Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 ŞUBAT1994 CUMARTESI CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
44. Uluslararası Berlin Film Festivali'nden Notlar:
'AltınAyı'nınpeşinde...24 saat sinema soluyan Berlin'deki fılm maratonu tüm hızıyla sürüyor. Fransız sinemasının usta
yönetmeni Alain Resnais'nin 'Smoking' ve
4
No Smoking' ikilemesi, en çok dikkat çeken fılmler arasında.
SUNGU ÇAPAN
BERLİN - Berlin 10 şubattan beri, alışılmış
deyişle, sinemanın gündeminde, en ön sırayı iş-
gal ediyor yine. Kuzeyden esen ve bizim gibi
Fstanbullu Akdenizlileri (!) ayaza kesen dondu-
rucu soğuk ve kutup rüzgarlan olmasa, herşey
güllük gülistanlık burada. Televizyonda, gazete
ve dergilerde başüca malzeme, 44. Uluslararası
Berlin Film Festivali, tahmin edilebileceği üzere.
Sokaktaki sıradan adam pek iplemese de şu
günlerde Almanlann baş konusu, hangi yıldız
gelmiş. hangi yönetmen gitmiş, hangi film ya-
nşmada ağır çekiyor, hangi film festivalin göz-
desı olacak, görücüye-alıcıya çıkan hangi filmler
kapış kapış gidecek, vs. vs.
Ozetle Berlin 24 saat sinema soluyor, sabahın
köründen geceyanlanna kadar. Soğuğu da kim-
se fazla önemsemiyor zaten
(sıfınn altında -10 derecelerde
olsa bile ısı) varsa yoksa önemli
olan film festivali. Sinemacı
milletini oluşturan yığınla ya-
pımcı. dağıtımcı - işletmeci,
stüdyo temsilcisi, fılmleri göste-
rilen yıldızlar, kimilerinin bu-
runlannın Kaf dağına eriştiği
gözlenen namlı yönetmenler,
ünlü medya'tipler, senaristler,
sinema yazarlan, film eleştir-
menleri, adım başı çekim yapan
TV kameralan. aİctüalite, ha-
ber programcılan ve bir gazete-
ci ordusu. 12 günlüğüne bir kez
daha fethetmişler Berlin'i yine:
hepsinin ortak konusu Yedinci
Sanat, yani Sinema!
Sırtıru Berlin'in ünlü "Zoolo-
ji Bahçesi"ne vermiş yıllann si-
neması Zoo-Palast başta ol-
mak üzere, kentin 8-10 seçkin
sinemasında yapılıyorfilmgös-
terileri. Halkın (özellikle genç-
doğal ihtiyaçlar arasına sıkışmış 44. Berlin Film
Festivali maratonumuzun şu ana kadar en do-
yurucu ve hoş film(leri), tamamen grileşip be-
yazlaşmış (ama hiç eksilmemiş) saçlanyla 72'lik
dclikanh Alain Resnais ustanın. 140'ardakikalık
"Smoking" ve "No Smoking"i oldu.
Gedikli ve gözde oyuncusu Sabine Azema'yla
birlikte ilk kez Berlin'i şereflendiren, "Hiroşima
Sevgüim", "Geçen Yü Marienbad'da', "Muri-
el", "Savaş Bitti", "Providence" ve "Hayat Bir
Romandır" gıbi unutulmaz filmlerin alçakgö-
nüllü, büyük yönetmeni Alain Resnais, birbirini
bütünleyen ancak birbirinden bağımsız olarak
da seyredilebilecek bu son "ikileme" yapıtında.
yine alışılmış anlatım yollannı yenilemeye giri-
şen öncü bir deneme ortaya koymuş.
İngiliz tiyatro yazan Alan Ayckboum'un "Inti-
mate Exchanges" adlı oyunlanndan uyarlanan
"Smoking" ve "N'o Smoking", 5 gün, 5 hafta ya
insancıl iiişkilerini. popüler bir güldürü tarzında
görüntülüyor \e bizce yıllar öncesinin "Örüm-
cek Kadının öpiicüğü"nü bile aşan bir etkileyici-
liğe erişiyordu.
Polonyalı tanınmış yönetmen Krzysztof Kies-
kmski'nin 'Ma\i-Beyaz-Kırmızı' üçlemesinin
ikinci yapıtı "Beyaz"sa, bu kendine özgü, 'kes-
kin' yönetmenin. bugün parayla, panzer ya da 1
kg. uranyum dahil, herşeyin satın ahnabileceği
ülkesine ilişkin yaman eleştirileriyle yüklü bir
aşk, tutku ve intikam çeşitlemesiydi. Yan-
şmanın şu ana kadar öne çıkan sayılı filmlerin-
den olmasına karşm, kimilerince "Mavi" kadar
başanlı bulunmayan "Beyaz"da. boşandığı
FransLz kansından (Juiie Ddphy) öcünü almak
için herşeyi göze alarak zengin olup düzmece
kendi ölümüyle mirasını bıraktığı Fransız
kansının başına çorap ören ve sonunda da yine
kalbini kazanan. çılgın bir Polonyalı kuaförün
F,estivalde en çok
rağbet yanşma
fılmlerine
gösteriliyor.
Festivalin öteki ilgi
gören bölümleriyse
'Panorama' ve
'Uluslararası
ForunV.Buyıl
retrospektifve
'hommage'
bölümleri ise Eric
Von Stroheim ve
Sophia Loren'e
aynlmış.
lerin) ilgisi ve kaülımı oldukça
yüksek düzeyde, bilet fiyat-
lanysa saat 16.00'ya kadar 10
mark (kabaca 100 bin liracık),
suareler ise daha pahalı doğal
olarak. En çok rağbet 'yanşma'
filmlerine gösteriliyor. Festiva-
lin öteki ilgi gören bölümleriyse
Tanorama'yla 'Uluslararası
Forum'. Bu yıl retrospektif ve
hommage bölümleri de vaktiy-
le Amerikalılara sinema sa-
natını öğretmiş olan Avrupalı-
lardan, 1958'de yoksulluk için-
de ölmüş büyük yönetmen ve
oyuncu (dazlak kellesiyle me-
raklısırun hemen hatırlayacağı)
<; Eric Von Stroheim la. İtalyan
41 sinemasının, birkaç sinemase-
i* ver kuşağırun düşlerini süsle-
î* miş. kalbini ısıtmış dilber yıldızı
j * Sophia Loren'e aynlmış.
"*—
~Z Uluslararası bir mozaik
•i~
î- Pek bir Alman kentinden
İ» umulmayacak çeşitlilik ve
> renklilikteki 'uluslararası bir
> mozaiğe' sahip (tabii bu çor-
y, bada biz Türklerin de epeyi
< tuzu var. 35 yıldan beri) Berlin,
% sinema sanatının renk. dil, ulus
%•'. aynmı tanımaksızın bütün
sınırlan gittikçe aşan evrensel
gücüne bir kez daha beşiklik
ediyor şu soğuk ama güneşli
(şimdilik karsız) şubat günle-
rinde. Yıllanru bu işe vermiş
festival başkanı Mauritz De
Hadeln de, çocuğur.un üstüne
titreyen bir ananın şefkat, dik-
kat ve özeniyle dört dönüyor
festival etkinliklerinde.
Festivali ulaştırdığı teknolo-
jik düzeyse, Japonlan bile ha-
setlerinden çatlatacak mükem-
mellikte. Tokvo Film Festivali Başkanı henüz
daha bilgisayara bile geçemediklerini itiraf eder-
ken Mauritz De Hadeln'in hakkını da teslim
ediyordu, TVdeki demecinde. Birer an kovanı
gibi işleyen Cine Center'i ve Basın Merkezi'yle.
film gösterileri. basın toplantılan, çeşitli bağ-
lantı-görüşme-anlaşma ve satışlan ve tüm etkin-
likleriyle Avrupa sinemasının. Cannes ve Vene-
dik'le birlikte en büyük kalesi Berlin kuşkusuz.
Ne var ki sinemadaki en son eğılimleri ve ge-
çer akçe modalan vitrine çıkarmak ıddiasındaki
i 44. Berlin Film Festivali'nde bugüne kadar sey-
rettiklerimiz arasında. bizi bayağı çarpan ve sar-
san bir filme pek rastlayamadık doğrusu. Yine
de bu türden festivaller aracılığıyla, kanını taze-
leyerek kendini yenileyip geliştiren sinemava
olan inancımızı, tutkumuzu yitirrredik tabii kı.
Kabaca. film gösterileri, basın toplantılan ve
loglar kulağa çarpıyor ve başlarda çevre-dönem
tasviri oldukça gözdolduruyordu.
Nerdennereye?Niçinböylesibirhikayeyleilgi-
lendiği sorusunu fılniin Katalan yönetmeni Je-
sus Garay. geçen yüzyıhn, İspanya gibi en büyük
imparatorluklanndan Osmanlı devletinin de-
vamını ve Stalin'in kanla, baskıyla oturttuğu
Sovyet rejiminin durumunu hikaye etmek ola-
rak cevapladı.
Yanşmada Hollywood yapımlan
Yanşmada izlediğim Peter Weir'in "Korku-
suz". Jonathan Demme'in AIDS öyküsü "Phi-
ladelphia" gibi gösterişli Hollyvvood yapımlany-
la. şu anda Istanbul'da gösterilen, Brian De Pal-
ma'nın yine acayip şiddet dolu 'gang öyküsü'. Al
Pacino'İu "Carüto'nun Yohı" ve İrlandalı Jim
Sheridan'ın Daniel Dav-Lewis'li "Baba Adına"sı
doğrusu bana pek fazla bir şey
ifade etmezken. Alman yönet-
men Reinhard Münster ın "Baş-
tan, Yeniden Alalım" güldürüsü
de Amerikan özentisi gibi geldi.
Adını ilk kez duyduğum (oy-
sa bir zamanlann Fransız dil-
berlerinden Micheline Presle ile
Amerikalı ov uncu-yönetmen
William Marshall'ın kızıymış!)
Tonie Marshallın yazıp yönet-
tiği, dedektiflik yapan, kırkını
aşmış, özgür ve modern bir ka-
dının (Fransız sinemasının çir-
kince cazip kızı Anemone çok
başanlı) serüvenlerine dayanan
"Pas Tres Catnolique-Çok Tu-
tucu Değil". İstanbul Sinema
Günleri'nden aşina Avustral-
yalı Paul Cox"un "Exile-Sür-
gün"ü, eski tanıdıklardan Ma-
car kadın yönetmen Marta
Meszaros'un "Cenin"i ve İtal-
yan sinemasının yenilerinden
B,
Marta Meszaros'un "Cenin'i, Katalan yönetmen Jesus Garay'ın bir Türk diplomatının öyküsümi anlattığı "Karşı Penceredeki
İnsanlar" başlıklı fîlmi, ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski'nin 'renk üçlemesinden 'Ma>i'si, Küba fîlmi 'Çilek ve Çi-
kolata' ve Avustralya'nın tanınmış yönetmenlerinden Paul Cox'un 'Sürgün'ü festivalin en çok ilgi çeken filmleri arasında.
da 5 yıllık periyodlarla gelişen tıyatrovari bir ent-
rikaya dayanıyor. bir anlatıcının sesi eşlığinde.
Sabine Azema'yla Pierre Arditi'nin 5 ayn karak-
teri dönüşümlü olarak canlandırdığı bu son de-
rece hoş ve ilginç "ikilemesi"nde. Yorkshire'daki
tipik bir İngiliz kasabası dekorunda geçen bir-
takım Sodvilimsi' durumlan, davranışlan ve so-
nuçlan aktanyor Alain Resnais.
Yanşma bölümünün bir başka hoş fîlmi de
Küba vapımı "Çilek ve Çikolata"ydı. Yıllann
yönetmeni Tomas Gutierrez Alea'yla Küba sine-
masının yenı kuşağından Juan CarlosTabio'nun
ortaklaşa ımzaladıklan film. tipık bir'devrim ço-
cuğu' olan sosyoloji öğrencisi maço David'le
(Vladimir Cruz). eşcinsel Diego'nun (Jorge Pu-
regonia. bu vorumuyla ödül alırsa hiç şaşırmam
doğrusu). toplum ve çcv rcnin her türlü baskısıy-
la önyargılanna karş» çıkan, son derece sıcak ve
(Zbigniew Zamachotvski) dehşetengiz hikayesini
anlatıyordu Kieslovvski. "Beyaz" adıyla orgazm
anını ifade ettiğini basın toplantısında özellikle
vurgulayan Kieslowski. üçlemenin son parçası
"Kırmızı"yı da Cannes Festivali'ne hazırladığını
belirtti.
Yanşmadaki bir İspanyolfilmiysebeni olduk-
ça şaşırttı çünkü "Eb de Devant-Karşı Pence-
redeki İnsanlar" adlı bu film, 1932"de Batum'da
geçiyor ve Stalin'in Gürcistan'ına atanmış Türk
diplomatı Adil Zeki Bey'in (İspanyol sine-
masının günümüzde zirvedeki isimlerinden, Ka-
talan aktör Juanjo Puigcorbe, başanlı bir Türk
konsolosu olmuş) melodramatik hikayesini an-
latıvordu. Georges Simenon'un bir romanından
(bu romanı dilimize çevirmeli) uyarlanan filmde.
Mustafa Kemal portre ve büstlerinden geçilmi-
yor, zaman zaman oldukça akıcı Türkçe diya-
'erlin'ibuyıl
renklendiren
konuklar arasında
Bernardo Bertolucci,
Isabella Rossellini,
Alain Resnais,
Sabine Azema,
Kieslovvski,
Brian DePalma,
Tom Hanks, Peter
Weir, Mario
Monicelli,Tonie
Marshall,
Anamone
bulunuyor.
Alessandro Di Robilant'ın ger-
çekten yaşanmış bir hikaveden
yola çıkan, 'anti-Mafia' "Genç
Yargıç"
1
!, yanşma bölümünden
akılda kalan filmler oldu.
İtalyan Mario Monicelli usta-
nın "Kahrolası Sevgili Arkadaş-
lar" güldürüsü. İngiliz sinema-
sının çeyrek yüzyıldan beri
yaptığı çizgidışıfilmleriyleünle-
nen. 1991'de "Riff-Rafna en
iyi Avrupa filmine verilen Felıx
ödülünü kazanmış yönetmeni
Ken Loach'un "Ladybird, Lad-
ybird"ü ve Cinema Novo'nun
öncülerinden Brezilyalı Nebon
Pereira dos Santos'un "Nehrin
Üçüncü Kıyısı". yanşma bölü-
münde önümüzdeki günlerde
gösterilmeleri merakla bekle-
nen. 44. Berlin Film Festivali'-
nin öteki önemli filmleri.
Yıldızlargeçidi
Berlin'i şimdiye kadar renk-
lendiren ünlü konuklardan
Bernardo Bertolucci. Peter We-
ir-lsabeüa Rossellini. Alain
Resnais-Sabine Azema,
Krzysztof Kıeslovvski-Julie
Delphy. Brian De Palma, Tom
Hanks, Tonie Marshall-Ane-
mone. Mario Monicelli, vd. sı-
ralannı savdılar. şimdi Hom-
mage' bölümünüp yıldızı Sop-
hia Loren, Al Pacino, James
Ivory, Ken Loach, vb. bekleni-
yorsabah-akşam.
Son olarak seçiciler kurulunu
da ekleyerek 44. Berlin Film
Festivali notlanmıza şimdilik
son verelim.
Seçiciler kuruluna festivalin
açılış filmi olan ""Küçük Buda'-
'nın yapıması İngiliz prodük-
tör Jeremy Tbomas başkanlık ediyor (bunun
doğru bir secim olup olmadığı da doğrusu tartı-
şmaya açık, kanımızca). "Cemile", "Kopar zin-
cirlerini Gülsan", vb. gibi romanlanyla tanınmış
Kırgız vazan Cengiz Aytmatov, Arjantinli kadın
yönetmen Maria Luisa Bemberg. Fransız yönet-
men Francis Girod, Bayan Daisy'nin çokbilmiş,
zenci şoforü' Amerikalı aktör Morgan Freeman.
Alman kadın oyuncu Corinna Harfouch. Hong
Konglu oyuncu ve yapımcı Hsu Feng. tanınmış
İtalyan sinema adamı, yönetmen, senarist, sine-
ma yazan-eleştirmeni ve tarihçisi Carlo Lizzanj,
"Umutsuzca Susan'ı Ararken" fılmiyle adını du-
yurmuş, Amerikalı kadın yönetmen Susan Sei-
delman, Japon dağıtımcı Hayao Shibata ve Al-
man sinema eleştirmcni Wolfram Schütte, 24 fil-
min çekişeceği yanşma bölümününjürisini oluş-
turan isimler.
DUSUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
İç Tasarım
"Sombahar" dergisinin yan kuruluşu Korsan Yayın'-
dan üç kitap: ikisi müzikle ilgili, biri şiir. Elvis Presley
adlı yapıtın yazan ünlü müzik eleştirmeni Greil Marcus.
Metallica'yı ise Zeynep Akkuş derleyip çevirmış. Bütün
şarkılar ingilizce - Türkçe karşılıklı basım. Üçüncü kitap
Emlly Dickinson'dan Seçilmiş Şiirler. Oğuz Cebecl çe-
virmiş. Ne yazık ki karşılıklı basım değil.
Üçü de birinci hamur kâğıda, özenilerek basılmış olan
kitapları kanştırıyorum: Kapak tasarımcıları belirtilmiş,
ama iç tasarımcılar yok, anlaşılan o işi yayımcılar üst-
lenmişler. Yıllardır yapılageldiği gibi... Ama son günler-
de temiz pak bir kitap gördük mü, alıştık artık, iç tasarım-
cısını daarıyoruz...
Oğlak Yayınları'ndan altı kitap. Bunlar da birinci ha-
mur kâğıda, özenilerek basılmış, pırıl pırıl kitaplar. Yayı-
nevinin imi gözlüklü, şirin bir oğlak karikatürü. 1947de
yayımcılığa başlarken Tuna Baltacıoğlu ile çıkardığımız
"Kısa Öykü Cep Kitaplan'm anımsadım. Bizim imimiz
debirçekirgeydi.
Bu kitapların iç tasartmcısı belirtilmiş: Serdar Benll.
Işini severek yaptığı anlaşılıyor. Kapaklar da onun. Bil-
gisayarm, ofset baskı tekniğinin olanaklarını çok iyi kul-
lanmış, oynamış iyice. .
iplik dikiş, şu bu, cilde de özenilmiş... Yıllardır bir türlü
toparlanamayan ciltçiler de belki bir gün yaptıkları işi
sevmeye başlayabilirler diye düşünüyorum. Şimdilik
aşılması en güç engel gene onlar gibi görünüyor.
Oğlak Yayınları iyi satılan kitaplardan elde edeceği
gelirle nitelikli yapıtiar yayımlama amacında...
ilk dört kitabı ikinci, üçüncü basımlarını yapmış sıra-
dan şeyler. Bilgece sözlerle dolu öğüt kitapları. Oneri-
ler, gözlemler, anımsatmalar, düşünceler, özdeyişler.
Bunlar çok satılıyormuş. Bir de insanların öğüt dinle-
mekten hoşlanmadığını söylerler...
öbür iki kitap ise "ilk Yapıtları" dizisinden. Başka
alanlarda çalışan iki sanat adamının yazdıkları öyküler
yayımlanarak yazın dünyasına girişlerine yardımcı
olunmak isteniyor. Amerikan Güzeli'nin yazan Ümit
Ünal bir sinemacı, ünlü bir senarist; £v/â"nın yazarı Do-
ğan Yarıcı ise tiyatroculuktan reklamcılığa geçmiş bir
genç...
Yalnız bu diziden değil, kitaplarla birlikte verilen duyu-
ru kâğıdından da anlaşılıyor: Önümüzdeki günlerde Oğ-
lak Yayınları'ndan hem güzel, hem de yararlı kitaplar
gelecek...
Yaptığı işi özenerek yapan süse düşkün yayınevleri-
nin çoğalmasına seviniyorum. Ama bu işin çok ileri gi-
dip içeriği arkaya itmesinden de korkmuyor değilim.
Tıpkı özgünlük aranışları gibi... Aynca kitap tasarımcıla-
rı konusunda da birtakım kuşkularım var.
Grafikerler yetenekleri bakımından ressamlara yakın-
dırlar. Yaptıkları işi daha çok görsel açıdan değerlendi-
rirler. Oysa kitap tasarımcılığı mimarlığa benzeyen bir
sanat. Görsellik kadar kullanım da önemli.
örnekse bir kitabın boyutları seçilirken, nerde sakla-
nacağmı düşünmek gerekir. Kitaplığa sığmazsa nereye
konacak?
Bunun gibi, bir sürü önemsiz görünen sorun var. Sıra-
layalım:
Birinci hamur kâğıt iyi de, mat olması koşuluyla... Işığı
yansıtanparlakkâğıtokumayıgüçleştirir. -:
Sırtın kalın, sert bir tutkalla yapıştırılması kitabı sağ-
lamlaştırır, amasayfaları rahataçamazsmız. Okumako-
laylığı için sırt yumuşak olmalıdır, ya suyuna kesilmiş
ince karion kullanılmalı, ya da kalın karton kullanıiacak-
sa sırta gelen bölüm pirinç çizgiler basılarak ezılmelidir.
Bugüne kadar bu sırta pirinç çizgi basma işini Tür-
kiye'de, bıldiğim kadarıyla, yalnız Sander Yayınevi uy-
guladı, yıllar önce, İlyada'nın basımında..
Harf biçimi seçilirken, ister istemez, güzelliğinin yanı
sıra, okunabilirligine de önem verilecektir.
Yazılarm sayfalara yerleştirilmesine gelince, çeşitli
türlere göre değişik uygulamalar gerekir. Ayrıca yaza-
rın özel istekleri söz konusudur. Yazar sizden bir sayfa-
nın köşesine tek bir harf koymanızı isterse, "Hayır, koy-
mam, güzel görünmüyor" diyemezsiniz... öte yandan,
yazardan gelen bir istek yoksa, tasarım adına, yazım
kurallarını hiçesayarak.diyelim paragraf açma, araver-
me özelliklerini değiştiremezsiniz...
Bir roman sayfa üstlerine hiçbir şey yazmadan, yal-
nızca sayfa numaraları konarak yayımlanabilir. Ama bir
öykü ya da deneme kitabına, öykülerin, denemelerin ko-
layca bulunmasını sağlayan sayfa başlıklarını koymaz-
sanız, hele bunu üste iki çizgi çekip aralarına güzel bir
numara yerleştirmek süslülüğü adına yaparsanız, yan-
lış bir iç tasarım anlayışıyla kitabın kullanımını zorlaştır-
mış olursunuz.
Şiir kitapları derseniz, o apayrı bir konu...
Şiirlerin sayfalara yerleştirilişi yapıları açısından da
çok önemlidir. Az şiirle kitap çıkarabilme kaygısının ya-
yımcılarla şairleri yıllar yılı nasıl yanlış bir uygulamaya
yönelttiğini biliyoruz. Bir dörtlüğü sol sayfanın altında.
arkası sağ sayfada şiir yayımlama alışkanlığından kur-
tulmamız kolay olmadı. Şiir kitaplarında sayfalar bütü-
nüylp şiire bırakılmalı, çizgilerle, çekici tasarım oyunla-
rıylaokurun ilgisi dağıtılmalıd'r.
Kitap tasarımcılarının yaptıkları işin öncelikle bir ya-
zın işi olduğunu iyi anlamaları, öne çıkma özlemine ka-
pılmamaları gerekir.
'Holdun Taner KitabV
Kültür Smisi - Haldun Taner Kitabı Yapı Kredi
Yayınlan'ndançıktı. Çağdaş. Türk tiyatrosunun büyük
ismi Haldun Taner, edebiyanmızın da önemli
imzalanndan biri. Her biri öncü nitelikler taşıyan
oyunlannın yanında. tertemiz bir İstanbul Türkçesiyle.
incelikle. zeki ve gülerv üzJü üslubayla yazdığı öykü ve
denemelcrdeşimdidenölümsüzlüğeaday. Yapı Kredi
Yayınlan. bu ustayı fotoğraflar, tanıklar ve yazdıklanndan
örneklerle tanıtan bir kitapla, Haldun Taner'in kalıalığına
küçük birkatkıdabulunmavıamaçlıyor. Haldun Taner
Kitabı, Oktay Rifat veZühtü Müridoğlu kitaplanndan
sonra "Ustalar" dizisinin üçüncü kitabı.
İran Konsoloshığu'nda 'Sahnan
Rüşdü Kavikatür Sergisi'
İSTANBUL (UBA) - İran CumhuriyetTnin dini lideri
Ayetullah Humeyni tarafından, yazar Salman Rüşdü
hakkında verilen "ölüm fetvasf "nın 5. yıldönümünde, İran
Konsolosluğu'nda Rüşdü ile ilgili karikatür sergisi açıldı.
14 Şubat 1989 tarihine. Ayetullah Humeyni tarafından
verilen öldürme emrinin 5. yıldönümü nedeniyle.
Cağaloğlu'ndaki İran Konsolosluğu'nun dışduvannda
yer alan camekanlı duyuru panosuna, Rüşdü ile ilgili çeşitli
karikatürler asıldı. Konuyla ilgili kısa bir bilgi notunun da
'Dört Mevsim İçeV
MERSIN (AA)-Içel"in,doğa. güzellik ve kültürel.
zenginiiklerini tanıtmak amacıvla "Dört Mevsim İçel'
konulurenklifotoğrafyanşmasıdüzenlendi.
Yanşmaya katılmak isteyen fotoğraf sanatçılan.
eserlerini. 9 Aralık 1994 tarihine kadar Kültür
Müdürlüğü'ne teslim etmeleri gerekiyor. Yanşmada
dercccyegirenescrlcr. 1995'tcMersin'inkurtuluşgünü
olan 3 ocakta Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde
sergilenecek.