06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 1MART1994SALI İlgisizlikten yakınan Karataşlı balıkçılar, 'Karadeniz'den sonra şimdi de İskenderun Körfezi felç oldu' diyor Trol, DoğuAkdeniz'debalıkçılığıbitirdiÇETIN\1CENOĞLU KARATAŞ / İSKENDERUN - Bu duyarsızbğın, bu ilgisizliğin, bu başıboşluğun sonunda böyle olaca- ğı belliydi. Geçmiş olsun. Doğu Akdeniz'de (İskenderun Körfezi) balık bitti... Akdeniz'in ünlü balık- lanndan mercanı ve lagosu bulmak tombala! Sağolsun trolcüler... "Balığı bir kenara bırakm. denizuı kumunu bOe alıyorlar" dıyor İsken- derun Balık-İş Kooperaüfi Başka- nı Mehmet Ali Zeybek trolün Doğu Akdeniz'deki tahribatını anlatır- ken. Körfezde şu anda 100'ü aşkın trol motorunun (gırgınn) cirit attı- ğını belirten Zeybek, Doğu Akde- niz'in balık açısından felç olduğunu şöyle anlatıyor: "önce Karadeniz'de hamsiyi bi- tirdiler. Şimdi sıra Akdeniz'de. Bu gırgırlar iskenderun Körfezini mah- vetti. Körfez felç. Balıkçı, motoru- nun parasını çıkaramıyor. Gırgırcı- Iar, 'efendim biz yüzeydeki, yani göçebe bahğı tutuyoruz' divorlar. Yalan! Yalan bunlar efendim, ya- lan... Gırgırla troUe a> yaparken mercanı da çuprayı da, barbunyayı da, lüferi de, palamutu da, sardalye baİığinı da, denizde aklınıza gelebi- lecek ber canlıyı alıyorlar. Güya sekiz kulaçtan sonra yasak. Ama dinleyen kim. Tarla sürer gibi denizi sıyınyoriar. Bırakm canlıyı denizin kumunu bile alıyorlar." I.skenderun Körfezi'nde balık bitti. Akdeniz'in ünlü balıklanndan mercanı ve lagosu bulmak artık zor. Sağolsun trolcüler, balığı bir kenara bırakın denizin kumunu bile ahyorlar. 100'ü aşkın trol motorunun (gırgınn) cirit attığı körfez felç durumda. İskenderun Çevre Koruma Der- neği Başkanı Cemil Altay da trolcü- lerin Doğu Akdeniz'de balık neslini bitirmeleri bir yana doğal yapıyı bozduklannı, acil önlem alınmadı- ğı takdirde faturanın çok ağır ola- cağını söylüyor. Karataşlı Balıkçı Tezcan Özcan (28) ağlamakh yakınıyor. Görüştü- ğümüzde on yedi ta>fasıyla dört kez ağ çekmişti ama, sonuçtan pek Karataşlı balıkçılar, trolcûlerin Doğu Akdeniz'de balıkçılığı felç ettiğini söylüyorlar.(Fotoğraf: ÇETİN YİĞENOGLU) memnun değildi: "Çocukluğumdan beri balıkçı- yrnı. Balığın bu kadar azaldığını hı'ç görmedim. Bugünkü a> la tay falarım evlerine ekmeği zor götürecekler. Bense motorun mazot parası ve dük- kan kirasını karşıla>amıyorum son aylarda." Hafta sonunu Karataş sahillerin- de olta atarak geçiren Erciyes Üni- versitesi Öğrencisi Mehmet Kahra- man. kendi yiyeceği balığı bile oltayla_ yakalayamadığını anlatı- yor. " İ ç kuruş kazanç için bu güze- lim denizi bitirdiler" dı>or. Bir başka amatör balıkçı Kara- taş'ın Bahçe Köyü'nden Sadık As- lan. trolün Akdeniz'de yaptığı tah- ribatı. "Akdeniz'de oltayla balık devri bitti" diye özetliyor. İshakpaşa Sarayı müze olacak ERZURLTVI (AA) - Ağn'nın Doğubeyazıt ilçesindeki tarihi tshakpaşa Sarayı'nın yapıldığı dö- nemde kullanılan taş ocağının or- taya çıkanldığı ve onanmı orijina] taşlarla yapılacak sarayın müze olarak düzenleneceği bildirildi. Konu ile ilgili bilgi veren Röleve ve Anıtlar Bölge Müdürlüğü yeî- kilileri, sarayın orijınal malzemele- riyle onanlacak ilİc tarihi eser ola- cağını kaydettiler. Turistlerin Doğu Anadolu'ya İshakpaşa Sa- rayı'nı görmek içın geldiğini belir- ten yetkililer. şunlan söylediler: "Doğu'nun incisi olan tarihi eser- lerden biri de İshakpaşa Sarav ı'dır. Bizi en çok sevindiren durum ise onanmın aslına uygun yapı- Imasıdır. Bulduğumuz taş ocağı, sa- rayın yapıldığı 1784 yıtında kullam- lan taş ocağıdır." İshakpaşa Sarayı'nın sarav ge- çişi, sol yanı ve iç kısrrundakı du- varlannın onanldığını ve bu yıl restorasyonun büyük bölümünün tamamlanacağını bildiren yetkili- ler, onanmdan sonra sarayın müze olarak düzenleneceğini kay- dettiler. Ştockholm'de İstanbul yazınsal bir geziyle tanıtılıyor GÜRHAN L'ÇKAN sfOCKHOLM - 13 martta Stockholm'de İstanbul tanıtılacak. İsveç Akademisi'nin görkemli ve ta- rihsel salonunda yapılacak olan bu tanıtım turistik değil, yalnızca yazı- nsal. Orhan VeB ve Sait Faik, İsveçce olarak sunulacak yapıtlanyla ko- nuklara biraz İstanbul tadı verecek - hiç değilse, onlann zamanındaki fstanbul'un tadını burada kısaca İstanbul Günü ola- rak anacağımız gezinin ev sahibi, İsveç İstanbul Enstitüsü Dostlan Derneği. Bu dernek. 1962'de İstan- bul'da açılan ve İstanbul'la çevresi üzerine araştırmalar yapan İsveç İstanbul Araşürma Enstitüsü'nü desteklemek için kurulmuştur. Bu gecenin onur konuklan ise TYS Ge- nel Başkanı Oktay Akbal, Genel Sekreteri Demirtaş Ceyhun, Orhan Dnnı ve Sezer Dıinı. Yazarlanmız daha önce, İsveç Yazarlar Birliği Başkanı Peter Curman'ın konuğu olarak Gotland Adası'ndaki (doğu) Balük Denizi Yazarlar Evi'ni ziyaret edecekler. Açılışı bir süre önce ger- çekleşen bu evde İsveçli ve yabancı yazarlar, bir süre kalıp güzel doğayla iç içe olarak çahşabiliyorlar. istanbul Günü'nün girişimcileri şunlar: İsveç Radyosu'ndan gazeteci UHa Lundström. Orhan Veli'nin İsveçce yayımlanan "İstanbul'u Din- liyorum" adlı kitabın redaktörü ve çevirmeni Anne-Marie özkök, Kül- tür Bakanlığı yöneticilerinden ve İstanbul düşkünü Ingelise Grune- wald ve Stockholm Kent Kütüpha- nesi'nde görevli Lena Wester. UUa Lundström ve Peter Cur- man'ın takdimcilik de yapacağı gün, derneğin genel başkanı Lla Ehrens- vard'in acıhş konuşmasıyla başlaya- cak. Onu, Orhan Paımik'un 'Kara Kitap' adlı romanını Norveçceye çe- viren. Oslo Üniversitesi'nde görevli BemC Brendemoen'in "19001ü yıflar ağıriıklı olarak, Tfirk yazınında İstanbul" adlı konuşması izleyecek. Torsten VV'ahlund'un okuyacağı öy- kü ve şiirlerden sonra Demir Ozlü, "Kozmopolit İstanbul ve 50'li yıllann yazınsal Beyoğlusu" üzerine bir konuşma yapacak. Ardmdan, 1981 'den beri Stockholm'de yaşayan yazar Turhan Kayaoğlu, "İstanbul- Stockholm" arasında anılara ve izle- nimlere dayalı bir yolculuğu dile ge- tirecek. Daha sonra Peter Curman, başta Oktay Akbal olmak üzere, orada ayağmın tozuyla bulunan ya- zarlanmızla bir söyleşi yapacak. Ölümilesilah yanşıyor tSTANBUL (UBA) Adalar Bele- diye Başkanı Recep Koç'un öldürül- mesinden sonra yeniden gündeme gelen ve "Her isteyene silah veriH- yor" denilen İstanbul'da, 1993 yılı içinde 313 kişi öldürüldü. Aynı yıl içinde 12 bin 669 kişiye ise silah nih- satı verildi. Emniyet yetkililerinden alınan bilgilere göre, 1992 yıh içinde İstanbul'da 310 cinayet ışlendi. Bu cinayetlerden 249'u aydınlatılırken 1993 yıh içinde ise 313 kişi cinayete kurban gitti. 1993 yılında işlenen cinayetlerden de 261'i aydınlatıldı. Öte yandan 1992 yıh içinde 7 bin 843'ü "taşma", 6 bin 707'si de "bo- hmdurma" olmak üzere toplam 14 bin 550 kişiye silah ruhsatı verildi. İstanbul'da 1993 yılında ise 9 bin 10'u"taşuna",3 bin659'u"bulundur- ma" olmak üzere 12 bin 669 kişinin silah ruhsatı istemi kabul edildi. Bahan nuışhduyorkoyunlav"Cemreler" düşmeye başladı. Doğa, yeni bir ilkbahara uyanı- yor. Bahann muştuculan çiçek açan ağaçlar. yeşeren kırlar ve otlama- ya çıkan koyunlar. Çoban, kışı at- latmanın. koyunlar taze ota ka- vuşmanın mutluluğunda. Ço- banm bir başka mutluluğu var ki koyunlar için hiç de hayırh değil! Çünkü. ramazan bitiyor. Önce Şe- ker Bayramı. ardından da Kurban Bayramı geliyor! Şimdi, ilkbahan muştularcasına otlamaya çıkan koyunlann nicesi "kurbanlık" ola- cak. Ama çoban da, kurbanlıklar- dan "payını" alacak. Yeni bir ilk- bahar, yaşblar için "atlatılmış" bir kış demek... Gençler için ise, yeni seviler, yeni umutlar... Yaşamın aci ya da "acımasız" yanı da bu değil mi zaten? Bu ara- da yaşlılar "mart kapıdan baktınr, kazma kürek vaktınr" sözünü aııı- msamadan edemiyorlar. "Ozon tabakası delindi, ikîimler değjşme- ye başladı" savlanna karşı, gele- neksel inançlann haklı çıkıp çı- kmayacağını da birlikte görüp ya- şayacağız. (Fotoğraf: EDtBE BUĞRA>) Psikiyatristlerin medyum uyansı Medyumlarortaçağ zihniyetinigerigetirir' İSTANBL'L (AA) - Yaygın şe- kilde ilgi görmeye başla>an med- yumlann. medyayı da kullanarak. cin ve büyüler aracılığıyla 'şifa dağıtmalan' ve gelecekten haber vermeleri. psikiyatristlerin tepkile- rine >ol açtı. Psikiyatri uzmanlan, bunu. toplum sağlığını bozan. teh- dil eden bir gelışme olarak değer- lendırdiler. Konuyla ilgili soruları cevap^ landıran İstanbul Ünıversıtesi İstanbul Tıp Fakültesı Psıkivatri Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. özcan Köknel, büyücülük. cinci- lık. falalık ve gelecekten haber ver- me gibi olavlan 'ilkel insan' düşün- cesi olarak tanımladı. Köknel. gü- nümüzde de değişık toplum kesim- lerinde zaman zaman bireysel ve toplumsal olarak bu tür davranış- lann etkinlik kazandığını söyledi. Köknel. falcı. büyücü ve med- ^mlann toplumda patlama gös- termesinde, doğal ve toplumsal koşullardan. gelenek ve görenek- ten. kültür çatışmalanndan. tek- nolojik gelişme \e kıtle iletişim araçlanndan ka\naklanan çeşitli olumsuz etkilerin de rol oşnadığı- na işaret etti. Bu tür davranışlann son günler- de toplumun bedensel ve ruhsal sağlığını bozacak boyutlara ulaştığını bildiren Prof. Dr. Kök- nel. şöyle devam ettı: "Bu, ülkemizde son yıllarda ya- şanılan başta terör, enflasyon, işsiz- lik. göç, kültür çatışması gibi top- lumsal sonınlar karşısında. insan- ların düştüğü çaresizlik sonucu. ilk ve ilkel düşünce düzeyine geri dönüş olarak yonımlanabilir." Köknel. bu uğraşı içindeki bü- vücü. cinci. falcılann. gelecekten YUSUF ÖZKAN ABANT - Son yıllarda, insanlığın en büyük korkusu haline gelen AIDS'e yakalanma olasıbğının, ka- dmlarda daha yüksek olduğu bildi- rildi. AlDS'in sanılanın aksine, ho- moseksüellerden çok heteroseksü- ellerde (yalnızca İcarşı cinsle ibşki kuran) daha fazla görüldüğü befir- tildi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Sağlık BakanhğYnın Abant'ta düzenlediği "AIDS ve Medya" ko- nulu toplantıda. Ankara'daki sağlık rnuhabirlerine AIDS tüm yönleriyle anlaüldı. Ülkelerinde halk sağhğı uzmanlığı ve gazete yazarlığı yapan Hollandah Prof.Dr. Ivan Wolfers ile Fransız Maria de Bruyn. Türk gaze- tecilere 3 gün boyunca AIDS'le ilgili bilgiler verdiler. Grup çalışmalan sı- rasında, medyanın AlDS'in yayı- lmasının önlenmesindeki rolü tartı- şıldı. Geri kalmış ülkeler Türkiye'deki gazete ve dergilerde bugüne kadar yayınlanan AIDS'le ilgili haberlerin, genelde "sansas- yonel" nitelikte olduğunu söyleyen Prof.Dr. Ivan Wolfers, haberlerin eğitici olmaktan çok, toplumun de- ğer yargılannı yansıttığını söyledi. Dünya için AlDS'in çok büyük teh- like oluşturdugunu vurgulayan Wolfers, AlDS'in en fazla geri kalmış ülkelerde görüldüğünü belir- terek. şunlan söyledi: "AlDS'in görülme nedenlerinin başmda yoksulluk, göçmen işçi soru- nu. insan haklan ihlalleri geliyor. Ör- neğin UzakdoğuMaki yoksul ülkeler- de. kadınlann coğu geçimini fahişe- likie sağlıyor. Bulunduklan ülkelerde yalnızlık çeken göçmen işçiler, hayat MedyayaAIDS 'dersi' kadmlarıyla ilişki kunıyorlar. Polis gözetiminde olan hayat kadınlan giz- U fuhuşu benimsiyor, bunlann sonucu da AIDS vakaları gözleniyor." Dindar toplumlarda ÂIDS'in az görüldüğü yolundaki görüşlerin yanıltıa olduğuna da dikkat çeken VVolfers, "Şeriatla yönetilen Malez- ya'da 50 bin AIDSTi var" dedi. Kadınlarda risk daha fazla AlDS'in sanıldığı gibi "homosek- sfiel hastalığı" olmadığını da dile ge- tiren Ivan Wolfers. "Son yıllarda AlDS'in heteroseksüellerde daha fazla görüldüğü belirlendi. AlDS'in en önemli bulaşma yolu cinsel ilişki. Bunun dışında, kan ve kan ürünleri yoluyla, anneden bebeğe, aynı iğneyi kullanmayla ve sağlık personelinın kazasıyla da bulaşıyor" değerlendir- mesini yaptı. VVolfers, kadınlann erkeklere göre daha fazla AIDS riski altında bulunduklannı da kay- dederek, "AIDS'e yol açan HIV vi- rüsü. erkek spermlerinde kadmlarda- ki vajinal srvrdakine oranla daha faz- la. Bu nedenle cinsel ilişki sırasında kadınlann AIDS'e yakalanma oranı yüksek" diye konuştu. NVolfers, lez- biyen ilişki sırasında da AIDS'e ya- kalanma olasıhğının bulunduğunu kayedetti. \Volfers, cinsel yolla AIDS bulaş- ma oranırun yüzde 80 olduğunu da söyleyerek. "AIDS'ten korunmak için en güvenli yol prezenatif kulla- nımmın yaygınJaştmünasıdır. Pre- zervatif AIDS'e karşı en önemli ko- ru>ucudur" dedi. "Nataşalarla ilgili haber yazarken en az 20 kere düşüjıün" uyansında bulunan VVolfers, gerekçe olarak da şunlan söyledi: "Seks, Nataşa gibi haberler yazar- ken hassas olmalısınız. Türk erkekle- rinin Nataşalara AIDS bulaştn rmadığını nereden biliyorsunuz? 1970'lerde Hollanda'da' medya, Türklerin tipolojisini >arattı. 'Türk- ler banka soydu" türünden haberler, Türklere banka soyguncusu gözüyle bakılmasına yol açtı. Ülkemizdeki gazete yöneticilerini toplayıp, dunı- mu anlattık. Alınan önlemleıie ırkçı yaklaşımların önüne geçtik." Eşya kullannnı zararsız Maria de Bruyn da, Türk gazete- cilere. AIDS olgusunun topluma anlatılmasında önemli görevler düş- tüğunü anlatarak, "Size AIDS hak- kında tüm değarleri değiştirme so- rumluluğu veriyoruz" dedi. Sağlık Bakanı Kazmi Dinç de top- lantının açılışında yaptığı konuşma- da AIDS'le mücadelede toplum kaülımının oldukça önemli olduğu- nu vurgulayarak, "Toplumda birey- sel sağlık bilincinin geliştirilmesi, toplumun eğitiıniyle mümkündür. Toplu eğitim, bireysel \e toplu ileti- şim yöırtemleriyle yapılır. Bunun en önemli aracı da basındır. Basın toplu- mun her konuda eğitiminde en büyük potansiyel güçtür. Bu toplantının amacı da basının bu gücünden > arar- lanmak, AIDS konusunda onlara ge- rekli bilgileri aktararak toplumun eğirimini sağlamaktır" dive konuş- tu. VVHO Türkiye Temsiİcisi Oetio Espinoza. 10 yıl önce adı bile bilin- me\en AlDS'in 1993 sajımlanna göre 2.5 milyon kişive bulaştığını İcaydederek. 2000'li yıllarda bu^ra- kamın 40 milyona ulaşacağını söyle- di. Dünyada günde hergün 5 bin ki- şiye HIV virüsü bulaştığını anlatan Espinoza, AlDS'in önlenmesi ko- nusunda basma çok önemli görevler düştüğünü anımsatü. Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalı- klar Dairesi Genel Müdürü Yavuz Tür, Türkive'deki AIDS vakala- nnın eiderek arttığına dikkat çeke- rek. 1993 yılında 329 olan AIDS'li sayısının 31 Ocak 1994'de 340'a yükseldiğini söyledi. Tür, öpüşme. dokunma ve eşyalan kullanma >o- luyla da AlDS'in bulaşmadığını söyledi. Mevlana Müzesi'ne çevre düzenlemesi KONYA (AA) - Mevlana Mü- zesi'nin çevresi, Kültür Bakanlığı'- nca yeniden düzenlenecek. Kon>a Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu Başkanı Doç. Dr. Haşim Karpuz, yaptığı açıklamada. Mevlana Müzesi ile birlikte tarihi çevreyi korumak ve bu çevreye uyumlu yeni binalar yapılmasını sağlamak amaayla ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönül Eryapan tarafından bir proje hazırlandığmı söyledi. Mevlana Müzesi'nin yuzyıllarca uyum içinde yaşadığı yapılann binayı korumak veya yapıyı açığa cıkarmak gibi gerekçelerle yıkıldığını belirten Doç. Dr. Karpuz, yıkılan yapılar arasında İkinci Selim imareti, türbe hamamı, belediye medresesi ve Çelebi konutlannın bulunduğunu bildirdi. Tarihi yapılann ashna uygun şekilde korunmalannın. sağlıkh bir kültür bib'nci kazandırmanın yanı sıra mimari ve estetik açıdan da önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Karpuz, bu yapılann "simgesel değerleri" olduğunu belirtti. Doç. Dr. Karpuz. proje kapsamında öncelikle kütüphane ve tuvaletlerin tarihi dokuyu zedelemeyecek şekilde inşa edileceğini, daha sonra da müze etrafında bulunan ve korunması gerekli >apılann restorasyonunun gerçekleştirileceğini bildirdi. haber verenlerin, şifacılann ve yıldız falına bakanlann basın- >ayın organlannda da 'pervasızca' etkilennı sürdürerek. toplumun bazı kesimlerini sömürdüğünü kaydetti. Prof. Dr. Köknel. bireyin ve toplumun sağlığını bozan. tehdit eden bu olumsuz durumun, toplu- mun geleceğine ilişkin endişe, kaygı ve korkulan da arttırdığını sözleri- ne ekledi. 'Takmtılı beyinler' Psikiyatrist Doç. Dr. Nusret Kaya da insanlann realist dünyada karşılaştıklan sorunlann kendileri- ni "mistik dünya'ya ittiğini belirte- rek "İnsanlann duygu ve inançları, bu mistik dünyada; hacı, hoca, med- yum, bû)ücü, astrolog gibi eğitim te- meli ounayan kişilerle, saptırılmtş dini telkinlerle suiistimal ediliyor" diye konuştu. Bu durumun, toplum için büyük tehlike oluşturduğuna işaret eden Doç. Dr. Kaya, şöyle devam etti: "Takıntısı çok olan insanlar, bu tür konulara kendilerini daha çok kaptırıyorlar ve bu tür vayınlarla kandırılmış insan sayısı giderek artn yor. Bu tür insan sayısı arttıkça da çağ yakalanamıyor. Bu ortaçağ zih- niyetine geri dönüş demektir. 'Orta- çağ AvTupası'na cadı. büyücü ha- kimdi ve medeniyetin ilerlemesi du- raklamtştı. Çağı yakalamak istiyor- sak, toplum içindeki takmtılı beyin- leri azaltmak lazım. Ancak o zaman toplum, etkin ve üretken olur." Medyanın göroi Medyanın. bu yöndeki insanlara daha doğal. hümanist ve çağdaş telkinierde bulunması gerektiğine de işaret eden Nusret Kaya. "Bir kısır döngü içindeyiz. Daha önce de- nenmiş olan yeşil, doğa, hümanizm, se>gi. kardeşlik gibi bir araya geti- rici etkenler, semboller kullanümalı. Toplumda eksik olan okuma etkinli- ğinin artması da mistik dünyaya gi- dişi önler" diye konuştu. Medyanın bu konudaki tutu- munu da eleştiren Doç. Dr. Kaya. telkin niteüği taşıyan bu tür yayı- nlarla halkın baş başa bırakıldığını savunarak. "Toplum, tamamen bunlann etkisinde bırakılmamalıdır. Teloizyonlarm ve gazetelerin. bu yayutlara karşı bilimsel panel \e sempozyumlar düzenleyerek karşı dengeyi sağlaması lazım" dedi. Bebek ölümlerinde azalma ERZLRUM (AA) - Doğu Ana- dolu Bölgesi'nde. bebeklerde ölüm oranııun her geçen yıl azaldığı bildirildi. Sağlık Müdürlüğü yetki- lilerinden abnan bilgiye göre. 1989 yılında bebek ölümleri binde 91 iken, geçen yıl bu oran binde 67'ye düştü. Ana-çocuk sağhğı ve aile planlaması hizmetlerinin yaygı- nlaştmlarak başanlı bir şekilde yü- rütüldüğünü kaydeden yetkililer, şunlan söylediler: "Amacımız, ana-çocuk sağhğı hizmetlerinin kalitesini arttırarak doğumiarda bebek ve anne ölüm oranlarının asgariye cekmektir. Bu konudaki çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. 89 y ılında binde 91 olan bebek ölüm oranı, geçen v ıl bin- de 67'ye indi. Bu yıl bu rakamı binde 50'lere düşüreceğiz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle