Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22EKİM1994CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tunceli'nin ardından Sıvas'taki köy ve ormanlann da özel tim tarafından yaialdığı öne sürüldü
'Sıvas'taTıınceli senaryosu'•Sıvas il, ilçe ve köy derneklep temsilciJeri; köylerde yaşayan halkın özel tim • Sıvas Dayanışma Derneği (SİDAD) Başkanı Dr. Hüseyin Özkahraman,
tarafından gözaltına alındığıru, evlerinin, bağ ve bahçelerinin, ormanlann devletin Sıvas'ta etnik bir armdırma yapmak için köy ve ormanlan yakma
yabldığını öne sürdüler. yoluna gittiğini söyledi.
daş gözaltına alınmış ve sonra da
kaybolmuştur. Gürlevik, Bü-
tstanbul Haber Servisi - Sıvas
il, üçe ve köy dernekieri temsil-
cileri, son aylarda Sıvas'ta or-
man ve köy yakmalann yoğun-
luk kazandığını öne sürerek
"Tıınceli senaryosu, Sıvas'a uy-
gulanmak isteniyor. Köy ve or-
nuuı yakan ozel rimin, bölgeden
acüen çekümesinj istiyonız" de-
diler.
Tuncelı'nin ardından Sıvas'-
taki köy ve ormanlann da özel
tim tarafından yakıldığı ileri sü-
rüldü.
Sorulanmızı yanıtlayan
Sıvas il, ilçe ve köy demekleri
temsilcileri; köylerde yaşayan
halkın özel tım tarafından gö-
zaltına alındıgını, evlerinin, bağ
ve bahçelerinin, ormanlann ya-
kıldıgını öne sürdüler. Sıvas
Dayanışma Derneği (SİDAD)
Başkanı Dr. Hüseyin Özkahra-
man, devletin Sıvas'ta etnik bır
anndırma yapmak için köy ve
ormanlan yakma yoluna gitti-
ğini söyledi.
Sıvas'taki halkın göçe zor-
landığına dikkat çeken Özkah-
raman, "Son günlerde oradaki
halka yönelik baskılar, Maraş,
Çorum; 2 Tenunuz Sıvas katli-
amlarının de*amı niteliğindedir.
Devlet, orada yaşayan haikı ya-
şun ve kültürei değerierinden anndırmak istiyor"
dedı.
Divriğı Kültür Derneğı Başkanı Hasan Gür-
soy da bölgede. asken gücün yanında kim tara-
fından denetlendığı bilınmeyen özel tım görevlı-
lerinin bulunduğuna değinerek "özel time göre
halk, potansivel suçlu. öldürdükleri adam başına
para kazanıyoriar. Bugün köy yakan özel tim,
dün davul zumayla aydınlan yakan sivil zihniye-
Sıvas il, ilçe, köy ve dernek teınsUcileri iie Sıvaslı yurttaşlar köy ve orman > akümasından endişe duyduklannı belirttiler.
Pazarak Köyü Yönetim Kurulu Başkanı Hö-
seyin Karakaş ıse köy ve orman yakmalann Div-
riğı ve 2lara ılçelennin tamamı ile İmranlı ve Ha-
fık ilçelerinin bir bölümünde gerçekleştiğini be-
lirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elimizde kesin savıiar olmamakla birlikte ha-
fin resmi uzanttsıdır" şeklınde konuştu. Olağa-
nüstü hal uygulamalannm Sıvas'ta fıili olarak
işledığını öne süren Gürsoy. halkın saat 18.00'-
den sonra dışanya çıkmasınm yasaklandığını
belırtti Yetkılılenn. "Köy ve ormanları yakan,
gerillaiar ve köylülerdir" şeklinde açıklamalar
yükköy, Hıdırağalı, Topraktaş,
Vağbasan, Erikli, Fidıl Dağı,
Yukan Mergüzer, Yoğunpeüt
ormanlarınm yakıldığını, Beypt-
nar'a bağlı me/raların da bo-
şaltıldığını öğrendik. Köylerdeki
telefonlar dinlendiği için köy-
lüler korkuvorlar. Oradaki
halkın yaşamjndan endişe duyu-
yonız."
Kud-Der Yönetim Kurulu
üyesi Hüseyin Aslan, Alevı-
Kürt köylenndeki halkın koru-
cu olmak ıstemedığı için özel
tım tarafından baskı gördüğü-
nü söylerken. Aşağı Çamözü
Köyü Derneği Kurucu üyesi
Sabri Ataseven ise "Sıvas'ta ge-
riüa ile halk arasında dayamşma
yok" dedi.
Sıvas il, ilçe. kö> ve dernek
temsilcıleri ile Istanbul'da yaşa-
yan Sıvaslı vatandaşlar, dün Is-
tanbul Tabip Odası'nda bir
toplantı düzenlediler. Köy ve
orman yakılmasından endişe
duydukiannı belırten temsilci-
ler. şunlan söyledıler:
"Türkiye, iç sav aşın bir sonu-
cu olarak bir batağa saplanmış
bulunmaktadır. Bu bataktan
kurtulmanın yolu, iç savaşa bir
yaptığını söyleyen Gürsoy, "Köylü, kendi evini,
ormanını yakacak kadar deli değildir. Kaldı ki ge-
rilla, saklandığı ormanı yakmaz" dedi.
len 18 kişinin gözaltında olduğunu, üç kişinin de
tutuklu olduğunu biliyoruz. Zara'da 3 ekimde
yapılan operasyonda, Velı Şahın adındaki vatan-
an önce son vermek. Kiirt sorununa en kısa sürede
demokratik bir çözüm getirmektir. Biz Sıvas il,
ilçe ve köy demekleri temsilcileri olarak ülkemiz
ve ilimiz sınırları içinde meydana gelen tüm köy ve
orman yakmalann, bölge insanının kendi kültür-
lerinden koparılması savılan etnik arındırmanın,
en kısa sürede son bulmasını ve ne yaptıkları belli
olmavan karanlık güçlerle işbirliği içindeki özel
tinıin bolgeden acilen çekilmesini istiyonız."
DYFde
'Cenkçiler'
sıkıntısı
HAKKIERDEM
ANKARA-DYP Genel
Başkanı Başbakan Taıtsu
Çiller. Bursa'dan Abdülkadir
Cenkçfler'in aday gösterilmesı
üzerine çıkan knzi aşmak için
kollan sıvadı. Çiller, Bursa '
milietvekillerinı toplantıya
çağırdı Bursa mılletvekılleri
Turhan Tav an, Fethi Akkoç,
Yılmaz Ovah, Kadir Güçtü ve
Mehmet Gazioğlu'nun katıldığı
toplantıya, Devlet Bakanı
Şükrii Erdem ile yurtdışında
bulunan Cavir Çağlargelmedı.
Bursa'ya çok önem verdiğini
söyleyen Çiller'e. Fethi Akkoç,
"Cenkçiler ile seçim
kazanmanın mümkfin
olmadığım"sovledı. Gaaoğlu.
"Adav belirlendikten sonra
bunlan tarbşmanuı anlamı yok"
diye ıtirazettı. Ancak Akkoç,
"Sen zaten ne zaman seçimlerde
çaltştın ki, konuşmav a hakkın
yok" diye çıkıştı Çıİler, bunun
üzerine "Artık tarrısmamn
anlamı yok. Seçimleri
kazanmak için çalışın. Seçimleri
kazanın, benden ne isterseniz
isteyin" dedı.Çıller,
milletvekilleri ve ilçe
başkanlanna. Bursa'ya gidip
Cenkçiler ile birlikte basın
toplantısı duzenlemeleri
taümaü verdi. Ancak,
milletvekillennden bır
bölümünün, Cenkçiler ile
birlikte yapılacak açıklamaya
katılmayacakian öğrenildi.
Sekinek mezrasında iki kişiyi kurşuna dizdiği iddia edilen korucular bir kişiyi de yaraladı
Koruculariki köylüyü öldürdü• SP Genel Başkanı
Doğu Perinçek, İstanbul
İl Merkezi'nde
düzenlediği toplantıda,
Tunceli'de yakılan
yakılan köy sayısının,bin
600'e ulaştığını iddia etti.
• Çemişgezek Belediye
Başkanı SHP'li Nevzat
Altan, koruculann
Sekinek köyünü
basarak iki kişiyi
öldürdüğünü iddia etti.
Haber Merkezi - Tuncelinın
Çemişgezek ilçesine bağlı Seki-
nek köyünü basan koruculann
ıkı yurttaşı öldürdüğü öne sü-
rüldü. Bu arada Sosyalist Parti
Genel Başkanı Doğu Perinçek
yakılan köy sayısının Tunceli -
dekılerle bin 600'e ulaştığını id-
dia etti.
Tunceli muhabırimiz Nazım
Demir'ın habenne göre Çemiş-
gezek ilçesine bağlı Sekinek
köyünü basan koruculann iki
vatandaşı öldürdüğü iddia
edildi. Cebe köyü koruculan
önceki gün saat 04.00 sıralan-
nda Sekinek mezrasına gelerek
rastgele ateş ettiler. Daha sonra iki kişi-
yi kurşuna dızen korucular bir kişiyi de
yaraladı.
Bır Alevı köyü olan Sekinek'te mey-
dana gelenlerden sonra Çemişgezek'te
Türkiye uzerinde insan haklan baskısı sürüyor
ABD'li bakan yardımcısı Güneydoğu'da
ANKARA (Cumhuriyet B&rosu)-Türkıye ye
ıJMelik ınsan haklan u> gulamalanyla ılgılı
basfcılar sürüyor. Basından kaçmaya özen
gösteren ABD'nin insan haklanndan sorumlu
Dışişleri Bakan Yardımcısı JohnShattuck.
Ankara'daki temaslanna başladı. Avrupa
Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi'nden bir
heyet de Ankara'daki temaslanru
tamamladıktan sonra gittiği Güneydoğu'da
incelemelerini sürdürüyor. Siyasal Bilgiler
Fakültesi'nden Profesör Feyyaz Gölcüklü'nün
de yargıçjan arasında bulunduğu Avrupa
Konseyi İnsan Haklan Divanı, 25 ekimde
kapatılan Türkiye Birleşik Komünıst
Partisi'nin (TBKP) eski liderleri Nabi Yağcı ve
Nüiat Sargın'ın kabul edilen şikayetleriyle ilgjli
davayı görecek. ABD'li Bakan Yardımcısı
Shattuck. dün Dışişleri Bakanı Mümtaz
Soysal ve ınsan haklanndan sorumlu Dev let
Bakanı Azünet Köylüoğlu ile görüştü.
Shattuck, Soysal ile görüşmesınden sonra
gazetecılerin sorulan üzerine. Soysal'm da
kendisi gibı Uluslararası Af Örgütü'nün eski
biryetkilisi olduğunu, aynı zamanda her
ikisinin de anayasa profesörü olduğunu
anımsatarak "Yani çok ortak yanımız var"
dedi. Görüşmeleri "verimli" olarak
değerlendiren Soysal da ABD'li bakan
yardımcismın Güneydoğu'da haftasonunda
yapacağı rffırfMurfif ılgılı bırsoruüzenne.
"Hangi temaslarda bulunacagını biliyomş.
Ancak bizim istediğimiz temaslarda ..
bulunacak"dcdı Soysal, Shattuck'un•'•'•*
herhangi bir talepte bulunup bulunmadığı
yolundaki bir soruya da "Hayır, onlann
içişlerinebenkanşmı\orum">unıtını verdi.
Dışişleri Bakanlığı Vİüsteşan Büyükelçi
Özdem Sanberk'in davetlisi olarak
Ankara'da bulunan Shattuck ın, kapatılan
DEP'ın eski milletvekilleriyle görüşme
talebmde bulunmadığı öğrenildi. Bugün
Ankara'dan aynlarak Güneydoğu'ya
geçmesi beklenen Shattuck'un. köy
boşaltma ve yakma olayının yaşandığı
Tunceli'ye gidip gitmeyeceği bilinmiyor.
Avrupa Konseyi Insan Haklan Divanı'nda
Türkiyealeyhıneyapılan bireysel
başv urulardan 3'ü bugüne kadar kabul
edıldı. Divan yargıçlanndan Profesör
Gölcüklü. Cumhunyet'e yaptığı
değerlendirmede. insan haklannınevrensel
boyutuna dikkat çekerek artık bu kavrarrun
"Devletin iç işidir, kanşılamaz" olmaktan
çıktığını anımsattı.
Avrupa Konseyi İnsan Haklan
Komisyonu'nda Türkiye aleyhine yapılan
bireysel başvurulardan bugüne kadar üçü
kabu! edilerek divana sevk ediidi.
Pennçek İstanbul İl Merkezf-
nde düzenlediği toplantıda.
Tunceli'de yakılan köylerle bir-
likte bölgede yakılan köy
sayısının bin 600'e ulaştığını id-
dia etti Perinçek ^Hftoı söyle-
di. "Öne sürülelf i4*HRrm hiç
birisinin geçerli bir dayanağı
yoktur. Jandarma birliklerinin
adı gecen yörelerde köy yaktığı
panililerimizin bölgede çekfiği
video göriintüleri ile belgelen-
mistir. Bunun sonımlusu duru-
mundaki Başbakan Çiller ve
Murat Karayalçın hiikümeti ile
emir komuta zircirinde yeralan-
lar yüce dhanda yargılan-
malıdır" şeklınde konuştu.
Video göriintüleri
havanm gerginleştiği bildiriliyor.
Bu arada Çemişgezek Belediye Baş-
kanı SHP'li Nevzat Altan koruculann
Sekinek köyünü basarak iki kişiyı öl-
dürdüğünü iddia ederek şunlan söyledi:
"Yaptığımız ilk araştırmada olayın
Cebe köyü koruculan tarafından işlen-
diğini öğrendik. Güvenlik güçleri de
hiçbir müdahaiede bulunnıamış."
Sosyalist Parti Genel Başkanı Doğu
Perinçek. Tunceli İl Örgütü"-
ne bağlı Sosyalist Parti üyele-
nnce çekıldiğinı belirtiğı video
görüntülerini basın mensupla-
nna izletttığı toplantıda şu gö-
rüşlere yer verdr
"Göriildüğü gibi köyler ben-
zin ve dinamit kullanılarak va-
kılmtş. PKK'nin bölgede gerçek-
leştirdiği eylemlerini tasvip et-
mek mümkün değil. Ancak eli-
mizdeki belgeler bunun tersini
gösteriyor. Başka bir iddiaya
göre de köyleri kövlülerin
J
yaktığı öne siirülüv or. Bu \e ben-
zeri hiçbir iddianın gerçeklikle ilgisi
yoktur. Ne göriintülürde veralanlar ne
de köylülerle yapılan görüşmeler de
başka herhangi bir iddiaya yer bırak-
mayacak kadar açık."
ARAYIŞ
TOKTAMIŞATEŞ
70 Yıllık Tabu
Türkiye'de çok ilginç bircepheoluştu. Dünyanın hiçbir
yerınde ve tarihın hiçbir evresinde birbiriyle uzlaştığını
görmediğimiz kimi "f;p"ler, Türkiye'de inanılmazbir uz-
laşma ve uyum içindeler. Üç farklı düşüncenin yandaş-
ları tam bir balayı yaşıyor: Şeriat düzenı peşinde koşan
İslamcıiar, etnik ayrılıkçılar ve nihayet neo-liberaller.'
Ortak düşmanları da Türkiye Cumhuriyeti...
Türkiye'de bir Islam şeriatı düzeni kurmak isteyenle-
rin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı olmalarını anlarım.
Belli bir ölçüde de olsa, yüzyıllarca Islam şeriatının ege-
men olduğu topraklarda kurulan laik bir cumhuriyet bu
ınsanları elbette rahatsız edecektir.
Etnik bır ayrılıkçılık güdenlerin Türkiye'ye karşı olma-
ları da anlaşılabilir. Çağımızın "ulusçuluk" anlayışının
çok gerisinde de olsalar, kendi ulusal devletlerini kur-
mak isteyen birtakını insanların, aynı coğrafyada kurulu
bulunan bir devlete karşı çıkmalarının belli bir mantığı
ve zemini vardır.
Ve bu iki grubun uzlaşması da mümkündür, böylesine
bir uzlaşma da anlaşılabilir Fakat hem "çağdaş" hem
"demokrat" ve hem de "ozgürlükçü" olduklarını ifade
eden insanların ve bunların oluşturdukları bir grubun
(ya da farklı grupların), yukarıdakı gruplarla anlaşabil-
melerini anlamak mümkün değildir Biraz yukarıda da
değindim. Bunun örneği yoktur.
Geçenlerde Pendik Beledıyesı'nin düzenlediği bır pa-
nele katıldım. Panelin konusu "2. Cumhuriyet" ıdi. Ken-
dilerini "Islamiyetin egemen olduğu bir düzenden ya-
na" olarak tanımlamaktan çekinmeyen iki eski arkada-
şımın yanı sıra. kendinı "2. Cumhuriyetçi" olarak tanım-
layan bir gazeteci katılacaktı. Fakat sanıyorum ailevi bir
nedenden ötürü, 2. Cumhuriyetçi gazeteci toplantıya ka-
tılamadı Ne gam? Katılanlar zaten onu hiç aratmadı-
lar. Bu konuda fazlaları vardı, eksikleri yoktu...
Cumhuriyetimizi kuranlann ne denli "demokrasiye
karşı" olduklarını, ne kadar büyük haksızlıklar yaptıkla-
rını dinledik hep birlikte. Tabii ben de eteklerimdeki taş-
ları dökmekten geri kalmadım. Doğrusu güzel bır tartış-
ma platformu idi. Konuşmacı arkadaşlar, kendinı 2.
Cumhuriyetçi ilan eden kimi neo-lıberallerin çoğundan
daha uygar ve seviyelı idiler. Hiç olmazsa konuşma
adabını ve dinlemesini biliyorlardı .
Ama ortak sloganlarını dile getirmekten de geri kal-
madılar. "70yıllıkzulum", "devletinmilletlebarışması",
"halkınorduylabarışması", "putlarınkırılması", "70yıl-
lık baskı rejimi'vb. inciler
Doğrusu bu sloganların bazılarını anlayabilmekte çok
zorlanıyorum. Hele tüm kötulük ve melanetlerin başına
bir "70yıl "sözcüğünün eklenmesi, beni iyice şaşırtıyor.
Günümüz Türkiyesı'nin içinde bulunduğu kimi olum-
suzlukların nedenlerıni elbette geçmışimizde arayaca-
ğız, ama "70yıl"neredençıkıyor?Türkiyedeki "çokun-
tü" en azından iki yüz yıllık bir çöküntüdür Toprak
duzeni ve dünya ticaret yollarının dışında kalınmasın-
dan ötürü, burjuvasını oluşturamayan Osmanlı impara-
torluğu, "aydınlanmayı" ve "sanayi devrimini" yakala-
yamayınca. "geri kalmışlığın" sığ sularında karaya
oturmuştu Ingiltere'nin "hasta adamı" yaşatmak iste-
mesinin sebebi, Rusya'ya karşı bir kalkan olarak kullan-
mak istemesiydi. Ve zaten artık kalkan olarak da kulla-
namayacağını anladığı an desteğinı çekmiş ve ortaya
çıkan Almanya tehlikesine karşı Rusya ile ittifak kurmak-
tan çekinmemiştı. Osmanlı ise. ister istemez Almanya'-
nın safına geçmişti. Ancak 1. Qunya Savaşı'nda Alman-
ya'nın da yenilmesıyle, ortadan kalkma durumuna
gelmiştı.
Eğer cumhuriyeti kuran inançlı kadro ve bu kadronun
lideri Mustafa Kemal olmasaydı, bugün Türkiye diye bir
devlet yoktu Nufuz bölgeleri bır yana; bugün Doğu ve
Güneydoğu topraklarımızda bir Ermenistan ve Kürdis-
tan vardı. Trakya sınırımız Çatalca'dan başlıyor, Izmir ve
hinterlandı Yunanistan'a veriliyordu Ekonomik ve adlı
kapitülasyonlar sürüyordu. "70 yıllık tabu"dan söz
edenler bunları düşünmeli. Hiç mi tarih okumaz bun-
lar?..
Antalya, Aydın, Muğla Italya'nın nüfuz bölgesi olarak
ayrılmıştı. Paylaşımdan yeterınce pay alamadığından
şıkayetçi olan Italya'nın "suspayı''olmuşlardı.
Fransa Zonguldak madenlerine çoktan el koymuştu.
istanbul "//7/e/7"işgalaltındaydı Boğazlar sılahtan arın-
dırılmış ve uluslararası bir komisyonun denetimine ve-
rilmişti. Doğu Karadeniz'de Pontus'un ihyasına çalışılı-
yordu. imparatorluğu oluşturan tüm etnik gruplar huzur-
suzdular. Dağbaşlarını da, su başlarını da eşkıya
tutmuştu. Ve kımılerı "70 yıl'öan söz ediyor Yetmış yıl
Türkiye'de "aydınlanmanın" başlangıcıdır, "ulus" ol-
manın, "vatandaş"olmanın ve bundan gururduymanın
başlangıcıdır.
Emekli general Kenan Evren, "Atatürk bizim için ta-
budur" demiş. Olabilir. Atatürk'ün partısini kapatanlar,
mirasına saldıranlar için Atatürk tabudur elbette Bizler
için Atatürk tabu değildir Eksikleri de olabıhr, zaafları da
olabilir. Ama düşünceleri yolumuzu aydınlatır Ve yü-
rekten severız Atatürk'ü. içimız titreyerek severiz. Umut-
la ve inançla...
Yargıtay, beraat kararını bozdu
Akevler sanıklan
yeniden yargdanacak
NECATİAYGIN
İZMİR - FethuUah Hoca'ya
yakınhğıyla tanınanlann bırleşti-
ği Akevler Kredi ve Yardımlaş-
ma Kooperatifi'ndekı yolsuzluk
çİavası, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'-
hden döndü. Arsa yolsuzluğu
yapüklan savıyla Izmir 7. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde yargılarup
beraat eden, aralannda Fehmi
Korunun kaympeden Süleyman
Karagülle, eski RP İzmır İl Baş-
kanı lsmail Gürsoy, RP İzmir
Anakent Belediyesi başkan adayı
SükvTnan Akdemir ve Çorum'un
J^P'ü Belediye Başkanı Prof. Arif
fjsoy'un da bulunduğu sanıklar,
yeniden yargılanacak.
( Akevler'le ilgıli Mehmet Şen'in
Jaaşvurusu üzerine 1988 yılında
bçılan dava, bugün ilginç bir nok-
caya geldi. Yargıtay'ın bozma
karannın ardından yeniden gö-
)öişûlen dava, şu aşamalardan
i
ç
Şen'in baş\\ırusu üzerine Savcı
Stecep Civek'in açtığı kamu dava-
f ında. 'kooperatif arsalannın ge-
nd kurul karan olmadan, yönetim
kurahmca usulsüz olarak satıkiığr
Jöehruldi.
• Mahkemenin bilirkişi olarak
atadığı o dönem Kemeraltı Vergi
Daıresi Müdürii Nurertin Temiz-
soy da sanıklann suçlu olduklan-
nı belirtti. Ancak Hakim ünal
Müslehiddinoğhı, Temizsoy'un
raporunun gerçeği yansıtmadığı-
nı savunarak yeni bır bilirkişi
heyeü kurulmasını ıstedi. Yeni
bilirkişi heyetinde bulunan Sayış-
tay Uzman Denetcisı Refik Acar,
Recep Cankara ile Sayıştay'dan
emekli uzman denetçi Yüksel Po-
latkaya, raporlannda arsa saüş-
lannda usulsüzlük olmadığını
savundular. Bu raporu kabul
eden mahkeme, sanıklann beraa-
tini kararlaştırdı.
tzmir 7. Asliye Ceza Mahke-
mesi'nin verdigi beraat karannı.
başvuru üzerine değerlendiren
Yargıtay; şikayetçi Mehmet
Şen'in başvurusu yerınde görül-
düğünden, 'başkaca nedenler in-
celenmeksizin beraat karannın
bozulmasına' karar verdi.
Yargıtay'ın bu karan doğrul-
tusunda yeniden görüşülmeye
başlanan davanın önceki gün ya-
pılan duruşmasında, Şen'in mü-
dahil olarak davaya katılmasına
karar verildi. Mahkeme aynca,
Süleyman Karagülle'nın; dava
dosyasında ifadesi olmadığın-
dan. polis eşlığınde bir sonrakı
duruşmaya geünlmesinı karar-
laştırdı.
Çorum'da 22 kişi ölünce kloru anımsayan Belediye Başkanı Arif Ersoy, Ankara'da 2 gün boyunca klor aradı
RP eiııayeti gizliyor: Başkan klor bulamadıANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP'li Çorum Bele-
diye Başkanı Prof. Dr. Arif
Ersoy, kentteki salgını önle-
mek amacıyla Ankara'da
klor aramaya başladı. Ersoy,
olayla ilgili olarak, "Sonın
yok, kamuoyu yanıltılıyor" sa-
vunmasını yaparken, Sağlık
Bakanı Doğan Baran'ın.
"cami cernaatinin öldüğü^ > °"
nündekı açıklamasını, "İlgisi
yok" diye eleştirdi. RP Grup
Başkanvekili Sevket Kazan
da. "Belediye Başkanımız 2
günden beri klor arıyor. Klor
vermiyoriar" dedi.
RP Grup Başkanvekili
Şevket Kazan, dün düzenle-
diği basın toplantısında. gaze-
tecilerin sorusu üzenne Ço-
rum'daki kolera olayında, be-
lediyenin sorumluluğu ol-
madığını iddia etti. Kazan,
"Çorum Belediye Başkanı'nı
uyarmayı düşünüyor musu-
nuz" sorusu üzenne, "Burada belediye baş-
kanunızui bir suçu yok. Belediye başkanımıza
klor vermiyoriar. Belediye başkanımız. iki gündür
klor tenıin etmek için uğraşıyor. Bu konuda, Ço-
rum Milletvekilimiz Yasın Hatıpoğlu devreye
girdi, klor bulmaya çalışıyorlar" dedı. Kazan.
salgının, "kolera"' olduğunun da kesinleşmediği-
ni söyledi.Kazan, "Ama, Çorum'da RPIi beledi-
ye okluğu için özellikle üzerine gidilijor" dedı.
Kazan "Klor aptes bozar" görüşûne katı-
Imadığını da belırtti.
Belediye Başkanı Ersoy, Başbakanlıkta 'Sonın yok, kamuoyu yanıltılıyor' diye konuştu.»Fotoğraf: TARIK TINAZAY)
Prof. Ersoy
Cambridge'de
master yaptı
Prof. Dr. Arif Ersoy 1948 yı-
lında Çorum'da doğdu. İlk ve
orta tahsilini Çorum'da bıtırdik-
ten sonra 1969 yılında Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa-
külıesı'ne girdi. Bu fakültenin Si-
>aset ve İdare Bölümü'nden 1973
yılında mezun oldu. Daha sonra
Cambridge ve Leeds üniversitele-
rinde ıktisadi kalkınma konusun-
da masier yaptı. 1977 yılında Ege
Üniversitesi Iktisat Fakültesi'nde
asistan olarak göreve başladı.
1979 yılında îktısadi kalkınma
konusunda doktora derecesi aldı.
J982 yılında 9 Eylül Üniversitesi
Iktisadi ve İdari Biümler Fakül-
tesi'nde yardımcı doçent olan Er-
soy. 1992 yılında profesör oldu.
Çorum Valisi Mustafa Yılmaz ile Belediye
Başkam Arif Ersoy. Ankara'daki görüşmelenni
dün de sürdürdüler. RP'lı TBMM Başkanvekili
Yasin Hatipoğlu ile vali ve belediye başkanı, dün
Başbakan Tansu Çiller'le görüşmek üzere Baş-
bakanlık'a gıttiler, ancak Bakanlar Kurulu ne-
deruyle görüşemedıler. Ersoy. Başbakanlık'tan
çıkarken gazetecilerin sorulan üzenne. olayın
basına yansıyışmı "siyasi spekülasyon" olarak
nıteledi.
Ersoy. "Bir sonın yok. Kamuoyu yanıltdmaya
çalışılıyor. Belediyenin su sebekesinde kesinlikle
bir hata yoktur. Klorlama anında ve zamanında
yapılmıştır'" dedı. Ersoy. valiliğın 13 kez beiedı-
yeye uyan yazısı gönderdiğjnın anımsatılması
üzenne. "Bu yazılarda belediyey i doğnıdan itham
eden birşey yok" dedı.
Arif Ersoy, "Aptes bozar gerekçesiyle klorla-
ma yapümadığı doğru mu" sorusuna. şu yanıtı
verdi: "Bu ilkel bir ithamdır. Değil Çorum'da,
Türkiye'nin herhangi bir yöresinde böyle bir inan-
ca sahip insan tanımıyorum. Klor aptes boza-
cakmış iddiasına sahip hiçbir insana Çorum'da
rastlayamazsınız. Bu ilkel ithanıı. belediye baş-
kanı oiarak reddediyonım ve hemşehrilerime
yapılan bir haksulık olarak kabul ediyorum. Be-
lediye, 1992 yılından beri klorlama vapıvor."
Ersoy. gazetecılenn, "Peki öiümler neden kay-
naklanıvor" sorusu üzenne de şunlan söyledi:
"Hastaiığın başlıca sebebi, belediyenin kontro-
lü dışında bulunan kuvulardır. Bu belli siyasi çev-
relerin kendi durumlarına şey kazandırmak için
ortaya attıkları bir ithamdır. "