08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOM 11 TSKB'den Kavala'ya ffias davası •ANKARA (ANKA)- Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB). Kavala Grubu'nun gıda sektöründe faaliyet gösteren şirketi Konşkav'ın iflasını istedi. TSKB, Konkav Kavala Konservecilik Sanayi ve Ticaret AŞ'nin iflası istemiyle İstanbul-Beyoğlu 1 'inci Asliye Ticaret Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, başvuruyu kabul ederek iflas takibinin kesinleştiğini bildirdi. Mahkemenin konuyla iigili duyurusunda Konkav Kavala'dan alacaklı olanlann 17 marta kadar iflas davasına müdahale eünehaklan bulunduğunu arumsatıldı. Yunanistan'da 'İşkadınları KonferansT • ATİNA(AA)- Yunanistan'ın ikinci büyük kenti Selanik'teyann "Işkadınlan Konferansı" düzenlenecek. Avrupa Birliği'nce desteklenen konferansın, birliğin eylül ayında Berlin'de gerçekleştireceği aynı konudaki konferansa hazırlık niteliği taşıdığı belirtildi. Konferansa ilişkin yapılan açıklamaya göre, Avrupa Birliği bünyesinde işkadınlan en fazla Danimarka'da bulunuyor. Bu ülkeyi Fransa ve İngjltere izliyor. Yunanistan'da ise kadınlann en çok turizm, gıda ve tekstil alanlannda çalıştıklan beh'rlendi. SereTinyeni yatirımlam • İZMİR (AA) - Elginkan Topluluğu şirketlerinden Serel AŞ'nin Manisa'daki fabrikasında üretilen vitrifıye maizemelennin sıralama işinde teknolojinin yeniienmesi için yeni yaunmlaryapıldı. Elektrostatik ve roboila sırlama sistemlerinin kurulmasıiçintoplam 10 milyar lira harcandı. Dünya piyasalannda rekabet etmek için, bu yatınmlann şart ojduğunu belirten yetkililer, "İşçiük, kalite ve diğer konularda rekabet edebilmek, ihracat yapabilmek için, dünyanın önde gelen vitrifiye üreticilerinin kullandığı teknolojiyi edinmek zorundayız" dediler. Hava-jş'ten TüPk-İş'e tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hav a-lş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, Türk-İş'in desteğine katılmadıklannı belirterek, Türk-İş'i, "Işçinin ikramiyesine el koyan hükümetin suç ortağı olmakla" suçladı. Ayçin, açıklamasında, koalisyon hükiimetini "sermaye hükümeti" olarak nitelendirerek. "Çiller ve hükümetine Türk-tş'ten destek verilmesini, talihsiz bir beyanat olarak nitelendiriyor ve katılmadığımızı belirtiyoruz" dedi. Sigorta prim lammı arttırıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Süresinde ödenmeyen sigorta primlerine ilişkin gecikme zammı ayhk yüzde 9'dan yüzde 12'yeçıkartıldı. Yeni zam oranı. yıllık yüzde 144 olarak belirlendi. îşverenler veisteğe bağlı sigortalı olanlann, gecikme zammı kapsamına girmemeJeri için, primlerini ait olduklan ayı izleyen ayın sonurta kadar SSK'ya ödemeleri gerektiği belirtildi. ŞİRKETLERDEN ICOMMER- İCIALUNION. I Capitol'ün | bünyesindeki Satürn Eğlence Merkezi'ni teminat alüna akJı. •GÜNEŞ Hayat Sigorta. Ticaret Sigorta'run 64 kişilik personelini aileleri ile birlikte Grup Sağlık Sigortası teminaü altına aldı. • RAY SİGORTA, Havaş Havaalanlan YerHizmetleri AŞ'nin İstanbuJ, Ankara, İzmir, Antalya ve Dalaman havaalanlanndaki faaliyetlerini güvencesi altına akJı. Kriz, ticari ahlakıtiiketti YAKLP BİLGE Mali piyasalarda başlayan \e tüm ekonomiye yayılan kriz gi- derek ticari ahlakı tehdit edi- yor. Kaynak sıkıntısı çeken fir- malar. piyasadan aldıklan va- desi gelmemişçekleri işleme ko- yuyor. Bankalardan kredi ala- maz duruma düşen tüccar ise çekleri ödemiyor. 3167 sayılı Çek Kanunu'nun 4'üncü maddesine göre çek, ya- aldığı andan itibaren nakittir. Ancak şimdiye kadar piyasada- ki ticari gelenek gereğince çekin vadesi gelmeden işleme konul- muyordu. Ocakta başlayan kriz nedeniyle firmalar büyük bir kay nak sıkıntısı içine düşün- ce. piyasalardan topladıklan vadesi gelmemiş çekleri tahsil etmeye başladı. Bu da piyasa- daki çek ve senetlerin ödenme- me oranını bir anda yüzde 60'a yükseltti. Mevcut Çek Yasası'- ndaki bu aksaklığa rağmen Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek genel kurula gönderilen yeni Çek Yasası bu boşluğa bir çözüm getirmiyor. Yeni yasa, bankalara bazı yenı sorumluluklar yüklüyor. An- cak piyasada çekle iigili yaşa- nan sorunlann bu yasayla gide- rilmediği bildiriliyor. Ticari ahlak tehlikede Ticari ahlakın giderek tehli- keye girdiğinin ilk işaretini Cı- han Grubu verdi. Kaynak sıkıntısına giren Cihan Grubu. 1995 yılı için aldığı avans çckle- rini bankalara vererek tahsile başladı. Grubun bankalara Finans sektöründeki bunalım giderek tüm ekonomiye yayılırken ticari ahlak yok olmaya başladı. Bugüne kadar, vadesi gelmemiş çekler, kanunen tahsili olanaklı olduğu halde işleme konulmuyordu. Ancak kriz nedeniyle kaynak sıkıntısı çeken firmalar, piyasadan topladıklan çekleri vadesinden önce tahsil yoluna gidiyor. Kavi erozyonun ilk işaretini vermişti. Şahinoğlu: Vergi toplamak güçleşti. YeniCek Yasasıne getlriyor? * Banka.çekikarşıFıksızçıkan müşteriye bir ihtar mektubu yollayacak. Eskiden on gün olan bu süre. yeni yasada yedi güne indirildi. * Çek sahibinın ödemeyi geciktirmesi durumunda. gecikme faizi muhatap bankanın kısa vadeli kredilere uyguladığı faiz oranı olarak uygulanacak. * Banka. çeki karşıiıksız çıkan hesap sahibi hakkındaki bilgileri, Merkez Bankası'na yedi işgününde bildirecek. * Banka, müşterisinin kimliğini ve açık adresini kuralına uygun olarak almadığı, çeki karşıiıksız çıkan ya da çek yasağı olduğu halde çek kesen müşterisini Merkez Bankası ve Cumhuriyet Savcılığı'na bildirmediği takdirde beş milyondan on milyona kadar para cezasına çarptınlacak. * Biryıl veya hükmolunan süreiçinde çek kesme yasağı olduğu haldeçek kesenlere verilecek hapis cezası ağır para cezası şeklinde değiştirildi. * Karşılıksızçıkançektebankalann ödemek zorunda olduklan miktar 500 binTL'yeçıkanldı. Bu miktann üzerindeki çeklerde bankanın ödeyeceği miktar çek bedeline göre hesaplanacak. verdiği çekler 3 bin dolayındakı bayıyi ilgilendiriyor. Bayilerde çeklerin avans için verildiğini belirterek ödeme yapmıyor. Ti- cari ahlakın giderek erozyona uğrayacağının işaretini Istan- bul Sanayi Odası (İSO) Baş- kanı Hüsamettin Kavi vermişti. Kavi. geçen ay İstanbul'da yapılan ÎSO Meclis Toplantısı'- nda yaptığı konuşmada, finans piyasalannda yaşanan krizin sonucunda banka kredilerinin çalışmadığına işaret ederek şöy- le demişti: "Küçük \e orta ölçekli işlet- melcrde nakit aktşında sıkıntdar vardır. Önümüzde maaş ve ka- muya ödemeler vardır. Bu tablo, mart ve nisan ayları içinde bizi ciddi endişelere sevk etmektedir. Sanayici bugün yıllardır özenle koruduğu ticari ahlakı muhafa- za etmeye çalışmaktadır." Vergi toplanamaz İstanbul Ticaret Odası (İTOi Başkanı AtaJav Şahinoğlu. dö- viz fıyatlannın sürekli y ükseldi- ği, faizlerin fırladığı, bankalann kredi vermediği bir ortamda ti- cari ahlaktan sö'z etmenın zor olduğunu söyledi. Şahinoğlu. bu şartlarda hükümetin hedef- lediği vergiyi de toplamasınm zor olacağına dikkat çektı. Şa- hinoğlu, sıkınünın nisan ayının ilk yansmda daha da artacağını ifade etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar: Mega rant döııeıııi kapaıuııal MERİH AK İZMİR - Ege Bölgesi Sanavı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar. sanayicinin dayanma noktasının tüken- diğini belirterek. son ekonomik sarsıntıyı. sanayiye önem vermeyen 15 yıllık birikimin sıkıntısına ve bunun 1994 yılı başında fark edilerek paniğe kapılınmasına bağladı. Kumarhane, borsa ve döviz büfeleri gibı mega rant araçlannın üretime bü- yük darbe vurduğunu savunan Yaşar, "Mega rant döneminin bittiği, sanayinin ön plana alındığı. paniğin yok edilip gû- ven ortamınm sağlandığı, seçim ekono- misinin yapılmadığı bir ortamın özlemi içindeyiz" dedi. Yaşar. erken seçime de karşı çıkarken sorunlann çözümü için toplumsal uzlaşmanın şart olduğunu da savundu. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Se- lim Yaşar, Türkiye'nin 1994ekonomisi- ne "nazar" değdiği görüşünde. 1993 yılında Türkiye'nin büyüme oranının özellikle imalat sanayiinde i>i olduğunu belirten Yaşar, 1994 yılı başından itiba- ren sipariş alamaz duruma gelen sanayi sektörünün önce stoka, sonra ücretlı izin kullandırmaya başladığını anı- msattı. Sanayi sektöründe yaşanan dureun- luğun devam etmesi durumunda birçok. sanayicinin işçi çıkarmayla karşı karşı- ya kalacağını savunan Yaşar, özellikle otomotiv yan sanayiinin durgunluktan en çok etkilenen grup olduğunu bildirh di. Yaşar. yere! seçim yükünün ekono- mik baskıyı arttırdığıni belirterek. erken seçimin kesinlikle yapılmaması gerekti- ğini söyledi. Yaşar. "Bir koalisyon yıkılır, yeni bir koalisyon kunılur. Erken • Kumarhane. borsa ve döviz büfeleri gibı mega rant araçlannın üretime büyük darbe vurduğunu savunan Yaşar, "Mega rant döneminin bittiği, srnayinin ön plana alındığı. paniğin yok edilip güven ortamınm sağlandığı, seçim ekonomisinin yapılmadığı bir ortamın özlemi içindeyiz" dedi. Yaşar: Ekonomiye nazar değdi. secirae gerek yoktur" dedi. Türkiye'nin bugünkü yaşadığı olumsuz duruma 1979 yılından bu yana izlenen yanlış para politikalarının yol açtığını savunan Yaşar. "Sorunlara hep para politikaları açısından yaklaşıldı. 1979'dan beri üreti- me, sanayiye. yatırıma, verimliliğe önem verilmemiş ve btıgünlere gelinmiştıV diye konuştu Mega rantlar dizginlenmeli 15 yıllık süreçte Türk halkının "mega rant yaşam tarzı"na alıştınldığını belir- ten Yaşar. kumarhane. döviz büfeleri ve borsanın dızginlenmesinin şart olduğu- nu söyledi. Yaşar. mega rant hakkında görüşîerini özetle şöyle dile getirdi: "Türkiye'de kumarhanesi olmayan şe- hir kalmamıştır. Burada insanlar para kaybetmek. paradan para kazanma hu- yuna kapılmıştır. Tabii ki turizm bölgele- rinde kumarhane olabilir. Fakat büyük şehirierimizde paradan para kazanma. vani mega rant felsefesinin çıkış noktası olmuştur. Hiçbir yerde buradaki menkul kıvnıet şirketleri gibi, at ovunu ovnar gibi, otunıp da bir tablonun başında bir gündeyüzde 10ka/anrp\ü/de lOkaybet- me. bir milyon lira gibi ufacık bir lotla oyun oynama gibi bir şey yoktur." Serbest pazar ekonomisınde kural- lann konulmadığı için baa hatalann yapıldığını belirten Yaşar, bu ortamda yaşanan paniğin değişik sonuçlara yol açtığını savundu. Yaşar. " Mega rant döneminin bittiği, sanayinin ön plana alındığı, paniğin yok edilip güven or- tamınm sağlandığı, seçim ekonomisinin yapılmadığı ortamın özlemi içindeyiz"' dedi. Sanavınin davanabileceği noktayı geçtiği belirten Yaşar. geçıci sanılan yüksek (aız uvguiamasının, yerleşen bir yüksek faiz ortamı, yerleşen bir, "sipariş- leri iptal etme ortamına' dönüştüğünü vurguladı. Uzanlann avukaü görevinden aynldı Ekonomi Servisi - Uzan Grubu'nun avukatı Sü- mer Altay görevinden ıstı- fa etti. İmar Bankasf nın. çeşitli kuruluşlardan faız- leriyle birlikte toplam 5 trilyon liraya yaklaşan alacak talebi ile iigili açtığı 40 civannda dosyaya istifa dilekçesini koyduğunu belirten avukat Sümer Altay. "Ozgürlüğüme kavuş- rum" dedi. Görev yaptığı süre içinde İmar Ban- kası. înterstar televizyonu ve Uzanla- nn en önemii davalannı üstlendiğinı anlatan avukat Sümer Altay. bu dav a- lar nedeniyle tüm zamanını bu kuru- luşlara ayırmak zorunda kaldığını be- lirtti. Av ukat Sümer Altav. "İflaslar, kon- kordatolar artınca, keıîdi hukuk bürom bulunduğu halde. da>a yoğunluğu nede- niyle istemeden adeta L'zan Grubu'nun bir yöneticisi konumuna geldim" dedi. Sümer Altay, aralannda Cumhuri- yet Gazetecilik ve Matba- acılık'ın da bulunduğu Veb Grubu. Nasaş. Me- dia Print ve Kadirbevoğlu İnşaat gibı kamuoyunda büvük yankı uvandıran İmar Bankası'nın alacak davalannda. bundan böyle >er almayacağına dik- kat çekti. Avukat Altav. İnterstar'ın Fenerbahçe ve Galatasara> spor ku- lüpleri aleyhınc açtığı davalardaki gö- revinden de çekildiğini ifade etti. Uzan' Grubu içinde hukuki işlerin takibi ile iigili olarak yeni bir yapılan- ma ve organizasvona gıdildığıni de kaydeden avukat Sümer Altay. Uzan- lar adına söz konusu davalan takıp ederken görevi gereği yapmak zorun- da kaldığı uygulamalardolayısıyla üz- gün olduğunu da sözlerineekledi. Konuk Yazar Merkez Bankası'nın özerkliği Prof.Dr.TURGUTTAN Son devalüas\on karanndan sonra buna kimin karar verdiği taruşmalan ile beraber Merkez Bankası'nın özerkleştiril- mesi sorunu da gündeme gelmiştir. Merkez Bankası'nı özerkleştirecek \eva hükümetin Merkez Bankası kaynaklanna başvurmasma sınır getirecek anayasal ve yasal düzenleme girişimlen geçmışte de görülmüştür. 1961 Anayasası hazırlanı- rken özerk kurum olarak 'Milli Merkez Bankası' ile iigili hükme anayasada yer ve- rilmesi önerilmişse de kabul görmemiştir. Benzer girişim 1982 Anavasası hazırlanı- rken de yapılmış ve Daruşma Meclisı Ana- yasa Komisyonu tarafından hazırlanan tasanda hem Merkez Bankası hem de borçlanma ile iigili hükümlere yer veril- miştir. Merkez Bankası ile iigili Olarak "Bakan- lar Kurulu tarafından tespit edilen para ve kredi ilkelerini. kalkınma planlan ve yıllık programlara uygun tarzda yüriitmek. Tür- kjye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın gö- revidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Ban- kası Başkanı cumhurbaşkanınca ta\in edi- lir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, devlet, iktisadi kamu teşebbüsleri. beledi- yeler ve özel idareierce çıkarfılmış tahvilleri satın alamaz; bankalann kamu kesimine açtıkları kredileri doğrudan veya dolaylı formüUerle aktifıne geçiremez. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. döviz giriş ve çıkışlarının para arzında yol açabileceği olumsuz dalgaiamaları gidermek amacıyla. kambiyo denkleştirme operasyonlarını yü- rütür."(m. 141) hükmügetiriîmiştir. 'Borçlanma' başlığı altında da "Devlet ile kamu tüzelkişüeri, kanunlann tanıdığı yetkiler cerçevesinde kredi anlaşmaları ya- pabilirler. Hazine'nin nakit ihti> acını karşı- lamak için, doğrudan veva dola_\lı olarak. Türkiye Cumhurivet Merkez Bankası kay- naklan kuUanılamaz. Ancak, Türkiye Cumhurivet Merkez Bankası, Hazine'ye. miktarı cari vıl bütçe ödenekkri toplamının yüzde on beşini gecmemek üzere, kısa v ade- İi bir avans hesabı açabilir. Her vıl için bu esasa göre hesaplanacak avans miktarı- ndan bir önceki \ ılda alınan avans mahsup edilir ve llazine've o \ü sadece aradaki fark ödenebilir" fm: 140) hükmüne yer veril- miştır. Biz. o tarihte D.M. Anayasa Komis- yonu üyesi olarak her iki maddeye de karşı oy yazmıştık. Bizegöre: "Devletin ik- tisat politikasmın çeşitli unsurlarıyla bir bü- rün olduğu. bu unsurlar arasındaki çelişki- lerin tüm ikrisat politikasmın başarısızlığı- na yol açabileceği artık iyicc anlaşddığı- göre devletin ekonomik hak veyetkilerin- den sayılan vergilendirme. bütçe yapma. borçlanma ve para basma yetkileri. si>aset adamlannca icejfi kullanılma tehlikesine karşı anayasal çerçevede düzenlenmelidir. Bu cümleden olarak. anayasalarda, örne- ğin kamu harcamalanna ilişkin kantitatif sımrlamalar, maksimum vergi oranlan ile değiştirilemeyecekleri süreler. denk bütçe ilkesi. devletin borçlanma yetkilerinin sınırlan gibi düzenlemelere yer verilme- lidir. Bu tür öneriler ilk bakışta cazip görün- mekle beraber. anayasa ve yasalara hü- küm konulmakla işin bitmediğı herkes ta- rafından bilinmektedir. Kaldı ki, ülkemiz- de anayasanın uygulanmayan, üstelik göz göre göre çığnenen maddelerinin varlığı Anayasalarda, örneğin kamu harcamalanna ilişkin kantitatif sımrlamalar, maksimum vergi oranlan ile değiştirilemeyecekleri süreler, denk bütçe ilkesi, devletin borçlanma yetkilerinin sınırlan gibi düzenlemelere yer verilmelidir. ndan, para politikasmın ana sorumluluğunu taşıyan merkez bankalarının devlet politi- kası dışında kalamayacağı fıkri genel kabul görmektedir. Hatta, merkez bankalarının hukuki yapılan ve geienekleri iribarıvla bir özel sermaye bankası niteliğinde sayıldığı ülkeler de bile. tktisat polirikası, gittikçe daha geniş ölçüde, hükümet-Merkez Ban- kası işbirliği ile gerçekleşir olmuştur." (Türkiye Cumhunyetı Anayasa Tasansı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1-463 Daruşma Meclisi S. Sayısı: 1^5'ya I. ek. s. 75) Her iki madde de halkoyuna sunulan metinde yer almamıştır. Buna karşılık 'Kamu Tercihi Kuramı'na dayandınlan 'Anayasal ikrisat' yanlılanna dikkate alınırsa, ekonomik alanda getiri- lecek bu tür hükümlerle yeni anayasal tartışmalann ıçine girileceğini söylemek janlış olmaz. Bu tür düzenlemelerin. son >ıllarda her kesımde destek bulduğu görü- len 'kısa ve öz anayasa' arayışlan ile ne öl- çüde bağdaşacağı da ayn bir sorundur. Merkez Bankası'nm özerkleştirilmesi konusunda da anayasa ve yasalarda böyle bir hükme yer verilmekle Merkez Ban- kası'nın özerkleşivereceği de hayal edilme- melidir. Her şeyden önce Merkez Ban- kası'mn hükümetin genel ekonomik poli- tikasından bağımsız bir para politikası yü- rüteceğini kabul etmek ne parlamenter sis- temin mantığı ne de anayasal sistemimizle bağdaşır. Geçen yılın sonlannda Merkez Ban- kası'nı özelleştirmek için yeni yasal düzen- lemeyegiden Fransa'da. Anayasa Konse- yi 3 Ağustos 1993 tarihli karannda >a- sanın fiyatlarda stabilitevi sağlamak amacıvla para politikasını •belirlemek' (d- finir) yetkisini Merkez Bankası'na veren hükmünü. Fransız Anavasasfnın genel ekonomi politikasını belirlemek yetkisini hükümete verdiğini belirterek para politi- kasmın belirlenmesinin genel ekonomi politikasmın aynlmaz bir parçası olduğu- nu ve bunun da hükümetin yetkisine girdi- ğini belınerek anayasaya uygun bul- mamıştır. Dolayısıyla. bankaya tanınan yetki genel ekonomi politikası cerçevesin- de para politikasını "uygulanıak" olacaktır. Anayasa Konseyi'nin bu değerlendirmesi Roma Antlaşmasf nın 107. maddesini de- ğiştirerek Avrupa Merkez Bankası ile üye ülkeler merkez bankalanna özerklik sağ- layan Maastricht Antlaşması'nın yürürlü- ğünden önce verildiğini belirtmek gerekir. Siyasal iktidarlann bu kurumu istedik- leri gibı düzenlemekten kaçmmadıklannı gösteren daha yakın örnekler de bulun- maktadır. Nitekim. başka konulan dü- zenleyen KHK'lann içine yerleştirilen maddelerle örneğin TC Merkez Bankası başkamnın önce ortak kararla üç yıl için atanacağı (1987de 281 sayıb KHK) hük- mü getirilmiş; daha sonra yapılan değişik- likle (1990'da 422 sayıb KHK) bu süre ye- niden beş yıla çıkanlmış. 422 savilı KHK.'- yı değiştirerek kabul eden 3670 sayılı yasa ile de Bakanlar Kurulu karan ile atanması esasına dönülmüştür. Kısacası, yapılacak bir anayasal veya yasal düzenleme ile Merkez Bankasf nın özerk olduğunu yaz- makla sorun çözülmeyecek. Üstelik zor- lamalar yeni sorun ve tartışmaiara yol açabilecektir. IŞÇININ EVRENTJNDEN ŞÜKRAN KETENCİ AllahMuhabbetlerini Aıttıpsm Memurların sendikal haklarının, özelleştirmenin, koalis- yonu sarstığı günlerde Tansu Çiller ve DYP'ye sürpriz des- tek, Bayram Meral ve Türk-fş'ten geldi. Türk-iş sermaye- nin hükümeti eleştirilerine tepki gösterek sürekli destek sözü verdi. Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay Gündem" köşe- sinde bu çelişkiyi eleştirirken yazısını şu cümleferle nok- talıyor: " Siz ödül törenlerinde ağlarken çalışanın da anası ağ- lıyor, ama olsun.Jemsilcileri yanınızda! " Sermaye, özelleştirmede, acı reçete uygulamalarında istedikleri kadar hızlı yol alamayan koalisyon hükümetine kızgın, ayak bağı olarak görülen SHP'nin uzaklaştırılacağı, ANAP ve DYP'yi bir araya getirecek Anayol formülünü isti- yor. SHP, Koalisyonun devam etmesi uğruna, insan hakları, demokrasi, sendikal haklarda verdiği tavizlerin partisini erittiğini görmenin paniğinde, secimlere beş kala koalis- yon ortakları olarak verilmiş sözlerden birkaçının olsun ye- rine getirilmesi için ayak diretiyor. Memurların sendikal hakları ve özelleştirmenin bazı ilkeleri üzerinde DYP'yi zorluyor. Türk-İş'in, işçilerin çıkar örgütü, varlık nedeni olarak, SHP'den önce ve çok daha ilkeli olarak özelleştirme, sen- dikal haklar konusunda çıkış yapması gerekiyor. Çıkış yap- ması şöyle dursun, Hükümete program ve protokolünde yer alan demokratikleşme, sendikal haklar konusunda va- atlerini yerine getirmediği için hesap sormak konumunda. Sonuç alamıyorsa, sendikal varlık ve işlevinin, gücünün gereklerini yerine getirmek, işçinin üretimden gelen gücü- nü kullanmak sorumluluğunda. Bakanlar kurulunda memurların sendikal hakları görü- şülüyor. SHP'nin ve iigili Bakanlık olarak Çalışma Ba- kanlığı'nın sorumluluğunda hazırlanan yasa taslağına DYP'Iİ Bakanlar şiddetle karşı çıkıyor. SHP kanadı ısrarlı olunca, gerekirse koalisyonun bozulacağı anlamına gelen bir tavır koyunca konunun yeniden görüşülmesi karan alınıyor. işte tam böyle kritik bir noktada, SHP oy kaybı kay- gısı ile de olsa, işçi haklarının yanında koalisyon ortaklığını bozma riskini alırken, işverenler SHP'yi özelleştirmenin, istedikleri acı recetelerin engelı olarak görüp DYP'yi SHP yerine ANAP'la ortaklığa zorlarken, Türk-iş Başkanı Bay- ram Meral, DYP'nin ve Çiller'in yanında yer alıyor. Tansu Çiller iki bakanlar kurulu toplantısı arasında, daha önce de ziyaret edip desteğini aldığı Türk-iş'e ikinci kez koşuyor. Bayram Meral'den hesap sorması beklenirken, Meral so- nuna kadar Çiller'in yanında olacaklarını vurgulayan açı- klamasmı yapıyor. Biz şimdi. aklın, mantığın ilk akla getirdiğı soruları sırala- mayacağız. İşçinin çıkar örgutünün başındaki kişinin, işçi- nin çıkarları karşısındaki iktidar uygulamalarına nasıl des- tek verdiğini sormayacağız. Çünkü yıllardır, dilimizde tüy bite bite, sendikalardaki lider kadrolarının önemii bir ço- ğunluğunun, işçinin çıkar örgutünün başında olma niteliği- ni yitirdiğini, kimlik ve ahlak erozyonuna uğradığını anlat- maya çalıştık durduk Sendika lider kadrolarının, kişisel çıkar vezaafları nedeni ile en kritik anlarda ışçileri veçıkar- larını savunamayacak konumda olduklarını vurguladık. Sayın Bayram Meral Tansu Çiller dayanışması, yine Meral'ın Yalım Erez ile olan yakınlıkları bilinmeyen şeyler değil. Kamu sözleşmelerinin düğümlendiği, kritik günleri .anımsayın. Üçlü, Türk-lş Başkanlar Kurulu üyelerinden,, yani kamu sözleşmelerinin tarafı sendikaların başkanları- ndan habersiz, kafa kafaya vermiş görüşürlerken basına yakalanmamışlar mıydı? O zaman sendikacılığın alfabesi- ne aykırı bu gelişmenin hesabını soramayan sendikal yapı, şimdi bugünkü sonucu da bir anlamda hak etmiştir. Üstelik geçmişte DYP'den aday olmuş Bayram Meral'in bugünkü desteği kişisel bir çelişkı değil. Sendika dünyası Bayram Meral- Çiller yakınlaşmasının çok daha öncesi ol- duğunu da pek âlâ bilir. Sendikacılann bıze anlattıklarını yanlış anımsamıyorsak Bayram Meral ile Özer Çiller çok geçmişlerde, birlikte Maysan yönetiminde görev almışlar- dı. Ve Özer Çiller orada-burada rastladığı sendikacılara, bazı para ilişkileri, avanslar konusunda Bayram Meral'i zan altında bırakan öyküler anlatmışt. Tabii ki bunlar dedi- kodu ve asla karalama nedeni olamaz. Bugünkü gelişme- lerle veÇillere verılen destek ile bu dedıkodulararasında da asla haklı bir mantık ilişkisi kurulamaz. Ama insanın içindeki o şeytan yok mu. böyle anlamsız çağrışımlar yaptırıyor işte. Biz bu çirkin dedikoduları bir yana bırakarak asıl ko- numuza dönelim. Türk-lş Başkanı Bayram Meral'in bu ko- şullarda, bu gerekçelerle Başbakan Tansu Çiller'e destek vermesinin, işçi çıkarları ve sendikacılıkla çelişen bir dav- ranış olduğu görüşümüzü vurgulamakla yetinelim. Bu da- yanışma için "Allah muhabbetlerini arrtırsın"diyerek bu- nun işçi sınıfı ve sendikacılık hareketi için hiçbir anlam ve sonucu olmamasını dileyelim. İşçinin, nasılsa uzun birza- mandır sendikası ile olan iletışim kopukluğu nedeni ile, li- derinden gelen telkin altında kalmayacağına, sınıf bilinç ve çıkarlarını doğru görmede daha ilerde olduğuna umut bağ- layalım. REKLAM PASTASINDAKIPAVI %4 Seçim,basına yaradı • Ocak ayında 4.2 trilyon lira olan reklam gelirleri. geçen ay yaklaşık yüzde 20 oranında yükselerek 5 trilyon liranın üzerineçıktı. Ekonomi Senisi - Şubat ayında yaklaşan yerel seçimîe- rin etkisiyle basının reklam pastasından aldığı pay yüzde 40'a ulaşırken toplam gelirler ocak ayına göre artış gösterdi. Ocak ayında 4.2 trilyon lira olan reklam gelirleri. geçen av yaklaşık yüzde 20 oranında yükselerek 5 trilyon liranın üzerine çıktı. Ocak ayında yaşanan para krizi rekiam gelirlerini olum- suz etkilemişti. Şubat ayında ise yerel secimler nedeniyle yazılı basının gelirlerinin önemii ölçüde artması. reklam pastasının büyümesine neden oldu. Yazılı basın şubat ayı toplam reklam gelirleri içinde yüzde 40'lık bir pay elde etti. Basının reklam gelirlerinin mart ayında da artacağı. se- çimlerden sonra ise eski düze- yine geri döneceği tahmin edi- liyor. Geçen ay televizyonlann reklam pastasından aldıklan pay 3 trilyon lira düzeyinde gerçekleşirken. gazete ve dergi- lerin toplam geliri 2 trilyon lira düzcvindc gcrçeklcşti. Denız Reklam Etüdlcri şırkctinin resmi tarifeler ü/e- rindcn vaptığı hesaplamuva göretelevizvonkanalkınarusı- nd;i en fazla geliri bu a\ 807 milyar lira ile ATV televizyonu aldı. Geçen ay büyük biralak yaparak 954 milyar lira ile bi- rinci sıraya geçen Kanal 6 ise şubat ayında 717 milyar liıa gelirle ikinciliğe indi. İnterstar 554 milyar lira ile üçüncü, Shovv TV ise 465 milyar ile dördüncü sırada yer aldı. En çok harcama Lever'den TRT Televizyonlan geçen ay 15.7 milyon lira olan reklam gelirini 25.2 milyon liraya çıkarttı. TGRT'nin payı 277 milyar, HBB'nin payı 217 mil- yar. Kanal D'nin payı 134 mil- yar lira oldu. Şubat ayında en fazla temiz- lik malzemeleri ve gıda sektör- leri reklam verdi. En fazla rek- lam harcaması yapan ilk üç fır- ma ise Lever. Unilever ve Procter-Gamble oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle