Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1994 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Atatürk gücünühalktan aldı
POLITIKA VE OTESI
-5-
E
rzurum'dan ölü-
müne dek Musta-
fa Kemal'lebırlık-
teolaneskı valı ve
Şeyh Saıt İsyanı
Davası'nı gören
Istiklal Mahkemesı Başkanı
Mazhar Müfit Kansu, cumhuri-
yet ılan edılecegını Avusturyalı
bir gazeteciden ögrendi.
Osmanlı"nın sancak beylerin-
den Denızlı Milletvekili Mazhar
Müfit Bey, Ankara'da dönemin
en lüks aşevi Anadolu Lokanta-
sı'nda ögle yemeğindeydi. Bir
gün önce Gazı'nin odasında ta-
nıştığı Neve Freie Presse gaze-
tesının muhabin heyecanla yanı-
na geldi ve, "Haberiniz olsa ge-
rek,sizikutlanm"dedı Mustafa
ı Kemal Paşa konuk gazetecıye,
"Açıkça ilk kez size söylüyomnT
diye vurgulayarak, "çok yakın-
da cumhuriyet ilan edileceğini"
bildirmişti.
Mazhar Müfit çok sevindi;
çünkü Erzurum'da başlayan dü-
şü, gerçekleşme yolundaydı.
Haber, Ankara ve Istanbul ga-
zetelerinde de bomba gibi patla-
dı. Kamuoyundabekleyişbaşla-
dı.
28 Ekim 1923 Pazar gecesi
Kansu da Çankaya'daydı. Mus-
tafa Kemal, muştuyu verdikten
sonra kendisıne döndü ve şöyle
dedı. "Erzurum'dan beri diün-
den düşürmediğin cumhuriyetin
işte zamanı geldi. Yann artık is-
tedtğin kadar açıkça "Cumhurı-
vet' diye bağırabilirsin."
Erzurum Kongresı'nın ger-
çekleştinlmesi için halktan 1500
lira bağış toplaması. Sıvas'a ge-
çilirken, Kazım Dirik Paşa'nın
900 lira bagışlaması. kendilen-
nı taşıyan otomobil hurdalannın
yanmayan farları. Kansu'nun
gözlerinin önünden sinema şen-
di gibi geçtı. Nerelerden nerele-
re gelınmişti!.. (1)
Bilinmeyen büyük adam
Sadrazam Kamil Paşa'nın to-
runu, Sorbonne'u bit\ren bilim
adamı, egitimci ve dıplomat.
1927-28 arasında Cumhurbaş-
kanlıgı Genel Sekreteri Hikmet
Bayur, Gazi Mustafa Kemal'in
önsezısının çok güçlü olduğu
kanısındaydı.
Onu. Mondros Bırakışma-
ı sı'nın ımzalandıgı günlerde ül-
kenin bağımsızlığtna, halkın öz-
gürlügüveegemenliginekavuş-
ması savaşımına. bu önsezisı
başlatmıştı. Atlannı Denizcilık
Bakanı Cemal Paşa'ya satmış.
Osmanlı Hürriyet Perveran
Avam (Osmanlı Halkının Öz-
gürlükse\erleri) Partisi' nin or-
ganı Minbergazetesininyayımı-
na katkıda bulunmuştu Dr Ra-
sim Ferit Talay'la Fethi Okyar'ın
çıkardıgı gazete, Mustafa Ke-
mal'in arkadaşınayazdığı. Mar-
ne Vuruşması'na ilişkin görüşle-
nni kapsayan bir mektubunu ele
geçirmişti.
1914'te yazılan mektupta, bır
yandan Fransızlarla savaşan. öte
yandan Ruslarla da çarpışmak
zorunda kalan Almanlann yıp-
ranmasının hedeflendigi anlatı-
lıyordu.
Savaşın sonu, Mustafa Ke-
mal'in görüşünü dogruladı.
Minber gazetesi, savaştan dört
yıl sonra 19 kasımda yayımladı-
ğı mektubun sahıbıni "nühüfte
birsima" (bilinmeyen birbüyük
adam) olarak tanımladı.
SöytedMeriçıktı
Gene aynı dönemdeydi. Ingi-
lizler Mondros Birakışması'nın
koşullannı çigniyorlardı. Os-
manlı hükümeti de olup biteni
kuzu kuzu izliyordu. Mustafa
Kemal. Yıldınm Orduları Ko-
mutanı'ydı. 8 Kasım 1918'de
Sadrazam ve Harbiye Nazın
(Başbakan ve Savunma Bakanı)
İzzet Paşa'ya bır telgraf çektı.
Ingiliz önerilerine olageldıgı bı-
çimde bundan sonra da boyun
eğilırse, bugün Payas-Kilis hat-
tına göz koyduklan gibı. yann
Toros-Kilikya, Konya-tzmiryö-
relerini, hatta Osmanlı hüküme-
tinin Britanya Bakanlar Kuru-
lu'nca seçilmesinı bile isteyebı-
lirlerdi!
Mustafa Kemal'in bu kehane-
ti de doğru çıktı; Kilikya Ingiliz-
lerce, Konya Istanbul'daki Ingi-
liz komutanlıgına baglı İtalyan-
larca işgal edildi. demiryolllan
da Ingilizlerin denetımi altına
girdi.
1934 Şubatf nda Türkiye, Ro-
manya, Yugoslavya, Yunanistan
arasında ımzalanan Balkan Ant-
laşması'nda da onun önsezisi-
nin payı büyükrü. Avrupa, Tür-
kiye'nin varlıgının aynmına bu
antlaşmadan sonra vardı! (2)
teant mandrmaran önemi
Cumhurbaşkanı Atatürk'ün
genel sekreteri Hikmet Bayur,
onun ölümünden 30 yıl sonra
bunlan anımsıyordu. Oysa o çok
sevip saydığı insanı bir gece sa-
bahlara değin nasıl da uğraştır-
mıştı.
Bir gece Dolmabahçe Sara-
yf ndaGüneş-Dil Kuramı üzeri-
ne çalışıyorlardı. "olur"du, "ol-
maz"dı derken sabahı bulmuş-
lardı. Gaziantep Milletvekili Kİ-
Cumhuriyet
kuranlar
nlatıyor
• Mustafa Kemal, "Egemenlik
kayıtsız koşulsuz ulusundur" derken,
medreseleri kapatırken, din ve dünya
işlerini ayınrken, ana dilimize
bağımsızhğını vermeye çalışırken, hiç
kuşku yok ki gücünü, dört bin yıllık
çeşitli uygarhklara sahip Anadolu'nun
halkından alıyordu. Hem de tüm
bunlan kendisini 'diktatörlük'le
suçlayanlara karşı gerçekleştiriyordu.
19O7'de 26 vaşındavken arkadaşlarına 'Cumhuriyet'ten sözeden .Mustafa Kemal'in budiişü 16 yıl sonra bir sonbahar akşamı
gerçcklcşti \e halk "ümmet'likten *yurttaş'lığa geçti. Artık padişah iradesi de halife buyruğu da kendilerinin olsundu. "Ege-
menlik kayıtsız koşulsuz ulusun"du.
bç Ali'yle. başyaver \e Yozgat
Millen'ekili Salih Bozok yanla-
nna geldıginde tartışma doruk
noktasındaydı Bayur gidınce
Bozok. "Paşam, neden bu kadar
yoruldunuz? Hikmet Bey yaban-
cınız mı? Size baglı bir arkada-
şımız! "Böyle olacaktır" deme-
niz yeterli değil mi? Onu inandır-
mak için sabahlaradek nive üzü-
lü\orsunuz?"diyecek oİdu \e
ağzının payını aldı:
~Ha™ İşte bu çok yanhş bir dü-
şiince. Bilir nıisini/ ki, Hikmet
Bayur inatçıdır ve onu inandır-
mak gerekir. Bir kez inandı mı da
işi benimser.*" (3)
İHretmene ders
Türk yazınının ünlüadı. ıkın-
ci dönem Mardin Mıl!et\ekili
Yakup Kadri Karaosmanoğlu.
Mustafa Kemal adını ilk kez ts-
tanbul'da. Cumhuriyet ilan edı-
leceginı de tsmet Paşa'ya yar-
dımetmek için Halide Edip Âdı-
var'la bırlıkte gittıkleri Batı
Cephesi'nde duydu.
dan edindigi bellıydı. Yakup
Kadri ıçinden kendine "Nasılol-
nıuş da bö\ le kahraman bir su-
ba\ın iinü biz aydınlara ulaşa-
mamış?" dıve sordu.(4)
Batı Cephesi'nde Cumhuriyet
ılan edıleceğıni ögrendiği za-
man da. "TBMM demokrasi ba-
kımından bir devrim meclisi.
halk meelisidir'" diye düşünü-
yordu. Kendisine katılanlar da
çogunluktaydı. 1923Eylülü'nün
son günlerine dek aydınlar \e
milletvekilleri arasında Cumhu-
riyet fikrini benimseyenlerin sa-
yısı biravuç insanı geçmiyordu.
Oysa Mustafa Kemal karannı
Samsun'a ayak bastıgı gün \er-
mış, saltanat ve hilafetin yıkıl-
masından Cumhuriyet'in kurul-
masına dek ve ondan sonra ge-
len sosyal. kültürel tüm devrim-
lenn ilkelerini kıvamına getir-
mış, planlayıpsistemleştırmişti.
Mustafa Kemal. ~Egemenlik
kayıtsız koşulsuz ulusun-
dur*'derken. medreseleri kapa-
tırken. din \e dünya ışlerını ayı-
hıçbır devlet biçımınde buluna-
mazdı. Aynı özgünlüğe Lenin'in
kurdugu Sovyet sisteminin sa-
hıp oldugu da yadsınamazdı
ama, aynmı şuydu: Türk de\-
rimcisi, Karl Marx gibı bır ıhtı-
lal ustasının çırağı degildi. Eli-
nin altında yarım yüzyıllık bır
"MarksistDiyalektigrnin bılim
ve teknik kuvvetinden alıntı baş
yasası yoktu. Bir ulusun henüz
saptanmış, ama sınıflanmamış
acı \e gereksinimlen ortasında
tek başına bir adamdı. Tanıyı
kendısı koyacak, ham gerçekle-
ri kendisi işleyecek ve bunlann
bireşimini (sentezini) kendi bey-
nınden çıkaracaktı. Bu, kurtulus.
savaşımına karar vermekten ve
"Ya bağımsızlık ya ölüm" paro-
lasını bulmaktan çok daha zor-
du. (6)
Yabancınm hayranlığı
İngıltere eskı Kralı 5. George
da Yakup Kadri gibı düşünüyor-
du. Yıl 1923'tü. Veliaht Prens
Edvvard. Genel Valı olarak res-
Bırincı Dünya Savaşı sırasın-
da bir yandan Ikdam gazetesın-
de çalışıyor. öte yandan da Üs-
küdar Lısesi'nde edebiyat v e fel-
sefe öğretmenliğı yapıyordu.
Öğrencilerinin çogu okulu bı-
raktıklan için bir tek çocuğaders
anlatıyordu. Bırden çok uzaktan,
derinden gelen top seslen kulak-
lanndauguldayıncaduraladı. Bu
seslerÇanakkale'den geliyordu!
