13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 16OCAK1994PAZAR KULTUR Ferhan Şensoy'un gençlik düşü 19 ocakta gerçekleşiyor: 'Içinden Dalga Geçen Tiyatro' NtLGÜN TOPTAŞ 300 kişilik alt kattaki salonda dav Seyircili Seyir Defteri' sunulacak. ( En güzeldeniz henüzgidflmenrişoiandar' çinden dalga geçen .tiyatro olur mu?.." demeyin çünkü oldu bile. Şu anda Kuru- çeşme sahilinde de- mirlemiş. Boğazın dalgalı sulannda ha- fıf hafıf sabnıyor \e içinden de durmaksızın dalgalar geçi- yor. Ferhan Şensoy'un "çok eski bir düşü" de böylece gerçekleşmiş oluyor. Ne rautlu düşünü gerçekleştiren sa- natçıya.. Mutlu. ama çok da yorgun ve sinirleri de epey bozulmuş. Koca tekneyi tiyatroya dönüştürmek, ama gerçek bir tiyatroya, tüm donanımıy- la, kolay mı? Hiç değil ama insan dü- şünü gerçekleştirmeye bir fırsat bul- maya görsün, eünden ne kurtulur kı.. Jşte Ferhan Şensoy da Izmir'de "dis- co" yapılmak üzere hanrlanan ka- tamaranı görünce "işte" demiş, "Bu benim tiyatro yapacağun tekne" Ve gençliğinden bu yana kurduğu "gemi- de tiyatro" düşünü gerçekleştireceğı katamaranla denize açılarak İstan- bul'a ulaşmış. Evet, Ortaoyuncular, "İçinden Dal- ga Geçen Tiyatro"da çarşamba günü Ferhan Şensoy'un yazdığı "Seyircili Seyir Defteri"ni sahnelemeye başlı- yorlar. İçinden Dalga Geçen Tiyatro'nun iki salonu var. Alt kattaki salonda "Se- yndB Seyir Defteri", yukardaki "Kırk- ambar" adlı salonda da gece tiyatrosu gerçekleşecek. Kırk ambar, bar şeklinde düzenlenmiş **içkfli bir tiyat- ro" ve burada yenilip içilerek, saat 24.00'te kabare türüne yakın Şensoy'- un deyimiyle "sürpriz bir şevter" izlene- cek. "tçkiH ti- yatro"nun asıl işlevi ise aşağı- daki tiyatroyu finanse etmek. Ferhan Şensoy'un 'gemide tiyatro' düşü ash- nda ilk biçiminden oldukça değişıkliğe uğramış. "Boğaz'da henüz köprülerin görülmediği kuşaktan" olan Şensoy karşıya vapurla geçerken "araba \a- puriannı" kestırmış gözune. Ama ara- ba vapuru "katamaran"a. "Nuhun GemisT projesı de "içinden Dalga Ge- çen TiyahVya dönüşmüş. Şensoy'la "İçinden Dalga Geçen Tiyatro"nun kaptan köşkünde söyleşiyoruz: -Neden "İçinden Dalga Geçen Ti- yatro?" tstanbul'un artık çok genışlemesı, trafığin yoğunlaşması nedenıyle Kadı- köy. Bakırköy seyircisi Beyoğlu'na zorgeliyor ve Kadıköy. Bakırkö> tur- neleri yapılıyor. Bu giderek çoğalacak Bu ariİamda "gemi tiyatro' seyircinin ayağına gidecek. Salonu olmayan bir sürü sahil kasabasında tiyatro sunan bir tiyatro olarak düşündük. - Bunu yıllardır düşünüyorsunuz ama obnuyordu şimdi nasıl gerçekleşti? Ben hep bırgün karşıma bir gemı çı- kacak veya bırgün bir hurda arabalı vapur alacağım sonra param oldukça. yıllar içinde yapacağım dıye düşünü- yordum. Amerikalı bir yönetmen gel- di, bizim oyunlanrmzı ızledi. çok etki- lendı ve ortak bir yapım önerdi. Ben arabalı vapurla yapacağım "Nuhun Gemisi" projemi anlattım. Bu proje tstanbul'da başlayıp, Karademz üze- nnden Tuna nehrini geçerek Avrupa'- nın içinı dolaşıyor. Bu Amerikahlan çoketkıledi yalnız, osıra Berlınduvan yıkümışü, bunun ıçin projeyı Alman- ya'dan başlatmak istedıler. İsianbul onlara cazip gelmedı. Ve bu ış olmadı. Daha sonra. "tngilizce Bilmeden Hepinize 1 Love You" adında. bıraz da bu olayın hicvıni yapan bir kıtap cıkardım. Bu kitabı okuyan bir arka- daşım yoluyla İzmır'de bu katamara- nın sariibi Engin Deniz'le tanıştık. Ge- miyi görünce 'Bu gemi Nuh'un Gemisi değil ama benim tiyatro yapabileceğim gemi' dedım. İçinde boş alanlar vardı. hatta sahne yaptığımız yerde. sankı ti- yatro içın düşünülmüş gibı spotlan saklayacağınız. perdeyı çekeceğınız bir yükseltı bile vardı. Ust katta da be- nim uzun yıllardır düşündüğüm gece tiyatrosu yapılabilırdi. Gemiyı görün- ce her ikisini birlikte gerçekleştırebıle- ceğjmı düşündüm. Bu bizim içın daha verimli çünkü ortağım ış adamı olarak ayda ne kazanacağını düşünüyor. Ayda birşey kazanmak içın aşağdakı tiyatro yetmiyor. Aramızda bir sözleş- me var ama parasal olarak bu sözleş- meye bakmaya vaktimiz yok. - Sponsorunuz var mı? Efes Pilsen Engın'e gemınin yapımı 'Gemi durduğu yerde de müthiş para yiyor. Ben zannederdim ki para yalnızca kanyla yenir, hayır, gemiyle de çok güzel para yeniyor.' Çeşitliliği,devingenliği olan,kücük sürprizlerdenoluşangecetiyatrosu Kırkambar'da'içkilitiyatro' var. İçinde bulunduğumuz dünyada herkesin bir Nuh'un Gemisi var. Herkesin bu dünyadan kaçıp gitme isteği var. Bizim oyunu- muza 'deniz aşın güldürü' diyorum ben. Çok güldüren bir oyun, ama çok buruk, hüzünlü bir sonu var. Yahya Kemal'in 'Sessiz Gemisi' gibi, 'Nuh'un Gemisi' gibi demir alıp gidiyor. sırasında yardım etmış. krediler ver- mış. 'burada Efes Pilsen satılacak' dıye bir sözleşme de var Engın de bana 'içinde Efes Pilsensatılan birti>atro >a- pacaksak vapalım abi' dedı. Bız an- İaşııktan sonra Efes PiUen yenıden bir yardımda bulundu. Daha sonra Coca Cola \e Marllboro'yla anlaştık.. - Yani Marlboro içilecek, Coca Cola içilecek, Efes Pilsen içilecek.. E\et sallantının da eşlığıyle kafalar bulunacak... - Gemi oldukça sailanrvor, deniz tu- tan insanlar ne olacak. bunun için ön- lemler düşunüldü mii? Denız lutmasına karşı o haplardan bulunduracağı/ - \a\lon torba da belki.. Nayİon torbaya gerck yok. gemıde- yız. LluSoy'da değîliz. denize yönele- cekler.. - Bir gemiyi ti> arrov a dönüştürûrken ne gibi zorluklar > asandı? Bırçok zorluk oldu ve bıtmivor. Ör- neğın infaze cereyan konusu. fki tiyat- ro salonunu aydınlatacak güçte jene- ratörümüz var. Ama karadan cereyan alabildiğımiz zaman bunu tercih edi- voruz Şu anda da öyle yapıyoruz, bır saatımız var. ırıfaze cerevan alıyoruz Bunun sonucunda gemide çılgın bir kablo donanımı oluştu. Bir de akustık sorunu çıktı aşağıda. Gemı saç bir yapı. akustık içın ahşap kaplama yapıldı ve çok güzel bir akustık clde edildı. Sonru yine saç olmasından kay- naklanan bir terleme ola>ı çıktı. Bu- rayı ısıtuğımız ve kapıyı kapattığımız zaman ısı vükselıyor ve damlamaya başlıyor. Bunu gidermek \çın de tavanı halıyla kapladık. Bunlar yaşadıkça çı- kan sorunlar. Dekorasyon yapmak is- tedığımizde saça çivı çakamadık. Oy sa 'ti\atro iki kalas bir heves' derler. Ti- yatro sahnesı ahşaptır ve biz tıyalro- cular bir yerlere tahta çakarak dekor yapanz Burada kaynak dıye bir olay çıktı. Sonuçta kendınu/ tiyatrocuca' bazı çözümler. sıstemler bulduk - Gece tiyatroNunun adı Kırk ambar nereden geliyor..? Kırkambar bir gemıcilik tcnmıdır. Bazı ijileplerin yüku tek bir maldan oluşur. bazılannınsa bırbırınden farklı eıns \e ağırlıkta mallardan. mesela ke- reste. demir. bezelye. tavuk gibı. Bun- lan dengelı bir biçımde yerleştırmek ve dizmck gerekıyor. Bu ıncelık ve uz- manlık ı-.teyen bırşey ve gemıcılen sı- nırlendinyor. Bu yüklemeye kırkam- bar yükleme dıyoriar. ^'anı adam bir ambar yüklcrken kırk tane ambar yükleraış kadar oluyor. Çetrefilh ama çeşitlüiğı olan birşev - Denize. denizciliğe olan bu ilgi. sevgi nereden geliyor? Karadenızlı olduğum için belki. de- niz kıyısında doğdum. Ortaokulda okurken tatıllerde Samsun'dan İstan- bul'a vapurla. gemiyle gıdıp gelırdık. Böyle bir denız, gemı sevgım var. sam- sunda lımanın karşısında oturuyor- dum martılaria ıhşkim var. biraz ro- mantik birşey yanı. - Gerçek bir kaptanuiız da >ardır her- halde. Gerçek kaptanı tatıle gönderdım, demir attığımız için. Gemi demir attı- ktan sonra ben çok iyı kaptanlık yapı- y orum, çok başanlı. Ama demir alınıp kadıkoy "e gıdileceğinde tekrar kaptan gelecek vegötürecek - Denizcilik ve kaptanlıkla ilgili nasıl bir araştırma vaptınız, bu konuda çok şey biliyorsumız... "Kaptanm Kılavuzu" diye bir kitap aldını O kitabı ıyıce öğrendığınız za- man kaptansınız. ehüy.etınizı alabılir- Ortaoyuncular, Kuruçeşme'de demirlenmiş 'İçinden Dalga Geçen Tiyatro' da çarşamba gününden itibaren tiyatroseverlerin karçısında. sıniz Kitabı ders kitabı gibi çalışmaya başladım bunun yanında da denizcilik üstüne yazılmış romanlar okudum. Giderek kaptanlardaki ortak nokta- lan saptadım. Tıraş obnuyorlar. az duş alıyorlar (çünkü su sınırlı. okyanus geçihrken suyun bitmemesı lazım), örgü örüyorlar... - Bunu sizin buluşunuz sanmıştun.. Hayır. hayır. çok örgü ören kaptan var. Benim oynadığım kaptan arka- daşımız Birol Kutadgu'nun rahmetli kayınpeden Ziya Kaptan. Bu hikaye- ler de onun başından geçmış şeyler. ZıyaKapian. üst laraf ciddı kaptan gi- yinıyor alt taraf pijama. Çünkü kap- tan köşkünün camından yadece üslü gözüküyor. Bir yerden geçerken sela- mını veriyar ama altı pijama. Gemi- den pek çıkmıyor. çok küfrediyor. Tekstte yazdım üç tane eşşoğlueşşek- ten sonra bir has.,tır geliyor. bunlan soylememeye çalışıyorum ama o öy- leymış. Bu:orun anlattığı hikayeler, benim okuduklanm-hepsi bir yumak halinde yoğruldu. - Oyun hakkında biraz bilgi verebiiir misiniz? Seyircili Sevir Defteri" bızım kendı ublubumuzda bir güldurü. Gemisi Pa- nama'dan Istanbul'a gelen bir uzun yol kaptanı kendıni 'korrrrramırar (5 r'lı..) ilan eımış. gemide neredeyse bir sıkıyönetim düzenı var. Çünkü denız- cılıkte binncı kaptan. ıkinci kaptan. üçüncü kaptan. güverte lostromosu. doktor gibı. mıçoya kadar gıden av keriyeye yakn bir dısiplın var. Aslında Türkıye'ye dışardan bakan bir ko- numlan var. çünkü dünya turu yapı- yorlar ve Türkiye'ye ara sıra uğruyor- lar Dünyadan Türkıye ne kadar ız- lenebılırse ızlıyorlar. Geçen yılın gaze- telenni okuyorlar. bulmacalannı çö- züyorlar. Türkiye'yı o gazetelerdeki gibı bırakmışlar ve tekrar Türkıye'ye geldıklennde dolar fıyatından Türkı- ye'dekı sıyasal değişıkliğe dek herşey onlan ijoka uğratıyor. Değışimı olumsuz olarak gözlüyor- lar 'Ne hale gelmiş memlekef diy orlar. Bu her geldıklerinde yeniden oluyor ve artık bu gelişlerinde 'Tamam artık gelmeyelim' dıyor kapıan. Buradan bir daha gelmemek üzere gitmek iste- yen insanlar kaptana başvuruy orlar. 'bizi de götüriin' dıyoriar. 'nereye?' dı- yor. kaçak yolcu olarak gıren üniver- sıtelı kız 'en güzel deniz henüz gidilme- miş olandır diyor ya Nazım. ben o deni- ze gitmek istiyorum' dıyor Kaptan da ona 'Tamam sen doğnı gemive binmiş- sin. Biz o denize gidiy oruz" diy or. Böy le bir hüzünlü-polıtık sonu var. Bu son içın başladı zaten. bunu anlatmak için yapılmış birşey. Türkiye'de Nümismatik ve Vedat Nedim Tör Müzesi'ndeki44 Kudret ve Hüner" başlıklı sikke sergisi Tarihin derinliklerinde kısabir yolculuk DOÇ.DR.OĞL Z TEKFN N ümismatik; sikke anlamını taşıyan grekçe nomisma \e latınce nummus sözcüklerin- den türetimiş bir sözcük olup. "sikke bilirni" demektir. Kapsamı ise çok geniştir: Sikkenin icadından. yani bakla biçimindeki ilk elektron sikkelerden. bugün cebimizde taşıdığırruz metal bozuk paralara değin çok uzun bir süreç söz konu- sudur. Sikkenin. paradan farkı. me- tal olması ve üzerinin. onu tedav üle çıkaran otorite tarafından (devlet) damgalanmış olmasıdır. 104 adet İslam sikkesi Bu damga, bir resim ya da yazı olabilmektedir. Vurulma nedenı ise esas olarak kimin bastığının bılin- mesi ve gerektiğınde o merci tarafı- ndan geri alınacağının garanti edil- mesi içindir. Para ise genelde bir ödeme ya da değişim aracı olduğun- dan, antik çağda her türlü nesne para yerine kullanılabilmekteydi. Istiridye kabuklanndan çeşitli tüke- tim mallanna değin değişen bir araç söz konusudur. Çok değil, daha İkinci Dünya Savaşı sırasında Sicil- ya'da sigaralar İtalyan lireti yerine kullanılmaktaydı! Bu farkı ve gelişi- mi, "her sikkenin bir para olduğu, ama her oaramn sikke olmadığı" şek- linde açıklamak mümkündür. Orta- ya çıkışından bu yana sikke basmak bağımsızhğın ve iktidann bir göster- gesı olmuştur. Nümismatiğin bugünkü duru- muna gelmesinde en büyük pay kuş- kusuz ilk koleksıyonculardadır. 17. ve 18. yüzyıllard'a. daha önce ya- şamış toplumlann sıkkelerine karşı duyulan ilgi ve merak. ilk koleksı- yonlann oluş- masına neden olmuş, giderek zengjnleşen ko- leksiyonlan ise 19.yüzyıl son- lannda ve 20 yüzyıl başlan- nda kurulmaya başlanan kamu müzeleri satın almışlardır. Bu- gün Avrupa ve A.B.D.'nin pek çok ünlü müze- lar oluşturmak- l î dlT A ^ k e m ı z , " İlk tslam devletlerinin sikkelerinden altın bir sikke. de de Osmanh İmparatorluğu'nun son yıllannda gelişmesıne büyük katkıda bulun- Ismail Galip Bey ve Halil Eldem gibi muşlardır. Cumhuriyet dönemınde koleksiyoncular koleksiyonculuğun ülkemizde kurulan kamu müzelen de çeşitli koleksiyonlan satın alarak zengınleşmışlerdir. Bu nedenle ha- len müzelerimizde en fazla eseri sikkeler oluşturmaktadır. Son bir- kaç yılda ise Türkiye'de özel müzeci- lığin gelişmesine ve özel müzelerin kurulmasına tanık olmaktayız. Bunlardan en önemli bir tanesi ise İstanbul'da faaliyet gösteren \e Yapı Kredi Bankası bünyesınde ku- rulan Vedat Nedim Tör Müzesi'dir. Her ne kadar müzelerin koleksiyon- lan çok farklı dönemlerden eserleri kapsasa da. bazı müzeler daha çok belli bir grup eser ile adlannı duyur- muşlardır. Vedat Nedim Tör Müze- si de 40 bin civanndaki sikke kolek- siyonu ile Türk ve dünya müzeleri arasındaki yerini almıştır. Müze ko- leksiyonu. yine başka zengin kolek- sıyonlann satın alınması ile oluştu- rulmuştur. Antik nümismatik kap- samına gıren Grek, Roma ve Bizans sikkelerinin de yer aldığı koleksiyo- nun büyük bir kısmını ise İslamı sikkeler oluşturmaktadır. Müzenin. 6 Ocak- 5 Nisan 1994 tarihleri arası- nda. 3 a> süre ile açık olacak ilk sikke sergısı. aynı zamanda ziyaret- çilenn, koleksıyonun seçkin ömek- leri ile ilk karşılaşmalan olacağı- ndan ayn bir önem taşımaktadır. Sergi. ilk İslam devletlerinin sikkele- rine aynlmış. İslamiyetın. hristi- yanlıkla ilk karşılaştığı dönemleri ve etkilerini y ansıtan sikkelerden de ör- neklerin yer aldığı sergide, Sasaniler. Emeviler. Abbasiler. Eyyubiler gibı siyasal alanda olduğu kadar kül- türel alanda da İslamiyet'e damga- smı vurmuş. Egemenliğin usta ellerde nasıl bi- çimlendiğini görmek. "kudret ve hü- neri" tanımak ve tarihin derinlikle- nnde kısa bir yolculuk \apmak ıstı- yorsanız, bu artık pek uzak değil! Sahne yetersizüği büyük sorun İZMİR (A.A)- İzmır'de üç bü- yük sanat kurumunun müdürü. seyirci sayısırun gün geçtikçe art- masına karşın, sahne yetersizli- ğinden yakındılar. İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü soprano Selmin Günöz. 1993-94 yıb sanat sezonunu değerlendirirken, "Sah- nemiz dar olsa da, kadrontuz ye- terli olmasa da, dekorlarımızın bü- yük bölümünü sokaklarda boya- sak da seyirci sayımız geçen yda oranla yüzde 35 arttı"dedi. Selmin Günöz önderliğinde bir süre önce açılan "İzmir'e Yakjşır Bir Opera Binasına Evet"adlı imza kampanyasına 30 bin sa- natsever katıldı. Dünya opera ve bale repertuvarlannın önemli eser- leriin sahneye getiren İDOB, geç- tığimiz mayıs ayı, Bulgaristan'ın Burgaz kentinde sahneledikleri "Macbeth" operasıyla Bulgar basınından büyük övgüler aldı. Selmin Günöz, 1994 sezonu- nun ilkler yılı olacağını belirterek, bu sezon ilk kez "My Fair Lady" müzikalinin yanısıra, Mozart'ın "Saraydan Kn Kaçırma" ve Çay- kovski'nin "Yevgeni Onyegin'' operalannı,Verdi'nin"Requiem''- inı ve Arif Meükov'un "Ferhat fle Şirin'" balelerini sahneleyecekleri- ni belirtti. İzmır Devlet Tiyatrosu müdü- rü Beyazıt Gulercan da sahneleri- nin yetersiz olduğunu fakat buna rağmen seyircilerinin arttığını vurguladı. Izmir'de üçüncü bir sahne arayışı içinde olduklannı belirten Gulercan, bu sezon yerli yazarlann yapıtlanna ve çocuk müzikallerine daha çok yer vere- ceklerini söyledi. İzmır Devlet Senfoni Orkest- rası Müdürü Dündar Banaz "105 kişilik orkestramız, 3 ay önce As- pendos Antik Tiyatro'da dünyaca ünlü soüstler Jose Carrerasile Montserra Caballe'ye eşlik eder- ken, uluslararası düzeyde bir or- kestra olduğunu kanıtlamıştır" dedi. Kurulduklan 19 yıldan bu yana layık olduklan bir konser salonunun beklediklerini söyle- yen Banaz, Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın konuya sıcak baküğını vurguladı. Üstün sanat seviyesi olan konserler gerçekleştirmeyi ilke edindikleri ve konserlerin hep yok sattığını vurgulayan Dündar Banaz." Orkestramız ge- lecekte, ülke çapında senfonik or- kestralartn oluşmasında önemli bir işlevi olan Devlet konservatırvar- larunızla sanatsal bir köprü kur- maktadır" dedi. Kültür Baknnbdı Bakanlık yaymlan kitapçılarda ANKARA (ANKA) - Kültür Bakanlığı'nca hazırlanan ve bu- güne dek yalnızca Dösim mağa- zalannda satışa sunulan yayınlar özel kitapçılara açıhyor. Kültür Bakanı Fikri Sağlar. bakanlık yayınlannın daha geniş okuyucu kitlesine ulaşabilmesi amaayla, yayınlann öncelikle büyük iller olmak üzere bütün kitapçılarda satışa sunulacağını bildirdi. Kültür Bakanı Fikri Sağlar bu konuda yaptığı açıklamada. bakanık tarafından son iki yılda hazırlanan yayınlann büyük ilgi gördüğünü v e buna paralel olarak kıtapçı ve dağıtımcılardan da is- tek^geldığini sövledi. Özel kitapçı ve dağnımcılarla görüşmelenn başladığını belirten Sağlar. "Yayınlanmız, Dösim aracdığı ile yapdan satışlarda küçük bir kitleye ulaşıyordu. Ki- tapçıiar ve dağıtımcılarla başlatı- lan görüşmelenn sonuçlanması ile birlikte y apılaeak yeni düzenleme- lerle ticari kaygüar nedeniyle yayı- nevlerince basımı yapılmayan araştırma, inceleme tiyatro eserleri ve kaynak kitaplar gibi birçok yayın daha geniş kitleye ulaşabile- cek'"dedi. Kitap tanıtım dergisi Fikn Sağlar aynca kitapçılara ve dağıtımcılara kolaylık sağlan- ması amacıyia da. kitap katalog- lan ve yenı yayınlann tarutılacağı kitap tanıtım dergisinın hazırla- narak, basım yapılmadan önce yayınevlerinin bilgilendirileceğini kaydetti. Dost Kitabevi temsilcisi Erdal Akalın da, bakanlık yayınlan için daha önce de Kültür Bakanlığı ile görüşmelerin yapıldığını ancak mevzuat gerekçe gösterilerek so- nuç ahnamadığını söyledi. Baş- latılan görüşmelerin olumlu so- nuçlanması halinde, bakanlık yayınlannın daha kolay bir şekil- de okuyuculara ulaştrnlabileceği- nı kaydeden Akalın, bunun Kül- tür BakanlığYnın yayın politi- kasını da olumlu etkileyeceğini bildirdi. Akalın, yayınlan Dösim mağa- zalan ile aynı fıyatta satabilmeleri ıçin kendilerine indirim yapılması gerektiğini belirterek, "Biz yüzde 20-25 indirimle bu y ayınları satabi- liriz. Ayrıca indirim oranının yük- sehnesi halinde dağıtım konusunda da bakanlığa yardımcı olur ve dağıtımı gerçekleştiririz'' dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle