07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27MART1994PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR GÜNDEMDEKİ SANATÇI TVRGVTÇEVIKER ONAT KUTLAR Güldikenin bir "Güldiken Günlüğü" yer alıyor. Bir konuşmamızda bana, "Ben yıl- lardır günlük tutanm" demişti. Biyog- rafilere meraklı benim gibi biri için son derece çekici bir sözdii bu. O gün bugün Turgut Çeviker'in günlükleri- nimerakediyorum. l7Temmuz 1993 tarihini taşıyan günlüğünde, şunlan yazıyor Çeviker: "Gfildiken Günlüğü'ne karar ver- mek kolay olmadı. Yıllardır sergi ve al- bümler için o kadar çok tanıtma ve eieştiri yaztsı yazdım ki, yonıldum. bıktım. Bu ve başka nedenlerden dola- yı dergi ve gazetelerden koptum. Yapı- lan iş, kişiye bir şeyler katmamaya başlıyorsa kişi, yaptığı işi bir öncekine göre ileri götüremiyorsa. sürdürmcnin bir alemi yoktur di\c diişünü>onım. Bir zorunluluk olmadıkça bu bö> le ola- cak. Güldiken, ilgi alanına giren yayınlar üzerine tanıtma, eieştiri ve incelcme Akşamüzeri Sahaf Müteferrika'ya telefon ettim. Turgut'un ev telefonu- nu öğrenmek için. Lütfi Bey çıktı, bi- raz şaşırmış bir sesle, "Şiindi çıktı" dedi. sonra da numarayı verdi. Ak- şam eve geç döndüm. Bu nedenle ra- hatsız etmek ıstemedim. Sabahleyin erken saattearadım Turgut'u. "Aca- ba" dedim, "bugünkü buluşmamızı öğleden sonraya aktarabilir miyiz?" "Elbette" dedi Turgut. sonra biraz duraklayarak kuşkulu bir sesle "Me- rak ettim abi, dün akşamüsrü benim Sahaf Müteferrika'ya uğradığımı nasıl öğrenip oradan aradın?" Gül- düm. "Gizemli bir olay gibi, değil mi7 Oysa çok basit. Senin Çarşamba kita- bının iç kapağına baktım. Orada ya- yıncının telefonu var. Senin numaranı almak istedim. Yalnızca bu..." Yazar. araştırmacı, karikatür ta- rihçisi. kent yazmanı Turgut Çeviker'- le ilişkilerimiz. şimdi geriye doğru baküğımda hep gizemli bir sis perdesi arkasında sanki. Onun yüzünü. ilk kez karşı- laştığımız Sinematek salon- lanndan haürlıyorum. Daha sonra Yeşilçam'da asisan olarak çalıştığı yıilar- dan. Herhalde birkaç kez karşılaşmış olmalıyız. Ama çekingen. scssiz, kendini ça- buk ele vermeyen tavn ne- deniyJe üzerimde pek bir iz bırakmamış. İlk kez, Yavuz özkan'la birlikte Levent'teki bürom- da beni ziyarete geldiklerin- de ciddi olarak dikkatimi çekmişti. Hafif gülümseyen yüzü, gözlüklerinin ardına saklanmış dikkatli ve mavi gözleri ile bu genç adamın arkada, aysberg gibi zengin ve büvük bir birikimi sak- ladığım düşünmüştüm. Böyle bir izlenim edinmem- de sanınm yanında getirdiği birkaç kitabın da etkisi ol- muştu. Bu üç kitabın biri bir tarih. öbür ikisi ise monog- rafilerdi ve hepsi Türk kari- katür tarihinin ilk yıllanna aitti: "Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü", "Nişan Berberyan", "Terakki Ede- lim Beyler" ve "Ali Fuat Bey: Osmanlı Tokadı". Hepsi de Adam Yayınlan tarafından bastınlmış, gûzel baskılı, titiz hanrlanmış, büyük emek ürünü yapıtlar- dı. Dedim ki kendi kendime, "Bu çocukta iş var!" Seyrek görüşmelere karşın önem verilcn. güzel bir dostluk oluştu aramızda. Bu nedenle geçcn yıl, bir bahar günü koltuğunun altında "GüWiken"in ilk sayısıyla çıkageldiğinde hiç şaşırmadım. Gül-Diken {arada bir bağlama çizgisi var), bence Türkiye'de çıkan sanat dergilerinin en güzellerinden, en iyilerinden biriydi. Alt başlığında dile getirilen yazılanna yer vermek durumunda. Bu "IMizah Kültürü Dergisi" açıkla- bağlamda karikatür albümleri de beni • Gül-Diken,bence içeriği, biçimi, yazarlannın ve Konulannın seçimiyle Türkiye'de çıkan sanat dergilerinin en güzellennden, en iyilerinden biriydi. zarlan, karikatüristlerkonusunda de- ğil. Sıvas olaylanndan, yitirdiğimiz sanatçılara kadar çok çeşitli konular- da gözlemcı. titiz bir aydının izlenim- lerini öğrenmek istcrseniz, Turgut Çeviker'in dcrgisini almalısınız. Bıktım. yoruldum dediğine bakma- >ın. Turgut Çeviker. bıkıp usanmak bilmeyen bir araştırmacı. Geçen yıl- larda biryandan paha biçilmez bir re- ferans kitabı olmaya aday "Gelişini Sürecinde Türk Karikatürü" tarihinin da da son derece ilginç bilgiler edi- niyorsunuz. Çünkü mizah, hep söylendiği gibi. gerçeğin en parlak aynalanndan biri- dir. Yazımın başında "gizemli" sözcü- ğünü kullandım Çeviker için. Buna inanıyorum. Çünkü onun kişiliğinde hep beni şaşırtan, keşfettiğimde se- vindiğim yönler var. Birkaç ay önce gene öyle oldu. Haftanın hangi gü- nüydü hatırlamıyorum. belki espri ol- sun diye bir çarşamba günü sessizce süzüldü odama ve masamın üstüne bir kitap bırakıp gitti: "Çarşamba Kitabı". Kalın, kocaman bir kitaptı. Turgut Çeviker'in mizahla ilişkisi nedeniyle bu kitabın da mizah ve karikatürle il- gisi olduğunu sandım. Ama akşam evde kanştırmaya baş- layınca çok şaşırdım. Kitabın mizah- la falan ilgisi yoktu. Düpedüz, Sam- Y azar, araştırmacı, karikatür tarihçisi, kent yazmanı Turgut Çeviker'le ilişkilerimiz, hep gizemli bir sis perdesi arkasında sanki. ilk kez dikkatimi çektiğinde, hafif gülümseyen yüzü, gözlüklerinin ardına saklanmış dikkatli ve mavi gözleri ile bu genç adamın arkada, aysberg gibi zengin ve büyük birikim sakladığını düşünmüştüm. masının çok ötesinde. içeriği. biçimi. yazarlannın ve konulannın seçimiyle, ömeklerine gelişmiş ülkelerde rast- ladığımız seçkin sanat-edebiyat dergi- lerini hatırlatıyordu. Sevgili Bülent Eriunen'in nefis kapağı. grafik düzen- !eme. mizah dünyamızın, yazın alanımızın en önde gelen isimleri ve en önemlisi ciddi bir tematik tu- taHılık. Bıkmak bilmeyen araştırmacı Gül-Diken, yakınlarda üçüncü sa- yısına ulaştı. Son sayısını almadınızsa biyük bir eksikliğiniz var. Orada, başka bir çok harika yazı ve desenin yanı sıra Ferit Öngören'in doyulmaz br deseni ve Ferit Edgüyle Yüksel Adanınmektuplaşmalarını bulacak- sımz. Bu üçüncü sayıda Turgut Çeviker'- ilgilendiriyor. Yukardaki gerekçem nedenivle tümüvle ilgisiz kalamay aca- ğunı anladım. Bu noktada, sıkıldığmı yazı türünün dışına çıkarak bu işi v apmav ı günlükle deneyebilirdim. Tümüyle izlenimlere yasianan, kalıpların dışına çıkarak yazmak, yazmamaktan daha doğru geldi bana. Üstelik hiç de > abancı ol- madığım bir tür, günlük. 1968-84 yıllan arasında gûnlük tuttum. Günlük okumayı da yazmayı da se- verim. Oktay Akbal'ı lise villarında okudum. Bu aJanın öbür ustalannı da: Buynıkçu, L'jar, Berk, Birsel, Süreya ve Naei. Fethi Naci ile Cemal Süreja hepsinden farklı. İlki tümüyle eleştiri- ve bağiı. ikincisi ise tümü> le izlenimsel ve şiirsel notlar. Güldiken Günlüğü. bu ikLsinin kaynaştığı bir günlük »la- cak..." Öyle de olmuş. Yalnızca mizah ya- yeni ciltlerini çıkanrken öbür yandan da gene hepsi birbirinden çarpıcı mo- nografilerinı sürdürüvor: "Tanzimat- İmzasız Karikatürler Albûmü", "Bu- run-Abdülhamit Karikatürleri Antolo- jisi". "Cemil Cem-Silah ve Meşale", "Halit Naci-Karagöz'ün Gör Dediği", ••Ramiz Gökçe-Gir Kapanıyorum", "Ahmet Rıfkı-Karşı", geçen yüzyıl so- nuvla bu >uz>ıl başının karikatür ve mizah alanlannda yapılmış müthiş bir kazının sadece birkaç eşsiz bulun- tusu. Çarşamba Kitabı Bu kitaplan ve İstanbul Büvükşe- hir Belediyesi'nin yayımladiHi aene Turgut Çevikere ait "1908 İbret Al- bümü"nü incelediğınizde sadece mi- zah ve çizgi tarihimizin öncülerini tanımakla kalmıyorsunuz. aynı za- manda başta Abdülhamit dönemi ol- mak üzere yakın tarihimiz konusun- sun'un Çarşamba ilçesi üstüne hazır- lanmış dörtbaşı mamur bir çalışma. Kasabanın coğrafyası, tarihi. kültü- rü, mimari yapılan. yaşam biçimleri. renkli kişilıkleri. sanatı, belgeleri üs- tüne harika bir araştırma. Bir İyonya sitesini anlatır gibi, küçük bir çağdaş kenti anlatıyordu kitap. Bir yandan. pek hoş bir ironiyle Hüseyin Baş'ın bana anlaıtığı Bafra öykülerini hatırladım bu kitabı okur- ken. bir yandan da Sina Akşin'ın söz- lerini: "Osmanlı İmparatorluğu, altı yüz yıl süreyle göçebe kavimlerden yerleşik köyiüler yaratmaya çabştı. Cumhuriyet ise >etmiş yıl süreyle köy- lülerden kentliler yaratmaya." Turgut Çeviker, Çarşamba Kitabı'nda bir küçük Cumhuriyet kentini anlatıyor- du. Balolan, danslan, okullan, eğitimi, halkevleri. sinema ve tiyatrolan, folk- loru. yemek kültürü. yayınlan ile bir küçük kent yaşamı. Şimdi zaman zaman İstanbul'un bile bir büyük köy olduğunu düşünü- yonız. Turgut Çeviker'e soruyorum: "Ni- çin Çarşamba." Gülümsüyor: "Çünkü orada doğ- dum. 1950 yıiında. Ailem hem anne hem baba tarafından Gürcü asıllı. Çar- şamba Cumhuriyet öncesinde bir bü- yük köydü. Cumhurijet'Ie birlikte Çarşambalılar \atandaş kimliğine gi- rip kentli oldular. 1970 sonrasında ise bmük göç dalgaları bu kimliği yok et- ti. Ben orada hem Çarşamba'nm hem de kendi yaşamımın en güzel yıllarını geçirdim. Babam, çok sevilen bir in- sandı. Beni de kardeşlerimi de okuma- ya, kültürel konularla ilgilenmeye yü- reklendiren odur. Çarşamba \e orada geçen çocukluk, aynı zamanda bana bir doğa cennetini hatıriatır. Meyve bahçeleri ve ırmak, Yeşilırmak. Doğa cömert ve temizdi." Sonra İstanbul. Sinema dünyasında bir- kaç yıl süren çıraklık, asistanlık. Biz de o sıra- larda tanıştık. Daha sonra Edebiyat Fakül- tesi ve Dil Tarih. Tür- koloji Bölümü. "O zaman eski yazıyı orada öğrendin..." Gülümsüyor: "Evet Çok işime yaradı. Çoğu- nu eskiden topladığım eski belgeleri okumak için. Bende çocukluktan beri vardı koieksiyon merakı. Tren biletlerini, kibrit kurularmı. puüan, elime geçen her şeyi bi- riktirirdim. Bugün de öyle. En değersiz objele- ri bile. Bir gün gelir on- lann ne işe yaradıklarını anlanz. Karikatürleri de böyle biriktirir, sak- lardım. Günfin birinde, bu gazete ve dergi kesik- lerinden oluşturduğum karikatür ortnini anla- mak istedim. Sanınm bu alandaki araştır- macılığım böyle doğdu. Sonra da sürdü gitti..." Turgut Çeviker dos- tum. hâlâ beni şaşı- rtmaya devam ediyor. En son, elinde ince bir dosya ile geldi. Başı- Imaya hazır btröykftlit- tabının müsveddeleriy- di bunlar. Günlerdir zevkle okuyorum. Akıcı bir dille yazılmış, . . kolay okunan, duyarlı, (Fotoğraf: FILIZ KUTLAR) a y n ı zamanda özel bir tadı olan öyküler bun- lar. Ve hepsi de bir kent üstüne. Sevgilimiz olan hem çok gizemli hem çok pasaklı hem de baş- kalannın hayal bileede- meyeceği kadar güzel bir kent: İstanbul. Umanm pek yakında yayımlanacak bu güzel öyküler. Bu nedenle, sevgili dostum Turgut Çeviker için yazdığım bu yazıvı. onun öykülerin- den birindeki. "Kalbim, Yüzünle Dol- sun" öyküsündeki şu cümlelerle bitir- mek istiyorum: "Tünel, İstanbuPda yaşadığımı du- yumsatan ender yerlerden biri oldu her zaman. O yüksek tavanlı 19. yüzyıl vapısının serin atmosferine gir- diğim an, önceki yüzyıla dönerim sanki. Orada hep bir ?aman tüneli yol- culuğunu yaşanm. Tünel Meydanı'na çıktığunda bu düş, yoğunlaşarak süre- cektir. İstanbul, orada adeta kendini ftsıl- dar bana. Yine öyle oldu. Özellikle vapur yol- culuklarında olduğu gibi içirnde du- yumsadım İstanburu... Yıllar önceydi, kısa bir ayrılık sonrası Tünel Mey- danı'na çıktığımda, Ben artık bu ken- te aitim' diye düşünmüştüm. Bura\a her gelişimde o sözler. hep martılar gibi geçer içimden..." Jheodorakis : 11 nisanda tstanbuVda Kûltür Servisi- İstanbul, önü- ^müıdeki hafta Yunanistan'dan gelexk konuklara ev sahipliği yapıcak. Yunanistan Radyo Televizyon Orkestra ve Koro- su, inlü besteci Mikis Theodo- raks yönetiminde 11 nisan pa- zarüsi günü saat 19.00'da mü- ziksverlerin karşısmda olacak. kanbul Filarmoni Derneği korserleri çerçevesinde Ata:ürk Kültür Merkezi'nde gerEkleştırilecek konsere Ati- na Devlet Operası solistlerin- den Misa fkeutsi. Aleks.Papa- dalu, Vang.Hacidimos ve Fraıg.Vuçinos solist olarak katiıyor. 1*5 kişiden oluşan topluluk, proıramcia Mikis Thexlorakis'in "Yedinci Sen- fon"si ve "Fedra" film müzi- ğinien bölümler seslendirecek. N unarustan Radyo Televiz- yot Orkestra ve Korosu, 12 ni- sar salı günü saat 19.00'da da vercceği konserde ise Atina De let Operası şefi Lukas Kari- tine \önetırainde Beethoven'ın "Dîkuzuncu Senfoni"sini ses- leniirecek. Namık Kemal Sankavak'm afış sergisi Talih Kuşu Sanat Galerisi'nde sürüyor Afiş bir'kültür göstergesidir 9 ECE TEMELKURAN ANKARA - Grafik sanatçısı Namık Kemal Sankavak'ın Talih Kuşu Sanat Galerisi'nde açtığı afış sergisiyle Anka- ralılar. afış konusunu tartışmaya baş- ladılar. Yerel seçimler nedeniyle. her kentte olduğu gibi Ankara'da da canla- nan "afiş hayatı". renkli günlerle sürü- yor. Çevre kirliliği gibi sorunlar, gözden düşürmeye başlasa da Sankavak. afi- şin. bir "kültür göstergesı" olduğu görü- şünde. Afış sanatının. ekonomik ve toplum- sal sorunlara koşut birgelişim gösterdi- ğini vurgulayan Sankavak. sorulanmı- za şu yanıtlan verdi: - Serginizin diğer sergilere göre ayn- calığı nedir? SAR1KAVAK - Bu sergi, 3"ü hariç. 1990 yılından bugüne dek yaptığım afiş çalışmalanmdan oluşmak'tadır. Sergi. diğer karma sergilerden sonra Ankara'- daki ilkler arasında. Bunun yanı sıra kültür sanat afışlerinın çoğunlukta olu- şu ve ticari afışlerin bulunmayışı, sergi- nin farklı bir nitelik kazanmasını sağ- ladı. - Sergideki afişler üzerine neler söyler- siniz? SARIKAVAK - Sergide kültüre! so- runlar ağırlıkta. Birçoğu yanşmalarda ödül kazanmış ve bastınlmış yapıtlar- dan oluşuyor. Afişler üzerine konuşma- ma gerek yok, çünkü afişler iletisi ve im- gesi ile yeterince konuşuyor. Ancak ta- sanm etkinliği • Afış, yaşamın bir parçası, toplumun birgereksinimi ve toplumun yaşam anlayışının, günlük zevklerinin ve kahtsal birikimlerinin yansıdığı bir göstergedir. içinde olaylan nasıl değerlen- dirdiğimi örnek- lemck gerekirse. kitap ve okuma konulu afışler- den söz edebi- liriz. Kitabı bi- raz farklı bir bi- çimde. geniş anlamda olmayan ve içsel anlamını veren >önleriyle tanıtma gere- ği duydum. Kitap, kişiye bireysellik içinde nesne-araç ilişkisini yaşatıyor. İçsellik yaşanmava başladığı zaman duyguhareketleri başlıyor. Birçok kişi- nin yaşam anlayışlan veyaşamlan içine giriyoruz. Bu noktada kitabı kitap ya- pan, bence onun aynı zamanda insan değerlerini ne kadar koruduğu, yüceltti- ği ve geliştirdiğidir. Kısacası kitabın içe- riği de önemlidir. İşte bu düşünceçevre- sinde gelişen tasanmlar aynı zamanda kendini görselleştinneye başlıyor. Her afiş çalışması yoğun düşünsel ve eylem- sel bir süreç sonucu ortaya çıkıyor. Afi- şin doğası gereği. onun anlatılmasından çok kendini an- latması önemli- dir. - Afiş sanatının sorunları son gunlerde oldukça gündemde. Bu sorunlara nasıl yaklaşıvorsunuz? SARİK.AVAK - Modern grafik tasanmırun gelişim sü- recinde toplumsal yapılann temel dina- miklerinin sorunlan. o toplumun kültü- rel üretimini doğrudan etkilemektedir. Sosjal. politik, ekonomik, kültürel so- runlar. afiş sanatının gelişimini olumlu ya da olumsuz etkiler. Afışin gelişimi, günümüzde ekono- mik ve topJumsal gelişmelere paralel bir eğride seyretmektedir. Yanşmalar. bu aşamada grafik sanatının gelışmesi için önemli etkenlerden biridir. Ancak araştırmacılar ve sanat adamlanna danışılmadan yapılan yanşmalar bu özelliğini yitirmektedir. Bunun yanı sıra başka bir olumsuzluk. tasarlanmadan üretilen siyasi ve ticari afişlerin. kentin hiç olmayacak yerlerine asılması. bu konudaki başıbozukluk ve belediyele- rin yalnızca rant kaygısıyla kötü-çirkin reklam panolan uygulamalan ve bu pa- nolardan yalnızca parayı verenin yarar- lanması. kültür ve sanat oiaylannın du- yurulması için özel panolann kullanı- lmamas: vedaha birçok durum, afiş sa- natının gelişmesini engellemektedir. Afışin kendisi. kültürel yaşamın gös- tergesidir. Yaşamın bir p.ırçası. toplu- mun bir gereksinimi ve toplumun ya- şam anlayışının, günlük zevklerinin ve kalıtsal birikimlerinin yansıdığı bir gös- tergedir. Afiş, toplum birikiminin gör- sel yanını sunar. Bir yandan da kültürel oluşumla etkileşim içine girerek, onu et- kiler. Önder Focan'dan 'JazzGuitar' Kültür Servisi - Caz gitaristı Önder Focan'ın "Jazz Guitar" adlı kaseti çıktı. 1975 yılından beri caz müziğiyle uğraşan Focan; Erol Pekcan, Selçuk Sun, Tur.a Ötenel. Nezih Yeşilnil, Fatih Erkoçgibi müzisyenlcrlcçalıştı. Orhan Oğuz'un "Üçüncü Göz", İrfan Tözüm'ün "Melodram" ve Memduh Ün'ün "Bütün Kapılar Kapalıydı" filmlerinin müziklerini yapan sanatçı, Türkiye'ye gelen dünyaca ün!ü müzisyenlerle 'jam session'larda birlikte çaldı. "Kö\ lü Güzeli", "Ali Kumda Koşuyor", "Bana Herşey Seni Haürlatıyor". "Ağaçkakan", "L'yku", "Ağıt"', "Curly"" vc "Seninlc Bir Dakika" adlı parçalann yer aldığı kascttc Önder Focan'a piyanoda Selim Benba, basta İlkin Dcniz ve da vulda Cank ut Özgül eşlik ediyor. Çeliker'in resimleriEkol Sanat Galerisi'nde Kültür Servisi -Ressam Halim Çelıker'in sergisi. yann tkol Sanat Galerisi'nde açılıyor. MimarSinan Üniversitesi G.S.F. Rcsim Bölümü'nü 1985yı!ında bitiren sanatçı. bir süreAvusturyaSalzburg YazAkadcmısrndeçaiıvnalar yaptı. Çeliker, resimlerini şöyle lanımlıyor: "Gcnel olarak resimlerimde; görsel olarak doyurucu, düşünsel olarak uyancı, farklı bir mekan sunmaya çalışı\oı um. Bu rcsimler genelde fıgüre dayanmaktadır. Fakat bu figürlcr kaha bir nesne aktancılığı olmayıp biçimlerin ıçten dışa dışıan ıçe. yaniyapınınçözümünüelealanboyutıadır. Bozulan. deforme olan, parçalanan biçimden resmin bıçimine varmaktıramaçladığım." Halen Anadolu ( ni\crsiıcsi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde yardımcı doceni olarak görev yapan sanatçırun sergisi, 19 nisana kadur gezilebilecek. AST turneye çıkıyor ANKARA (AA) - Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)4 nisandan itibaren "403. Kilometrc"ve"A> Carnıela" oyunlanyla yurtiçi turncsineçıkı>or. 14 nisana kudariki ayrıekiphalindegerçekleştinlecek turneler: Bolu. Adapazan, Kartal, Yalova. Bursa. İzmit. Edirne. Mersın. Adana,GaziantepveAntakya'yıkapsıvor. Buarud;1 VST mayısaymda başkentsczonunu kapatarak 15 ha/ırana kadar turnelerine devam edecek. Pozitif-Cemal Reşit Rey Caz Konserleri Serisi Kültür Servisi-Pozitifve Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nunortaklaşadüzenledikleri 1993-94 Caz Konserleri Serisi. dünya çapında iki müzis\enın konserleriyle devam ediyor. Salı günü da\ ul ustası Jack De Johnette'in solo konserini. cumartesı günü Brezıl> ali sanatçı Hermetto Pascoal'ın üçlüsüyle vereceği kcnser takip edecek. Yaşayan davul ustal'annın en büyüklen arasında adı geçen Jack De Johnettc. 30yıldır John Colıranc. Mıles Da vis ve Sonny Rollins gibi cazın de\ lerine e^lık etmenin yanı sıra son IO>ildır"Jack DeJohnette'sSpecial Edıtion" admı verdiği topluluğuyla da önemli çalışmalar >apnor. Aynı zamanda piyano da çalan De Johnettc. solo \ creceği gösterecek. Müziğini "evrensel müzik" olarak nıtelendiren Hermetto Pascoal, anavatanı olan BreziKa'dan Amerika'ya ilk olarak 1971 yıiında geldi. "Dünyamn TümSabahları" yeniden gösterimde Kültür Servisi-"'DünyaninTümSabahlan"adIffI!m'. •''''•'v ' yoğun istek üzerine 25 Mart 1994Cumagünündeniıibaren Âlkazar-Avrupasinemasındatekrargösterimegırdı. Bilindiği gibi başta Cesarödülleri olmak üzeredünya festivallerinde birçok ödül alan film. 26. yüzyıl bestecisi ve Viola da Gamba virıüözü Saint Colombe'un vaşamını konuediyor. Filmde. besteciyicanlandıran J.P. Marielleve onun çırağını canlandıran Gerard Depardiue, olağanüstü başanlanyla hayranlık uyandınyorlar. Alain Corneau'nun yönettiği film hem olağanüstü bir duyarlıhk ve ustahkla anlatılan öyküsü hem dc kısa sürede Avrupa'da v e ülkemizde klasik müzik "hit"iha!ine gelen müziğiiL' büyük beğenı kazanıyor. "Mezopotamya ÜçlemesV'nin ikincioyunu ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu. \ cnı ov ıınu "Taziye"yi. çarşamba günü sahneyekoyacak Murathıın Mungan'ın yazdıgı "Mezopotamya Üçİemesi'nın ıkıııcı oyunuolanTaziyc'yı. Mustafa Avkıranvönetivor. Oyunda. ana-oğul, baba-oğul ve nine-torun arasındaki aüe ilişkileri.sevda vetoprakbağlamındasorgulanıvor. Üçlemenin ilk oyunu "Mahmut ile Yezida". ocak a> ıııda sahnelenmeye başlanmıştı. Üçüncü ov un "Gc> ıkler Lanetler" isemayısayında sergilenecek. Çellist Jiri Barta Türkiye'yegeKyor Kültür Servisi - Ünlü Çekoslovak çelist Jiri Barta, Philip Morris'irı kültürel elkinlikleri çerçevesinde Türkive've geliyor. Jiri Barta. 7 nisan perşembe günü Ankara'da, IÖ nisan pazar günü ise İzmir'de piyanist Marian Lapsaıısky eşliğinde iki kon- ser verecek. Konserlcrden ilki. 11. Lluslararası Ankara Müzik Festivali kapsamında TÜBfTAK Konser Salonu'nda gcrçekle- tirilecek, ikinci konser ise İzmir'de Türk Amerikan Demeği Sa- lonu'nda verilecek. 1964 Prag doğumlu olan Jiri Barta. müzik hayalına 9 v aşın- da başladı. Prag Konservatuvarı ve Müzik Akademisi'nden üs- tün başanyla mezun olduktan sonra A!many;t"da Heinrich SchifT yöneti- minde çalışma- lannı sürdüren Barta, ertesi yıl Siena'da Chigia- no Müzik Aka- demisi birinciliği kazandı. Bana. !989yıhndaLos Angeles'ta Pia- tigorsky semine- rinedavetedildi. İki yıl sonra ise, Amerika Birle- şik Devletleri ve Avrupa'nın en ünlü ödüllerin- den iki tanesini, Los Angeles'- ta ki Rostropo- vitch-Hammer ile Avrupa'daki Europaische Forderpreis fiir Müsik ödüllerini kazandu Son beş yıldır Prag Senfoni ve Janacek Filarmoni or- kestralannın yanı sıra Almanya, Rusya. ABD. Avusturya. İspanya ve halva'da belli başlı orkestralar eşliğinde çalan Bar- ta. ilk CD'sini de bu yıl doldurdu. Barta'ya konserlerinde eşlik edecek olan Marian Lapsanskv de Çek Filarmoni, Tokyo Senfoni ve Stuttgart Oda Orkestrala- n ile çalışmakta ve J.N.Hummel Lluslararası Piyano Yarış- ması'nın başkanlığını vapmaktadır. Sanatçılar Türkıvc'de ve'cceklcri konscrlcnndc Bach. Brahms, Schnittke ve Uebussy'nin eserlerini yorıımlayacdk. Jiri Barta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle