13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16OCAK1994PAZAR 10 PAZAR KONUKLARI Baskanlık Istanbulkimeyârolur?SUNUŞ: Türkiye çapındakiyerelseçimlerin yapılmasına iki aydan birazfazla bir zaman var. Türkiye nüfusunun üçte birinin yükünii çeken îstanbul, hummalı biryerelseçim hazırlığı içinde. D YP 'den başkanlığa adaylığını koyan eski Anakent Belediye Başkanı Bedreitin Dalan, biryandan seçilir seçilmezyarım kalan inşaatlarına devam edeceği sözlerini verirken, biryandan da Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen 'e hiç durmadan yükleniyor. Bir televizyon mülakatında kendini ' 'kabadayı" ilan eden Dalan, Sözen 'in aday olup ' 'İsîanbullulardanyanıtım almasını''çok istediğini söylüyor. Sözen ise kendisinin bu tür kabadayılık sözcüklerinden hoşlanmadığını, tartışmaların, eleştirilerin uygarca zeminlerdeyapılması gereğinin altını çiziyor. Bu hafta Dalan ve bu söyleşiyapıldığı sırada henüz belediye başkanlığına adaylığını koymamış olan Sözen 'le konuştuk. Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Nurettin Sözen Belediye Başkanı Bedrettin Dalan Başkan Adayı Prof. Dr. Nurettin Sözen Sıvas Gürün doğumlu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nibitirdi. /.Ü ve Cerrahpaşa da rektörlükgöreviniüstlendi. 1989ye- rel seçimlerinde SHP'den İstanhul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. HP Parti Meclisi, merkez yoklamast karan aldı. Bu karar sizce parti yönetiminin size karşı bir tavnndan tnı kaynaklanth? SÖZEN - Parti M YK'sı genel başkanın da oyuyla İstanbul'da önseçime karar vermişti. Ama bu ka- rann tüzük gereği parti meclisince onavlanması ge- rekiyordu. Bütün illerde olduğu gibı İstanbul'da da merkez yoklaması yapılması oylandı. Genel başkan da bunu ifa- de ettı muhtehf basın toplantılannda. Ama ben. "Doğrusu budur. Partimiz önseçimle adaylarını tespit etmelidir. Ben btınu veğlerim" dedim. Ama bunu söylerken, önseçim dışında aday olmam ya da kızanm. ağlanm. filan demedim. Dolayısıyla parti meclisi, yetki- sinı kullanarak böyle bir karar aldı. Genel başkanımız. kendısivle yaptığım görüşmelerde bu ka- rarın Istanbul'un dığer büyük şehirlerden aynlmaması doğrultu- sunda alındığını ıfade ettıler. Kuşkusuz başka faktörler vardır. Siyasetin gereği. bu karan etkileven başka şeyler vardır. -Ama burada başka bir şey var. tstanbul'un konumu ttiğer büyük şehirlerden çokfarkb. Çünkü İstanbul, orta boy bir Avrupa ülkesi kadar... SÖZEN - Hayır. büyük bir Avrupa ülkesi kadar. İstanbul için ayn bir yasa düşünülüyor. Burada da ayn bir uygulama olabilir- di. Parti meclisi üyeleri sizin gibi düşünseydi bu yapılabi- irdi. - Şimdi siz bekleme aşa- masmda olduğunuzu, durum değerlendhrmesi yaptığınızı söylediniz. İstediğiniz gibi bir sonuç alamadığımz takdirde ne yapmayı düşünüyorsunuz? SÖZEN - Çok uzun bir süre >ok önümde. Şöyle ya da böyle bir karar vereceğim. Bana. üzülür müsün, ağlar mısın, diye soruyorlar. Be- nim için böyle bir şey yok. Ben artık parti içinde politi- kayı yaşam biçimim olarak görüyorum. Doktorluk mes- eğini ya da hocalığı tekrar yapmayacağıma göre politi- kaya devam edeceğim. Aday olursam tabii ki aday gibi çalışacağım. Aday olmazsam parti üyesi olarak seçime ka- dar görev yapacağım. Aday olup kazanırsam tabıi ki tek- rar burada göreve devam edeceğim. Kazanamazsam ya da aday olamazsam, parti- nin bana verdiği her türlü gö- revi yapacağım. Politika ve partim yoluyla halkıma hiz- mete devam edeceğim. - Parti mectisinin karan bazı çevrelerde de, acaba Sö- zen istenmiyor mu da böyle bir karar ahndı, biçiminde yo- rumlandı. SÖZEN - Olabilir. Böyle değerlendinlebilir. Ama şunu söyleyeyım:. Bu. çok faktöriü bir konu. İstanbul faktörü. partinin genel politikası, se- çim şansı. bireysel ilişkiler bunun içinde var. Politikada. liderler dahil, biliyorsunuz, insanlar herkes tarafından sevilmezler ya da herkes ta- rafından takdır edılmezler. Politikacılann seveni de vardır. sevmeyenı de vardır. Parti meclisinde de seven vardır. sevmeyen vardır. O günkü koşullarda, yani oyla- ma sırasında hakim fikrin ne olduğunu bilmiyorum. Ama bir tanesını Genel Başkan'ın ağzından sıze iletmiş oldum. - Siz medyada antipatik bir imaj vermekle eleştirUdiniz. Sizce bu neden böyle oldu? SÖZEN - Bu görüşleri yazan ve yayan merkezler hep aynı mer- • kezler. O merkezlerle benim aramda temel dünya görüşü farklılı- klan var. Uygulama bakımmdan aramızda farklıhklar var. Be- nim varlığım onlann her türlü çıkarına ters düşüyor. Şahıslann da bireysel çıkarlanna ters düştüm. Dolayısıyla beni başansız göstermek. imajımı farklılaşürmak için, o da bireysel meselesiyle mesleğıni kanştınp, gazetesini ya da mesleğını istısmar ederek. bu çabalann içine girdi. Bir insan bana kızabilir. Benden dolayı za- rar da görmüş olabilir. Ama gazetecilik mesleğini ya da gazetesini bu konulara alet etmemesı gerekir. Oysa beni antipatik gösterme gayreti içinde olan insanlar bu tür insanlardır. Ben aldığım karar- lar ve uygulamalarla bu ınsanlara zararlı olmuşum. Bu insanlar kendi mesleklerinden. gazetelerinden yararlanarak bireysel hınçlannı yerine getirmişlerdir. deyim >erindeyse. Benim antipa- tik olup olmadığıma siz karar verin. - Efendfm, size bu eleştiriyi getirenler, halkla ilişkiler meselesini iyi çözemedi, diyorlar... SÖZEN - Ben her türlü eleştiriye açık olduğum gibi halkla iliş- kiler konusundaki eleştiriye de açığım. İyi halkla ilişkiler yaptığı söylenen kişilerin bunu yaparken kullandıklan yöntem. benim kullanabileceğim türden değildir. Bu yöntemlerin eoğu ahlak sınırlannı aşmaktadır, yasal sınırları aşmaktadır ve benim top- Kabadayılık yapamam Şu anda Dalan söz konusu. Dalan eleştiriliyor. Ama ben aday olursam bu seçim stratejisini daha kurumsal bir mihraka oturtacağım. Bu stratejiden ANAPda Refah da payını alacak. İSKİ olayı bir kaza. Önemli olan şey kazadan sonra arabayı > onarmak, yaralan sarmak. # lumsal ve siyasal inançlanma ters düşmektedir. Dolayısıyla ben, i\i halkla ilişkileryapma uğruna bu yöntemlere baş\ uramam. - SHP Genel Başkanı Murat KarayalçuTla ilişkileriniz nasıl? SÖZEN - Çok iyı. çok uygar. Beş yıl birlikte çalıştık. Şu ana kadar hiçbir ihtilafımız olmadı. Ve şunu itiraf edeyim ki, sıyaset hayatımda hiç kimse onun bana yaptığı iltıfatı yapmadı. Bana parti içindeki kıdemımden kasnaklanan sözler sövleverek. "Siz parti içinde bir müesscsesiniz. Sizin konuşmalarınızdan >e önerile- rinizden istifade ediyonım" dıyecek kadar. "Ağabey" diyecek ka- dar benımJe güvenle konuşiu. Kendisiyle bugüne kadar hiçbir ıh- tılafım olmadı. Dalan'la uğraşmıyorum - Biraz da Dalan konusunu konuşalım isterseniz... SÖZEN - Ama şöyle bir kısırdöngüye gjrmeyelim. Gazetecı arkadaşlar soruyorlar. ben de tabii yanıtlıyorum. Ondan sonra da eleştiri geliyor. Belki bu eleştiriyi aynı insanlar yapmıy or: ama "Hep Dalan'la uğraşıyor" diyorlar. Yani gazeteci arkadaşlar sor- masalar ben hiçbir zaman hatırlamayacağım. hatırlamak isteme- yeceğim. - Dalania aranızda karşdıklı eleştiriler oldu... - SÖZEN - Çok doğal. Çün- kü biz farklı dünva görüşü. toplumsal ve siyasal görüşü temsil eden ınsanlanz. Zaten aynı şeyleri düşünsek aynı partide olurduk. Dolayısıyla bırbirimızın düşüncclerinı. ina- nışlannı. uygulamalannı eleştirmemiz kadar doğal bir şey olamaz. - Ama bu, eleştiriden öteye gitti. Adeta bir kan davasına döndü... SÖZEN - Ben sıyasette kan davasına inanmıyorum. Ge- çen gün bir televizyon prog- ramında da söyledim. Kandır. bamttur, bombadır, dinamıt- tir, bunlardan hoşlanmıyo- rum. Eleştiriler kardeşçe, uy- garca yapılmalı. Kendisiyle katıldığım televizyon prog- ramında da. kabadayılık. kan gibi sıfatlar, uygar, çağımızın insanına yakışan sıfatlar değil. Ben uygar. siyasi ölçüler. sınırlar içinde kalmak istiyo- rum. - Sizin aranızda ciddi bir an- laşmazuk olduğu bir gerçek. Acaba bu İstanbuTda ANAP ve RP'nin işine yaramaz mı? SÖZEN - Bakın, bu bir se- çim stratejisi. Şu anda Dalan söz konusu. Dalan eleştirili- yor. Ama ben aday olursam bu seçim stratejisini daha ku- rumsal bir mihraka oturta- cağım. Bu stratejiden ANAP da Refah da payını alacak. Ama şu anda böyle planlı bir seçim çalışması içinde değiliz. Gazeteci arkadaşlanmı yanı- tlamakla, televizyon program- lanna telefonla katılmakla ye- tiniyorum.. Ama ış planlı ve programlı bir çahşma>a geldi- ğınde, diğer partiler de nasip- lerinı alacaklardır. Bunlann yararlanacaklanna da inan- mıyorum. Çünkü doğal ola- rak ona göre bir politika izle- yeceğiz. Belki de o zaman Da- lan. hesaba katılmayacak de- eerlerin arasına gırer. ~ - Sizce İSKİ olayı..? SÖZEN - Bu İSKİ olayının beni üzmediğini söylersem yanlış yapmış olurum. Beni. aıjemi. arkadaşlanmı, partimi çok üzdü. Üzdü, ama bu bir kaza. Önemli olan şey kazadan sonra arabayı onarmaktır, bir varalı varsa yarasmı sarmaktır. Böyle bir kaza olmuş. Bu kazada da görevliler var. Yani müfettış var. sava var, yargıç var. Bunlar soğukkanlt olabilseler. dış etkilerden uzak çalı- şabilseler... Çalışıyorlar, ama çok rahat olduklannı söyleyemem. Çalışsalar, bütün gerçekler ortaya çıkacak. Bu tür kazalar her yerde oluyor. Bu da belediyeye bağlı bir kurumda olmuş. lşığı, asıl suçluya ve suça tutmak yerine. sırf bunu vesile sayarak politi- kacıya ve politikaya tutmak. bana göre politıkaya ve demokrasi- ye zarar vermek olur. Ve bu tek yanlı yapılmaktadır. Küni insan- lar kendilerinı müfettiş. sava. yargıç yerine koymaktadırlar. Bu. son derece yanlıştır. Sağlam kalmış demokratik müesseselen yı- pratırsak sonunda demokratik kurumlar kalmaz. Bundan da de- mokrası ve hukuk zarar görür. Burada oynanan oyun ışte budur. Sanki gizli bir el temel kurumlanmızı yıpratma kampanyasına girmiş. Bu son derece tehlikeli. Eskiden demokrasiyi sokak hare- ketleri. askeri ihtilaller tehdit ederdi. Şımdı başka bir tehdıtle karşı karşıya - İstanbul Büyükşehir Bekdiyesi SHP'li olduğunagöre, bu şekil- de s»/ hareket miyıpratılmak istenivor? SÖZEN - Hiç kuşkunuz olmasın. Burada önce İstanbul'da il- legal çıkarlar peşınde koşanlar, Sözen"ı yıpratmak ve dolayısıyla da solu iyice yıpratmak amacı güdüyorlar. Bedrettin Dalan 1941 Eskişehir doğumlu. İTÜ Maçka Elektrik Mühendisliği bölümünü bitirdi. DD Y'de sinyalizasyon üzerine çalıştı, yöneticilik ve tekstilcilik yaptı. A SA P Kurucu üyesi, İstanbul Belediye Başkanlığı yaptı. D YP İstanbul milletvekili. lıç'te tarihi eser yıkıldı, dendi. Gidin bakın. Bir kere Haliç'in tari- hini bilmiyorlar. O kadar komik insarüar ki... Haliç'in Haliç Sur- lan dediğimiz tarafında toprak yok. Sular Haliç Surlan"yla teğet. Dolgu arazi üzennde tarihi eser mı olurmuş? Dolgu araziden son- ra 53 senelik, 150 senelik tarihi olan binalar yaptırmışlar. Onlann hepsi de rezil edilmiş. Dökümhane olarak kullanılıyordu. Duvar- lan delik deşik edilmişti. Onlan da açtık. etrafmı tertemız hale ge- tirdik. Orada 29 tane binavı da restore ettik. Gidin. görün. -Arnavutköy'de kazıkh yolun çatladığı söyleıüyor.. DALAN - Yalan efendim, yalan. Kazıklı yol. 4.200 metre uzun- luğunda. Demiryollannda raylara nasıl 11 metrede bir boşluk ve- nlirse, bunlarda da 50-100 metrelık aralarla boşluk bırakılır ki sı- cakta ve soğukta genleşme pa>ı olsun. Buna 'dilatasyon boşluğu' denir. Boşluk hava soğuduğu zaman açüır, sıcakta kaparur. Çat- lak matlak değil. - İstanbul a sizce üçüncü köprii tnü, yoksa tüp /çeçit migerekli? DALAN - Hem üçüncü köprü. hem tüp geçit. Ileride göreceksi- niz. Hem dördüncü beşinci köprü, hem de alttan tüp geçit. Köprü için. efendim olmaz, di>orlar. Görüyorsunuz işte*. Bu şehrin dina- miği artı>or. Dolayısıyla bu şehirde başka başka kanallar aça- caksınız. Açmazsanız insanlara sıkıntı verirsiniz. Şehrin insan- lanna eziyet edersiniz. Bu köprülere daha fazla gereksinim olma- ması için Istanbul'un Asya ve iz, 1984-89 arasında ASAP'tan İstanbul Anakent Be- lediye Başkanağı yaptuuz. Sizin döneminizde de bu gökkafeslerin yapımına izin rerildi. Bundan hiç piş- manltk duyuyor musunuz? DALAN Hiçbir pışmanhk duymuyorum. - Sizce bugökkafesler İstanbul un siluetine hiç zarar termedi mi? DALAN- Hayır, vermedi. Çünkü biz tarihi yanmadayla ilgili hiçbir şeye dokuntnadık. İğne dahit çivi dahi çaktırmadık. Yaptırdığimız şeyler Pera dahil, yeni İstanbul'dadır. Pera, bili- yorsunuz 'yeni' demek... Pera Palas, Pera... Levent. işte buralar... Buralar yeni İstanbul'dur. Yeni İstanbul'da da tabii kı yeni siluet- leroluşacak. Eğersizbu kadarsıluet kavramınagirerseniz. 1453'- ten sonra da o camilen yaptırmazdınız. Çünkü, onlar da siluet bozuyor. dersiniz. Oysa bugün camiler İstanbul'a ne güzel bir si- luet veriyor. İstanbul'un bir nevi mührü, tapusu durumunda. O zaman da. "Gel bakalım, camileri de yıkalım. Silueti bozuyor" mu dıyeceksinız? - Peki sizce ikisi estetik açıdan aynı kafeye konabitir mi? DALAN - Tabii güzel yaparsamz aynı. Mesela bir Sabancı'nın gökkafesi için, estetik değil, demek mümkün mü? Bir şeyi güzel yaparsanız güzel olur. Aynı şeyi çirkin yaparsanız çirkin olur. - Ama bunlaryapthrkenye- şüde vok edildi... DALAN -Bunlar doğru şeyler değil. Benim zamanı- mda yapılan >eşil alanlar toplam lstanbul"un tarihin- den fazla. Yeşil alan, illaki Bedrettin Dalan. Bu lafı benim için söyledi- ler. Tiyatroda oynadılar yani... Istanbul'u gözlerim gibi mavı yapacağım. bizim iddiamız. Yeşil çevre. deniz temızliği. hava temizliği... Bizden fazla kimse çevreci olamaz. Orada çevre ödülü duruyor; arkada Akdeniz Çevre Ödülü. Japon Çevre Ödülü duruyor. Bütün bu çevre ödüllennı insana ba- basının hayn için. gözlerı mavi diye vermezler. Yurtiçi. yurtdışı çevrecilik iddiasında bulunanlar gelsinler de anla- talım. Türkiye'ye bir çevreci- lik bılınci geldiyse. tarihe yazılırsa. onu Bedrettin Da- lan'ın getırdiğini herkes bilir. - Sizin döneminizde Boğaz yağmalandt... DALAN -Boğaz'ı kımin yağmalattığıortada. 1302 vil- la vaptırmışız. Keşke yasa ip- tal edilmeseydi de elimde ol- saydı. 2300 vılla yaptırsaydık da yasal, derli toplu. düzenli. yeşil alanda olan binalar çıksaydı ortaya. 65 biri gece- kondu ve kaçak yapı yaptırdılar. Yani Boğaz'ı kim talan etti? - Peki yeniden seçiürseniz, bu inşaatlan duran villalara tapu verecek misiniz? DALAN - Onlann hepsi- nin tapusu var. - Evet, ama inşaatlan durduruldu... DALAN - Hepsi durdurul- du, ama hepsi yasal haklannı kullanırlar. Yasanın üzenn- de hiç kimse yoktur. Son beş yıldır yasal binalara dur, ka- çak binalara geç. diyorlar. Işte, İstanbul rahmetli oldu... - Ama kamuoyunda sıkça Dalan-talan, deniyor... DALAN - Boğaz'ı Bedrettin Dalan talan ettirdi diyorlar. Ama Boğaz'ın tanhindeki en güzel yapılar benim zamanımda yapıldı. Gidin bakın şimdi. En architectural (mimari). en güzel binalar... Tabii inşaat sırasında biraz çirkin görünüyordu. Benim zamanı- mda yasa gereği yüzde ona kadar olan 1.100 ağaç kesildi, ama 350 bin ağaç dikildi. Tek başına Boğaz'ı konuşsak. Boğaz konu- sunda size kitap yazanm. Boğaz'ın bundan 150 yıl önceki manza- rasında da tüm tepeler kel tepe. Ne zaman ki Boğaz'da yalılar yapılmaya başlanmış, beyzadeler, paşazadeler arkaya da koru- lannı yaptınnışlar. İşte Abraham Paşa Korusu. Fethi Paşa Koru- su, Ayşe Sultan Korusu... Bakarsan bağ oluyor, bakmazsan dağ oluyor. Ondan sonra biz bu arsalan kendi sahiplerine yaptırma- sak, gecejcondular. kaçak yapılar yürüyor, yüzde beş. ya da yüz- de 10'la değil. yüzde 100'le çöl çekirgesi gjbi alıp götürüyordu. Onu fıkse edıp yann öbür gün Boğaz'ın tamamıyla mahvol- masını önlemek için bunu yaptırdık. Yasalargereğince oldu bu iş. Sözen döneminde yasa gereği bütün işler yaptınlmadı. durdu- ruldu. Ondan sonra da yasal olmayanlara geçit verildi. Gidin bakın, gözü, izanı. Allah'ı, kitabı olan görür Boğaz'ı kim talan ettirmiş. - Peki siz tarihi eserleri yıktırnvuhnız nu? DALAN -Türki>e'de hangi siyasetçi. hangi entel geçinen adam varsa gelsın tanhten ımtihan olalım. Tarihi eserleri yıkmak şöyle dursun. rezil olmuş. etrafı pislik dolmuş tarihi eserleri açtık. Ha- Sözen mutlaka aday olmalı Sözen'in İstanbulluya yaptığı eziyet İstanbullunun problemi. Şu anda İstanbullu asit soluyor. İnsanlar sokağa çıkamaz hale geldi. İhtiyarlar toplu ölüme doğru gidiyor. Bunu ben yapmadım. İçtiğimiz su çişli su oldu. Bunu da ben yapmadım. Bu sosyal demokratlık değil. • Avrupa yakalan arasında planlama yönünden, fonksi- yonlar yönünden denge sağ- Ianmalıdır. derseniz anlanm. Doğrudur. İşte onun için ta Kurtköy'de havaalanı yaptı- rmaya kalktık. Planladık, ama beş yıldır duruyor. E-5 karayolunu sağlı sollu iş mer- kezi ilan ettik; planlan yaptırdık. Ama Dalan yaptırdı diye beş yıldır çek- mecede duruyor. Kurtköy'de yeni bir İkitelli planladık. Arsa tahsisı verdik. Gelir gel- mez Nurettin Sözen geri aldı. Biz dengeyi sağlamak için çalışmalar yaptık, ama ol- madı. Biz birinci köpriiye de karşıydık. Karşıyız karşı. her şeye karşı, diye bir şey yok. Biz raylı sistemi başlattık. Bi- zim entelin İstanbul'da Aksa- ray'da 10 kilometrelik bir metro olduğundan haberi yok. Ama kendi oturduğu Levent semtine çekseydik. bizi koyacak yer bulamaz- lardı. Ondan sonra da kendi- lerini sosyal demokrat ilan ediyorlar. Gelsinler. kendile- rine biraz sosyal demokrasi dersi göstereyım. - Sizin Sözen'le neden bir kan davanız var? Bu kan da- vası İstanbul'da A!\AP'la Re- fah a yaramaz nu? Kararı halk versin DALAN - Sözen'in bana attığı iftiralar benim proble- mim. Ama İstanbulluya yaptığı eziyet İstanbullunun problemi. Şu anda İstanbullu asıt soluyor. İnsanlar sokağa çıkarrlaz hale geldi. İhtiyarlar toplu ölüme doğru gidiyor. Bunu ben yapmadım. İçtiği- miz su çişli su oldu. Bunu da ben vapmadım. Bu sosyal de- mokratlık değil. bana göre sosyal faşistlik. Jenosittir bu. İnsanlanmız maalesef kulüp tutar gibi hareket edip. insan- lara bütün bu kötülükleri yapmış olan Sözen'i hâla daha baş taa ediyor. İnşallah aday olur da bu şehre yaptığı hizmetin. ya da ezi- yetin mükafatını. ya da cezasını görür. Neler yapılması ya da ne- İer yapılmaması gerektiğini bilen bir insan olarak bu şehre çok büyük kötülükler yaptığını biliyorum. Sözen'le bir davam yok. Bir defa Çapraz Ateş'te sinirlendik. Çünkü beş yılın dolgunluğu var. Ben de insanım. Orada bana o kadar kalitesiz iddialar ve ifti- ralar olacak ve ben pişmiş kelle gibi güleceğim. Ben öyle bir insan, öyle bir poütikaa değilim. Nurettin Sözen'le benim kavgamdan ne Refah. ne de ANAP çıkar. Bu insanlar Ankara siyaseti yüzün- den yeniden İstanbul'a ceza keseceklerse bu onlann bilecekleri iş. Ama o kesecekleri ceza. kendilerine gelir. İdrarlı su. asitli hava, patlayan çöp haline dönüşür. -İstanbul'da sizi kim destekHyor? Sermaye mi? DALAN - Benim arkamda hiçbir tarikat, hiçbir sosyal ya da iktısadı güç yoktur. -Ama sizi sermaye çevrelerinin desteklediği söyleniyor... DALAN -Haliç'te 622 fabrika yıktım. Sanayi Odası'na gittim, konuşurken bana. "Bir daha ahdimiz olsun ki kendimizden olan bir adamı belediye başkanı seçtirmeyiz. Çünkü sen bizim oyunla- nmızı biliyorsun" dedıler Şehrin menfaati olduğu zaman. ben sa- nayıcinin >anında değil, şehrin menfaatinin yanındayım. Yalıda oturanlar mı beni desteklıyor? Önlerinden yol geçirdik. - Peki sizi kim destektiyor ya da destekleyecek? DALAN - Beni standart vatandaş destekliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle