Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12NİSAN1994SAU
HABERLER
ş kadrolar
kısrtlanmalı'
• ANKARA (AA)-AN AP
Bitlis Milletvekili Kamran
Inan, "Türk ekonomisinin
bugünkü duruma
düşmesinde. ekonominin
kötü idareedilmesi kadar,
devlet israfmın da rolü var"
dedi. İnan.yapüğı
yaalı açıklamada, israfın ve
mevcut imkanlann
ûzerinde yaşama isteğinin.
Türkiye'de yaygın bir hal
aldıgmı belirtti. Devletin
ciddi bir tasarrufa ihtiyacı
olduğuna işaret eden
Kamran İnan, şöyle devam
•etti: "Kaynaklannı
tükettiği, boşaldığı itiraf
edilen Hazine'nin halen dış
memleketlerde 250 memunı
bulunmaktadır. Bunlardan
200'ü hiçbir ihtiyaç ve
hizmet gereği olmadan. dış
hizmetin gerektirdiği
özelliklen taşımadan tayin
edilmistir."
Mecfisde
tasarmta gidiyop
• ANKARA (ANKA) -
Başbakan Tansu Çiller'in
açıkladığı ekonomik
istikrar paketinden sonra
kamu kurum ve
kuruluşlanrun yanı sıra
Meclis'te de tasarrufa
gidiliyor.
TBMM Başkanvekili
Kamer Genç, yaptığı
açıklamada bu hafta içinde
Meclis Başkanlık
Divanı'nın toplanarak
tasaiTufönlemlerini
görüşeceğini bildirdi.
Kamer Genç. toplantıda,
Meclis'teki fazla personelin
tasfıyesi, araçlarda benzin
kullanımının sınırlanması,
telefon görüşmelerine
kısıtlama getirilmesi gibi
tasarrufönerilerinde
bulunacağını belirtti.
DYP de kemer
sıkıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Uygulamaya
koydugu ekonomik istikrar
tedbirleri çerçevesinde,
vatandaştan özveri isteyen
Başbakan Tansu Çiller, DYP
yöneücilerine de "kemerleri
sıkın" talimatı verdi. Alınan bu
karara, Genel Başkan
Yardımcısı SümerOral'ın
karşıçıktığı ve "Personel
atmak iktidar partisine
yakışmaz" dediği öğrenildi.
CHP Gençlik Kollan son Başkanı Belovacıklı üçpartinin birbirine güvenmediğini söyledi
'Barışıksoldahayat var'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Gençlik Kollan'nın son Genel
Başkanı Hasan Betovacıklı. "Solda ha-
yat var, ama barışık ve bütünleşik solda
hayat var" dedi.
SHP- DSP ve CHP'nin birbirlerine
güven duymadığı ve barışık olmadığı
gibi, halkın da bu partilere son seçimle-
re güven duymadığını, onlarla ban-
şmadığını dile getiren Belovacıklı, son
seçimlerle ilgili değerlendirmelerini ya-
parken, bazı rakamsal örnekler verdi:
"1989 yerel seçünlerinde SHP ve
DSP'nin toplam oyu 8 milyon 353 bin
767'dir. 1994 yerel seçimlerinde ise,
SHP, CHP ve DSP'nin oy toplamı 7
milyon 450 bin 9I9'dur. 902 bin 848 sec-
men, bu seçimlerde bunlardan hiçbirine
oy vermemiştir. Ayrıca, 1989'dan 1994'e
kadar 4 milyon 768 bin 575 seçmen artışı ol-
muştur. SH P, CHP ve DSP bu artan oylar-
dan da hiç alamamtştır.
Diğer bir yönüyle, DSP. kendini sosyal
demokrat kabul etmiyor ve DSP'nin aldığı
oyları bu değerlendirmenin dışında tutar-
sâk; SHP, 1989 seçimlerinde 6 milyon 354
bin 888 oy almıştır. 27 mart seçimlerine sol-
da, SHP "ile CHP ayn ayn katılmıştır.
O halde, SHP 3 milyon 730 bin 95 oj
almtş, CHP ise 1 milyon 286 bin 622 oy ala-
bilmiştir. Her iki sol partinin toplam oyu 5
milyon 16 bin 715'tir. 1989 seçimlerine göre
toplam oylan 1 milyon 338 bin 173 düşmüş-
tür,"
RP ve MHP'nin oyları
Belovaaklı, bu eksilen oylann da, çok az
bir kısmının DSP'ye gitmiş olduğu kabul
edilse bile. sol partilerin, bu seçimlerde
Prof. Cündcıy:
yeni seçmen oyu alamadıklannı vurguladı
ve "CHPnin, SHPden almış olduğu oylar,
övünç kaynağı olamaz. RP, 2 milyonun üze-
rinde, MHP bir milyonun ûzerinde yeni oy
almıştır" dedi.
Belovacıkb. şu görüşlere yer verdi:
"Sol partiler, neden bu somıçları almıştır?
Hepsinin adayları, nitelikli >e dürüst kişiler-
den oluşturulmuştu. Türkiye için iddialı po-
litikaları vardı. Her üç partinin liderleri de
nitelikli >e yetenekli kişilerdi. O halde, so-
run ne idi?
Türkiye'nin sol seçmeni üç sol partiyi
taşımazdı ve taşıyamadı. Bu partilerden,
SHP dışında kalan her iki parti sosyal de-
mokrat ve demokratik sol politikaları, Tür-
kiye'nin shaset gündemine oturtamadı.
SHP'nin de oturtmasına büyük engel teşkil
ettiler. SürekU SHPye sald'ırdüar, SHP ye
saldıran medya yorumcularına alkış tuttu-
lar. Halkın önünde sosyal demokrat politi-
kayı yıprattılar, hıpraladılar. Yeni seçm-
lenlerİe birlikte eski seçmenierinin de ilgisi-
ni değil. tepkisini seçtiler. Türkiye'de, bi-
rinci parti olma yerine, solda birinci ol-
manın kavgası içine girdiler. Çünkü, Türki-
ye'de birinci olmaları, seçmen potansiyeli
yönünden mümkün değildi."
Üç sol parti, banş ve bütünleşik olmaz-
sa, Türkiye'nin siyasal gündeminin önüne
sosyal demokrat politikalann çıkanlama-
yacağını savunan Belovaaklı, sözlerini
şöyle tamamladı:
"SHP ve CHP, ülkenin önemli bir so-
runu için bir tavır koyması gerekirken, aca-
ba Ecevit veya SHP, bundan puan kazanır
mı? Vey a, çarpıtılır da, zarar görürsek gibi
endi.se ve kuşkular cesaretli politikaların
önünü keser. Cesaretli ve güçlü olmaksızın,
cesaretli potitika yapılamaz. E»et, solda
hayat var, ama barışık ve bütünleşik solda
hayat >ardır."
DSP lideri, solda birlik konusunda baskı yapıldıkça içine kapandığını söyledi
Ecevit: Biraz daha düşünmelîyim
DSP lideri Ecevit
• SHP Genel Başkan Yardımcısı
Cevdet Selvi: Solda birlik üst düzeyde
olmazsa, alt kademede mümkün
olacaktır..
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit, solda birlik konusunda,
"Biraz daha dtişünme ihtiy acındayım" dedi.
SHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi de.
solda birliğjn üst düzeyde olmazsa. alt
kademede gerçekleşeceğini söyledi.
DSP lideri Ecevit. dün solda birlik konusunda
bir soruyu yanıtlarken. "Bu konuda baskı
yapıldıkça, daha çok içime kapanıyorum. Biraz
daha düşünme ihtiy acındayım" karşılığım verdi.
SHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet
Selvi de. solda birliğin. pazarlık aşamasını
çoktan geçtiğini dile getirerek. "Türkiye'de
yaşanan gerçekler dikkate alınarak; özveri,
sözde değil, hayata geçirilerek, birliğin
sağlanmasının zorunlu ve kaçınıhnaz olduğunu
herkes bilerek biraraya gelmelidir" dedi.
Cevdet SeKi. birliğin üst düzevde
gerçekleşmemesi halinde. daha alt
kademelerde gündeme geleceğini aktardı ve
"Böylece, geniş halk kitleleri ile demokratik
örgütlerle bütünleşmek mümkün olacaktır.
Parlamentoda da y apılabilir millervekilleriy le
birlikte, partilerde de alt düzeyde toplanılabilir"
diye konuştu.
Soldave
demokratik
sağda
birlik
gerekli
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara Hukuk
Fakültesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Metin
Günday. kesinkes solda ve
demokratik sağda birliği
savunduğunu belirtti.
Bosna'daki olaylan bahane
ederek, şeriat özlemcilerinin
önceki gün yaptıklan
gösterilere değinen Günday,
devletin tarafsızhğını
yitirdiğini ileri sürerek, şöyle
konuştu:
"Memurlar, memur sendikası
istedikleri için sokağa
çıktıklarında, Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu'na göre izin
almmadığı gerekçesiyle, kendi
memurunun üzerine en
acımasız bir şekilde giren
de\letin, bir başka bahaneyle
y apılan izinsiz bir yüriiy üş
karşısında \ermediği taviz
kalmamıştır. Birleşmiş
Milletler'in bayrağını
indirmişlerdir, devlet, eli kolu
bağlı seyretmiştir bunları.
Korkunç bir şey." Günday,
son günlerde yükselen
anti-laik akımlara ya da
şeriat özlemlerine karşı.
sosyal demokrat solun ve
demokratik sağın tek çatı
altında birliğinin Türkiye'nin
en önemli ve güncel soruna
halinegeldiğini ifadeetti.
Günday. "Aksi takdirdc.
beiediye seçimlerinde gördük.
Toplumun yüzde 18'ndenoy
alan ve ancak işte bu kadar
desteğe sahip olan bir siyasal
akım, bir toplumun yüzde
80'nini yönetir hale gelir. Bu
açıdan, birlik, bugünün
TürkijesTnin gündeminde
birinci maddedir."
GUNDUZ GOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Bir Yıldönümü
Topkapı Sarayı Müzesi'nin kuruluşunun yetmişinci yı-
lındayız. 1924 yılında çıkarılan bir yasa ile Saray müze
olmuştu. Köktendincilerin durumu tersine çevirmek için
yanıp tutuştuklarını kestiriyorum. Ama o zaman bir de
padişah gerekecektir. Onların "Onu da buluruz, yavaş
yavaş" diye düşündüklerini biliyorum.
II. Mehmed istanbul'u aldıktan sonra Beyazıt'ta (bu-
gün üniversitenin bulunduğu yerde) bir saray yaptırmış-
tı. Nasıl bir yapıydı bu, bilmiyoruz. Az sonra, Haliç'e, Bo-
ğaz'a ve Marmara Denizi'ne bakan tepe ûzerinde yeni
bir sarayın yapımına başlandı. Yer çok genişti, yedi
kapısı vardı. Yedi tepeli kentte yedı kapılı bir saray. Bizde
"yedi" sözcüğünün gizemli bir anlamı da vardır. Bu sa-
rayın ilk adı Saray-ı Cedit'tir. Kapılardan birin adı "Top-
kapı"olduğu için, sonradan Topkapı Sarayı denildi.
Sarayın yapımına 1461-1468 yıllarında başlandığı ve
yapının 1478 yılında bittiği sanılıyor. Nerdeyse her padi-
şah yeni bir yapı ekliyordu. Burada, karıları, çocukları ve
hizmetçileriyle 24 padişah oturmuştur. Savaşlarla gelen
utkuların admı taşır bu köşklerden bir kaçı: örneğin IV.
Murad'ın yaptırdığı Bağdat Kasrı ve Revan (Erivan) Kasrı
gibi. Son yapı, Marmara Denizi'nden bakıldığında görü-
nümü dolduran Mecidiye Köşkü'dür. 19. yüzyılm barok
bir yapıtı. Sonra Abdülmecid, Dolmabahçe Sarayı'nı
yaptırıp oraya geçince Topkapı Sarayı kapatıldı.
Bildiğime göre, bu padişahın annesı olan Valde Sul- .
tan "Oğlum Dolmabahçe Sarayı'na kestirmeden gitsin"
diye düşünerek, ilk Karaköy Köprüsü'nü yaptırmış.
Topkapı Sarayı Müzesi dünyanın en zengin müzele-
rinden biri sayılır.
Ben bu sarayı gezmeğe doyamamışımdır. Orada bul-
duğum huzuru başka yerde bulamam. En hoşuma giden
de, köşklerin geniş saçakları ve bunlardan çoğunun du-
varlarını süsleyen 16. yüzyıl çinileridir.
Yabancı tarihçiler, Topkapı Sarayı denilen bu geniş
mekândaki yapıların mimarlık açısından bir bütün oluş-
turmadığını yazarlar. Doğrudur, her padişah kendi keyfi-
ne ve elbette has mimarının beğenisine göre bir ekle-
mede bulunmuştur. Ama biz böylece Osmanlı mimarlık
anlayışındaki tarihsel değişiklikleri gözlemleme olana-
ğını bulmuşoluruz.
Içteki eleştirilerden biri de, bu küçük yapıların Osman-
lı görkemine ters düştüğünü belirten görüştür. Ben bu
görüşe hiçbir zaman katılmamışımdır. Evet, Topkapı Sa-
rayı'nı oluşturan köşkler büyük değildir; en büyüğü dört
odayı aşmaz. Ne çıkar! Büyüklük bu sanatın değer verdi-
ği öğelerden biri değildir. Ayrıca devletin görkemi ya-
nında bu sade yaşam biçimi çok düşündürücü bir karşı-
laştırmaya yol açar.
Bir arkadaşım, bana, "Bir de Versailles'ı düşün" de-
mişti. Düşünmez olur muyum? Ama Fransız kralının ya-
şamı ile padişahın yaşamı birbirine hiç benzemiyordu.
XIV. Louis, Versaillesda sadece ailesi ile baş başa otur-
muyordu. Fransa'nın birçok senyörünü de orada konuk-
luyordu. O senyörler de aileleri, hizmetçi ve uşakları ile
gelmiş oluyorlardı. Akşam sofralarmın kalabalığı bun-
dan kaynaklanıyordu.
Padişah ise tek başına yemek yer, müzik ve şiir dinler,
sonra yatağına çekilirdi. Bu durumda büyük salona ge-
rek olmadığı gibi, fazla odayı da kullanamazdı. Dolma-
bahçe Sarayı, Osmanlı saray yaşamının tarihe karıştığı-
nı gösteren bir belgedir. (Jnutmayalım ki II. Mahmud ve
Abdülmecid pantolon giymişlerdir, pantolonla minder-
de bağdaş kurulmaz.
ÜNİVERSİTEYE HAZIRUK
SINAVADpÇRU:
v 'v V' v' v
T0RKÇE:17
1) İlk bakışta, koskoca Descartes'ı a-
zımsamak insana aykın geliyor.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu
aşağtdakilerden hangisiyle gide-
riîebilir?
A) "İlk bakışta" sozü atılarak
B) "aykın" sözcüğünden sonra "gi-
bi" sözcüğü eklenerek
C) "azımsamak" sözcüğü yerine
"küçümsemek" getirilerek
D) "İnsana" sözcüğü yerine "bize
getirilerek
E)
2) Eliniçocuğun başına götürdüveya-
vaşça okşadı.
Bu cümledeki anlatım bozuklu-
ğunun nedeni aşağıdakilerden
hangisinde doğru olarak belirn'l-
mistir?
A) Ikinci cümlecikte nesne eksikliği
vardır.
B) İki cümlecikte de özne eksikliği
vardır.
C) Yüklemlerde çatı uyumu yoktur.
D) Yüklemlerde kip uyumu yoktur.
E) İlk cümlecikte gereksiz tümleç
kullanılmıştır.
3) Pek zarif giyinen, çatal bıçağı bece-
riyle kullanan bir insan da kusursuz
ilkel olabilir.
Bu cümledeki bir sözün yerinde
kullanılmamasından doğan anla-
tım bozukluğu aşağıdaki değişik-
Hklerden hangisiyle giderilebilir?
A) "kusursuz" sözcüğü yerine "tam
anlamıyla" sözü getirilerek
B) "pek" sözcüğü atılarak
C) "beceriyle" yerine "güzel" söz-
cüğü getirilerek
D) "bir insan da" sözü atılarak
E) "çatal" sözcüğüne "-f eki ekle-
nerek
4) Kimi çeviri ve tercümeler de dil yan-
lışlanyladolu.
Bu cümledeki anlatım bozuklu-
ğunun benzeri aşağıdakilerden
hangisinde voktur?
A) Bağımsızlık ve istiklalimizi koru-
mak zorundayız.
B) Birlik ve beraberjik içinde yasa-
mayı öğrenmeliyiz.
C) Bunlann tahrik ve kışkırtma so-
nucunda olduğunu bifiyor musu-
nuz?
D) Bu yaşlı adam, fazilet ve erdem
sahibiydi.
E) Bilgi ye becerisini iyi yönde kulla-
nan insan üstündür.
5) Aşağıdakilerden hangisi dil ve an-
latm yönünden yanlıştır?
A) Sınav sonuçlan inceleniyor, de-
ğertendiriliyordu.
B) Sınav salonunun önünde kimi
konuşuyor, kimi gazete okuyor-
du.
C) Yann koyup gidecekleri şu dün-
yayı seviyor, bırakmak istemı-
yorlardı.
D) Kitaplan teker teker alıyor, rafa
yerleştiriyordu.
E) Kapının önüne önce su serpiyor,
sonra süpürüyordu.
6) Buna karşılık aynı kitap bir başka o-
kurun içini daraltır, sıkıntı verir.
Bu cümledeki anlatım bozuklu-
ğunu giderrnek için aşağıdaki
değişikliklerin hangisi yapılmalı-
dır?
A) "bir" sözcüğünü "başka" sözcü-
ğünden sonra kullanmalı
B) "daraltır" sözcüğünden sonra
"ona" sözcüğü getirilmeli
C) "içini" sözcüğü yerine "ruhunu"
sözcüğü kullanılmalı
D) "daraltır" sözcüğü yerine "daral-
tıp" sözcüğü kullanılmalı
E) "verir" sözcüğü yerine "getirir"
sözcüğü kullanılmalı
7) Efler isterseniz. kısaca bildiklerimi
1 2 3 4
anlatavım.
5
Bu cümledeki anlatım bozukluğu
aşağıdaki değişiklikierden han-
gisi yapılırsa giderilebilir?
A) 1,2'den sonra getirilirse
B) 3 başa getirilirse
C) 3,4'ten sonra getirilirse
D) 2,3'ten sonra getirilirse
E) 2,4'ten sonra getirilirse
8) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Dedem bize masal anlatır, biz de
onu zevkle dinlerdik.
B) Şiirierini içine doğduğu gibi ya-
zar, onlarda değişiklik yapmaz-
dı.
C) Hep birlikte sofraya oturur, kah-
valtı ederdik.
D) Gece, geç saatte eye gelir, sa-
bah da erken giderdi.
E) Sorunlanmızı dinler, onlara çö-
züm bulmaya çalışırdı.
9) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Çatı katı, benim ve kardeşimin o-
dasıydı.
B) Sanatçılar ilgisizlikten değil, an-
laşılmamaktan yakınıriar.
C) Türk edebiyatında insan ve doğa
sevgisi çok işlenir.
D) Uzun cümlelerin de bir güzelliği
vardır.
E) Çocuklar, televizyon izlemeyi ki-
tap okumaya yeğliyorlar.
10) Her türiü baskı bizi yolumuzdan
döndürmeyecektir.
Bu cümledeki anlatım bozuklu-
ğunu gidermek için aşağıdaki
değişikliklerin hangisi yapılmalı-
dır?
A) "bizi" sözcüğü cümlenin başına
getirilmeli
B) "döndürmeyecektir" yerine "hiç-
bir" sözcüğü getirilmeli
C) "her türiü sözü yerine "hiçbir"
SÖZCÜÖ.Ü aetirilmeli
D) "baskı" sözcüğü yerine "işken-
ce" sözcüğü getirilmeli
E) "bizi" sözcüğünden sonra "asla"
sözcüğü getirilmeli
11) Istevene içki. istemevene oazoz
I II III IV
ikram edildi.
V
Bu cümledeki anlatım bozukluğu
hangi numarayla gösterilen söz-
cükten kaynaklanmaktadır?
A)l B)ll O) III D)IV E)V
12) O beni kandırmak için yalvanyor,
bense karşısında kılımı bile kıpır-
datmıyordum.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu
anlatım bozukluğunun benzeri a-
şağıdakilerden hangisinde var-
dır?
A) Bir yandan çalışıyor, bir yandan
da okuyordum.
B) Kuruyan çamaşırian topluyor, ü-
tüsünü yapıyordum.
C) Yolun kenanna çıkıyor, geçen a-
rabalara el kaldınyordum.
D) Konuyu uzun uzun anlatıyor,
ama ben anlamıyordum.
E) Söylenenleri anlamıyor, bu ne-
denle karşılık veremiyordum.
13) Sözcüklerin cümle içinde bulunma-
lan gereken yerden başka bir yerde
bulunması ya da bilinçli kullanılma-
ması, cümlenin iki türiü yorumlan-
masına neden olur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
böyle bir anlatım bozukluğu var-
dır?
A) Bu yıl, geçen yılki gibi öğretmen-
ler gününü sevinçle kutlayamı-
yoruz.
B) Insanlann her zaman arzuladık-
lan besin maddelerinin başında
çikolata geliyor.
C) Gerçek şuydu ki ikisi de takdir e-
diyoriardı birbirierini.
D) Yönetmen, bu yolla bir kentin
kültürel ve toplumsal dönüşü-
münü anlatıyor.
E) Özellekle büyük kentlerimizde
yaşayanlann, günün sekiz saati-
ni boşa geçirdiği sanılıyor.
14) İçinde gereksiz sözcükler bulun-
mayan bir cümle daha etkili ye i-
nandıncı olur. Bir sözün gereksizliği
ise çıkanldığı zaman anlamda bir
değişme ya da anlatımda bir bo-
zükluk olmamasıyla anlaşılır.
Buna göre aşağıdaki cümlelerin
hangisinde gereksiz sözcük kul-
lanımı yoktur?
A) Saldırganlık, sanıyorum ki ilkelli-
ğin göstergesi olsa gerek.
B) Bu uygunsuz suçlan işlediğini
kabul ediyor.
C) Olaylann tahrik edici kışkırtmay-
la geliştiği saptanmıştır.
D) Aşı, hastalıklara karşı Önleyici bir
tedbirdir.
E) Deniz suyundan tuzu ayırarak,
kullanım suyu elde edilecekmiş.
ler birbırlerinin yerine kullanıldığın-
da da anlatım bozukluğu olur.
Buna göre aşağıdaki cümlelerin
hangisinde "uygulanmak" sözcü-
ğü yanlış kullanılmıştır?
A) Bu film 'Evin Konuklan' adlı ro-
mandan sinemaya uygulandı.
B) Bu aşı önce bir grup fareye uy-
gulanacakmış.
C) Yeni program, tüm ilkokullarda
uygulanıyor.
D) Düşünce güzeldi; ancak uygula-
ması kolay olmayacaktı.
E) Bu karann uygulanacağını hepi-
miz biliyorduk.
16) Kimi sözcüklerin anlamında bir o-
lumluluk vardır. Bu tür sözcükleri o-
lumsuz anlamda kullanmak dil yan-
lışlığına yol açar.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
boyle bir dil yanlışlığı vardır?
A) Boğazlardaki denetimsizliğin
sürmesi ve yeterii güvenlik ön-
lemlerinin alınmaması her an için
yeni bir kazanın olabileceğini
gösteriyor.
B) Ne çıkmasında ne sürrnesinde
ne de yönetiminde hiçbir katkısı
• olmayan insanlann dramlan sa-
vaşı daha da ürkütücü kılar.
C) Toplumsal bir umursamazlık,
tüm değerierimizin yıpranması-
na yol açıyor.
D) Halkımızın sağduyusu her şeyi
yerine oturtuyor, yanlışlar da
doğrular da en sağlıklı biçimde
değeriendiriliyor.
E) Insanoğlu kendi eliyle yontup bi-
çim verdiği putlara tapmaya
başladı.
17) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir sözün yanlış yerde kullanımı
anlatm bozukluğuna yol açmış-
tır?
A) Bunun da aifeye ve çocuğa ne
kadar yarar sağlayacağı ortada.
B) Insanlar var güçleriyle yasadıkla-
n dünyayı kirietiyoriar.
C) Birden, karanlığı ustura gibi ya-
ran beyaz bir şimşek parladı.
D) Sıcaklar arttıkça serin yerler ara-
mak doğal bir gereksinme olu-
yor.
E) îrenin gürültüsünden ürken gü-
vercinler birden havalandılar.
18) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu parayla geçinilmez.
B) Kötü habere sevinilmez.
C) Çocuğa hemen öfkelenilmez.
D) Herkesten yardım istenilmez.
E) Güçsüz olana dokunulmaz.
19) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Odanın içinde öfkeli öfkeli dola-
nıyordu.
B) Bütün nefretini yüzüne karşı hay-
kırmıştı.
C) Kardeşimin ihban sayesinde ce-
zalandınlmıştım.
D) Bakışlannda, kurbanlık koyunla-
nn gözlerindeki korku vardı.
E) Hıncını doğrudan doğruya alamı-
yor, olmadık , şeylerden huzur-
ÜNİVERSİTEYEHAZIRLIKSORl LAR1, tatmu Şahnm eşzüdünıünde İsa Deniz. SeUla lan/ıı
15) Aynı kökten türetilmelerine karşın
anlamlan apayn olan kimi sözcük-
Güler Özlan Hiheyın 4rayıcı dan ulıışan vavın kıınılıı wnımhıluğımJa uzman öğretnıenler kadrosu tarafmdan hazırlanmakıadır.
suzlukçıkanyordu.
20) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Çoğunluğunu kadınlardan ve ço-
cuklardan olusan sivil halkın öl-
dürülmesi tepki yarattı.
B) Yazar, başlangıçta bir tarihsel ve
toplumsal kesit vermek istemiş.
C) Bunun için anılara yaslanmayı
yeterii bulmamış.
D) Rahat yasamak istiyorsan, olan-
lara seyirci kalacaksın.
E) İnsan, bu yıiışıklığın altında yatan
kötülüğü sezmiyor değil.
21) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) ölmüşüz de üstümüze ağıt ya-
kan yok.
B) Daha yeni konaklamışlardı ki Ö-
tekiler yetiştiler.
C) Bundan böyle yalnızca halkın
özlemlerini, haklannı savuna-
caktık.
D) Ellerini yanına sıkı sıkı yapıştır-
mış, kıpırdamadan duruyordu.
E) Bunlann da sanatı, sanatçıyı etki-
lememesi olanaksız.
22) Yeni öğretmenleri, kendilerine eski-
si kadar ilgi göstemniyordu.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu
aşağıdakilerden hangisiyle gide-
rilebilir?
A) "kendilerine" sözcüğünü cümle-
nin başına alarak
B) "göstermiyordu, yerine "göste-
remiyordu" sözcüğü getirilerek
O) "eskisi" yerine "eski öğretmenle-
ri" sözü getirilerek
D) "ilgi" yerine "yakınlık" sözcüğü
getirilerek
E) "kendilerine" yerine "onlara"
sözcüğü getirilerek
23) Ailesine sürünen bu kara leke, en
çok kendisine acı vermişti.
Bu cümledeki anlatm bozukluğu
aşağıdakilerden hangisiyle gide-
rilebilir?
A) "sürünen" yerine "sürülen" söz-
cüğü getirilerek
B) "kara" yerine "kötü" sözcüğü ge-
tirilerek
C) "en çok" sözü "kendisine" söz-
cüğünden sonra kullanılarak
D) "bu" sözcüğü atılarak
E) "acı vermişti" yerine "üzmüştü"
getirilerek
24) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
anlatım bozukluğu yoktur?
A) Ben insanı hem sever hem güve-
nirim.
B) Bize bakan, sevgisini esirgeme-
yen bu insan artık yoktu.
C) Çocuğu kolundan yakalayıp ok-
kalı bir tokat indirdi.
D) Uykusunu gelince elindeki kitabı
kapattı, sehpaya koydu.
E) Uzaktan arabayı gördü, durması
için sürücüye işaret etti.
25) Bu yaşlı adamın, bir çocuk kadar
safbakışlan vardı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu a-
şağıdakilerden hangisiyle giderile-
bilir?
A) "çocuk" yerine "çocuğunki" söz-
cüğü getirilmeli
B) "kadar" yerine "gibi" sözcüğü
getirilmeli
C) "bir" sözcüğü atılmalı
D) "adamın" yerine "adamda" söz-
cüğü getirilmeli
E) "bir çocuk kadar" sözü cümlenin
başına getirilmeli
26) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
anlatım bozukluğu yoktur?
A) Sepetten bir elma aidı ve ısıra ısı-
rayedi.
B) Raftan bir kitap çekti ve çocuğa
uzattı.
C) Cebinden para çıkardı ve arka- .
daşına verdi.
D) Bakkaldan gazete aldı ve oku-
maya başladı.
E) Birden adam sendeledi ve yere '
düştü.
27) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
gereksiz bir sözcük vardır?
A) Cimri, gerekli ihtiyaçlan için bile
para harcamayandır.
B) Cana yakın, akıllı biroğlu vardı.
C) önceleri bu vahşi insanlara, bu
dağlara alışamamıştı.
D) Tüm yaşamı boyunca sevgi ne-
dir bilmemişti.
E) Hiç anlamadığım bir şey de mü-
zede fotoğraf çekme yasağıdır.
28) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
anlatm bozukluğu yoktur?
A) Burayı zor bulabildiniz mi?
B) Yine aptal şakalanndan birini ya-
pıyor.
C) Politikaya gireceğim demesi,
başkan olacağı demek değildir.
D) Bizi arkadaşınatanıştınr mısın?
E) Bu ufak tefek kızcağız, evin bü-
tün işini görüyordu.
29) (I) Bir şair başkalannın şiirjerinde
geçen sözcükleri kullanabilir. fll)
Aynca başka şiirterin konulannı, dü-
şüncelerini de işleyebilir. (III) Ama
bu özellik onu taklrtçi yahut değer-
sİ2 saymayı gerektirmez. (IV) Yeter
ki bu kullanış ve işleyişte başkala-
nndan aynlabilsin. (V) Başkalann-
dan aldıklarına kendi kişiliğinin
damgasını basabilsin. (VI) Onlan
ayn bir görüş, biçim ve yöntemle
kullanabilsin.
Yukandaki numaralanmış cüm-
lelerin hangisinde "O" zamirini
kullanmak tüm parça için gerekli-
dir?
A) II. B)lll. C)IV. D)V. E)VI.
30) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Herkes, daha anlamlı ve güzel bir
dünya için çalışmalı.
B) Akşama doğru yağan kar ve fırt-
na dindi.
C) Babam bir dev kadar kocaman
ve kuvvetliydi.
D) Bunlar bize aykın düşünceler ve
davranışlardı.
H) Köyün suyu alabildiğine berrak
ve soğuktu.
• Ytuutlan 13. Sayfada