Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 26 OCAK1994 ÇARŞAMBA
KULTUR
Soyut heykelde akla gelen ilk isim Anthony Caro'nun,'Şelaleler' başhklı sergisi Aksanat'ta
HeykelincazsanatçısıEDtPEMİLÖYMEN
L
ONDRA- Soyut
heykelde akla gelen
ilk isim. Klasik an-
lamda heykel değil
^ ^ ^ ^ tabii: Çelik konst-
* " ^ * riiksiyon, çelik kolaj
ve emprovizasyon. Mimartığa
doğru atılmış bir adım. Tate
Gallery'de 3 yıl önceki büyük
sergisinin adı da buydu zaten.
Boşuna değil. Bir sonraki
adımı, betona, çeliğe yaptığmı
yapmak olacak. Caro. kendisi-
ni sürekli yeniüyor çünkü. Ya-
ratıcılığı eskimeyen bir sanatçı.
Hayranlık kadar öfke de
uyandıran. Çünkü kullandığı
materyal yüzünden, sanatının
gözden kaçtığı oluyor. "Çelik
konstrüksiyon heykel mi olur-
r
Heykeltraşlıkta çığır açtı
Yahudi bir borsa simsannın
oğlu. 70 yaşında. Ressam Shei-
la Girling ile evli. Bir oğlu Cali-
fornia'da bilim adamı. Bir oğlu
Londra'da ressam... Caro'nun
çocukluğu varlıklı bir ailede
geçmiş. Ama hayli mutsuz.
Evin üçüncü çocuğu. Ağabeyi,
40'lanndayken kalpten ölmüş.
Ablası astımlıymış. Ana-babası
akraba evliliği yaprruşlar. Kav-
ga eksik olmazmış. 30. evlilik
yıldönümlerinde. babasırun.
"Otuz Yd Savaşlan bitti" dedi-
ğjni hatırlıyor. Babasımn zo-
nıyla Cambridge'de mühendis-
lik okumuş. Ama içinde sanatçı
ruhu var. Nasıl dile getireceğini
bilemeden. Babası. doğru dü-
rüst bir işi olsun istiyor. Yaz ay-
lannda heykeltraş Charles
VVheeler'ın yanında. Wheeler
önemli bir isim. Daha sonra Sir
unvanı ve Kraliyet Güzel Sa-
natlar Akademisrne başkan.
Caro savaştan sonra aynı aka-
demide öğrenci.
Yaşamının ilk dönemeci:
1951-53 büyük heykeltraş
Henry Moore'un parttime çıra-
ğı. Moore ile taruşmıyorlar.
Daha 22 yaşında. Çat kapı evi-
ne gjüniş. Büyük sanatçının ilk
sözü "Randevu alsaydınız" ol-
muş. Ama aralannda bir baba-
oğul ilişkisi oluşuyor zamanla.
Çok şey öğreniyor. O yıllarda
çahşmalan fıgüratif ve alçıyla.
1953'den itibaren Londra'da
önemli sanat okullanndan St
Martin's School of Art'da part-
time hocahğa başlıyor. 1979'a
kadar. Sadece İngiltere için de-
ğil, uluslararası heykeltraşlık
alanında da çığır açan bir isim
oluyor bu okulda.
Farklı açılardan bakış
Henry Moore ile ilişkisi üze- L
rinde hep durulur. Moore'u
önce bir yol gösteriçi olarak
gördüğü kesin. Ama sonradan
dışladığı da. Geçen yıl tuhaf bir
rastlantı ile iki isim yine bir ara-
da anıldı. Paris'te Henry Moo-
re restrospeküfi açıldı. Roma'-
da Traianus Forumu'nda da
Caro'nunki. Hem de Moore'un
Floransa'da Belverede Bahçe-
leri'ndeki ünlü sergisinin tam
20. yıldönümüne rastlayan
günde. İki sergiyi de Giovanni
Carandente hazırlamıştı. Vene-
dik Bienali'nin bayraktan. Ca-
ro'nun retrospektifı, olanca
modernliği ile. Roma'nın en ta-
rihi bölgesiyle tam bir zıtlık
içindeydi. Roma- Yunan mı-
marisinden esinlendiği "After
Olympia" (Olimpıya Gibi) adlı
dev eseri 23 metre uzunluk ve
3.3 metre yükseklikte Forum'-
da diğer eserleriyle birlikte yer
aldı.
Moore ile rakip olduklan
hep söylenmıştir. Ancak bu-
nun. sanata farklı açıdan bakış-
la sınırh olduğu anlaşılıyor.
Caro, 1960'lardan itibaren Mo-
ore'dan tamamen bağımsız bir
sanatçı oldu. O kadar ki. ona
soyut heykelin yolunu açan bü-
yük ustasma ileriki bir aşamada
İcarşı çıkacak kadar. Tate Gal-
lery, Moore'un eserleri için sü-
rekli bir sergi salonu planladığı-
70 yaşındakiAnthonv Caro, Londra'nın Camden Town semtindeki bir piyano atölyesinde çok sayıda asistanla çalışıyor.
X J_enry Moore ilerakipolduklanhep
söylenmiştir. FakatCaro, 1960'lardan
itibaren Moore'dan tamamen bağımsız bir
sanatçı oldu. O kadar ki, ona soyut heykelin
yolunu açan büyük ustasına ilerki bir
aşamada karşı çıkacak kadar.
nda ve Hazine'den fon da sağ-
ladığı sırada. 40 genç sanatçı
"Times" gazetesinde yayınla-
nan mektuplannda. bu ginşımi
eleştirdiler. Caro, başı çekıyor-
du. Moore'un çok kınldığı bili-
nir. Caro. "Galeri'nin dinamiz-
minin bozulacağı" gerekçesıyle
karşı çıkıyordu. Şimdi Caro.
hocasının bir zamanlar görül-
düğü noktada.
Henry Moore ve Caro
Moore. anıtsal yapılarortaya
koydu. Caro ise anıt meraklısı
olmadı. Moore'un eserinin bir
"yükselti"de durması gereki-
yordu. Caro'nunkiler yerden
bitıyordu. Moore. pastoral bir
sanatçıydı. Caro ise kentsel.
Moore. Avrupa'ya daha yakın-
dı. Caro, daha çok Amerika'ya.
Moore için çizim esastı. Caro
hiç çizmedi. hiç maket yapma-
dı. yap-boz dene-yanıl tekniği
ile çalıştı. Moore. gözlemciydi.
Caro ise radıkal ve antı-akade-
mik. Moore'un eserlen ağırbaş-
lı. Caro'nunkıler canlı ve dina-
mikti. Moore. İngiltere'nin
nemli ve gri bulutlu havasında
yeşilin her türiindeki kırlar ve
parklara uygundu. Caro için
ışık ve güneş gerekli>di.
Caro, 1960'lara kadar mini-
malistken. sonra dışavurumcu
dönemi geliyor. sonra da ba-
rok. Öyle ki Caro. ıçıne gınlip
dolaşılan dev eserleriyle daha
çok tanınır. "Child's Tower Ro-
om" (Çocuklar İçin Kule) ile
Vladimir Tatlin'ın Üçüncü En-
ternasyonal için yaptığı çelik
kule (1919) arasındaki benzer-
lik tesadüfı değil. Aynı biçime.
iki yıl önceki Sevil Fuan girişin-
deki "Bilim Kıüesi"nde (Tovver
of Discovery) rastlıy oruz.
Halen 15 esen İngiltere'de
müzelerde. 45'i Kuzey Ame-
rika'da. Kendısi için çalışan bir
sanatçı olma lüksüne sahip ol-
muş. Yapılan önerilerin pek
azını kabul etmış: Washing-
ton'da Ulusal Sanat Galerisi'-
nin Doğu Kanadı'nda Çin asıllı
Amerikalı mimar I.M.Pei (Lo-
uvre'daki cam pıramitçi) için
bir yapıtı var. Bir de Chicago'-
da postmodern bir binada Phi-
lıp Johnson ıçın... Üretımıni.
arz ve talep saptamıyor. Soyut
eserleri alıcı bulduğu ve ona iyi
bir yaşantı sağladığı için şanslı.
\'e bir de dik başlı ve zaten ba-
ğımsız yaratılışlı. 35 yaşınday-
ken Royal College of Art'da
X V X"*
(Kraliyet Güzel Sanatlar Yük-
sek Oİculu) ona heykel atölyesi
şefliği yani profesörlük öner-
mişler. Mınn kınn. olmadık
kaprisler (" Bütün görevlileri
atın" gibi) sonuçta kabul etme-
miş. Etseydi. kendisine ters dü-
şerdi.
Moore'dan sonra yaşamının
ikinci ve en önemli dönemeci
1959'da Amerika. Ford Vakfı
Bursu ile gider. Karizmatik
modernist sanat eleştirmeni
Clement Greenberg, soyut res-
sam Kenneth Noland. ve hey-
keltraş David Smith ile tanışır.
Çok etkilenir. 180 derecelik bir
dönüş yapar. Alçıyı ve fıgüratif
çalışmayı bırakır, çeliğe ve non-
figüratife yönelir. Kırpıntı me-
tal ve bir kaynak makinesi ahr.
Smith 1965'de bir trafık kaza-
smda ölünce onun bütün metal
yığmını ahr. 37 ton! Getınp
Londra'daki evinin önüne yığ-
rruşlar!
Çok sayıda asistan
Amerika'nın etkisi hâlâ sürü-
yor. Nevv York eyaletinde bü-
yük bir arazide bir stüdyosu
var. Her yıl genç 10 heykeltraş
\e genç 20 ressamla bir araya
gelıyor. Gençlerle çalışmayı
sevmek eşıtür yeni fıkirler, yeni
görüşler ona göre.
70 yaşındakı sanatçı Lond-
ra'nın Camden Town semtinde
artık kullanılmayan bir piyano
atölyesini mekan tutmuş. Çok
sayıda asistanla çalışıyor. Sade-
ce onlan yönlendiriyor. Eline
kaynak makinası almadan. Ki-
tap rafı düzeltmeyi bile sevmez-
miş. Ampul değıştirmeyi bile.
Mühendisliği zoraki okumarun
sonucu bu olsa gerek. Caro sa-
dece kafasının içinde yaratıyor.
ve metalin nereden nasıl kesile-
ceğini. nereye nasıl tutturula-
cağını, nasıl lehimleneceğini
söylüy or. Yapıyorlar.
10 bin ciltlik bir katalog
Heykel artı mimarlık ürünü
eserlerinin bazılan dev boyut-
larda. 1985"de Yunanistan'a ilk
ziyaretinin etkisiyle Zeus Tapı-
nağı'ndan esinlenerek yaptığı-
"After Olympia". aynca "Oc-
tagon Tower" (Oktagon Kule)
de 12 metre yükseklikte ve 27
ton! Caro'nun 1991de Tate
Gallery'deki dev sergisi bu ve
bunun gibi dev eserlerle doluy-
du. Katedral büyüklüğündeki
Duveen Galerisi'ndeki hacmı
ancak Caro doldurabilirdi. Za-
ten Caro o kadar hızla üreten
bir sanatçı ki, 2.5OO'ü aşkın ese-
ri 10 ciltlik bir katalogda top-
lanmıştır. Cilt sayısı her halde
artmava devam edecek.
"Mendil" /paslı ve cilalı çelik, 1990.
En büyük
korkum kör
olmak
(The Guardian gazetesinin
31 Ekim 1991 tarihti sayısında
sorulara verdiği yarutlar)
Dört dörtlük bir mutluluk ne-
dir? Stüdyodaki yaşantım.
En büyük korkunuz?
Kör olmak.
Tarihte beğendiğiniz kişilik?
Kararlılıkta Donatello.
enerjide Picasso.
En kızdığınız yönünüz?
Kaygılanm.
Başkalarında? Namertlik.
Ke> fınizi ne kaçınr?
Alçaktan geçen bulutlar.
En hoşlanmadığınız \ anımz?
Kötü givinırim.
En esef ettiğiniz >önünüz?
Sabırsızım.
En sevdiğiniz an?
Kara\iblerde denıze girmek.
En mutlu oldugunuz dönem?
Çocuklanm küçükken.
Gece uykunuzu ne kaçınr? -
Gündelik dertler. çoğu kez
ıvır zıvır konular.
Nasıl öunek istersiniz?
Uykumda \e çok çok
vaşhyken
Nasıl hatırlanmak
istersiniz? He\ keltraşlığa
katkıda bulunmuş biri olarak.
Moskova Festival Balesi CRR'de
^ültür Servisi - Cemal
Reşit Rey Konser Salonu ve
Atatürk Kültür Merkezi bu
hafta da zengin bir program su-
nuyor sanatseverlere. Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda
bugün saat 17.00'de Moskova
Festival Balesinın göstensı izle-
nebilir.
Bolşoy ve Kirov balesi
İki ünlü Rus sanatçısı; Maris
Liepa ve Sergei Radchenko ta-
rafından kurulan topluluk,
yaklaşık üç yıldan bu yana per-
fbrmanslar sergiliyor. Mosko-
va, Leningrad, Meksika, Boliv-
ya ve İngiltere'de çok başanlı
temsiller veren toplulukta Bol-
şoy ve Kirov balelerinin sa-
natçılanyla. Rusya'nın dünya-
ca ünlü dığer sanatçılan da yer
alıyor.
Cemal Reşit Rey Konser Sa-
lonu. yann saat 19.00'da da I
Fıamminghi Topluluğu nu ko-
nuk edecek. Rönesans müziğini
saray ve kılisede en yetkin düze-
yine çıkartan Flaman müzikçi-
lerine İtalyanların verdiği 1 Fi-
anuninghi adından esinlenerek
kendilerine bu adı koyan toplu-
luk, on yılı aşkın bir süredir ver-
diği konserlerle kendı türünün
en ıyisi olduğunu kanıtlarmş
durumda. Avrupa, Amerika,
Kanada vc Uzakdoğu'da ba-
şanlı konserler gerçekleştiren
grup: Barbara Hendncks. Her-
mann Prey. J.P.Rampal, H.
Holliger gibi dünyaca ünlü so-
listlere de eşlik etmiş.
İDSO'daşefİnciÖzdil
28 ocak cuma günü, saat 19.
00'da Cemal Reşit Reşit Rey
Konser Salonu'nda Istanbtil
Barok Kuartet bir konser vere-
cek. Soprano Güzin Gürel'in
solist olarak kalılacağı konser-
de; çembaloda Leyla Pınar. vi-
yolonselde Sevil Gökdağ. ke-
manda ise Nun İyicıl sanatçıya
eşlik edecek. Topluluk; Scarlat-
ti, Hasse. Ross. Haendel ve Vi-
valdi'nin eserlerini yorumla-
yacak. 29 ocak saat 15.00'de
Kent Orkestrası. İbo'nun solist
olarak katılacağı bir konser
verecek. Aynı gün saat 20.00'de
ise Robert Previte Group bir
konser verecek.
İstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası cuma akşamı saat 19.
00'da ve cumartesi günü saat
11 00'de Atatürk Kültür Mer-
kezi'nde. şef İnci Özdil yöneti-
minde olağan konserlerini vere-
cek. Solist olarak piyanoda
Ann Karamürserin katılacağı
konserde; ..Paul Patterson'un
"Festival Üvertüru". Maurice
Ravel'in "Sol El İçin Piyano
Konçertosu" ve Dimitri Şosta-
koviç'in "Senfoni no.5 op.47"
eserleri seslendirilecek.
Carmen ve Dolores Chaplin.
CharlieChaplin'in
ihtirasb
torunlandaoyuncu
Kültür Servisi - Carmen \e Dolores Chaplin, koyu kahverengi
gözlen. bal rengı tenleri \e olağanüstü gülümsemeleriyle en az
adlannın çağnşıırdığı kadar egzotik ve güzel iki genç kız. Sessiz
sınema efsanesının oğlu Michael ile onun kansı yan İrlandalı
yan Tnnidadlı Patricia'nın beş çocuğundan ıkisı. Gribe yaka-
lanmış olmalanna karşın. Pans'ın Chanzelize semtindeki Do-
me-Villıers cıvanndaki kahvede ünlü aıleleri ve kendi oyuncu-
luk kariyerleri hakkında keyıflı keyiflı sohbet ediyorlar.
Büyük bölümü Fransa'nın güneybatı bölgesinde olmak üze-
reçocukluklannın son derece olağan geçtığıni vurgulamalanna
karşın, Chaplin'in egzantnk evınde y aşamın gerçekten eğlenceli
olduğu çok açık. 21 yaşındaki Carmen. "Annemle babam hip-
piydiler. Monsegur'a geldiğüniz ilk günlerde, yerliler Chaplin
olan soyadımızdan ötürü bizi burjuva sanmışlardı" diyor. Aileye
her yerden davetler geliyordu Ancak. zengin \e ünlü olduklan-
na îtşkin izlenim çok geçmeden yerle bir olacaktı. Carmen, "Ba-
bamın daima bozulup duran, gerçekten hurda arabalan vardı. Ne
zaman çiftliğe gitsek, aynı odada \ atardık. Sonunda yerliler biz-
den iş çıkmay acağını anladı >e bizi rahat bıraktılar" dıye sürdü-
rüyor sözlcrini.
Büyükbabalarıyla ilgili anıları oldukça silik
Kutsanmış büyükbabalan Charlie Chaplin'e ılışkin arulan,
onun öldüğünde bırinın 6. dığennın de 7 yaşında olmasından
ötürü oldukça silik. Carmen. "Ben doğduğumda o zaten epeyce
vaşlıymış. Ama gene de onunla >e büyükanncmle yemek odasında
yemek yediğimizi anımsıyorum. Bu, çok özel bir olaydı ve hep son
derece kibar davranırdık. Bazen hep birlikte oturup aile filmleri-
mizi izler ya da tekerlekli sandalyesini iterek onu çevrede gezdi-
rirdik" diyor.
cV-^ harlie Chaplinarkasında pek çok komik
film ve ihtiraslı torunlannın
tohumlannı bırakarak
göçtü. Torunlannın
arasında ün sarayına
bü\ ükbabalannın ardından
giren gözü kara Dolores ve
Carmen vardı.
21 yaşındaki Carmen,
"Annem ve babam
hippiydiler. Babamın
daima bozulup duran
gerçekten hurda arabalan
olurdu... Çiftliğe
gittiğimizde hepimiz aynı
odada yatardık" diyor.
Ünlü akrabalanna
karşın. aile kendisini
sinema dünyasının
dışında tutmuş. Bü-
yükbabalannın ba-
şansından etkilen-
melenne karşın. kız
kardeşler oy unculu-
ğa duyduklan aşkın
büyük ölçüde çocuk-
luklanndan kaynak-
landığı inancındalar.
"Okuldaki piyeslerde
ben daima birinci er-
kek, Dolores de birinci
kadın olurdu" diye
anımsıy or Carmen ço-
cukluk günlennı.
Kıkırdayarak ekliyor:
"Ben en iyi arkadaş-
larımın arasında hep
Marilyn Monroe'nun
striptiz numalarını ya-
pardım. On yaşın-
daydun galiba. doğum
günümde biri bana vi-
deo kamera armağan
etti. Böylece Dolores'le birlikte fîlmler çevirmeye başladık."
İki kız kardeş Madnd'deki bıryatılı okuldan sonra Paris'e
dönüp yenılenmiş Fransız drama okuluna. Cours Florenfa git-
tı. Ancak. \enlen öğretım ıkısını de memnun etmemişti "Dersle-
ri hiç sevmemiştinı. Her şev son derece klasikti. Ama gerçekten
klasik bir eğitim istivorsanız. Paris'e değil, İngütere'ye gitmeniz
gerekirdi" diyor Dolores. Carmen'in okulu sevmeme nedenleri
daha başka: "Bu okul bana göre korkunctu; çünkü ben gerçekten
utangaç biriydim >e bu daima çok atak davranmanız gereken bir
yerdi. Herkes uçuktu ve ben onlara ayak uydurmakta güçlük
çekiyordum."
Bu kötü deneyimlere karşın. sebat ettiler ve VVim Wenders'ın
1989'da çektığı filmı Dıim anm Sonuna Kadar (Untıl the End of
the World)'da rol aldılar. Bu. yeni bağlantılar kurmalannda
yararlı olan bir deneyimdı. Bir partide fılmın prodüktöriiyle
tanıştılar \e prodüktör onlan Venedik'te bir günlük bir rol için
davet ettı. Carmen'ın bundan sonraki rolü İspanyol Miguel Bo-
se'nin fılmi L'Aımee Sacrre'dc oynadığı sakat kız oldu. Bose,
Carmen'e göre "Yahıız olağanüstü sezgili değil, inanılmayacak
kadar nazik ^e zekiydi". Ve geçen yılın başında. Fransız idolleri
Cathrine Deneuve \e Daniel Auteuilın de rol aldığı. oldukça id-
dialı bir film olan Afa Saıson Preferee'de oynadı.
Kariyerleri konusunda soğukkanlı ve sakinler
Kız kardeşlenn her ikısı de büy ükbabalannın fılmlerini bü-
yük bir keyifle izliyorlar. Özellikİe de. babalan Michael'ın da
oynadığı Xe\\ York 'ta Bir Kral ile Sahne Işıklan fılmlerini sevi-
yorlar Carmen. "1950'lerde yapılan filmleri gerçekten çok sevi-
yonım" dıyerek düşünceye dahyor. En sevdiği fılmler Jack
Lemmon, Robert Mitchum, Marlon Brando, Marilyn Monroe ve
Bette Davis'in oynadığı fılmler. Dolores ise Jane Champion'ın
son fılmi Piyano'nun stan Holly Hunter hayranı.
Kendi oyunculuk kanyerlen hakkında her ikisi de, hemen
her konuda olduğu gibi oldukça soğukkanlı \e sakin göriinü-
yorlar. Carmen. "Hiçbir zaman oyunculuğum veya sinema kari-
yerim konusunda kaygı duymadun. Her şey öylesine belirsiz ki,
eger kaygı duymaya başlarsam çıldırırdım" diyor. Yakın bir ta-
rıhte başlama ihtimali olan fılmde alacağı rol düşünülürse. Car-
men'in endışe etmesine gerek olmadığı da ortaya çıkıyor. Gele-
ceğe ilışkin projeleri sorulduğunda Dolores de, "Çok, hem de
pek çok projcnı var!" diyor. Ancak. gelecek onlara ne getirirse
getirsın, kesın olan bir tek şey var: Büyükbaba Charlie, eğer ya-
şasaydı, beyaz perdenin tarihine kendi damgalanna basacak
olan bu iki torunundan büyük bir gurur duyardı.