25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK1994 PAZARTESİ GENÇLtK - EĞtTİM Sınavladeğil,sıralamaile Bizdekikadarbüyükbirkitleyiortaksınavlarla ölçen birbaşkaülkeyok ŞÜKRAN KETENCt Bir milyon 200 bin öğrencinin katılacağı, dünyada pek benzeri olmayan sınavlar için geri sayma başladı. Yüksek öğrenim giriş sınavlan için ön kayıtlar 12 ocakta başlıyor. Dünyada pek benzeri yok çünkü, genellikle yükssk öğrenime giriş. orta öğrenimde yapılan bir uzun secim ve elemenin sonucu oluyor. Gençler baa ülkelerde daha ilköğrenimden, ço- ğunlukla orta öğrenimde. okumak istedikleri yüksek öğrenim kurumlanna göre yönlendirili- yorlar. Bizde de kredi sistemi bu amaca yönelik olarak getirildi. Ancak öyle bir işlevi yapmak- tan şimdilik çok uzak. Dünyada yüksek öğrenime giriş. ilke olarak orta öğrenimde öğrencinin eğilim ve yeteneğine göre seçip okuduğu dersler, aldığı notlar ölçü ahnarak yapılıyor. Birçok ülkede yüksek öğre- nime giriş kapısında, aynca isteğin çok olması. ya da bilgi, yeteneğin ölçülmesinin gerekli gö- rülmesi ile bağlantılı sınavlar da yapılıyor. An- cak bizdeki kadar büyük bir kitleyi. ortak sı- navlar içinde ölçen bir başka ülke yok. Biraz Şiirdensüzülen lacivertbirgece • Fransız Kültür'dedüzenlenen şiirli, müzikli resi- tal, "Yoksuluz" diyecek, "Gecelerimizçok kısa, dörtnala sevişmek lazuıT. Sevdiğjniz insanlan katın yanınrza, çiğışıklı Ankara sokaklanndan geçin, gelin. O geceçok güzel şeyler olacak! ANKARA (Cumburiyet kınlgan bir obua sesinin Bürosu) - Ankara'da cuma içinde buluyorsunuz. Ordan gecesi, belki de imbat esecek! hooop! Uçup uçup şatafath Fransız Kültür'de düzenlenen şiirli, müzikli resital. "Yoksuluz" diyecek, "Gecelerimiz çok ktsa, dörtnala sevişmek lazım" Sevdiğiniz insanlan katın yanıruza. çiğ ışıklı Ankara sokaklanndan geçin, gelin. O gece çok güzel şeyler olacak! "Şimdi sen gidiyorsun. Git" diye başlıyor gece, "Gözlerin durur mu. onlar da gidiyoı-lar. Gitsinler." Cemal Sûreya, isminden bir harf ata dursun, llhan Berk, "Üç kez seni seviyonun diye" uyanıyor uykulanndan. Derken Atîlla İlhan'ın "felaketi oluyor, ağlıyor". Sonra, "Sizin hiç babanız öMü mö / Benim bir kere öldü / Kör oldum / Hiç beklemezdim babamdan bunu" Yahya Kemal Beyath'dan Ece Ayhan'a, ordan Turgırt Uyar'a, derken Metin AKıok'a uzanan bir camdan öykü. Sonra başlasın bakalım "Summer Time Blues", "All of me". "Misty". Jozz Band tutuyor şıirin ucundan, nolalann arasından geciriyor sizleri. Sonra kendinizi. bir aryarun kucağına konuyorsunuz. Artık, harikalar diyanndasınız; mucizenin bini bir para. Pıtır pıtır dökülüyor piyanonun tuşlan, bu kez başka bir diyara yolculuk. "Donülmez akşamın ufkuna" uğramakta yarar var, ne de olsa "bu son faslı olabilir ömhinüzün". Tamı tamına yaşamakta yarar varar bu alaturka keyfı; yüreğini gecenin üzerine gererek, hüznü haddeden süzerek. Gençlerin düzcnledığj büyülü gecenin şürleri, Akın Emre tarafından seçildi. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen programda, Mehmet Demir, Şafak Acar, Özgür Aksoy, Akın Emre, Tank Keskiner, Begüm Mengü, Aysan Sümercan, Bilge Tamer, Ünsal ÜnJü şiir okuyacaklar. Türk şiirinin, degişik yönsemelerindeki şairlerinin şiirlerinden seçilmiş farklı esintilere yer verilen resital, bu hafta cuma ve cumartesi günleri, saat 20.30'da başlıyor. Bol şiirli günler efendim! • Programda Mehmet Demir, Şafak Acar, Özgür Aksoy, Akın Emre, Tarık Keskiner, Begüm Mengü, Aysan Sümercan, Bilge Tamer, Unsal Ünlü şiir okuyacaklar. şaşkınlık, biraz da böylesi kitlesel birsınavı ger- çekleştirebildiğimiz için, müztehzi bir takdirle karşılanıyoruz. Ancak Türkiye koşullannda bir başka çözüm de henüz üretilemiyor. Öğrencinin' bilgi ve yeteneğine göre orta öğ- retimde yönlendirilmesi ve orta öğretim ba- şansına dayalı olarak yüksek öğrenime ah- nması söz konusu edilemiyor. Adaylar için tek teselli, herkesin birbirinden çok farklı konumda olmaması. Sonuç olarak ÖSS ve ÖYS de bir öl- çüde yetenek, ağlrbklı belli bil- giler ölcülürken, başan gere- ken bilginin alınıp alınmadığı- na bağlı değil. Başan sınavlara katılan adaylar arasında, bece- ri ve bilgiye göre yapılan öl- çümde kapılan sırada. Bu bir yanşma. Genel beceri ve bilgi düzeyiniz yeterli olsa da istedi- ğiniz bir yüksek öğrenim kuru- muna girememeniz söz konusu olabildiğj gjbi, tam tersi yeter- siz beceri ve bilgi ile de istediği- niz yüksek öğrenim kurumunu kazanabilirsiniz. Önemli olan bütün yanşmacılar arasındaki yeriniz. Sonra da sectiğiniz yüksek öğrenim kurumunu seçenler arasındaki yeriniz. Kredi siste- mine geçiş yüksek öğrenime gi- riş sınavlannda, sistem ve soru ağırlıklan anlamında hiçbirde- ğişiklik getirmedi. Aksine kredi sisteminin \ önlendirmede ve öğrenci scçmede hiçbir katkısının olmadıgı kabul edil- miş olmalı ki, 20-80 puan, bir öğrencinin başansında 60 pua- na kadar etkili olan ortaöğre- tim başansının bu yıl yan yan- >a kadar indirilmesi proğram- lanıyor. Orta öğretim başan puanının yüksek tutulmasının. bılgı ağırlıklı sınav sisteminde. hazırlanan öğrencilere haksızlık olduğu düşünülüyor. Bu yılın sına\ sisteminde tek değişiklik ikinci basamak sına- vında fen bilimleri içinde bi- yolojinin ağjrlığının biraz yük- seltilmesi olmuş. Daha önceki yıllarda fızik %40, kimya %35 ve biyoloji 0 /o25 iken. bu yüki smavda ağırlıklar fizik %40. kımya o 'o30. bivoloji %30 ola- rak dağjhyor. • Prof. Okîay Sinanoğlu: 'ABD'yeöğrenci gönderilmesi gaflettir' • Yale Üniversitesi Öğretim Üyesi Oktay Sina- noğlu, öğretim için yurtdışına gidenlerin Türki- ye'ye dönmelerini sağlamak için örgütlenmelere gidilmesini, sempozyumlar yapılmasını önerdi. Genclik-Eğitim Servisi - Yale Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, eğjtim amacıyla Amerika'ya öğrenci gönderilmesini, "gaflet" olarak nitelendirerek, "Bu amaçla harcanan > aklaşık 1.5 milyon doların onda biriyle Türkiye'de bir araştırma merkezi açılabilir ve biiim adamlan çok daha iyi jerJştirilebiür" dedi. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği tarafından Pak İş Merkezi'nde düzenlenen konferansta konuşan Prof. Dr. Sinanoğlu. "Bana ' Amerika'dan Türkiy e nasıl göriinüyor' diye soracaksımz, bu sorunun cev abı çok kısa: Amerika'dan Türkiye görünmü>or. Ama Amerika da Türkiye'den göründüğii kadar güçlü değil. Ekonomisi batmışdurumda. Bindenfazla bankası iflas ctti. İnsanların çoğu evsiz barksız sokaklarda yaşıyor. Büyük üıüversiteler araştırma parası bulamıyor" diye konuştu. Türkiye'de bclirli bir bilim politikası olmamasından yakınan Prof.Dr. Sinanoğlu, şöyle devam etti: "Bu sene Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bin 400 kişinin yurtdtşına doktora y apmaya gönderileceğini duvduğum zaman f ürkive'nin bilim \e teknoloji alanında atılım v apmav a hazırlandığını düşündüm. Daha sonra yapttğım araştırmalarda, amacın araştırmacı değil, öğretim üyesi yetiştirmeye yönelik olduğunu gördüm. Mok'küler bivoloji gibi Tiirkive'nin çok geride olduğu bilim dallarında beş kişi doktora \ apmaya gönderiUrken, otuz kişilik kontenjan ilahiyata aynlnuş. İlafm at dalında doktora yapanlar İngilizce Müslümanlığı mı anlatacaklar? Bu nasıl olur?" Türkı\e'degittikçe ya> gınlaşan yabana dille eğitim yapan okullara gerek olmadığını, insanlann yabancı dille konuşmaktan böbürlenir hale gelrnesinin çok yanlış olduğunu belirten Prof. Dr. Sinanoğlu, * Anadil unutulursa, yürek de gider" dedi. Sömürgeciliğin en etkili yolu Toplantının soru bölümünde kendisıne yöneltilen "Neden eğitim için çoğunlukla Amerika'> a gidiliyor" sorusuna Prof. Dr. Sinanoğlu, "Mozambikliler Fransı/ların sömürgesinden çıktıktan sonra eğitim için Fransa'va gitmeye devam ettiler, Türkler de Amerika'\ a gidiyorlar. Bu sömürgeciliğin en etkili yollarından biri. Sömüriiyü kendi kaynağında o toplumun insanına yaptırmak" diye yanıtverdı.Prof. Dr. Sinanoğlu. "Öğretim için yurtdışına gidenlerin orada kalmalannı önlemek için neler _> apılabilir" sorusuna ise "Öğrencilerin hulunduğu bölgelerde örgütlenmelere gidilebilir. \ ılda birkaç kez öğrencilerin katılacağı sempozyumlar yapılıp, öğrenciİerin sorunları dinlenir ve onlara Türkiye'nin problemleri anlatüır. Bu sayede öğrencilerin ülkeleri ile ilgilcrinin taze tutulması sağlanır" yanıtını verdı. • ÜNİV6RSİTEYE HAZlRUIKj SINAVADOĞRU 1) Aşağıdaki cümletefin hangislnde "beklen- mezlık" anlamı vardır? A) Birden gözgöze gelmeyelim mi! B) Bana uğramadan mı gideceksin? C) Böyle bir yanlışadiişer miyim hiç! D) Bütün bu kötülükleri onlar yapmadı mı? E) Bize küsseler hakları yok mu? 2) Aşağıdafcj cümlelerin hangisinde "önemse- mezlik" anlarru vardır? A)Bırak, bizi beklesin dursun! B) Gel desem, gelir misin? C) Bu kadar çalıştık da ne oldu? D) Başını belayasokmasakın! E) istesem de yapamam artık. 3) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "olasılık" anlamı vardır? A) Sana söylediklerimi ona bir bir anlatırsın. B) Yarın bu bahçede bir sürü çocuk koşuşa- cak. C) Etrafını saran kalabalıktan sıynlıp kaçtı. D) Bu kitabı o sergide de bulamayabilirsin. E) Bu çocukları anımsadığımda yüreğim sız- lar 4) Aşağıdaki cümteterin hangisinde eyiemin ne- deni belirtilmemiştir? A) Yaz başlangıcında köye. hava değişimi için birgençgeldi. B) Arabanın kornasını duymadığından kena- raçekilmemişti C) Sarmaşıklarla örülü çardağa kitap okumaK isteğiyle oturdu. D) Ayakkabılarının bağı çözülünce koşuyu ya- rıda bırakt). E) Daha sonra kendi mendiliyle çocuğun yü- zünüsildi. 5) Aşağıdaki dizeterin hangislnde "yakınma" anlamıvardır? A) Boy boy insan gölgeleri kımıldar , Guneşi içmiş kaldırımlarda. B) Kalmadı setası bezmi cihanın, Düşman belli değil, dost belli değil. C) Kuşlar gelir konar pencereme, Penceremden kuşlar uçar gider. D) Gözüm gönlüm çocuk bahçelerinde, Bu bahar bir hoşluğu var gönlümün. E) Her mihnet kabulüm. Yeter ki Gün eksilmesin penceremden. 6) Asaâıdaki cümteterin hangisinde. ikinci vargı birincinin nedeni durumundadır? A) Eize bağırdı; amakimseyi kovmadı. B) Sen çok yumuşaksın; oysa ben öyle deği- lim. C) Rahatsızım da onun için gelemedim. D) Bizi gördü, hemen arabayı durdurdu E) örtüver üstlerini, yoksa ıslanacaklar. 7) Aşağıdaki dizeterin hangisinde eylemln olu- şubirkoşulabağhdır? A) Tomurcuk gül gazel olur, Vaktinde derilmeyince. B) Kara gündür gelir geçer, Gamlanma gönül gamlanma. C) Usta kuyumcular eğmiş, Yârin hilal kaşlarını. D) Güzel sevmek günah değil, Ben kitapta yerin gördüm. E) Can kafeste duran kuştur, Elbet uçar gider bir gün. 8) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "sonradan farkına varma" anlamı vardır? A) Meğer, o da bizimle dost olmak istermiş! B) Senin neden böyle davrandığını bilmez mi- yim 9 C) Duyduklannı bir de bana anlatır mısın? D) Elbet biz de bu dünyadan göçüp gideceğiz 1 E) Sen boyle istiyorsan, ben ne diyebilirim? 9) I. Karadeniz'de evler iki katlıdır, ağaçtan ya- pılır, ağaçlaörtulür. II. Karadeniz köylerinin evleri de, kuruluşlan gibi. bozkır koylerininkine benzemezler III. Kızılcahamam'ın hemen ötesinde kerpiç evler biter, ağaç evler başlar IV. Bu evlerin ikinci katında birkaç odanın ne pencereleri takılmış ne sıvatarı yapıımıştır. V. Bu evlerin içlerinde Alplerdeki orman evle- rini andıranlar da vardır. Yukandaki cümlelerin hangilerinde karşılaş- brma yapılmışar? A)I. veII B)ll.veV. C)ll velll D)lll.velV. E)IV.veV. 10) Aşağıdakilerden hangisinde, birinci dize ikin- cinln nedeni durumundadır? A) Birçok gıdenin her biri memnun ki yerin- den, Birçok seneler geçti; dönen yok seferin- den. B) Kandilli yüzerken uykutarda Mehtabı sürükledik sularda. C) Sevdalı yüzüşlerle, yunuslar Yolgösteriyorlardı. D) Yıllarca sevdiğim Adalar, deniz Artık görünseler... E) ölmek değildir ömrümüzün en feci işi, Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi. 11) Aşağıdaki cümtelerden hangisi bir değerlen- dlrmedeâildir? A) Sinekli Bakkal'dayerli hayatçokcanlı anla- tılıyor B) Sinekli Bakkal'la yazar sanatında ileri bir a- dımatmış C) Sinekli Bakkal, istibdat istanbul'unu olduğu gibi anlatıyor. D) Sinekli Bakkal da yoksul insanların hayatı anlatıiıyor. E) Sinekli Bakkal, iyi başlayan ama iyi gelişti- rilip sonuçlandırılamayan bir roman. 12) (!) Teyzemin yüzündeki buruşmaları izliyo- rum hep. (II) Odada tek duyulan onun hırıltıyı andıran soliukları (III) Bazen dalıyor. (IV) O zaman göğsüne eğiliyorum. (V) Onun yaşayıp yaşamadığını kaburga kemiklerinin kalkıp in- mesiyle anlamaya çalışıyorum. (VI) yüzünün rengi gitgide uçuyor, dudaklarına garip bir so- luklukgeliyor. Bu parcada numaralanmış cümtelerden han- gisi, kendinden bir önceki cümlede belirtiten eytemin gerekçesidir? A) II. B)lll. C)IV. D)V. E)VI. 13) (I) Mutlu ölüm, 1930'ların sonuna doğru yazı- lan, ama ancak 1971'de yayımlanan bir ro- man. (II) Yazar için daha sevimli görünen Ya- bancı, daha önce yazdığı bu romanın yayım- lanmasını erteletmiş olabilir. (III) Çünkü ro- man sanatı o yıllarda daha çok romanın yapı- sal özelliğine ağırlık veriyordu. (VI) Bir sanat yapıtının yaratıldığı dönemde kusur sayılabi- lecek kimi özellikleri, daha sonra erderne dö- nüşebiliyor. (V) Yazann ölümünden on bir yıl sonra gün ışığınaçıkan bu romanı, güniimüz- de önemli kılan onun romanımsıoluşudur. Yukandaki cümlelerin hangisinde bir tahmin sözkonusudur? D)IV. E)V. 14) (I) Mai ve Siyah, edebiyatımız içinde çok par- lak bir örnektir. (II) Teknikten çok, yerlilik bu yapıtı ölümsüz kılmıştır (III) Ancak bu ölmez- lik, bugün bizim gibi o metni okuyup anlayabi- lenler içindir. (IV) Çocuklarımız içinse şimdi- den birçok saytaları yabancı sözcükler, de- yimler ve tamlamalarla doludur. (V) Bunları çözmek, bu eşsiz romanın dilini berraklaştır- mak, ufkunu kaplayan bulutları sıyırmak gere- kir Yukandaki cümtelerin hangisinde "öneri" vardır? D)IV. E)V. 15) Aşağıdaki cümte*erin hangislnde betlmteme yoktur? A) Elindeki boş kovalarla ürkek, çekingen yü- zümebaktı. B) Kuşku içindeki iri gözleriyle çevreyi süzü- yordu. C) Islak, eski giysisinin zavallılığına karşın yû- zünden soyluluk okunuyordu. D) Kendinden emin tavrıyla dolan kovayı çek- ti, ötekini koydu. E) Kovalardan birini yeniden tulumbanın altı- na koydu 16) (I) Işte ondan sonra suyuyla, dalgasıyla, uf- kuyla, gökkuşağıyla hep denizde bulundum. (II) Bu denizden şu denize vardım (III) Bir gün iliklerime dek dondum, bir başka gün gövde- min bütün suyunu terledim. (IV) ümandan yolculuğa, yolculuktan bir başka iimana ko- şuşturup durdum. (V) Ama bir türlü denizlerle dolu gözlerimi denizlerden ayıramıyordum. Bu parcada numaralanmış cümtelerden han- gisi, konuşan kişinin "deniz tutkusu'rtdan söz etmektedir? A)l. B)ll. 0) III. D)IV. E)V. 17) (I) Gökova'nın güzellikleri anlata anlata bıt- mez. (II) Bu kıyılarda yol bile kendisini deniz- den ayıramaz. (III) Bir buruna gelince, biraz i- çerilere sapıverse bile, burnu aşınca hemen denizin kıyısına koşar. (IV) Buralardaki evler, ağaçlar deniz kıyılarına üşüşmüşlerdir. (V) Sanki kimisi başını uzatmış su içiyor, kimisi a- yaklarını yıkıyor, kimisi de yüzüyordur deniz- de. Bu parcada numaralanmış cümtelerin hangi- sinde kişileştirmeye başvurulmamıştır? A) I. B)ll. 0)111. D)IV. E)V. 18) Ün, şişirilmiş, hafif şeyleri suları üstündetaşı- yan; dolu, ağır şeyleri de dibe çökerten bir ır- mağı andırır. Yukanda söylenentere anlamca en vakın cümte aşağıdakilerden hangisidir? A) Değersız ınsanlarahaketmedikleri yeri ve- ren toplum gerçeği er geç anlar. B) Gerçek, erdemli kişiler değil;görünüşüyle göz boyayan kişiler el üstündetutulur. C) Değerli insanlara ancak bilincli insanlar saygı duyabilir. D) Ün kazanan öyle insanlar vardır ki, yakın- dan tanısanız hayal kırıklığına uğrarsınız. E) Bilinç düzeyi düşük bir toplumda gerçek değerler yok olup gider. 19) Fırsat ilkin alnındaki perçemini gösterir, yaka- Iayama2sankaiasınındaz!akyanınıçevinr. Bu cümlede anlahlmak isteneni iceren yargı, aşağıdakilerden hangisidir? A) Kımı ınsan fırsatı değerlendirir, kimi değer- lendiremez. B) Ele geçen fırsatı en iyi şekilde değerlendir- meli. C) Fırsat insanın eline bir kez geçer. D) Fırsatı yakalamak isteyen her şeyi göze al- malı. E) Destekgörmeyen, fırsatı yakalayamaz. 20) Talih ne kadar güler yüz gösterirse göstersin, ömürlerinin son günü geçmeden insanlar kendilerini mutlu saymamalı Böyle düşünen bir kişi, düşüncesine gerekçe oiarak aşağıdakilerden hangisini gösterebi- lir? A) Insan yaşamı kararsız, değişkendir. B) İnsanın yaşadığı en önemli gün, son gün- dür. C) iyi bir yaşamı olan insan, bunu korumak is- ter. D) Yaşamın hem acı hem tatlı günleri olur. E) Bir anlık bileotsa, acıyı tatmayan insan yok- tur. 21) (I) Genç bir şair, Yahya Kemal'in şiirlerinden hoşlanmıyormuş. (II) Hoşlanmayabilir, biz ne kanşırız! (III) Ama kendi hoşlanmamakla kal- mıyor, başkalarına da karışıyor. (IV) Yahya Kemal'in şiirlerini kimse beğenmesin istiyor. (V) Herkesi kendi zevklerinetutsak ediyor Bu parcada numaralanmış cümleterden han- gisi "hoşgörü" anlamım içermektedir? A)l B)ll. 0)111. D)IV. E)V. 22) Saptamanın temel koşulu kanttlanabilirliktir. Buna göre aşağıdakilerden hangisi bir sapta- maolamaz? A) Bu romanın iki kadın, üç erkek kahramanı var. B) Olaylann bir kısmı Anadolu'da geçmekte- dir. C) Roman, baş kahramanın ölümüyle son bu- luyor. D) Romanın en etkileyici kahramanı, bu küçük çocuktur. E) Kahramanlar, kültür düzeylerine uygun o- larak konuşturulmuş. 23) (I) Yazar, çok ilginç olabilecek bir romanı ba- • şarısız kılmış. (II) Romanın baş kahramanı dü- şüncesiyle, yaşamasıyla, getirdiği sorunlarla romanımızda yeni karşılaştığımız bir tip. (III) Ancak yazar bu kahramanı işlemek yerine, toplumsal sorunlar üzerinde durmuş. (V) Bu da romanı şematik hale getirmiş. (V) Sonuçta da ortaya okuyucuyu düşkırıklığına uğratan bir roman çıkmış. Yukandaki numaralandınlmış cümtelerden hangisi, sözü editen romanın olumlu yanını a- çfclamaktadır? A)l. B)ll. 0)111. D)IV. E)V. 24) (I) Bugünkü insan ölçüyle uyağın kullanılışın- da, kendini şaşkınlığa düşüren bir güçlük ya da büyük heyecanlar sağlayan bir güzellik bu- lamayacaktır. (II) Birşiirdeeğerövülmeyede- ğer bir uyum varsa, onu sağlayan şey ne ölçü- dür ne de uyak. (111)0 uyum, ölçüyle uyağın dı- şında da, ölçüyle uyağa karşın da vardır. (IV) Fakat onu şiirde bilincli hale getirip anlayışla- rı en kıt insanlara bile bir uyumun var olduğu- nu gösteren, ölçüyle uyaktır. (V) Böylelikle far- kına varılan bir uyumdan zevk duyabilmek ya da sözü bu basit ölçüler içinde söylemeyi be- ceri sayabilmek, saflıkların herhalde en gör- kemlisiolmalıdır. Bu parcada numaralanmış cümteterin hangi- sinde, ölçü ve uyağa yönelik olumlu bir vakla- Şirjnsöz konusudur? D)IV E)V. C) Bir kişinin mit yaratmasını anlatırken tutuk olan yazar, bir mitin yıkılışını anlatırken o- labiidiğince doğaldır D) Günlük dille yapılan doğal bir konuşma sahnesini, ondan önceki yazarlarda boşu- naaramayalım. E) Kahramanınınyeni bir dünya görüşünege- çişini iyi veremediği gibi geçtikten sonraki kişilik durumunu da anlatmakta yüzeysel kalıyor. 26) Uzaktan uzağa sefaletinı gördüğümüz, kurtu- luşu için düşünceler ilerı sürdüğümüz, ama iç dünyasını pek bilmediğimiz köylüleri; seven, öfkelenen, yalan söyleyen, iyilik eden, kötülük eden insanlar olarak Yaşar Kemal'de bulu- ruz. Aşağıdakilerden hangisi, bu cümteye anlam- 25) Aşagıdakiterden hangisi, bir yazann hem o- lumlu hem de olumsuzyanından söz etmekte- dir? A) Yazar bir dönemi yansıtmakla yetinmiyor, odöneminsiyasal ve toplumsal olaylarıyla ilgili düşüncelerini de anlatıyor. B) Okurlarını eğitmek ve onların gözlerini aç- mak amacıyla ilginç, romanlaryazmış. A) Köylülerin gerçek yüzünü, pek çok aydını- mızgibi, Yaşar Kemal de görebilmiştir. B) Diğer aydınların acıyarak baktıkları köylü- ler, Yaşar Kemal'de nefret uyandırmıştır C) Yaşar Kemal köylülerin köylülükten kurtu- luşunu bugünkü koşullarda olanaksız gö- rür. D) Köylüleri oldukları gibi anlatmayı başaran yazanmız Yaşar Kemal'dir. E) Aydınlarımızın çoğu, köylünün gerçek yü- zünü neyazıkki görememiştir 27) Aşağıdaki atasözterinden hangisi tüm söz- cükterin gerçek anlamda kullanıldtğı bir özlü sözdür? A) Canı kaymak isteyen mandayı yanında ta- şır. B) Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar. C) Bir koyundan iki post çıkmaz. D) Ettırnaktan ayrılmaz. E) Hasta olmayan sağlığın kadrini bilmez 28) Aşağıdaki atasözterinden hangisinin konuya bakışaçısı farklıdır? A) Her düşüş bir öğreniş. B) Eşek bile düştüğü yere bir daha düşmez C) Her ziyan bir öğüttür. D) Bir musibetbin nasihatten yeğdir. E) Kendi düşen ağlamaz. 29) Aşağıdaki atasözlerinden hangisi anlamca ö- tekitere ters düşmektedir? A) Ağlamaölü için, ağla deli için. B) Deli arlanmaz, soyu arlanır. C) Deli dostun olacağına, akıllı düşmanın ol- sun. D) Akıllı düşününceye kadar, deli oğlunu eve- rir. E) Deli ile çıkmayola, başına getirir bela. 30) Atasözleri doğruya yönelten sözlerdir; ancak öyle atasözlerimiz vardır ki yanlışı över gibi- dirler. Bunlar, gerçekte ya bir kötümserliğin, öfkenin ters yönde anlatımı ya da yanlışı be- nimseyen toplumu taşlamadır. Aşağıdaki atasözterinden hangisi bu açıkla- mayaömekolamaz? A) Devlet malı deniz, yemeyen domuz. B) Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. C) lyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak ol- mazdı. D) Kimseden kimseye hayıryok. E) Kesilen başyerine konmaz. 31) Aşağıdaki atasöztertyte bir grup yapılsa han- gisi dtşarda kalır? A) iki karpuz bir koltuğa sığmaz. B) iki arslan bir posta sığmaz. C) İki at bir kazığa bağlanmaz. D) iki baş bir kazanda kaynamaz. E) İki cambaz bir ipte oynamaz. ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIKsoruları, Falma Şahin'in efgüdümurule /.«/ Deniz. Selcla Tanju, Güler Öztan, Hüseyın Aruyııı dan oluşan yayın kurulu sorunıluluğunda uzman öğretmenier kadrosu tarajmdan hazırlanmaktadır. • Yatutlar 17. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle