Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 1994 PAZAR
8 PAZAR KONUKLAKI
SLMUŞ: Boşanmış kadınların, parasızpulsuz bir anda
ortada kalmaları en büyük toplumsal yaralanmızdan birisi.
Türkiye 'nin sosyal güvenlik sisteminin yetersiz olması, yıllar
sonra kendilerini her türlü maddi dayanaktan yoksun
bırakan bir boşanma yaşayan bu kadınlara işsizlik tazminatı
bağlanmasına olanak tanımıyor.
Aüebt
Boşanmış kadınlar için tek çözüm, ya evlenme sırasında
eşler arasında bir mal paylaşımı öngören sözleşme
imzalanması ya da evlilik sırasında edinilen mallarda
ortaklık sağlanarak boşanma durumunda bu malların eşler
arasında eşitpaylaşımı. Medeni Kanun da bıı amaçla bir
değişiklik tasarısı hazırlanarakgeçen yıl Meclis 'e sunuldu.
Ancak tasarı bir türlü Meclis gündemine gelemedi.
Buyıl, kadın örgütleri tasannın TBMM gündemine
gelebilmesi için var güçleriyle çalışıyorlar. Bu hafia, konuyu
I. Ü. Kadın Sonınları Araştırma ve Uygulama Merkezi
Başkanı Prof. Necla Arat ve Medeni Hukuk ıızmanı Prof.
Hüseyin Hatemi yle konuştuk.
reMolsunSöyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar t Ü Kadm Sorunlan Araş. Mer. Başk. Necla Arat, Medeni Hukuk uzmanı Hüseyin Hatemi
Prof. Necla Arat
lstanbul, 1940 doğumlu. tstanbul Kız Lisesi son sınıfinda American Field Senice bursuyla ABD 've gitti ve liseyî bu ülkede bitirdi.
Türkive 've dönünce tÜ Felseje-Sosyoloji Bnlümü 'ne girdi. Yüksek öğrenimini hitirince felsefe bölümünde asistan olamk kaldı
Profesörlük unvamnı aldıktan sonra 1990'da bazı arkadaşlanyla bıriiktc IÜ Kadın Sonınları Araştırma ve Uygulama Merkezi ni kurdu.
Merkezin müdürlüğünün yanı sıra geçen yıl kurdugu Kadın Sorunlan Ana Bilım Dalı Başkanlığı nı yürütüyor.
- Osmanh döneminden bu yana kadının mal rejimi nastl dü-
zenlenmiştir?
ARAT - tsterseniz 1914'ten bu yana konuşalım. Çünkü o dö-
nemde kadınlann uyanişı, birtakım kadın dergilerinde istekleri-
ni dilc getirmcleri, örneğin poligamiye (erîcekte çok eşlilik)
karşı çikmalan var.
- Istekleri nedir?
ARAT - Örneğin eşlerine "efendi*diye hitap ermeyi istemi-
yorlar. Çünkü "efendi" sözcüğünün bir üst ve ast arasında, kö-
leyle sahip arasında söz konusu olduğunu, oysa ailede eşit iliş-
kilerin yaşanması gerektiğini düşünüyorlar. Ne yazık ki bugün
hâlâ aynı şeyleri savunmak durumundayız. Bu da işin kötü ya-
nı. Burada aile reisliğiyle bağlantı kurarsam... Yeni Medeni Ka-
nun değişiklik tasansında aile reisliğinin kaldınlması ve eşlerin
eşit birer birey olarak ailede sorumluiuklan ve yükümlülükleri
paylaşmalan felsefesi egemen. Ama bu, nedense erkek parla-
mentoyu ve erkek çevreyi çok kızdınyor.
Oysa insan haklanndan yana olan, kadınların insan haklanna,
gerçek demokrasiye inanan herkesin bu konuda çok duyarlı
davranması ve bunu çok doğal karşılaması gerekır. Aile bir ka-
bile değil ki reisi olsun: eşler arasında karşılıklı sevgi ve saygı-
ya dayalı bir kurum. Bu kurumda bütün sorunlann, birlikte tar-
tışarak, birlikte karar vererek çözülmesi gerekiyor.
tkametgâh seçiminde de öyte olmalı. Erkeğin söz hakkının
üstünlüğü sözkonusu olmamalı. Çocuklan için velayet konu-
sunda anne ve baba birlikte karar verebilmeli.
- Peki mal edinme evlilikte nasıl oluyor?
ARAT - Bizde belki geleneklerin de etkisiyle evlenildiği za-
man pek fazla para, mal-mülk sözü edilmez: bir sözleşme ya-
pılmaz. Genel olarak da eği-
İim, satın alınan her malın
erkeğin üzerine tescil edil-
mesıdir. tşlemleri erkekler
takip ederler; burada sanki
kadınlara kolaylık sağhyor-
muş gibi olur.
Oysa kadın eğer çalışıyor-
sa satın alınan her şeye mad-
di anlamda katkıda bulun-
maktadır. Çalışmıyorsa ev
içi emeğin tümünü üstlendi-
ği, çocuklann sosyalizasyo-
nu, eğitimi işini bütünüyle
üzerine aldığı için erkeğin
çalışma ortamındaki tûm ra-
hatlığını hazırlamaktadır.
Eğitim görmüşse eğitimini
feda ederek sadece ev kadını
olarak bunu yapmaktadır.
Öyle sanıyorum ki Os-
manîı'daki kadınlann talep-
leri büyük ölçüde karşılan-
mış. Şu anda önümüzde hal-
ledilmesi gereken en önemli
sorun. evlilik esnasında edi-
nilmiş mallarda ortak olma
konusunun yasalaşması.
- Bu, kadm a ne sağlaya-
cak?
ARAT - Bu, sosyal güven-
lik sisteminin bütün kesimle-
re yayılmadığı bir toplumda
kadınlara sosyal güvenlik
açısından birtakım olumlu
olanaklar sağlayacaktir. Ör-
neğin belli bir üniversitede
okurken evlilik nedeniyle
eğitimini yarım bırakmış
olan, ya da üniversiteyi bitirdiği halde eşi, zamanının tümünü
evine ve çocuklanna vermesini istediği için profesyonel yaşama
girmemiş kadınlar var. Bu kadınlar bazan uzun bir evlilik döne-
minden sonra eşlerinin başka bir kadına meyletmesi, geçimsiz-
lik, ya da aile içinde şiddet gibi olaylar nedeniyle boşanma du-
rumuyla karşı karşıya kahyorlar. 15-20 yıldan sonra birdenbıre
kendilerini parasız. evsiz. işsiz, iki. ya da üç çocukla ortada kal-
mış buluyorlar. 45-47 yaşına gelmışler: yeni bir evlilik aramı-
yorlar. Çünkü evliliğin kendileri için artık bir çözüm olmadığını
düşünmeye başlıyorlar. Kötü bir deney yaşadıklan için evlilik
konusundakı duygulan da kötüleşiyor.
Yeni bir ış bulmalan. gençlerin bile zorlukla istihdam edilebil-
diği bu işsizlik ortamında neredeyse olanaksız. Onlara Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi bir işsizlik ücreti ödenmesini sağlayacak
bir sosyal güvenlik mekanizması ne yazık ki yok.
- Peki bu kadınlar için çıktşyolu ne olabilir?
ARAT - Bu kadınlan maddi açıdan desteklememiz lazım ki
moral açıdan toplumda bir çöküntü durumu meydana gelmesin.
Öyle sanıyorum ki tutulacak en sağlıklı yol, evlilik sırasında
edinilen mallann boşanma sırasında eşler arasında eşit biçımde
paylaşılmasıdır. Teklif edilen yasa tasansında eşlerin evlenme-
den önceki mallan. ya da kendilerine miras yoluyla aileden ka-
lan mallan hiç kuşkusuz yine kendüerine ait olarak kalıyor.
Ama evlilik süresince edinilen mallarda tam anlamıyla bir eşit-
Itğin olması zaten adalet duygusuna da uygun.
Güneyde bir öğretmen hanımdan bir mektup aldım. 20 yıllık
evliymiş. Maaşıyla evin her şeyıne katkıda bulunmuş. Butün
ortak alınan mallar eşinin üzerine tescil edılmiş. Ama birdenbı-
re iki çocuğuyla kendisini ortalıkta buluvermiş.
TBMM'de hangı partiden oiursa olsun bütün kadın ve erkek
milletvekillerimizin olaym bu vicdani, ahlaki boyutuna sosyal
güvenlik sistemtmizdeki eksiklikleri de göz önünde tutarak in-
'Sevgi vesaygışart'
İnsan haklanndan yana olan, kadınlann
insan haklanna, gerçek demokrasiye
inananlann bu konuda çok duyariı
davranması ve bunu çok doğal
karşılaması gerekir. Aile bir kabile değii
ki reisi olsun; eşler arasında karşılıklı
sevgi ve saygıya dayalı bir kurum. Bu
kurumda bütün sorunlann, birlikte karar
vererek çözülmesi gerekiyor.
sani değerler açısından yaklaşmalannı istiyorum. Bu basit bir
oylama. bir yasa değişiklıği değıl. Bunu parlamentodaki ve di-
ğer çevrelerdeki erkek arkadaşlar kendi haklarının büyük bir
bölümünün gaspedılmesı biçiminde algılamamalılar Çünkü ta-
san yalnız kadınlar için değil, erkekler ıçın de mal ortaklığını
getiriyor. Zengin kadın eşleri olan \e evlilik esnasında ortak
mal edinmış erkekler var. Böylece erkekler de bir boşanma du-
rumunda mal varlığından eşit pay alabileceklerdir.
- Osmanh 'ya geri dönersek?
ARAT - O dönemde lslam hukukunda erkeğin e\ı geçindir-
mekle yükümlü olması ona bir üstünlük sağlıyordu. O sistem
içinde kadınlann ise hem ailelerinden mal getırme, hem de mal
mülk edinme haklan vardı. Nitekım kendı adlanna vakıflar kur-
muş ve bu vakıflarda kendi mal ve mülklerini ıstediklen gıbı
yöneten paşa, padişah kızian, sadrazam eşleri var. Ama olaya
küçük bir azınlık değil de geniş kadın kitleleri açısından baktı-
ğımızda evin reisinin erkek olması geçerli. Bu, genış kadın kit-
leleri tarafından da kabul görmüş.
Burada hem kadınlara, hem erkeklere kadının erkeğe göre
üstünlük değil, sadece eşit hak ıstediğini anlatmamız lazım.
Kuranı Kerim'in Bakara Suresı'nde nikâh bağının erkeğin
elinde bulunduğu söyleniyor. Yani boşanma yetkisi de erkekte.
Dolayısıyla erkek, zevcesine zaman zaman boşanma hakkı tanı-
yor. ama zevcesi güçlü bir aileden geliyorsa bu hak söz konusu.
Böyle bir hakkın olduğunu geniş halk kıtlelerinden kadınlar bıl-
miyorlardı bile.
Kadınlar günümüzde artık pek çok şeye "hayır", diyorlar. ka-
dınlann insan haklannı vurguluyorlar ve BM İnsan Haklan Bil-
dirgesi'ne özel bir paragraf olarak bunun girmesini sağladılar.
Bu globalizasyon sürecinde
kadınlar yeni ekonomik, sos-
yal politikalarda özellikle ken-
dilerinin zarar görmemesi için
önlemler alınmasını ıstiyorlar.
Çalışma yaşamına da daha çok
gırmek istiyorlar. Çünkü çalış-
manın kendilerine ekonomik
güç. ekonomik gücün bir tür
bağımsızlık ve özgürlük, bera-
berinde de siyasi bir güç getı-
receğini de biliyorlar. Her şey-
den önce de artık kadınlar si-
yasete renklerini katmak isti-
yorlar. Değiştirmek istedıkleri
her şeyin ancak siyaset aracılı-
ğıyla yapılabıleceğini görüyor-
lar. Öyle sanıyorum ki 20.
yüzyılın kadınian 21. yüzyıla
sağlıklı bir eylem programıyla
gırecekler. Yani kendilerinden
sonraki kuşak için oldukça ra-
dikal adımlar atmaya kararlı-
lar. Yalnız bunun genç kuşak-
lara iyi yansıtılması lazım.
Genç kuşaklann da özellikle
bizim gibi gelenekçi toplum-
larda bir sıçrama anlamına ge-
len çok radikal taleplerle değil,
çoğunluğun da onaylayabilece-
ği gerçek anlamda eşitlikçi ta-
leplerle ortaya çıkıp bunları
savunmalan gerekiyor.
Kadınlann somut gereksin-
melerinden yola çıkarak haztr-
lanan bir program, örneğin bu
mal ortaklığı meselesi öyle sa-
nıyorum kı köydeki Fadı-
me'nin de, kentteki çok iyi
eğitim görmüş kadınlann da destekledikleri bir konu. Şimdi
Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı 29 Ekım'e kadar bir kam-
panya açtı. Biz bir hafta içinde beş bine yakm imzayı topladık,
hemen göndereceğiz. Ama bu çok sembolik. Biz geçen yıl yüz
bin imza toplayıp Sayın TBMM Başkanı'na götürdüğümüzde
TBMM Başkanı bana, "Tek bir imzavla bile bana gelseydiniz bu
kadar haklı bir istek için ben yanınızda olurdum. MecHsimiz de
umanm yanınızda olacak" demişti. Bu konuyu tekrar anımsat-
makta yarar var, diye düşünüyorum. Geçen yıl verilen yüzbin
imzayı da hatırlatıp parlamenterterimızin tümüne bu olayın ne
kadar ciddi olduğunu. radikal bir yaklaşımı değil. bir insan hak-
kını alma isteğini dile getirdiğıni anlatmamız gerekiyor.
- Kadın olan Başbakanımızın bu davaya sahip çıkması ge-
rektiğini düşünmüyor musunuz?
ARAT - Gerekir tabii. Gerekli duyarlılığı göstereceğini um-
mak istiyorum. Çünkü Sayın Başbakan başbakanlığı süresince
kadın konusuna fazla ilgi göstermedi gibi bir izlenımım var. Yan-
lışsa düzeltilmesini dilerim. Ama bunu çeşitli şekillerde test ede-
bildik. Öyle sanıyorum ki bir kadm başbakanın böyle bir konuya
kendi ağırlığını koyması aynca kadın kitlelerini de çok memnun
edecektir. Kendisi açısından da olumlu bir yaklaşım olacaktır.
Ama kadın degil de bir erkek başbakan olsa onun da bu konuyu
çok önemlı olarak görmesı gerektiğini savunuyorum. Kendine
demokrat diyen. insan haklanndan yana olduğunu söyleyen, ada-
letli olduğunu savunan tüm parlamenterlenn böyle bir hak ıste-
minde. bu istemin yanında olmalan gerektiğini tekrar tekrar vur-
gulu\orum. Bu. partilerüstü bır olay olarak görülmelı. Bir yasa-
laşma durumunda da bu. parlamentonun ortak karan olmalıdır.
Buna sadece bir partinin getirdiği yasa taslağıdır dıye muhalefe-
tin karşı çıkmasının insan haklanna, kadın haklanna karşı çıkma
olarak yorumlanacağını ve o karşı çıkan ve muhalefet yapanlann
kadın oylanndan büyük ölçüde kaybedeceklerini söyleyebılırim.
Prof. Hüseyin Hatemi
lstanbul. 1938 doğumlu. 1. Ü. Hukuk Fakültesi 'nde yüksek öğrenimini tamamladı. Aynı fakültenin Medeni Hukuk Kürsüsü 'nde
doçent veprofesör oldu. 1983 yılında 1402 sayıltyasa uyarınca üniversiteden uzaklastırıldı. 1990 yıhnda Danıştay karanyla
üniversitedeki görevine iade eidildi. Çeşitli yaymlarımn yanında şiirleri de basıldı.
- Osmanh'dan bu yana Türkiye'de kadının mal rejimi nasıl
düzenlenmiştir?
HATEMİ- Bazılan tslam hukukuyla Osmanlı hukukunu öz-
deşleştınrler Ama üzennde anlaşılmış, bütün çağlar boyunca
değişmcyen. bazılannın sandığının aksıne bütün kurallan ke-
sınleşmış ve üzennde uzlaşılmış lslam pozitif hukuku da yok-
tur. Yalnız lslam hukuk felsefesi. bunun temeli olan değerler
vardır. Buna göre de zaten kadın-erkek eşıtlıği tartışılmamalı-
dır. Insanlık değeri bakımından kadın ve erkek arasında hıçbir
fark voktur. Pozitif hukukta özel hukuk alanında kadın biyolo-
jık yapısı, bir de tarihi binkime da>alı erkeğin kuvvetli cins ol-
ması dolayısıyla ilahi vahyin çeşitli tebliğlerine kadar kadın
kuvvetli cins tarafından ezıldığı için kadın ve erkeğin ınsanlık
değen bakımından eşitliğini ilahi vahıy her peygambenn dılin-
den tekrar teblıg etmiştır.
Ama kadın ezıldiği için özellikle kadını koruyucu tedbirler
getirmiştır. Sanılanın aksine gerçek ilahi vahiy erkek lehine ka-
dını ezmesi ıçın gerekçeler getıren bir kurallar bütünü degildir.
Tam aksıne. kadının korunması, yabancılaşmadan. "Ben ancak
ikinci sınıf insan oiabilirim. Erkek üstündür" bılıncınden. ezik-
lığınden kurtanlmalıdır. Bütün sömürü alanlannda olduğu gibi
bu alanda da sömürmek. ezmek ısteyenler önce yabancılaştmr-
lar ve yanlış bılgı. yanlış ınançlara sahip kılarlar. Ondan sonra
da bu sersemlemiş olan ınsanı sömürürler.
lslam. kadına bu bılıncı vermek için örneğin şöyle der: "Er-
kekle kadın birbirinin velisidir." Yanı bırbırlerine yanlışları,
doğru yolu gösterirler, uyanrlar. Ama bütün kadınlar aynı bi-
lınce birdenbıre sahip olamayacaklan, bütün erkekler de bu bi-
lince varamayacaklan ve kadını ezmek isteyecekleri için kadını
koruma yönünde bır düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. lslam
pozitif hukuku öncelikle ka-
dına malı yüküm yükleme-
miştır. Kadın ancak ahlaki
vazife olarak kocasına manen
yardım eder. Ama hukuken
dava açılarak ondan bır şey
istenmez. Mırasta ise erkeğin
mali yükümlerini dengelesin
diye, kadın tek başına değil-
se, bir erkekle birlikteyse da-
ha az hisse verilmiştir.
Ama bu, kadının yarı-in-
san olması nedeniyle değil,
kadına mali yükümlülükler
tanmmadığı, buna karşılık er-
keğe bunlar tanındığı içindir.
Sırf parasal açıdan getirilen
bir kuraldır. Evlenmede ve
boşanma halinde kadına ah-
laki görev dışında mali yü-
kümlülük getırilmemişken
erkeğe mutîaka "mehir 5de-
me"yükümü getırilmiştir. Ya-
ni bir boşanma sırasında ka-
dına veriiecek tazminat önce-
den yapılacak nikah sözleş-
mesine bağlanmalıdır; boşan-
ma halinde de verılmelıdir.
Hatta ideal lslam hukuku ku-
rallanna göre kadının boşan-
ma anına kadar oturmakta ol-
duğu aile ikametgâhı da mut-
laka kadına bırakılmalıdır.
- Kadm ve erkek İslam hu-
kukuna göre eşit cinsler.
Ama aynı zamanda kadın ko-
runması gereken bir cins.
Kadının zaman içinde erkek
tarafından sömürülmesi bu
İslam hukuku kurallannın yanlış yorumlanmasmdan mı kay-
naklanıyor?
HATEMt - Öyle değil. Zaten devlete ilişkin hükümler he-
men saptınlmaya başlandı. Yani toplum yapısına ilişkin anaya-
sal hükümler Peygamber'den 50 yıl sonra derhal saptınldı. Bir
sapma açısı belırirse bunun gıtgıde büyümesi de muhtemeldir.
ıslamın doğru öğreti olması, irade özgürlüğünü ortadan kal-
dırmıyor. Burası imtıhan âlemi. Osmanlı toplumu da az çok bir
sapma açısını temsil eden bır toplumdur. Yoksa ideal tslam hu-
kukunu tatbik eden bir toplum degildir.
Şunu da söylemek lazım: Kadın himayesiz görünse bile top-
lumda hıç değilse Tann inancının, Islamı değerlerin hâkim ol-
ması, lslam ahlakının bugüne göre daha etkili olması nedeniyle
kadının durumu pozitif hukukun üstünkörü şöyle bir gözden
geçirilmesiyle kolay hükme vanlacak gibi de degildir.
Osmanh toplumunda taasşubun hâkim sayıldığı sıralarda bi-
le öyle hanımlar vardı ki... Örneğin bazılan kadı hanımlanydı.
Bu hanımlar kocalannın sakalının yansını yolduğu için biçare
kadı. sakalı yenıden uzayıncaya kadar mahkemeleri talik eder-
di. Bir başka örnek de Sultan Mahmut döneminden: Padişah,
kadıyı Mekke'ye tayin ediyor. Adamcağız sevinçle eve gidiyor.
Ama kansı "Burada padişah benim. Benim iznim olmadan hiç-
bir yere gidemezsin'" deyince adamcağız padışaha gidip ferma-
nı değiştirtiyor.
"Kadın kiilevdi. cariyeydi, kümese kapatılmışh. Ama 1926'da
Medeni Kanun'un kabulüyle birdenbire güneş dogdu", edebi-
yatına da kulak asmamak lazım. Güneş bazı bakımlardan doğ-
muş olabilir. Çünkü Medeni Hukuk'un da ilahi vahiyden etki-
lendiği temel değerler vardır. Medeni Kanun döneminde de her
şey güllük gülistanlıktır, diyemeyiz. Çünkü bu defa da kadını
başka yönden sömürmek isteyenler olacaktır. lslam hukuku
döneminde ailelere el uzatamasalar bile bazı yabancılaştınl-
mış, köleleştirilmış toplumlarda erkek, zevkı ıçın tavuk pazan
gibi kadın pazarlan kurup nasıl canye getinyorlarsa şımdi de
kadın-erkek eşittır diye mikrofonlarda bır yandan bağınrken
bir yandan da kadın ticareti yapılabılir.
Önun ıçın şekıllere aldanmamalıdır. Medeni Kanun'da da bir
değişiklik yapmak gerekiyorsa gerçekten bunun kadınlann le-
hıne olması ıçın sağlam düşümek lazım Şımdi şu tehlike var:
tslam hukukunun şeklen tatbik edıldığı dönemlerde de tutarlı,
gerçek. doğru bir değerler felsefesıne sahip kişı çok azdı. Şekli
devnmlerden sonra da Batfdaki mukabiliyle bile bir dayanak
felsefesine sahip kişi çıkmadı. Batılılaşma da şeklı yönden ol-
du. Ben şimdi şundan endişe edıyorum ve bence bu Türkan
Akyol tasansında en büyük sakınca. Kadın-erkek eşitliğinde
kadının korunması gereğını bır kenara bırakarak bunu adeta
kadının izzetı nefsine dokunacak bir şey sayıp "Kadın korun-
maya muhtaç degildir. kendi kendini korur" dıye erkek saydık-
lan kanun koyucuya karşı çıkarak. "Biz korunma istemiyoruz.
Mutlak eşitlik istlyoruz'' dediklen anda kadın tacırlerınin ve
kadını ezmek ısteyenlerin oyununa gelinryor. Bunlar toplum-
dan tamamıyla yok edilmeden bu sefer de kötü nıyetli erkek
çok daha fazla kadını sömürme ımkânlanna sahip oluyor.
- Peki, ama bu nasıl oluyor?
HATEMİ - Çünkü boşanma anında eşler arasında eşit kural
olarak mal paylaşımı. denıyor. Şu halde kötü nıyetli bır erkek
kansını çahştırmış, buna karşılık ev işlen de yapmamış. Ara-
dan yırmı yıl geçmiş. Kadıncağızın canına tak demiş, boşan-
mışsa erkek için de kadın üzenne kayıtlı mal varlığının yansını
alma hakkı kural olarak doğmuştur Soyut. slogancı düzenle-
meler son derece aksı sonuçlar venr. "Kadın-erkek eşittir. Şu
halde kadın korunmava
muhtaç degildir. Biz kadını
koruyucu hükümleri tama-
mıyla kaldırıp tam bir eşitlik
kabul edelim" derseniz o za-
man Türkıye'deki kadınlar
bundan çok zarar görecek-
lerdır. Sosyolojik olarak ger-
çekten fiilen bağimsızlıklan-
nı kazanamamış kadınlar
büsbütün sömürülecektir.
Onun için kadını koruyu-
cu bır mal rejimi sistemi ge-
tırmek zorunludur. Tıpkı ls-
lam hukuku temelinde oldu-
ğu gibi...
- Sizin tasarıyia ifgili gö-
rüşleriniz kadın dernekleri
tarafından nasıl karşılanı-
yor?
HATEMİ - Homurtuyla...
Mıllervekillerini, Kadın lşle-
rinden Sorumlu Devlet Ba-
kanı'nı, bu işin tasansını ha-
zırlayanlan. kadın lehinde
konuştuklannı sananlan ikaz
etmem lazım. Tasarı benim
gördüğüm "Türkan Akyol
tasansı" denen şeklıyle çı-
karsa kadın lehine olmaya-
cak. kötü nıyetli kocaları
büsbütün yararlandıracaktır.
Bunun ilkelennı kendi görü-
şüme göre "Aile Hukuku"
kıtabımda önermıştım. Bir
de lstanbul Barosu"na bu ko-
nuda bir rapor vermiştim.
Benim bu konudakı görü-
şüm şu: Temelde yine mal
aynlığına dayalı bır sistem kabul edılebilır. Fakat evlendikten
sonra kazanılan mallann bölüşümünde eş diye lüzumu olma-
dan erkeği de koruyan bir düzenlemeye gidilmemelidir. Sadece
evli kadını koruyucu bir düzenlemeye ihtiyaç vardır
Evlilikten sonra kazanılan mallar konusu bir boşanma halin-
de şu esaslara dayandınlabilir: Evli kadına evliliğin en az üç
yıl sürmüş olması şartıyla evlilik süresiyle oranlı olarak o sıra-
da evlilik ölümle sona erseydi kocanın mal varlığından alacağı
saklı pay neyse onun birbölü 20siyle bir bölü beşı arasında bir
tazminata. bir denkleştirme bedelıne hükmedilmesi gerekır. Bu
arada da 'özel aile hukuku mahkemeleri kabul edilmelidir.
Örneğin bir boşanma; mal bakımından adaleti sağlama dava-
sı, bir alacak, bır gayri menkul davası arasında gürültüye git-
memelidir. Özel uzmanlardan yararlanan ve sulh teşebbüsünü
de gerçek anlamıyla iade eden bir boşanma prosedürü sonunda
boşanmanın son çare olduğu görülüyorsa tslam'daki mehır ku-
rumuna benzeyen bir düzenlemeyle kadm korunmalıdır. Yoksa,
erkeğin-kura! olarak korunmava ihtiyacı yoktur.
- Peki evlenme sırasında mal rejimi anlaşması yapdmalı mı?
HATEMİ - O da olabilir. Ama bu anlaşmanın yapılması da
irade serbestısine bırakılmamalı. kadını koruyucu olmalıdır.
Çünkü genellikle Türkiye'de kadın ev işlerinde çalışmakta, dı-
şarda çalışsa bile bazı ailelerde onun katkısıyla alınan mallar
bile kocasının üzerine yapılmaktadır. Yan yanya tescile giden
aileler çok azdır sanıyorum. Yani kadını bu şekilde temelde ko-
ruyucu hükümlere ihtiyaç vardır. Onun için Akyol tasansı bu
sefer Meclis'e aynen Âlpago (Kadın Işlerinden Sorumlu Dev-
let Bakanı Önay ,\lpago) tasansı olarak getinlmemelidır.
"Bu adam lslam dünya görüşüne bağlı olduğunu sövlüyor.
Demek ki kadına karşıdır" biçiminde önyargılardan artık vaz-
geçılmelı ve bu fakirin de fikri bir sorulmalıdır.
'Tam eşitlik derseniz...'
"Kadın-erkek eşittir. Şu halde kadın
korunmaya muhtaç değildir. Biz kadını
koruyucu hükümleri tamamıyla
kaldınp tam bir eşitlik kabul edelim"
derseniz o zaman Türkiye'deki kadınlar
bundan çok zarar göreceklerdir.
Sosyolojik olarak gerçekten fiilen
bağımsızlıklannı kazanamamış
kadınlar büsbütün sömürülecektir.