Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4ŞUBAT1994CUMA CUMHURfYET 2 SAYFA
KULTUR
Madenci sefaletinin diz boyu hüküm sürdüğü geçen yüzyıldan günümüze yoksulluk, işsizlik ve açhk hep var...
Dahainsanalbirdünyauğrunamücadele.
SUNGU ÇAPAN
G
eçen yüzyılın ünlü
Fransız romanası Emile
Zola'nın 1885'teyayım-
lanmış, tanınmış eseri
"Germinal', Bolşevik ihti-
• ^ • ^ ^ • B lalinden epeyi önceki yı-
Uarda ilk kez tarihsel bir güç olarak
ağırlığını duyuran işçi sınıfına ilişkin,
çok okunmuş, çok basılmış, değişik
kuşakJan etkilemiş ve artık klasiğe dö-
niişmüş, okkalı bir roman. Sinemarun
çekim ve ilgi alanından kurtulamaya-
rak günümüz kadar 8 + 10 kez farkb
yönetmenJerce beyaz perdeye uyarla-
nan 'Germinal', şimdiye kadar 1985'te
Vîarcel Pagnol'dan 'Jean De Florette',
1990'da da Marcel Ayme'den 'Ura-
BUS' gibi başanlı edebıyat uyarlama-
lan gerçekleştiren, ulusal ve uluslara-
rası başanlanyla Fransız sinemasının
son dönemdeki büyük isimleri arasına
kanşan. senaryo yazan, yapımcı ve
yönetmen Claude Bem'nin özellikle
kendi ülkesinde büyûk bir sinema
olayına dönüşen son adaptasyonu.
Bütün zamanlann en pahalı Fransız
üstün yapımj niteliğinde, zengin bir
oyuncu kadrosuyla çevrilmiş filmde
jenerik biter bıtmez kuzey Fransa kö-
mür ocakJanndaki kıt kanaat yaşam-
lannı son derece ağır koşullarda sür-
dürmeye çabalayan maden emekçile-
nnin yoksulluk, yoksunluk ve zorluk-
larla dolu perişan hayatlanna girive-
riyoruz. Yönetmen Claude Berri'nin
inbam için' ithafının peşi sıra küçük
bir çocukken ocaklara indirilip yanm
yûzyılı aşkın bir süredir madencilik
yapıp kömür tükürür hale gelmiş ve
hafiften bunamış bir dedeyle (Jean
Carmet) aynı kaderi paylaşmış ma-
denci oğlu Maheu (Gerard Depardi-
etı), dirençli kansı (Miou Miou) veço-
cuklanndan oluşan madenci ailesiyle
aralanna kanşıp kalpten giden vagon
sürücüsü emekçinın yerine işe alınarak
madencinin alın terinden kazancını
yükselten patronlara karşı birlik.
dayanışma konuşmalan yaparak çev-
resini uyandıran, demiryollanndaki
işinden atılmış, güneyli sosyalist Etien-
ne Lantier'nin (şarkıcı Renaud ilk bü-
yük başrolünde göz dolduruyor)
başını çektiği mücadeleyi izliyoruz iki
buçuk saati aşkın bir süre.
Germinal tstanbul'da...
Zola'run romanının geçtiği bölgede,
yeniden oluşturulan aslına uygun de-
korlarda çekilen bu acı, meşakkat,
ıstırap ve sömürü destanında 50 yi
aşkın yan karakter de boy göstenyor
ana kahramanlann yanısıra. Berri'nin
topJumsal gerçekçiliği öyiesıne etkile-
yici boyutlara ulaşıyor ki. ocaktaki
kömür tozlannın adeta üstüne yapıştı-
ğı, yağmurun balçıklaştırdığı toprağı-
nsa vıcık vıcık çamur olup nerdeyse
paçalanna bulaştığı zannına kapıian
seyirciyle birlikte Alkazar'ın rahat ve
ferah İcoltuklannda ufaktan ufaktan
tedirgin eden bu etkileyicı ve upuzun
lopiumsal fresk'in bitiminde saionu
terkederken sankı bir madeninin yer-
yûzüne açılan tünelinden çıkar gibi ol-
duk ister istemez. Geçen yüzyılın ikin-
ci yansmda Fransa'daki topiumsal
çalkanttlara yol açan madenci greviyle
dönemin insanlannı karşımıza geti-
ren. daha doğrusu bizi ılkei koşullar-
dakı grizu patlamalanna. göçüklere
gebe, tehlikeli maden kuyulanna so-
kup karanlık labirentlere ükışüran
'Germinarde gittikçe şişen. irileşen
bedenine uygun hakiki bir proleter
kompozisyonu çizen Gerard Depardi-
eu\le kansı rolünde, hiç tanık ol-
madığımız kadar
dirençli, yürekli ve
aaya dayanıklı bir madenci kansı ha-
line dönüşmüş güzelim Miou Miou,
kalabalık sahnelerde belli bir ustalığa
erişmiş yönetmen Claude Berri'nin
baş destekçisi olarak öyküyü sürükle-
yen, lokomotif oyuncular.
Sevgiye, dayanışmaya. olabildiğin-
ce eğlenmeye de yer açan madenci ev-
renini çokça diyalogjar ve etkileyicı
panoramık görüntülerle yansıtan
filmde dönemin ensesi kalın zengin-
lerinin, gösterişli lüks dünyasmı da
şöyle kıyısından köşesinden sergileye-
rek gdsteriyor Berri. Fabrika müdürü-
nü aldatan. çekici ve fettan kansı (yı-
Uara meydan okuyan cazibesiyle Aııny
Duperey bu role çok iyi gitmiş), yok-
sullann ezılmesıne hiç aldırmayan kib-
se ve "van cebime koy'cu, rezil papaz-
lar, ancak genel bir grevle kapitalizme
karşı seslerinı duyurabıleceklenne
inanmış. 'enternasyonaJin madendeld
temsilcisf olup örgütlü mücadeleden
yana komünist işçi ve anarşist Souva-
rine (yıllar sonra yine karşılaştığımız,
bir zamanlann dev aktörü Laurent
Terziefrin madeni sulann basmasma
yoi açan sabotajda soluk soluğa izle-
dik) vb. gibi tiplemelerle zenginleşen
filmde, Maheu'nün vurulmasıyla
kınlan grevın ardından Lentier de üz-
gün. kırgın ve bezginlikle madenden
ve o bölgeden aynlmayı seçiyor.
Claude Bern finali tabii ki Emile
Zola'nın umuda yer açan satırlanyla
bağlıyor: 'Ekiletı tohumiann gfinün bi-
rinde mutlaka yeşermesi kaçını-
Imazdır...'
"Germınar kuşkusuz sinemasever-
lerin çehresini değiştiren, yüreğıni
ısıtan, önemli bir film. Seyirciden de
katılım bekleyen, uzun ama uzunluğu-
na değen, geniş soluklu ve yoğun.
G e r m i n a l YpnetnıenrCktude Berri Senar^a>(|.Ber-^
ri.Arleue Lang^rian. Emile Zola'nın eserinderf/Kamera:
Yves Angelo/Müzik: Jean-Louis Roques Oyuncular:
Renaud.Gerard Depardieu. Miou Miou, Jean Carmet!
Judith Henry. Jean-Roger Milo. Bema.rd Fresson, Lau-
rent Terzieıt.Anny Duperey. Jean^riâjre Bisson 1993
Fransa, İu#ya, Bejç&a ortak yapuîJHoınut Sanat) Be-
voâlu Atkalar sinemasmda.
Claude Berri'nin Zola uvarlaması Gentıinal'de Gerard Depardieu,IVliou Miou ve Renaud filmi sürükleyen görketnli oyunlar çıkanyorlar.
Yenilikçi, öncü bir biçemin ağır bastığı, deneysel bir sinema diline sahip, önemli bir film Beyoğlu'nda gösteriliyor
Absürdkomalidenkaramizahadoğru pupayelken...
$ a r k ü t e r l (Delicatessen) Yönetmen: Jean-Pierre
Jeunet, Marc Caro / Senaryo: Gilles Adrien, J.P. Jeu
net, M. Caro / Kamera: Darius Khondji / Müzik:
Carlos D'Alessio / Oyuncular: Dorninique
Pinon, Marie-Laure Dougnac, Karin
Viard, Rufus, Jean-Claude Dreyfuss,
Silvie Laguna, Chick Ortega,
^eques Matiıou, Jean-François
Prier/ 1991 Fransa.(Umut Sanat
Beyoğlu Beyoğlu sinemasında.
Sadece Beyoğlu Beyoğlu sinemasında
bugünden itibaren gösterilnıeye başlanan
"Deücatessen-Şarküteri" de, 1990 sonrası^
yakın dönemin önemli ve çarpıcı
Fransız filmlerinden biri. Meraklısınca
Istanbul Film Festivali'nde iki yıl kadar
önce yakalanıp değerlendirilen ve bal
landıra ballandıra seyredemeyenlere
anlatılan "Şarkûteri", yenilikçi ve
öncü bir stilin ağır bastığı. deneysel
bir sinema diline sahip, farklı bir ya-
ratıcı yaklaşımın üriinü ve bütünüy-
le özgün bir çalışma. Oldukça tuhaf
insanlann yaşadığı. "Doktor Caliga-
ri'nin Muayenehanesi"ni çağnştıran,
eski bir binada geçen "Şarküteri"-
nin kahramanlan, ahşılmış beyaz
perde kahramanlanndan farklı.
di". Dokuzuncu sanat olarak da adlandınlan çizgi romanın kâbesi Fransa'nın "MetaJ
Hurlant", "Charlie Mensuel" gibi ünlü dergilerine desenlerini. illüstrasyonlannı götür-
müş Marc Caro. tam bir çizgi roman fanatığı. 1978'den beri çeşitli kısa fılm-
, reklam filmleri çeken Jean-Pierre Jeunet'nin ağır basan ilgi alanıysa can-
landırma sineması. "Şarküteri"nin gerçekleşmesinde Jeunet daha
yönetmenliği, Caro da filmin tüm "estetik ambiyansını kompoze
eden arristik direktörlük" görevini üstlenmiş. Bu bakımdan
Fransız eleştirmenlerince de, Fransız usuiü şiirsel gerçekliğin
ustalanndan şair-senarist Jacques Prvert'le yönetmen
arcel Carnikilisinin günümüzdeki mirasçılan olarak se-
lamlananve birbirlenni tapıamla^anJ^an-HçrreJeuV
net ile Mare Caro'nun,*günlük yaşarndakrfantâsti-
ğin izini süren bu benzersız denemeleri, yer yer
dinamit kıvamına ulaşan kımi unutulmaz bölüm-
lere sahip. Her zaman, her yerde rastlanmayan
cinsten bu sarsıcı, "saçma ve kara humor" baş-
yapıü, ticari sinemanın fabrikasyon halin-
de ha babam ürettiği yavan filmlerden de-
ğişik lezzetler sunuyor peş peşe.
Möö scsi çıkaran kutular...
Ters çevrilince möö sesi çıkaran ku-
tular yapan Robert ve Roger Kube kar-
deşler (Ruftıs, Jacques Matbou), Tapioca
ailesi (Ticky Holgado, Anne-Marie Pisani),
son derece snop mösyö ve madam Interli-
gator (Jean-François Perrier, Sil>ie Laguna),
mitolojik adlar taktığı kurbağa ve sümüklü-
böcekleriyle kuşatılmış olarak yaşayan Mösyö
Potin (H<mard Vernon), haşin postaa (Chnick
Ortega), zemin kattakidükkânında çalışan. çılgın
ve kaül bir kasap (Jean-Claude Dreyfass), kasabın
dostu, uçan matmazel Plusse (Karin Viard) kasabın
hayaJ aleminde yaşayan, viyolonsel çalmaktan başka şey
yapmayan. miyop, beceriksiz kızı Julie (Marie-Laure
Dougnac) ve ilan üzerine kasaba başvurarak binanın müdavim-
lerine katılan. cambazhane yıldıa, sirk sihirbazı delikanlı Louison'-
la (Dominkjue Pınon) bütünlenen bu kadroya bir de merdivenlerde
sigara tüttüren. Jean Vigo'nun "Hal ve Gidiş SnVından fırar etmiş iki yu-
murcakla, yeralünda. kanalizasyonlarda yaşayan, etyemez bir muhalif
grubu (Troglolar) ekleniyor filmde. Binanın et yemek için çırpınan tüm
müdavimleri, kasabın müşterisi. Kasabın kanlı kesim tahtasınjn son kur-
ban adayı garip delikanlı Louison'la. kasabın babasından nefret eden kızı
Julie'nin, son derece romantik Romeo-Juliette ilişkisine bürünen film, ab-
sürd komediden kara humora, fantastikten saçmaya doğru pupayelken
seyreden ve gittikçe kızışan harika bir kokteyl tadı veriyor dakikalar ilerle-
dikçe. Melies "tiyatrosu"ndan Fransız usuiü şiirsel gerçekçilik akımına ka-
dar uzatılacak çeşitli kaynaklardan beslenen filmin kirru sahneleri, bir Max
Ernst kolajı gibi, aynntılannın içine hapsediyor seyirciyi, "aşm"lıklanyla
Kasap ve bakkaliye metaforu
Stüdyoda özenle. abartıyla düzenle-
nip teknolojik beceriyle, özel efektler-
den de yararlanarak hazırlanmış set-
lerde çekilmiş. çizgi roman etkileri de
içeren, görselliğin müzikle, seslerle
kaynaştınlarak ön plana çıktığı filmin
I baa bolümlerine şapka çıkarmamak
ne mümkün? Sevişen kasapla mat-
|mazelin inlettiği karyola yaylannın
gıartısıyla başlajıp tavan boyayan, vi-
yolonsel çalan, halı çırpan tüm bina
sakinlerinin eylemlerine eşlik eden bir
ritme bürünerek gittikçe orgazma
1doğru hızlanıp yükselen bir tempoja
dönüşen müzikal sekans ya da 25 ton
suyun boşaltıldığı banyodaki su basması
sahnesi ya da "Romeo-Juliette'ûııİ2''in
'çalgılanyla düet yaptıklan bölüm gibi.
uyumlu bir kakafoninin ayyuka çıkuğı. da-
yanılmaz görüntüler yığınla.
Meslek becerilerini sergileyen Louison'in
merdivenlerde ilk kez Julie'siyle karşılaştığı.
o kocaman sabun köpüğünden balonlan üfüriip
üfürüp ortalığa saçtığı sahneler gibi şiirsel bölüm-
ler de eksik değil filmde bu arada. Kolaycı etiketlere
pek uymayan şablonlara, klişelere rağbet etmeden, dur-
durak tanımaksızın tuhaf. earip ve gülünçlü durumlan
aktaran, mekanın. insanlar, ifişkiler ve nesnelerle harman
edildiği; fütürist. sürrealist tonlardan da çalan, mantıkia, her
cinsten aşınlıklar arasında salınan, ince kesimden dilim dilim
kara humor ve espri doğrayan, bu yoğun ve yorucu absürd komedi.
sıradan seyirciye biraz demir leblebi gibi gelse de. yedinci sanatın tutkun-
lanna aynksı tatlar vaat ediyor başından sonuna kadar, grafiksel özelfikler-
le donatılmış, deneysel sinema anlatımı, humoru, öyküsü. görüntüleri, mü-
ziği ve oyunculuğuyla giderek meraklısmı daha bir içine alarak gelişen ^ a r -
küteri", me\ sime damgasını kuşkusuz vuracak, seyre ve ilgiye değecek cins-
ten, farklı bir sinemarun ürünü \e sarası birdeneme özetle.
Caro'yia Jeunet admdakı "yaraöcı" yönetmen ikilisinin, son yıllarda
yoruyor. yoğuruyor bir güzel. "Şarkûteri"yle, son yıllann Tavinialer ya da Fransız sinemasının yüz akı niteliğindeki sayıh filmlerinden "Şarküteri"sini
Coen'ler gibi kardeş olmayıp da, ikili çalışan belki de en ilginç yönetmen kesinlikle kaçırmamanızı salık veririz.
çifti sayilmayı hak eden Jean-Pierre Jeunet ile Marc Caro, birbirleriyle 15 Ahşılmış komediyi yenilemeye girişen bu özgün "kasap ve bakkaliye me-
yıldır taruşan. çizgi roman, kısa film, video-klip, canlandırma sineması ve taforu", lezzetine tam anlamı> la varabilmek için bir iki kez görülmeyi dahi
reklam filminden yetişmiş. 30'Iu yaşlannı süren, iki modern "görûntü muci- hak ediyor.
Dominique Pinon, Şarküteri'de kasabın kızuıa tutulan, sirk cambazı.
Ozgür Willy ile Jesse...Wllly) Yönetmen Simon
Wincer Avustralya sinemasının
Hollywood"da şans arayan yeni yö-
netmenlerinden. Tom Sellecİc'li wes-
tern denemesi "Quigley Down Under-
Ava"yla anımsadığımız Simon Win-
cer'dan, yine çocuklann yanyıl tatiline
göre zamanlanarak gösterilen, farklı
(hatta aynksı) bir sevgi ve dostluk öy-
küsü çeşitlemesi "Özgür WiIIy". Si-
noplulann sevgilisi "Aydm" balina
gibi sevimli. Okyanusun bağnndan,
ailesinden kopanlıp küçücük bir ha-
vuza sıkıştınlmış ve su gösterilerinde
soytanlık yapmaya zorlanan Orca tü-
riinden bir balinayla, annesinin başın-
dan defettiği, serseri mayın gibi orta-
larda dolanan, evsiz-barksız, sorunlu
birçocuğun, dostluğu, gıargıarrenkli
görüntülerle, hayvan sevgisi ve çev-
recilik yayılan, yeşılci ve duygusal ton-
larda hikayeediliyor, bildik yollardan.
1993'ün Box-Office Şampıyonu,pn
Amerikan yapımından biri o'lan "Oz-
gür Wflly" bazı ortak özelliklere sahip,
12 yaşlanndaki Jesse'yle (Jason James
Richter) özgürlüğü elinden alınıp bir
gösteri merkezinın su tankında, birile-
rine para kazandırmaya zorlanan bali-
na VVilly'nin dünyalannı kesiştirip bir-
leştiriyor.
Yalın ve oldukça duygusal bir yak-
laşımın ürünü niteliğindeki filmde,
ıslahevine gitmektense Glenn ve An-
nie (Michael Madsen ve Jayne Atkin-
son) çiftinin yanında kalıp verdiği za-
ran ödemeyeçalışarak hayvan eğitme-
ni ve bakıcısı olan bazı yeni kadın ve
Kızıldenli dostlar edinen, sevgi ve
yuva arayışındakı Jesse ne yapıp edip
sonunda arkadaşlanyla balinayı öz-
gürlüğüne kayuşturarak, bir milyon
dolarlık VVilly'yi ait olduğu doğal or-
tamına, yani denize salıveriyor. Seyir-
dnin gözlerini zaman zaman dolduran
bir dokunaklılıkta seyreden, çoluk ço-
cuk cümbür cemaat seyrediien ve
ahşılmış türden bir dostluk serüvenini
yansıtan "Özgür Wflly", Hollywood'-
un 1970'lerde Jaws'la başlayan ve bek-
lenmedik gjşe başanlan sağlayan o
popüler deniz mahluklan macera-
lannın vardığı son aşamayı ömekli-
>or. Michael Jackson'un söylediği.
kardeşliği, dostluğu pekiştiren, her
yerde çalınan filmin şarkısı da Willy*-
nin özgürlüğünü yankılıyor.
Afacan
DennisÇocukluğumuzun se\ımli çizgi
(comic strip) kahramanlanndan.
ortafığı yıkıp dökmede bir orduya
bedel. haşan mı haşan Amerikan
veletı Dennis the Menace'la. ka-
fayı fena halde önceden ne haltlar
kanştıracağı tahmın edilemeyen
bu cin gibi yumurcağa takmış.
\aşlı komşusu George Wilson'un.
bildik çatışması üstüne kurulu, eğ-
lencelik \e tipik bir yanyıl tatil gül-
düriisü "Afacan Denms".
Genç seyirci kesimine vönelik
"Narional Lampoon's Vacation"
serisi ya da "Breakfast Oub",
"Pretty in Pink", "Ferris Bueller's
Day-Off" gibi güldürüleriyle
1980'lerde umulmadık gişe başan-
lan kazanıp i 990'da da "Evde Tek
Başma"y'a tumayı gözünden vu-
ran. Hollywood"un "köşe"
yapımcı. senarist ve yönetmenle-
rinden John Hughes'ün senaryo-
sunu yazdığı, Nick Castle'in da
yönetmenliğinı üstlendiği "Afacan
î>eımis"de. karşı konulmaz me-
rakı yüzünden daima felaketlere
yol açan yumurcağı. yeni bir Ma-
caulay Culkin gibi lanse edilen
küçük yıldız Mason Gamble oy-
nuvor.
Tarak dinlemez. hep kalkık du-
ran sapsan saçlan ve çilleri>le ka-
rakteristik WASP (beyaz. ang-
losakson ve püriten) veledi Den-
nis, bahçecilik yanşmasında yı-
llarca uğraşarak yetişurdıği gece
açan orkidelerle birinci seçilen,
postaneden emekli, komşu Geor-
ge Amca'nın (yani VValter Matt-
hau'nun) sürekli kabusudur.
Kimsenin kapıyı bacayı kilit-
lemediği, sokaklannda çocuklann
oynadığı tertemiz, pınl pınl bir
küçük Amerikan kenti (!) deko-
runda geçen öyküde, bu tür fılmle-
rin bütün masalsı güldürü klişeleri
peş peşe yığılmış.Eğlendirip oya-
İayaraJc, küçük st-yircilere de yeni
yaramazlık reçeteİen sunan film-
de. Fred Astaire'nin çağdaşı. ko-
reograf bir babanın oğlu olan yö-
netmen Nick Castle'in anlatımı
yerli yerinde ve düzgünce. VValter
Matthau'nun komedi yetenekleri-
ni sergilediği bugüldürünün "köftî
adamı"ysa bir başka eski tanıdık
olan Christopher Lloyd. Ailece
oyalanmak için birebir "Afacan
Dennis". Manüğı bile iflas ettiren.
bütün bakıcılannı kacırtan şirin,
haşan veledin serüvenleri, fazla
önemsenmeden kah kah, kih kih
tüketiliyor.