07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 10 MART1994 PERSEMBE 'Dukkha'yı'sukha'yaçevinnesanatı: Budizm MELTEIM n R A T L I Bundan yaklaşık 2500 yıl önce. Hindistan'm kuzeydoğusundakı Şakya KrallığYnda.hükümdann bır oğlu dünyaya gelır Çocuğun adını Sidharta Gautama koyarlar. Daha sonra Buda adını alacak olan Sid- harta, 29 yaşına kadar halkın çektiği acılardan. zorluklardan habersiz olarak sarayda mutlu bir vaşam ge- çirir. Derken bir gün sarayın dışında gezinti vapuğı sırada. önce eli avağı tutmaz bir ihtiyara. sonra hasta bir adama. derken bır ölüye ve en so- nunda da saygın bir dervışe rastlar. Ilk üç görünüm. Buda">a yaşamın aamasız vanını sergilerken. dör- düncüsü iç suskunluk ve iç banş içinde vaşamanm volunu gösterir. Böylece Buda. dünya işlerinden elinı çekmeye karar venr ve tüm servetini bırakarak evsiz barksız jezgin der- viş yaşamını benimser. Onceleri er- mişliği çılede arayan Buda. bir süre sonra bu yaşantısıyla dünya işlenne bağlılık arasındakı orta \olda karar kılar. Yedi vıl voga \e meditasyonla gerçeği araştırdıktan sonra bır gcce Gaya'daki kutsa! "hintinciri" ağaanın altına oturur ve "aydınlan- madan, oturduğu yerden kalkma- maya" a'nt içer. Ve orada tam ve aşıl- maz avdınlanmaya ulaşır. Yani 'Nir- vana'va. Daha sonra Buda'nın va- şam öyküsü ve öğretisi çerçevesinde Budizm felsefesi ortaya çıkar ve gü- nümüze kadar kitleleri etkılemeye devam eder. Budizm nasıl bir felsefedir. bugün için geçerliliğini koruvor mu° Işte bu sorulann vanıtlannı. yaklaşık otuz vıldır Doğu kültürleri ile ilgile- nen tîhan Güngören'den aldık. - Bize, Budizm öğretisini >e onun fızikötesi sonılara nasıl yaklaştiğını anlatabilir misiniz? Güngören - Budizm bir mutluluk arayışı öğretısidir. Buda, fızikötesi sorularla hiç ilgilenmemiş. bunlara vanıt aravanlara o soylu sükutu ıle bir cevap vermeye çalışmış. susmuş- tur. Bunu da anlamayanlara "Bu fı- zikötesi konularla uğraşmak. sizin ne ıstıraptan kurtulmanıza ne mutlu- luğunuza ne de aydınlanmanıza yar- duncı olur. Bu konular aksine sizin doğru yola ulaşmanızı güçleştirecek- rir"demıştır. Budd. metafizık konu- lanyla uğraşmayı. göğsüne ok sap- lanmış bir kışive benzetir. Göğsüne ok saplanmış bu kişı. oku çıkarma- Oncelikle bize ıstırap veren şey nedir, bunu bilmek gerekir. Bunlar hiçbir zaman elde edemeyeceğimiz, yahut elde edildiğinde bizi huzursuz edecek şeylerin peşinde koşmaktan kaynaklanıyor. Yaşamı gerçekçi olarak kabul edebilirsek, ıstıraplar sona erer. İlhan Güngören va mı çalışır voksa oku kimin attığı. atanın kastının ne olduğu. hangı soydan geldiği ile mi uğraşır? İşte si- zin de içinıze saplanmış bir ok \ ar. O da "dukkha". İnsanlann özde olan sorunu hayatla bütünleşmiş bır do- ku haline gelmış ıstırap içinde vaşı- yor olmalandır. Kavgı, tedirginlik. kuşku gibi ne kadar olumsuz duygu \arsa hepsı 'dukkha'dır. Sukha ıse hoş. zevk \eren tatlı şevlere denır. Budizm. "dukkha"yı "sukha'va çc- vırmeöârctisıdir. • Bu nasıl başarüır? Güngören - Oncelikle bize ıstırap veren şey nedir, bunu bilmek gere- kir. Bunlar hırslann. aşın ısteklenn. hiçbir zaman elde edemeyeceğimiz. yahut elde edildiğinde bizi huzursuz edecek şeylenn peşinde koşmaktan kaynaklanıyor. Yaşamı gerçekçi olarak kabul edebilir ve onun bize vereceklen ile vetınırsek. ışte o za- man ıstıraplar sona erer - Budizm'de aydınlanma yolu belli midir? Güngören - Buda. aydınlanrruş bir insan. Buda. insanlara. "Ben şu yol- dan giderek aydınlandım. Siz de eğer bu yoldan giderseniz aydınlanabilirsi- niz" diyor ve herkesin bir Buda ada- yı olduğunu söylüvor.Divorki:"Bu- dalar bile size ancak yolu gösterebi- lir. Bundan daha fazlasını yapamaz. Kendi kendinize ışık olun. Kendi yo- lunuzu kendiniz seçin. Ama ben size kolaylık olsun diye kendi izlediğim yolu gösteriyonım. Bu sizleri aydın- lanmava götüren sekiz basamaklı bir yoldur." Bu yolun temelınde medı- tasyon var. Buda'nın öğretisi aslın- da bir meditasyon öğretısidir. Ve bir çok Budist okullan medıtasvona ağırlıklı yer venrler. Meditasyon, bi- zi stresten. gergınlikten kurtararak hayatı yanılsamalar içinde değıl de daha gerçekçi bir şekilde görmemızi sağlar. Duvgulanmızın. düşüncele- rimizin yarattığı birdünva var. Ama bu gerçek dünva ile uvuşmuyor. Nirvana, öteki dümava ait bir olav değildir. Bu dünyada da insan mut- luluğu bulabılir. - Budizmin Batı'da kitleselleşmesi mümkün mü? Güngören - Budızmı herkese vav- mak, öğretivı çağdaşlaştırmakla olacaktır. Yalnız bu hayatta kalıp yıne farklı olmak. hjrsların, ihtiras- lann oyuncağı olmamak, olanla ve- tinmeyi öğrenmek vc öğretmek. Çağımızda Budizmin giderek >a\ıl- dığı söyleniyor. Ben isegünümüzde. egoculuğun, hırslann kışkırtıldığı \e insanlığın her çağdan daha fazla mutsuzluğa yol aldığı düşüncesın- deyım. Bu ortamda 'dukkha'yı "sukha'yaçevirmeveçalışanlannço- ğunlukta olabileceğinı ve Budizmin bır kıtle akımı haline gelebıleceğinı düşünemi>orum. - Türkiye'de Budizme ilgi ne dü- zeyde? Güngören - Kitaplanm 15 bin ci- vannda sattı. Ama Türkiye"de bu kadar Budist insan olduğunu san- mi)orum. Medıtasyonla ilgilenenler var. Bırlikteliğe ihtiyaç var. Benimle bu konuda temasa geçen bınin üs- tünde insan oldu. - Sizin yorumunuzla Budizm genç- lere neleri öğütlüyor? Güngören - Gençler arayış içinde ve bır kısmı dünyanın bize vaat et- tiklerini vermediğirun ve bizim de çağdaş u>garlığın verdiklerimyanlış ve beceriksizce kullandığımızın far- kındalar. Budizm. bır huzur ve mut- luluk aravışı. Hem kendisi hem de çevresındeki insanlar içın. Gençler hep birilerinın peşinden giderler. Ya Malatvalıdır \a Galatasaraylıdır ya sosyalisttır vs. Hiçbir şeye da>an- madan. hiçbir şeyin peşinde koşma- dan vaşamasını öğrenmek. büyük bir olgunluk ıster. Gençler. her şev- den önce bağımsızlığı aramalı. Çün- kü her düşünce, her ınanç, ötekı inanç \e düşüncelere bır sınır çizer. Açık göriişlü olmak. her türlü bağ- nazlığı kabul etmemek en önemlisi. "Zen" grubu doğaçlama müzik yapıyor: Hatayapmayıseviyoruz 'Zen Budizmi' bir vaşam felsefesi. Ve aslında onu farkında olmadan çeşitli biçımierde yaşıyoruz. Doğaç- lama müzik vapan "Zen" adlı grup da Zen Budizmi ıle olan ilgilerini çok sonra fark edenlerden. Grup elemanlan Zen felsefesine direkt olarak uymasalarda. özellikle "Beat kuşağı'nın Zen'ı algılayışlannı ve yaşayışlannı kendılerine yakın bu- luyorlar. Grubun gıtaristi Murat, yaptıklan müzikle Zen Budizmi arasındaki paralellıkleri şöyle anla- tıyor: "Yaptığımız doğaçlama müziğin formans sırasında olan şeylere biz şaşırıyonız. Seyirci ne kadarını anlı- yor bilemiyoruz. Bir de hataları, y an- Itşları çok seviyoruz. Oniarın hepsini kabul ediyonız. Genelde bir cila anla- yışı var. Herkes daha üstün. daha i\i olmaya çalışıvor. Bence insan daha üstün olduğu zaman başka biri olu- yor. Çünkü üstünlük kavramı başka idollerin varattığı bir kavram. Ve bir sanatçı ne kadar hata vaparsa o ka- dar kendidir bana göre." Gruba girmeden önce cıddi bır Zen izleyıcısı olduğunu söyleyen Zen grubu üyeleri Zen Budizmiyle ilgilerini çok sonradan farkctmişler. tamamen ruhsal >e meditatif bir özel- liği var. Zen Budizmi'ndeki kişisel aydınlanma ka>ramı bizce çok önem- li. Yani bir şekilde ben grup eleman- lannı kendine dönük sa>aşçı kişilik- ler olarak tanımlayabilivorum. On- lar birev \e müzikaİ olarak kendileri- ni geliştirebiliyorlar ve toplu meditas- yon olarak yorumlanabilecek bir mü- zik de yapıvoruz. Sonra ZenMn algı güçlerini keskinleştirmesi gibi bir kavramı >ar ki buna da çok inanıyo- ruz. Algının kapıları bizi oldukça ilgi- lendiriyor. Algıları genişletmek, nor- mal yaşamda yapılamav acak bir- takım şeyleri vapmak. Sözlerimiz de küçük Zen bilmece- lerine benzeyebiliyor.Tıpkı onlar gibi herkes tarafından farklı anlaşılabili- yor. Zen bir yol >e bizim de volumuz bu. Bizim hayatımızla müziğimiz bire bir. Bizde de Zen'de olduğu gibi an önemli. Ve biz o anın müziğini yapı- voruz. Geleceğin ya da geçmişin etki- si de oluyor ama o anın etkisi daha fazla. Ve müzik yaparken vani per- grubun solısti Nazım o günleri şövle anlatıvor: "Benim şimdi anlatacak- larımı Murat'ın başka bir perspektif- ten, merceğin öteki tarafından anlat- ması mümkün. Çünkü benim merce- ğin bir tarafından öteki tarafına olan volculuğum Murat'tan çok sonra başladı. Murat benim için merceğin bir kutbuvdu. Ben daha gençken cid- di bir Zen izleyicishdim. Zen'i ilk defa izlediğim Taksim konserinde Murat'ın gördüğü bir şeyden bahset- tiğini ama bunu çok farklı bir şekilde anlatabildiğini gördüm. Ve büvülen- dim. Gruba ilk girdiğimde Murat >e Merih bu işin çekirdeğiydiler. Biz on- lara baktık >e öğrendik. Bu bir şekil- de hoca- öğrenci ilişkisi gibi düşünüi- se de bu ilişkinin çok ani geçişli bir ilişki olabileceği. hocanın hep hoca kalacağı ama öğrencisiyle arasında çok ivi bir bağ oiabileceğini düşünii- yorum. Hepimizin bir şe> ler öğrendi- ği birileri, çok sevdiği büvüklcri var. Bugünlerde başka bir şey daha far- kertim. Çok fazla rürler dinlemiş ol- mama rağmen, solistük vapmava başladıktan sonra bunlardan çok az etkiiendiğimi, yapmaya çalıştığunın oniaria iigisinin çok az olduğunu far- kettim. Bu rahatlığunın zamanla daha da esnek bir şekilde ilerleyebil- diğini \e benim yakınımda olup bit- meyen müziklerden gelen etkilenme- lerin daha rahatlıkla devreye girebil- diğini. oniarın üzerimdeki kapsayıcı etkisinin daha az olduğunu gördüm. Söyleyebilmek, kendimi parçası gör- düğüm bir his haline geldi. Ama yine de bir çok eksiğim olduğunu ve de müzikle ilgili dolaşabileceğim daha çok alan olduğunu düşünüyorum." Özde doğaçlama yapan grup. hep avnı çizgıde dolaşmaktan oldukça rahatsızoluvorlarvedevamlı kendi- lerinı venile>erek ızleyıcinin karşısı- na çıkıvorlar. Konserlennın >anı şıra video vc kaset çalışmalan da var. Şu sıralar veni bir proje iizerin- de çalışıvorlar: 'Tamamlanmak üze- re insanlara hayallerini gerçekleştir- me projesi'. Herkesi davet ediyorlar Müzısyen olan olmayan arkadaş- lannı stüdvolanna davet ediyorlar ve onlann hayal cttiklerini müzikal olarak gerçckİeştirmcveçalışıyorlar. Projenin bınnci kasetinin gelecek hafta hazır olması planlanıyor. Ça- lışmalannda müzikal kalıplan zor- layan Zen. kımi zaman bir kağıt parçasını ya da plastık borulara sar- dıklan paket bantlanv la elde ettıkle- ri "'percussion' aletıni ustalıkla kulla- nıvorlar Kimi zaman da çalmasını bilmeven birinin eline gitar venp. ız- livorlarvcbunu bırsonrakıçalışma- lannda kullanıvorlar. Grubun gör- sel \anı ıle ilgılenen Esat şövledı>or: " Konserlerde sekiz milimetre filmler. dialar eğer mekan uygunsa gölge ya da teatral gösteriler oluyor. Bunlar genellikle daha önce plan- lanmıyor. Bir kavram üzerine çalını- yorsa, malzeme onun Ozerinde ağırlık kazanıyor. Ama hiç alakası olmayan görüntüler de olabiliyor." Mekan konusunda ıse Murat. "Objelerin müzikal ya da mckanın akustik kullanımı bizim müziğimiz- de çok önemli. Görsel olarak filmler \e dialar tavanda. yan duvarlarda seyircilerin üzerinde dolaşıyor. Bunun dışında her türlü duyuya da önem veriyoruz" şeklınde konuşu- vor Zen'ın oldukça zengın kadro- sunda mıksercı. efektçı ve tevpçı Mehmet. solıst Nazım. Gıtar Slu- rat. Görsellıkle ilgilenen Esat. Da- vul Okan. Gıtar Adil. Elektronik Percussion Merih. Darbuka Coş- kun. Gitar Burakbulunuvor. 'Buda" olarak anılan Şakya kraluun oğlu Sidharta Gautama heykeli tapınakların »azgeçilrnez unsuru. (Fotoğraf: D t N İ Z TEZTEL) 10 yıh aşkın süredir Budist öğretiyi benimseyen Hakan Onum: Yaşamanetutkuylasanlm,nedegerikalınBağnnsız düşünceden yana olan 'Budizm öğretisi' özellikle yaşam ko- nusunda arayışlanru sürdüren genç- ler arasında taraflar buluyor. Ulke- mizde de bu konuda yayımlanan kitaplar yoğun ilgi göriiyor. Kitap satışlanna özdeş olarak sayılannın giderek artüğı belirtilen Budist genç- lerden bin de 10 yılı aşkın bir süredir bu öğretiyi benimseyen Taki (Çin Yogası) ve Şiatsu (Parmak ve Avuç Masajı) öğretmeru Hakan Onum. Onum. Budizm ile tamşmadan önce çekıngen ve ıçıne kapanık bır insan olduğunu söylüyor. Aynı za- manda çok da meraklı... İçe dönük yaşamında bir takım şeyler hıssetiği için esoteric (içrek) bilimlerle ilgilen- meye başlıyor. Psikoloji ıle de tanışı- yor. Ardından sosyoloji ve sonra davranış bilimleri yaşamına gjrivor Hakan Onum'un. Bunun yanında astronomi, çekir- dek fîziği ve çevre ile ilgilenmeye başlayan Onum. araştırmalan sıra- sında sık sık Buda ile karşılaşıyor Onum, "bu felsefenin batılı, felsefe- ler gibi kuramsal olmadığını farketti- ğini" söylüyor. Budistlerin yaşamı hissetmeleri ile kendisinin yaşamı hissetmesi arasındaki benzerlık Onum'un, bu felsefenin ışığı altında kendine bir yol çizmesine neden olu- yor Onum'un kendi çizdiği bu yol- da yaşamı ve dünyayı algılaması da oldukça farklı. Hakan Onum. Bu- dizmin temelinin, orta yola dayan- dığını sö>lüyor: "Budizmde beliıii bir yol yoktur. Yolu kişisel olarak siz açarsınız. Ilunlı yaşam, orta yol. Yani uçlara kaçmıyorsunuz. Öyİe bir orta yol iz- liyorsunuz ki orta yolu izleme konu- sunda bile orta yolda oluyorsunuz. udizmde belirli bir yol olmadığını söyleyen Hakan Onum şöyle diyor: "Yolu kişisel olarak siz açarsınız. Ilımlı yaşam, orta yol. Yani uçlara kaçmıyorsunuz. Öyle bir orta yol izliyorsunuz ki orta yolu izleme konusunda bile orta yolda oluyorsunuz." Kişisel bir yol izlediğinizde ister iste- mez bazı doyumsuzIukJarınız bazı de- neyim yetersizükleriniz olduğu için bazı konulara tepetaklak dalar >e is- ter istemez de aşırılara yaklaşırsı- nız." İşte bu noktada insanın kendi ola- naklanyla. beş duyuyu çalıştırarak kendi yaşamını değerlendirmesi önemli bır nokta olarak Budistlerin karşısına çıkıyor. Bunu yaptıktan sonra insan neyin ne olduğunu. kımse tarafından berümsetilmeden tek başına hatta ve hatta kelimelere bile gerek duyulmadan yalın gerçek- liği kendi içinde anlıyor. Ama kimi zaman bu. bir yaşama mal oluyor. Zen Budizmınde, insanın tutkulu bir şekilde bağlandığı şeylerin bir sü- re sonra elden kayıp gittiğine inanı- lıyor. "Yaşam çarkına sıkıca sarılı- yoruz. Ve bu çarkta hep bir sonraki basamağa geçmeye çalışıyor, önü- müze hedefler koyuyoruz. Buraya ulaşacağım, şunu yapacağun gibi. Ve isteklerimiz. arzularımız, rutkuları- mız bitmediği sürece sürekli doğum öliim çarkına girip. Samsara'ya yani yaşama geliyonız. Ve ne zaman ki doyuyoruz, rol y apmadan tam gönül- lükle tutkularunız kalmıyor, o zaman Samsara denilen çarktan çıkıyoruz \e bir daha dünyaya gelmemiz gerek- miyor." Önum. yaşamın içinde. insanlann arasında geçen bır yaşama sürecinin belirleyeciliğmden söz ederken bu yaşama ne tutkuvla sanlmanın ne de geri kalmanın bır çözüm oiabile- ceğini söv lüyor. "İnsanın günlük sorunlarından kaçması. tek başına çilecilik yaşamı- na çekilmesi zaman zaman krsa süre- lerde bir çözüm gibi görülebilir. Ama bunu insanlara benimsetmeye çalı- şmak yanlış olabilir. Fakat yaşamın içinden. insanlann arasından geçen bir yol, yaşama süreci var. İşte, bu yaşama ne tutkuyla sarıhnak ne de yaşamdan geri kalnıak. ikisinde de rol almak. Herkesin sosyal *e kişisel yaşamı var. Bazen kabuğumuza çeki- lir, düşünürüz. Ya da vicdan muhase- beleri yapar var oluşumuzu dinler, meditasyon yapanz. Bazen de insan- larla iletişime geçeriz. Gözümüz yine açıktır. Hiçbir şey değişmemiştir." Buda'vı Tann olarak kabul eden- lere karşın. Budizm öğretisinde bir lann ınancının varlığından söz et- mek çok zor. Hakan Onum. bu noktada ınsanlann egolannı ön pla- na çıkarmalanna karşı çıkıyor: "\aşamm içinden bir unsuru, bir varlığı alıp. ona çok bağlanmak, çok sevmek diğer y anı sevmemek sizi hiç- bir yere götürmez. Hatta ben klasik anlamda Allah inancı olanlarla şunu tarttşınm. Benim de belki bir Tanrı inancım rar fakat oldukça farklı. Eğer derim Allah'a ulaşmak. sevmek istiyorsanız, O'nun bürün yarattı- klarını da sev melisiniz. Eğer ayrımcüık yaparsanız iş bitmiştir. O zaman ortaya egonuzu koyuyur \e bencil davranıvorsunuzdur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle