti, banş ve bütünleşik olmaz- sa, Türkiye'nin siyasal gündeminin önüne sosyal demokrat politikalann çıkanlama- yacağını savunan Belovaaklı, sözlerini şöyle tamamladı: "SHP ve CHP, ülkenin önemli bir so- runu için bir tavır koyması gerekirken, aca- ba Ecevit veya SHP, bundan puan kazanır mı? Vey a, çarpıtılır da, zarar görürsek gibi endi.se ve kuşkular cesaretli politikaların önünü keser. Cesaretli ve güçlü olmaksızın, cesaretli potitika yapılamaz. E»et, solda hayat var, ama barışık ve bütünleşik solda hayat >ardır." DSP lideri, solda birlik konusunda baskı yapıldıkça içine kapandığını söyledi Ecevit: Biraz daha düşünmelîyim DSP lideri Ecevit • SHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi: Solda birlik üst düzeyde olmazsa, alt kademede mümkün olacaktır.. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, solda birlik konusunda, "Biraz daha dtişünme ihtiy acındayım" dedi. SHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi de. solda birliğjn üst düzeyde olmazsa. alt kademede gerçekleşeceğini söyledi. DSP lideri Ecevit. dün solda birlik konusunda bir soruyu yanıtlarken. "Bu konuda baskı yapıldıkça, daha çok içime kapanıyorum. Biraz daha düşünme ihtiy acındayım" karşılığım verdi. SHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi de. solda birliğin. pazarlık aşamasını çoktan geçtiğini dile getirerek. "Türkiye'de yaşanan gerçekler dikkate alınarak; özveri, sözde değil, hayata geçirilerek, birliğin sağlanmasının zorunlu ve kaçınıhnaz olduğunu herkes bilerek biraraya gelmelidir" dedi. Cevdet SeKi. birliğin üst düzevde gerçekleşmemesi halinde. daha alt kademelerde gündeme geleceğini aktardı ve "Böylece, geniş halk kitleleri ile demokratik örgütlerle bütünleşmek mümkün olacaktır. Parlamentoda da y apılabilir millervekilleriy le birlikte, partilerde de alt düzeyde toplanılabilir" diye konuştu. Soldave demokratik sağda birlik gerekli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Metin Günday. kesinkes solda ve demokratik sağda birliği savunduğunu belirtti. Bosna'daki olaylan bahane ederek, şeriat özlemcilerinin önceki gün yaptıklan gösterilere değinen Günday, devletin tarafsızhğını yitirdiğini ileri sürerek, şöyle konuştu: "Memurlar, memur sendikası istedikleri için sokağa çıktıklarında, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na göre izin almmadığı gerekçesiyle, kendi memurunun üzerine en acımasız bir şekilde giren de\letin, bir başka bahaneyle y apılan izinsiz bir yüriiy üş karşısında \ermediği taviz kalmamıştır. Birleşmiş Milletler'in bayrağını indirmişlerdir, devlet, eli kolu bağlı seyretmiştir bunları. Korkunç bir şey." Günday, son günlerde yükselen anti-laik akımlara ya da şeriat özlemlerine karşı. sosyal demokrat solun ve demokratik sağın tek çatı altında birliğinin Türkiye'nin en önemli ve güncel soruna halinegeldiğini ifadeetti. Günday. "Aksi takdirdc. beiediye seçimlerinde gördük. Toplumun yüzde 18'ndenoy alan ve ancak işte bu kadar desteğe sahip olan bir siyasal akım, bir toplumun yüzde 80'nini yönetir hale gelir. Bu açıdan, birlik, bugünün TürkijesTnin gündeminde birinci maddedir." GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY Bir Yıldönümü Topkapı Sarayı Müzesi'nin kuruluşunun yetmişinci yı- lındayız. 1924 yılında çıkarılan bir yasa ile Saray müze olmuştu. Köktendincilerin durumu tersine çevirmek için yanıp tutuştuklarını kestiriyorum. Ama o zaman bir de padişah gerekecektir. Onların "Onu da buluruz, yavaş yavaş" diye düşündüklerini biliyorum. II. Mehmed istanbul'u aldıktan sonra Beyazıt'ta (bu- gün üniversitenin bulunduğu yerde) bir saray yaptırmış- tı. Nasıl bir yapıydı bu, bilmiyoruz. Az sonra, Haliç'e, Bo- ğaz'a ve Marmara Denizi'ne bakan tepe ûzerinde yeni bir sarayın yapımına başlandı. Yer çok genişti, yedi kapısı vardı. Yedi tepeli kentte yedı kapılı bir saray. Bizde "yedi" sözcüğünün gizemli bir anlamı da vardır. Bu sa- rayın ilk adı Saray-ı Cedit'tir. Kapılardan birin adı "Top- kapı"olduğu için, sonradan Topkapı Sarayı denildi. Sarayın yapımına 1461-1468 yıllarında başlandığı ve yapının 1478 yılında bittiği sanılıyor. Nerdeyse her padi- şah yeni bir yapı ekliyordu. Burada, karıları, çocukları ve hizmetçileriyle 24 padişah oturmuştur. Savaşlarla gelen utkuların admı taşır bu köşklerden bir kaçı: örneğin IV. Murad'ın yaptırdığı Bağdat Kasrı ve Revan (Erivan) Kasrı gibi. Son yapı, Marmara Denizi'nden bakıldığında görü- nümü dolduran Mecidiye Köşkü'dür. 19. yüzyılm barok bir yapıtı. Sonra Abdülmecid, Dolmabahçe Sarayı'nı yaptırıp oraya geçince Topkapı Sarayı kapatıldı. Bildiğime göre, bu padişahın annesı olan Valde Sul- . tan "Oğlum Dolmabahçe Sarayı'na kestirmeden gitsin" diye düşünerek, ilk Karaköy Köprüsü'nü yaptırmış. Topkapı Sarayı Müzesi dünyanın en zengin müzele- rinden biri sayılır. Ben bu sarayı gezmeğe doyamamışımdır. Orada bul- duğum huzuru başka yerde bulamam. En hoşuma giden de, köşklerin geniş saçakları ve bunlardan çoğunun du- varlarını süsleyen 16. yüzyıl çinileridir. Yabancı tarihçiler, Topkapı Sarayı denilen bu geniş mekândaki yapıların mimarlık açısından bir bütün oluş- turmadığını yazarlar. Doğrudur, her padişah kendi keyfi- ne ve elbette has mimarının beğenisine göre bir ekle- mede bulunmuştur. Ama biz böylece Osmanlı mimarlık anlayışındaki tarihsel değişiklikleri gözlemleme olana- ğını bulmuşoluruz. Içteki eleştirilerden biri de, bu küçük yapıların Osman- lı görkemine ters düştüğünü belirten görüştür. Ben bu görüşe hiçbir zaman katılmamışımdır. Evet, Topkapı Sa- rayı'nı oluşturan köşkler büyük değildir; en büyüğü dört odayı aşmaz. Ne çıkar! Büyüklük bu sanatın değer verdi- ği öğelerden biri değildir. Ayrıca devletin görkemi ya- nında bu sade yaşam biçimi çok düşündürücü bir karşı- laştırmaya yol açar. Bir arkadaşım, bana, "Bir de Versailles'ı düşün" de- mişti. Düşünmez olur muyum? Ama Fransız kralının ya- şamı ile padişahın yaşamı birbirine hiç benzemiyordu. XIV. Louis, Versaillesda sadece ailesi ile baş başa otur- muyordu. Fransa'nın birçok senyörünü de orada konuk- luyordu. O senyörler de aileleri, hizmetçi ve uşakları ile gelmiş oluyorlardı. Akşam sofralarmın kalabalığı bun- dan kaynaklanıyordu. Padişah ise tek başına yemek yer, müzik ve şiir dinler, sonra yatağına çekilirdi. Bu durumda büyük salona ge- rek olmadığı gibi, fazla odayı da kullanamazdı. Dolma- bahçe Sarayı, Osmanlı saray yaşamının tarihe karıştığı- nı gösteren bir belgedir. (Jnutmayalım ki II. Mahmud ve Abdülmecid pantolon giymişlerdir, pantolonla minder- de bağdaş kurulmaz. ÜNİVERSİTEYE HAZIRUK SINAVADpÇRU: v 'v V' v' v T0RKÇE:17 1) İlk bakışta, koskoca Descartes'ı a- zımsamak insana aykın geliyor. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağtdakilerden hangisiyle gide- riîebilir? A) "İlk bakışta" sozü atılarak B) "aykın" sözcüğünden sonra "gi- bi" sözcüğü eklenerek C) "azımsamak" sözcüğü yerine "küçümsemek" getirilerek D) "İnsana" sözcüğü yerine "bize getirilerek E) 2) Eliniçocuğun başına götürdüveya- vaşça okşadı. Bu cümledeki anlatım bozuklu- ğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak belirn'l- mistir? A) Ikinci cümlecikte nesne eksikliği vardır. B) İki cümlecikte de özne eksikliği vardır. C) Yüklemlerde çatı uyumu yoktur. D) Yüklemlerde kip uyumu yoktur. E) İlk cümlecikte gereksiz tümleç kullanılmıştır. 3) Pek zarif giyinen, çatal bıçağı bece- riyle kullanan bir insan da kusursuz ilkel olabilir. Bu cümledeki bir sözün yerinde kullanılmamasından doğan anla- tım bozukluğu aşağıdaki değişik- Hklerden hangisiyle giderilebilir? A) "kusursuz" sözcüğü yerine "tam anlamıyla" sözü getirilerek B) "pek" sözcüğü atılarak C) "beceriyle" yerine "güzel" söz- cüğü getirilerek D) "bir insan da" sözü atılarak E) "çatal" sözcüğüne "-f eki ekle- nerek 4) Kimi çeviri ve tercümeler de dil yan- lışlanyladolu. Bu cümledeki anlatım bozuklu- ğunun benzeri aşağıdakilerden hangisinde voktur? A) Bağımsızlık ve istiklalimizi koru- mak zorundayız. B) Birlik ve beraberjik içinde yasa- mayı öğrenmeliyiz. C) Bunlann tahrik ve kışkırtma so- nucunda olduğunu bifiyor musu- nuz? D) Bu yaşlı adam, fazilet ve erdem sahibiydi. E) Bilgi ye becerisini iyi yönde kulla- nan insan üstündür. 5) Aşağıdakilerden hangisi dil ve an- latm yönünden yanlıştır? A) Sınav sonuçlan inceleniyor, de- ğertendiriliyordu. B) Sınav salonunun önünde kimi konuşuyor, kimi gazete okuyor- du. C) Yann koyup gidecekleri şu dün- yayı seviyor, bırakmak istemı- yorlardı. D) Kitaplan teker teker alıyor, rafa yerleştiriyordu. E) Kapının önüne önce su serpiyor, sonra süpürüyordu. 6) Buna karşılık aynı kitap bir başka o- kurun içini daraltır, sıkıntı verir. Bu cümledeki anlatım bozuklu- ğunu giderrnek için aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalı- dır? A) "bir" sözcüğünü "başka" sözcü- ğünden sonra kullanmalı B) "daraltır" sözcüğünden sonra "ona" sözcüğü getirilmeli C) "içini" sözcüğü yerine "ruhunu" sözcüğü kullanılmalı D) "daraltır" sözcüğü yerine "daral- tıp" sözcüğü kullanılmalı E) "verir" sözcüğü yerine "getirir" sözcüğü kullanılmalı 7) Efler isterseniz. kısaca bildiklerimi 1 2 3 4 anlatavım. 5 Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişiklikierden han- gisi yapılırsa giderilebilir? A) 1,2'den sonra getirilirse B) 3 başa getirilirse C) 3,4'ten sonra getirilirse D) 2,3'ten sonra getirilirse E) 2,4'ten sonra getirilirse 8) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Dedem bize masal anlatır, biz de onu zevkle dinlerdik. B) Şiirierini içine doğduğu gibi ya- zar, onlarda değişiklik yapmaz- dı. C) Hep birlikte sofraya oturur, kah- valtı ederdik. D) Gece, geç saatte eye gelir, sa- bah da erken giderdi. E) Sorunlanmızı dinler, onlara çö- züm bulmaya çalışırdı. 9) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Çatı katı, benim ve kardeşimin o- dasıydı. B) Sanatçılar ilgisizlikten değil, an- laşılmamaktan yakınıriar. C) Türk edebiyatında insan ve doğa sevgisi çok işlenir. D) Uzun cümlelerin de bir güzelliği vardır. E) Çocuklar, televizyon izlemeyi ki- tap okumaya yeğliyorlar. 10) Her türiü baskı bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bu cümledeki anlatım bozuklu- ğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalı- dır? A) "bizi" sözcüğü cümlenin başına getirilmeli B) "döndürmeyecektir" yerine "hiç- bir" sözcüğü getirilmeli C) "her türiü sözü yerine "hiçbir" SÖZCÜÖ.Ü aetirilmeli D) "baskı" sözcüğü yerine "işken- ce" sözcüğü getirilmeli E) "bizi" sözcüğünden sonra "asla" sözcüğü getirilmeli 11) Istevene içki. istemevene oazoz I II III IV ikram edildi. V Bu cümledeki anlatım bozukluğu hangi numarayla gösterilen söz- cükten kaynaklanmaktadır? A)l B)ll O) III D)IV E)V 12) O beni kandırmak için yalvanyor, bense karşısında kılımı bile kıpır- datmıyordum. Bu cümledeki anlatım bozukluğu anlatım bozukluğunun benzeri a- şağıdakilerden hangisinde var- dır? A) Bir yandan çalışıyor, bir yandan da okuyordum. B) Kuruyan çamaşırian topluyor, ü- tüsünü yapıyordum. C) Yolun kenanna çıkıyor, geçen a- rabalara el kaldınyordum. D) Konuyu uzun uzun anlatıyor, ama ben anlamıyordum. E) Söylenenleri anlamıyor, bu ne- denle karşılık veremiyordum. 13) Sözcüklerin cümle içinde bulunma- lan gereken yerden başka bir yerde bulunması ya da bilinçli kullanılma- ması, cümlenin iki türiü yorumlan- masına neden olur. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde böyle bir anlatım bozukluğu var- dır? A) Bu yıl, geçen yılki gibi öğretmen- ler gününü sevinçle kutlayamı- yoruz. B) Insanlann her zaman arzuladık- lan besin maddelerinin başında çikolata geliyor. C) Gerçek şuydu ki ikisi de takdir e- diyoriardı birbirierini. D) Yönetmen, bu yolla bir kentin kültürel ve toplumsal dönüşü- münü anlatıyor. E) Özellekle büyük kentlerimizde yaşayanlann, günün sekiz saati- ni boşa geçirdiği sanılıyor. 14) İçinde gereksiz sözcükler bulun- mayan bir cümle daha etkili ye i- nandıncı olur. Bir sözün gereksizliği ise çıkanldığı zaman anlamda bir değişme ya da anlatımda bir bo- zükluk olmamasıyla anlaşılır. Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kul- lanımı yoktur? A) Saldırganlık, sanıyorum ki ilkelli- ğin göstergesi olsa gerek. B) Bu uygunsuz suçlan işlediğini kabul ediyor. C) Olaylann tahrik edici kışkırtmay- la geliştiği saptanmıştır. D) Aşı, hastalıklara karşı Önleyici bir tedbirdir. E) Deniz suyundan tuzu ayırarak, kullanım suyu elde edilecekmiş. ler birbırlerinin yerine kullanıldığın- da da anlatım bozukluğu olur. Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde "uygulanmak" sözcü- ğü yanlış kullanılmıştır? A) Bu film 'Evin Konuklan' adlı ro- mandan sinemaya uygulandı. B) Bu aşı önce bir grup fareye uy- gulanacakmış. C) Yeni program, tüm ilkokullarda uygulanıyor. D) Düşünce güzeldi; ancak uygula- ması kolay olmayacaktı. E) Bu karann uygulanacağını hepi- miz biliyorduk. 16) Kimi sözcüklerin anlamında bir o- lumluluk vardır. Bu tür sözcükleri o- lumsuz anlamda kullanmak dil yan- lışlığına yol açar. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boyle bir dil yanlışlığı vardır? A) Boğazlardaki denetimsizliğin sürmesi ve yeterii güvenlik ön- lemlerinin alınmaması her an için yeni bir kazanın olabileceğini gösteriyor. B) Ne çıkmasında ne sürrnesinde ne de yönetiminde hiçbir katkısı • olmayan insanlann dramlan sa- vaşı daha da ürkütücü kılar. C) Toplumsal bir umursamazlık, tüm değerierimizin yıpranması- na yol açıyor. D) Halkımızın sağduyusu her şeyi yerine oturtuyor, yanlışlar da doğrular da en sağlıklı biçimde değeriendiriliyor. E) Insanoğlu kendi eliyle yontup bi- çim verdiği putlara tapmaya başladı. 17) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözün yanlış yerde kullanımı anlatm bozukluğuna yol açmış- tır? A) Bunun da aifeye ve çocuğa ne kadar yarar sağlayacağı ortada. B) Insanlar var güçleriyle yasadıkla- n dünyayı kirietiyoriar. C) Birden, karanlığı ustura gibi ya- ran beyaz bir şimşek parladı. D) Sıcaklar arttıkça serin yerler ara- mak doğal bir gereksinme olu- yor. E) îrenin gürültüsünden ürken gü- vercinler birden havalandılar. 18) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Bu parayla geçinilmez. B) Kötü habere sevinilmez. C) Çocuğa hemen öfkelenilmez. D) Herkesten yardım istenilmez. E) Güçsüz olana dokunulmaz. 19) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Odanın içinde öfkeli öfkeli dola- nıyordu. B) Bütün nefretini yüzüne karşı hay- kırmıştı. C) Kardeşimin ihban sayesinde ce- zalandınlmıştım. D) Bakışlannda, kurbanlık koyunla- nn gözlerindeki korku vardı. E) Hıncını doğrudan doğruya alamı- yor, olmadık , şeylerden huzur- ÜNİVERSİTEYEHAZIRLIKSORl LAR1, tatmu Şahnm eşzüdünıünde İsa Deniz. SeUla lan/ıı 15) Aynı kökten türetilmelerine karşın anlamlan apayn olan kimi sözcük- Güler Özlan Hiheyın 4rayıcı dan ulıışan vavın kıınılıı wnımhıluğımJa uzman öğretnıenler kadrosu tarafmdan hazırlanmakıadır. suzlukçıkanyordu. 20) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Çoğunluğunu kadınlardan ve ço- cuklardan olusan sivil halkın öl- dürülmesi tepki yarattı. B) Yazar, başlangıçta bir tarihsel ve toplumsal kesit vermek istemiş. C) Bunun için anılara yaslanmayı yeterii bulmamış. D) Rahat yasamak istiyorsan, olan- lara seyirci kalacaksın. E) İnsan, bu yıiışıklığın altında yatan kötülüğü sezmiyor değil. 21) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) ölmüşüz de üstümüze ağıt ya- kan yok. B) Daha yeni konaklamışlardı ki Ö- tekiler yetiştiler. C) Bundan böyle yalnızca halkın özlemlerini, haklannı savuna- caktık. D) Ellerini yanına sıkı sıkı yapıştır- mış, kıpırdamadan duruyordu. E) Bunlann da sanatı, sanatçıyı etki- lememesi olanaksız. 22) Yeni öğretmenleri, kendilerine eski- si kadar ilgi göstemniyordu. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle gide- rilebilir? A) "kendilerine" sözcüğünü cümle- nin başına alarak B) "göstermiyordu, yerine "göste- remiyordu" sözcüğü getirilerek O) "eskisi" yerine "eski öğretmenle- ri" sözü getirilerek D) "ilgi" yerine "yakınlık" sözcüğü getirilerek E) "kendilerine" yerine "onlara" sözcüğü getirilerek 23) Ailesine sürünen bu kara leke, en çok kendisine acı vermişti. Bu cümledeki anlatm bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle gide- rilebilir? A) "sürünen" yerine "sürülen" söz- cüğü getirilerek B) "kara" yerine "kötü" sözcüğü ge- tirilerek C) "en çok" sözü "kendisine" söz- cüğünden sonra kullanılarak D) "bu" sözcüğü atılarak E) "acı vermişti" yerine "üzmüştü" getirilerek 24) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur? A) Ben insanı hem sever hem güve- nirim. B) Bize bakan, sevgisini esirgeme- yen bu insan artık yoktu. C) Çocuğu kolundan yakalayıp ok- kalı bir tokat indirdi. D) Uykusunu gelince elindeki kitabı kapattı, sehpaya koydu. E) Uzaktan arabayı gördü, durması için sürücüye işaret etti. 25) Bu yaşlı adamın, bir çocuk kadar safbakışlan vardı. Bu cümledeki anlatım bozukluğu a- şağıdakilerden hangisiyle giderile- bilir? A) "çocuk" yerine "çocuğunki" söz- cüğü getirilmeli B) "kadar" yerine "gibi" sözcüğü getirilmeli C) "bir" sözcüğü atılmalı D) "adamın" yerine "adamda" söz- cüğü getirilmeli E) "bir çocuk kadar" sözü cümlenin başına getirilmeli 26) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur? A) Sepetten bir elma aidı ve ısıra ısı- rayedi. B) Raftan bir kitap çekti ve çocuğa uzattı. C) Cebinden para çıkardı ve arka- . daşına verdi. D) Bakkaldan gazete aldı ve oku- maya başladı. E) Birden adam sendeledi ve yere ' düştü. 27) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz bir sözcük vardır? A) Cimri, gerekli ihtiyaçlan için bile para harcamayandır. B) Cana yakın, akıllı biroğlu vardı. C) önceleri bu vahşi insanlara, bu dağlara alışamamıştı. D) Tüm yaşamı boyunca sevgi ne- dir bilmemişti. E) Hiç anlamadığım bir şey de mü- zede fotoğraf çekme yasağıdır. 28) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatm bozukluğu yoktur? A) Burayı zor bulabildiniz mi? B) Yine aptal şakalanndan birini ya- pıyor. C) Politikaya gireceğim demesi, başkan olacağı demek değildir. D) Bizi arkadaşınatanıştınr mısın? E) Bu ufak tefek kızcağız, evin bü- tün işini görüyordu. 29) (I) Bir şair başkalannın şiirjerinde geçen sözcükleri kullanabilir. fll) Aynca başka şiirterin konulannı, dü- şüncelerini de işleyebilir. (III) Ama bu özellik onu taklrtçi yahut değer- sİ2 saymayı gerektirmez. (IV) Yeter ki bu kullanış ve işleyişte başkala- nndan aynlabilsin. (V) Başkalann- dan aldıklarına kendi kişiliğinin damgasını basabilsin. (VI) Onlan ayn bir görüş, biçim ve yöntemle kullanabilsin. Yukandaki numaralanmış cüm- lelerin hangisinde "O" zamirini kullanmak tüm parça için gerekli- dir? A) II. B)lll. C)IV. D)V. E)VI. 30) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Herkes, daha anlamlı ve güzel bir dünya için çalışmalı. B) Akşama doğru yağan kar ve fırt- na dindi. C) Babam bir dev kadar kocaman ve kuvvetliydi. D) Bunlar bize aykın düşünceler ve davranışlardı. H) Köyün suyu alabildiğine berrak ve soğuktu. • Ytuutlan 13. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle