Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK1994 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
GENÇLIK - EGITIM
Açtklise
kargaşası
•Gençlik-Eğitim Servisi -
1991 yılında yayımlanan bir
genelge ile kaldınlan
dışandan lise bitirme
sınavlan ve hemen başlatılan
açık lise uygulaması, binlerce
öğrencinin mağdur olmasına
neden oldu. Açık liseyi
bitırebilmek için en az 2.5 yıl
ve 144 kredi gerekiyor. Şu
anda, 12 bini İstanbul'da
olmak üzere Türkiye
genelinde yaklaşık 50 bin
kayıtlı öğrencisi bulunan
Açık liselere kayıtlar Eylül
ayı içinde yapılıyor. Geçen yı
4-5 mart ve4-5 nisan
tarihlerinde. iki aşamada
yapılmışolan Açık Lise
sınavlan ise bu yıl
birleştirilerek 2-3 nisanda
yapılacak. Henüz mezun
vermemiş olan Açık Lise'yi
bitirecek olan öğrencilerin,
üniversiteye girişte
hesaplanacak olan orta
öğretim başarı puanlan
hakkında ise henüz bir
açıklama yapılamıyor.
Zortanamaza
götürme iddiası
• RİZE (Cumhuriyet)- Rize
Anadolu Lisesi hakkındaki
şikayetler bitmiyor. Veliler.
lisede çocuklannın zorla
cuma namaana
götürüldüğünü. para
toplandığmı ıddia ettiler.
Çocuklan zarargörür
endişesiyle isimlerini
açıklamak istemeyen veliler.
"Uzun birsüredirokulda
çocuklardan oluşan bir grup
öğrencileri zorla cuma
namazına götürüyor"
diyerek önlem alınması için
yetkililerden yardım istedi.
M.Ü/nin başansı
• Gençlik-Eğitim Servisi -
Marmara Ünıversiıesi
bünyesindeönceki öğretim
yılında kunılan işletme ve
bilişim bölümlerinin.
Almanca öğretim y apan
diğer 57 bölüm içinde beşinci
sıraya yükseldiği belirtildi.
YÖK tarafından yayımlanan
ÖSYM puan cetvelinde. her
iki bölümün de bu alandaki
bölümlerin en iyıieri. arasında
yer aldığı görüldü. Özellikle
Almanca bilen öğrencilerin
öğrenim gördüğü her iki
bölümün mezunlanna,
Türkiye'de bulunan Alman
konomi kuruluşlannda -,.-
eğıüm ve çalışma olanağı -
sağlandığı bildirildi.
Kadınlar
öniversitesi
Gençu'k-Eğitim Servisi -
Almanva'nınenküçük
eyaleti Bremen'de kadınlar
üniversıtesi kurma
çalışmalanna başlandığı
bildirildi. Dr. Erika Riemer-
Noltenius'un başkanlığında,
kadınlar üniversıtesinin
açılması için birdernek
kuruldu. Açılacak
üniversitenin adı ise şimdiden
belli: Virgina VVoolf
Üniversitesi. On yıla kadar
aşama geçmesi düşünülen
ünıversitede. bugün
olduğundan daha fazla
kadının doktora. doçentlik
e profesörlük ünvanlanna
kavuşturulması planlanıyor.
Buyılınadı
• Gençlik-Eğitim Seryisi -
stanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi bünyesindeki
Akademedya kamuoyu
araştırmalan grubu, yurtta
vedünyada 1993 yılının
önemli olaylannı araştırdı.
Deneklerin büyük bölümü.
1994 yıhnın adının "Barış"
olması gerektiğinde birleşti.
280denekleyapılan
görüşmelerden çıkan
sonuçlardan bazılan şöyle:
Türkiye'deki en önemli olay,
Tansu Çiller'in başbakan
olması. Türk dış
politikasındaki en başanh
olay, PKK'nın Avrupa'da
yasaklanması. Dünyadaki en
önemli olay. Bosna-Hersek
olayı. En başanh politikacı.
Tansu Çiller. Edebiyattaen
başanh isim. AzizNesin.
Müzikte en başanh isim,
Sezen Aksu. Sporda en
başanh, Naim Süleymanoğlu
veGalatasaray. İş-ekonomi
dünyasında en başanh isim.
Sakıp Sabancı.
U.Ü.Tıp'ta
usulsüzlük
Bursa(A.A)-Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Mete
Cengiz, Gögüs-Kalp-Damar
Cerrahi kliniğinde fahiş
fıyatlarla ameliyat yapıldığı,
ameliyat malzemesi alımında
bazı firmalann kayınlarak
hastanenin zarara sokulduğu
iddialannı yalanladı. Prof.
Dr. Cengiz. düzenlediği
basın toplantısında. yerel
gazetelerde yeralan
usulsüzlük iddialannın
asılsız olduğunu söyledi.
OD TÜ Rektörü Prof. Sevük, öğrenci ileyönetim arasında oluşan güvensizliğin zamanla aşılacağını söyledi
'On yühk güvensizlik aşılmalı'
IŞIK KANSU
ANKARA - Orta Doğu Teknik Üniversi-
tesi (ODTÜ) Rektörü Prof. Dr. Süha Se-
vük, geçmişte. üniversite rektörü Prof. Dr.
Kemal Kurdaş a. "rektör istifa" diye bağır-
dığını saklamıyor. "Ama" diyor, "Aradan
15-20 sene geçince, Kemal Bey'in, üniversite-
yi nasıi yücelttiğini tespit ettik."
Sevük, ODTÜ öğrencılen ve bu üniversi-
teye girecekler için sevinçli haberler de ver-
di. Bunlardan birkaç örnek:
Önümüzdeki bir-iki yıl içinde üniversitede,
gereksinimi olup da, burs veya yardım ala-
mayacak öğrenci olmajacak.
1994 yılından ıtibaren. üniversiteye kay-
dolan tüm öğrencilere yurt olanağı sağlana-
cak.
Her öğrencinin yüzme öğrenerek mezun
olması bedeflenivor.
Prof. Dr. Süha Sevük, Cumhuriyet'e
ODTÜ'yü anlattı:
- Bilkent Üniversitesi ile bir rekabete girdi-
ğiniz doğnı mu?
eçmişte Kemal
Kurdaş'a 'rektör
istifa' diye bağırdık.
Ama 15-20 sene
geçince Kemal Bey'in
üniversiteyi nasıl
yücelttiğini tespit ettik.
SEVÜK- Bilkent kunılana kadar, An-
kara'da. interlandı Anadolu olan ODTÜ-
nün rakibi yoktu. Büyük bir rehavete kapıl-
mıştık. 'Nasıl olsa, en iyi öğrenciler, öğretim
üyeleri bize geliyor' diye rahattık. Son iki-üç
senedir, öğretim üyesi ve öğrenciye daha
büyük olanaklar sunabilen üniversite olun-
ca, rehavetten silkinmemiz gerekti. Bilkent
ile ODTÜ'yü karşılaştırdığımız zaman,
yapısal farkhhklar var ikisi arasında. Bizde-
ki Mühendislik Fakültesi'nin 14 bölümü.
yüzlerce laboratuvan, milyonlarca dolarlık
tesisleri var. Böyle bir yatınmı, özel bir üni-
veıjsitenın yapması mümkün değildir. OD-
TÜ'nün altvapısını. ancak devlct imkanlan
ile kurabilirşiniz. Bu açıdan baktığımız za-
man, ODTÜ'nün, derinliği, genişliği ve çe-
şitliliği hala Bilkent'te yoktur. Bilkent ile
aramızdaki rekabet. 4-5 bölümde olmak-
tadır. Bizde 35 bölüm var.
- Yakın gelecek için yeni bedefleriıüz var
mı?
SEVÜK- 38 bini aşan mezunumuz var.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Süha Sevük, geleneksel bahar şenliklerinde öğrencilere katılıp onlarla birlikte eğleniyor, halay çekiyor.
35 yılhk gcnç bir üniversite olmamıza rağ-
men. mezunlanmız oldukça iyi bir gelişme
gösterdiler. Özellikle özel sektörde. yönetici
pozisyonlannda olmaya başladılar. Ana-
dolu sathında 10 kentte mezun dernekleri-
miz var. Ünıversite-mczun ilişkilerini güç-
lendirmeye başladık. Sanıyorum. önümiiz-
deki bir-iki yıl içinde ODTÜ'de. gereksini-
mi olup da. burs veya yardım alamayacak
öğrenci kalmayacaktır. 16bin600ci\annda
lısansöğrencimizvar. Bunlardan 15bıninin
üstünde öğrencimız: burs. kredi, yemek.
yurt yardımı almaktadır. ODTÜ'nün: sa-
dece eğitim değil. kültürel. sportif. sosyal et-
kinlikleri içine alan tesisleri de. Türkiye'-
deki en iyileridir. Kapalı olimpık havuzu.
açık havuzu. kürek kulübü. gölü. L'Iudağ'-
da. Elmadağ'da kayak lesisleri. iki kapalı
spor salonu. açık futbol sahalan. 20\e va-
kın tenis kortu. Spor açısından. küçük bir
olimpiyatı destekleyecek tesislere sahibiz.
Bannma imkanlannı da. bu sene hallediyo-
ruz. 1994 yılından itibaren. ünıversitcmızc
kaydolan tüm öğrencilerimize yurt imkanı
sağlayacak hale geliyoruz. İnşaatı süren
dört tane yurt binamızda bin 150 kişilik ek
bir kapasite yaratıyoruz ki, bu da. 900 bin
kadarhk açığımızı kapatacaklır. Dolayısıy-
la. öğrencilerin bannma sorunlannı da önü-
müzdeki 5-10 vıj için çözürnlemış olacağız.
- Ogrencılennız bu olanaklardan yeterînce
yararlanıyor mu?
SEVÜİv- Kanımca ders yükü çok ağır.
Öğrcncilenn serbest zamanı çok az. Ara. fı-
nal imtihanlan. ödevler, projeler nedeniyle.
çocuklar. bu tesislcrdcn istcniicn düzcyde
yararlanamıyor. Diğer taraftan, öğrencile-
rimizın üçte ikisı Anadolu'dan geliyor. Çok
basit misal: Olimpik havuzumuz 2 metre
derinlikte, ama Anadolu'dan 2 bin öğrencı-
mizin muhtemclen bin tanesi yüzme bilmi-
>or. Bunlan da aşmamız. çocuklan spora
tanıştırmamız lazım. O da. eğitimın bir par-
çası olmalı. ODTÜ'de 49 tane kültür toplu-
luğu var. Düşünce. görsel. işiısel sanatlar.
müzik topluluklan gibi. Her ne kadar, top-
luluklardaki öğrcnci sayısı 6-7 binin üstün-
deyse de, üreten öğrenci sayısı. belki bunun
yüzde 10'udur. 500-600 öğrencimiz. Yavaş
yavaş kültür. spor ile eğitimi bütünleştir-
mek istİNoruz.
- Öğrenciyi sos>al faaliyetlere yönlendir-
mek için neler yapacaksınız?
SEVÜK- Eğitim programlannda deği-
şiklık üzerinde çahşıyoruz. Amaç. teknik
eğitim gören öğrencilerin eğitim program-
lanna. sosyal ıçerikli dersleri daha ağırlıklı
şckıldc sokmak. Örncğin. güzel sanatlar.
sosyoloji. psikoloji. felsefe. beşeri ilimler gi-
bi. Bu, öğrencılerin kültürel. sanatsal ve
sportif etkınlıklere daha fazla yönelmesi
için bir pencere açacaktır. Tartıştık. OD-
TÜ 'den her öğrenci. yüzme de öğrenip me-
zun olmalı.
-Hoşgörülü müsünüz?
SEVL'K-Kanımca övlevim. Ama. insa-
nın kendısını değerlendırebîlmesi çok zor.
- Öğrenciler sizc nasıl bakıyor? Aranı/da
sıcak bir ilişki var mı?
SEVÜK- Her iki laraf da. divıloğu ku-
rup. genştımıcve gayret edıvor. Son on se-
nedır. üniversitelerimizde öğrenci ile >öne-
tim arasında karşılıklı bir güvensizlik oluş-
tu. Bu 10 senenin birikimini hızla aşmak
kolay değil. Bu ilişkinin daha güvenli hale
gelmesi için zamana gereksinim var.
- Öğrencilerinizi en çok hangi noktada
eleştiriyorsunuz?
SEVÜK- Okumuyorlar. Roman okumu-
>orlar, tiyatroya. müzik konserine gitmi-
yorlar. Yani. okur-yazar olmak en önemli-
si. İma ettiğim anlamda, öğrencilerimiz he-
nüz okur-yazar değil. Bunu, gazeteye kadar
götürebilirim. Biz öğrenciyken. bir takım
köşe yazarlan vardı. Onlan muhakkak
okurduk. Hergün Çetin Altan ne dedi bilir-
dik, başka birisi ne dedi bilirdik. Şimdi ba-
kıyorum. öğrenciler; gazete. roman okumu-
yorlar. Çok tek boyutlu yetişiyorlar gibi ge-
liyorbana.
- Öğrenciliğinizde, hiç "Rektör istifa" di-
>e bağırdınız mı?
SEVÜK- Çok. Kemal Kurdaş'a çok ba-
ğırdık, "rektör istifa" diye.
iz öğrenciyken, bir
takım köşe yazarlan
vardı. Onlan
muhakkak
okurduk. Her gün Çetin
Altan ne dedi bilirdik,
başka birisi ne dedi bilirdik.
- Şimdi, o zaman eleştirdiğiniz Sayın Kur-
daş ile aynı hatalan yapıyor musunuz?
SEVÜK- Bız. Kemal Beye. "Rektör isti-
fa" diye bağırdık. ama Kemal Bey, ODTÜ
ile simgeleşmış bir isim. Aradan 15-20 sene
geçince. Kemal Bey'in bu üniversiteye ne
kadar büyük hizmetler yaptığıru. üniversi-
teyi nasıl yücelttiğini tespit ettik. Dolayısıy-
la, öğrencinin enstantane değerlendirmesi,
kanımca, o kadar gerçekçı değil. Aradan se-
ncler geçince. ınsan daha sağlıklı bir değer-
lendirme yapıvor.
- Gencler gelecek için umut veriyor mu?
SEVÜK- Bütün olumsuzluklara rağmen,
gözlediğim kadar. gençlerin. bizlere naza-
ran v izy onlan daha geniş. Daha fazla enfor-
masyon elde edebiliyorlar. Birşey daha var:
Bizim gençliğimizde bir tek boyutluluk var-
dı. Tümüvle ideolojik tartışmalarla geçti.
İdeolojık tartışmalann dışına taşamadık.
Bugünkü gençlerin büyük çoğunluğu, bu
ideolojik tartışmalann içinde değiller. Do-
layısıyla. enerjilerini toplayabilecekleri baş-
ka alanlar var. Kendilennı daha rahat yetiş-
tirebilirler. •
'Bir DüğünMasalı' ki
anlatmaya salonyok!
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü
öğrencileri, çektikleri uzun metrajhfilmi gösterime sunamıyorlar
ÜMtTOTAN
İZMİR - Onca emek, onca özveriden
sonra uzun metrajlı, konulu bir film orta-
ya çıkanyorlardı. Ama her şey bundan
sonra başlıyordu. Bir şey üretmek güzeldi
de başkalanvla paylaşılmazsa neye yarar-
dı. Üniversiteliler. çok önemsedikleri fılmi
oynatabilecek salon anvorlar ama bula-
mıyorlar...
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Fakültesi Sinema Bölümü öğretim
üyeleri ve öğrencileri. film vapmak için
hiçbir olanağı olmayan okulda zoru ba-
şardılar. 35 mm'lik. uzun metrajlı ve ko-
nulu bir film yaptılar. 1976 yılında kuru-
lan bölümde ilk kez böyle bir film üretili-
yordu. Ama, nasıl? Bunu, Sinema Bölü-
mü Öğretim üyesi ve filmin yönetmeni
Yard. Doç. Dr.Ragıp Taranç'dan dinle-
yelim:
"Sinemaya gerçekten gönül vermiş in-
sanlann bir dizi yokluğa karşın ortaya koy-
dukları film oldu. Yaklaşık 20 v ıl önce ku-
nılan okulda ne yazık ki 35 mm film çe-
kecek bir kamera yoktu. Milli Eğitim Ba-
kanlığfna bağlı FÛm Radyo Televizyonla
Eğitim Merkezi'nden edindiğimiz 1957 mo-
del bir kamerayla filmi çektik. Film, klasik
normlardan uzak. zaman zaman traji-
komik unsurlarla 'zamansız' ve 'sevgisiz'
insanların öyküsüydü. Lzunsürebirvapım-
cı arandı, bulunamadı. İlk destek filmde
başrolü ovnayan Giilsen Tuncer'den geldi.
Sonra Kültür Bakanlığf na başvnnıldu. Su-
mılan 875 milyon liralık bütçeye karşılık
300 milyon lira geldi. Bu para yalnızca bi-
ten bir filmin medya tanıtımını, zor karşıla-
yabilirdi."
Ege kültüriinün yansunası
Ama onlar yılmamışlar. Filmin bütün
oyunculan ve emekçileri ücret almayı akıl-
lanndan bile geçinnemiş. Fakültenin tüm
gençleri filmin başanyla bitirilmesi için ne
gerekliyse yapmışlar. Ceplerinden katkıda
bulunan bile olmuş. 44 kutu film harcanı-
yor. Tabii herşey çekimlerle bitmiyor. Fil-
min yıkanması, kurgusu gerekiyor. Okul-
da böyle bir olanak yok. İstanbul'daki
Lale Film Stüdyosu bu hizmetleri karşılı-
yor. Film afişlerini Karşıyaka Belediyesi
yaptınyor. Filmin müziği, Ragıp Taranç'-
ın eşi Doç. Dr. Berrak Taranç'a ait. Ber-
rak Taranç. Ege kültürü ve atmosferini
yansıtmak amacıyla Rumca ilahilerden
yeni >orumlar çıkanyor. "Özgün müziği
ortaya çıkarabilmek için inanın cebimden
para harcadım" dıvor Berrak Taranç. Fil-
min adı "Bir Düğün Masalı" oluyor. Fil-
min öyküsünü biraz daha açmasını istiyo-
ruz Ragıp Taranç'tan:
"Film, sokaktaki adamın da sevebileceği
popüler entrikaları ön planda tutuyor. Eleş-
tirmenler ve entellektüellcr için basit ve sı-
radan sayılabilecek bir öykü filme aktanl-
dı. Evlendiği gece annesini öldüren bir kızın
drammı, sevgisizlik içinde yitik bir kuşağı
aniatıyor film. Bu filmde Ege'deki insanla-
rın öyküsü var. Toplumda mutsuz insanlar
var. Bunun da anlatilması gerekivor. Biz
bunu yapmava çalıştık. Filmin en önemli
özelliği star ve eroti/min bulunmaması. Bu
da ticari şansı azaltıvor."
Bir Düğün Masalı. Antalya Altın Por-
takal Film Festivali'nde dört kez izleyici
karşısına çıkmayı başanyor. Hepsi o ka-
dar... Televizyon kanallannda oynatılma-
sı için çabaladıklannı, ancak bir sonuç
alamadıklannı söylüyor Ragıp Taranç.
İzmir'de bir sinemada oynatmak, bir sa-
lon bulmak olanaksız gibi. Bugüne değin
yaptıklan tüm girişimler boşa çıkmış.
Evet. üniversiteliler büyük özveriyle ba-
şanlması çok zor bir işi başarmışlar. Uzun
metrajlı bir film üretmişler. Bu filmi bizim-
le paylaşmak istiyorlar. Sinemaya gönül
vermiş gençler seyirayle buluşmak. ku-
caklaşmak istiyorlar. Onlar gerekli olan
tüm çabayı göstermişler, sıra bizde. bü-
yüklerde. sinemaalarda. televizyoncular-
da... •
Atatürkçügençliğe 'MüslümanGençlik' tehdidi
KENAN BÎLİZ
ERZL'RUM - Atatürk Üni-
versitesi'nde görev yapan öğre-
tim görevlilenne zorla dağıtılan
"Müslüman Gençlik Üniversite
Bülteni" adlı dergiyle Müslü-
man gençlik, "Atatürk genç-
liği"ne savaş açtı. Türkiye yi ve
cumhuriyeti "şeytani" olarak
tanımlayan dergi, Diyanet İşle-
rini de "dinsiz devletin bir uzvu"
olarak gösteriyor. Dergiye göre
Türkiye'de halklar 70 yıldır Ke-
mah'st baskı altında ya^ıyorlar.
Erzurum Ata.türk Üniversi-
tesi'ne ait matbaa ya da mat-
baalarda basıldığı iddia edilen
"Müslüman Gençliğin Üniversi-
te Bülteni'" adlı dergınin kapa-
ğında "Toptan Allah'ın ipine
sardın! AyTilmayın" yazısı yer
alıyor. Aralık 1993 tarihli dergi.
üniversitenin çeşitli bölümlerin-
de görev >apan öğretim görevli-
lenne de zorla dağıtılıyor. İsmi-
nin açıklanmasını istemeyen
İşletme Fakültesi'nden bir öğ-
retim görevlisi. "Getirilip masa-
ma bırakılıyor. Kaç defa getir-
meyin dedim. Ama 'para alan
mı var, al oku" diyerek adeta
gözdağı verdiler. Bunlan dağı-
tan, üniversiteli öğrenciler. Kim-
se bunlara engel olmuyor" dedi.
Derginin kapağında yine
"Ben Müslümanım dediği halde
Müslümanca yaşamav an kişi \ a
adını ya da havatını değiştirsin"
sözleri ile Arapça yazılar. silah
ve silaha sanlan insan elleri yer
alıyor.
"Kuran niçin indirildi?" başh-
ğıyla yayımlanan yazıda, Ku-
ran'ın hayata yön \ermek vc
egemen sömürü düzenlerini
yerle bir etmek için geldiği belir-
tiliyor. Dergıdcki yazıda, Tür-
kiye meçhuller ülkesi olarak
tanımlanırken "Yerine göre şe-
killenen rcjim. toplumları kula
kulluğa itip cahillik potasında
asimile ediyor" dcnılıyor.
Rejim "şeytani" olarak ta-
nımlanırken dergide şunlara
yer veriliyor:
"Amerikancı İslamı bir çırpı-
da atan Müslümanlar, putlaşan
rejimi tehdit etmektedir. Kendi
sultası için herşeye katlanan re-
jim, Müslümanların gündemini
de kendisi oluşturuvor. Son yı-
llarda güçlenen İslami uyanışı
engelleyebilmek için terör ya-
sasının 8. maddesini bu derece
anlamsız kılan bölücüler kendi
iplerini çekmekte, kendi tükü-
rüklerini yalamaktadırlar. SHP
bu maddevle, ne kadar konuşan
Türkiye'den jana olduğunu or-
taya kovmuştur. Bizler Müslü-
man gençlik olarak Anadolu'-
nun mozaiğini oluşturan toplum-
ların hiçbir etnik ayrılık gözet-
meksizin kendi iilkü ve gelenek-
leri altında kalmadan hür bir şe-
kilde yaşamasmdan vanayız."
Dergi. Di\anet İşleri Başkan-
lığı tarafından toplanan İslam
Şurası için de laiklik şurası ta-
nımlaması yapıyor. Dergi, tüm
partıleri ve basın yayın organla-
nnı İslamdüşmanıolarakbelir-
tirken dünyanın her yanında
Müslümanlann acı çektiğini
vurguluyor.
İslamı hareketi de savunan
dergi. "Müslüman oldukları için
tutuklanan insanların suçları Is-
lami harekete nıensup olnıaları,
emelleri İslam dinini hakim kıl-
mak ise acaba bu Diyanet İşleri
hangi dine mensup. Eğer şeriatın
kanunlannı havatlaruıa geçir-
mek için çalışan Müslüman hal-
kımız tcrörist olmakla suçlam-
\orsa bu şura hangi dinin şurası;
Islamın mı. laikliğin mi'.r
' dçnili-
yor. Dergide. "Diyanet İşleri
teşkilatı dinsi/ addedilen devle-
tin bir uzvu haline gelmiştir. Bü-
tün şura ve icraatlan ile devletçi
bir tavır sergilemiştir. Türkiye'-
de İslam 70 vıldan bu >ana İaik
TC rejiminin kontrolü altına alı-
nmaya başlamıştır. Bu işin en
yorgun işçisi de Diyanet'tir" de-
niliyor.
Kemal Gökhan Gürses
Neyim var benim?
Düşündüm de "neyim var benim?" diye... Kaybedilmeye hazır. pınl pınl zincirle-
rimi saymazsak... Neyim var benim? A) Naylon tarağım B) Orda bir köyüm
(uzakta) C) "Benim gencim, benim potansiyel teröristim" diye düşünen bir babam
D) Altı volt... Yoktan seçmefilerden hangisi benim? "T"si özelleştirilmiş "umut"
mu benim? YÖK edilmiş salamuracı eğitim sistemi mi benim. zorunlu din der-
sim, 21:00'den sonra girilmesi yasak öğrenci yurdum mu yoksa?
Güya Galata'ya dadanmışım! Hangi meyhane benim? Önünde body-hırtların bek-
leştiği? Genç, Tele-Kart'ım mı var yoksa? Felsefem var mı benim? Politik bir gö-
rüşüm. ince ınce düşünüşüm; ~
güneş enseli bahar sabahlarım
mı var yoksa? (Yok!) Neyim
var benim? İki yıl üstüste sı-
nıfta kalırsam uğrunda (zo-
runlu olarak) öleceğim bir
vatanım var! Biliyorum!
Müziğim mi var? Şarkım mı
var? Türküm mü yoksa; "işte
benim" diyeceğim... Gözle-
rimde alevler. dudaklanmda o
şarkı. belki ağlıyorumdur...
Belki de, paylaşılabilir bir u-
mutla haykırıyorumdur!
Böyle bir türküm mü var be-
nim? Benim sesim var mı?
Benim sesimi duyan var mı?
Karar hakkım, oy hakkım. seçme. seçilme. seçmeme ve seçilmeme hakkım var
mı? Tartışmaya, düşüncelerimi özgürce söylemeye. korkmamaya, düşünürken
öz sansür yapmamaya, anlamaya, anlamaya. anlamaya hakkım var mı?
Benim neyim var allahaşkınıza? Hasta fılan mıyım yoksa? Daha ilk sabahı
. bu yeni yılın! Bunca "yok"lanmak nereden çıktı? Hem aslan gibi gençliğim var
benim! Hiç kullanılmamış... Hiç!
BET DİYALOGLAR
-Yarın Oya'yla sînemaya gi-
dicem! Öbürgün Bilsaktapa- >
nel var. Perşeınbe pederi zi-
yaret edicem...Cuma şimdi-'
lik belirsiz...
-Ağbi. hayret ediyorum sa-
na ya! Bu koşullarda bile
uzun vadeli planlar
yapabiltyorsun
1
ı
Savaşta
ölenler şehit
oluyor, yaralananlat
gazi; yafamak
isteyenler niye
"korkak"
oluyor?
Tekyol, düşünebilmek
Çağdaş olmak. demokratik olmak, laik olmak,
düşünebilen bir insan olmak, kısacası aydın bir
insan olmak, yityılımız insanı için oldukça zor,
fakat basanlası (bence I gerekli bir görev. Bunu
başarabilen msanlarmn: şu andaya aramızda
değil ya da düşüncelerini ifadeetmek sanki
suçmıışgibi tehdit edilen. yok edilmek istenen kişilerkonııınunda. Atatürk ün çağdaş Türkivesi,
sonsuza dek ayakta kalacak Türkiye si bunlan lıak ediyor mu? Şu anda içinde bulunduğumuz
orlamdugördüğü'nı veüziildüğiinışey. insanların düşünmekten uzak. her jevebovuneğen. her
denileniyapan robotlar haline getırilmeye çalışılması. Buradan tüm insanlannuza çağrım, buna
gözyummayalım. Biz, Türkiye Cumhuriyeti insunları bunu lıak eınüyoruz. Hak ettiğimiz ve sahip
olmamızgereken Atatürk ünkurduğububüyük,güzelülkedekardeşçe vaşamak,özgür.laik,
demokratik, çağdaş düşünebilmek; a\ dınlarımızı kurşuııa dizmek ya daarabularına bomba
koyarak yok etmek yerine. onlan başımızın lacı vapmaktır. İnsana ve hize vakışan budur.
BETÜL KÜÇÜKKA YfKÇlİ.İJ. CerrahpaşaTıp Fakültesi 1. sınıföğrencisi