25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16EKİM1994PAZAR 8 PAZAR KONUKLARI SUNUŞ: Ülkemizde heryılpek çok çocuk evlilik dışı ilişküerden doğuyor. Bu çocukların birbölümü doğalbabaları' tarafından 'evlat' olarak tanınırken bir bölümü de babalanna gerçek evlaîları olduklarını kanıîlamak için yıllarca mahkeme kapılarında sürünüyor. 1926'dayürürlüğegiren Türk Medeni Kanunu 'nun 310. maddesi ise çocukla baba arasındaki ilişkiyi hukuksalaçıdan düzenliyor. Ancak işin Hginçyanı babanın, yasal olarak çocuğun babası sayılabilmesi için anneyeya tecavüz etmiş olması, ya evlenme vaadiyle kandırmasıya da nüfuzunu kullanarak kendisiyle cinsel ilişkiyegirmeye zorlaması gerekiyor. Bu arada olan dagünahsız çocuğa oluyor. Bu hafta bu konuyu iki hukukçu öğretim üyesi olan Prof. Dr. Aydın Aybay ve Prof. Dr. Rona Serozan 'la konuşîuk. Anne,betrimbabam seninneyin?Söyleşi Leyla Tavşanoğlu KonuklarAydın Aybay İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi, Rona Serozan İÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi MEDENIKANUN Madde 310 "Müddeialeyh, anaya evlenme vaadettiği veya münasebeti cinsiye bir cürüm veya nüfuzusuiistimal teşkileylediği takdirde; müddeinin Prof. Dr. Aydın Aybay 1929, tstanbuldoğumlu. YükseköğreniminiWHukuk Fakültesi'nde tamamladı. Aymfakültede 1974yılındaprofesöroldu. 1979-82 yılları arasında hukuk fakültesi dekan yardımcıhğı görevini yürüttü. 1983 'te askeri yönetim tarafından öğretim üyeliğine son verildi. Ancak yıllar sonra Danıştay karanyla öğretim üyeliğine iade edildi. Şimdikt halde IÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üvesi. Mülkivet, borçlarhukûku, kat mülkiveti ve medeni hukukla ilgi/i kitaplan var. • Türkiye 'depek çok çocuk evSSk dtşı iSşkilerden doğuyor. Bun- lann nesepleri ya da babahk durumlanm düzenleyen Medeni Ka- mm'un 310. maddesi var. Bu maddenin yorumunu bize yapabüir misim'z? AYBAY - Bir çocuğun babaya bağlanması evlilik dışı doğmuş olmasına rağmen mümkündür. Bir kere çocuk, tıpkı evlıhk içın- de doğmuş gibı babaya bağlanabilir. Çocuğun doğal anasıyla doğal babası evlenirlerse kanun o çocuğun ev lilik içi doğmuş gıbi kabul edilmesinı öngörüyor. İkincisi. ana-baba bırbırijle evlen- mese bile, birbirlerine evlenme vaat etmişlerse çocuğun dünyaya gelmesinden önce veya sonra ana ya da babadan birisi ölmüşse ya da birisi ehüyetini kaybetmişse bu kez mahkeme karanyla ço- cuğun sahih neseple. evlilik ıçinde doğmuş gjbi nesepli olması mümkün. Buna da iıesebin tashihi' deniyor. Bu kategoriye eklenecek bir düzenleme var. O da aşağı yukan 10 yılhk periyodlarla çıkanlan 'af yasaian' dıye bilinen yasalar. Bu yasalara göre bir idari işlemle evülik dışı doğmuş olan çocuğun babayla sahih nesepli olarak bağlanülan kurulabiü>or. İlk af yasası 1933 te cıktı. En sonuncusu da 3716 sayılı kanun. Bu, 1991 yıhnın Mayıs ayında cıktı. Yalnız bu kanunlann bir özelliği var; bunlar sürekli değil. Bir süre yürürlükte kalıyor, on- dan sonra kalkıyor. Bu so- nuncusu beş yıl yürürlükte kalmak üzere çıkanlmıştır. Bu kanunlann uygulama yeri daha çok kırsal kesim. Ama kentlerde'de uygulandıklan biliniyor. Sorunun çaresi öncelikle babanın çocuğu tanıması. Ama çocuk, tanımayla yine de sahih nesepli hale gelmi- yor. Bu tanımayla baba doğal ilişkiyi kabul etmiş oluyor, "Bu çocuk benuiKtir," dediği zaman da çocukla baba arası- na sahih olmayan nesep bağı kuruluyor. Birinci çare bu. İkinci çare de ananın ya da çocuğun, baba aleyhine ba- bahk davası açması. Işte 310. maddenin kapsadığı olgu da bu. Bu, babahk davası acısı- ndan da şöyle: Çocukla baba arasındaki hukuki üişkinin kuruknası için iki şart van Bunlardan birincisi doğal ba- bahğın tespiti. İkincisi bu şar- ta ek olarak babanın çocuğun anasına evlenme vaat etmiş olması veya ilişkinin bir suç teşkil etmesi ya da babanın ana üzerindekı nüfuzunu kö- tüye kullanması... Eğer çocukJa baba arası- nda gayri sahih nesep bağı ku- ruhnuşsa eski kanuna göre adamın sahih neseph çocuklan yanı- nda yanm miras ahyordu. Ama bunu Anayasa Mahkemesi ıptal etti. O zaman geriye şöyle bir mesele kahyordu: Doğal çocuk bağlanüsı kurulmuşsa o zaman çocukla baba arasındaki hukuki ilişki nedir? Bu, mirasa da yansır rru? Bu konuda başka kararlar, kanun değişildikleri de var, ama bu esas olarak haziran ayında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"- nda çözülen bir mesele. Yargıtay'ın bir dairesi. yerel mahkeme- den gelen, 'Bu çocuk da mirascı olur' karanru bozmuştur. Yerel mahkeme ise kara- nnda ısrar ederek, "Bu çocuk o babadan oMuğuna göre mirasa hak kazaıur," demiş- tir. Karar Yargıtay Hukuk Genel Kuru- lu'na geldi. Yargıtay Hukuk Genel Ku- rulu'nda yerel mah- kemenin karan onandı. Bunun anla- mı da şu: "Bu çocuk bu babadandn-, hük- mü çıknuşsa yeterH- dir. Çocuk babanın mirasma girer." Yargıtay'da bazı güzide yargıçlar ise buna mu- halefet şerhi koydular. "Doğal babahk ilişkisi ayn bir kategoridir, nesebin gayri sahih ohnasmı temin edecek bütün şahsi sonuçlanyla babahğa hüküm de ayrı bir kategoridir" dedıler. Mahkeme karar verdiğine göre iş çözülmüş sayüabiür. Ama bu karşı tezi de hiç küçümsememek Iazım. - Peki, baba çocuğu tamma yohma gitmenûşse, ana ya da çocu- ğa izafeten tayin edüecek kayyım çocuğun doğal babasuu dava ederek çocukla baba arasında ilişki kurabihr nû? AYBAY - Uzun süre kabul edilmemiş. Üstelik Baü"da epeyce de mücadelesi verilmiş. Fransız Ihtilali'nin getirdiği yeni fikirlerle babahk davalannın da açılabileceği gjbi eşitlik, insan haklan yeniden gündeme gel- miş. Ama yine Fransız İhtilali'nin ürünü sayılan ünlü Fransız Prof. Dr. Rona Serozan İÜ Hukuk Fakültesi nde 1968 yılından buyana öğretim göreviyapıyor. 1983 'te askeri yönetimce bu görevden uzaklaştırıldı. Bunun üzerinedoktorasımyaptığı Almanya'nın Tübingen Üniversitesi'ndebeşyılçalıştı. 1988yılında DanıştavkararıvlaİÜ Hukuk Fakültesi'ndeki görevine iade edildi. Çocuk hukuku alantnda yayımlanmış bir çok çalışması bulunuyor. talebi üzerine hakim, onıın babalığına hükmeder." Maddenin açıklaması şöyle: Davalı baba, anaya evlenme vaat etmediyse veya cinsel ilişki bir cürümya danüfuzsuiistimali oluşturmuyorsa hakim tüm sonuçlanyla babahğa hükmedemez. Böyle olunca, çocukla babası arasında sahih olmayan hukuki nesepbağı kurulamaz. Dolayısıyla da çocuk babasının soyadmı taşıyamaz, babasının mirasmı alamaz. 1933'ten bu yana af yasalan çıkanldığmdan söz etmiştik. Bu yasalar çıkanlmasaydı ne olurdu biliyor musunuz? Benim 1960'larm sonu, 70'lerin başmda yaptığım bir hesaba göre Türkiye nüfusunun aşağı yukan üçte biri 'piç' olurdu. TC Anayasası MaddelO: Herkesdil, ırk, renk, cinsiyet,siyasidüşünce,felsefiinanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gozetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbirkişiye, aileye, zümreye veyasınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Madde 12: Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez. vazgeçilmez temelhak vehürriyetleresahiptir. Temelhak ve hürriyetler .kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder. Madde 35: Herkes, mülkivet ve miras haklarına sahiptir. Buhaklar, ancak kamu yararı amaayla, kanunla sınırlanabilir. Mülkivet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. Medeni Kanunu 1804'teNapolyon zamanında çıkmışür ve "Code NapoleoıT di\e bilinir. Bu kanunun bir maddesinde "Babalığın araştırüması yasaktır," hükmü yer almıştır. Bunu rahmetli ho- camız Prof. Sdmarz şöyle izah ederdi: "Burjuvalar iktidara tam yerleştikten sonra evlilik dışı Uişkilerinden doğan çocuklanmn baş- lannı ağntmasuu istemedikleri için babalık davalannı kahhrtnu- şlardı." - Türk Medeni Kanunu 1926'da yûrürlûğe girdi. O zamandan bu yana bir taktm değişikBklerle bugüne kadar geldi. Bu arada Türkiye BM Çocuk Haklan Anlaşması gibi çocuklann haklanm koruyan uluslararast anlaşmalar da imza- ladt. Ama göründüğü kadanyla bunlarm hepsinûı hükümleri kağtt üzerinde kaldı ve uygu- lanımyor... AYBAY - Bu meseleye ilişkin doğrudan tatbik edilecek bir hü- küm olduğunu sanmıyorum. Tabii eşitlik ilkesi var. Anayasa Mahkemesi de zaten mirastan yanm pa> alma hükmünü iptal ederken eşitlik ilkesinden söz ediyor. Tabii. bütün uluslararası an- laşmalar. insan haklan. anaya- samızda yer alan eşitlik ilkesi açısından düşünüldüğü zaman doğal babahk bağlanüsı hele bir mahkeme karanyla tespit edil- dikten sonra o çocuğa. "Kusura bakma, bu senin baban değil" de- mek en azından manüğa aykın. Evet, bunu ben de kabul ediyo- rum. Çocuğun hiç günahı yok. Ama bir de şu var: Sadece Fransızlann baktığı açıdan me- sele meşru ailenin korunması değil. Bizim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan ka- rara muhalefet şerhi koyan yargıçlan tanınm. Olmadık ge- rekçelerle yargıya varacak ın- sanlar değillerdir. Bunlara ta- mamıyla kaühyorum anlarru da çıkmasın, ama burada hala tarüşılacak bir nokta var. Çoğu kimse farkında değil, ama hukuk dediğimiz normlar yapaydır. Doğal olgunun üzerine geçirilmiş bir kıhftır. Bir ilişki sonucu doğan bir çocuk o adamın sulbünden mi gelmiştir konusu ayn, bunun hukuki tasvibi de ayndır. Çocukla baba arasındaki ilişki ya da babayla aile arasındaki ilişkiye bir ku- ral koyarsınız behrii bir çözüme bağlarsınız. Ama, "Fiili ilişki neyse o da htıkuktur," derseniz işin içinden çıkamazsmız. Bizim Yargıtay anladığım kadanyla doğru bir karar vermiş. Diyor ki: "Bu yapaylık icinde çocukla baba arasmda mahkeme karanyla teşekkûl etmiş bir doğal ilişki varsa ötesine bakılmaz ve o çocuk da babasından miras aiır. Aksi takdirde doğal ol- mayan bir çözüm tas\ip edibniş olur." Bu açı- dan bakarsanız doğru. Ama hukuk kural- lan açısından meseleye şöyle de yaklaşmak Iazım: Hukuk kural- lan. hepsi birbiriyle ilin- üli olarak bir sistem meydana getirir. O sis- temi bir yerinden ol- madık bir şekilde par- çalarsanız o zaman işin altından kalkamazsınız. Eski cumhurbaş- kanı, "Anayasa'yı bir kere delerseniz birşey ohnaz," demişti. Olmaz öyle şey. Bunu dediğiniz zaman bütününe olan saygı ortadan kal- kar. Hukuku hırpaladığınız için de günün birinde bir adam banka- ya müdür oluyor ve hırsızlık ediyor. Hukuk düzeninin gereklerine saygıh ohnak Iazım. Bu yanhş da olabihr. O zaman yanlış olan çö- zümün düzeltilmesi için toplum içindeki mekanizmalan harekete geçirmek Iazım. Kanunlardan. kurallardan tamamıyla sıynhruş bir hukuk uygulamasına ben şahsen razı değilim. Buna. mesİeki defor- masyon da diyebihrsiniz. Son olarak ilginç bir noktaya dikkat çek- mek istiyorum. 1933'ten bu yana af yasalan çıkanldığmdan söz et- miştik. Bu yasaiar çıkanhnasaydı ne olurdu biliyor musunuz? Be- nim 1960'lann sonu, 70'lerin başında yapüğım bir hesaba göre Türkiye nüfusunun aşağı yukan üçte biri 'piç' olurdu. - Türkiye 'de evB£k dışı çocuklara eşttüğeayktrt bir hukuki rejim uygulandığı söylenebiur mi? SEROZAN - Ülkemizde altnuş beş yıl jçinde sekiz özel nesep düzeltme yasasıyla, on milyonu aşkın evhhk dışı çocuğun meşru- laştınhnasının zorunlu hale gelmiş olması, sorunun boyutlan hakkında bir fıkir verebilir. Özellikle imam nikahı ve taahhüdü zevcat töresi yüzünden sayısı oldum olası kabank evhhk dışı ço- cuklar arasında. bu özel nesep düzeltme yasalannın nımetinden yararlanmamış olanlar aleyhine söz konusu eşitsizliklerin en carpıası şu olmuştur: Bu çocuklar, yakın gecmişe kadar. tüm ki- şisel sonuçlanyla hukuki ne- sep bağı yaratan 'büyük' ba- bahk hükmünü elde edeme- dikçe. kendilennı tanımak is- temeyen babalanna hiç mi- rasçı olamamışlardır. Hemen belirtehm: Adeta antik bir ceza yasası kurahnı andıran bu konudaki tutarsız ve adaletsiz Medeni Kanun kurahna göre mirasçıhğı sağ- layacak böylesine 'bu>-ük' bir babahk hükmü için, önce ba- banın anayı İğfal' cttiğıru kanıtlamak gerekir. Anasını iğfal eden suçlu ba- baya mirascı olabilen ço- cuğun, anasını iğfal etmeyen suçsuz bir babaya mirascı ola- maması ise havsalaya sığmaz. Dahası var Her nasüsa Me- deni Kanun'un böyle bir dava için öngördüğü ağır ve an- lamsız iğfal koşulunun varhğını kanıtlayıp 'büyük' babahk hükmünü elde etme mucizesini başarsalar bile, ev- hhk dışı çocuklann miras pas- tasından alabilecekleri porsi- yon, yakın gecmişe kadar. sa- hih neseph, yani meşru ço- cuklannkinin ancak yansı olabilmiştir. Kanından geldi- ği babasına karşı iğfal olayını kanıtlayamadığı için kendisi- ni salt 'küçük' babahk hükmüyle zorla tanıtabilen çocuğun bu hukuki nesepli değil de, salt doğal nesepli sayılan babaya mirascı olmasına ise hiç olanak tanınmamıştır. Neyse, Medeni Kanun'- un bu akıl ve hukuk dışı düzenlemesi Anayasa Mahkemesi'nce 1987'de iptal edilmiş ve böylece evhhk dışı çocuğa ister tüm kişi- sel sonuçlanyla hukuki nesep bağı yaratan 'büyük' babahk hük- mü elde etsin, ister böyle bir büyük hükmü elde etmenin ağır ve anlamsız koşullan bulunmadığı için sadece doğal nesep bağı ya- ratmakla kalan 'küçük' babahk hükmü elde edilebilsin, babaya tam porsiyonla mi- rascı olabilmesinin yolu açılmışür. Gelgelelim. 1990'- da gerçekleştirilen kısmi bir Medeni Ka- nun değişikliği sırası- nda bu yasanın 443. maddesine sanki sa- dece tüm sonuçlany- la hukuki nesep bağı yaratıcı tıüyük' ba- bahk hükmü elde edebilmiş olan ço- cuklann kendi baba- lanna eksiksiz mi- rasçı olabilecekleri, ötekilerin ise bu nimetten büsbütün yoksun kalacaklan izlemini uyandıran taUhsiz bir ifade konmuştur. Kimi hukuk hocalan ve Yargıtay yargıçlan da bu talihsiz ifadeyi anayasarun ve Anayasa Mahkemesi'nin değer yargılan ışığında evlilik dışı çocuklardan yana yorumlayacaklan yerde, anti-sos- >al bir >aklaşımla, Anayasa Mahkemesi'nin karannın gerisinde okumuşlardır. Türk miras hukuku bu yanhş tutum yüzünden bugün bu alanda tam bir kararsızhk ve belirsizlik içindedir. - EvHh'k dışt çocuklar aleyhine bu eşhsizKkler nereden kaynak- lamyor? SEROZAN - Evlihk dışı ihşkilerle birlikte evhhk dışı çocuklan da dışlayıp aşağılayan yaklaşımın özünde, son tahhlde, mülkiyet ve miras hesaplan yatar. Ataerkil toplumda, tekelinde biriktirdi- ği mal varhğının ölümünden sonra kimlere kalacağını önceden ^Nüfusumuzun yaklaşık dörtte üçünü oluşturan çocuklanmızın ne lobisi vardır ne de örgütü. Besinsiz ve eğitimsiz bırakılan, ezilip sömürülen bu arkasız çoğunluğun eşitçe kişiliğini geliştirebilmesi için bir küçük aiınlığın kararlı savaşımından başka umar kalmamıştır.# BM Çocuk Haklan Sözleşmesi Madde 7:1. Çocuk, doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilecek ve doğumdan itibaren isim hakkma, bir vatandaşlık kazanma hakkına ve mümkün olduğu ölçüde ana-babasım bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır. Madde 8:1. Tarafdevletler, yasanın tanıdığı şekliyle çocuğun kimliğini. tabiyetini, ismi ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu konuda yasadışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler. 2. Çocuğun kimliğinin unsurlarının bazılarından veya tümünden yasaya aykırı olarak yoksun bırakılması halinde, tarafdevletler çocuğun kimliğine süratle yeniden kavuşturulması amacıyla gerekli yardun ve korumada bulunurlar. kesin olarak saptamak isteyen erkek, doğal olarak. ancak res- men tanıyıp sectiği eşinin kendi dölünden gelme öz çoculdannı mal varhğının halefi ve mirasçısı diye ödüllendırecekü. Sözün özü, erkek, kendisine halef ve mirascı olacak çocuklan tanımahydı; onlan kabullenmehydi. Buna karşılık. kendisinin veya eşinin kaçamaklannın ürünü olan hesap dışı çocuklar mal varhğına bilgisi ve isteği dışında sahip çıkamayacaktı. İlginçür. Fransa'da evhhk dışı çocuğun babahğı soruşturulamazdı bile. Medeni Kanun'un çocuğun nesebinin belirlenmesivle ilgili 310. maddesi ashnda o dönemde geçerli olan babahğı araşürma ya- sağının bir istisnası olarak öngörülmüştü ve cağına göre de ileri sayılan bir kuraldı. Bu istisnanın temehnde de babayı cezalandı- rma manüğı yaüyor. Evli kadınla evh erkeğin evlihk dışı kaça- maklannın. yani zinalannın kadın aleyhine. ahlaken ve hukuken çifte standarda tabi tutulması da son tahhlde aynı maddi kaygı- lann izlerini taşıyor. Ne de olsa evh kadının zinası ürünü çocuk, ister istemez, 'koca, baba sayüır' varsayımı gereğince, koca çocu- ğun nesebini reddetmedikçe. onun kapah miras kulübüne girmiş sayılacaktır. Buna karşıhk. evh erkeğin zinası ürünü çocuk, er- kek bu çocuğu resmen tanımadıkça, (ki yakın gecmişe kadar ko- canın zinası ürünü bu çocuklann tarunması bile yasaktı) zaten erkeğın kapah miras kulübü- nün dışında tutulacaktır. Öy- leyse. kadının zinası, erkeğin mirasçıhk hesaplan açısından onun kendi zinasından çok daha rizikoludur; çok daha \ ahimdir. O nedenle de ahla- ken ve hukuken çok daha ağır biçimde vargılanır. Kadının, evlilik dışı ilişkileriyle onun evlihk dışı çocuklanna kötü gözle bakan ahlak ve hukuk anlayışıyla mülkiyet ve miras ihşkileri arasındaki bu karşıhkh etkileşim algılan- madıkça. evhhk dışı çocukla- ra ilişkin eşitsizhkler hukuku- nu da gereği gibi kavramak ve yargılamak olanak dışıdır. - EvSEk dışı çocuklann yurtdışındaki hukuki konumu farkh nudır? SEROZAN - Son yıllarda. Batı'da evhhk dışı çocuklann evhhk içi çocuklarla her alan- da ve tüm boyutlanyla eşit- lendiği gözlenmektedir. Bu akımın temehnde de, değişen ekonomik koşullara bağh ola- rak gehşen evhhkten kaçınma eğihminin sonucunda sayısı git gide kabaran evhük dışı çocuklan ortada bırakmama, onlan topluma zararh unsur- lara dönüştürmeme kaygılan yatar. Nitekim, evlat edinme formahtelerinin kolaylaşünhp yaygmlaştınlması da aynı düşünceye dayanır. Kaldı ki gayri- menkul değerlerden çoİc menkul kı>metlere dayanan günümüz ekonomisinde erkeğin mülkiyet ve miras kulübünü eskisi kadar sıkı biçimde tutmasının yeri ve gereği de kalmamıştır. Gerçekten de erkek. ana mal varhğını oluşturan nakdi ve kaydi parastnı ve hisse senetlerini artık nasıl olsa dilediği kimselere serbestçe ve gjz- hce bırakabihnektedir. Menkul değerlerin transferi, gayrimenkul yani toprak ve bina soyundan değerlerin transferi gjbi aleni ve karmaşık değildir ki. Bu iş kapah kapılar ardında pekala ses- sizce halledilebil- mektedir. Yahuz şu da var: Evhhk dışı çocuklardan yana değişen bu ekono- mik etkenlere, top- lumda esen demok- ratik eşitlik talepleri- nin rüzgarlannı kat- mazsak. bu uğurda demokratik savaşun veren kişilere ve kuruluşlara haksızhk etmiş oluruz. - Çocuklann hukuki konumu konusunda çizdiğiniz bu çarpüi ve trajik tablo nasd düzeMlebihr? SEROZAN - Nüfusumuzun yaklaşık dörtte üçünü oluşturan çocuklanmızın ne lobisi vardır ne de örgütü. Besinsiz ve eğitimsiz . bırakılan, ezilip sömürülen bu arkasız ve caresiz çoğunluğun sağlıkh, özgürce ve eşitçe kişiliğini geliştirebilmesi için bir küçük aanlığın kararh savaşımından başka umar kalmamıştır. Yasal reformlar için siyasal mücadele, yargısal uygulamada gerekirse yasal kahplan çatlatma pahasına çocuklardan yana yürekli tu- tum ve de öğretide yasamayı ve yargıyı çocuklardan yana de- mokratik yönde etkileme cabalan... Bütün bunlar, hep bir ara- da, çocuklanmızın hukuki durumunun iyileştirilmesini sağlaya- bihr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle