20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Nezavisimayagazetesi: Karadeniz Filosu ortalığı kanştırdı Leonid Kravçuk (sağda) milliyetçilerin kurbanı olabilir. B oris Yeltsin'le görüşen Uk- rayna Cumhurbaşkanı Leo- nid Kravçuk, Kiev'e döndü- ğünde. Karadeniz Filosu'nu Rus- ya'ya satmadığııu; Rusya'run, filo- nun Ukrayna'ya ait olan yüzde 50'lik bölümünden bir kısmını satın alma isteğini ilettiğini be- lirtti ve konuyu inceleyeceklerini açıkladı. Böylece, Ukrayna'nın filo- yu sattığı haberi, birkaç saat içinde tanınmayacak kadar değişiverdi. Aralanndaki görüşmenin aynntı- lannı açıklamaktan kaçınan her iki ülke yönetimi de, anlaşılan. iç politi- kada zor duruma düşmeme derdin- de. Kesin olan. Rusya'ya geçecegi saptanmış nükleer silahlarla ilgili anlaşma. Ancak bu önemli anlaş- ma, filonun gölgesinde kalıyor. Yeltsin. Ukrayna'nın borçlanna karşıhk fılonun tümüyle Rusya'ya geçtiği yolunda aceleci bir açıklama yaptı. Ne var ki, başkanlık basm sözcüsünün duyurusunda, böyle bir bilgi yer almadı. Kravçuk'un, Yelt- sin'in önerisini benimseyip benimse- mediği belli değil; ama ortaya çıkan durumun, Ukrayna yönetimini yıp- rattığı açık. Bugün gerek Rusya yanlısı. gerek ülkenin Moskova'dan tümüyle uzaklaşmasını savunan güçlerin son derece aktifleştiği Ukrayna'da, iç savaş tehlikesi bile var. Bu ortamda. Kravçuk'un denge unsuru olması kolay deği] ve milliyetçi kesimlerin onu kurban etmesi olasıhğı açıkça görülüyor. İki üder arasındaki görüşmede Yeltsin, sert tutumuyla Sırbistan li- derini anımsattı ve "Rus Miloseviçi" rolünü oynadı. Gerçekten de Rus- ya, Ukrayna'ya karşı önemli bir ekonomik savaş kazandı. Büyük sözlerden öteye bir şey yapamayan Rusya Parlamentosu'nun yanında, etkili çabalanyla Karadeniz Filosu'- nu ve Sivastopol'u geri alan bir li- der! Bu elbette ilginç bir karşılaşür- ma. Ancak gerçekçi politikacılar, böyle bir durumun yaratılmasından Tayland Güney cephesinde bombah günler £t T ayland hükümeti ve ka- muoyunun, Müslüman bir azınlığın yaşadığı ülkenin güney ucundaki yarımadayı bir ay- dan uzun süre etkileyen kanşıklığın kökeni hakkında bilgisi yok. Ağus- tos ayının başında. bölgede Müslü- manlann 34 okulu yakıldı. Bir Bu- dist tapınaği bombalandı. Bir pusu- da iki asker öldürüldü. Malezya sınınna 40 kilometre uzaklıkta, bir trene yapılan saldında bir kişi öldü, dokuz kişi yaralandı. Başlangıçta, yetkililer, özelliklede bölgedeki askeri komutanlık. 1970'- lerde hayli etkin olan, daha sonra ise varlıklan pek hissedilmeyen Müslü- man ayndkçı hareketlerden geriye kalan gruplann, bu oiayiara neden olduğunu öne sürdü. Ülkenin güneyi. 16 ve 17. yüzyı- lda Pattani Sultanlığı'nın egemen olduğu bir yerdi. 19. >r üzyüda burası Siyarh'ın kontrolüne girdi. Ancak bazılan, eşkıyahğın hala yaygın olduğu bu bölgede bile • ayrjlıkçılann eylem gerçekleştirecek olanaklan bulunduğunu pek sanmı- yor. IBirşey bilmiyorsan ıI hiç konuşma, daha iyi Başbakan Chuan Leekpai, okul- lann yakılmasından sonra yaptığı ziyarette daha dikkatli demeçler vermiş, "Henüz hiçbir şey bilmiyor- ken sessiz kalmak daha iyi" demişti. Tayland'a resmi bir ziyarette bu- lunan komşu Malezya'nın başbaka- nı, Taylandlı aynlıkçılara yardım etmediklerini belirtti. Malezya hü- kümeti, aslında ASEAN'dakı (Gü- ney Asya Ülkeleri Birliği) müttefıki Tayland'la ilişkilerinin iyi olmasını istiyor. Buna karşıhk, Tayland'ın güneyindeki köktendinci Müslü- manlar, komşu Malezya'dan yar- dam görebilir. Ülkeler arasındaki sınır, orrnanlarla kaplı ve denetlen- mesiçokgüç. Jean Claude Pomonti sonra da Ukrayna'nın Asya ya da Amerika'ya gitmeyeceğini. her za- man yarumızda İcalmaya devam edeceğini unutmaz. "Seinbolik bir filo"yu ve "Rusya'nm şanlı kenti"ni geri almak. Av- rupa'ja giden yol- da yer alan kom- şumuzu kızdı- rmaktan başka bir anlam ifade etmez. Rusya, liderinin zafer kazanması uğruna. köklü de\- let gelenekleri olan Ukrayna'nın dünya önünde onurunu kıran ılk ül- ke oldu. Onun için, başansından dolayı Yellsin'i kutlamakta aceleet- meyehm. Belkı gün gelir. filoyu Kınm sahıllerinden uzaklaştı- rmamız. Ukrayna'ya enerji sağla- mak için kendi kaynaklanmızı bile oraya aktarmamız gerekir. Belki de bir başka ülke. bu "kurtarıcı" rolünü üstlenır. Ukrayna'da istik- rarsızlık. yalnızea Rusya'da değıl, Avrupa'da da değişıkliklcre yol açabilir. Bu gelişmeler. ekonomik birlik fiknni derafa kaldırdı. Ayn- ca BDT üveleriyle ılişkilen olum- suz etkıler ve o ülkelerde gerçekçi yöneticilerin konumlanru sarsar. Vital> Portnikov DinlerParlamentosu: Işkence ve ırkçılığa, inana alet etmeyin Chicago'daki toplantıda asgari ahlak konusunda fıkirbirliğine vanldı Shf iN'rtır İJork eimcs Bir düzine ülkenin dinsel farklılıklar nedenıyle savaş halınde olduğu bir dünyada. dinlerarası işbirliği ve anlayışı gcliş- tirerek banşın sağlanacağı. çok yaygın bır inanç. Geçen hafta Chıcago'da toplanan Dünya Dinleri Parlamentosu'na ka- tılan üyeler, dinlerarası uyumun gerçekleşmesi için girişimde bulun- du. Dinsel farklılıkîan gözardı edıp bir işbirliğine girmenin ne denli zor olduğunu saptavan Parlamento üyeleri, en azından hedeflennden bi- rini gerçekleştirdı: Bir düzineden fazla dini inanışı temsi! eden \ üz do- layında dini lider, "Küresel Ahlak" kavramını içeren bir bıldiriye imza attı. Dünyanın dört bir köşesinden ge- len yüzlerce dini lider ve yedi bin üyenin katıldığı Parlamento. 1893'- te Chicago'da toplanan Dünya Din Fuan'nın yüzüncü yılını kutlamak üzcrc bir araya geldi. Bir hafta süren toplantı kapsamında çe- şitli dini ko- nularda konfe- ranslar. medi- tasyon seans- lan. dini ayin vc danslaryeraldı. Evangelist ve köktenci Hıris- tiyan gruplar, Parlamento'ya katılmadı. Li- beral Protestanlar. toplantılarda söz almamayı tercih etti. Hafta boyunca Doğu Âvrupalı Ortodoks Hıristı- yanlar vedört Yahudi grubu. kendı- lerini topluluktan uzak tuttu. Doğu Ortodokslan ise. Yeni-Putperestler vc Tanrıça'ya Tapanlar gibi yeni dini gruplann etkinliklcre katıl- masını proteslo etmek için Parla- mcnto'dan Küresel Ahlak Bildirgesi, dinlerarası bir antlaşmanın ne denli zor olduğunu gösterdi. Dokuz sayfalık. beş bin sözcükten oluşan bildirgeyi hazırlayan Katolik din adamı Hans Kung, aylarca. gecesini gündüzüne katıpçalıştığını belirtiyor. lar ise. Ya- hudi düş- manı ola- rak tanım- ladıklan Louis Far- rakhan adlı din adamının, toplantılara İslam dün- yasını tem- silcn girmesinden rahatsızoldu. Chıcago Hilton Oteli'nde yapı- lan. 700 dolayında din adamının yer aldığı oturuma Hindu, Budist. Müs- lüman ve Sih dini liderlerde katıldı. Bivçok düğün umıtulahiliv;ama Saffet'inki, asla Potis memuru Saffet Kovaleviç, düğününe tekerlekti sandalyeyle geldi. Karısı, tören boyunca usulcayanında durdu, kocasıyla gurur duyuyordu. BStünformahteler tamamlanıp,iş gelini öpmeye geldiğinde, Saffet,gmdesini ilerî itebilmek içinyoğun bir çaba harcadt. Saffet 'in solbacağı ve sağ kolu yok. Saffet, en aamasız, en dolaysız anlamda, Bosna 'dakı savaşın kurbanı değil. Bacaklarını ne savaş meydanında yitirdi ne kör bir kurşuna hedefoldu. Sarayhosna 'da, sıradan bir devriye gezisinde, birgrup insanın,yanlannda bir elbombasıyla dolaştıklannı gördü. V düsmanı ne dostu olan bu insanların eline bir silahgeçmişti. Savaşlarda olur böyleşeyler. Saffet, birpotis memurunayakışır biçimde aavranarak, patlamadan önce bombayı tehlikesiz biryere firlatmaya çahştı. Ama çok geç kalmıştı. Saffet 'in şimdikikansı Akra Koriç, durumu öğrenince, artık özürlü olangözbebeğine duyduğu seveinin daha da arttığtnı duyumsadı. İkisevgiH, 21 ağustosta evlendi. Akra 19'unda,Saffet26'sında. Vesavaş,iki yaşında. Saraybosna 'daki bir hastanede yapılan ve oldukça sadegeçen törene arkadaşları, akrabalan katıldı. Konuklardan kimisakattı. Kiminin yumurta alabilecek kadar zengin olması, büyük bir şanstı. Böylece, küçüik bir düğünpastası bile yaptldı. Saraybosna 'da tek yumurta -tabii eğer bulabilirseniz- doksan bin tira ediyor. Geçen hafta imzalanan bildirge, ortaya yeni bir ahlak anlayışı koy- muyor; tüm dinlerin geleneksel ahlak anlayışını ortak bir temel üzerine oturtuyor. Uçan dairelerin varhğını kanıtlama- ya çalışanlar bile konuşmalarda söz aldı. Chicago Sanat Enstitüsü'nde bi- raraya gelen Dini ve Ruhani Lider Topluluğu'nun çahşmalan, toplan- tının en can alıcı kısmını oluşturdu. Kapanış oturumunda yüz dolayın- da dini lider, aralannda son derece önemli konulan tartıştı. Kapanış günü, Küresel Ahlak Bildirgesi'nin tüm delegeler tarafın- dan imzalanması sırasında gazeteci- ler de oturuma alındı. Ancak tüm üyeler, kapanışa dek yapılan birle- şimlerin çok gerilimli geçtiği konu- sunda hemfikirdi. Dini temsilciierin tümü de kendi sorunlannın diğerle- rinden daha önemli olduğunu be- lirtmek için çırpındı. Bosnalı Müs- lümanlar ve Amerikan yerlileri, kendilerini hedef alan sindirme ve yoketme politikası üzerine drama- tik konuşmalar yaptı. Küresel Ahlak Bildirgesi, din- lerarası bir ant- laşmanm ne den- li zor olduğunu gösterdi. Dokuz sayfalık, beş bin sözcükten olu- şan bildirgeyi hazırlayan Kato- lik din adamı Hans Kung. ay- larca. gecesini gündüzüne kaüp çalıştığmı belirti- yor. Bildirge, or- taya yeni bir ah- lak anlayışı koy- muyor; tüm din- lerin geleneksel ahlak anlayışını ortak bir temel üzerine oturtuyor. Ahlaksal ve yasal değerlerin toplum içinde köklü bir yapıya kavuşması için, dinlerin tel- kin gücünden yararlanılması gerek- tiği öne sürülüyor. Bildinde, tüm dini öğretilerde or- tak olan ahlaksal değerler yineleni- yor: Kimsenin canına kastetmemek, çalmamak, yalan söylememek, zina yapmamak gibi... Bunlann yanısıra, başkalanna karşı şiddet uygulama- mak, ekonomik adaleti yok sayacak tavırlar içinde olmamak, çevreye daha duyarlı ve saygılı olmak.' 1 poli- tik konularda doğrulan göstermek, cinsel tacize yol açmamak, bildiri- nin daha çağdaş, güncel ahlaki doğ- rulan. Bildirgede ırkçıhk, işkence, etnik temizlik ve toplumlararası nefret to- humlannın yeşermesi için dini inançlardan yararlanılması kınaıur- ken, örnekleme yapmamaya özen gösteriliyor. Kürtaj ve ötanazi ko- nulanna ise hiç değinilmiyor. PeterSteinfels Fotobulmaca Sağ alt köşede birfotoğrafkesidigörü- yorsunuz. Ne olduğunu anlayabüdiyse- niz. "Cumhuriyet Gazetesi-Fotobuİma- ca Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul" adresine, 15 eyiül ak- şamtna kadar elimizde olması koşuluv- la yazınız. Doğru yanıt verecekİer arasında çekeceğimiz kura sonucu, 25 okurumuza. Nevzat Erkmen'in "TSrk Dihnin Uyak SözJüğv" kitabtnı arma- ğan edeceğiz. Fotoğ- rafla ilgili haberi ve kazanan okur- larumzın adını, 17 eylül cuma günkü sayfamızda yaymla- yacağız. Çin, 'Pazar Leninizmi' derkenfaşizmeyuvarlanıyor Ç in. gemıyi kurtarmak için komünizmi denize atıyor (Dikkat; Komünist Parti vönetimini değil) ve ülke- nin 1.2 milyarlık nüfusunu, Doğu Asya'nın. serbest pazar ekonomisinin geçerli olduğu baskıcı yönetim geleneğine iti- yor. 1960-70'lerde başıru Güney Kore ve Tayvan'ın çektiği bu Uzakdoğu modeli. sert tek partı yönetimini. pa- zardaki rekabet- le birleştıriyor. Mao. daha çok önceleri, "Deng, Marksizm ve Ne demişti Mao: Bir gün devrimci bir ülke olmaktan çıkıp revizyonizm batağına Leninizm'i bilmi- düşmekten korkuyoruz yor" demişti. ^ ^ Mao'ya hak ver- memek elde değil. Çünkü 89 yaşındaki Deng. gelişmekte olan ülkelerden gelen ziyaretçilere. Marksizm"den endişe etmemele- rini söylüyor. Aynı zamanda Deng ve öteki Çinli liderler. merkezde bir karar mekanizmasının bulunduğu, iyi- ce disipline sokulmuş tek partı yönetimini getiren Leninizm'den hoşlanıyor. Başka bir deyişle, amaçlan, pazara dayalı bir Leni- nizm kurmak. Mao, birzamanlar, Çin'in baş- ka bir Sovyetler Birbği olma teh- likesinden söz ediyordu. Batılı bir diplomat "Çin'in rö- yası, ikinci bir Singapur ol-iıak" diyordu. Bir başka yabancı bü- yükelçi yanıt verdi: "Bu asla ger- çekJeşmeyecek."' Singapur'un çe- kim merkezi haline gelmesinin nedeni. Batı'nın politik standart- lanndan etkilenmeksizin Batı'- nın >aşam standartlanna ulaşmış olması. Önümüzdeki on yılın en önemli sorulanndan biri. Çin'in gerçekten ikinci bir Singapur, ya da en azından Endonezya olmayı başanp başara- mayacağı. Eğer Çin bu dönüşü- mü gerçekleşti- rebilirse, 21. yüzyılın süper güçîeri arasına girebılir Kendi- sini ekonomik ve politik anlamda dönüştürme>i beceremezse, etnik vecoğrafi bö- lünmeler, ülkeyi içsavaşa. büyük bir kaosa sürükleyebilir. Gelecek ne gösterirse göstersin, şurası ke- sin: Çin'in komünist bir devlet olduğu artık sövlenemez. En azı- ndan, şu ana kadar hiçbir komü- nist devlet; borsa. uydu televizyonlan. özel okul- lar, radyolardaki talk şo\lara bu kadar bulaş- mamıştı. Komünist Parti hala yönetimde. ama partiye bağlı kollar. ıdeolojinin denetlenmesi için enerji harcamıyor. Devlet Güvenlik Bakanlığı bir fınn işletiyor. Partinin kadınlar örgütü, -yakalanana kadar- bir genelev işletiyordu. Partinin hırsı ve materyalizmı. yan kapitalistleşmenin doğurduğu saldırganlığın •>eı*Jine Joiîviurduğu \abanci zivarctçilen etkıli- yor: Sabahın erken saatlerine kadar açık. göz alıcı diskolar. bu yıl şimdiye kadar satılan 30 Rolls Royce, tabakİanna 24 ayar alün serpişıiren lüks lokantalar (çünkü zengin patronlar bunun ömrü uzattığını düşünüyor); daha neler neler. Yabancı- lar, Pekin'deki bu değişimleri biraz da heyecanla karşılarken. halk. eski bir türküyle yanıt veriyor: Dışandan. eşek dışkısı bile altın gibi görünür... Beverlv Hills'te. beş yıldıziı birotelin havuzıı başı- nda geçirilen birkaç günde ABD ne kadar tanına- bilirse. yalnızca büyük kentlere gidenler, Çin'i o kadar tanıyabi- lir. Nüfusun dörtte üçünü banndıran kırsal bölgelerde köy- lüler, diskolarda değil mağaramsı evierde yaşıyor ve altın yiyen bir Çinli başına, et alacak parası ol- mayan milyonlar düşüyor. Bir başka önemli nokta da, zengin olmak için yaşanan itiş kakışın, Çin'in değerler sistemini çökertmesi. Çoğu Çinb', toplum- sal anlaşmanın çökmesinden kuşku duyuyor. Çünkü eskıden toplumu bir arada tutan yapıştı- ncı (komünizm), artık yapışüncı özelliklerini giderek yitiriyor. Çinlilerin bir deyişi vardır: "Yi fang, jiu luan". yanı. denetim gi- derse karmaşa gelir. Oldukça duyarlı bir görevde bulunan Çinli bir yetkili, "Çin ta- rihine baktığınızda, güçlü bir yö- netimin olmadığı her dönemde, karmaşa görürsüniiz" diyor; "Eğer çok fazla demokrasi gelir- se. Çin bölünecek. durum Sovyet- le Birliğfndekinden daha içkarar- tKi olacak." Çin'in güneyindeki Haotou köylüleri, pazar ekonomisine eklemlenmenın kolay bir yolunu bulmuşlardı: Başka yerlerden kaçırdıklan genç kızlan, kadınlan fahişeliğe zorluyorlardı. Yozlaşma. Komünist Parti'ye kadar girdi. Bir- kaç yıl öncc sorun, birkaç dolarlık rüşvetlerden ibaretti. Şimdi yetkililer milyonlar, milyarlar çah- yor Berkele\ Lnıversıtesı'nden sosyolog Pref. Dr. Thomas Gold, "Bugün Çin, Ko- münistlerin yaratoğından çok daha derrunci bir sürecin içinde bulunuyor" diyor. Gold ve diğer akademisyenler, Çin'in Tayvan ve Güney Kore'ye benzeyeceğini düşünüyor. Başka kıtalardaki ülkelerle, sözgelimi Franco yönetimindeki 1960'lann İspanya'sı ya da General Augus- to Pinochet'nin 70'lerdeki Şili'siy- le paralellikler kurulabilir. 126 bin otomobilin 2Sbin834'ükayıp Bu yüın ilk dört ayında Güney Kore. Çin'e 26 bin otomobil ih- raç etti. Oysa gümrük yetkilileri- ne bildirilen sayı 166'ydı. Özellikle genç Çin entelektüel- leri, Komünist Parti'nin, komü- nizmin çöküşünden etkilenmeyip varhğını korumasından, önderü- ğin gerçekte faşizmi getirmek is- temesinden endişe ediyor. Bu risk konusunda ilk uyan Mao'- dan gelmişti: "Bir gün devrimci bir ülke ol- maktan çıkıp, revizyonizm bata- ğına düşnıekten korkuyoruz" di- yordu 1963'te ve ekliyordu: "Bu değJşünin sosyalist bir ülkede ya- şanması, kapitalist bir ülkede ya- şanmasından çok daha kötüdür. Komünist Parti, faşist partiye dö- nebilir." The New York Times
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle