Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1994CUMARTESİ
4 HABERLER
Diabet ûnitesi
açıldı
• İSTANBUL(AA)-
İstanbul Üniversitesi (İÜ)
Deneysel Tıp Araştırma
Enstitüsü (DETAM)
bünyesinde yer alan, "Diabet
Araştırma ve Uygulama
Ünitesi" dün törenle hizmete
açıldı. İÜ Rektörü Prof. Dr.
Bülent Berkarda açılış
törenindeyaptığı
konuşmada, Vakıf Guraba
Caddesi'nde bulunan
ünitenin çok önemli bir
fonksiyonu yerine
getireceğini belirtti. Haftanın
5 günü bizmet verecek olan
söz konusu ünitede, telefonla
(5327648-5340000/2517)
randevu alınması
durumunda günde 100-200
hastaya bakılabileceği
bildirildi.
Rum Patrigi'nin
ziyareti
• İstanbul Haber Servisi -
Rum Patriği I.
Bartholomeos'un, 17-28
ekim tarihleri arasında
Yunanistan'a resmi bir
ziyarette bulunacağı
bildirildi. FenerRum
Patrikhanesi'nden dün
yapılan yazılı açıklamada,
Bartholomeos'a siyasi amaç
taşımadığı vurgulanan
ziyaretinde, Midilli
Adası'ndaki Ege Üniversitesi
Çevre Fakültesi"nce fahri
doktora unvanı da verileceği
dilegetirildi.
Topaç cinayetî
soıuışturması
• ANKARA (AA) - Ankara
DGM Başsavcısı Nusret
Demiral, bürosunda bir süre
önce uğradıgı silahlı saldın
sonucu öldiirülen eskı Adalet
Bakanı Mehmet Topaç
cinayetiyle ilgili olarak
gözaltına alınan kişilerin
serbest bırakıldığını söyledi.
Urfa Tüneli'nin
açılışı ertelendi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Devlct Bakanı
Necmettin Cevhen. Urfa
Tüneli'nin açıbşının, 29
ekimden. 9 kasım tarihine
ertelendiğini bildirdi.
Ertelemeye gerekçe olarak
törende buJunacak
yeütililerin gezileri gösterildi.
Kanlı toprakkavgalan
R.eşat Enis, 'Toprak Kokusu'
adlı romanında, Çukurova'daki
kanlı toprak kavgalannı işlemek-
tedir. Orhan KemaJ'in ünîü üçlii-
sü 'Vukuat V'ar', 'Hanımın Çift-
fiğp ve 'Kanlı Topraklar' adlı ro-
manlannda da kanlı toprak kav-
galan anlatılmaktadır. Örne-
ğin.'Kanlı Topraklar'ın baş kişi-
si TopaJ Nuri, çeşıtli dalavereler-
le Çukurova"nın bereketli toprak-
lannın bir kısmını kaynatasının
adma tapulattırmıştır. Ancak, ta- j
pusunu çıkarttıklan bu toprakla-
nn üzerinde yaşayan insanlar vardır ve yüzler-
ce yıldır bu topraklan ekip biçmektedirler
" Yani, tarlalann tapu kavıfjan köyliilerin üze-
rinde değttdir, ama onlar buna aldınş bik et-
meden süriip ekmekte, geçinip girmektedirler.*"
Işte bu insanlann yüzlerce yıldır üzerinde ya-
şadıklan, ekip biçtikleri bu topraklardan jan-
darma gücüyle sökülüp atılmaian sırasında
kanlı toprak kavgalan yaşanmaktadır ve ro-
manlar bu kavgalan anlatmaktadır. Yaşar Ke-
mai'in 'Binboğalar Efsanesi' adlı romanında
da, bu insanlann Çukurova'daki yüzlerce yıl-
lık kışlaklannın nasıl üçkagıda getirilerek ta-
puya bağianıp ellerinden alındığı anlatılmak-
tadır.
Toprağı atla süremedigimiz için mi köylü ola-
mamışız?
Dogrusu, burada üzerinde durmak istediği-
mız bir diğer nokta da, ülke nüfusunun yüzde
sekseninin kırsal kesimde yaşamasına karşın.
ekilebilir topraklann yüzde sekseninin de 1927
sayımlannda sahipsiz ve boş gözükmüş olma-
sıdır. Üstelik, kırsal kesimde yaşayan bu insan-
lann en az yüzde ellisi de topraksızdır.
Kırsal kesim insanı
Oysa, Osmanlı tmparatorlugu döneminde
de nüfüsun yüzde sekseninden fazlasının kır-
sal kesimlerde yaşadıği bilinmektedir. Gene,
boş bırakılmış ekilebilir toprak da dogrusu bu
denli bol miktarlarda olmasa gerektir. Çünkü,
ailesiyle birlikte Kurtuluş Savaşı'ndan sonra
Yunanistan'a göçmüş değerli yazar Dido Soti-
riyu'nun o doyumsuz güzellikteki özyaşamöy-
küsel romanı 'Benden Selam Söyle Anado-
lu'ya'da anlattıklanna göre, degıl boş bırakıl-
mış ekilebilir toprak, dunımu iyi olan reaya-
lar, cumhunyetten önce ücretli adamlara kaya-
lık ve koruluk arazileri temizletip ekilebilir ha-
le getinerek, tapusunu çıkartmaktadırlar.
Görüldüğü gibi, 1927 sayımında boş ve sa-
hipsiz gözüken, ülkedeki ekilebiliralanın altı-
da beşi oranındaki bu topraklar, hiç kuşku yok
ki, 1915 ile 1923 yıllan arasında, savaşlaryü-
zünden Anadolu'yu terk ermek zorunda kal-
mış Rum ve Ermenilerin sürdüğü topraklar ol-
sa gerektir. Çünkü, bilindiği gibi, Osmanlılar.
Birinci Dünya Savaşı'na katılmalannın daha
ilk günlerinden itibaren Dogu Anadolu'daki
Ah şu biz
göçebeler
DEMİRTAŞ
CEYHUN
• Orhan Kemal'in
ünlü üçlüsü 'Vukuat
Var', 'Hanımın
Çiftliği' ve 'Kanlı
Topraklar' adlı
romanlannda da
kanlı toprak
kavgalan
anlatılmaktadır.
Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaparak Osman-
lı ordusunu arkadan vurmalan üzerine, 1915
yılında bir yasa çıkararak. Doğu ve Güneydo-
ğu Anadolu'daki, hatta Adana yöresindeki Er-
menilerin neredeyse tamamını zorla daha gü-
neydeki Osmanlı topraklanna, Lübnan'a, Su-
riye'ye, Ürdün'e sürmüşlerdir.
Gene Batı Anadolu'yu işgal eden Yunan or-
dusunun Kurtuluş Savaşı'nda kesin yenilgıye
uğraması üzerine, Ege bölgesindeki binlerce
Rum. bu orduyla birlikte Yunanistan'a göç-
müştür. Geri kalanlarda, 1924yılındaki 'Mü-
badele anlaşması' ile Batı Trakya dışında Yu-
nan ıstan'da yaşayan Türklerledeğiştirilmişler-
dir.
Ilginçtir, bu rakamlar, Anadolu'daki ekilebi-
lir topraklann altıda beşi gibi çok büyük bir
kısmını Osmanlılar döneminde Rum, Ermeni.
vb. gibi yerlı azınlıklann sürdüklerini göster-
mektedir. Türkler, güya birkaç yüzyıldır Ana-
dolu'da çoğunlukta ve iktidardadırlar. Ama gö-
rüldüğü gibi, ekilebilir topraklann ancak altı-
da birini sürmektedirler.
Acaba niçin?
Anımsanacağı gibi, Osmanlılar, daha ilk
günlerinden itibaren, tanm topraklannın kul-
lanımıyla ilgili uyguladıklan timarsisteminde.
topraklann ancak bir çift öküzü olan reaya ai-
lelerine ve gene ancak bir çift öküziin sürebi-
leceği büyüklüktedağıtılmasına izin vermişler-
dir.
Oysa, atalanmızın. hemen hemen bütün ta-
rihçilerin söz birliği etmişçesine belirttikleri
gibi, büyük at süriileri vardır, büyük koyun ve
keçi süriileri vardır. Bunlara belkı bir de katır
ve deveyi eklemek söz konusudur. Sığır sürü-
lerinin de olduğuna dair herhangi bir tarihi ka-
yıt yoktur, gördüğümüz kadanyla.
Sanınz, sığır, ılıman ve sıcak bölge hayva-
nı olduğu ıçin Ona Asya'da zaten pek bulun-
mamaktadır. Bu nedenle, atalanmızın sığır sü-
nilerinin olmaması da doğal sayılmalıdır gali-
ba.
Nitekim. tarihte at, koyun, keçı vb. gibi hay-
van adlannı, örneğin Akkayonlu, Karakoyun-
lu şeklinde devlet adlan olarak, Alatlar, Bozat-
lar, Kıratlar. Koçlar. Koçkarlar, Keçıliler, Ka-
rakeçililer vb. şekıllerde aşiret ve aile adlan
olarak bolca kullanmamıza karşın, sığır cinsin-
den hayvan adlannı neredeyse hiç kullanma-
mış, hatta onlara aşağılayıcı mecazi anlamlar
yüklemiş olmamız da, atalanmızın gerçekten
sığırla pek bir ilgilerinın olmadıgının kanıtı
olsa gerektir doğrusu.
Kavı aşiretinden gelen Osmanlılann da, bu
gerçekleri bilmemesi elbette olanaksızdır.
Ama bütün bunlara karşın rimar sistemine
göre toprağın ekip bıçme hakkını dağıtırlarken,
reaya aıleiennde bir çift at sahibi olmayı değil
de. bir çift öküz sahibi olma koşulunu getirme-
leri gerçekten ilginçtir.
AzmhklardaKitopraklap
•Nitekim Anadolu'daki ekilebilirtoprakların
neredeyse altıda beşını Türklerin değil de azın-
lıklann sürmesi, belki de bu koşul yüzünden
meydana gelmiştir çünkü.
Ne var kı öte yandan da Anadolu toprakla-
n, evcilleştinlmiş hayvan olarak ancak öküz
gücüyle sürülebılmektedirgaliba.
Bilindiği gibi ınsanoglunun evcilleştirdiği
hayvan emeğinden tanmda da yararlanması,
yani topragı hayvan gücüyle sürmeye başlama-
sı gerçekten de üretim ilişkilerinde bir devrim
yaratmış ve tanm toplumu halıne dönüşmesi-
ni sağlamıştır.
Örnegin, Fransız sosyolog Felicien Challa-
ye, "Mülkiyetin Tarihi" adlı çalışmasındaLe-
febre Des Noettes adında bir subayın "Orta
Çaglarda Koşum" adlı bir kıtabını kaynak gös-
tererek "onuncu yüzyılda atlara yeni bir koşum
usulü bulan meçhul bir kaşifin, insanın maddi
çalışma koşullannı tarnamen değiştirerek bir
devrim yarattığını" \e "bu meçhul kaşifin bu-
luşunun, köleliğe son verdiğini" vazmaktadır.
Bu meçhul kaşıf. daha once "hayvan boynunu
ileri dogru uzattıkça boğazını boğacakmış gibi
sıkan" boyun hamudu yerine omuz hamudunu
bulmuştur. Ve bu yeni koşum atın köleden
daha kuvvetli ve daha iktisadi olmasını sağ-
lamıştır.
Yarın: Yenifanteziler
Birlikte 2. protokol
Karayalçın 'a
'bütünleş'
baskısı
• CHP ve SHP'lilerden oluşan ortak
komisyon, birlik kurultaylannın ara
seçimden önce toplanması, takvim ve
yöntemi içeren yeni bir bütünleşme
protokolünün kurultaylara sunulması
ye iki genel başkan tarafından
irnzalanması konulannda görüş ;
birliğine vardı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -SHP-
CHP bütünleşmesının ilke ve yöntemlerini '
belırlemek amacıyla oluşturulan ortak
komisyon, 4 aralıkta yapılacak ara '
seçimlerden önce iki parti kurultaylannın '
bütünleşme gündemiyle toplanması ve daha ,
geniş kapsamlı bir birlik protokolünün iki '
partınin genel başkanlan tarafından
onaylanması konusurida görüş birliğine *
vardı. CHP'li komisyon üyeleri, uzlaşmaya >
vanlan konulan Merkez Yönetim
Kurulu'nun (MYK) "onaylayacağı''
garantisini SHP'ye \erirken, SHP, bu ;
önerileri bugün toplanacak MYK'de karara j
bağlayacak. SHP Genel Başkanı Murat
Karayalçınjn. bütünleşme görüşmelerini j
çeşitli gerekçelerle uzatması üzerine
harekete geçen ve başını Grup Başkanı ,
SeyfıOktay'ınçektıği 15 SHP milletvekili, -
Karayalçın'a, "hemen birleş" baskısı ;
yapmaya hazırlanıyor.
Milletvekili lojmanlannda önceki akşam !
toplanan SHP'lı milletvekillerinin aldıği ,'
karan, Grup Başkanı Oktay, bugün ,
yapılacak MYK'de dilegetirecek. j
Bütünleşme sürecinin "yavaş
işlediği''görüşünde uzlasan '
millervekıllerinin. MYK'de Karayalçın'a, :
U
21 ekime kadar, takvimi ve yöntemi
belirlenmiş bütünleşme protokolünü iki
genel başkanın im/alaması, 5 kasınıda da
SHP kurultavının bürünieşme gündemiyle
toplanması" önensinı götürecekleri
öğrenildi. CHP'nin, ara seçimler öncesinde
kurultaylan toplamak ve takvımı belirlemek
koşuluyla, ara seçime katılmayarak, SHP'yi
desteklemesi görüşünde uzlaşmaya vanldı.
CHP'den Adnan Keskin, tsmail Cem, Hasan
Fehmi Güneş, Fuat Çay ve Ali Topuz;
ŞHP'den Fikri Sağlar. Ertöz Vahit Suiçmez,
Öna> Alpago. Esin Bozoğlu ve Ercan
Karakaş'tan oluşan komisyon üyelen,
önceki günkü toplantıda uzlaşmaya
varamadılar. CHP'nin "kurultaylann secim
öncesinde toplanması" konusundakı ısran
üzenne SHP'lı üyeler. Karayalçın'la
görüşmek için toplantıdan
aynldılar. Akşam saatlerinde ise Ertöz Vahit
Suiçmez ve Önay Alpago olmadan.
Sağlar'ın katılımıyla toplantıya devam
edildi. Yaklaşık 4 saat süren ikinci
toplantıda uzlaşmaya vanlırken, SHP, bu
önerileri bugünkü MYK toplantısıuda
değerlendirecek.
HABERLERIN DEVAMI
Çıkış işlemleri Karaköy Gümrüğû'nde gerçekkştirüen tarihi eserierin beyaru "3300tonağıruğında
139 parçalık ev eşyasrolarakyapıldı. (Fotoğraf: AHMET ŞIK)
Bezmen'in kaçakçılıgı
• Baştarafı 1. Sayfada
Remzi Çeük'e göndermek üzere 11 bin 500 dola-.
ra anlaştıklannı söyledi. Berkent, anlaşma gereği
ambalaj işlemlerini yaptıklanru, ancak Nesrin ön
adlı kadının gerekli bazı belgeleri tamamlayama-
dığını ve bu nedenle yükleme işleminin gecikti-
ğini dile getirdi. Berkent, aynca, söz konusu ka-
dının, Hendek'teki Temel Su Ürünleri fırmasında
çalışan ve 2 ay önce eşyayı karayoluyla göndere-
rek. Türkiye'den aynldığı belirlenen tngiliz uyruk-
lu Gordon Edvvards'ın kendisinde bulunan veka-
leti ikinci kez kullanıp gümrük işlemlerini yaptır-
dığını söyledi.
Yurtdışına kaçınlması son anda engellenen ta-
rihi eserler arasında, el yazması Kuran-ı Kerim ile
Kuran sayfalannın da bulunması üzerine hareke-
te geçen Mali Polis, benzer bir olay nedeniyle bir
süre önce kamuoyunda adı sıkça duyulan, işada-
mı Asil Nadir'in eski eşi Ayşegül Tecimer'i (Na-
dir) Mali Şube Müdürlüğü'ne çağırarak ifadesini
aldı. Bu arada dün öğle saatlerinde Ayşegül Teci-
mer'ın Çengelköy'deki yahsının önünde demirli
bulunan tekneye birbaskın düzenlendi. Baskında.
söz konusu teknenin içinde tarihi eser niteliğinde
bir şeye rastlanmadığı bildirildi.
Ayşegül Tecimer, dün saat 15.00 sıralannda,
avuİcatı Rahmi Ozkan'la geldiği Mali Şube bina-
sının girişinde gazetecilerin sorulannı yanıtsız bı-
raktı. 5.5 saat süren sorgulamanın ardından saat
20.30'da Mali Şube'den aynlan Tecimer, çıkışta
yaptığı kısa açıklamada, "Bezmen olayıyla Ogim
yok. Sürat teknesiyle ilgili olarak ifadem alındı.
Zaten teknede ogJum Birol Nadir'e ait Kendisi de
halen yurtdışında bulunuyor. Evimin önünde bağ-
fa olduğu için, ben de buraya ifade vermeye gel-
dim."dedi ve polisin kendisine el yazması Kuran-
ı Kerim ile ilgili herhangi bir soru yöneltmediği-
ni açıkladı. Avukatı Rahmi Özkan ise Ayşegül Te-
cimer'in Bezmen olayına kanştınlmaması gerek-
tiğini belirtti.
İstanbul Mali Şube Müdürü Salih Güngör ise
olayın, "çok organize bir toplu kaçakçılık" oldu-
ğunu belirterek "Bu işin yapdabilmesi için çok iyi
hazuianürnası ve ilgili bağlantılann kurulması ge-
rekiyor" dedı. Tarihi eserlerin yurtdışına kaçınl-
ması ile ilgili olaya bazı ünlü kişilerin adlannın
da kanştığını açıklayan Güngör, bunlann kim ol-
duğu biçimindeki soruju ise "Burayageldiklerin-
de göreceksiniz" sözleriyle yanıtladı.
Haydarpaşa Limam'nda ele geçirilen tarihi
eserlenn gümrük işlemlerinin, 7 ekim günü, Ege
Konteyner Taşımacılık A.Ş tarafından, Gordon
Edvvards adına Karaköy Yolcu Salonu Çıkış Güm-
rüğü'ndeyaptınldığı, ancak tarihi eserierin, 3 bin
300 ton ağırlığında, toplam 139 parça "ev eşya-
sı"olarak beyan edildiği öğrenildi.
Nobel
Sonon
yılın
ödüllerî
Dış Haberler Servisi -
Nobel Banş Ödülü son iki
yıldır eski düşmanlar ara-
sında paylaşıhyor. 1994 yı-
lınm ödülü Filistin ve lsra-
illi liderlere veriliyor. Son
14 yıl içinde Nobel Banş
Ödülü'nü alanların Iistesi
şöyle:
1980 - Arjantinli insan
haklan savunucusu Adolfo
Perez Esquivel.
1981-BirIeşmişMilletler
Mülteciler Yüksek Komi-
SCTİİğİ OfİSİ.
1982 - lsveç Silahsızlan-
ma Bakanı Aiva Myrdal ile
Meksikalı diplomat ve eski
Dışişleri Bakanı Alfonso
Garcia Robles.
1983 - Polonya Dayanış-
ma Sendikası lideri Lech
Walesa.
1984 - Güney Afrika'da
apartheide karşı sürdürülen
kampanyanm önderlerin-
den ve ülkedeki Anglikan
kilisesinin başı Desmond
Tutu.
1985 - Sovyetler Birli-
ği'nden Yevgeni Chazov ile
ABD'den Bernard Lovvn'ın
başkanlığını yaptıklan
Uluslararası Nükleer Savaş
Karşıtı Fizikçiler örgütü.
1986-Yahudi yazar ve in-
san haklan savunucusu Elie
Wiesel.
1987 - Kostarika Devlet
Başkanı Oscar Arias.
1988-Birleşmiş Milletler
Banş Gücü.
1989 - Sürgündeki Tibet
lideri Dalay Lama.
1990 - Sovyetler Birligi
Devlet Başkanı Mihail Gor-
baçov.
1991 - Burma muhalefet
lideri Aung San Suu Kyi.
1992-Guatemalalı Kızıl-
derili haklan savunucusu
Rigoberta Menchu.
1993 - Afrika Ulusal
Kongresi lideri Nelson
Mandela ve Güney Afrika
Devlet Başkanı F. W. de
Klerk.
1994 - Israil Başbakanı
lzak Rabin, Dışişlen Baka-
nı Şimon Peres ve Filistin
Özerk Devleti Başkanı Ya-
ser Arafat.
Nobel, tarihitokalaşmayaDış Haberler Ser>i$i - Nobel
Banş Ödülü geçen yıl olduğu gi-
bi bu yılda iki eski düşman ara-
sında paylaşıldı. Filistin Özerk
Bölgesi Başkanı Yaser Arafat.
Israil Başbakanı İzak Rabin ve
Israil Dışişleri Bakanı Şimon Pe-
res dünya banşına olan katkıla-
nndan dolayı 1994 yılının No-
bel Banş Ödülü'ne layık görül-
düler.
Norveç Nobel Komitesi tara-
fından yapılan yazıfı açıklamada
da "Ödülün, riim Filisrinli ve İs-
raillilere, Ortadoğu'da banşın
kurulması konusunda cesaret
vermesini diüyoruz" ifadesı kul-
lanıldı.
Açıklamada, Arafat, Rabin ve
Peres'e ödülün, geçen yıl Os-
lo'da vardıklan anlaşma ve bu
çerçevede iki taraf arasında im-
zalanan diğer anlaşmalar dolayı-
sıyla verildiği bildirildi. Filistin-
li ve Israilli liderlerOslo'da işgal
altındakı Gazze ve Eriha'ya
özerklik verilmesi konusunda
görüş birliğine varmışlar, 13 Ey-
lül 1993'te VVashingtoncia da
birbirlenni tanımalanna ilışkın
"ilkekranlaşmasrnı imzalamış-
lardı. VV'ashington anlaşması çer-
çevesinde başlayan banş süreci,
4 Mayıs 1994'te Kahire'de
özerklik anlaşmasının ımzalan-
ması ile önemli biraşamaya ulaş-
mıştı.
Adını, dinamitin mucıdı AJf-
red Nobd'in isminden alan No-
bel Banş Ödülü, altın madalya,
diploma ve 7 milyon İsveç Kro-
nu (33 milyar 250 milyon TL)
para ödülünden oluşuyor.
Arafat. Rabin ve Peres. ödül-
lerini 10 aralıkta Oslo'da düzen-
lenecek törenle alacaklar.
'Gurur duyduk'
1994 Nobel Banş Ödülü'nü
Peres ve Rabin ile paylaşacağını
öğrenen Filistin Kurtuluş Örgü-
tü liden Yaser Arafat ödülün
kendisine değil halkına verildiği-
ni söyledi. "Bu bana büyük bir
gurur ve onur veriyor" diye ko-
nuşan Arafat "Bu ödül benim
şahsıma verilmiş değitdir. Büyük
sıkıntılar çeken halkıma. şehitle-
rimize ve çocuklanmıza verilmiş-
tir"dedı
Bir Israillı askenn tslamı dire-
nış örgütü HAMAS tarafından
kaçınlması üzenne haben buruk
bir hava\ la karşılayan Israil Baş-
bakanı lzak Rabin de, geçmişte
gösterilen çabalar değil. bundan
sonrakı adımlann önemli oldu-
ğunu söyledi.
"Bu ödülün kendi şahsında
bütün İsrail halkına verildiğini"
belirten Rabin sözlerini şöyle
sürdürdü: "Bu ödül bütün ulu-
sun. bütün İsrail devleti vatan-
daşlannın, sakatlann, dağılmış
ailelerin. İsrail için savaşan bin-
lerce savaşçınındır."
Filıstin-lsrail görüşmelenne
katılan Filistin heyetinın başka-
nı \e aynı zamanda Filistin Öz-
erk Bölgesi'nin Dışişleri Bakanı
Mahmut Abbas ise Israillı mes-
lektaşına verildiği halde kendisi-
nın ödüle layık görülmemesi
karşısında hayal kınklığına uğra-
dıgını bildirdi.
1994 Nfobel Banş Ödülü'nün
Ortadoğulu liderlere verilmesi
dünyada memnuniyet yaratsa da
ödülün "eski bir terörisfe veril-
mesine tepki duyanlar da oldu.
Bunlardan birtanesi Norveç No-
bel Komitesi üyesı Kare Kristi-
ansen Nobel Banş Ödülü'nü ve-
ren Nobel Komitesi'nın Başka-
nı Francis Sejersted dün ödülün
kımlere venleceğinin açıklama-
sından sonra Kristiansen'in gö-
revinden istıfa ettiğini söyledi.
Sejersted Kristiansen'in Ara-
fat "ın eski bir terörist olduğunu
iddıa ederek ödülün Filistinli li-
dere verilmesine karşı çıktığını
kaydetti.
1973 yılında da Norveç Nobel
Komitesi'nin iki üyesi. ödülün
dönemin ABD Dışişleri Bakanı
Henry Kissinger ve Kuzey Viet-
namlı yetkililerden Lye Duc
Tho'va verilmesini protesto et-
mek için görevlerinden ıstifa et-
mişlerdi.
îddialar terörisderi korumaya yönelîk
I Baştarafı 1. Sayfada
oğlu'nun sözlerini "acemiliği''ne
baöladı.
Içişleri Bakanı Nahit Menteşe
dün yaptığı yazılı açıklamada,
insan haklanndan sorumlu Dev-
let Bakanı Azimet Köylüoğlu'na
adını anmadan, sert eleştiriler
yöneltti. Menteşe, yakıidığı iddia
edilen köylerden Karataş, Ceviz-
lidere, Yazıören. Mollaaliler, Ya-
nkkaya, Şahverdi, Elgazi, Kuş-
luca, Otlubahçe köylerinin ope-
rasyou bölgesi dışında kaldığını,
bu köylere hiçbir güvenlik kuv-
vetinın girmediğini bildirdi.
4
Karşı ateş de yaktT
Menteşe, Tepsili ve Eğrikavak
köylerinde ise yapılan operasyon
esnasında güvenlik güçlerine
ateş açıldığını ve bazı evlerin
karşı ateş sonucu yandığını belir-
terek şunlan söyledi:
"Teröristlerin baskın ve katli-
amlanna karşı bir önlem olmak
üzere, zulümden kurtulmak için
bizzat halk tarafından kendi is-
teklerivle boşaltılan köylerin ya-
kılması için bölücü örgütün ver-
miş olduğu talimat güvenlik kuv-
vetleri tarafından ele geçirilmiş-
rir. Bu iddiaların ileri süriilmesi,
aslında, bölgede güç durumda
kalan teröristleri korumaya >ö-
nelik girişimlerdir. Bilinen diğer
bir gerçek ise devletten tazminat
alabilmek ve veniden evini, ahırı-
nı, köyünü inşa edebilmek için
art niyetli bazı vatandaşlarca
köyde veya mezralarda "ev' diye
nifelenen vasıfsız yapüann yakil-
masıdır. '"
Köyliioğlu'ndan yanıt
Devlet Bakanı Azimet Köylü-
oğlu da, dün yaptığı yazılı açık-
lamada, Tunceli'nin Ovacık il-
çesi köylerinde güvenlik güçlen
tarafından yapılan operasyon sı-
rasında 15 köyün tamamen yan-
dığını açıkladı. Köylüoğlu, açık-
lamasında şu görüşlere >er ver-
di: "Tunceli'nin Ovacık ilçesi
köylerinde 3-4-5-6 Ekim 1994
günleri güvenlik güçleri tarafın-
dan yapdan operasyon esnasın-
da, 15 köyün tamamen vandığı-
nı belirten bir faks dilekçe bakan-
lığıma bugün (dün) ulaşmıştır.
Dilekçede, Ovacık Belediye Baş-
kanı ile 10 kö> muhtannın isim
ve mühürieri bulunuyor. Yanan
15 köyün dışında 30 kö> halkı da
panik içinde evlerini boşaltmış-
lar. Bu dilekçede, iddia edilen hu-
suslar, ilgüilerin telefon ile ara-
maları sonucu tevit edilmiştir.
Gönderilen faksta, vakma eyle-
minde, ev sahiplerine evlerini
tahliye etmesi için süre tanınma-
dıgından bütün e\ eşvası ile ziy-
neteşyasınınyandığı,anneduru-
mundaki kadınlann bebekleri-
nin çamaşıriarı ile bezlerinin bi-
lealınmasına müsaade edilmedi-
ği belirtUmektedir. İddialar be-
lirii hukuk kurallan içinde araş-
hnlıpgün ışığuia çıkanlmalıdır".
Genelkurmay açıklaması
Genelkurmav, Başkanlığı, ga-
zetemizin dünkü sayısında
"Köyleri köylüler yakıyor" baş-
lığıyla çıkan haberin, gerçeği
tam olarak yansıtmadığını, bu-
nun, köylerin yanmasının neden-
lerinden sadece birisi olduğunu
bildirdi. Genelkurmay Başkan-
lığı'ndan üst düzey bir yetkili,
köy yanmalarının 4 nedenden
kaynaklandığını belirterek. şu
bilgileri verdi:
"Bir; örgüt köylüler kendisine
müzahir olmavınca, vardını et-
meyince, haraç vermeyince köyü
kendisi yakıyor. İki: terörist bas-
kısı sonucu köylüler, güventikle-
rini sağlamak için köyü bosaltı-
yoriar. Ya da güvenlik güçleri, bu
köyün güvenligini sağlavamava-
caklarını bildirince, yine bazı
köv lerden göçler oluvor. Köy bo-
şalınca, bu köyü devletin güven-
lik güçleri kuüanmasmdiye,terö-
ristler önce yakıp, sonra' Köy ya-
kıIdı' dive lanse edip, propagan-
da vapıyorlar.
Ûç; operasyonlar sırasında gü-
venlik güçlerine bazı evlerden
ateş açılıyor. Bunun üzerine gü-
venlik güçlerinin açtığı karşı ateş
sırasında yangın çıkabiliyor ve
bazı evler yanabiliyor. Dört; hiç
operasyon yapılmayan köylerde
de son dönemde yangınlarçıktı."
TEŞEKKÜR
Göz rahatsızlığımı başanb bir ameüyatla gideren Cerrahpaşa
Göz Araştırma Merkezi doktorlanndan,
Doç. Dr. TURGAY AKTUNÇ
ileekibi
Uz. Dr. RENGİN AKTUNÇ,
Uz.Dr. Özlem Ataoğlu. Dr. Özlem Küpüşoğlu
Uz. Hemşire Gülümser Olgun, hemşireler Nevin Yıldınm,
Nilay Güler ve Aliye Emmez'e teşekkürü borç bilirim.
REMZtYE KOZLUKLU