Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16EKİM1994PAZAR
8 PAZAR KONUKLARI
SUNUŞ: Ülkemizde heryılpek çok çocuk
evlilik dışı ilişküerden doğuyor. Bu çocukların
birbölümü doğalbabaları' tarafından 'evlat'
olarak tanınırken bir bölümü de babalanna
gerçek evlaîları olduklarını kanıîlamak için
yıllarca mahkeme kapılarında sürünüyor.
1926'dayürürlüğegiren Türk Medeni
Kanunu 'nun 310. maddesi ise çocukla baba
arasındaki ilişkiyi hukuksalaçıdan
düzenliyor. Ancak işin Hginçyanı babanın,
yasal olarak çocuğun babası sayılabilmesi için
anneyeya tecavüz etmiş olması, ya evlenme
vaadiyle kandırmasıya da nüfuzunu kullanarak
kendisiyle cinsel ilişkiyegirmeye zorlaması
gerekiyor. Bu arada olan dagünahsız çocuğa
oluyor. Bu hafta bu konuyu iki hukukçu
öğretim üyesi olan Prof. Dr. Aydın Aybay ve
Prof. Dr. Rona Serozan 'la konuşîuk.
Anne,betrimbabam seninneyin?Söyleşi Leyla Tavşanoğlu KonuklarAydın Aybay İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi, Rona Serozan İÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi
MEDENIKANUN
Madde 310
"Müddeialeyh, anaya evlenme
vaadettiği veya münasebeti cinsiye
bir cürüm veya nüfuzusuiistimal
teşkileylediği takdirde; müddeinin
Prof. Dr. Aydın Aybay
1929, tstanbuldoğumlu. YükseköğreniminiWHukuk Fakültesi'nde tamamladı. Aymfakültede 1974yılındaprofesöroldu.
1979-82 yılları arasında hukuk fakültesi dekan yardımcıhğı görevini yürüttü. 1983 'te askeri yönetim tarafından öğretim
üyeliğine son verildi. Ancak yıllar sonra Danıştay karanyla öğretim üyeliğine iade edildi. Şimdikt halde IÜ Siyasal Bilgiler
Fakültesi öğretim üvesi. Mülkivet, borçlarhukûku, kat mülkiveti ve medeni hukukla ilgi/i kitaplan var.
• Türkiye 'depek çok çocuk evSSk dtşı iSşkilerden doğuyor. Bun-
lann nesepleri ya da babahk durumlanm düzenleyen Medeni Ka-
mm'un 310. maddesi var. Bu maddenin yorumunu bize yapabüir
misim'z?
AYBAY - Bir çocuğun babaya bağlanması evlilik dışı doğmuş
olmasına rağmen mümkündür. Bir kere çocuk, tıpkı evlıhk içın-
de doğmuş gibı babaya bağlanabilir. Çocuğun doğal anasıyla
doğal babası evlenirlerse kanun o çocuğun ev lilik içi doğmuş gıbi
kabul edilmesinı öngörüyor. İkincisi. ana-baba bırbırijle evlen-
mese bile, birbirlerine evlenme vaat etmişlerse çocuğun dünyaya
gelmesinden önce veya sonra ana ya da babadan birisi ölmüşse
ya da birisi ehüyetini kaybetmişse bu kez mahkeme karanyla ço-
cuğun sahih neseple. evlilik ıçinde doğmuş gjbi nesepli olması
mümkün. Buna da iıesebin tashihi' deniyor.
Bu kategoriye eklenecek bir düzenleme var. O da aşağı yukan
10 yılhk periyodlarla çıkanlan 'af yasaian' dıye bilinen yasalar.
Bu yasalara göre bir idari işlemle evülik dışı doğmuş olan çocuğun
babayla sahih nesepli olarak bağlanülan kurulabiü>or.
İlk af yasası 1933 te cıktı. En sonuncusu da 3716 sayılı kanun.
Bu, 1991 yıhnın Mayıs ayında cıktı. Yalnız bu kanunlann bir
özelliği var; bunlar sürekli değil. Bir süre yürürlükte kalıyor, on-
dan sonra kalkıyor. Bu so-
nuncusu beş yıl yürürlükte
kalmak üzere çıkanlmıştır.
Bu kanunlann uygulama yeri
daha çok kırsal kesim. Ama
kentlerde'de uygulandıklan
biliniyor.
Sorunun çaresi öncelikle
babanın çocuğu tanıması.
Ama çocuk, tanımayla yine
de sahih nesepli hale gelmi-
yor. Bu tanımayla baba doğal
ilişkiyi kabul etmiş oluyor,
"Bu çocuk benuiKtir," dediği
zaman da çocukla baba arası-
na sahih olmayan nesep bağı
kuruluyor. Birinci çare bu.
İkinci çare de ananın ya da
çocuğun, baba aleyhine ba-
bahk davası açması. Işte 310.
maddenin kapsadığı olgu da
bu. Bu, babahk davası acısı-
ndan da şöyle: Çocukla baba
arasındaki hukuki üişkinin
kuruknası için iki şart van
Bunlardan birincisi doğal ba-
bahğın tespiti. İkincisi bu şar-
ta ek olarak babanın çocuğun
anasına evlenme vaat etmiş
olması veya ilişkinin bir suç
teşkil etmesi ya da babanın
ana üzerindekı nüfuzunu kö-
tüye kullanması...
Eğer çocukJa baba arası-
nda gayri sahih nesep bağı ku-
ruhnuşsa eski kanuna göre adamın sahih neseph çocuklan yanı-
nda yanm miras ahyordu. Ama bunu Anayasa Mahkemesi ıptal
etti. O zaman geriye şöyle bir mesele kahyordu: Doğal çocuk
bağlanüsı kurulmuşsa o zaman çocukla baba arasındaki hukuki
ilişki nedir? Bu, mirasa da yansır rru?
Bu konuda başka kararlar, kanun değişildikleri de var, ama
bu esas olarak haziran ayında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"-
nda çözülen bir mesele. Yargıtay'ın bir dairesi. yerel mahkeme-
den gelen, 'Bu çocuk da mirascı olur' karanru bozmuştur. Yerel
mahkeme ise kara-
nnda ısrar ederek,
"Bu çocuk o babadan
oMuğuna göre mirasa
hak kazaıur," demiş-
tir. Karar Yargıtay
Hukuk Genel Kuru-
lu'na geldi. Yargıtay
Hukuk Genel Ku-
rulu'nda yerel mah-
kemenin karan
onandı. Bunun anla-
mı da şu: "Bu çocuk
bu babadandn-, hük-
mü çıknuşsa yeterH-
dir. Çocuk babanın
mirasma girer." Yargıtay'da bazı güzide yargıçlar ise buna mu-
halefet şerhi koydular. "Doğal babahk ilişkisi ayn bir kategoridir,
nesebin gayri sahih ohnasmı temin edecek bütün şahsi sonuçlanyla
babahğa hüküm de ayrı bir kategoridir" dedıler. Mahkeme karar
verdiğine göre iş çözülmüş sayüabiür. Ama bu karşı tezi de hiç
küçümsememek Iazım.
- Peki, baba çocuğu tamma yohma gitmenûşse, ana ya da çocu-
ğa izafeten tayin edüecek kayyım çocuğun doğal babasuu dava
ederek çocukla baba arasında ilişki kurabihr nû?
AYBAY - Uzun süre kabul edilmemiş. Üstelik Baü"da epeyce
de mücadelesi verilmiş.
Fransız Ihtilali'nin getirdiği yeni fikirlerle babahk davalannın
da açılabileceği gjbi eşitlik, insan haklan yeniden gündeme gel-
miş. Ama yine Fransız İhtilali'nin ürünü sayılan ünlü Fransız
Prof. Dr. Rona Serozan
İÜ Hukuk Fakültesi nde 1968 yılından buyana öğretim göreviyapıyor. 1983 'te askeri yönetimce bu görevden uzaklaştırıldı.
Bunun üzerinedoktorasımyaptığı Almanya'nın Tübingen Üniversitesi'ndebeşyılçalıştı. 1988yılında DanıştavkararıvlaİÜ
Hukuk Fakültesi'ndeki görevine iade edildi. Çocuk hukuku alantnda yayımlanmış bir çok çalışması bulunuyor.
talebi üzerine hakim, onıın
babalığına hükmeder."
Maddenin açıklaması şöyle:
Davalı baba, anaya evlenme
vaat etmediyse veya cinsel ilişki
bir cürümya danüfuzsuiistimali
oluşturmuyorsa hakim tüm
sonuçlanyla babahğa
hükmedemez. Böyle olunca,
çocukla babası arasında sahih
olmayan hukuki nesepbağı
kurulamaz. Dolayısıyla da çocuk
babasının soyadmı taşıyamaz,
babasının mirasmı alamaz.
1933'ten bu yana af yasalan
çıkanldığmdan söz etmiştik.
Bu yasalar çıkanlmasaydı ne
olurdu biliyor musunuz? Benim
1960'larm sonu, 70'lerin başmda
yaptığım bir hesaba göre
Türkiye nüfusunun aşağı yukan
üçte biri 'piç' olurdu.
TC Anayasası
MaddelO: Herkesdil, ırk, renk, cinsiyet,siyasidüşünce,felsefiinanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gozetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbirkişiye, aileye, zümreye veyasınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet
organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik
ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Madde 12: Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez. vazgeçilmez
temelhak vehürriyetleresahiptir. Temelhak ve hürriyetler .kişinin topluma
ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.
Madde 35: Herkes, mülkivet ve miras haklarına sahiptir. Buhaklar, ancak
kamu yararı amaayla, kanunla sınırlanabilir. Mülkivet hakkının
kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Medeni Kanunu 1804'teNapolyon zamanında çıkmışür ve "Code
NapoleoıT di\e bilinir. Bu kanunun bir maddesinde "Babalığın
araştırüması yasaktır," hükmü yer almıştır. Bunu rahmetli ho-
camız Prof. Sdmarz şöyle izah ederdi: "Burjuvalar iktidara tam
yerleştikten sonra evlilik dışı Uişkilerinden doğan çocuklanmn baş-
lannı ağntmasuu istemedikleri için babalık davalannı kahhrtnu-
şlardı."
- Türk Medeni Kanunu 1926'da yûrürlûğe girdi. O zamandan bu
yana bir taktm değişikBklerle bugüne kadar geldi. Bu arada Türkiye
BM Çocuk Haklan Anlaşması gibi çocuklann haklanm koruyan
uluslararast anlaşmalar da imza-
ladt. Ama göründüğü kadanyla
bunlarm hepsinûı hükümleri
kağtt üzerinde kaldı ve uygu-
lanımyor...
AYBAY - Bu meseleye ilişkin
doğrudan tatbik edilecek bir hü-
küm olduğunu sanmıyorum.
Tabii eşitlik ilkesi var. Anayasa
Mahkemesi de zaten mirastan
yanm pa> alma hükmünü iptal
ederken eşitlik ilkesinden söz
ediyor.
Tabii. bütün uluslararası an-
laşmalar. insan haklan. anaya-
samızda yer alan eşitlik ilkesi
açısından düşünüldüğü zaman
doğal babahk bağlanüsı hele bir
mahkeme karanyla tespit edil-
dikten sonra o çocuğa. "Kusura
bakma, bu senin baban değil" de-
mek en azından manüğa aykın.
Evet, bunu ben de kabul ediyo-
rum. Çocuğun hiç günahı yok.
Ama bir de şu var: Sadece
Fransızlann baktığı açıdan me-
sele meşru ailenin korunması
değil. Bizim Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu'ndan çıkan ka-
rara muhalefet şerhi koyan
yargıçlan tanınm. Olmadık ge-
rekçelerle yargıya varacak ın-
sanlar değillerdir. Bunlara ta-
mamıyla kaühyorum anlarru da
çıkmasın, ama burada hala
tarüşılacak bir nokta var. Çoğu kimse farkında değil, ama hukuk
dediğimiz normlar yapaydır. Doğal olgunun üzerine geçirilmiş bir
kıhftır. Bir ilişki sonucu doğan bir çocuk o adamın sulbünden mi
gelmiştir konusu ayn, bunun hukuki tasvibi de ayndır. Çocukla
baba arasındaki ilişki ya da babayla aile arasındaki ilişkiye bir ku-
ral koyarsınız behrii bir çözüme bağlarsınız. Ama, "Fiili ilişki neyse
o da htıkuktur," derseniz işin içinden çıkamazsmız. Bizim Yargıtay
anladığım kadanyla doğru bir karar vermiş. Diyor ki: "Bu yapaylık
icinde çocukla baba arasmda mahkeme karanyla teşekkûl etmiş bir
doğal ilişki varsa ötesine
bakılmaz ve o çocuk da
babasından miras aiır.
Aksi takdirde doğal ol-
mayan bir çözüm tas\ip
edibniş olur." Bu açı-
dan bakarsanız doğru.
Ama hukuk kural-
lan açısından meseleye
şöyle de yaklaşmak
Iazım: Hukuk kural-
lan. hepsi birbiriyle ilin-
üli olarak bir sistem
meydana getirir. O sis-
temi bir yerinden ol-
madık bir şekilde par-
çalarsanız o zaman işin altından kalkamazsınız. Eski cumhurbaş-
kanı, "Anayasa'yı bir kere delerseniz birşey ohnaz," demişti. Olmaz
öyle şey. Bunu dediğiniz zaman bütününe olan saygı ortadan kal-
kar. Hukuku hırpaladığınız için de günün birinde bir adam banka-
ya müdür oluyor ve hırsızlık ediyor. Hukuk düzeninin gereklerine
saygıh ohnak Iazım. Bu yanhş da olabihr. O zaman yanlış olan çö-
zümün düzeltilmesi için toplum içindeki mekanizmalan harekete
geçirmek Iazım. Kanunlardan. kurallardan tamamıyla sıynhruş bir
hukuk uygulamasına ben şahsen razı değilim. Buna. mesİeki defor-
masyon da diyebihrsiniz. Son olarak ilginç bir noktaya dikkat çek-
mek istiyorum. 1933'ten bu yana af yasalan çıkanldığmdan söz et-
miştik. Bu yasaiar çıkanhnasaydı ne olurdu biliyor musunuz? Be-
nim 1960'lann sonu, 70'lerin başında yapüğım bir hesaba göre
Türkiye nüfusunun aşağı yukan üçte biri 'piç' olurdu.
- Türkiye 'de evB£k dışı çocuklara eşttüğeayktrt bir hukuki rejim
uygulandığı söylenebiur mi?
SEROZAN - Ülkemizde altnuş beş yıl jçinde sekiz özel nesep
düzeltme yasasıyla, on milyonu aşkın evhhk dışı çocuğun meşru-
laştınhnasının zorunlu hale gelmiş olması, sorunun boyutlan
hakkında bir fıkir verebilir. Özellikle imam nikahı ve taahhüdü
zevcat töresi yüzünden sayısı oldum olası kabank evhhk dışı ço-
cuklar arasında. bu özel nesep düzeltme yasalannın nımetinden
yararlanmamış olanlar aleyhine söz konusu eşitsizliklerin en
carpıası şu olmuştur: Bu çocuklar, yakın gecmişe kadar. tüm ki-
şisel sonuçlanyla hukuki ne-
sep bağı yaratan 'büyük' ba-
bahk hükmünü elde edeme-
dikçe. kendilennı tanımak is-
temeyen babalanna hiç mi-
rasçı olamamışlardır.
Hemen belirtehm: Adeta
antik bir ceza yasası kurahnı
andıran bu konudaki tutarsız
ve adaletsiz Medeni Kanun
kurahna göre mirasçıhğı sağ-
layacak böylesine 'bu>-ük' bir
babahk hükmü için, önce ba-
banın anayı İğfal' cttiğıru
kanıtlamak gerekir.
Anasını iğfal eden suçlu ba-
baya mirascı olabilen ço-
cuğun, anasını iğfal etmeyen
suçsuz bir babaya mirascı ola-
maması ise havsalaya sığmaz.
Dahası var Her nasüsa Me-
deni Kanun'un böyle bir dava
için öngördüğü ağır ve an-
lamsız iğfal koşulunun
varhğını kanıtlayıp 'büyük'
babahk hükmünü elde etme
mucizesini başarsalar bile, ev-
hhk dışı çocuklann miras pas-
tasından alabilecekleri porsi-
yon, yakın gecmişe kadar. sa-
hih neseph, yani meşru ço-
cuklannkinin ancak yansı
olabilmiştir. Kanından geldi-
ği babasına karşı iğfal olayını
kanıtlayamadığı için kendisi-
ni salt 'küçük' babahk hükmüyle zorla tanıtabilen çocuğun bu
hukuki nesepli değil de, salt doğal nesepli sayılan babaya mirascı
olmasına ise hiç olanak tanınmamıştır. Neyse, Medeni Kanun'-
un bu akıl ve hukuk dışı düzenlemesi Anayasa Mahkemesi'nce
1987'de iptal edilmiş ve böylece evhhk dışı çocuğa ister tüm kişi-
sel sonuçlanyla hukuki nesep bağı yaratan 'büyük' babahk hük-
mü elde etsin, ister böyle bir büyük hükmü elde etmenin ağır ve
anlamsız koşullan bulunmadığı için sadece doğal nesep bağı ya-
ratmakla kalan 'küçük' babahk hükmü elde edilebilsin, babaya
tam porsiyonla mi-
rascı olabilmesinin
yolu açılmışür.
Gelgelelim. 1990'-
da gerçekleştirilen
kısmi bir Medeni Ka-
nun değişikliği sırası-
nda bu yasanın 443.
maddesine sanki sa-
dece tüm sonuçlany-
la hukuki nesep bağı
yaratıcı tıüyük' ba-
bahk hükmü elde
edebilmiş olan ço-
cuklann kendi baba-
lanna eksiksiz mi-
rasçı olabilecekleri, ötekilerin ise bu nimetten büsbütün yoksun
kalacaklan izlemini uyandıran taUhsiz bir ifade konmuştur.
Kimi hukuk hocalan ve Yargıtay yargıçlan da bu talihsiz ifadeyi
anayasarun ve Anayasa Mahkemesi'nin değer yargılan ışığında
evlilik dışı çocuklardan yana yorumlayacaklan yerde, anti-sos-
>al bir >aklaşımla, Anayasa Mahkemesi'nin karannın gerisinde
okumuşlardır. Türk miras hukuku bu yanhş tutum yüzünden
bugün bu alanda tam bir kararsızhk ve belirsizlik içindedir.
- EvHh'k dışt çocuklar aleyhine bu eşhsizKkler nereden kaynak-
lamyor?
SEROZAN - Evlihk dışı ihşkilerle birlikte evhhk dışı çocuklan
da dışlayıp aşağılayan yaklaşımın özünde, son tahhlde, mülkiyet
ve miras hesaplan yatar. Ataerkil toplumda, tekelinde biriktirdi-
ği mal varhğının ölümünden sonra kimlere kalacağını önceden
^Nüfusumuzun yaklaşık dörtte üçünü
oluşturan çocuklanmızın ne lobisi
vardır ne de örgütü. Besinsiz ve
eğitimsiz bırakılan, ezilip sömürülen
bu arkasız çoğunluğun eşitçe kişiliğini
geliştirebilmesi için bir küçük
aiınlığın kararlı savaşımından başka
umar kalmamıştır.#
BM Çocuk Haklan Sözleşmesi
Madde 7:1. Çocuk, doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne
kaydedilecek ve doğumdan itibaren isim hakkma, bir vatandaşlık kazanma
hakkına ve mümkün olduğu ölçüde ana-babasım bilme ve onlar tarafından
bakılma hakkına sahip olacaktır.
Madde 8:1. Tarafdevletler, yasanın tanıdığı şekliyle çocuğun kimliğini.
tabiyetini, ismi ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu
konuda yasadışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler.
2. Çocuğun kimliğinin unsurlarının bazılarından veya tümünden yasaya
aykırı olarak yoksun bırakılması halinde, tarafdevletler
çocuğun kimliğine süratle yeniden kavuşturulması amacıyla gerekli yardun
ve korumada bulunurlar.
kesin olarak saptamak isteyen erkek, doğal olarak. ancak res-
men tanıyıp sectiği eşinin kendi dölünden gelme öz çoculdannı
mal varhğının halefi ve mirasçısı diye ödüllendırecekü.
Sözün özü, erkek, kendisine halef ve mirascı olacak çocuklan
tanımahydı; onlan kabullenmehydi. Buna karşılık. kendisinin
veya eşinin kaçamaklannın ürünü olan hesap dışı çocuklar mal
varhğına bilgisi ve isteği dışında sahip çıkamayacaktı. İlginçür.
Fransa'da evhhk dışı çocuğun babahğı soruşturulamazdı bile.
Medeni Kanun'un çocuğun nesebinin belirlenmesivle ilgili 310.
maddesi ashnda o dönemde geçerli olan babahğı araşürma ya-
sağının bir istisnası olarak öngörülmüştü ve cağına göre de ileri
sayılan bir kuraldı. Bu istisnanın temehnde de babayı cezalandı-
rma manüğı yaüyor. Evli kadınla evh erkeğin evlihk dışı kaça-
maklannın. yani zinalannın kadın aleyhine. ahlaken ve hukuken
çifte standarda tabi tutulması da son tahhlde aynı maddi kaygı-
lann izlerini taşıyor. Ne de olsa evh kadının zinası ürünü çocuk,
ister istemez, 'koca, baba sayüır' varsayımı gereğince, koca çocu-
ğun nesebini reddetmedikçe. onun kapah miras kulübüne girmiş
sayılacaktır. Buna karşıhk. evh erkeğin zinası ürünü çocuk, er-
kek bu çocuğu resmen tanımadıkça, (ki yakın gecmişe kadar ko-
canın zinası ürünü bu çocuklann tarunması bile yasaktı) zaten
erkeğın kapah miras kulübü-
nün dışında tutulacaktır. Öy-
leyse. kadının zinası, erkeğin
mirasçıhk hesaplan açısından
onun kendi zinasından çok
daha rizikoludur; çok daha
\ ahimdir. O nedenle de ahla-
ken ve hukuken çok daha ağır
biçimde vargılanır. Kadının,
evlilik dışı ilişkileriyle onun
evlihk dışı çocuklanna kötü
gözle bakan ahlak ve hukuk
anlayışıyla mülkiyet ve miras
ihşkileri arasındaki bu
karşıhkh etkileşim algılan-
madıkça. evhhk dışı çocukla-
ra ilişkin eşitsizhkler hukuku-
nu da gereği gibi kavramak ve
yargılamak olanak dışıdır.
- EvSEk dışı çocuklann
yurtdışındaki hukuki konumu
farkh nudır?
SEROZAN - Son yıllarda.
Batı'da evhhk dışı çocuklann
evhhk içi çocuklarla her alan-
da ve tüm boyutlanyla eşit-
lendiği gözlenmektedir. Bu
akımın temehnde de, değişen
ekonomik koşullara bağh ola-
rak gehşen evhhkten kaçınma
eğihminin sonucunda sayısı
git gide kabaran evhük dışı
çocuklan ortada bırakmama,
onlan topluma zararh unsur-
lara dönüştürmeme kaygılan
yatar. Nitekim, evlat edinme formahtelerinin kolaylaşünhp
yaygmlaştınlması da aynı düşünceye dayanır. Kaldı ki gayri-
menkul değerlerden çoİc menkul kı>metlere dayanan günümüz
ekonomisinde erkeğin mülkiyet ve miras kulübünü eskisi kadar
sıkı biçimde tutmasının yeri ve gereği de kalmamıştır. Gerçekten
de erkek. ana mal varhğını oluşturan nakdi ve kaydi parastnı ve
hisse senetlerini artık nasıl olsa dilediği kimselere serbestçe ve gjz-
hce bırakabihnektedir.
Menkul değerlerin transferi, gayrimenkul yani toprak ve bina
soyundan değerlerin
transferi gjbi aleni ve
karmaşık değildir ki.
Bu iş kapah kapılar
ardında pekala ses-
sizce halledilebil-
mektedir. Yahuz şu
da var: Evhhk dışı
çocuklardan yana
değişen bu ekono-
mik etkenlere, top-
lumda esen demok-
ratik eşitlik talepleri-
nin rüzgarlannı kat-
mazsak. bu uğurda
demokratik savaşun
veren kişilere ve kuruluşlara haksızhk etmiş oluruz.
- Çocuklann hukuki konumu konusunda çizdiğiniz bu çarpüi ve
trajik tablo nasd düzeMlebihr?
SEROZAN - Nüfusumuzun yaklaşık dörtte üçünü oluşturan
çocuklanmızın ne lobisi vardır ne de örgütü. Besinsiz ve eğitimsiz .
bırakılan, ezilip sömürülen bu arkasız ve caresiz çoğunluğun
sağlıkh, özgürce ve eşitçe kişiliğini geliştirebilmesi için bir küçük
aanlığın kararh savaşımından başka umar kalmamıştır. Yasal
reformlar için siyasal mücadele, yargısal uygulamada gerekirse
yasal kahplan çatlatma pahasına çocuklardan yana yürekli tu-
tum ve de öğretide yasamayı ve yargıyı çocuklardan yana de-
mokratik yönde etkileme cabalan... Bütün bunlar, hep bir ara-
da, çocuklanmızın hukuki durumunun iyileştirilmesini sağlaya-
bihr.