07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1MART1994SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEtA'dapürüzanlaşmayıgeciktiriyor Türkiye ile ABD arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (SEİA), ABD'nin askeri yardımı kesin hükümlere bağlamayı reddetmesi yüzünden sonuçlandmlamıyor IALE SAJUtBRAHİMOĞLU ANKARA - Türkiye ve ABD ansnda bir yüı aşkın süredir de- vam eden Savunma ve Ekono- mik İşbirliği Anlaşması'run (SEİA) güncelleştirilmesi görüş- mekri. Washington'un askeri mdzeme ve gûvenlik yardımını kedn hükümlere bağlamayı red- detmesi yüzünden sonuçlandın- laıruyor. Türkiye ve ABD ara- smda, 9 martta yapılacak ikili danışma görüşmelerinde bu ko- nuyla birEkte, sürüncemede ka- lan, Kerkük-Yumurtalık boru hattındaki petrolün çıkartılması konulan ağjrlıklı olarak ele alı- nacak. Irak'ın, boru hatünda kalan petrolün çıkarülması için Türkiye'nin önerdiği "kurtanna operasyoounu" kabul elmesi ha- Iinde.- -Birleşmiş Milletler'in (BM) Irak tarafmdan bir miktar petrolün bir defaya mahsus pompalanmasına izin vereceği bildirildi. Çekiç Güç'te yer alan koalis- yon ortaklan arasında yaklaşık 1.5 yıl aradan sonraki ilk toplan- tı ise 10 martta Ankara'da yapı- lacak. ABD Dışişleri Bakan Yardımcüanndan Stephen Ox- man, Çekiç Güç topkntısı ve 9 martta yapılmaa planlanan ikili görüşmeler için Ankara'ya gele- cek. Türkiye'nin, görev süresinin devam etmesinden rahatazlık duyduğu Çekiç Güç'ü oluşturan ABD, Ingıltere ve Fransa'nın da katılımıyla Ankara'da yapıla- cak toplanüda, uluslararası gü- cün günlük işleyişiyle ilgili usul- ler gözden geçirilecek. Türkiye'deki baa ortak tesis- lerin kapaülması nederuyle orta- ya çıkan fiziksel değişikliklerin günümüz koşullanna yansıtıl- ması amacıyla SEİA'da yenile- meye gidilmesi için ABD ile ge- çen yıl nisan ayından bu yana devam eden görüşmeler, sürün- cemede kalmaya devam ediyor. Anlaşmanın yenilenmesini geciktiren en önemli pürüz, Tür- kiye'nin, Amerikan askeri mal- zeme yardımı ile gûvenlik yardı- mını anlaşma metninde kesin yükümlülük altına almakta ıs- rar etmesi, ABD tarafının ise buna sıcak bakmamasından kaynaklanıyor. ABD. eski metindeki "ABD tarafı Türkiye'ye askeri malzeme ve gûvenlik yardunının verilmesi için elinden geleni yapacakür" biçimindeki ifadenin "esnek ve beKrsiz" kalmasında ısrar edi- yor. Ankara, iki ülke arasındaki savunma sanayii işbirliğinin ge- liştirilerek, ABD'nin daha yuk- sek teknolojiyi içeren askeri malzeme transferi yapmasını ve bu konunun da yine SEİA çer- çevesinde "bdirsiz ifadeler yeri- ne kesin hükme bağtanmasında" ısrar ediyor. Istanbul 'Sistanbul' oldutstaobul Haber Servisi - İstanbul'da dün gece geç saatlerde başlayan yoğun sis, deniz ve hava trafığini engelledi. Sis nedeniyle yoğunlaşan kara trafiği de meydana gelen kazalar nedeniyle felç oldu. Şehir Hatlan İşletmesf nden ahnan bilgiye göre, İstanbul genelinde etki gösteren sis nedeniyle sabah saatlerinden itibaren vapur seferleri yapılamadı. Kaza olasılığı nedeniyle Kadıköy'deki motorlara da iskeleden aynlma izni verilmedi. Yer yer görüş mesafesini birkaç metreye düşüren şisin saat 10.40'da azalmasıyla önce Üsküdar- Beşiktaş ve Harem-Sirkeci seferlerine başlanırken öğle saatlerinde sisin açılmasıyla Üsküdar-Eminönü. Kadıköy-Sirkeci ve Kadıköy-Eminönü hatlan daçalışmaya başladı. Yoğun sis yurtiçi ve yurtdışı uçak seferlerini de engelledi. Atatürk Havalimanı'ndan bu sabah 06.30'dan itibaren yapılması gereken Ankara. Erzurum. Van. Konya, Diyarbakır. İzmir. Adana ve Trabzon bağlantıU uçak seferleri ile yurtdışı seferleri karşıhkü olarak gerçekleştirilemedi. Sis yoğunluğunun saat 09.20'de azalması üzerine seferler normale döndü. Sis nedeniyle denizyolunu kullanamayan vatandaşlann özel araçlanyla trafığe çıkmalan, karayolu ulaşımını da felç etti. Görüş uzakbğının azüğı nedeniyle birçok kaza meydana gelirken bu kazalarda ölen ya da yaralanan olmadı. Vapurlann çahşmaması ve Boğaziçi köprüsünün olağan trafığinin ötesinde yoğunlaşması nedeniyle işlerine gıdemeyen vatandaşlann telefon kulübeleri önünde kuyruklar oluşturduklan gözlendi. (Fotoğrafiar: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) 9 martta Ankara'da Stephen Oxman başkanlığında yapıla- cak görüşmelerde, ABD'nin Türkiye'ye yaptığı gûvenlik yar- dımını, son iki mali yılda düşük faizli krediye dönüştürmesinden duyulan rahatsızlık bir kere da- ha gündeme getirilecek ve bu- nun eskisi gibi hibeye dönüştü- rülmesi istenecek. Askeri yardımlann krediye dönüştürülmesi, halen ABD'ye "dış askeri saüş" (FMS) kredile- rinden doğan yaklaşık 7.5 mil- yar dolarlık borcu bulunan Tür- kiye'ye ek mali yük getiriyor. Taraflar arasında pürüzlerin giderilmesi halinde önünüzdeki birkaç ay içinde SEİA konusun- da yeni bir anlaşma yapılacak ya da bir mektup değışimi ile anlaş- ma onaylanacak. 9 Mart'ta yapılacak toplanü- da ağırhklı olarak; Birleşmiş Milletler ambargosu nedeniyle yaklaşık 3.5 yıldır Kerkük- Yumurtalık boru hatünda bek- leyen petrolün çıkanlması yön- temleri ve yaklaşık 3.5 mılyar dolarlık savunma fonunun, Amerikan Merkez Bankasf nda biriken 1 milyar dolan aşkın bö- lümünün Türkiye'ye aktanhna- sı konulan ele ainacak. -Boru hatünda kalan petro- lün çıkanlmasından sonra Irak tarafmdan bir miktar petrolün pompalanması gerekiyor. ABD, Irak'tan petrol pompa- lanmasının BM ambargosunun ihlal edileceği anlamına geldiğini söylemişü. Türkiye'nin Irak'a önerdiği formülün kabul edil- mesi halinde. BM'nin Irak tara- findan "bir kereye mahsus" pet- rolün pompalanmasına izin ve- receği belirtildi. Ancak Irak, Türkiye'nin önerisine henüz ya- nıt vermedi. ABD, ikinci parti F-16 için oluşturulan savunma fonunun Türkiye tarafmdan istenildiği gi- bi kullanılması önerisine karşı çıkarak, fonun Ankara'ya akta- nlmasına da karşı çıkıyor. Ankara. ikinci parti F-16 üre- timini aksaünayacak şekilde. fondan gelecek taze parayı diğer alanlarda kullanmak istiyor. Türkiye ve koalisyon ortakla- n arasında, Kuzey Irak'taki Kürüeri, Saddam Hüseyin'in saldınlanndan korumak ama- ayla oluşturulan İncirlik'te ko- nuşlu Çekiç Güç'ün günlük işle- yişiyle ilgili durum değerlendir- mesinin yapılacağı ikinci toplan- tı, 10 martta Ankara'da gerçek- leştirilecek. Sahte noter belgesinde Ceııı Uzan'uı imzası YAHYA KOÇOĞLU Şirket ele geçirmekle ünlenen ve gazete sahibi olmak için izle- dikleri yöntemlerle dikkat çeken Uzan Ailesi'nin ikinci kuşak pat- ronu Cem Cengiz Uzan'ın adma, sahte bir noter belgesinde rast- laiıdı. Cem Cengiz Uzan'ın, Uzanlann hissesi olan TEST Reklamcılık Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa ettiğini büdiren noter belge- sinin sahte olduğu anlaşılırken, belgedeki imzanın Uzan'a ait olup olmadığı konusu açığa ka- vuşmadı. Aynı şirkeün yönetim kurulu üyesi Erol Hürbaş'ın istifa etti- ğuıe ilişkin dilekçesinin de sahte olduğu saptanırken hukukçular, bu belgelerin kul- lanılmasıyla "sah- te evrak" sucunun işlenmiş olacağını belirttiler. Ele geçirilen sah- te noter belgesin- de, Cem Cengiz İstifa dilekçesinin üzerindeki yevmiye numarası ve tarih, bej- geyi düzenlediği belirtilen noterli- ğin yevmiye numaralan ve tarih- leriyle uyuşmazken noterük im- zasının da sahte olduğu saptandı. Belgede, noterüğe hitap bölümü- nün silindiği ve üzerine ikinci kez yaa yazıldığı açıkça görülürken noterliğin kaşesiyle belge üzerin- deki kaşenin de uyuşmaması dik- kat çekiyor. Sahte belgelerden veya sahte- cilik olayından haberdar olma- yan noterlik yetkilileri, yevmiye numaralanyla ilgili sorulara, ko- nunun ilgilisi olmadığımızierek- çesiyle bilgi veremeyetekleri yanıtını verdıler. Noter yetkilile- ri, 3819 yevmiye numarasının 16 Mart 1992. 4010 yevmiye numa- ^ ^ ^ _ ^ ^ ^ _ rasının da 18 em Uzan'ın, Uzanlann hissesi olan TEST ankası'nı temsi- Mart 1992 tari- hini taşıyama- yacağını ifade ettiler. 16 mart tari- hini taşıyan Reklamcıhk Sanayı ve Cem Cengiz Uzan ve Erol Hürbaş'ın ad- lanrun gectiği sahte belgelerin tebligatlanrun da yapıldığı be- lirlendı. Üzerin- de adres ol- madığı için el- Uzan'madıveaitı- Ticaret AŞ Yönetim o^" Kurulu üyeliğinden Uzan'ın Imar istifa ettiğini bildiren noter belgesinin sahte olduğu anlaşılırken, belgedeki imzanın Uzan'a ait olup TEST Reklamcı- hk Sanayi ve Tica- ^ n Z d l t plmadığıkonusuaçığa tifa mektubu nite- kavuşmadl. liğindeki sahte bel- ^ ^ ^ ^ ^ . ^ _ _ ge, Beyoğlu Tnci Noterliği'nin kaşesiyle "16 Mart 1992" tarih ve "3819" yevmiye numarasını taşıyor. Sahte belge- de, Cem Cengiz Uzan'ın 1991 yılı 14 haziran tarihinde yapılan ge- nel kurulda, yönetim kurulu üye- liğineseçildiğı belinilerek"Gördü- ğütn lüzum üzerine yönetim kurulu üyefiğmden istifa ertiğimi arzede- rfa" sözleriyle istifa ettığı kayde- diliyor. Şirkeün İstanbul Ticaret Odası ve Ticaret Sicil Memurlu- fu kayıtlanndaki imzasma ben- zeyen imzanın Cem Cengiz Uzan'ın olup olmadığı, bilirkışi inçelemesi gerektiriyor. "Aynı şirketin yönetim kurulu üyesi Erol Hürbaş'ın adının bu- lunduğu ve "18 Mart 1992" ta- rihinde "4010" yevmiye numa- rasını tasıyan ikinci sahte belgede de, Hürbaş'ın yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği şirkete bil- dırüiyor. Bu belgede de imzanın Erol Hürbaş'a ait olup olmadığı bilirkışi incelemesini gerektiriyor. gat mazbata- lannda, tebli- gatlan alan kişi olarak Cem Cengiz Uzan'ın sahi- bi olduğu İnterstar'da çalışan Erem Ertekin'in adı ve imzası bulunuyor. Erem Ertekin'in adı, Uzan-Ahmet Özal kavşısı sıra- sında Uzan'ın sekreteri Selma Özkanlı'nın ölümle tehdit edil- diği iddiasıyla yaptığı suç duyu- rusu başvurusunda fail olarak ge- çiyor. Bu olayda, Ertekin'le bir- likte Yekta Okur, Ali Rıza Taıı- suğ'un adlan da şikayet edilenler arasında yer ahyor. Uzmanlar, her noterde rahatlı- kla gerceği hazırlanabilecek böy- le bir belgenin sahtesinin hazı- rlanmasının ancak herhangi bir nedenle geçmiş tarihli bir belgeye ihtiyaç duyulmasından kaynak- lanabileceğini ifade ediyorlar. Ahmet Öiaria Cem Uzan'ın kavgasının sahte belgenin hazı- rlanmasmda önemli rol oynaya- biieceğine işaret eden uzmanlar, belgenin düzenlenmesiyle suç oluşmadığını belirtiyorlar. Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nin yeni yapıtlan çevirmenlerini buldu. Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nde yayımlanmak üzere seçilen yeni 13 yapıtn çevirmenleri belli oldu. Yapıtlar, çevirileri tamamlandıkça, özenli bir baskıyla okurlara sunulacak. Yapı Kredi, Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'yle kültür dünyamıza yeni yapıtlar kazandırmaya devam ediyor, devam edecek. Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nde yayımlanacak yeni yapıtlar ve çevirmenleri: Ş İ İ R Françoıs VILLON John DONNE Anonım ROMAN Thomas MANN Julıen CRACQ Raymond ROUSSEL Henry JAMES Bûtun Şıırlen Seçılmış Şıırler Yanık Njâl'ın Sagası Dr. Faustus SyrteKıyıs LocusSolus Bir Kadının Portresı ELEŞTİRİ-DENEME Georges BATAILLE TİYATRO Hannch von KLEIST John VVEBSTER IçDeney Amphrtryon AkŞeytan DİLBİLİM İNCELEMELERİ Emıle BENVENISTE FELSEFE Karl POPPER SANAT KURAM John RUSKIN Genel Dılbılınn Sorunlan Bılimsel Araşbrmanın Mantığı - 1 Sanat Yazılan Uğur Karahasan Bûlent Bozkurt Necmı Ergün Sıbel Arslan Ismaıl Yerguz Tahan Yücel Necla - Unal Ayüir M Mukadder Yakupoğlu Ahmet Cemal Hamıt Çalışkan Erdım Oztokat llknur Aka - Ibrahım Turan Cem Taylan YAPI^CKREDi TOKTAMIŞ ATEŞ LaikKğe Asıl Tehdit Hasan Mezarcı ilginç bir insan. Türkiye'nin siyasal gündeminde yıllardan beri var. Zaman zaman parlar,. zaman zaman unutulur. Ama hakkını vermek gerekirse; kendi içinde tutarlı ve sözünü esirgemez bir insandır (Söylediklerine çoğu kez sinirlenmeme ve hiç sempati duymamama karşın)... Yıllardan beri, "Mustafa Kemalneden benim atam ol- sun" oer Hasan Mezarcı, "benim anam belli, babam belli, atam belli. Ben nesebi gayrı-sahih bir insan deği- lim ki hendime sonradan bir ata yakıştırayım." Bu söz- lerle amacı dabellidir, ama ne kadar homurdanırsak homurdanalım, demokratik bir rejimde bu tür çıkışlara katlanmak zorunda olduğumuzu düşünürüm. Ancak benim anlamakta gerçekten zorluk çektiğim bir husus var. Hasan Mezarcı ve Hasan Mezarcı gibiler (aralarında öyleleri var ki Hasan Mezarcı onların yanın- da melek gibi kalır), bu tür şeyleri yıllardır yazarlar, çi- zerler, konuşurlar. Ve yıllardır devekuşları gibi kafaları- nı kuma gömenler, şimdi birden "celallendiler". Bunun nedenini anlamam mümkün değil. Kendileri din istisma- rı yapınca suç olmuyor, kendileri din duygularını gıdıkla- yınca ayıp olmuyor da başkaları yapınca mı suç oluyor? Türkiyede "Islami kesim" diye isimlendirilen kimi çevrelerde, yıllardan beri Atatürk e küfür edilir. Cumhu- riyet savcıları, solcu kovalamaktan bunlara ayıracak za- man bulamazlar. Ama Türkiye'de son yıllarda Atatürk ve laik devlet, bir de özgürlük ve demokrasi adma bom- bardıman altında tutuluyor. Ve bence asıl tehdit ve tehli- ke buradan geliyor. Zaman zaman bunların "döktürdükleri" incilerden ör- nekler verdim. Çok kızdılar. Ne "muhbirliğim" kaldı ne "sivil paşalığım". Kendileri akıllarına geldiği gibi, ipe- sapa gelmez şeyleri yazacaklar ve bir marifetmişçesine savunacaklar, ama siz bunları eleştirmeyeceksiniz, saçmalıklarını yüzlerine vurmayacaksınız... Geçenlerde postayla bir broşür geldi. Yeni bir oluşu- mun program taslağı. Kendisini "arkadaşım" olarak gördüğüm biri de "yeni ihbarlann için malzeme" diye bir not düşmüş içine. Baktım. "Halkının % 98'i Müslü- man olan..." nakaratıyla başlayan laiklik bölümlerini al ele; paspas gibi çiğne, halı gibi silkele... Sonra da "ih- barcı" desınler sana... Zaten bu hareket şımdilik Cemll Oktay'a verdiğim "avansm"yüzüsuyu hürmetineokları- ma hedef değil. Ama korkarım o avansm da sonlarına geldik. Anti-Atatürkçü olmak, anti-laik olmak, anti-cumhuri- yetçi olmak; kimi çevrelerde demokrat olmanın, özgür- lükçü olmanın ve aydın olmanın temel koşulları arasın- da görülüyor. Bir kısım solcu eskileriyle özgünlük he- veslisi kimi "süper zekalılardan" oluşan garip bir koro, kitle iletişim araçlarında ele geçirdikleri köşelerden topa tutuyorlar Atatürk'ü yıllardır. Hasan Mezarcı için kı- yametleri kopartan dergi ve gazetelerin iç sayfalarında bife, Atatürkçülük ve laiklikle alay eden ifadeler vardı (isim vermeyeceğim, sonra adım muhbire çıkıyor. Ama merak eden varsa, arar bulur). Üniversitelerimizdede "özgün"bir "süperzekalı"\n- sanlar grubu; her işi bıraktı Atatürk'ün diktatör, Kemalist Cumhuriyet'in totaliter olduğunu ispata çalışıyor (Otori- ter değil, totaliter). Mezarcı ve on arkadaşı Istiklal Mah- kemesi'nde mahkum edilenlere "iade-i itibar" istediler diye kıyamet kopuyor. Imzacılardan bazıları parti kapa- nacak korkusuyla imzalarını çektiler. Ama kimi süper üstat ve özgürlükçü öğretim üyeleri çoktan "itibarlarını iade ettiler" bu adamların. İstiklal Mahkemeleri öylesi- ne anti-demokratik ve hain kuruluşiarmış ki buralarda yargılanan ve mahkum olanlar özgürlük savaşımcısıy- mışlar. "VaAıu böyle şeyler yazarak nereye varmak isti- yorsunuz" diye soruyoruz bazılarına. Birazacıyarak, bi- raz da küçümseyerek bakıyorlar suratlarımıza. "Özgür- lük" ve "demokrasi bilincinden" böylesine uzak ol- mamıza çok şaşırıyorlar... Yıllardır gerçek Atatürkçülerin, Kuvayı Milliyecilerin içi yanıyordu. Yüreğimiz yanıyordu. Ama bu beyler Ha- dis-i Şerıflerle bölücülüğü engellemeye uğraşıyorlardı. Büyükkentlerin "rantı" tehlikeyedüşünce, tümü Atatürk- çü kesildiler. Kabak da Hasan Mezarcı'nın başına patla- dı (Belki de "meheldir", ama o başka)... Bir yazar; Uğur Mumcu öldürüldüğünde ortaya çıkan görkemli tepkiyi, o zamanlar "Canım, az satan birgaze- tenin köşe yazarına, neden devlet töreni yapıldı'' değer- lendirmesiyle karalamaya çalışıyordu. Sonra da bugün laikliğin bayraktarlığını yapan haftalık bir dergi "demok- rasiye katkılarından ötürü" bu yazara ödül vermez mi... Buyrun bakalım. Bunlardançoğununtepkisi "çıkarlarını tehlikede gördüklerinden". Amaolsun. Laikliğin "çıkarlarının güvencesi"olduğu- nu anlamaları bile, önemli birşeydir. Bu bilinç, belki de laikliği içten içe kemiren virüsü ortadan kaldırır ya da et- kisini azaltır. Laiklik bu toplumda hepimizin güvencesidir. Hatta la- iklik en çok; "huzur içinde ibadetlerini yapmak isteyen- ler" ve "kaybedecek çok şeyleri olanlar" için gereklidir. Eğer Hasan Mezarcı'nın çıkışları, bu bilincin canlan- masına hizmet etmişse (sanırım hiç istemediği halde), demokrasimize büyük bir hizmette bulunmuştur. Bunu da günahlarının zekatı saysın... Eğitim-îş'in yeni hukuk zaferi • Van Valiliği'nin Eğitim-İş Van Şubesi'ni kapatma karan, Van İdare Mahkemesi'nce alınan bir kararla kaldınldı. GÜNEŞGÜRSON ANKARA - Eğitim-İş Sendi- kası. örgütlenme alanında verdiği hukuki mücadelede yeni bır zafer daha kazandı. Van Valiliği'nin Eğitim-İş Sendikası Van Şubesi'- ni kapatma karan, Van İdare Mahkemesi'nce alına'h bir karar- la kaldınldı. Kapatma karannın geri ahn- ması istemiyle sendika tarafmdan yapılan başvuru üzerine, Van İdare Mahkemesi, vaL'liğin ka- patma karannı hukuka aykın olarak nitelendirdi. Van Valiliği, 26Temmuz 1993 tarihinde, Olağanüstü Hal Bölge Valisi'ne, sendikal faaliyetleri durdurma yetkisini veren 430 sayılı kanun hükmünde kararna- menin 2. maddesine dayanarak, Eğitim-İş Sendikası Van Şubesi*- nin kapaülması karannı verdi. Van İdare Mahkemesi'nin ka- rannda, sendika kurulmasının izin koşuluna bağlanmadığına dikkat çekilerek, "Anayasa, Se«- dikalar Kanunu'\la yapılan dü- zenleme ve Medeni kanun'da yer alan genel düzenlemelere göre sen- dikalar, kuruluş belgelerini ilgili merciye vermeleriyle tiizel kişilik kazanmaktadır. Anayasal ve ilgili yasal düzenlemelerde genel olarak idarenin anılan tiizel kisiliklerin kunıluş ve faaljvetlerint müdahale etmemesi esası benimsenmiştir" denildi. Valıliğın "genel koliuk yetkisini kullanmak suretiyle mü- dahaksinin mümkün ol- madığının" vurgulandığı mahke- me karannda, sendikal faaliyetin durdurulması yolundaki karann, ancak "mahkeme" karanyla söz konusu olabileceği belirtildi. "İdarenin görevi mahkemeye başvurmakla suıırlı olup, kamu çalışanlannın sendikal hakkuun betiıienmesi yetkisinin idareye bı- rakılmasının düşünülemeyece- ğinin" kaydedildiği kararda. şöy- le denildi: "Adı geçen sendikanın, 430 sa- yılı kanun hükmünde kararna- menin 2. maddesine aykın bir faa- iiyetinin bulunduğu da idarece tes- pit edilemediğinden. bu nıadde uyarınca islem tesisinde hukuka uvarlık bulunmamaktadır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle