23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Imtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı:ÖzgenAcar •Genel Yayın • Görsel Yönetmen: Ali Acar #Dış Haberler: Er- Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın gun Balcı • Ekonomı: Abdurrahraan Yıldınm • Danışmanı: Orhan Erinç • Yazıışlen Müdürlen: Istihbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet tbrahiın Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu).#Haber Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor- Abdüi- Merkea Müdürü: İpek Çâüslar kadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı Ankara Temsıldsi: Mustafa Balbaj • Haber Müdürü. Doğan Akm AtatürkBul- \an No:125, Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 (7 Hat), Telex: 42344, Fax: 44195027 •İzmır Temsilcisi: Serdar Kızık, HZıva Blv 1352 S.2 3 Tel:4411220 Tele.x: 52359. Fax: 4419117 •Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu İnönü Cd. 119 S. No 1 Kat. 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155. Fax: 3522570 Muessese Mudunı. Erol Erkut •Koordinatö Ahmet Konıkan •Muhasebe- Bülent Yem »Idare Hüseyin Gürer •lşletme:önderÇeU •Bılgı-lşlem Nail tnal • Bılgısayar Sısten Mürört Çiler • Reklam. Reha Işrtmaıı Yatnıktaa ve Basan: Yenj Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş TuncocagıCad 39 41 Cagaiogiu 34334 (sı PK 246İstanbulTel (0 :!2)5l2O5O5(2Ohat)Telex 22246, Fax (0 212)5138595 19ŞUBAT1994 İmsak: 5.22 Güneş: 6.47 Öğle: 12 25 İkindı. 15.20 Aksam. 17 49 Yaisj: 19.09 Çarşamba toplantıları •Haber Merkeri - Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya'nın anısına düzenlenen Çarşamba Toplanülan'nın bu haftaki konusu 'Postmodernızm ve İslam.' Sunuluşu. İÜ Siyasal BiJgiler Fakültesi Araştırma Görevlisi Emre Öktem tarafından yapılacak olan toplantıva konuşmacı olarak L'ludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Yaşar Sanbay katıiacak. Toplantı 23 Şubat 1994 Çarşamba günü 17.00-19.00 arasında Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde yapılacak. BirteşikSosyaltet Afternatiî kupuldu • tstanbul Haber Senis- SeçimJerde hem sosyalistlerin hem de tüm demokrasi güçlerinin birlikteliği dogrultusunda adım atmak amacıyla "Birleşik Sosyalıst AJternatif' kunlldu. Tektaş Ağaoğlu, Saim Koç, Sait Üner ve Masis Kürkçügil'den oluşan birlik, kendisini hümanist, sosyalist, feminist, ilerici, cevreci. aydın, demokrat ya da başka bir sözcükJe tanımlayan ya da tanınüamayan herkesi zihinsel güçlerini. çabalanru. enerjilerini.yurttaş duyarhlıklannı, uzmanlık veriierini birleştirmeyeçağırdı. Avrapa Evf • İZMİR(AA)-Avrupa daki hükümetdışıgönüllü kuruluşlann (NGO) işbirliğiyle bugüne kadar 100 ayn merkezdeaçılan 'Avrupa Evi'nin. Türkiye'de de kurulacaeı bildirildi. Türkiye'nin. Birieşmiş Milletler'in tanıdığı ilk NGO'su olan 'Arkadaş Grubu'nun yetkılileri, 'Avrupa Evi'nin Türkiye'de. nükleersantral yapımı planlanan Akkuyu'da açılacağını belirttiler. Arkadaş Grubu yetkilileri. Avrupa Evi konusunda şu bilgileri verdiler: "Türkiye'de de kurulacak Av rupa Evi'nin haziran ayında hizmete girmesi planlanıyor. Avrupa Evi'nin hizmeteaçılacağı günlerde. Silifke'de uluslararası gençlik konferansı düzenlenecek. Çevreci küçükter • İZMİR(AA)-Çevreve banş adına düzenledikleri kampanyalarla. küçük yaşta adlannı duyuran ve pek çok devlet başkanınm desteğini kazanan İzmirli lise öğrencileri Evrim Coşar ile Ebru Küçükler. bundan sonraki etkinlikler için el ele verdiler. Çocuk yaşında Trabzonsel felakelzedelerine yardım kampanyası açan, çevre Jcorunması konusunda Kohl,Thatcher,Bushve Denktaşgibi devlet adamlannın desteğini gören Ebru ile yaşamakta olduğu Tire'de kurulu birsanayi işletmesinin Menderes Nehn'neatıksu boşahmasını engelleyen, çevresel içerikli yazılanyla halkın bilinçlendirilmesi çalışmalannda bulunan Evrim. yeni kampanyalar için işbirliği yapacaklannı soMedıler Pastel Demipel • ANKARA(AA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Demokrasi ve insan haklan, gençlerimiz onu anlayacak yaşa geldiğinde okullarda okutulmalıdır" dedi. Çankaya Köşkü'nde Yükseliş Koleji öğrenci, öğretmen ve yöneticilerini kabul eden Cumhurbaşkanı, çocuklann. ülkenin geleceği olduğunu vurguladı. Bir öğrencinin sorusu üzerine, yaşadıklannı kitap halinde yayımlayacağını belirten Demirel, "Bu. benim size borcum" diye konuştu. Daha sonra bir öğrenci. Cumhurbaşkanı'na, pastel boyadan yaptığı bir resmini (üstte)verdi. Cumhurbaşkanı Demirel. çocuklan Köşk'ten armağanlar vererek ve elJerini sıkarak uğurladı. P -6- rofesör Reed. uzun konuş- ması sırasında sabırsızlanan ÇilJer'e, "Dinle beni" dedik- ten sonra devam etti: - Sana özel bir tavsivede bulunmak istiyorum. Biliyor- sun, ben 10 yıl önce kanserden kurtuldum. Bu görevde büyiik bir stresle karşı karşıya ola- caksuı. Stresi yenmek için kendine bu gibi du- nımlarda 3 dakika ayır. Gözlerini kapatıp de- rin derin 7 defa nefes al. Bu sırada sevdiğin bir şeyi, örneğin bir bardak soğuk limonatayı, eşinin yüzünü ya da oğlunu aklına getir. Bu çok yararlı olur. Tansiyonun düşer, stresiıı yok olur... Bay Reed bunlan söyle- dikten sonra Çiller'den küçük bir ricada da bulun- du: - Tansu, benim Milü Eği- tim Bakanltğı'nızda danı- şmanlık görevim de vardı. Şimdi sizin hükümet belki beni bu görevden alrnak is- teyebilir. Bana yardımcı olur musun? Çiller, Milli Eğitim Bakanı Köksal Top- tan'a hemen bir not göndererek 'hocasuun sonınu'nu cözdü... Çiller'e 'en sık' uğrayanlardan biri de Amerikan Amold Porter kuruluşunun yö- neticilerinden Paul Berger idi. Berger. Çil- ler'e, Jak Kamhi'nin 'kartviziti' ile ulaşmıştı ve Türkiye'nin ABD'de ticari ilişkileri konu- sunda danışmanlığmı üstlenme teklifleri sı- ralıyordu. Tansu Çiller Eximbank'ın Ş-uppie' Genel Müdürü Turgay özkan'ı makamına çağırdı: - Turgay, benim senden birkaç ricam ola- cak. Ben ekonomik paketi yurt gezileründe anlatmak istivonım. Sen bana özel uçak kira- layabilir misin? Bir de stz hangi damşmanlık kuruluşu ile çalışıvorsanız, onu iptal edin, Ar- nold Porter ile aıüaşma imzalayın, olınaz mı? - Efendim biz VVhite and Case ile çalışı>o- ruz, ama siz bu tarafı uygun görüyorsanız onlara da birkaç iş veririz. Uçak sorun değil, kiralanz. Çiller'in Eximbank'a yolladığı Paul Ber- ger ufak bir anlaşma imzalamayı başardı. ama bu işten alabildiğı para 5 bin dolan geç- medi. Bu para o sıralarda Halk Bankası'nın devralmak üzere olduğu 'gizli' TÖBANK dosyasını incelemesi ve önerilerde bulunma- sı için verilmişti Berger'e... Nişantaşı 2 mart sabahı yeni yeni uyanı- yordu.. Şık mağazalar kepenklerini açmaya başlamışlar, tezgâhtarlar "toz alma" işıni bı- tirmek üzerey^diler. Caddede "ani" bir telaş başgösterdi. Istanbullulann pek alışkın ol- madığı resrru plakalı kocaman arabalar or- talıgı kasıp kavuruyorlardı. Mağaza sahiple- ri de meraklanıp dışanya uğradılar: - Nedir bu telaş? - Galiba Turgut Özal'la eşi ahşveriş edi- yorlarmış. - Yok canım, onlar biraz önce geçtıler... Şu 0907 plakalı araba başkasına ait. Aa. baksa- nıza Tansu Çiller... Tansu Çiller'in Bilinmeyen Siyaset i?omanı Nursun Erel i i î Bilge TansuÇiller'le Rüşdü Saracoğlu'nunyıldızıbaştan beri banşmamıştı. Çiller'O,Özal sonrasını hesaplıyor, benDemirel sonrasını' diyordu... AsılraMbimRüşdürarnameler çıktığı" savlan, ertesi günkü ga- zetelerde 8 sütuna manşet olmuştu. Aynca. kararnamede Cevheri'nin değil, Çiller'in imzası bulunduğu da ortaya çıktı. Başba- kan Süleyman Demirel ise buna sinirlendi: - Öyle şey olmaz. Bakanlann haberi olmadan kararname mi çıkarmış? Çiller, mürekkep olaymda "ibrenin ters dönmesi" üzerine ertesi gün bir basm top- lantısı düzenlemeye karar verdi. HDT Müsteşar Yardıması Şevket Özûgergin'in, "mürekkep olayındaki karmaşanın suçunu üzerine aLrnası" kararlaştınldı. Özügergın, kendisine bıçilen rolü istemeye istemeye üstlendi, üstelik kısa bir süre sonra da görev- den alındı. Tansu Çiller, Haa'ne'nin bağlı bulunduğu Devlet Bakanı olarak birçok uluslararası kuruluşta Türkiye Guvernörlü- ğu yapıyordu. İslam Kalkınma Bankası da bunlardan biriydi. Bankanın Trablus'taki yıllık olağan genel kuruluna gidilecekti. Bu, Çiller için iyi bir fırsat olabilir, hatta eğer Kaddafî ile görüşebilirse "manşetlere" çıkabi- lirdı. Danışmanlan şöyle birfikirgeliştirdiler: - Libya Başbakan Yardımcısı Callud, Kad- dafi'den sözlü bir mesaj getirerek, Başbakan Demirel'le görüştü. Siz de bir karşı mesajla aynı olanağa yakalayabilirsiniz. Çiller bu öneriyi çok tutmuştu, bir pazar günü İstanbul'dan danışmanj Nursun Erel'i telefonla aradı: - O Libyalının Demirei'e mesajı neyle ilgi- liydi? - Lockerby olayı ile ilgiliydi. Dünyarun başlattıgj ekonomik ambargodan yakıruyor, Türkiye'nin Libya'nın yanında yer almasım istiyordu. Çiller "adeta Lockerby söz- cüğünü ilk kez duyuyormıts- çasına" danışmanına kod- lattı. Danışman, dünya ile Libya 'yı karşı karşıya getiren, günlerce manşetlerden ve TV haber bültenlerinden düşme- yen olayı Devlet Bakanı'na anımsattı: - Lüleburgaz. Ordu, Cizre, Kars, Edirne, Bursa. Yozgat... Lockerby. Libya gezısının dığer bir önemli gündem maddesini ise İslam Kalkınma Bankası top- lanulannın "Kuran-ı Kerün okunarak" açıl- ması oluşturdu. Çiller, toplantıya katılırsa "basın/ örtmek" durumunda kalacaktı. Bu kendisine anımsatılarak, "Açüıştan sonra da girebilirsiniz" uyansında bulunuldu. Çiller: - A, ne var bunda? Türk haikına çok iyi bir mesaj olur bu. Bizim kadınlanmıan çoğu ba- Bana olumlu not verirler. Kaddafî'yle gelen sükse Rüşdü Saracoğlu (solda) ekonomik kararlarda devre dışı bırakıimasından hoşnut değildi. Tansu Çiller, çalışmalannda bürokratlardan çok kendi çevresindeki uzmanlardan yararlanıyordu. Mürekkep fonu olayı Devlet Bakanı Çiller. vitrininde görüp çok beğendiği yünlü ceketi almak üzere tanınmış butiğe girmişti. Ceketi prova etti, "vatkalan- nın biraz yûkseltiünesi"ni isteyerek siparişini verdi. Butiğin dışında kendisini bekleyen ba- sın danışmanı Ali Bilge'ye: - Yavrum, buradan sonra ne varprogram- da? SABAH gazetesine mi gideceğiz? - Evet, hatta epey de gecikmiş durumdayız hocam... Çiller, 007 plakalı Mercedes makam ara- basına, Bilge ise "her tarafı dökülen, tuhaf sesJer çıkaran" eski model Renaulfa atla- yıp yola düştüler. İkitelli'ye vanldı. SABAH'm haber toplantısı henüz bitmiş- ti. Zafer Mutlu, Güngör Mengi \e önay Bil- gin. konuklannı Mutlu'nun odasına aldılar. Elindeki rengârenk stres yayı ile oynamak- ta olan Zafer Mutlu.• - Yahu Tansu, bu "mürekkep" işi nedir di- ye sordu. O günlerde Resmi Gazete'de yayımlanan bir kararname ile matbaa mürelckebinin it- halatına "fon" getirilmiş, bu da özellikle ba- sınjn yoğun tepkisineyol açmıştı. "mürekke- bin en büyük üreticisi durumundaki Yaşar Holding'in korunduğu" iddiası gündemdey- dı. Devlet Bakaru: - Vallahi benim haberim olmadı... - Peki nasıl oldu? - ANAP'lı bürokratlann oyunu bu.. - O zaman görevden alsaydın. Çiller, Zafer Mutlu'nun bu sözlerine Cumhurbaşkanı Özal'dan yakınarak yanıt verdi. "Benim gönderdiğim karamameler orada takılıyor" diyordu. De\ let Bakanı. ay- nı gün "öğleden sonra" ziyaret ettiği Hürri- yet gazetesinde de aynı "mürekkep" konusu açılınca benzer savunmalar yaptı: - Benim haberim yok. Ben yurtdışınday- ken kararnameyi vekilim olan Necmettin Cevheri de imzalamış olabilir. "Çiller'in haberi olmadan hükümetten ka- Uluslararasıbiryayınıyok -1- Haber Merkezi - Tansu Çiller, Demirerin DYP'ye gençlik. güzellik. çağdaşlık \e kentlilik aşılama programı çerçevesinde se- çim ve siyaset vitrinine çıkartılırken. vur- gulanan önemli bir özelliği de profesör olmasıydı. Hemen ekonomik sorunlan bi- limsel olarak çözmek görevini üstlendi. Basın toplantıları 'Bilginin >e bilimin güçlü imajı' olan bılgısayar önündc ypılıyordu. Bütün çözüm bılgisayann içındeydı. İktı- dara gelince sihirli kutu açılacak ve... söz- gelimi herkes ikı anahtar sahıbı olacaktı! Ancak Türkiye ekonomisinın \eniden if- las noktasına gelmesi ve geniş kitlelere'acı hapları yutmaya hazır ol' çağnsının yapıl- maya başlanması. ekonomi profesörü ola- rak vitrineçıkan Başbakan'ın bilim kişiliği üzerine kısa bir araştırma yapılmasını zo- runlu kıldı. Tansu Çiller nasıl bir bilim kadınıydı? Bilim dünyası içindeki yeri neydi? Kişinin bilimselliğini tartıp. bilimdeki yenni. iyi mi kötü mü, orta karar bir bilim adamı mı olduğunu saptamaya kalkışmak. bir dizı öznel değerlendirmeyi de içereceği için çok zor bir konu. Aynca iyi bir bilim adamı. kötü bırpolitikacı veyönetici olabi- leceğı gibi; kötü bir bilim adamı iyi ve başa- nlı bir politikacı ve yönetici de olabilir. Nesnel bir tablo Bu nedenle biz burada Başbakan sayın Tansu Çiller'in bilim kadınlığ ile politika- alığı arasında doğrusal ve nedensel bağlar kurmadan, salt akademik çalışmalan. bi- lim havatı konusunda mümkünolduğunca nesnel ve dedikodulardan uzak bir tablo çizmeye çalışacağız. Nesnel. yani objektif davranmanın ko- şullan belli. Zaten Çiller'in akademik çev- resivle yaptıâmız konuşmalarda da. izlen- mesi gereken \ol ortaya çıkıyordu. Kişinin bilımsei hayatının değerlendiril- mesinde bütün dünyada kabul gören başlı- ca kıstas. izlenen vol şudur: Bilimsel çalış- malanna bakılır. Kendi konusunda hangi çalışmalan yaptığı. bu çahşmalan kaç bi- limsel makaleyle bilim kamuoyuna sundu- ğu, bu makalelerin yankıiannın ne olduğu araştınlır. Her bilim dalında uzmanlaşmış bilim dergileri vardır ve bu dergiler dünyada va- pılan tüm bilimsel araştırmalann forumu özelliğini taşırlar. Sayılan birkaç bini bu- lan bu dergiler. hakemli çahşırlar. Yanı. bu dergilerde vayımlatmak istediğjniz maka- le. konusunda uzman ve tanınmış kişılere göndenlir ve inceletilir. Hakemler araştır- manın özgünlüğüne. o konuya yaptığı kat- kıva. gctirdiğı veniliğe. ortaya attığı yeni fı- kirl^rc bakarlar. Hakemlerden olumlu ra- por alan bilimsel araştırma yaalan. bu der- gilerde yayımlanır. Bu açıdan. bir bilim adammın uiuslara- rası nitelikli bu tür çalışmalan olması zo- runludur. Batı ülkelerınde akademik kari- yerde bu zorunluluk mutlaktır. Yayınınız, araştırmanız yoksa. kariveryapmanız, ya- ni akademik yükselmeniz de söz konusu değildır. Peki dünyada böyle de Türkiye'de farklı mı? Biraz farklı. Akademik yükseltmelerde uluslararası standartlar koymava birkaç kez Bilim kadını olarak Çiller kalkişıldıvsu da Türkiye'nin kendine ozgü koşullan. bilimsel çalışma ve araştırma or- tamının pek teşvık edilmemesı. Türkiye üniversıtelerının bol sayıda akademik un- vanlı hocalara ihtivacı olması nedenıyle. uluslararası yayın yapma koşulu pek aran- maz. Uluslararası bılım özelliklerine sade- ceödül verilecekkişilerde bakılır! Türkive'- de çeşıtli dergilerde. gazetelerde yayımla- nan makaleleri. çeşitli kurumlann isteği üzerine hazırlanan araştırma raporlannı v b. kamcry ükseltme komisyonlanna sun- mak yeterlıdir. Türkive"deki 'bilimsel çalış- ma'yayımlavan dergiler çok dar birçevre- de okur bulur. vayımlanan yazılar bırakın uluslararası hakcm kıstasını, yerli hakem- ler kıstasından bile doğnı dürüst geçmez. Bu nedenle. oradaki yazılann bilime katkılan da tartışma konusudur. Şimdi akademik hayatın dışındaki bir- çok okurumuzun. bu sıkıcı şeyleri niçin yazayorsun. sadede gel, dedıklerini duyar gıbıyiz. Ama bilim hayat mekanızması nasıl çalışıyor. Tansu Çiller'in bilimsel çalışma- lannı nasıl değerlendirdik, bilmeniz gere- kiyor. Bugün ülkemızde bir bilimcının ulusla- rarası alandakı vavınlannı anında öğren- mek çok kolay. Çünkü bütün cıddi. ha- kemli bilimsel dergilerde vayımlanan ma- kaleler, yazany la. ülkesi) le. üniversitesiy- le. hatta makaleye olan yankılanyla (yani başka yazarlann söz konusu makaledeki fikirleri. buluşlan. görüşlen bir referans ve veri olarak kendi makalesınde kullan- ması. kendi araştırmalannda bunlardan yararlanması) birlikte bilgısayar disketle- rine yükleniyor. Bu işin dünyadaki en iyi uzmanı. bütün bilim çevrelerince (Türki- ye'de de) kabul görmüş ISI. (Instıtute for Scientifıc Information- Bilimsel Bılgi Ens- titüsü) sasılıyor. ISI'nın hazırladığı diğer konulann yani sıra, ekonomik bilimsel yavınlann yer aldığı sosyal bilimler bılgi endeksi (SSCI) bugün artık belli başlı üni- versitelenmızde var. Ekranda hep 0 çıkıvor Buamaçla örneğin Boğazıçı Üniversite- si kütüphanesine gidivorsunuz. Bilgısa- yarda aradığınız bilim adamının bilimsel yayınlannı ve vankılannı tanyorsunuz. Siz taramasını bilmivorsanız. kütüphane görevlisi size vardımcı oluvor. Biz de övle yaptık. 1992 tarihine kadar- ki endekslerde Profesör Doktor Tansu Çiller'ın adını aradık. Ekranda hep 0 ra- kamı çıknordu. Prof. Tansu Çiller'in ISI kayıtlanna geçmış uluslararası bir vuvını bulunmuyordu. Prof. Dr.Tansu Çiller akademik haya- tında uluslararası özellik taşıvan bilimsel çahşma yapmamıştı. ama bir ekonomı profesörü olarak 'bilimsel enerjisini' Tür- kive'deki sanayı \e tıcaret kuruluşlanyla, şirketlerle ilişkilerinı geliştırmekte ve onla- ra raporlar hazırlamakta harcavarak Tür- kiye'ye ve kendisine başka yararlı işler yapmıştı. Yarın: Türkiye'deki araştırmaları... Çiller'in Trablus gezjsi başanlı geçti. ancak Devlet Bakanı'nın Kaddafı tarafından kabul edilmesi o kadar kolay olmadı. Gezinin "son günü"nde Çiller ve beraberindekiler Kadda- fı'den umudu kesmiş, İstanbul'a dönmek üze- re tam havaalanına doğru hareket etmişlerdi ki, haber geldi: - Kaddafı Türk bakanı kabul edecek. Çiller "şiddetli migren ağnlarından yakm- masuıa karşuı" sevinerek geri döndü. Libya lideri Kaddafı. Tansu Çiller'i 'çadır'- ında İcabul etti. "Baş başa görüşmenin 1 saate yakın sürdüğü, Kaddafi'nin Çiller'e hayran ol- duğu" haberlen bir sonraki günün gazetele- nnde "manşet" olmuştu. Çiller o günlerde "çocukluk arkadaşı" ola- rak tanıttığı Serpil Gogen'i kadrosuna dahil etmışti. Libya gezısini Gogen'le gerçekleştir- di. Libya dosyasını Çiller'e sunmak isteyen Hazine uzmanlan Dev let Bakanı ile görüşe- mediler. "danışmanı Gogen"e bılgi verdiler. Devlet Bakanı Çiller, bürokratlan ile düş- tüğü anlaşmazlıklann faturasını ağır ödüyor- du. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğ- lu, Çiller'i "by-pass" ederek her zaman Baş- bakan Demirel'le görüşür duruma gelmişti. DPT ve Hazine müsteşarlan da Çiller'le gö- rüşmüyorlardı. Çiller de bu üst bürokratlan by-pass etme formülünü bulmuştu. Hazine"- de Altınok yerine. daima müsteşar yardımcılığına "tedviren" getirdiği Osman Ünsal ile görüşüyor. DPT'de Kesici yerine Müsteşar Yardımcısı Cengiz Aysun'u muha- tap alıyordu. Çalışma üslubu eteştirüiyor Merkez Bankası Başkanı Saracoğlu ken- disi açısından durumu şöyle anlatıyordu: - Bana bırsebeple bozulmuş olabilir (Çiller) ve iyi davranmıyor. ama Ercan (Kumcu) öğ- rencisi. ona da iyi davranmıyor. Ama Merkez Bankası diye bir kurum var. Bizim bulun- madığımız toplantılardan sonuç beklenir mi? Saracoğlu. Çiller'in çalışma üslubunu da eleştiriyordu: - Toplantılar saatlerce sürüyor ve bu süre içinde bir bakan işi gücü bırakıp. bızzat ka- nun maddesı yazmaya çalışıyor Halbuki bu onun işi değil. Bunun kendi ışı olmadığını bıl- miyor. Devlette çalışma adabından habersiz. Böyle toplantılardan sonuç alınır mı? öünler geçiyor. Çiller-Saracoğlu çelışkisi tırmanıyordu. Birpazargünü İstanbul'da bu- lunan Çiller. Ankara'yı. danışmanı Ali Bilge"- vi aradı: - Ali. sen bu Saracoğlu'nu vakından tanır- mışsın. - Evet, hatta nikâh şahidimdı. - Bu adamla ne yapacağız? Bıze istediklen- mizi vapma alanı bırakmıvor. - Bence uzlaşmanız gerekir. - L'zlaşma diyorsun ama. şunu çok iyi bili- vorsun. Rüşdü ile hesaplanmız aynı. Rüşdü benim politikadaen büvük rakibim. "OÖzal sonrasını. ben Demirel sonrasını" hesaplıyo- ruz. Yarın: Danısıklı istifa haberi 'Çığhkhkürtcıjkııvşıtlançalılı OSLO (Reuter)- Liileham- mer Olimpiyatlan'run açılış günü olan geçen cumartesi sa- bahı Oslo'daki Ulusal Galeri'- den çalınan Edvard Munch'un ünlü tablosu "Çığlık"ı Norveçli kürtaj karşıtı eylemcilerin çalmış olabileceği açıklandı. Eski bir papaz ve Norveç'in li- beral kürtaj yasalanmn ateşli bir aleyhtan olan Boerre Knud- sen, ulusal NRK televizyon ka- nalında . kürtaj karşıtı "Sessiz Çığlık" filminin gösterilmesi halinde tablonun geri verilebi- leceğini söyledi. Onceki gün NRK Radyosu'na biraçıklama yapan Knudsen "Eğer NRK 'Sessiz Çığlık'ı gösterirse 'Çığlık' geri verilebilir" dedi. Ancak Knudsen tabloyu çalan- • Kış OJimpiyatı'nın açılış günü çalınan Edvard Munch'un ünlü tablosunun kürtaj karşıtı grupların elinde olduğu ve 'Sessiz Çığlık' filminin TV'de gösterilmesi halinde iade edileceği iddia ediliyor. lann kürtaj karşıtı eylemciler olup olmadığı sorusunu yanıtsız bırakırken. filmin gös- terilmesi halinde tablonun geri verilmesini garanti etmediğini de belinti. "Bu konuda çok açık konuşamayız. Bir sinyal yol- ladık ve bu sinyalin anlaşılmasını istiyoruz, ama şifreli konuşmak zorundayız" diyen Knudsen. "Görüşlerinizi duvurmak için tabloyu çalmayı düşünür müy- dünüz" sorusuna. "E\et, kesin- likle" diye cevap verdi. Aynı gün. başka bir yerel radyo istas- yonuna da bir kadının yumru- ğu altında ezilirken çığlık atan bir fetus resmi fakslandı. Arka planda "Çığlık" tablosunun kadın versiyonunun yer aldığı resmin altında. "Hangisi daha önemli? Bir çocuk mu, bir resim mıT' ibaresi yer alıyordu. Radyo programını dinledik- lerinı belirten Norveç polisı. herhangi bir yorum vapmadan önce soruşturmayı derinleştire- ceklerini açıkladı. Soruştur- mayı yürüten Leif Lier "Knud- sen ilginc açıklamaJar yaptı. An- cak sorulan soruların hiçbirine açık bir ce*ap vermedi" dedi. Knudsen ve başka bir eski ra- hıp olan Ludvig Nassa ellerinde fetus büyüklüğünde ve ketçap- la kaplanmış ovuncak bebek- lerle Norveç'ı baştan aşağı do- laşmış ve kürtaj karşıtı bir kam- panya yürütmüşlerdi. Ancak bu kampanya yüzünden men- subu olduklan Lutheriyen Kili- sesi'ne karşı sorumluluklannı jerine getirmedikleri için kilise- dekı görevlerinden atılmışlardı. Nassa ve Knudsen bu kampan- valannda Munch'un "Çığlık" tablosunu da kullanmış ve bu- nun kürtaj olmuş bir kadının umutsuz çığlığı olduğunu be- lirtmişlerdi. Norveç yasalanna göre talep eden her kadın, ha- mileüğinin 12. haftasına kadar kürtaj olabiliyor. REFAH ! -
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle