03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 24 OCAK1994 PAZARTESİ Berlin'de açılan sergi 4 nisana dek sürecek İslamdünyasınıngörkemlibahçeleriGÜNER YÜREKLfK BERLİN - Daha girişte sergi bızi bir İslam aleminin içine doğru çekip götürüyor: Kapıdan içeri girer gir- mez. başımızın üzerinde bir çift çini kemer ile karşılaşıyoruz. 17. yüzyıl- dan kalma, birinde yeşil, diğerinde açık gri ile mavi renklerin egemen olduğu bu İran yapımı çini kemer- ler. bir zamanlar islam dünyasmı yönetcn hükümdarlann bahçelerin- deki kiiçük köşkleri süslerlerdi. Ye- şil renklerin egemen olduğu çini ke- mer "Leyla ile Mecmın" masalından bir bölümü betımlemeye çalışıyor. Diğer çini kemerde ise pınltılı renk- ler içinde neşeli bir av sahnesi gör- mekteyız. Bu çini kemerlerin bü- yüleyicı etkisinden kendimizi kurta- np biraz aşağıya göz attığımızda, bu kez. ortada küçük bir şadırvan, yan duvarlarda da eşsiz değerde İran ha- hlandikkatimiziçekiyor. Meydanın ortasındaki küçük köşk şeklindeki şadırvana cennetı anımsatan bir gö- riintü verilmeye çabşılmış. Yandaki duvan boydan boya kaplayan 3x9 ebadındaki tran halısı ıse bir bahçeyi kuşbakışı canlandınyor. Bu haî). Kuran'da sözü geçen ve ortasından 4 ırmağın geçtiği cennet motifınden esinlenerek dokunmuş. Kjrmızı ze- min üzerine dokunmuş zikzak de- senlerden, ırmağın birçok kanalla kesiştiği anlaşılıyor. Kanallann or- tasmda abarülı bir üslupla şekillen- dırilmiş balıklar görülüyor. Duvar- lan sancaklarla süslü yan bölüme geçtiğimizde ortada bir \itrin içinde büyük bir Kuran-ı Kerim ile karşıla- şıyoruz. Birbirindengüzel renklerve ince hat sanatıyla gözlerimizi ka- maştıran bu eser, 1530-1540 yılla- nnda İstanbu!"da, Osmanlı sarayın- da görevli bir İranlı hattat tarafın- dan haarianmış. Bu bölümden son- ra karşımıza 400 yıllık tznik çinileri çikıyor. Maşrapa. tabak vekâselenn üzerindeki süslemeler yine bahçe motiflerinden esinlenerek yapılmış. Renk renk çıçekler. çiçeklerin arası- ndan fışkıran yapraklar bırcennetin çağnşımını yaptırmaya çalışıyorlar sanki. Bu bilgileri. kapıda bize ödünç ve- rilen kasetçalardan ediniyoruz. Ser- giyi hem dolaşıyor. hem de kulak- lıktan aktanlan bilgileri dinliyoruz: "Cennetin bir bahçe olduğu göriişü- nün Müslümanların kutsal kitabı olan Kuran-ı Kerim"de önemli bir veri vardır. Kuran'da cennet bahçesi olgu- suyla 130'dan fazla pasajda karşılaş- maktayız. Bahçe tasarısı başlangıç- tan beri cennet düşüncesinden ayrıl- mıyordu ve çoğu zaman da yeryüzün- de kurulan bahçeler semavi bir bah- çenin tasviriydi. Şairler, sanatçı ve elişçileri için cennet, Kuran'da da an- latıldığı gibi bir esin kaynağı oluş- tunıyor ve onların resim vüklü imge- lerifli belirü'yordu. Gerek bir şiirde, minyarürde. bir çini süslemede, ge- rekse burada da sergilenen bir halıda olsun bunların hepsinde, bir parça M. cennet > aratümav a çahşılıv urdu. De- tnek ki bu sergi bir \ andanİslam dün- vasında ver alan bahçenin doğrudan kendisiyle, >ani metaforik cennet kavramıv la ve diğer v andan da meca- zi anlamda İslam dünv asında gelişen kültürün zenginliği ve renkliliğiy le il- gilenmevi amaçlıy qr." Evet. geçmişte İspanya'dan. bu- günse Kuzey Afrika'dan. Türk cumhuriyetlerine. oradan Pakis- tan'a. Hindistan'a ve Endonezya'ya aşrapa, tabak ve kâseler üzerindeki süslemeler bahçe motiflerinden esinlenerek yapılmış. Renk renk çiçekler, çiçeklerin arasından fışkıran yapraklar bir cennetin çağnşımını yaptınyorlar sanki.Sergilenen eserler arasında minareler, kubbelerden mimari örnekler de bulunuyor. dek uzanan İslam dün>asının inanç- lannı. tarihini. örf, adel ve gelenek- lennı. kültür ve sanatını tanıtmayı amaçlayan bu görkemli sergi, bırsü- re önce Berlin'de açıldı. 4 nisana dek de sürecek. Geçen yaz ilk kez Stutt- gart'ta açılan sergi. Berlin'deki İs- lam Eserleri Müzesi'nden getırilen objelerle. şımdi burada daha zengin bir donatımla karşımıza çıkıyor. Sergide. 7 ayn bölümde 500 kadar obje sunuluyor. Ana tema; "İslam dinindeki cennet tanımının etkilerini, bahçe tasarımı, sarav mimarisi, nak- kaşlık, gergef sanatı, minyarür res- samltğı ve şiir gibi birbirinden çok farklı uygulama alanlarında" göster- mek. Sergilenen eserler arasında. bı- raz önce verdiğimiz örneklenn dı- şında, beyaz mermerden inşa edil- miş ve eksiksiz olarak günümüze ulaşmış Hint işi bir küçük bahçe köşkü ile cümle kapılan. minareler, kubbeler, >alılar ve bına cephelenn- dcn fragman halinde mimari örnek- ler de bulunuyor Bu sergi ile. "İslam'ın büyük diin- ya kültürlerinden biri olarak anlaşıl- ması" amaçlanıy or v e bu bdğlamda. "İslam'ın farklı yaşam biçimleri ile gelenekler arasında oynadığı birleşti- rici. kültürel alanda ise belirleyici ro- le dikkat çekilmek" ısteniyor. Şımdi. İngılızce ile Almanca'nın yanı sıra Türkçe dilde de hazırlanmış kaset- çalanmıza tekrar kulak verelim ve serginin görkemli objelennden biri olan "Mermer Bahçe Köşk" hak- kında anlatılanlan dınleyelım: "Ço- ğu zaman bahçeler Kuran'da taat edilen cennet bahçelerini bu dünv ada gerçekleştirme çabasıydı. Bundan ötürüdür ki, bahçeler düzenlenirken, Kuran'daki tasvirler dikkate alınırdı. Hiç kurumayan, Kuran'a göre için- den kevser suyu. süt ve bal akan cen- netin ırmaklan, çoğu kez dörtgen şeklinde kurulan çiçek, bitkJ ve turiti baharat fldelerini sulayan dört arkJa dile geririlir. Kuran'da Tanrı inanan- lara kâfur, zencefil ve mis kokulu bah- çeler >e içinde akla gelen her fürlti haz veren şcylerin bulunduğu sarav ve yiice mevkiler vaat eder. Bu bahriyar insanlar halılarla. yastık ve yatakla döşeli yerlerde yatıp ipek kumaştan esvaplar içinde altın, gümüş, değerli taşlar ve inci gibi mücevherlerle süsle- nirlerdi. Hükümdarlar da işte buna benzer rehavet içinde hükümlerini sü- rerlerdi. Değerli elbiseleri içinde ve misafir- lerinden biraz vukarıda otururlar, halı ve yastıklar üzerine yayılırlardı. Sarav vaşamının büyük bir bölümü bahçelerde geeerdi." 4 nisana dek sürecek sergi kapsa- mında, İslam dünvasını farklı yön- lenyle tanıma olanağı yaratmak ıçin. çeşıtlı okumalar, konferanslar, konserler. hafta sonu çalışma grup- lan. film göstenleri de düzenlendi. Aynca bir de çok geniş kapsamlı ve görkemlı 388 savfalık kalalog çıka- nldı. Çok sayıda çeşıtli müzelerden. özel koleksnonlardan toplanan ob- jelerle ılk kez gerçekleştırilen bu ser- gının. 1988 \ılındaki "Muhteşem Süleyman" sergısinden sonra açılan. İslam dün)asına vönelık en önemli sergi olduğu vurgulanıyor ve büyük ılgi görmesi bekleniyor. Yırtıa kuşlar, Doğu Karadeniz'e sığınıyor FAİK BAKOĞLL RİZE - Doğu Karadeniz, yapısı ve doğal özellikleri bakımından birçok yabanıl ve yırtıcı kuşun neredeyse sığınağı konumunda. Yöre insanı. yırtıcı kuşlarla sıcak ve ıçten bir dostluk kurmuş. Des- tanlar yazmış, türküler dizmiş, ağıtlar yakmış atmaca adına. Şahi- ni görkemli görmüş, saygı duymuş gökteki süzülüşüne. Clkemizdeki kuş cenneti ve millı parklarda. kuş nesillerinin tüken- meye başladığı kolavca gözlem- lenebiliyor. Karadenizli ıse yıllannın dostluğunu sakladığı bu yırtıa kuşlann yokluğunu hissedı- yor, ama yine de engelleyemiyor. Türkiye"de yırtıcı kuşlann göç için kullandıklan bölge Artvin ve Rize bölgesı. Bu ıki şınn il üzerin- den göç uçuşlannı yapan yırtıa kuşlar ağustosun 15'inde gelmeye başlıyor ve bu 15 ekime kadar de- vam ediyor. İki aylık süre ıçensinde bölge üzerinden geçen yırtıa kuşlann yaklaşık yüzde doksanını an şahini ve şahin oluşturuyor. Yakın tanhte pek bir çalışma yapılmamış bu kuşlann sayımı için ama, 1976 yılında yapılan tahmini bir sayıma göre 138 bin an şahını ve 205 bin şahinin göç ettiği saptanmış. Sonbahar göçüne sadece bu yırtja kuşlar katılmıyor. Bıldıran kuşlannın da bu bölge üzerinden göç etmesi, yöre insanı için büyük bir av potansiyeli oluşturuyor. Ta- bii ki bu avın en büyük rolünü at- maca, yöredeki diğer bir adı ile bozkara oynuyor. Yöre halkı. bıMırcın avlamak için atmaca eğit- meyi bir meslek haline getirmiş. ge- lenekselleştirmiş. İşte katliam bu- rada başlıyor. Atmacayı yakalamak ıçin "müh- re", yani yem gerek. Bunun için en iyi yem ise. yörede gaço \eya kara- kaş diye adlandınlan kızılsırtlı örümcek kuşu. Atmaca avı için aynı zamanda iy i birkarakaşa\cısı ve besicisi olmak gerekıyor. Tah- mini rakamlara göre bölgede 9 bın karakaş besleniyor. Karakaş'ın beslenmesi de ayn bir yük getiriyor. En azından. bes- lenenbu kuşlann yılda 7binkıloet tüketmesı gerekıyor. Bu gereksıni- min karşılanması için ise yırtıcı kuşlann etınden yararlanılıyor.. ve işte bu noktada tam bir katliam ol- gusuyla karşılaşıyoruz: Yapılan araştırmalara göre, bir yılda ortala- ma 100 bin vutıcı kuş öldüriilüyor. Bu rakamın korkunçluğu ıse. de- ğerini bilenlere... Yörede bıldıran avı ıçin en yo- ğun olarak Rize'nın Gündoğdu bucağı ve Çayeli. Pazar. Ardeşen, Fındıklı ilçeleri ile. Artvin'in Hopa. Arhavi ve Borçka ılçelerin- de atmaca yakalanıyor ve besiciliği yapılıyor. Merkez Av Komisyonu ıse bu katliama sadece kararlar alarak engel olmaya çalışıyor. Komisyon kararlanna göre örümcek kuşu ve yırtıcı kuşlann avlanması. yaka- İanması ve bulundurulması yasak- lanıyor. Avcılardan. avladığı ve bulundurduğu her bir yırtıcı kuş için 5 milyon lira tazminat alınması öngörülüyor. Gel görelim ki, bu kararlan kim uygulayacak? Üç ayda bir Türkıye Tabiatını Koruma Derneği Genel Baş- kanlığı tarafından yayımlanan Ta- biat ve İnsan dergısinın kısa habe- rinde Milli Parkîar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdür Vekıli Nev- zat Ceylan'ın. Merkez Av Komis- yonu'nun bu karanna göre 15 ağustosta başlayan yırtıcı kuş göçü nedeniyle, her yıl yörede sıkı ön- lemlerin alınacağını kaydettiği be- lirtildi. Meyve, ama ne meyve!Fndonezva'da da incir rürleri >etişi\or. Kuşkusuz, tümü ycnilebiür rürden değil. Tıpkı bizdeki "eşek inciri" gibi. Ancak Endonezyalılar, yenilebilir incir türlerine alışılmadık adlar takmışlar. Örneğin, küçüğün sarrığının adı "\ılan meyvesi!" \eden böyle denildiğini kendi de bilmiyor. Kimbilir, belki vılanların en çok bu mevvenin vetiştiği ağacı sevmelerinden kay- naklanıvordur. Tezgahını rıkabasa doldurduğuna göre küçük safıcı satışlarından emin! (Fo- toğraf:İZZETKERİB\R) Nevşehir Kalesi'ne makyaj yapıüyor NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Nevşehir"in en eski kültürel varlıklanndan biri olan. 12. yüzyil Selçuklu döneminde yapılan Nevşehir Kalesi'nde düzenleme çahşmalannın yüzde 65"lik bir bölümünün tamamlandığı ve bu çalışmalar için 285 milyon liralık bir harcama yapıldığı bildirildi. Nevşehir Belediye Başkanı Sevit Mehinet Akbay, tarihi Selçuklu Kalesi'nin turistik biralan haline getirilmesi için geçen yıl başlatılan kale içi ve dışındaki düzenleme çahşmalannın önemli bir bölümünün bitirildiğini. kale içerisinde gösteri alanı v e Türk oahçesinin tamamlandığını. dış bölümlerdeki restoran ve otopark yapımının da bu yıl içerisinde tamamlanacağını söyledi. Çahşmalar sırasında kalenın tamamen ışıklandınldığını söyleyen Akbay. Nevşehir Kalesi'nin daha otantik bir görüntüyesahipolacağınıbildirdı. Nevşehir Belediyesi'nın maddi imkanian ile gerçekleştırilen Nevşehir Kalesi düzenleme çalışmalan haziran ayı içerisinde tamamlanacak. 40 bin kayıtlı çeşidi olan çiçeğe en fazla İsveçliler ilgi gösteriyor Hollanda'nın 400 yıldan beri süren güzelliği: Lale GÜRHAN LÇKAN SJOCKHOLM - Magnoliophta bölümünün Liliates sınıfının Lilia- les kategorisinin Liliaceae ailesine giren lale, önce Avrupa'da. sonra da ABD'de kutlanıyor! Lalenin. 1554 yılında Osmanlı İmparatorluğu"- ndan Holîanda'ya geldiğini herkes kabul ediyor ve 400 yaşındaki bu güzelliği kutluyor. Bu kutlamalann en görkemüsi Hollanda'da yapıla- cak. ama ABD'de lale yetiştirme merkezi olarak bilinen Michigan'ın "Hollanda" adlı kasabasında da yıl- lardır yapılan lale festivali. bu İcez ozellikle görkemli olacak. Bu arada. İsveçliler daha atik davranarak ilk kutlamayı. Stockholm'deki Milles- garden Parkı'nda özel bir sergiyle başlattılar bile. Lalenin 40 bin kayıtlı çeşidi oidu- ğu saptanmış. İsveç'te kışın bile günde 1 milyon lale satılıyor. Gaze- teci Karin Berglund, lalenin öyküsü- nü şöyle anlatıyor: "Ortaçağda, Akdeniz'in karşı ya- kasındaki Müslüman ülkelerde çok görkemli bir bahçe kültürii vardı. Bu bahçelerde, meyve ağaçlan, çiçekler ve soğanla yerişen çiçek ve bitkiler bulunuyordu. Oysa aynı zamanda L Avrupa'da bahçeler, ya yenilebilen ya da ilaç olarak kuüanılan otların yetiştirildiği yerlerdi. Ülkesinin güçlü yöncticisi Sultan 2. Süleyman, Kons- tantinopolis'teki bahçesine ekilmek için bir günde 50.000 lale soğanı ge- tirtebiliyordu. Avrupa'da ise yalnızca çok zenginler, değerli bir taş gibi ko- ruduklan lalevi tek tek ediniyordu." Lalenin daha 1100'lü yillarda Or- ta Asya'da olduğu biliniyor. Av- rupa'ya ilk kez getiriüşi, Hollandalı botanik uzmanı, sekiz dıl konuşan Çarolus Ousius tarafından olmuş. İmparator 1. Ferdinand'ın İstan- bul'dakı elçısi. buraya bahçeleri in- ^alenin daha 1100'lü yıllarda Orta Asya'da olduğu biliniyor. Avrupa'yailkkez getirilişi, Hollandab botanik uzmanı, sekiz dil konuşan Carolus Clusius tarafından olmuş. celemek için gelen Clusius'a birkaç lale soğanı vermiş. Leyden'deki bo- tanik bahçesine şef olarak dönen Clusius da laleyi iik kez burada ek- miş. Ortaya öylesine bir lale spekü- lasyonu. isterisi çıkmış ki. hükümet karanyla durdurulana dek birçok kışi bir gecedezengin olmuş. bir baş- ka gecede iflas etmiş. O zamankı pa- rayla 4.000 guldene (yanı 30 milyon liraya) satılan lale soğanının lanesı. büyük bir yatınm maddesı olarak değerlendirilmiş. Lalenin en gözde olduğu ülke İsveçliler. kışın karanlık aylann- da lale satın alma rekoru kınyorlar. Dört ay içinde 120 milyon lale ala- rak Hollanda'yı bile gende bırakı- yorlar. 300 üretici. laTelen yılın 12 ayı seralarda yetiştiriyor. İsveç pa- zannda satılan lalelerin yalnızca °'o 10'u yetişmiş haide Hollanda ve Da- nimarka'dangeliyor. Renklerineve cinslerine göre sınıflandınlan lalele- re takılan adlar. üreticinin zevkine göre değişiyor: Casablanca. Monte Carlo, Rococo. Fancy Fnlls. ABBA ve Kraliçe Silvia bunlardan bazılan. Lale yetiştirmenin olduğu gibi. resmini yapmanın da ustalan var. Bunlardan en eskisı. 1573-1621 yıl- lannda yaşayan Hollandalı ressam Ambrosius Bosschaert. Kendisı. 16. yüzyılda altın çağını yaşayan Hol- landa çiçek kompozisyonlan sanatı- nın babası sayılıyor. ABD'de. üze- rinde lale resmi olan Hollanda malı porselenlere kısaca "lale" denildiği de oluvor. Bakire kal, rahim kanserine yakalanma ANKARA (UBA) - Rahim kanserine yakalananlann büyük çoğunluğunun çok eşlikadınlar olduğu öne sürüldü. Ankara Onkoloji Hastanesi Başhekimi AbduUah Çetin, kansere yakalanma riskinin bakire olmayanlarda daha yüksek olduğunu söyledi. Dr. Çetin "Erken yaşta cin- sel ilişki kuran kadınlarda rahim kanserine yakalanma riski çok fazladır" dedi. Çetin, araştırmalar sonu- cunda kızlık zannın bazı mikroplara karşı kadını koruduğunun belirlendiğjni de hatırlatarak şunlan söyledi: "Kızlık zan ne kadar çabuk kaybolursa, hastalık da o kadar yüksek oranda ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden kadınlara tavsiy em. cinsel ilişki için acele ermemeleri ve az eşliliği seçmeleridir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle