Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ARALIK 1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Çehov 4
Moskova GecelerfrıdeAYŞEGÜI- YÜKSEL
Ankara Devlet Tiyatrosu, yenı
dönemi dünya ve Rus tiyatrosu-
nun dev yazan Anton Çehov'un
ölümünün 90. yılını anan bir
oyunla açtı. Amerikalı yazar Ka-
ren Sunde'nin "Moskova Gecele-
rir
adlı yapıtı, bir "tiyatno oyu-
nu" olması nedeniyle toplumsal
çirkinliklere karşı "sanata evet"
kampanyasını başlatan Devlet Ti-
yatrolan 'nın bu eylemi bağlamın-
da da anlamlı bir çalışma.
Modern-gerçekçi tiyatronun
Ibsen ve Strindberg'Ie birlikte bü-
yûk öncüsü olan Çehov, hem Rus
toplumunun büyük bir devinimin
(sosyalist devrimin) eşiğinde ol-
dugu hem de insanlığın yeni bir
yûzyilın (eskitip tükettiğimız
yüzyılımızın)dönemecinde, geç-
mişyüzyılın (19. yüzyılın)değer-
leriyle hesaplaştığı sancılıbırdö-
nemdeyaşadı. 1860'ta doğdu; ai-
lesinin içinde bulunduğu yoksul
koşullan aşarak doktoriuk mes-
leğıni edindi. Doktordu ve has-
taydı. Kırk dört yıllık yaşamının
"geç" aşamalannı (en büyük
oyunlarını yazdığı aşamalan)
kendi hastalığmın ve çarlık rejimi
içinde köhneleşerek çökmeye
alanı boş sahne uzamı içine yer-
leştirilebılırdi hem de birepisod-
dan öteki episoda geçiş daha net-
leştirilebilirdi.
Çehov üstüneyazılmışbiroyu-
na. Çehov'un oyunuymuşçasına
yaklaşmak ilgınç olabılir. Ancak,
özellikle kadın oyunculann, rol-
lerini birer Çehov kişısiymişçesi-
ne yorumlamaları sonucunda,
Sunde'nin yazdığı bölümlerle
Çehov'un yapıtlannın Stanislavs-
ki yöntemiyle oynanan bölümle-
rı arasındaki oyunculuk ayrımı
neredeyse bütünüyle ortadan kal-
kiyor. Böylece, sahnede hem
oyuncu Olga Knipper'i hem de
Çehov'un çeşitli kadın kişilerini
oynayan Giilseren Gürtunca, ikı
türrolüarasınabelirgin biraynm
ko>makta ıster istemez zorlanı-
yor. Oyunda valnızca Sunde'nin
çizdiğı kızkardeş Maşa'yı oyna-
yan İclaJÖzergin, yorumunda Çe-
hov'un tüm yapıntı Maşa'lanyla
özdeşleşıyor, yönetmenin bu yön-
lendırmesi sonucunda. Lidya'da
Alev Buharalı ve Lıka'da Nesrin
Üstkanat da Çehov oyunlannın
kadın kişilenymişçesine yorum-
luyorlar rollerini.
Böylece Sunde'nın oyununun
sağlamadığı >
*dramatikT
'yogun-
başlayan feoda) düzendenarta kal- »Moskova Ceceleri"ni, titidikie oluşturufmuş bir sahne çalışmasına tanık olmaktan ve Karen Sunde'nin aracılığıvla da olsa Sta- 'u
âa. Çeho\ un karakterlcri yo-
mış insanlann kaçınılmaz sonunu nkiavskj ve Çehov'la buluşmaktan hoşlanacaklara içtenlikJc öneririm.
biraz alaycı biraz hüzünlü. ama sa-
Jon Driver'ın "U/akta Pivano Seskri" adlı yapıtı
çogu seyirci anımsayacaktır. "MoskovaGeceleri''
de Amerikalı oyuncu ICaren Sunde'nin oyun ya-
zarlıöının bir ürünü...
pına dek gerçekçı bir >aklaşımla ızledi .Çehov ya-
rattığı oyun kişilerinın hem yanıbaşındaydı hem
de onlann önündeydi. llk büyük oyunu "Iva-
n©v'"da genç bir doktor. "Orman Cini"nde -daha
ken idealist Doktor Astrov 'a dönüşeçek olan- çift-
lik sahibi bir doktor, "MartTdavıllardır uygula-
dıgı mesleğinden kazandıgı tüm parayı bir Avru-
pa yolculuğunda tüketip yok olmayı dıngınlikle
bkl hi l i l bi
Metnin kusurlannı örtmek içiırçaba.
ABD'de çok sevilerek ızlendıği yazan tarafın-
Çeşitli epısodlar arasında bütünlük sağlayacak bir
temel izlek yok Bu nedenle de epı^odlann ıçerdi-
ği çatışmalann derınlenmeMne ırdelenmesi söz
konu.sudegil. Karakterlen Çehov'un va^amövkü-
sünden bilmesek. hepsini -Çehov "u bıle- " tip"
olarak değerlendırebılıriz neredevse. "Gösteri"
özelliğinin **dramatik**özclliğin(önünegcçtığı bir
dan belirtilen bu oyunun Yenı Dünya'daki başarı- metnin sahneyeçıkanlması -özelliklcde*
sının metnin içerdiğı erdemlere mi yoksa sahne-
lemedeki ustalığa mı dayandığım bilemıyoruz.
'zaman
p y ğ p y y g
bekleyen hiç evlenmemiş. çocugu olmamış bir Bildiğımız, Ankara Devlet Tiyatrosu'ndanızledi-
taşra doktoru *Üç Kızkardeş"te kendisıni mesle- gimiz yapımın, metnin kusurlannı örtemediği >ataşra doktoru, *Üç Kızkardeş"te kendisıni mesle-
ginden soyutlamış. ıçine kapanık, eylemsiz bir
doktor eskisı vardır. Bu kışiler toplumun onanl-
maz hastalıgıyla kendi uğraşlannda sık sık rastla-
dıklan "çaresiz dumm"lan buluşturmuş gıbıdir-
ler "Vişne Bahçesi"nde ise doktor karakteri bu-
lunmaz.
Çehov bu son yapıtı yoluyla seyırcılerıyle ve-
dalaşmıştır sanki. "VTşne Bahçesi"nın Moskova
Sanat Tiyatrosu'ndaki ilk sahnelenılışını ızleye-
mez. Oyunun sahneye çıktıgı 1904 vılı onun öl-
düğü yıldır aynı zamanda... Geriye tüm dünvantn
bagnna bastıgı ölümsüz yapıtları ve savılan -gü-
nümüzde de- hızla çogalan birdolu "hayran"! ka-
hr.
' Bu hayranlık öyle büyüktür ki tıpkı Shakespe-
are gibi Çehov da kendisınden sonra gelen yazar-
laraesın kaynağı olmuş: yaşamı. öyküleri ve oyun-
lanyla ilgili pek çok çalışma sahne olav ına dönüş-
türülmüştür. Müşfik Kenter ve Meral Taygun'un
yıllarönce kımı Çehov öykülennın sahne uyarla-
**mekân'\e duyarlık çizgıleri bağlamındaki hızlı
değişimlerı kolay algılanabilir kılmak ve oyun
temposunu y üksek tutmak- ıçin teknık açıdan tam
donanımlı. MJZ gelimı döner platformlu bir sahne-
• Karen Sunde, 'drama'tik olmayan', oyunculara karakter oluşturma yolunda
ipucu vermediği için onları metin dışı kaynaklara yönelten; ancak, içerdiğı
ünlü kişiler ve Çehov oyunlarından bölümler ya da replikler nedeniyle belirli
bir çekicilik içeren bir 'gösteri' metni oluşturmuş.
• Kâzım Akşar, oyunculan Çehov oyunlanna yakıştırılan 'duygu yüklü'bir
oyunculuk anlayışı doğrultusunda yönlendirmiş; ışık ve giysi tasarımı da
yine Çehov oyunlanna yakıştırılan, 'pastel', 'sararmış fotoğraf görüntüsü
veren bir atmosfer sağlama amacını güdüyor.
da böyle bir çabayı gerekli görmedigı...
Sunde'nın oyunu. çeşitli episodlardan oluşuyor
ve gcnellikle zaman ve mekânda büyük atlamalar
göstererek Çehov 'un ölümüyle noktalanıvor. An-
cak. Çehov'un yaşam öyküsü degil anlatılan Bi-
raz Stanislavski'nın oyunculukta "içsel gerçe-
ği"yansıtmayı amaçlayan yenilvkçi- gerçekçi tı-
yatro anlayışı dogrultusundakiserüvenı. biraz Çe-
ye gerek var. Belki de oyunun Amerikan yapım-
lan böyle sahnelerde gerçekleşmişti. Ankara Dev -
let Tiyatrosu yapımı ıse boş sahne uzamı üstündc
biçimleniyor.
Yönetmen Kâzım Akşar, zaman-mekân-duyar-
lıkdüzlemlerindekı hızlı gcçişleri belırgin kılabıl-
mek için sahneyi. perde önünü. seyir alanını ve
balkonu kullanmış. Ancak. bu düzenlcmcvlc bıle
luyla ulaşmaya çalışıyorlar. Oysa
Stanislav skı'yı oynayan Atsız Ka-
raduman'ın böyle bir sorunu yok. Karaduman.
Sunde'nin yazdığı kışiyi oynuyoryalnızca: bu nc-
denle de "Vlşne BahçesPnın finalınde Stanıslavs-
ki biçeminı yansılarken farklı bir oyunculuk ser-
gıleyebiliyor.
Anya'y ı canlandıran Meltenı Keskin dc kısa ro-
lünde Sunde'nın oyun kışısını sevımli bir yakla-
şimld yorumlarken oyundakı rolüyle Stanislavski
bıçemi arasma bir aynm koyabılmiş. Oyunun en
parlak yorumcusu. Sunde'nin yarattığı "Çeho%"
rolünü Stanislavskı'nin ıstedıği gıbı değıl de Cc-
hm'un ıstedıği gibi yorumlayan Mehmel Atay.
Boşluklarladolubırmetınle"ha>ranlık"duyulan
gerçek Çehov arasinda gcrçcklcştınlmış, sıcacık,
esprili bir buluşma...
Çeho> *un istediği gibi nasıl
sahneienebilir?
Yine de Akşar'ın. giysi tasanmcısı INur Lz-
men'in. sahne tasanmcısı Güvvn Öktem'in ve tüm
oyunculann bu
>
*tiyatrocuo>unu'"nu degerlendir-
me yolunda harcadıklan yoğun ve zorfu çabayı.
uvunı ıçınde çalışan bir ekipolarak Çehov'un sa-
np sarmaladıgı birdünyayı paylaşma adına seter-
berettıklenduyarlıklannınyansımalannı ızlemek-
ten büvük tat aldıgımı söylemelıvım. ~Moskwa
Gecekri"nı. tıtizlikle oluşturulmuş bir .vıhne ça-
lışmasına tanık olmaktan ve Karen Sunde'ninara-
cılığıyla da olsa Stanislavskı ve Çehov'la buluş-
maktan hoşlanacaklara ıçtenlikle önerinm.
Son olarak. bu yapımın kafamda oluşturdugu.
kanımca yararlı birsoruvu ıletmek istiyorum. Çe-
masmda kazandıkları büyük başarıyi. Neil Si- hov oyunlarından aktarılan sahneyad« replikler, kimi episodlardan bir başkasına »püriizsüz ge-,'JKWUII oyunları Çehov'un istediği gibi nasıl sah-
mon'un birçok kez sahnelenen "Sevgili Dok-
tor"unu, birkaç yıl önce de Poyrazoglu Tiyatro-
su'nun sunduğu ve Ali Povrazoğlu'nun parlak bir
Çehov kompozisyonu çizdiğı Jofre> Madd«w -
biraz Çehov "un Olga Knipper'le yaşadığı ajjk, bi-
raz tüm yaşamını ona adayan kızkardeşi Maşa ile
olan pürüzlü ilışkısı. biraz da Çehov'un tiyatro an-
layışını dile getiren bölümler oluşturuyor oyunu.
ç ğ a n a m a m ı ş . Üstelik, hareket düzeninde se-
yir alanına doğru -izlemeyi de güçleştiren- bir yı-
ğılma oluşmuş. Farklı yükseltilerde. >erdeğiştıre-
bilen çeşitli platformların kullanımıyla hem oyun
nelenebilır? Teatral kahkahalarından. romantik el
tutuşmalardan. se.stitremelerinden, aşırı tonlama-
lardanannmışbirÇeho\ dünyasıyaratamazmıvız
sahnede'.'
Abidin Dino, ölümünün birinci yıldönümünde Milli Reasürans ve Galeri Nev'de düzenlenen etkinliklerle anıldı
Ressam, heykelüraş ve bîlgeydi...Kültür Servisi - "Bazen ben
ölümii kovaladım o kaçtı, bazen
ölüm beni kovaladı ben kaçtım. Bir
gün bir \erde buluşacağımızı bili-
yorum." Evet... Abidin Dino so-
nunda ölümle olan buluşmasını
gerçekleştırdı. Bu kez ne o kaçtı ne
deölüm.Geçenyıl 7aralıktayıtır-
dığimız Abidin Dino, Milli Reasü-
rans Sanat Galensı salonunda gös-
tenlen belgeselde böyle konuşu-
yor ve öiümle yaşam üzerinde bıl-
gece düşüncelennı sıralıyor. Sa-
natçıyı bınncı ölüm yıldönümün-
de anmak amacıyla düzenlenen
programda konuşan 50 yıllık dos-
tu Yaşar Kemal'ın
de dedığı gıbı
"Abidin Dino'vu
aniatmakçok zor".
Bunu. Canan Ge-
rede'nın çektıği
Abidin Dino bel-
geselını, Yaşar Ke-
mal ve Coşkun
Aral'ın konuşma-
lannı dınledıkten
sonra daha da iyı
aniıyoruz. Öylesı-
neçokyönlü. öyle-
sine dennlıkli, öy-
lesineçokboyutlu.
öylesıne şaşırtıcı
ve öylesıne renkli
bırsanatçı kı...
Coşkun Aral'ın
çektıği, montajını
Canan Gerede'nin
yaptığı belgesel
filmin sanat yönet-
menlığını de Dı-
no'nun kendısi üst-
lenmiş. 40 dakıka-
lıkbirbölümünüiz-
lediğımız belgesel
aslında 30 saatlık
bir çalışma. Coşkun Aral, bu 30
saatlik çalışmadan oluşturulacak
başka filmlenn de önümüzdeki yıl
yine anma programı kapsamında
ızlenebileceğinı söylüyor.
Belgeselin gösterimınden sonra
dostu Abidin Dino'yu aniatmak
üzere kürsüye çıkan Yaşar Kemal,
kendine özgü güzel üslubuyla hem
anılannı anlattı, hem de Abidin Di-
no'nun sanatını değerlendirdi.
Abidin Dıno'nun büyük bir kışilık
olduğunu belırten Kemal, "Büyük
Idşüikler sanata da büvük bir kişi-
lik getirmişlerdir. Abidin Dino da
sanata büyük kişilik getirmiştu-"
dedi.
Abidin Dino'yla bir tarihte Os-
maniye'nin Çardak Köyü'ne gıt-
tıklenni, Abidm Dino'nun bütün
gün tek bir kelime etmeden porta-
kal bahçelerinde dolaştığını. daha
\'aşar Kemal ölüm
yüdönümünde 50
ydhk dostu Abidin
Dino'vu anlattı.
sonra âşıklardan türküler ve des-
tanlar dinlediklerinianlatan Ya^ar
Kemal şu anıyı aktardr "Bir ma-
yıs sonunda, o zaman şimdiki gibi
değil, kilomerrelerce uzağa kadar
bütün o\a altın sansına keserdi ve
sarı kiMİcımlar çıkardı ekin tarta-
lanndan. Ve Abidin Dino'nun bir
gün bir ağacın gölgesine durup hiç
kımıldamadan tüm bunlan se\ ret-
tigini gördüm, bütün bir gün ken-
dinden geçmemişsen, o renk seni
sarhoşetmemişse öyle se> redilmez,
nıümkün değil övle durmak insa-
noğlu bu biraz kıpırdar. Abidin
Bev gerçektensarhoşolurdu.Ana-
varza Ovası'na gittik
bir gün oturdu bir ka-
yanin üstüne yine baş-
İadıse>retmeve."
Türkı>e"de halkın
eserlennın. ağıtların.
tekerlemelenn. sanat
esen olduğunun farkı-
na ılk varan kışının
Abidin Dino olduğunu
ıfade eden Yaşar Ke-
mal konuşmasına şöy-
ledevamettı:
u
Ka>seri*de asker-
lik vaptı ve bir süre
sonra Erciyes resimle-
ri çıkn. FakatÇukuro-
va resimkri, o bozkjr-
lar, o uçsuz bucaksız
buğday tarlalan ya da
portakal bahçeleri, o
çok sevdiği sedir or-
manlan bir rürlü çık-
madı. Bu içimde bir
dertti. Yıllar sonra Pa-
ris'e gittiğimde Çuku-
rova'nın tüm renkle-
riyle, bütün görkemiv -
le resimlerde olduğunu
gördüm."
"Sanatinsanın düşüdür, insanın
yarattıgıdır'* dıyen Yaşar Kemal.
Abidin Dmo'nun bıryaratıcı oldu-
ğunu ve ınanılmaz değışken bir kı-
şılığı oiduğunu vurgulayarak "Jn-
sana ve doğaya büyük bir sevgiyle
yaklaşırdı. Insandaki ve doğadaki
değişime göre kendini avarlardı.
Bü>ük bir atmosferin rcssamı>dı.
Gelmiş geçmiş en büyük ressam-
lardandr dedı.
Coşkun Aral ıse Malezya'dan
yenı geldığmı belırterek "Abidin
Bej'e Malezya'dan üç hediye getir-
dim. Biri bir dcniz kabuğu, biri do-
ğanın yarattığı bir taş, diğeri de bir
>eıüıun yaptığı minik bir heykel-
cik" diyeredek bunlan Yaşar Ke-
mal' e dev fetmek ıstedı. Ancak Ya-
şar Kemal'in önerisiyle bu hedı-
yeleri "Abidin Bej"e birlikte gö-
türmeyı kararlaştırdılar.
GALERI • ATÖLYE 293 8 9 78 (3HAT)
CANSEN ERCAN
Resım Sergısı
10.\ralık 94-7.Ocak 95
Gazı Evranos Cad NO 33
Yeşılkoy Tel 573 81 93
Pwar gunudışın&(»Tgıjnli 3O-Î9X^rauaçı^u |
KARŞU TEKSTİL
^fl^GALERlSİ
ALİ CANDAŞ
5-29 Aralık 1994
Cajeıecıler Sıtea Yazarlar Sokak
No 26 80300 Esenlepc - Isıanbul
Tel (0-212)288 33 89
GALERİ
ODA
AYTEN
YETİŞ DOĞU
R e s ı m S e r g ı s ı
9-30 Aralık J994
lluvrcvgercdcCjd 102/B ıFırrn Sk ı
rc
>>ıkıv<: Tcl 259 22 OS
MİA '-
"Y|Â";
SERİGRAFİ
LİTOGRAFİ
GRAVÜR
BASKI SERGISI
1-31 AraMt 1994
IfliBCM ı«20KJaı«haf« ? TC^9«O^J
•^ı > ] ; ' <£ ı • *
SAN*TOD*SI
JULİDEResim Sergisi
3 Aralık-28 Aralık 1994
SBJ5urB«lctHBJUI IIOHUOIPaaaMI"
General Necmettin Oktem Sok.
No 13,1 Erenköy
Tel : (0216) 355 35 87
İSMET DOĞAN
D S z e n l e m e
9-31 Aralık 1994
*Ar URAFnr
V SANAT GALERİLERİ
Abdi İpekçi Cad. No: 18 Nijontaşı Tel : 241 21 83
ADNAN ÇOKERMinimaller ve Varyasyonlar
25 Ekım - 10 Aralık 1994
GALERİB
HusrevGetedeCad FmnSok No 2 •'Ter.mıve 'stanbul Te! 0-1212»2270363*P«af->tonw/MnF<«r5uniıaiH9J»»wıp»tr
ÜMİT YAŞAR
SANAT GALERİSİ
GOKSU
Resim Sergisi
4-23 Arahk 1394
RıtatevSoi No 293/3
Tel (Ö 21 6) Jl 1 350!
ÜMfT YAŞAR
SANAT GALERİSİ
YAŞAR
YENİCELİ
Resim Sergisi
25KaSim-14 Arahk 1994
IsSİJol Cad Teflos Çılmozj Yap. Kur
Hon ' Seyoğtj Tel â 2'293 96 33
(OPERA)
S A N A T C A I E I I S I
TUNCEL DOĞRU
SARKİŞ CUNSEL
VELI SAPAZ
BURHAN YILD1RIM
Karma Resım Sergısı
5-24 Arahk 94
Hancryc Konağı Sok. Saoht Apt
NofT*simref:(0-212)a9H02
RESUL
ÜAYTEMÜR
Resim Sergisi
9 Arahk 1994 -9 Ocak 1995
ramko sanat merkezi
Atiye Sok. No.8, 80200 Teşvikiye/İST. TeL(0-212) 236 15 23-236 15 38
Fax:(0-212) 236 18 82
MEHMET
PESEN
Resim Sergisi
10-30 Aralık 1994
Açılış: 10 AraJık Cumartesi
Saat : 16.00-19.00 arası
Başak Sanat Galerisi
İskele Cad. Selin Sok. No: 11/21
Caddebostan Tel : (0216) 369 07 02
Galenmız Pazar gıinleri 14.00-17.00 arası açıktır.
DUSUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Kim Daha Güçlü
Yirminci yüzyılda yaşananlardan benim çıkardığım ders
gücün hiçbir sorunu çözemeyeceğidir...
Güç kullanarak işleri istediğiniz gibi yönlendirip her şe-
ye hâkim olabilirsiniz, ama sorunları çözemezsiniz. So-
runlar yüzeyde çözülmüş gibi görünse de alttan alta sü-
rer, bir gün gene çıkar karşınıza.
Güç kan davası duyariığının yaratıcısıdır.
Ama insanhk köprünün üstünde karşılaşan keçiler gibi
yüzyıllardır inatlaşmalar içinde yaşıyor, sorunlan hep güç
kullanarak çözmeye çabalıyor.
Temeli böyle atılmış...
Etkisinden bir türiü kurtulamıyoruz. Kan davası duyarlı-
ğı alttan alta bütün düşüncelerimizi, davranışlanmızı etki-
liyor.
Yalnız iyı egitim görmemiş insanlar için söylemiyorum,
çok iyi eğitim görmüş, kendi adına düşünebilen, propa-
gandalara kapılıp gitmeyen insanlar da böyle.
Örnekse bir tartışma sırasında:
- Sorunlarını çözmek için şöyle şöyle yapmamalan ge-
rekir, dıyorum.
Aldığım yanıt:
- Ama ötekiler de şöyle şöyle yaptılar, oluyor.
Söylenenlerin ikisi de yapılmaması gereken, insanhk dı-
şı olaylar.
Demek ki birisi insanlık dışı bir olay yaparsa ötekine de
insanhk dışı bir olay yapma hakkı doğuyor.
Bunun sonu yoktur...
Güçlü olan karşısındakıni ezer, susturur, aralarındaki so-
run çözülmüş gibi görünür, oysa bir süre sonra çekişme
yeniden başlar,
Sorunlan güç kutlanarak çözme alışkanhğının yarattığı
ardı arkası kesilmez bir kan davasıdır bu...
Bir noktada, eskiden yaşanan insanhk dışı olayların he-
sabını sormadan, sorunlan usun, barışçı duyguların ışığın-
da çözme yoluna sapılmazsa varılacak yerde, uluslarara-
sı alanda savaşla, ulusal alanda ıse baskı düzenıyle karşı-
laşılması kaçınılmazdır.
Demek kı demokrasi anlayışına, banşçı bir toplumsal ya-
şama ulaşabılmek için öncelikle geçmişte yaşanan insan-
hk dışı olaylann bütünüyle unutulması, kan davası duyar-
iığının aşılması gerekiyor.
Siz bugün geçmişte yaşanan insanhk dışı bir olayın öcü-
nü almak ıçin insanlık dışı bir olay yaratırsanız yarın da bi-
rileri sizin bugün yarattığınız insanlık dışı olayın öcünü al-
mak ıçin insanlık dfSı bir olay yaratacaklardır, sonra gene
siz, sonra gene onlar...
Ne zaman, nasıl duracak?
"Biz durdunınız!.." dedinız mi, her şey yatar...
Türklerte Yunanhların sürekli çekişmeleh, savaşmaları
ya da savaşmaktan söz etmeleri, birbirierine düşmanlık
beslemeleri, inanılmaz bir şey. Bu iki halkın o kadar çok
ortak özelliklerı, benzer yanlan var kı, geçmişin baskısı, kan
davası duyariığının itişi olmasa birbirierine yalnızca yakın-
lık duyabilirler.
Ermenılerle derseniz yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz. On-
lar bızı, biz onları etkilemişiz. Karşılıklı birbirimizin arkada-
şı, sevgılisi, ışçısi, işvereni olmuşuz. Kan davası gütme ya-
nılgısına düşen, demokrasi anlayışmdan, barış ozleminden
uzak bir grup Ermeninin çeşitli ülkelerde yarattığı insanlık
dışı olaylar yüzünden nasıl bütün Ermenilere karşı döne-
bılirız! Bütün Ermenileri nasıl aynı potaya koyanz!
Türkiye'de ya da dünyanın herhangi bir ülkesinde bir
grup Türkün yaptığı insanlık dışı işler yüzünden bütün
Türklere düşmanlık beslenmesini ya da kötü gözle bakıl-
masını doğru bulur musunuz?
Birbirlerinden ayrılmayı düşünmeyen, birlikte yaşamak
ısteyen Kürtler ıle Türkler arasındaki çekışmenin ise halkı-
mızı yerınden yurdundan eden bir teröre. giderek bir kan
davasına dönüşmesi açıklanması çok güç. karmakarışık
bir yanılgılar yumağıdır...
Kürtlerin kültürel haklarının tanınması demokrasiye ge-
çişimizin doğal bir uzantısı değil miydı?
Kan davası güderek geçmışteki insanlık dışı olayların
öcünü almaya yönelen Kürt milliyetçiliğınin Türk mılliyet-
çiliğini kışkırtacağı, Atatürkçü ulusalcılıktan uzaklaşılaca-
gı da açıktı...
Bugün çözüm güçte aranıyor.
Demek ki çözüm gene sorunların çözümü olamayacak,
olaylar son bulsa da kan davası duyarhğı alttan alta süre-
cek.
Oysa oy vermeyi aşan bir demokratikleşme Türkiye'nin
birçok sorununu çözerdi, ama bu nedense bir türlü anla-
şılamadı, anlaşılamıyor...
işin insan haklan yönünden önemi biryana, devletın pa-
rasının çarçur edilmesini önlemekte, bugün, demokratik-
leşmenin özelleştirmeden önde geldiği bile savunulabilir...
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nun özerkliği için
imza kampanyası (15)
Mine Budak, NilüferTapan.
Nilüfer Kuru\azıcı. Tülin Polat.
Zahide Görberk. Binnur Enş-
kon. DefneSuman. Gülçin Gü-
lan. llgar Şarman. Zuhal Şar-
man, A\şe Nihal Akbulut. Hü-
seyin Âkbulut. Nermi t>gur.
Mustafa Süder. Nurcan Menteş.
Necla Çelebı. Tülav Ann. Şahi-
ka Yüksel. Cengiz Ann. Melda
Tunçay, Rezzan Tunça\'. Atila
Ergür. Re\han Gürses. Serdar
Gürses, Hakan Aganer, Sezer
Geçel, Serhat Eren. Serpıl Yer-
kazan. GültenTank. Hüsnü Ku-
ba. Ayten Kaplan. Tamer Yü-
züak. Ayşegül Giilcr. Birsen
Tankaya. Atilla Lise. Nursel Ka-
yabalı. Ruhsar Semi. Hakan
Ünlü. Hasan Engin. Ufuk Ek-
mekçi. Biilent Barangil. Aysu
Deimırtel. Sibel Aydınlı. Dılek
Tiizün. Hilal Vardar. Hasan
Daşdemir. Hüha Kara, Nermin
Argan, Sultan Edis. Dilek Sür-
men. Sibel Koldav $ule Şen.
Özlem A>dın, Şükran Budak.
Ömer ErtuğruL Neslihan Bu-
lut. Nilgiin llgılıoğlu Saysel,
Eren Erdem. Neslihan Kanlıca-
oğlu, J. Alpman. Tanju Curabe-
yoğlu, Özlem Gencel. Erdal
Yorguner. Ender Ersan, Neri-
man Özkarafakıh. Hakan Ter-
can. Gülşah Kesebir. Salih Ka-
ra, Eser Genç. Berna Atamala-
ca. Fiisun Sanka>a. Sabıhat
Çağan. Aynur Kürkçü. Saude
Hızvoğlu. Gönül Gül, Hasan
Ektıren. S.Demir. O.Yücel Ka-
banç, Sabriye Özdil, N.Üçer,
N.Camcı. Ebru Tiner. Nurcan
Dereli. Bora Işıner. ZejnepOk-
ta>'. Nilüfer Çakır, AynurKurt.
Leyla Ergün. Başar Arslan,
Cevher Ketencı. Şenel Giirda-
mar. Ayşegül Ertan. Banu ll-
men. Rezzan Irgaç. Elif Avan.
Nesrin Cendere. Funda N'ıîdtz.
Hülya Şenay. Tüja> Gökşen.
Edibe Erdem. ElifÖzkan. Aslı-
han Yetiştiren. GürelTuluy. Nil-
gün Uysal. Seval Altınöz. Dı-
dem Kartelli. Ebru Özdemir.
Zeynep Sevinç. Tölin Yüksek.
Selma Barlı. Gülriz Tirali. Ba-
nu K.uloğlu. Banş Sezer. Meli-
ha Sevencan. Nurcan Bağcı.
Neli Güler, Katrin Keskeîyan.
Ahmet Yıldınnı. Emin M.Bir-
pınar. Tüge Oyman. Şule Kılıç.
Se\gi Benger. Tölin Yıldınm.
Birsen Alpay. Özden Argus.
Gülcan Hanuloğlu. BetülGiin-
tiirkün. Ayşe Şenok. Andrea
Amaç. Yalçın Saylam. Abdul-
lah Sankaya. Önder Sankaya.
İpek Turan. Ömer Acar. Haya-
ti Erhan. §ükrü Topar, Erol Ku-
>aş. Zeynep Kuyaş. Ertan Me-
lihoğlu. Levent Yazıcı. Cem
Me>dan. Zühal Seçkin. Elif
Dinç. Atilla Uğur. Eda Özço-
ban. Nilüfer Gümüş. Berrin Ye-
nice. Doğan Güvtnç. Gülsen
Ramazanoğlıı. Osman Inhan,
Nur Baykal. Serdar lnen, Onur
Ok Cem Yünlü, Aydüek Yün-
lü. Kayalar Güler. Hülya Kir-
manoğlu. Atilla Yılmaz, Erol
Taşdekn. Habıb Yıldız. Ömer
Sivrihisarlı. Alev Özkan. Rüya
Evren, Seltem lyigün, Mustafa
Türkyılmaz. Yüksel tyigürr,
Rahei Eskenazi. Zilde Nime-
toğlu, Serap Canman. Oya So-
ner, Yılmaz Soner. Reşit
M.Erol. OyaSmlu. Çıçek Tuna.
SÜRECEK