Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK1994 ÇARŞAMBA
16 DUNYADAN
RusyamerkeayetçfliğekayıyorYeltsin 'in, güçlü Rusya 'yıyaraimak uğruna
liberaldemokrasiden uzaklaşıp
merkeziyetçiliği benimsemesi, siyasal
gözlemcilere göre Rus Devlet Baskanı'nı.faşist
liderJirinovski 'nin aşırı milliyetçiliğine
yaklaştırıyor.
B
oris Yeltsin. Moskova'da
siyaset sahnesine ilk
çıktığında Sovyet Ko-
münist Partisi'ni modernleştir-
me konusunda gösterdiği çaba-
larla dikkatleri üzerine çekti.
Ancak, kısa zaman sonra bu-
nun olanaksız olduğunu göriip,
halkı Sovyet geçmişlerini unut-
maya, Rus kişiliğini diriltmeye
çağırdı. Bu görevini başanyla
tamamladıktan sonra liberal
demokrat bir görûşü benimse-
yip, Rusya'yı Baülılaştırmaya
girişti. Şimdi. son görevini yap-
mak üzere kollan sıvamış bulu-
nuyor. Güçlü bir Rus Devleti'-
nin doğumunu gerçekleştirmek
amacıyla Rus halkıru yüreklen-
dirmeye, ulusculuk bilinçlerini
bilemeye çalışıyor.
Güçlü bir Rus devleti kavra-
mıyla na demek istedigini Yelt-
sin 11 ocakta Rusja Parlamen-
tosu'nun açıhş konuşmasında
. üstü kapalı olarak şöyle belirtti:
"Ben sizden siyasi görüşJeriniz-
de birieşmenizi istemiyorum.
Ancak, bu ülkenin kalkınabil-
, mesi için bazı değerlerden vazge-
çemeyiz. Bu değerlerin başında
iç banş, istikrar, ulusal birlik ve
reform geliyor."
Siyasal gözlemri Lilia Shevt-
, sova Yeltsin'in zaman içinde or-
taya çıkan bu yeni yaklaşımını
"Yeni muhafazakarlık" olarak
isimlendiriyor. Bu bağlamda
güçlü bir başkanlık yönetimine
inanan Yeltsin, federatif bir
devlet yerine bölünmez, tek bir
devlet anlayışına yeşil ışık yakı-
yor. Ekonomik reform taraf-
tarlan, başkaru ikna edebildik-
leri ölçüde çalışmalanna devam
edebilecekler. Ancak, ana hedef
devletin güçlenmesi olacak. Dış
politika düşmanca olmayacak,
ne var ki, eskisine oranla daha
uzak ve soğuk olacak. Shevtso-
va. "Yeltsin'in tek bir amacı var.
O da şanlı Rus geçnuşini geçmi-
şini yeniden canlandırmak," di-
yor.
Yeltsin liberal-demokrat dö-
neminde, birkaç kişiden oluşan
danışman kadrosuna güveni-
yordu. Gennady Burbulis ve
Sergei Filatov adındaki danış-
manlar demokrasinin işlerliğini
arttırması yönünde Yeltsin'i
zorluyordu.
Serbest pazar ekonomisinin
kurallanna ılışkin konularda
Yeltsin, Yegor Gaydar'ın açı-
klamalanna başvuruyordu.
Şimdi, tüm danışmanlar bir ke-
nara atıldı. Öyle görünüyor ki,
Yeltsin yeni muhafazakarlık
döneminde artık danışmana ih-
tiyaç duymuyor, içgüdüsel du-
yumsamalanyla işleri yoluna
koyacağına inanıyor.
Yeltsin'in yeni yaklaşımı en
belirgin şekilde dış politikada
kendini hissettiriyor. Giderek
daha saldırganlaşan tavırlany-
la Yeltsin komşu ülkelerde hu-
zursuzluğa neden oluyor. Rus-
va Dışişleri Bakanı Andrey Ko-
zire> geçtiğimiz yıl 11 kasımda
şu satırlan yazmıştı:"Rusya ve
Doğu Avnıpalı komşularımız
gelişmiş te demokratik detletle-
rin arasında sağlam bir yer edin-
mek için uğraşıyorlar. Komünist
devriminin geri dönüşünün olma-
dığını savunan Brejnev öğretisi
artık geçerli değil." Ne var ki,
Kozirev bu satırlan yazdıktan 2
ay sonra Brejnev öğretisini ye-
niden keşfetmeye kalktı. Ocak
ayının 18'inde resmi TASS
ajansının bildirdiğine göre Ko-
zirev Rus askerlerinin eski Sov-
yet cumhuriyetlerinden çıkma-
sının söz konusu olmadığını be-
lirtti. Kozirev. aynca şunlan
sö>ledi:"Moskova'nın gerçek
niveti bu ülkelerde askeri haki-
miyet kurmak değil. Ancak, as-
kerleri çekersek bir boşluk oıta-
ya çıkacak. Bu boşluğu kötü ni-
\etli güçlerin doldurması olası-
lığı Moskoıa'yı huzursuz edi-
yor." Bu demeçler özellikle 20
bin Rus askerini isteksizce ba-
nndıran Latviya ve Estonya'yı
ilgılendiriyor. Oysa, Rusya ön-
ceden askerlerini çekeceğine
ilişkin söz vermişti. Siyasal göz-
iemciler. Rus dış politikasınm,
Moskova'nın çıkarlannı koru-
mak ıçin aldığj yasal önlemler-
le. emperyalızm arasındaki ince
sının yavaş yavaş geçtiğine dik-
kat çekiyor.
IYeltsin vaatlerini
tutacak mı?
Bill Clinton'ın Moskova zi-
yareti konuya ilişkin başka so-
rulan da gündeme getirdi. Yelt-
sin ekonomik reform vaatlerini
uygulamaya koyacak mı? Eko-
nomi konusunda Yeltsin'in pek
fazla bilgi birikimı olmadığı
herkes tarafından bilinıyor. Bu-
güne dek genç ekonomi uzman-
lan Yeltsin'e bu konuda yar-
dımcı oluyordu.
Reform hareketlerinin mi-
man Yegor Gaydar eğer göre-
vinde kalsaydı, reformlann de-
vamı garantilenecekti. Ancak,
Yeltsin Yegor Gaydar'ı kal-
ması için ikna etmeye hiç çalış-
madı.
Zaten Gaydar'ın yeni kuru-
lan hükümette görev almaya
hiç niyeti yoktu. Yeltsin, Gay-
dar'ın istifasını kabul ederek re-
form hareketlerinin devam ede-
ceğini, Gaydar'ın gidişiyle poli-
tikada büyük değişikh'İc olma-
yacağını. ulusal ve stratejik çı-
karlann her durumda gözetile-
ceğini iddiaetti.
Rusya'nın muhafazakar
Başbakaru Çernomirdin, Yelt-
sin'in sözünü ettiği çıkarlann
gözetilmesiyle enflasyonun ani-
den fırladığma dikkat çekti.
Rusya'yı eski gücüne kavuştur-
mak uğruna Yeltsin'in yaptığı
bu ılk yanlışm. toplumda bü-
yük patlamalara yol açabileceği
ileri sürülüyor.
Yaptığı ikinci yanhşın sonuç-
lannın daha vahim olabileceği
düşünülüyor. İkinci yanlış Jiri-
novski'nin "bir ulusun yeniden
doğuşu" görüşüne öykünerek,
faşişt liderin fikirlerine sahip
çıkması.
Lilia Shevtsova bir ulusun
yeniden doğuşu olgusunun psi-
kolojik boyutlan olduğunu be-
lirterek Jirinovski'nin ulusun
aşağılık kompleksinden yarar-
landığını söylüyor.
The Economist
Cezayir'deşiddet, şiddetidoğurduKöktendincilerin cinayetleri, devlet destekli olduğu sanılan ölüm mangalannın misillemelerine yol açtı.
B
atılı diplomatlara, insan haklan
yetkililerine ve tanıklara göre.
Cezavir'de hükümet yanlısı
ölüm mangalan, son 4 ay içinde onlarca
Müslüman militanı öldürmüş bulunu-
yor.
Yetkililer, ölüm mangalannın, hükü-
meti devirmek için sayısızdevlet görev-
lisi, enteiektüel ve güvenlik güçleri
mensubunu öldüren İslamcı militan-
lann yarattığı şiddet ortamına biryanıt
olarak ortaya çıktığmt söylüyorlar.
l Yaşamı ölüm mangalannca tehdıt
edilen bir insan haklan savunmacısı,
"Cezayir'deki şiddetin sorumlusu her
iki taraf. Jktidardakiler ve iktidarı ele
gecirmek isteyenler. Hükümettcn ol-
duklanna inanılanlar va da hükümetle
ittifak halinde olanlar tarafından sık sık
yargısız infazlar gerçekieştiriliyor" dı-
yor.
Diplomatlarla insan haklan yetkili-
len ölüm mangalannın Cezayır ordusu
ve güvenlik güçleri unsurlannca yö-
netildiklerini ya da en azından onlaria
bağlantılı olduklannı söylüyorlar. Kur-
banlannm bedenlerinde bıraktıklan
notlarda, Cezayirlileri Jslami militan-
lann saldınlanna karşı devleti koru-
maya çağınyorlar. Mesajlar genellikle
imza yerine kullanılan "Gdze göz, dişe
diş"deyişiyle bitiyor.
Hükümet vetkilıleri. ölüm manga-
lannın arkasında kimlerin yer aldığını
bilmediklerini ileri sürüyor ve asker ve
polisçe gerçekleştirilen sistematik yıl-
dınna eylemlerini vadsıyorlar.
Cezavir'deki şiddetin. baslanşç tari-
hi olan 1992 Ocağı'ndan beri 2 bin yaşa-
ma mal olduğu belirtiliyor. Iki temel Is-
lamcıgrup-Silahlı İsIamiGrupileİsla-
mi Silahlı Hareket- artık kırsal kesim-
lerin ve karanlık bastıktan sonra kimi
yoksul semtlerin denetimini ele geçir-
mış durumda.
Silahlı çatışmalar artık gündelik
olaylara dönüşmüş; geceyansından
önce başlayan sokağa çıkma yasağı sı-
rasında, başkentın göbeğinde bile oto-
matik silahlann tarrakalannı duymak
son derece olağan kabul edıliv or.
Polis memurlan İslamcı militanlann
boy hedefi durumunda. Ölüm manga-
lan da genellikle polis memurlannın
vurulduğu alanlarda harekete geçiyor.
Bu türcinayetlergecekondu bojgesi
olan Küba'da olduğu gibi,Ceza\ir"in 30
kilometre kadar günevdoğusundaki
Ayn Taya ile 16 kilometre batısındaki
Saula köylerinde de yer alıyor. Bir
ölümmangası.Cezayir'in 16 kilometre
doğusundaki bir kıyı kasabası olan ve
çok sayıda polisin öldürülmüş olduğu
Burç-el-Kifan'ın sokaklannda 10 cc-
Mllltan
Uzak Doğu'daişbaşındaFilipinler'de uyanan militan Islam akımı,
ülkeyi olduğu kadar komşulannı da
korkutuyor. Bununla birlikte, gerek
Müslüman gerek Hıristiyan önderler,
banşa ulaşmakta kararlı görünüyor.
P
eder Leonardo Dubian,
sanki yavaş çekim fılm
izler gibi, el bombasının
patlamadan önce koridor bo-
yunca ilerlediğini gördüğünü
söylüyor.
26 'aralık akşamı, 2 bin
kişi, Davao'daki San Pedro
Katedrali'nde toplanmış,
ilahiler okuyordu.
PederDubian, "Konuşama-
dım, yalnızca yere yatmalarını
işaret edebildim" diyor. Gü-
ney Filipinler'in Mindanao
adasındaki Davao kentinde
mutlu bir Noel geçeceği düşü-
nülüyordu. Hükümetle Müs-
lüman isyancılar arasında
1972'den beri süren ve 50 bin
kişinin ölümüne neden olan
savaşı sona erdirmeye yöne-
lik banş görüşmelerinin so-
nuca varacağı söylentileri
çıkmışü. Bu mutlu günde,
banş umutlan daha da
artmıştı.
Önce koridordaki el bom-
bası patladı, sonra Katedral'-
in arkasında iki bomba daha
patladı. İnsanlar bağınyor,
îcapıya doğru hücum ediyor-
du. Kimileri, kanlar içinde
yerde yatıyor, kıpırdayamı-
yordu. Peder Dublan'a bir
şey olmamıştı ama yanındaki
iki çocuk şarapnel yaralan
almıştı. Yaralılan hastaneye
götürmeye karar verdi, bir
kadın yolda öldü. Toplam
olarak 6 kişi ölmüş, 130 kişi
yaralanmıştı.
Ordu hemen olay yerine
geldi, ama saldırganlan yaka-
layamadı. Cemaat, Müslü-
manlan suçluyordu. Ertesi
gün, misilleme olarak Da-
vao'daki üç cami bomba-
landı, altı kişi yaralandı. Bir
an için, dünyanın unutulmuş
savaşlanndan birinin sür-
düğü düsüncesi kapladı her
yanı. Mindanao halkını yine
sefalet bekliyordu.
Saldından sonra Müslü-
man ve Hıristiyan liderlerin.
topluluklannı soğukkanlı
davranmaya çağırmaktaki
aceleciüği, iki tarafın da an-
laşmaya varmakta ne kadar
kararlı olduğunu gösteriyor.
Peder Dubian, patlamadan
dört hafta sonra Katedral'de
yaptığı konuşmada şunlan
söylüyordu: "Kanlar icindeki
insanların görüntüsü hâlâ
aklımdan gitmiyor. Ama bu
olayı bir meydan okuma ola-
rak görme>e çalışı>orum. On-
lara, bombanın bi/i ayırmaya-
cağını kajutlayalım."
Mindanao'da çok az sayı-
da kimse, çatışmalann uza-
masından yana: Şantajalar,
kaçakçılar ve küçük fakat en
çok korkulan Şeriatçı gnıp,
Ebu Sayyaf. Libya tarafı-
ndan desteklenen grup, Fili-
pinler'deki 5 milyon Müslü-
manı harekete geçirmeye
çalışıyor.
Mindanao'da son zaman-
larda yaşanan pek çok adam
kaçırma ve bombalama
olayıyla Ebu Sayyaf arasında
bağlantı var. Ordu Katedral'-
deki saldınyla ilgili kuşku-
lannı da örgüte yöneltmiş du-
rumda.
Nüfusun geri kalanı için
banş, ekonomik kalkı-
nmanın önünü açacak. Min-
danao, Filipinler'deki en bü-
yük ikinci ada, buna karşın,
ülkenin en az kalkınan bölge-
lerinden.
Engebeli dağlan ve sık
ağaçlıklı ormanlan, demir,
bakır, nikel, altın ve gümüş
rezervlerini kapatıyor. Ada-
da, kahve, kakao, ananas,
mısır ve hindistancevizi yağı
üretimi yapılıyor. Ancak. yol
ağı nersdeyse hiç gelişmemiş
ve tepelerde haydutlar, sahil-
de korsanlar hüküm sürüyor.
Müslümanlar önce, Ameri-
kalılann denetiminde Manila
tarafından yönetilmeye ses çı-
karmadılar. Ancak 2. Dünya
Savaşı'ndan sonra, Filipin-
ler'in başka bölgelerinden ge-
len çok sayıda Hıristiyan ada-
ya yerleşmeye başlayınca, ge-
rilimtırmandı.
1976 yılında Filipin hükü-
meti ile isyancı Müslüman
grup Moro Ulusal Özgürlük
Cephesi (MNLF) arasında
MNLF lideri Nur Misuri, Ortadoğu'da uzun sürgün yulanndan sonra geçen yıl ülkesine döndü.
set bıraktı. Misilleme anayetleri ö>-
lesine yaygınlaştı ki, polis ve diğer gü-
venlik güçlerinin öldürüldüğü yerierde
insanlar milis güçlerinin saîdınsına
kendilerini baştan haarlıyorlar.
Ölüm mangalan İslamcı militan-
lann kurbanlanna karşılık olarak. iki
kat fazla can alıyor. Söz gelimi, iki po-
lis öldürülmüşse, bir sonraki gün ölüm
mangalannca öldürülüp bir kenara
atılmış dört ceset buiunacağı biliniyor.
Küba'daki bir fınncı. "Burada ne za-
man bir polis öMüriilse, ölüm mangalan
harekete geçi>or. Artık iyice alıştık"
diyor.
Ölüm mangalannca işlendiği ileri
sürülen ilk cinayet, 30 eylül tari-
hinde. Cezayir'in 100 kilometre
doğusundaki Tizi Uzu Üniver-
sitcsi'ndeişlenmişti. Maskeli bir
tetikçi, öğrencilerinin gözünün
önünde bir fıkıh hocasını öldür-
müştü.
Hükümet yanlısı ölüm man-
galan Özgür Genç Cezayirlifer
Orgütü ile gizli Cezayir Cum-
huriyeti'ni Konama Örgütü'nü
kapsıyor. Batılı diplomatlar, bu
gruplann gerçekte aynı örgüt-
ten doğduğuna inandıklannı ve
mesajlannda genellikle aynı
sözcüklerin yer aldığını farket-
tiklerini belirtiyorlar.
Ocağın ilk haftasında bir
ölüm mangası, işçilerin yaşadı-
ğı bir semt olan Baraki'de, gene
polislerc yapılan bir saldından
sonra üç adamı kaçınp vurdu-
lar.
_Bir Avrupalı diplomat.
"Ölüm mangalannın kaç kişiyi
öldürdüğünü saptamak olduk-
ça güç. Ancak, kasundan beri
onlarca cinayet işlediklerüıi
sanıyoruz" diyor.
Polis yetkilileri öldürülenle-
rin tamammın teşhis edilmesi-
nin güçlüğünden söz ederek,
yalnızca sayılannın belirlenebi-
leceğini söylediler.
Ölüm mangalannın gerçek-
leştirdiği kaçırma eylemlerine
tanık olanlar korku içinde yaşı-
yorlar ve çoğu sessiz kalmalan
yönünde uyanlar alıyorlar. An-
cak, birkaç Cezayirli kimlikleri-
nin açıklanmaması kaydıyla,
kaçırma ve cinayetlerle ilgili
olarak benzer öyküler anlattı-
lar. Her biri, yeşil askeri ünifor-
ma ve kayaİc maskeleri giyen
bazı kişilerin sokağa çıkma ya-
sağının başlamasından sonra
ortaya çıkıp, insanlan evlerin-
den alıp götürdükJerini belirtti-
ler. Kaçınlanlann cesetleri erte-
si gün yakın bir sokakta vurul-
muş olarak bulundu.
Kurbanlar yetkililer tarafın-
dan alınıp götürülmeden önce,
genellikle saatlerce sokakta ka-
byor. Bazı diplomatlar bunun
halk için bir gözdağı olması
amaayla yapıldığı kanısında-
lar.
ChrisHedges
The New York Tünes
bir anlaşma imzalandı ama an-
laşma kağıt üzerinde kaldı.
Daha sonra da görüşmelerin
başlatıiması için "kerhen" gjri-
Şİlen çabalar oldu. Ancak konu
ilk kez 1992'deağırlık kazandı.
İslam hukuku uzmanı olan ve
MNLF'nin sözcülüpnü üstle-
nen Şerif Zain Cali, "Bu banş
için büyük bir fırsat" derken,
Ebu Sayyafın ciddi bir tehdit
olduğunu kabul ediyor: "Sorun
şimdi çözülmezse, örgüt, Fîlis-
tin'deki Hamas gibi olacak.
Bunlar genç insanlar. İkna et-
meye çalışmamız gerekir. Ben
52 yaşında\m Biz aklımızı kul-
lanıyoruz, onlarsa şiddeti."
Filipin ordusu, Ebu Sayyafa
kaç kişinin üye olduğunu bilmi-
yor. Sayılannın 120 ile bin ara-
sında değiştiği tahmin ediliyor.
Çoğunun Ortadoğu'da eğitim
gördüğü biliniyor. Liderleri.
Abducarak Ebubekir Cancala-
ni.
Uzakdoğu Asya'daki kom-
şu ülkeler de çatışmanm bit-
mesini dört gözle bekliyor. En-
donez>a. hükümetle MNLF
arasındaki görüşmelerin ilk tu-
runa evsahıpliğı yaptı. Dün-
yanın en yoğun Müslüman nü-
fusuna sahip Endonezya'da,
şeriatçı bir gelenek yok.
Independent
ROMANVE
YAZARLIK
ONURU
Samim Kocagöz
30.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad.
39-41 Cağaloğlu-İstanbul
Ödemeli gönderilmez
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Bu Kan Yerde KalmaL..
Uğur Mumcu öldürüleli bir yıl oluyor, ne bir ipucu var,
ne katiller bulunuyor. Ölümündeki giz, olduğu gibi duru-
yor. Cinayetin üstünden bunca zaman geçmiştir. Faili
meçhul cinayetler arasına bu da girmiştir. Bir yandan
devlet arıyor, bir yandan ilgililer. Arada bir ipucu bulun-
sa da üstüne varıldığında bir dumana bürünüyor.
Birçok cinayet var. Hepsi de bir noktaya gelip tıkanı-
yor. Cinayeti araştıranlar var, bir köşeye sıkıştıranlar
var.
Uğur Mumcu'yu çok eskiden beri tanırım. Bir sol çev-
renin arasına katıldı, kestirme yoldan geldi. Bizim gaze-
teciliğe başladığımız yıllarda "araştırma gazeteciliği"
yoktu. Bir konuyu ele alacaksın, cıcığı çıkana kadar
araştıracaksın, sonuca bağlayacaksın. Bu tür gazetecili-
ği deneyenlerin başında Uğur gelir. İlk deneme, sanıyo-
rum "hayali ihracat"\a başladı. Uğur Mumcu'yla Aftan
öymen "hayali ihracata" el attılar. Gazetecilik oradan
başladı. Ondan sonradır ki Uğur, bütün gücüyle bunun
üstüne yürüdü.
Hayali ihracat, türlüyolsuzluklar, uyuşturucu mafyası,
türlü mafyalar bunun içine girdi. Uğur'a ileri gidiyorsun,
diye uyarılarda bulunanlar vardı. Ama yılmıyor, üstüne
üstüne gidiyordu. Şahsen ben bile "Aman Uğur dikkatli
ol!" demekten kendimi alamıyordum.
Günler geçtikçe Uğur Mumcu yaptığı işi kurumlaştırdı.
Her türlü yolsuzluk, Uğur'dan soruiur oldu. Bu yolda
hangi gazeteciye başvursanız, Uğur'u gösteriyordu.
Mafyalar, babalar, kabadayılar, Uğur'dan çekinir ol-
muşlardı. Herkonunun, herolayın üstündegerilmişkolu
kanadı vardı. Her şeyi biliyor, her şeyden haber alıyor-
du. Çevresini haber veren dostlar sarmıştı. Uğur'la tanı-
şanlar derhal dostu oluyordu.
Şöyle bir örnek vermekte yarar var. Uğur, yedek su-
baydancavuşçıkmıştı.Sakıncalıpiyadeydi. Biranlamda
kurmaylarla arası açıktı. Ancak, kurmayların devam etti-
ği "Akademi"öe bir konuşma yapmıştı. Atatürkçülüğü
ve onun devrimlerini anlatmıştı. Öylesine yetkin bir an-
latısı vardı ki dinleyenler hayran kalmışlardı. Konuşma
bittikten sonra 400 kurmay subay Uğur'u dakikalarca
ayakta alkışlamışlardı. Sakıncalı piyade, kurmayların
gözünde her türlü sakıncadan aklanmıştı.
Sonunda gözünü budaktan esirgemeyen gazetecinin
üstüne varmışlardı. Katiller şebekesi, cinayetler halkası
içine onu da almıştı. Bir gazeteci cinayetler zincirinin
halkası arasına girdi mi kurtuluş yoktu. ötekiler gibi onu
da bir gün temizlerlerdi. Dediğim gibi çok uyarılarda bu-
\unu\uyordu. Ama Uğur bunlara aldırmıyordu. Bir an-
lamda "Su testisisu yolunda kırılır " demeye getiriyordu.
Üstüne üstüne gidiyordu.
Eşinin anlattığına göre rüyasını da görmüştü. Bir gece
nüyasında dizleri üstünde bir bomba patlamıştı. Bir kâ-
bus içinde uyandı Gördüğü kâbustu. Gerçekte de kara-
basanlar bekliyordu.
Son günlerde Apo-MİTbağlantısını araştırıyor, belge-
ler topluyor, ilgili gördükleriyle konuşuyordu. Araştır-
maları arasında bütün gizli örgütler vardı. Gizli örgütler-
le konuşmalar gizli kalmazdı. Ne olsa birbirlerine haber
verirlerdi.
Bu ılgıler 24 Ocak a kadar geldi. Bu kez daha sakıncalı
buldular kı 'bomba patladı. " Katiller ellerini kana bula-
dılar Bu, Uğur'un kanıydı
Bu kan yerde kalmayacak' >.
BULMACA
1 2 3 4 5 6
8
SOLDANSAĞA:
1/ 'Hile. dalavere" anla-
mında argo sözcük. 2/
Sulak yer... Uzaklık an-
latmakta kullanılan söz...
Mürekkebi kurutmakta
kullanılan çok ince kum.
3/ Cila ve bo>a ışlerinde
astar olarak kullanılan
bir tür zamk... Bir çeşit 6
otomobil yanşı. 4/ Bi- j
rim... Gümüşün simgesi.
5/ Akdeniz dolaylannda
yaygın. bodur ağaç ve ça-
îılardan oluşan bitki ör-
tüsü... Dilbilgisindeki sözcük tür-
lerinden biri. 6/ Türkiye ile Suriye
arasındaki gümrük kapısı. 7/ Halk
dilinde sütkardeşe \erilen ad... Yı-
yecek bulamayan. yoksul kımse.
8/ Meyve vermeyen bitki... Asker.
9/ Hayvanlara vurulan damga...
Kimyasal bir element.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pa-
ragraf. 2/ Saz şairi... Kutsal inanç.
3/ Bir kimsenin. bir grubun başka-
lanndan ayırt edilmesini ve bire>-
selliğini sağlayan sürekli ve temel özellik. 4/ Utanma duygusu...
Tahta oymacısı. 5/ Karagöz oyununda kullanılan kamış dü-
dük... Renyum elementinin simgesi. 6/ Amazon bölgesinde
bataklık sık orman. 7/ İzmir'ın bir ilçesi... İntikam. 8/ Karade-
niz bölgesinde bir dağ... Bir nota. 9/ Fütüvvet şeyhi... Tahıl yı-
ğınlan üzerine. çalınmasını önlemek amacnia vurulan damga.
MEHMETAKIF
YARDMCI
(1958-1984)
Aramızdan aynhşının 10. yılında
ölüm nedeninin hâlâ karanlıkta kaiması üzüntümüzü
bir kat daha artırmaktadır.
Seni Unutmayan
DOSTLARÎN
Dt. Recai ARSLAN. Dt.M. Muzaffer DEMİRCİ, Eoz.
Ayşe DEMİRCİ, Dt. Ali İZAR, Dt. Gfllgün
K.4RAMAJV, Dt. Hayri KARAMAN. Dt. Zerrin
KÜPÇÜ, Dt. Birsen Gfiı^l KAYTWAKÇI, Dt. Mustafa
KIYAK, Dt. Ergun Nafiz TANRIBER. Dt. Ahmet Zeki
SAYGILI, Şükran SAK.A, Dt. Kevser ÜSTÜN, Dt. Celal
Korkut YILDIRIM, Dt. Ayten YILDIRIM, Dt. Sinan
YILDIZ, DT. ZübeydeYILDIZ.
KARS KADASTRO MAHKEMESI'NDEN
DosyaNo: 1992 218
Davacı Hazine vekıli davab Gündüz Oymak aleyhine açmış ol-
duğu tespitin iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında,
davalının adresi aramalara rağmen temin edilemediğınden ilanen
tebliğine karar verilmıştır.
Dava>a karşı dıyeceklerinızı duruşma günü olan 3.3.1994 günü sa-
at 09.00'da mahkememizde haar bulunmanız veya duruşmaya gel-
meniz, duruşmaya gelmediğinız veya kendinizi bir vekille temsıl ettir-
mediğinız takdirde >argılamarun yokluğunuzda >apılarak karar
verileceği ilanen tebliğ olunur.
Basjn. 45469