Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK1994 PAZARTESİ
14 DUNYADAN
Inglllz
basınında Tiraj savaşlankizışıyor1 25 yaş alîı grupta daha da kısalan 'kısa-süreli hafıza', hızlı haber vermekten çok
j yorumculukta iddialı olan gazetelerin tiraj savaşına indirilen son darbe oldu.GUNLUK MAGAZIN GAZETELERI
Gazetenin Kasım Bir yıl içinde Gazetenin
1993 de ortaJama tirajdakı piyasa
günlük tırajı oynama (%) payı (%)
TheSun 3.314.909
Daily Mirror
Daily Star
Today
2 504 449
742.798
+8.52
-7 91
-6.07
28.82
18.92
5.61
557.233
Daily Express
Daily Mail
1.408.236
1 721.914
• 1.59
-5 05
-1.94
4.21
10.64
13.01
GUNLUK CIDDIGAZETELER
TheTîmes 445.343
Daily Telegraph
The Guardian
The Independent
1.032.389
401 60.9
313.504
+16.51
-1.126
3.36
7.80
-5 70 3.03
-15.22 2.37
Financial Times 294 083 +0.56
TOPLAM 13.236.467
2 22
100
EDtP EMİL ÖYMEN
A
vrupa Birliği'nde en çok
gazete satılan ülke
Ingiltere. Gazete deni-
lince, sadece "ulusaT gazeteler-
den söz ediyoruz. Yani, Lond-
ra'da hazırlarup, orada ve baş-
ka taşra kentlerinde hızla bası-
lan. daha güneş doğmadan ül-
kenin en uzak köşelerine kadar
çoktan yollanmış olan büyük
gazeteleri. Çünkü bir de ulusal
olmayan bölge gazeteleri var.
Bunlann içlerinde çok tanhi.
çok etkili olanlar da var. ama
Ingiltere'de "gazete'Menildi mı
bu aynm hep yapılır. Ulusal ga-
zetelerin, ciddi ve magazin tüm
satışı ortalama 14 milyon. Pa-
zar günleri de 16 milyona
yakıtı.
İngiltere'de "ulusal gazete"
satışlan son 5 yılda net >üzde 12
azaldı. Bundan daha önemlisi.
25-34 yaş grubunda bu düşliş
yüzde 17. Gelecek yüzyılm ga-
zete okurlan olması gereken bu
yaş grubu. ulusal gazetelerden
kopuyor. Ve bu kopuş önlene-
miyor. •
Tiraj kaybından magazin
basını da kurtulamadı. İrili
ufaklı bu tür gazeteler arasında
da kayıp >-üzde 5 ile 2 arasında
değişiyor. Bu veriler neyi göste-
riyor? Bu soruya dört başı ma-
mur bir yanıt henüz verilebilmiş
değil. Bazı yanıt önerileri var:
Okuyucu profılindeki değişi-
min yakalanamaması, elektro-
nik medyanın, yazıh medyanın
yerini bir çok konuda doldur-
ması. radyo ve televizyonun ga-
zeteye gerçekten çok ciddi bir
rakip haline gelmesi temel ne-
denler.
ICiddi araştırmacıJık
gazetelerde
Ashnda, gerçek fıkir adam-
lannın yazılan, özgün makale-
ler. yoğun bir grup çalışması
sonucu ortaya çıkartılan araştı-
rmalar yine cıddi gazetelerde
yayınlanıyor. Her konunun te-
İevizyona aktanlması mümkün
değil. Radyonun ise haber dı-
şında. programlannın dinlenil-
mesi çaba gerektirir. Zaten ga-
zetelerin durumu. işte bu nok-
tada düğümleniyor: Haber-
cilikte yanş. Habercilikte gaze-
teler yavaş. flkir ve yorumda ise
elektronik medya yavaş.
Gazeteler açısından korkulu
bir başka rüya ise, 25 yaşın al-
tındakilerin durumu. Ingiltere
genelinde bu yaş grubunun he-
men tek haber ve bilgi kaynağı
elekronik medya. Toplumsal ve
sosyal değişimi hükümetlerin
etkisi dışında kalarak inceleyen
saygın araştırma kurumlann-
dan"Henley Forecasting Cen-
ter" verilerine göre bu yaş gru-
bunda kısa-dönem hafızanın
süresi de kısaüyormuş. Bu süre
kısalması tabii, psikoloji labo-
ratuvarlannda bilimsel koşul-
larda saptanan bir olgu. Yoksa,
bu gençler unutkan olmaya
başlıyor anlamına değil. Kısa-
dönem hafıza süresindeki kısal-
manın anlamı şu: Kişi, kendi
yapısına göre "uzun" sayılabile-
cek bilgiyi bir noktada izlemek-
ten vazgeçiyor. Tıpkı televiz-
yonda şürekli kanal degiştir-
mek gibi. kişi başka bilgiyi seçip
onu okumaya başlıyor. Bunun.
gündelik dilde ifadesi, "Uzun
yazı sıkar". Ama bazı konuları
kısa kesmek de mümkün olma-
dığından, gazeteler bu noktada
açmazda.
Ulusal gazeteler sadece genç
okuyucuyu kaybetmiyorlar.
Tirajı düşüren, tüm okuyucula-
nn gazetelere daha az gereksi-
n:m duymalan. Ingiltere, çok
sesli, çoîc farklı düşüncelere ay-
nı anda aynı potada yer bulu-
Hosokawa'nm iktidavı sallantulaBaşbakan Hosokawa'nın
koalisyonunda, iktidann en büyük
ortağı Sosyalist Parti'nin kimi
üyelerinin reform tasansı aleyhine
oy vermesi sonucu büyük bir çatlak
oluştu.
B
aşbakan Morihiro Hosokawa'nın altı
aylık koalisyon kabinesi. geçen hafta
koalisyonun en büyük partisi Sosyalist
Parti'de patlak vcren vc Japonya'nın seçim
sistemini yeniden yapılandırarak siyasal
bağışlan kısıtlayacak tasanrun yasalaşmasını
tehlikeye sokan başkaldınya kargı mücadele
veriyordu.
Hosokavva, siyasal reform yasalan paketi-
ni geçiımeye çalışırken başbakanlığını tehli-
keye sokuyor. Bugüne kadar yönetiminın
tüm çabalannı bu konuya yöneltmiş durum-
da. Tasanrun Japon senatosunda (Bunbei
Hara) onaylanmamasının sonuçlan merak
uyandınyor. Bu durumda Hosokavsa istıfa
ya da erken secım karanna zorlanacak.
Tasan meclis araştırma komisyonunca
18'e 16 gibi kıl payı bir farkla onayîanmıştı.
Bu küçük fark bile 38 yıllık iktidardan sonra
geçen yaz büyük bir yenilgiye uğrayan Libe-
ral Demokratik Parti'nin pek tanınmayan
bir üyesinin. partilılerini şaşırtacak şekilde
parti disiplinine karşı gelerek tasan lehine oy
vermesi sonucu gerçekleşebildi. Geçen yazki
seçimlerden önce. Japon sivasetinin eski gün-
lerinde partı disiplinine bu tür bir karşı koy-
ma asla düşünülemeyecek bir şeydi.
Disipün devam edijorolsaydı. Hosokavva
reform tasanlannı geçirmeyı başarabilirdi:
Koalisyonu sandalyelerin 131 "ine sahip ve ta-
sanların onaylanması için gereken sandalye
sayısı>alnızca 126.
Ne ki. kendi koalisyonundaki çatlaklan
kapamak için Hosokavva'nın Liberal De-
mokratlan kendi parülerine ihanet edip koa-
lisyonun tasansı için oy kullanmalanna ikna
etmesı gerekiyordu. Bu tür bir hareketın de
partıden ihraç edilmeye yol açacağı kesindi.
Sonuç olarak, aylarca süren tartışma
dönemınden sonra Japonya'nın çöküşü dur-
durmak ıçın gıriştiği çabalann kaderi So'sva-
listlerin mi. yoksa Liberal Demokratlann mı
daha çabuk çözüleceğine bağlıydı. Çözülen-
ler Liberaller olmadı.
Önemli olan oylamayı kimin kazandığı de-
ğil. Japon politikacılannın çoğu. tamamlan-
ması muhtemelen yıllar alacak siyasal dönü-
şüm manzarasının bir parçası olarak, mevcut
partilerin daha da parçalanacağinı tahmin
ediyorlar.
Son günlerde 10 sosyalist milletvekili yeni-
den yapılanmanın, Japon siyasetinden küçük
partileri dışjayacağından duyduklan kaygıy-
la, partı liderlerine karşı gelerek tasannın
aleyhinde o> kullanacaklannı açıklamışlardı.
Sosyalist Parti'nin sesi en çok duyulan
üyelennden ve tasannın en çok aleyhinde
oîan politikacılardan olan Masao Kunihiro,
"İnsanlara artık her türiü şey önerilme\e baş-
ladı: Bakanlık koltukları, seçim bölgelerinde
büyük projeler.. Bütün bunlar son derece utanç
»ericT'dıvor.
Hosokavva'nın emin olduğu tek şey, ta-
sanyı geçırmenin yolunun Liberal Demok-
ratlarla yapacağı bir tür işbirliğinden geçmesı
gerektiği. Fakat geçenlerde yapılan bir uzlaş-
ma girişimi başansızlıkla sonuçlandı.
Tasannın kabul edilmesi için son tarih. 29
ocak.
David E.Sanger
Geçen yaz büyük rüşvet skandallarıyla iktidann değişmesinden
sonra, seçim sistemini değiştirerek yozlaşmanuı önüne geçmeye
çaltşan çiçeği bumunda Başbakan Morihiro Hosokawa'nın
başı, ekonomik bunalımdan başka, reform tasarısını onaylat-
mak için uğraştığı parlamentoyla da dertte.
nabilen, hoşgörülü ve demok-
ratik bir toplum. Bu nedenle
standart haberleri hemen her-
kes veriyor, ancak püf noktası,
bunlann yorumlannda. Oku-
yucu, eğer bunu gazetenin yanı-
sıra veren diğer kaynaklara yö-
neliyorsa, gazeteye nasıl çekilir?
Şu yöntemlere başvuruldu:
Haber hacmini daraltmak,
çarpıcı ama sanat niteüği olan
fotoğraf kullanmak, haberi
"ayaküsrü atıştırma" (fast-
food) niteliğinde kolay okunur,
kolay hazmedelir, fazla kafa
kanşürmayan, derine inmeyen,
konuşur gibi yazmak... Böyle-
ce, elektronik medyanın kişiye
sunduğunu gazeteye aktarmak.
Şimdilerde en ciddi konular için
bile artık "ayaküsrü abştırma"
yönteminden çekinilmiyor.
Karmaşık haberler, sürünce-
mede kaian gelişmeler ise artık
soru-yanıt biçiminde kutulara
sıkıştınlıyor. Ya da günün
olayı,H günün adamı gibi, yine
bir kutuya sıkıştınlmış bölüm-
ler gazetelerde en dıkkat çeken
yeni biçımler oldu. Yalnız, bu-
rada çok önemli nokta, bu hap-
gibı bilginin çok çok iyi
araştınlmış olması, gerçek bil-
giye dayanması, dedikodu ya
da söylentiye dayanmaması,
bilginin içeriğinden hiç bir şe-
kilde fedakarlık edilmemesi, ve
en önemlj nokta, çok esprili ol-
ması. Bütün bunlar ise konuyu
çok çok iyi bilenlere ve saat gibi
işleyen bir arşive dayanmak zo-
runda.
ITek istikrarlı gazete
Financial Times
Gazeteler, ileri teknoloji. yeni
görüş ve yöntem konusunda
birbirleriyle yanşan çok kaliteli
eleman. yayınlanacak fotoğraf-
lar için aynca foto-editöni. dü-
zınelerle iç ve dış muhabir, uz-
man muhabir. yazar kullan-
dıklan, haberi ve yorumu yeni
biçimlerde okuyucuya sunduk-
lan halde kan kaybı süriiyor.
Ama bu kayıp, birbirini kolla-
yan ve a>iıı haberi ille de kendi-
si de yayınlama hevesınde gaze-
teler için. Bir "Financial Times"
bütün bu patırtırun dışında is-
tikrarlı bir tiraja sahip (y aklaşık
300 bin). Çünkü uzmanlık ga-
zetesi. Gazetelerin iyice un ufak
olmalannı önleyecek ülsım da
bu zaten. Ama uzmanlık gaze-
tesi demek. kitle için uzmanlık
anlamına. Bunun dozunu ve
dengesini ayarlayabilen tiraj
alacak. İngiltere'de tiraj soru-
nunu çok acı biçimde yaşama-
yan gazetelenn sırn şu: Kimse-
nin yapmadığını yapmak. farklı
olmak. uzmanlık konulannı
güncel dile aktarmak. elektro-
nik medyanın veremeyeceğini
vermek... Üstelik İngilız elekt-
ronik medyası. ımbikten süzül-
müşçesine titiz, etkin. yetkin.
profesyonel bir medyadır. İsim
ve işlev benzerliği nedeniyle
Türkiye'deki başıbozuklukla
kanştınlmasın.
Japon mucizesi'Yeni Dünya Düzeni'ne yenildi
Son otuz yıldır Batı'nın korkulu rüyası olan Japon ekonomisi son yıllarda yüz yüze olduğu ekonomik
durgunluk, işsizlik ve para sisteminin çöküşü tehdidine karşı verdiği yaşama savaşında başansız oldu
J
aponya'nın en hızlı ve en
gelişmiş elektrikli treni
Nozoki, geçtiğimiz
günlerde Çin Demiryollan
Bakanı Han Zhubin'nin de
aralannda olduğu binlerce yol-
cuyu yolda bıraktı. Han Zhu-
bin, Pekin ve Şanghay arasında
döşemeyi düşündüğü hızlı tren
projesi için. Japon>a'ya gelerek
yüksek teknoloji gerektiren tre-
ni yerinde incelemek istemişti.
Ne var ki, Nozoki bir anza yü-
zünden yolda kahnca, sıkışık-
lıktan soluk almakta zorlanan
yolcular üç saat trenin içinde
güç anlar yaşadı.
Japonya'da yolda kalan yal-
nızca hızlı tren değil. Güçlü Ja-
pon ekonomısınin lokomotıfi
de artık yoluna devam ederken
zorlanıyor. Birkaç yıl önce
Batıh ekonomistlerin korkuyla
önünde eğildikleri Japon eko-
nomisi, artık korkulu bir rüya
olmaktan çıktı.
IKalkınma hızı
dûştü
1993'te kalkınma hızı kesile-
re düştü. Bu yıl da durumda bir
değişiklik olinayacağı düşünü-
lüyor. İşin acı tarafı. yakın gele-
cekte \-uzde 3'lük bir hıza bile
ulaşamı\ acaklan açıkça görü-
lüyor. Japon ekonomisinin lo-
komotifi durumundaki otomo-
tiv ve elektronik sanayi şu anda
yaşam savaşı veriyor. Japonya
yan iletkenler konusunda dün-
ya liderliğıni USA'ya kaptırmış
durumda. Araba üretiminde
ABD'nin "üç büyüğü" eskı
gyçlü konumuna yeniden ka-
vuşacak gibi duruyor.
Japonya'da son üç aydır iş-
sizlik yüzde 2.8'lerde seyredi-
yor. Bu oran Amerikan veya
Avrupa standardlanna göre
alarm venci düzeyde değil. Ne
var ki, 25 yaşın altındakilerde
görülen işsizlik yüzde 7dolayla-
nnda olduğundan. yakm gele-
cekte işsizlığin büyüyeceği dü-
şünülüyor. Aynca. pek çok şir-
ket bünyesinde gereğinden faz-
la işçi banndınlıyor. çünkü işçi
çıkartmak Japon geleneklerine
göre çok acımasız ve katı bir
uygulama. Kaba tahminlere
göre şu anda Japon ekonomisi
ihtiyacından 4 milyon fazla iş-
gucünü beslivor. Bu fazlalık ış-
sizler ordusuna dahıl edildiğin-
de. işsizlik yüzde 11 veya 12'ye
yükselecek. Giderek eski gele-
nekler terkediliyor. Örneğin.
büyük şirketier üst düzey \öne-
ticilerine 52 veya 53 yaşlannda
işi bırakmalanru öneriyor.
Nissan Motorlan. Nippon
Çelik ve Fujitsu gibi uluslarara-
sı şirketier artık zarar ediyor.
Japonya'nın en bü\ üklerinden
Toyota bile zarar etmemek için
büyük çaba harcıyor. Öyle ki,
Mazda ise Ford'dan yardım is-
ter hale geldi.
Japon bankalan bir zaman-
lar dünyanın en sağlam finans
kurumlan olarak değerlendıri-
liyordu. Oysa şimdı, batık kredi
sorunu yüzünden güç durum-
dalar. Bazı ekonomistler tüm
para sisteminin çökme olasılığı-
nın akıldan çıkartılmaması ge-
rektiğine işaret ediyor.
Gerck şirketier açısından. ge-
Enerji Ihtiyacı
Petrole eşdeğer
milyar metrikton 1991
Japonya
ABO
Demir ve Çelik
Milyon metrikton
C 1991 Tüketımı
0 1991 Uretımı
! 0.438
1 933
Kaynak: OECD
GSMH
ABO Milyon dolar
Japonya
ABO
|buyunwhızı
Kaynak. Japon Barkmst
Tarım
Alan (milyon dönüm
4
3
2
1
0
h
•*>i>
a
1 nütus (milyon
aT<x
1
#J
n
ıfus
Japonya
ABO
Kayna
99 1|
l
98
]
93 3|
k Damr m Çttk blansl* Kımımu
Ucretler
Saat ucretı ABO Doları
Japonya
Fransa
Almanya
iogiltere
ABO
15 77)
7.14İ
~TT84~]
99!)
11 18 |
Kaynak Çattşma ıstattstığı Butlon
jşgücü
Toplam işgücü
Japonya I 164.3
ABO
1
" 1168İ
Tarımda çajışanla/ Ksyna* MO Kaynak Japon Bankast
rek borsa açısından durumun
hiç de parlak olmadığinı gören
sıradan Japon insanı, önlem
olarak parasını harcamamaya
bakıyor. İnsanlar abşık olma-
dıklan bir ekonomik çöküş ola-
sılığından o denli korkuyorlar
ki, alışveriş yapmaktan çekinir
hale geliyorlar. Tokyo Ban-
kası'nın öenel Başkanı Toyoo
Gyohten ülkesmin bir "psikolo-
jik kapan" içine itildiğini öne
sürüyor. Büyük mağazalar ve
süper marketlerin satışlan ay-
lardır düşüş gösteriyor. Dolayı-
sıyla, harcamalarda meydana
gelen düşüşler kısır döngü için-
de mevcut durumu daha da bo-
zuyor.
Her insan sıkıntıya düşünce
kurtuluşu dinde ve felsefi dü-
şüncede arar. Japonlar da bu
geleneği bozmuyor. Son yıllar-
da Şınto tapınaklan ağzına ka-
dar dolujor. uğur getiren be-
bekler leblebı gibi satılıyor.
adaklar adanıyor.
Ekonomi uzmanlan. özellik-
le Amerikalılar. son gelişmeleri
bir çöküşün başlangıcı olarak
görüyor. Görülen o ki, kaikm-
ma hızında görülen düşüş. yük-
selen işsizlik oranlan. eski gele-
neklerin terkedilmesi valnızca
buzdağının su üzerinde görülen
.kısmı. Gerçek tehlike yüksek
teknoloji gerektiren konularda
Japonya'nın pazar payını
ABD'ye kaptırması.
Japonlar hâlâ yüksek tekno-
loji gerektiren konularda üre-
timlerini sürdürüyor. ancak kâr
oranlan o denli düşük ki. eko-
nomik olarak üretimi bu koşul-
larda sürdürmek uzun vadede
zarara yol açıyor. Diğer taraf-
tan Amenka. kârlı işlerin peşi-
ne Japonlardan daha önce dü-
şü>or. Bilgısayar yazılımı ve
\an iletken çipler konusunda
Amerikanın başı çektiği herkes
tarafından bilinivor.Yen'in de-
ğerinin yükselmesi karşısında
Japonlar. etkinliklerini yurt
dışında sürdürmeye çalışıyor.
Diğer taraftan kendi ülkelerine
yabancı mallan sokmak iste-
mezken, Baublann baskısı üze-
rine kapılannı açmak zorunda
kalıyor. Bütün bu gelişmeler,
ekonomi üzerindeki gerilimi
daha da arttınyor.
I Geüşme gösteren
I alaniar
Bu arada ekonomik parça-
lanmanın eşiğinde olan bir ül-
keye ters düşen bazı gelişmelere
de rastlanıyor. Örneğin. dış ti-
caret açığanın geçen yıl 100 mil-
yar sterlin tutannda bir fazlalık
vermesi tüm gidişat çerçevesin-
de iyimser bir tablo oluşturu-
yor. Diğer taraftan bütçenin de
açık vermek bir yana, fazlalık
verivor olması ülkede panik ya-
ratacak herhangi bir acil duru-
mun olmadığinı göstenyor.
Japonya'da günlük yaşam
Batı standartlanna göre son de-
rece güvenli sınırlar içinde. He-
men hemen Japonlann tümü
okur yazar, nüfusun yüzde ellisi
yüksek öğrenim görmüş.
Ekonomik durgunluk, top-
lumsal alanda da etkisini göste-
riyor. Dar bir milliyetçilik anla-
yışı giderek ülkede yaygınlık
kazanıyor. Bürokratlar ve poli-
tikacılar sorunlar karşısında
sağduyulu kararlar almakta ye-
tersiz kalıyor.
IYatırımlara
ağırlık verilmeli
Şu ana kadar alınan köklü
tedbirlerin başında. gelir vergisi
yasasının günün koşullanna
göre düzenlenmesi. gayri men-
kul pazannın işlerliğinin sağ-
lanması. kentlerin altyapısınm
modernleştirilmesi geliyor. Öte
yandan ekonomik hedefler
saptanırken, yatınmlara ağırlık
vererek kalkınma hızıru yük-
seltmeye öncelik tanınıyor.
Böylece tüketim pompalana-
cak. ithal mallara talep artacak,
dış ticaret fazlası azalacak ve
Japon ekonomisi güçlenecek.
Bu senaryonun başanlı bir şe-
kilde uygulanması için. devlet
adamlannın tutarb bir politika
izlemesi gerekırken, yabancı ül-
kelerin de Japonya'nın yanında
yer alması isteniyor. Ne yazık
ki, bu koşullann sağlanması
şimdilik çok uzak bir ihtimal
olarak görülüyor.
THE GUARDİAN
POLTltKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
SBSKMŞH.
Demokrasi ve özgürlük uğruna can verenlere...
Ölülerimiz ve şehitlerimiz yan yana, sırt sırta yatıyor-
lar. Ya canilerimiz, katillerimiz nerede? Ellerini kollarını
sallayarak dolaşıyorlar.
Caniler ve katiller ortalıkta dolaştığı sürece acımız,
öcümüz olacaktır. Hiçbir zaman dinmeyecek, hiçbir za-
man eksilmeyecektir.
Anıları Anımsama...
Kocaeli'nin Gebze ilçesi avukatlarından Ender Kamil
Boyacı, bundan bir süre önce yazdığ/m "Nâzım Hikmet"
yazım üstünde titizlikle duruyor, eleştiriyor, düzeltiyor,
yeni bilgiler veriyor. Benim dayandığım konulardan ço-
ğu sözlüdür, Yahya Kemal döneminde yaşamış, onunla
dostluk etmiş kişilerden duyduklarımdır. Bunlann içinde
ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir. Sallm Rıza'yı. Ha-
şim Nezihi'yi, CahH Tanyol'u sayabilirim. Yaşıyor olup
da unuttuklarım da vardır. Ben de Park Otel'de, Ankara'-
da Karpiç'te birkaç kez sofrasında bulundum. Herkes
kendi kesesinden içtiğine göre sofrada diyebilirim.
Ender Kamil Boyacı düzeltilerinin içinde ilginç bir nok-
taya da değiniyor, şöyle diyor:
"...1930'larda Nâzım'ın her eyleminden korkulur, her
eylemine bir anlam verilirdi. Ama 1938'deki'Harp Okulu
ve Donanma Davalan onun şahsı ile ilgili değildir. Bu
davalar, ordu içindeki solcu unsurları temizlemek için
tezgâhlanmıştır. 2. Dünya Savaşı'nm yaklaştığı 1938 yı-
lında, ordu içindeki Hitlerci unsurlar, günün birinde
Almanya 'nın yanında savaşa girecekleri hülyası ile ken-
dilerine engel gördükleri ordu içindeki solculan sindir-
mek, ellerine geçenleri hapse tıkmak için 1938'deki
davalan hazırlamışlar, Nâzım Hikmet'i bu davalara kat-
mışlardır."
Ustadın "bu davalar" dediği Harp Okulu ve Donanma
Oavalarıdır. Acaba bunlar, gene üstadın söylediği gibi
ordu içinde belirgin ve korkulacak sayıda solcu unsurlar
mıydı? Sanmıyorum, ama kimi sakınca ve tertiplerin bu-
lunduğu, bu davaların açılmasından anlaşılıyor.
Nâzım için açılan davaların hemen hepsi yapay, he-
men hepsi "de//7yeters/z//g7"yledoludur.
Falih Rıfkı Atay anlatır. Nâzım'ın mahkemeye verildiği
günlerde düşmanları Meclis'in merdiven altında konu-
şurlar:
"Delil yetersizliği imiş ha, delil yetersizliği!.. Biz onu
bir 'Divân-ı Harb'e verelim de görsunler, deliller yeterli
miymiş, yetersiz miymiş..."
Gerçekten Atatürk ün hastalığına denk gelen günler-
de Nâzım mahkemeye verilmiş, askeri mahkeme tara-
fından delil melil aranmamıştır.
Nâzım'ın annesi ressam Celile Hanım için bazı notlar
var; Falih Rıfkı'dan aktaralım:
"Hepsi ötüp gitmiştir. Sır yok artık. Sırlarında da bir
çirkinlik yok. Nâzım Hikmet'in babası Hikmet'/ ben Dahi-
liye Nazırı Talat Bey'/n özel kaleminde iken matbuat
müdürü olarak tanımıştım. Celal Nurl bir yazısında Ab-
dûlhak Hâmit'/ tenkit ettiği için, büyük denen şairin şikâ-
yeti üzerine Sadrazam Mısırlı Satt Hallm Paşa'nın yanı-
na çağırarak:
- Ne haddi imiş bir gazetecinin, Âyan azay-ı kiramın-
dan bir zâtı tenkit etmek, diye yazar; hesabına payladığı
matbuat müdürü odur, Nâzım Hikmet'in anası Yahya
Kemal'in büyük aşkı idi. Bir gün bana:
- Bilmezsin ne hoş hanımdır, seninle Celile Hanım'a
gidelim, dedi. ilk defa Nâzım Hikmet'iorada beyazdeniz
öğrencisi üniformasıyla gördüm. Yüzü, gönlü açık, ha-
valı, kendine hemen ısındıran bir delikanlı idi. Yahya
Kemal'in sık sık eve gitmesinin bahanesi de, Nâzım Hik-
met'e şiir dersi vermektir. Eski şiirin son büyük şairiyle
yeni çığırın ilk buyük şairi, gençlik pırıltısı, biri aşk ve
şevk coşkunluğu içinde şimdi ikisine de uzak, geçmişin
sisleri arasından dokunacakmışım gibi yaklaşıyorum."
Falih Rıfkı'nın Nâzım üstüne şu notunu da buraya al-
madan geçemeyeceğim: "Bir gün Ankara'da 'Hakimi-
yet-i Milliye'ctefc/ odamda çalışıyordum. Bir telgrafgetir-
diler. Baktım, imza: Nâzım Hikmet! 'Vatanıma geldim,
bana kalmak izni alır mısınız?' yollu bir telgraf. Sanırım
Ordu'dan. Nâzım'ın Rusya'dan Türkiye'ye döndüğü za-
man hatırladığı ben olmuştum."
Anılar birbirini çağrıştırıyor. Yaşamak, sırası geldiğin-
de biraz anı değil midir? Anıları anımsıyoruz...
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Hindibanın sebze ola-
rak yenen yapraklanna
verilen ad... Mısır'ın pla-
ka işaretı. 2/ Alıcı ve satı-
cılann fiyatlan tek başla-
nna etkileyemeyecek
kadar çok sayıda olduk-
lan piyasa sistemi. 3/
"Çok önemli kişi" anla-
mında kullanılan ulusla-
rarası kısaltma... Tavşan
yavrusu. 4/ Kendısıne
inanılan kimse... Türkçe-
de ilgi adılı. 5/ Bir işte
yardımcı olarak çalışan erkek...
Evcıl bir geyik. 6/ Uygur hüküm-
darlanna verilen san. 7/ Harfleri
dizen ve satırlan blok durumunda
döken dizgi makinesi. 8/ Duman
lekesi... Kamıştan yapılan. neye
benzer Türk çalgısı. 9/ Bir ilimiz...
îlaç, çare.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Küçük kareler biçiminde kesil-
miş hamur katlan arasına kıyma
konularak yapılan İtalyan yemeği.
2/ Avrupa'da bir başkent... Bir peygamber. 3/ Beyinde bulunan
ve sınir iletisinde rol oynayan azotlu organik bileşik. 4/ İşaret....
Avrupa'nın en büyük gölü. 5/ Yoz beğeni... Böceklerin ve bir-
çok omurgasız hayvanın dış iskeletini oluşturan boynuzsu
madde. 6/ Soylu... Icar. 7/ Meslek... Hindistan'ın para birimi.
8/ Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol... Eİemirin sim-
gesi. 9/ Eski Türklerde bir babarun taşınmaz mallannın miras-
çısı olan en küçük oğul... Otomatik para çekme makinelerini
belirtmekte kullanılan kısaltma.
A
hA
£
Z
E
K
I
O
N
I
T
B
A
N
A
İLAN
T.C.
ANAMUR KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
1987,11
Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalı Gümüş Afacan ve
müşterelden ale>hine mahkemernize açılan Anamur Bozdoğan köyü
379-380 ve 381 parsel tespitlerine itiraz davasının yapüan duruşmala-
n sonunda venlen karar taraflardan, ölü Kara Veli kıa Fatma'ya ve
mirasçılanna (adresleri meçhul) mahkeme karan tebliğ edilemetniş-
tir. Adı geçenlerin adresleri savabk vasıtası ile dahi tespit edilememiş-
tir.
Adı geçenlenn veya ilgililerinin 15 gün içinde mahkememize müra-
caat etmeleri, aksi takdirde mahkeme karanrun ilanen tebliğ edilmiş
sayılacağı ılan olunur. 12.1.1994
Basm: 45459