28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ARALIK 1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Çehov 4 Moskova GecelerfrıdeAYŞEGÜI- YÜKSEL Ankara Devlet Tiyatrosu, yenı dönemi dünya ve Rus tiyatrosu- nun dev yazan Anton Çehov'un ölümünün 90. yılını anan bir oyunla açtı. Amerikalı yazar Ka- ren Sunde'nin "Moskova Gecele- rir adlı yapıtı, bir "tiyatno oyu- nu" olması nedeniyle toplumsal çirkinliklere karşı "sanata evet" kampanyasını başlatan Devlet Ti- yatrolan 'nın bu eylemi bağlamın- da da anlamlı bir çalışma. Modern-gerçekçi tiyatronun Ibsen ve Strindberg'Ie birlikte bü- yûk öncüsü olan Çehov, hem Rus toplumunun büyük bir devinimin (sosyalist devrimin) eşiğinde ol- dugu hem de insanlığın yeni bir yûzyilın (eskitip tükettiğimız yüzyılımızın)dönemecinde, geç- mişyüzyılın (19. yüzyılın)değer- leriyle hesaplaştığı sancılıbırdö- nemdeyaşadı. 1860'ta doğdu; ai- lesinin içinde bulunduğu yoksul koşullan aşarak doktoriuk mes- leğıni edindi. Doktordu ve has- taydı. Kırk dört yıllık yaşamının "geç" aşamalannı (en büyük oyunlarını yazdığı aşamalan) kendi hastalığmın ve çarlık rejimi içinde köhneleşerek çökmeye alanı boş sahne uzamı içine yer- leştirilebılırdi hem de birepisod- dan öteki episoda geçiş daha net- leştirilebilirdi. Çehov üstüneyazılmışbiroyu- na. Çehov'un oyunuymuşçasına yaklaşmak ilgınç olabılir. Ancak, özellikle kadın oyunculann, rol- lerini birer Çehov kişısiymişçesi- ne yorumlamaları sonucunda, Sunde'nin yazdığı bölümlerle Çehov'un yapıtlannın Stanislavs- ki yöntemiyle oynanan bölümle- rı arasındaki oyunculuk ayrımı neredeyse bütünüyle ortadan kal- kiyor. Böylece, sahnede hem oyuncu Olga Knipper'i hem de Çehov'un çeşitli kadın kişilerini oynayan Giilseren Gürtunca, ikı türrolüarasınabelirgin biraynm ko>makta ıster istemez zorlanı- yor. Oyunda valnızca Sunde'nin çizdiğı kızkardeş Maşa'yı oyna- yan İclaJÖzergin, yorumunda Çe- hov'un tüm yapıntı Maşa'lanyla özdeşleşıyor, yönetmenin bu yön- lendırmesi sonucunda. Lidya'da Alev Buharalı ve Lıka'da Nesrin Üstkanat da Çehov oyunlannın kadın kişilenymişçesine yorum- luyorlar rollerini. Böylece Sunde'nın oyununun sağlamadığı > *dramatikT 'yogun- başlayan feoda) düzendenarta kal- »Moskova Ceceleri"ni, titidikie oluşturufmuş bir sahne çalışmasına tanık olmaktan ve Karen Sunde'nin aracılığıvla da olsa Sta- 'u âa. Çeho\ un karakterlcri yo- mış insanlann kaçınılmaz sonunu nkiavskj ve Çehov'la buluşmaktan hoşlanacaklara içtenlikJc öneririm. biraz alaycı biraz hüzünlü. ama sa- Jon Driver'ın "U/akta Pivano Seskri" adlı yapıtı çogu seyirci anımsayacaktır. "MoskovaGeceleri'' de Amerikalı oyuncu ICaren Sunde'nin oyun ya- zarlıöının bir ürünü... pına dek gerçekçı bir >aklaşımla ızledi .Çehov ya- rattığı oyun kişilerinın hem yanıbaşındaydı hem de onlann önündeydi. llk büyük oyunu "Iva- n©v'"da genç bir doktor. "Orman Cini"nde -daha ken idealist Doktor Astrov 'a dönüşeçek olan- çift- lik sahibi bir doktor, "MartTdavıllardır uygula- dıgı mesleğinden kazandıgı tüm parayı bir Avru- pa yolculuğunda tüketip yok olmayı dıngınlikle bkl hi l i l bi Metnin kusurlannı örtmek içiırçaba. ABD'de çok sevilerek ızlendıği yazan tarafın- Çeşitli epısodlar arasında bütünlük sağlayacak bir temel izlek yok Bu nedenle de epı^odlann ıçerdi- ği çatışmalann derınlenmeMne ırdelenmesi söz konu.sudegil. Karakterlen Çehov'un va^amövkü- sünden bilmesek. hepsini -Çehov "u bıle- " tip" olarak değerlendırebılıriz neredevse. "Gösteri" özelliğinin **dramatik**özclliğin(önünegcçtığı bir dan belirtilen bu oyunun Yenı Dünya'daki başarı- metnin sahneyeçıkanlması -özelliklcde* sının metnin içerdiğı erdemlere mi yoksa sahne- lemedeki ustalığa mı dayandığım bilemıyoruz. 'zaman p y ğ p y y g bekleyen hiç evlenmemiş. çocugu olmamış bir Bildiğımız, Ankara Devlet Tiyatrosu'ndanızledi- taşra doktoru *Üç Kızkardeş"te kendisıni mesle- gimiz yapımın, metnin kusurlannı örtemediği >ataşra doktoru, *Üç Kızkardeş"te kendisıni mesle- ginden soyutlamış. ıçine kapanık, eylemsiz bir doktor eskisı vardır. Bu kışiler toplumun onanl- maz hastalıgıyla kendi uğraşlannda sık sık rastla- dıklan "çaresiz dumm"lan buluşturmuş gıbıdir- ler "Vişne Bahçesi"nde ise doktor karakteri bu- lunmaz. Çehov bu son yapıtı yoluyla seyırcılerıyle ve- dalaşmıştır sanki. "VTşne Bahçesi"nın Moskova Sanat Tiyatrosu'ndaki ilk sahnelenılışını ızleye- mez. Oyunun sahneye çıktıgı 1904 vılı onun öl- düğü yıldır aynı zamanda... Geriye tüm dünvantn bagnna bastıgı ölümsüz yapıtları ve savılan -gü- nümüzde de- hızla çogalan birdolu "hayran"! ka- hr. ' Bu hayranlık öyle büyüktür ki tıpkı Shakespe- are gibi Çehov da kendisınden sonra gelen yazar- laraesın kaynağı olmuş: yaşamı. öyküleri ve oyun- lanyla ilgili pek çok çalışma sahne olav ına dönüş- türülmüştür. Müşfik Kenter ve Meral Taygun'un yıllarönce kımı Çehov öykülennın sahne uyarla- **mekân'\e duyarlık çizgıleri bağlamındaki hızlı değişimlerı kolay algılanabilir kılmak ve oyun temposunu y üksek tutmak- ıçin teknık açıdan tam donanımlı. MJZ gelimı döner platformlu bir sahne- • Karen Sunde, 'drama'tik olmayan', oyunculara karakter oluşturma yolunda ipucu vermediği için onları metin dışı kaynaklara yönelten; ancak, içerdiğı ünlü kişiler ve Çehov oyunlarından bölümler ya da replikler nedeniyle belirli bir çekicilik içeren bir 'gösteri' metni oluşturmuş. • Kâzım Akşar, oyunculan Çehov oyunlanna yakıştırılan 'duygu yüklü'bir oyunculuk anlayışı doğrultusunda yönlendirmiş; ışık ve giysi tasarımı da yine Çehov oyunlanna yakıştırılan, 'pastel', 'sararmış fotoğraf görüntüsü veren bir atmosfer sağlama amacını güdüyor. da böyle bir çabayı gerekli görmedigı... Sunde'nın oyunu. çeşitli episodlardan oluşuyor ve gcnellikle zaman ve mekânda büyük atlamalar göstererek Çehov 'un ölümüyle noktalanıvor. An- cak. Çehov'un yaşam öyküsü degil anlatılan Bi- raz Stanislavski'nın oyunculukta "içsel gerçe- ği"yansıtmayı amaçlayan yenilvkçi- gerçekçi tı- yatro anlayışı dogrultusundakiserüvenı. biraz Çe- ye gerek var. Belki de oyunun Amerikan yapım- lan böyle sahnelerde gerçekleşmişti. Ankara Dev - let Tiyatrosu yapımı ıse boş sahne uzamı üstündc biçimleniyor. Yönetmen Kâzım Akşar, zaman-mekân-duyar- lıkdüzlemlerindekı hızlı gcçişleri belırgin kılabıl- mek için sahneyi. perde önünü. seyir alanını ve balkonu kullanmış. Ancak. bu düzenlcmcvlc bıle luyla ulaşmaya çalışıyorlar. Oysa Stanislav skı'yı oynayan Atsız Ka- raduman'ın böyle bir sorunu yok. Karaduman. Sunde'nin yazdığı kışiyi oynuyoryalnızca: bu nc- denle de "Vlşne BahçesPnın finalınde Stanıslavs- ki biçeminı yansılarken farklı bir oyunculuk ser- gıleyebiliyor. Anya'y ı canlandıran Meltenı Keskin dc kısa ro- lünde Sunde'nın oyun kışısını sevımli bir yakla- şimld yorumlarken oyundakı rolüyle Stanislavski bıçemi arasma bir aynm koyabılmiş. Oyunun en parlak yorumcusu. Sunde'nin yarattığı "Çeho%" rolünü Stanislavskı'nin ıstedıği gıbı değıl de Cc- hm'un ıstedıği gibi yorumlayan Mehmel Atay. Boşluklarladolubırmetınle"ha>ranlık"duyulan gerçek Çehov arasinda gcrçcklcştınlmış, sıcacık, esprili bir buluşma... Çeho> *un istediği gibi nasıl sahneienebilir? Yine de Akşar'ın. giysi tasanmcısı INur Lz- men'in. sahne tasanmcısı Güvvn Öktem'in ve tüm oyunculann bu > *tiyatrocuo>unu'"nu degerlendir- me yolunda harcadıklan yoğun ve zorfu çabayı. uvunı ıçınde çalışan bir ekipolarak Çehov'un sa- np sarmaladıgı birdünyayı paylaşma adına seter- berettıklenduyarlıklannınyansımalannı ızlemek- ten büvük tat aldıgımı söylemelıvım. ~Moskwa Gecekri"nı. tıtizlikle oluşturulmuş bir .vıhne ça- lışmasına tanık olmaktan ve Karen Sunde'ninara- cılığıyla da olsa Stanislavskı ve Çehov'la buluş- maktan hoşlanacaklara ıçtenlikle önerinm. Son olarak. bu yapımın kafamda oluşturdugu. kanımca yararlı birsoruvu ıletmek istiyorum. Çe- masmda kazandıkları büyük başarıyi. Neil Si- hov oyunlarından aktarılan sahneyad« replikler, kimi episodlardan bir başkasına »püriizsüz ge-,'JKWUII oyunları Çehov'un istediği gibi nasıl sah- mon'un birçok kez sahnelenen "Sevgili Dok- tor"unu, birkaç yıl önce de Poyrazoglu Tiyatro- su'nun sunduğu ve Ali Povrazoğlu'nun parlak bir Çehov kompozisyonu çizdiğı Jofre> Madd«w - biraz Çehov "un Olga Knipper'le yaşadığı ajjk, bi- raz tüm yaşamını ona adayan kızkardeşi Maşa ile olan pürüzlü ilışkısı. biraz da Çehov'un tiyatro an- layışını dile getiren bölümler oluşturuyor oyunu. ç ğ a n a m a m ı ş . Üstelik, hareket düzeninde se- yir alanına doğru -izlemeyi de güçleştiren- bir yı- ğılma oluşmuş. Farklı yükseltilerde. >erdeğiştıre- bilen çeşitli platformların kullanımıyla hem oyun nelenebilır? Teatral kahkahalarından. romantik el tutuşmalardan. se.stitremelerinden, aşırı tonlama- lardanannmışbirÇeho\ dünyasıyaratamazmıvız sahnede'.' Abidin Dino, ölümünün birinci yıldönümünde Milli Reasürans ve Galeri Nev'de düzenlenen etkinliklerle anıldı Ressam, heykelüraş ve bîlgeydi...Kültür Servisi - "Bazen ben ölümii kovaladım o kaçtı, bazen ölüm beni kovaladı ben kaçtım. Bir gün bir \erde buluşacağımızı bili- yorum." Evet... Abidin Dino so- nunda ölümle olan buluşmasını gerçekleştırdı. Bu kez ne o kaçtı ne deölüm.Geçenyıl 7aralıktayıtır- dığimız Abidin Dino, Milli Reasü- rans Sanat Galensı salonunda gös- tenlen belgeselde böyle konuşu- yor ve öiümle yaşam üzerinde bıl- gece düşüncelennı sıralıyor. Sa- natçıyı bınncı ölüm yıldönümün- de anmak amacıyla düzenlenen programda konuşan 50 yıllık dos- tu Yaşar Kemal'ın de dedığı gıbı "Abidin Dino'vu aniatmakçok zor". Bunu. Canan Ge- rede'nın çektıği Abidin Dino bel- geselını, Yaşar Ke- mal ve Coşkun Aral'ın konuşma- lannı dınledıkten sonra daha da iyı aniıyoruz. Öylesı- neçokyönlü. öyle- sine dennlıkli, öy- lesineçokboyutlu. öylesıne şaşırtıcı ve öylesıne renkli bırsanatçı kı... Coşkun Aral'ın çektıği, montajını Canan Gerede'nin yaptığı belgesel filmin sanat yönet- menlığını de Dı- no'nun kendısi üst- lenmiş. 40 dakıka- lıkbirbölümünüiz- lediğımız belgesel aslında 30 saatlık bir çalışma. Coşkun Aral, bu 30 saatlik çalışmadan oluşturulacak başka filmlenn de önümüzdeki yıl yine anma programı kapsamında ızlenebileceğinı söylüyor. Belgeselin gösterimınden sonra dostu Abidin Dino'yu aniatmak üzere kürsüye çıkan Yaşar Kemal, kendine özgü güzel üslubuyla hem anılannı anlattı, hem de Abidin Di- no'nun sanatını değerlendirdi. Abidin Dıno'nun büyük bir kışilık olduğunu belırten Kemal, "Büyük Idşüikler sanata da büvük bir kişi- lik getirmişlerdir. Abidin Dino da sanata büyük kişilik getirmiştu-" dedi. Abidin Dino'yla bir tarihte Os- maniye'nin Çardak Köyü'ne gıt- tıklenni, Abidm Dino'nun bütün gün tek bir kelime etmeden porta- kal bahçelerinde dolaştığını. daha \'aşar Kemal ölüm yüdönümünde 50 ydhk dostu Abidin Dino'vu anlattı. sonra âşıklardan türküler ve des- tanlar dinlediklerinianlatan Ya^ar Kemal şu anıyı aktardr "Bir ma- yıs sonunda, o zaman şimdiki gibi değil, kilomerrelerce uzağa kadar bütün o\a altın sansına keserdi ve sarı kiMİcımlar çıkardı ekin tarta- lanndan. Ve Abidin Dino'nun bir gün bir ağacın gölgesine durup hiç kımıldamadan tüm bunlan se\ ret- tigini gördüm, bütün bir gün ken- dinden geçmemişsen, o renk seni sarhoşetmemişse öyle se> redilmez, nıümkün değil övle durmak insa- noğlu bu biraz kıpırdar. Abidin Bev gerçektensarhoşolurdu.Ana- varza Ovası'na gittik bir gün oturdu bir ka- yanin üstüne yine baş- İadıse>retmeve." Türkı>e"de halkın eserlennın. ağıtların. tekerlemelenn. sanat esen olduğunun farkı- na ılk varan kışının Abidin Dino olduğunu ıfade eden Yaşar Ke- mal konuşmasına şöy- ledevamettı: u Ka>seri*de asker- lik vaptı ve bir süre sonra Erciyes resimle- ri çıkn. FakatÇukuro- va resimkri, o bozkjr- lar, o uçsuz bucaksız buğday tarlalan ya da portakal bahçeleri, o çok sevdiği sedir or- manlan bir rürlü çık- madı. Bu içimde bir dertti. Yıllar sonra Pa- ris'e gittiğimde Çuku- rova'nın tüm renkle- riyle, bütün görkemiv - le resimlerde olduğunu gördüm." "Sanatinsanın düşüdür, insanın yarattıgıdır'* dıyen Yaşar Kemal. Abidin Dmo'nun bıryaratıcı oldu- ğunu ve ınanılmaz değışken bir kı- şılığı oiduğunu vurgulayarak "Jn- sana ve doğaya büyük bir sevgiyle yaklaşırdı. Insandaki ve doğadaki değişime göre kendini avarlardı. Bü>ük bir atmosferin rcssamı>dı. Gelmiş geçmiş en büyük ressam- lardandr dedı. Coşkun Aral ıse Malezya'dan yenı geldığmı belırterek "Abidin Bej'e Malezya'dan üç hediye getir- dim. Biri bir dcniz kabuğu, biri do- ğanın yarattığı bir taş, diğeri de bir >eıüıun yaptığı minik bir heykel- cik" diyeredek bunlan Yaşar Ke- mal' e dev fetmek ıstedı. Ancak Ya- şar Kemal'in önerisiyle bu hedı- yeleri "Abidin Bej"e birlikte gö- türmeyı kararlaştırdılar. GALERI • ATÖLYE 293 8 9 78 (3HAT) CANSEN ERCAN Resım Sergısı 10.\ralık 94-7.Ocak 95 Gazı Evranos Cad NO 33 Yeşılkoy Tel 573 81 93 Pwar gunudışın&(»Tgıjnli 3O-Î9X^rauaçı^u | KARŞU TEKSTİL ^fl^GALERlSİ ALİ CANDAŞ 5-29 Aralık 1994 Cajeıecıler Sıtea Yazarlar Sokak No 26 80300 Esenlepc - Isıanbul Tel (0-212)288 33 89 GALERİ ODA AYTEN YETİŞ DOĞU R e s ı m S e r g ı s ı 9-30 Aralık J994 lluvrcvgercdcCjd 102/B ıFırrn Sk ı rc >>ıkıv<: Tcl 259 22 OS MİA '- "Y|Â"; SERİGRAFİ LİTOGRAFİ GRAVÜR BASKI SERGISI 1-31 AraMt 1994 IfliBCM ı«20KJaı«haf« ? TC^9«O^J •^ı > ] ; ' <£ ı • * SAN*TOD*SI JULİDEResim Sergisi 3 Aralık-28 Aralık 1994 SBJ5urB«lctHBJUI IIOHUOIPaaaMI" General Necmettin Oktem Sok. No 13,1 Erenköy Tel : (0216) 355 35 87 İSMET DOĞAN D S z e n l e m e 9-31 Aralık 1994 *Ar URAFnr V SANAT GALERİLERİ Abdi İpekçi Cad. No: 18 Nijontaşı Tel : 241 21 83 ADNAN ÇOKERMinimaller ve Varyasyonlar 25 Ekım - 10 Aralık 1994 GALERİB HusrevGetedeCad FmnSok No 2 •'Ter.mıve 'stanbul Te! 0-1212»2270363*P«af->tonw/MnF<«r5uniıaiH9J»»wıp»tr ÜMİT YAŞAR SANAT GALERİSİ GOKSU Resim Sergisi 4-23 Arahk 1394 RıtatevSoi No 293/3 Tel (Ö 21 6) Jl 1 350! ÜMfT YAŞAR SANAT GALERİSİ YAŞAR YENİCELİ Resim Sergisi 25KaSim-14 Arahk 1994 IsSİJol Cad Teflos Çılmozj Yap. Kur Hon ' Seyoğtj Tel â 2'293 96 33 (OPERA) S A N A T C A I E I I S I TUNCEL DOĞRU SARKİŞ CUNSEL VELI SAPAZ BURHAN YILD1RIM Karma Resım Sergısı 5-24 Arahk 94 Hancryc Konağı Sok. Saoht Apt NofT*simref:(0-212)a9H02 RESUL ÜAYTEMÜR Resim Sergisi 9 Arahk 1994 -9 Ocak 1995 ramko sanat merkezi Atiye Sok. No.8, 80200 Teşvikiye/İST. TeL(0-212) 236 15 23-236 15 38 Fax:(0-212) 236 18 82 MEHMET PESEN Resim Sergisi 10-30 Aralık 1994 Açılış: 10 AraJık Cumartesi Saat : 16.00-19.00 arası Başak Sanat Galerisi İskele Cad. Selin Sok. No: 11/21 Caddebostan Tel : (0216) 369 07 02 Galenmız Pazar gıinleri 14.00-17.00 arası açıktır. DUSUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Kim Daha Güçlü Yirminci yüzyılda yaşananlardan benim çıkardığım ders gücün hiçbir sorunu çözemeyeceğidir... Güç kullanarak işleri istediğiniz gibi yönlendirip her şe- ye hâkim olabilirsiniz, ama sorunları çözemezsiniz. So- runlar yüzeyde çözülmüş gibi görünse de alttan alta sü- rer, bir gün gene çıkar karşınıza. Güç kan davası duyariığının yaratıcısıdır. Ama insanhk köprünün üstünde karşılaşan keçiler gibi yüzyıllardır inatlaşmalar içinde yaşıyor, sorunlan hep güç kullanarak çözmeye çabalıyor. Temeli böyle atılmış... Etkisinden bir türiü kurtulamıyoruz. Kan davası duyarlı- ğı alttan alta bütün düşüncelerimizi, davranışlanmızı etki- liyor. Yalnız iyı egitim görmemiş insanlar için söylemiyorum, çok iyi eğitim görmüş, kendi adına düşünebilen, propa- gandalara kapılıp gitmeyen insanlar da böyle. Örnekse bir tartışma sırasında: - Sorunlarını çözmek için şöyle şöyle yapmamalan ge- rekir, dıyorum. Aldığım yanıt: - Ama ötekiler de şöyle şöyle yaptılar, oluyor. Söylenenlerin ikisi de yapılmaması gereken, insanhk dı- şı olaylar. Demek ki birisi insanlık dışı bir olay yaparsa ötekine de insanhk dışı bir olay yapma hakkı doğuyor. Bunun sonu yoktur... Güçlü olan karşısındakıni ezer, susturur, aralarındaki so- run çözülmüş gibi görünür, oysa bir süre sonra çekişme yeniden başlar, Sorunlan güç kutlanarak çözme alışkanhğının yarattığı ardı arkası kesilmez bir kan davasıdır bu... Bir noktada, eskiden yaşanan insanhk dışı olayların he- sabını sormadan, sorunlan usun, barışçı duyguların ışığın- da çözme yoluna sapılmazsa varılacak yerde, uluslarara- sı alanda savaşla, ulusal alanda ıse baskı düzenıyle karşı- laşılması kaçınılmazdır. Demek kı demokrasi anlayışına, banşçı bir toplumsal ya- şama ulaşabılmek için öncelikle geçmişte yaşanan insan- hk dışı olaylann bütünüyle unutulması, kan davası duyar- iığının aşılması gerekiyor. Siz bugün geçmişte yaşanan insanhk dışı bir olayın öcü- nü almak ıçin insanlık dışı bir olay yaratırsanız yarın da bi- rileri sizin bugün yarattığınız insanlık dışı olayın öcünü al- mak ıçin insanlık dfSı bir olay yaratacaklardır, sonra gene siz, sonra gene onlar... Ne zaman, nasıl duracak? "Biz durdunınız!.." dedinız mi, her şey yatar... Türklerte Yunanhların sürekli çekişmeleh, savaşmaları ya da savaşmaktan söz etmeleri, birbirierine düşmanlık beslemeleri, inanılmaz bir şey. Bu iki halkın o kadar çok ortak özelliklerı, benzer yanlan var kı, geçmişin baskısı, kan davası duyariığının itişi olmasa birbirierine yalnızca yakın- lık duyabilirler. Ermenılerle derseniz yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz. On- lar bızı, biz onları etkilemişiz. Karşılıklı birbirimizin arkada- şı, sevgılisi, ışçısi, işvereni olmuşuz. Kan davası gütme ya- nılgısına düşen, demokrasi anlayışmdan, barış ozleminden uzak bir grup Ermeninin çeşitli ülkelerde yarattığı insanlık dışı olaylar yüzünden nasıl bütün Ermenilere karşı döne- bılirız! Bütün Ermenileri nasıl aynı potaya koyanz! Türkiye'de ya da dünyanın herhangi bir ülkesinde bir grup Türkün yaptığı insanlık dışı işler yüzünden bütün Türklere düşmanlık beslenmesini ya da kötü gözle bakıl- masını doğru bulur musunuz? Birbirlerinden ayrılmayı düşünmeyen, birlikte yaşamak ısteyen Kürtler ıle Türkler arasındaki çekışmenin ise halkı- mızı yerınden yurdundan eden bir teröre. giderek bir kan davasına dönüşmesi açıklanması çok güç. karmakarışık bir yanılgılar yumağıdır... Kürtlerin kültürel haklarının tanınması demokrasiye ge- çişimizin doğal bir uzantısı değil miydı? Kan davası güderek geçmışteki insanlık dışı olayların öcünü almaya yönelen Kürt milliyetçiliğınin Türk mılliyet- çiliğini kışkırtacağı, Atatürkçü ulusalcılıktan uzaklaşılaca- gı da açıktı... Bugün çözüm güçte aranıyor. Demek ki çözüm gene sorunların çözümü olamayacak, olaylar son bulsa da kan davası duyarhğı alttan alta süre- cek. Oysa oy vermeyi aşan bir demokratikleşme Türkiye'nin birçok sorununu çözerdi, ama bu nedense bir türlü anla- şılamadı, anlaşılamıyor... işin insan haklan yönünden önemi biryana, devletın pa- rasının çarçur edilmesini önlemekte, bugün, demokratik- leşmenin özelleştirmeden önde geldiği bile savunulabilir... Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun özerkliği için imza kampanyası (15) Mine Budak, NilüferTapan. Nilüfer Kuru\azıcı. Tülin Polat. Zahide Görberk. Binnur Enş- kon. DefneSuman. Gülçin Gü- lan. llgar Şarman. Zuhal Şar- man, A\şe Nihal Akbulut. Hü- seyin Âkbulut. Nermi t>gur. Mustafa Süder. Nurcan Menteş. Necla Çelebı. Tülav Ann. Şahi- ka Yüksel. Cengiz Ann. Melda Tunçay, Rezzan Tunça\'. Atila Ergür. Re\han Gürses. Serdar Gürses, Hakan Aganer, Sezer Geçel, Serhat Eren. Serpıl Yer- kazan. GültenTank. Hüsnü Ku- ba. Ayten Kaplan. Tamer Yü- züak. Ayşegül Giilcr. Birsen Tankaya. Atilla Lise. Nursel Ka- yabalı. Ruhsar Semi. Hakan Ünlü. Hasan Engin. Ufuk Ek- mekçi. Biilent Barangil. Aysu Deimırtel. Sibel Aydınlı. Dılek Tiizün. Hilal Vardar. Hasan Daşdemir. Hüha Kara, Nermin Argan, Sultan Edis. Dilek Sür- men. Sibel Koldav $ule Şen. Özlem A>dın, Şükran Budak. Ömer ErtuğruL Neslihan Bu- lut. Nilgiin llgılıoğlu Saysel, Eren Erdem. Neslihan Kanlıca- oğlu, J. Alpman. Tanju Curabe- yoğlu, Özlem Gencel. Erdal Yorguner. Ender Ersan, Neri- man Özkarafakıh. Hakan Ter- can. Gülşah Kesebir. Salih Ka- ra, Eser Genç. Berna Atamala- ca. Fiisun Sanka>a. Sabıhat Çağan. Aynur Kürkçü. Saude Hızvoğlu. Gönül Gül, Hasan Ektıren. S.Demir. O.Yücel Ka- banç, Sabriye Özdil, N.Üçer, N.Camcı. Ebru Tiner. Nurcan Dereli. Bora Işıner. ZejnepOk- ta>'. Nilüfer Çakır, AynurKurt. Leyla Ergün. Başar Arslan, Cevher Ketencı. Şenel Giirda- mar. Ayşegül Ertan. Banu ll- men. Rezzan Irgaç. Elif Avan. Nesrin Cendere. Funda N'ıîdtz. Hülya Şenay. Tüja> Gökşen. Edibe Erdem. ElifÖzkan. Aslı- han Yetiştiren. GürelTuluy. Nil- gün Uysal. Seval Altınöz. Dı- dem Kartelli. Ebru Özdemir. Zeynep Sevinç. Tölin Yüksek. Selma Barlı. Gülriz Tirali. Ba- nu K.uloğlu. Banş Sezer. Meli- ha Sevencan. Nurcan Bağcı. Neli Güler, Katrin Keskeîyan. Ahmet Yıldınnı. Emin M.Bir- pınar. Tüge Oyman. Şule Kılıç. Se\gi Benger. Tölin Yıldınm. Birsen Alpay. Özden Argus. Gülcan Hanuloğlu. BetülGiin- tiirkün. Ayşe Şenok. Andrea Amaç. Yalçın Saylam. Abdul- lah Sankaya. Önder Sankaya. İpek Turan. Ömer Acar. Haya- ti Erhan. §ükrü Topar, Erol Ku- >aş. Zeynep Kuyaş. Ertan Me- lihoğlu. Levent Yazıcı. Cem Me>dan. Zühal Seçkin. Elif Dinç. Atilla Uğur. Eda Özço- ban. Nilüfer Gümüş. Berrin Ye- nice. Doğan Güvtnç. Gülsen Ramazanoğlıı. Osman Inhan, Nur Baykal. Serdar lnen, Onur Ok Cem Yünlü, Aydüek Yün- lü. Kayalar Güler. Hülya Kir- manoğlu. Atilla Yılmaz, Erol Taşdekn. Habıb Yıldız. Ömer Sivrihisarlı. Alev Özkan. Rüya Evren, Seltem lyigün, Mustafa Türkyılmaz. Yüksel tyigürr, Rahei Eskenazi. Zilde Nime- toğlu, Serap Canman. Oya So- ner, Yılmaz Soner. Reşit M.Erol. OyaSmlu. Çıçek Tuna. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle