03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 13 Hükümette uzlaşma umudu da rublenin düşüşünü önleyemedi , Rusya'dglıer giin para depremi ÖZLEMBOYLU Rusya'da. yeni hükümetin kuruluş aşamasında ortaya çıkan istifalar, ekonomik ve po- litik belirstzlik, rublenin hızla değer kaybına yol açıyor. Rublenin önlenemeyen bu düşüşü, bankalarda ve halkta paniğe neden oldu. Döviz büro- lan önünde yine uzun kuyruk- lar oluştu. İnsanlar ellerindeki rubieyi dolara çevirmek için sa- atlerce bekliyorlar. Rusya'yı sarsan ruble krizinin işaretleri aylar öncesinde geldi. Neydi bu işaretkr? 1- Gittikçe artan enflasyon: özellikle geçen yılın ikinri yansından başlayarak hızlanan enflasyon her ay yüzde 12-20 arasında aruybr. Şu anda için- de bulunduğumuz ay sona er- meden fiyatlar bir önceki aya oranla yüzde 30'u buldu bile. • 2- Rublenin dolar karşısında- ki gerilemesi: Ruble enflasyona paralel bir düşüş gösterdi. Üç haftadan kısa bir süre içerisinde dolar karşısında 1.200'den 1. 607'ye düştü. 3- Hükümetin harcama ka- rarlan: 12 aralık seçimlerinden Yeni Başbakan Çernomirdin, reform hareketlerinin askıva alj- nacağı değerlendİrmeierinin yanlış olduğunu iddia ediyor. önce kömür sektörüne ve tan- kamu harcamalannı arttırdı. ma yönelik abnan harcama ka- Buna bir de Beyaz Rusya ile ge- rarlan.asgari ücret ve emekli çen günlerde imzalanan ve eko- aylıklannda yapılan artışlar nomik birliği konu alan anlaş- manın henüz kesinleşmemiş maliyeli dedahil. Rublede ani değer kaybına yol açan son darbe ise hükü- mette patlak veren politik kriz- den kaynaklandı. Önce Rusya'- da radikal reformlann miman sayılan Yegor Gaydarın, ardı- ndan maliye bakanı Boris Fyo- dorov'un kabinede görev al- may? reddetmeleri ile başlayan kriz, Baulı cevrelerde hükü- metin politik yannı hakkında soru işaretleri doğurdu. Kalan reform yanlılannın hükümette azınlık durumuna düşmesi ve yetki alanlannın daralması bu endişeleri arttırdı.Kurulan yeni hükümette, başbakan Viktor Çernorairdin'in "İzlenen politi- kanuı düzeltüeceği hususundaki yaklaşımlarıınız, reform hare- ketlerini askıva alacağız şekliıt- de değerlendirilmemdi" sözleri de bu endişevi yok edemedi. Radikal reformlar uzak Yine de Batılı ekonomistler her şeyin kaybedildiği inaneında değiller. Financia! Times'ta yer alan yazıda şunlar kaydedildi: "Şu anda radikal reformlar gözden uzak görünüyor, ama re- form kısa bir süreci içermez. Ücret ve fiyatlardaki kontrol, konımacılık, daha genis endüst- riyel birleşimler yaratabilir." "ABD Başkani Bill Clinton'ın Rusya ziyaretinin hemen erte- sinde ortaya çıkan politik kri- zin, iki devletin başkanlan arasında ahnan kararlan ve olumiu imajı zedelemesinden endişe ediliyor. Aynı toplanüda Rusya "nın Baltık'tan askeri bir- liklerini cekeceği yönünde uz- laşmaya vanlmasına rağmen bugüne kadar girişimde bulun- maması da bunu doğruluyor. Gfivenlik şebekesi Yine de enflasyon ve devalüas- yon karşısında Rusya'da işsizli- ğin tehlikeli boyutlara ulaşma- sım engellemek amacıyla bir sosyal güvenlik şebekesi kurul- masını öngorüyor. Kurulacak bu şebekeyi desteklemek ama- cıyla IMF ve Dünya Bankası ile görüşmelere başlandı bile. Brüksel de Rusya'ya desteğin veyardım paketinin arttınlması görüşünde. Financial Times'ın haberine göre Brüksel'deki yet- kililer özel girişimciliğe yönelik mikroekonomik kararlan des- tekleyici mali ve teknik yardı- mın arttınlmasından yana. Rusya'daki aylık enflasyon Dolar kafştsmdaM deger kaybı 800 ».000 1,200 1,400- 1,600- 1,600 i- fıı iâ _£ £ « DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIS ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA • • nce genel seçimlerde reform O yanlısı parfiler yenilgiye uğ- radı. Sonra geçen hafta Gay- dar ve Fyodorov, Çernomir- din hükümetinden istifa ettiler. Böylece Rusya'da serbest piyasaya, demokratikleşme ve Batı ile uyumlu ilişkiler içinde geçiş ümitleri çökmeye başladı. Bu çöküş, ABO dış politikası- nın önemli bir kısmını da beraberinde götürüyor. Şimdi 'yeni dünya düzen- sizliğinin' ufuklarında 'soğuk savaş' dönemini hatırlatan işaretler birıkme- ye başladı. Birfarklaki bu sefer ortada 'komünizm hayaleti' de olmadığı için 'Batı'nın ABD şemsiyesi altında topla- narak ıkı kutuplu bir global istikrar sağlaması pek olası değil. Yeni hükümet, eski yönetici Çernomirdin, Yegor Gaydar'ın yerı- ne başbakan seçildiğinde reform sü- recinin yeni biraşamayagirdiğine işa- ret etmiştim: Hükümet şimdi, SSCB - nin yönetici sınıfının reform sürecini Gorbaçov önderliğinde başlatan, ama daha sonra reformlann hızlanarak kendilerini tasfiye etmesini engelle- mek için reform sürecini yavaşlatmak isteyen kesiminin eline geçiyordu. Rusya Sanayici ve işadamları Konfe- derasyonu olarak örgütlenmiş olan fabrika müdürleri, sanayi ve ticaret bürokrasisinin hükümet üzerindeki kontrolü iyice sağlamlaşmıştı. Böyle- ce eski SSCB'den devralınan toplum- sal sistemin kendi içinden üretebile- ceği reformist hareketin de barutu biti- yordu. Reform sürecini artık yeni bir güç üstlenmeliydi (Cum. 21/12/92). 0 günden bu yana sözünü ettiğim yeni güçler (serbest piyasa üzerinde olu- şan ve uluslararası sermaye ile birleş- meye çahşan bireysel mülkiyete da- yalı kesim) bizzat reformlann yıkıcı etkisiyle halkın desteğini kaybederek siyasi olarak gerilediler ve seçimler- de de yenilgiye uğradılar. Yeni hükü- metle Batı'nın sanayiciler lobisi veya muhafazakarlar (bazen de komünist- ler) olarak ifade ettiği SSCB'nin eski yönetici kesiminin gücü iyice pekişi- yor. Başbakan Çernomirdin doğal gaz sanayilerinin yönetiminden geldi. Başbakan Yardımcısı Oleg Soskovets Kafkaslar'daki bir demir çelik komp- leksinin yönetiminden geliyor. Ta- nmdan sorumlu Alexander Zaveryu- ka devlet çiftlikleri yönetici lerinin tem- silcisi. Merkez Bankası da bu kanada yakınlığı ile bilinen Viktor Gersenko'- nun yönetiminde. Nihayet sınai komp- leksin önemli bir parçası da silah sa- nayii, Savunma Bakanı ise son za- manlarda giderek Rusya nın tarihsel etki alanlarından daha çok bahsetme- ye başlayan ordunun eski cumhuriyet- lerden çıkmayacağını vurgulayan Andrei Kozyrev. Bağımsız madenci sendikalarının başkan yardımcısı Sul- tan Memedov "ülkenin hiçbir şekilde ihtiyacı olmayan silah sanayiinin şim- di tekrar canlanacağını" söylüyor. Bu yapısma uygun olarak, yeni hü- kümet enflasyonla monetarist olma- yan tedbirlerle, üretimi arttırarak mü- cadele edeceğini, reform programının bundan böyle 'Batı'nın ekonomik yön- temlerinin sadece bir kısmını içerece- ğini söyledi. Üretimin arttırılarak enf- lasyonun azaltılmasının, Rusya gibi on yıllardır açık baskıya dayanan bir sermaye birikimi sürecinin egemen olduğu bir ülkede bugün şu anlamı var; iş disiplinin arttınlması, sanayiye ucuz hamadde ve enerji kaynakları sağlanması, dış ticaretin sanayiyi ko- ruyacak şeilde denetlenmesi. K/saca içeride demokratikleşme değil güçlü bir merkezi bir devlet yolu ile siyasi is- tikrar, dışta ise Batı güdümüne girmek ve işbirliği yerine ulusalcılık ve nüfuz alanları politikası ve yayılmacılık. ABD yönetimi- nın 'soğuk sa- vaş'ın arkasın- dan oluşturduğu djş politikasının en önemli köşe taşı Rusya politi- kasıydı. Bu politi- ka ABD'nin dün- yanın geri ka- lanına ılışkın tutumu üzerinde de önemli bir baskı unsuru olu- yordu (Bakınız son NATO zırve- si). Bu politika, Rusya'nın de- mokratikleşmesi üzerine kuruluy- du (siz ABD he- gemonyası altı- na girmesi ve Batı sermayesıneaçılması olarak oku- yunuz). ABD yönetimi demokratikleş- me sürecinin her gerilemesinde, re- formlar (siz ekonomik çıkarları diye okuyunuz) aksamasın diyerek Yelt- sin'in biraz daha diktatörleşmesine göz yumdu. En son, Clinton'ın Rusya ziyaretinde, Yeltsin, kendisine Rusya'- nın yayılmacı bir politika uygulamaya- cağı ve reformlann mutlaka devam edeceği konusunda, yerine getirmesi imkansız olan sözler vermesine rağ- men, kolaylıkla ikna olmayı tercih etti. Yeltsinin 11 ocakta parlamentonun açılışındayaptığıkonuşmayıunutmayı tercih etti. Bu konuşmada Yeltsin, sos- yal barış, istikrar, ulusal birlik ve yeni- lenmeden bahsediyor, ama reformları ve demokratıkleşmeyi uygun bir şekil- de unutuyördu. Clinton'ın arkasından önce Kozi- rev'in cumhuriyetler üzerine verdiği demeç, sonra Gaidar ve Fyodorov'un istifası Clinton'ın Rusya politikasında hedefini şaştrdığını gösterdi. Şimdi Beyaz Saray'ın iktidar koridorlarında iki düşünce okulu karşı karşıya gef- miş. durumun içinden çıkmaya çalışı- yor. Biri Aziz Nesin'in "Ah Biz Eşşek- ler"hikayesindeki gibi "Birşeyolmaz, reformlar geri çevrilemez" teranesini geveleyenler. Diğeri de "Hemen Doğu Avrupa 'yı içeri alalım, bunu yapamaz- sak bak fena olur Doğu Avrupa 'yt içe- ri alırız ha' diyelim" görüşünü savu- nan panik korosu. Dış politika enkazı var ABD ve Batı, komünizm hayeleti"- nin ve soğuk savaşı kazanmanın zafer sarhoşluğunun etkisiyle SSCB'deki yönetici sınıfın amacının aslında de- mokratikleşmek değil ekonomik krizi aşarak kendini güçlendirmek oldu- ğunu, demokratikleşmek ve serbest piyasa ekonomisine geçmek adına da iktidarından vazgeçmeyeceğini, ikti- darının alanı olan ülkenin kaosa sü- rüklenmesine, nüfuz alanlarını kay- betmeye seyirci kalmayacağını, yani herhangi bir yönetici sınıf gibi davra- nacağını göremedi. Bütün umudunu bağlayarak desteklediği Yeltsin in her şeyden önce kendi iktidarını düşünen, omurgasız bir poütikacı olduğunu, ve şimdiye kadar sık sık "şapka " degiş- tirdığini de. Artık reformcu görüşferini değıştirerek terk ettiği sınıfa geri dön- meye çalışan bir Yeltsinin giderek zayıflaması kolay kolay engellene- mez. Şimdi kendisini Batı'nın lideri olarak dünyanın güvenliğinden so- rumlu gören ABD açısından ortada bir dış politika enkazı var. Bu enkazın üzerinde ise bir uluslararası politik kriz hızla mayalanıyor. Türk tekstüine adalet divanı yolu gözüküyor • Brüksel'deki diplomatik kaynaklar, AB'nin Türkiye'ye karşı anti-damping soruşturması başlatma karan almasının, Türkiye ile AB arasında 1974 yılında imzalanan Katma Protokol'e aykın olduğunu belirttiler. CEMSEY BRÜKSEL - Avrupa BirliğT- nin (AB), Türkiye'den ithal edi- len pamuk ipliğine karşı anti- damping soruşturması başlat- ması üzerine, bu konunun Lük- semburg'daki Avrupa Top- luluğu Adalet Divanj'na götü- rülmesi tartışması da gündeme geliyor. Brüksel'deki diplomatik kaynaklar, AB'nin Türkiye'ye karşı anti-damping soruştur- ması başlatma karan al- masının, Türkiye ile AB arası- nda 1974 yılında imzalanan Katma Protokol'e aykın oldu- ğunu belirttiler. "Bu kararda usul açısından yanbşlık var. AB ile ortaklık anlaşması yapmtş olan Türkiye'ye üçûncü bir iilke- ye yapılan uygulama yapdamaz. AB'nin aldığı kararla hukuk ayakJar altına aJınıvor" şeklin- de konuşan bir Türk yetkili, Katma Protokol'ün 47. mad- desine göre geçiş döneminde damping sorununun Türkiye- AB Ortaklık Komisyonu'na getirilmesi gerektiğini haürlattı. fki yıl önce de aynı sorunla- nn yaşandığı ve o zaman, AT Komisyonu'yla olan ilişkileri bozabileceği ve uzun süreceği için Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'na başvurmaktan vaz- gecildiğini söyleyen yetkili. "Ama herhalde bu yol daha iyi bir yol olacak" şeklinde konuş- tu. "Türkiye, 'AB bize anti- damping uygulamasuı' demiyor. Yauûzca, bize AB ile ortaklık anlaşması olmayan ücüncü ülke- lerle aynı muamele yapıunasın istiyoruz" diyen yetkili, bu ko- nunun önümüzdeki günlerde Türk tekstil ihracatcılanyla ya- pılacak değerlendirme toplanü- lannda gündeme geleceğini an- latü. Ortakhk Anlaşması'na göre AB'nin Türkiye'ye zaten kota uygulayamayacağını ve Türk tekstilcilerinin iyi niyet göstere- rek. gönüllü kota anlaşmalan yaptıklanru ve ihracatlannı kendilerinin sınırladıklannı ha- tırlatan Türk yetkili. Katma Protokol'ün söz konusu 47. maddesinin. AB'nin kuruluş anlaşması olan Roma Anlaş- masfnın 91. maddesinin aynısı olduğunu açıkladı ve "İspanya ve Portekiz, geçiş dönemi bo- yunca bu maddeden yararlandı- lar. Aynı hak Türkiye'ye de ta- nınmalıdır" dedi. Kota göriişmeleri kesı'lebilir Öte yandan. Türkiye ile AB arasındaki tekstil ihracatı kota görüşmelerinin de kesilebileceği belirtiliyor. Geçen kasım ayın- da Brüksel'e gelerek, anti-dam- ping soruşturması açılması ni- yetinden vazgeçilmediği sürece kota görüşmelerine oturma- yacaklannı söyleyen ve göriiş- meleri askıya alan Türk sektör temsilcilerinin, pamuk ipliğinde anti-damping soruşturmasının başlatılmasından sonra bu po- zisyonlannı değiştinneleri bek- lenmiyor. Bu dürumda. daha önce kota anlaşmalanna dahil edilmiş olan bir madde uyannca, iki yjl önce üzerinde anlaşılmış olan kotalann bundan sonra da ge- çerli olacağı belirtiliyor. Zaten üzerinde anlaşılan ko- talan tümüyle kullanamayan Türk ihracatçısı açısından bu Bütün araç sahlplerlne dnemle duyurulur!.. Sigorta şirketinize hemen başvurun!. Mağdur olmayın! \% Daha yüksek ve daha kapsamlı teminat için, 1 Ocak I994'ten geçerli olmak üzere, teminat *' limitleri yeniden saptanan Trafik (Zorunlu Mali Sorumluluk) Sigortası'nın poliçesine ait ek belgenizi ve yeni, "turuncu" renkli taşıt pulunuzu almak için, sigorta şirke- tinize ivedilikle başvurunuz. .- • • Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Avrupa Birliği ve Türkiye Paneü Ekonomi Servfci- Adalet Ba- kanlığı Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkani Doç. Şeref Ünal, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu tarafından üyeliğe kabul edilebilmesi için Gümrük Birliği ile ilgili yüküm- lülüklerini mutlaka yerine ge- tinnesi gerektiğini söyledi. Türk Hukuk Kurumu'nca "Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu'yu Aıuna Etkinlikleri" cerçevesinde düzenlenen "Av- rupa Birliği ve Türkiye" konu- lu panclde konuşan Ünal, "Gömrük Birliği Türkiye'nin önündeki son fırsattır. Bunun çok iyi değerlendirilmesi ve şartlarının yerine getirilmesi, Ankara Antlaşması ile aynı kaderi paylaşmaması lazımdır" dedi. Türkiye'nin Avrupa Toplu- luğu ile ilişkisinin kurulmasını sağlayan Ankara Antlaşmasf- nın aradan geçen 30 yıllık süre içinde, her iki tarafın kusurlan yüzünden gerektiği gibi uygu- İanmadığını belirten Ünal, as- keri müdahaleler ve Türkiye'- nin yükümlülüklerini yerine getirmeyişi karşısında, topluluk üyesi ülkelerin deantlaşmadaki yükümlülüklerini gözardı etti- ğini söyledi. AJ\KARAPAZARI Sevgili Uğur öldürülmenin üzerinden tam bir yıl gecti. Sana bu bir yılın siyasal ve ekonomik gelişmelerinin kısa bir özetini vermek is- tiyorum. Önce çok severek söz ettiğin hak ve hukuk alanında geçen yılın tümüyle karanlıklar içinde geçtiği söylenebilir Seni öldü- renler bulunmadı. Bunların bulunacağına namusları üzerine söz verenler, bu sözlerinde durmadı, tümüyle namussuz çıktı. Baba'nın yerini "ana "aldı; halkın anasının ağlaması ise bil- diğin gibi, sürüyor. Eski solcuların sağadoğru koşusu hızlandı; • kimileri hızlarını alamıyor, faşistleşiyor. Anayasası, yasaları ve kurumlarıyla 12 Eylül "muhafaza ve müdafaa "ediliyor. Sayılan çoğalan siyasal partiler de her ge- çen gün daha fazla birbirlerine benziyor. Geçen yıla göre çok önemli bir gelişme var, hak ve hukuk iyice sokağa düştü. Polis ve mafya işlemlerini açıkça sokakta görüyor. Işkence ve infaz işleri, tam biraçıklık içinde yürütülüyor. Ya- panı bilinmeyen cinayetlere her gün yenileri ekleniyor. Polis, haklarını arayan memurlara, üstelik başkentin ortasında mey- dan dayağı çekiyor. Demokratik büyüklerimizin kılı kıpırdamı- yor. Çocukluğumuzda "her bahtt karanın medet umduğu'tür- külere geçen Ankara, 12 Mart-12 Eylül çizgisinin karanlık, kara coplu özelliğini, geçen yıl da korudu. Yurttaşlann devlete karşı görevlerinin başında askerlik ve vergi gelir. Geçen yıl Türkiye hak ve hukuk alanında o kadar gelişti ki, askerlik ve vergi görevlerini yalnızca yoksul yarttaş- ların omuzlarına yıkmayı başardı. Üstelik askerlik yapan bu yoksulların hak ettikleri terhis tarihlerini de çok büyük bir hak- severlikle, erteleme yoluna gitii. Hak yemenin hiçbir gizliliği kalmadı. Yolsuzluk ve rüşvet iş- lemleri açıkta yürütülüyor. Kimse bunlan saklama gereği duy- muyor. önüne gelen, yetkili-yetkisiz, herkes çalıyor ya da çal- maya uğraşıyor. Eski Isparta gibi oldu ülke; en büyük erdem hırsızlık; çalamayan akılsız sayılıyor. özetle, her türlü haksızlığın ve hukuksuzfuğun kol gezdiği bir hırsızlık demokrasisine ulaşmış bulunuyoruz. ••• Ekonomik durum, tam anlamıyla oturuma dönüştü. Birlikte, bugünleri görmüşçesine eleştirdiğimiz, on dört yıl öncesinin ünlü 24 Ocak kararlarının, ekonomik, toplumsal ve siyasal yıkıma dönüşen sonuçları yaşanıyor. Toplum tıpkı geçen yüzyılda Çinlilerin fngiliz emperyalistleri tarafından uyuşturucu kullanmaya alıştırılması gibi, bir para ti- careti hastalığına yakalandı. Son bir yıl içinde dolaşımdaki para miktarı ikiye katlandı, 70 trilyon dolayına çıktı. Üretimsiz parasallaşma para kumarına yol açıyor. Yalnızca TL değil, do- lar ve mark da bu amaçla kullanılıyor. öldüğün günlerde bir ABD doları yaklaşık 8.800 liraydı: bir yıl sonra doların TL fiyatı en az 16.800 liraya çıkmış, ikiye kat- lanmış bulunuyor. Aslında son günlerde dolar piyasası çok karıştı. Sermaye yandaşları bu olayı "deprem", "kara bir gün" ya da "büyük zelzele" biçiminde nitelediler. Bilirsin, doların değeri arttıkça yalnızca Türk Lirası'nın de- ğeri azalmaz. Asıl emeğiyle geçinen Türk insanının değeri dü- şer. Türk insanı daha da yoksullaşır; zavallılaşır. aç ve işsiz kalır. Geçen yıl bu olgu ağırlaşarak sürdü Hükümet ekonomiyi yönetemiyor. Evlere şenlik bir vergi ya- sası çıkardı. Çıkardı da vergiyi yine ücretli ve maaşlıdan ala- cak; büyük sermaye kazançları önceden olduğu gibi vergi ver- meyecekler. Bildiğin gibi, asgari ücret yüzde 25 oranında ver- gilendirilirken faiz gelirlerinden yüzde 10 dolayında bir vergi alınıyordu; bu faiz vergisi bile nerdeyse tümüyle kaldırıldı. Faiz kazançlarına trilyonlar eklendi. Son günlerin para oyunlarıyla hükümet tam anlamıyla tefe- cilere teslim oldu; iyice tefecilerin eline düştü. Hükümet paralıların TL'den dolara akınını durdurabilmek için, faiz oranlarını yüzde 95-130 dolaylarına yükseltti. Yüksek faizlerle borçlanma yolunu seçti. Geçen yıl toplam ulusal üretim, cari fjyatlarla yaklaşık 1.2 katrifyon TL oldu. Toplam borçlar 1.3 katrilyon ile yıllık katkılı üretim değerinden fazladır Ülke her geçen gün borç batağına biraz daha gömülüyor; her borçlu gibi, borca battıkça ekono- mik yönden kıpırdayamaz duruma geliyor. Ülke ekonomisi borç al-faiz öde düzleminde gidiyoı. iş bulma, yaörım, üretim, kimsenin umurunda değil. ••• Bir yılın sonunda gelinen nokta, senin özlemini çeken top- lum kesimleri, isçiler, memurlar, öbür dar ve sabit gelirliler açısından, geçen yıla göre hiç de olumiu değildir. Ancak toplumun senin kişiliğinde somutlaştırdığı doğruluk, dürüstlük ve erdem özlemi, tüm canlılığıyla sürüyor. Geleceğe umutla bakılmasını da bu özlem sağlıyor, Sevgili Uğur. durum büyük bir güçlük yarat- mayacak. Ancak uzmaniar, resmen başlatılmış olan ve çarşafta da başlatılması düşünülen anti- damping soruşturmalanrun za- ten Türk tekstil ürünJerinin ih- racatına büyük bir darbe vur- duğunu belirtiyorlar. DUYURÜ ANSAN Ankara Gtda Meşrubat ve Meyve Suları Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan; Şirketimiz sermayesinin 11.800.000.000.- TL. sından 109.111.000.000.- TL.na çıkartılması işlemlerinin tamamlanmasından sonra işbu sermaye artışına ilişkin Ana Sozleşme değişikliği Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü'nce tescil edilerek Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 29 Eylül 1993 tarih ve 3373 sayılı nüshasında yayınlanmış ve; Yönetim Kurulumuzun 04.10.1993 tarih ve 272 no.tu karan ile; sermayenin nakden artırılan kısmına yeni hisse almak ve bu hisse bedellerinin % 25 ini peşin ödemek suretiyle katılan ve bu hususta iştirak taahhüdünde bulunan ortaklanmızm nakit sermaye koyma bakiye borçlarının tamamını 30 Kasım 1993 tarihine kadar ödemelerine karar verilmiş ve bu husus ortaklarımıza yollanan iadeli-taahhütlü mektuplar ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetssi"nin 25 Ekim 1993 tarih ve 3391 sayılı, Cumhuriyet Gazetesi'nin de 23 Ekim 1993 tarihli Türkiye nüshalarında yayınlanan ilanlar ile duyurulmuş bulunmaktadır. Ancak, Şirketimiz kayıtlarının tetkiki sonucu, ortaklardan HAS Holding A.Ş.'nin 5.135.535.000.- TL, Istanbul Meşrubat Sanayi (İMSA) A.Ş.'nin 234.633.000.-TL ve D. Bilgi HASOĞLU'nun 58.760.250.- TL tutarında olan ve iştirak taahhütlerinden doğan bakiye nakit sermaye koyma borçlarım, kendilerine tanınan süre olan 30 Kasım 1993 tarihine kadar ödemedikleri ve böylece bu ortaklarımızın T. Ticaret Kanunu'nun 406 ve 407/1. maddeleri uyarınca söz konusu borçlarından dolayı temerrüde düştükleri anlaşılmıştır. Bu nedenle, Yönetim Kurulumuzun 18 Ocak 1994 tarih ve 277 no.lu toplantısında almış bulunduğu karar ve Türk Tıcaret Kanunu'nun 408. maddesi uyarınca; yukarıda ünvan ve adları yazılı ortakları, yeni pay bedellerinden doğan sözü geçen nakit borç bakiyelerinin (nakdi yeni sermaye koyma borcu kalanlarının) tamamını 40 (kırk) gün zarfında Şirkeîimize (Şirketimizin Citibank N.A. Merkezi New York Ankara Şubesi nezdindeki 1264 no.lu hesabına yatırmak sureti ile) ödemeğe davet ettiğimiz; Söz konusu borçlarının tamamını anılan süre zarfında bu ortakların ödememeleri halinde; (Türk Ticaret Kanunu'nun 407/1. maddesi gereğince, sermaye koyma borcunu vaktinde yerine getirmedikleri için mütemerrit durumda olduklarından, Şirketimizin T.C. Merkez Bankası'mn kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı üzerinden tahakkuk etmiş ve edecek olan ticari temerrüt faizi alacağını kendilerinden ayrıca talep hakkı saklı kalmak kaydıyla), Türk Ticaret Kanunu'nun 407/2 ve 408. maddeleri uyarınca, bu ortakların, artırılan söz konusu sermayemize nakdi iştirak taahhütlerinden ve bu hususta yaptıkları kısmi ödemelerden doğan haklarından mahrum edilecekleri ve artırılan sermayeye nakden iştirak miktarına tekabül eden yeni hisselerinin tamamı itibariyle yerlerine başka ortak alınacağı ve kendilerine bu hususta verilmiş hisse senetlerinin iptal olunacağı, Yukarıda adları yazılı ortaklara ilanen tebliğ ve ihtar olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle