23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22EKİM1994CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tunceli'nin ardından Sıvas'taki köy ve ormanlann da özel tim tarafından yaialdığı öne sürüldü 'Sıvas'taTıınceli senaryosu'•Sıvas il, ilçe ve köy derneklep temsilciJeri; köylerde yaşayan halkın özel tim • Sıvas Dayanışma Derneği (SİDAD) Başkanı Dr. Hüseyin Özkahraman, tarafından gözaltına alındığıru, evlerinin, bağ ve bahçelerinin, ormanlann devletin Sıvas'ta etnik bir armdırma yapmak için köy ve ormanlan yakma yabldığını öne sürdüler. yoluna gittiğini söyledi. daş gözaltına alınmış ve sonra da kaybolmuştur. Gürlevik, Bü- tstanbul Haber Servisi - Sıvas il, üçe ve köy dernekieri temsil- cileri, son aylarda Sıvas'ta or- man ve köy yakmalann yoğun- luk kazandığını öne sürerek "Tıınceli senaryosu, Sıvas'a uy- gulanmak isteniyor. Köy ve or- nuuı yakan ozel rimin, bölgeden acüen çekümesinj istiyonız" de- diler. Tuncelı'nin ardından Sıvas'- taki köy ve ormanlann da özel tim tarafından yakıldığı ileri sü- rüldü. Sorulanmızı yanıtlayan Sıvas il, ilçe ve köy demekleri temsilcileri; köylerde yaşayan halkın özel tım tarafından gö- zaltına alındıgını, evlerinin, bağ ve bahçelerinin, ormanlann ya- kıldıgını öne sürdüler. Sıvas Dayanışma Derneği (SİDAD) Başkanı Dr. Hüseyin Özkahra- man, devletin Sıvas'ta etnik bır anndırma yapmak için köy ve ormanlan yakma yoluna gitti- ğini söyledi. Sıvas'taki halkın göçe zor- landığına dikkat çeken Özkah- raman, "Son günlerde oradaki halka yönelik baskılar, Maraş, Çorum; 2 Tenunuz Sıvas katli- amlarının de*amı niteliğindedir. Devlet, orada yaşayan haikı ya- şun ve kültürei değerierinden anndırmak istiyor" dedı. Divriğı Kültür Derneğı Başkanı Hasan Gür- soy da bölgede. asken gücün yanında kim tara- fından denetlendığı bilınmeyen özel tım görevlı- lerinin bulunduğuna değinerek "özel time göre halk, potansivel suçlu. öldürdükleri adam başına para kazanıyoriar. Bugün köy yakan özel tim, dün davul zumayla aydınlan yakan sivil zihniye- Sıvas il, ilçe, köy ve dernek teınsUcileri iie Sıvaslı yurttaşlar köy ve orman > akümasından endişe duyduklannı belirttiler. Pazarak Köyü Yönetim Kurulu Başkanı Hö- seyin Karakaş ıse köy ve orman yakmalann Div- riğı ve 2lara ılçelennin tamamı ile İmranlı ve Ha- fık ilçelerinin bir bölümünde gerçekleştiğini be- lirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Elimizde kesin savıiar olmamakla birlikte ha- fin resmi uzanttsıdır" şeklınde konuştu. Olağa- nüstü hal uygulamalannm Sıvas'ta fıili olarak işledığını öne süren Gürsoy. halkın saat 18.00'- den sonra dışanya çıkmasınm yasaklandığını belırtti Yetkılılenn. "Köy ve ormanları yakan, gerillaiar ve köylülerdir" şeklinde açıklamalar yükköy, Hıdırağalı, Topraktaş, Vağbasan, Erikli, Fidıl Dağı, Yukan Mergüzer, Yoğunpeüt ormanlarınm yakıldığını, Beypt- nar'a bağlı me/raların da bo- şaltıldığını öğrendik. Köylerdeki telefonlar dinlendiği için köy- lüler korkuvorlar. Oradaki halkın yaşamjndan endişe duyu- yonız." Kud-Der Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Aslan, Alevı- Kürt köylenndeki halkın koru- cu olmak ıstemedığı için özel tım tarafından baskı gördüğü- nü söylerken. Aşağı Çamözü Köyü Derneği Kurucu üyesi Sabri Ataseven ise "Sıvas'ta ge- riüa ile halk arasında dayamşma yok" dedi. Sıvas il, ilçe. kö> ve dernek temsilcıleri ile Istanbul'da yaşa- yan Sıvaslı vatandaşlar, dün Is- tanbul Tabip Odası'nda bir toplantı düzenlediler. Köy ve orman yakılmasından endişe duydukiannı belırten temsilci- ler. şunlan söyledıler: "Türkiye, iç sav aşın bir sonu- cu olarak bir batağa saplanmış bulunmaktadır. Bu bataktan kurtulmanın yolu, iç savaşa bir yaptığını söyleyen Gürsoy, "Köylü, kendi evini, ormanını yakacak kadar deli değildir. Kaldı ki ge- rilla, saklandığı ormanı yakmaz" dedi. len 18 kişinin gözaltında olduğunu, üç kişinin de tutuklu olduğunu biliyoruz. Zara'da 3 ekimde yapılan operasyonda, Velı Şahın adındaki vatan- an önce son vermek. Kiirt sorununa en kısa sürede demokratik bir çözüm getirmektir. Biz Sıvas il, ilçe ve köy demekleri temsilcileri olarak ülkemiz ve ilimiz sınırları içinde meydana gelen tüm köy ve orman yakmalann, bölge insanının kendi kültür- lerinden koparılması savılan etnik arındırmanın, en kısa sürede son bulmasını ve ne yaptıkları belli olmavan karanlık güçlerle işbirliği içindeki özel tinıin bolgeden acilen çekilmesini istiyonız." DYFde 'Cenkçiler' sıkıntısı HAKKIERDEM ANKARA-DYP Genel Başkanı Başbakan Taıtsu Çiller. Bursa'dan Abdülkadir Cenkçfler'in aday gösterilmesı üzerine çıkan knzi aşmak için kollan sıvadı. Çiller, Bursa ' milietvekillerinı toplantıya çağırdı Bursa mılletvekılleri Turhan Tav an, Fethi Akkoç, Yılmaz Ovah, Kadir Güçtü ve Mehmet Gazioğlu'nun katıldığı toplantıya, Devlet Bakanı Şükrii Erdem ile yurtdışında bulunan Cavir Çağlargelmedı. Bursa'ya çok önem verdiğini söyleyen Çiller'e. Fethi Akkoç, "Cenkçiler ile seçim kazanmanın mümkfin olmadığım"sovledı. Gaaoğlu. "Adav belirlendikten sonra bunlan tarbşmanuı anlamı yok" diye ıtirazettı. Ancak Akkoç, "Sen zaten ne zaman seçimlerde çaltştın ki, konuşmav a hakkın yok" diye çıkıştı Çıİler, bunun üzerine "Artık tarrısmamn anlamı yok. Seçimleri kazanmak için çalışın. Seçimleri kazanın, benden ne isterseniz isteyin" dedı.Çıller, milletvekilleri ve ilçe başkanlanna. Bursa'ya gidip Cenkçiler ile birlikte basın toplantısı duzenlemeleri taümaü verdi. Ancak, milletvekillennden bır bölümünün, Cenkçiler ile birlikte yapılacak açıklamaya katılmayacakian öğrenildi. Sekinek mezrasında iki kişiyi kurşuna dizdiği iddia edilen korucular bir kişiyi de yaraladı Koruculariki köylüyü öldürdü• SP Genel Başkanı Doğu Perinçek, İstanbul İl Merkezi'nde düzenlediği toplantıda, Tunceli'de yakılan yakılan köy sayısının,bin 600'e ulaştığını iddia etti. • Çemişgezek Belediye Başkanı SHP'li Nevzat Altan, koruculann Sekinek köyünü basarak iki kişiyi öldürdüğünü iddia etti. Haber Merkezi - Tuncelinın Çemişgezek ilçesine bağlı Seki- nek köyünü basan koruculann ıkı yurttaşı öldürdüğü öne sü- rüldü. Bu arada Sosyalist Parti Genel Başkanı Doğu Perinçek yakılan köy sayısının Tunceli - dekılerle bin 600'e ulaştığını id- dia etti. Tunceli muhabırimiz Nazım Demir'ın habenne göre Çemiş- gezek ilçesine bağlı Sekinek köyünü basan koruculann iki vatandaşı öldürdüğü iddia edildi. Cebe köyü koruculan önceki gün saat 04.00 sıralan- nda Sekinek mezrasına gelerek rastgele ateş ettiler. Daha sonra iki kişi- yi kurşuna dızen korucular bir kişiyi de yaraladı. Bır Alevı köyü olan Sekinek'te mey- dana gelenlerden sonra Çemişgezek'te Türkiye uzerinde insan haklan baskısı sürüyor ABD'li bakan yardımcısı Güneydoğu'da ANKARA (Cumhuriyet B&rosu)-Türkıye ye ıJMelik ınsan haklan u> gulamalanyla ılgılı basfcılar sürüyor. Basından kaçmaya özen gösteren ABD'nin insan haklanndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı JohnShattuck. Ankara'daki temaslanna başladı. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi'nden bir heyet de Ankara'daki temaslanru tamamladıktan sonra gittiği Güneydoğu'da incelemelerini sürdürüyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Profesör Feyyaz Gölcüklü'nün de yargıçjan arasında bulunduğu Avrupa Konseyi İnsan Haklan Divanı, 25 ekimde kapatılan Türkiye Birleşik Komünıst Partisi'nin (TBKP) eski liderleri Nabi Yağcı ve Nüiat Sargın'ın kabul edilen şikayetleriyle ilgjli davayı görecek. ABD'li Bakan Yardımcısı Shattuck. dün Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal ve ınsan haklanndan sorumlu Dev let Bakanı Azünet Köylüoğlu ile görüştü. Shattuck, Soysal ile görüşmesınden sonra gazetecılerin sorulan üzerine. Soysal'm da kendisi gibı Uluslararası Af Örgütü'nün eski biryetkilisi olduğunu, aynı zamanda her ikisinin de anayasa profesörü olduğunu anımsatarak "Yani çok ortak yanımız var" dedi. Görüşmeleri "verimli" olarak değerlendiren Soysal da ABD'li bakan yardımcismın Güneydoğu'da haftasonunda yapacağı rffırfMurfif ılgılı bırsoruüzenne. "Hangi temaslarda bulunacagını biliyomş. Ancak bizim istediğimiz temaslarda .. bulunacak"dcdı Soysal, Shattuck'un•'•'•* herhangi bir talepte bulunup bulunmadığı yolundaki bir soruya da "Hayır, onlann içişlerinebenkanşmı\orum">unıtını verdi. Dışişleri Bakanlığı Vİüsteşan Büyükelçi Özdem Sanberk'in davetlisi olarak Ankara'da bulunan Shattuck ın, kapatılan DEP'ın eski milletvekilleriyle görüşme talebmde bulunmadığı öğrenildi. Bugün Ankara'dan aynlarak Güneydoğu'ya geçmesi beklenen Shattuck'un. köy boşaltma ve yakma olayının yaşandığı Tunceli'ye gidip gitmeyeceği bilinmiyor. Avrupa Konseyi Insan Haklan Divanı'nda Türkiyealeyhıneyapılan bireysel başv urulardan 3'ü bugüne kadar kabul edıldı. Divan yargıçlanndan Profesör Gölcüklü. Cumhunyet'e yaptığı değerlendirmede. insan haklannınevrensel boyutuna dikkat çekerek artık bu kavrarrun "Devletin iç işidir, kanşılamaz" olmaktan çıktığını anımsattı. Avrupa Konseyi İnsan Haklan Komisyonu'nda Türkiye aleyhine yapılan bireysel başvurulardan bugüne kadar üçü kabu! edilerek divana sevk ediidi. Pennçek İstanbul İl Merkezf- nde düzenlediği toplantıda. Tunceli'de yakılan köylerle bir- likte bölgede yakılan köy sayısının bin 600'e ulaştığını id- dia etti Perinçek ^Hftoı söyle- di. "Öne sürülelf i4*HRrm hiç birisinin geçerli bir dayanağı yoktur. Jandarma birliklerinin adı gecen yörelerde köy yaktığı panililerimizin bölgede çekfiği video göriintüleri ile belgelen- mistir. Bunun sonımlusu duru- mundaki Başbakan Çiller ve Murat Karayalçın hiikümeti ile emir komuta zircirinde yeralan- lar yüce dhanda yargılan- malıdır" şeklınde konuştu. Video göriintüleri havanm gerginleştiği bildiriliyor. Bu arada Çemişgezek Belediye Baş- kanı SHP'li Nevzat Altan koruculann Sekinek köyünü basarak iki kişiyı öl- dürdüğünü iddia ederek şunlan söyledi: "Yaptığımız ilk araştırmada olayın Cebe köyü koruculan tarafından işlen- diğini öğrendik. Güvenlik güçleri de hiçbir müdahaiede bulunnıamış." Sosyalist Parti Genel Başkanı Doğu Perinçek. Tunceli İl Örgütü"- ne bağlı Sosyalist Parti üyele- nnce çekıldiğinı belirtiğı video görüntülerini basın mensupla- nna izletttığı toplantıda şu gö- rüşlere yer verdr "Göriildüğü gibi köyler ben- zin ve dinamit kullanılarak va- kılmtş. PKK'nin bölgede gerçek- leştirdiği eylemlerini tasvip et- mek mümkün değil. Ancak eli- mizdeki belgeler bunun tersini gösteriyor. Başka bir iddiaya göre de köyleri kövlülerin J yaktığı öne siirülüv or. Bu \e ben- zeri hiçbir iddianın gerçeklikle ilgisi yoktur. Ne göriintülürde veralanlar ne de köylülerle yapılan görüşmeler de başka herhangi bir iddiaya yer bırak- mayacak kadar açık." ARAYIŞ TOKTAMIŞATEŞ 70 Yıllık Tabu Türkiye'de çok ilginç bircepheoluştu. Dünyanın hiçbir yerınde ve tarihın hiçbir evresinde birbiriyle uzlaştığını görmediğimiz kimi "f;p"ler, Türkiye'de inanılmazbir uz- laşma ve uyum içindeler. Üç farklı düşüncenin yandaş- ları tam bir balayı yaşıyor: Şeriat düzenı peşinde koşan İslamcıiar, etnik ayrılıkçılar ve nihayet neo-liberaller.' Ortak düşmanları da Türkiye Cumhuriyeti... Türkiye'de bir Islam şeriatı düzeni kurmak isteyenle- rin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı olmalarını anlarım. Belli bir ölçüde de olsa, yüzyıllarca Islam şeriatının ege- men olduğu topraklarda kurulan laik bir cumhuriyet bu ınsanları elbette rahatsız edecektir. Etnik bır ayrılıkçılık güdenlerin Türkiye'ye karşı olma- ları da anlaşılabilir. Çağımızın "ulusçuluk" anlayışının çok gerisinde de olsalar, kendi ulusal devletlerini kur- mak isteyen birtakını insanların, aynı coğrafyada kurulu bulunan bir devlete karşı çıkmalarının belli bir mantığı ve zemini vardır. Ve bu iki grubun uzlaşması da mümkündür, böylesine bir uzlaşma da anlaşılabilir Fakat hem "çağdaş" hem "demokrat" ve hem de "ozgürlükçü" olduklarını ifade eden insanların ve bunların oluşturdukları bir grubun (ya da farklı grupların), yukarıdakı gruplarla anlaşabil- melerini anlamak mümkün değildir Biraz yukarıda da değindim. Bunun örneği yoktur. Geçenlerde Pendik Beledıyesı'nin düzenlediği bır pa- nele katıldım. Panelin konusu "2. Cumhuriyet" ıdi. Ken- dilerini "Islamiyetin egemen olduğu bir düzenden ya- na" olarak tanımlamaktan çekinmeyen iki eski arkada- şımın yanı sıra. kendinı "2. Cumhuriyetçi" olarak tanım- layan bir gazeteci katılacaktı. Fakat sanıyorum ailevi bir nedenden ötürü, 2. Cumhuriyetçi gazeteci toplantıya ka- tılamadı Ne gam? Katılanlar zaten onu hiç aratmadı- lar. Bu konuda fazlaları vardı, eksikleri yoktu... Cumhuriyetimizi kuranlann ne denli "demokrasiye karşı" olduklarını, ne kadar büyük haksızlıklar yaptıkla- rını dinledik hep birlikte. Tabii ben de eteklerimdeki taş- ları dökmekten geri kalmadım. Doğrusu güzel bır tartış- ma platformu idi. Konuşmacı arkadaşlar, kendinı 2. Cumhuriyetçi ilan eden kimi neo-lıberallerin çoğundan daha uygar ve seviyelı idiler. Hiç olmazsa konuşma adabını ve dinlemesini biliyorlardı . Ama ortak sloganlarını dile getirmekten de geri kal- madılar. "70yıllıkzulum", "devletinmilletlebarışması", "halkınorduylabarışması", "putlarınkırılması", "70yıl- lık baskı rejimi'vb. inciler Doğrusu bu sloganların bazılarını anlayabilmekte çok zorlanıyorum. Hele tüm kötulük ve melanetlerin başına bir "70yıl "sözcüğünün eklenmesi, beni iyice şaşırtıyor. Günümüz Türkiyesı'nin içinde bulunduğu kimi olum- suzlukların nedenlerıni elbette geçmışimizde arayaca- ğız, ama "70yıl"neredençıkıyor?Türkiyedeki "çokun- tü" en azından iki yüz yıllık bir çöküntüdür Toprak duzeni ve dünya ticaret yollarının dışında kalınmasın- dan ötürü, burjuvasını oluşturamayan Osmanlı impara- torluğu, "aydınlanmayı" ve "sanayi devrimini" yakala- yamayınca. "geri kalmışlığın" sığ sularında karaya oturmuştu Ingiltere'nin "hasta adamı" yaşatmak iste- mesinin sebebi, Rusya'ya karşı bir kalkan olarak kullan- mak istemesiydi. Ve zaten artık kalkan olarak da kulla- namayacağını anladığı an desteğinı çekmiş ve ortaya çıkan Almanya tehlikesine karşı Rusya ile ittifak kurmak- tan çekinmemiştı. Osmanlı ise. ister istemez Almanya'- nın safına geçmişti. Ancak 1. Qunya Savaşı'nda Alman- ya'nın da yenilmesıyle, ortadan kalkma durumuna gelmiştı. Eğer cumhuriyeti kuran inançlı kadro ve bu kadronun lideri Mustafa Kemal olmasaydı, bugün Türkiye diye bir devlet yoktu Nufuz bölgeleri bır yana; bugün Doğu ve Güneydoğu topraklarımızda bir Ermenistan ve Kürdis- tan vardı. Trakya sınırımız Çatalca'dan başlıyor, Izmir ve hinterlandı Yunanistan'a veriliyordu Ekonomik ve adlı kapitülasyonlar sürüyordu. "70 yıllık tabu"dan söz edenler bunları düşünmeli. Hiç mi tarih okumaz bun- lar?.. Antalya, Aydın, Muğla Italya'nın nüfuz bölgesi olarak ayrılmıştı. Paylaşımdan yeterınce pay alamadığından şıkayetçi olan Italya'nın "suspayı''olmuşlardı. Fransa Zonguldak madenlerine çoktan el koymuştu. istanbul "//7/e/7"işgalaltındaydı Boğazlar sılahtan arın- dırılmış ve uluslararası bir komisyonun denetimine ve- rilmişti. Doğu Karadeniz'de Pontus'un ihyasına çalışılı- yordu. imparatorluğu oluşturan tüm etnik gruplar huzur- suzdular. Dağbaşlarını da, su başlarını da eşkıya tutmuştu. Ve kımılerı "70 yıl'öan söz ediyor Yetmış yıl Türkiye'de "aydınlanmanın" başlangıcıdır, "ulus" ol- manın, "vatandaş"olmanın ve bundan gururduymanın başlangıcıdır. Emekli general Kenan Evren, "Atatürk bizim için ta- budur" demiş. Olabilir. Atatürk'ün partısini kapatanlar, mirasına saldıranlar için Atatürk tabudur elbette Bizler için Atatürk tabu değildir Eksikleri de olabıhr, zaafları da olabilir. Ama düşünceleri yolumuzu aydınlatır Ve yü- rekten severız Atatürk'ü. içimız titreyerek severiz. Umut- la ve inançla... Yargıtay, beraat kararını bozdu Akevler sanıklan yeniden yargdanacak NECATİAYGIN İZMİR - FethuUah Hoca'ya yakınhğıyla tanınanlann bırleşti- ği Akevler Kredi ve Yardımlaş- ma Kooperatifi'ndekı yolsuzluk çİavası, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'- hden döndü. Arsa yolsuzluğu yapüklan savıyla Izmir 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılarup beraat eden, aralannda Fehmi Korunun kaympeden Süleyman Karagülle, eski RP İzmır İl Baş- kanı lsmail Gürsoy, RP İzmir Anakent Belediyesi başkan adayı SükvTnan Akdemir ve Çorum'un J^P'ü Belediye Başkanı Prof. Arif fjsoy'un da bulunduğu sanıklar, yeniden yargılanacak. ( Akevler'le ilgıli Mehmet Şen'in Jaaşvurusu üzerine 1988 yılında bçılan dava, bugün ilginç bir nok- caya geldi. Yargıtay'ın bozma karannın ardından yeniden gö- )öişûlen dava, şu aşamalardan i ç Şen'in baş\\ırusu üzerine Savcı Stecep Civek'in açtığı kamu dava- f ında. 'kooperatif arsalannın ge- nd kurul karan olmadan, yönetim kurahmca usulsüz olarak satıkiığr Jöehruldi. • Mahkemenin bilirkişi olarak atadığı o dönem Kemeraltı Vergi Daıresi Müdürii Nurertin Temiz- soy da sanıklann suçlu olduklan- nı belirtti. Ancak Hakim ünal Müslehiddinoğhı, Temizsoy'un raporunun gerçeği yansıtmadığı- nı savunarak yeni bır bilirkişi heyeü kurulmasını ıstedi. Yeni bilirkişi heyetinde bulunan Sayış- tay Uzman Denetcisı Refik Acar, Recep Cankara ile Sayıştay'dan emekli uzman denetçi Yüksel Po- latkaya, raporlannda arsa saüş- lannda usulsüzlük olmadığını savundular. Bu raporu kabul eden mahkeme, sanıklann beraa- tini kararlaştırdı. tzmir 7. Asliye Ceza Mahke- mesi'nin verdigi beraat karannı. başvuru üzerine değerlendiren Yargıtay; şikayetçi Mehmet Şen'in başvurusu yerınde görül- düğünden, 'başkaca nedenler in- celenmeksizin beraat karannın bozulmasına' karar verdi. Yargıtay'ın bu karan doğrul- tusunda yeniden görüşülmeye başlanan davanın önceki gün ya- pılan duruşmasında, Şen'in mü- dahil olarak davaya katılmasına karar verildi. Mahkeme aynca, Süleyman Karagülle'nın; dava dosyasında ifadesi olmadığın- dan. polis eşlığınde bir sonrakı duruşmaya geünlmesinı karar- laştırdı. Çorum'da 22 kişi ölünce kloru anımsayan Belediye Başkanı Arif Ersoy, Ankara'da 2 gün boyunca klor aradı RP eiııayeti gizliyor: Başkan klor bulamadıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP'li Çorum Bele- diye Başkanı Prof. Dr. Arif Ersoy, kentteki salgını önle- mek amacıyla Ankara'da klor aramaya başladı. Ersoy, olayla ilgili olarak, "Sonın yok, kamuoyu yanıltılıyor" sa- vunmasını yaparken, Sağlık Bakanı Doğan Baran'ın. "cami cernaatinin öldüğü^ > °" nündekı açıklamasını, "İlgisi yok" diye eleştirdi. RP Grup Başkanvekili Sevket Kazan da. "Belediye Başkanımız 2 günden beri klor arıyor. Klor vermiyoriar" dedi. RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan, dün düzenle- diği basın toplantısında. gaze- tecilerin sorusu üzenne Ço- rum'daki kolera olayında, be- lediyenin sorumluluğu ol- madığını iddia etti. Kazan, "Çorum Belediye Başkanı'nı uyarmayı düşünüyor musu- nuz" sorusu üzenne, "Burada belediye baş- kanunızui bir suçu yok. Belediye başkanımıza klor vermiyoriar. Belediye başkanımız. iki gündür klor tenıin etmek için uğraşıyor. Bu konuda, Ço- rum Milletvekilimiz Yasın Hatıpoğlu devreye girdi, klor bulmaya çalışıyorlar" dedı. Kazan. salgının, "kolera"' olduğunun da kesinleşmediği- ni söyledi.Kazan, "Ama, Çorum'da RPIi beledi- ye okluğu için özellikle üzerine gidilijor" dedı. Kazan "Klor aptes bozar" görüşûne katı- Imadığını da belırtti. Belediye Başkanı Ersoy, Başbakanlıkta 'Sonın yok, kamuoyu yanıltılıyor' diye konuştu.»Fotoğraf: TARIK TINAZAY) Prof. Ersoy Cambridge'de master yaptı Prof. Dr. Arif Ersoy 1948 yı- lında Çorum'da doğdu. İlk ve orta tahsilini Çorum'da bıtırdik- ten sonra 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa- külıesı'ne girdi. Bu fakültenin Si- >aset ve İdare Bölümü'nden 1973 yılında mezun oldu. Daha sonra Cambridge ve Leeds üniversitele- rinde ıktisadi kalkınma konusun- da masier yaptı. 1977 yılında Ege Üniversitesi Iktisat Fakültesi'nde asistan olarak göreve başladı. 1979 yılında îktısadi kalkınma konusunda doktora derecesi aldı. J982 yılında 9 Eylül Üniversitesi Iktisadi ve İdari Biümler Fakül- tesi'nde yardımcı doçent olan Er- soy. 1992 yılında profesör oldu. Çorum Valisi Mustafa Yılmaz ile Belediye Başkam Arif Ersoy. Ankara'daki görüşmelenni dün de sürdürdüler. RP'lı TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu ile vali ve belediye başkanı, dün Başbakan Tansu Çiller'le görüşmek üzere Baş- bakanlık'a gıttiler, ancak Bakanlar Kurulu ne- deruyle görüşemedıler. Ersoy. Başbakanlık'tan çıkarken gazetecilerin sorulan üzenne. olayın basına yansıyışmı "siyasi spekülasyon" olarak nıteledi. Ersoy. "Bir sonın yok. Kamuoyu yanıltdmaya çalışılıyor. Belediyenin su sebekesinde kesinlikle bir hata yoktur. Klorlama anında ve zamanında yapılmıştır'" dedı. Ersoy. valiliğın 13 kez beiedı- yeye uyan yazısı gönderdiğjnın anımsatılması üzenne. "Bu yazılarda belediyey i doğnıdan itham eden birşey yok" dedı. Arif Ersoy, "Aptes bozar gerekçesiyle klorla- ma yapümadığı doğru mu" sorusuna. şu yanıtı verdi: "Bu ilkel bir ithamdır. Değil Çorum'da, Türkiye'nin herhangi bir yöresinde böyle bir inan- ca sahip insan tanımıyorum. Klor aptes boza- cakmış iddiasına sahip hiçbir insana Çorum'da rastlayamazsınız. Bu ilkel ithanıı. belediye baş- kanı oiarak reddediyonım ve hemşehrilerime yapılan bir haksulık olarak kabul ediyorum. Be- lediye, 1992 yılından beri klorlama vapıvor." Ersoy. gazetecılenn, "Peki öiümler neden kay- naklanıvor" sorusu üzenne de şunlan söyledi: "Hastaiığın başlıca sebebi, belediyenin kontro- lü dışında bulunan kuvulardır. Bu belli siyasi çev- relerin kendi durumlarına şey kazandırmak için ortaya attıkları bir ithamdır. "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle