Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtivaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı:ÖzgenAcar •Genel Yayın • Görsel Yönetmen: Ali Acar #Dış Haberler: Er-
Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın gun Balcı • Ekonomı: Abdurrahraan Yıldınm •
Danışmanı: Orhan Erinç • Yazıışlen Müdürlen: Istihbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet
tbrahiın Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu).#Haber Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor- Abdüi-
Merkea Müdürü: İpek Çâüslar kadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı
Ankara Temsıldsi: Mustafa Balbaj • Haber Müdürü. Doğan Akm AtatürkBul-
\an No:125, Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 (7 Hat), Telex: 42344, Fax:
44195027 •İzmır Temsilcisi: Serdar Kızık, HZıva Blv 1352 S.2 3 Tel:4411220
Tele.x: 52359. Fax: 4419117 •Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu İnönü Cd. 119 S.
No 1 Kat. 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155. Fax: 3522570
Muessese Mudunı. Erol Erkut •Koordinatö
Ahmet Konıkan •Muhasebe- Bülent Yem
»Idare Hüseyin Gürer •lşletme:önderÇeU
•Bılgı-lşlem Nail tnal • Bılgısayar Sısten
Mürört Çiler • Reklam. Reha Işrtmaıı
Yatnıktaa ve Basan: Yenj Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş
TuncocagıCad 39 41 Cagaiogiu 34334 (sı PK 246İstanbulTel (0 :!2)5l2O5O5(2Ohat)Telex 22246, Fax (0 212)5138595
19ŞUBAT1994 İmsak: 5.22 Güneş: 6.47 Öğle: 12 25 İkindı. 15.20 Aksam. 17 49 Yaisj: 19.09
Çarşamba
toplantıları
•Haber Merkeri - Prof. Dr.
Tank Zafer Tunaya'nın
anısına düzenlenen
Çarşamba Toplanülan'nın
bu haftaki konusu
'Postmodernızm ve İslam.'
Sunuluşu. İÜ Siyasal BiJgiler
Fakültesi Araştırma
Görevlisi Emre Öktem
tarafından yapılacak olan
toplantıva konuşmacı olarak
L'ludağ Üniversitesi Kamu
Yönetimi Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Ali Yaşar Sanbay
katıiacak. Toplantı 23 Şubat
1994 Çarşamba günü
17.00-19.00 arasında Tank
Zafer Tunaya Kültür
Merkezi'nde yapılacak.
BirteşikSosyaltet
Afternatiî kupuldu
• tstanbul Haber Senis-
SeçimJerde hem sosyalistlerin
hem de tüm demokrasi
güçlerinin birlikteliği
dogrultusunda adım atmak
amacıyla "Birleşik Sosyalıst
AJternatif' kunlldu. Tektaş
Ağaoğlu, Saim Koç, Sait Üner
ve Masis Kürkçügil'den
oluşan birlik, kendisini
hümanist, sosyalist, feminist,
ilerici, cevreci. aydın,
demokrat ya da başka bir
sözcükJe tanımlayan ya da
tanınüamayan herkesi zihinsel
güçlerini. çabalanru.
enerjilerini.yurttaş
duyarhlıklannı, uzmanlık
veriierini birleştirmeyeçağırdı.
Avrapa Evf
• İZMİR(AA)-Avrupa daki
hükümetdışıgönüllü
kuruluşlann (NGO)
işbirliğiyle bugüne kadar 100
ayn merkezdeaçılan 'Avrupa
Evi'nin. Türkiye'de de
kurulacaeı bildirildi.
Türkiye'nin. Birieşmiş
Milletler'in tanıdığı ilk
NGO'su olan 'Arkadaş
Grubu'nun yetkılileri,
'Avrupa Evi'nin Türkiye'de.
nükleersantral yapımı
planlanan Akkuyu'da
açılacağını belirttiler. Arkadaş
Grubu yetkilileri. Avrupa Evi
konusunda şu bilgileri
verdiler: "Türkiye'de de
kurulacak Av rupa Evi'nin
haziran ayında hizmete
girmesi planlanıyor. Avrupa
Evi'nin hizmeteaçılacağı
günlerde. Silifke'de
uluslararası gençlik
konferansı düzenlenecek.
Çevreci küçükter
• İZMİR(AA)-Çevreve
banş adına düzenledikleri
kampanyalarla. küçük
yaşta adlannı duyuran ve
pek çok devlet başkanınm
desteğini kazanan İzmirli
lise öğrencileri Evrim Coşar
ile Ebru Küçükler. bundan
sonraki etkinlikler için el ele
verdiler. Çocuk yaşında
Trabzonsel
felakelzedelerine yardım
kampanyası açan, çevre
Jcorunması konusunda
Kohl,Thatcher,Bushve
Denktaşgibi devlet
adamlannın desteğini gören
Ebru ile yaşamakta olduğu
Tire'de kurulu birsanayi
işletmesinin Menderes
Nehn'neatıksu
boşahmasını engelleyen,
çevresel içerikli yazılanyla
halkın bilinçlendirilmesi
çalışmalannda bulunan
Evrim. yeni kampanyalar
için işbirliği yapacaklannı
soMedıler
Pastel Demipel
• ANKARA(AA)-
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, "Demokrasi ve
insan haklan, gençlerimiz
onu anlayacak yaşa
geldiğinde okullarda
okutulmalıdır" dedi.
Çankaya Köşkü'nde
Yükseliş Koleji öğrenci,
öğretmen ve yöneticilerini
kabul eden Cumhurbaşkanı,
çocuklann. ülkenin geleceği
olduğunu vurguladı. Bir
öğrencinin sorusu üzerine,
yaşadıklannı kitap halinde
yayımlayacağını belirten
Demirel, "Bu. benim size
borcum" diye konuştu.
Daha sonra bir öğrenci.
Cumhurbaşkanı'na, pastel
boyadan yaptığı bir resmini
(üstte)verdi.
Cumhurbaşkanı Demirel.
çocuklan Köşk'ten
armağanlar vererek ve
elJerini sıkarak uğurladı.
P
-6-
rofesör Reed. uzun konuş-
ması sırasında sabırsızlanan
ÇilJer'e, "Dinle beni" dedik-
ten sonra devam etti:
- Sana özel bir tavsivede
bulunmak istiyorum. Biliyor-
sun, ben 10 yıl önce kanserden kurtuldum. Bu
görevde büyiik bir stresle karşı karşıya ola-
caksuı. Stresi yenmek için kendine bu gibi du-
nımlarda 3 dakika ayır. Gözlerini kapatıp de-
rin derin 7 defa nefes al. Bu sırada sevdiğin bir
şeyi, örneğin bir bardak soğuk limonatayı,
eşinin yüzünü ya da oğlunu aklına getir. Bu
çok yararlı olur. Tansiyonun
düşer, stresiıı yok olur...
Bay Reed bunlan söyle-
dikten sonra Çiller'den
küçük bir ricada da bulun-
du:
- Tansu, benim Milü Eği-
tim Bakanltğı'nızda danı-
şmanlık görevim de vardı.
Şimdi sizin hükümet belki
beni bu görevden alrnak is-
teyebilir. Bana yardımcı olur musun?
Çiller, Milli Eğitim Bakanı Köksal Top-
tan'a hemen bir not göndererek 'hocasuun
sonınu'nu cözdü...
Çiller'e 'en sık' uğrayanlardan biri de
Amerikan Amold Porter kuruluşunun yö-
neticilerinden Paul Berger idi. Berger. Çil-
ler'e, Jak Kamhi'nin 'kartviziti' ile ulaşmıştı
ve Türkiye'nin ABD'de ticari ilişkileri konu-
sunda danışmanlığmı üstlenme teklifleri sı-
ralıyordu.
Tansu Çiller Eximbank'ın Ş-uppie' Genel
Müdürü Turgay özkan'ı makamına çağırdı:
- Turgay, benim senden birkaç ricam ola-
cak. Ben ekonomik paketi yurt gezileründe
anlatmak istivonım. Sen bana özel uçak kira-
layabilir misin? Bir de stz hangi damşmanlık
kuruluşu ile çalışıvorsanız, onu iptal edin, Ar-
nold Porter ile aıüaşma imzalayın, olınaz mı?
- Efendim biz VVhite and Case ile çalışı>o-
ruz, ama siz bu tarafı uygun görüyorsanız
onlara da birkaç iş veririz. Uçak sorun değil,
kiralanz.
Çiller'in Eximbank'a yolladığı Paul Ber-
ger ufak bir anlaşma imzalamayı başardı.
ama bu işten alabildiğı para 5 bin dolan geç-
medi. Bu para o sıralarda Halk Bankası'nın
devralmak üzere olduğu 'gizli' TÖBANK
dosyasını incelemesi ve önerilerde bulunma-
sı için verilmişti Berger'e...
Nişantaşı 2 mart sabahı yeni yeni uyanı-
yordu.. Şık mağazalar kepenklerini açmaya
başlamışlar, tezgâhtarlar "toz alma" işıni bı-
tirmek üzerey^diler. Caddede "ani" bir telaş
başgösterdi. Istanbullulann pek alışkın ol-
madığı resrru plakalı kocaman arabalar or-
talıgı kasıp kavuruyorlardı. Mağaza sahiple-
ri de meraklanıp dışanya uğradılar:
- Nedir bu telaş?
- Galiba Turgut Özal'la eşi ahşveriş edi-
yorlarmış.
- Yok canım, onlar biraz önce geçtıler... Şu
0907 plakalı araba başkasına ait. Aa. baksa-
nıza Tansu Çiller...
Tansu Çiller'in
Bilinmeyen
Siyaset i?omanı
Nursun Erel
i i î Bilge
TansuÇiller'le Rüşdü
Saracoğlu'nunyıldızıbaştan beri
banşmamıştı. Çiller'O,Özal sonrasını
hesaplıyor, benDemirel sonrasını'
diyordu...
AsılraMbimRüşdürarnameler çıktığı" savlan, ertesi günkü ga-
zetelerde 8 sütuna manşet olmuştu. Aynca.
kararnamede Cevheri'nin değil, Çiller'in
imzası bulunduğu da ortaya çıktı. Başba-
kan Süleyman Demirel ise buna sinirlendi:
- Öyle şey olmaz. Bakanlann haberi
olmadan kararname mi çıkarmış?
Çiller, mürekkep olaymda "ibrenin ters
dönmesi" üzerine ertesi gün bir basm top-
lantısı düzenlemeye karar verdi. HDT
Müsteşar Yardıması Şevket Özûgergin'in,
"mürekkep olayındaki karmaşanın suçunu
üzerine aLrnası" kararlaştınldı. Özügergın,
kendisine bıçilen rolü istemeye istemeye
üstlendi, üstelik kısa bir süre sonra da görev-
den alındı. Tansu Çiller, Haa'ne'nin bağlı
bulunduğu Devlet Bakanı olarak birçok
uluslararası kuruluşta Türkiye Guvernörlü-
ğu yapıyordu. İslam Kalkınma Bankası da
bunlardan biriydi. Bankanın Trablus'taki
yıllık olağan genel kuruluna gidilecekti. Bu,
Çiller için iyi bir fırsat olabilir, hatta eğer
Kaddafî ile görüşebilirse "manşetlere" çıkabi-
lirdı. Danışmanlan şöyle birfikirgeliştirdiler:
- Libya Başbakan Yardımcısı Callud, Kad-
dafi'den sözlü bir mesaj getirerek, Başbakan
Demirel'le görüştü. Siz de bir karşı mesajla
aynı olanağa yakalayabilirsiniz.
Çiller bu öneriyi çok tutmuştu, bir pazar
günü İstanbul'dan danışmanj Nursun Erel'i
telefonla aradı:
- O Libyalının Demirei'e mesajı neyle ilgi-
liydi?
- Lockerby olayı ile ilgiliydi. Dünyarun
başlattıgj ekonomik ambargodan yakıruyor,
Türkiye'nin Libya'nın yanında yer almasım
istiyordu.
Çiller "adeta Lockerby söz-
cüğünü ilk kez duyuyormıts-
çasına" danışmanına kod-
lattı. Danışman, dünya ile
Libya 'yı karşı karşıya getiren,
günlerce manşetlerden ve TV
haber bültenlerinden düşme-
yen olayı Devlet Bakanı'na
anımsattı:
- Lüleburgaz. Ordu, Cizre,
Kars, Edirne, Bursa. Yozgat... Lockerby.
Libya gezısının dığer bir önemli gündem
maddesini ise İslam Kalkınma Bankası top-
lanulannın "Kuran-ı Kerün okunarak" açıl-
ması oluşturdu. Çiller, toplantıya katılırsa
"basın/ örtmek" durumunda kalacaktı. Bu
kendisine anımsatılarak, "Açüıştan sonra da
girebilirsiniz" uyansında bulunuldu. Çiller:
- A, ne var bunda? Türk haikına çok iyi bir
mesaj olur bu. Bizim kadınlanmıan çoğu ba-
Bana olumlu not verirler.
Kaddafî'yle
gelen
sükse
Rüşdü Saracoğlu (solda) ekonomik kararlarda devre dışı bırakıimasından hoşnut değildi. Tansu Çiller, çalışmalannda
bürokratlardan çok kendi çevresindeki uzmanlardan yararlanıyordu.
Mürekkep
fonu
olayı
Devlet Bakanı Çiller. vitrininde görüp çok
beğendiği yünlü ceketi almak üzere tanınmış
butiğe girmişti. Ceketi prova etti, "vatkalan-
nın biraz yûkseltiünesi"ni isteyerek siparişini
verdi. Butiğin dışında kendisini bekleyen ba-
sın danışmanı Ali Bilge'ye:
- Yavrum, buradan sonra ne varprogram-
da? SABAH gazetesine mi gideceğiz?
- Evet, hatta epey de gecikmiş durumdayız
hocam...
Çiller, 007 plakalı Mercedes makam ara-
basına, Bilge ise "her tarafı dökülen, tuhaf
sesJer çıkaran" eski model Renaulfa atla-
yıp yola düştüler. İkitelli'ye vanldı.
SABAH'm haber toplantısı henüz bitmiş-
ti. Zafer Mutlu, Güngör Mengi \e önay Bil-
gin. konuklannı Mutlu'nun odasına aldılar.
Elindeki rengârenk stres yayı ile oynamak-
ta olan Zafer Mutlu.•
- Yahu Tansu, bu "mürekkep" işi nedir di-
ye sordu.
O günlerde Resmi Gazete'de yayımlanan
bir kararname ile matbaa mürelckebinin it-
halatına "fon" getirilmiş, bu da özellikle ba-
sınjn yoğun tepkisineyol açmıştı. "mürekke-
bin en büyük üreticisi durumundaki Yaşar
Holding'in korunduğu" iddiası gündemdey-
dı. Devlet Bakaru:
- Vallahi benim haberim olmadı...
- Peki nasıl oldu?
- ANAP'lı bürokratlann oyunu bu..
- O zaman görevden alsaydın.
Çiller, Zafer Mutlu'nun bu sözlerine
Cumhurbaşkanı Özal'dan yakınarak yanıt
verdi. "Benim gönderdiğim karamameler
orada takılıyor" diyordu. De\ let Bakanı. ay-
nı gün "öğleden sonra" ziyaret ettiği Hürri-
yet gazetesinde de aynı "mürekkep" konusu
açılınca benzer savunmalar yaptı:
- Benim haberim yok. Ben yurtdışınday-
ken kararnameyi vekilim olan Necmettin
Cevheri de imzalamış olabilir.
"Çiller'in haberi olmadan hükümetten ka-
Uluslararasıbiryayınıyok
-1-
Haber Merkezi - Tansu Çiller, Demirerin
DYP'ye gençlik. güzellik. çağdaşlık \e
kentlilik aşılama programı çerçevesinde se-
çim ve siyaset vitrinine çıkartılırken. vur-
gulanan önemli bir özelliği de profesör
olmasıydı. Hemen ekonomik sorunlan bi-
limsel olarak çözmek görevini üstlendi.
Basın toplantıları 'Bilginin >e bilimin güçlü
imajı' olan bılgısayar önündc ypılıyordu.
Bütün çözüm bılgisayann içındeydı. İktı-
dara gelince sihirli kutu açılacak ve... söz-
gelimi herkes ikı anahtar sahıbı olacaktı!
Ancak Türkiye ekonomisinın \eniden if-
las noktasına gelmesi ve geniş kitlelere'acı
hapları yutmaya hazır ol' çağnsının yapıl-
maya başlanması. ekonomi profesörü ola-
rak vitrineçıkan Başbakan'ın bilim kişiliği
üzerine kısa bir araştırma yapılmasını zo-
runlu kıldı.
Tansu Çiller nasıl bir bilim kadınıydı?
Bilim dünyası içindeki yeri neydi?
Kişinin bilimselliğini tartıp. bilimdeki
yenni. iyi mi kötü mü, orta karar bir bilim
adamı mı olduğunu saptamaya kalkışmak.
bir dizı öznel değerlendirmeyi de içereceği
için çok zor bir konu. Aynca iyi bir bilim
adamı. kötü bırpolitikacı veyönetici olabi-
leceğı gibi; kötü bir bilim adamı iyi ve başa-
nlı bir politikacı ve yönetici de olabilir.
Nesnel bir tablo
Bu nedenle biz burada Başbakan sayın
Tansu Çiller'in bilim kadınlığ ile politika-
alığı arasında doğrusal ve nedensel bağlar
kurmadan, salt akademik çalışmalan. bi-
lim havatı konusunda mümkünolduğunca
nesnel ve dedikodulardan uzak bir tablo
çizmeye çalışacağız.
Nesnel. yani objektif davranmanın ko-
şullan belli. Zaten Çiller'in akademik çev-
resivle yaptıâmız konuşmalarda da. izlen-
mesi gereken \ol ortaya çıkıyordu.
Kişinin bilımsei hayatının değerlendiril-
mesinde bütün dünyada kabul gören başlı-
ca kıstas. izlenen vol şudur: Bilimsel çalış-
malanna bakılır. Kendi konusunda hangi
çalışmalan yaptığı. bu çahşmalan kaç bi-
limsel makaleyle bilim kamuoyuna sundu-
ğu, bu makalelerin yankıiannın ne olduğu
araştınlır.
Her bilim dalında uzmanlaşmış bilim
dergileri vardır ve bu dergiler dünyada va-
pılan tüm bilimsel araştırmalann forumu
özelliğini taşırlar. Sayılan birkaç bini bu-
lan bu dergiler. hakemli çahşırlar. Yanı. bu
dergilerde vayımlatmak istediğjniz maka-
le. konusunda uzman ve tanınmış kişılere
göndenlir ve inceletilir. Hakemler araştır-
manın özgünlüğüne. o konuya yaptığı kat-
kıva. gctirdiğı veniliğe. ortaya attığı yeni fı-
kirl^rc bakarlar. Hakemlerden olumlu ra-
por alan bilimsel araştırma yaalan. bu der-
gilerde yayımlanır.
Bu açıdan. bir bilim adammın uiuslara-
rası nitelikli bu tür çalışmalan olması zo-
runludur. Batı ülkelerınde akademik kari-
yerde bu zorunluluk mutlaktır. Yayınınız,
araştırmanız yoksa. kariveryapmanız, ya-
ni akademik yükselmeniz de söz konusu
değildır.
Peki dünyada böyle de Türkiye'de farklı
mı?
Biraz farklı. Akademik yükseltmelerde
uluslararası standartlar koymava birkaç kez
Bilim
kadını
olarak
Çiller
kalkişıldıvsu da Türkiye'nin kendine ozgü
koşullan. bilimsel çalışma ve araştırma or-
tamının pek teşvık edilmemesı. Türkiye
üniversıtelerının bol sayıda akademik un-
vanlı hocalara ihtivacı olması nedenıyle.
uluslararası yayın yapma koşulu pek aran-
maz. Uluslararası bılım özelliklerine sade-
ceödül verilecekkişilerde bakılır! Türkive'-
de çeşıtli dergilerde. gazetelerde yayımla-
nan makaleleri. çeşitli kurumlann isteği
üzerine hazırlanan araştırma raporlannı
v b. kamcry ükseltme komisyonlanna sun-
mak yeterlıdir. Türkive"deki 'bilimsel çalış-
ma'yayımlavan dergiler çok dar birçevre-
de okur bulur. vayımlanan yazılar bırakın
uluslararası hakcm kıstasını, yerli hakem-
ler kıstasından bile doğnı dürüst geçmez.
Bu nedenle. oradaki yazılann bilime
katkılan da tartışma konusudur.
Şimdi akademik hayatın dışındaki bir-
çok okurumuzun. bu sıkıcı şeyleri niçin
yazayorsun. sadede gel, dedıklerini duyar
gıbıyiz.
Ama bilim hayat mekanızması nasıl
çalışıyor. Tansu Çiller'in bilimsel çalışma-
lannı nasıl değerlendirdik, bilmeniz gere-
kiyor.
Bugün ülkemızde bir bilimcının ulusla-
rarası alandakı vavınlannı anında öğren-
mek çok kolay. Çünkü bütün cıddi. ha-
kemli bilimsel dergilerde vayımlanan ma-
kaleler, yazany la. ülkesi) le. üniversitesiy-
le. hatta makaleye olan yankılanyla (yani
başka yazarlann söz konusu makaledeki
fikirleri. buluşlan. görüşlen bir referans ve
veri olarak kendi makalesınde kullan-
ması. kendi araştırmalannda bunlardan
yararlanması) birlikte bilgısayar disketle-
rine yükleniyor. Bu işin dünyadaki en iyi
uzmanı. bütün bilim çevrelerince (Türki-
ye'de de) kabul görmüş ISI. (Instıtute for
Scientifıc Information- Bilimsel Bılgi Ens-
titüsü) sasılıyor. ISI'nın hazırladığı diğer
konulann yani sıra, ekonomik bilimsel
yavınlann yer aldığı sosyal bilimler bılgi
endeksi (SSCI) bugün artık belli başlı üni-
versitelenmızde var.
Ekranda hep 0 çıkıvor
Buamaçla örneğin Boğazıçı Üniversite-
si kütüphanesine gidivorsunuz. Bilgısa-
yarda aradığınız bilim adamının bilimsel
yayınlannı ve vankılannı tanyorsunuz.
Siz taramasını bilmivorsanız. kütüphane
görevlisi size vardımcı oluvor.
Biz de övle yaptık. 1992 tarihine kadar-
ki endekslerde Profesör Doktor Tansu
Çiller'ın adını aradık. Ekranda hep 0 ra-
kamı çıknordu. Prof. Tansu Çiller'in ISI
kayıtlanna geçmış uluslararası bir vuvını
bulunmuyordu.
Prof. Dr.Tansu Çiller akademik haya-
tında uluslararası özellik taşıvan bilimsel
çahşma yapmamıştı. ama bir ekonomı
profesörü olarak 'bilimsel enerjisini' Tür-
kive'deki sanayı \e tıcaret kuruluşlanyla,
şirketlerle ilişkilerinı geliştırmekte ve onla-
ra raporlar hazırlamakta harcavarak Tür-
kiye'ye ve kendisine başka yararlı işler
yapmıştı.
Yarın: Türkiye'deki
araştırmaları...
Çiller'in Trablus gezjsi başanlı geçti. ancak
Devlet Bakanı'nın Kaddafı tarafından kabul
edilmesi o kadar kolay olmadı. Gezinin "son
günü"nde Çiller ve beraberindekiler Kadda-
fı'den umudu kesmiş, İstanbul'a dönmek üze-
re tam havaalanına doğru hareket etmişlerdi
ki, haber geldi:
- Kaddafı Türk bakanı kabul edecek.
Çiller "şiddetli migren ağnlarından yakm-
masuıa karşuı" sevinerek geri döndü.
Libya lideri Kaddafı. Tansu Çiller'i 'çadır'-
ında İcabul etti. "Baş başa görüşmenin 1 saate
yakın sürdüğü, Kaddafi'nin Çiller'e hayran ol-
duğu" haberlen bir sonraki günün gazetele-
nnde "manşet" olmuştu.
Çiller o günlerde "çocukluk arkadaşı" ola-
rak tanıttığı Serpil Gogen'i kadrosuna dahil
etmışti. Libya gezısini Gogen'le gerçekleştir-
di. Libya dosyasını Çiller'e sunmak isteyen
Hazine uzmanlan Dev let Bakanı ile görüşe-
mediler. "danışmanı Gogen"e bılgi verdiler.
Devlet Bakanı Çiller, bürokratlan ile düş-
tüğü anlaşmazlıklann faturasını ağır ödüyor-
du. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğ-
lu, Çiller'i "by-pass" ederek her zaman Baş-
bakan Demirel'le görüşür duruma gelmişti.
DPT ve Hazine müsteşarlan da Çiller'le gö-
rüşmüyorlardı. Çiller de bu üst bürokratlan
by-pass etme formülünü bulmuştu. Hazine"-
de Altınok yerine. daima müsteşar
yardımcılığına "tedviren" getirdiği Osman
Ünsal ile görüşüyor. DPT'de Kesici yerine
Müsteşar Yardımcısı Cengiz Aysun'u muha-
tap alıyordu.
Çalışma
üslubu
eteştirüiyor
Merkez Bankası Başkanı Saracoğlu ken-
disi açısından durumu şöyle anlatıyordu:
- Bana bırsebeple bozulmuş olabilir (Çiller)
ve iyi davranmıyor. ama Ercan (Kumcu) öğ-
rencisi. ona da iyi davranmıyor. Ama Merkez
Bankası diye bir kurum var. Bizim bulun-
madığımız toplantılardan sonuç beklenir mi?
Saracoğlu. Çiller'in çalışma üslubunu da
eleştiriyordu:
- Toplantılar saatlerce sürüyor ve bu süre
içinde bir bakan işi gücü bırakıp. bızzat ka-
nun maddesı yazmaya çalışıyor Halbuki bu
onun işi değil. Bunun kendi ışı olmadığını bıl-
miyor. Devlette çalışma adabından habersiz.
Böyle toplantılardan sonuç alınır mı?
öünler geçiyor. Çiller-Saracoğlu çelışkisi
tırmanıyordu. Birpazargünü İstanbul'da bu-
lunan Çiller. Ankara'yı. danışmanı Ali Bilge"-
vi aradı:
- Ali. sen bu Saracoğlu'nu vakından tanır-
mışsın.
- Evet, hatta nikâh şahidimdı.
- Bu adamla ne yapacağız? Bıze istediklen-
mizi vapma alanı bırakmıvor.
- Bence uzlaşmanız gerekir.
- L'zlaşma diyorsun ama. şunu çok iyi bili-
vorsun. Rüşdü ile hesaplanmız aynı. Rüşdü
benim politikadaen büvük rakibim. "OÖzal
sonrasını. ben Demirel sonrasını" hesaplıyo-
ruz.
Yarın: Danısıklı
istifa haberi
'Çığhkhkürtcıjkııvşıtlançalılı
OSLO (Reuter)- Liileham-
mer Olimpiyatlan'run açılış
günü olan geçen cumartesi sa-
bahı Oslo'daki Ulusal Galeri'-
den çalınan Edvard Munch'un
ünlü tablosu "Çığlık"ı Norveçli
kürtaj karşıtı eylemcilerin
çalmış olabileceği açıklandı.
Eski bir papaz ve Norveç'in li-
beral kürtaj yasalanmn ateşli
bir aleyhtan olan Boerre Knud-
sen, ulusal NRK televizyon ka-
nalında . kürtaj karşıtı "Sessiz
Çığlık" filminin gösterilmesi
halinde tablonun geri verilebi-
leceğini söyledi. Onceki gün
NRK Radyosu'na biraçıklama
yapan Knudsen "Eğer NRK
'Sessiz Çığlık'ı gösterirse
'Çığlık' geri verilebilir" dedi.
Ancak Knudsen tabloyu çalan-
• Kış OJimpiyatı'nın açılış günü çalınan Edvard
Munch'un ünlü tablosunun kürtaj karşıtı grupların
elinde olduğu ve 'Sessiz Çığlık' filminin TV'de
gösterilmesi halinde iade edileceği iddia ediliyor.
lann kürtaj karşıtı eylemciler
olup olmadığı sorusunu
yanıtsız bırakırken. filmin gös-
terilmesi halinde tablonun geri
verilmesini garanti etmediğini
de belinti. "Bu konuda çok açık
konuşamayız. Bir sinyal yol-
ladık ve bu sinyalin anlaşılmasını
istiyoruz, ama şifreli konuşmak
zorundayız" diyen Knudsen.
"Görüşlerinizi duvurmak için
tabloyu çalmayı düşünür müy-
dünüz" sorusuna. "E\et, kesin-
likle" diye cevap verdi. Aynı
gün. başka bir yerel radyo istas-
yonuna da bir kadının yumru-
ğu altında ezilirken çığlık atan
bir fetus resmi fakslandı. Arka
planda "Çığlık" tablosunun
kadın versiyonunun yer aldığı
resmin altında. "Hangisi daha
önemli? Bir çocuk mu, bir resim
mıT' ibaresi yer alıyordu.
Radyo programını dinledik-
lerinı belirten Norveç polisı.
herhangi bir yorum vapmadan
önce soruşturmayı derinleştire-
ceklerini açıkladı. Soruştur-
mayı yürüten Leif Lier "Knud-
sen ilginc açıklamaJar yaptı. An-
cak sorulan soruların hiçbirine
açık bir ce*ap vermedi" dedi.
Knudsen ve başka bir eski ra-
hıp olan Ludvig Nassa ellerinde
fetus büyüklüğünde ve ketçap-
la kaplanmış ovuncak bebek-
lerle Norveç'ı baştan aşağı do-
laşmış ve kürtaj karşıtı bir kam-
panya yürütmüşlerdi. Ancak
bu kampanya yüzünden men-
subu olduklan Lutheriyen Kili-
sesi'ne karşı sorumluluklannı
jerine getirmedikleri için kilise-
dekı görevlerinden atılmışlardı.
Nassa ve Knudsen bu kampan-
valannda Munch'un "Çığlık"
tablosunu da kullanmış ve bu-
nun kürtaj olmuş bir kadının
umutsuz çığlığı olduğunu be-
lirtmişlerdi. Norveç yasalanna
göre talep eden her kadın, ha-
mileüğinin 12. haftasına kadar
kürtaj olabiliyor.
REFAH ! -