Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK1994 ÇARŞAMBA
12 DUNYADAN
Azınlıkhaklarıdeğjl,insanhaldan
Economist dergisinde yayımlanan makalede, ifade, ibadet özgürlüğü gibi haklann tüm insanlığa ait
olduğu söylenirken, azınlık haklan kavramının tehlikeli boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekiliyor
I
rkçı olmayan yeni anaya-
sasıyla Apartheid'ten uzak-
laşan tek ülke Güney Afri-
ka mı? Şöyle bir bakın dünya-
ya, Sırbistandan Kanada'ya,
Türkiye'den Sri Lanka'ya ka-
dar pek çok ülkede aşiretler
artık seslenni yükseltiyor, üste-
lik evrensel değerlerin savunu-
culannı da yanlannda buluyor-
lar. Evet, demokrasiler eski Yu-
goslavya'da olup bitenler
karşısında utanç duyuyorlar.
Ne var ki, Bosna'daki etnik
parçalanma karşısında artık
kayıtsızlar. Nerede olursak
olalım, bir Quebeckliye ayru za-
manda Kanadah, bir Tamile
Sri Lankah ya da bir Kürde
Türk olduğunu söylemek hiç
hoş sayılmıyor. Sorunlann bir
kısmı azmhk haklan kav-
ramının kendisinden kaynak-
lanıyor.
Bu, dünyanın pek çok bölge-
sinde, aanlıklann şikayet et-
mek ıçin gayet haklı nedenleri
olduğunu yadsımak anlamına
gelmiyor. Uzun yıllar aynlıkçı
tutumlara maruz kalan azınlık-
lar, demokrasinin yayılmaya
başladığı şu günlerde sıkmtıla-
nnı yeni yeni ifade etmeye baş-
ladılar. Doğu Avrupa ülkele-
riyleeski Sovyetler Birliği'ndeki
çalkantılann bir nedeni de bu.
Komünizm, etnik halklann
dinlenni, dillerini yasaklıyor,
baskı uyguluyordu. Bunlann
hiçbirisi demokrasiyle bağdaş-
maz.
Ancak bu, aanlıklann oy
kullanmak, özgürce ifade et-
mek gjbi temel demokratik
haklara sahip olduğunu savun-
maktan farklıdır. Bunlar, her-
kes için geçerli olması gereken
haklardır. Azınlık haklan ise.
tanımı gereği, yalnızca belli bir
kesime uygulanır. İşte bu nok-
ta, azınlık haklan kavramının
hatalı olabileceğını akla getir-
melidir. Azınlık haklan savu-
nuculan böyle bır değerlendır-
meden rahatsız olabilir.
Azınlık haklan savunuculan,
Bosna'daki olaylann ötekı ül-
kelerde de yaşanmasını önle-
mek ıçin bır yandan saldırgan
çogunluğu denetim altında tut-
maya, öte yandan öfkelı azınlı-
ğa güven vermeye çahşıyor.
Azınlık haklannın anayasaya
koyulması, aanlıklara kötü
davranılıp davranılmadığıru
saplayacak komiteler kurulma-
sı doğrultusunda bir yönelim
var. Ancak öncelikle düşünül-
mesı gereken. \nsan haklannın
da aynı ışı görüp görmeyeceği-
dir.
IABD Anayasası'nda
Idurum
Sağ düşüncenin ağır bastığı,
Doğu Avrupa ülkelerinin tü-
münden daha fazla bir etnik,
kültürel, dinsel çeşitliliğe sahıp
olan ABD'\i ele alalım. Eğer
ABD anayasasında siyahlar,
beyazlar, İspanyollar ya da İr-
landalılar, Almanlar, Koreliler
ya da Ukrayna kökenliler (eş-
cinsellerle, özûrlüleri bir kenara
bırakın) için azınhk haklan ya-
sası çıkartılsaydı, ortabk çok
daha fazla kanşacaktı.
Ulusal (hatta uluslararası)
kurumlarda egemen olan daha
güçlü kültürlerin saldınsı karşı-
sında kültürler yok olabilir. Bu
yüzden azınhklar, kendi dille-
rinde eğitim, kendi dillerinde
yayın yapan televizyon kanalla-
n kurma, parlamentoda kol-
tuk, hatta başkanlığa seçilme
hakkına sahip olmalan gerekti-
ğini ileri sürûyor.
Bazı yerlerde bu haklar tanı-
nıyor. Kanada'da parlamento
üyelen Fransızca ya da İngiliz-
ce konuşabiliyor. Lübnan, ba-
şında Hıristiyan bir cumhur-
başkanı ve Müslüman bir baş-
Rio 'daçocukavı devamecüyor
Brezilya'nın başkentinde
geçen yaz sokak çocukla- H
nna karşı başlatüan kı-
yımlarsürüyor.
B
rezüya'nm en kala
balık kentlerindc
Rio de Janerio'da 5 a *
önce 8 evsiz çocuğun vurula
rak öldürülmesi ûzerine,tün
dünyanın dikkati burada ı>-
lenen cinayetiere yöneldi.
Uluslararası örgütlen
tüm baskısına ve uyanlantu
karşm çocuklara yöneltılen
bu kıyım 1993'de 1992'ye
oranla yüzde 40 dolayında
arttı.
Çocuk Esirgeme Kurumu
genel sekreteri tvanir dos
Santos uluslararası örgütle-
rin uyanlan karşısında bu ci-
nayetlerin azalacağını um-
duklannı ancak beklenülen-
nin gerçekleşmediğini belirte-
rek şöyle konuşuyor:"Ne
yazık ki çocuklar hala bu ter-
minatörlerin (yokedici) elinde.
BrezilyaMa bu komı hala ka-
nayanbir yara".
Geçen yılın temmuz
ayından bugüne kadar 18 ya-
şın altında 348 çocuk öldü-
rüldü. 1992 yılında bu sayı
424'e ulaştı.
Rio'lu ünlü sanatçı Bezer-
ra de Melk» geçen salı
günü katiller tarafından 'TerminatörTerin elinden kurtulabikn çocuklann bir bölümü gizlice sığınaklara götürüliirken, diğerleri ölümle burun buruna...
ölümle tehdit edilen 15 çocuğu kendi
evinde korumaya aldı. Mello, "Özel
sjğınma evleri ağzuıa kadar dolu. Res-
mi bannaklar ise kapalı. Bundan böyle
hiç bir çocuğun sokakta uyumaması
için bize yürekli ve kararlı politikacılar
gerek." diyor.
Politikacılann en kısa zamanda ko-
nuya çözüm geüreceklenne iüşkın va-
adlerine karşın, resmi organlann et-
kınlıklen son derece kısıtlı kalıyor. Bu-
güne dek yalnızca 5 kişi toplu kıyıma
yol açtıklan iddiasıyla yargılandı. Bu 5
kişinin 4'ü askeri polis, biri ise bir çilin-
gir.
Bu kıyımlar Brezilyalı toplumbilim-
cileri harekete gecirerek. konuyla
daha yakından ilgılenmelerine yol
açtı. Araşürmalar. genel kanının aksı-
ne öldürülen çocuklann eşıt oranlarda
sıyah, melez ve beyazlardan oluştuğu-
nu gösteriyor. Önceden yalnızca si-
yahlann cinayetiere kurban gıttığı
sanılıyordu. Aynca kurbanlann yüzde
93'ünün 12 ve 17 yaşlan arasındaki ço-
cuklardan seçildiği gözleniyor.
Araştırmalan yürüten Dinsel
Araştırma Enstitüsü üyelerinden Ru-
bem Cesar öldürülcnlenn çocuk değil
yetişkin birer insan olduğuna işaret
ederek. 12 yaşından küçük kurban-
lann yüzde 80'inin yakınlannın da ka-
tiller kadar suçlu olduğunu belırtiyor.
"Ölüm müfrezesi" adı verilen katiller
grubunun başmı polis ve güvenlik güç-
lerinin cektiği öne süriilüyor. Polisle-
rin resmi görev süreleri bittikten sonra
sokaklarda çocuk avına çıktığı iddia
ediliyor.
JamesBrooke
bakan olduğu halde, yıllarca
huzur içinde yaşadı.
Ancak bu haklar, Japonya'-
da ya da banş ve uyum içerisin-
de yaşamaktansa savaşı, bölün-
meyi körükleyebilen ülkelerde
hiç anlam ifade etmiyor. Ko-
münist sistemde azınlık hakla-
nna saygı duyulmasına rağ-
men, Yugoslavya patladı. Oysa
10 dil resmi dil olarak kabul
edilmişti, azınhklar ne hükü-
mette, ne medyada yadsınıyor-
du.
Azınhk haklan kavramı en
iyi koşullarda bile, kim azınhk-
lar adına hak iddia edebilir şo-
rusunu gündeme getiriyor. Üs-
telik herkes, şöyle ya da böyle
bir azınlığa ait değil midir? Bü-
tün toplumlarda, çogunluğu
oluşturanlardan bazılan kızıl
saçlı, topal ya da erkek olacak-
tır. Bütün bu gruplann haklan-
nın anayasaya geçmesi gereki-
yor mu?
IEtnik aynşmalar
ulusal birliğe karşı
Hayır, gerekmiyor. Anaya-
sayla korunması gereken hak-
lar, yalnız ve yalnızca ülkenin
tüm yurttaşlan için geçerli ola-
bilecek haklardır: İfade, ibadet
özgürlüğü, keyfı tutuklamalar-
dan korunma hakkı vb. Bazı ül-
kelerin kendi özgün koşullanna
uygun düzenlemeler getirmesi
olasıdır, ancak bu düzenleme-
ler, değişebilecek ya da kaybo-
labilecek durumlara çare ola-
rak kabul edibnelidir. Ana-
yasalar, ilkelerle politika ara-
sındaki zoraki bir evlilik olarak
görülebilir. Etnik aynşmalar
toplumsal istikran tehdit edi-
yorsa, anayasanın bunlan tanı-
yıp yumuşatma yollan araması
yerinde olacaktır.
Yugoslavya'dan çıkanlması
gereken binlerce acı dersten biri
de, Batı demokrasılerinin, ken-
dılenni tehdit altında bulan bü-
tün azınlıklan (hatta hiçbirini)
korumak için savaşmayacağı-
dır. Kısa vadede hiç kuşkusuz,
AGİK. (Avrupa Güvenlik ve İş-
birhğı Konferansı), Avrupa
Konseyi ve daha pek çok ku-
rum ve hükümete görev düşü-
yor. Ancak, dış ülkelerin etnik
gerilimi yauştırmayaçalışırken.
durumu daha da kötüleştirme-
meye dikkat etmesi gerek. Ne-
redeyse bütün ülkelerde azınhk
sayılabilecek bir kesim vardır.
Bu ülkelerin çoğıı asımilasyon-
la kültürel çeşitliliği bağdaştıra-
bilmiştir. Hedeflenmesı gere-
ken denge budur. Uzun vadede
ise, haklar, tüm halklann insan
ırkından geldiği düşüncesine
dayanmalıdır. Halklan bölmek
için gen aynmlannı, tesadüfen
şurada ya da burada doğma-
masını ön plana çıkaran aşiretçi
mantığın aksine. hepimızin tek
bır ortak özelliği olduğu, insan
olduğumuz vurgulanmalıdır.
The Economist
Kahveülkesinegecekpndudanbir başkan
• Breâlya başkanlık seçimleri yanşında ıhmlı
sosyalistler önde gidiyor. Halkm "Lula" diye
tanıdığı îşçi Partisi lideri Silva anketlere göre
yüzde 30 oranında oy alacak.
• Brezilya'da son yıllarda yapılan özelleştirmeleri
'Yeniden gözden geçirecek' ve belki de 'yeniden
devletleştirilecek' olan da Silva 'ikinci bir Allende
olmaya niyetim yok' dedi.
L uiz İnacio Lula da Silva,
dokuz kardeşin en kü-
çüğü olarak, köydeki
bir çiftlikte doğmuş. Yedi yıl
sonra, kuraklıktan kacan ailesi,
bir kamyonla yaklaşık 3 bin ki-
lomeırelik yolculuktan sonra
Sao Paulo'nun bir gecekondu-
suna yerleşmişler. 11 yaşınday-
ken okuldan aynlıp bir camaşı-
rhanede çalışmaya başlamış.
Çeşitli fabrikalarda süren çalı-
şma yaşamı onu sendika liderli-
ğine ve sonra da parlamentoya
kadar götürmüş.
Gelecek yıl, burada herkesin
Lula adıyla tanıdığı adamın ya-
şamöyküsü bambaşka bir yön
kazanabilir. 49 yaşmda Brezil-
ya'nın cumhurbaşkanı olabilir.
Anketler, bir sosyalist olan
da Silva'yı değişintle özdeşleşti-
ren Brezilyalılann onun en ya-
kın rakibine bir tur attıracak
kadar tercih ettiklerini gösten-
yor.
Gecenlerde yapılan bir gö-
rüşmede anketlerde hiç azalma-
yan yüzde 30'luk oy oranına
göndermede bulunan da Silva,
"Brerilya tophımu içinde tüm
tablolarm ters vüz olmasını iste-
me yönünde gittikçe büy üyen bir
eğUim var" diyordu. "tnsanlar
artık kader peşinde koşmuyor-
lar. İstedîkieri toplumsal sorum-
luluk, yozlaşmaya son vermek ve
ekonomik bfiyürneye dönüş."
Da Silva Latin Amerika'nın
en büyük ülkesinin başkanı se-
çilecek olursa, son yıllarda dev-
let teşebbüslerini satmaya ve
Latin ekonomilerini yabancı
firmalann rekabetine açmaya
neden olan serbest pazar siyase-
tine karşı bölgesel bir tepki ha-
reketi başlatacağına dair söz
verdi.
Brezilyalılar 5 yıl önce serbest
pazann sıkı bir izleyicisi olan
Fernando Collor de Mello"yu
başkan olarak seçmişlerdi. Bre-
zilya'nın güçlü televizyon şirke-
tı Globo'nun desteklediği Col-
lor, da Silva'yı zar zor yenebil-
mişti.
Collor geçen yıl çok geniş
yankılar yapan bir skandaldan
sonra istifaya zorlanmıştı. Ge-
lecek yıl, zamanımn çoğunu ha-
pishaneye düşmemek ıçin mah-
kemelerde geçirecek.
Collor yaptığı bir basm top-
lantılannda akra bır Fransız-
cayla konuşurken, da Silva ba-
sit. hatta bazen gramer hatalan
yaparak Portekizce konuşuyor.
Ne kı, da Silva yoksulluğun in-
sanlannın çoğunu bırkaç yıllık
ilkokul öğreniminden sonra
resmi eğitimlerine son vermek
zorunda bıraktığı bır ülkede
diploma züppelığine kımserun
aldınş etmedığini söylüyor.
"Hükümerte üniversite diplo-
masma sahip olan herkes Brezil-
DASILVA:
Küçük bir
çocukken
girdiği
fabrikadaki ilk
işinde, bir press
makinesine
kaptırdığı
parmaklann-
danbirini
kaybetmiş.
Metal işcileri
sendikasınm
başkanliğına
yüksehniş,
ama bir grevi
yönettiği için
Brezilya'nın
askeri yöneti-
cilerincehapse
atılmış.
Daha sonra
İşçi PartisTni
kurmuş,
parlamentoya
girmişveşirndi
başkanlık
seçünlerine
katılıyor.
ya'nın siyasal ve ekonomik so-
runlarını çözecek kapaâtede de-
ğfl" diyor. Aslına bakıhrsa,
Brezilya'nın yıllık enflasyon
oranıru yüzde 2 bin 500'eçıİcar-
tan ve ulusal gelirin en adaletsiz
bölüşümüne yol açan bir dizi
ekonomi bakanına da meydan
okuyor.
îşçi Partisi ulusal yürütme
komitesi, "Lula'nın popüler hü-
kümetinin tasarladığı oiağanüs-
tü dunım planıvla" yabancı
borç ödemelenni askıya alaca-
ğını, geniş lanm arazilerini top-
raksız köylüler için istimlak
edeceğini ve devlet teşebbüsleri-
ne uygulanan özelleştirmeyi
gözden gecirerek. gerekirse eski
statüsüne döndureceğını açık-
ladı. Petrol, madenler, elektrik
üretimı ve kamusal iletişim gibi
stratejik alanlarda devlet denc-
timininın korunacağı behrtildi.
Partı programına göre, kuru-
lacak da Silva hükümeti. "Elit-
lerimiz tarafından kucaklanan
ve pazarın tam egemenliği, dev-
letin küçültülmesi, ve ekonomi-
nin dışa açılması anlamına gelen
neo-liberal modele karşı kurulan
bir cephe" olacak.
Bireysel olarak da Silva par-
tisinden çok daha esnek bir
yapıya sahip. Hazirandaki par-
ti kongresinde doktriner solcu-
lar yönetimde önemli mevkiler
kazandılarsa da, da Silva'nın
kişisel saygınlığı ona daha mer-
kezci bir yol izleyebilme ve mer-
kez-sol partilerle itüfaklara gi-
rebılme olanağı veriyor.
Son günlerde yabancı ve yerli
işadamlanyla yapılan bir dizi
toplantıya değinerek, "Her ko-
nu açık. Her şey tarttşılabüir.
Örneğin, yeni otoyollan ya da
hidroetektiik santralleri neden
Brezilya şirketleri inşa etme-
sinr
Fakat parti tabanına büyük
destek sağlayan devlet memur-
lan sendikasını da göz önüne
alarak, özelleştirmeyi "kamusal
zengüüiği değersiz tahvUlere dö-
nüştürroek" olarak adlandın-
yor. Bunun yenne, zaranna
çalışan devlet teşebbüslerinin
"karlı hale getirilmesi" gerekti-
ğıni söylüyor.
Iİşçi Partisi -
iş dünyası uzlaşması
25 yılhk korumacılıktan son-
ra ansızın indirilen gümrük du-
varlannm ithalatta patlama ya-
rattığı bir ülkede, bu duruma
dikkat edilmesi gerektiğini söy-
lüyor. "Dükkan raflaruun ithal
mallaria dolu olması, işsizliğin
çığ gibi büyüdüğü bir yerde
hiçbir anlam taşımaz. Brezilya'-
da her yıl 2.5 milyon kişilik yeni
istihdam yaratmamız
gerekiyor"diyor.
Merkez partilerle tutucular
"anti-Lula" bir cephe kurmaya
çalışıyorlarsa da, İşçi Partisi
stratejıstleri de Silva'nın cum-
hurbaşkanlığına uzun zaman-
dır karşı olan iki güçlü grupla
görüşmeler yapmaya başladı-
lar: ordu ve iş dünyası.
1973'de iş adamlannın da
desteklediği bir askeri darbeyle
düşürülen Şili'nin sosyalist
cumhurbaşkanı Salvador Al-
lende'ye gönderme yapan da
Silva, "tkinci bir Allende olma-
ya niyetim yok" diyor. "Seçimi
kazanacağız ve programımızın
tümünü gerçekleştireceğiz."
POLTriKAVEOTESI
MEHMED KEMAL
DerterdL.ihsan Sabri Çağlayangil Bursa Valisi, Ismet Bozdağ
Çekirge Palas'ın müdürüydü. Otelin Bursa Ovası'nı gö-
ren balkonunda rakı içiyor, söyleşiyorduk. ismet Boz-
dağ, gençlikyıllarımızın ünlü şairlerindendi. Biraz sonra
da sıra şiire gelecekti. Yan tarafımıza büyükçe bir masa
kuruldu. Belli ki geçerliliği olan birileri oturacaktı. is-
met'egözkırptım.
"Vati Bey ve konuklan için hazırlanıyor" dedi.
Aradan çok geçmedi Vali Bey ve konuklan geldiler.
Konuklan Devlet Tiyatrosu artistleriydi. Erkekli-kadınlı
konuklar sofrayı doldurdular. DP'nin ünlü valilerinden
ihsan Sabri'yi ilk kez görüyordum. Daha önce Antalya
valiliğiylede ünlüydü.
Gece ilerledikçe, coşku arttıkça, Çekirge Palas Müdü-
rü Ismet Bozdağ ve ben de Vali Bey'in masasına gectik.
Şiirlerokunmaya, şarkılar, türkülersöylenmeyebaşian-
dı. Böyle liberal vali az bulunurdu. Sofrada şiir okuyordu
ama şarkı, türkü söyleyen vali az bulunurdu. Bir ara Vali
Bey iyice coştu, Nâzım Hlkmel'ten şiirler okumaya baş-
ladı. Valiyi de Nâzım Hikmet'ten şiirler okuyor diye tutuk-
layamazlardı ya... Işin entelektüel yanı sadece Nâzım
okumakla kalmayan Vali Bey, Mayakovski'den ve Rus-
ça şiirler de okumaya başladı. Vali Bey, gözümüzde iyi-
ce büyüdü.
Aradan yıllar geçti, 27 Mayıs geldi. 27 Mayıs, Çağla-
yangil'i Bursa Valisi olarak yakaladı. Askeri darbeye
direnir gibi olan iki vali vardı: Biri İhsan Sabri, öteki Tur-
han Kapanlı... Onları da Yassıada'ya koydular. Milletve-
killeriyle birlikte tecritte yattı Sonra koğuşa aldıiar.
HayretHn Erkmen anlatıyor: "Herkes bir kitap okuyor,
sonra değışıyorlar. '2.5 Saaf' diye bir kitap okurken ara-
lannda değışıyorlar. Fransızca bir kitap var; orada tut-
sak anlamına gelen esclave' sözcüğü var. Birbirlerine
'esclave' diye sesleniyorlar."
Çok sonra, tutsak anlamına gelen 'esclave' yerine 'ek-
selans' demeye başlıyorlar. Hele 12 Eylül'de Zincirbo-
zan'da ve daha başka yerlerde yatarken ekselans söz-
cüğü çok söylenir oluyor. Şaka olarak söylenen bu söz
gittikçe gerçeğe yöneliyor. Her yerde söylenir oluyor.
Çağlayangil, 85 yıllık ömre çok şey sığdırmasını bili-
yor. Babasının atanması dolayısıyla türlü illeri dolaşır.
Saint-Joseph'de Fransızca öğreniyor. Polis müdürlüğü
ederken Ankara'daki Ruslardan Rusça öğrenir. Okulda
bir öyküsü vardır. istanbul Erkek Lisesi'ndeyken Arapça
hocasının sandalyesine iğne koyar. Bu şaka yüzünden
bütün sınıf okuldan kovulur. Liseyi Ankara Erkek Lisesi-
nde bitirmek zorunda kalır.
27 Mayıs'tan sonra politikaya atılır. Dışişleri Bakanlığı
yapar. Sonra Bursa Senatörü olur. Parlamento uzun bir
süre başkanını seçemeyince bir süre de cumhurbaşkanı
vekilliği yapar. 12 Eylül'de askerler Kenan Evren'in gü-
dümünde darbeyi yapınca cumhurbaşkanı vekili olur.
Balmumcu, Hamzakoy, Zincirbozan'da siyasal hapis-
liğini sürdürür. Bir görüşmemizde hapisliği sormuştum
da şöyle yamtlamıştr.
"Bizimki sizinkine benzemez; başka türlüydük, biraz
iltimaslı..."
Burada şunu söylemek isterim, siyasi hapis yatanlar
nedense çıktıktan sonra birlikte yattıklarını bir süre son-
ra unuturiar. Içerde kalanlar bunu hatırlarsa da gene
anılarında kaybolur. 12 Eylül'ün siyasal mağdurtarı,
eğer koğuşlarda yatmışlarsa, birileri içerde, ötekileri dı-
şarda kalmışlarsa arkadaşlarını anarlar mı?
Çağlayangil'in her zaman ağftrlığı vardı, Tanrı rahmet
eylesin... ' ' ^ "~" ' ' * * " * ' .-'
BULMACA
5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Virüsleri mceleyen bi-
lim dalı. 2/ Kendisıne
inanılan kimse... Genel-
likle tahıl ölcmede kulla-
nılan bir ölçek. 3/ Bnçte.
bir oyuncunun elinde ay-
nı renklen hiç kâğıt olma-
ması... "Ne şair — döker.
ne âşık ağlar (
Tarihe ka-
nştı eski sevdalar" (Fa-
ruk Nafız Çamlıbel). 4/
Hamam. 5/ Bernardo
Bertolucci'nın bir fılmi...
Şua. 6/ Irmaklan geçmek
için kullanılan sal... Yemek.
renk. 7/ Bir şvirden şarkı olarak
söylenmek üzere yapılmış beste...
Her yanı suyla çevrili kara parçası.
8/ Bir nota... Küçük üzüm salkımı.
9/ Çoğu kez... Lantan elementinin
simgesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Vişne ile kirazın melezlenmesiy-
le elde edilen meyve... Demirin
simgesi. 2/ Küçük erkek kardeş...
Keçiyolu, patika. 3/ "Bir de — şi-
şesinde balık olsam" (Orhan Veli)... Boru sesi. 4/ Muhtemel...
Güzel kadın. 5/ Amonyum karbonat. 6/ Yön göstermek için
belli yerlere konulan işaret... Hariç... Nikelin simgesi. 7/ "'Ki-
lâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar/Uyan ey yâreli şir-i
— bu hâb-ı gafletten" (Namık Kemal)... Gümüşün simgesi. 8/
Bir mahkeme sonucunu gösteren resmi belge.... Zamir. 9/ Ha-
yat arkadaşı... Bilgiçlık taslayan kimse.
TMIVIOB
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ'NDEN
29 Genel KurU Toptantsı, çogunluk soğtandığı taktirde, 15-16 Ocak
1994 tanhtennde, çoâunluk soğlanrfxxjıöı taktırde. 22-23 Ocak 1994
tarihiennoe oşogKJa gostenlen yefierde ve gûnoem He yapılacaktır.
Kongreye tûm Cıyetenminn Oda Kimlik kortıyka getmesınl nca ederiz
GÜNDEM :
l.GÜN:
1 - Açılış ve Saygı CXıruşu
2- Başkanlık Divonı Seçimi
3- Başkan' ın acış konuşması - Konuk konuşmaalar
4- 28. ctörvem çalışma programının girüşûlmesi
5- Yönetim Kurulu'nun aKlanması
6- Yönetim Kurulu ve Merkez Yönetim Kurulu
delege adaylanmn tespiti.
7- TMMOB örgûtlûlüğû üzerine goruşler
8- Dilek ve temenniler
2. GÜN: .
9- Seçtmler ' '
10-Kapanış. '
:
'
ÇOÖUNLUKLU TOPtANTl VE SEÇİM YERİ:
15 OCAK 1994 Cumartesl tarlhll toplantı - Cumhurly«t Cad.
2W/4 Harbty» - İSTANBUL adresinde, 16 Ocak 1994 Pazar
tarlhll seçim de yukandakl adreste yaptlacaktır.
Saat: 10.00-17.00
ÇOĞUNIUKSUZ TOPLANT1 VE SEÇİM YE« :
22 Ocak 1994 Cumartesl tanhll toplantı - Yıkta T»kr*
Oniv*rsit*si Oditöryumu Yıldu • İSTANBUL adresinde
yaptocaktır.
Saat: 10.00-17.00
SEÇİMLER:
23 Ocak 1994 Pazar tarihli Seclrn de Karagözyan Ermenl
İHcokulu Yettmhanesl, AbW«l HQrrty«t Cad. No:22B
SteH - İSTANBUL adresinde yapılacaktır.
Saat: 09.00-17.00