06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27MART1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Tefc |212) Sf2 05 05 FaKr (212) 513 99 98 HAYVANLAR VE HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ Emre Kongar'dan laiklik dersi T ürkiye Yazariar Birlığı Genel Başkanı Meh- met Doğanın, Kültür Bakanlığı Müsteşarı Emre Kongar'a gönderdiğı bir mek- tup vardı. Bakanlığın tasar- ladığı Laiklik Anıtı üzerine gö- rüşlerını bıldirirken anıta da laıklığe de karşı çıkan Doğan, bu mektubunu Kongar'dan önce basına ulaştırmıştı. Emre Kongar da, Doğan'a yanıtının bir örneğini bize göndermış. Prof. Emre Kon- gar'ın, Mehmet Doğan'a ver- diği laiklik dersını bırlıkte oku- yalım: "Her şeyden önce laiklik ku- rumsal ve tarihsel olarak, ki- milerince ıddia edıldiği gibı 'dinsizlik' değildir. Tam tersi- ne herhangı bir dini inanç ol- mazsa, laiklik kavramının an- lamı kalmaz. Çünkü laiklik, dini inanç ile devlet yapısının farklılığı demektir. Yani laiklik doğrudan doğruya dini ınanç- lara, onların varlığına dayalı bir kavramdır. Laik devlet, dini reddeden değil, tam tersine dini kabul eden ve herkesin kendi inancında serbestliğini gü- vence altına alan devlettir. Bu çerçeve içinde laikliği, sizin yaptığınız gibi kendi için- de bir 'din' diye tanımlamak da olanaklı değildir. Çünkü la- iklik, birdizi hiyerarşikdeğer- lerden, insana ne yapması ya da ne yapmaması gerektiğini emreden kurallardan değil, tek bir ılkeden oluşur: Devle- tin, insana inançları konusun- da baskı yapmaması ve başkalarının baskı yapmasını da önlemesi ilkesidir bu. Tek bir ılkenin, yani toplu- mun yöneticilerinin ya da ço- ğunluğun kendi inançlarını, toplumun öteki bireylerine zor yoluyla dayatmaması il- kesinin bir 'dın gıbi' algılan- ması ya da işlev yapması ola- naklı değildir. Siz galiba burada şüphe- cilik -agnostisizm- ve tanrı tanımazlık -ateizm- ile laikliği birbirine karıştırıyorsunuz. Laikliğin hiçbir inancın karşısında olmaması ya da tam tersine her inanç ile bir- likte var olabıfmesi, devleti, inanç sistemi dışında tutarak, bireylerin vicdan, inanç ve din özgürlüklerinin gûvencesini oluşturmasından kaynak- lanır. Bu açıdan, başkaların/n inançlarına saygılı olan her- kes, hangi din ve inançtan olursa olsun laiktir. Bir başka deyişle, kendi inancını devlet aracılığı ile öteki insanlara empoze etmeyen herkes laik- tir. Laiklik karşıtlığı ise -hangi din ve inançtan olursa olsun- ınsanın kendi inancını önce devlete mal etme, sonra da devlet aracılığı ile bu inancı tüm vatandaslara zorla kabul ettirme arzusunu belirler. Böyle bir uygulama ola- naklı olsa bile, kuramsal ola- rak rtasıl bir inancın, hangi di- nin, hangi rrtezhebin, hangi uygulamanın 'Allah' adına. empoze edıleceği, hiç kuşku- suz, baştaki en güçlü yönetı- OKÜL özelokul sınavları daha kolay olacakmış... Taksitleri ödeyebilecek veli kalmadı da ondanl Teneke Temel, Karayolları'nda işegirmişti. Eline bir kutu boya ve bir fırça verdiler, yolunortaşeridini boyamasını söylediler. llk gün, bir kilometre şeritboyayan Temel, ikincigün500metre, . üçüncü gün 250 metre şeritboyayınca, ustabaşı Temel'i yanına çağırdı: -Işe çok iyi başladın ama, birden bire tembelleştin. Böyle giderse işinden olursun. -Niye tembelleşeyim usta?Gün geçtikçe uzaklaşıyorum, boyatenekesinin yanına gidip gelmekten anam ağlıyor. KAMİL MASARACf • • KüiVaL Mü U Basın Konseyi ve hükmi şahsiyetsizlik A hmetÛzal ındergi grubulnterpress'in başınagetirilen çiçeği burnunda Genel Yayın Koordinatörü Kenan Erçetingöz Vaziyetteçıkan üç yazıda adı gectiği için aşağılandığı duygusuna kapılarak bendenizi Basın Konseyi'ne şikayetetmiş. Basın konseyi'nden gelen mektupta 4 nısana kadar yazılı yanıt vermem, daha doğrusu savunma yapmam istenmiş. Kenan Bey'i sokakta görsem tanımam. Kendisineönerim aşağılandığı duygusuna kapıldıysayabirruh doktoruna gitsin ya da mahkemeye başvursun. Çünkü Basın Konseyi'ni de tanımıyorum! Üstelik Basın Konseyi'ni yasadışı bir örgütle aynı kefeye koyuyorum. Basın Konseyi adıyla anılan bu örgüt hakkında görüşlerimiaçıklamafırsatı verdiği için de Kenan Bey'e teşekkür ediyorum, Basın Konseyi nedir? Busorununyanıtı kendileri şöyle veriyor: "Basın Konseyi birdernek değildir. Birvakıf değildir. Hükmi şahsiyeti yoktur. Basın Konseyi, aynı amaç etrafında buluşmuş gazetelerin ve gazetecilerin bir 'meslek dayanışması' olayıdır. Tabircaizse bir 'gentil man'lerkulübüdür. Başka bir şey değildir." Birhukukdevletinde hükmi şahsiyeti olmayan örgütlenme ya bir arkadaş grubudur ya da yasadışı orgut! Bu bağlamda, birgrup gazetecinin hükmi şah- siyetsiz örgütlenmesi ancak kendilerini bağlar. Basın Konseyi'nin amacı nedir? Yanıtını yine hükmi şahsiyetsizlerin bildirisinden okuyalım: MDO fKTBoL STNİKURiN/ZE . •HA-KEM OLUNİ Araştırmacı medyum! • • ^ ^ ncekigece M televizyonlardan ^ ^ birindeaçıkoturum türü bir program vardı. Konuğa, stüdyodakiler de soru soruyordu. Ekranda, soru soranların adı vesoyadı ile mesleği yazıyordu. Bunlardan bıri deYasemin Boran'dı. Mesleği ise "Araştırmacı"ydı. OysaYasemin Boran, kendini "Astrolog" olarak tanıtıyor, basındayıldız falları, televizyonlardada tarotfalları bakıyordu. Anlaşılan Medyum Keto'nun tutuklanması astrologları biranda araştırmacı yapmıştı! • 'Basın Konseyi, daha özgür ve daha saygın bir basına kavuşmamızı istemektedir. Bundan başka bir amacı yoktur " Sanki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, ügi alanlarınagöre örgütlenmiş gazeteci dernekleri kapatrlmış, basının özgürlüğünü ve saygınlığını kurtarmak bir grup gazeteciye kalmış... Üyesi olmaktan onur duyduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yeni Genel Başkanı Nail Güreli'den Basın Konseyi'ne karşı görevini yapmasını bekliyorum. Kenan Bey'e de önerim, Basın Konseyi'ne verdiği "mahkemeye başvurmama taahhüdünü" geri alsın. Hukuk devletinde yargının üstünlüğü tartışılmaz! • Şakamera O nca televizyon kanalınakarşm, özgün programların sayısıbirelinparmakları kadar değil. Çoğu da yabancı programların taklidi. İkihaftaönceatv'de başlayan "Şakamera" da birtaklitolmasınakarşın, çok kişinin beğenisini kazandı. Kamera şakalarının yer aldığı bu programda beğenilmeyen tek unsur ise, gorüntünün üzerine düşen konuşmalar, gülüşmeler. Programın sunucusu Hıncal Uluç, "Şakamera'- ya bir de izleyici gözüyle bakarsa, ne denli gereksiz konuştuğunu ve yersiz kahkaha attığını fark edecektir.B ci'nın yani 'diktatör'ün an- layışına uygun olarak belirle- necektir. Laiklik, yalnız farklı dinlere mensup insanların birarada hoşgörü ile yaşamasının gü- vencesi değil, aynı zamanda farklı mezheplere sahip in- sanların banş içinde birarada yaşamasının da teminatıdır. Bir an için şeriat devletinın Islam adına egemen olduğu- nu düşünsek bile, ülkemizde hangi tür uygulamanın -Lib- ya, İran, Suudi Arabistan, Ku- veyt- gerçekleşeceği sorusu yanıtsızdır. 'Egemenlik Allahındır' anlayışı, bu ilkenin bugün yeryüzündeki uygulamasına ve uygulayıcılarına, devlet ya- pısı, siyaset anlayışı ve kimin yönetici olacağı konusunda ışık tutmadığı sürece, -ki tut- madığı, hemen daha Dört Ha- life döneminde ortaya çıkmıştır- demokrasi ve laik- lik, 'Egemenlik Allahındır' gö- rüşünü ıleri sürenlerin bile tek güvencesi olacaktır.'B THY'den zarar rekoru B u kez THY Yönetim Kurulu Başkanı Er- man Yerdelen'le bir- likteydik. Geçen cuma günü THY Genel Müdürlüğü'nde- ki görüşmemiz yaklaşık dörtsaatsürdü. Yerdelen ve yanındaki 6 üst düzey yönetici, ne denli başarılı olduklannı anlattı. Biz de kendılerine yanıtla- maları dıleğiyle Vaziyet okurlarından gelen sorular- dan ancak bir kısmı olan Boeing ağırlıklı 60 kadar so- ruyu yazılı olarak verdik. En kısa zamanda yanıtlayacak- larını söylediler. Merakla bekliyoruz. Ancak, merak ettiğimiz bir soruyu da sözlü yönelt- tik: -THY'nin 1993 zararı belli oldu mu? Olmuş. 1 trilyon 317 mil- yon liraymış. Bu zararı, geçmış yıllarla karşılaştırmak için dolar bazında bir hesaplama ya- pıp yapmadıklarını sorduk. Yapmamışlar. Yatırımlar, büyüme, ciro- nun 12 trilyona ulaşması gibi gerekçelerle zararın nedenini açıklamayaçalıştı- lar. Ne ki ortada trilyonluk bir zarar vardı ve şu soruyu da sormadan edemedik: -Burası Koç Hava Yolları ve Genel Müdür de THY'- den büyük umutlarla trans- fer edilmiş Tercan Yara- mancı olsaydı, ne olurdu? Koç Hava Yolları'nın başı- nda kaç dakika kalabilirdi? Gazeteye dönünce THY'- ye ilişkin yıne bir dizi faksla karşılaştık. Bunlardan bıri de trilyonluk zararla ilgiliy- di. Son dört yılın dolar bazı- nda zarar tablosu çıkarılmıştı: 1990 1991 1992 1993 20.869.67-2 $ 114.551.895$ 87.259.680 S 123.029.000$ Zarar. rekor düzeydeydi Ve faksta şöyle deniyordu: "1992 yılı bilançosunun 599.1 milyar lira ile kapan- masının açıklamasmı ya- parken Tezcan Yaramancı göreve 1992 yılı ocak ayında geldiğini ve eski yönetim ta- rafından yapılan programı uygulamak zorunda kal- dığını ve zararın bu nedenle ortaya çıktığını söylemiş ve tamamı ile kendi görüş ve düşüncelerıyle yapılacak olan 1993 planlamasının ba- şarılı sonuçlarının yıl sc- nundagörüleceğini ifadeet- mış ve başa baş hatta çok küçük bir farkla kar edecek 1993 yılı bılançosu vaadinde bulunmuştu. Tezcan Yara- mancı'nın planlaması ile hazırlanan ve 1992 yılı so- nunda Yönetim Kurulu'na sunulan 1993 yılı THY büt- çesi, 1993 yılı için 90 milyar lira zarar öngörmekteydi." 90 milyar öngörülen za- rar, 1 trilyon 317 milyon lira çıktı. Bunun nedenleri üzerine mutlaka bir yığın bahane uydurulabilir. Ama halk arasında bir söz vardır: Hatice'ye değil netıceye bak! Uçan paralar bu milletin parası. Yapılana da Türk Hava Yolları'nı özelleştırme çalışması değil, özellikle batırma çabası denırîB KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI ZONTELLEKTÜEL ABDULLAH KEMAL GÖKHAIS GÜRSES HARBİ SEMÎHPOROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS 27Mart PICKFAIRL iszo'oe BUGÛU, sessiz SINEMANIM imi Per orun CJJ.' ! 1 EVLENDİ- SİMEMA SEYIOCİSİMİM BUYÛIC BİR SeVSlYlS BAĞLAHDIĞI; COCUK. yAŞtMDAtJ B6£.İ TİfATRO Ve SİNEMADA ÇAUŞAN A44£y PtazFoeo(M£& pit^/eo) ILE, SSYAZ peeoe- A///V SEg.£lVENCi ŞÖVALYESr DOU&LAS FAIB8ANKSCDAGUS Fe&seNKS} YAŞAMIARI- NI BiRiBcrm.iyoe.Pu. YIUN EN ÇOIC YAUKI UYANDIHAN SİMEMA HASBRi S/*VllAN 8U evZJUtZ, tlOLLYU/OOP'U DA ETKİÜYECSK, OTUZOUKLAIS/ P/CJCFA/&" ADU £t/, TÜM AA P£ SÇ Sei£CBtTÎ- ÜMLÜ ÇİFT/A/ EV- LiUĞi 16 YIL SÛRecBKTİIS İLAN >• T.C. ANAMUR SULH HLKUK MAHKEMESİ 1993 268 Davaalar Ali Rıza Aydm ve Mustafa Aydın tarafından davalı Yılmaz Şımşek aleyhine açılan taksim ve ızalevi şuyu davasının yapı- lan açık yargılaması sırasında verilen ara karan uyannca: Dava konusu olan Anamur Yalıevleri Mahallesi Mengezmevkiı 4 ada 211 ve 31 numaralı parsellerde hissedarolan davalı Yılmaz Şim- şek'ın tüm aramalara rağmen açık adresi bulunamamn ve dava dilek- çesi ile duruşma günü kendısine tebliğ edilemcmiş buiunduğundan davalıya duruşma gününün ve dava dilekçesınin gazete ilan yolu ile yapılmasına karar venlmiştır Davalmın gazete ilanından duruşmanın bırakıldığj 27.4.1994 gü- nüne kadar bizzat mahkememize müracaat etmesi veya kendisinıljir vekil ile temsil ettirerek davaya karşı dıveceklerini bildirmedıği tak- dirdevokluğunda karar verileceğı \e duruşma günü ile dava dilekçe- sınin kendisine tebliğ edilmiş sayılacağı ılanen tebliğ olunur. 31 1. 1994 Basın: 46785 BAŞSAĞLIĞI SAMİYE YALTIRIM'ın A Aramızdan aynlması dolayısıyia NAZIM HfKMET VAKFI'nın, ailesinin ve bütün Nâzım dostlannın acısını paylaşıyoruz. PEN YAZARLAR DERNEĞİ Nüfuscüzdanım] kaybettim. Hükümsüzdür. NECDİYEÖZKAN Nüfuscüzdanımı kaybetıim. Hükümsüzdür. DERYAÖZKAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle