25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK1994 ÇARŞAMBA 12 DUNYADAN Azınlıkhaklarıdeğjl,insanhaldan Economist dergisinde yayımlanan makalede, ifade, ibadet özgürlüğü gibi haklann tüm insanlığa ait olduğu söylenirken, azınlık haklan kavramının tehlikeli boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekiliyor I rkçı olmayan yeni anaya- sasıyla Apartheid'ten uzak- laşan tek ülke Güney Afri- ka mı? Şöyle bir bakın dünya- ya, Sırbistandan Kanada'ya, Türkiye'den Sri Lanka'ya ka- dar pek çok ülkede aşiretler artık seslenni yükseltiyor, üste- lik evrensel değerlerin savunu- culannı da yanlannda buluyor- lar. Evet, demokrasiler eski Yu- goslavya'da olup bitenler karşısında utanç duyuyorlar. Ne var ki, Bosna'daki etnik parçalanma karşısında artık kayıtsızlar. Nerede olursak olalım, bir Quebeckliye ayru za- manda Kanadah, bir Tamile Sri Lankah ya da bir Kürde Türk olduğunu söylemek hiç hoş sayılmıyor. Sorunlann bir kısmı azmhk haklan kav- ramının kendisinden kaynak- lanıyor. Bu, dünyanın pek çok bölge- sinde, aanlıklann şikayet et- mek ıçin gayet haklı nedenleri olduğunu yadsımak anlamına gelmiyor. Uzun yıllar aynlıkçı tutumlara maruz kalan azınlık- lar, demokrasinin yayılmaya başladığı şu günlerde sıkmtıla- nnı yeni yeni ifade etmeye baş- ladılar. Doğu Avrupa ülkele- riyleeski Sovyetler Birliği'ndeki çalkantılann bir nedeni de bu. Komünizm, etnik halklann dinlenni, dillerini yasaklıyor, baskı uyguluyordu. Bunlann hiçbirisi demokrasiyle bağdaş- maz. Ancak bu, aanlıklann oy kullanmak, özgürce ifade et- mek gjbi temel demokratik haklara sahip olduğunu savun- maktan farklıdır. Bunlar, her- kes için geçerli olması gereken haklardır. Azınlık haklan ise. tanımı gereği, yalnızca belli bir kesime uygulanır. İşte bu nok- ta, azınlık haklan kavramının hatalı olabileceğını akla getir- melidir. Azınlık haklan savu- nuculan böyle bır değerlendır- meden rahatsız olabilir. Azınlık haklan savunuculan, Bosna'daki olaylann ötekı ül- kelerde de yaşanmasını önle- mek ıçin bır yandan saldırgan çogunluğu denetim altında tut- maya, öte yandan öfkelı azınlı- ğa güven vermeye çahşıyor. Azınlık haklannın anayasaya koyulması, aanlıklara kötü davranılıp davranılmadığıru saplayacak komiteler kurulma- sı doğrultusunda bir yönelim var. Ancak öncelikle düşünül- mesı gereken. \nsan haklannın da aynı ışı görüp görmeyeceği- dir. IABD Anayasası'nda Idurum Sağ düşüncenin ağır bastığı, Doğu Avrupa ülkelerinin tü- münden daha fazla bir etnik, kültürel, dinsel çeşitliliğe sahıp olan ABD'\i ele alalım. Eğer ABD anayasasında siyahlar, beyazlar, İspanyollar ya da İr- landalılar, Almanlar, Koreliler ya da Ukrayna kökenliler (eş- cinsellerle, özûrlüleri bir kenara bırakın) için azınhk haklan ya- sası çıkartılsaydı, ortabk çok daha fazla kanşacaktı. Ulusal (hatta uluslararası) kurumlarda egemen olan daha güçlü kültürlerin saldınsı karşı- sında kültürler yok olabilir. Bu yüzden azınhklar, kendi dille- rinde eğitim, kendi dillerinde yayın yapan televizyon kanalla- n kurma, parlamentoda kol- tuk, hatta başkanlığa seçilme hakkına sahip olmalan gerekti- ğini ileri sürûyor. Bazı yerlerde bu haklar tanı- nıyor. Kanada'da parlamento üyelen Fransızca ya da İngiliz- ce konuşabiliyor. Lübnan, ba- şında Hıristiyan bir cumhur- başkanı ve Müslüman bir baş- Rio 'daçocukavı devamecüyor Brezilya'nın başkentinde geçen yaz sokak çocukla- H nna karşı başlatüan kı- yımlarsürüyor. B rezüya'nm en kala balık kentlerindc Rio de Janerio'da 5 a * önce 8 evsiz çocuğun vurula rak öldürülmesi ûzerine,tün dünyanın dikkati burada ı>- lenen cinayetiere yöneldi. Uluslararası örgütlen tüm baskısına ve uyanlantu karşm çocuklara yöneltılen bu kıyım 1993'de 1992'ye oranla yüzde 40 dolayında arttı. Çocuk Esirgeme Kurumu genel sekreteri tvanir dos Santos uluslararası örgütle- rin uyanlan karşısında bu ci- nayetlerin azalacağını um- duklannı ancak beklenülen- nin gerçekleşmediğini belirte- rek şöyle konuşuyor:"Ne yazık ki çocuklar hala bu ter- minatörlerin (yokedici) elinde. BrezilyaMa bu komı hala ka- nayanbir yara". Geçen yılın temmuz ayından bugüne kadar 18 ya- şın altında 348 çocuk öldü- rüldü. 1992 yılında bu sayı 424'e ulaştı. Rio'lu ünlü sanatçı Bezer- ra de Melk» geçen salı günü katiller tarafından 'TerminatörTerin elinden kurtulabikn çocuklann bir bölümü gizlice sığınaklara götürüliirken, diğerleri ölümle burun buruna... ölümle tehdit edilen 15 çocuğu kendi evinde korumaya aldı. Mello, "Özel sjğınma evleri ağzuıa kadar dolu. Res- mi bannaklar ise kapalı. Bundan böyle hiç bir çocuğun sokakta uyumaması için bize yürekli ve kararlı politikacılar gerek." diyor. Politikacılann en kısa zamanda ko- nuya çözüm geüreceklenne iüşkın va- adlerine karşın, resmi organlann et- kınlıklen son derece kısıtlı kalıyor. Bu- güne dek yalnızca 5 kişi toplu kıyıma yol açtıklan iddiasıyla yargılandı. Bu 5 kişinin 4'ü askeri polis, biri ise bir çilin- gir. Bu kıyımlar Brezilyalı toplumbilim- cileri harekete gecirerek. konuyla daha yakından ilgılenmelerine yol açtı. Araşürmalar. genel kanının aksı- ne öldürülen çocuklann eşıt oranlarda sıyah, melez ve beyazlardan oluştuğu- nu gösteriyor. Önceden yalnızca si- yahlann cinayetiere kurban gıttığı sanılıyordu. Aynca kurbanlann yüzde 93'ünün 12 ve 17 yaşlan arasındaki ço- cuklardan seçildiği gözleniyor. Araştırmalan yürüten Dinsel Araştırma Enstitüsü üyelerinden Ru- bem Cesar öldürülcnlenn çocuk değil yetişkin birer insan olduğuna işaret ederek. 12 yaşından küçük kurban- lann yüzde 80'inin yakınlannın da ka- tiller kadar suçlu olduğunu belırtiyor. "Ölüm müfrezesi" adı verilen katiller grubunun başmı polis ve güvenlik güç- lerinin cektiği öne süriilüyor. Polisle- rin resmi görev süreleri bittikten sonra sokaklarda çocuk avına çıktığı iddia ediliyor. JamesBrooke bakan olduğu halde, yıllarca huzur içinde yaşadı. Ancak bu haklar, Japonya'- da ya da banş ve uyum içerisin- de yaşamaktansa savaşı, bölün- meyi körükleyebilen ülkelerde hiç anlam ifade etmiyor. Ko- münist sistemde azınlık hakla- nna saygı duyulmasına rağ- men, Yugoslavya patladı. Oysa 10 dil resmi dil olarak kabul edilmişti, azınhklar ne hükü- mette, ne medyada yadsınıyor- du. Azınhk haklan kavramı en iyi koşullarda bile, kim azınhk- lar adına hak iddia edebilir şo- rusunu gündeme getiriyor. Üs- telik herkes, şöyle ya da böyle bir azınlığa ait değil midir? Bü- tün toplumlarda, çogunluğu oluşturanlardan bazılan kızıl saçlı, topal ya da erkek olacak- tır. Bütün bu gruplann haklan- nın anayasaya geçmesi gereki- yor mu? IEtnik aynşmalar ulusal birliğe karşı Hayır, gerekmiyor. Anaya- sayla korunması gereken hak- lar, yalnız ve yalnızca ülkenin tüm yurttaşlan için geçerli ola- bilecek haklardır: İfade, ibadet özgürlüğü, keyfı tutuklamalar- dan korunma hakkı vb. Bazı ül- kelerin kendi özgün koşullanna uygun düzenlemeler getirmesi olasıdır, ancak bu düzenleme- ler, değişebilecek ya da kaybo- labilecek durumlara çare ola- rak kabul edibnelidir. Ana- yasalar, ilkelerle politika ara- sındaki zoraki bir evlilik olarak görülebilir. Etnik aynşmalar toplumsal istikran tehdit edi- yorsa, anayasanın bunlan tanı- yıp yumuşatma yollan araması yerinde olacaktır. Yugoslavya'dan çıkanlması gereken binlerce acı dersten biri de, Batı demokrasılerinin, ken- dılenni tehdit altında bulan bü- tün azınlıklan (hatta hiçbirini) korumak için savaşmayacağı- dır. Kısa vadede hiç kuşkusuz, AGİK. (Avrupa Güvenlik ve İş- birhğı Konferansı), Avrupa Konseyi ve daha pek çok ku- rum ve hükümete görev düşü- yor. Ancak, dış ülkelerin etnik gerilimi yauştırmayaçalışırken. durumu daha da kötüleştirme- meye dikkat etmesi gerek. Ne- redeyse bütün ülkelerde azınhk sayılabilecek bir kesim vardır. Bu ülkelerin çoğıı asımilasyon- la kültürel çeşitliliği bağdaştıra- bilmiştir. Hedeflenmesı gere- ken denge budur. Uzun vadede ise, haklar, tüm halklann insan ırkından geldiği düşüncesine dayanmalıdır. Halklan bölmek için gen aynmlannı, tesadüfen şurada ya da burada doğma- masını ön plana çıkaran aşiretçi mantığın aksine. hepimızin tek bır ortak özelliği olduğu, insan olduğumuz vurgulanmalıdır. The Economist Kahveülkesinegecekpndudanbir başkan • Breâlya başkanlık seçimleri yanşında ıhmlı sosyalistler önde gidiyor. Halkm "Lula" diye tanıdığı îşçi Partisi lideri Silva anketlere göre yüzde 30 oranında oy alacak. • Brezilya'da son yıllarda yapılan özelleştirmeleri 'Yeniden gözden geçirecek' ve belki de 'yeniden devletleştirilecek' olan da Silva 'ikinci bir Allende olmaya niyetim yok' dedi. L uiz İnacio Lula da Silva, dokuz kardeşin en kü- çüğü olarak, köydeki bir çiftlikte doğmuş. Yedi yıl sonra, kuraklıktan kacan ailesi, bir kamyonla yaklaşık 3 bin ki- lomeırelik yolculuktan sonra Sao Paulo'nun bir gecekondu- suna yerleşmişler. 11 yaşınday- ken okuldan aynlıp bir camaşı- rhanede çalışmaya başlamış. Çeşitli fabrikalarda süren çalı- şma yaşamı onu sendika liderli- ğine ve sonra da parlamentoya kadar götürmüş. Gelecek yıl, burada herkesin Lula adıyla tanıdığı adamın ya- şamöyküsü bambaşka bir yön kazanabilir. 49 yaşmda Brezil- ya'nın cumhurbaşkanı olabilir. Anketler, bir sosyalist olan da Silva'yı değişintle özdeşleşti- ren Brezilyalılann onun en ya- kın rakibine bir tur attıracak kadar tercih ettiklerini gösten- yor. Gecenlerde yapılan bir gö- rüşmede anketlerde hiç azalma- yan yüzde 30'luk oy oranına göndermede bulunan da Silva, "Brerilya tophımu içinde tüm tablolarm ters vüz olmasını iste- me yönünde gittikçe büy üyen bir eğUim var" diyordu. "tnsanlar artık kader peşinde koşmuyor- lar. İstedîkieri toplumsal sorum- luluk, yozlaşmaya son vermek ve ekonomik bfiyürneye dönüş." Da Silva Latin Amerika'nın en büyük ülkesinin başkanı se- çilecek olursa, son yıllarda dev- let teşebbüslerini satmaya ve Latin ekonomilerini yabancı firmalann rekabetine açmaya neden olan serbest pazar siyase- tine karşı bölgesel bir tepki ha- reketi başlatacağına dair söz verdi. Brezilyalılar 5 yıl önce serbest pazann sıkı bir izleyicisi olan Fernando Collor de Mello"yu başkan olarak seçmişlerdi. Bre- zilya'nın güçlü televizyon şirke- tı Globo'nun desteklediği Col- lor, da Silva'yı zar zor yenebil- mişti. Collor geçen yıl çok geniş yankılar yapan bir skandaldan sonra istifaya zorlanmıştı. Ge- lecek yıl, zamanımn çoğunu ha- pishaneye düşmemek ıçin mah- kemelerde geçirecek. Collor yaptığı bir basm top- lantılannda akra bır Fransız- cayla konuşurken, da Silva ba- sit. hatta bazen gramer hatalan yaparak Portekizce konuşuyor. Ne kı, da Silva yoksulluğun in- sanlannın çoğunu bırkaç yıllık ilkokul öğreniminden sonra resmi eğitimlerine son vermek zorunda bıraktığı bır ülkede diploma züppelığine kımserun aldınş etmedığini söylüyor. "Hükümerte üniversite diplo- masma sahip olan herkes Brezil- DASILVA: Küçük bir çocukken girdiği fabrikadaki ilk işinde, bir press makinesine kaptırdığı parmaklann- danbirini kaybetmiş. Metal işcileri sendikasınm başkanliğına yüksehniş, ama bir grevi yönettiği için Brezilya'nın askeri yöneti- cilerincehapse atılmış. Daha sonra İşçi PartisTni kurmuş, parlamentoya girmişveşirndi başkanlık seçünlerine katılıyor. ya'nın siyasal ve ekonomik so- runlarını çözecek kapaâtede de- ğfl" diyor. Aslına bakıhrsa, Brezilya'nın yıllık enflasyon oranıru yüzde 2 bin 500'eçıİcar- tan ve ulusal gelirin en adaletsiz bölüşümüne yol açan bir dizi ekonomi bakanına da meydan okuyor. îşçi Partisi ulusal yürütme komitesi, "Lula'nın popüler hü- kümetinin tasarladığı oiağanüs- tü dunım planıvla" yabancı borç ödemelenni askıya alaca- ğını, geniş lanm arazilerini top- raksız köylüler için istimlak edeceğini ve devlet teşebbüsleri- ne uygulanan özelleştirmeyi gözden gecirerek. gerekirse eski statüsüne döndureceğını açık- ladı. Petrol, madenler, elektrik üretimı ve kamusal iletişim gibi stratejik alanlarda devlet denc- timininın korunacağı behrtildi. Partı programına göre, kuru- lacak da Silva hükümeti. "Elit- lerimiz tarafından kucaklanan ve pazarın tam egemenliği, dev- letin küçültülmesi, ve ekonomi- nin dışa açılması anlamına gelen neo-liberal modele karşı kurulan bir cephe" olacak. Bireysel olarak da Silva par- tisinden çok daha esnek bir yapıya sahip. Hazirandaki par- ti kongresinde doktriner solcu- lar yönetimde önemli mevkiler kazandılarsa da, da Silva'nın kişisel saygınlığı ona daha mer- kezci bir yol izleyebilme ve mer- kez-sol partilerle itüfaklara gi- rebılme olanağı veriyor. Son günlerde yabancı ve yerli işadamlanyla yapılan bir dizi toplantıya değinerek, "Her ko- nu açık. Her şey tarttşılabüir. Örneğin, yeni otoyollan ya da hidroetektiik santralleri neden Brezilya şirketleri inşa etme- sinr Fakat parti tabanına büyük destek sağlayan devlet memur- lan sendikasını da göz önüne alarak, özelleştirmeyi "kamusal zengüüiği değersiz tahvUlere dö- nüştürroek" olarak adlandın- yor. Bunun yenne, zaranna çalışan devlet teşebbüslerinin "karlı hale getirilmesi" gerekti- ğıni söylüyor. Iİşçi Partisi - iş dünyası uzlaşması 25 yılhk korumacılıktan son- ra ansızın indirilen gümrük du- varlannm ithalatta patlama ya- rattığı bir ülkede, bu duruma dikkat edilmesi gerektiğini söy- lüyor. "Dükkan raflaruun ithal mallaria dolu olması, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü bir yerde hiçbir anlam taşımaz. Brezilya'- da her yıl 2.5 milyon kişilik yeni istihdam yaratmamız gerekiyor"diyor. Merkez partilerle tutucular "anti-Lula" bir cephe kurmaya çalışıyorlarsa da, İşçi Partisi stratejıstleri de Silva'nın cum- hurbaşkanlığına uzun zaman- dır karşı olan iki güçlü grupla görüşmeler yapmaya başladı- lar: ordu ve iş dünyası. 1973'de iş adamlannın da desteklediği bir askeri darbeyle düşürülen Şili'nin sosyalist cumhurbaşkanı Salvador Al- lende'ye gönderme yapan da Silva, "tkinci bir Allende olma- ya niyetim yok" diyor. "Seçimi kazanacağız ve programımızın tümünü gerçekleştireceğiz." POLTriKAVEOTESI MEHMED KEMAL DerterdL.ihsan Sabri Çağlayangil Bursa Valisi, Ismet Bozdağ Çekirge Palas'ın müdürüydü. Otelin Bursa Ovası'nı gö- ren balkonunda rakı içiyor, söyleşiyorduk. ismet Boz- dağ, gençlikyıllarımızın ünlü şairlerindendi. Biraz sonra da sıra şiire gelecekti. Yan tarafımıza büyükçe bir masa kuruldu. Belli ki geçerliliği olan birileri oturacaktı. is- met'egözkırptım. "Vati Bey ve konuklan için hazırlanıyor" dedi. Aradan çok geçmedi Vali Bey ve konuklan geldiler. Konuklan Devlet Tiyatrosu artistleriydi. Erkekli-kadınlı konuklar sofrayı doldurdular. DP'nin ünlü valilerinden ihsan Sabri'yi ilk kez görüyordum. Daha önce Antalya valiliğiylede ünlüydü. Gece ilerledikçe, coşku arttıkça, Çekirge Palas Müdü- rü Ismet Bozdağ ve ben de Vali Bey'in masasına gectik. Şiirlerokunmaya, şarkılar, türkülersöylenmeyebaşian- dı. Böyle liberal vali az bulunurdu. Sofrada şiir okuyordu ama şarkı, türkü söyleyen vali az bulunurdu. Bir ara Vali Bey iyice coştu, Nâzım Hlkmel'ten şiirler okumaya baş- ladı. Valiyi de Nâzım Hikmet'ten şiirler okuyor diye tutuk- layamazlardı ya... Işin entelektüel yanı sadece Nâzım okumakla kalmayan Vali Bey, Mayakovski'den ve Rus- ça şiirler de okumaya başladı. Vali Bey, gözümüzde iyi- ce büyüdü. Aradan yıllar geçti, 27 Mayıs geldi. 27 Mayıs, Çağla- yangil'i Bursa Valisi olarak yakaladı. Askeri darbeye direnir gibi olan iki vali vardı: Biri İhsan Sabri, öteki Tur- han Kapanlı... Onları da Yassıada'ya koydular. Milletve- killeriyle birlikte tecritte yattı Sonra koğuşa aldıiar. HayretHn Erkmen anlatıyor: "Herkes bir kitap okuyor, sonra değışıyorlar. '2.5 Saaf' diye bir kitap okurken ara- lannda değışıyorlar. Fransızca bir kitap var; orada tut- sak anlamına gelen esclave' sözcüğü var. Birbirlerine 'esclave' diye sesleniyorlar." Çok sonra, tutsak anlamına gelen 'esclave' yerine 'ek- selans' demeye başlıyorlar. Hele 12 Eylül'de Zincirbo- zan'da ve daha başka yerlerde yatarken ekselans söz- cüğü çok söylenir oluyor. Şaka olarak söylenen bu söz gittikçe gerçeğe yöneliyor. Her yerde söylenir oluyor. Çağlayangil, 85 yıllık ömre çok şey sığdırmasını bili- yor. Babasının atanması dolayısıyla türlü illeri dolaşır. Saint-Joseph'de Fransızca öğreniyor. Polis müdürlüğü ederken Ankara'daki Ruslardan Rusça öğrenir. Okulda bir öyküsü vardır. istanbul Erkek Lisesi'ndeyken Arapça hocasının sandalyesine iğne koyar. Bu şaka yüzünden bütün sınıf okuldan kovulur. Liseyi Ankara Erkek Lisesi- nde bitirmek zorunda kalır. 27 Mayıs'tan sonra politikaya atılır. Dışişleri Bakanlığı yapar. Sonra Bursa Senatörü olur. Parlamento uzun bir süre başkanını seçemeyince bir süre de cumhurbaşkanı vekilliği yapar. 12 Eylül'de askerler Kenan Evren'in gü- dümünde darbeyi yapınca cumhurbaşkanı vekili olur. Balmumcu, Hamzakoy, Zincirbozan'da siyasal hapis- liğini sürdürür. Bir görüşmemizde hapisliği sormuştum da şöyle yamtlamıştr. "Bizimki sizinkine benzemez; başka türlüydük, biraz iltimaslı..." Burada şunu söylemek isterim, siyasi hapis yatanlar nedense çıktıktan sonra birlikte yattıklarını bir süre son- ra unuturiar. Içerde kalanlar bunu hatırlarsa da gene anılarında kaybolur. 12 Eylül'ün siyasal mağdurtarı, eğer koğuşlarda yatmışlarsa, birileri içerde, ötekileri dı- şarda kalmışlarsa arkadaşlarını anarlar mı? Çağlayangil'in her zaman ağftrlığı vardı, Tanrı rahmet eylesin... ' ' ^ "~" ' ' * * " * ' .-' BULMACA 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Virüsleri mceleyen bi- lim dalı. 2/ Kendisıne inanılan kimse... Genel- likle tahıl ölcmede kulla- nılan bir ölçek. 3/ Bnçte. bir oyuncunun elinde ay- nı renklen hiç kâğıt olma- ması... "Ne şair — döker. ne âşık ağlar ( Tarihe ka- nştı eski sevdalar" (Fa- ruk Nafız Çamlıbel). 4/ Hamam. 5/ Bernardo Bertolucci'nın bir fılmi... Şua. 6/ Irmaklan geçmek için kullanılan sal... Yemek. renk. 7/ Bir şvirden şarkı olarak söylenmek üzere yapılmış beste... Her yanı suyla çevrili kara parçası. 8/ Bir nota... Küçük üzüm salkımı. 9/ Çoğu kez... Lantan elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Vişne ile kirazın melezlenmesiy- le elde edilen meyve... Demirin simgesi. 2/ Küçük erkek kardeş... Keçiyolu, patika. 3/ "Bir de — şi- şesinde balık olsam" (Orhan Veli)... Boru sesi. 4/ Muhtemel... Güzel kadın. 5/ Amonyum karbonat. 6/ Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret... Hariç... Nikelin simgesi. 7/ "'Ki- lâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar/Uyan ey yâreli şir-i — bu hâb-ı gafletten" (Namık Kemal)... Gümüşün simgesi. 8/ Bir mahkeme sonucunu gösteren resmi belge.... Zamir. 9/ Ha- yat arkadaşı... Bilgiçlık taslayan kimse. TMIVIOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ'NDEN 29 Genel KurU Toptantsı, çogunluk soğtandığı taktirde, 15-16 Ocak 1994 tanhtennde, çoâunluk soğlanrfxxjıöı taktırde. 22-23 Ocak 1994 tarihiennoe oşogKJa gostenlen yefierde ve gûnoem He yapılacaktır. Kongreye tûm Cıyetenminn Oda Kimlik kortıyka getmesınl nca ederiz GÜNDEM : l.GÜN: 1 - Açılış ve Saygı CXıruşu 2- Başkanlık Divonı Seçimi 3- Başkan' ın acış konuşması - Konuk konuşmaalar 4- 28. ctörvem çalışma programının girüşûlmesi 5- Yönetim Kurulu'nun aKlanması 6- Yönetim Kurulu ve Merkez Yönetim Kurulu delege adaylanmn tespiti. 7- TMMOB örgûtlûlüğû üzerine goruşler 8- Dilek ve temenniler 2. GÜN: . 9- Seçtmler ' ' 10-Kapanış. ' : ' ÇOÖUNLUKLU TOPtANTl VE SEÇİM YERİ: 15 OCAK 1994 Cumartesl tarlhll toplantı - Cumhurly«t Cad. 2W/4 Harbty» - İSTANBUL adresinde, 16 Ocak 1994 Pazar tarlhll seçim de yukandakl adreste yaptlacaktır. Saat: 10.00-17.00 ÇOĞUNIUKSUZ TOPLANT1 VE SEÇİM YE« : 22 Ocak 1994 Cumartesl tanhll toplantı - Yıkta T»kr* Oniv*rsit*si Oditöryumu Yıldu • İSTANBUL adresinde yaptocaktır. Saat: 10.00-17.00 SEÇİMLER: 23 Ocak 1994 Pazar tarihli Seclrn de Karagözyan Ermenl İHcokulu Yettmhanesl, AbW«l HQrrty«t Cad. No:22B SteH - İSTANBUL adresinde yapılacaktır. Saat: 09.00-17.00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle