Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 1994 PAZAR
DIZIYAZI
SPD Başkanı Rudolf Scharping 3. Binyıl'm eşiğinde Avrupa'yı Cumhurİyet 'e yazdı
Farklılıklar değil, sınırlar kalkmalı
B
izler onyıllarca süren soğuk savaşın
ardmdan yeni çağdönümünün sade-
ce tanıklanyız. Orta ve Doğu Avru-
pa'daki çözülmeler ve Sovyetler Bır-
liği'nin dağılmasmdan sonra kıtamız
köklü bir değişim süreci yaşıyor. Yeni zaman ke-
sitı, banşçıl bir işbirliği için atom tehdidini orta-
dan kaldınrken, yeni tehlikeleri de beraberinde ge-
tiriyor. Komünizmin çökmesi sonucunda oluşan
tehlikelere en belırgin örnekler Yugoslavya ve
Karabağ'da yasanıyor. Yükselen ulusçuluk duy-
gulan, halklan toplumsal, ekonomik ve ideolojik
düzlemlerde birbiriyle karşı karşıya getiriyor.
Askersel yöntemlerle geleceğin kurulması ola-
naklı değil. Gereken, degişimi insancıl yöntem-
lerle gerçekleştirmektir. Onümüzdeki sorunlann
çözûmü ortaklaşa ve istikrarh bir yöntemde yatı-
yor. Bu; iç siyasa için de, Avrupa için de. doğu-
batı, kuzey-güney ilişkileri için de böyle. Zengin
ve yoksulun arasındaki uçurum her yerde kapa-
ülmah. giiçlü ve veteneği olanlar buna adil bir kat-
kıda bulunmaiı; yoksa zayıf olanlara yardım edi-
lemez. Dış, ekonomik \e toplumsal siyasalar; sa-
vaşlann oluşumuna engel olacak, yoksulluğu or-
tadan kaldıracak ve çevre facialanna yol açmaya-
cak biçimde oluşturulmalıdır.
f
olaşımın ve çalışmanın,
siyasal ve kültürel açıdan,
uluslararasılaştınlması sadece
kaçınılmaz değil, zenginleştirici
bir öğedir. Dolaşım; toplum içi
yakınlaşma ilişkileri bazmda ele
alındığında, yakınlaşma
dolayısıyla vatandaşlar arasında
daha fazla hoşgörüye, anlayışa
ve birliğe, bu bağlamda da
ekonomik ve siyasal katılıma
katkıda bulunur.
Rusya'daki gelişmeler baglamında ortaya çı-
kan tehlikeler karşısında şok geçirmek yerine
uzun vadelı teonler gerekmektedir Bir sonrakı
binyılın eşiğinde çözülmeler çok yönlüdür ve ço-
zümsüzlüğü kabul etmez. Temel ilke, insanlann;
demokrasinın ve toplumsal pazar siyasalannın
değerini kavramalannda yatar. ldeolojiler ve bu-
nunla birlikte insan ve doğaya deger vermeyen ba-
sit ekonomik siyasalar dönemı kapanmıştır.
Bir sonraki binyılın önündeki en önemli gerek-
sjnim, çocuklanmız ve torunlanmız için doğal
yaşam kaynaklanmızın güvence altına alınması-
dır. Hala denizler ve yeraltı sulan. toprak ve at-
mosfertalan edilip zehirlenmektedir. Ormanlann
yok edilmesi, ozondaki delınme ve hava kirliliği
genel siyasalarda bir degişimi zorlamaktadır. Bu
degişimi gerçekleştiremezsek, onümüzdeki bin-
yılda K.uzey ve Güney arasındaki çatışma ve top-
lumsal dışlanma ve aynşmalar çogalacaktır. En-
düstri ülkeler ile gelışmekte olan ülkeler arasın-
daki denge kurulamazsa tüm msanlıgın gelecegi
tehdit altındadır. Ve açlık ile sefaletin kol gezdi-
ği yerlerde de banşın sürekliliği sağlanamaz.
Evrensel ölçülerdeki gelişme ancak sanayi ül-
kelennın sanayilerinde çevresel bir degişimi,
enerji ve hammadde kullanımlannda da kesin kı-
sıtlamalan gerçekleştırmeleriyle olanaklıdır.
OECD ülkeleri uluslararası sorumluluklan bağ-
lamında davranmalıdırlar. Teknik, ekonomik ve
çevresel gelişme, isteselerde ıstemeselerde, dün-
yanın birçok ülkesini birbirine kenetlemış ve ulus-
lar bir yazgı birlıgi etmış dunımda. Kapalı. ulus-
çu toplumlar olarak yaşama şansımız yoktur; bir-
lik karşısındaki tüm hareketlerin önüne çıkmalı-
yız.
Uluslararası işbirliği. gelişme şansını güvence-
ye alır. Dünya pazarlan sanayi ve gelişmekte olan
ülkelerin kaynaklannı eşit ölçülerde harekete ge-
çırmelidir. Onümüzdeki yüzyılda, sanayi ülkele-
rinde devlet katkılanyla üretım yapan çiftçilerin
ürünlerini dünya pazarlanna sokarak Üçüncü
Dünya ülkelerinin tanm temellerini yok etmeleri
hoş karşılanmayacaktır.
Ekonomisi güçlü bir devlet olan Almanya'nın.
Kuzey-güney dostluğu v e Avrupa çapında bir bır-
Scharping onümüzdeki binyılda ekonomik ilişkilerle ilgili şöyle diyor: Uluslararası işbirliği, gelişme şansını güvenceje alır. Dünya pazarlan sana-
yi ve gelişmekte olan ülkelerin kay naklannı eşit ölçülerde harekete geçirmelidir. Onümüzdeki yüzyılda, sanayi ülkelerinde dev let katkılanyla üre-
tim yapan çiftçilerin ürünlerini dünya pazarlanna sokarak Üçüncü Dünya ülkelerinin tanm temellerini yok etmeleri hoş karşılanmayacaktır.
Portre
Geleceğin Wifly Brandt'ı
A
"Geleceğin VVffly Brandfı
olarak görülen Rudolf
Scharping 2 Arahk 1947'de
doğdu. Bonn Üniversitesi'nde
siyasal bılimler. hukuk ve
toplumbilim eğitimi gördü.
1966 da Sosyal Demokrat
Partiye (SPD) üye oldu. 1969-
74 arasında Rhineland-
Palatine'da Genç
Sosyalistler'in başkanlığuu
yürüttü. 1974'te masterini ve
• bazı Alman milletvekillerinin
danışmanlığını yaptı.
1975'te aynı yerde yerel
meclise seçildi. 1979-85 yıllan
arasında bu mecliste SPD'nin grup
yöneticiliğinde bulundu. 1988'de SPD
Yürütme Kuruluna üye oldu. Bu arada
Gençlik, Medya, Spor ve Hükümet Programı
gibi komitelerde görev aldı.
1991 'den beri aynı eyaletin başbakanlığını
sürdüren Scharping 25 Haziran 1993'te SPD
lık adına ve dogal kaynaklann korunması işlevin-
de. tüm olanaklannı devreye sokacağına inanıyo-
rum. Siyasal, ideolojik ve dinsel köktencilik kar-
şısında Hıristiyan dünyası. Islam dünyası ve öte-
ki dünyasal dinler ve evrensel kültürler arasında-
ki banşı ve birlikte yaşarrun ögelerini yeniden ya-
pabilecek. ortak değerleri ve çıkarlan bağlamın-
da diyaloglar öneriyoruz.
\\TUy Brandt, "Banş her şey değfldir, ancak ba-
nşsızhiçbirşeyin bir degeri yoktur" demişti. Willy
Brandt'ın bu cümlesi onümüzdeki yüzyılda ayak-
ta kalmamızı sağlayacak sınırsız bir geçerlilik ta-
şıyor.
Biz Almanlar onyıllar boyunca anavatanımızın
bölünmüşlüğünün acısını yaşadık. Sonunda banş
Genel Başkanlığı'na seçildi.
Savaş sonrası dogumlu genç
Scharping'in, hafta
sonlannda bazen yalnız,
bazen eşi Jufta ve üç kızı ile
birlikte bisikletle
dolaşmaktan zevk aldığı
biliniyor. tnce bedenli
Scharping, sporculuğu ile
rakibi iri cüsseli Başbakan
Hehnuth Kohl'ün sadece ögle
yemeklerini fazla kaçırdıktan
sonra yürüyüş yapmasına ters
bir görünümle seçmenlerin
dikkatini çekiyor.
Ancak günde 2-3 paket sigara
içen Scharping'e halk, Marlboro sıgarasındakı
kovboydan esinlenerek "Marlboro Man"adını
takmış.
Bugünkü seçim hakkında,
"Kazanacağunızdan emin değüim. Ama bir
feyter yapacağımızı sanıyorum" demekle
yetiniyor.
Rudolf Scharping
ve özgürlük içinde bir ulusal birliğe kavuşmanın
önkoşulu, şiddetten kaçınmaktı. Bu bölünmüşlü-
ğü savaşarak ortadan kaldırmaya yönelik her de-
neme, yok olmaya götürürdü.
Birçok yerde ortaya çıkmış, olan askerci ulus-
çuluk gözlemleri karşısında, şiddetin insanhğın
özgürlüğünü yok ettiğini söyleyebiliriz. Ulusçu
şiddet, içe ya da dışa yönelik olsun, sorunlan çöz-
mez, daha çözümsüz duruma getirir.
Üçüncü Binyıl'ın eşiğinde, uluslann varlığını
tehdit altına sokmamak koşulu ile ulusal azınlık-
lann haklan konusunda daha fazla sorumluluk al-
malıyız. Yanrun Avrupası'nda üye devletlerin va-
tandaslan, kendi vatanlanndaki haklarlayaşama-
lılar. Bu da kendi kültürlerini, dillerini, toplumsal
.skersel yöntemlerle
geleceğin kurulması olanaklı
değil. Gereken, degişimi insancıl
yöntemlerle gerçekleştirmektir.
Onümüzdeki sorunlann çözümü
ortaklaşa ve istikrarh bir
yöntemde yatıyor. Dış,
ekonomik ve toplumsal
siyasalar; savaşlann oluşumuna
engel olacak, yoksulluğu
ortadan kaldıracak ve çevre
facialanna yol açmayacak
biçimde oluşturulmalıdır.
ve siyasal haklannı sürdürebilmelenne bağlıdır.
Halk gruplan özgün kişilikleri ve kültürleri ara-
cılığıyla birbirlerinden aynlırlar, ötekilerden da-
ha iyi olup olmadıklan aracılığı ile değil Hoşgö-
rülü davranmak, sadece eski Yugoslayva'daki nef-
retin sonuçlannın biröğretisi degildir. Yaşam iliş-
kileri iyi öteki Avrupa ülkeleri için de geçerli bir
zorunluluktur.
Dolaşımın ve çalışmanın. siyasal ve kültürel
açıdan, uluslararasılaştınlması sadece kaçınılmaz
değil, zenginleştirici bir öğedir. Dolaşım; toplum
ıçı yakınlaşma ilişkileri bazında ele alındığında,
yakınlaşma dolayısıyla vatandaşlar arasında da-
ha fazla hoşgörüye, anlayışa ve birliğe, bu bağ-
lamda da ekonomik ve siyasal katılıma katkıda
bulunur. İnsanlann kökenlerinden dolayı daha
fazla ıhmal edilmelerine artık tahammül göstere-
meyiz.
Farklı ulus ve halklann insanlanna tanınacak
eşitlik, Avrupa'nın 3. BinyıTda ekonomik ve çev-
resel sorunlann aşüması geleceğinin önkoşuludur.
Farkhhklan değil, ayıran sınırian ortadan kaldır-
malıyız.
Yarın: Kazakistanlı tarihçi
Karl M. Baybakov
Y A Y I N H A K K I C u m h u h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
Özürlü bir sigortalı olarak
Soru Nisan 1978 Ue Nisan 1980 tarihleri arasında Bağ-Kur sigor-
talısı olarak prim ödedim. Ağustos 1980'de Sosyal Sigorta-
lar Kurumu'na bağlı bir işyerinde sigortab çaltşmaya başla-
dım. Halen sigortalı olarak isteğe bağlı sigortaya prim
odemekteyim. Sigortadan edindiğim prim belgelerine göre,
3.120 gün prim ödemiş durumdayım.
Ruhsal hastalığım nedeniyle askerliğe elverişli olmadığım
beürlendiği için, beni askere almadılar. Çalıştığım yerlerede
durumumu anlatamadım. N'ergi indiriminden yararlanıp ya-
rarlanma)acağım konusunda bir fıkrim yok. Sorularun:
l)Bağ-Kur'da geçen hizmetlerimle sigorta hizmetlerinıi bir-
leştirebilir rniyim?
2) Raporlan ilişikte iletiyorum. Sosyal Sigortalar Kanunu'-
nun 60/C maddesinden yararlanabilir miyim? Bağ-Kur ile
sigorta hizmetleri büieştirildiğinde 3.600 gün tamamlan-
maktadır.
1956 doğmnluyuın 60/C maddesine göre, özürlü bir sigortalı
olarak emekli olup olamayacağtmı öğrenmek istiyorum.
(R.D.)
YANIT: 1) Çeşitli sosyal gûvenlik kurumlannda geçen "hizroet
süreleri". 2829 sayıh yasanın 4. maddesi uyannca "aynı tarihiere
rastlamamak kaydıyla" birleştirilir.
2) Sosyal Sigortaİar Yasası'ın 60C maddesi uyannca, sigortalı
olarak ilk kez çalışmaya başladığı tarihten önce:
a) Çahşma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği saptanan,
b) Çahşma gücünün üçte ikisini yitirmediği halde yapılan teda-
vi sonucunda Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesisleri sağlık
kurullannca düzenlenecek raporlarda çalışabilir durumda olma-
dığı belirtilen,
c) İş kazası ya da meslek hastahği sonucu meslekte kazannıa
gücünün en az yüzde 60"ıru kaybeden,
d) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak
kazanmış durumda olan,
"Sigortalılar, yaşlan ne olursa olsun; en az 15 yıldan beri sigorta-
lı bulunmak ve en az 3.600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortala-
n primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar."
Sosyal Sigartalar Yasasfnın özürlü sigortahlara tanıdığı, 15
yılhk sigortalılık süresi içinde 3.600 gün (10 tam yü) prim ödeye-
rek emekli olma hakkını kullanabilmek için, sigortahlann:
1) 28.4.1961 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelik
uyannca çahşma gücünün en az yüzde 4O'ı ve fazlasını >itirdiğini
belgeleyip sakathk indiriminden yararlanmalan.
2) Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesisleri sağlık kurullannca
düzenlenecek raporlarla çahşma gücünün en az üçte ikisini yitir-
diğini ya da çalışabilir durumda olmadıklannı kanıtlamalan ge-
rekmektedir.
Sakathk indiriminden yararlanmanızı gerektiren belgeyi ya da
Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yukandaki koşullan içeren ra-
poru aldığımzda, 15 yılhk sigortahhk süresi içinde 3.600 gün ma-
lullük, yaşlıhk ve ölüm sigortalan primi ödemiş bir sigortah ola-
rak yaşhhk aylığından yararlanırsınız.
tLAN
BOLU ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1994 396
Davacı Ülker Akgül vekili Av. Şirzat Kubilay tarafından davalı
Burhan Akgül aleyhine açılan boşanma davasmda: davacı ile davalı-
nın evliliklerinden müşterek 1 çocuklan bulunduğu, taraflann evlilik-
lerinden bu yana ruhen ve fikren anlaşamadıklan ileri sürülerek ta-
raflann boşanmalan, müşterek çocuğun velayeünin davacı anneye
bırakıhnası talep etmiştir.
Davab Burhan Akgül'ün Şangül Mah. Hamam Cad. no: 115 Ga-
ziosmanpaşa-lstanbul adresine yapılan tebligatlar büa tebüğ iade
edildiği gibi zabıta marifetiyle de adresi tesbitlenemediğinden; duruş-
manın 23.11.1994 günû saat 10.15'te olduğu, mahkemeye bizzat gelip
ya da bir avukaüa kendisini terosil ettirmediğı takdırde davanın yok-
luğunda neticelendirileceğjne dair dava dilekçesi yerine kaım üanen
tebügatür. Basın: 51599
İLAN
T.C.
KAMAN ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1993'483
Davacı Hacer Kasımay vekili Av. Burhan Durmuşoğlu tarafından
davah Zafer Kasıma> aleyhine açılan boşanma davasının mahkeme-
mizde yapılan aqk ydrgdaması sonunda celse ara karan gereğince;
Davah Ordu İli, İkizce İlçesi, Düzmeşe Köyü nüfusuna kayıtlı.
Mehmet Ziya ve Havva'dan olma 1.10.1970 dogumlu Zafer Kası-
may'ın adresi meçhul olduğundan adına duruşma gününün ılanen
tebüğine karar verilmiş olup adı geçenin duruşmamn bırakıldığı 6.12.
1994 günü saat 09'da duruşmada bizzat hazır bulunması ve kendisini
bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde duruşmamn yokluğunda dc-
vam olunacağı ve karar verileceği tebligat yerine kaim olmak üzere
ilan olunur.
Basın: 51595
İLAN
T.C.
NURHAK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı:1993,32
Taraflar arasında mahkememizde görülmekte olan tescil dava-
sının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince;
Nurhak ilçesi Alçiçek kövü Dere mevkiinde kain, doğusu, batısı \e
güneyı dere, kuzeyı Elbislan-Nurhak yolu ile çevrili taşınmaz ile yine
aynı yer ve mevkide kayıtlı doğusu-batısı dere, güneyi Elbistan-Nur-
hak yolu ve kuzeyi eski Kapıdere yolu ile çevrili,
Yukanda ilçesi köyü, mevkii ve hudutlan yazılı taşınmazlann da-
vacı Haydo kızı Mehmet Derelı eşi Esme Dereli tarafından adına
tapuya tescili talep edildiğinden, bu taşınmazlarda hak iddıa edenle-
rin iddialannı kapsayan belgeler ile birlikte son ilan tarihinden itıba-
ren üç a> içerisinde mahkememize müracaatlan ilan olunur. 4.10
1994 ' Basın. 51600
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Bu Ne Faşizm?
Tunceli'de, Erzurum'da PKK'lilerin öldürdüğü öğretmenle-
rin, durup dururken neden öldürüldüklerini, çok kimse kendi
kendineelbettesormaktadır. Birsüredirobölgeye, PKK Genel
Yazmanı Abdullah öcalan, Şemdin Sakık'ı atamış bulunuyor.
Şemdin Sakıkin da, o yorede varlığını göstermek için cinayet-
ler işlemesi mi gerekiyor? Ne vicdansızlık, ne faşizmdir bu?
öğretmenlerin öldürülmesi, Kürt halkına yapılan en büyük kö-
tülük değil midir? Unutulmasın, cinayetler, banşın en büyük
engelidir. Nerede insan haklan? Bunun sonu kanı kanla yuma-
ya gider. Gidiyor da.
O yörede, PKK'nin etkinliğinl ortadan kaldırmak için sivil
halk, bezginliğe itilmiş gibi görünüyor. Diyelim, evine on paket
çay götüren köylüden kuşkulanılıyor:
- Sen bunu nereye götürüyorsun, yansını PKK"ye mi vere-
ceksin?
O yöreye kış geliyor yakında. Köylü her şeyirti bugünden
düşünmek zorunda. PKK, daha çok "korucusu" olan köylere
saldırıyor. Dağlarda çoban bile yok artık. Çoban, kentte!
•••
Ankara'da Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'ın çağrısıyla
oluşturulan "Düşunce Özgürlüğu" yarkurulunda ben de var-
dım Çağdaş Gazeteciler Oerneği adına çağnlmış, toplantılara
katılmıştım. Toplantının son günü 30 eylül cuma idi. O gün
Adana'da Çukurova Gazeteciler Derneği'nin düzenlediği "Ba-
sının Saygınlığı" konulu açıkoturuma katılmak durumunda
kaldığımdan, ÇGD adına arkadaşımız Mahmut Tati öngöran
yarkurula katıldı. Son toplantı olduğu için, yarkurula (komisyo-
na) birkaç örnekle düşüncelerimi aktarmak istedim Müsteşar
Yardımcısı Tülay Kantarctoğlu aracılığıyla, yarkurula faksladı-
ğım mektupta, özetle şunları belirttim:
"... Değerli Komisyonun çalışmalarda vardığı nokta, kanım-
ca küçümsenmeyecek niteliktedir. Düşünceyi açıklamaktan
öoğan terör yasasına ilışkin cezalar ortadan kalkıyor. Bu el-
bette az değil. Ancak, Türk Ceza Yasası 'nın çeşıtli maddelerin-
den içeride bulunan düşunce suçlulan ne olacaktır? Bunlar
için yapılması gereken, bir bağışlama, bir aftır. O da en büyük
adalettir. Toplantıda şimdiye değin görüşlerini açıklayan sa-
yın üyeler, bir affın gerçekleştırilmesinin olanaksız bulundu-
ğunu belırtmişlerdir. Sayın Turgut Kazan'ın geçen toplantıda
ileri sürdüğü bir öneri, öyle olanlann dışarı çıkabilmeleri için,
bir yol gibi görünüyor. Bu da, cezasının onrfa birini yatmış
olanlann, Ceza Yasası'nın çeşitlı maddelerinden hüküm giy-
miş kişilerin özgürlüklerine kavuşmalarını sağlayabilir.
llginç olacağını sandığım birkaç ömek vermek istiyorum:
Adı: Remzi Küçukertan, Haymana Cezaevi'nde yatıyor. Sol
bir örgütün aylık dergısinin yazı işleri müdürü iken gözaltına
alınıp tutuklandı 17.7.1980'de. Istanbul, Adana sıkıyönetim
mahkemelerinde TCY'nin 142, 146, 158, 159. maddelerinden
yargılandı. Ölüm cezası ile birlikte, özgürlüğu bağlayıcı ağır
hapis cezalanna çarptınldı. 12.4.1991 de yürürluğe gıren 3713
sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın getirdıği 'koşullu sahver-
me' hükmünden yararlanarak cezaevınden çıktı. Ancak, Rem-
zi Küçukertan, yargılanırken 12 Eylül yöneticilerine ağırsözler
söyledığı gerekçesiyle de olüm cezasından ayrı cezalara
çarptınlmıştı. Sıkıyönetim Mahkemesı, Yargıtay, Adalet Ba-
kanlığı arasında Remzi nın -ölumden öteye - bu cezaları da
çekıp çekmeyeceğı tartışıldı durdu Olumden sonra, kalan ce-
zaların toplamı ıse, 17yılı bulmaktaydı.
Saygıdeğer uyeler, 12 Eylül'den sonra, kimipolitikacılar, 12
Eylul yöneticilerine, başta Evren e en ağır sözleri söylediler.
Bunları bilıyoruz. Kımi Parlamento'da önemli yerlere geldi.
Remzi Küçukertan ise, duruşmaları boyunca, belki gördüğü
ışkencelerden dolayı, dilini tutamamış, her duruşmada, 12 Ey-
lul'culere en ağır sozteri söylemiştır. Bunlar, siyasal amaçlı
değil, can havliyie söylenmiş sözlerken, olüm cezasından kur-
tulmuş, ancak 158,159. maddelerden yakasını kurtaramamış-
tır. Haymana Cezaevi'nde yatan öbür düşunce suçlusu arka-
daşlanmızı, Fikret Başkaya ile Haluk Gerger'ı gormeye gıtti-
ğim zaman tanıdım. Durumuna şaşıp kâldım. 158-159.
maddelerde, koşullu sa/ıverme indırimi yapı/ırsa, Remzi öz-
gürlüğüne kavuşabilir.
• Adı Işık Yurtçu, gazeteci. DGM'nin hakkmda verdiğihü-
küm kesinleşmiş. 14 yıl hapis, 1 milyar 382 milyon 14 bin lira
para cezasına çarptırılmış.
• Adı. SelahatUn Şimsek. TCY'nin 125. maddesinden yar-
gılanırken ölüm cezasına çarptınldı. Kendi açıklamalarına
göre, PKK'li değildi. Bir başka orgutten olduğu gerekçesiyle
yargılandı. Hükümlü, Bursa Cezaevi'nde yatarken, kendisin-
den mektuplar aldım. Evde kocaman bir dosya birıkti. Anayasa
Mahkemesı de, 125 'i koşullu salıverme kapsamı dışında bırak-
mıştı. Bunu eleştirdim, 125'ten huküm gıyen herkes PKK'li
değildi. Olamazdı. Örneğin Kawa gibi, daha adlarını bilmedi-
ğim birçok örgütler vardı, bunlar şiddet yanlısı değillerdı. Bu
durumda ne olacaktı? Kurulann arasında yaşlar da mı yana-
caktı?
Bizim yaptığımız değişiklikler, şiddet, gözdağı (tehdit) dışın-
daki suçlann Terör Yasası'ndan çıkanlması ile ilgili, şiddetten
yana olmayan Selahattin Şimşek gibilerinin durumu ne ola-
cak? Şimşek, yargılanıp ölüm cezasına çarptınlmıştı. Bursa
özel Tip Cezaevi'nden, kendi isteği üzerine Ceyhan Özel Tip
Cezaevi'ne nakledildi. Hapis cezası 2000 yılıhda bitecek.
• kmail Beşikçi gibi, düşunce suçlularının durumlan tüm
yarkurul üyelehnin bilgısi içindedir. Ancak, kabul ederseniz ki,
kimse kimin nerede ne yaptığını bilmemektedir. Bu konuda bir
çalışma da yapılmış degildir. Yapılabilseydi ne iyi olurdu..."
önerilerimin, yarkurulca benimsenmediğini, dönüşte üzün-
tü ile öğrendim. ÇGD olarak, yarkurula "karşı oy" yazısı gört-
derdim.
•••
Mümtaz Soysal'ın, "özelleştirme" tasarısını imzalamadan
Paris'e gitti diye, ardından yapılan girişimler, demokrasiyle
bağdaşmayacak denli çirkindi. Hele, DYP'Iİ kimi üyelerin öneri
taslağı hazırlayıp, Tansu Hantm'a sunmaları Ismail Gütgeç'-
likti.
Mümtaz Soysal, Parıste "Gumruk Bırliğı" toplantılannda
Coşkun Kırca'yı da görmüştü. Kırca, ona:
- Arkadaş, Meclis'te senin önerine karşı çıkmayacağım. Se-
ni destekleyeceğim! demiş. "Sen bizim kıymetii bir eviadımız-
sın!" diye sarılıp öpmüş.
Türkiye'deyse olanlar, faşizmin ta kendisi. Mümtaz azledil-
mek isteniyor. Mümtaz Soysal öyle azil mazil dinlemez. Çeker
gider. Bunun da altından kimse katkamaz!
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4
1/ Kumaş üzerine yapı-
lan bir tür işleme... Ya-
vaş, ağır. 2/ Denizcilikte
yeUceruerin açılması için
verilen komut... Müzikte,
armoni kurallanna göre
üst üste bindirilmiş eser-
ler. 3/ Köpek... Arsız, sır-
naşık. 4/ Bir şeyin doğru 6
olduğunu belirtmek için j
yapılan işaret... Yel, şim-
şek ve gök gürültüsü ile 8
ortaya çıkan sağanak ya- g
ğışlı hava olayı. 5/ Tava-
na asılan aydınlatma aracı. 6/
insan resmi... İstem dışı yapılan
hareket. 7/ Belirti, gösterge...
Olumsuzluk belirten bir önek. 8/
Halat ucu... Eski yapı ya da kent
kahnüsı. 9/ Kültür... Bir içki.
YUKAR1DAN AŞAĞIY A:
1/ Gümüşbahğının küçüğü... Ba-
bamn kızkardeşi. 2/ Geleneksel
İspanyol şarkısı ve dansı... Bektaşi
dervişi. 3/ Kale hendeği... Hırsız,
haydut. 4/ Demiryolu... Çok iri bir
kertenkele türü. 5/ Şık, lüks ve gösterişli giyim tara. 6/ Gemici,
işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve dansh yer...
Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin oturduğu baş köşe. 7/
Kiraya verilerek gelir getiren mülk.. Radyumun simgesi. 8/ El
sıkışma... Nâzm Hikmet'in bir tiyatro yapıtı. 9/ Asya'da bir ül-
ke... İnanılan düşunce.