27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2OCAK1994PAZAR 10 PAZAR KONUKLARI AzmhkSUNUŞ: Bütün dünyada azınlık toplumlar bulundukları ülkelerde çeşitlisorunlaryaşarlar. Türkiye 'de de bu kuraldeğişmiyor. Ermenisi, Rumu, Musevisi, Süryanisi azınlık bilincinikuşaktan kuşağa îaşıyor. Son aylarda ikinci sınıf vatcmdaşnulErmeni toplumunun, Ermenistan - Azerbaycan çatışmaları, PKK'nın dışkökenli Ermeni bağlantıları nedeniyle töhmet altında kaldığı haberleribasında çıkıyor. Bu arada Ermeni okullarında Ermenice eğiîime son verilmesiprojesi, Istanbul'da birçok Ermeni kilisesine saldırılar düzenlenmesigündemegeldi. Biz de Ermeni Patrik Vekili Mesrop Mutafyan ile Süryani Katolik Patrik Vekili YusufSağ ile kendi azınlıklarının sorunlarını konuştuk. Söyleşi Leyla Tavşanop MESROP MUTAFYAN 1956, tstanbul doğıanlu. Lise öğreniminin hjr bölümünü İngiliz Erkek Lisesi, bir bölümiinü de Almanya'da Amerikan Koleji'nde yaptı. Ön lisans çalışmalarmı ABD'de Memphis İ'nirersitesi'nde,yüksek lisans çalışmasım da Kudüs'te İbrani Üniversitesi'nde tamamİadı. Uzmanlığı Kiliselerarası re Dinlerarası Teolojiile arkeoloji. I977'de rahipliğekabuledildi. 1986 'dapiskopos oldu. Aynı tarihten berikili- selererası Patrik Vekiligörevini yürütüyor. I99İ bıişmda Başpiskopos oldıı. izce Türkiye'deki azınkklann, özeUikle de Ermeni azınük toplumunun yaştuhğı belli sorunlar var nu? MUTAFYAN - Türkıye'de, ya da herhangi bir ülke- de yaşayan azınlıklann belli sorunlannın olması bence doğal. Çünkü seçim sistemine göre parlamentolar her zaman çoğunluğun temsilcilerinden oluşur. Bu bir oy nıeselesidır. Bu nedenle de parlamentolar devamlı ola- rak çoğunluğun sorunlanyla ilgilenir. Bugün Türkiye'de nüfus 60 milyonsa. >a da üzerindeyse bunun içinde sadece İstanbul Erme- nisi. kılıse kayıtlanna göre 60 bin kadardır. 60 bin kişinin 60 mil- yon içinde pek bir şey ifade edeceğini sanmıyorum. Aanlıklann. yıllar öncesine dayanan bir statükosu var. O sür- dürülüyor. Zaman zaman, belki gerekli gördüklerinde ona do- kunmayı yeğliyorlar. Bizim tarafırruzdan ya da devlet tarafından baa değişiklikler yaprhak gerekli görülüyorsa bu >apılıyor sanı- yorum. Ancak, demokratik bir sistemde yaşıyorsak bizim hakkımızda yapılacak değişikliklerde bizim de fikrimizin alı- nmasını bekliyoruz. Okullanmızın durumu. cemaatimiz hakkı- nda almacak kararlarda bizim de fıkrimiz sorulmalıdır. - Toplum içinde herhangi bir baskt söz konusu olabitiyor mu? MUTAFYAN - Ben, doğrudan bir devlet baskısı var, diye- mem. Ancak Türkiye'de değişik düşünceler, fikırler var. Belli ke- simler, belli ki azmlıklara, vatandaşça, komşuca. kardeşçe bakmıyorlar. Bu tür insanlar belli yerlerde memunyete girdikleri zaman ya da seçildiklerinde kendilerine iyı gözle bakılmıyor ola- bilir. Sanıyorum bazı sorunlar doğrudan devlet politikasından değil. bundan kaynaklanıyor. Türkiye'deki Ermeni toplumu ola- rak biz bugünlerde had saf- hada rahatsızız. Son mayıs ve haziran aylanndan iti- baren basının değişik köşe- lerinde yazılan yazılardan, ırkçı deyımler kullanı- lmasından had safhada ra- hatsızız. Eskiden ASALA diye bir terör örgütü vardı. Türkiye'deki Ermeni top- lumu bundan ne kadar ra- hatsız olduğunu her fırsat- ta dile getirdi. Patrikhane bunu kmadı, demeçler ver- di. Devlet büyüklerimız de her zaman bu konuda dik- katli davrandılar. "Bu tür olaylan kınıyoruz Ancak. Türkiye'deki Ermeniler bi- zim vatandaşlanmızdır. Yurtdışındaki Ermenilerle Türkiye'deki Ermenileri ayırtetmeliyiz. Buradakiler vatandaşımızdır. Aynı bayrak altındayız" dediler. - Sizce bu saldırılar hangi kesimlerden geliyor? MUTAFYAN - fam olarak belli değil. Çünkü kimin yaptığının hıçbır kanıtı yok. Bu. daha sağa kayan basın kesımınde dik- kat çekıyor. Azerbaycan olaylanyla Türkiye'deki Ermenılerin ne ılgısı vardır? Biz Türk vatandaş- lan olarak devletimizin ge- nel politikası neyse zaten o doğrultudayız. Ondan son- rası, şahıslar ne düşünür, bu da onlan bağlar sadece. Ama Türk Ermeni toplulu- ğu bugün devletin sadık topluluklanndan birisi. Türkiye'deki mozayiğin bir parçası. Dağlık Karabağ olay- lannda Ermenistan, ya da Dağlık Karabağ bölgesin- deki Ermenilerle Azeriler arasmdaki sorunda Türki- ye'nin bir devlet politikası olabilir. Bu sorunda. ora- daki Ermenilerın yaptı- klan. düşünceleri, Türki- ye'deki Ermenileri bağlamaz. Eskiden yapıldığı gibi buradaki Er- menilerle dışardaki Ermeniler arasında bir çizgi çekilmelıdir. Ama bu yapılmıyor. Yapılmamakla kalmıyor. Istanbul'da 12'- den fazla kilisemize değişik biçimlerde tecavüz edildi. Üsküdar'- daki bir okulumuzun devamlı camlan kınlıyor. Patrikhane'ye sürekli olarak, "Öldürüleceksiniz, ortadan kaldınlacaksınız" bi- çiminde telefonlar geliyor. Bütün bunlar bızi had safhada ra- hatsız edıyor. - Bu saldırılar sizce örgütlû mü, yoksa ruhsal dengesi bozuk ki- şilcr tarafından nu yapıhyor? MUTAFYAN - Bence her türlü fanatiklik psikolojik dengesiz- liğin göstergesidir. Bu dinde de böyledır, politik fanatiklik de böyledir. Bu kişilerin hepsini burada "hasta" diye adlandıra- mayız. Ama bence bunlar biraz sapkınlar. yanı orta yoldan sapmış şahıslar. - RP'nin güçlenmesi,tideriErbakan'ın "Biz tek parti olma yo- hmdayız" türünden demeçler vermesi, hattapartinin imajyenileme çabatanna karşın ashnda İslam köktendinciliğini her zaman savun- duğu bilinci Ermeni toplumunu rahatsız ediyor mu? MLTAFYAN - Bence tenmlen kullanırken dikkatlı olmamız gerekiyor. Ben bir dın adamı olarak İslamiyetin. Hıristiyanlığın ya da Museviliğin bir vaızın söyledikleriyle, ezan sesınden. haç- tan. hilalden söz eden. ucuz politika yapan birkaç kişinin sözle- riyle bu ulvı dınlenn açıklanabileceğinı, tanf edılebileceğinı sanmıyorum. Gerçek İslamiyet Refah'ın konuştuğu değildir. Bir- kaç köktendincinm çıkıp nara attığı İslamiyetin gerçek İslamiyet Refah gerçek Islama değıl PKK Ermeni örgütüymüş, içinde birçok Ermeni varmış gibi şeyler söyleniyor. Yine arada biz yanıyoruz. Bütün bunlan göz önünde bulundurduğumuz zaman Ermeni vatandaşın, "Biz burada bu vatanın horlanan evladı mıyız" demeye hakkı yok mu? olduğunu sanmıyorum. Ben Türk sözcüğünü telaffuz ederken Atatürk'ün kullandığı şekilde yaklaşmamız gerektiğıni sanıyorum. "Ne mutlu Türküm diyene" dedıği zaman safkan Türkı ırktan söz etmiyor. Osmanlı döneminde değişik öğeler nasıl Osmanlı tebası kabul edıliyor idiyse aynı şekilde bugün Türkiye Cumhuriyetı vatandaşı olan. aynı bayrağın altında. aynı mılli unsurlara bağlı kişilerin hepsi benım ıçın Türk'tür. - Geçenlerde, Ermeni okullarında Ermenice eğitime son verilmesi için bir proje hazırlandığı haberi gazetelerde çıknuştı. Ama daha sonra bu projeden vazgeçildiği öğrenildi. Sizce bu projenin hayata geçirilmesi ne anlam ifade edebilirdi? MATUFYAN - Biz şaşakaldık. Bize sürpriz oldu. Bu haber ne- reden çıktı. bilmiyorum. Ama birdenbire o gün Patrikhane'ye te- lefonlar gelmeye başladı. Birkaç saat sonra da buraya bir grup veli geldi. "Ermeni dilini konuşamayacaksak öğretemeyeceksek bu okullan kapatalım" diyorlardı. Başlangıçtan beri Turk dili. edebiyatı, tarih. coğrafva ve yurt- taşlık bilgisi derslen Türkçe okutulurdu. Ama bunun dışındaki dersler. Ermenice. matematık. biyoloji. resim, müzik dersinde konuşulan dıl ıse Ermeniceydi. Çünkü bir dili yabancı lisan ola- rak değil, kendi kökenınizın dili olarak öğreneceksenız bunu ör- neğin Ingilizce gibi öğrenemezsıniz. Matematik formüllerini biz Ermeniceyle de anlatabilmelıyiz kı Ermeni aslımızı da benlığimizi de koruyabilelim. Bu. 1453'ten beri bize tanınmış bir hak. Fatih Sultan Mehmet. İstanbul'un fethınden sonra değişik yö- relerden Ermenileri zorunlu nakılle İstanbul'a getirdi. İstanbul'- un fethinden önce Ermeni- lerle ıfişkısi o kadar iyı kı bunları sadık bulduğu ve gü- vendiği içın şehrin kapılanna yerleştirdi. Gerçekten de Os- manlı döneminde Ermeni halkının adı "Millet-ı sadı- ka." 1461'de Fatih Konstan- tinıyye Ermeni Patnkliği'nı kurdu. Yani bu patrikhane bir Osmanlı Türk kurumu. Bunu kuran da bir Türk, Müslüman hükümdar. Bu, tarihte ilk. Başka hiçbir ülke- de Hıristian olmayan bir hü- kümdar tarafından kurul- muş bir Hıristıyan merkezı bulamazsınız. Aşırı mılli>etçilere. Türk Ermenılennı Türk vatandaşı saymak istemeyenlere benim sormak istediğim soru şu: Üç hilalli yeşil bayraklarla. söz- cülüğünü ettikleri. anısını yücelttikleri Fatih Sultan Mehmet'in bu mirasının bu- günkü taşıyıcılan kim1 ' Bu mırasın. bu mozayiğin bir parçası olarak kendılennin burayı saklamalan ve bu- ranın üzerine titremeleri lazım kı Türk Osmanlı İmparatorluğu'nun Yeni Çağ'ı açan hükümdarının düşünceleri korunsun. O günlerden bugüne tanı- nan bazı haklar var. Bir iki bürokrat. akıllarına öyle esti diye bunlan ortadan kaldı- rma hakkına sahip değil. Bu mozayiğin birkaç hücresıni ortadan kaldırma hakkını kendılerinde nasıl görüyor- lar? Lozan antlaşması - Peki, Lozan Antlaşması'- na ters düsecek uygulamalar oluYor mu? MLTAFYAN - Çok açık söyleyeyim. Antlaşma ola- rak Lozan'ı kullanmayı sev- mem. Türk Ermenisi Lo- zan'dan söz edemez. Lozan vardır. Türk Ermeni toplumu Türk devletınin hımayesinde olan Türk vatandaşı bir toplumdur. Bizim hakkımız Lozan Antlaş- ması'yla tescilli değil. Bızım hakkımız 1453'e, tarihe dayanan bir haktır. Haklanmızı yabancı ülkelerin. o zamanki Türk diplomat- lannın, devlet adamlannın imzaladıklan bir belgeye dayandıra- mayız. Çok samimi bir şekilde söyleyeyim. Bugün Türk Ermeni vatandaşlan. Türk Ermeni Patrikliği olarak Lozan Antlaşması"- nı kullanmak ne işimize gelir ne de doğru olarak bunu benimse- riz. Çünkü biz yabancı değiliz. Uluslararası bir antlaşmaya ta- rafmış gibi Lozan Antlaşması'nı parmağimıza dolayıp bunu hü- kümetimize karşı kullanamayız. Bu v anlış bir düşünce tarzı. Eğer Türk Ermeni vatandaşlan içinde böyle düşünen ve konuşan var- sa yanhş yoldadır. Ben yurtdışında sayısız, dinlerarası ve kilisele- rarası diyalog sempozyumlanna gıttım. Ama ne yazık ki Türkı- ye'deki İslamı kesım bu diyalogdan kaçıyor. Yurtiçinde de dinle- rarası gerçek bir diyalog yok. Bütün dünya diyalogdan, globa- lizmden konuşurken bu bizim tamamıyla yadırgadığımz bir şey. Halkımız arasında bir yaşam diyaloğu vardır. Hatta Türklerle Ermeniler arasında bugün kanşık evlilik Ermeni cemaatinın ra- kamlanna göre yüzde 30 dolayındadır. Bugün Güneydoğu Ana- dolu'da bir PKK., bir Türk-Kürt sorunu yaşanıyor ve psikolojik savaş yine uygulanmak istenıyor. PKK Ermeni örgütüymüş. içıncie birçok Ermeni varmış gibi bir sürü şey söyleniyor. Yine arada biz yanıyoruz. Bütün bunlan göz önünde bulundurduğu- muz zaman Ermenı vatandaşın. "Biz burada bu vatanın horla- nan evladı mıyız" demeye hakkı yok mu? YUSUF SAĞ 1935, Mardin tdildoğumlu. İlkokulubitirdi. Mardin'de Arapça, Süryaniceöğrendi. I964yılında Beyrutgrubunun teoloji vefelsefe stnavlaruu dışardan katılarak verdi. 1964-1970yüları arasında Mardin, Diyarbakır ve İşkenderunyöresiyöneticisi oldu. Bu arada Pirinçlik'teki üste herpazar sabuhı Amerikan askerleri için avin yönetti. 1970-80 arası İstanbulcemaati ruhani reisliğiniyaptı. 1981'denbuyanada Türkiye, Avrupa, İskandinavya Katolik Süryanilehnin Patrik Vekilliğigöreviniyürütüyor. B | ürkiye'de bir Süryani Katolik topluluğu var. Bu topluluk kaç kişiden oluşuyor? Yoğun olarak yaşadıklan bölge- I ler hangileri? SAG - Süryani toplumu Mezopotamyalıdır. Ko- I nuştuklan dil de Arami dilidir. Ben dilimize Süryanice. I diyorum. Sonradan değişimc uğradıği için... Sunye'de yaşadıklan için Hıristiyanlığı kabul etmeyen bö- lüm Arami kaldı. Hıristiy anhğı kabul eden bölüm ise putperest- liği bıraktıklannı kanıtlamak için Süryani adını aldı. Süryani ırk diye bir ırk yok. Bizler Aramiyiz. Esas Türkiye'deki Süryani topluluğu Mardin. Urfa, Siirt, Hakkari. Malatya ve Adıyaman yörelerinde yaşıyordu. Fakat ekonomik ve politik nedenlerden insanlar daha iyı bir yaşam. daha iyi ekonomik koşullar ıçın 1955'tcn sonra tstanbul'a göç etmcye başladılar. Daha önce de İstanbul'da Süryanilervardı. Ama sayılan çok azdı. İkinci olarak yerleşıikleri büyük şehirde Ankara oldu. Bir bölüm de İskenderun'a gitti. Türkiye'deki Süryanilerin çoğunluğu Sürvani kadimlerdir. Süryani Katolıklcr olarak 1941 rakamlanna göre nüfus 2000 dolayındadır. Mardin çevresindeki köylerde yaşayan Süryani Katolikler isc Avrupa ülkelerine göç ellilcr. Onun ıçın Süryani Katoliklerin buradaki sayılan bu kadar azaldı. Bu Süryani katoliklerin hepsi serbest ticaret yapıyor. Çoğun- luğu da kuyumcu. Dikkat ettiyseniz Süryani toplumu bugüne kadar siyasete hiçbir şekilde eğılim duymamıştır. Tarih boyun- ça Süryaniler bir imparator- fuk kurmamışlardır. Sadece derebeylikleri vardır. Kendi ağırhklannı kültürlerine. eğitimlerine, gelenek ve gö- reneklerine. bir de ticarctc vermişlerdir. Biliyorsunuz. Mardin'in. Midyat'ın ku- yumculuğu, gümüşçülüğü çok ünlüdür. O nedenle de İstanbul'daki Süryani Kato- lik cemaatinin diyebilirim ki yüzde 70'i toplumlannın vakıflanndan istenildiği bi- çimdc yararlanamamak- tadırlar. - Süryaniler Türkiye'de her ne kadar kendilerini Türk olarak kabul etseler de bir azınlık toplumu olduklan bi- h'niyor. Herhangi bir şekilde baskıyla kardafiyorlar nu? Sorunlart neler? SAĞ - Baskı gördük. ya da görüyoruz demcm müm- kün değildir. Dünyanın ne- resinde olursanız olun azınlık toplumlan kendileri- ni zayıf görürler. Örneğin Süryani toplulu- ğu. devletten bir Türkün beklediği ilgiden kat kat faz- la ilgı bekler. Daha iyi bir şe- kilde korunmak. kollanmak ıster. Buna ihtıyaç duymak- tadır. Ama devletin Süryani toplumuna herhangi bir baskısı. mallanna el koyma gibi bir durumu sözkonusu bılc değildir. Ama Süryani- ler bunun dışında kendi ge- lenek ve göreneklerini koru- mak, devlclten ilgi görmek istiyor. yönetim kuruluyla idare ediliyor. Fakat burada vakıflardan söz ederken söylemek istediğim bir şey var. Süryanı Katolik toplumu olarak biz vakıflardan yarar- lanmamaktayız. Mardin'deki vakfımız satıhp değerlendinldiğj takdirde İstanbul'da bir vakıf kurma olanağı bulabiliriz. Ce- maalimiz için bu çok daha yararlı olacaktır - Peki, Mardin'deki vakfi niye satanuyorsunuz? SAĞ - Mevzuat nedeniyle. Fırtınadan bir kilisenin duvan yı- kılmıştı. O binanın onanlması sekiz yıl aldı. Bu da mevzuat haz- retleri nedeniyle oldu. Bence Vakıflar Kanunu'nun yeniden gözden geçınlmesi gerekiyor. Bugünün koşullanna göredüzelt- meler yapılmalı. Özal vakıflar için söz vermişti Cumhurbaşkanı Özal daha Başbakanken bir gün bizi kabul etmişti. Vakıflar konusu gündeme geldi. Özal. "Evet. haklısı- nız. Bu vakıflar konusuna neşter atacağız. Türkiye'de çok eski bazı kanunlar var. Onlan neşter atacağız. Onlan değiştirmek lazım. Bunlardan birisi de Vakıflar Kanunu" demışıi. Ama bu- nu yapamadan öldü. Bugünkü hükümetimizin ise ne düşündü- ğünübilmiyoruz. Hem Süryani Katolik, hemdeSüryani kadim bir mesele olduğu zaman da bu, kanunlar çerçevesinde çözülü- yor. - Yalmz, burada hatırlatmak istediğim bir nokta var. Yaklaştk 20 yıl kadar önceydi. Bazı Süryani gruplar İskandinavya'ya, özeUikle de İsveç'egitmişjer ve orada, "Biz Türkiye'de baskılarla karşılastığımız için sığınma istiyoruz" de- mişlerdi. Bu iddiaların bir gerçek payı var mıydı? SAĞ - İsveç. Norveç ve Danımarka'da toplam Süryani Katolik sayısı altı aile. O nedenle İskandi- navya'da olan bu olayla il- gilı ne y orumum. ne de tah- minim olabilir. - Peki bu altı aile Türki- ye'dengitme Süryaniler mi? SAĞ - Sadece bu altı aile Türkiye'den gitme. Yoksa Lübnan'dan. Suriye'den. Irak'tan gidenlerle İskan- dinav ülkelerindeki Sürya- nilerin sayısı 1.500 aileyi bulur. - Yeniyıl nedeniyle Türk toplumuna vermek istediği- niz bir mesaj var nu? Vakıflann bizeyaranyok Azınlık bebek gibidir Azınlıklar bebek gibidir. Bebek nasıl annesinden daha fazla ilgi görmek istedi- ğinde bağınp ağlarsa azınlı- klar da böyledir. Bunu ka- bul etmek lazım. Dünyanın neresinde olursanız olun azınlık psikolojisi aynıdır. Kendi içinde bir eksiklik. bir eziklik vardır. Süryani Katolik olarak konuşuyorum. Biz bugüne kadar herhangi bir şikayet duymuş değiliz. Size bir örnek vereyim. Sa- yın Cumhurbaşkanımız 7 ocakta Çankaya Köşkü'nde bir res- mi kabul veriyor. Süryani Katolik cemaati lideri olarak bizde o resmi kabule çağnhyız. Bu durumda da, devlet bize sahip çıkıl- mıyor. dıyemeyiz. Ashnda anlaşmazlıklar da normal. İki kardeş arasında bile kavgalar. anlaşmazhklar, tartışmalar olmuyor mu1 Biz Mardin'deyken tarlalar, meralar yüzünden pek çok an- laşmazlık, tartışma oluyordu. Ama bu. devleün meselesi değildi ki devlete intikal etsin. - Süryanilerin kendi okullan var nu? Ya da herhangi bir okulda Süryanice eğitim yapıhyor mu? SAĞ - Vardı. 1923'te Lozan Antlaşması imzalandığında Sür- yaniler kendilerini azınlık toplumu olarak kabul etmemişlerdi. Onlar kendilerini Türk olarak görüyorlardı. Sanıyorum okulla- nnın açık kalması ihtiyacını hissetmediler. Ama bugün bilinen bir şey var. İster Katolik isterse kadim olsun, Süryani toplumu- nun bugün Türkiye'de okulu yoktur. - Peki Süryani katolik toplumunun vakıf mallan var nv? SAĞ - Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı vakıflan vardır. Yönetim kurulu dört yılda bir scçimlc görev alır. Bu vakıflar Baskı gördük. ya da görüyoruz demem mümkün değildir. Dünyanın neresin- de olursanız olun azınlık toplumlan kendilerini zayıf görürler. Örneğin Süryani topluluğu, devletten bir Türk'ün beklediği ilgiden kat kat fazla ilgi bekler. Bu da doğaldır.^ Dostluk, barış SAĞ - Yalnız Türkiye'- deki Hıristiyan, Müslü- man ve Musevilerin değil. bütün dünyanın yeni yılını kutlamak istiyorum. Yeni yılın tüm dünyaya. tüm in- sanlığa. tüm canlılara. hu- zur. banş. sevgi. sağlık ve mutluluklarla dolu ol- masını diliyorum. Bir baş- ka dileğiın de 1994 yılının tüm dünya için bir banşma yılı olmasıdır. - İnsan ve sevginin tanımım yapar mısınız? SAĞ - Dili. dini. ırkı. si- yasi görüşü. nerede yaşarsa yaşasın benim için insan insandır. BizTann'nın bü- y üklüğünü idrak edeme- yiz. Benım bıldiğım insan bir araçtır. Ve bu araç iyi bir şekilde kullanılmalı. iyi bir şekilde değerlendiril- melidir. Fakat bunun kö- keninde ve temelinde sevgi olmalıdır. Sevginin bulunmadığı yerde Tann'nın bulunması mümkün değildir. Çünkü biz severek Tannya inanıyoruz. Biz insanlar. kendi dilimizi. kendi dinimizi \e kendi adımızı isteye- rek almıyoruz. Dünyaya gelişimizi de bilemeyiz. İşte. Tannnın lütfu dediğimiz de budur. Ben İncil'i. Tevrat'ı. Kuran'ı okudum, Bu üç kutsal kitapta da. Tann isteseydi insanlan bir ümmetten. birmilletten yaratır- dı. deniyor. Ben Süryani bir anne babadan dünyaya geldım. Süryani oldum. Hıristiyan olarak dünyaya geldim. Ben daha bilincimde değilken beni papaza götürdüler. vaftiz ettiler. Dedi- ler ki: "Adı da Yusuf olsun". Demek ki ben Yusuf adını da bile- rek almadım. Dilime gelince... İdil'de doğduğum için o yörede Arapça da- ha çok konuşulurdu. Oradan da Arapçayı ögrendım. Yörede Kürtçe de konuşulurdu. Onu da öğrendim. Ama bütün bunlar benim isteğim dışında oldu. Yaşam kavgasını devam ettirebil- mek. o insanlarla haşır neşir olabilmek için öğrendim bu dilleri. Ben Fransa'da doğmuş büyümüş olsaydım Fransız olurdum. İnsan bağlı olduğu toplumdan, bağlı olduğu dinden, inanç- tan. bağlı olduğu dilden genelde memnundur. Demek ki dil, din. ırk, isim ne olursa olsun her şeyden önce insan sevgiye bağ- lanmalı. sevgiye inanmalıdır. Ama bu lekesiz sevgi olmalı. Sevgi yerleştikçe dünyada savaş. haksızlıklar. tecavüz ortadan kalka- caktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle