Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 10 MART1994 PERSEMBE
'Dukkha'yı'sukha'yaçevinnesanatı: Budizm
MELTEIM n R A T L I
Bundan yaklaşık 2500 yıl önce.
Hindistan'm kuzeydoğusundakı
Şakya KrallığYnda.hükümdann bır
oğlu dünyaya gelır Çocuğun adını
Sidharta Gautama koyarlar. Daha
sonra Buda adını alacak olan Sid-
harta, 29 yaşına kadar halkın çektiği
acılardan. zorluklardan habersiz
olarak sarayda mutlu bir vaşam ge-
çirir. Derken bir gün sarayın dışında
gezinti vapuğı sırada. önce eli avağı
tutmaz bir ihtiyara. sonra hasta bir
adama. derken bır ölüye ve en so-
nunda da saygın bir dervışe rastlar.
Ilk üç görünüm. Buda">a yaşamın
aamasız vanını sergilerken. dör-
düncüsü iç suskunluk ve iç banş
içinde vaşamanm volunu gösterir.
Böylece Buda. dünya işlerinden elinı
çekmeye karar venr ve tüm servetini
bırakarak evsiz barksız jezgin der-
viş yaşamını benimser. Onceleri er-
mişliği çılede arayan Buda. bir süre
sonra bu yaşantısıyla dünya işlenne
bağlılık arasındakı orta \olda karar
kılar. Yedi vıl voga \e meditasyonla
gerçeği araştırdıktan sonra bır gcce
Gaya'daki kutsa! "hintinciri"
ağaanın altına oturur ve "aydınlan-
madan, oturduğu yerden kalkma-
maya" a'nt içer. Ve orada tam ve aşıl-
maz avdınlanmaya ulaşır. Yani 'Nir-
vana'va. Daha sonra Buda'nın va-
şam öyküsü ve öğretisi çerçevesinde
Budizm felsefesi ortaya çıkar ve gü-
nümüze kadar kitleleri etkılemeye
devam eder.
Budizm nasıl bir felsefedir. bugün
için geçerliliğini koruvor mu° Işte
bu sorulann vanıtlannı. yaklaşık
otuz vıldır Doğu kültürleri ile ilgile-
nen tîhan Güngören'den aldık.
- Bize, Budizm öğretisini >e onun
fızikötesi sonılara nasıl yaklaştiğını
anlatabilir misiniz?
Güngören - Budizm bir mutluluk
arayışı öğretısidir. Buda, fızikötesi
sorularla hiç ilgilenmemiş. bunlara
vanıt aravanlara o soylu sükutu ıle
bir cevap vermeye çalışmış. susmuş-
tur. Bunu da anlamayanlara "Bu fı-
zikötesi konularla uğraşmak. sizin ne
ıstıraptan kurtulmanıza ne mutlu-
luğunuza ne de aydınlanmanıza yar-
duncı olur. Bu konular aksine sizin
doğru yola ulaşmanızı güçleştirecek-
rir"demıştır. Budd. metafizık konu-
lanyla uğraşmayı. göğsüne ok sap-
lanmış bir kışive benzetir. Göğsüne
ok saplanmış bu kişı. oku çıkarma-
Oncelikle bize ıstırap veren şey nedir,
bunu bilmek gerekir. Bunlar hiçbir zaman
elde edemeyeceğimiz, yahut elde edildiğinde
bizi huzursuz edecek şeylerin peşinde
koşmaktan kaynaklanıyor. Yaşamı
gerçekçi olarak kabul edebilirsek,
ıstıraplar sona erer.
İlhan Güngören
va mı çalışır voksa oku kimin attığı.
atanın kastının ne olduğu. hangı
soydan geldiği ile mi uğraşır? İşte si-
zin de içinıze saplanmış bir ok \ ar. O
da "dukkha". İnsanlann özde olan
sorunu hayatla bütünleşmiş bır do-
ku haline gelmış ıstırap içinde vaşı-
yor olmalandır. Kavgı, tedirginlik.
kuşku gibi ne kadar olumsuz duygu
\arsa hepsı 'dukkha'dır. Sukha ıse
hoş. zevk \eren tatlı şevlere denır.
Budizm. "dukkha"yı "sukha'va çc-
vırmeöârctisıdir.
• Bu nasıl başarüır?
Güngören - Oncelikle bize ıstırap
veren şey nedir, bunu bilmek gere-
kir. Bunlar hırslann. aşın ısteklenn.
hiçbir zaman elde edemeyeceğimiz.
yahut elde edildiğinde bizi huzursuz
edecek şeylenn peşinde koşmaktan
kaynaklanıyor. Yaşamı gerçekçi
olarak kabul edebilir ve onun bize
vereceklen ile vetınırsek. ışte o za-
man ıstıraplar sona erer
- Budizm'de aydınlanma yolu belli
midir?
Güngören - Buda. aydınlanrruş bir
insan. Buda. insanlara. "Ben şu yol-
dan giderek aydınlandım. Siz de eğer
bu yoldan giderseniz aydınlanabilirsi-
niz" diyor ve herkesin bir Buda ada-
yı olduğunu söylüvor.Divorki:"Bu-
dalar bile size ancak yolu gösterebi-
lir. Bundan daha fazlasını yapamaz.
Kendi kendinize ışık olun. Kendi yo-
lunuzu kendiniz seçin. Ama ben size
kolaylık olsun diye kendi izlediğim
yolu gösteriyonım. Bu sizleri aydın-
lanmava götüren sekiz basamaklı bir
yoldur." Bu yolun temelınde medı-
tasyon var. Buda'nın öğretisi aslın-
da bir meditasyon öğretısidir. Ve bir
çok Budist okullan medıtasvona
ağırlıklı yer venrler. Meditasyon, bi-
zi stresten. gergınlikten kurtararak
hayatı yanılsamalar içinde değıl de
daha gerçekçi bir şekilde görmemızi
sağlar. Duvgulanmızın. düşüncele-
rimizin yarattığı birdünva var. Ama
bu gerçek dünva ile uvuşmuyor.
Nirvana, öteki dümava ait bir olav
değildir. Bu dünyada da insan mut-
luluğu bulabılir.
- Budizmin Batı'da kitleselleşmesi
mümkün mü?
Güngören - Budızmı herkese vav-
mak, öğretivı çağdaşlaştırmakla
olacaktır. Yalnız bu hayatta kalıp
yıne farklı olmak. hjrsların, ihtiras-
lann oyuncağı olmamak, olanla ve-
tinmeyi öğrenmek vc öğretmek.
Çağımızda Budizmin giderek >a\ıl-
dığı söyleniyor. Ben isegünümüzde.
egoculuğun, hırslann kışkırtıldığı \e
insanlığın her çağdan daha fazla
mutsuzluğa yol aldığı düşüncesın-
deyım. Bu ortamda 'dukkha'yı
"sukha'yaçevirmeveçalışanlannço-
ğunlukta olabileceğinı ve Budizmin
bır kıtle akımı haline gelebıleceğinı
düşünemi>orum.
- Türkiye'de Budizme ilgi ne dü-
zeyde?
Güngören - Kitaplanm 15 bin ci-
vannda sattı. Ama Türkiye"de bu
kadar Budist insan olduğunu san-
mi)orum. Medıtasyonla ilgilenenler
var. Bırlikteliğe ihtiyaç var. Benimle
bu konuda temasa geçen bınin üs-
tünde insan oldu.
- Sizin yorumunuzla Budizm genç-
lere neleri öğütlüyor?
Güngören - Gençler arayış içinde
ve bır kısmı dünyanın bize vaat et-
tiklerini vermediğirun ve bizim de
çağdaş u>garlığın verdiklerimyanlış
ve beceriksizce kullandığımızın far-
kındalar. Budizm. bır huzur ve mut-
luluk aravışı. Hem kendisi hem de
çevresındeki insanlar içın. Gençler
hep birilerinın peşinden giderler. Ya
Malatvalıdır \a Galatasaraylıdır ya
sosyalisttır vs. Hiçbir şeye da>an-
madan. hiçbir şeyin peşinde koşma-
dan vaşamasını öğrenmek. büyük
bir olgunluk ıster. Gençler. her şev-
den önce bağımsızlığı aramalı. Çün-
kü her düşünce, her ınanç, ötekı
inanç \e düşüncelere bır sınır çizer.
Açık göriişlü olmak. her türlü bağ-
nazlığı kabul etmemek en önemlisi.
"Zen" grubu doğaçlama müzik yapıyor:
Hatayapmayıseviyoruz
'Zen Budizmi' bir vaşam felsefesi.
Ve aslında onu farkında olmadan
çeşitli biçımierde yaşıyoruz. Doğaç-
lama müzik vapan "Zen" adlı grup
da Zen Budizmi ıle olan ilgilerini
çok sonra fark edenlerden. Grup
elemanlan Zen felsefesine direkt
olarak uymasalarda. özellikle "Beat
kuşağı'nın Zen'ı algılayışlannı ve
yaşayışlannı kendılerine yakın bu-
luyorlar. Grubun gıtaristi Murat,
yaptıklan müzikle Zen Budizmi
arasındaki paralellıkleri şöyle anla-
tıyor:
"Yaptığımız doğaçlama müziğin
formans sırasında olan şeylere biz
şaşırıyonız. Seyirci ne kadarını anlı-
yor bilemiyoruz. Bir de hataları, y an-
Itşları çok seviyoruz. Oniarın hepsini
kabul ediyonız. Genelde bir cila anla-
yışı var. Herkes daha üstün. daha i\i
olmaya çalışıvor. Bence insan daha
üstün olduğu zaman başka biri olu-
yor. Çünkü üstünlük kavramı başka
idollerin varattığı bir kavram. Ve bir
sanatçı ne kadar hata vaparsa o ka-
dar kendidir bana göre."
Gruba girmeden önce cıddi bır
Zen izleyıcısı olduğunu söyleyen
Zen grubu üyeleri Zen Budizmiyle ilgilerini çok sonradan farkctmişler.
tamamen ruhsal >e meditatif bir özel-
liği var. Zen Budizmi'ndeki kişisel
aydınlanma ka>ramı bizce çok önem-
li. Yani bir şekilde ben grup eleman-
lannı kendine dönük sa>aşçı kişilik-
ler olarak tanımlayabilivorum. On-
lar birev \e müzikaİ olarak kendileri-
ni geliştirebiliyorlar ve toplu meditas-
yon olarak yorumlanabilecek bir mü-
zik de yapıvoruz. Sonra ZenMn algı
güçlerini keskinleştirmesi gibi bir
kavramı >ar ki buna da çok inanıyo-
ruz. Algının kapıları bizi oldukça ilgi-
lendiriyor. Algıları genişletmek, nor-
mal yaşamda yapılamav acak bir-
takım şeyleri vapmak.
Sözlerimiz de küçük Zen bilmece-
lerine benzeyebiliyor.Tıpkı onlar gibi
herkes tarafından farklı anlaşılabili-
yor. Zen bir yol >e bizim de volumuz
bu. Bizim hayatımızla müziğimiz bire
bir. Bizde de Zen'de olduğu gibi an
önemli. Ve biz o anın müziğini yapı-
voruz. Geleceğin ya da geçmişin etki-
si de oluyor ama o anın etkisi daha
fazla. Ve müzik yaparken vani per-
grubun solısti Nazım o günleri şövle
anlatıvor: "Benim şimdi anlatacak-
larımı Murat'ın başka bir perspektif-
ten, merceğin öteki tarafından anlat-
ması mümkün. Çünkü benim merce-
ğin bir tarafından öteki tarafına olan
volculuğum Murat'tan çok sonra
başladı. Murat benim için merceğin
bir kutbuvdu. Ben daha gençken cid-
di bir Zen izleyicishdim. Zen'i ilk
defa izlediğim Taksim konserinde
Murat'ın gördüğü bir şeyden bahset-
tiğini ama bunu çok farklı bir şekilde
anlatabildiğini gördüm. Ve büvülen-
dim. Gruba ilk girdiğimde Murat >e
Merih bu işin çekirdeğiydiler. Biz on-
lara baktık >e öğrendik. Bu bir şekil-
de hoca- öğrenci ilişkisi gibi düşünüi-
se de bu ilişkinin çok ani geçişli bir
ilişki olabileceği. hocanın hep hoca
kalacağı ama öğrencisiyle arasında
çok ivi bir bağ oiabileceğini düşünii-
yorum. Hepimizin bir şe> ler öğrendi-
ği birileri, çok sevdiği büvüklcri var.
Bugünlerde başka bir şey daha far-
kertim. Çok fazla rürler dinlemiş ol-
mama rağmen, solistük vapmava
başladıktan sonra bunlardan çok az
etkiiendiğimi, yapmaya çalıştığunın
oniaria iigisinin çok az olduğunu far-
kettim. Bu rahatlığunın zamanla
daha da esnek bir şekilde ilerleyebil-
diğini \e benim yakınımda olup bit-
meyen müziklerden gelen etkilenme-
lerin daha rahatlıkla devreye girebil-
diğini. oniarın üzerimdeki kapsayıcı
etkisinin daha az olduğunu gördüm.
Söyleyebilmek, kendimi parçası gör-
düğüm bir his haline geldi. Ama yine
de bir çok eksiğim olduğunu ve de
müzikle ilgili dolaşabileceğim daha
çok alan olduğunu düşünüyorum."
Özde doğaçlama yapan grup. hep
avnı çizgıde dolaşmaktan oldukça
rahatsızoluvorlarvedevamlı kendi-
lerinı venile>erek ızleyıcinin karşısı-
na çıkıvorlar. Konserlennın >anı
şıra video vc kaset çalışmalan da
var. Şu sıralar veni bir proje iizerin-
de çalışıvorlar: 'Tamamlanmak üze-
re insanlara hayallerini gerçekleştir-
me projesi'.
Herkesi davet ediyorlar
Müzısyen olan olmayan arkadaş-
lannı stüdvolanna davet ediyorlar
ve onlann hayal cttiklerini müzikal
olarak gerçckİeştirmcveçalışıyorlar.
Projenin bınnci kasetinin gelecek
hafta hazır olması planlanıyor. Ça-
lışmalannda müzikal kalıplan zor-
layan Zen. kımi zaman bir kağıt
parçasını ya da plastık borulara sar-
dıklan paket bantlanv la elde ettıkle-
ri "'percussion' aletıni ustalıkla kulla-
nıvorlar Kimi zaman da çalmasını
bilmeven birinin eline gitar venp. ız-
livorlarvcbunu bırsonrakıçalışma-
lannda kullanıvorlar. Grubun gör-
sel \anı ıle ilgılenen Esat şövledı>or:
" Konserlerde sekiz milimetre
filmler. dialar eğer mekan uygunsa
gölge ya da teatral gösteriler oluyor.
Bunlar genellikle daha önce plan-
lanmıyor. Bir kavram üzerine çalını-
yorsa, malzeme onun Ozerinde
ağırlık kazanıyor. Ama hiç alakası
olmayan görüntüler de olabiliyor."
Mekan konusunda ıse Murat.
"Objelerin müzikal ya da mckanın
akustik kullanımı bizim müziğimiz-
de çok önemli. Görsel olarak filmler
\e dialar tavanda. yan duvarlarda
seyircilerin üzerinde dolaşıyor.
Bunun dışında her türlü duyuya da
önem veriyoruz" şeklınde konuşu-
vor Zen'ın oldukça zengın kadro-
sunda mıksercı. efektçı ve tevpçı
Mehmet. solıst Nazım. Gıtar Slu-
rat. Görsellıkle ilgilenen Esat. Da-
vul Okan. Gıtar Adil. Elektronik
Percussion Merih. Darbuka Coş-
kun. Gitar Burakbulunuvor. 'Buda" olarak anılan Şakya kraluun oğlu Sidharta Gautama heykeli tapınakların »azgeçilrnez unsuru. (Fotoğraf: D t N İ Z TEZTEL)
10 yıh aşkın süredir Budist öğretiyi benimseyen Hakan Onum:
Yaşamanetutkuylasanlm,nedegerikalınBağnnsız düşünceden yana olan
'Budizm öğretisi' özellikle yaşam ko-
nusunda arayışlanru sürdüren genç-
ler arasında taraflar buluyor. Ulke-
mizde de bu konuda yayımlanan
kitaplar yoğun ilgi göriiyor. Kitap
satışlanna özdeş olarak sayılannın
giderek artüğı belirtilen Budist genç-
lerden bin de 10 yılı aşkın bir süredir
bu öğretiyi benimseyen Taki (Çin
Yogası) ve Şiatsu (Parmak ve Avuç
Masajı) öğretmeru Hakan Onum.
Onum. Budizm ile tamşmadan
önce çekıngen ve ıçıne kapanık bır
insan olduğunu söylüyor. Aynı za-
manda çok da meraklı... İçe dönük
yaşamında bir takım şeyler hıssetiği
için esoteric (içrek) bilimlerle ilgilen-
meye başlıyor. Psikoloji ıle de tanışı-
yor. Ardından sosyoloji ve sonra
davranış bilimleri yaşamına gjrivor
Hakan Onum'un.
Bunun yanında astronomi, çekir-
dek fîziği ve çevre ile ilgilenmeye
başlayan Onum. araştırmalan sıra-
sında sık sık Buda ile karşılaşıyor
Onum, "bu felsefenin batılı, felsefe-
ler gibi kuramsal olmadığını farketti-
ğini" söylüyor. Budistlerin yaşamı
hissetmeleri ile kendisinin yaşamı
hissetmesi arasındaki benzerlık
Onum'un, bu felsefenin ışığı altında
kendine bir yol çizmesine neden olu-
yor Onum'un kendi çizdiği bu yol-
da yaşamı ve dünyayı algılaması da
oldukça farklı. Hakan Onum. Bu-
dizmin temelinin, orta yola dayan-
dığını sö>lüyor:
"Budizmde beliıii bir yol yoktur.
Yolu kişisel olarak siz açarsınız.
Ilunlı yaşam, orta yol. Yani uçlara
kaçmıyorsunuz. Öyİe bir orta yol iz-
liyorsunuz ki orta yolu izleme konu-
sunda bile orta yolda oluyorsunuz.
udizmde belirli bir yol olmadığını söyleyen Hakan Onum
şöyle diyor: "Yolu kişisel olarak siz açarsınız. Ilımlı yaşam, orta
yol. Yani uçlara kaçmıyorsunuz. Öyle bir orta yol izliyorsunuz ki
orta yolu izleme konusunda bile orta yolda oluyorsunuz."
Kişisel bir yol izlediğinizde ister iste-
mez bazı doyumsuzIukJarınız bazı de-
neyim yetersizükleriniz olduğu için
bazı konulara tepetaklak dalar >e is-
ter istemez de aşırılara yaklaşırsı-
nız."
İşte bu noktada insanın kendi ola-
naklanyla. beş duyuyu çalıştırarak
kendi yaşamını değerlendirmesi
önemli bır nokta olarak Budistlerin
karşısına çıkıyor. Bunu yaptıktan
sonra insan neyin ne olduğunu.
kımse tarafından berümsetilmeden
tek başına hatta ve hatta kelimelere
bile gerek duyulmadan yalın gerçek-
liği kendi içinde anlıyor. Ama kimi
zaman bu. bir yaşama mal oluyor.
Zen Budizmınde, insanın tutkulu
bir şekilde bağlandığı şeylerin bir sü-
re sonra elden kayıp gittiğine inanı-
lıyor.
"Yaşam çarkına sıkıca sarılı-
yoruz. Ve bu çarkta hep bir sonraki
basamağa geçmeye çalışıyor, önü-
müze hedefler koyuyoruz. Buraya
ulaşacağım, şunu yapacağun gibi. Ve
isteklerimiz. arzularımız, rutkuları-
mız bitmediği sürece sürekli doğum
öliim çarkına girip. Samsara'ya yani
yaşama geliyonız. Ve ne zaman ki
doyuyoruz, rol y apmadan tam gönül-
lükle tutkularunız kalmıyor, o zaman
Samsara denilen çarktan çıkıyoruz
\e bir daha dünyaya gelmemiz gerek-
miyor."
Önum. yaşamın içinde. insanlann
arasında geçen bır yaşama sürecinin
belirleyeciliğmden söz ederken bu
yaşama ne tutkuvla sanlmanın ne
de geri kalmanın bır çözüm oiabile-
ceğini söv lüyor.
"İnsanın günlük sorunlarından
kaçması. tek başına çilecilik yaşamı-
na çekilmesi zaman zaman krsa süre-
lerde bir çözüm gibi görülebilir. Ama
bunu insanlara benimsetmeye çalı-
şmak yanlış olabilir. Fakat yaşamın
içinden. insanlann arasından geçen
bir yol, yaşama süreci var. İşte, bu
yaşama ne tutkuyla sarıhnak ne de
yaşamdan geri kalnıak. ikisinde de
rol almak. Herkesin sosyal *e kişisel
yaşamı var. Bazen kabuğumuza çeki-
lir, düşünürüz. Ya da vicdan muhase-
beleri yapar var oluşumuzu dinler,
meditasyon yapanz. Bazen de insan-
larla iletişime geçeriz. Gözümüz yine
açıktır. Hiçbir şey değişmemiştir."
Buda'vı Tann olarak kabul eden-
lere karşın. Budizm öğretisinde bir
lann ınancının varlığından söz et-
mek çok zor. Hakan Onum. bu
noktada ınsanlann egolannı ön pla-
na çıkarmalanna karşı çıkıyor:
"\aşamm içinden bir unsuru, bir
varlığı alıp. ona çok bağlanmak, çok
sevmek diğer y anı sevmemek sizi hiç-
bir yere götürmez. Hatta ben klasik
anlamda Allah inancı olanlarla şunu
tarttşınm. Benim de belki bir Tanrı
inancım rar fakat oldukça farklı.
Eğer derim Allah'a ulaşmak. sevmek
istiyorsanız, O'nun bürün yarattı-
klarını da sev melisiniz. Eğer
ayrımcüık yaparsanız iş bitmiştir. O
zaman ortaya egonuzu koyuyur \e
bencil davranıvorsunuzdur."