Ögrencısının de dersten çok ses-
leri dinledigini gördü. İkisi de
susmuşlardı. Bir süre sonra ko-
numlannı unutarak söyleşmeye
başladılar. Delıkanlı öğretmeni-
ne "Hiç meraketmeyin; geleme-
yecekler. Savunma hattının en
nazik noktasında komutayı al-
bay Mustafa Kemal Bey ele aldı.
Bu iş, onun eline geçtikten sonra
artık korkuya yer kalmadığına
inanmak gerekir'" diyordu.
Çocuğun. gözlemlerini yük-
sek rütbeli subay olan babasın-
nrken. ana dilimize bağımsızh-
ğını \ermeye çalışırken, hiç kuş-
ku yok kı gücünü. dört bin yıl-
lık çeşitli uygarlıklara sahip
Anadolu'nun halkından alıyor-
du (5). Hem de tüm bunlan ken-
dısıni 'diktatörlük'le suçlayan-
lara karşı gerçekleştiriyordu
Kapıyı kendine kapadı
Büyük bölümü Osmanlı Mec-
lisi "nden gelen töhmetçiler dü-
şünemiyorlardı ki Mustafa Ke-
mal. "egemenlik ulusundur"
derken, başta kendısı olmak üze-
re bu hevese yelteneceklere
"egemenlik'" hakkını. sultasını
"BMM"ye bırakarak tüm kapı-
lankapatıyordu. Oysa dünya ku-
rulalı gelmış geçmiş zorbalann.
dıktatörlerin ta\ ır ve dav ranışla-
rı bunun tam karşıtıydı.
Anayasasında "egemenli-
ğj"tanımlayan Türkiye Cumhu-
rıyetı Özgün bır yapıttı, örneğı
mı karşılama tantanası arasında
Hindistan'a indi. Karşılamada
beş-on mihraceyle birkaç hükü-
met üyesi vardı. tlginçtı, koca
sömürgenin alan ve caddelerin-
de Tann'nın bır kulu görünmü-
yordu. Milyonlarcanüfuslukent
sanki düşman baskınına uğra-
mıştı. Merak içindeki prens
mektupla babasına sordu: "Aca-
ba bu soğuk davranışı Gandi mi
düzenletti?" 5. George'un yanı-
tı Hindistanlılann protestosun-
dan da ilgınçtr "Hayır. Bunun
nedenini Mustafa Kemal'in açtı-
ğı 'bağımsızlık savaşı'nda ara-
mak doğru olur."
"Zorakı Dıplomat" Yakup
Kadn. Bern'de Hindistan'ın
genç elçısıyle tanışmıştı. Bu dıp-
lomat Gandi'nin sag kolu De-
sai'ın oğluydu. Öğrenciliğıne
okuldan eve her gelişınde baba-
sı o gün ne öğrendığini sorar. o
da bılgı venrdı. Babası oğluna
bir gün dedi kı:
"Bir insan olarak bu dersler-
den \ararlanman gerekir. Fakat
bir Hintli olarak muhtaç oldu-
ğun en büyük ders, Türkiye'nin
Kurtulus Savaşı'dır. Otur,onu da
sana ben anlatayım." (7)
Ankara'nm 'yaban'lan
Ikıncı Meclis'ten başlayarak
28 yıl milletvekilligi yapan ga-
zeteci Falih Rıfkı Atay. Mustafa
Kemal'ın Cumhuriyet ilanı ka-
ranna uykusuz geçirdiği gece-
ler sonunda vardığı kanısınday-
dı.
1923 Ağustosu'nda Meclis'e
gelenlere Ankaralılar 'ya-
ban'adını takmışlardı. "Ya-
ban'lar trenden inince iki yanı
bataklık. ağaçsız mezarlıklı, ker-
piçten ev ve esnaf barakalan ara-
sından geçip. tozlu yang\n ye-
rinden Meclis'e ulaşırlardı. Ha-
mamönü'nde tuttuklan kerpiç
eve yemek yemek ve yazı yaz-
mak için aldıklan masayı dört
ayağının üstünde durdurmayı
• İsmet tnönü
Mustafa
Kemal'i
yitirdiğimiz gün
'egemen
ulus'un
sözcüsü oldu:
"Devletimizin
kurucusu ve
milletimizin
fedakar, sadık
hizmetkân,
eşsiz kahraman
ATATÜRK!
Vatan sana
minnettardır."
başaramayınca. Ege'de konuş-
tuklan köylünün söylediklerını
anımsayıp gülmekten kendilerı-
nı alamamışlardı. Köylü, Iz-
mır'in kurtanlışından sonra yö-
redekı Rumlann da kaçmalann-
dan yakınmış. "Eyerci, nalbant
ve marangoz kalmadı. Gazi Pa-
şa onlan geri getirmez mi" diye
sormuştu.
DHaver suyuıda sonbet
Gündüzlenni Meclıs'te geçı-
ren 'yaban'lar için geceler ade-
ta bir karabasandı. Gidecek hiç-
bir yer olmadığından Çanka-
ya'ya çağrılmak ıçın can atarlar,
umutlan kınlınca çareyı "Dila-
ver suyu"nda ararlardı. Içki ya-
sağı yasası yürürlükteydı. Mec-
lıs'ın yakınındaki küçük bir aş-
çı dükkanının kuytu köşesinde
bu yasağa baş kaldınlırdı. 'Ra-
kı'yı bulup buluşturup getıren-
ler. "polis müdürü Dilaver'ın
adamlanydı! (8)
Millervekillerinin gündüzlen-
ni, Meclis Genel Kurulu yanın-
da grup, komisyon toplantılan
ve öteki çalışmalar doldururdu.
Falih Rıfkı ve arkadaşlan, 11
Eylül 1923 günü, başkanlık di-
vanı toplantısından sonra Baş-
kanvekilı Saruhan (Manisa)
Milletvekili SabriToprak'la öğ-
le yemegine çıkıyorlardı. Mec-
lis bahçesinde Mustafa Kemal
Paşa'yla karşılaştılar. Gözünde
yüzünü tuhaflaştıran, oldugun-
dan zayıf ve yaşlı gösteren ke-
narlan kapaklı toz gözlüğü var-
dı. Partitoplantısınınkaçtaoldu-
gunu sordu: "15.00'te"ydi. M
Ba-
na 13.00'te diye bildirdiler, onun
için erken geldim" dedı.
"Hal( devteti"
Odasına geçerken milletvekil-
lerini de çagırdı. Yaveri, parti tü-
züğünün son taslağını getirdi.
Taslak tüm milletvekillerınce
bugün tek tek imzalanacaktı.
Biraz sonra cebinden taslağın
bir kopyasını çıkardı. Sayfa açı-
ğına yazdığı Fransızca bır tüm-
ceyi okudu. Bu, Fransız Cum-
huriyeti'nin "birgayr-ikabü-ite-
ceza" (bölünmezlığını) vurgu-
luyordu. "Dün gece Fransız Ihti-
lali tarihini gözden geçirirken not
etmiştim" dedı ve karaladı
Anayasa değişıklıgi konusu-
na gelince. Biraz önce gelen Yu-
nus Nadi de aralanndaydı. Gazi
dedi ki: "Ansiklopedidecumhu-
riyet ne demektir konusuna bak-
fım. Chose publique (dev let) söz-
cükleriyle çevrilmiş. Bizdeki an-
lamı ne olmalı?"
Gazi'nin sözü nereye getir-
mek istedigi bellıydi. Anayasa-
da hükümet biçimini açıkça be-
lirlemek sırası geldiğini söyle-
yen Sabri Bey "Sorun bugünkü
durumun anlatılmasından iba-
rettir" diye konuştu.
Mustafa Kemal Paşa, anayasa
değişikliği taslağını görmüştü,
eksikleri çoktu. Bu hafta kendi
uğraşıp üzerinde çalışacak. ar-
kadaşlanyla yapacagı özel gö-
rüşmelerden sonra konuyu par-
ti grubuna getirecektı. Yunus
Nadi,bunun enkuvvetlı zaman-
da yapılması gereğıni savundu,
en kuvvetli zaman bugündü.
Gazi, derinlere dalmış görü-
nüşüyle mınldandı: "Türkiye,
cumhuriyet usulü ile yönetilen
bir halk devletidir."(9)
Yurttaş'bkomru
23 Nisan 1920'de BMM açıl-
dığında, Mustafa Kemal'i mil-
letvekilleri bıle tanımıyorlardı.
Yoklama yapılıp seçim tutanak-
lan toplanırken bir ara geldi, sı-
ralan okullardan sağlanan salon-
da oturacak yer olmadığı için.
Batum Milletvekili Ahntet Fev-
zi Erdem'ın yanına ilişıp sordu:
"Belgeni başkanlıkdivanına v«r-
din mi?" Verememişti ama. ni-
ye soruyordu ve "bu adam
kinTdi? "Mustafa Kemal odur"
demişlerdi. "Onlar" da soba bo-
rulanndan yaptıklan toplarla sa-
\aşlar kazanmışlar, Lozan Ant-
laşması'nın altına mühür diye
yumruklannı vurmuşlardı. (10)
1907'de 26 yaşındayken arka-
daşı Ali Fuat Cebesoy'a 'Cum-
huriyet'ten söz eden 'O'nun bu
düşü 16 yıl sonra bır sonbahar
akşamı gerçekleşti ve halk 'üm-
met'likten 'yurttaş'hğa geçti.
Artık padişah iradesi de halife
buyruğu da kendilerinin olsun-
du. "Egemenlik kayıtsız koşul-
suz ulusun"du
İsmet tnönü 'O'nu yıtirdıgi-
mız gün 'egemen ulus'un sözcü-
sü oldu:
"Devletimizin kurucusu ve
milletimizin fedakâr, sadık hiz-
metkân,
Eşsız kahraman ATATÜRK!
Vatan sana minnettardır."
KAYNAKÇA: 1- "Erzu-
rum'dan Ölümüne Kadar Ata-
türk 'le Benıber", Kansu. Mazhar
Müfit; TTK Yayını, Ankara. 1968.
2- "Atatürk ün Gelecegı Seziş
Gücüne ve InsanhkAnlayışına L'ç
Örnek ". Bayvr. Hikmeı; TTK Ya-
yını, Ankara. 1968.
3- "Atatürk 'ün Hususiyetleri".
Kılıç. Ali: Sel Yavınlan. Islanbul,
1955.
4- "Atalürk'Ie Konuşmalar",
Bavdar. Mustafa; Varlık Yayınla-
n.'Istanbul. 1967
5- Türk Milleti veAtatürk-Ka-
raosmanoğlu, YakupKadri-TTK
Yayını- Ankara. 1956
6- Atatürk- Karaosmanoğlu,
Yakup Kadri, Remzi Kitabevi-ls-
tanbul. 1946.
7- Atatürk 'ün Gerçek Siması-
Karaosmanoğlu, Yakup Kadri-
Mılli TesanütBirliğı Yayınlan- Is-
tanbul. 1953.
8- Çankaya-Atay, Falih Rıflu-
Doğan Kardeş Basımevi- Istan-
bul. 1968.
9- Mustafa Kemal'in Mütare-
ke Defteri-Atay, Falih Rıfkı- Hi-
sar Basıme vi- tstanbui 1955.
10- İlk Meclis'ten Kalanlar-
Seçkin, Salan-Murat Matbaast-
Ankara. 1970.
BİTTİ
MEHMED KEMAL
Kitap Yüzünden...
Kitap yüzünden ilk günden beri başım az derde ginme-
miştir. Kitap bela mı demektir. Biz de bu belayı göze alı-
yorduk. Liseden arkadaşım Arap Adnan bir krtabevi kur-
du. İlk yayımladığı kitap da benim "Birinci Kilometre" ol-
du. Dört beş formalık bir şiir kitabı.
Kitabı Ankara'da değil de Istanbul'da bastırdık ve da-
ğıttık. O yıllarda kitap mı çıkaracaksın, Ebussuut Cadde-
si'nde Avedis'in basımevine gideceksin. Kapak mı yap-
tıracaksın, Agop Arad'a başvuracaksın. Biz de öyle yap-
tık.
Kitabın bir bölümünü dağıtmak üzere istanbul'da bırak-
tık, bir bölümünü de Ankara'ya getirdik. Ankara'da üç beş
kitapçı var. Başta Akba, ona verdik. Adımız daha yeni dil-
leniyor ama satılıyor. Yılı soracak olursanız 1945'ler... Ba-
kıyorum kitap vitrinlerde de görünüyor. O yılların eleştir-
menleri Nurettin Artam, İsmet Hulusi imset, köşelerin-
de birkaç satır yazdılar. En ünlü eleştırmen Ataç, dokun-
madı bile. Neyapalım yaranamadık... Haftada bir kitapçı-
lara uğruyorum, birkaç tanesı satılmış, çok kıvanıyorum.
Derken günlerden bir gün, ansızın, siyasi polis, bizim De-
nizciler Caddesi'ndeki evi bastı.
"Ne var?"
"Evi arayacağız!"
"Buyurun."
Başlart havada şöyle bir göz gezdirdikten sonra doğru
30-40 kitaplık etajerin üstüne yürüdüler. Kendilerıne göre
sakıncalı kitaplan aldıktan sonra şiir kitaplanna saldırdılar.
Bir çuval istediler. "Birinci Kilometre"\en içine doldurdu-
lar. Gençlik yılları, cepte metelik yok, taksiye binemeyiz.
Birinci Şube Hacıbayram'da, otobüş işlemez. Kitapları
sırtladım, siyasi şubeye yollandım. Öğleden sonra. Me-
murtar giriyorlar, çıkıyorlar bana bir şey söyleyen yok, ki-
mileri bir göz atıp geçiyor. Akşam oldu.
"Sorgun yann yapılacak, bu gece burada kalıyorsun.
Eve haber vereceksin şurda telefon var."
Bakkala telefon edıp gelmeyecegimizi söyledik. Evde-
kiler ilk karakolluk olduğumuz için telaşlandılar.
Bir ukala komutu verdi: "Adilerin değil, siyasilerin yanı-
na koyun!" Öyle yaptılar.
Birinci Şube Müdürü Ekrem var, bizi gözaltına aldığı için
seviniyor. Savcının karşısına çıkardılar. Ananın adı, baba-
nın adı, doğum yerin, falan filandan sonra sıra kitaba gel-
di.
"Bu kitabı kim yayımladı?"
Söyledim.
"Parasını kim verdi?"
Gene söyledim.
Kitaplara şöyle bir baktı, masanın üstüne attı:
"Şiir bunlar."
"Evet."
Karıştırmaya başladı. Araya girmiş başka kitaplara da
baktı. Evırdi çevirdi. Ne yapacağını o da bilmiyprdu. Ama
önüne gelmiştik. Tutuklamak istemediği belliydi.
"Alın bu kitaplan emanete verın.." dedı.
Daktilodaki kıza bir şeyler yazdırdı. Öğrenci olduğumu
bildiği için biraz da acıyordu. Ben de ilk gözağrım olduğu
için pek aldırmıyordum.
"Seni şimdilik bırakıyoruz, sonra gerekirse mahkeme-
ye çağıracağız. Getiren polislere döndü, baktı:
"Serbesttir, gitsin" dedi. Bana da
"Madem öğrenci imişsin, derslerine çalış, bir daha bu-
ralarda görûnme!.."
Kitap yüzünden başım derde böyle gırdı.
Akıllanmadık.
Aradan yıllar geçti, delirmedık de...
Tek parti döneminı, DP dönemını, 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı,
12 Eylül'ü gördük. Ya bugüne ne demeli? Kitap yüzünden
başı derde girenler yok mu? Mahkemelere ve hapis-
hanelere bir bakın!..
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Büyük bır kentin yü-
künü haftfletmek ama-
ayla onun yakınına ku-
rulan daha küçük kent.
2/ Sulannın teda\i edici
özelliklerinden yararlam-
lan kaplıcalara verilen
ad... Bir haber ajansının
u
simgesi. 3/ Bayrak ya da 6
sancak taşıyan._ 4/ Bir -,
meyve... Hint-İran dil
grubuna verilen ad. 5/ 8
Bakınn simgesi... Hak ve g
adalete uygunluk. 6/ Bir
hayvan... Hollanda'nın plaka işa-
reü... Bir bağlaç. 7/ Hatay ilinde
bir ırmak... Ustün bir yetkinin gü-
cünü sımgeleyen değnek. 8/ Yen-
geç takımyıldızı yöresinde bir yıl-
dız kümesi. 9/ Savrulmak için
hazırlanan dövülmüş ekin yığını...
Yaşlı, ihtiyar.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
t/ Skandal... Satrançta bir taş. 2/
Romaüzma ağnsı... Ikaz. 3/ Yara
üzerindeki iltihabı dışanya akıt-
mak için kullanılan bükülgen boru... Kalori. 4/ Asya'da bir
ülke... Yapma, etme. 5/ Saat. pusula gibi aygıtlarda üzerinde
yazı. rakam ya da başka işaretîer bulunan düzlem... Kimyada
basit şekerlere verilen genel ad. 6/ Bir göz rengi... Rus, Leh.
Sırp, Hırvat, Bulgar ve Çek halklanna dillerindeki yakınhk ne-
deniyle verilen ortak ad. 7/ Sergen... Bir aracı tutmaya yarayan
bölüm. 8/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Yumurta ve ir-
mikle yapılan bir tür tatlı. 9/ Çok sert ve tutarsız hareketlerde
bulunan akıl hastası... Şarkı, türkü.
ILAN
T.C.
SUINGLRLU ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1983 238 Esas
1993 113 Karar
Davacı Nazire Öztekın tarafından davalılar Zeynep Öztekin aley-
hine açılan ferağı icbar davasının yapılan yargılaması sonunda:
Mahkememızden verilen 9.4.1993 tanh've 1983 283 esas. 1993 113
sayıh karar Yarg)ta> 14. Hukuk Daıresi Başkanlığı'nın 12.9.1994 ta-
rili ve 1994 3926 esas. 7773 sayılı karan ile onanmış olup, ancak ona-
ma ilammın taraflardan Zeynep Öztekin. dahili davalı Halil Aktaşcı.
Zeynep Boz ve Fadik Alkoç adına daha önceden mahkeme karan ve
temyiz dilekçesı ılanen teblığ edilmış olduğundan. işbu Yargıtay ila-
mmın da bu davalılara ılanen tebliği gerekmekle. Yargıtay ilammın 7
gün sonra adı geçen davalılara tebliğ edilmiş sayılacağı Yargıtay ilamı
yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 52199
İLAN
T.C.
SERİK KADASTRÖ MAHKEMESt
Sayr. 1988 1922
Serik Kökez Mahallesi Taşhklar mevkiınde bulunan 342 m
r
lik
94 ada 7 parsel no'lu nizalı yerin mahkememizde icra kılınan yargıla-
ma neticesınde.
Davacı adına tesciline karar verilmiş olup adresi tespit edilemeyen
davalı Fatma Çevriye'ye 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre kara-
nn neşrinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen
duyurulur. 10 11.1994
Basın: 52177