Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1994 CUMARTESİ
DIZIYAZI
•J.iJJIJYJVji
Profesör Volmer, çevresel dengenin sağlanması üzerine görüşlerini Climhurİyet 'e yazdı
Ekonomi demokratikleşmeli
D
ünyanın gelişmesi, çok uzun zaman-
dır "Batılılaşma" kavramıyla eşdeğer
tutulmuştur. Bu, Batfnın gelişme
anlayışı için de geçerlidir. Dünya
ekonomilerinde olsun. ulusal eko-
nomılerde olsun, şımdiki ve gelecek kuşaklann
doğal ve temel yaşam öğelerini zedeleyen ve top-
lumsal eşitsizlik yaratan çevrebiümin gelişme
savlan, artık gelişme olarak nıtelenemez. Bu sö-
mürüdür. Farklı kültür ve yaşam biçemlerinin var
olduğunu kabul eden yeni gelişme savlan, gerek
her devletin halkının temel gereksinimlerini gü-
vence altına almak gerek tarihsel nedenlere daya-
lı yaşamsal farklılıklan, gezegenin çevresel vıp-
ranma temelinde ınceleyerek yüksek düzeyde
dengeleme kaygısındadır. Bu tür bir kalkınma te-
orisi. dünya ticaret hacmınin büyüme hedefleri
ve brüt toplumsal üretimlerle ölçülemez. Ekono-
mik kavramlan, dışsatım artışlannı. ücret ve ya-
tınm düzenlemelenni. dünya ülkelerindeki fark-
lı halk topluluklanmn parasal çevresellik dışında
yaşıyor ve çalışıyor olduğunu varsaymadan hazır-
lanan başarı göstergeleri, uzun süre geçerli ola-
mazlar. Çevresel gelişme bir hedef değil, kalkın-
ma siyasalannın bir bölümünün doğal bir sonu-
cudur. Dünyanın bırçok bölgesinde. varolan > an-
lış gelişmenin temeli, günümüze egemen olan de-
ğişmez gelişme modelleridir. Buna karşın bağım-
sız gelişme. planlı, siyasal seçici bir büyüme ile
kücülmeyi öngörüyor.
zun vadede yalnızca
ekonomik gücün
demokratikleşmesi ve
merkezden uzaklaşması, dünya
çapında eşit bölüşümü ve bu
bağlamda dünya banşını
güvencesi altına alır. Bu açıdan,
çokuluslu kuruluşlar adına
dünya çapında birbiriyle
bağlantılı bir davranış bildirgesi
ve Birleşmiş Milletler temelinde
etkili bir kartel yasası
gerekmektedir.
Bağımsız gelişme, dünya pazan doğrulrusun-
da değil. yerel ve bölgesel doğrultularda olur. Bu
siyasal ekonomik ve toplumsal hareketleri, çev-
resel ve toplumsal yapılanmadaki temel hak gü-
venceleri içine orurtuyor. Bu sava göre dünya pa-
zan rekabeti zorunluluğu, özellikle de tican ba-
ğımlılıklar. kural olarak ilgi alanlannca yönlen-
diriliyor ve siyasal yöntemie bağımlılık, azaltıla-
bildiğince ortadan kaldınlabiliyor.
Ulusal \e uluslararası işbölümünden ve tecim-
sel ilişkilerden yararlanmamak. ilkel ve yanlış
olur. Ancak bağımsız gelişme. ne pahasına olur-
sa olsun özellikleşmeden yana değıldir. Birliği,
daha çok anlamlı toplumsal alanlarda ya da yerel
iktisadi bağlantılarda arar. tçerdiği genel görüş
yeteneği, demokratik ve tecımsel güvencesinin
önkoşuludur. Yerel ve bölgesel yönetim çerçeve-
sinde sınır oluşturma ya doğal bölgelere göre olu-
şur ya da tarihin içinden gelir. Bu sınırlar hiçbir
biçimde ulusal sınırlarla çakışmak zorunda değıl-
dir. Günümüzde kuvvetler ilişkıleri henüz buna
karşı duruyorsa da. çevresel olarak güçsüz olan
devletlerin kalkınmasına gereksinimimiz var. Bu
da ancak zengin endüstri ülkelerinin ıstıkrarlı ve
özdenetimli dış ekonomik sıyasalar uygulamala-
nyla olanaklı olur.
Çevresel dengeler
Küreselleşen çev resel sorunlar, doğal yaşam te-
mellerinin, ekonomik ilişkiler içinde derin bir an-
lamı olduğunu ortaya koyuyor. Çevresel siyasa-
lar, ekonomik siyasalarda merkezi bir ölçüttür.
Çevrebilimin siyasalan. çevre siyasalan değildir.
Çevrebilim siyasası, insan-doğa ilişkilerini yeni-
den tanımlamamız gereğini söyler. Bu, tek tek
toplumsal biçimlenmeler ve farklı kültürler için
geçerlidir. Doğal sistem ile toplumsal sistem, in-
san ve doğanın uzun süre birlikte var olabilmele-
nnı sağlayabılecek biçimde bırbıriyle dengelen-
melidir. İnsan-doğa ilişkilerinin yeniden yapılan-
masının yapısal çevreselleştirme olarak adlandı-
rabileceğimiz merkez noktasında, farklı bir kay-
nak kullanımı ve doğal yaşam temellerinin dağı-
lımı bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler, Rio'da yapılan Çevre K.on-
feransı'nda, ne yazık ki, kaynaklann ölçülü ve sı-
nırh kullanımını ve çevre sistemlerin denetimini
belirleyen Doğa Dünya Sözleşmesi'ni uluslarara-
sı haklanyla bağlantılı ve yasal haklarla donatma
şansını kaçırdı. Değerlı doğal alanlan ve çevre
sistemlerini ekonomik sömüriiden korumaya her
zamandan daha çok gereksinimimiz var. Örneğin
Antarktis ve tropikal ormanlann korunması, in-
sanlık mirası olarak zorunludur. Uluslararası bir
iklim geleneğinde. dünya atmosferinin korunma-
sı için etkili bir dışa verimi eksiltme hedefi belir-
Portre
Yeşiflerin
kuruculânndan
Ludger Volmer, Şubat 1952 tarihinde
Gelsenkirchen'de doğdu. Giessen ve
Bochum'da pedagoji. felsefe ve toplumsal
bilimler eğitimi alan Volmer, bu eğitimi
Bochum Ruhr Üniversitesi'nde toplumbilimci
olarak tamamladı. Yeşiller'in kurucu
üyelerinden olan Ludger Volmer, 1985 yılında
parlamentoya girdi ve bu görevini 1990
Kasımı'na kadar sürdürdü. Ekonomik işbırliği
ile maliye komisyonlan üyesi olarak da görev
yapan Volmer, Nisan 1991 'de Neumünster'de
yapılan kongrede Yeşiller'in federasyon
kurulu sözcüsü seçildi. Ortak bir örgütlenme
için, görüşme heyetinin üyesi bulundugu
'Yeşiller90İttifakı'nda 1993 Mayıs ayından
bu yana yine federasyon kurulu sözcülüğünü
sürdürüyor. Bir çocuk babasıdır.
Ludger Volmer
Küreselleşen çevresel sorunlara dikkat çeken Ludger Volmer şöyle diyor: Değerli doğal alanlan
ve çeyre sistemlerini ekonomik sömüriiden korumaya her zamandan daha çok gereksinimimiz
var. Örneğin Antarktis ve tropikal ormanlann korunması, insanhk mirası olarak zorunludur.
lemelidir. Bütün devlet-
lerin brüt toplumsal üre-
timlennin yüzde l'i.
uluslararası bir çevre fo-
nu dolayısıyla dünya
çevrebilim siyasalarını
geleceğe taşımalıdır.
Kaynak yaratmada
ana öğe, görüşbırliğine
varmış uluslararası bir
dünya enerji yönetimin-
de yatar. Bugüne değin
izlenilen yanlış gelişme
siyasalannın baş sorum-
lusu olan endüstri ülke-
leri, kaynaklann büyük
bölümünü öncelikle
dünyanın çevresel yapı-
klasik kalkınma siyasa-
lan ekseninde dengelen-
mesi olası değil. Üçüncü Dünya Ülkeleri'nin ya-
şama ve gelişme şanslan, ancak temelden deği-
şecek bir dünya ekonomik görüşü bağlamında
olanaklıdır. Borçlandınlmış Üçüncü Dünya Ülke-
leri'nin bağımsız bir kalkjnma göstermelerinin
önkoşulu, dışsatım artışlannın dövize bağımlı
borçlandırma işleviyle yaratılan dünya pazarlan-
na zorunlu bir birlikten kaçınılmasıdır.
Daha kaliteli bir gelişme teorisi, kendine güven-
dir. Bu, öncelikle bir sermaye aktanmı sorunu de-
ğildir. Üçüncü Dünya Ülkeleri. dünyapazarlann-
da daha az aldatıhp da-
ha avantajlı duruma
geldiklerinde otomatik
olarak mali hareket
alanlan da genişleye-
cektir. Yine de şimdiye
değin güneyden kuze-
ye aktanlan net serma-
ye aktanmı ve endüstri
ülkelerinden Üçüncü
Dünya Ülkeleri'ne sü-
rekli artan aktanm işle-
mi, zorunlu görünüyor.
tlke olarak kuzey için
geçerli sistem, çok ver-
mektense az almak ol-
malıdır. Bu da endüstri
ülkelennin ekonomik
kalkınmalannın yönü-
nü değıştinnelenni ge-
rekli kılar. Endüstri ül-
keleri, Üçüncü Dünya
Ülkeleri, kaynak gereksinimlerini günümüz düze-
yinde tutmak ya da çoğalrmak yerine sürekli ek-
siltmelidirler. Endüstri ülkelerince de teşvik edi-
len kuzey ve güneyin ekonomik kalkınmışlık uçu-
rumunun dengelenmesi için. zengin ülkelerin ya-
pısal basan bilançolan, fazlalan ve alacaklı du-
rumlanndan ekonomi ve savunma mekanizmala-
nru birbiriyle eşgüdümlü duruma getırerek sıynl-
maları gerekir. Bunun için J. M. Keynes'in
IMF'nin kuruluş pazarlıklannda geliştirdiği faz-
lalıklarüzerinden alınan aşamalı ceza faizleri öne-
J-J iz, çevresel ve istikrarlı
dünya ekonomisine geçiş şansını
yükseltecek, ulusal ve
uluslararası bağdaşıklann
yoğrulmasına yardımcı olmak
istiyoruz. Bu anlamda Yeşiller'in
dış ekonomi siyasası, tüm öteki
dış siyasal temellerden aynlıyor.
Bizim için artık ulusal temelde
uluslararası siyasa değil,
uluslararası temelde ulusal
siyasalar ilgi alanını oluşturuyor.
^Jçüncü Dünya Ülkeleri,
dünya pazarlannda daha az
aldatıhp daha avantajlı duruma
geldiklerinde otomatik olarak
mali hareket alanlan da
genişleyecektir. Yine de şimdiye
değin güneyden kuzeye aktanlan
net sermaye aktanmı ve endüstri
ülkelerinden Üçüncü Dünya
Ülkeleri'ne sürekli artan aktanm
işlemi, zorunlu görünüyor. îlke
olarak kuzey için geçerli sistem,
çok vermektense az almak
olmahdır.
risinden yararlanılabilir. Dünya pazarlannın ge-
leceğe yönelik düzenlenmesi ve geliştirilmesin-
de, demokratikleşme ve insanlann toplumsal hak-
lan göz önünde bulundurulmuyor. Çokuluslu ku-
ruluşlar da gitgıde dünya pazarı ilişkilerini ve bu
yolla devletlerin gelişimlerini belırlemeye çalışı-
yorlar. Onlann aldığı ekonomik kararlar ıse çoğu
zaman demokratik seçimlerle gelen hükümetlerin
sıyasalannı harekete geçiriyor. Bu baskılarla dün-
yada güç ve derinlik kazanarak farklı ülke insan-
lannı toplumsal ve çevrebilıme ilişkin sorunlarla
karşı karşıya getiriyorlar. Bu nedenle çokuluslu
kuruluşlann, bizim siyasal eleştiri ve denetim
merkezimize çekilmeleri gerekıyor. Büyük ban-
kalann ve uluslararası silah ve donantm yapımcı-
lannın yaptınm güçleri, güç kullanımı ve merkez-
den uzaklaşma özgürlüğü ilkelcn uyannca azal-
tılmalıdır.
Uzun vadede yalnızca ekonomik gücün demok-
ratikleşmesi ve merkezden uzaklaşması, dünya
çapında eşit bölüşümü ve bu bağlamda dünya ba-
nşını güvencesi altına alır. Bu açıdan, çokuluslu
kuruluşlar adına dünya çapında birbiriyle bağlan-
tılı bir davranış bildirgesi ve Birleşmiş Milletler
temelinde etkili bir kartel yasası gerekmektedir.
Demokratik dünya ekonomi siyasalan için özel
anlam, ıkı UNO paktında da siyasal ve vatandaş-
lık haklanyla toplumsal ve kültürel haklarda, an-
cak bu bağlamda da ILO ve BM'nin öteki kuru-
luşlanyla antlaşmalarda yatıyor.
Ortak Avnıpa ekonomi düzeni
Çevresel ve ıstıkrarlı bir dünya ekonomi düze-
ninin yapılanmasına en büyük katkı, uluslararasi
para ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi olacak.
Avrupa savunma sistemi, içinde başka bölgesel
savunma bağdaşıklıklannı da banndırabilir olan
federalist bir dünya savunma sistemi içinde geliş-
tiriimelidir. IMFişlevınde demokratikleşmeli, fi-
nansmanda ise kısa vadeli bilanço açıklannı ek-
siltmelidir. Dünya Bankası grubu. merkezden
uzaklaşma içinde, taban yapılanmasında kazanca
yönelik olmayan bir tutum benimseyerek bölge-
sel olarak anlam taşıyan ve hedefleri belirlenmış
bir teşv ık siyasası izleyebilir. Uluslararası özel fı-
nans akımlan, bankalann ve para piyasalannı iz-
leyebilir. Uluslararası düzeyde dengelenmesi, ya-
tınmcılann vergilendirilmesi ve borsalann sıkı
denetimi yoluyla dizginlenebilir.
BM'nin, dünya güvenlik kuruluyla kıyaslan-
ması, yedi güçlü devietin yıilık ekonomi zirvesi
toplantılan yerine düzenli olarak toplanan ve eş-
güdüm işlevlerini üstlenen ekonomi ve çevresel
kurullan ile olur. Orada. ekonomik ve savunma
siyasalannın ana hatlan üzennde anlaşılır ve göz-
lem sağlanır, başan bilançolanndaki dengesizlik-
ler, toplumsal ve çevresel damping uygulamasıy-
la önlenir ya da düzeltilir.
Bütün Avrupa'nın gelişmesi, onun banş güven-
cesi veren anlamı nedeniyle çaba ve uğraşı iste-
yecektir. Avrupa'da merkezleşmenın tehlikesi bu-
radadır. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin büyük
yatınm ve yapılanma gereksinimi. Üçüncü Dün-
ya Ülkeleri'ne ilişkin tüm ivedı sorunlannı geç-
mişte bırakabilmek için tüm gücünü bu yönde
harcamaktadır. Oysa demokratik bir birlik sağla-
mış ve kendini dünyanın parçası gören Avru-
pa'nın, dünyanın her yanında çevre ve toplumsal
eşitlik adına taşınan özel bir sorumluluk duygu-
suyla donatılmış olması beklenirdi.
Bu önerilerin gerçekleştirilme olasılığı, buranın
ve bugünün standartlanyla ölçülmemelı. Bunlar,
uygun siyasal istemlerle desteklendiğinde çevri-
lebilir çözüm yollandır. Bu istemleri oluşturmak
ve örgütlemek, Yeşiller'in siyasası kapsamında-
dır. Biz. çevresel ve istikrarlı dünya ekonomisine
geçiş şansını yükseltecek, ulusal ve uluslararası
bağdaşıklann yoğrulmasına yardımcı olmak isti-
yoruz. Bu anlamda Yeşiller'in dış ekonomi siya-
sası, tüm öteki dış siyasal temellerden aynlıyor.
Bizim için artık ulusal temelde uluslararası siya-
sa değil, uluslararası temelde ulusal siyasalar ilgi
alanını oluşturuyor.
Yann: Alman SPD Başkanı
RudolfScharping
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A ' J T T Î R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
32 yıldır yurtdışındayım
Ben, 32 yıldır yurtdışındavım. Ma>ıs 1994'te Al-
manya'dan emekli olarak Türkiye'ye dönmiiş bulunmak-
tayun.
Bir ev kadını ve anne olmam nedeniyle emekliliğe sayılan
yıllarun fazla olmadığı için, bağlanan emekli maaşı da ye-
terli sayılmaz. Alman Sosval Sigortalanndan emeklivim.
Türkiyede 1958 ile 1% 1 >illan arasında 4 yıilık Emekli San-
dığı'na bağlı olarak geçen bir cmegim var. Almanya ve Tiir-
Idye arasındaki Sosval Güvenlik Anlaşması gereğince, bu 4
yıilık emeğimi deferlendirebilir miyim?
Degerlendirilebilirse bu nasıl olacak?
^ (H.O.)
YANIT: 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 39. madde-
sinde, "Emekli Aylığı Bağlanacak Haller" belirtilmiştir. Bu mad-
deye göre Emekli Sandığı'nca emekli aylığı bağlanabilmesi için
en az 10 tam yıl (3.600 gün) fiili hizmet süresini doldurmuş olmak
birinci koşuldur. 10 tam yıl fiili hizmet süresini dolduran kadın ya
da erkek iştirakçilerin aynca 60 yaşını da doldurmuş olmalan ikin-
ci koşuldur. Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı alabilmeniz için bu
iki koşulun bir araya gelmesi gerekir.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşlıhk aylığı bağlanması koşul-
lanndan bıri de, sigortalının "Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını dol-
durmuş olması, 15 yıldan beri sigortalı buiunması ve en az 3.600
gün", malullük. yaşlıhk ve ölüm sigortalan primi ödemesidır.
55 yaşını doldurduysanız yurtdışında geçen çalışma sürelerinın
borçlanıimasına olanak tanıyan 3201 sayılı yasadan yararlanıp 6
yıilık bir süreyi Sosyal Sigortalar Kurumu'na borçlandığınızda, si-
ze Türkiye'de de yaşlıhk aylığı bağlanabilir.
3201 sayılı yasanın uygulama yönetmeliğinin 5. maddesine gö-
re 3201 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 22 Mayıs 1985'ten sonra.
yurda kesin dönüş yapanlann yurtdışında geçen sürelerini borçla-
nabilmeleri için:
u
a) Kesin dönüş tarihinden itibaren herhangi bir sosval güvenlik
kuruluşuna tabi çalışması olmavanlann Sosval Sigortalar Kuru-
mu'na,
Kesin dönüş tarihinden itibaren iki yıl içinde yazüı talepte bulun-
malan şarttır."
Mayıs 1994'te yurda döndüğünüze göre (kesin dönüş) iki yıilık
süre 1 Mayıs 1996'da sona erecektir. Bu tarihten sonra yapacağı-
nız borçlanma başvurusu geçersiz olacaktır.
Türkiye'de ve Emekli Sandığı'nda iştirakçi olarak geçen 4 yıi-
lık sürenin üzerine 6 yıilık bir süreyi her gün için 1 ABD Dolan
ödeyerek (toplam 2.160 ABD Dolan) 10 yıla (3.600 gün) tamam-
ladığınızda, 55 yaşını da doldurmuş olmanız koşuhıyla size aylık
bağlanabilir.
POLÎTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
'Döpt nala gelip../
Nazım Hikmet bir koçaklamasında,
"Dört nala gelip Uzakasya 'dan
Akdeniz 'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim,"
der.
Koçaklama; yiğitlik, savaş, vuruşma üzerine söylenen
epik şiirlere denir. Bu tür şiirlere Yakup Kadri, 'kesik ke-
rem' de der. Genellikle Köroğlu'nun, Dadaloğhı'nun koş-
malan koçaklama sayılır.
MHP'nin (Milli Hareket Partisi) son kurultayının bitimin-
de Turancılığı, Türkçülüğü, antikomünızm ve solcu düş-
manlığıyla tanınan Alpaslan Türkeş'in, koçaklamanın
son parçasını okuyarak kurultayı bitirmesi herkesi şaşırt-
tı. Cümle alem bilir ki Alpaslan Türkeş sol düşmanlığıyla
ün salmıştır. Böyle bırdenbire ne olmuştur kj^ Türkeş, Na-
zım'ın şiiriyle kurultayı kapatmıştır? Bu da Ozal dönemi-
nin başka bir gösterisi midir? Özal da siyaset sahnesine
çıkarken sağcılık, solculuk, dincilik, ırkçılık gibi dört akım-
dan yana olanları yanına almamış mıdır? Türkeş de tek-
bir sesleri arasında birkaç akıma birden kollarını açmıyor
mu? Apo'nun dışına düşmüş Kürtleri Oğuz Türkleri say-
mıyor mu? Bu Kürtlere Kars, Erzurum dolaylarında "Tür-
küm" söylevleri çektırmiyor mu?
Koyu Türkeş yanlısı emekli bir albay Nazım'ın yanlışını
bile çıkanyor. Nazım bu dizede kısrak dememeli, kühey-
lan demeliymiş. Çünkü kısrak atın dişisi oluyor, hiçTürk'e
benzetilen at kısrak olur mu? Atın boynu kısrak gibi de-
ğil, küheylan gibi uzanmalıymış... Bir de "ülke bizim" de-
ğil, "memleket bizim"m\ş. Ülke bizim diye yanlış söyle-
yenlervarmış...
Özgürlük savaşı durmuyor, sürüyor.
Türkeş'in Nazım'ın şiirini kalabalıklar önünde okuması,
bir zamanlar yasaklanmış bir şairi alkışlatması bir geliş-
medir. Bakalım bunun sonu nereye varır!..
Türkeş'in Nazım'ın şiirini kalabalıklar önünde okuması
önemlidir. Acaba ardında ne yatıyor? Büyük bir politik
oyun varsa göreceğiz.
Solcuların Türkeş'le karşılaşması "46 Tutuklaması"y\a
başlar. Ikinci Dünya Savaşı'nın bitimine dogru ülkede iç
dengeyi sağlamak için hükümet bir oyuna gırişti. Sağdan
da soldan da tutuklamalar başladı. Siyasal ıktıdar kimse-
den yana olmadığını göstermek için iki yandan tutukla-
mayaginşti. SağdakilerTurancılardı, soldakilerdesolcu-
lar. Bu tutuklamalarla dengeyi sağlıyor gibi görünüyordu.
Sağcılar da solcular da Sansaryan Hanı'na ve Topha-
ne'ye dolduruldular. Bu karşılaşmayla solcular da, sağcı-
lar da ilk kez karşı karşıya geliyordu. Hapishane tuhaf bir
yerdir. Burada insanlar arasında ayrılık gayrılık olmaz,
kaynaşırlar. Türkeş ve arkadaşları dört duvar arkasında
solcuları tanıdılar. O yıllarda Turancılarla yatan solcular-
dan çok dinlemışimdir. Birbirlerine ısınmışlar, ekmekleri-
ni paylaşmışlardır.
Solcu, sagcı ısınması bir de 12 Eylül'den sonra olmuş-
tur. 12 Eylül faşizmi sağcısını da solcusunu da bir kışla-
ya doldurunca, aklar da karalar da belli olmuştur. Gerek
eski tutuklamalar, gerek yeni tutuklamalar üstüne yazılan
kitaplar vardır. Burada insanlann zamanla nasıl dost ol-
duğu görülür. 12 Mart, 12 Eylül hapıshanelerinde Türkeş
yeniden yatmıştır. Öyle ki bu yatmalar Türkeş'e, çok şey
öğretmıştir. "Kendimiz içerde yatıyoruz, düşüncelerimiz
dışarda iktidar oluyor" dedirtmıştir.
Kurultaylarda Nazım Hikmet'in koçaklamaları okunur-
ken, sokakta küçük politik oyunlara gelmek inandırıcı ol-
maz. Sokak fırsatlarında küçük politikalara alet olmak ge-
çicidir. Bütün sorun, büyük fırsatlar yaratmadadır. Türk şi-
irinin büyük şairinden dizeler okumanın elbette sorumu
olmalı, bunu herkes bilmeli!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Orta Avrupa Çingene- ^
leri'nin küçük topluluk-
lannda kullanılan çok 2
gelişmiş bir tür santur. 2/ „
Dâhi... Koyun ve keçiye
verilen ortak ad. 3/Enge- 4
beli bir yerde, bir yolu c
geçirmek için açılmış
yer... Zaviye. 4/ Kıyı, ke- 6
nar... Yön göstermek için -,
belli yerlere konulan işa-
ret. 5/ Orta Anadolu'da 8
bir göl... Bir nota. 6/ Q
Kaynar suda haşlanıp
üzerine yağ gezdirilen mısır unu
yemeği. 7/ Hücrebilim. 8/ Diş etle-
rinin iltihaplanması... İskambilde
bir kağıt. 9/ Yemişlerin yenilen bö-
lümü... Tırpana bahğına verilen
bir başka ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir düşünce biçiminin yaab ya
da sözlü anlatımı... Peru'nun pla-
ka işareti. 2/ Yapma, etme... Ya-
pıhnası ya da anlaşılması kolay
olan. 3/ Adaçayı. 4/ En uzun koşu
dalı 5/ Atıf Yümaz'ın yönettigi bir fılm... Bir tür taze ve tuzsuz
beyaz peynir. 6/ Bir nota... IÖ XVIII.' yüzyıldan başlayarak
Hindistan'ın kuzeyini istila eden topluluk. 7/ Düz ve geniş ara-
zi... Kişinin öz benliği. 8/ Kadın üzerinde tam bir egemenlik
hakkınasahipolduğuna inanan erkek...Gizli görevli. 9/ Arap
harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi... Bir peygamber.
Aydınlık| ^ ^ HAFTAUK HABER YOflUM DERGIS!
Şıvgın-Toskay-Altemur Kılıç MHP'ye nası! girdi
Türkeş'e CIA-Mossad dopingi
Uçlü çetenin Amerikan ve israil vakıflarından MHP'ye
uzanan yolu... Mossad-Rus matyası-MHP bağlantısı...
Israılcı işadamlarına Alaattin Çakıcı koruması .. MHP'nin
9O'lardaki yükselişinın bilınmeyen yüzu... Türkeş'in oğluna
verilen kritik rol . Sabancı'nın manti partisinden 9 Işık'ın
"global" versiyonu çıktı.
Çiller'in Kartal'da Alevi oyunu
Başbakanla Karacaahmet Sultan Derneğı Başkanı ve 4
yöneticisi arasındaki pazarlık. Çiller, Kozakçıoğlu'na ne talı-
mat verdi?
Haftanın Konuğu Doğu Perinçek:
'Görev: Faşizmin tırmanışına karşı halk cephesi'
İP 3. Kongresi başladı. Büyük Enternasyonal
Şenlık yarın Ankara Kapalı Spor Salonu'nda
İşçi Partisi videoyla belgeledi
Tunceli'de Köyleri Bolu Tugayı yaktı
Saddam Güvenlik Konseyi'ni böldü
Sendikacılara havuç: Çiller görev süresi sınırla-
masını kaldırdı
Ankara'da Beledıye-İş Melih Gökçek işbırliği
İşçi önderleri toplantısı. Rumelı yakası.15 Ekim'de
Petrol-lş İstanbul şubesinde; Anadolu yakası 16
Ekım'de Harb-iş Kartal temsilciliğinde
BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE