Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EKİM 1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKİNCt
Demokrasi için hoşgörüGeçen eylül ayının güneşli bir cuma günü
Ortaköy'deki Mecidiye Camisi'nde namazını
kılan Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan, namazdan sonra eki-
biyle birlikte meydanı dolaşırken, gazetecile-
rin "Nasıl buldunuz"şeklindeki sorularını
şöyle yanıtlamıştı:
"Çok çirkin buluyorum. Çünkü. mabede ta-
ntamıyla at bir tabîo var_"
Yine gazetecilerin bu kez "Bir gbişiminiz
olacak mı?" diye sözü sürdürmelerı üzerine
de şu açıklamayı yapmıştı:
"Arkadaşlanm çauşma yapıyoriar. Bu çir-
kinliğin kaldırılması işinin takipçisi olaca-
ğun_" (Cumhuriyet, 20 Eylül 1994)
Erdogan'ın "çirkinlik" diye nitelendirdiği
görüntü, aslmda Ortaköy Meydanı ve çevre-
sindeki, son yıllarda tstanbul'a kazandınlan
ender "güzeüiklerden'' birisi sayılabilecek şu
çok renkli, coşkulu ve "demokrafkentsel ya-
şam ortammdan başka bir şey değil.
Istanbul'u "dünya kenti" yapan değerleri
arasında çok önemlı bir yeri olan "Boğaziçi
kümjrünün" Ortaköy'de bu kez çağdaş işlev-
lerle ve "tüm halkı kucaklayacak sekilde" ye-
niden canlandırılmaya başlanması, konumu
geregi bundan mutlu olması gereken bir bele-
diye başkanına nasıl "çok çirkin" gelebılı-
yor?..
Oysa bu tür tarihsel kent mekanlarının
"kentti bilincini de güçlendirecek kullaıumlar-
la"topluma kazandınlması, özellikle "uygar-
hklanyla övünen"ülkelerde yıllardır "en güzel
kentsel projeter" arasında sayılıyor.
Çünkü, Ortaköy'de
de tanık olunduğu gı-
bi, geçmişin mımari
zenginliği ve estetiği,
bugünün barış ve
dostluk özlemleriyle
sarmaş dolaş olunca,
"kültünH sürekliliğür
yarattığı bir kentlilik
bilinci, bu sürece katılan herke-
sı "derinden" etkiliyor. Örne-
ğin meydanı salt görmek değil.
daha önemlisi "yaşamak" ge-
rektiğı giderek yaygınlaşırken,
çevredeki eski "binalar" da bu
duyarlılıktan paylannı almaya
başlıyorlar. tstanbul'un bırçok
tarihsel semtinde yaşanan "yı-
kım sürecinin" tersine, Orta-
köy'dekıler sanki daha bir ken-
dilerine "çekidüzen" vermek
zorunda kalıyorlar.
Yeniden Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın gözlemlerine dönecek
olursak, böylesi bir güzelliğe
ille de "çirkin" demek, hiç
kuşkusuz salt "begeni ktiltü-
ründeki"farklılıktan kaynak-
lanmıyor.
tstanbul'un özellikle "kaçak
yapdaşan" bölgelcnnden. yani,
bir anlamda kentin tarihsel
kimiiğini ve doğasını tahrip
eden sorumsuz bir imar düzeni
içerisindeki semtlennden "si-
yasi destek" aıarak Ortaköy
Meydanı için çalışma başlatan
Belediye Başkanı, bu meydan-
da doyasıya yaşanmak ıstenen
"hoşgörü ve insan sevgisine da-
yah" bir uygarlık ortamını, yi-
ne "siyasi hedefleri" önünde
ciddi bir engel olarak görüyor.
Bu engeli kaldırmak, tarıh
boyunca "yaşamdan keyif
alan" insanlann yeryüzü kül-
türlerine armağan ettikleri mü-
ziği, neşeyi ve örneğin "mey-
hane geleneğini" söndürmek
için de "mabet" sözcügüyle ta-
nımladığı Mecidiye Camisi'nin
"varlığını" gerekçe gösteriyor.
Oysa aynı mabet, bütün bu
kentsel zenginligin ve güzelli-
gin aslında bir "parçası" ve
hatta "ilham kaynağı" olarak
Ortaköy Meydanı'nın bugünkü
kimliğiyle de son derece
"uyumlu bir tabio" yaratıyor.
Tophım, kentin
tarihiyle
kucaklaşınca,
kültür ve sanat
birikiminde
coşkulu bir
patlama
yaşanıyor.
hoşgörü için Ortaköy
Tarihsel hoşgörflnûn güvencesi
Gerçekten Ortaköy'ün son yıllarda kazandığı
"çok renkli"ve "çok canh" kültürel yaşam orta-
mı, öncelikle Mecidiye Camisi'nin "varhğı" ve
meydanı doğrudan etkileyen "tarihsel estetiğiy-
le" tam bir bütünlük gösteriyor.
Bulunduğu meydanı, hemen yakınmdaki bir
"küise'' ve bir"sinagogla" karşılıkiı saygı ve de-
rin bir "kardeşlik duygusu"içerisinde "dostça
paylaşmasınr bılen bu ince ruhlu yapı, her şey-
den önce yıne bu "yaradılışından geten" zarafe-
tiyle, Ortaköy'ün "aynmcıüğı reddeden"gele-
neksel kültürüne yıllardır en güçlü katkılarda
bulunmuş.
Miman Nikogos Balyan'ın yarattığı ve
1850'ler lstanbulu'ndaki "Ban kültüriiyle d sı-
kışan bir Osmanlı uygarlığının"cami mimarisi-
ne özgün bir yansıması olarak gerçekleştirdigi
anıtsalJdmligi, yine bu rneydan ve çevresindeki
zengin "dünya görüşü mozaiğjnin" de bir an-
lamda kalıcı bir "güvencesi"olmuş.
Nitekim, bu güvenceyle yaşanan onca güzel
günler içensinde de kimsenin aklına, farklı kül-
türlerden güzellikleri ondan uzaklaştırmak, var-
lıgıyla güçlendırdiği dostluk ve sevgi ortamını
köreltmek gelmemiş. Gelse bile "tarihsel ger-
çekük karşısuıda" hep çekingen kahnarak uy-
gulamaya yönelik hamleİere dönüşememiş.
tşte, son birkaç yil içerisindeki "Ortaköy gü-
zelliğinde" de Mecidiye Camisi'nin özellikle
mimansinde simgeleşen "Doğu ve Batı kültürie-
rinin" Istanbul'daki buluşmasmın önemlı bir
payı var. Bugün özellikle Avrupa'nın tarihsel
kentlerinde gözlenen "eski dokulardaki çağdaş
yaşam coşkusunun" tstanbul'da da artık Orta-
köy'de duyulabıliyor olması, bu buluşmanın ya-
rattığı eşsiz bir ayncahk olsa gerek.
Dogrusu, bu ayncalığın ayınmına varabilen
Beşiktaş Belediyesi ile aynı zenginliği sevgiyle
kucaklayan mimar Erhan İşözen'in çabalan ise
duyarlı bir kentsel hizmetın ötesınde, Orta-
köy'ün ve Istanbul'un "geçmişine yakışır" bır
dünya kenti kimiiğini yaşayabilmesi açısından
büyük önem taşıyor...
Abdülmecit 1853'te bu güzel camiyi yaptırdı-
gında. Bogazıçi'nin yine bu şirin köyü kimi ka-
Geçirdiği yangından sonra 1958'de restore edilerek Istanbul'a İstanbul'un iinlü mimar ailesi Balyanlar'a ait olan Simon Kalfa
yeniden kazandınlan "cumbasıylaünlü"SuzanApartmanı,Or- Apartmanı, Ortaköy'deki eşsiz kültür mozaiğinin anıtsal
taköy'ün mimari simgelerinden biridir. yapdanndan biri.
arih boyunca yaşamdan keyif alan insanlann yeryüzü kültürlerine
armağan ettikleri tüm coşkulu duygular, Ortaköy'de geçmişle
kucaklaşan bir çağdaş kent yaşamı projesinin kalıcı ye sürekli esin
kaynağını oluşturuyor...
LTI MIIlgCKT]
T!
kentin tüm degerlerine acıma-
sızca saldıran "imar yagmacüa-
nnın" elınde her iki yamacın-
dan da kemirilerek betona çev-
rildi.
Ama, yine de çok sayıda sivıl
mimarlık örneği bina, degişik
kültürlerin dinsel yapılan, Iske-
le Meydanı ve çevresindeki so-
kaklar, "Dereberyu" yoluna açı-
lan daha gerideki yine tarihi
evlerin sıralandıklan eski so-
kaklar ve bunlarla birlikte el-
bette ki Mimar Sinan'ın iinlü
Ortaköy Hamamı, bu 1000 yıl-
lık köyün " 3 . Binyıl"a da
önemlı bir "kültür mirası biri-
kimini
n
taşıyacağı anlamına ge-
liyor.
Hiç degilse bu son zenginli-
gin yasatılabılmesi ise aynı mı-
rası ve birikimi yaratan "banş
ve dostluk küitürtintin" Orta-
köy'de tüm güzellıklenyle sür-
dürülmesinden geçiyor...
'Sevgi üçgenLJ'
Abdülmecit ve Abdükaziz, ki-
mi zaman cuma namazlarını
Mecidiye Camisi'nde kıldıktan
sonra Ortaköy'deki "diğer din-
lerden" Istanbullularla sohbet
edip ardından "saltanat kayık-
brina" binerek Boğazıçi'ndeki
köyleri gezmeye giderlermiş.
Sultanlann bu cuma zıyaretleri,
Ortaköy'ün çok kültürlü yaşa-
mındakı renkli günleri daha da
bır "anlamlı" kılarmış.
Bu anlamlı ve renkli günlerin
kuşkusuz en insancıl anılan ise
Ortaköy Meydanı çevresinde
dünyada eşine az rastlanır bir
"sevgi üçgeni" oluşturan cami,
kilise ve sinagog arasındaki
"lstanbul ortamında" yeşcr-
miş, kök salmış.
Örnegin Mecidiye Cami-
si'nin "kuzey komşusu" sayıla-
bilecek Ayios Fokas Kilısesi,
yıtlara göre yaklaşık 1000 yaşındaydL Antik dö-
nemlerde de bir yerleşme merkezi oldugu "Ark-
heion" adıyla kanıtlanan Ortaköy, "tstanbul'un
gözdesi"olma özelliğini daha Bizans çağında
yaşamaya başlamıştı. O kadar ki örneğin rmpa-
rator VI. Leon ve efsanevi sevgilisi Zoe,tS
900'Ierin başlarında Ortaköy yakınlanndaki
Damianu Sarayı'nda buluşurlardı. Yine Bi-
zans'ın ünlü Ayios Fokas Manastın da buraday-
dı ve şimdiki Ayios Fokas Kilisesi, Ortaköylü
anlamb izler bırakan "Ortakövlü ohna" kültü-
rünü şöyle özetliyor:
"Bu semtte doğup biiyürken aynı mahalleyi,
aynı sokağu aynı çarşıyı pa\ laştığımız insanlarla
i)i komşuluk ilişkileri içerisinde olmanın ne ka-
dar güzel du>gular >arattığını da yaşadım ve öğ-
rendim. Rum, Ermeni, Yahudi ve Türk aileler,
hep birlikte Ortaköylü ve tabii İstanbulluy-
duk_."
Bu "hep birükte" Ortaköylü ve Istanbullu ol-
Ortaköy'ûn kıyiyla kucaklaşması tarihle iç içedir. Mecidiye Camisi ve Esma Sultan YalısL, 19.
yüzyüın İstanbul ve Boğaziçi Idmliğini yan yana yansıtuiar»
Rumlann aynı azize olan baglılıklan nedeniyle
eski manastınn adını bugünlere dek taşımıştı.
Ortaköy'ün özellikle Osmanlı dönemınde ka-
zandığı özgün "Boğaziçi köyü" kimliği, yine
Osmanlı uygarlığının Istanbul'da yarattığı
"farklı kültürlerin dostça yaşaması" geleneğin-
de sanki tanhin aynası gibıdir.
Bu aynanın belki de son "bozulmanuş yansn
malannı" çocukluk ve gençlik çaglannda yaşa-
yan Beşiktaş Belediye Başkanı Ayfer Atay, anı-
lan nı anlatırken özellikle kendı kişıliğinde de
manın yüzlerce yıl tanıklığını yapan ve elbette
aynı duygulu yaşama "kent uygarlığı" armağan
eden tarihsel yapılar, elde kalan son ve çoğu
yıpranmış örnekleriyle bıle aynı işlevlerini gele-
ceğe de taşıyabiliyorlar.
Gerçi yine Atay'ın çocukluk ve hatta gençlik
yıllanna dek varlığını önemlı ölçüde koruyabi-
len "içinden dere geçen bir vadi köyü" olma gü-
zellığı çoktan tarihe kanştı. Hele, şu yakın yıl-
lara dek Istanbul'un doğal peyzajında özel bir
yen olan yeşil ve bereketlı "Ortaköy Vadisi",
camiyle hemen "aynı yıllarda"yapıldı ve
1856'da tamamlandığmda, yine caminin ibadete
açılmasının üzerinden ancak 3 yıl geçmişti. K.İ-
lisenın "batı komşusu" konumundakı Etz ha-
Hayim Sinagogu ise öbür iki dostundan daha es-
kıydı ve geçirdiği yangmlar nedeniyle birkaç
kez onanlarak varlıgını sürdürüyordu.
Dinsel yapılar arasındaki bu "iyi komşuluk
ilişküeri", Ortaköy semti bütününde de kentsel
yaşama ve mimarlık kültürüne "aynı düzeyde"
yansımasıyla yakın zamanlara dek süregeldi.
Müslüman aileler, özellikle Dereboyu'nda ve
deyiş yerindeyse "dogayla iç içe" bir mimari ve
yerleşme dokusu oluşturan ahşap evlerde yaşa-
dılar. Osmanlı sivil mımansinin tüm hünerlerini
ve zarifligini taşıyan bu güzel evler, aynı anda
tipik lstanbul sokaklannı da kente kazandırdı-
lar.
Kıyıya daha yakın olan kesimlerde ise Rum,
Ermeni ve Yahudi halkın yine sanat ve ustalık
ürünü olan kagir evleri bulunurdu. Örneğin, ıs-
kelenın hemen arkasındaki Simon Kalfa Apart-
manı, dönemin ünlü mimar ailesi Bahanlar'ın
eviydi ve bugün de meydanın yanı başında bir
kültür anıtı gibi varlığını koruyor.
Işte bütün bu kentsel ve mimari değerier, Or-
taköy'e "ahmh" bır Boğaziçi yerleşmesi niteliği
kazandırdığı gibi, daha da ötesinde bu tarih ve
sevgi semtini "İstanbul kültüriinün zengin bir
müzesi" halıne getınyor Böylesi bir büyük mü-
zenın "geçmişiyle bütünleşen" bır coşku içeri-
sinde yaşayabilmesi ise Ortaköy Meydanı ve
çevresinde büyük özven ve bağlılıkla yaratılan
"kentsel yaşam projesine" Istanbul'daki tüm
uygarlık ve demokrası dostlannın sahip çıkma-
lanna bağiı.
Beşiktaş Belediyesi'nin çabalan dıger "du-
yarlı eilerle" daha da güçlü bir sevgi zincirine
dönüşebilırse. Ortaköy'de tarihten gelen hoşgö-
rü geleneğini artık hiç kimse yok etmeye kalkı-
şamaz. Kentsel yasamdaki böylesi bir hoşgörü
ve bunu paylaşan kültürler arasındaki "güven
bağiarT ise son zamanlarda geleceğinden gide-
rek kaygı duyulan bir demokrasının yeniden
güçlenmesmde en etkili gücü oluşturacaktır.
Zaten, Ortaköy'ün de bırılenni "rahatsız et-
mesi", aslında bu yüzden değil mi?
DUSUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Alıştırma
"Alıştırma" bir spor terimi; aynı anlama gelen Arapça
"idman", "temrin", Fransızca "egzersiz", "antren-
man "sözcükleri de kullanılıyor dilimizde. Eski spor
adamlan daha çok "idman" derlerdi; şimdikiler "antren-
man" diyorlar. Konuşma arasında "çalışma" diyenler de
var, ama "alıştırma" diyen pek yok.
Oysa yapılan işın bir yönünü "alıştırma" sözcüğü çok
iyi anlatıyor.
Yineleme yoluyla sporcuyu bir harekete alıştırıyorsu-
nuz. Sporlarda düşünmeden, kendiliğinden yapılan ha-
reketler vardır. Ancak yineleme yoluyla alışır o hareketle-
re. Bir kere alışınca da yerleşir.
örnekse voleybolda smaç vururken oyuncu elini kolu-
nu ayağını belini nasıl kullanacağını düşünmez. Beyni
smaç dedi mi bir dizi hareket bir kıpıda birbirini izler.
Pas yükseltilmiştir, smaçör bir iki ya da üç adımla fıleye
doğru giriş yapar, sıçrar, belden arkaya açılır, kolunu dir-
sekten kırıp başının arkasına alır, sonra birbirini izleyen
dirsek, omuz, bilek, bel hareketleriyle, tam buluşma
noktasında, topa vurur. Biraz geç sıçrâsa olmaz, biraz
erken sıçrasa gene olmaz.
Smaçör nasıl bulur tam sıçrama zamanını?
Düşünürek değil...
. Düşünce bambaşka yerlerdedir: Blok paraleli kapattı,
çapraz açık, oraya vurmalıyım, ya da, iyi kapandılar
bloktan sektirmeliyim...
İyi de, nasıl oluşuyor o uyum, smaçör nasıl ediniyor
zamanlama yeteneğini?
Yineleme yoluyla... Alıştırmalarla...
Bir kez alıştıktan sonra kolay kolay degiştiremezsi-
niz...
Diyelim sağ ayakla atıyor ilk adımını, öyle alışmış, ama
sol ayakla başlasa daha başanlı olacak, hiç uğraşmayın
boşuna, düzeltemezsiniz, üstelik sağ ayak mı, sol ayak
mı derken ginşini de, sıçramasını da büsbütün şaşırabi-
lir...
Yineleme yoluyla insanlar, iyi ya da kötii, pek çok şe-
ye alıştırılabilir... Bazı alışkanlıklardan sonradan vazgeç-
mek bayağı güç, bazılanndan ise olanaksızdır.
Onun için de profesyonel futbol izleyicilerinin her haf-
ta stadyumlarda yaptıkları saldırganlık, düşüncesızlik,
sakınmazlık alıştırmalarına gelip geçici çocukluklar diye
bakmamak gerekir. Bu alıştırmalar eğitim dönemındeki
genç insanlann kişiliklerinde derin izler bırakabilir...
O izler sonradan nasıl silinecek?
Tıpkı smaçörler gibi, insanoğlu da ayak değiştireyim
derken her şeysini şaşırabilir...
Spor yazarlannın, spor anlatıcılannın, spor yorumcula-
nnın bu konuya yeterince önem vermedikleri kanısında-
yım. Aralannda, büyük bir aymazlıkla, izleyicilerın saldır-
ganlıklarını, taşkın davranışlarını hoş görenler bile var.
Sabırsızlıktan, şampıyonluk özleminden, kulüp sevgısin-
densözediyorlar...
Bunlar doğal duygular, herkes sever kulübünü, herkes
şampiyonluğu özler, herkes sabırsızdır, ama bu duygu-
ların doğal olması, saldırganlığı, taşkın davranışlan ba-
ğışlatmaz...
Sporun eğitim alanındaki önemini göz ardı etmemek
gerekiyor. Profesyonel futbolun bu alandaki olumsuz et-
kilerini görmek, herkese anlatmak, önlemler önermek,
öncelikle spor yazarlanna düşer.
Açıkça görülen şu:
Türk gençliği çeşitli yönlerden gelen etkilerle, düşün-
memeye, aklını kullanmamaya alıştınlıyor.
Düşünme, sev, inan, sakJır... Tam bir terör eğitimi...
Tribünlerde gencecik insanlar değer yargılarından
yoksun, kendini bilmez birtakım kişilerin yönetimine bı-
rakılıyorlar...
Nıcedir bu böyle...
Sonunda saldırganlıklar sporcuların koruma altına
alınmalannı gerektirecek boyutlara vardı.
Bu gidişle İnsan Haklan Derneği'nin konuları arasına
profesyonel futbolcular da girecek gibi görünüyor. Sü-
rekli göz altında tutulan, baskı uygulanan, ölümle tehdit
edilen, tinsel işkence yapılan insanlar olarak...
Çanı'ndan Demirtaş Ceytıun'un
bütün yaptdarı
• Kültür Seryisi - Sis Canı Yayincılık adlı yeni bir yayınevi
kuruldu. Demirtaş Ceyhun'un bütün yapıtlannı yayımlayacak
olan yayınevi, şimdilik yazann 'Ah Şu Biz Göçebeler' ve
'Çamasan' adlı kitaplannı yayımladı. Yayınevinden çıkacak
kitapiar arasında Yüksel Pazarkaya'nın 'Mölln ve
Solingen'den Sonra Almanya Üzerine' adlı kitabı da
'bulunuyor. Bu kitap. Pazarkaya'nın Aras Ören'le ve Hans
Christop Buch, F.C. Delius, H. Magnus Enzensberger, Gert
Heindenreich, Walter Jens, Sten Nadolny adlı Alman
yazarlarla Almanya'da son yıllarda artan irkçılık üzenne
yaptığı söyleşilerden oluşuyor.
Akbank Caz Festtvali'nde son
konseıHer
• Kültür Servisi-Akbank 4. Uluslararası Caz Festivali'nde
geri sayım başladı. Pazar günü sona erecek festival
kapsamında bugün Sabancı Center Hacı Ömer Salonu'nda
saat 17.00'de Dave Liebman Group'un, 20.00'de Marry
Ehrlich Quartet'in konserleri dinlenebilir. Son konseri yine
pazar günü saat 20.00'de Sabancı Center Hacı Ömer
Salonu'nda Marty Ehrlich Quartet verecek. Quartet. alto ve
saksofon ve klarnette Marty Ehrlich, tenor ve soprano
saksofonda, vokalde Stan Stricland. davulda Michal Sarin ve
basta Michael Formanek'ten oluşuyor. Son yıllarda
kompozitör ve ensemble lideri olarak zirveyi zorlayan
Ehrlich, Amerika ve A\Tupa çapında olumlu eleştıriler alan
bir sanatçı. Anthony Cox ve Pheeroan Aklaffile oluşturduğu
üçlüsünün Sound Aspects Records'dan çıkan "The Welcome"
albümü ve ardından saksofoncu Stan Srickland'ın katılımıyla
oluşturduğu dörtlüsünün Enja Records'dan çıkan "Pliant
Plaint" albümleriyle çok olumlu eleştiriler alan Ehrlich,
aynca çello ve bas ıle oluşturduğu "Emergency Peace
Ensemble" adlı üçlü çalışmalan da sürdürüyor.
Evrensel Küttür Merkezhıde
etkmlHder
• Kültür Servisi - Evrensel Kültür Merkezi'nde bugün saat
12.00'de Yeni BirSes İçin Müzik Atlyesi'nde "Müzikte
Terminolojinin Kullanımı ve Sorunlan" konulu bır söyleşi
gerçekleştirilecek. Söyleşiye konuşmacı olarak Fıliz Ali
katılacak. Bugün aynca saat 19.30'da Evrensel Kültür
Merkezi'nde Fernando F. Solanas'ın unutulmaz filmi
"Tangolar" gösterilecek. Yann da aynı saatte bu film
tekrarlanacak.
Eöeöiyatmnzm Yüce Bir Dağı:
Rıfat llgaz
• Kültür Servisi - "Cumhuriyet Dönemi Edebiyatımızın
Yüce Bir Dagı: Rıfat llgaz" başlıklı söyleşi bugün Kadıköy
Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde saat 15.00'te
yapılacak. Bu anma toplantısı Rıfat Ilgaz'ın kendi
sesinden şiirleri ve dia göstensiyle başiayacak; Şükran
Kurdakul, Aydın Hatipoğlu, Aydm llgaz ve öner
Yağcı'nın konuşmacı olarak katılacaklan bir
söyleşiyle sürecek.