01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1994 CUMARTESİ DIZIYAZI •J.iJJIJYJVji Profesör Volmer, çevresel dengenin sağlanması üzerine görüşlerini Climhurİyet 'e yazdı Ekonomi demokratikleşmeli D ünyanın gelişmesi, çok uzun zaman- dır "Batılılaşma" kavramıyla eşdeğer tutulmuştur. Bu, Batfnın gelişme anlayışı için de geçerlidir. Dünya ekonomilerinde olsun. ulusal eko- nomılerde olsun, şımdiki ve gelecek kuşaklann doğal ve temel yaşam öğelerini zedeleyen ve top- lumsal eşitsizlik yaratan çevrebiümin gelişme savlan, artık gelişme olarak nıtelenemez. Bu sö- mürüdür. Farklı kültür ve yaşam biçemlerinin var olduğunu kabul eden yeni gelişme savlan, gerek her devletin halkının temel gereksinimlerini gü- vence altına almak gerek tarihsel nedenlere daya- lı yaşamsal farklılıklan, gezegenin çevresel vıp- ranma temelinde ınceleyerek yüksek düzeyde dengeleme kaygısındadır. Bu tür bir kalkınma te- orisi. dünya ticaret hacmınin büyüme hedefleri ve brüt toplumsal üretimlerle ölçülemez. Ekono- mik kavramlan, dışsatım artışlannı. ücret ve ya- tınm düzenlemelenni. dünya ülkelerindeki fark- lı halk topluluklanmn parasal çevresellik dışında yaşıyor ve çalışıyor olduğunu varsaymadan hazır- lanan başarı göstergeleri, uzun süre geçerli ola- mazlar. Çevresel gelişme bir hedef değil, kalkın- ma siyasalannın bir bölümünün doğal bir sonu- cudur. Dünyanın bırçok bölgesinde. varolan > an- lış gelişmenin temeli, günümüze egemen olan de- ğişmez gelişme modelleridir. Buna karşın bağım- sız gelişme. planlı, siyasal seçici bir büyüme ile kücülmeyi öngörüyor. zun vadede yalnızca ekonomik gücün demokratikleşmesi ve merkezden uzaklaşması, dünya çapında eşit bölüşümü ve bu bağlamda dünya banşını güvencesi altına alır. Bu açıdan, çokuluslu kuruluşlar adına dünya çapında birbiriyle bağlantılı bir davranış bildirgesi ve Birleşmiş Milletler temelinde etkili bir kartel yasası gerekmektedir. Bağımsız gelişme, dünya pazan doğrulrusun- da değil. yerel ve bölgesel doğrultularda olur. Bu siyasal ekonomik ve toplumsal hareketleri, çev- resel ve toplumsal yapılanmadaki temel hak gü- venceleri içine orurtuyor. Bu sava göre dünya pa- zan rekabeti zorunluluğu, özellikle de tican ba- ğımlılıklar. kural olarak ilgi alanlannca yönlen- diriliyor ve siyasal yöntemie bağımlılık, azaltıla- bildiğince ortadan kaldınlabiliyor. Ulusal \e uluslararası işbölümünden ve tecim- sel ilişkilerden yararlanmamak. ilkel ve yanlış olur. Ancak bağımsız gelişme. ne pahasına olur- sa olsun özellikleşmeden yana değıldir. Birliği, daha çok anlamlı toplumsal alanlarda ya da yerel iktisadi bağlantılarda arar. tçerdiği genel görüş yeteneği, demokratik ve tecımsel güvencesinin önkoşuludur. Yerel ve bölgesel yönetim çerçeve- sinde sınır oluşturma ya doğal bölgelere göre olu- şur ya da tarihin içinden gelir. Bu sınırlar hiçbir biçimde ulusal sınırlarla çakışmak zorunda değıl- dir. Günümüzde kuvvetler ilişkıleri henüz buna karşı duruyorsa da. çevresel olarak güçsüz olan devletlerin kalkınmasına gereksinimimiz var. Bu da ancak zengin endüstri ülkelerinin ıstıkrarlı ve özdenetimli dış ekonomik sıyasalar uygulamala- nyla olanaklı olur. Çevresel dengeler Küreselleşen çev resel sorunlar, doğal yaşam te- mellerinin, ekonomik ilişkiler içinde derin bir an- lamı olduğunu ortaya koyuyor. Çevresel siyasa- lar, ekonomik siyasalarda merkezi bir ölçüttür. Çevrebilimin siyasalan. çevre siyasalan değildir. Çevrebilim siyasası, insan-doğa ilişkilerini yeni- den tanımlamamız gereğini söyler. Bu, tek tek toplumsal biçimlenmeler ve farklı kültürler için geçerlidir. Doğal sistem ile toplumsal sistem, in- san ve doğanın uzun süre birlikte var olabilmele- nnı sağlayabılecek biçimde bırbıriyle dengelen- melidir. İnsan-doğa ilişkilerinin yeniden yapılan- masının yapısal çevreselleştirme olarak adlandı- rabileceğimiz merkez noktasında, farklı bir kay- nak kullanımı ve doğal yaşam temellerinin dağı- lımı bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, Rio'da yapılan Çevre K.on- feransı'nda, ne yazık ki, kaynaklann ölçülü ve sı- nırh kullanımını ve çevre sistemlerin denetimini belirleyen Doğa Dünya Sözleşmesi'ni uluslarara- sı haklanyla bağlantılı ve yasal haklarla donatma şansını kaçırdı. Değerlı doğal alanlan ve çevre sistemlerini ekonomik sömüriiden korumaya her zamandan daha çok gereksinimimiz var. Örneğin Antarktis ve tropikal ormanlann korunması, in- sanlık mirası olarak zorunludur. Uluslararası bir iklim geleneğinde. dünya atmosferinin korunma- sı için etkili bir dışa verimi eksiltme hedefi belir- Portre Yeşiflerin kuruculânndan Ludger Volmer, Şubat 1952 tarihinde Gelsenkirchen'de doğdu. Giessen ve Bochum'da pedagoji. felsefe ve toplumsal bilimler eğitimi alan Volmer, bu eğitimi Bochum Ruhr Üniversitesi'nde toplumbilimci olarak tamamladı. Yeşiller'in kurucu üyelerinden olan Ludger Volmer, 1985 yılında parlamentoya girdi ve bu görevini 1990 Kasımı'na kadar sürdürdü. Ekonomik işbırliği ile maliye komisyonlan üyesi olarak da görev yapan Volmer, Nisan 1991 'de Neumünster'de yapılan kongrede Yeşiller'in federasyon kurulu sözcüsü seçildi. Ortak bir örgütlenme için, görüşme heyetinin üyesi bulundugu 'Yeşiller90İttifakı'nda 1993 Mayıs ayından bu yana yine federasyon kurulu sözcülüğünü sürdürüyor. Bir çocuk babasıdır. Ludger Volmer Küreselleşen çevresel sorunlara dikkat çeken Ludger Volmer şöyle diyor: Değerli doğal alanlan ve çeyre sistemlerini ekonomik sömüriiden korumaya her zamandan daha çok gereksinimimiz var. Örneğin Antarktis ve tropikal ormanlann korunması, insanhk mirası olarak zorunludur. lemelidir. Bütün devlet- lerin brüt toplumsal üre- timlennin yüzde l'i. uluslararası bir çevre fo- nu dolayısıyla dünya çevrebilim siyasalarını geleceğe taşımalıdır. Kaynak yaratmada ana öğe, görüşbırliğine varmış uluslararası bir dünya enerji yönetimin- de yatar. Bugüne değin izlenilen yanlış gelişme siyasalannın baş sorum- lusu olan endüstri ülke- leri, kaynaklann büyük bölümünü öncelikle dünyanın çevresel yapı- klasik kalkınma siyasa- lan ekseninde dengelen- mesi olası değil. Üçüncü Dünya Ülkeleri'nin ya- şama ve gelişme şanslan, ancak temelden deği- şecek bir dünya ekonomik görüşü bağlamında olanaklıdır. Borçlandınlmış Üçüncü Dünya Ülke- leri'nin bağımsız bir kalkjnma göstermelerinin önkoşulu, dışsatım artışlannın dövize bağımlı borçlandırma işleviyle yaratılan dünya pazarlan- na zorunlu bir birlikten kaçınılmasıdır. Daha kaliteli bir gelişme teorisi, kendine güven- dir. Bu, öncelikle bir sermaye aktanmı sorunu de- ğildir. Üçüncü Dünya Ülkeleri. dünyapazarlann- da daha az aldatıhp da- ha avantajlı duruma geldiklerinde otomatik olarak mali hareket alanlan da genişleye- cektir. Yine de şimdiye değin güneyden kuze- ye aktanlan net serma- ye aktanmı ve endüstri ülkelerinden Üçüncü Dünya Ülkeleri'ne sü- rekli artan aktanm işle- mi, zorunlu görünüyor. tlke olarak kuzey için geçerli sistem, çok ver- mektense az almak ol- malıdır. Bu da endüstri ülkelennin ekonomik kalkınmalannın yönü- nü değıştinnelenni ge- rekli kılar. Endüstri ül- keleri, Üçüncü Dünya Ülkeleri, kaynak gereksinimlerini günümüz düze- yinde tutmak ya da çoğalrmak yerine sürekli ek- siltmelidirler. Endüstri ülkelerince de teşvik edi- len kuzey ve güneyin ekonomik kalkınmışlık uçu- rumunun dengelenmesi için. zengin ülkelerin ya- pısal basan bilançolan, fazlalan ve alacaklı du- rumlanndan ekonomi ve savunma mekanizmala- nru birbiriyle eşgüdümlü duruma getırerek sıynl- maları gerekir. Bunun için J. M. Keynes'in IMF'nin kuruluş pazarlıklannda geliştirdiği faz- lalıklarüzerinden alınan aşamalı ceza faizleri öne- J-J iz, çevresel ve istikrarlı dünya ekonomisine geçiş şansını yükseltecek, ulusal ve uluslararası bağdaşıklann yoğrulmasına yardımcı olmak istiyoruz. Bu anlamda Yeşiller'in dış ekonomi siyasası, tüm öteki dış siyasal temellerden aynlıyor. Bizim için artık ulusal temelde uluslararası siyasa değil, uluslararası temelde ulusal siyasalar ilgi alanını oluşturuyor. ^Jçüncü Dünya Ülkeleri, dünya pazarlannda daha az aldatıhp daha avantajlı duruma geldiklerinde otomatik olarak mali hareket alanlan da genişleyecektir. Yine de şimdiye değin güneyden kuzeye aktanlan net sermaye aktanmı ve endüstri ülkelerinden Üçüncü Dünya Ülkeleri'ne sürekli artan aktanm işlemi, zorunlu görünüyor. îlke olarak kuzey için geçerli sistem, çok vermektense az almak olmahdır. risinden yararlanılabilir. Dünya pazarlannın ge- leceğe yönelik düzenlenmesi ve geliştirilmesin- de, demokratikleşme ve insanlann toplumsal hak- lan göz önünde bulundurulmuyor. Çokuluslu ku- ruluşlar da gitgıde dünya pazarı ilişkilerini ve bu yolla devletlerin gelişimlerini belırlemeye çalışı- yorlar. Onlann aldığı ekonomik kararlar ıse çoğu zaman demokratik seçimlerle gelen hükümetlerin sıyasalannı harekete geçiriyor. Bu baskılarla dün- yada güç ve derinlik kazanarak farklı ülke insan- lannı toplumsal ve çevrebilıme ilişkin sorunlarla karşı karşıya getiriyorlar. Bu nedenle çokuluslu kuruluşlann, bizim siyasal eleştiri ve denetim merkezimize çekilmeleri gerekıyor. Büyük ban- kalann ve uluslararası silah ve donantm yapımcı- lannın yaptınm güçleri, güç kullanımı ve merkez- den uzaklaşma özgürlüğü ilkelcn uyannca azal- tılmalıdır. Uzun vadede yalnızca ekonomik gücün demok- ratikleşmesi ve merkezden uzaklaşması, dünya çapında eşit bölüşümü ve bu bağlamda dünya ba- nşını güvencesi altına alır. Bu açıdan, çokuluslu kuruluşlar adına dünya çapında birbiriyle bağlan- tılı bir davranış bildirgesi ve Birleşmiş Milletler temelinde etkili bir kartel yasası gerekmektedir. Demokratik dünya ekonomi siyasalan için özel anlam, ıkı UNO paktında da siyasal ve vatandaş- lık haklanyla toplumsal ve kültürel haklarda, an- cak bu bağlamda da ILO ve BM'nin öteki kuru- luşlanyla antlaşmalarda yatıyor. Ortak Avnıpa ekonomi düzeni Çevresel ve ıstıkrarlı bir dünya ekonomi düze- ninin yapılanmasına en büyük katkı, uluslararasi para ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi olacak. Avrupa savunma sistemi, içinde başka bölgesel savunma bağdaşıklıklannı da banndırabilir olan federalist bir dünya savunma sistemi içinde geliş- tiriimelidir. IMFişlevınde demokratikleşmeli, fi- nansmanda ise kısa vadeli bilanço açıklannı ek- siltmelidir. Dünya Bankası grubu. merkezden uzaklaşma içinde, taban yapılanmasında kazanca yönelik olmayan bir tutum benimseyerek bölge- sel olarak anlam taşıyan ve hedefleri belirlenmış bir teşv ık siyasası izleyebilir. Uluslararası özel fı- nans akımlan, bankalann ve para piyasalannı iz- leyebilir. Uluslararası düzeyde dengelenmesi, ya- tınmcılann vergilendirilmesi ve borsalann sıkı denetimi yoluyla dizginlenebilir. BM'nin, dünya güvenlik kuruluyla kıyaslan- ması, yedi güçlü devietin yıilık ekonomi zirvesi toplantılan yerine düzenli olarak toplanan ve eş- güdüm işlevlerini üstlenen ekonomi ve çevresel kurullan ile olur. Orada. ekonomik ve savunma siyasalannın ana hatlan üzennde anlaşılır ve göz- lem sağlanır, başan bilançolanndaki dengesizlik- ler, toplumsal ve çevresel damping uygulamasıy- la önlenir ya da düzeltilir. Bütün Avrupa'nın gelişmesi, onun banş güven- cesi veren anlamı nedeniyle çaba ve uğraşı iste- yecektir. Avrupa'da merkezleşmenın tehlikesi bu- radadır. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin büyük yatınm ve yapılanma gereksinimi. Üçüncü Dün- ya Ülkeleri'ne ilişkin tüm ivedı sorunlannı geç- mişte bırakabilmek için tüm gücünü bu yönde harcamaktadır. Oysa demokratik bir birlik sağla- mış ve kendini dünyanın parçası gören Avru- pa'nın, dünyanın her yanında çevre ve toplumsal eşitlik adına taşınan özel bir sorumluluk duygu- suyla donatılmış olması beklenirdi. Bu önerilerin gerçekleştirilme olasılığı, buranın ve bugünün standartlanyla ölçülmemelı. Bunlar, uygun siyasal istemlerle desteklendiğinde çevri- lebilir çözüm yollandır. Bu istemleri oluşturmak ve örgütlemek, Yeşiller'in siyasası kapsamında- dır. Biz. çevresel ve istikrarlı dünya ekonomisine geçiş şansını yükseltecek, ulusal ve uluslararası bağdaşıklann yoğrulmasına yardımcı olmak isti- yoruz. Bu anlamda Yeşiller'in dış ekonomi siya- sası, tüm öteki dış siyasal temellerden aynlıyor. Bizim için artık ulusal temelde uluslararası siya- sa değil, uluslararası temelde ulusal siyasalar ilgi alanını oluşturuyor. Yann: Alman SPD Başkanı RudolfScharping Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A ' J T T Î R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL 32 yıldır yurtdışındayım Ben, 32 yıldır yurtdışındavım. Ma>ıs 1994'te Al- manya'dan emekli olarak Türkiye'ye dönmiiş bulunmak- tayun. Bir ev kadını ve anne olmam nedeniyle emekliliğe sayılan yıllarun fazla olmadığı için, bağlanan emekli maaşı da ye- terli sayılmaz. Alman Sosval Sigortalanndan emeklivim. Türkiyede 1958 ile 1% 1 >illan arasında 4 yıilık Emekli San- dığı'na bağlı olarak geçen bir cmegim var. Almanya ve Tiir- Idye arasındaki Sosval Güvenlik Anlaşması gereğince, bu 4 yıilık emeğimi deferlendirebilir miyim? Degerlendirilebilirse bu nasıl olacak? ^ (H.O.) YANIT: 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 39. madde- sinde, "Emekli Aylığı Bağlanacak Haller" belirtilmiştir. Bu mad- deye göre Emekli Sandığı'nca emekli aylığı bağlanabilmesi için en az 10 tam yıl (3.600 gün) fiili hizmet süresini doldurmuş olmak birinci koşuldur. 10 tam yıl fiili hizmet süresini dolduran kadın ya da erkek iştirakçilerin aynca 60 yaşını da doldurmuş olmalan ikin- ci koşuldur. Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı alabilmeniz için bu iki koşulun bir araya gelmesi gerekir. Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşlıhk aylığı bağlanması koşul- lanndan bıri de, sigortalının "Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını dol- durmuş olması, 15 yıldan beri sigortalı buiunması ve en az 3.600 gün", malullük. yaşlıhk ve ölüm sigortalan primi ödemesidır. 55 yaşını doldurduysanız yurtdışında geçen çalışma sürelerinın borçlanıimasına olanak tanıyan 3201 sayılı yasadan yararlanıp 6 yıilık bir süreyi Sosyal Sigortalar Kurumu'na borçlandığınızda, si- ze Türkiye'de de yaşlıhk aylığı bağlanabilir. 3201 sayılı yasanın uygulama yönetmeliğinin 5. maddesine gö- re 3201 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 22 Mayıs 1985'ten sonra. yurda kesin dönüş yapanlann yurtdışında geçen sürelerini borçla- nabilmeleri için: u a) Kesin dönüş tarihinden itibaren herhangi bir sosval güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmavanlann Sosval Sigortalar Kuru- mu'na, Kesin dönüş tarihinden itibaren iki yıl içinde yazüı talepte bulun- malan şarttır." Mayıs 1994'te yurda döndüğünüze göre (kesin dönüş) iki yıilık süre 1 Mayıs 1996'da sona erecektir. Bu tarihten sonra yapacağı- nız borçlanma başvurusu geçersiz olacaktır. Türkiye'de ve Emekli Sandığı'nda iştirakçi olarak geçen 4 yıi- lık sürenin üzerine 6 yıilık bir süreyi her gün için 1 ABD Dolan ödeyerek (toplam 2.160 ABD Dolan) 10 yıla (3.600 gün) tamam- ladığınızda, 55 yaşını da doldurmuş olmanız koşuhıyla size aylık bağlanabilir. POLÎTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL 'Döpt nala gelip../ Nazım Hikmet bir koçaklamasında, "Dört nala gelip Uzakasya 'dan Akdeniz 'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim," der. Koçaklama; yiğitlik, savaş, vuruşma üzerine söylenen epik şiirlere denir. Bu tür şiirlere Yakup Kadri, 'kesik ke- rem' de der. Genellikle Köroğlu'nun, Dadaloğhı'nun koş- malan koçaklama sayılır. MHP'nin (Milli Hareket Partisi) son kurultayının bitimin- de Turancılığı, Türkçülüğü, antikomünızm ve solcu düş- manlığıyla tanınan Alpaslan Türkeş'in, koçaklamanın son parçasını okuyarak kurultayı bitirmesi herkesi şaşırt- tı. Cümle alem bilir ki Alpaslan Türkeş sol düşmanlığıyla ün salmıştır. Böyle bırdenbire ne olmuştur kj^ Türkeş, Na- zım'ın şiiriyle kurultayı kapatmıştır? Bu da Ozal dönemi- nin başka bir gösterisi midir? Özal da siyaset sahnesine çıkarken sağcılık, solculuk, dincilik, ırkçılık gibi dört akım- dan yana olanları yanına almamış mıdır? Türkeş de tek- bir sesleri arasında birkaç akıma birden kollarını açmıyor mu? Apo'nun dışına düşmüş Kürtleri Oğuz Türkleri say- mıyor mu? Bu Kürtlere Kars, Erzurum dolaylarında "Tür- küm" söylevleri çektırmiyor mu? Koyu Türkeş yanlısı emekli bir albay Nazım'ın yanlışını bile çıkanyor. Nazım bu dizede kısrak dememeli, kühey- lan demeliymiş. Çünkü kısrak atın dişisi oluyor, hiçTürk'e benzetilen at kısrak olur mu? Atın boynu kısrak gibi de- ğil, küheylan gibi uzanmalıymış... Bir de "ülke bizim" de- ğil, "memleket bizim"m\ş. Ülke bizim diye yanlış söyle- yenlervarmış... Özgürlük savaşı durmuyor, sürüyor. Türkeş'in Nazım'ın şiirini kalabalıklar önünde okuması, bir zamanlar yasaklanmış bir şairi alkışlatması bir geliş- medir. Bakalım bunun sonu nereye varır!.. Türkeş'in Nazım'ın şiirini kalabalıklar önünde okuması önemlidir. Acaba ardında ne yatıyor? Büyük bir politik oyun varsa göreceğiz. Solcuların Türkeş'le karşılaşması "46 Tutuklaması"y\a başlar. Ikinci Dünya Savaşı'nın bitimine dogru ülkede iç dengeyi sağlamak için hükümet bir oyuna gırişti. Sağdan da soldan da tutuklamalar başladı. Siyasal ıktıdar kimse- den yana olmadığını göstermek için iki yandan tutukla- mayaginşti. SağdakilerTurancılardı, soldakilerdesolcu- lar. Bu tutuklamalarla dengeyi sağlıyor gibi görünüyordu. Sağcılar da solcular da Sansaryan Hanı'na ve Topha- ne'ye dolduruldular. Bu karşılaşmayla solcular da, sağcı- lar da ilk kez karşı karşıya geliyordu. Hapishane tuhaf bir yerdir. Burada insanlar arasında ayrılık gayrılık olmaz, kaynaşırlar. Türkeş ve arkadaşları dört duvar arkasında solcuları tanıdılar. O yıllarda Turancılarla yatan solcular- dan çok dinlemışimdir. Birbirlerine ısınmışlar, ekmekleri- ni paylaşmışlardır. Solcu, sagcı ısınması bir de 12 Eylül'den sonra olmuş- tur. 12 Eylül faşizmi sağcısını da solcusunu da bir kışla- ya doldurunca, aklar da karalar da belli olmuştur. Gerek eski tutuklamalar, gerek yeni tutuklamalar üstüne yazılan kitaplar vardır. Burada insanlann zamanla nasıl dost ol- duğu görülür. 12 Mart, 12 Eylül hapıshanelerinde Türkeş yeniden yatmıştır. Öyle ki bu yatmalar Türkeş'e, çok şey öğretmıştir. "Kendimiz içerde yatıyoruz, düşüncelerimiz dışarda iktidar oluyor" dedirtmıştir. Kurultaylarda Nazım Hikmet'in koçaklamaları okunur- ken, sokakta küçük politik oyunlara gelmek inandırıcı ol- maz. Sokak fırsatlarında küçük politikalara alet olmak ge- çicidir. Bütün sorun, büyük fırsatlar yaratmadadır. Türk şi- irinin büyük şairinden dizeler okumanın elbette sorumu olmalı, bunu herkes bilmeli! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Orta Avrupa Çingene- ^ leri'nin küçük topluluk- lannda kullanılan çok 2 gelişmiş bir tür santur. 2/ „ Dâhi... Koyun ve keçiye verilen ortak ad. 3/Enge- 4 beli bir yerde, bir yolu c geçirmek için açılmış yer... Zaviye. 4/ Kıyı, ke- 6 nar... Yön göstermek için -, belli yerlere konulan işa- ret. 5/ Orta Anadolu'da 8 bir göl... Bir nota. 6/ Q Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği. 7/ Hücrebilim. 8/ Diş etle- rinin iltihaplanması... İskambilde bir kağıt. 9/ Yemişlerin yenilen bö- lümü... Tırpana bahğına verilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir düşünce biçiminin yaab ya da sözlü anlatımı... Peru'nun pla- ka işareti. 2/ Yapma, etme... Ya- pıhnası ya da anlaşılması kolay olan. 3/ Adaçayı. 4/ En uzun koşu dalı 5/ Atıf Yümaz'ın yönettigi bir fılm... Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir. 6/ Bir nota... IÖ XVIII.' yüzyıldan başlayarak Hindistan'ın kuzeyini istila eden topluluk. 7/ Düz ve geniş ara- zi... Kişinin öz benliği. 8/ Kadın üzerinde tam bir egemenlik hakkınasahipolduğuna inanan erkek...Gizli görevli. 9/ Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi... Bir peygamber. Aydınlık| ^ ^ HAFTAUK HABER YOflUM DERGIS! Şıvgın-Toskay-Altemur Kılıç MHP'ye nası! girdi Türkeş'e CIA-Mossad dopingi Uçlü çetenin Amerikan ve israil vakıflarından MHP'ye uzanan yolu... Mossad-Rus matyası-MHP bağlantısı... Israılcı işadamlarına Alaattin Çakıcı koruması .. MHP'nin 9O'lardaki yükselişinın bilınmeyen yüzu... Türkeş'in oğluna verilen kritik rol . Sabancı'nın manti partisinden 9 Işık'ın "global" versiyonu çıktı. Çiller'in Kartal'da Alevi oyunu Başbakanla Karacaahmet Sultan Derneğı Başkanı ve 4 yöneticisi arasındaki pazarlık. Çiller, Kozakçıoğlu'na ne talı- mat verdi? Haftanın Konuğu Doğu Perinçek: 'Görev: Faşizmin tırmanışına karşı halk cephesi' İP 3. Kongresi başladı. Büyük Enternasyonal Şenlık yarın Ankara Kapalı Spor Salonu'nda İşçi Partisi videoyla belgeledi Tunceli'de Köyleri Bolu Tugayı yaktı Saddam Güvenlik Konseyi'ni böldü Sendikacılara havuç: Çiller görev süresi sınırla- masını kaldırdı Ankara'da Beledıye-İş Melih Gökçek işbırliği İşçi önderleri toplantısı. Rumelı yakası.15 Ekim'de Petrol-lş İstanbul şubesinde; Anadolu yakası 16 Ekım'de Harb-iş Kartal temsilciliğinde BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle