25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1994 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Atatürk gücünühalktan aldı POLITIKA VE OTESI -5- E rzurum'dan ölü- müne dek Musta- fa Kemal'lebırlık- teolaneskı valı ve Şeyh Saıt İsyanı Davası'nı gören Istiklal Mahkemesı Başkanı Mazhar Müfit Kansu, cumhuri- yet ılan edılecegını Avusturyalı bir gazeteciden ögrendi. Osmanlı"nın sancak beylerin- den Denızlı Milletvekili Mazhar Müfit Bey, Ankara'da dönemin en lüks aşevi Anadolu Lokanta- sı'nda ögle yemeğindeydi. Bir gün önce Gazı'nin odasında ta- nıştığı Neve Freie Presse gaze- tesının muhabin heyecanla yanı- na geldi ve, "Haberiniz olsa ge- rek,sizikutlanm"dedı Mustafa ı Kemal Paşa konuk gazetecıye, "Açıkça ilk kez size söylüyomnT diye vurgulayarak, "çok yakın- da cumhuriyet ilan edileceğini" bildirmişti. Mazhar Müfit çok sevindi; çünkü Erzurum'da başlayan dü- şü, gerçekleşme yolundaydı. Haber, Ankara ve Istanbul ga- zetelerinde de bomba gibi patla- dı. Kamuoyundabekleyişbaşla- dı. 28 Ekim 1923 Pazar gecesi Kansu da Çankaya'daydı. Mus- tafa Kemal, muştuyu verdikten sonra kendisıne döndü ve şöyle dedı. "Erzurum'dan beri diün- den düşürmediğin cumhuriyetin işte zamanı geldi. Yann artık is- tedtğin kadar açıkça "Cumhurı- vet' diye bağırabilirsin." Erzurum Kongresı'nın ger- çekleştinlmesi için halktan 1500 lira bağış toplaması. Sıvas'a ge- çilirken, Kazım Dirik Paşa'nın 900 lira bagışlaması. kendilen- nı taşıyan otomobil hurdalannın yanmayan farları. Kansu'nun gözlerinin önünden sinema şen- di gibi geçtı. Nerelerden nerele- re gelınmişti!.. (1) Bilinmeyen büyük adam Sadrazam Kamil Paşa'nın to- runu, Sorbonne'u bit\ren bilim adamı, egitimci ve dıplomat. 1927-28 arasında Cumhurbaş- kanlıgı Genel Sekreteri Hikmet Bayur, Gazi Mustafa Kemal'in önsezısının çok güçlü olduğu kanısındaydı. Onu. Mondros Bırakışma- ı sı'nın ımzalandıgı günlerde ül- kenin bağımsızlığtna, halkın öz- gürlügüveegemenliginekavuş- ması savaşımına. bu önsezisı başlatmıştı. Atlannı Denizcilık Bakanı Cemal Paşa'ya satmış. Osmanlı Hürriyet Perveran Avam (Osmanlı Halkının Öz- gürlükse\erleri) Partisi' nin or- ganı Minbergazetesininyayımı- na katkıda bulunmuştu Dr Ra- sim Ferit Talay'la Fethi Okyar'ın çıkardıgı gazete, Mustafa Ke- mal'in arkadaşınayazdığı. Mar- ne Vuruşması'na ilişkin görüşle- nni kapsayan bir mektubunu ele geçirmişti. 1914'te yazılan mektupta, bır yandan Fransızlarla savaşan. öte yandan Ruslarla da çarpışmak zorunda kalan Almanlann yıp- ranmasının hedeflendigi anlatı- lıyordu. Savaşın sonu, Mustafa Ke- mal'in görüşünü dogruladı. Minber gazetesi, savaştan dört yıl sonra 19 kasımda yayımladı- ğı mektubun sahıbıni "nühüfte birsima" (bilinmeyen birbüyük adam) olarak tanımladı. SöytedMeriçıktı Gene aynı dönemdeydi. Ingi- lizler Mondros Birakışması'nın koşullannı çigniyorlardı. Os- manlı hükümeti de olup biteni kuzu kuzu izliyordu. Mustafa Kemal. Yıldınm Orduları Ko- mutanı'ydı. 8 Kasım 1918'de Sadrazam ve Harbiye Nazın (Başbakan ve Savunma Bakanı) İzzet Paşa'ya bır telgraf çektı. Ingiliz önerilerine olageldıgı bı- çimde bundan sonra da boyun eğilırse, bugün Payas-Kilis hat- tına göz koyduklan gibı. yann Toros-Kilikya, Konya-tzmiryö- relerini, hatta Osmanlı hüküme- tinin Britanya Bakanlar Kuru- lu'nca seçilmesinı bile isteyebı- lirlerdi! Mustafa Kemal'in bu kehane- ti de doğru çıktı; Kilikya Ingiliz- lerce, Konya Istanbul'daki Ingi- liz komutanlıgına baglı İtalyan- larca işgal edildi. demiryolllan da Ingilizlerin denetımi altına girdi. 1934 Şubatf nda Türkiye, Ro- manya, Yugoslavya, Yunanistan arasında ımzalanan Balkan Ant- laşması'nda da onun önsezisi- nin payı büyükrü. Avrupa, Tür- kiye'nin varlıgının aynmına bu antlaşmadan sonra vardı! (2) teant mandrmaran önemi Cumhurbaşkanı Atatürk'ün genel sekreteri Hikmet Bayur, onun ölümünden 30 yıl sonra bunlan anımsıyordu. Oysa o çok sevip saydığı insanı bir gece sa- bahlara değin nasıl da uğraştır- mıştı. Bir gece Dolmabahçe Sara- yf ndaGüneş-Dil Kuramı üzeri- ne çalışıyorlardı. "olur"du, "ol- maz"dı derken sabahı bulmuş- lardı. Gaziantep Milletvekili Kİ- Cumhuriyet kuranlar nlatıyor • Mustafa Kemal, "Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur" derken, medreseleri kapatırken, din ve dünya işlerini ayınrken, ana dilimize bağımsızhğını vermeye çalışırken, hiç kuşku yok ki gücünü, dört bin yıllık çeşitli uygarhklara sahip Anadolu'nun halkından alıyordu. Hem de tüm bunlan kendisini 'diktatörlük'le suçlayanlara karşı gerçekleştiriyordu. 19O7'de 26 vaşındavken arkadaşlarına 'Cumhuriyet'ten sözeden .Mustafa Kemal'in budiişü 16 yıl sonra bir sonbahar akşamı gerçcklcşti \e halk "ümmet'likten *yurttaş'lığa geçti. Artık padişah iradesi de halife buyruğu da kendilerinin olsundu. "Ege- menlik kayıtsız koşulsuz ulusun"du. bç Ali'yle. başyaver \e Yozgat Millen'ekili Salih Bozok yanla- nna geldıginde tartışma doruk noktasındaydı Bayur gidınce Bozok. "Paşam, neden bu kadar yoruldunuz? Hikmet Bey yaban- cınız mı? Size baglı bir arkada- şımız! "Böyle olacaktır" deme- niz yeterli değil mi? Onu inandır- mak için sabahlaradek nive üzü- lü\orsunuz?"diyecek oİdu \e ağzının payını aldı: ~Ha™ İşte bu çok yanhş bir dü- şiince. Bilir nıisini/ ki, Hikmet Bayur inatçıdır ve onu inandır- mak gerekir. Bir kez inandı mı da işi benimser.*" (3) İHretmene ders Türk yazınının ünlüadı. ıkın- ci dönem Mardin Mıl!et\ekili Yakup Kadri Karaosmanoğlu. Mustafa Kemal adını ilk kez ts- tanbul'da. Cumhuriyet ilan edı- leceginı de tsmet Paşa'ya yar- dımetmek için Halide Edip Âdı- var'la bırlıkte gittıkleri Batı Cephesi'nde duydu. dan edindigi bellıydı. Yakup Kadri ıçinden kendine "Nasılol- nıuş da bö\ le kahraman bir su- ba\ın iinü biz aydınlara ulaşa- mamış?" dıve sordu.(4) Batı Cephesi'nde Cumhuriyet ılan edıleceğıni ögrendiği za- man da. "TBMM demokrasi ba- kımından bir devrim meclisi. halk meelisidir'" diye düşünü- yordu. Kendisine katılanlar da çogunluktaydı. 1923Eylülü'nün son günlerine dek aydınlar \e milletvekilleri arasında Cumhu- riyet fikrini benimseyenlerin sa- yısı biravuç insanı geçmiyordu. Oysa Mustafa Kemal karannı Samsun'a ayak bastıgı gün \er- mış, saltanat ve hilafetin yıkıl- masından Cumhuriyet'in kurul- masına dek ve ondan sonra ge- len sosyal. kültürel tüm devrim- lenn ilkelerini kıvamına getir- mış, planlayıpsistemleştırmişti. Mustafa Kemal. ~Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusun- dur*'derken. medreseleri kapa- tırken. din \e dünya ışlerını ayı- hıçbır devlet biçımınde buluna- mazdı. Aynı özgünlüğe Lenin'in kurdugu Sovyet sisteminin sa- hıp oldugu da yadsınamazdı ama, aynmı şuydu: Türk de\- rimcisi, Karl Marx gibı bır ıhtı- lal ustasının çırağı degildi. Eli- nin altında yarım yüzyıllık bır "MarksistDiyalektigrnin bılim ve teknik kuvvetinden alıntı baş yasası yoktu. Bir ulusun henüz saptanmış, ama sınıflanmamış acı \e gereksinimlen ortasında tek başına bir adamdı. Tanıyı kendısı koyacak, ham gerçekle- ri kendisi işleyecek ve bunlann bireşimini (sentezini) kendi bey- nınden çıkaracaktı. Bu, kurtulus. savaşımına karar vermekten ve "Ya bağımsızlık ya ölüm" paro- lasını bulmaktan çok daha zor- du. (6) Yabancınm hayranlığı İngıltere eskı Kralı 5. George da Yakup Kadri gibı düşünüyor- du. Yıl 1923'tü. Veliaht Prens Edvvard. Genel Valı olarak res- Bırincı Dünya Savaşı sırasın- da bir yandan Ikdam gazetesın- de çalışıyor. öte yandan da Üs- küdar Lısesi'nde edebiyat v e fel- sefe öğretmenliğı yapıyordu. Öğrencilerinin çogu okulu bı- raktıklan için bir tek çocuğaders anlatıyordu. Bırden çok uzaktan, derinden gelen top seslen kulak- lanndauguldayıncaduraladı. Bu seslerÇanakkale'den geliyordu! Ögrencısının de dersten çok ses- leri dinledigini gördü. İkisi de susmuşlardı. Bir süre sonra ko- numlannı unutarak söyleşmeye başladılar. Delıkanlı öğretmeni- ne "Hiç meraketmeyin; geleme- yecekler. Savunma hattının en nazik noktasında komutayı al- bay Mustafa Kemal Bey ele aldı. Bu iş, onun eline geçtikten sonra artık korkuya yer kalmadığına inanmak gerekir'" diyordu. Çocuğun. gözlemlerini yük- sek rütbeli subay olan babasın- nrken. ana dilimize bağımsızh- ğını \ermeye çalışırken, hiç kuş- ku yok kı gücünü. dört bin yıl- lık çeşitli uygarlıklara sahip Anadolu'nun halkından alıyor- du (5). Hem de tüm bunlan ken- dısıni 'diktatörlük'le suçlayan- lara karşı gerçekleştiriyordu Kapıyı kendine kapadı Büyük bölümü Osmanlı Mec- lisi "nden gelen töhmetçiler dü- şünemiyorlardı ki Mustafa Ke- mal. "egemenlik ulusundur" derken, başta kendısı olmak üze- re bu hevese yelteneceklere "egemenlik'" hakkını. sultasını "BMM"ye bırakarak tüm kapı- lankapatıyordu. Oysa dünya ku- rulalı gelmış geçmiş zorbalann. dıktatörlerin ta\ ır ve dav ranışla- rı bunun tam karşıtıydı. Anayasasında "egemenli- ğj"tanımlayan Türkiye Cumhu- rıyetı Özgün bır yapıttı, örneğı mı karşılama tantanası arasında Hindistan'a indi. Karşılamada beş-on mihraceyle birkaç hükü- met üyesi vardı. tlginçtı, koca sömürgenin alan ve caddelerin- de Tann'nın bır kulu görünmü- yordu. Milyonlarcanüfuslukent sanki düşman baskınına uğra- mıştı. Merak içindeki prens mektupla babasına sordu: "Aca- ba bu soğuk davranışı Gandi mi düzenletti?" 5. George'un yanı- tı Hindistanlılann protestosun- dan da ilgınçtr "Hayır. Bunun nedenini Mustafa Kemal'in açtı- ğı 'bağımsızlık savaşı'nda ara- mak doğru olur." "Zorakı Dıplomat" Yakup Kadn. Bern'de Hindistan'ın genç elçısıyle tanışmıştı. Bu dıp- lomat Gandi'nin sag kolu De- sai'ın oğluydu. Öğrenciliğıne okuldan eve her gelişınde baba- sı o gün ne öğrendığini sorar. o da bılgı venrdı. Babası oğluna bir gün dedi kı: "Bir insan olarak bu dersler- den \ararlanman gerekir. Fakat bir Hintli olarak muhtaç oldu- ğun en büyük ders, Türkiye'nin Kurtulus Savaşı'dır. Otur,onu da sana ben anlatayım." (7) Ankara'nm 'yaban'lan Ikıncı Meclis'ten başlayarak 28 yıl milletvekilligi yapan ga- zeteci Falih Rıfkı Atay. Mustafa Kemal'ın Cumhuriyet ilanı ka- ranna uykusuz geçirdiği gece- ler sonunda vardığı kanısınday- dı. 1923 Ağustosu'nda Meclis'e gelenlere Ankaralılar 'ya- ban'adını takmışlardı. "Ya- ban'lar trenden inince iki yanı bataklık. ağaçsız mezarlıklı, ker- piçten ev ve esnaf barakalan ara- sından geçip. tozlu yang\n ye- rinden Meclis'e ulaşırlardı. Ha- mamönü'nde tuttuklan kerpiç eve yemek yemek ve yazı yaz- mak için aldıklan masayı dört ayağının üstünde durdurmayı • İsmet tnönü Mustafa Kemal'i yitirdiğimiz gün 'egemen ulus'un sözcüsü oldu: "Devletimizin kurucusu ve milletimizin fedakar, sadık hizmetkân, eşsiz kahraman ATATÜRK! Vatan sana minnettardır." başaramayınca. Ege'de konuş- tuklan köylünün söylediklerını anımsayıp gülmekten kendilerı- nı alamamışlardı. Köylü, Iz- mır'in kurtanlışından sonra yö- redekı Rumlann da kaçmalann- dan yakınmış. "Eyerci, nalbant ve marangoz kalmadı. Gazi Pa- şa onlan geri getirmez mi" diye sormuştu. DHaver suyuıda sonbet Gündüzlenni Meclıs'te geçı- ren 'yaban'lar için geceler ade- ta bir karabasandı. Gidecek hiç- bir yer olmadığından Çanka- ya'ya çağrılmak ıçın can atarlar, umutlan kınlınca çareyı "Dila- ver suyu"nda ararlardı. Içki ya- sağı yasası yürürlükteydı. Mec- lıs'ın yakınındaki küçük bir aş- çı dükkanının kuytu köşesinde bu yasağa baş kaldınlırdı. 'Ra- kı'yı bulup buluşturup getıren- ler. "polis müdürü Dilaver'ın adamlanydı! (8) Millervekillerinin gündüzlen- ni, Meclis Genel Kurulu yanın- da grup, komisyon toplantılan ve öteki çalışmalar doldururdu. Falih Rıfkı ve arkadaşlan, 11 Eylül 1923 günü, başkanlık di- vanı toplantısından sonra Baş- kanvekilı Saruhan (Manisa) Milletvekili SabriToprak'la öğ- le yemegine çıkıyorlardı. Mec- lis bahçesinde Mustafa Kemal Paşa'yla karşılaştılar. Gözünde yüzünü tuhaflaştıran, oldugun- dan zayıf ve yaşlı gösteren ke- narlan kapaklı toz gözlüğü var- dı. Partitoplantısınınkaçtaoldu- gunu sordu: "15.00'te"ydi. M Ba- na 13.00'te diye bildirdiler, onun için erken geldim" dedı. "Hal( devteti" Odasına geçerken milletvekil- lerini de çagırdı. Yaveri, parti tü- züğünün son taslağını getirdi. Taslak tüm milletvekillerınce bugün tek tek imzalanacaktı. Biraz sonra cebinden taslağın bir kopyasını çıkardı. Sayfa açı- ğına yazdığı Fransızca bır tüm- ceyi okudu. Bu, Fransız Cum- huriyeti'nin "birgayr-ikabü-ite- ceza" (bölünmezlığını) vurgu- luyordu. "Dün gece Fransız Ihti- lali tarihini gözden geçirirken not etmiştim" dedı ve karaladı Anayasa değişıklıgi konusu- na gelince. Biraz önce gelen Yu- nus Nadi de aralanndaydı. Gazi dedi ki: "Ansiklopedidecumhu- riyet ne demektir konusuna bak- fım. Chose publique (dev let) söz- cükleriyle çevrilmiş. Bizdeki an- lamı ne olmalı?" Gazi'nin sözü nereye getir- mek istedigi bellıydi. Anayasa- da hükümet biçimini açıkça be- lirlemek sırası geldiğini söyle- yen Sabri Bey "Sorun bugünkü durumun anlatılmasından iba- rettir" diye konuştu. Mustafa Kemal Paşa, anayasa değişikliği taslağını görmüştü, eksikleri çoktu. Bu hafta kendi uğraşıp üzerinde çalışacak. ar- kadaşlanyla yapacagı özel gö- rüşmelerden sonra konuyu par- ti grubuna getirecektı. Yunus Nadi,bunun enkuvvetlı zaman- da yapılması gereğıni savundu, en kuvvetli zaman bugündü. Gazi, derinlere dalmış görü- nüşüyle mınldandı: "Türkiye, cumhuriyet usulü ile yönetilen bir halk devletidir."(9) Yurttaş'bkomru 23 Nisan 1920'de BMM açıl- dığında, Mustafa Kemal'i mil- letvekilleri bıle tanımıyorlardı. Yoklama yapılıp seçim tutanak- lan toplanırken bir ara geldi, sı- ralan okullardan sağlanan salon- da oturacak yer olmadığı için. Batum Milletvekili Ahntet Fev- zi Erdem'ın yanına ilişıp sordu: "Belgeni başkanlıkdivanına v«r- din mi?" Verememişti ama. ni- ye soruyordu ve "bu adam kinTdi? "Mustafa Kemal odur" demişlerdi. "Onlar" da soba bo- rulanndan yaptıklan toplarla sa- \aşlar kazanmışlar, Lozan Ant- laşması'nın altına mühür diye yumruklannı vurmuşlardı. (10) 1907'de 26 yaşındayken arka- daşı Ali Fuat Cebesoy'a 'Cum- huriyet'ten söz eden 'O'nun bu düşü 16 yıl sonra bır sonbahar akşamı gerçekleşti ve halk 'üm- met'likten 'yurttaş'hğa geçti. Artık padişah iradesi de halife buyruğu da kendilerinin olsun- du. "Egemenlik kayıtsız koşul- suz ulusun"du İsmet tnönü 'O'nu yıtirdıgi- mız gün 'egemen ulus'un sözcü- sü oldu: "Devletimizin kurucusu ve milletimizin fedakâr, sadık hiz- metkân, Eşsız kahraman ATATÜRK! Vatan sana minnettardır." KAYNAKÇA: 1- "Erzu- rum'dan Ölümüne Kadar Ata- türk 'le Benıber", Kansu. Mazhar Müfit; TTK Yayını, Ankara. 1968. 2- "Atatürk ün Gelecegı Seziş Gücüne ve InsanhkAnlayışına L'ç Örnek ". Bayvr. Hikmeı; TTK Ya- yını, Ankara. 1968. 3- "Atatürk 'ün Hususiyetleri". Kılıç. Ali: Sel Yavınlan. Islanbul, 1955. 4- "Atalürk'Ie Konuşmalar", Bavdar. Mustafa; Varlık Yayınla- n.'Istanbul. 1967 5- Türk Milleti veAtatürk-Ka- raosmanoğlu, YakupKadri-TTK Yayını- Ankara. 1956 6- Atatürk- Karaosmanoğlu, Yakup Kadri, Remzi Kitabevi-ls- tanbul. 1946. 7- Atatürk 'ün Gerçek Siması- Karaosmanoğlu, Yakup Kadri- Mılli TesanütBirliğı Yayınlan- Is- tanbul. 1953. 8- Çankaya-Atay, Falih Rıflu- Doğan Kardeş Basımevi- Istan- bul. 1968. 9- Mustafa Kemal'in Mütare- ke Defteri-Atay, Falih Rıfkı- Hi- sar Basıme vi- tstanbui 1955. 10- İlk Meclis'ten Kalanlar- Seçkin, Salan-Murat Matbaast- Ankara. 1970. BİTTİ MEHMED KEMAL Kitap Yüzünden... Kitap yüzünden ilk günden beri başım az derde ginme- miştir. Kitap bela mı demektir. Biz de bu belayı göze alı- yorduk. Liseden arkadaşım Arap Adnan bir krtabevi kur- du. İlk yayımladığı kitap da benim "Birinci Kilometre" ol- du. Dört beş formalık bir şiir kitabı. Kitabı Ankara'da değil de Istanbul'da bastırdık ve da- ğıttık. O yıllarda kitap mı çıkaracaksın, Ebussuut Cadde- si'nde Avedis'in basımevine gideceksin. Kapak mı yap- tıracaksın, Agop Arad'a başvuracaksın. Biz de öyle yap- tık. Kitabın bir bölümünü dağıtmak üzere istanbul'da bırak- tık, bir bölümünü de Ankara'ya getirdik. Ankara'da üç beş kitapçı var. Başta Akba, ona verdik. Adımız daha yeni dil- leniyor ama satılıyor. Yılı soracak olursanız 1945'ler... Ba- kıyorum kitap vitrinlerde de görünüyor. O yılların eleştir- menleri Nurettin Artam, İsmet Hulusi imset, köşelerin- de birkaç satır yazdılar. En ünlü eleştırmen Ataç, dokun- madı bile. Neyapalım yaranamadık... Haftada bir kitapçı- lara uğruyorum, birkaç tanesı satılmış, çok kıvanıyorum. Derken günlerden bir gün, ansızın, siyasi polis, bizim De- nizciler Caddesi'ndeki evi bastı. "Ne var?" "Evi arayacağız!" "Buyurun." Başlart havada şöyle bir göz gezdirdikten sonra doğru 30-40 kitaplık etajerin üstüne yürüdüler. Kendilerıne göre sakıncalı kitaplan aldıktan sonra şiir kitaplanna saldırdılar. Bir çuval istediler. "Birinci Kilometre"\en içine doldurdu- lar. Gençlik yılları, cepte metelik yok, taksiye binemeyiz. Birinci Şube Hacıbayram'da, otobüş işlemez. Kitapları sırtladım, siyasi şubeye yollandım. Öğleden sonra. Me- murtar giriyorlar, çıkıyorlar bana bir şey söyleyen yok, ki- mileri bir göz atıp geçiyor. Akşam oldu. "Sorgun yann yapılacak, bu gece burada kalıyorsun. Eve haber vereceksin şurda telefon var." Bakkala telefon edıp gelmeyecegimizi söyledik. Evde- kiler ilk karakolluk olduğumuz için telaşlandılar. Bir ukala komutu verdi: "Adilerin değil, siyasilerin yanı- na koyun!" Öyle yaptılar. Birinci Şube Müdürü Ekrem var, bizi gözaltına aldığı için seviniyor. Savcının karşısına çıkardılar. Ananın adı, baba- nın adı, doğum yerin, falan filandan sonra sıra kitaba gel- di. "Bu kitabı kim yayımladı?" Söyledim. "Parasını kim verdi?" Gene söyledim. Kitaplara şöyle bir baktı, masanın üstüne attı: "Şiir bunlar." "Evet." Karıştırmaya başladı. Araya girmiş başka kitaplara da baktı. Evırdi çevirdi. Ne yapacağını o da bilmiyprdu. Ama önüne gelmiştik. Tutuklamak istemediği belliydi. "Alın bu kitaplan emanete verın.." dedı. Daktilodaki kıza bir şeyler yazdırdı. Öğrenci olduğumu bildiği için biraz da acıyordu. Ben de ilk gözağrım olduğu için pek aldırmıyordum. "Seni şimdilik bırakıyoruz, sonra gerekirse mahkeme- ye çağıracağız. Getiren polislere döndü, baktı: "Serbesttir, gitsin" dedi. Bana da "Madem öğrenci imişsin, derslerine çalış, bir daha bu- ralarda görûnme!.." Kitap yüzünden başım derde böyle gırdı. Akıllanmadık. Aradan yıllar geçti, delirmedık de... Tek parti döneminı, DP dönemını, 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü gördük. Ya bugüne ne demeli? Kitap yüzünden başı derde girenler yok mu? Mahkemelere ve hapis- hanelere bir bakın!.. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Büyük bır kentin yü- künü haftfletmek ama- ayla onun yakınına ku- rulan daha küçük kent. 2/ Sulannın teda\i edici özelliklerinden yararlam- lan kaplıcalara verilen ad... Bir haber ajansının u simgesi. 3/ Bayrak ya da 6 sancak taşıyan._ 4/ Bir -, meyve... Hint-İran dil grubuna verilen ad. 5/ 8 Bakınn simgesi... Hak ve g adalete uygunluk. 6/ Bir hayvan... Hollanda'nın plaka işa- reü... Bir bağlaç. 7/ Hatay ilinde bir ırmak... Ustün bir yetkinin gü- cünü sımgeleyen değnek. 8/ Yen- geç takımyıldızı yöresinde bir yıl- dız kümesi. 9/ Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin yığını... Yaşlı, ihtiyar. YUKARIDAN AŞAĞIYA t/ Skandal... Satrançta bir taş. 2/ Romaüzma ağnsı... Ikaz. 3/ Yara üzerindeki iltihabı dışanya akıt- mak için kullanılan bükülgen boru... Kalori. 4/ Asya'da bir ülke... Yapma, etme. 5/ Saat. pusula gibi aygıtlarda üzerinde yazı. rakam ya da başka işaretîer bulunan düzlem... Kimyada basit şekerlere verilen genel ad. 6/ Bir göz rengi... Rus, Leh. Sırp, Hırvat, Bulgar ve Çek halklanna dillerindeki yakınhk ne- deniyle verilen ortak ad. 7/ Sergen... Bir aracı tutmaya yarayan bölüm. 8/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Yumurta ve ir- mikle yapılan bir tür tatlı. 9/ Çok sert ve tutarsız hareketlerde bulunan akıl hastası... Şarkı, türkü. ILAN T.C. SUINGLRLU ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1983 238 Esas 1993 113 Karar Davacı Nazire Öztekın tarafından davalılar Zeynep Öztekin aley- hine açılan ferağı icbar davasının yapılan yargılaması sonunda: Mahkememızden verilen 9.4.1993 tanh've 1983 283 esas. 1993 113 sayıh karar Yarg)ta> 14. Hukuk Daıresi Başkanlığı'nın 12.9.1994 ta- rili ve 1994 3926 esas. 7773 sayılı karan ile onanmış olup, ancak ona- ma ilammın taraflardan Zeynep Öztekin. dahili davalı Halil Aktaşcı. Zeynep Boz ve Fadik Alkoç adına daha önceden mahkeme karan ve temyiz dilekçesı ılanen teblığ edilmış olduğundan. işbu Yargıtay ila- mmın da bu davalılara ılanen tebliği gerekmekle. Yargıtay ilammın 7 gün sonra adı geçen davalılara tebliğ edilmiş sayılacağı Yargıtay ilamı yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 52199 İLAN T.C. SERİK KADASTRÖ MAHKEMESt Sayr. 1988 1922 Serik Kökez Mahallesi Taşhklar mevkiınde bulunan 342 m r lik 94 ada 7 parsel no'lu nizalı yerin mahkememizde icra kılınan yargıla- ma neticesınde. Davacı adına tesciline karar verilmiş olup adresi tespit edilemeyen davalı Fatma Çevriye'ye 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre kara- nn neşrinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen duyurulur. 10 11.1994 Basın: 52177
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle