Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 EYLÜL1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Nezavisimayagazetesi:
Karadeniz
Filosu
ortalığı
kanştırdı Leonid Kravçuk (sağda) milliyetçilerin kurbanı olabilir.
B
oris Yeltsin'le görüşen Uk-
rayna Cumhurbaşkanı Leo-
nid Kravçuk, Kiev'e döndü-
ğünde. Karadeniz Filosu'nu Rus-
ya'ya satmadığııu; Rusya'run, filo-
nun Ukrayna'ya ait
olan yüzde 50'lik
bölümünden bir
kısmını satın alma
isteğini ilettiğini be-
lirtti ve konuyu inceleyeceklerini
açıkladı. Böylece, Ukrayna'nın filo-
yu sattığı haberi, birkaç saat içinde
tanınmayacak kadar değişiverdi.
Aralanndaki görüşmenin aynntı-
lannı açıklamaktan kaçınan her iki
ülke yönetimi de, anlaşılan. iç politi-
kada zor duruma düşmeme derdin-
de. Kesin olan. Rusya'ya geçecegi
saptanmış nükleer silahlarla ilgili
anlaşma. Ancak bu önemli anlaş-
ma, filonun gölgesinde kalıyor.
Yeltsin. Ukrayna'nın borçlanna
karşıhk fılonun tümüyle Rusya'ya
geçtiği yolunda aceleci bir açıklama
yaptı. Ne var ki, başkanlık basm
sözcüsünün duyurusunda, böyle bir
bilgi yer almadı. Kravçuk'un, Yelt-
sin'in önerisini benimseyip benimse-
mediği belli değil; ama ortaya çıkan
durumun, Ukrayna yönetimini yıp-
rattığı açık.
Bugün gerek Rusya yanlısı. gerek
ülkenin Moskova'dan tümüyle
uzaklaşmasını savunan güçlerin son
derece aktifleştiği Ukrayna'da, iç
savaş tehlikesi bile var. Bu ortamda.
Kravçuk'un denge unsuru olması
kolay deği] ve milliyetçi kesimlerin
onu kurban etmesi olasıhğı açıkça
görülüyor.
İki üder arasındaki görüşmede
Yeltsin, sert tutumuyla Sırbistan li-
derini anımsattı ve "Rus Miloseviçi"
rolünü oynadı. Gerçekten de Rus-
ya, Ukrayna'ya karşı önemli bir
ekonomik savaş kazandı. Büyük
sözlerden öteye bir şey yapamayan
Rusya Parlamentosu'nun yanında,
etkili çabalanyla Karadeniz Filosu'-
nu ve Sivastopol'u geri alan bir li-
der! Bu elbette ilginç bir karşılaşür-
ma. Ancak gerçekçi politikacılar,
böyle bir durumun yaratılmasından
Tayland
Güney
cephesinde
bombah
günler
£t
T
ayland hükümeti ve ka-
muoyunun, Müslüman bir
azınlığın yaşadığı ülkenin
güney ucundaki yarımadayı bir ay-
dan uzun süre etkileyen kanşıklığın
kökeni hakkında bilgisi yok. Ağus-
tos ayının başında. bölgede Müslü-
manlann 34 okulu yakıldı. Bir Bu-
dist tapınaği bombalandı. Bir pusu-
da iki asker öldürüldü. Malezya
sınınna 40 kilometre uzaklıkta, bir
trene yapılan saldında bir kişi öldü,
dokuz kişi yaralandı.
Başlangıçta, yetkililer, özelliklede
bölgedeki askeri komutanlık. 1970'-
lerde hayli etkin olan, daha sonra ise
varlıklan pek hissedilmeyen Müslü-
man ayndkçı hareketlerden geriye
kalan gruplann, bu oiayiara neden
olduğunu öne sürdü.
Ülkenin güneyi. 16 ve 17. yüzyı-
lda Pattani Sultanlığı'nın egemen
olduğu bir yerdi. 19. >r
üzyüda burası
Siyarh'ın kontrolüne girdi.
Ancak bazılan, eşkıyahğın hala
yaygın olduğu bu bölgede bile
• ayrjlıkçılann eylem gerçekleştirecek
olanaklan bulunduğunu pek sanmı-
yor.
IBirşey bilmiyorsan
ıI hiç konuşma, daha iyi
Başbakan Chuan Leekpai, okul-
lann yakılmasından sonra yaptığı
ziyarette daha dikkatli demeçler
vermiş, "Henüz hiçbir şey bilmiyor-
ken sessiz kalmak daha iyi" demişti.
Tayland'a resmi bir ziyarette bu-
lunan komşu Malezya'nın başbaka-
nı, Taylandlı aynlıkçılara yardım
etmediklerini belirtti. Malezya hü-
kümeti, aslında ASEAN'dakı (Gü-
ney Asya Ülkeleri Birliği) müttefıki
Tayland'la ilişkilerinin iyi olmasını
istiyor. Buna karşıhk, Tayland'ın
güneyindeki köktendinci Müslü-
manlar, komşu Malezya'dan yar-
dam görebilir. Ülkeler arasındaki
sınır, orrnanlarla kaplı ve denetlen-
mesiçokgüç.
Jean Claude Pomonti
sonra da Ukrayna'nın Asya ya da
Amerika'ya gitmeyeceğini. her za-
man yarumızda İcalmaya devam
edeceğini unutmaz. "Seinbolik bir
filo"yu ve "Rusya'nm şanlı kenti"ni
geri almak. Av-
rupa'ja giden yol-
da yer alan kom-
şumuzu kızdı-
rmaktan başka bir
anlam ifade etmez. Rusya, liderinin
zafer kazanması uğruna. köklü de\-
let gelenekleri olan Ukrayna'nın
dünya önünde onurunu kıran ılk ül-
ke oldu. Onun için, başansından
dolayı Yellsin'i kutlamakta aceleet-
meyehm. Belkı gün gelir. filoyu
Kınm sahıllerinden uzaklaştı-
rmamız. Ukrayna'ya enerji sağla-
mak için kendi kaynaklanmızı bile
oraya aktarmamız gerekir. Belki
de bir başka ülke. bu "kurtarıcı"
rolünü üstlenır. Ukrayna'da istik-
rarsızlık. yalnızea Rusya'da değıl,
Avrupa'da da değişıkliklcre yol
açabilir. Bu gelişmeler. ekonomik
birlik fiknni derafa kaldırdı. Ayn-
ca BDT üveleriyle ılişkilen olum-
suz etkıler ve o ülkelerde gerçekçi
yöneticilerin konumlanru sarsar.
Vital> Portnikov
DinlerParlamentosu: Işkence ve
ırkçılığa, inana alet etmeyin
Chicago'daki toplantıda asgari ahlak konusunda fıkirbirliğine vanldı
Shf iN'rtır İJork eimcs
Bir düzine ülkenin dinsel
farklılıklar nedenıyle savaş
halınde olduğu bir dünyada.
dinlerarası işbirliği ve anlayışı gcliş-
tirerek banşın sağlanacağı. çok
yaygın bır inanç.
Geçen hafta Chıcago'da toplanan
Dünya Dinleri Parlamentosu'na ka-
tılan üyeler, dinlerarası uyumun
gerçekleşmesi için girişimde bulun-
du. Dinsel farklılıkîan gözardı edıp
bir işbirliğine girmenin ne denli zor
olduğunu saptavan Parlamento
üyeleri, en azından hedeflennden bi-
rini gerçekleştirdı: Bir düzineden
fazla dini inanışı temsi! eden \ üz do-
layında dini lider, "Küresel Ahlak"
kavramını içeren bir bıldiriye imza
attı.
Dünyanın dört bir köşesinden ge-
len yüzlerce dini lider ve yedi bin
üyenin katıldığı Parlamento. 1893'-
te Chicago'da toplanan Dünya Din
Fuan'nın yüzüncü yılını kutlamak
üzcrc bir araya
geldi. Bir hafta
süren toplantı
kapsamında çe-
şitli dini ko-
nularda konfe-
ranslar. medi-
tasyon seans-
lan. dini ayin vc
danslaryeraldı.
Evangelist ve
köktenci Hıris-
tiyan gruplar,
Parlamento'ya
katılmadı. Li-
beral Protestanlar. toplantılarda söz
almamayı tercih etti. Hafta boyunca
Doğu Âvrupalı Ortodoks Hıristı-
yanlar vedört Yahudi grubu. kendı-
lerini topluluktan uzak tuttu. Doğu
Ortodokslan ise. Yeni-Putperestler
vc Tanrıça'ya Tapanlar gibi yeni
dini gruplann etkinliklcre katıl-
masını proteslo etmek için Parla-
mcnto'dan
Küresel Ahlak Bildirgesi,
dinlerarası bir antlaşmanın ne
denli zor olduğunu gösterdi.
Dokuz sayfalık. beş bin
sözcükten oluşan bildirgeyi
hazırlayan Katolik din adamı
Hans Kung, aylarca. gecesini
gündüzüne katıpçalıştığını
belirtiyor.
lar ise. Ya-
hudi düş-
manı ola-
rak tanım-
ladıklan
Louis Far-
rakhan adlı
din
adamının,
toplantılara
İslam dün-
yasını tem-
silcn girmesinden rahatsızoldu.
Chıcago Hilton Oteli'nde yapı-
lan. 700 dolayında din adamının yer
aldığı oturuma Hindu, Budist. Müs-
lüman ve Sih dini liderlerde katıldı.
Bivçok düğün umıtulahiliv;ama Saffet'inki, asla
Potis memuru Saffet Kovaleviç, düğününe
tekerlekti sandalyeyle geldi. Karısı, tören
boyunca usulcayanında durdu, kocasıyla
gurur duyuyordu. BStünformahteler
tamamlanıp,iş gelini öpmeye geldiğinde,
Saffet,gmdesini ilerî itebilmek içinyoğun bir
çaba harcadt. Saffet 'in solbacağı ve sağ kolu
yok. Saffet, en aamasız, en dolaysız
anlamda, Bosna 'dakı savaşın kurbanı değil.
Bacaklarını ne savaş meydanında yitirdi ne
kör bir kurşuna hedefoldu. Sarayhosna 'da,
sıradan bir devriye gezisinde, birgrup
insanın,yanlannda bir elbombasıyla
dolaştıklannı gördü. V düsmanı ne dostu
olan bu insanların eline bir silahgeçmişti.
Savaşlarda olur böyleşeyler. Saffet, birpotis
memurunayakışır biçimde aavranarak,
patlamadan önce bombayı tehlikesiz biryere
firlatmaya çahştı. Ama çok geç kalmıştı.
Saffet 'in şimdikikansı Akra Koriç, durumu
öğrenince, artık özürlü olangözbebeğine
duyduğu seveinin daha da arttığtnı
duyumsadı. İkisevgiH, 21 ağustosta evlendi.
Akra 19'unda,Saffet26'sında. Vesavaş,iki
yaşında. Saraybosna 'daki bir hastanede
yapılan ve oldukça sadegeçen törene
arkadaşları, akrabalan katıldı.
Konuklardan kimisakattı. Kiminin yumurta
alabilecek kadar zengin olması, büyük bir
şanstı. Böylece, küçüik bir düğünpastası bile
yaptldı. Saraybosna 'da tek yumurta -tabii
eğer bulabilirseniz- doksan bin tira ediyor.
Geçen hafta
imzalanan
bildirge,
ortaya yeni
bir ahlak
anlayışı koy-
muyor; tüm
dinlerin
geleneksel
ahlak
anlayışını
ortak bir
temel üzerine
oturtuyor.
Uçan dairelerin varhğını kanıtlama-
ya çalışanlar bile konuşmalarda söz
aldı.
Chicago Sanat Enstitüsü'nde bi-
raraya gelen Dini ve Ruhani Lider
Topluluğu'nun çahşmalan, toplan-
tının en can alıcı kısmını oluşturdu.
Kapanış oturumunda yüz dolayın-
da dini lider, aralannda son derece
önemli konulan tartıştı.
Kapanış günü, Küresel Ahlak
Bildirgesi'nin tüm delegeler tarafın-
dan imzalanması sırasında gazeteci-
ler de oturuma alındı. Ancak tüm
üyeler, kapanışa dek yapılan birle-
şimlerin çok gerilimli geçtiği konu-
sunda hemfikirdi. Dini temsilciierin
tümü de kendi sorunlannın diğerle-
rinden daha önemli olduğunu be-
lirtmek için çırpındı. Bosnalı Müs-
lümanlar ve Amerikan yerlileri,
kendilerini hedef alan sindirme ve
yoketme politikası üzerine drama-
tik konuşmalar yaptı.
Küresel Ahlak
Bildirgesi, din-
lerarası bir ant-
laşmanm ne den-
li zor olduğunu
gösterdi. Dokuz
sayfalık, beş bin
sözcükten olu-
şan bildirgeyi
hazırlayan Kato-
lik din adamı
Hans Kung. ay-
larca. gecesini
gündüzüne kaüp
çalıştığmı belirti-
yor. Bildirge, or-
taya yeni bir ah-
lak anlayışı koy-
muyor; tüm din-
lerin geleneksel
ahlak anlayışını ortak bir temel
üzerine oturtuyor. Ahlaksal ve yasal
değerlerin toplum içinde köklü bir
yapıya kavuşması için, dinlerin tel-
kin gücünden yararlanılması gerek-
tiği öne sürülüyor.
Bildinde, tüm dini öğretilerde or-
tak olan ahlaksal değerler yineleni-
yor: Kimsenin canına kastetmemek,
çalmamak, yalan söylememek, zina
yapmamak gibi... Bunlann yanısıra,
başkalanna karşı şiddet uygulama-
mak, ekonomik adaleti yok sayacak
tavırlar içinde olmamak, çevreye
daha duyarlı ve saygılı olmak.'
1
poli-
tik konularda doğrulan göstermek,
cinsel tacize yol açmamak, bildiri-
nin daha çağdaş, güncel ahlaki doğ-
rulan.
Bildirgede ırkçıhk, işkence, etnik
temizlik ve toplumlararası nefret to-
humlannın yeşermesi için dini
inançlardan yararlanılması kınaıur-
ken, örnekleme yapmamaya özen
gösteriliyor. Kürtaj ve ötanazi ko-
nulanna ise hiç değinilmiyor.
PeterSteinfels
Fotobulmaca
Sağ alt köşede birfotoğrafkesidigörü-
yorsunuz. Ne olduğunu anlayabüdiyse-
niz. "Cumhuriyet Gazetesi-Fotobuİma-
ca Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu
34334 İstanbul" adresine, 15 eyiül ak-
şamtna kadar elimizde olması koşuluv-
la yazınız. Doğru yanıt verecekİer
arasında çekeceğimiz kura sonucu, 25
okurumuza. Nevzat Erkmen'in "TSrk
Dihnin Uyak SözJüğv" kitabtnı arma-
ğan edeceğiz. Fotoğ-
rafla ilgili haberi ve
kazanan okur-
larumzın adını, 17
eylül cuma günkü
sayfamızda yaymla-
yacağız.
Çin, 'Pazar Leninizmi' derkenfaşizmeyuvarlanıyor
Ç
in. gemıyi kurtarmak için
komünizmi denize atıyor
(Dikkat; Komünist Parti
vönetimini değil) ve ülke-
nin 1.2 milyarlık nüfusunu,
Doğu Asya'nın. serbest pazar
ekonomisinin geçerli olduğu
baskıcı yönetim geleneğine iti-
yor. 1960-70'lerde başıru Güney
Kore ve Tayvan'ın çektiği bu
Uzakdoğu modeli. sert tek partı
yönetimini. pa-
zardaki rekabet-
le birleştıriyor.
Mao. daha çok
önceleri, "Deng,
Marksizm ve
Ne demişti Mao: Bir
gün devrimci bir ülke
olmaktan çıkıp
revizyonizm batağına
Leninizm'i bilmi- düşmekten korkuyoruz
yor" demişti. ^ ^
Mao'ya hak ver-
memek elde değil. Çünkü 89
yaşındaki Deng. gelişmekte olan
ülkelerden gelen ziyaretçilere.
Marksizm"den endişe etmemele-
rini söylüyor.
Aynı zamanda Deng ve öteki
Çinli liderler. merkezde bir karar
mekanizmasının bulunduğu, iyi-
ce disipline sokulmuş tek partı
yönetimini getiren Leninizm'den
hoşlanıyor. Başka bir deyişle,
amaçlan, pazara dayalı bir Leni-
nizm kurmak.
Mao, birzamanlar, Çin'in baş-
ka bir Sovyetler Birbği olma teh-
likesinden söz ediyordu.
Batılı bir diplomat "Çin'in rö-
yası, ikinci bir Singapur ol-iıak"
diyordu. Bir başka yabancı bü-
yükelçi yanıt verdi: "Bu asla ger-
çekJeşmeyecek."' Singapur'un çe-
kim merkezi haline gelmesinin
nedeni. Batı'nın politik standart-
lanndan etkilenmeksizin Batı'-
nın >aşam standartlanna ulaşmış
olması. Önümüzdeki on yılın en
önemli sorulanndan biri. Çin'in
gerçekten ikinci bir Singapur, ya
da en azından Endonezya olmayı
başanp başara-
mayacağı. Eğer
Çin bu dönüşü-
mü gerçekleşti-
rebilirse, 21.
yüzyılın süper
güçîeri arasına
girebılir Kendi-
sini ekonomik ve
politik anlamda dönüştürme>i
beceremezse, etnik vecoğrafi bö-
lünmeler, ülkeyi içsavaşa. büyük
bir kaosa sürükleyebilir. Gelecek
ne gösterirse göstersin, şurası ke-
sin: Çin'in komünist bir devlet
olduğu artık sövlenemez. En azı-
ndan, şu ana kadar hiçbir komü-
nist devlet; borsa. uydu televizyonlan. özel okul-
lar, radyolardaki talk şo\lara bu kadar bulaş-
mamıştı. Komünist Parti hala yönetimde. ama
partiye bağlı kollar. ıdeolojinin denetlenmesi için
enerji harcamıyor.
Devlet Güvenlik Bakanlığı bir fınn işletiyor.
Partinin kadınlar örgütü, -yakalanana kadar- bir
genelev işletiyordu. Partinin hırsı ve materyalizmı.
yan kapitalistleşmenin doğurduğu saldırganlığın
•>eı*Jine Joiîviurduğu \abanci zivarctçilen etkıli-
yor: Sabahın erken saatlerine kadar açık. göz alıcı
diskolar. bu yıl şimdiye kadar satılan 30 Rolls
Royce, tabakİanna 24 ayar alün serpişıiren lüks
lokantalar (çünkü zengin patronlar bunun ömrü
uzattığını düşünüyor); daha neler neler. Yabancı-
lar, Pekin'deki bu değişimleri biraz da heyecanla
karşılarken. halk. eski bir türküyle yanıt veriyor:
Dışandan. eşek dışkısı bile altın gibi görünür...
Beverlv Hills'te. beş yıldıziı birotelin havuzıı başı-
nda geçirilen birkaç günde ABD ne kadar tanına-
bilirse. yalnızca büyük kentlere
gidenler, Çin'i o kadar tanıyabi-
lir. Nüfusun dörtte üçünü
banndıran kırsal bölgelerde köy-
lüler, diskolarda değil mağaramsı
evierde yaşıyor ve altın yiyen bir
Çinli başına, et alacak parası ol-
mayan milyonlar düşüyor.
Bir başka önemli nokta da,
zengin olmak için yaşanan itiş
kakışın, Çin'in değerler sistemini
çökertmesi. Çoğu Çinb', toplum-
sal anlaşmanın çökmesinden
kuşku duyuyor. Çünkü eskıden
toplumu bir arada tutan yapıştı-
ncı (komünizm), artık yapışüncı
özelliklerini giderek yitiriyor.
Çinlilerin bir deyişi vardır: "Yi
fang, jiu luan". yanı. denetim gi-
derse karmaşa gelir.
Oldukça duyarlı bir görevde
bulunan Çinli bir yetkili, "Çin ta-
rihine baktığınızda, güçlü bir yö-
netimin olmadığı her dönemde,
karmaşa görürsüniiz" diyor;
"Eğer çok fazla demokrasi gelir-
se. Çin bölünecek. durum Sovyet-
le Birliğfndekinden daha içkarar-
tKi olacak."
Çin'in güneyindeki Haotou köylüleri, pazar
ekonomisine eklemlenmenın kolay bir yolunu
bulmuşlardı: Başka yerlerden kaçırdıklan genç
kızlan, kadınlan fahişeliğe zorluyorlardı.
Yozlaşma. Komünist Parti'ye kadar girdi. Bir-
kaç yıl öncc sorun, birkaç dolarlık rüşvetlerden
ibaretti. Şimdi yetkililer milyonlar, milyarlar çah-
yor
Berkele\ Lnıversıtesı'nden sosyolog Pref. Dr.
Thomas Gold, "Bugün Çin, Ko-
münistlerin yaratoğından çok
daha derrunci bir sürecin içinde
bulunuyor" diyor.
Gold ve diğer akademisyenler,
Çin'in Tayvan ve Güney Kore'ye
benzeyeceğini düşünüyor. Başka
kıtalardaki ülkelerle, sözgelimi
Franco yönetimindeki 1960'lann
İspanya'sı ya da General Augus-
to Pinochet'nin 70'lerdeki Şili'siy-
le paralellikler kurulabilir.
126 bin otomobilin
2Sbin834'ükayıp
Bu yüın ilk dört ayında Güney
Kore. Çin'e 26 bin otomobil ih-
raç etti. Oysa gümrük yetkilileri-
ne bildirilen sayı 166'ydı.
Özellikle genç Çin entelektüel-
leri, Komünist Parti'nin, komü-
nizmin çöküşünden etkilenmeyip
varhğını korumasından, önderü-
ğin gerçekte faşizmi getirmek is-
temesinden endişe ediyor. Bu
risk konusunda ilk uyan Mao'-
dan gelmişti:
"Bir gün devrimci bir ülke ol-
maktan çıkıp, revizyonizm bata-
ğına düşnıekten korkuyoruz" di-
yordu 1963'te ve ekliyordu: "Bu
değJşünin sosyalist bir ülkede ya-
şanması, kapitalist bir ülkede ya-
şanmasından çok daha kötüdür.
Komünist Parti, faşist partiye dö-
nebilir."
The New York Times