Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 1994 CUMARTESİ
DIZIYAZI
POLİTİKA VE ÖTESİ
Nobel ödüllü Prof. Cram, bilim ve tekniğin topluma etkisini CumhuHyet 'e yazdı
Kürtajdan genetik seçime
B
abam, 1923 yılında 53 yaşınday-
ken şiddetli bır zatürreeden yaşa-
mınıyıtırdı. 1943-1945 yıllan ara-
sında ben uluslararası penisilin ta-
sanmı araştırmalanmı sürdürdüm
Bır harta içınde etkisını göstereıı
bir penısılın türevı ıle sağaltılmasaydım nerdey-
se 1982 ve 1985'te, bakteryel lenf ıltıhabmdan
ölecektim. 20. yüzyılda kimya, tıp ve sağlık alan-.
lanndagerçekleştınlengelişmelerolmasaydı, be-
nim gibi çok sayıda kişi belki de bugün yaşıyor
olmayacaktı.
Neyse ki bilim, nüfus artışını denetım altında
tutmamıza yarayan basit yöntemleri insanoğluna
sundu. Hemen hemen hiçbir yan etkisı olmayan
doğumu engelleyici organik bileşiklenn kullanı-
mı giderek dünyanın her köşesınde yaygınlaşı-
yor.
1920'de henüz küçük bir çocukken. doğum de-
netimınin sözü bile edilmez. kürtaj sözcüğü ağza
alınmazdı. 50 yılı aşkın bir süre içınde gerçekleş-
tınlen toplumsal evrım sonucu her iki ışlem de
dünyanın birçok yerinde kabul gördü.
'irçok kişi evrensel
sorunlann çözümlenmesi için
bir dünya hükümeti kurulmasmı
öneriyor. Kanımca aşın, çılgınca
bir görüş. Kendisini koruma
yolunda, böylesi bir dünya
hükümeti değişime ket vurmaya,
farklı ideal kavramlar arasındaki
rekabeti ortadan kaldırmaya ve
genelde toplumsal evrime karşı
çıkmaya çalışacaktır. Bilim ve
teknık, toplumu daha iyiye
yöneltiyor
RNA ve DNA kımyasının genetik bılimleorta-
ya çıkışı tam da bız 3. Bınyıl'a girerken oldu. Bu
gelışmeler aracılığıyla genetik bozukluklar ve
hastalıklara tam koyma olasılığı eide edildı. Ge-
lişmelerdekı hızlı artı^a bakılırsa, 21. yüzyılın
başlannda ınsanın genetik yapısı tam olarak kav-
ran.nış olacak
Uünümüzde tanısı konamayan birçok hastalı-
ğın genetik kökenlı olduğu anlaşılacak. Ceninde-
kı herhangı bırgenetık bozukluğun hamılelığın er-
ken dönemınde belırlenmesı konusunda da koşut
bir ilerleme görülüyor. Böylelıkle olağan bır ya-
şam sürmesı olanaksız görülen çocuklann doğu-
munun ıstenirse önüne geçilebılecek.
IGenterin iştenebileceği
günler yakm
Bu konuda seçim yapabilmek, ilk kez olarak
insanca değerlerın evrimden geçmesine olanak
tanımakta ve yakın zamanlara dek yalnızca tann-
lara özgü olduğu sanılan bır gücü. ınsanlara ver-
mektedır. Bugüçlenn uvgulamaya geçinlmesı hıç
kuşkusuz, 50 yıl önce doğum denetimi ve kürtaj-
da olduğu gıbı tepki görecek. bu tepkiler farklı
yerlerde farklı süreleriçinde sönüpgidecektır So-
nunda ınsanlar seçımlennı gerek fızıksel gerek
düşünsel bozukluklan olacak çocuklan. dünyaya
getirmeme yolunda yapacaklardır. Genlerin işle-
nebıleceğı günler yakın. Bır de o zaman doğacak
tartışmaları düşünün. Çoğu seçımlenn, nıtelıkten
çok nıcelık yönünde olacağından eminim.
Bir bılım adamı olarak, insanoğlunun fiziksel,
ruhsal ve duygusal sorunlannın büyük bir bölü-
miinün fizıksel-kımyasal temellere indırgendiği-
ne ınanıyorum Böyle olunca. bu tür sorunlara fi-
zık ve kımya alanındakı gelişmeler sonucu çö-
züm bulmak ışten değil.
Sorunlar içınde en ınatçı olanlan sanınm yıl-
lardır dırenme gucümüzün yetersiz olduğu gene-
tik kökenlı olanlan. Örnegin. en uygun doğal se-
çim beikı de yalnızca ınsanların üreme ve çocuk-
lannı yetiştirmesıne olanak tanıyordu. Sonuç ola-
rak, doktor ve hastanelere başv uran yaşlı nüfus gi-
derek artmakta.
IKimi çocuk puhsal
I beslenmeden yoksundur
Genç erkeğin giiçlü, yağmacı özelliği olmasay-
dı "homo sapienler' asla ayakta kalamaz, benzer
biçımde. bır araya toplanma eğılımi olmaksızın
genetik açıdan yanşmacı olamazlardı. Toplumsal
evrim her kuşağın yağmacı içgüdiüerini. türümü-
zün çoğalması ve varsıllaşması gıbı yapıcı etkın-
liklere kanalıze etmesi yolunda eğitti. Her yenı do-
ğançocuğun, 10-20 yıllık bir süre içinde topluma
Bilime Cram Kuralı'nı kazandıran Donald J. Cram, •'gelişmelerdeki hı/lı artışa bakılırsa. 21.
>ü/vılın başlannda insanın genetik vapısı tam olarak kav ranmış olacak*' divor...
Portre
Gitarist kîmya bilîmci
1919'da lskoç ve Alman anne-
babadan doğan Amerikalı Prof.
Cram ortaöğrenıminı Vermont'ta
tamamladıktan sonra Florida
Rollins Ünıversitesı'nden
mezun oldu.
Lisans çabşmalannı Nebraska
Üniversıtesı'nde sürdüren Cram
bır süre Merck şirketınde çalıştı.
1945-47 yılları arasında
naftokınonlar üzenne araştırma
tezını Harvard Ünrversıtesı'nde
gerçekleştırdıkten sonra
Kaliforniya'dakı Los Angeles
(Ucia) Ünıversitesı'nden
(UCLA) Amerikan Kımya
Bırliği bursunu aldı. 1948 yılında asistanlığa,
1956'da da profesörlüğe atandı. 1985 yılında Saul
Winstem Organik Kımya Kürsüsü Başkanlığı'na
avak uydurması ve uygarlaşması gerçeği birçok
sorunlann da doğmasına vol açmaktadır. Kımı
çocuk çev resiyle dostça geçınmesini olası kılacak
ruhsal beslenmeden yoksundur.
Bilim ve teknik, son kerte güçlü bıreğitim ara-
seçıldı.Bıhme en büyük katkısı
**Cram Kuralı" adıyla anılan,
karbonıl grubuna nükleofillerin
katıhmı buluşuyla oldu. "Ev
sahibi konuk kimyasT adını
verdığı daldakı araştırmalan
sonucunda 1987 yılında Nobel
Kimya Ödülü'nü kazandı. 1922'de
Kımya dalında Amerikanın Ulusal
Bilımler Akademısı Ödülü'nü
aldı. 1993'teBillClinton
kendisine Ulusal Bilim Madalyası
verdi
Kendısı gıbı bır kımya profesörü
olan Ane Maxwell Cram ıle
evlendi. Cram, kayak yapmak,
tenis oynamak ve sörf yapmaktan hoşlanıyor.
Aynca folk müziğıne de gönül veren profesör
çaldığı gitara kendı sesıyle eşlik edıyor.
cı olan televızyonu toplumlara sundu. Henüz kü-
çük bir çocukken eğıtım, kıtaplar. okul \e gezıp
görmekle edinilırdi. Artık dedelenmızın yaşam-
boyu öğrendiğıni 10 > ılda gözü kapalı öğrenmek
ışten değil. Bu durum. bır yandan öğrenılecek
şeylerin eskisine kıyasla çok daha fazla olmasın-
dan, öte yandan da bılgınin özümsenmesini olası
kılan araçların son derece gehşmiş olmasından
kaynaklanıyor. Uydularla birlikte televızyon de-
nen bu görkemlı aygıt artık dünyanın herköşesin-
dekı evlere girdi Aydınlanma ve hoşça zaman ge-
çirme arzusuyla tutuşan dünya insanlannın yar-
dımına televizyon koştu. Çok sayıda program, ko-
nularda çeşıtlıliğı zorunlu kılıyor. Herkese sesle-
necek bır konu bulunuyor. Tabular akıl almaz bir
hızlayıkıhyor.
Film kameralannın her bir karesı değerler, be-
ğeniler, gerçek ve kurgularia ilgili iletıler taşıyor.
Görecelik kuramı eski çağlann ikonlanna uygu-
lanıyor, din ve ülkülergörecelı birnıtelik kazanı-
yor. Salt olanın gizlenecek yeri yok.
Şımdi ilkokul çağında olan çocuklann yaşam-
lan süresınce dünya kültürleri daha önce gerçek-
leşmesi olanaksız sanılan boyutta bır bağdaşıklık
kazanacak.
alağan bir yaşam süımesi
olanaksız görülen çocuklann
doğumunun istenirse önüne
geçilebılecek. Bu konuda seçim
yapabilmek, yakın zamanlara
dek yalnızca tannlara özgü
olduğu sanılan bir gücü,
insanlara vermektedir. Bu
güçlerin uygulamaya geçirilmesi
niç kuşkusuz, 50 yıl önce doğum
denetimi ve kürtajda olduğu gibi
tepki görecek, bu tepkiler farklı
yerlerde farklı süreler içinde
sönüp gidecektir.
Bu bağdaşık kültürden çok renkli bır dünya top-
lumu doğacak. Insanlar birleşip kaynaştıkça da-
ha genış bir kültür içinde çeşıtlilik görülmesi de
kaçınılmaz olur. Genetik yapılann bırbırleriyle
kaynaşmasından özel yeteneklı kışıler doğar.
Amerikan futbol ve basket takımlanna bakarsa-
nız bu gerçeği açık seçik görebilirsınız.
Kısacası, tüm bu değışimlerle ilgılı olarak iyım-
ser duygular beslıyorum. Gelecekle ilgili sorun-
lan ıse soru biçiminde sunmak ıstıyorum.
1) Çocuklara özel disiplin ve özen nasıl aşıla-
nacak'
1
2) Yağmacı ıçgüdülerimız nasıl daha yapıcı
yönde gelıştirilebılir?
3) Inanç. umut ve acıma gibi insanı yücelten
duygular, gelecekteki kuşaklara nasıl aktanlacak?
4) İnsanı eyleme geçıren ve yaratıcılığıriı körük-
leyen rekabet duygusu, savaş, cinayet ve suç bo-
yutlanna vardınlmadan nasıl korunacak?
5) Bıreyın haklan ıle toplum ıçındekı sorumlu-
lukları nasıl dengede tutulabılecek
0
6)Oğrenme arzusu nasıl gelıştınlecek?
7)Onderiik etme güdüsü yapıcı yöne nasıl ka-
nalize edilebilır
9
8) Yaşlılık ve ölüm, ekonomik sistemlenn çök-
mesıne neden olmadan nasıl ele alınabılır?
Her ülkenin birbırini ızleyen kuşaklan bu ve
başka önemli sorulara kendilerine özgü yanıtlar
getırecektır.
|Tepk»iztekUp
I bürokpat* düzen
Birçok kişi evrensel sorunlann çözümlenmesi
için bir dünya hükümeti kurulmasmı önenyor.
Kanımca aşın, çılgınca bır görüş. Kendisini ko-
ruma yolunda. böylesi bır dünya hükümeti deği-
şime ket vurmaya. farklı ıdeal kavramlar arasın-
daki rekabeti ortadan kaldırmaya ve genelde top-
lumsal evrime karşı çıkmaya çalışacaktır. Bana so-
rarsanız, yanm yamalak örgütlenmiş uluslarara-
sı birçekişmeyi, güvenlı, durağan ve tepkisız tek
bırbürokratik düzeneyeğlerim. Düşüncelere gem
vurmak demek. insanoğlunun sahip olduğu en
büyük servetlerinin -keşfetme ve seçenekler ara-
sından birinı seçebılme yetısinın- boşa harcan-
ması demektır. Ancak uluslararası sorunlann çö-
zümünde geçerli olabilecek uluslararası yasalann
konması olasıdır. Genç biradam olarak. toplumun
böylesi bir kargaşa ve düzensizlik içinde olması
karşısında hayrete kapılmıştım. Şimdi yaşlı biri
olarak. değerlenn çeşıtlılıği karşısında toplumun
daolabileceği denli düzenlı ve işlevsel olduğu ka-
nısındayım. Çocuklanmız ve torunlanmızın dün-
yası kımbılir ne ilgınç olacak!
Yarın: ABD Eski Dışişleri Bakanı
Alexander Haig
Y A Y I N H A K K I C u m h u h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z
ÇALIŞANLARIN SORULARI/ SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
Bir yıl 360 gün mü, yoksa 365
gün nıur
Soru: Ekim 1973 ile Nisan 1981 tarihleri arasında aynı iş-
yerinde sigorta primlerim aksamadan \e aralıksız ödendi.
Eyliil 1988 ile 31 Aralık 1994 arasında isteğe bağlı sigortalı
olarak, ben de primlerimi aksatmadan ödedim.
Sigorta>a vapfığım baş\uru\a. 1995 vilı Şubat avında etnek-
li olabileceğim yanıtı geldi. Benim hesabıma göre, 31 Aralık
1994 güniine kadar 4.980 gün prim ödemiş durumdavım.
Böylece, 20 yıllık sigortalılık süresini doldurmuş bir kadın si-
gortalı olarak 20 Ocak 1995 günü emekli olmava hak kazan-
mış durumdavım.
Ancak, Sosyaİ Sigortalar Kurumu hesaplamalarında bütün
aylar 30 gün üzerinden hesaplandığı için. \ıliık prim gün sa-
yılan da 360 gün üzerinden hesaplanıvor. Bu hesaplamavla.
365 günlük takvim vılı 360 güne inivor. Primlerimi/ heryıl 5
günlük bir kesintiye uğruyor. Bövlece, 13 yılda 65 gün emek-
lilik süresinden kesilivor.
Hazırlanmakta olduğunu basında okuduğumuzyeni tasany-
la, 1994 yılında 5 bin işgününü dolduramayanlar. emekli ola-
mayacaklar. Gerçek çalışması yılda 365 gün olup 5 bin işgü-
nünüü dolduranlar SSK'nin, her tak\im yılını 360 gün ola-
rak hesaplaması nedeniyleemekli olamayacaklar. Bu durum-
da 20 gün fark ile benim emckliliğim 4^5 yıl uzamış olacak.
Benim gibi 3-5 gün eksiği olan pek çok sigortalı \ar.
Soruyorum, bir yıl 360 gün mü, yoksa 365 gün mü?
YetkÜilerin konuya bizim açımızdan bakmalannı diliyor ve
bu haksı/lığın giderilmesini bekliyoruA
(L.K.)
YANIT- Sosyaİ Sigortalar Kurumu'nca malullük. yaşlılık \e
olum aylıkları 'takvım yılı'na göre hesaplanıp bağlanmaktadır.
'Takvim yılı kavramı nedır' sorusunun yanıtı. Ankara I Iş Malı-
kemesı"nin. Yargıtay'ca onaylanan. 13 5 1975 tanh. 5047 esas ve
843 sayılı kararında verilmıştır
(...) Gerek "Turk Hukuk Lûgan'nda \c gerek-sc dıger mcvzuattd
"takvım y ılı" ocak ayının bınncı günü ıle aralık ayının sonu arasın-
daki süre olarak tanımlanmıştır (...XE)
Yargıtay Bırincı Başkanlığı"nın 7.7.1977 günlü. 2706/5287 sa-
vılı kararı da bu tanıma ılişkindir. Kararda:
(..) Takv ım yılı deyıminin I ocak-31 aralık tarihleri arasını kap-
sayan zaman şeridi olduğu (...)(N) belirtilmıştir.
Takvım yılı olarak tanımlanan. 1 ocak-31 aralık arasındaki za-
man şeridi. 365 günden oluşmaktadır. Böylece, 25 yıl çalışan bir
SSK sigortalısı. bu 25 yıllık çalışma süresı içinde emeklilik hak-
lan yönünden en az 125 (4 ay 5 gün) eksik prim ödemiş görünmek-
tedir
Emeklilik haklarında kımı zaman bir gün bile çok önem taşımak-
tadır... Bır ya da bırkaç gün ek.sik prim ödeyenlere. emeklilik hak-
kı tanınmamakta, ölenlerin eş ve çocuklan ise dul ve yetim aylı-
ğından yoksun kalmaktadır.
Okurumuzun bu konudakı uyansı son derece haklıdır.
Okurumuzun bu uyansını bız de ılgılılere iletiyoruz.
Kaynak (E) Mustafa Çenberci. Sosyaİ Sigortalar Kanunu Şer-
hı. |y'77Sj><j. 1177
(N) Lebıb Yalkın Yayınlan cilt DD/II sıra no: 25
MEHMED KEMAL
Aziz'in Yatacağı Yer...
Aziz Nesin'in Çatalca'da, bundan yıllarca önce kurul-
muş bir vakfı var. Şayet günün birinde "emri Hak" vaki
olursa, bu vakfın bahçesine gömülmek ıstiyor. Ancak bah-
çeye gömülmenin koşulları var. Gömülmek için önce btr
"Bakanlar Kurulu Kararı" gerekiyor. Aziz Nesin Bakanlar
Kurulu'na başvuruyor, kurul da bu karan vermiyor.
Bunun üzenne Aziz Nesin, Devlet Başkanı Süleyman
Demirel'e başvuruyor. Demırel, "Ne gerekiyorsa yapa-
nz" diyor. Ama ne çare ki gerekenler yapılmıyor, ya da unu-
tuluyor. Zaten sallantıda olan bakanlar karşısında Aziz,
"Bu hükümet düşene kadar ölmeyeceğim, bekleyece-
ğim" diyor.
Oysa Bakanlar Kurulu Turgut Özal'ın tarikatçı annesi-
nin Süleymaniye Camii avlusuna gömülmesi için karar ve-
riyor, kadın gömülüyor, Aziz Nesin, gömülmesine izin ver-
meyen hükümet için (tam Azizlik) şöyle diyor:
"Ne yapalım, bu hükümet bahçeme gömülmeme izin
vermediğine göre, yeni hükümet kuruluna kadar ben de
ölmem. Yenı hükümet vasiyetimı yerine getirir. Ben de o
zamana kadar yaşarım."
Aziz Nesın dırenıyor, Süleyman Demirel'e ikinci bir mek-
tup daha yazıyor. Başbakan Tansu Çiller'e vasıyetname-
sini göndererek vakıf bahçesine gömülmek için izin isti-
yor. Bundan da bir yanıt çıkmıyor.
Benim bildiğım Aziz, inatçıdır, dirençlidir, sabırlıdır. Bir
kez takmaya görsün nice hükümetleri devırmiş ve hep
ayakta kalmıştır.
Marko Paşa'dan bu yana hükümetler için nice ahlar
çekmıştir. Ah şu Recep Peker bir gitse!.. Şu Saracoğlu
bir uzaklaşsa, şu Menderes bir gelse, şu Menderes bir
gitse... Marko Paşa'yı Sabahattin Ali'yle çıkardığı gün-
lerde Cemil Sait Barlas onlara "kökü dışarda" dediko-
dulannı çıkarmıştı. Cemil Saıt Barlas da gitti, Cavit Orari
da gitti. Aziz gene ayakta...
12 Martlar geldi, 12 Eylüller geldi. Bir de 27 Mayıs var.
Cemal Gürsel basın toplantısı yapacak.. Aziz Nesin'i de
çağırıyorlar. Demirtaş Ceyhun'un kıtabından okuyalım:
Çağrı özel kuryeyle gider. Toplantı biter. Gürsel, "Aziz Ne-
sin burada mı" diye sorar." Buradayım efendim."
"Seninle sonra görüşeceğiz."
Kaşlannı çatıp çıkar. Aziz'in çevresindekilerçil yavrusu
gibi dağılııiar. Yapayalnız kalır. Tepesinden aşağı kaynar
bir kova su dökülmüş gibidir. Tutuklanmayı bekler, kimse
tutuklamaz. Yalnızca uzaktan tanıdığı bin gelır yanına. Alır
evıne götürür. O kişıyı hâlâ unutamaz Aziz Nesin. Acaba
kımdı?
Gazeteyı açıyorum, Aziz Nesin'in yanında Mahir Bal'ın
resmı var. Mahır Bal gazetemızın ulaştırma servısınden bir
emekçıdır. Haftada bir benı evden alır ışe götürür, ya da
işten alır eve getırırdı. Yolda konuşurduk.
"Çocuk (oğlu) ünıversıteye gıdıyor. lyi okuyor. Hayat pa-
halı, zor yetinyoruz. Birbu araba var, birde gecekondu-
da birarsa... Anlaşmazlık vararsada... Mahkemenın sey-
nnden anlaşılıyor kı kazanacağız. Bırbakkal dükkanı açar-
sak oraya, geçım kolaylaşacak... Çocuk da okulu bitirir.
Samsun'da bir şeylenmız var."
Mahir umutlanır, hayal eder, geçım derdini yenmeyi
beklerdi. Mahkemeyi kazandı, ama karşıtlan başına bir
demır vurmuşlar, komaya girdı. Komadan çıkamadı. Bir
emekçının düşü bazen de böyle brter. Ne diyelim Tann rah-
met eylesin!
BULMACA
1 2 3SOLDAN SAĞA:
1/ Bir şeyin durumu ve ..
niteliğıvle ilgili kesin bilgi
edinme. 2/ Verme, öde- 2
me... Küçük bir alan üze- o
rine odaklanmış yoğun
ışık kaynağı. 3/ Yunan 4
mitolojisinde, içenleri c
ölümsüzlüğe kavuşturan
tann içkisi... "Hayır" an- 6
lamında kullanılan söz. -,
4/ Hayat arkadaşı... Şen,
rahat. 5/ Üç Silahşörler'- 8
den biri. 6/ Meyvelerin- g
den çıkanlan vağ kozme-
tik sanayisınde kullanılan birçalı...
Ses. 7/ Bir ışi yerine getirme... Algı-
lanan nesnelenn temel nıteliği. 8/
Kendisine inanılan kimse... Li-
monluk. 9/ Aritmetikte bir kuvve-
tin derecesini veren sayı... Ahmet
Rasün'in çocukluk ve okul anılan-
nı içeren yapıtı.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir görevin yerine getirilmesi
için birkaç organın birlikte cahş-
ması durumu. 2/ Vücut ısısı... Işye-
ri. 3/ Temiz... Gizli görevli. 4/ Tropıkal bölgelerde yetişen ve
yumrulan besin oiarak kullanılan bir bitki... Bağışlama. 5/ Bir-
likten yoksun ve anlaşamayan gemi mürettebaü için kullanılan
sözcük. 6/ Haşan. 7/ Sahip... Titan elementinin simgesi... Fo-
toğraf duyarlığını belirtmekte kullanılan sayısal değer. 8/ "'Bâki
yine — ıçmeğe and içtı demişler Divâne midir bâde dururken
içe andf"... Eğnlmek için temizlenmiş ve taranmış yumak biçi-
minde yün. 9/ Sert bir içki... Eski Mısır'da gûneş tannsı.
Aydınlık| ^ ^ HAFTAtlK HABER YORUM DERGISI
Erbakan'ın ABD'yle gizli ilişkileri
CIA'cı Abarmaovyıtzı RP'li Melih Gökçek davetetti
Abramowitz: "Ertsakan'ın ABD programı çok gizlP
CIA-RABITA-RP bağlantısı Yerel seçımlerden sonra RP'yle
iBşki kuran ABD'li diptomat RP'de, Amerika'yia iliş
kileri yûrüten Abdullah Gûl, en özelleştırmeci.
CIA ajanı RP'li subay kım?
Abramowrtz: "Mümtaz Soysal en Baasçı
dışişleri bakanı"
ABDnın Ankara eski büyûkelçisinin Aydınlık'a demea.
İşçi Partisi Kongresinde kuvvet ve irade
başroldeydi.
Yenı Merkez Komitesi'nin 12 üyesi THKP-C, 4 üyesi THKO-
TDKP. 5 uyesi TKMP-ML, 1 uyesi BSP kökeninden geliyor.
16 Kasım gerginliği. ABD silah tekelinin
temsilcisi Şınlak'ın Sky TV'si kışkırtıcılık yapıyor.
Prof. Altuğ: Su da hava gibi bedava oimalı.
Rusya Komünist İşçi Partisi lideri Tulkin:
"Kapitalizm faşist diktatörlüğe mecbur"
Şımak'ta kanlı yıl... 106 köy yakıldı, 7 bin
nane evsiz.
Cumhurbaşkanı cemevi açarken, komandosu
köy yakıyor.
Şıvgın ve Altemur Kılıç'ın
"Türkeşe CIA-Mossad dopingi "neaçıklamalan.
BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE