Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS1993ÇARŞAMBA
DIZI
Haraşo'dan Nataşa'ya
BERAT
GÜNÇIKAN
(FOTOĞRAFLAR:
SUAT KOZLUKLU)
5
Bevoğlu'nda, Çatı'da yine kalinkalar çalınıyor piyanoda. İsteyen Polka da yapabilir. Leyla Yddız'm, Taksim Gazinosu'nda
başlayan Londra Bar, Wagon Bleu, Splendid'e uzayan müziğinin son durağı Çatı. Yine buruk, bir yaşam öyküsü.
Balalayka
Baronesi• Barones Taskin, Shura 'nın ablasıdır.
Anadoluhisarı'nın müdavimleribilirler. İkiyıl
öncesine kadar sevgilisi Todori'yle birlikte
piyanosuyla çaldığı Rusçaşarküar hala
kulaklardadır. Bugün size sadece Lidiya Yıldız
dinletebilir Kalinka 'yı, Beyoğlu 'nda, Çatı 'da...
Valentina Ver-
jenskaya, namı di-
ğer Madam Tas-
kio, Shura'nın ab-
lasıdır. Öldüğû ge-
çen yıla kadar
Anadoluhisan'-
nda, Yalım Resta-
urant'ta piyano ça-
lan Madam Tas-
kin, Beyaz Ruslar-
ın son baronesidir.
Baronesliâ, bırkaç
ay evb kalaığı, Bol-
şevikler'e karşı sa-
vaşırken ölen Ba-
ron Konstantuv-
den gelir. 24 Kasım
1920'de İstanbul'a
"merhaba" Baro-
nes. Tarlabaşı'nda
oturur bir süre. Te-
pebaşı Bahçesi'nde
piyano çalar.
1923'te Rejans'a
geçer. Balalayka
orkestrasına eşlik
eder. Beyoğlu'nda
müzisyenler kah-
vesinde tanıştığı
Aleksandr Tas-
kın'le evlenir. Novotni Bahçe Bırahanesı ve Majik Sineması'-
nda birlikte çalışırlar. Birdedığinı iki etmeyen, üzerine titreyen,
duygusal gıdıp gelmelerini sessizce kabullenen Aleksandr,
1960'da ölür. Bundan sonra, 1944ten beri tanıdığı Todori'yle
bırlikte olur. ölene kadar da onun Rumca, Rusça, Fransızca
söylediği şarkılara eşlik eder piyanosuyla.
Şimdi, Beyoglunda bir başka piyano sürdüriiyor Rus şarkı-
lannı. Bu, Lidiya Leyla Yıldız'ın piyanosu. Yıldız. Rizeli un
tüccan Aziz Yıldız'ın, Odessa'da tanıştığı Fekla Mirinovich'-
ten olma kızı. Odessa Konservatuan Piyano Bölümü'nü bitir-
dikten sonra girdiğı, makina mühendisliği eğitiminin ikinci
yılında, İkinci Dünya Savaşf nın arifesinde istanbul'a göçüyor
Yıldız'ın ailesi. Lidiya, bir yandan üniversite eğitimini sürdü-
rûyor bir yandan da sakatlanan babasının yerine ailenin geçi-
mini üstleniyor. Madam Taskin. iş bulmasında yardıma olu-
yor, Bebek Belediye Bahçe Gazinosu'nda çalmaya başlıyor.
Uzun süre yabancıhk çekiyor Lidiya Yıldız. Taksim Gazi-
nosu. Londra Bar, Turan Gazinosu, VVagon Bleu Kulübü,
Splendıd Restaurant. calışmadığı yer kalmıyor. Yabanalık sü-
rüyor. Müzik aletleri imalatcısı ve satıcısı Marko Armao'yla
alkol yüzünden kısa süren bir evlılik yaşıyor. İkinci evliliğini
orkestra şefı. müzisyen Faruk Akel'le yapıyor. Bu evlilik, ,
kıncı tek bir söz edilineden, on yıl sürüyor. Akel'in şöhretınin
zirvesinde olduğu yıllar bunlar.
Kumar, alkol ve çapkmlıklar baş-
layınca evlılik bitiyor.. Ankara'ya
gidiyor. 15 yıl Anİcara Palas, Mo-
dern Palas. Barikan otellennde ve
Bekir Restaurant'ta çalıyor.Bır
süre de İskenderun Demır Çelik
fabrikalannda tercümanlık yapı-
yor. Yeniden İstanbul'a dönüyor
Bugün, Beyoğlu'na gider de, Çatı
Restaurant"a uğrarsanız, kendisi-
ne Lidiya değil Leyla denilmesin-
den hoşlanan bu kadının piyano-
sundan dökülen kazaskayı duya-
bilirsiniz.Beyaz Ruslar, İstanbul-
da kendi yemeklerim yaptıklan.
içkılerini sunduklan lokanta, pas-
tane, bar açmakla yetinmezler.
1920'lerden sonraki yıllarda Ana-
dolu'daki pekçok lokantanın
aşçısı da Rus'tur. Ankara Karpiç
Lokantası en bilinenidir. Kurucu-
su, Gheorghi Karpovich'tir bu lo-
Bir şair
Pomerantsev
Pomerantsev, Rusya 'dan kaçan asker Beyaz
Ruslar'dandtr. Oldukçayaşluür İstanbul'a
geldiğinde. Kulakları artık işitmemektedir.
Yazthğı şiirler Tokathyan 'ın sahibi Nikola
Sobesky tarafindan diğer Ruslar'a veşür
sevenlere UetiBr. Pomerantsev'in buşöri,
İkinci Dünya Savaşıyülannda Fransa 'da savaş
gazilerineyardım için bastlan bir takvimdeyer
ahr: Hepimizin içinde herkesten saklt bir köşe
vardır, Örada gizli bir kilit asıhdıryabancılar
girtnesin diy&İçinde, bize kutsalolan herşeyi
saklayahm.Annerm'zingülüşünü,
kız kardeşinuzin öhunünü ve bizim ilk aşkumzı.
kantanın. Atatürk,
Karpiç soyadını ve-
rir Gheorghi'ye. o
da bunu lokan-
tasının tabelasına
yazdınr. Kırk yıl bo-
yunca sanatcılann
uğrağı olur Karpıç.
Bir şubesi de İstan-
bul'dadır. Başaşçısı
Jorj da Beyaz Rus'-
tur.
Jorj. Bolşevik
Devrimi sırasında
askeri öğrencidir.
Çar"ın ordusuyla sa-
vaşa katıbr ve yara-
lanır. Bir İngiliz
kaptanı. Kırım'dakı
hastaneden alıp, İs-
tanbul"a getirir onu.
Tedavı gördüğü Ye-
şilköy'dekı Fransız
Hastanesi'nden kol-
tuk değnekleriyle
kaçar. İki gündür
açür. Sıyah Gül'de
yediği yemeğin pa-
rasını mutfakta çalı-
şarak ödemek ıster.
Aşçı, Kıev'den bir
tanıdığıdır. Bir süre orada çalışıp aşçılığı öğrenir Bu arada Si-
yah Gülün garsonu Mariayla evlenir. Ankara'ya gıder Jorj.
Karpiç'te çalışır önce, sonra da Ankara Palas'ta. Atatürk'ün
özel yemeklerinin aşçısı olur, Rauf Soykut diye isimlendirilir
ama hep Jorj Baba olarak kahr. Nazilli Bez Fabrikası'nın kuru-
luşunda kırmızı Ruslar'la birliktedir. Pirochkinin, kıevskysinın,
borsch çorbasının yapımında üzerine aşçı yoktur. Kızı Luba,
Gülten Soykut, babasının pışintıe kadar süsleme sanatında da
ustalığını anlatıyor. Maria'nın 1959'da ölümünden sonra ikinci
evliliğini Rejans'ın sahibinin kansı Antonina Vasilina'yla ya-
par. Jorj'un votkalan da ünlüdür. Beyaz ispirto, su, vazelin ve
şimdi Luba'nın isimlerini unuttuğu katkılardır bu votkayı ünlü
kılan. Atatürk'ün İstanbul'a her gelişinde uğramadan edemedi-
ği, Alman Sefıri ranz von Papen'in vazgecemediğı alışkanlığıdır
Rejans. Çar Nikola'nın Grand Dük'leri şef garsondur. Rus vot-
kasına. Baküs ve Dimitropulo rakıları eşlik eder. Sahiplen Tev-
fık Manars ve Vera Protoppova, Piyanist Barones Valentina'-
dır. Kuruluşundan kırk iki yıl sonra. yani 1976'da çıkan bir
yangınla kül olur. 1977'de özellikleri korunarak restore edilir ve
yeniden açılır. Bugün de. borsch çorbası, piliç kievsky, puroch-
ku. strogonofF. rus salatası ve san votka menüsünde yerini ko-
rur Rejans'ın. Regüstasyon da o yıllardan bir lokantadır Beyoğ-
Iu'nda. Beyaz Ruslar'la olan ilişkisi onlann müdavimliğinden-
dir. Bugün. Rejans dışında Rus
yemekleri yapüan tek lokanta
Gümüşsuyu yokuşunda, Askeri
Hastane'nin bitişiğmde. Macar
konsolosluğunda görevli Judith
Krischanovski ıle Beyaz Rus ko-
cası Bons Kricensky'nin 1943'de
açüklan lokantanın ismi Russi-
an. Boris. 1950'nin sonlannda öl-
düğünde Judith tek başına işleti-
yor lokantayı. 6-7 Eylül olaylan-
nda korkuyor, ismini Ayazpaşa
Lokantası olarak değiştiriyor.
Bugün, 1%5'de garson olarak
girdiğı lokantanın işletmecıliğini
üstlenen Cemal Ok. eski isme
Russian'a dönüyor. Bitkialarus,
Tavuk kievsky, borsch çorbası ve
votkanın spesiyalliği de sürüp gi-
diyor.
Yânn: Dlnmeyen
gözyaşlan
Jorj, Rus lokantası Karpiç'in aşçısı. Borch çorbasını. kievskyi ondan daha iyi kim yapabilir? Bir dönem, Ankara Palas'ta Ata-
türk'ün özel yemeklerinin de aşçılığını yapar. Politikacdarla. sanatçılarla çektirdiği fotoğraflan albümünden silmez.
Sochi: Bedenlerin
satıldığı keııt
• Sochi, Gorbaçov ve Yeltsin 'in deyazlıklarının bulunduğu Rusya 'nın sahil
kasabası. Türkler,Suriyeliler hatta Finlandiyalılar için seks cenneti.
Neredeyse bütün otellerinde bedenler dolarla takas ediliyor. Kadınların
hüznüne, gizleyemedikleri utançlarına aldıranyok.
Kameta. Batum'la Sochi
arasını beş saatte ahyor. Yer
bulmak o kadar kolay değıl,
biletler üç gün öncesinde tü-
kenmiş. Bilet parası beş do-
lar yerine verilen otuzar do-
lar bu sorunu hemen çözü-
yor. Sochi, Rusya'nın sayfı-
ye kenti. Adler bölgesinde
Gorbaçov ve Ydtsin'in
yazlıklan var. 350 bın olan
nüfusu yazlan 500 bine ulaşı-
yor. 51 sanatoryum, ikisi beş
yıldızlı 17 oteli var. Kentlile-
nn büyuk bölümü bu oteller-
de ve sanatoryumlarda
çahşıyor. Karadeniz'e uzun-
luğu 145 kilometre olan bu
kentte diğer çalışma alanlan
çay ve beton fabrikalan.
Zhemchyzhina, on iki
katı. 1867 odasıyla Sochi'nin
ikinci büyük oteli. Altı ban.
bir o kadar restaurantı ve
dıskosu Türkler'e pek ya-
bana değil. 16-17 yaşlan-
ndaki uzun bacaklı, küçük
göğüslü kadınlar birer
mıknaüs gibi çekiyor Türk
erkeklennı. Seks öykülen
dilden dıle yayılıyor. Otelin
restauranünda on beş kişilik
bir masa, tümü Türk. Bir bö-
lümü gezmeye. bir bölümü
de ış yapmaya gelmişler Soc-
hi'ye. Arka masada Sunyeli
bir grup. On dakika sonra
Rus bk kadın geliyor masa-
lanna, erkekleri selamhyor.
"selamûnakyküm". Türk-
ler'in masasında önce işten
sözediüyor. birkaç cümleyle.
Yeltsin'in fon uygulama-
lanyla bakır. alüminyum it-
halatı epey zorlaşmış. Konu
sekse geliyor ve bir daha
dışına çıkılamıyor. Bir tu-
rizm şırketinin elemanı olan
Ali, Abdula ve Yavuz, namus
kavramından, Türkler'ın na-
musa ve ahlaka düşkünlü-
ğünden söz ediyorlar. Bütün
paralannı Rus kadınlanna
yedirip iflasın eşiğine gelen
hemşerilerini alaya alıyorlar;
tümü enayi ya... Sohbet iler-
I
. ledikçe kav-
M H U i r , ramlar ya-
dte lelyor
va
> >
;ı
\^
yer değiştir-
meye başlıyor. Enayilik.
çapkınlık öykülerinin altına
sürülüyor. Abdul, peşisıra
Rıze'ye getirdıği Alona'nın
varlığını öğrenen kansının
nasıl hemen mahkemeye
koştuğunu anlatıyor. Abdul,
zor ikna etmiş Rize'nin en güzel kadını kSnsını. Konuşmalar
sürerken Ali, kaş göz işaretleriyle kızıl saçlı bir kadınla pa-
zarlığı tamamhyor. Kadın. akşam sekizde Ali'nin odasında
olacak. Yavuz, içlerinde en tutucu olanı. Topu topu dört kez
yatmış olması bu tutuculuğunu ve ahlaka bağlıbğını göstermi-
yor mu? Masada iki yıldır Sochi'de Rus bir kadınla birlikte ya-
şayan N. de var. Kadın konuşulanlan anLyor. N'nin Trab-
zon'da yaşayan kansı ile iki çocuğundan söz edildiğınde kızan-
yor, masadan kalkıp gıdıyor
Azerbaycanlı Samet Memedof, Zhemcyzhina'anın müda-
vımlerinden. iki jıldır otelde dört turizm şırketinin bağlantı-
lannı kuruyor. Once sosyalist düzenın bozuluşundan. cum-
huriyetlerin kopuşundan yakınıyor. Memedof, Gorbaçov'u
SSCB'yi Amenka'ya satmakla suçluyor. Azerilerle Ermenile-
rin, Gürcülerle Abhazlann savaşmdan da sorumlu olan ABD.
Bugün sistem diye bir şey yok ona göre. Kimın ne yaptığı belli
değil. Yaşanılana kapitalizm de denilemez. belki on, yirmi yıl
sonra yerleşir kapitalizm ama milyonlarca kişinin de yaşamına
malolur.
Samet, kansına ev harçhğı verirken elleri titreyen Türk er-
keklerinin burada kadınlara avuç dolusu dolarlardağıtmasına
içerliyor. Bir de ben çok zengınım, bu oteli bile satın alınm ha-
valannda dolaşmalanna. Samet, Nasrettin Hoca gibi. Para ka-
zanmak için vücudunu satan Rus kadınına da. ömrü billah be-
yaz kadın görmemiş olan Türk erkeğın avanadan çıkmış saldı-
rganlığına da hak veriyor. Bu haktan, koyu müslümanlığına.
zinaya haşa demesine İcarşın alu aydır Sivena'yla birlikte olan
kendisine de birşeyler düşüyor. Serbest piyasa ekonomisi, Rus-
lar için yeni bir kavram. El yor-
damıyla hem piyasayı hem de • KipİtSIZIII 6ı
kapitalizmi öğrenmeye çah- | yopdamyla ÖBPMİHr
şıyorlar. Voronejli Sivil Mitet-
ruskonof, taksi şpförlüğünden ışadamlığına yenı soyunmuş.
Gorbaçov'dan aldığı icazetle Suzan isimli bir şirket kurmuş.
Türkler'e deri satıyor. Onlardan da ne bulursa ahyor Mitetrus-
konof. Sırada yirmi bin çıft ayakkabıyla. otuz ton limon var.
Koyu bir kapitalizm taraftan. Sosyalist yönetımde yaşayan
bir kişinin kör olduğunu, dünyaya at gözlüğüyle baktığına
inanıyor. Sosyalizmde deli de. akıllı da. kör de aynı parayı. 200
rubleyi alıyor. Şimdi Rus insanı parmaklannı aralayarak dün-
yaya bakmayı öğreniyor. Kapitalizm. insanlann ıyiliği ıçın ya-
raülmış bir sistem. Gelecek mutlak kapitalizm Rusya için. baş-
ka çıkış yok.
Şükrü Kuleyin ile Nurettin Eroğlu iki ortak. Sochi'nin ilk
yabana işadamlan. Kuleyin bütün dönemlerin en sıkı MÇP'-
lisi. Hani, şu 12 Eylül öncesinde, meydanlara çıkıp, "Komünist-
ler Moskova'ya" diye bağıranlann en gür seslılerinden. Eroğlu
ıse ANAP Trabzon eski il başkanı. Semra Özal'ın Sadabat ge-
MHPTi Şükrü
Kuleyin için Rusya
artık korkulacak,
para kazanılacak
ülke. ANAP
Trabzon eski İl Baş-
kanı Nurettin
Eroğlu için de. Geçiş
döneminin sıkıntısı
yaşanmıyor değil.
Beklemekve
sabretmek ge-
rekiyor. Bupazar
daha çok Türk'ün
karnını doy uracak.
Adına magazin dedikleri bu mağazalarda ruble pek gecmiyor. Her mal dolar üzerinden satüı-
yor. Müşteri bugün için pek yok. Mağazayı açanların da bugünden beklentileri yok zaten.
Y ann, başka olacak... Kaygılan da yok. Sochililer, artık lükse abştı çünkü...
Bahçevan kadın.
Neleroluyor
ülkesinde
anlamaya
çalışıyor. Devlete
çalışmaktan kim
ne zarar görmüş
ki?"Anlanuyo
rum"diyor,:
*Ne
olup ne bitiyor.
Yaşıyorduk işte.
Ne istiyorlar
bizden". Maaşım
mı? Altı dolar. İki
yıl önce bey ler gibi
olmasada
yaşatıy ordu bu
para bizi...
t£İenne ve hanedan özlemine karşı çıkınca Başbakan Özal'ın
kara listesine almmış, partiden ihraç edilmiş. gazetelere man-
şetten haber olmuş. Şimdi Özallar'a şükran borcu olduğuna
inanıyor. İhraç edilmemiş olsa şimdi hala il başkanhğı ma-
kamında uzayıp kısalmadan yaşıyor olacaktı.
Kereste, alüminyum ve bakır ticaretiyle uğraşıyorlar. Kule-
yin'in bir projesi hastane açmak. Bunun için Rus ortaklı bir şir-
ket kurup binayı satm almış. Şimdi Rusya'nın en iyi kalp, göz
ve romatizma uzmanlannı bu hastaneye toplayıp. Türkiye'de
de iyi bir reklam yapıp bu sektörde şansını deneyecek. Sibirya'-
da Altay dağlannın eteklennde de bir otel kuruyor.
Kuleyin'e göre, Ruslar'a yıllarca öcü diye bakmanın bir
mantığı yokmuş. Komünizm öcü olabilirmiş ama insanlar de-
ğil. Yeltsin, projelerinde biraz daha dıkkatli olursa Rusya iki
yıla kalmadan yine süper ülke haline gelebilir. Eee, 70yılbk bir
rejimin bir anda kınlması da öyle kolay değil. Şimdi kimin ko-
münist, kimin demokrat olduğu pek belli olmuyor ama Türk
işadamlannın da Rusya'da yatınma bu kadar uzak dur-
masının mantığı yok. Biraz cesaret, binlerce dolann habercısi
olabilir. Ruslar geriye de dönemezler öyle kolay kolay. Viskiye,
Marlboro'ya, nesçafeye alışmışlar artık. Moskova sokaklan
mercesedeslerden geçilmıyor.
Eroğlu'nun Sümela isimli bir milyar lira sermayeli şirketinin
genel müdürü beş dıl bilen Rus Alım Subhankulov. Onunla
konuşurken MÇP'li Kuleyin, rahat bırakmıyor. Sürekli mü-
dahale ediyor. Sözleriyle yarahyor. Komünistlerin ne aptallığı
ne de hırsızlığı kalıyor. Subhankulov. susuyor, gözleri dolu-
yor." Ben kimin yardımına kaldım" diye soruyor sonra, "Sizin
Türkiye'de eviniz, arabanız, birşeylerinız var, burada batsanız
da. döneceğiniz bir kapı açık. Oysa bizim sermayemiz, hiçbir-
şeyimız yok. İki elle yıllarca sadece devletın poütikasına
yardım ettik'diyor. Eroğlu, onun ve halkının kültürünü bilgi-
sini övüyor, hala açlığa karşılık evlerine kitap ve çiçek götürüş-
lerini anlatıyor. Kuleyin'in acıb, öfkeli sözlerini hafıfletme ça-
basında.
Kuleyin, Sochi'nin önde gelenlerinden biriyle tanıştınyor
bizi. Adı, Aleko Teholorian. Yıllar önce Trabzon'dan gelmiş
bir Ermeni. Teholorian, işinin uluslararası olduğunu söylüyor.
Bir gün Londra'da, bir gün Paris'te, bir başka gün İstanbul'da.
Kolunda cartier marka saat. altın zincir. Mafya başı olduğu
biliniyor ama öyle küçük ışlerle uğraşmıyor Aleko. Politika-
dan. sıstemlerden, uygulamalardan konuşmak da istemiyor.
Onun van yoğu silahlar. Kuleyin. bir uyanda bulunuyor,
"Sakın ülkücüler Rusya'da da mafyayla işbirlığı yapıyor diye
yazmayın".
Yann: Şimdi girişlmcilik zamanı