Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2OCAK1994PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
AzmhkSUNUŞ: Bütün dünyada azınlık toplumlar
bulundukları ülkelerde çeşitlisorunlaryaşarlar.
Türkiye 'de de bu kuraldeğişmiyor.
Ermenisi, Rumu, Musevisi, Süryanisi azınlık
bilincinikuşaktan kuşağa îaşıyor. Son aylarda
ikinci sınıf vatcmdaşnulErmeni toplumunun, Ermenistan - Azerbaycan
çatışmaları, PKK'nın dışkökenli Ermeni
bağlantıları nedeniyle töhmet altında kaldığı
haberleribasında çıkıyor.
Bu arada Ermeni okullarında Ermenice eğiîime son
verilmesiprojesi, Istanbul'da birçok Ermeni
kilisesine saldırılar düzenlenmesigündemegeldi. Biz
de Ermeni Patrik Vekili Mesrop Mutafyan ile
Süryani Katolik Patrik Vekili YusufSağ ile kendi
azınlıklarının sorunlarını konuştuk.
Söyleşi Leyla Tavşanop
MESROP MUTAFYAN
1956, tstanbul doğıanlu. Lise öğreniminin hjr bölümünü İngiliz Erkek Lisesi, bir bölümiinü de Almanya'da Amerikan Koleji'nde yaptı.
Ön lisans çalışmalarmı ABD'de Memphis İ'nirersitesi'nde,yüksek lisans çalışmasım da Kudüs'te İbrani Üniversitesi'nde tamamİadı.
Uzmanlığı Kiliselerarası re Dinlerarası Teolojiile arkeoloji. I977'de rahipliğekabuledildi. 1986 'dapiskopos oldu. Aynı tarihten berikili-
selererası Patrik Vekiligörevini yürütüyor. I99İ bıişmda Başpiskopos oldıı.
izce Türkiye'deki azınkklann, özeUikle de Ermeni
azınük toplumunun yaştuhğı belli sorunlar var nu?
MUTAFYAN - Türkıye'de, ya da herhangi bir ülke-
de yaşayan azınlıklann belli sorunlannın olması bence
doğal. Çünkü seçim sistemine göre parlamentolar her
zaman çoğunluğun temsilcilerinden oluşur. Bu bir oy
nıeselesidır. Bu nedenle de parlamentolar devamlı ola-
rak çoğunluğun sorunlanyla ilgilenir. Bugün Türkiye'de nüfus 60
milyonsa. >a da üzerindeyse bunun içinde sadece İstanbul Erme-
nisi. kılıse kayıtlanna göre 60 bin kadardır. 60 bin kişinin 60 mil-
yon içinde pek bir şey ifade edeceğini sanmıyorum.
Aanlıklann. yıllar öncesine dayanan bir statükosu var. O sür-
dürülüyor. Zaman zaman, belki gerekli gördüklerinde ona do-
kunmayı yeğliyorlar. Bizim tarafırruzdan ya da devlet tarafından
baa değişiklikler yaprhak gerekli görülüyorsa bu >apılıyor sanı-
yorum. Ancak, demokratik bir sistemde yaşıyorsak bizim
hakkımızda yapılacak değişikliklerde bizim de fikrimizin alı-
nmasını bekliyoruz. Okullanmızın durumu. cemaatimiz hakkı-
nda almacak kararlarda bizim de fıkrimiz sorulmalıdır.
- Toplum içinde herhangi bir baskt söz konusu olabitiyor mu?
MUTAFYAN - Ben, doğrudan bir devlet baskısı var, diye-
mem. Ancak Türkiye'de değişik düşünceler, fikırler var. Belli ke-
simler, belli ki azmlıklara, vatandaşça, komşuca. kardeşçe
bakmıyorlar. Bu tür insanlar belli yerlerde memunyete girdikleri
zaman ya da seçildiklerinde kendilerine iyı gözle bakılmıyor ola-
bilir. Sanıyorum bazı sorunlar doğrudan devlet politikasından
değil. bundan kaynaklanıyor. Türkiye'deki Ermeni toplumu ola-
rak biz bugünlerde had saf-
hada rahatsızız. Son mayıs
ve haziran aylanndan iti-
baren basının değişik köşe-
lerinde yazılan yazılardan,
ırkçı deyımler kullanı-
lmasından had safhada ra-
hatsızız. Eskiden ASALA
diye bir terör örgütü vardı.
Türkiye'deki Ermeni top-
lumu bundan ne kadar ra-
hatsız olduğunu her fırsat-
ta dile getirdi. Patrikhane
bunu kmadı, demeçler ver-
di. Devlet büyüklerimız de
her zaman bu konuda dik-
katli davrandılar. "Bu tür
olaylan kınıyoruz Ancak.
Türkiye'deki Ermeniler bi-
zim vatandaşlanmızdır.
Yurtdışındaki Ermenilerle
Türkiye'deki Ermenileri
ayırtetmeliyiz. Buradakiler
vatandaşımızdır. Aynı
bayrak altındayız" dediler.
- Sizce bu saldırılar hangi
kesimlerden geliyor?
MUTAFYAN - fam
olarak belli değil. Çünkü
kimin yaptığının hıçbır
kanıtı yok. Bu. daha sağa
kayan basın kesımınde dik-
kat çekıyor. Azerbaycan
olaylanyla Türkiye'deki
Ermenılerin ne ılgısı
vardır? Biz Türk vatandaş-
lan olarak devletimizin ge-
nel politikası neyse zaten o
doğrultudayız. Ondan son-
rası, şahıslar ne düşünür,
bu da onlan bağlar sadece.
Ama Türk Ermeni toplulu-
ğu bugün devletin sadık
topluluklanndan birisi.
Türkiye'deki mozayiğin bir
parçası.
Dağlık Karabağ olay-
lannda Ermenistan, ya da
Dağlık Karabağ bölgesin-
deki Ermenilerle Azeriler
arasmdaki sorunda Türki-
ye'nin bir devlet politikası
olabilir. Bu sorunda. ora-
daki Ermenilerın yaptı-
klan. düşünceleri, Türki-
ye'deki Ermenileri bağlamaz. Eskiden yapıldığı gibi buradaki Er-
menilerle dışardaki Ermeniler arasında bir çizgi çekilmelıdir.
Ama bu yapılmıyor. Yapılmamakla kalmıyor. Istanbul'da 12'-
den fazla kilisemize değişik biçimlerde tecavüz edildi. Üsküdar'-
daki bir okulumuzun devamlı camlan kınlıyor. Patrikhane'ye
sürekli olarak, "Öldürüleceksiniz, ortadan kaldınlacaksınız" bi-
çiminde telefonlar geliyor. Bütün bunlar bızi had safhada ra-
hatsız edıyor.
- Bu saldırılar sizce örgütlû mü, yoksa ruhsal dengesi bozuk ki-
şilcr tarafından nu yapıhyor?
MUTAFYAN - Bence her türlü fanatiklik psikolojik dengesiz-
liğin göstergesidir. Bu dinde de böyledır, politik fanatiklik de
böyledir. Bu kişilerin hepsini burada "hasta" diye adlandıra-
mayız. Ama bence bunlar biraz sapkınlar. yanı orta yoldan
sapmış şahıslar.
- RP'nin güçlenmesi,tideriErbakan'ın "Biz tek parti olma yo-
hmdayız" türünden demeçler vermesi, hattapartinin imajyenileme
çabatanna karşın ashnda İslam köktendinciliğini her zaman savun-
duğu bilinci Ermeni toplumunu rahatsız ediyor mu?
MLTAFYAN - Bence tenmlen kullanırken dikkatlı olmamız
gerekiyor. Ben bir dın adamı olarak İslamiyetin. Hıristiyanlığın
ya da Museviliğin bir vaızın söyledikleriyle, ezan sesınden. haç-
tan. hilalden söz eden. ucuz politika yapan birkaç kişinin sözle-
riyle bu ulvı dınlenn açıklanabileceğinı, tanf edılebileceğinı
sanmıyorum. Gerçek İslamiyet Refah'ın konuştuğu değildir. Bir-
kaç köktendincinm çıkıp nara attığı İslamiyetin gerçek İslamiyet
Refah gerçek
Islama değıl
PKK Ermeni örgütüymüş, içinde birçok
Ermeni varmış gibi şeyler söyleniyor.
Yine arada biz yanıyoruz. Bütün
bunlan göz önünde bulundurduğumuz
zaman Ermeni vatandaşın, "Biz burada
bu vatanın horlanan
evladı mıyız" demeye hakkı yok mu?
olduğunu sanmıyorum.
Ben Türk sözcüğünü telaffuz ederken Atatürk'ün kullandığı
şekilde yaklaşmamız gerektiğıni sanıyorum. "Ne mutlu Türküm
diyene" dedıği zaman safkan Türkı ırktan söz etmiyor. Osmanlı
döneminde değişik öğeler nasıl Osmanlı tebası kabul edıliyor
idiyse aynı şekilde bugün Türkiye Cumhuriyetı vatandaşı olan.
aynı bayrağın altında. aynı mılli unsurlara bağlı kişilerin hepsi
benım ıçın Türk'tür.
- Geçenlerde, Ermeni okullarında Ermenice eğitime son verilmesi
için bir proje hazırlandığı haberi gazetelerde çıknuştı. Ama daha
sonra bu projeden vazgeçildiği öğrenildi. Sizce bu projenin hayata
geçirilmesi ne anlam ifade edebilirdi?
MATUFYAN - Biz şaşakaldık. Bize sürpriz oldu. Bu haber ne-
reden çıktı. bilmiyorum. Ama birdenbire o gün Patrikhane'ye te-
lefonlar gelmeye başladı. Birkaç saat sonra da buraya bir grup
veli geldi. "Ermeni dilini konuşamayacaksak öğretemeyeceksek
bu okullan kapatalım" diyorlardı.
Başlangıçtan beri Turk dili. edebiyatı, tarih. coğrafva ve yurt-
taşlık bilgisi derslen Türkçe okutulurdu. Ama bunun dışındaki
dersler. Ermenice. matematık. biyoloji. resim, müzik dersinde
konuşulan dıl ıse Ermeniceydi. Çünkü bir dili yabancı lisan ola-
rak değil, kendi kökenınizın dili olarak öğreneceksenız bunu ör-
neğin Ingilizce gibi öğrenemezsıniz. Matematik formüllerini biz
Ermeniceyle de anlatabilmelıyiz kı Ermeni aslımızı da benlığimizi
de koruyabilelim. Bu. 1453'ten beri bize tanınmış bir hak.
Fatih Sultan Mehmet. İstanbul'un fethınden sonra değişik yö-
relerden Ermenileri zorunlu nakılle İstanbul'a getirdi. İstanbul'-
un fethinden önce Ermeni-
lerle ıfişkısi o kadar iyı kı
bunları sadık bulduğu ve gü-
vendiği içın şehrin kapılanna
yerleştirdi. Gerçekten de Os-
manlı döneminde Ermeni
halkının adı "Millet-ı sadı-
ka." 1461'de Fatih Konstan-
tinıyye Ermeni Patnkliği'nı
kurdu. Yani bu patrikhane
bir Osmanlı Türk kurumu.
Bunu kuran da bir Türk,
Müslüman hükümdar. Bu,
tarihte ilk. Başka hiçbir ülke-
de Hıristian olmayan bir hü-
kümdar tarafından kurul-
muş bir Hıristıyan merkezı
bulamazsınız.
Aşırı mılli>etçilere. Türk
Ermenılennı Türk vatandaşı
saymak istemeyenlere benim
sormak istediğim soru şu: Üç
hilalli yeşil bayraklarla. söz-
cülüğünü ettikleri. anısını
yücelttikleri Fatih Sultan
Mehmet'in bu mirasının bu-
günkü taşıyıcılan kim1
' Bu
mırasın. bu mozayiğin bir
parçası olarak kendılennin
burayı saklamalan ve bu-
ranın üzerine titremeleri
lazım kı Türk Osmanlı
İmparatorluğu'nun Yeni
Çağ'ı açan hükümdarının
düşünceleri korunsun.
O günlerden bugüne tanı-
nan bazı haklar var. Bir iki
bürokrat. akıllarına öyle esti
diye bunlan ortadan kaldı-
rma hakkına sahip değil. Bu
mozayiğin birkaç hücresıni
ortadan kaldırma hakkını
kendılerinde nasıl görüyor-
lar?
Lozan antlaşması
- Peki, Lozan Antlaşması'-
na ters düsecek uygulamalar
oluYor mu?
MLTAFYAN - Çok açık
söyleyeyim. Antlaşma ola-
rak Lozan'ı kullanmayı sev-
mem. Türk Ermenisi Lo-
zan'dan söz edemez. Lozan
vardır. Türk Ermeni toplumu Türk devletınin hımayesinde olan
Türk vatandaşı bir toplumdur. Bizim hakkımız Lozan Antlaş-
ması'yla tescilli değil. Bızım hakkımız 1453'e, tarihe dayanan bir
haktır. Haklanmızı yabancı ülkelerin. o zamanki Türk diplomat-
lannın, devlet adamlannın imzaladıklan bir belgeye dayandıra-
mayız. Çok samimi bir şekilde söyleyeyim. Bugün Türk Ermeni
vatandaşlan. Türk Ermeni Patrikliği olarak Lozan Antlaşması"-
nı kullanmak ne işimize gelir ne de doğru olarak bunu benimse-
riz. Çünkü biz yabancı değiliz. Uluslararası bir antlaşmaya ta-
rafmış gibi Lozan Antlaşması'nı parmağimıza dolayıp bunu hü-
kümetimize karşı kullanamayız. Bu v anlış bir düşünce tarzı. Eğer
Türk Ermeni vatandaşlan içinde böyle düşünen ve konuşan var-
sa yanhş yoldadır. Ben yurtdışında sayısız, dinlerarası ve kilisele-
rarası diyalog sempozyumlanna gıttım. Ama ne yazık ki Türkı-
ye'deki İslamı kesım bu diyalogdan kaçıyor. Yurtiçinde de dinle-
rarası gerçek bir diyalog yok. Bütün dünya diyalogdan, globa-
lizmden konuşurken bu bizim tamamıyla yadırgadığımz bir şey.
Halkımız arasında bir yaşam diyaloğu vardır. Hatta Türklerle
Ermeniler arasında bugün kanşık evlilik Ermeni cemaatinın ra-
kamlanna göre yüzde 30 dolayındadır. Bugün Güneydoğu Ana-
dolu'da bir PKK., bir Türk-Kürt sorunu yaşanıyor ve psikolojik
savaş yine uygulanmak istenıyor. PKK Ermeni örgütüymüş.
içıncie birçok Ermeni varmış gibi bir sürü şey söyleniyor. Yine
arada biz yanıyoruz. Bütün bunlan göz önünde bulundurduğu-
muz zaman Ermenı vatandaşın. "Biz burada bu vatanın horla-
nan evladı mıyız" demeye hakkı yok mu?
YUSUF SAĞ
1935, Mardin tdildoğumlu. İlkokulubitirdi. Mardin'de Arapça, Süryaniceöğrendi. I964yılında Beyrutgrubunun teoloji vefelsefe
stnavlaruu dışardan katılarak verdi. 1964-1970yüları arasında Mardin, Diyarbakır ve İşkenderunyöresiyöneticisi oldu. Bu arada
Pirinçlik'teki üste herpazar sabuhı Amerikan askerleri için avin yönetti. 1970-80 arası İstanbulcemaati ruhani reisliğiniyaptı.
1981'denbuyanada Türkiye, Avrupa, İskandinavya Katolik Süryanilehnin Patrik Vekilliğigöreviniyürütüyor.
B
| ürkiye'de bir Süryani Katolik topluluğu var. Bu topluluk
kaç kişiden oluşuyor? Yoğun olarak yaşadıklan bölge-
I ler hangileri?
SAG - Süryani toplumu Mezopotamyalıdır. Ko-
I nuştuklan dil de Arami dilidir. Ben dilimize Süryanice.
I diyorum. Sonradan değişimc uğradıği için...
Sunye'de yaşadıklan için Hıristiyanlığı kabul etmeyen bö-
lüm Arami kaldı. Hıristiy anhğı kabul eden bölüm ise putperest-
liği bıraktıklannı kanıtlamak için Süryani adını aldı. Süryani
ırk diye bir ırk yok. Bizler Aramiyiz.
Esas Türkiye'deki Süryani topluluğu Mardin. Urfa, Siirt,
Hakkari. Malatya ve Adıyaman yörelerinde yaşıyordu. Fakat
ekonomik ve politik nedenlerden insanlar daha iyı bir yaşam.
daha iyi ekonomik koşullar ıçın 1955'tcn sonra tstanbul'a göç
etmcye başladılar.
Daha önce de İstanbul'da Süryanilervardı. Ama sayılan çok
azdı. İkinci olarak yerleşıikleri büyük şehirde Ankara oldu. Bir
bölüm de İskenderun'a gitti.
Türkiye'deki Süryanilerin çoğunluğu Sürvani kadimlerdir.
Süryani Katolıklcr olarak 1941 rakamlanna göre nüfus 2000
dolayındadır. Mardin çevresindeki köylerde yaşayan Süryani
Katolikler isc Avrupa ülkelerine göç ellilcr. Onun ıçın Süryani
Katoliklerin buradaki sayılan bu kadar azaldı.
Bu Süryani katoliklerin hepsi serbest ticaret yapıyor. Çoğun-
luğu da kuyumcu. Dikkat ettiyseniz Süryani toplumu bugüne
kadar siyasete hiçbir şekilde eğılim duymamıştır. Tarih boyun-
ça Süryaniler bir imparator-
fuk kurmamışlardır. Sadece
derebeylikleri vardır. Kendi
ağırhklannı kültürlerine.
eğitimlerine, gelenek ve gö-
reneklerine. bir de ticarctc
vermişlerdir. Biliyorsunuz.
Mardin'in. Midyat'ın ku-
yumculuğu, gümüşçülüğü
çok ünlüdür. O nedenle de
İstanbul'daki Süryani Kato-
lik cemaatinin diyebilirim ki
yüzde 70'i toplumlannın
vakıflanndan istenildiği bi-
çimdc yararlanamamak-
tadırlar.
- Süryaniler Türkiye'de
her ne kadar kendilerini Türk
olarak kabul etseler de bir
azınlık toplumu olduklan bi-
h'niyor. Herhangi bir şekilde
baskıyla kardafiyorlar nu?
Sorunlart neler?
SAĞ - Baskı gördük. ya
da görüyoruz demcm müm-
kün değildir. Dünyanın ne-
resinde olursanız olun
azınlık toplumlan kendileri-
ni zayıf görürler.
Örneğin Süryani toplulu-
ğu. devletten bir Türkün
beklediği ilgiden kat kat faz-
la ilgı bekler. Daha iyi bir şe-
kilde korunmak. kollanmak
ıster. Buna ihtıyaç duymak-
tadır. Ama devletin Süryani
toplumuna herhangi bir
baskısı. mallanna el koyma
gibi bir durumu sözkonusu
bılc değildir. Ama Süryani-
ler bunun dışında kendi ge-
lenek ve göreneklerini koru-
mak, devlclten ilgi görmek
istiyor.
yönetim kuruluyla idare ediliyor.
Fakat burada vakıflardan söz ederken söylemek istediğim bir
şey var. Süryanı Katolik toplumu olarak biz vakıflardan yarar-
lanmamaktayız. Mardin'deki vakfımız satıhp değerlendinldiğj
takdirde İstanbul'da bir vakıf kurma olanağı bulabiliriz. Ce-
maalimiz için bu çok daha yararlı olacaktır
- Peki, Mardin'deki vakfi niye satanuyorsunuz?
SAĞ - Mevzuat nedeniyle. Fırtınadan bir kilisenin duvan yı-
kılmıştı. O binanın onanlması sekiz yıl aldı. Bu da mevzuat haz-
retleri nedeniyle oldu. Bence Vakıflar Kanunu'nun yeniden
gözden geçınlmesi gerekiyor. Bugünün koşullanna göredüzelt-
meler yapılmalı.
Özal vakıflar için söz vermişti
Cumhurbaşkanı Özal daha Başbakanken bir gün bizi kabul
etmişti. Vakıflar konusu gündeme geldi. Özal. "Evet. haklısı-
nız. Bu vakıflar konusuna neşter atacağız. Türkiye'de çok eski
bazı kanunlar var. Onlan neşter atacağız. Onlan değiştirmek
lazım. Bunlardan birisi de Vakıflar Kanunu" demışıi. Ama bu-
nu yapamadan öldü. Bugünkü hükümetimizin ise ne düşündü-
ğünübilmiyoruz. Hem Süryani Katolik, hemdeSüryani kadim
bir mesele olduğu zaman da bu, kanunlar çerçevesinde çözülü-
yor.
- Yalmz, burada hatırlatmak istediğim bir nokta var. Yaklaştk
20 yıl kadar önceydi. Bazı Süryani gruplar İskandinavya'ya,
özeUikle de İsveç'egitmişjer
ve orada, "Biz Türkiye'de
baskılarla karşılastığımız
için sığınma istiyoruz" de-
mişlerdi. Bu iddiaların bir
gerçek payı var mıydı?
SAĞ - İsveç. Norveç ve
Danımarka'da toplam
Süryani Katolik sayısı altı
aile. O nedenle İskandi-
navya'da olan bu olayla il-
gilı ne y orumum. ne de tah-
minim olabilir.
- Peki bu altı aile Türki-
ye'dengitme Süryaniler mi?
SAĞ - Sadece bu altı aile
Türkiye'den gitme. Yoksa
Lübnan'dan. Suriye'den.
Irak'tan gidenlerle İskan-
dinav ülkelerindeki Sürya-
nilerin sayısı 1.500 aileyi
bulur.
- Yeniyıl nedeniyle Türk
toplumuna vermek istediği-
niz bir mesaj var nu?
Vakıflann
bizeyaranyok
Azınlık bebek gibidir
Azınlıklar bebek gibidir.
Bebek nasıl annesinden
daha fazla ilgi görmek istedi-
ğinde bağınp ağlarsa azınlı-
klar da böyledir. Bunu ka-
bul etmek lazım. Dünyanın
neresinde olursanız olun
azınlık psikolojisi aynıdır. Kendi içinde bir eksiklik. bir eziklik
vardır.
Süryani Katolik olarak konuşuyorum. Biz bugüne kadar
herhangi bir şikayet duymuş değiliz. Size bir örnek vereyim. Sa-
yın Cumhurbaşkanımız 7 ocakta Çankaya Köşkü'nde bir res-
mi kabul veriyor. Süryani Katolik cemaati lideri olarak bizde o
resmi kabule çağnhyız. Bu durumda da, devlet bize sahip çıkıl-
mıyor. dıyemeyiz.
Ashnda anlaşmazlıklar da normal. İki kardeş arasında bile
kavgalar. anlaşmazhklar, tartışmalar olmuyor mu1
Biz Mardin'deyken tarlalar, meralar yüzünden pek çok an-
laşmazlık, tartışma oluyordu. Ama bu. devleün meselesi değildi
ki devlete intikal etsin.
- Süryanilerin kendi okullan var nu? Ya da herhangi bir okulda
Süryanice eğitim yapıhyor mu?
SAĞ - Vardı. 1923'te Lozan Antlaşması imzalandığında Sür-
yaniler kendilerini azınlık toplumu olarak kabul etmemişlerdi.
Onlar kendilerini Türk olarak görüyorlardı. Sanıyorum okulla-
nnın açık kalması ihtiyacını hissetmediler. Ama bugün bilinen
bir şey var. İster Katolik isterse kadim olsun, Süryani toplumu-
nun bugün Türkiye'de okulu yoktur.
- Peki Süryani katolik toplumunun vakıf mallan var nv?
SAĞ - Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı vakıflan vardır.
Yönetim kurulu dört yılda bir scçimlc görev alır. Bu vakıflar
Baskı gördük. ya da görüyoruz demem
mümkün değildir. Dünyanın neresin-
de olursanız olun azınlık toplumlan
kendilerini zayıf görürler.
Örneğin Süryani topluluğu, devletten
bir Türk'ün beklediği ilgiden kat kat
fazla ilgi bekler. Bu da doğaldır.^
Dostluk, barış
SAĞ - Yalnız Türkiye'-
deki Hıristiyan, Müslü-
man ve Musevilerin değil.
bütün dünyanın yeni yılını
kutlamak istiyorum. Yeni
yılın tüm dünyaya. tüm in-
sanlığa. tüm canlılara. hu-
zur. banş. sevgi. sağlık ve
mutluluklarla dolu ol-
masını diliyorum. Bir baş-
ka dileğiın de 1994 yılının
tüm dünya için bir banşma
yılı olmasıdır.
- İnsan ve sevginin
tanımım yapar mısınız?
SAĞ - Dili. dini. ırkı. si-
yasi görüşü. nerede yaşarsa
yaşasın benim için insan
insandır. BizTann'nın bü-
y üklüğünü idrak edeme-
yiz. Benım bıldiğım insan
bir araçtır. Ve bu araç iyi
bir şekilde kullanılmalı. iyi
bir şekilde değerlendiril-
melidir. Fakat bunun kö-
keninde ve temelinde sevgi
olmalıdır. Sevginin bulunmadığı yerde Tann'nın bulunması
mümkün değildir. Çünkü biz severek Tannya inanıyoruz. Biz
insanlar. kendi dilimizi. kendi dinimizi \e kendi adımızı isteye-
rek almıyoruz. Dünyaya gelişimizi de bilemeyiz. İşte. Tannnın
lütfu dediğimiz de budur.
Ben İncil'i. Tevrat'ı. Kuran'ı okudum, Bu üç kutsal kitapta
da. Tann isteseydi insanlan bir ümmetten. birmilletten yaratır-
dı. deniyor. Ben Süryani bir anne babadan dünyaya geldım.
Süryani oldum. Hıristiyan olarak dünyaya geldim. Ben daha
bilincimde değilken beni papaza götürdüler. vaftiz ettiler. Dedi-
ler ki: "Adı da Yusuf olsun". Demek ki ben Yusuf adını da bile-
rek almadım.
Dilime gelince... İdil'de doğduğum için o yörede Arapça da-
ha çok konuşulurdu. Oradan da Arapçayı ögrendım. Yörede
Kürtçe de konuşulurdu. Onu da öğrendim. Ama bütün bunlar
benim isteğim dışında oldu. Yaşam kavgasını devam ettirebil-
mek. o insanlarla haşır neşir olabilmek için öğrendim bu dilleri.
Ben Fransa'da doğmuş büyümüş olsaydım Fransız olurdum.
İnsan bağlı olduğu toplumdan, bağlı olduğu dinden, inanç-
tan. bağlı olduğu dilden genelde memnundur. Demek ki dil,
din. ırk, isim ne olursa olsun her şeyden önce insan sevgiye bağ-
lanmalı. sevgiye inanmalıdır. Ama bu lekesiz sevgi olmalı. Sevgi
yerleştikçe dünyada savaş. haksızlıklar. tecavüz ortadan kalka-
caktır.