Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2OCAK1994PAZAR
12 DUNYADAN
BirleşmişAlmanya'nınküçükamgesi
Ahdobernköyiiturizm
cetmetiolmayohmda
• Köyün en büyük sorununun işsizlik olduğunu
söyleyen belediye başkanı, başlattığı ağaçlandırma
ve turizmcilik projeleriyle çözüm arayışına girmiş.
#ettrjjorkSTtmes
G
üney Brandenburg'un
sık ormanlannın içine
oyulmuş gibi duran
750 yıliık bu köyde av o kadar
boJ ki, avcılann geyik ve vahşi
ayı avlamalan an meselesi. En
yakın kent 35 kilometre uzakta-
kj Cottbus ile 60 kilometre gii-
neyde yer alan Dresden. Aldto-
bern veçevresinde yaşam, kırhk
alanlarda yüzeyin 30 ila 80 met-
re altında uzanan yüksek kali-
tedeki kömür rezervlerinin çı-
kanlabilmesi için dev makinele-
rin getirildiği 1930'lara kadar
son derece sakin akıp gidiyor-
du.
Hans-Joachim Thierbadı.
Altdobern'in ufkuna umut pı-
nltılannın düşmesinin nedenle-
rinden biri. Eskiden sağlık ve iş
güvenliği müfettişi olarak çalı-
şan bir toksikolog olan Thier-
bach, komünist dönemin erte-
sinde, üç yıl önce yapılan yerel
seçimlerde belediye başkanı se-
çiliniş. Doğu Almanya'daki yö-
New York Tımesdan Cumhuriyere Ûzel
netsel yetkililerin çoğu gibi
onun da ne eğilimi ne de dene-
yimi var. Aşılması gereken en
büyük engel, Laubag madeni-
nin kapatılmasıyla ortaya çıkan
toplumsal ve çevresel felaketin
ardından yerel ekonomiyi dö-
nüştürebilme sorunu. Belediye
başkanı, ilk adım olarak yeni-
den ağaçlandırma projesini
başlatmış. Proje uyannca çev-
reye yüzbinlerce ağaç dikilecek.
Thierbach bir zamanlar kö-
mür madeninin olduğu yere bir
turistik kompleks kurmayı da
tasarlıyor. Yelkencilik, rüzgar
sörfii ve diğer eğlencelerin ger-
çekleştirilebileceği büyük bir
yapay gölün çevresinde yer ala-
cak 120 tatil evinin inşa edilme-
sini düşünüyor.
Mülkiyet sorun
Çayırlann ve alçak derelerin
aktığı görülmeye değer Spree-
wald bölgesi yalnızca birkaç ki-
lometre uzaklıkta. Altdobern'-
in merkezinde daha geçenlerde
yenilenmiş bir otel genellikle
dolu. Eskiden öğretmenler için
bir eğitim merkezi olan daha
büyük bir başkasının sahibi de,
otelini batılı standardlara ulaş-
ürabilmek için kredi almak pe-
şinde.
Eğer Altdobern'in 'büyük bir
emekli cenneti" olması istenmi-
yorsa, Thierbach'a göre yapıl-
ması gereken kasabanın ekono-
mik potansiyelini geliştirmek.
Ancak, bunun için gereken adı-
mlann atılmasını güçleşüren et-
kenlerden biri de. kasabada
Komünist dönemde olduğu ka-
dar Naziler döneminde yapıian
istimlaklenn emlak ve arazi
mülkiyeti konusunda yarattık-
lan kargaşa. Birleşme antlaş-
masına göre, emiak ve arazi sa-
hiplerinin çoğuna kendi mülk-
lerine dönme ya da eşit derece-
de tazminat alma hakkı
tanındı.
Kasabanın ana caddesinde
yürürken Thierbach bu hak id-
dialanndan etkilenen evleri, iş
yerlerini ve bir bütün olarak
çevreyi gösteriyor. Iki daire ile
dört iş yerinin yer aldığı bir bi-
na, bu türlü bir hak talebi mah-
keme aracılığjyla kanıtlandığı
için 18 aydır boş duruyor.
Kasabanın meydanındaki
cephesi yıkık dökük halde bir
sinema salonu ve bir otel de ka-
palı, çünkü eski sahiplerinden
biri fîyatlann daha düşük oldu-
ğu üç yıl önce bir satış sozleşme-
si imzalamasına karşın. binayı
geri almak için mahkemeye
başvurmuş.
Kasabanın en tanınmış ve en
değerli mülkü, 1717'de inşa
edilmiş lOOodalı birşato. Soylu
ailelerden birine ait olan şato
daha sonraki yıllarda zengin sa-
nayicilere satılmış. 1938"de Na-
ziler, şatonun sahibi olan sigara
fabrikatörü Yahudiyi, mülkü-
nü Yahudi olmayan birine sat-
maya zorlamışlar. Şatonun
yeni sahibi komünistler döne-
minde kovulmuş. Komünistler
şatoyu bir elektronik
merkezinden, gizli poli-
sin bölgedeki telefon şe-
bekesini gizlioe dinJeme
yerine vanncaya kadar
bir çok işte kullanmı-
şlar.
Altdobern birleşme-
den bu yana tüm Al-
manya'da yaygınlaşan
sağcı ve neo-Nazi şıd-
deti vebasına yakalan-
mamış. Sığınmayı kısı-
tlayan yasanın geçen
temmuzda yürürlüğe
girmesinden beri. Alt-
dobern'e yerleştirilmış
300 sığınmacı adayı ya
ülkelerine dönmüşİer
ya da başka ülkelere
göç etmişler. Thierbach şiddeti
önlemek amacıyla bölgedeki
sağa gençlik gruplanyla top-
lantılar yapıp, onlan ve yörede-
ki öğrencileri alarak sığınmacı-
lann içinde bulunduklan zor
koşullan göstermek üzere yurt-
lan gezdirmiş.
Suçlar arttı
Yerel gençlik klübü de hiç
kapatılmarruş. Bu klüpler ko-
münist dönemde gençlerin ya-
şam merkezlerini oluşturuyor-
du ve ortadan kafkmalan halin-
de genylerin gidecek yeri kal-
mayacakü. Altdobern'de hiçbır
ırkçı saldın görülmemesine
karşın. küçük suçlarda hızlı bir
yükselme oldu. Bu olgu, tüm
Doğu Almanya için de geçerli.
Soygunlar, araba hırsızlığı ve
benzer suçlar 1989'dan bu yana
yüzde 140 artış gösterdi. Thier-
bach kasabanın tam gün çalı-
şan iki polise ihtiyacı olduğunu,
fakat şu anda yakın bir kasaba-
dan gelen bir memurun haftada
yalnızca iki gün çalıştığını belir-
tiyor.
Doğu Almanlar arasında gö-
rülen genel eğilimlerden bir
başkası olan düşük doğum ora-
nı Altdobern'de çok belirgin.
1989'da Brandenburg'da 35 bin
doğum olmuşken, 1992'de bu
rakkam 13 bin 300'e kadardüş-
müş. Toplumbilimciler, bunun
geriç ailelerin geleceğe yönelik
güvensizliklerinin yanı sıra, ge-
lirlerini otomobiller. tatiller ve
onlarca yıldır yoksun kaldıklan
başka maddeleri almaya karşı
duyduklan arzudan kaynak-
landığını so'ylüyorlar. Doğum
oranının düşüşü Altdobern'de
yalnız okul öncesi eğitim talebi-
nin düşmesine yol açmamış, ye-
rel doğumevinin zihinsel özürlü
yetişkinler için bir kJiniğe dö-
nüşmesini getirmiş.
Stephen Kinzer
Honecker'in bcnzeri, hoşnutsuziardan gelen soginin tadını çıkamor(sotöa). Esjj Ordu üniformaJarını giymiş bir OJ (sağda)
Kaybedenler eskiyi özlüyor
Eskiden Doğu A vrupa'mn kömür deposu olan köyün madeninin kapaîıl-
ması, Altdobemlilerin işsiz kalmasınayolaçarak eskiye özlem yaratmış
Komünist dönem bo\unca. Altdobern
çevresindeki kuyulardan çıkanlan kömür
tüm Doğu Avrupa'dakı evlenn ısıtılmasıru
ve fabrikalann çalışmasını sağlamıştı. Alt-
dobern'de yaşayan 3 bin 800 kişilik nüfu-
sun üçte ikisı kömür sanayiinde ya da yan
sanayilerde çalışmaktaydı. Ne ki. komü-
nist ittifakın çöküşü ile daha verimli batı
üretimi ve aİternatif yakıt imkanlanna
ulaşılması, bölgedeki kömür sanayii için
ölüm fermanı anlamına geliyordu.
Eski usuller de yok oluyordu. Ve Altdo-
bern gibi doğu kasabalan, Almanvalann
birleşmesinin getirdiği şiddetli. hatta kımi
zaman bunaltıcı değişiklikleri benımscmek
zorunda kaldılar. Çoğu kışi. özellikle eko-
nomik başansızlıklar nedcniyle ihanete uğ-
ramış olduklan kanısındaydı. Gelgelım.
bir diğer ' kesım değişıklıklerle başa
çıkmayı, hatta bunlardan vararlanarak
ekonomik refaha ulaşmayı becerebiliyor-
du. Komünist düzenın son yılı olan 1989'-
da, ana kuyu alanı 38 bin dönümü kapla-
yan Laubag kömür madeninde 2 bin 100
kişi çalışı>ordu. Şimdiyse ancak 500 kışı
kaldı ve yıl sonuna kadar işci sayısı 35O'ye
kadar düşürülecek.
Hızla küçülen Laubag işçı sendikası lo-
kalinin yöneticisi Paııl Hartiet. pek çok
madenci dostunun karşılaştığı bu şoku ha-
fifletmek için elınden geleni yapıyor.
"Madenimizdeki işciierin yansı erken
emekliiiğe zorlandı. 150 kadarı da yeniden
ağaçlandırma projesinde iş bularak ağaç
ekimi ve kuvuİarın doldurulmasında çalı*
şmavabaşladı. BazıaJlelerrümü.vleipinucu-
nu birakıp batıya taşındılar. Bu çok zor bir
durum, özel/ikle de > aşiılar için. Kendilerini
satılmış ve bir kenara atılmış gibi hissedivor-
lar. İşlerini ka>beden kişiler bazen sokakta
bana rastiadıklannda bağırıp çağırıvorlar.
Bunun benim suçum olmadığını sövlüvorum
ama bu onları rahatlatmıvor. Diyorlar ki:
"Birleşme bana ne sağladı? Yalnızca işsizlik.
Başka hiçbir şe> değil.'
Batılı kömür şirketlerinin madeni muhte-
me) rakip olarak gördüğü için nıahvcttikleri
kanısındalar ve bunda bir gerçek payı yok
değil. Buradaki kuvularda 2015 vılına değin
yetecek kadar kömür var asİında. ama
Bonn'daki politikacılar buradaki insanlann
işlerini kavbedip kavbetmediklerine
aldırtnıyorlar bile. Bütün bunların y arattığı
hoşnutsuzluk siyasal boyutlar kazamyor.
Btırada yaşayan bir çok kişi gidip oy bile
vermeyecek ve oy kullananlar da öfkelerini
düe getirmek için aşın sağcı partilere vere-
cekler. Asİında bu partiler iktidara gelirse ne
olacağını düşünmüyorlar bile/'
Yalnızca Altdobern'den 270 kişi Laubag
madcnindeki ışini kaybetmiş. Bundan baş-
ka. doğu ülkelerinin ucuz üriinlerinin reka-
beti karşısında kasabanın çiftlikleri de iflas
etmış. Kasaba halkından yalnızca 30 kişi
geçiminı tanmdan sağlıyor. Oysa, birkaç
yıl öncesıne değın bu rakkam 300 idi.
Yenidönemdekazananözelgirişimd
Altdobern'in hoşnutlar kitle-
si güzellik salonu, sauna
vb. sahipferi, iş
bulamayanlan tembeJJikle
suçluyor.
Doğuda yaşayan herkes acı
çekmiyor. Yaklaşık 11 bin Al-
man arasında yapılan ve 5 ay
süren ve geçenlerde Focus der-
gisinde yayınlanan bir araştır-
ma. Doğu Almanya'da yaşa-
yan halkın, artık zengin batılı
kuzenlerinden daha mutlu ol-
duklannı ileri sürüyordu.
Araştırmaya katılan doğulu-
lann yüzde 28'i yakın gelecekte
daha iyi yaşam düzeyine ulaşa-
caklannı umduklannı söyler-
ken, bu kanıyı paylaşan batılı-
lann oranı yalnızca yüzde 7'-
ydi.
Yaşam standardlan gerçek-
ten de yadsınamayacak ladar
yükselmışdurumda. Hüküme-
tin yaptığı bir araştırmaya gö-
re artık doğudaki ailelerin
dörtte üçünün otomobilleri ve
yüzde 96"sının da renkli tele-
Doğu ve Batı: Kaygılar ve Umutlar
İşsizliğ* karşın Doğu
Almanya yûks»Jiyor._
. . . bölg» haJknın morali
dûzeJmaye baçlryoc
"Yakın gelecekte...
yaşıyor olacağız.'
15
1990 1991 1992 1993 Daha İyi Aynı Daha ktitü
Kayruiı- Atntn Faötnl isHhaam Sanm; Focus
vizyon setleri var. Ücretler
batıya göre hala düşük ama
doğu Almanyadakı ortalama
bir işçinin gelin 6 Macar ya da
30 Rus işçisinin kazancına
denk. Bırleşmeden bu yana ge-
çen üç yıl ıçınde Altdobern'de
New Yofk Tınves'dan Cumhurryefe özel
I64 işyeri açılmış. Bu ışyerleri-
nin neredeyse tümü. ailenin
evinin ikinci katında kurduğu
sauna ya da bronzlaşma stüd-
yosu gibi küçük gırişimler.
Bouıique Jutta'nın vitrinle-
rini modaya uygun kadın
giysileri dolduruyor. Dük-
kanın sahibi Jutta Thierbach.
eskiden Cottbus"dakı bir fabri;
kada terzi olarak çalışıyormuş.
I987'de hükümetın özel gıri-
şımcıliğe yönelik esnek politi-
kalan sayesinde. özel terziliğe
başlamış vc l990"da da butiği-
ni açmış
Bayan Thierbach. "Üç yıl
içinde neler başardığımızı dü-
şünüyorum da. gerçekten
olağanüstü bence" diyor.
"Kuşkusuz bütün bunlardan
halkın yalnızca bir bölümü ya-
rarlanıyor. diğerleriyse oturup
bekliyorlar. Buradaki insan-
lan çoğu bu yeni durum
karşısındd ne yapacaklannı
bılmıyor. Birikiişbaşvurusun-
da bulunup reddedildiler mi,
hemen vazgeçiyorlar. Çünkü
eski günlerde her şey güvence-
deydi. Beşikten mezara kadar
her şey sızın adınıza zaten
yapılıyordu. Şimdiyse insanlar
kendilenni çaresiz ve kaybol-
muş birer çocuk gibi hıssedi-
yorlar."
Ahdobern'dekaranhkbfrgölge: Stasi
Gizli Polis'in köydeki kurbanlannı yaşamadöndürmemücadelesi veriliyor.
Kasabada komünist dönemde yaşadık-
larını hala atlatamamış kimseler de var.
Bunlar gizli polis örgütü Stasi'nin kurban-
lan. Altdobern'in zihinsel özürlüler için
kliniğe dönüştürülen doğumevindekı has-
talar arasında rejime muhalefet ettikleri
için 1970'lerde akıl hastahanelerine kapatı-
lan ve yıllarca yatıştınalar verilerek yavaş
yâvaş akıl sağlığını yitiren 5 kişi var. Psiko-
loglar onlan gerçekliğe döndürebilmek için
çalışıyorlar. Aralanndan biri geçen gün.
bahçede kar kürelemekle, 15 yıldır ilk kez
üretken birçaba gösteriyordu.
Doğu Alman gizli polis örgütü olan Sta-
si, Altdobern üzerinde başka gölgeler de
bırakmış. Gerçi, kurbanlan sokaklarda iş
ararken eski Stasi memurlannın başanlı
kapitalistler olması örneği burada yaşan-
mamış. ama Cottbus ve diğer yakın kasa-
balar bu örneklere yakından tanık olmuş.
Altdobern sakinleri arasında yıllarca
Stasi'nin baskısına maruz kalmış olanlar-
dan biri de yerel Katolik rahibi Gerold
Schneider. Stasi'deki dosyasını incelemesi-
ne izin verilmesi için bir dilekçe yazmışsa
da. talepte bulunan diğer kurbanlann sayı-
sının 700 bine ulaşması nedenıyle aylarca,
belki yıllarca beklemek zorunda.
Bu arada. Stasi'nin kilise cemaati üyele-
rine yaptıklanna iüşkin sayısız makaleler
yazmış. Bu makalelerden birinde, Batı Al-
manya'daki bir insan haklan grubuna
mektup yazan birine üç yıl hapis cezası ve-
rilmiş olduğuna iüşkin bilgiler yer alıyor.
Rahibın kızı da bu mektubu postaya ver-
mekten ötürü iki buçuk yıl hapis yatmış.
Schneider. "Yeni sistem, eskisinden çok
daha iyi ve burada yaşayan herkesin aynı fi-
kirde olduğunu sanıyorum. Eski günlerde,
daüni bir korku duyardınız. Birine batıdan
gelen peynirin bizim peynirimizden daha iyi
olduğunu söyleyecek oiursanız, hapse girer-
dimz. En ufak bir hoşnutsuzluk belirtisi gös-
teren kişi, normal bir yaşam surmekten alı-
konulurdu.
Bugûn duyulan öfkenin temel nedeni, in-
sanlarm iki Almanya'nm birleşmeşinden
beklentilerinin çok yüksek olmasıydı. İnsan-
lar sonunda hayal ülkeye (ütopya) ulaştı-
klarını sandıiar. Bu tür bir umut, aldığımtz
sosyalist eğitimin bir sonucuydu."
ÇALIŞANLARIN / SORULARI-SORUNLARI/ YILMAZ ŞİPAL
Yakama Yapışan Bir Yanlış Var"
1978 vılında Sosyal Sigortalar Kunmu'ndan
emekli okhon. Bir süre önce Sosyal SJgortalar Kurumu'ndan geJen bir yazı-
da, emekliye aynküktan 3 ay sonra 30 günlûk bir çaltşmam oMuğundan söz
edflmekte ve yazı "506 sayılı kanunun 63. maddesine göre çalışmaya başla-
dığuuz... tarihinden itibaren aylığınız kesilerek akuğnuz meMağ adınıza
borç kaydedilecektir"denilerek emekli av lığımın kesileceği bOdirilmekte ve
aynca benden 15 yıldtr aldığım emekli a> lığıın da geri istennıekledir.
Oysa ki, ben emekli olduktan sonra ne aynldığım tşyerinde ve ne de bir
başka isyerinde bugune kadar ne sjgortalı. nede sıgortasc çaltstm.
Ben emekli olduktan sonra, aradan geçen 15 yıl içinde emekli oMuğum
işyeri üç kez de sahip doğistirdi.
Ben. falısmadığımı nasil ispat eder ve bu yükün altmdan nasjl kalkanm?
Yakama yapışan bir yanus var. V akama yapçan bu yanhştan nasıl kur-
tulunroı? ( S J )
VANIT: Sos>al Scgortalar Yasası nın 7y. maddesı -Primbelgefcri" ile
ılgjlıdır
%..) Vönetmelikte tespit edilen belgeleri işveren tarafmdan terilmeyen
«cya çal^tlklan kurumca tespit edilcmeyen ygortalllar. çalıştıklarını. hüımtkrinin
geçtiği yılm sontından başlayarak 10 yıl içerisinde mahkemeye başvırarak alacakJarı
aûı Oeispaüayabilirlerse. bunların mâhketne karannda beluüknayiık kazanc topiam-
hui üe prim ödeme gün sa> ılan nazara alınır."
Sigortahlar. sıgonalı geçmesı gereken. ancak sıgona kapsamı dışuıda kalan çalış-
ma sürelennı. on >ıl ıçınde kanıtlamakla yükıimlu tutulmuştur
öncelikle. yaşlılık aylığı alırken sigortalı çalışuğıni2 savı. 10 yıliık zaman aşımı su-
resının dışındadır
Aynca. 3279 sayılı yasa ık Sosya) Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı alanlann
sosyal güvenlık destek pnmı ödemeleri koşuluyla çalışmalanna olanak tanınmıştır.
Yargı karariarı bu uygulamanın genje donük de olması gercktığı yönündedır Pek
çok sıgonahyı ılgılendıren ^e ılgılendırecek bu jargı kararlannı sunujoru^
KARAR'd)
"(...) Dıtada, >aşlılık aylığı alnukta iken sigortalı bir işte çab^nav» başlavan dava-
bdjn, çabşoğı bu süre içinde kendisine ödenmiş buhınan vaşlıİık aylığı rulsnııııı lahsili
isteoınişfir.
Bu durumda davanın yasal davanağı 506 sayriı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 63.
maddesidir. Ö(e j andan, 3279 sa>liı kanunla değiştirilmiş bulunan 63. maddenin gerirdi-
ği yeni düzentenıe ^ekL ile bu kanuna göre yaşlıuk ajlrğı abnakta iken yeniden sigortalı
bir işte çalçmgya başlavanlar yazılı istekleri ûzerine ve gerekli sosyal güvenlik deslek
primlerini ödemekri koşuluvla eskisi gibi vaşlıuk aybğı almaya devam edebileceklerdir.
Diğer bir anbtanU, 506 sayılı kanuna göre yaşlıuk aylığı alanlann. bu aylıklan kesii-
mekâzin, tekrar âgortalı bir işte çalısabilmelierine imkan tamnmıstır Hal bd> )c olunca,
budavada çözûmlenmesi gereken hukuksal sorun, olavdan sonra davanın açümasından
önce vürürlûğe girmiş bulunan söz konusuyasadeği^kliğiningeri>e>öneUk uygulanu
olanağı bulunup buiunmadığı noktasmda (oplanmaktadır. Anüan yeni düzenlernede gü-
dıüen amaç, alacaklan yaşlıbk avlığı ile gecimlerini jıicluk içinde •jjrdürmtıe çalsan
sosyal sigona emeku'lenne ikinci Dir iş edinme. gidertk. ek gflır elde enne imkânını ver-
mektir. Bu durum karştsında. anılan tasa değtsiknğindcn sonra yeniden iy girenlrri bu
fıaktan >ararlandınp, değişiklikten önce aynı durumda olanlan yararlandırmamak oi-
gusu a>nı koşullan taşıyan kisilere yasaların eşit olarak uvgulanması kuralına aykın
düşeceği gibi. yasa değişikliğinin getiriliş amacına da (en> düşeceği açduır. Böyle bir dü-
şûnceyi u- düzcnlemeyi haklı kılacak bir nrden de voktur. Butün bu maddi ie hukuki
olguların tabii bir sonucu olarak davada. sozu edilen 61. maddenin değişık şeklinin geri-
ye yönelik uygulanması. yasanın konuluş amacı vesosyal gütenlik haklarının geregjdir.
Anılan maddi ve hukuki gercekleri g<i/ önünde hıonayan mahkeme kararı bu nedeokrle
isabetli sayıUunaz.
Mahkemece >apılacak iş. davacıdan 506 sayılı kanunun 3279 sayılı kanunla değişik
63/B maddesi çercevesinde beürlenecek sosyal gû«enlik destek primleriniödeyipödeme-
yecegi sorulmak ve ödemeyi kabul ettiği takdirde. sözü edilen primkri ödemesi koşuluy-
İa davanın reddine karar termekren ibarettir. (...)
(Vargıtay Onncu Hukuk üairea, 9.IZI986 tarih. I9S6/6O73 esas >e 1986/6731
karar)
Kıvnak: VargHaj Kanuian Dfrgisi. Nisan 1987. savfa: 566
KARAR (2y.
••(...) Da>ao, Sosyal .Sigortalar Kurumu'ndan ataıakta olduğu yaşujık ayuğun, ye-
niden sigortalı bir işte çauşması dolayrsıvla kesilmesine iüşkin kurum işlemİnn ipUh'ni
istemektedir.
Kurum, islemin yasal dayaoaginı oluşturan 506 sayiı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun
63. maddesj 3279 sayılı kanunla değrştirilerek anılan kanun nükûmleri çercevesinde,
yaşMık aylığı almakta olanlann. bu aylıklan kesilmeksizin, tekrar sigortalı olarak çab-
şabilnıeieniK imkân tanınmıştır. Davalı. sözıi edilen i asa değişikjiğinden önce emekli
olarak çalışmaya başlamıs bulunmaMna göre, o tarihteki yasa hukmü yaşlıujt ayhğm»
kesilmeara gerekrirmekte ise de. getirilen jeni du/ı-nkım-nin amaa bakmmdan geriye
doğru uygulanması da adalet ve nesafet kurallanndan olduğu ggbi yasano dagerekkriit-
dendir. Gerçekten. yasama beigelerinden. yeni dû/enleme ik öteki Sosyal Gihenlik
Kunıluşlaruıa bağlı kişilerle Sosyal Sigortalar kurumu'na hağlı sigmtalilar arasuda
eşitiiğin sağlanması >e > aşldık aylığı ile geçinemeyen sigortalılann ek gelir elde etmele-
rine imkân \eriunesi amacımn güdüldüğü anlaşibnaktadır. Zira, Emekli Sandığı ile
Bağ-Kur'dan >aşlıuk aylığı almakta olanlar. aylıkları kesıuneksinn yeniden çalışmaya
başlay abilmektedir. Bu alanda gerçekleştirilmek isienilen eşitbk ilkesi. hukuken muro-
kûn bulundukça, yeni düzenfcmenin. eşitüğin daha öoce bozuMuğu taribe kadar geriye
götürûunesini de icap ettirir. Başka bir anlalımla. 63. maddede j apılan değişiklikje geti-
rilen yeni dûzenkmenin > alnızca değişikliğin yürürlüğe eirdiği tarihten sonraki olay lara
uygulanınasının kabulü. güdülen amaca ve giderek anayasanın kanun önünde eşitüği
öngören 11. maddcsininönine »esozünetersdüşcrl...)
Mahkemece yapdacak iş. davacıdan 506 saydı Sosval Sigortalar Kanunu'nun 3279
saydı kanunla değişik 63/5 maddesi hükmû çevjesinde belirienecek Sosyal Güvenlik
destek primlerini ödeyip ödemeyeceği sorulmak. ödemeyi kabul ettiği takdirde sözü edi-
len primlerin ödenmesi koşuluyla davanın kabulune karar »ermekten ibarettir. (...)
(Yargftay Onuncu Hukuk »aires. 3.3.1987 tarih. 1987/303 esasve 1987/1122 ka-
rar) Kavnak: \ argılay Kararlan Dergra. Temmuz 1987. sayfa: 1034
AISKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKCt
Ceza Mangası...
Yılın son günlerinden birinde, NuretHn Sözen'e sordum:
- İsmet Paşa 'yı yakından tanıyorsunuz. Onunla ilgili bir
anınızı anlatır mısınız?
- 1963te, Ankara'da toplanan "GençlikKolları"kurultay
başkanıydım. Başbakan da İsmet Paşa'ydı Gülek olayı
vardı biliyorsunuz; üç kez oylama sonunda, seçimi sağla-
yabildik. Orada çok ilginç bir olay var: Kasım Gülek taraf-
tarları ayaklarını yere vuruyorlar, itiraz ediyorlar. En so-
nunda, benim kurultay başkanlığına seçildiğim ifan edildik-
ten sonra, kurultay başkanlığı kürsüsüne oturdum. Bir süre
böyle bekledim. Gürültü yapıyorlar, konuşma olanağı yok.
Bizim tarafa da haber gönderdim: "Kimse çıt çıkarmaya-
cak!" Ben de, gürültülere yamt verrrriyorum, gözüme bakı-
yorlar, böyle. Bir dakika, iki dakika, üç dakika, beş dakika
geçtı.. Bılirsıniz o psıkolojik şeyi. Sinek uçmaz hale geldi
salonda. Arkadaşlara dedim ki: "Şimdi sessiztik oldu, sizin
bu itirazlarınızla ben başkanlığı sürdürmem. Ben başkanlı-
ğı bırakıyorum. Bir seçim kurulu oluşturun, kurultay başka-
nı yeniden seçilsin!" Ve, ben ilk seçilme oylarınm üç katı
farkla yeniden "kurultay" başkanı seçildim. O arada, İsmet
Paşa girdi ıçeriye. Çalışma raporları falan okundu. Burada
vurgulamak istediğım şey başka: Biz bir önergeyle, Cum-
huriyet Halk Partısi Gençlik Kolları'nı, Türkiye Milli Gençlik
Teşkilatı'na (TMGT) üye yapmak istiyoruz. Çünkü, aynı za~
manda, TMGT'nda görevlerimiz var; TMGT'de, siyasal
partilerin gençlik örgütlerinin bulunması gerekiyor, ulusla-
rarası kurallara göre. Yani Dünya Gençlik örgütü (VVAY)
diyor ki Türkiye'ye: "Bir an önce, kadrolarınıza, parti genç-
lik örgütlerini alın, yoksa biz sizi üyelikten atacağız!" Çün-
kü, VVAY'ın yapısında siyasal partilerin gençlik örgütleri
var. Oysa, Türkiye'de yasalar buna elvermiyor. Bütün kabi-
ne de orada. Paşa, tebrik etti beni. Tam sırasını buldum,
"Hoşgeldiniz" dedMen sonra, bu önergeyi okuduk. Dedik
ki: "Dünyada tems/l edilmemiz gerekiyor. Ve biz, CHP
Gençlik Kollarını, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı 'na üye ku-
ruluş olarak vermek istiyoruz. Ama, bunun için yasal engel
var. Başbakanımız, hükümetimiz burada. Söz versin, 'Bu
değışıkliği yapacağım' diye." İsmet Paşa kalktı:
- Arkadaşlarıma görev veriyorum, madem kı dünyada bu
iş böyledir. Bizim, CHP Gençlik Kolları da, TMGT'na üye
olsun! dedi.
Bu, yaşama geçmedı ama, tarihı bir olaydı. Düşünün ki,
şımdi Türkiye'de ne öğrencı örgütlerinin konfederasyonu
var, ne de gençlik kollarının kurultay yapabilecek bir yapısı.
Yıl 1963, bu unutamadığım bir olay.
Bugünlerde, üç büyük kentin SHP'Iİ belediye başkan
adaylarının kim olacağı tartışılıyor. Edindığım izlenime gö-
re, Istanbul'da Nurettin Sözen, Ankara'da Erol Tuncer,
Izmir'de Yüksel Çakmur en güçlü adaylar olarak görünü-
yor. Istanbulla Izmir'de, 1989'un ayaktopu deyimiyle "rö-
vanşı" yani "öç'u olacak. Pomak güreşi gibi kıran kırana
geçecek. Oalan'la özfatura, yıtirdıklertni almaya çalışırlar-
ken, Sözen'le Çakmur, yerlerini korumaya uğraşacaklar.
Ankara'da ıse SHP'den ayrılan CHP'lilerin oylarını Erol
Tuncer toplayabilir, deniyor. Izleyelim bakalım!
Hinthorozu Erdal Bey'le ilgili "ceza mangası" fıkrasını
"cumartesi arkadaşlan"mızdan Hasan Çelikel anlatmışt.
Fıkra değil de, yaşanmış olay. Şöyle:
194O'lı yıllarda, bir yandan savaş sürüyor, ikinci Dünya
Savaşı; liselerde, üniversitelerde de, silahlı "askerlik
kampları" yapılıyor. Kamplar daha çok, ders yılı sonuna
rastlıyor. Hasan Çelikel ile Erdal inönü, ayrı mangalarda da
oisalar, kamp arkadaşları. Bölüğün komutanı buyuruyor:
, Mangalarda her er, bir başına yüz kez sağdönüş yapa-
cak! Komutan gidiyor. Erler, komutu da kendileri verip,
dönüşleri yapıyorlar. Erdal İnönü. kendi mangasının başın-
da. Başta kendisı yüz kez "Sağa cfon.'"deyip duruyor. Arka-
daşları öyle. Öbür mangalar öyle değil, üç-beş kez dönüp
bırakıyorlar! Erdal'm bu yüzden dısiphn simgesi olan man-
gasına "ceza mangası"adını takıyor öbür mangalar. Baş-
ka mangalarda, disiplıne uygun davranmayanları da,
komutanlar. Erdal'm "ceza mangası"na gönderiyorlar.
Meclıs'te de en dısıplinli O değil mi? SHP'ye de, "Onursal
Genel Başkan" olarak gölgesi vuruyor.
Hasan Çelikel, kampta geçen bir olayı da anlatmıştı, şöy-
le:
- Bir gün kampa, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü geldi. Ya-
nında eşi Mevhibe Hanım da var. Komutan da bize dedi kı:
"Cumhurbaşkanı ne sorarsa, Sağol!' diyeceksıniz, başka
yanıt yok!" İsmet Paşa sordu:
- Nasılsınız?
- Sağol!
- Sıcaklarla aranız nasıl? Hava çok sıcak değil mi?
- Sağol!
İsmet Paşa kızar: "Hadi canım sen de!" der, "Buna da
'Sağol' denir mı?" Atını mahmuzlar, gider.
Kampta eröğrenciler, ot yataklarda yatmaktadırlar. Yas-
tıklara doldurulan otların dikenleri, boyunlarına batmakta-
dır. Erdal'm annesı Mevhibe Hanım, o gün oğluna birkuştü-
yü yastıkla, bir kutu pasta göndermiştir. Erdal, yastığı geri
gönderir, pastayı da arkadaşlarıyla yer!
Murat Karayalçının Dedeman Oteli'ndeki basın toplantı-
sına, Erdal Bey de gelmiştı. Orada Fltret Ünlü'yle oturuyor-
duk, yanımıza geldi: "Güzelgüzelyazıyorsun!"dedi. O'na,
"ceza mangası'r» anlattım. Güldü, "Hayal meyal anımsı-
yorum!" dedi.
- Kampı nerede yapıyordunuz, Dıkmen de mi?
- Yok canım yok, Harp Okulu'nun arkasında. Harp Okulu
görünürdü...
BULMACA
1 2 3 4SOLDA.N SAĞA:
1/ Kımyada. doğrudan ..
tepkimeye girmeden tep-
kimenin hızını arttıran 2
kimyasal madde. 2/Arap ,
erkeklerinin kefıyelerinin
iizerine bağladıklan kalın 4
çember bağ... Ceviz ya da c
badem içi. 3/ Bir ilacın bir
kezde ya da bir günde 6
ahnması gereken mikta- j
n... Bir tür pamuklu bez.
4/ Şarkı, tiirkü... Geçmiş. 8
5/ Platon'un kurduğu g
okul. 6/ Olmuş bir iş...
Uzunçaiar da denilen 33 devirli
plaklan belirtmekte kullanılan kı-
saltma. 7/ Mardin'in bir ilçesi...
Yeniçeri kışlası. 8/ Hz. Muham-
med'in bayraklanndan birinin
adı... Birçeşit sinek. 9/ Maden ku-
yulannda, çökmemesi için direk-
lerle berkitilmiş boşluk.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Şeriat mahkemesi yargıa...
"Sarmış yine âfakını bir — i mu-
annid / Bir zulmet-i beyzâ ki peyâ-
pey mütezâyid" (Tevfık Fikret). 2/ Eski Yunan kentlerinde;
pazaryeri... Yankı. 3/ İleri sürülerek sayunulan düşünce... Kişi-;
ler arasında gözetilen saygı sırası. 4/ Bir renk... Kahve, hindis- ;
tancevizi,sütvealkoldenoluşanbiriçki.5/Asya'davetropikal •
Afrika'da yetişen bir ağaç. 6/ Diploma... İlkel benlik. 7/ Cem
Sultan'a Batı dillerinde verilen ad... Yazı. 8/ Bir tümceyi oluştu-.
ran birimlerden her bin... Yaptığı birişin verdiği ters sonuçtan .
üziintü duyan kimse. 9/ Avmpa'da bir ırmak... Yapraklan seb- •
ze olarak kullanılan bir bitki.