25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Alman Merkez Bankası, önceki gün yaptığj toplantıda 'şimdilik' faiz indirimi karan almadı Ekonomi Bundesbank'ı zorluyor AINKARAPAZARI YAKUP KEPENEK • Almanya'da ekonomik durgunluk ve özellikle de arahk ayında 2.5 milyon kişiyi bulan işsizlik rakamJan, Alman Merkez Bankası'nı kısa dönem faiz oranlannda indirim konusunda zorluyor. Ekonomi Servisi - Alman Merkez Bankası Bundesbank'ın önceki gûn yapılan yılın ilk toplantısında herhangi bir faiz indirimi karan alınmadı. Ancak Bundesbank Başkanı Hans Tietmeyer bu karann uygun koşullar olursa bankanın faiz indirmeyeceği anlamına gelmediğini belirtti. Banka Meclis üyesi Hans-juergen Koebnick de. 1994yılmda Almanya'da beklenen ekonomik durgunluğun aşılması için faiz oranlannın indirilmesi gerektiğini söyledi. Banka çevreleri ile ekonomistler de Bundesbank'ın faiz oranlannı' kademeli olarak indireceğineinanıyorlar. Toplanü öncesinde biraçıklama yapan Alman Merkez Bankasf nın meclis üyesi Hans-juergen Koebnick, 1994 yılında Almanya'da faiz oranlannın düşmesinin önemli olduğunu söyledi. Koebnick, tüm üyelerin kısa dönem faiz oranlannın yüksek olduğu konusunda hemfikir oiduklannı belirtti. Bundesbank'ın Başkanı Hans Tietmeyer, bankanın faiz oranlannı rahatlatmak için uygun manevralara ihtiyaç olduğu zaman bunun yapılacağmı belirtti. Bundesbank'ın diğer yetkilileri de faiz oranJanrun, markın para piyasaianndaki performansı ile Bonn'un yeni mali düzenine bağlı olacağını belirtiyorlar. Bundesbank en son faiz indirimini geçen yıl 22 ekimde yapmıştı. Bu tarihte faiz oranlan yüzde 8.25'ten 5.75'e, Lombart faizleri ise yüzde 9.5"ten 6.75'e indirilmişti. Finans çevreleri de Bundesbank'ın faiz oranlannı kademeli olarak yüzde 4-4.25'e kadar düşebileceğini söyledi. Almanya'daki ekonomik göstergeJer, özeJlikledearaJık ayında yükselen işsizlik oranlan, 1994 yılında Alman ekonomisindeki durgunluğun daha da artacağı korkusuna neden oldu. Analistler. aralıkta 2.5 milyon kişiyi bulan ve gittikçcyükselen işsizlik oranının, para politikasının şekillenmesinde, Bundesbank meclis üyelerinin oynayacağı rolden daha önemli olacağını belirtiyorlar. işsizlik 1993'edamgasınıvurdu Dünya ekonomisinin lokomotifî olangelişmiş ülkelergeçenyılı durgunluk ve işsizliklesavaşarakgeçirdi Ekonomi Servisi - Her yenı yılın başı- nda geçen yıla dair insanın aklında kalan bazı önemli ola>lar vardır. 1993 yılına daır hatırlanacak önemli olaylann bir çoğu ise skandallar ve krizler olarak akı- 1larda kaldı. Dünya Ekonomisinin geçen yıl içinde bulunduğu durgunluk ülkeleri ve şirketleri zor duruma soktu. Geçen yıla ait ekonomik olaylann kronolojik olarak dökümü şöyleydi. OCAK Amenkan Başkanı BU1 Clin- ton, ekonominın üzenne odaklaşacakla- rrru ve 15-30 milyar dolarhk ekonomik paketini uygulayacaklanru söyledi. • İspanyol Pezetası devalüe edildi. Eylül 92'den bu yana pezetanın Alman Markı karşısında değer kaybı yüzde 25 oldu. ŞUHAT. Alman Merkez Bankası Konseyi Lombard ve Dıscount faizleri- nın indirimini kabul etti. MAMtT Hollanda'nm Philüps şirketi 10 bin ile 15 bin kadar çalışanının işine son vereceğini açıkladı. • Fransa'da sosyalistler ekonomik can- lanma. iş hayatının iyileştirilmesı ve güç- lü para birimi vaatleri ile iş başına geldi. • Alman Merkez Bankası (Bundes- bank) markın, frank karşısındakı baskısını azaltmak için dıscount faizini yüzde 7.5'e indirdi. NİSAPf. Zenginler Kulübü(G7) olarak bilinen gelişmiş yedi ülkenin Tokyo'daki zirve toplantısından Rusya'ya 43.4 mil- yar dolarlık yardım ve borç verilmesi ka- rarlaştınldı. Aynca Devlet Başkanı Bo- ris Yettsin'e reformlannı uygulamasında tam destek \erildi. MAYI9. Yunanistan'da hükümet va- tandaşlannın AB içinden borçlanma ve bu ülkelerde >atınm yapmasına izin ve- ren döviz kurlannın kontrolünün orta- dan kaldınlması için ük büyük adımını atü. • tflas eden Polly Peck şirketinin sahibi Asil .\adir tutuklu bulunduğu İngiltere'- den Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'ne kaçtı. • Rusya'da hükümet ilk hazine ihalesini gerçekleştirdi. 3 aylık hazine bonosu iha- lesınde 1.2 milyar dolarlık talepgeldı. • Fransa'da işsızler 3.2 milyon kişi. HAZtRAH Alman Merkez Bankası- (Bundesbank) bütçe açığımn 190 milyar markı bulmasmın uzun dönem kredi fa- izlerinın yüksek seyretmesine yola- çacağıru, bunun da ekonomiyi sıkıntıya sokacağını belirtti. • Volksvvagen ve İspanya Konsorsi- yumu Ignocia Lopez'in ortaya attığı Dünyanın en ucuz arabası projesini gö- riişüyor. Lopez'in eski çalıştığı şirket General Motors. Lopez'in bu çalışma- lannı kendilerinden aldığını ileri sürdü. • Rusya resmen GATT'a dahil oldu. TEMMVZ IBM 35 bin kişinin işine son vereceğini açıkladı. PJÎ1IİÜJ • İngiltere'de enflasyon son 29 yılın en düşük düzeyine indi. • Rusya Merkez Bankası 1993 öncesi Banknotlan piyasaya sürerek, parasının değerini iyice düşürebilecek, Rusya'yı zor durumda bırakabilecek bir kumar oynadu Eski Sovyet Cumhuriyetlerinin buna tepkısi kendı para bınmlerine geç- mek oldu. AĞUSTOS Avrupa Dö\iz Kurlan Mekanızmasında büyük bir knz ya- şandı. Kriz üzerine Mekanizmava dahıl ülkelerin bakanlar düzeyınde yaptığı toplantıda para bırimleri arasındaki dal- galanma marjlan yüzde 15'e genişletildi. JETIÜJL Rusya'da Devlet Başkanı Boris Yeltsin'e karşı ayaklanan Başkan Yardımcısı Alexander Rutskov ve taraf- tarlan ordu yardımıyla bastınldı. Kanlı olaylar sırasında Amerikan Dolan yük- seldi. EKİM Fransi7 Havayolu şirketi Air France'da ışçiler ile yönetim arasında çıkan anlaşmazlığın çözüiememesi sonu- cunda ülkede olaylar çıktı. Hava liman- lan kapandı. Limanlar ancak polis yardımıyla açılabildi. Olaylar sonunda Air France Başkanı Bernard Attali göre- vinden istifaetti. • Yunanistan'da 4 yılaradansonra And- reas Papendreaubaşkanlığındaki sosya- list parti iş başına geldı. Papandreau Yu- nan Telekomünükasyon şirketinin satışını durduracağını açıkladı. • Amerika'da ticaret tarihinin en büyük şirket alımı gerçekleşıi. Amerikan Bell Atlantic şirketi ülkenin en büyük kablo- lu yayın kuruluşu Tele-Communicati- ons'ı2l milyar dolara satın aldı. KASMM NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi) anlaşması imza- landı. Bu anlaşma ile Clinton yönetimi ilk büyük uluslararası ticari zaferini ka- zanarak güven tazeledi. • Rusya'da otomobil şirketi Lada'nın özelleştirilmesi durduruldu. Karara ne- den olarak Hükümet ile şirket yetkilileri arasında özelleştirilmeşekli konusunda- ki anlaşmazlık gösterildi. • Petrol fiyatlan son yıllann en düşük seviyesine indi. Varil başınafiyat13.40 dolar oldu. AMALIK Gümrük Tarifeleri ve Ti- caret Genel Anlaşması 7 yıl süren görüş- meler sonunda imzalandı. GATT yü- zünden Güney Kore'de başbakan istifa etti. • Fransa'da kurulan Euro-Disney bü- yük zararîa karşı karşıya kaldı. Yetkili- ler 1994'te iyileştirme çalışmalan yapı- Imazsa büyük umutlarla açılan parkın kapanacağını belırttiler. • Rusya'da komünizm sonrası yapılan ilk genel şeçimleri Liberal Demokrat Parti kazandı. Parti Başkanı Vilademir Jirinovski yaptığı ilk konuşmalarda ırkçı eğilim gösterdi. Demokrasi Boyası Yayın organlarında açıklandığma göre yerel seçim- lerde kullanılmak üzere boya dışalımı yapılacakmış. Se- çimlerde oy kullanan seçmenlerin parmakları, yoksa boyunları boyanarak, iki kez oy vermelerinin önüne ge- çilecekmiş. Boyalar Hindistandan bilmem kaç milyon dolar ödenerek getirtiliyormuş Her tarafımız boyalıydı, bu girişimle esasen çok boyalı olan demokrasimizi yeniden boyayacağız demektir. Yerel seçim sürecinin daha çok başlarında yaşanan gelişmeler, boyama işinde ne kadar usta olduğumuzu kanıtlamaya yetiyor. • • • önce, çok büyük ölçüde 12 Eylül faşizminin yasa ve kurumlarına dayalı hukuk düzeni, yerel şeçimleri karşı- lamaya yetmiyor. Milletvekillerininbelediyebaşkanlığınaadayolmaları konusu askerlerin yaptığı anayasa çerçevesinde belir- siz kaldığında, hızla bir anayasa değişikliği gündeme geliyor. Ancak aynı anayasanın; temel hak ve özgürlükler, gençlerin, kamu çalışanlarmın ve sendikacıların siyaset yasağı, YÖK, örgütlenme vb. hükümlerinin değiştiril- mesi, gündeme bile gelmiyor, getirilmiyor. Türkiye'de hâlâsiyasalpartilerkapatılıyor.üniversiteöğretimüyeleri yapıtları yüzünden hapse atılabiNyor. Hukuk karmaşası, kendisinin yasal düzenleme yapmadan yarattığı TV yayınlarına çeki-düzen verilme- sine bile olanak bırakmıyor. Boyalı basının eşi bulun- maz ansiklopedi savaşımı, boyalı TV vericileri-nükümet çatışmasıyla tamamlanıyor. Anayasayı kendi çıkarları- na dokunuyorsa değiştirme yolunu seçenler, baskı ya- salarına dokunmayanlar, yasal karmaşanın yalnızca kimi çıkarlara ve hırsızlıklara yaradığını çok iyi biliyor- lar. Sonra, siyasal partilerin tamamına yakını, eski siya- setçileri, değiş-tokuş ederek sporcu alışverişine benzer bir biçimde transfer yöntemleriyle aday gösterme yarışına giriyor. Adayların elinde ne somut bir program var, ne de örneğin son yıllann hızlı kentleşmesinin yarattığı yüksek oranda taşınmaz değer artışlarının topluma nasıl aktarı- lacağı konusunda bir yaklaşım. Adaylık yarışına katılan- ların tamamına yakını kentlerde değer artışı soygunun- dan nasıl pay alacaklarının hesabını yapıyor. Siyasal partilerin yapısı da, aday saptama süreçleri- nin kanıtladığı gibi, boyalı demokrasi özelliği gösteriyor. SHP dışında kalan partilerin tamamı adaylarını genel merkez yönetimleri, daha doğrusu genel başkanları eliyle saptıyor. Bu durum, partilerin nasıl bir genel baş- kan sultası altında bulunduklarını gözler önüne seriyor. Bu ölçüde büyük gücün tek elde toplanmasının kokuş- muşluk yaratmaması, özellikle varolan hukuk kar- maşası ortamında, hiçbir biçimde olanaklı değildir. Parti yönetimleri, adaylarının saptanmasında kendi örgütlerine güvenmediği gibi, meslek oda ve birlikleri- nin ve kitle örgütlerinin görüş ve önerilerine başvurma gereğini de hiç duymuyor. Girilmekte olan seçim düzlemi, her yönüyle yeni olu- şumlara gebe görünüyor. Bu çalkantıların asıl deprem yaratacağı alan, her zaman olduğu gibi ekonomidir. Yüzde 70'in üzerinde bir enflasyonla girilen ve dar ve sabit gelirlilerin her geçen gün yoksullaşmasına neden olan bir ekonomi bu seçimin etkilerini nasıl kaldıracak- tır? Özellikle de kurumların çalıştırılamadığı, hukuk düzeni- nin temellerinden sarsıldığı ve bir karmaşa ortamına sürüklendiği bir "boyalı demokrasi" yerel ya da genel seçimleriyle neyi değiştirecektir? Toplumun dürüstlük, açıklık, hizmet ve iş beklentilerine yanıt olacak bir açılım şîmdilik görünürde yoktur. Umarız ülkeyi ve kentlerini yönetmek isteyenler gerçeği görürler. • • • Bu köşede yayımladığım "Gösterge Doğru Değilse" başlıklı ve 20 Arahk 1993 tarihli yazıya konuk yazar ola- rak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı'nın 1 Ocak günü verdiği yanıtı kurumsal bir düzeltmeyi açıkladığı için, gerçekten çok olumlu buldum. Yazar, kendilerinin ulusal gelir serisi üretmediklerini ve kimi zorunlu nedenlerle Devlet istatistik Enstitüsü'- nün ürettiği verileri de olduğu gibi kullanamadıklarını açıklıyor. Ulusal gelir istatistiklerinin bu ikili durumunun 1994'ten başlayarak giderileceğini ve bu konuda veri birlikteliğinin sağlanacağını açıklıyor. Teşekkürler; bu konudaki ilk "ulusal kollokyum'ların 1972'detoplandığı anımsanırsa, bu sonuç yine de olumludur. Dileriz öbür konularda da bu iki kamu kurumu arasında istatistik ve- rilerinin uyumu sağlanır. DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA DIŞ KREDİLERDE ARTIŞ "Yeni dünya düzensizliği" ve Kuzey Atlantik Pakü V arşovaPaktı'nınçökmesi veSSCB'nin dağılması NATO'da bir kimlik sorunu yarattı. Düne kadar "Batı'yı "Doğu" blokunun muhtemel bir saldırısına karşı korumayı amaçlayan NATO, bugün artık gerekli miydi? Başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkeler 1991 Roma zirvesinden berı bu soruya cevap arıyorlar. Rusya'da reformların ve demokratikleşme sürecinin tökezlemeye başladığı, Batı Avrupa'nın şıddetli bir durgun- luktan henüz çıkmadığı bir ortamda başlayan Brüksel toplantısı bu sorulara kesin bir cevap bulabilecekmi?Olurnlu bir cevap vermek zor... NATO'nun ikili işlevi NATO'ya kışilık arama çabalarının ne yönde gelışebileceğini düşünmeye NATO'nun ikili iş- levıne değinerek başlamakta fayda olabilir. Geçen çarşamba günü Wall Street Journal'ın baş makalesi bu ikili işlevi Clinton'a şöyle hatı- rlatıyordu: "NATO'nun görevi sadece, şimdi artık gerilemekte olan dış tehlikelere karşı ko- runmak değildi. Daha da önemli olan 16 ülke- nin askeri örgütleri arasında ışbirliğıne dayalı ahenklî ilişkiler kurmaktı. "Bir başka okuyuşla, bu ıfadelere göre NATO bir taraftan Avrupa'yı dış saldırılara karşı korurken diğer taraftan At- lantik bölgesinde düzeni sağlayacaktı: NATO, Soğuk Savaş döneminde ABD'nin Avrupa üze- rindeki stratejik politık üstünlüğünün korun- masının bir aracı olarak işliyordu. Soğuk Savaşın bitmesınden sonra, o zama- na kadar birbıri ile uygunluk halinde işleyen bu iki amaçtan bırincisi değişti. Aynı anda da birin- ci amaç ile ikincisi arasında gerginlikler. hem binnci hem de ikinci amacın gerçekleşmesinin önünde ciddi engeller oiuşmaya başladı. Gerginlikler ve engeller Soğuk Savaşın ardından ABD'nin Avrupa'- dakı askerlerinin sayısını 300000den 100. 000'e indirmek, ama NATO içinde üstünlüğünü eskisi gibi muhafaza etmek istemesi gerginlik- lerın ı'k kaynaklarından biri oldu. Bir diğer ger- ginlik Avrupa ülkelerinin, ABD'nin ulusal çıkar- larının askeri müdahaleyi gerektirdiği du- rumların içıne kendı ıradelerinin dışında çekile- bileceklerinden endişe etmelerinden kay- naklanıyordu. Son yıllarda ABD'nin dış politika önceliklerı arasında Avru- pa'nın gerile- mekte olması bir başka gerginlık kaynağıydı. Bunu ekonomik alanda ABD'nin ilgısınin Avru- pa'dan Uzak Do- ğu'ya kaymakta olmasının yanı sıra Clinton'un Avrupa politi- kasını Avrupa'- nın savunması- ndan ziyade Rusya'da re- formların devam etmesi ve Rus- ya'nın dünya ekonomisine, ABD hegemon- yası altına girerek yeniden entegre edilmesi üzenne kurmaya çalışmasında izlemek müm- kün oldu. Roma zırvesi, NATO'nun Soğuk Savaş son- rası dönemde de gerekli olduğunu kabul ettik- ten sonra, "genişletilmiş güvenlik kavramı kapsamında stratejik olarak yeni bir yönelimin gerektiği" üzerinde bir görüş birliğinevarmıştı. Bu bağlamda NATO'nun coğrafi etkı alanı ge- nişletilecek yetkılerı arttırılacak ve askeri yapı- ları çevik müdahale kapasitesini yükseltecek şekilde değışecekti. Daha sonra, 17 Aralık 1992, NATO Bakanlar Toplantısı yeni görevi "Avrupa'da değişmeleri yönlendirmek, Av- rupa-Atlantik bölgesinde düzeni sağlamak" olarak tarif edecekti. Böylece NATO'nun Batı'yı korurna görevi Rusya'nın yeniden bir süper güç olmasını önlemek için NATO'nun coğrafi etki alanını Doğu Avrupa'yı da içine alacak şe- kilde genışlemek olarak değışiyordu. Ancak NATO, Avrupa'dakı de- ğışmelerı yön- lendirmek ve Rusya'nın tek- rar bir süper güç olmasını önlemek için Polonya, Maca- ristan Çekoslo- vakya gibi eski SSCB uydu- larını içine ala- cak şekilde ge- nişlemeye kalkınca ilk bü- yük engelle kar- şılaştı. Yettsin, NA- TO'nun genişle- mesini Rusya'yı tecrit edici bir gelişme olarak görüp itiraz ederken Dışişleri Bakanı (eski ge- neral) Andrey Kozirev, Alman Dışişleri Ba- kanı'nı "eski SSCB ülkelerinden oluşan bırbir- lik kurmakla" tehdit edecekti. Kozirev'in son zamanlarda sık sık bir Moskova-Berlin ek- seninden de bahsetmeye başlaması (eğer ger- çekleşirse) NATO'nun varlığını, tehdit eden Po- lonya'nın paylaşılmasını anımsatan bir anlam taşıyordu. Bızzat bu tehdit eski "NATO" mantığı içindeacilen genişlemek için yeterli bir sebep olabilirdi. Üstelik şimdı, Doğu Avrupa ül- keleri, özellikle Polonya Jirinovski'nin yüksel- mesinden de korkarak NATO'ya bir an evvel girmek istiyorlardı. Ancak, Doğu Avrupa ülke- lerini yine kimse dlnlemeyecek ve Clinton yö- netimi, ABD-Rusya ilişkilerine yüklediği yeni anlam gereğince NATO'ya geri adım attıra- caktı. Genişleme yerine "Banş İçin Ortaklık" (BİO) ismi altında, bu ülkelerin NATO'ya girme- sini belirsiz bir süre erteleyen bir uzlaşma for- mülü oluşturuldu. Yukarıda bahsettiğim ger- ginlikler, ABD'nin Rusya merkezli Avrupa poli- tikası, bu engelin aşılmasına izin vermemişti. Vaklav Havel tarafından, Yalta'ya benzetilen bu uzlaşma NATO'nun içine düştüğü kimlik so- rununu aşmasının ne kadar zor, belki de im- kansız olduğunu gösterdi. Sözde, yeni döne- min en önemli özelliği Rusya'nın artık "Batı" için tehlike olmaktan çıkmış olmasıydı. Hatta Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi NATO ülkeleri ile eski Varşova Paktı ülkelerini bir çatı altında toplamış NATO koridorlarmı, toplantı salonla- rını, hatta savaş oyunlarını Rus generalleri- ne açmıştı... Ne var ki tüm bunlar olurken NATO yeni döneme uyum sağlayamamış, aksine ge- leceğinin, bir zamanlar varlık nedeni olan ülke, Rusya, tarafından dikte edildiği bir noktaya gel- miş, böylece de uluslararası durumu da çok daha istikrarsız bir noktaya taşımıştır. Çünkü BİO'nun arkasında, anındaki gelişmelerin yönû ile son derece uygunsuz olan "Rusya'da reform sürecinin ve demokratikleşmen'm geli- şeceği" varsayımı yatmaktadır. Bu varsayımın aksine Rusya, milliyetçi ve genişlemeci eğilim- lerin güçlenmesı (örneğin Jirinovski nin şeçim- leri kazanması) ile daha da istikrarsızlaşır ve tehdit edici bir hale gelirse -ki bu çok güçlü bir olasıiıktır- NATO içine gireceği açmazı, Rusya ile diya- log kurmanın çok zorlaşacağı bir ortamda aş- maya çalışmak durumunda kalacaktır. Bugünkü Brüksel toplantısı NATO'nun kimlik sorununu aşamadığını tescil edecektir. Çünkü NATO'nun geleceği bundan sonra, artık Rus- ya'daki gelışmelere bağlı hale gelmiştir. Kısavadeli borçlar 5.3 milyar dolar Ekonomi Servisi - Türkiye'- nin orta ve uzun vadeli dış kre- di kullanımı geçen yıl 10 ayda 4 milyar dolann üzenne çıktı. Merkez Bankası verilerine göre, orta ve uzun vadeli kredi kullanımı geçen yıl ocak-ekim döneminde bir önceki yılla karşılaştınldığında yüzde 39.4 oranında artış gösterdi. 1992 yılı ocak-ekim döneminde 2 milyar 905 milyon dolar olan orta ve uzun vadeli krediler. geçen yıl aynı dönemde 4 mil- yar 50 milyon dolara ulaştı. 1993 yılının söz konusu dö- neminde toplam 464 milyon dolar olan Hazine'nin kulla- nımlan arasında. Dünya Ban- kası. Japon Eximbank ve DECF'den sağlanan toplam olarak 177 milyon dolar ile Avrupa Konseyi Sosyal Kal- kınma Fonu'ndan sağlanan 267 milyon dolar tutannda krediler önemli bir yer tutu- yor? Ticari bankalann yurtdışın- dan sağladıklan sendikasyon kredileri 656 milyon dolar, di- ğer sektörlerin kullarumlan ise aynı dönemde 2 milyar 930 milyon dolar oldu. Kısa vadeli borçlar Öte vandan Türkiye'nin kısa vadeli borçlan geçen yılın 10 aylık döneminde bir önceki yıla göre yüzde 64.8 oranında artarak 5 milyar 309 milyon dolara yükseldi. 1992 yılı ocak-ekim döneminde kısa vadeli yükümlülükler 3 milyar 221 milyon dolar idi. 1993 yılının söz konusu dö- neminde, kısa vadeli borçlann 170 milyon dolan kamu sektörune, 5 milyar 139 mil- yon dolan da ticari bankalar ve diğer sektörlere ait bulunu- yor. MEKTUPLARLA KÖYENSTİTÜSÜ YILLARI t. Hakkı Tonguç 30.000 (KDV içinde) Çağdaş Yavınhrı Türkocağı Cod. 39-41 Cağaloğlu-hlanbul Ödemeli gönderilınez SAVAŞ YHLARINDA BİRSÜRGÜN KemalSûlker 30.000 (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğh-İs«mbul Ödemeögöoderüroez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle