27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 4ŞUBAT1994CUMA Dalyan ölürse,turiztn deölürDoğa korumacılar, Almanlar'ın turizm boykotu çağnlanna karşı tepkilerini giderek arttınrken, bir yandan da belediyeyi sürekli uyanyorlar ASUMAN ABACIOĞLU • ZMtR- Alman çevreci ku- / ruluşlann, hiçbir koruma önlemi alınmadığı gerekçe- siyle Dalyan'a turizm boy- kotu yapılmasına yönelik çakşmalan, Doğal Hayatı • * • • Koruma Derneği'nce tep- kiyle karşılandı. DHKD yetkilileri, çevre kirliliğinin Özel Çevre Koru- ma Kurumu ve Dalyan Belediyesi'- nin ihmalinden kaynaklandığını be- lirterek yörede uygulanacak bir tu- rizm boykotunun "Dalyan halkına" ve dolayısıyla da Dalyan'ın korun- ması yönündeki çahşmalara zarar vereceğini bildirdiler. Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı Mustafa Keten ise kendilerinin yalnızca bir "piancı kunım" olduğunu vurgu- layarak yörede koruma önlemleri- nin uygulanmamasında asıl yetki ve sorumluluğun yerel yönetimlere ait olduğunu öne sürdü. Dalyan'ın ve lztuzu sahilinde yumurtlayan deniz- kaplumbağalan caretta carettalann korunması için 1986 yıhndan bu yana çabalayan AJman çevre kuru- luşu AGA, yörede koruma önlemle- rinin hiçe sayıldığı, çevrenin hızla tahrip edildiği ve Almanya'dan sağ- lanan milyonlarca marklık çevre yardımının amacina aykın kul- lanıldığı suçlamalanyla Dalyarfa turizm boykotu çağnsında bulun- du. Bu çağn, Türkiye'deki sorumlu kuruluşlann topu birbirlerinin üze- rine atmasına yol açtı. Alman çevre kuruluşu AGA, Türkiye'ye önemli sayıda turist getiren TUI, Necker- mann, Orion- Interconü gjbı büyük Alman tur operatörlerine Dalyan için uiuslararası bir "turizm boyko- tu" uygulanması çağnsında bulu- nurken Alman Parlamentosu'nda görüşülecek yeni çevre yardımının askıya alınması konusunda girişim- • Hiçbir koruma önlemi alınmadığı gerekçesiyle, Dalyan'ın ve İztuzu sahilinde yumurtlayan deniz kaplumbağalan caretta caret- talann korunması için 1986 yıhndan bu yana çabalayan Alman çev- re kuruluşu AGA, yörede koruma önlemlerinin hiçe sayıldığını, çevrenin hızla tahrip edildiğini söylüyorlar. lerde bulunulacağını açıklamışü. Turizm boykotu çağnsına tepki gösteren Doğal Hayaü Koruma Derneği yetkilileri. Dalyan'ın Tu- rizm Yatınm Bölgesi olmaktan çı- kanlması ve Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesinde DHKD'- nin yoğun çalışmalannın yam sıra Alman çevre kuruluşlannın da kat- kısı olduğunu anımsatarak AGA adlı kuruluşun da bunlardan biri ol- duğunu bıldirdi. DHKD yetkiüle- nnden Fîliz Demirayak. daha sonra- ki yıllarda. AGÂ'nın, "bölgede yaptığı çalışmalan gerek yöre halkı ile beraber yüriitmemesi gerekse de- nizkaplumbağalan üzerinde yıUardır çalışmakta olan Tiirk bilim adamlan ile uyumsuzluk içinde olması sonu- cunda", DHKD'nin de itirazlan ile yöredeki çalışmalannın durdurul- duğunu söyledi. Demirayak, gecen süreç içerisinde Türkiye'nin ilk Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Köyce- ğiz-Dalyan bölgesinde. kayda değer bir koruma çalışmasının gerçekleşti- rilemediğini vurgulayarak şu bilgile- ri verdi: "Her şeyden önce bu hassas bölge için hazırlanması gerekcn yönetim planı hazırlanmamış, öncelikli olarak ek alınması gereken kanalizasyon ve antma tesislerinin kurulması yönün- de bir adım atılmamıştır. Gerek ilgjli kurum ve kuruluşlann gerekse bele- diyenin ilgisizliği ve plansızlığı sonu- cunda Dalyan kanallarında tekne sayısı artmış ve su sirkülerinde beür- tilen kurallara uymayan bmüklükte tekneler, saptanan hız limitlerini aşan sürat tekneleri engellenmenüş- tir. Yine anorma! say ıda artan tekne- lerden kaynaklanan sintine suları, Dalyan kanailan ve Köyceğiz Gölü'- ne karışan foseptik suları, Dalyan kanallarının hızla kirlenmesine neden olmuştu. Bu durum. bölgenin karak- terisriği olan balıkçılıkta üretimin düşmesine neden olurken turizm açı- sından son derece önemli bu bölgenin hızla tahrip ounasına yol aymcştır." Dalyan'da denizkaplumbağalan- nın korunmasına yönelik bazı ön- lemlerin abndığını ve bunlann "kıs- men de olsa" başanyla uygulandığı- nı kaydeden DHKD yetİcilisi Demi- rayak. yörede halkın ve turistlerin bilinçlenmesini. daha dikkatli dav- ranmasını sağlamak amacıyla DHKD'nin yürüttüğü çahşmalann. gerek Dalyan Beledivesi gerekse çı- kar peşinde koşan bazı kişi ve seya- hat acentelen tarafından engellen- meye çalışıldığıru söyledi. Bu olumsuz gelişmelerden Dal- yan'ın büyük zarar gördüğünü. bu durumu en yakından ızleyen Dal- yan'da yaşayan insanlann çırpınış- lannın ıse boşa gittiğini savunan Demirayak, DHKD'nin yaptığı ça- Gribin ilacı yok KONYA (AA) - Genellikle ani ısı ve hava değişiklikleri ile ortaya çıkan gribin ilacının henüz bulu- namadığı, önlem alınmadığı tak- dirde birçok hastalığa zemin haa- rladığı bildirildi. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakül- tesi Mikrobiyoloji Anabilim Dah Başkanı Prof.Dr. Bûlent Baysal, gribin tedavisinin henüz buluna- madığını ancak yan etkilerinin or- tadan kaldınlabildiğini belirte- rek, "Çok hızlı yayılan gribe karşı, konıyucu önlemler daha etkili ol- raaktadır" dedi. Birçok hastalığa zemin hazırhyor Grip virüsünün yaşlılar ile ço- cuklann vücudunda daha çok ha- sar yaptığını, önlem alınmadığı takdirde zatürree. bronşit, beyin iltihabı, sinüzit. romatizma, ku- lak iltihabı başta olmak üzere bir- çok hastalığa zemin hazırladığmı ânlatan Prof.Dr. Baysal, C vita- mini ağırlıklı beslenmenin yararb olacağını söyledi. Prof.Dr. Baysal, grip aşılannın yüzde 40-80 oranında yararlı ol- duğunu da belirterek, "İlk aşı yaptıranlar 6-8 ay aralıklarla iki kez tekrarlamalı, daha sonra yılda bir kez aşı > aptırmalıdır. özellikle kalp, romatizma, da- mar sertliği, şeker ve hipertansiyon hastalan ile çocuklar ve yaşlılar mutlaka grip aştsı yaptırarak ön- lem almalıdırlar" şeklinde konuş- tu. Grip virüsünün. kuluçka dö- nemi xısa olduğundan hızla yaygınlaştığına dikkati çeken Prof.Dr. Baysal, hastalığa ya- kalananlann mutlaka dinlen- meleri gerektiğini de sözJerine ek- ledi. Guatr hastalığı Karadeniz'de dahaçok yaygın TRABZON (AA) - Büyük oranda iyot eksikliğinden kay- naklanan ve vücudun dengesini bozduğu bildirilen guatr hasta- hğının, Doğu Karadeniz Bölgesi'- nde yaşayanların ortalama yüzde 32'sinde göriildüğü, yüksek ke- simlerde yaşayanlarda bu oranın yüzde 60'ın üzerine çıktığı kayde- dildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Dahilı Tıp Bilimleri Bölümü Baş- kanı Prof.Dr. Münir Telatar, yaptığı açıklamada, troıd bezinin fonksiyonunu kaybetmesi ile or- taya çıkan hastalığın, halk arası- nda önemsenmemesinin büyük hata olduğunu belirterek, şunlan söyledi: "Doğu Karadeniz, guatr bölgesi. Bu da iyot eksikliğinden kaynak- lanıyor. Bu hastahk, tiroit bezinin büyümesi ile ortaya çıkar. Erişkin- lerde çocuklardaki kadar önemli olmayabilir. Ama çocuklarda çok önemlidir. Tedavi uvgulanmazsa, çocuğun hem fiziksel hem de beyin- sel geüşmesi duraklar. Gelişme bo- zukluklan ile birlikte sakat çocuk ortaya çıkar." Prof.Dr. Telatar, guatr has- tahğinın cerrahi müdahale veya ilaçla tedavisinin kolayiıkla ya- pılabildiğine dikkati çekerek şöy- İe devam etti: "Ancak özellikle cerrahi mü- dahete 3e aJınan tiroit bezinin yeri- ne onun fonksiyonunu görecek şe- kilde verilen ilaçlarm ömür boyu kullanılması gerekir. Ancak ilaç abnası gerekenler buna bir süre sonra ara veriyorlar. Oysa bunlar :bazı hastalıklarda kullamlan ilaç- lar gibi değildir. İlacı almazsamz ha\atınızın normal devam etmesi mümkün değil. Buna rağmen ilacı sürekli alanların oranı çok az." Gelinağlar, anaağlar; kızgittigider! 'Oküntu'nuzu aldınızsa, kalkıp gitmemek olmaz Bezirgânlar Köyü'ndeki davullu zurnalı, arabeskli, kma geceli ama ille de 'buruk' köy düğününe... SÜHEYLA GÜNEŞ ısa süre önce taıuştığımız bir dostu- muzdan, geleneksel bir köy düğününe katılma çağnsı aldığımızda, doğrusu çok heyecanlandık. Daha önceki bir tatih'miz sırasında, Kalkan'ın daraak sokaklannda, geç saatlerde dolaşırken, duyduğumuz davul-zurna seslerinin çekmişti. Biz de hiç tanımadığjmız insanlann ara- sına girip, son anlanna tanık oldu- ğumuz bir dügünde tanıma Koca Yusuf 'u tanımıştık. Bu kez. çağnyı yapan oydu. Dağcı alışkanlığımız ile çadınmı- ZJL, uyku tulumumuzu, fotoğraf makinemizi ve teyplerimizi kapa- rak, üç bayan arkadaş yola koyul- duk. Hedef, Bezirgan Köy Grubumuzun geri kalanı, akşama doğru yola çıkacak. Hedef, Kal- kan'ın Bezirgan Köyû. Daha kısa olduğundan yayla yolunu yeğliyo- ruz. Araamızın oto teybinden duy- gu yüklü "Çingeneler Zamanı"nı dinlerken coşkulu bir "Çingene" konvoyu ile karşılaşmak hoş bir rastlantı oluyor. Neş'eli bir yolculuktan sonra va- nyoruz Kalkan'a. Kasaba. mevsim nedeniyle ol- dukça sakin. Koca Yusuf u anyo- ruz. Ev sahibimiz, bizi büyük bir içtenlikle karşılıyor ve hemen Bezir- gan Köyü'ne doğru yola çıkıyoruz. Kıyıdan yaylaya Kıvnla kıvnla giden bir yoldan te- pelere dogru tırmaruyoruz. Geriye dönüp baktığımızda. Akdeniz'in, o inci gibi koylannda sessizce uyudu- ğunu görüyoruz. Giderek denizden uzaklaşıyoruz ve yayla yolunda iler- liyoruz. Yol yeni yapılmış, belli. Birden, dağlann arasında. geniş bir ova karşılıyor bizleri. Yapraklan sararmış ağaçlann arasında, kırmızı damlı köy evleri seçiliyor, şirin mi şi- rin. Denizden 800 m. yükselmışız. Yazın 400, kışın 60 haneli olan Bezirgan Köyü'ne halk arasında *yayla' denildiğini öğreniyoruz. Herkes büyük bir saygıyla Koca Yu- sufu selamladıktan sonra, bize "Hoşgeldiniz" diyor içtenlikle. Sofra ve 'okuntu' Düğün evine vardığırruzda, önce davul ve zurna bahçe kapısında kar- şılıyor bizleri. Yüreğimiz kıpır kıpır. Düğün evine giriyoruz. herkes aya- ğa kalkıp hoşluyor bizi. Gelin ola- cak kız, Koca Yusufun yeğeni. Hemen sofra hazırlanıyor bizim için. Tereyağlı keşkek, sofranın baş yemeği. Bu arada, gelinin annesi "okuntu"lanmızı veriyor bize; oyalı birer yemeni. Çok seviniyoruz. Okuntu, düğün davetiyesi yerine ge- çiyor. Akşama kına gecesi olacak. An- cak babasını çok küçükken kaybe- den damadın. kına gecesini, köy yerine, Kalkan'da bir salonda yap- makta ısrar ettiğini öğreniyoruz. Anlaşılan, kına gecesi geleneksel olmayacak. Biraz düş kınklığına uğruyor ve Kalkan'a dönüyoruz. Kına yakılan eller Kına gecesinin yapılacağı meka- nın eski Halkevi olduğunu söylü- yor. Koca Yusuf. Güzelim eski taş bina şimdi kahvehane haline gelmiş. Salona girdiğimizde. sadece kadın- lann, yan yana dizilmiş sandalyeler- de oturup, orgdan yayılan metalik bir ritm eşliğinde, elektrosaz çalan yerel bir sanatçıyı dinlemekte oldu- ğunu görüyoruz. m 'yaylası' Bezirgânlar Köyü, Koca Yusuf Ağa'nın çağnlısı olarak ve 'geleneksel' bir Anadolu düğünü göreceğimiz inancıyla gidiyoruz... Ne var ki, gelin de damat da çok gergin. Gerginlikleri utançtan mı, yoksulluklanndan mı, yoksa ayak uyduramadıklan dans müziğinden mi belli değil... Üstelik, takılann en değerlisi de bizim 'yanm' altm...Gazetelerde ve televizyonlarda gördüğümüz, yerlere dolarlar saçılan şatafatlı düğünler aklımıza gelıyor. Oynayan yok. Gelin ve damat bekleniyor. Kuaföre Kaş'a giden gelin ve damat gelemiyor bir türlü. Rengahenk başörtülerin gizlediği başlar tepkisiz bir şekilde izlemeye devam ediyor sanatçıyı. Arabeskin somut bir ifadesi olan bitenler. Belli ki, bu durum köyden gelen insanla- ra oldukça uzak ve yabancı. Müzik- le ve ortamla bütünleşemiyorlar bir türlü. Gelin-damat gelince Gelin ve damadı birden kapıda gören müzisyen, dans müziği çalma- ya başlıyor. komparsita. Gelin ile damat, pist olarak aynlmış olan bö- lüme ulaştıklannda dans etmeye başlıyorlar. îkisi de birbirinin ayağma bakı- yor basmamak için. Büyük bir ger- ginlik okunuyor yüzlerinden. Bir süre sonra oyun havalan im- dada yetişiyor. Hava yumuşuyor birden. Dışan çıkıp Antalya'dan ge- lecek olan diğer arkadaşlanmızı aramaya karar vermişken. onlan kapının önünde buluyoruz. Hep birlikte oyuna kaühp düğünü şen- lendiriyoruz. Bir süre sonra takjlar takıbyor. Oldukça sade bir takı töreni. Bizim hediyemiz olan yanm altın, takıla- nn en büyüklerinden. Gazetelerde ve televizyonlarda gördüğümüz, yerlere dolarlar saçılan şatafath dü- ğünler aklımıza geliyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde, sa- londan çıkan kadınlann yenne, ak- raba erkekleri giriyor salona. Aile fotoğraflannm çekiJmesiyle kına ge- cesi sona envor. Köyden gelin alma Gelin alma ertesi gün köyde yapı- lacak. Yeniden köye gidiyoruz. Hava, gündüzün aksine fırtınab, elektrikler kesiliyor şiddetb' rüzgar- dan. Işıldaklanmıza bulup düğün evine gidiyoruz. Gündüz gördüğümüz bu ev, gece daha bir etkileyici. Işıldağı tavana asıyoruz. Üzerine oturduğumuz se- dir. tahtadan. Yerde ölçüleri birbi- rinden farklı 2-3 minder ve yırtık bir kilim var. Gebn. yorgun argın üstünü degiş- tirip beyaz gelinbğini tavandaki bir çiviye asıyor. Gelinlik ve oda büyük bir zıtlık içinde. Gelin, gidip Koca Yusufun yanına oturuyor. destek ararcasına. Koca Yusufun gerçekten adına yaraşır bir cüssesi var Bir misyon üstlenmiş bu yörede. Doğal bir ön- der. Elınden geldiğincc, kasabalısı- na yardım etmeye çalışıyor özveriy- le. Kendisi, ayakkabı ustası. Camsız pencereler Odanın en çarpıcı yeri ise pencereleri. Cam \ok. Boşluklara tahta çakılmış. Toplam ıki odab bu evde, sekiz nüfus bir arada yaşamış. Oğullann ikisi şimdi Kalkan'da çalışıyor. Bir kız da evlenince geride beş nüfus kahyor. Arkadaşlanmızdan biri şaşkın, "Bu kadar insan nerede yatıyor"diye ^oruyor. Belli ki, köye bu kadar ya- kın obnamış daha önce. Hava soğuk, davulcu \e zurnaa çalmak istemiyor artık. E\ halkı da yorgun. Adeta birmatem ha\ası esi- yor. Birazdan kına kanlacak, ancak oğlan evinden kimse yok. Geünin ailesi kendi kendine yakıyor kınayı. Şiddetb rüzgar nedeniyle çadırla- nmızı kurdurtmuyor bize Koca Yu- >uf. Boş bir eve götürüyor bizi. Uyku tulumlanmızın içine girip gündüz yaşadıklanmızı düşünerek uvTimaya çabşıyoruz. Ertesi sabah uyandığımızda telaş- lanıyoruz. Neredeyse gelin almayı kaçıracağız. Oldukça kalabalıklaşmış düğün evı. El vermeyen ana Davul-zurna çalıyor. erkekler yö- resel oyunlar oynuyorlar. Bizler de katılıjoruz oyunlara. fıgürlen ça- buk kapıyoruz. Köşün genç kızlan da bize katılıyor yavaş yavaş. Efla- tun kazaklı bir yaşlı nine çarpıvor gözümüze. Bizi kırmıyor. o da dö- nü> or ortada. Gebnin evden aynbna zamanı ge- livor yavaş yavaş. Müzik susuyor. Gelin ile damat helalleşmeye giriyor baba evine. Baba. gelinin ayakkabısının içine karacaot koyuyor bereket getırsın di>e. Ağabey ise kırmızı kuşak bağ- lıyor gelinin beline bereketin simgesi olarak. Baba. ağabey \e kardeşler gelin \e damadı öpüp haklannı helal edi- yorlar. Sıra anneye geldiğinde, anne ver- miyorelini. Arkasına dönüyor. Kü- çücük oda adeta herkesin başına yıkılıyor. Gelin ağlama\a başlıyor. damat üzgün, Bizler \al\an\oruz. anne ısrar edı>or. "Hakkımı helal etmem" ona di- yor. "Bu kızm kınası niye herkesinki gibi köyde adetlere göre yapılmadı? Ben köylünün yüzüne nasıl ba- karun?" deyip o da başlıyor ağlama- ya. Gelinin kardeşleri araya girip ikna ediyorlar anneyi. Elini isteksiz- ce uzatan anne. öpmüyor kızını. Gelin ile damat evden dışan çıkınca dua okumaya başlıyor kö- yün imamı. Herkes sıraya geçip elle- rini açarak duaya eşbk ediyor. Dua bitiminde. önde bayrak taşıyan ge- lin alayı, köyün içine doğru yürü- yor. Gelin arabaya bindirilip diğer mahalledeki damadın amcasmın evine götürülüyor. Gelinin kardeş- leri. kapıyı açmıyor kurban kesilme- den. Buaradadamadınyakınlan"in- dirmelik" hediye veriyorlar geline. Bir horoz, yüzbin lira para. bir hey- be, bir başörtüsü var hediyelerin arasında. Kurbanın kanına ayağına basa- rak içeri giriyor gelin. Bizler de gebn \e damadı kutlayıp a>nlıyoruz köy- den. Kalkan'a döndümüzde Beledi- ye Başkan Vekili'nin ikram ettiği taze mercanlan yedikten sonra ve- dalaşıyoruz Koca Yusuf ve ailesi ile. bşmalann ise yetkibler tarafından görmezden gelindiğini öne sürdü. Almanlar tarafından başlaülması düşünülen turizm boykotunun bu aşamada "Dalyan'ın korunması yö- nündeki çalışmalara bir katkı sağla- mayacağını" düşündüklerini belir- ten Demirayak, sözlerini şöyle sür- dürdü: "Çönkü böylesi bir turizm boyko- tundan öncelikle etkilenecek olan Dalvan halktdır ve bu durum bugüne kadar hiçbir destek olmaksızm sür- dürdüğümüz halkın bilinçlendirilmesi çaltşmalarına büyük bir darbe >ııra- caktır. Çünkii yöre halkını dahil et- meksizin gerçekleştirilmek istenen her türlü çalışma, başarısızlığa uğra- maya mahkûm olacaktır. Doğal Ha- yatı Koruma Derneği, Dalyan'a yapılacak bir turizm boykotunun karşısında olup Özel Çevre Koruma Kurumu ve Daiyan Belediyesi'ni, ya- pılan doğru eleşitirileri dikkate alma- ya ve bir an önce çözümler üretmeye _davet etmektedir." Keten üstlenmivor '< Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı Mustafa Keten, Dalyan'- daki çevre kirliliğj ve tahribatına yönebk Alman uzmanlarca hazı- rlanan raporu Alman yetkiblerin- den edinmeye çalıştıklannı belirte- rek, "Böyle bir raporu kim hazı- rlamış, içinde neler var, soruştunı- yonız. Aslında doğnıdan bizi itham eden bir olay değil bu. Daha çok ye- rel yönetimİeri ilgilendiriyor" dedi. Özel Çevre Koruma Bölgesi ol- masına karşın, Dalyan'daki çevre tahribatı ve koruma önlemlerinin uygulanmamasına ilişkin yetki ve sorumluluğun kendilerine ait ol- madığını savunan Keten, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bakanlar Kurulu karanyla biz bir plan kuruluşuyuz. Belediyeler ve diğer yerel yönetimler üzerinde bir vesayet yetkimiz yok. Sorumlu- luklar ve yetkiler, yerel yönetimlere aittir. Altyapı eksiklikleri, kaçak binalar bizim sorumluluk alanunız içinde değil. Olsa bile vetkimi/ yok. Bizim araşturmalaria ilgili katkımız var. Planın uygulanması da belediyenin yetkisi. Planlamala- ra aykırı uyguİamalar bize üıtikal ettiğinde veya bizim arkadaş- larunız bumı tespit ettiğinde Muğla Valiliği'ne uyarı gönderiyoruz. Herkesin kendine düşeni yapması gerekir." Uludağ'da kar kahnlığı 1 metreyi aştı BLRSA (,\A) - Uludağ'daki otel işletmecileri, yanyıl tatili ile başlayan kar yağışını sevinçle karşıladılar. Kar kabnbğımn bu yıl ilk kez 1 metreyi aşarak, kayak pistlerinin elverişli hale gelmesinden sonra, tüm oteller ile kamu kuruluşlanna ait misafırhaneler, rezervasyon- lannı doldurdular. Otel işletmecileri, sezona kötü bir başlangıç yaptıklannı, yılbaşı tatilinde yeterli kar olmaması ne- deniyle çok sayıda rezervasyon ip- tali ile karşılaştıklann! hatırlata- rak. "Geçen hafta başlayan yoğun kar yağışı ile birlikte tüm yatak- lanmız doldu. Buna rağmen yoğun rezarvasyon talepleri geliyor ama karşılayamıyoruz" diye konuş- tular. Uludağ Türkiye'nin en gözde kayak merkezi Uludağ Turistık Otelciler Birbği AŞ (UTAŞ) Yönetim Kurulu Baş- kanı Ferruh Llukardeşler de. Ulu- dağ'ın Türkiye'nin en gözde kayak merkezi olduguna işaret ederek, şunlan söyledi: "Uludağ, sezonun en canlı günle- rini yaşıyor. Bazı yayın organlan- nda yer alan, (Uludağ cazibesüü yi- tirdi. Kayakseverler Bolu Kartal- kaya. Flgaz. Palandöken gibi kayak merkezlerine akın ediyor. Yerli tu- ristler kış turizmi için yurt dışuu yeğliyor) şekUndeki haberler gerçe- ği yansıtmıyor. Uludağ, Türkiye'- nin gerçek anlamdaki tek kış sporları ve turizm merkezidir. Bu- nun aksi söylenemez. l ludağ'ın bu- günlerde yaşadığı canlılık da bunu gösteriyor." Kar kahnlığı 103 santimetre Tatilcileri, stresten. sağlık so- runlanndan, trafık keşmekeşinden kurtulmak ve gündüzleri kayak sporu yapıp geceleri de eğlenmek için Uludağ'a davet eden Ulukar- deşler. yatak fiyatlannın kişi başı- na 500 bin ile 1 milyon 200 bin lira arasında değiştiğini kaydetti. Ulu- kardeşler. "Bu fiyatlar, ne yurt dışı- ndaki, ne de yurt içindeki diğer kış turizmi merkezlerinden fazla değil- dir" dedi. Meteoroloji istasyonu yetkilile- ri, kar kalınlığının 103 santimetre- ye ulaştıği Uludağ'da önümüzdeki - günlerde yağış beklenmediğini, hava sıcaklığının gündüz eksi 8-9, geceleri de eksi 11-12 derece oldu- ğunu bıldirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle