Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 OCAK1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 13
Hükümette uzlaşma umudu da rublenin düşüşünü önleyemedi ,
Rusya'dglıer giin para depremi
ÖZLEMBOYLU
Rusya'da. yeni hükümetin
kuruluş aşamasında ortaya
çıkan istifalar, ekonomik ve po-
litik belirstzlik, rublenin hızla
değer kaybına yol açıyor.
Rublenin önlenemeyen bu
düşüşü, bankalarda ve halkta
paniğe neden oldu. Döviz büro-
lan önünde yine uzun kuyruk-
lar oluştu. İnsanlar ellerindeki
rubieyi dolara çevirmek için sa-
atlerce bekliyorlar. Rusya'yı
sarsan ruble krizinin işaretleri
aylar öncesinde geldi.
Neydi bu işaretkr?
1- Gittikçe artan enflasyon:
özellikle geçen yılın ikinri
yansından başlayarak hızlanan
enflasyon her ay yüzde 12-20
arasında aruybr. Şu anda için-
de bulunduğumuz ay sona er-
meden fiyatlar bir önceki aya
oranla yüzde 30'u buldu bile.
• 2- Rublenin dolar karşısında-
ki gerilemesi: Ruble enflasyona
paralel bir düşüş gösterdi. Üç
haftadan kısa bir süre içerisinde
dolar karşısında 1.200'den 1.
607'ye düştü.
3- Hükümetin harcama ka-
rarlan: 12 aralık seçimlerinden
Yeni Başbakan Çernomirdin, reform hareketlerinin askıva alj-
nacağı değerlendİrmeierinin yanlış olduğunu iddia ediyor.
önce kömür sektörüne ve tan- kamu harcamalannı arttırdı.
ma yönelik abnan harcama ka- Buna bir de Beyaz Rusya ile ge-
rarlan.asgari ücret ve emekli çen günlerde imzalanan ve eko-
aylıklannda yapılan artışlar nomik birliği konu alan anlaş-
manın henüz kesinleşmemiş
maliyeli dedahil.
Rublede ani değer kaybına
yol açan son darbe ise hükü-
mette patlak veren politik kriz-
den kaynaklandı. Önce Rusya'-
da radikal reformlann miman
sayılan Yegor Gaydarın, ardı-
ndan maliye bakanı Boris Fyo-
dorov'un kabinede görev al-
may? reddetmeleri ile başlayan
kriz, Baulı cevrelerde hükü-
metin politik yannı hakkında
soru işaretleri doğurdu. Kalan
reform yanlılannın hükümette
azınlık durumuna düşmesi ve
yetki alanlannın daralması bu
endişeleri arttırdı.Kurulan yeni
hükümette, başbakan Viktor
Çernorairdin'in "İzlenen politi-
kanuı düzeltüeceği hususundaki
yaklaşımlarıınız, reform hare-
ketlerini askıva alacağız şekliıt-
de değerlendirilmemdi" sözleri
de bu endişevi yok edemedi.
Radikal reformlar uzak
Yine de Batılı ekonomistler her
şeyin kaybedildiği inaneında
değiller. Financia! Times'ta yer
alan yazıda şunlar kaydedildi:
"Şu anda radikal reformlar
gözden uzak görünüyor, ama re-
form kısa bir süreci içermez.
Ücret ve fiyatlardaki kontrol,
konımacılık, daha genis endüst-
riyel birleşimler yaratabilir."
"ABD Başkani Bill Clinton'ın
Rusya ziyaretinin hemen erte-
sinde ortaya çıkan politik kri-
zin, iki devletin başkanlan
arasında ahnan kararlan ve
olumiu imajı zedelemesinden
endişe ediliyor. Aynı toplanüda
Rusya "nın Baltık'tan askeri bir-
liklerini cekeceği yönünde uz-
laşmaya vanlmasına rağmen
bugüne kadar girişimde bulun-
maması da bunu doğruluyor.
Gfivenlik şebekesi
Yine de enflasyon ve devalüas-
yon karşısında Rusya'da işsizli-
ğin tehlikeli boyutlara ulaşma-
sım engellemek amacıyla bir
sosyal güvenlik şebekesi kurul-
masını öngorüyor. Kurulacak
bu şebekeyi desteklemek ama-
cıyla IMF ve Dünya Bankası ile
görüşmelere başlandı bile.
Brüksel de Rusya'ya desteğin
veyardım paketinin arttınlması
görüşünde. Financial Times'ın
haberine göre Brüksel'deki yet-
kililer özel girişimciliğe yönelik
mikroekonomik kararlan des-
tekleyici mali ve teknik yardı-
mın arttınlmasından yana.
Rusya'daki aylık enflasyon
Dolar kafştsmdaM deger kaybı
800
».000
1,200
1,400-
1,600-
1,600 i-
fıı iâ _£ £ «
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIS ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA
• • nce genel seçimlerde reform
O
yanlısı parfiler yenilgiye uğ-
radı. Sonra geçen hafta Gay-
dar ve Fyodorov, Çernomir-
din hükümetinden istifa ettiler.
Böylece Rusya'da serbest piyasaya,
demokratikleşme ve Batı ile uyumlu
ilişkiler içinde geçiş ümitleri çökmeye
başladı. Bu çöküş, ABO dış politikası-
nın önemli bir kısmını da beraberinde
götürüyor. Şimdi 'yeni dünya düzen-
sizliğinin' ufuklarında 'soğuk savaş'
dönemini hatırlatan işaretler birıkme-
ye başladı. Birfarklaki bu sefer ortada
'komünizm hayaleti' de olmadığı için
'Batı'nın ABD şemsiyesi altında topla-
narak ıkı kutuplu bir global istikrar
sağlaması pek olası değil.
Yeni hükümet, eski yönetici
Çernomirdin, Yegor Gaydar'ın yerı-
ne başbakan seçildiğinde reform sü-
recinin yeni biraşamayagirdiğine işa-
ret etmiştim: Hükümet şimdi, SSCB -
nin yönetici sınıfının reform sürecini
Gorbaçov önderliğinde başlatan, ama
daha sonra reformlann hızlanarak
kendilerini tasfiye etmesini engelle-
mek için reform sürecini yavaşlatmak
isteyen kesiminin eline geçiyordu.
Rusya Sanayici ve işadamları Konfe-
derasyonu olarak örgütlenmiş olan
fabrika müdürleri, sanayi ve ticaret
bürokrasisinin hükümet üzerindeki
kontrolü iyice sağlamlaşmıştı. Böyle-
ce eski SSCB'den devralınan toplum-
sal sistemin kendi içinden üretebile-
ceği reformist hareketin de barutu biti-
yordu. Reform sürecini artık yeni bir
güç üstlenmeliydi (Cum. 21/12/92). 0
günden bu yana sözünü ettiğim yeni
güçler (serbest piyasa üzerinde olu-
şan ve uluslararası sermaye ile birleş-
meye çahşan bireysel mülkiyete da-
yalı kesim) bizzat reformlann yıkıcı
etkisiyle halkın desteğini kaybederek
siyasi olarak gerilediler ve seçimler-
de de yenilgiye uğradılar. Yeni hükü-
metle Batı'nın sanayiciler lobisi veya
muhafazakarlar (bazen de komünist-
ler) olarak ifade ettiği SSCB'nin eski
yönetici kesiminin gücü iyice pekişi-
yor. Başbakan Çernomirdin doğal gaz
sanayilerinin yönetiminden geldi.
Başbakan Yardımcısı Oleg Soskovets
Kafkaslar'daki bir demir çelik komp-
leksinin yönetiminden geliyor. Ta-
nmdan sorumlu Alexander Zaveryu-
ka devlet çiftlikleri yönetici lerinin tem-
silcisi. Merkez Bankası da bu kanada
yakınlığı ile bilinen Viktor Gersenko'-
nun yönetiminde. Nihayet sınai komp-
leksin önemli bir parçası da silah sa-
nayii, Savunma Bakanı ise son za-
manlarda giderek Rusya nın tarihsel
etki alanlarından daha çok bahsetme-
ye başlayan ordunun eski cumhuriyet-
lerden çıkmayacağını vurgulayan
Andrei Kozyrev. Bağımsız madenci
sendikalarının başkan yardımcısı Sul-
tan Memedov "ülkenin hiçbir şekilde
ihtiyacı olmayan silah sanayiinin şim-
di tekrar canlanacağını" söylüyor.
Bu yapısma uygun olarak, yeni hü-
kümet enflasyonla monetarist olma-
yan tedbirlerle, üretimi arttırarak mü-
cadele edeceğini, reform programının
bundan böyle 'Batı'nın ekonomik yön-
temlerinin sadece bir kısmını içerece-
ğini söyledi. Üretimin arttırılarak enf-
lasyonun azaltılmasının, Rusya gibi
on yıllardır açık baskıya dayanan bir
sermaye birikimi sürecinin egemen
olduğu bir ülkede bugün şu anlamı
var; iş disiplinin arttınlması, sanayiye
ucuz hamadde ve enerji kaynakları
sağlanması, dış ticaretin sanayiyi ko-
ruyacak şeilde denetlenmesi. K/saca
içeride demokratikleşme değil güçlü
bir merkezi bir devlet yolu ile siyasi is-
tikrar, dışta ise Batı güdümüne girmek
ve işbirliği yerine ulusalcılık ve nüfuz
alanları politikası ve yayılmacılık.
ABD yönetimi-
nın 'soğuk sa-
vaş'ın arkasın-
dan oluşturduğu
djş politikasının
en önemli köşe
taşı Rusya politi-
kasıydı. Bu politi-
ka ABD'nin dün-
yanın geri ka-
lanına ılışkın
tutumu üzerinde
de önemli bir
baskı unsuru olu-
yordu (Bakınız
son NATO zırve-
si). Bu politika,
Rusya'nın de-
mokratikleşmesi
üzerine kuruluy-
du (siz ABD he-
gemonyası altı-
na girmesi ve
Batı sermayesıneaçılması olarak oku-
yunuz). ABD yönetimi demokratikleş-
me sürecinin her gerilemesinde, re-
formlar (siz ekonomik çıkarları diye
okuyunuz) aksamasın diyerek Yelt-
sin'in biraz daha diktatörleşmesine
göz yumdu. En son, Clinton'ın Rusya
ziyaretinde, Yeltsin, kendisine Rusya'-
nın yayılmacı bir politika uygulamaya-
cağı ve reformlann mutlaka devam
edeceği konusunda, yerine getirmesi
imkansız olan sözler vermesine rağ-
men, kolaylıkla ikna olmayı tercih etti.
Yeltsinin 11 ocakta parlamentonun
açılışındayaptığıkonuşmayıunutmayı
tercih etti. Bu konuşmada Yeltsin, sos-
yal barış, istikrar, ulusal birlik ve yeni-
lenmeden bahsediyor, ama reformları
ve demokratıkleşmeyi uygun bir şekil-
de unutuyördu.
Clinton'ın arkasından önce Kozi-
rev'in cumhuriyetler üzerine verdiği
demeç, sonra Gaidar ve Fyodorov'un
istifası Clinton'ın Rusya politikasında
hedefini şaştrdığını gösterdi. Şimdi
Beyaz Saray'ın iktidar koridorlarında
iki düşünce okulu karşı karşıya gef-
miş. durumun içinden çıkmaya çalışı-
yor. Biri Aziz Nesin'in "Ah Biz Eşşek-
ler"hikayesindeki gibi "Birşeyolmaz,
reformlar geri çevrilemez" teranesini
geveleyenler. Diğeri de "Hemen Doğu
Avrupa 'yı içeri alalım, bunu yapamaz-
sak bak fena olur Doğu Avrupa 'yt içe-
ri alırız ha' diyelim" görüşünü savu-
nan panik korosu.
Dış politika enkazı var
ABD ve Batı, komünizm hayeleti"-
nin ve soğuk savaşı kazanmanın zafer
sarhoşluğunun etkisiyle SSCB'deki
yönetici sınıfın amacının aslında de-
mokratikleşmek değil ekonomik krizi
aşarak kendini güçlendirmek oldu-
ğunu, demokratikleşmek ve serbest
piyasa ekonomisine geçmek adına da
iktidarından vazgeçmeyeceğini, ikti-
darının alanı olan ülkenin kaosa sü-
rüklenmesine, nüfuz alanlarını kay-
betmeye seyirci kalmayacağını, yani
herhangi bir yönetici sınıf gibi davra-
nacağını göremedi. Bütün umudunu
bağlayarak desteklediği Yeltsin in her
şeyden önce kendi iktidarını düşünen,
omurgasız bir poütikacı olduğunu, ve
şimdiye kadar sık sık "şapka " degiş-
tirdığini de. Artık reformcu görüşferini
değıştirerek terk ettiği sınıfa geri dön-
meye çalışan bir Yeltsinin giderek
zayıflaması kolay kolay engellene-
mez. Şimdi kendisini Batı'nın lideri
olarak dünyanın güvenliğinden so-
rumlu gören ABD açısından ortada bir
dış politika enkazı var. Bu enkazın
üzerinde ise bir uluslararası politik
kriz hızla mayalanıyor.
Türk tekstüine adalet divanı yolu gözüküyor
• Brüksel'deki
diplomatik kaynaklar,
AB'nin Türkiye'ye karşı
anti-damping
soruşturması başlatma
karan almasının,
Türkiye ile AB arasında
1974 yılında imzalanan
Katma Protokol'e aykın
olduğunu belirttiler.
CEMSEY
BRÜKSEL - Avrupa BirliğT-
nin (AB), Türkiye'den ithal edi-
len pamuk ipliğine karşı anti-
damping soruşturması başlat-
ması üzerine, bu konunun Lük-
semburg'daki Avrupa Top-
luluğu Adalet Divanj'na götü-
rülmesi tartışması da gündeme
geliyor.
Brüksel'deki diplomatik
kaynaklar, AB'nin Türkiye'ye
karşı anti-damping soruştur-
ması başlatma karan al-
masının, Türkiye ile AB arası-
nda 1974 yılında imzalanan
Katma Protokol'e aykın oldu-
ğunu belirttiler. "Bu kararda
usul açısından yanbşlık var. AB
ile ortaklık anlaşması yapmtş
olan Türkiye'ye üçûncü bir iilke-
ye yapılan uygulama yapdamaz.
AB'nin aldığı kararla hukuk
ayakJar altına aJınıvor" şeklin-
de konuşan bir Türk yetkili,
Katma Protokol'ün 47. mad-
desine göre geçiş döneminde
damping sorununun Türkiye-
AB Ortaklık Komisyonu'na
getirilmesi gerektiğini haürlattı.
fki yıl önce de aynı sorunla-
nn yaşandığı ve o zaman, AT
Komisyonu'yla olan ilişkileri
bozabileceği ve uzun süreceği
için Avrupa Topluluğu Adalet
Divanı'na başvurmaktan vaz-
gecildiğini söyleyen yetkili.
"Ama herhalde bu yol daha iyi
bir yol olacak" şeklinde konuş-
tu. "Türkiye, 'AB bize anti-
damping uygulamasuı' demiyor.
Yauûzca, bize AB ile ortaklık
anlaşması olmayan ücüncü ülke-
lerle aynı muamele yapıunasın
istiyoruz" diyen yetkili, bu ko-
nunun önümüzdeki günlerde
Türk tekstil ihracatcılanyla ya-
pılacak değerlendirme toplanü-
lannda gündeme geleceğini an-
latü.
Ortakhk Anlaşması'na göre
AB'nin Türkiye'ye zaten kota
uygulayamayacağını ve Türk
tekstilcilerinin iyi niyet göstere-
rek. gönüllü kota anlaşmalan
yaptıklanru ve ihracatlannı
kendilerinin sınırladıklannı ha-
tırlatan Türk yetkili. Katma
Protokol'ün söz konusu 47.
maddesinin. AB'nin kuruluş
anlaşması olan Roma Anlaş-
masfnın 91. maddesinin aynısı
olduğunu açıkladı ve "İspanya
ve Portekiz, geçiş dönemi bo-
yunca bu maddeden yararlandı-
lar. Aynı hak Türkiye'ye de ta-
nınmalıdır" dedi.
Kota göriişmeleri
kesı'lebilir
Öte yandan. Türkiye ile AB
arasındaki tekstil ihracatı kota
görüşmelerinin de kesilebileceği
belirtiliyor. Geçen kasım ayın-
da Brüksel'e gelerek, anti-dam-
ping soruşturması açılması ni-
yetinden vazgeçilmediği sürece
kota görüşmelerine oturma-
yacaklannı söyleyen ve göriiş-
meleri askıya alan Türk sektör
temsilcilerinin, pamuk ipliğinde
anti-damping soruşturmasının
başlatılmasından sonra bu po-
zisyonlannı değiştinneleri bek-
lenmiyor.
Bu dürumda. daha önce kota
anlaşmalanna dahil edilmiş
olan bir madde uyannca, iki yjl
önce üzerinde anlaşılmış olan
kotalann bundan sonra da ge-
çerli olacağı belirtiliyor.
Zaten üzerinde anlaşılan ko-
talan tümüyle kullanamayan
Türk ihracatçısı açısından bu
Bütün araç sahlplerlne dnemle duyurulur!..
Sigorta şirketinize hemen başvurun!.
Mağdur olmayın!
\% Daha yüksek ve daha kapsamlı teminat için,
1 Ocak I994'ten geçerli olmak üzere, teminat
*' limitleri yeniden saptanan Trafik (Zorunlu Mali
Sorumluluk) Sigortası'nın poliçesine ait ek belgenizi
ve yeni, "turuncu" renkli taşıt pulunuzu almak için, sigorta şirke-
tinize ivedilikle başvurunuz. .- • •
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği
Avrupa
Birliği ve Türkiye
Paneü
Ekonomi Servfci- Adalet Ba-
kanlığı Avrupa Topluluğu
Koordinasyon Dairesi Başkani
Doç. Şeref Ünal, Türkiye'nin
Avrupa Topluluğu tarafından
üyeliğe kabul edilebilmesi için
Gümrük Birliği ile ilgili yüküm-
lülüklerini mutlaka yerine ge-
tinnesi gerektiğini söyledi.
Türk Hukuk Kurumu'nca
"Muammer Aksoy ve Uğur
Mumcu'yu Aıuna Etkinlikleri"
cerçevesinde düzenlenen "Av-
rupa Birliği ve Türkiye" konu-
lu panclde konuşan Ünal,
"Gömrük Birliği Türkiye'nin
önündeki son fırsattır. Bunun
çok iyi değerlendirilmesi ve
şartlarının yerine getirilmesi,
Ankara Antlaşması ile aynı
kaderi paylaşmaması
lazımdır" dedi.
Türkiye'nin Avrupa Toplu-
luğu ile ilişkisinin kurulmasını
sağlayan Ankara Antlaşmasf-
nın aradan geçen 30 yıllık süre
içinde, her iki tarafın kusurlan
yüzünden gerektiği gibi uygu-
İanmadığını belirten Ünal, as-
keri müdahaleler ve Türkiye'-
nin yükümlülüklerini yerine
getirmeyişi karşısında, topluluk
üyesi ülkelerin deantlaşmadaki
yükümlülüklerini gözardı etti-
ğini söyledi.
AJ\KARAPAZARI
Sevgili Uğur
öldürülmenin üzerinden tam bir yıl gecti. Sana bu bir yılın
siyasal ve ekonomik gelişmelerinin kısa bir özetini vermek is-
tiyorum.
Önce çok severek söz ettiğin hak ve hukuk alanında geçen
yılın tümüyle karanlıklar içinde geçtiği söylenebilir Seni öldü-
renler bulunmadı. Bunların bulunacağına namusları üzerine
söz verenler, bu sözlerinde durmadı, tümüyle namussuz çıktı.
Baba'nın yerini "ana "aldı; halkın anasının ağlaması ise bil-
diğin gibi, sürüyor. Eski solcuların sağadoğru koşusu hızlandı; •
kimileri hızlarını alamıyor, faşistleşiyor.
Anayasası, yasaları ve kurumlarıyla 12 Eylül "muhafaza ve
müdafaa "ediliyor. Sayılan çoğalan siyasal partiler de her ge-
çen gün daha fazla birbirlerine benziyor.
Geçen yıla göre çok önemli bir gelişme var, hak ve hukuk
iyice sokağa düştü.
Polis ve mafya işlemlerini açıkça sokakta görüyor.
Işkence ve infaz işleri, tam biraçıklık içinde yürütülüyor. Ya-
panı bilinmeyen cinayetlere her gün yenileri ekleniyor. Polis,
haklarını arayan memurlara, üstelik başkentin ortasında mey-
dan dayağı çekiyor. Demokratik büyüklerimizin kılı kıpırdamı-
yor. Çocukluğumuzda "her bahtt karanın medet umduğu'tür-
külere geçen Ankara, 12 Mart-12 Eylül çizgisinin karanlık, kara
coplu özelliğini, geçen yıl da korudu.
Yurttaşlann devlete karşı görevlerinin başında askerlik ve
vergi gelir. Geçen yıl Türkiye hak ve hukuk alanında o kadar
gelişti ki, askerlik ve vergi görevlerini yalnızca yoksul yarttaş-
ların omuzlarına yıkmayı başardı. Üstelik askerlik yapan bu
yoksulların hak ettikleri terhis tarihlerini de çok büyük bir hak-
severlikle, erteleme yoluna gitii.
Hak yemenin hiçbir gizliliği kalmadı. Yolsuzluk ve rüşvet iş-
lemleri açıkta yürütülüyor. Kimse bunlan saklama gereği duy-
muyor. önüne gelen, yetkili-yetkisiz, herkes çalıyor ya da çal-
maya uğraşıyor. Eski Isparta gibi oldu ülke; en büyük erdem
hırsızlık; çalamayan akılsız sayılıyor.
özetle, her türlü haksızlığın ve hukuksuzfuğun kol gezdiği
bir hırsızlık demokrasisine ulaşmış bulunuyoruz.
•••
Ekonomik durum, tam anlamıyla oturuma dönüştü.
Birlikte, bugünleri görmüşçesine eleştirdiğimiz, on dört yıl
öncesinin ünlü 24 Ocak kararlarının, ekonomik, toplumsal ve
siyasal yıkıma dönüşen sonuçları yaşanıyor.
Toplum tıpkı geçen yüzyılda Çinlilerin fngiliz emperyalistleri
tarafından uyuşturucu kullanmaya alıştırılması gibi, bir para ti-
careti hastalığına yakalandı. Son bir yıl içinde dolaşımdaki
para miktarı ikiye katlandı, 70 trilyon dolayına çıktı. Üretimsiz
parasallaşma para kumarına yol açıyor. Yalnızca TL değil, do-
lar ve mark da bu amaçla kullanılıyor.
öldüğün günlerde bir ABD doları yaklaşık 8.800 liraydı: bir
yıl sonra doların TL fiyatı en az 16.800 liraya çıkmış, ikiye kat-
lanmış bulunuyor. Aslında son günlerde dolar piyasası çok
karıştı. Sermaye yandaşları bu olayı "deprem", "kara bir gün"
ya da "büyük zelzele" biçiminde nitelediler.
Bilirsin, doların değeri arttıkça yalnızca Türk Lirası'nın de-
ğeri azalmaz. Asıl emeğiyle geçinen Türk insanının değeri dü-
şer. Türk insanı daha da yoksullaşır; zavallılaşır. aç ve işsiz
kalır. Geçen yıl bu olgu ağırlaşarak sürdü
Hükümet ekonomiyi yönetemiyor. Evlere şenlik bir vergi ya-
sası çıkardı. Çıkardı da vergiyi yine ücretli ve maaşlıdan ala-
cak; büyük sermaye kazançları önceden olduğu gibi vergi ver-
meyecekler. Bildiğin gibi, asgari ücret yüzde 25 oranında ver-
gilendirilirken faiz gelirlerinden yüzde 10 dolayında bir vergi
alınıyordu; bu faiz vergisi bile nerdeyse tümüyle kaldırıldı. Faiz
kazançlarına trilyonlar eklendi.
Son günlerin para oyunlarıyla hükümet tam anlamıyla tefe-
cilere teslim oldu; iyice tefecilerin eline düştü.
Hükümet paralıların TL'den dolara akınını durdurabilmek
için, faiz oranlarını yüzde 95-130 dolaylarına yükseltti. Yüksek
faizlerle borçlanma yolunu seçti.
Geçen yıl toplam ulusal üretim, cari fjyatlarla yaklaşık 1.2
katrifyon TL oldu. Toplam borçlar 1.3 katrilyon ile yıllık katkılı
üretim değerinden fazladır Ülke her geçen gün borç batağına
biraz daha gömülüyor; her borçlu gibi, borca battıkça ekono-
mik yönden kıpırdayamaz duruma geliyor. Ülke ekonomisi
borç al-faiz öde düzleminde gidiyoı. iş bulma, yaörım, üretim,
kimsenin umurunda değil.
•••
Bir yılın sonunda gelinen nokta, senin özlemini çeken top-
lum kesimleri, isçiler, memurlar, öbür dar ve sabit gelirliler
açısından, geçen yıla göre hiç de olumiu değildir.
Ancak toplumun senin kişiliğinde somutlaştırdığı doğruluk,
dürüstlük ve erdem özlemi, tüm canlılığıyla sürüyor.
Geleceğe umutla bakılmasını da bu özlem sağlıyor, Sevgili
Uğur.
durum büyük bir güçlük yarat-
mayacak.
Ancak uzmaniar, resmen
başlatılmış olan ve çarşafta da
başlatılması düşünülen anti-
damping soruşturmalanrun za-
ten Türk tekstil ürünJerinin ih-
racatına büyük bir darbe vur-
duğunu belirtiyorlar.
DUYURÜ
ANSAN
Ankara Gtda Meşrubat ve Meyve Suları Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan;
Şirketimiz sermayesinin 11.800.000.000.- TL. sından 109.111.000.000.- TL.na
çıkartılması işlemlerinin tamamlanmasından sonra işbu sermaye artışına ilişkin Ana
Sozleşme değişikliği Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü'nce tescil edilerek Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesi'nin 29 Eylül 1993 tarih ve 3373 sayılı nüshasında yayınlanmış
ve;
Yönetim Kurulumuzun 04.10.1993 tarih ve 272 no.tu karan ile; sermayenin nakden
artırılan kısmına yeni hisse almak ve bu hisse bedellerinin % 25 ini peşin ödemek
suretiyle katılan ve bu hususta iştirak taahhüdünde bulunan ortaklanmızm nakit
sermaye koyma bakiye borçlarının tamamını 30 Kasım 1993 tarihine kadar
ödemelerine karar verilmiş ve bu husus ortaklarımıza yollanan iadeli-taahhütlü
mektuplar ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetssi"nin 25 Ekim 1993 tarih ve 3391 sayılı,
Cumhuriyet Gazetesi'nin de 23 Ekim 1993 tarihli Türkiye nüshalarında yayınlanan
ilanlar ile duyurulmuş bulunmaktadır.
Ancak, Şirketimiz kayıtlarının tetkiki sonucu, ortaklardan HAS Holding A.Ş.'nin
5.135.535.000.- TL, Istanbul Meşrubat Sanayi (İMSA) A.Ş.'nin 234.633.000.-TL ve
D. Bilgi HASOĞLU'nun 58.760.250.- TL tutarında olan ve iştirak taahhütlerinden
doğan bakiye nakit sermaye koyma borçlarım, kendilerine tanınan süre olan 30
Kasım 1993 tarihine kadar ödemedikleri ve böylece bu ortaklarımızın T. Ticaret
Kanunu'nun 406 ve 407/1. maddeleri uyarınca söz konusu borçlarından dolayı
temerrüde düştükleri anlaşılmıştır.
Bu nedenle, Yönetim Kurulumuzun 18 Ocak 1994 tarih ve 277 no.lu toplantısında
almış bulunduğu karar ve Türk Tıcaret Kanunu'nun 408. maddesi uyarınca; yukarıda
ünvan ve adları yazılı ortakları, yeni pay bedellerinden doğan sözü geçen nakit borç
bakiyelerinin (nakdi yeni sermaye koyma borcu kalanlarının) tamamını 40 (kırk) gün
zarfında Şirkeîimize (Şirketimizin Citibank N.A. Merkezi New York Ankara Şubesi
nezdindeki 1264 no.lu hesabına yatırmak sureti ile) ödemeğe davet ettiğimiz;
Söz konusu borçlarının tamamını anılan süre zarfında bu ortakların ödememeleri
halinde; (Türk Ticaret Kanunu'nun 407/1. maddesi gereğince, sermaye koyma
borcunu vaktinde yerine getirmedikleri için mütemerrit durumda olduklarından,
Şirketimizin T.C. Merkez Bankası'mn kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont
faiz oranı üzerinden tahakkuk etmiş ve edecek olan ticari temerrüt faizi alacağını
kendilerinden ayrıca talep hakkı saklı kalmak kaydıyla), Türk Ticaret Kanunu'nun
407/2 ve 408. maddeleri uyarınca, bu ortakların, artırılan söz konusu sermayemize
nakdi iştirak taahhütlerinden ve bu hususta yaptıkları kısmi ödemelerden doğan
haklarından mahrum edilecekleri ve artırılan sermayeye nakden iştirak miktarına
tekabül eden yeni hisselerinin tamamı itibariyle yerlerine başka ortak alınacağı ve
kendilerine bu hususta verilmiş hisse senetlerinin iptal olunacağı,
Yukarıda adları yazılı ortaklara ilanen tebliğ ve ihtar olunur.