Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27MART1994PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
GÜNDEMDEKİ SANATÇI TVRGVTÇEVIKER
ONAT KUTLAR
Güldikenin bir "Güldiken Günlüğü" yer alıyor.
Bir konuşmamızda bana, "Ben yıl-
lardır günlük tutanm" demişti. Biyog-
rafilere meraklı benim gibi biri için
son derece çekici bir sözdii bu. O gün
bugün Turgut Çeviker'in günlükleri-
nimerakediyorum. l7Temmuz 1993
tarihini taşıyan günlüğünde, şunlan
yazıyor Çeviker:
"Gfildiken Günlüğü'ne karar ver-
mek kolay olmadı. Yıllardır sergi ve al-
bümler için o kadar çok tanıtma ve
eieştiri yaztsı yazdım ki, yonıldum.
bıktım. Bu ve başka nedenlerden dola-
yı dergi ve gazetelerden koptum. Yapı-
lan iş, kişiye bir şeyler katmamaya
başlıyorsa kişi, yaptığı işi bir öncekine
göre ileri götüremiyorsa. sürdürmcnin
bir alemi yoktur di\c diişünü>onım.
Bir zorunluluk olmadıkça bu bö> le ola-
cak.
Güldiken, ilgi alanına giren yayınlar
üzerine tanıtma, eieştiri ve incelcme
Akşamüzeri Sahaf Müteferrika'ya
telefon ettim. Turgut'un ev telefonu-
nu öğrenmek için. Lütfi Bey çıktı, bi-
raz şaşırmış bir sesle, "Şiindi çıktı"
dedi. sonra da numarayı verdi. Ak-
şam eve geç döndüm. Bu nedenle ra-
hatsız etmek ıstemedim. Sabahleyin
erken saattearadım Turgut'u. "Aca-
ba" dedim, "bugünkü buluşmamızı
öğleden sonraya aktarabilir miyiz?"
"Elbette" dedi Turgut. sonra biraz
duraklayarak kuşkulu bir sesle "Me-
rak ettim abi, dün akşamüsrü benim
Sahaf Müteferrika'ya uğradığımı
nasıl öğrenip oradan aradın?" Gül-
düm. "Gizemli bir olay gibi, değil mi7
Oysa çok basit. Senin Çarşamba kita-
bının iç kapağına baktım. Orada ya-
yıncının telefonu var. Senin numaranı
almak istedim. Yalnızca bu..."
Yazar. araştırmacı, karikatür ta-
rihçisi. kent yazmanı Turgut Çeviker'-
le ilişkilerimiz. şimdi geriye doğru
baküğımda hep gizemli bir
sis perdesi arkasında sanki.
Onun yüzünü. ilk kez karşı-
laştığımız Sinematek salon-
lanndan haürlıyorum.
Daha sonra Yeşilçam'da
asisan olarak çalıştığı yıilar-
dan. Herhalde birkaç kez
karşılaşmış olmalıyız. Ama
çekingen. scssiz, kendini ça-
buk ele vermeyen tavn ne-
deniyJe üzerimde pek bir iz
bırakmamış.
İlk kez, Yavuz özkan'la
birlikte Levent'teki bürom-
da beni ziyarete geldiklerin-
de ciddi olarak dikkatimi
çekmişti. Hafif gülümseyen
yüzü, gözlüklerinin ardına
saklanmış dikkatli ve mavi
gözleri ile bu genç adamın
arkada, aysberg gibi zengin
ve büvük bir birikimi sak-
ladığım düşünmüştüm.
Böyle bir izlenim edinmem-
de sanınm yanında getirdiği
birkaç kitabın da etkisi ol-
muştu. Bu üç kitabın biri bir
tarih. öbür ikisi ise monog-
rafilerdi ve hepsi Türk kari-
katür tarihinin ilk yıllanna
aitti: "Gelişim Sürecinde
Türk Karikatürü", "Nişan
Berberyan", "Terakki Ede-
lim Beyler" ve "Ali Fuat
Bey: Osmanlı Tokadı".
Hepsi de Adam Yayınlan
tarafından bastınlmış, gûzel
baskılı, titiz hanrlanmış,
büyük emek ürünü yapıtlar-
dı.
Dedim ki kendi kendime,
"Bu çocukta iş var!" Seyrek
görüşmelere karşın önem
verilcn. güzel bir dostluk
oluştu aramızda.
Bu nedenle geçcn yıl, bir
bahar günü koltuğunun
altında "GüWiken"in ilk
sayısıyla çıkageldiğinde hiç
şaşırmadım. Gül-Diken
{arada bir bağlama çizgisi
var), bence Türkiye'de
çıkan sanat dergilerinin en
güzellerinden, en iyilerinden
biriydi. Alt başlığında dile getirilen yazılanna yer vermek durumunda. Bu
"IMizah Kültürü Dergisi" açıkla- bağlamda karikatür albümleri de beni
• Gül-Diken,bence
içeriği, biçimi, yazarlannın
ve Konulannın seçimiyle
Türkiye'de çıkan
sanat dergilerinin en
güzellennden, en
iyilerinden biriydi.
zarlan, karikatüristlerkonusunda de-
ğil. Sıvas olaylanndan, yitirdiğimiz
sanatçılara kadar çok çeşitli konular-
da gözlemcı. titiz bir aydının izlenim-
lerini öğrenmek istcrseniz, Turgut
Çeviker'in dcrgisini almalısınız.
Bıktım. yoruldum dediğine bakma-
>ın. Turgut Çeviker. bıkıp usanmak
bilmeyen bir araştırmacı. Geçen yıl-
larda biryandan paha biçilmez bir re-
ferans kitabı olmaya aday "Gelişini
Sürecinde Türk Karikatürü" tarihinin
da da son derece ilginç bilgiler edi-
niyorsunuz.
Çünkü mizah, hep söylendiği gibi.
gerçeğin en parlak aynalanndan biri-
dir.
Yazımın başında "gizemli" sözcü-
ğünü kullandım Çeviker için. Buna
inanıyorum. Çünkü onun kişiliğinde
hep beni şaşırtan, keşfettiğimde se-
vindiğim yönler var. Birkaç ay önce
gene öyle oldu. Haftanın hangi gü-
nüydü hatırlamıyorum. belki espri ol-
sun diye bir çarşamba günü sessizce
süzüldü odama ve masamın üstüne
bir kitap bırakıp gitti:
"Çarşamba Kitabı".
Kalın, kocaman bir kitaptı. Turgut
Çeviker'in mizahla ilişkisi nedeniyle
bu kitabın da mizah ve karikatürle il-
gisi olduğunu sandım.
Ama akşam evde kanştırmaya baş-
layınca çok şaşırdım. Kitabın mizah-
la falan ilgisi yoktu. Düpedüz, Sam-
Y
azar, araştırmacı, karikatür tarihçisi, kent yazmanı Turgut
Çeviker'le ilişkilerimiz, hep gizemli bir sis perdesi arkasında sanki.
ilk kez dikkatimi çektiğinde, hafif gülümseyen yüzü, gözlüklerinin
ardına saklanmış dikkatli ve mavi gözleri ile bu genç adamın arkada,
aysberg gibi zengin ve büyük birikim sakladığını düşünmüştüm.
masının çok ötesinde. içeriği. biçimi.
yazarlannın ve konulannın seçimiyle,
ömeklerine gelişmiş ülkelerde rast-
ladığımız seçkin sanat-edebiyat dergi-
lerini hatırlatıyordu. Sevgili Bülent
Eriunen'in nefis kapağı. grafik düzen-
!eme. mizah dünyamızın, yazın
alanımızın en önde gelen isimleri ve
en önemlisi ciddi bir tematik tu-
taHılık.
Bıkmak bilmeyen araştırmacı
Gül-Diken, yakınlarda üçüncü sa-
yısına ulaştı. Son sayısını almadınızsa
biyük bir eksikliğiniz var. Orada,
başka bir çok harika yazı ve desenin
yanı sıra Ferit Öngören'in doyulmaz
br deseni ve Ferit Edgüyle Yüksel
Adanınmektuplaşmalarını bulacak-
sımz.
Bu üçüncü sayıda Turgut Çeviker'-
ilgilendiriyor. Yukardaki gerekçem
nedenivle tümüvle ilgisiz kalamay aca-
ğunı anladım.
Bu noktada, sıkıldığmı yazı türünün
dışına çıkarak bu işi v apmav ı günlükle
deneyebilirdim. Tümüyle izlenimlere
yasianan, kalıpların dışına çıkarak
yazmak, yazmamaktan daha doğru
geldi bana. Üstelik hiç de > abancı ol-
madığım bir tür, günlük. 1968-84
yıllan arasında gûnlük tuttum.
Günlük okumayı da yazmayı da se-
verim. Oktay Akbal'ı lise villarında
okudum. Bu aJanın öbür ustalannı da:
Buynıkçu, L'jar, Berk, Birsel, Süreya
ve Naei. Fethi Naci ile Cemal Süreja
hepsinden farklı. İlki tümüyle eleştiri-
ve bağiı. ikincisi ise tümü> le izlenimsel
ve şiirsel notlar. Güldiken Günlüğü. bu
ikLsinin kaynaştığı bir günlük »la-
cak..."
Öyle de olmuş. Yalnızca mizah ya-
yeni ciltlerini çıkanrken öbür yandan
da gene hepsi birbirinden çarpıcı mo-
nografilerinı sürdürüvor: "Tanzimat-
İmzasız Karikatürler Albûmü", "Bu-
run-Abdülhamit Karikatürleri Antolo-
jisi". "Cemil Cem-Silah ve Meşale",
"Halit Naci-Karagöz'ün Gör Dediği",
••Ramiz Gökçe-Gir Kapanıyorum",
"Ahmet Rıfkı-Karşı", geçen yüzyıl so-
nuvla bu >uz>ıl başının karikatür ve
mizah alanlannda yapılmış müthiş
bir kazının sadece birkaç eşsiz bulun-
tusu.
Çarşamba Kitabı
Bu kitaplan ve İstanbul Büvükşe-
hir Belediyesi'nin yayımladiHi aene
Turgut Çevikere ait "1908 İbret Al-
bümü"nü incelediğınizde sadece mi-
zah ve çizgi tarihimizin öncülerini
tanımakla kalmıyorsunuz. aynı za-
manda başta Abdülhamit dönemi ol-
mak üzere yakın tarihimiz konusun-
sun'un Çarşamba ilçesi üstüne hazır-
lanmış dörtbaşı mamur bir çalışma.
Kasabanın coğrafyası, tarihi. kültü-
rü, mimari yapılan. yaşam biçimleri.
renkli kişilıkleri. sanatı, belgeleri üs-
tüne harika bir araştırma.
Bir İyonya sitesini anlatır gibi,
küçük bir çağdaş kenti anlatıyordu
kitap. Bir yandan. pek hoş bir ironiyle
Hüseyin Baş'ın bana anlaıtığı Bafra
öykülerini hatırladım bu kitabı okur-
ken. bir yandan da Sina Akşin'ın söz-
lerini: "Osmanlı İmparatorluğu, altı
yüz yıl süreyle göçebe kavimlerden
yerleşik köyiüler yaratmaya çabştı.
Cumhuriyet ise >etmiş yıl süreyle köy-
lülerden kentliler yaratmaya." Turgut
Çeviker, Çarşamba Kitabı'nda bir
küçük Cumhuriyet kentini anlatıyor-
du.
Balolan, danslan, okullan, eğitimi,
halkevleri. sinema ve tiyatrolan, folk-
loru. yemek kültürü. yayınlan ile bir
küçük kent yaşamı.
Şimdi zaman zaman İstanbul'un
bile bir büyük köy olduğunu düşünü-
yonız.
Turgut Çeviker'e soruyorum: "Ni-
çin Çarşamba."
Gülümsüyor: "Çünkü orada doğ-
dum. 1950 yıiında. Ailem hem anne
hem baba tarafından Gürcü asıllı. Çar-
şamba Cumhuriyet öncesinde bir bü-
yük köydü. Cumhurijet'Ie birlikte
Çarşambalılar \atandaş kimliğine gi-
rip kentli oldular. 1970 sonrasında ise
bmük göç dalgaları bu kimliği yok et-
ti. Ben orada hem Çarşamba'nm hem
de kendi yaşamımın en güzel yıllarını
geçirdim. Babam, çok sevilen bir in-
sandı. Beni de kardeşlerimi de okuma-
ya, kültürel konularla ilgilenmeye yü-
reklendiren odur. Çarşamba \e orada
geçen çocukluk, aynı zamanda bana
bir doğa cennetini hatıriatır. Meyve
bahçeleri ve ırmak, Yeşilırmak. Doğa
cömert ve temizdi." Sonra İstanbul.
Sinema dünyasında bir-
kaç yıl süren çıraklık,
asistanlık. Biz de o sıra-
larda tanıştık. Daha
sonra Edebiyat Fakül-
tesi ve Dil Tarih. Tür-
koloji Bölümü.
"O zaman eski yazıyı
orada öğrendin..."
Gülümsüyor: "Evet
Çok işime yaradı. Çoğu-
nu eskiden topladığım
eski belgeleri okumak
için. Bende çocukluktan
beri vardı koieksiyon
merakı. Tren biletlerini,
kibrit kurularmı. puüan,
elime geçen her şeyi bi-
riktirirdim. Bugün de
öyle. En değersiz objele-
ri bile. Bir gün gelir on-
lann ne işe yaradıklarını
anlanz. Karikatürleri de
böyle biriktirir, sak-
lardım. Günfin birinde,
bu gazete ve dergi kesik-
lerinden oluşturduğum
karikatür ortnini anla-
mak istedim. Sanınm bu
alandaki araştır-
macılığım böyle doğdu.
Sonra da sürdü gitti..."
Turgut Çeviker dos-
tum. hâlâ beni şaşı-
rtmaya devam ediyor.
En son, elinde ince
bir dosya ile geldi. Başı-
Imaya hazır btröykftlit-
tabının müsveddeleriy-
di bunlar. Günlerdir
zevkle okuyorum.
Akıcı bir dille yazılmış,
. . kolay okunan, duyarlı,
(Fotoğraf: FILIZ KUTLAR) a y n ı zamanda özel bir
tadı olan öyküler bun-
lar. Ve hepsi de bir kent
üstüne. Sevgilimiz olan
hem çok gizemli hem
çok pasaklı hem de baş-
kalannın hayal bileede-
meyeceği kadar güzel
bir kent: İstanbul.
Umanm pek yakında
yayımlanacak bu güzel
öyküler. Bu nedenle,
sevgili dostum Turgut Çeviker için
yazdığım bu yazıvı. onun öykülerin-
den birindeki. "Kalbim, Yüzünle Dol-
sun" öyküsündeki şu cümlelerle bitir-
mek istiyorum:
"Tünel, İstanbuPda yaşadığımı du-
yumsatan ender yerlerden biri oldu
her zaman. O yüksek tavanlı 19.
yüzyıl vapısının serin atmosferine gir-
diğim an, önceki yüzyıla dönerim
sanki. Orada hep bir ?aman tüneli yol-
culuğunu yaşanm. Tünel Meydanı'na
çıktığunda bu düş, yoğunlaşarak süre-
cektir.
İstanbul, orada adeta kendini ftsıl-
dar bana.
Yine öyle oldu. Özellikle vapur yol-
culuklarında olduğu gibi içirnde du-
yumsadım İstanburu... Yıllar önceydi,
kısa bir ayrılık sonrası Tünel Mey-
danı'na çıktığımda, Ben artık bu ken-
te aitim' diye düşünmüştüm.
Bura\a her gelişimde o sözler. hep
martılar gibi geçer içimden..."
Jheodorakis
:
11 nisanda
tstanbuVda
Kûltür Servisi- İstanbul, önü-
^müıdeki hafta Yunanistan'dan
gelexk konuklara ev sahipliği
yapıcak. Yunanistan Radyo
Televizyon Orkestra ve Koro-
su, inlü besteci Mikis Theodo-
raks yönetiminde 11 nisan pa-
zarüsi günü saat 19.00'da mü-
ziksverlerin karşısmda olacak.
kanbul Filarmoni Derneği
korserleri çerçevesinde
Ata:ürk Kültür Merkezi'nde
gerEkleştırilecek konsere Ati-
na Devlet Operası solistlerin-
den Misa fkeutsi. Aleks.Papa-
dalu, Vang.Hacidimos ve
Fraıg.Vuçinos solist olarak
katiıyor.
1*5 kişiden oluşan topluluk,
proıramcia Mikis
Thexlorakis'in "Yedinci Sen-
fon"si ve "Fedra" film müzi-
ğinien bölümler seslendirecek.
N
unarustan Radyo Televiz-
yot Orkestra ve Korosu, 12 ni-
sar salı günü saat 19.00'da da
vercceği konserde ise Atina
De let Operası şefi Lukas Kari-
tine \önetırainde Beethoven'ın
"Dîkuzuncu Senfoni"sini ses-
leniirecek.
Namık Kemal Sankavak'm afış sergisi Talih Kuşu Sanat Galerisi'nde sürüyor
Afiş bir'kültür göstergesidir
9
ECE TEMELKURAN
ANKARA - Grafik sanatçısı Namık
Kemal Sankavak'ın Talih Kuşu Sanat
Galerisi'nde açtığı afış sergisiyle Anka-
ralılar. afış konusunu tartışmaya baş-
ladılar. Yerel seçimler nedeniyle. her
kentte olduğu gibi Ankara'da da canla-
nan "afiş hayatı". renkli günlerle sürü-
yor. Çevre kirliliği gibi sorunlar, gözden
düşürmeye başlasa da Sankavak. afi-
şin. bir "kültür göstergesı" olduğu görü-
şünde.
Afış sanatının. ekonomik ve toplum-
sal sorunlara koşut birgelişim gösterdi-
ğini vurgulayan Sankavak. sorulanmı-
za şu yanıtlan verdi:
- Serginizin diğer sergilere göre ayn-
calığı nedir?
SAR1KAVAK - Bu sergi, 3"ü hariç.
1990 yılından bugüne dek yaptığım afiş
çalışmalanmdan oluşmak'tadır. Sergi.
diğer karma sergilerden sonra Ankara'-
daki ilkler arasında. Bunun yanı sıra
kültür sanat afışlerinın çoğunlukta olu-
şu ve ticari afışlerin bulunmayışı, sergi-
nin farklı bir nitelik kazanmasını sağ-
ladı.
- Sergideki afişler üzerine neler söyler-
siniz?
SARIKAVAK - Sergide kültüre! so-
runlar ağırlıkta. Birçoğu yanşmalarda
ödül kazanmış ve bastınlmış yapıtlar-
dan oluşuyor. Afişler üzerine konuşma-
ma gerek yok, çünkü afişler iletisi ve im-
gesi ile yeterince konuşuyor. Ancak ta-
sanm etkinliği
• Afış, yaşamın bir parçası,
toplumun birgereksinimi ve
toplumun yaşam anlayışının,
günlük zevklerinin ve kahtsal
birikimlerinin yansıdığı bir
göstergedir.
içinde olaylan
nasıl değerlen-
dirdiğimi örnek-
lemck gerekirse.
kitap ve okuma
konulu afışler-
den söz edebi-
liriz. Kitabı bi-
raz farklı bir bi-
çimde. geniş anlamda olmayan ve içsel
anlamını veren >önleriyle tanıtma gere-
ği duydum. Kitap, kişiye bireysellik
içinde nesne-araç ilişkisini yaşatıyor.
İçsellik yaşanmava başladığı zaman
duyguhareketleri başlıyor. Birçok kişi-
nin yaşam anlayışlan veyaşamlan içine
giriyoruz. Bu noktada kitabı kitap ya-
pan, bence onun aynı zamanda insan
değerlerini ne kadar koruduğu, yüceltti-
ği ve geliştirdiğidir. Kısacası kitabın içe-
riği de önemlidir. İşte bu düşünceçevre-
sinde gelişen tasanmlar aynı zamanda
kendini görselleştinneye başlıyor. Her
afiş çalışması yoğun düşünsel ve eylem-
sel bir süreç sonucu ortaya çıkıyor. Afi-
şin doğası gereği. onun anlatılmasından
çok kendini an-
latması önemli-
dir.
- Afiş sanatının
sorunları son
gunlerde oldukça
gündemde. Bu
sorunlara nasıl
yaklaşıvorsunuz?
SARİK.AVAK
- Modern grafik tasanmırun gelişim sü-
recinde toplumsal yapılann temel dina-
miklerinin sorunlan. o toplumun kültü-
rel üretimini doğrudan etkilemektedir.
Sosjal. politik, ekonomik, kültürel so-
runlar. afiş sanatının gelişimini olumlu
ya da olumsuz etkiler.
Afışin gelişimi, günümüzde ekono-
mik ve topJumsal gelişmelere paralel bir
eğride seyretmektedir. Yanşmalar. bu
aşamada grafik sanatının gelışmesi için
önemli etkenlerden biridir. Ancak
araştırmacılar ve sanat adamlanna
danışılmadan yapılan yanşmalar bu
özelliğini yitirmektedir. Bunun yanı sıra
başka bir olumsuzluk. tasarlanmadan
üretilen siyasi ve ticari afişlerin. kentin
hiç olmayacak yerlerine asılması. bu
konudaki başıbozukluk ve belediyele-
rin yalnızca rant kaygısıyla kötü-çirkin
reklam panolan uygulamalan ve bu pa-
nolardan yalnızca parayı verenin yarar-
lanması. kültür ve sanat oiaylannın du-
yurulması için özel panolann kullanı-
lmamas: vedaha birçok durum, afiş sa-
natının gelişmesini engellemektedir.
Afışin kendisi. kültürel yaşamın gös-
tergesidir. Yaşamın bir p.ırçası. toplu-
mun bir gereksinimi ve toplumun ya-
şam anlayışının, günlük zevklerinin ve
kalıtsal birikimlerinin yansıdığı bir gös-
tergedir. Afiş, toplum birikiminin gör-
sel yanını sunar. Bir yandan da kültürel
oluşumla etkileşim içine girerek, onu et-
kiler.
Önder Focan'dan 'JazzGuitar'
Kültür Servisi - Caz gitaristı Önder Focan'ın "Jazz Guitar"
adlı kaseti çıktı. 1975 yılından beri caz müziğiyle uğraşan
Focan; Erol Pekcan, Selçuk Sun, Tur.a Ötenel. Nezih
Yeşilnil, Fatih Erkoçgibi müzisyenlcrlcçalıştı. Orhan
Oğuz'un "Üçüncü Göz", İrfan Tözüm'ün "Melodram" ve
Memduh Ün'ün "Bütün Kapılar Kapalıydı" filmlerinin
müziklerini yapan sanatçı, Türkiye'ye gelen dünyaca ün!ü
müzisyenlerle 'jam session'larda birlikte çaldı. "Kö\ lü
Güzeli", "Ali Kumda Koşuyor", "Bana Herşey Seni
Haürlatıyor". "Ağaçkakan", "L'yku", "Ağıt"', "Curly""
vc "Seninlc Bir Dakika" adlı parçalann yer aldığı kascttc
Önder Focan'a piyanoda Selim Benba, basta İlkin Dcniz
ve da vulda Cank ut Özgül eşlik ediyor.
Çeliker'in resimleriEkol Sanat
Galerisi'nde
Kültür Servisi -Ressam Halim Çelıker'in sergisi. yann tkol
Sanat Galerisi'nde açılıyor. MimarSinan Üniversitesi
G.S.F. Rcsim Bölümü'nü 1985yı!ında bitiren sanatçı. bir
süreAvusturyaSalzburg YazAkadcmısrndeçaiıvnalar
yaptı. Çeliker, resimlerini şöyle lanımlıyor: "Gcnel olarak
resimlerimde; görsel olarak doyurucu, düşünsel olarak
uyancı, farklı bir mekan sunmaya çalışı\oı um. Bu rcsimler
genelde fıgüre dayanmaktadır. Fakat bu figürlcr kaha bir
nesne aktancılığı olmayıp biçimlerin ıçten dışa dışıan ıçe.
yaniyapınınçözümünüelealanboyutıadır. Bozulan.
deforme olan, parçalanan biçimden resmin bıçimine
varmaktıramaçladığım." Halen Anadolu ( ni\crsiıcsi
Güzel Sanatlar Fakültesi'nde yardımcı doceni olarak
görev yapan sanatçırun sergisi, 19 nisana kadur
gezilebilecek.
AST turneye çıkıyor
ANKARA (AA) - Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)4
nisandan itibaren "403. Kilometrc"ve"A> Carnıela"
oyunlanyla yurtiçi turncsineçıkı>or. 14 nisana kudariki
ayrıekiphalindegerçekleştinlecek turneler: Bolu.
Adapazan, Kartal, Yalova. Bursa. İzmit. Edirne. Mersın.
Adana,GaziantepveAntakya'yıkapsıvor. Buarud;1
VST
mayısaymda başkentsczonunu kapatarak 15 ha/ırana
kadar turnelerine devam edecek.
Pozitif-Cemal Reşit Rey
Caz Konserleri Serisi
Kültür Servisi-Pozitifve Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nunortaklaşadüzenledikleri 1993-94 Caz
Konserleri Serisi. dünya çapında iki müzis\enın
konserleriyle devam ediyor. Salı günü da\ ul ustası Jack De
Johnette'in solo konserini. cumartesı günü Brezıl> ali sanatçı
Hermetto Pascoal'ın üçlüsüyle vereceği kcnser takip
edecek. Yaşayan davul ustal'annın en büyüklen arasında
adı geçen Jack De Johnettc. 30yıldır John Colıranc. Mıles
Da vis ve Sonny Rollins gibi cazın de\ lerine e^lık etmenin
yanı sıra son IO>ildır"Jack DeJohnette'sSpecial Edıtion"
admı verdiği topluluğuyla da önemli çalışmalar >apnor.
Aynı zamanda piyano da çalan De Johnettc. solo \ creceği
gösterecek. Müziğini "evrensel müzik" olarak nıtelendiren
Hermetto Pascoal, anavatanı olan BreziKa'dan
Amerika'ya ilk olarak 1971 yıiında geldi.
"Dünyamn TümSabahları"
yeniden gösterimde
Kültür Servisi-"'DünyaninTümSabahlan"adIffI!m'. •''''•'v
'
yoğun istek üzerine 25 Mart 1994Cumagünündeniıibaren
Âlkazar-Avrupasinemasındatekrargösterimegırdı.
Bilindiği gibi başta Cesarödülleri olmak üzeredünya
festivallerinde birçok ödül alan film. 26. yüzyıl bestecisi ve
Viola da Gamba virıüözü Saint Colombe'un vaşamını
konuediyor. Filmde. besteciyicanlandıran J.P. Marielleve
onun çırağını canlandıran Gerard Depardiue, olağanüstü
başanlanyla hayranlık uyandınyorlar. Alain Corneau'nun
yönettiği film hem olağanüstü bir duyarlıhk ve ustahkla
anlatılan öyküsü hem dc kısa sürede Avrupa'da v e
ülkemizde klasik müzik "hit"iha!ine gelen müziğiiL'
büyük beğenı kazanıyor.
"Mezopotamya ÜçlemesV'nin
ikincioyunu
ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu. \ cnı ov ıınu
"Taziye"yi. çarşamba günü sahneyekoyacak Murathıın
Mungan'ın yazdıgı "Mezopotamya Üçİemesi'nın ıkıııcı
oyunuolanTaziyc'yı. Mustafa Avkıranvönetivor.
Oyunda. ana-oğul, baba-oğul ve nine-torun arasındaki aüe
ilişkileri.sevda vetoprakbağlamındasorgulanıvor.
Üçlemenin ilk oyunu "Mahmut ile Yezida". ocak a> ıııda
sahnelenmeye başlanmıştı. Üçüncü ov un "Gc> ıkler
Lanetler" isemayısayında sergilenecek.
Çellist Jiri Barta
Türkiye'yegeKyor
Kültür Servisi - Ünlü Çekoslovak çelist Jiri Barta, Philip
Morris'irı kültürel elkinlikleri çerçevesinde Türkive've geliyor.
Jiri Barta. 7 nisan perşembe günü Ankara'da, IÖ nisan pazar
günü ise İzmir'de piyanist Marian Lapsaıısky eşliğinde iki kon-
ser verecek. Konserlcrden ilki. 11. Lluslararası Ankara Müzik
Festivali kapsamında TÜBfTAK Konser Salonu'nda gcrçekle-
tirilecek, ikinci konser ise İzmir'de Türk Amerikan Demeği Sa-
lonu'nda verilecek.
1964 Prag doğumlu olan Jiri Barta. müzik hayalına 9 v aşın-
da başladı. Prag Konservatuvarı ve Müzik Akademisi'nden üs-
tün başanyla mezun olduktan sonra A!many;t"da Heinrich
SchifT yöneti-
minde çalışma-
lannı sürdüren
Barta, ertesi yıl
Siena'da Chigia-
no Müzik Aka-
demisi birinciliği
kazandı. Bana.
!989yıhndaLos
Angeles'ta Pia-
tigorsky semine-
rinedavetedildi.
İki yıl sonra ise,
Amerika Birle-
şik Devletleri ve
Avrupa'nın en
ünlü ödüllerin-
den iki tanesini,
Los Angeles'-
ta ki Rostropo-
vitch-Hammer
ile Avrupa'daki Europaische Forderpreis fiir Müsik ödüllerini
kazandu Son beş yıldır Prag Senfoni ve Janacek Filarmoni or-
kestralannın yanı sıra Almanya, Rusya. ABD. Avusturya.
İspanya ve halva'da belli başlı orkestralar eşliğinde çalan Bar-
ta. ilk CD'sini de bu yıl doldurdu.
Barta'ya konserlerinde eşlik edecek olan Marian Lapsanskv
de Çek Filarmoni, Tokyo Senfoni ve Stuttgart Oda Orkestrala-
n ile çalışmakta ve J.N.Hummel Lluslararası Piyano Yarış-
ması'nın başkanlığını vapmaktadır.
Sanatçılar Türkıvc'de ve'cceklcri konscrlcnndc Bach.
Brahms, Schnittke ve Uebussy'nin eserlerini yorıımlayacdk.
Jiri Barta