Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25ŞUBAT1994CUMA CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Brian De Palma, Carlito'yla ustası olduğu türe dönüş yapıyor, iyi de ediyor.,
I Yrti (Carlito's Way)
Yönetmen: Brian De Palma /
Senaryo: David Koepp, Edvvin
Torres'in iki kitabından / Kamera:
Stephen H. Burum / Mûzik: Patrick
Doyle / Oyuncular: Al Pacino, Sean
Penn, Penelope Ann Miller, John
Leguizamo, Luis Guzman, Ingrid
Rogers, James Rehborn, Joseph
Siravo /1993 ABD (UIP). Beyoğlu
Fitaş, Kadıköy Moda, Harbiye As,
Aksaray Yıldız, Mövenpick,
Akmerkez, Capitol ve Bakırköy
Incirl i sinemalannda.
SUNGUÇAPAN
İrice, hayli toplu, kalın bir Amerikah
aydın görünüşünde, ama sürekli fevri ve
hep kendinden emin bir hali var Brian De
Palma'mn.
1970'lerin ortalannda "Carrie", "Ob-
session", "The Fury"lerle işe başlayıp
Hitcbcock'un tahüna aday gösterilerek
"Dressed to KiU", "Blow Out" gibi bol
kanlı, şiddetlı gerilim-heyecan seriivenle-
riyle oyalandıktan sonra "Scarface",
"The Untouchables - Dokunulmazlar" gibi
önemli yapıtlanyla çağdaş Amenkan si-
nemasının gittikçe önemsenen ve ustala-
şan yönetmenleri arasına girmişti 1980'-
lerde.
Eisenstein'ın ünlü merdiven sahnelerini
Chicago ganna taşıdığı o unutulmaz se-
Hem Scarface'den tanıdık yönetmen De Palma-ovuncu Al Pacino işbirliği, Cariito'nun Yolu'nda yine başanlı sonuc vermiş. Pacino alabildiğine dökturiryor.
'Karafilm'Idasiği,hemderomantik
kans gibi zehir zemberek bölümleriyle anımsa-
nan "Dokunulmazlar" filmiyle özellikle belleği-
me takılmıştı De Palma.
Hollywood'un Vietnam filmleri furyasında
özel bir yeri olan "Casualn'es of War"u izleyen
1990ve 1992yapırrusonık)filminin("Boırfîreof
the Vanities - Şenlik AteşTve "Raising Cain"in)
başansızlığının ardından yıne o ıyı bildiği türe
dönerek yeni bir ustalık gösterisı ortaya koymuş
De Palma "Carfito'nun Yolu"yla. Al Pacino'yla
"Scarface"den on yıl sonrakı yeni işbirliğinin
ûrünü "Carlito"da, resmen yine döktürmüş üs-
tat.
Tıpkı 1987'de "Dokunulmazlar"la katıld^
Venedik Fıhn Festivali'nde, yüzüne yaydan 'megalo-
man. müstehzi ve muzaffer ifadeye', Berlin"de
"Cartito"nun basın toplantısında da rastladım,
kırlaşmış sakalıyla çevrelenmiş ablak ve iri su-
ratı, yine memnuniyetten pınl pınl parlıyordu,
çûnVü tüm seyrrcinm soluğunu kesen "Cariito"-
suyia bir kezdaha başansından kesmkes emindı
De Palma.
Son ıki başansız fılminden sonra yıne formu-
nu yakalamış "Cartito"da. Son ana kadar Ber-
lin'e gelmesi beklenen Al Pacino'suz. ama
Hollyvvood'un taze çekici dilberlerinden Penelo-
pe Ann Miller'la çıküğı basın toplantısında mu-
zaffer bir komutan edasıyla yanıtladı sorulan.
Porto Riko kökenli emekÜ yargıç Edwin Tor-
res'in yazdığı "Carüto's Way" ve "After Hours"
adlı iki kitaptan uyarlanmış senaryo, malzeme
ve karakterler olarak De Palma'mn tüm us-
talığını konuşturmasını sağlarken, başrolde yine
birinci sınıf bir oyun çıkaran Al Pacino'ya da et-
kileyid bir Cariito Brigante karakteri çizmek
olanağını veriyor.
"Scarface"den anımsanacak, amansız ve
kıyıcı bir "Spanish Hariem" dünyasında geçen
öykünün kahramanı, 25 yıl hüküm yerniş,
uyuşturucu satıcısı ve efsanevi gangster Cariito
Brigante (A. Pacino). Uyanık Yahudi avukat
Carüto'vla sevgilisinin (A.Pacino,Penelope Ann Miller) sevişmesinde kamera sürekü döoüyor.
arkadaşı KJeinfeld'in (Sean Penn) becerisiyle 5
yıl yaüp çıkan Cariito'nun özgürlüğüne kavuş-
tuğu fılmin başında. uyuşturucu-kokaın tıcareti-
nin baş köşeye kurulduğu bir suçlular dünyası
ve gangsterler alemi tasvıri göze çarpıyor.
Sokaklarda hüküm süren şiddetin yeni kuşak
gangsterlerce sürdürülegeldiği New York'ta
artık kirli işlerden elıni ayağını çekip temiz yaşa-
mak isteyen "emekli" Cariito'nun öyküsünü an-
latan De Palma, tam bir "thriller ustası yönet-
menw
den beklenecek becerileriyle klasik "kara
film" türünün klişelerini yineliyor ve belki fazla
iddıalı kaçacak. ama modern kara film yapıtlan
arasında yeni bir kilometre taşı ortaya İcoyuyor
"Cariito"yla
De Palma-Al Pacino işbirliğinin sinema tari-
hıne geçecek bu yeni ürünü, bildık Hollyvvood
smemasının parlak bir örneği, bir "Point Blank"
ya da bir "Chinatown" gibi "film noir" klasiği ol-
maya şiradıden aday.
Kokain, uyuşturucu trafıği, disco ve eğlence
endüstrisinin 1990'lardaki versiyonunu, New
York'un çağdaş yeraltı dünyasmı Carios Santa-
na müziği eşliğinde tasvir eden De Palma. biraz
da uzaktan uzağa Coppola etkileri yansıtan an-
latımıyla edebi bir üsîup seçmiş; Hitchcockvari
genlimi ve heyecanıepey ilerileregötürmüş "Car-
lito"da. Birinci tekil şahıs ağzından anlaulan film,
baştan itibaren geriye dönüş olarak kurulmuş ve
her şey başkarakter Cariito Brigante - Al Pacino
üstüne odaklanmış.
Onur, dostluk, dürüstlük, erkeksi değerler vb.
gibi klasik kodlara rastlanan filmde gangsterler.
uyuşturucular dünyası, mafya ilişkiîeri giderek
dokunaklı bir aşk hikayesinin kulvarlanna da
sapıyor.
"Kaderci" Cariito, eski göz ağnsı Gail'le (Pe-
nelope Ann Miller) ev-bark kurup çoluk çocuk
sahibi olmak isteyen klasik bir "kara fîlm" kah-
ramanı olarak "Scarface"den hayl) farklı bir ka-
rakter, fena halde tutkun kıza, dolayısıyla bu
film, sağlam bir "kara film" yapıtı olduğu kadar
dokunaklı bir aşk öyküsü de aynı zamanda.
Çoğu kez "irticali döktüren" Al Pacino. Sean
Penn'le Penelope Ann Miller, vd'nin oluşturdu-
ğu oyuncu kadrosunun lokomotifi.
Baştaki mahkeme sahnesinden itibaren "geri-
ye dönüş" olarak anlatılan "Cariito'nun Yohı",
özellikle tüm aynntılann gözetildiği, üstünde
çok çalışıldığı belirgın, son derece sürükleyici ve
etkileyici 20-25 dakikahk finaliyle soluk kesiyor.
Seyirciyi oturduğu yerde terörize etmesini çok
ıyi bilen. heyecan ve gerilim temposunu süreklı
yükselten yönetmen De Palma, yine tren-istas-
yon sahnelerinde belirgin bir ustalık gösterisin-
de.
Kısacası "Cariito'nun Yolu", bu türiin ve Bri-
an De Palma'mn tutkunlannı memnun bıraka-
cak son derece sürükleyıci ve başanlı bir seyirlik
ve de klasik bir kara film ve romantik bir aşk hi-
kayesi aynı zamanda...
Berlin Film Festivali'nin Altın Ayı'lı fılmi sıcağı sıcağına İstanbul'da
İngilizadaletineatılanokkalıbir
îrlandalışaman...7 dalda Oscar'a aday gös-
terilen ve 4 gün önce sonuçla-
nan Berlin Film Festivali'nin
büyük ödülünü kazanan i n the
Name of the Father-Babam İçin'
bugün İstanbul'da gösterime
giriyor.'Sol Ayağım'la ünlenen
Irjandalı yönetmen Jim Sheri-
daa'la şu günlerde Martin Scor-
sese'nin 'Masumiyet Yaşı' fil-
miyle İstanbul'da hayranlan-
nın karşısına cıkmış olan usta
aktör Daniel Day-Lewis'in yeni
işbirliğinin ürünü 'Babam Için'
daha önce Berlin'den yazdığı-
mız gibi, gerçekten yaşanmış
bir hayat öyküsünden uyarian-
mış.
Kimi İngilizlerce de IRA'ya
sempati duyulmasına yol aç-
makla suçlanan yönetmen Jim
Sheridanj 1970'lerin başjannda
Londra'da, BelfastJı bir hippi ya-
şamı süren Gerard Patrick Con-
ion'un pişmiş tavuğun başına
gelmeyenleri yaşadığı, gerçek
yaşam öyküsünü, sinemada az
rastlanan turden bir duygu pat-
laması içeren sahnelerle anlaü-
yor 'Babam İçin'de. 1974'te
Guüdford K.athamı olarak tari-
he gecmiş bir IRA terörü olayı-
nın sorumlulan olarak İngiliz
polisince yakalanıp çeşitli eza-
cefalardan geçerek ağır hapse
mahkum edilmiş Gerry Con-
lon'la üç arkadaşırun (İngjlizle-
rin deyişiyle 'Guildford Dörtlü-
sü") uzun yıllara yayılan kaosu-
nu görüntüleyen 'Babam İçin',
kesinlikle ılgisız kalınamayacak
cinsten, Costa-Gavras'ın
*Ölümsüz'ü gibi kolay kolay
unutulmayacak türden, yoğun
ınsaru ve sarsıa bir film.
Berlin dönüşü, belkı de Alka-
zar salonlannın devreye girme-
sinden midir nedir, İstanbul'u
sinema ortamı bakımından hiç
de Berlin'den aşağı bulmadığı-
mı özellikle belirteyim. EnJr
Kusturica'nın 'Arizona Dreams-
Amerikan Rüyası'ndan Alain
Corneau'nun 'Tous les Matins
du Monde-Dünvanın Tüm Sa-
bahlan'na, Martin Scorsese'nin
tanın kesinlikle 'kaçınlmaması
gereken' bir başka önemli fılmi.
alışılmış deyişle.
Yediden yetmişe tüm seyirci-
yi baştan kendı tarafına çeke-
rek bir yandan işkence ve baskı
altında alınan ifadelere, orta-
dan kaldınlıveren tanık ve ka-
nıtlara dayanılarak sonuçlandı-
nlan bir muhakeme sonunda
adaleti ayaklar altına alan İngı-
liz hukukuna acayip yüklenen
Jim Sheridan, öte yandan Da-
nıel Day-Lewis, Pete Posbtleth-
waite, Emma Thompson üçlü-
Babam İçin (In Name of the
Father)Yönetmen: Jim Sheridan / Senaryo:
Jim Sheridan, Terry George / Oyuncular:
Daniel Day-Lewis, Pete Postlethwaite,
Emma Thompson /1993 İrlanda-İngiltere-
AJBD ortak yapımı.
Gerçek Gerry Conlon, J.Sheridan ve P.Postlethwahe Berlin'de.
'Masumiyet Yaşı'ndan Stephen
Gyilenhaal'ın 'Waterland-Su
Şehri'ne ve geçen yıl nısanda
genç yaşta ölüveren Fransız
Cyril CoUard'ın 'Les Nuits Fau-
ves-Vahşi Geceier'inden Robin
VVUBams'ın müthiş bir dadı-
baba'ya dönüştüp 'Mrs.
Doubtfire'a (arada 'Romeo is
BJeeding'^ahrnaranYÇıplak'-
lar da var) kadar uzatılacak
zengın bir film listesinin sine-
maseverlen bekledıği İstanbul'-
da bugün vizyona çıkacak 'Ba-
bam Için' de, kuşkusuz haf-
sünün başı çektiği, tüm oyuncu
kadrosunun performanslanyla
başanyı yakalıyor.
Babayla oğulun ilişkisinin ki-
mileyin çarpıa boyutlara
ulaşüğı bu Irlanda fılmini tezel-
den görün kısacası! Neredeyse
bomba gibi patlayan yoğun
duygusal sahneler içeren 'Ba-
bam İçin'e ilgisiz kalmak pek
olası değil özetle.Gittikçe grafi-
ği yükselen bu yoğun duygular
seli. sizi de dört bir yandan ku-
şatarak bağnna çekip alacakür
herhalde... Pete PostiethwaiteTe D.Day-Lewis unutulmaz bir baba-oğul.
YENİ BAŞLAYAıNLAR:
TM SMHttrc Ala-
inCorneau°nunünlüfılmi"Dün-
yanın Bütfln Sabahlan/Tous
Les Matins Du Monde" bugün
Beyoğlu Alkazar sinemasında
gösterime priyor.
Başrollerini Jean-Pierre
MarieUe, Gerard Depardieu ve
Annne Brodıet gibi Fransız si-
nemasının büyük oyun-
culannm üstlendiği film, saray
müzisyeni Mann Marais i)e ka-
pah bir yaşamı seçen Saint Co-
lombe'un öyküsünü anlatıyor.
Ünlü ve başarıb saray müzisye-
ni birçok zorluğa katlanarak
yükseldiği mevkinin meyvelen-
ni toplamaktadır. Birayakkabı
tamircisinin oğlu olan Marais.
başanyla caldığı enstrümanı vı-
ola de gamba'yı calmayı adeta
inzivada gibi yaşayan büyük
sanatçı saint Colombe'dan öğ-
renmiştir. Marin Marais, o sı-
ralar Colombe'un kızına aşık
olduğu halde, saraydaki olası
bir başannın pırıltısı onu karşı
koyamayacağı ölçüde çeker.
Afk NP Htifttr. Bugün gös-
terime gırecek bir başka film de
Peter Medak 'ın "Aşk Bir Fahi-
şcdır-RomeoisBleeding" adlı
yapımı. CoppoJa'nın "Dracula"-
sı ik ünlenen Gary OHman.
"Varolmanın Dayanılmaz Ha-
fıfliği" ve Robert Redford-
un"Havana"sından
tanıdığımız Lena Olin, Julktte
Lems ve Annabella Sciorra'nın
başlıca rollerini paylaştığı film.
tecrübeli polis memuru Jack
Grimaldı'nin öyküsünü anlatı-
yor. Kendi deyimiyle "arzu do-
lu'" bir adam olan Jack Grimal-
di, başanyla yürüttüğü işi,
kansı ve sevgilisiyle bütün ar-
zulannı giderdiğini düşünür-
ken kadın gangster Mona De-
Marco ile karşılaşır. O güne
dek dürüst bir yaşam sürmüş
olan Jack Mona DeMarco'nun
cazibesine kapüarak karanlık
işlere girer. Film, bugünden iti-
baren Şişli Kent ve Beyoğlu Fi-
taş'ta, 4 marttan başlayarak da
Fenerbahçe Pyramid'de izlene-
bilecek.
BERLINALE'94
NOTLARI:
Bu yıl bütçesi yüzde altı öl-
çüsünde kısıtlanan 44.UİUS-
lararası Berlin Film Festivali,
alışılmış 'sönük' ve Sasat' eleşü-
rileri almasına karşın yine de
son tahlilde Avrupa sine-
masımn namını yürüten,' zen-
gin ve bol ceşitii' bir şenlik kim-
liğindeydi bizce. Alman sine-
ması ürünlerinin pek göz dol-
durmadığı, yanşma bölümüne
seçilen fılmlerin de pek tatmin-
kar bulunmadığı bir gerçek. Ne
var ki Panorama, Forum, Av-
rupa Film Marketi, Erich Von Stroheim-Sophia Loren retros-
pektifi ve yanşma dışı gösterilen bazı görkemli ve gösterişli
filmleri, çocuk filmleri şenliği. vb. gibi yanşma dışı yan bölüm-
leriyie yine de merakhsı için kaçınlmaz seyirler sunan festivalın
yıllanmış gedikli başkanı Moritz De Hadeln'in Sophia Loren.
Tom Hanks, Alain Resnais-Sabine Azema. Bernardo Bertolucci,
Lsabella Rossellini, Anemone, Krzvsztof Kieslo»ski-Julie Delp\,
Ken Loach-Crissy Rock, Brian De Palma-Penelope Ann Miller,
Kaurismaki kardeşler.vb. gıbı şu anda aklımıza gelen ünlüleri
konuk ederek renklendirdiğı Berlin, Venedik'le Cannes arası-
ndaki özgün yerini yine korudu bu yıl da.
Panorama bölümünde eşcınsellik ve lezbıyenlik temalanm iş-
leyen filmlere de rastladığımız Berlin, son 30 yıldır Türk sine-
masının da en
fazla başanyı ka-
zandığı şenbk bı-
lindıği gibi. Metin
Erksan'ın 1964'-
de Altın Ayı'yı
kazanan 'Susuz
Yaz' filmınden
bu yana. (Susuz
Yaz'ın başrol
oyuncusu ve
yapıması Ulvı
Doğan'ın çevırdi-
ğı dolaplar sonu-
cu yönetmen Me-
tin Erksan'ın
adının ismail Me-
tin olarak kayı-
tlara geçirildiğini
meraklısı yıllar
öncesinden ha-
tırlayacaktır!) En
son 1988'de Er-
den Kıral ın 'A\
Zamanı'yla yan- En tyi Erkek Oyuncu: Tom Hanks
şma bölümüne
katıldığımız Berlin'de bu yıl yine Erden Kıral'ın Halıkarnas
Balıkçısı'nın gençliğinden bir kesıt sunan 'Mavi Sürgün'üyle
Panorama böîümünde boy gösteren sınemamız, aynca Avrupa
Film Marketi bölümünde. Kültür Bakanlığı'yla TRT'nin or-
tak girişimi sonucunda oluşturulan Türk Sineması standında
temsil edildi.
Şerif Gören'in 'Amerikalı', Ali Özgentürk'ün 'Çıplak'. Başar
Sabuncu'nun 'Yolcu', Şahin Gök'ün 'Kızılınnak Karakoyun".
Mahimır Ergun'un "Ay Vakti", Ersin Pertan'ın "Tersine Dünya"
ve 2^eki Demirkubuz'un 'C Blok' filmleri, video gösterimlenyle
merakhsı-alıcısına sunuldu. Aynca 'Yolcu'yla 'Berlin in Ber-
lin'in de markette bir kaç seans gösterildiği festivalde. ne yazık
ki sinemamızın pek bir ılgj çekmediği gözlendi.
AIDS,eşcinsellik, lezbıyenlik filmleri Berlin'deydi
Değışik kriterlere göre seçilmiş, farklı zevklere hitap eden
fılmlerle dolu Berlinale'94, yedinci sanatın bulunmasının 98.
yılında sinemaseverlere yeni keşifler ve izienimler verdi genel
olarak. Ticari niteliğinden çok sanatsal yanıyla akıllarda kala-
cak 44.LJluslararası Berlin Film Festivali'nin seçici kurulu, her
nabza göre şerbet veren ödülleriyle genelde pek hayal kınklığı
yaratmadı diyebiliriz sonuçta.
60'ına merdiven dayamış İtalyan yıldızı Sophia Loren'in ger-
çekten renk ve çeşni kattığı BerÜnale'94. AJDS-eşcinsellik
ağırlıklı filmleriyle de bir başka alemdi doğrusu. Mavi bir fo-
nun önünde sürdürülen bırtakım felsefı yorum ve dıyaloglarla
örülü son 'avangard' fılmi (bir anlamda vasiyet-fılmi de diyebi-
liriz) 'Blue-Mavi'si özel bir göstende hayranlanna sunulan,
*Cara\a^io', ' 1 Edward', 'Wittgenstein', vb. gibi çızgidışı fılmle-
nn tamnmış Ingiliz yönetmeni Derek Jarman'ın, birkaç yıldır
muzdarip olduğu AIDS'ten ölümünün, festivalin yanşma bö-
lümü sonuçlannın acıklandığı son gününe denk gelmesi de, bu
yılki Berlinale'nin
akıllarda kalan
yanlanndan biriy-
di.
Bertolucci'nin
yapımcısı İngiliz
Jerem> Thomas'ın
başkanlığındakı.
Kırgız romancı
Cengiz Aytmatov.
Arjantınli kadın yö-
netmen Maria Lui-
sa Bemberg, Ameri-
kab zenci aktör
Morgan Freeman.
Fransız yönetmen
Francis Girod. Al-
man yıldızı Corinna
Harfouch. ünlü
İtalyan yönetmen
ve sinema yazan
Carlo Lizzani.
' l mutsuzca Susan'ı
Ararken'le admı
duyurmuş Ameri-
kalı kadın yönet-
men Susan Seidelman, Alman fıhn eleştirmeni VVolfram Schüt-
te, Çinli Hsu Feng ve Japon dağıtımcı Hayao Shibata'dan olu-
şan seçici kurulun ödülleri genelde beklendiğ! gibıydi.
Aslında son dönemde bütün bellibaşlı uluslararası film festi-
vallerinde gözetilen ve uygulanan her nabza göre şerbet yermek
eğilimının belırginleştığı Berhnale'94'ün Altın Ayı'yı İrlanda
fiîmi 'In the Name of the Father-Babam fçin'e vermesine kimse-
nin gıkı çıkmadı.Fransız sinema ustası Alain Resnais'nin sine-
ma diline yaptığı katkılardan ötürü 'Smoking' ve 'No Smo-
king'iyle özel Gümüş Ayı ödülüne layık görülmesi,yine yıllann
Kübab sinemacısı Tomas Gutierrez Aka'nın Juan Carios To-
bia'yla imzaladığı 'Çilek ve Çikolata'yla seçici kurul özel ödülü
Gümüş Ayı'yı kazanması gayet yennde seçimlerdi. Aslında sı-
radan bir AIDS melodramından pek öteye gıdemeyen Jonat-
han Demme'ın 'Philadelphia'sıyla bu fılmin AIDS'den ölüme
mahkum eşcinsel kahramanını oynayan Tom Hanks'in en ıyı
erkek oyuncu seçilmesi de Amerikan sinemasının hiç değilse bir
ödülle Berlin'den dönmesi içindi sankı. Ken Loach'un 'Lady-
bird, Ladybird'ünde doğurduğu çocuklar sürekli elinden alınan
zavallı bır anne kompozisyonuyla göz dolduran, pek tanı-
nmamış Crissy Rock'un en iyi kadın oyuncu seçilmesi de makul
bir seçimdi.
Kimilerince 'Üç Renk' üçlemesinin ilk parçası 'Ma>i' kadar
beğenilmeyen 'Beyaz'ıyla en iyi yönetmen seçılen Krzysztof Ki-
eskwski'nın Gümüş Ayı'sı da beklenen ve geçerli bir sonuçtu.
Rus yönetmen Semyon Aronoviç'in Rus-Fransız ortak yapımı
'Köpek Ydı'yla yanşmanın üçüncüsü sayılan Gümüş A^ı ödü-
lünü kazanmasıyla biraz sürpriz oldu. FEBRESCI (Uluslararası
Sinema Yazarlan Birliği) ödüllerini jngiliz sinema ustası Ken
Loach'un 'Ladybird, Ladybird'üyle Mika Kaurismaki'nin iki
tamnmış Amerikan film yönetmenini, Samuel Fuller'le Jim
Jarmusch'u başrolde oynattığı, son derece ilginç belgesel filmı
Tigrero' arasında paylaştınlırken, Eşcinseller ve Lezbiyenler
ödülü- Teddy Bear'94 isc Amerikah Rose Troche'un 'Go Fısh'
filmine verildi.
En İyi Kadın Oyuncu: Crissy Rock