Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4SUBAT1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOM 13
Avrupa Kalfte
Ödûlû
^. •Ekonomi
JHGTOŞ Netaşl994
yılı "A vrupa
Kalite Ödülü"ne baş vurdu.
İlk kez 1992 yılında verilen ve
her yıl tekrarlanan Avrupa
Kalite Ödülü, Avnıpa Kalite
Yönetim Vakfı(EFQM)
tarafmdan yönetiliyor.
Avrupa Komisyonu (EC) ile
EFQM tarafından desteklenen
Avrupa Kalite Ödülü'nûn
sonuçlan21Ekiml994'te
Amsterdam'da açıklanacak.
AT Enstitösü'nön
konferansı
• Ekonomi Servisi -
Marmara Üniversitesi
Avrupa Topluluğu Enstitüsü
tarafından düzenlenen
"Avrupa Birliği Ortak
Savunma ve Dış Politikası"
konulu konferans bugûn
yapıhyor. Enstitünün
Göztepe kampusünde
düzenknen konferansa
Floransa Avrupa
Üniversitesi Enstitüsü
Bölüm Başkanı Prof. Roger
Morgan konuşmacı olarak
kaüldı.
ŞtRKETLERDEN
• BOZELL POYRAZ'ın
müşteri portfoyleri arasına
Nokia cep telefonlan
Türkiye genel distribütörü
Başan Elektronik katıldı.
• EKİNCİLER HOLDtNG
'e bağlı 38 yönetici, PDR
özel Eğitim ve Danışmanlık
Şirket'nin düzenlediği "Time
Manager" seminerine katıldı
BYAPI
ENDÜSTRİ
şubatta "Yapı
Denetimi ve
Sigortası" konulu bir panel
düzenleyecek. Iki oturumdan
meydana gelen panelin ilk
bölümünde "Ülkemizde
Yapı Sigortası", ikind
bölümünde ise " Yapıda Ülke
Şartlanna Uygun Yapı
denetim Mekanizması"
konulan işlenecek.
•UNIVERSAL
SlGORTA Lapis Plaza Sergi
Salonu'nda 18 şubat tarihine
kadar sergilenecek olan
ressam Ertuğrul Ateş'e ait 20
adet tabloyu, 83 bin dolar
üaerinden her türlü riske
karşı sigortaladı.
• RAY
SİGORTA
sigortalılanna
ve acentalanna
dahaiyihizmet
vermek
amacıyla açık ofis sistemine
geçtikten sonra iç dizayn ve
dekorasyon değişikliği yapü.
• GÜNEŞHAYAT
SÎGORTA A.Ş.'nin bölgesel
acente toplantılan başladı.
Istanbul, Ankara.İzmir,
Bursa. Samsun, Adana ve
Antalya'da yapılacak
toplantılann ilki Istanbul
Sheraton Oteli'nin Merhaba
Salonu'nda Istanbul
acentelerinin kaülımıyla
gerçekleşti.
• EGESİGORTA'nın 1993
. prim üretim hedefi yüzde 120
gerçekleşu. EgeŞigorta 1994
yılı prim hedefıni 300 milyar
olarak tespit etti.
•TURYAP'm
sektördeki
imajından
faydalanmak
içinTÜRYAPI
veTURYAPIEmlakBilgi
Merkezi adıyla faaliyet
gösteren emlak bürosu,
TUR YAP tarafından açılan
haksız rekabet davasında
suçlu bulundu.
• GEN-PA
Genel
Pazarlama
Sanayii'nin
tertiplediği
)NGH197cep
telefonlannın l'incialt
bayiler toplanüsı yann
10.00'daT.C.Milli Eğitim
BakanlığYna bağlı Turizm ve
Otelcilik Okulu Uygulama
Oteli'nde yapılacak.
Jâ «EMEK
HAYAT
Sigorta
poliçesini tercih
edenler arük
banka
hesaplanndan otomatik
virman talimatıyla sigorta
primlerini ödüyor.
•BURÇELİKA.Ş.İSO
9000 Kalite Güvencesi
programını yürütmekle
görevli birimde cahşan çeşitli
eğitim programlanna katıldı.
Yönetim ve tüm personelin
kalite motivasyonunu
geliştirmek üzere şirket
bünyesuıde bir seri seminer
düzenlemek üzere
haarhklara başladı.
•TAM SlGORTA İzmir
Büyükşehirveİlçe
Belediyeleri Şoförleri Trafik
Kazalan Yardım ve
Dayanışma Derneği üyesi 2
bin500şoförü,100
milyonluk limitli ferdi kaza
sigortasıyla güvence altına
aldL
Vergi gelirlerini arttırmak için önce kaynaklann etkin yerlerde kullanımı gerekiyor
Kıntuluş: Harcama reformuBÜLENT KIZANLIK
Son on yıldır vergi gelirleri
Türkiye'yi devalüasyonlara sü-
rükleyen, ekonomide kriz riskini
daima canh tutan kamu açı-
klannı azaltacak ölçüde artı-
nlamıyor. Harcamalar da kısı-
lamıyor ve köklü bir harcama re-
formuna siyasi iktidarlar cesaret
edemiyor.
Devletin denetim mekaniz-
masında bütünlük kaybolduğu
• Son 10 yıldır devlet bütçesini besleyen en sağlam kaynak
durumundaki vergi gelirinde harcamalara paralel bir artış sağlanamadı.
• Devletin denetim mekanizmasında bütünlük kaybolduğu için
harcamalar kontrolden çıktı.
• İç ve dış borç kaynaklan sonuna kadar tüketilerek sağlanan fonJar da
yerinde kullanılamadı ve üretken yatınmlara aktanlamadı. Kıt
kaynaklann verimli kullarulamaması harcama reformunu zorunlu kıldı.
koyduğu, ancak daha Meclis'e
gitmeden yetersiz bulunan ta-
sansı, hem yasalaşma aşaması-
nda hem de yasalaştıktan sonra
kevgire döndü. Ve de bu yıl bütçe
açığının gerilemesini beklemek
imkansız hale geldi. Hükümetin
planladığı 192 trilyon liraiık bu
yılki bütce açığı, geçen yılki gibi
sapma gösterirse bu yıl 479 tril-
yon liraya ulaşacak.
Prof. Dr. Nilıat Falay'a göre,
kamu harcamalannın nereye ve
için de harcamalar kontrolden çıkü. lanndan biri olduğu savunulan "devletin
tç ve dış borç kaynaklan sonuna kadar ekonomideki ağirlığmın fazla olması" du-
rumu sözkonusu değil.
Marmara Üniversitesi îktisat Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Şener'in
verdiği bilgiye göre. gelişmiş ülkelerde
tüketilirken sağlanan fonlar da yerinde
kullanılamadı. Büyük bölümü faiz öde-
meleri ile memur maaşlanna gitti, bir
kısmı da çarçur edildi.
Son on yılda yatınm özelliği taşımayan
kamu giderleri de ürmanışa geçti. Böyle
bir tablo içinde yıllardır politikaalann se-
çim vaadlerine malzeme olan. fakat haya-
ta gecirilemeyen vergi reformunun yanı-
nda. kamu harcamalannı verimli kılacak
devletin harcamalan gayn safi milli hası-
lanın yansına ulaşıyor.
Kamu harcamalan dûşuk
ise yüzde 12.4'e kadar indiğini ifade edi- ne miktarda yapıldığını ve nasıl bir sonuç
yor. Prof. Şener'e göre, bütçeye bir mali- ortaya koyduğunu görmeden verimliiik
yeti olmaması gerektiği halde savurganlık sağlamak olası değil. Bunun için de bütçe
yüzünden zarar ettirilen KİTlerin etkisiy- sisteminde bir genel reform yapmak ve
le Türkiye'de kamu harcamalan ancak "program bütçe" sistemini tüm kurum ve
yüzde 38'lere kadar çıkıyor. kurallanyla uygulamak lazım. Çünkü
Doç. Dr. Nesrin Ertel de DÎSK Araştı- program bütçenin ne yapılacağ), kaça
rma Enstitüsü'nün yayınında çıkan bir yapılacağı ve o yapılacak mal ve hizrnetle-
çalışması ile Şener'i doğruluyor. Ertel'in rin hangi amacı gerçekleştireceği gibi bir
ortaya koyduğu \ enleregöre ATde kamu felsefesi var. Falay sıfır esaslı bütçenin ise
harcamalannın GSMH'ya oranı 1987'de daha detaylı bir analiz gerektirdiğini,
Ülkeler geliştikçe kamu harcamalan da ortalama yüzde 49"lara ulaşırken, Türki- program bütçeye bile geçilmeden, bunu
bir "Harcama reformu"na ihtiyaç duyul- artıyor. ATnin son üyeleri Ispanya. Yu- ye'de yeni seriye göre bu yüzde 17,5'ta tartışmanınyersiz olduğunu savunuyor.
kaldı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
öğretim üyelerinden yardımcı doçent Şa-
mil Ünsal'a göre de. harcamalan denetle-
duğu tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Vergi re-
formunu geçrekleştirmenin yolu da, "Ne-
reye harcandığını bilmek vergi vermeyi teş-
vik eder" düşüncesınden hareketle büyük
ölçüde harcama reformundan geçiyor.
nanistan ve Portekiz bunun en güzel ör-
nekleri. Bu üç ülkede 1960'larda GSMH'-
nın yüzde 20'si kadar kamu harcaması
yapılırken, Topluluğun nimetlerinden
faydalanmaya bâşladıktan sonra bu oran
Vergi reformu yetmiyor _ . . L
- yen merkea otontenın bölunmüşluğu,
Kamu barcamalannın oranı düşük ol- İcontrolsüziügü geüriyor. Maliye Ba-Harcama reformu ile kastedilen ^Sıİu ta- tspanya'da yüzde 35'e, Portekiz'de yüzde duğu halde, geçen yılki toplam vergi gelir- kanlığı'na bağlı Bütçe ve Mali Kontrol
samıf tedbirieri" değil. Çünkü Türkiye'de
kamu harcamalannın ekonomik büyük-
lük içindeki oranı, Avrupa ülkelerinin çok
altında. Bir başka deyişle serbest piyasa
ekonomisine uyum sağlamaya çalışan ge-
lişmekte olan ülkelerin hastalığı olarak
gösterilen ve Türkiye'nin de temel sorun-
37.6'ya, Yunanistan'da ise yüzde 38'e ka-
dar çıkmış. Almanya ve Fransa'da yüzde
45, Isveç, Norveç ve Danimarka'da ise bu
oran yüzde 60'ı aşıyor.
Prof. Şener, Türkiye'deki kamu harca-
malannın ise son 15 yıldır GSMH'nın
yüzde 15'inden düşük olduğunu. 1984'te
leri bütçe giderlerinin ancak yansını karşı- Genel Müdürlüğü denetim yetkisine sa-
layabildi. Maliye Bakanı'nın açıkladığı ra- hipken, 1983'ten sonra Başbakanlık Teftiş
kamlara göre 1993'te bütçe harcamalan Kurulu oluşturulması, her bakanhk ve ge-
489.2 trilyon lira olduğu halde vergi geliri nel müdürlukte teftiş kurullan bulunması,
artışa rağmen 264.2 trilyon lirada kaldı. Meclis araştırma komisyonlan kurulması
Sonuç 129 trilyon bütçe açığı. denetim mekanizmasının bütünlüğünü ve
Hükümetin vergi reformu diye ortaya etkinliğini yok ediyor.
SanayicilerAnkara'yı
çok İjneceıîksizbulııyor
• Ekonomideki durulmayan dalgalanma sanayi •
sektörünü de çıkmaza soktu. Piyasada yaşanan tüketim
daralması üretimi düşürürken, bankalann paralanru
sanayici yerine daha kazançlı verisksizdevlete vermesi
yatınmlan da durdurdu.
YAKUP BİLGE
Para piyasasındaki kriz, sa-
nayi sektörünü de çıkmaza sü-
rüklüyor. Piyasalarda yaşan-
maya başlanan tüketim daral-
ması, üretimin düşmesine neden
olurken, bankalann sanayicile-
re kredi vermemesi yatınmlan
da durdurdu. Bankalar, sanayi-
ciye kredi açmaktansa devletin
verdiği yüksek faize yatırmayı
tercih ediyor.
Jstanbul Sana>i
Odası(tSO) Başkan Ve-
kihErdalBahçı>an,Çil-
ler hükürnetini sert bir
dille eleştirerek, "Anka-
ra'nın bu kadar becerik-
siz olacağını tahmin et-
miyorduk" dedi. Bahçı-
van, Cumhuriyet'te
yaptığı açıklamada,
günü kurtarmaya çahşmak
dışında bir şey yapamadıklannı
söyledi. Bahçıvan, piyasalarda-
ki dalgalanmalann önlerini gör-
memelerine neden olduğunu
ifade etti. Bahçıvan, piyasalar-
daki daigalanmalar yüzünden
artık ne dış ne de iç kredi kulla-
namaz duruma geldıklerine dik-
kat çekti. 5-6 yıldır kullandıklan
dış kredinin. dövizdeki artışlar
nedeniyle pahalılaştığını belir-
ten Bahçıvan, iç kredi musluk-
lannın da kapandığını ifade etti.
Bankalann, açıkladığı kredi
faizlerini vermeye hazır olmala-
nna rağmen kredi bulamadık-
lannı söyleyen Bahçıvan, ban-
kalann paralannı sanayiciler
yerine çok daha kazançlı ve
risksiz olan devlete borç verme-
yi tercih ettiklerini açıkladı.
Bahçıvan, risk \e açmazlann
büyüdüğünü. çözüm alternatif-
lerinin ise giderek bulanıklaştı-
ğını vurguladı.
Alarko Holding sahiplerin-
den Üzeyir Garih de. sanayici-
nin artık yatınm yapmak yerine
"para yönetimi" ile uğraştığını
söyledi. Garih. "bu-
gün sanayici 'para yö-
netmek'le daha çok
para kazanacağıru bi-
liyor. Onun için de
yatınm yapmak yeri-
ne parasını borca ve-
riyor" dedi. Garih,
ekonomideki bu
dalgalanmanın 15-45
gün içinde durula-
cağını ancak sanayicilerin ken-
dilerini uluslararası rekabete
hazarlamak zorunda olduk-
lannı, bunun için de sağlam
kaynaklara ihtiyaçlan olduğu-
na dikkat çekti.
Profılo Holding Yönetim
Kurulu Başkan Yardıcısı Orhan
lyikr ise, ekonominin istikran
için bir dizi karara ihtiyaç oldu-
ğunu bildirdi. îyiler, iç pazann
daralması ile artık sanayicilerin
dış piyasalara açılması gerekti-
ğıni belirterek. "Bunun için de
hükümetin ihracatı artırıcı, itha-
latı kısıtlayıcı tetbirlere baş>ur-
ması gerekir" dedi.
Sanayiüretimi
yüzde6.6 artü
ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin top-
lam sanayi üretimi geçen yıl yüzde 6.6
artü.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nün (DİE)
yaptığı açıklamaya göre bu artışta top-
lam üretimde en büyük pav a sahip olan
ımalat sanayundekı büyüme etkiü oldu.
tmalat sanayii üretimi geçen yıl yüzde 6.9
oranında artış gösterdi. fmalat sanayii alt
kollanndan kimya sanayii ile metal ana
sanayünde aynı oranda olmak üzere yüz-
de 9.3, makine sanayünde yüzde 8, taş ve
toprağa dayalı ürünlerde yüzde 6.8. gıda
sanayünde de yüzde 5.1 oranında üretim
artışı kaydedüdi. Aynca, mensucat sana-
yiinin üretimi de yüzde 2.1 oranında arttı.
Kâğıt ve bazı sanayi üretimi ise yüzde 17
oranında geriledi.
Enerji sektörünün üretimi de geçen yıl
yüzde 10 arttı. Madencilik sanayiinin
üretiminde ise yüzde 9 oranında düşüş
meydana geldi.
TÜSIAD'dan TV'dekampanyayok
• 1979'daki gibi hükümeti düşürme amaçlanmıyor.
• İlk programın konusu özelleştirme.
Ekonomi Servisi - Türk Sanayici ve İşadamlan
Derneği TÜSİAD, sesini basından sonra
televizyonla da duyuracak. TÜSİAD'm ilk
programı henüz kesinleşmemesine karşıhk
Şubat sonu veya Mart başı gibi TRT'nin birinci
kanaünda yayımlanabilecek. Bu ilk programda
TÜStAD özelleşürrneyi gündemegetirecek.
Buna göre TRTde TÜSİAD programına yer
açıldığı öğrenildi.
TÜSf ADhn yaklaşık iki yıl önce eski başkan
Bülent Eczacıbaşı zamanında kararlaştırdığı
sesini televiyon yoluyla da duyurma projesi
nihayet gerçekleşiyor. TÜSİAD'm programı,
belirtilenin aksine Hükümete karşı bir
kampanyayı yüriitmek için değil, kendi
görüşlerini basın yanında televizyon da
duyrulması şeklindeolacak.
Normal programlardan farkh olarak
TÜSİAD'm ekonomi programlannın bir tek
konusu olacak. Programlardüzenli olarak
yayımlanmayacak. Yılda 3 veya dört kezyayına
gitecek. Ama bir konuda başlayan yayın iki
veya üç hafta arka arkaya devam
edecek.
TÜSİAD tarafından özei bir reklarn şirketine
hazırlatünlan programlardan ilkinin konusu
özelleştirme olacak. TÜSİAD'm baştan beri
savunduğu özelleştinne konusundaki görüş ve
raporlan doğrultusunda haarlanmakta olan
programın içeriğinde Hükümetin bu konuda
yaptıklan yanında yapamadıklan da yer alacak.
Hükümetlereleşürilecekama I979'da Ecevit
Hükümetine yapıidığı gibi, bu sistemli bir
kampanya halinedönüşrülmeyecek.
Programda eleştirilen yanında TÜSİAD'm
öneleri de sıralanacak. Bir saatlik olacak
program üç hafta üstüste ayn bölümler halinde
yayına girecek. Sonra TÜSİAD programlanna
ara verilecek. Ve yaklaşık üç veya dört ayda bir
yeni bir konu ve ile tekrar yayına gelecek.
Selçuk Abaç'a göre Merkez Bankası'na dışandan atama yapılmamalı
Başkaniçerideııolıııab• Abaç, "Bu kuruma atanacak başkarun, geçmişte olduğu gibi
Merkez Bankası kökenli olması, yani 'camiarun içinden gelmesi',
her bakımdan uygundur ve aynı zamanda gereklidir" dedi.
Bankacdık uzmanı Prof. Salçuk Abaç.
Ekonomi Servisi - Bankaalık uz-
manı Prof. Dr. Selçuk Abaç, Merkez
Bankası "nın gerek organizasyon ve
kadrolar. gerekse ilkelere bağlıhk
açısından Türkiye'nin belki de en ile-
ri kunımu olduğunu belirterek, "Bu
kuruma atanacak başkanın, geçmişte
olduğu gibi Merkez Bankası kökenli
olması, yani "camianın içinden gelme-
si'. her bakımdan uygundur ve aynı
zamanda gereklidir" dedi.
Abaç, yaptığı açıklamada şunlan
söyledi: "Çünkü Merkez Bankacılığı
bir uzmanlık alanıdır. Tkari ban-
kacılık da dahil olmak üzere diğer
alanlarda gerçekleştirilen başanlı ka-
riyerler, Merkez Bankası Baş-
kanlığı'nda da başanlı olunmasmı
sağlamaz.
ttibarı yûkselmeli
Merkez Bankası'nm son günlerde-
ki tartışntalarla zedelenen itibannı
yûkseltmek, kurumun kendisine olan
güvenini yeniden kazanmasını sağla-
mak, kuruma moral vermek ve Türki-
ye ekonomisinde üstlendiği hayati iş-
le>i geleeekte de başarıyla sürdûre-
bilmesi için başkamnın banka bünye-
sinden atanması en uygun karar ola-
caktır."
Petrol fıyatlanndaki gerilemeyle ithalat ucuzladı
Petrolitlıalatıaıttı, fatura hafifledi
ANKARA (ANKA) - Bir zamanlar it-
halatta büyük bir yer tutan petrolün
yükü giderek hafifliyor. Türkiye'nin
yaptığı ithalatta petrolün varil fıyatı
1993 yılı ocak-kasım dönemi prtala-
masında 16 dolara kadar düştü. önceki
yıla göre ithalat miktan artarken, öde-
nen fatura hafifledi.
Devlet Planlama Teşkilatı'ndan
(DPT) alınan verilere göre geçen yılın
ocak-kasım döneminde Türkiye, başta
Suudi Arabistan, İran ve Birleşik Arap
Emirlikleri (BAE) olmak üzere dokuz
ülkeden toplam 19 milyon 570 bin ton
ham petrol ithal etti. Bu ithalat için 2
milyar 336 milyon dolar ödendi.
İthalat miktan 1992 yılının aynı dö-
nemine göre yüzde 12.4 artarken, öde-
nen fatura yüzde 3.2 oranında azaldı.
•Türkiye'nin yaptığı ithalatta petrolün varil
fiyatı 1993 yılı ocak-kasım dönemi ortalamasında
16 dolara kadar düştü. Önceki yıla göre ithalat
miktan artarken, ödenen fatura hafifledi.
1992 yılının eş döneminde ithal edilen
17 milyon 418 bin ton ham petrol için 2
milyar 414 milyon dolar ödenmişti.
1992 yıiının tümünde ise ithal edilen
ham petrol miktan 19 milyon 112 bin
ton, ithalat tutan ise 2 milyar 632 mil-
yon dolar olmuştu.
Türkiye'nin geçen yılın on bir ayında
ithal ettiği 20 milyon tona yakın ham
petrolün varil fıyatı 16.2 dolara geldi.
Bunun son yıllann en düşük varil fiyatı
olduğu belirlendi. Türkiye, ham petro-
lün variline 1989 yılında 17.9 dolar
öderken, 1990 yılında körfez kriziyle
birlikte ham petrol fıyatlan dünya bor-
salannda 40 dolara kadar fırlamış ve
bundan Türkiye de nasibini almıştı.
Kriz bitincefiyatgeriledi
Türkiye'mn 1990 yıbndaki petrol it-
halaünın ortalama varil fiyatı 23.9 dolar
olmuştu. Varil fiyatı Körfez krizinin
sona ermesiyle 1991 yılında 19 dolara,
1992 yılında da 18.7 dolara geriledi.
Türkiye, yaklaşık 20 milyontonluk
petrolü. en büyük bölümü Suudi Ara-
bistan olmak üzere İran, Birleşik Arap
Emirlikleri (BAE), Rusya Federas-
yonu, Libya, Suriye, Mısır, Ukrayna ve
Fas'tan ithal etti. Çin'den yapılan itha-
lat ise 1993 yılında durdu.
Geçen yıl onbir ayda Suudi Arabis-
tan'dan bir milyar 184 milyon, İran'dan
533 milyon, Birleşik Arap Emirlikleri'-
nden 288 milyon, Rusya'dan 127 mil-
yon, Libya'dan 101 milyon, Mısır'dan
62 milyon, Suriye'den 25 milyon, Uk-
rayna'dan da 9 milyon dolarlık petrol
alındı. İlk kez geçen yıl Fas'tan küçük
miktarda ham petrol ithalatı gerçek-
leştirildi ve karşıhğında 7 milyon dolar
ödendi.
MÎKRO
DİNÇ TAYANÇ
Ucuk Oneriler
Sabah sabah şeytanımın dürtüsüyle uyanıyorum ve
ayrımsıyorum ki, kötüfena 'uçukluğum' üstümde. Şeyta-
nımla karşılıklı oturup, ekonominin 'gelişatı'ru (çünkü
artık 'gldişat' diye birkavram kalmadı) irdelemeye koyu-
luyoruz.
"Ben uçurayım, sen uçuklandır" diyor şeytanım ve
hemen 'uçuruyor': "Sence, 'Boğaziçi Sultanı'n/n Mer-
kez Bankası Başkanı nasıl bir adem olmalı?"
'Uçuklandırıyorum': "Her yani kapalı, içinde sadece
banknot matbaasının bulunduğu ve basılan TL 'lerin özel
bir delikten alacaklılara akmasını görmezden gelecek
bir adem..."
"Bilemedin, kaldır vur!" diyor şeytanım, şeytanca gü-
lerek: "Andersen'in ünlü masalındaki, çıkrığında altın
dokuyan Thumbelinaü!"
"Işimiz masallara kaldıysa, benim uçukluğum da yet-
mez" diye düşünmeme kalmıyor, şeytanım yeni bir
'uçurtma'yla soruyor:
"Boğaziçi Sultanı, özelleştirmeyi beceremeyince,
'devletin mülkü deniz, satmayan akılsız' diye devletbina
ve topraklanm satıp, kazanacağı trilyonlarla borçları ka-
patmayı düsünesiymiş. De bakalım, bu işi nasıl bece-
rir?"
"İşbilir nice yap-satçı ile anlaşır, satılan binalann yıkı-
mıyla açılacak toprakların üzerinde yapılacak nice katlı
gökdelen iş merkezlerini de metrekaresi şunca liradan
işbilir işadamlanmıza önceden pazarlar... Yani 'teşvik'
verir..." diyecek oluyorum, gene şeytanca gülüp yarıda
kesiyor.
"Bilemedin, kaldır vur! Bu satışlara talip olanlara de-
valüasyonları önceden sezinleme' becerisibahşeder."
"Olurmu, olur" diye geçiriyorum bu kez içimden. Be-
riki 'uçurtmayı' sürdürüyor:
"Peki, bil bakalım; yapılan devalüasyon göstermelik'
olup da millet dolara yüklenmeyi sürdürürken 'Boğaziçi
Sultanı 'Ne varsa TL'de vardır. Hem de öyle banka, bor-
sa falan değil, doğrudan devlet tahvili ve Hazine bono-
suna yatırmacasına' derse, bunu nasıl sağlayacağı ko-
nusunda sen ne düşünürsün?"
"Bu kez yakaladım açığını şeytan" diye geçiriyorum
içimden ve uçuk olup olmadığına aldırmaksızın yapıştı-
rıyorum yanıtı:
"Dış borçlanma denizinin bittiğini ve para bulabilmek
için 'pamuk eller cebe' demeye getihldiğini herkes an-
lar. Anlar da TL için elin cebe gitmesi yetmez. O cepten
çıkacağın karşıhğında ya 'dövize endeksli' ya da 'yükse-
ğin de yükseği faiz' gibilerinden bir şeyler alınması ge-
rekir..."
"Bilemedin, kaldır vur!" diyor gene şaytanım "Devlet
kağıtlarının Türkiye'nin çıkarlarının sadece ve sadece
TL'de olduğunu anlatmaları için holdinglerle, bankalar-
la bütünleşmiş medya ağalarına, attığı her adımı önce-
den 'kestirme' ayrıcalığı bağışlar..." •
"Onların her yazdığına, ekrana çıkıp her ahkamını
kestiğine inanır mı bu millet?" diye patlıyorum uçuklu-
ğumu bir yana fırlatıp.
"Sen bı/da/am/s/n?"diyeciddileşiyorşeytanım. "İnan-
masalardı 'bizim güzel sultanımız. Bizim dilber sul-
tanımız' ğözü kapalılığıyla sendika isteyen memurların
coplanmasına, ceplerindeki paranın her geçen gün eri-
yip gitmesine, 'siyasi' ve de 'tek başına' alınmış kararla-
ra, atılan her yanlış adımdan sonra mutlaka, ama mutla-
ka bir 'suçlu' ya da 'kurban' yaratılmasına böylesine se-
yirci kalırlar mıydı?"
"Uçurtan şeytanın sözüne ne denir?" diye düşünme-
ye koyuluyorum. Ama, şeytanımın susacağı yok...
"Sen, sen olacaksm da bilmem kaç ay ekonomiden
sorumlu devlet bakanlığı için çağlaya çağlaya sen-ben'
kavgası vereceksin, sonra da Başbakan olunca 'Benden
önce tufan olmuş da haberim yokmuş' diyeceksin. Üste-
lik, milleti buna inandırmaya çalışacaksın! Sen, sen ola-
caksm da 'Enflasyonu üç-beş ayda indiririm, ihracatı
şöyle yaparım, ithalatı böyle ederim' diyeceksin, sonra
da 'Bu işler altı ayda olmaz. Bana uzun zaman gerek.
Onun için, seçimler gelince beni indirirseniz, Türkiye
için iyi ojmaz' gibilerinden aba altından sopa göstere-
ceksin. Üstelik, ardında 'Kendim için bir şey istiyorsam
namerdim' diyen bir ustanın, kendi için 'neler istemedi-
ği' gibi bir örnek olacak... Kim inanır bunlara?"
Sıkıldım... Şeytanımı kovuyorum. Sıkıntım geçmiyor.
Uçukluğumdan sıyrılıyorum. Sıkıntım gene geçmiyor.
Sokağa çıkarken aklıma babamın anlatmış olduğu bir
öykü takılıyor: "Zümrüd-ü Anka derler bir dev kuş var-
mış. Gökleçde dolaşıp, seveceği kadını ararmış. Sonra
dalıp, kalabalıkların arasından, bir kişiyi rastgele kapıp,
yükselir, yükselir, yükselirmiş. Öyle ki, kaptığı insan da
'ben yükseliyorum
1
diye eteklerine zil çaldırtmaya baş-
layana dek. Sonra, 'acaba aradığım bu mu?' diye kaptı-
ğına şöyle bir göz atar ve olmadığını anlayınca da pen-
çelerini açıp, onca yükseklikten aşağı koyverirmiş insa-
noğlunu..."
Bu öyküyü ne zaman dinlesem, babama sorardım:
Öyle bir kuş var mı baba.
Yanıtlardı: Okuşa 'devlet kuşu' derleryavrum. Bir gün
seni de kapmaya çalışırsa, sen sen ol, 'Aradığın ben de-
ğilim' diye kapılmadan haykırabilmeyi becer!
Ana fikir: 'Devlet kuşu'nun 'çekiciliğine' dayanabil-
mek çok zordur.
Ana fikrin ana fikri:' Devlet kuşu', insanın başına se-
çimsiz'konarvedeo insan 'benyükseliyorum'zannına
kapılırsa, 'seçilen' olmadığını anlayamadan tepe üstü
düşmesi kaçınılmazdır.
Başbakan WGCpanelindekonuştu:
Derinleşenpiyasada
altının rolü büyük
İSTANBUL (AA)- Başba-
kan Tansu Çiller. altını elde tu-
tulan meta olmaktan çıkanp
ona dayalı kâğıtlann üretildiği
bir konuma getirilebilmesinin
önemli olduğunu söyledi.
Çiller, Dünya Altın Konseyi
(WGC) tarafından Çırağan Sa-
rayı'nde düzenlenen, "Istanbul
Altın Borsası: Kunıluş amacı. tş-
kyiş bicimi, dünya altın piyasa-
larma entegrasyonu" konulu
panelin açış konuşmasını yaptı.
Önemli alun rezervleri oldu-
ğunu hep söylediği ve bunlann
aşağı yukan 4-5 bin ton civann-
da olduğunun bi/indiğini kay-
deden ÇUler, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bu ülkenin şu ortamda işaret
ettiği, döviz rezervidir. Bu da çok
büyük. 40-5(M>0 milyar dolar ci-
vannda tahminler var. Önemli
olan, bunun ihracatını arttır-
mak. Hükümet olarak alacağı-
mız önlemlerin önünde, mümkün
olduğunca bu kajnaklan her
yerden getirmek, kendi eümizde
olan kaynaklan değerlendir-
mek. bunun ihracatını arrhrmak
var. Bizim özellikle üstünde Ğur-
manızı isteyeceğimiz konu, bu
olacaktır. Altın sertifikası mı
olur, başka bir araç mı olur...
Ama nasıl? tnsanlan. ellerinde
rutruklan altının yerine, altına
bağlı bir kâğıt vererek oıtlan al-
tın rurmaktan daha cazip bir ye-
re nasıl çekeriz? Türkiye'nin
elindeki bu stoku, ihracata biraz
daba nasıl jönlendirirsiniz? Tür-
ki de>letlerden gelecek olan alO-
nı burada işitvip yurtdışı ve yur-
tiçine satışını nasıl imkân dahiti-
ne getirirsinizr'
Ekonomideki dengeleri kur-
mak için, bütün güçleriyle bun-
dan böyle de cahşacaklannı
vurgulayan Başbakan Çiller,
"Bu dengeler içinde mali piyasa-
lann çok büyük önemi vardır.
Clkemizde saygınlaşan ve derio-
leşen piyasalann bîiyük önemi
olacaktır. Bu derinleşme içinde,
altın borsasının da büyük rvtü
olacağını biliyonım" diye ko-
nuştu.
"ii-V-