25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 AĞUSTOS1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Yurtdışındaki genç müzisyenlerimiz Ülkernizdekendilerinitanıtamıyorlar EVtN tLYASOĞLU Konservatuvan bitirince bir telaş gelir yeni mezunlara: Yurtdışına git- mek, yeni boyutlar kazanmak, dün- yanın ortasındaki müzisyenlerin çak- şma temposunu. yönteminı tanımak... Ne yazık ki konservatuvarlanmızda yabana dil eğitimi çok yetersiz oldu- ğundan ilk işleri gidecekleri ülkenin di- linı öğrenmek olacaktır. Böylece uzun konservatuvar yülanna bir yıl daha eklenir. Ömeğin, on yılhk keman eğiti- minden mezun olmuş bir yetenek, an- cak 21 yaşından sonra yurtdışına gide- büecektır Bir başka sorun da nasıl gi- . urtdışına gitmek, yeni boyutlar kazanmak, dünyanın ortasındaki mûzisyenlerin çalışma temposunu, yöntemini tanımak... deceğidir. Devlet bursu nasıl bulunur, özel kuruluşlara kendıni nasıl karu- tlar, kendi olanaklanyla dışişlerinden nasıl yolunu bulur, hepsi maceradır. Yeteneği saptanmış kaç genç, erken yaşında. mezun edilmesine gerek gö- rülmeden veya sınıf atlaülarak bu ola- naklara kavuşup, Avrupa-Amerika ölçütlerinde kendi düzeyini bulabüir? Işuı Çakmakçioğlu ~ Konumuz bütün bu çemberleri aşmış, sonuçta Baü'nın sanat merkez- lenne ulaşrrnş ve oralarda sesini du- yurmaya başlamış gençler üstüne. Işm Çakmakçioğlu , 1967 doğurnlu ke- mancımız. 1987'de tstanbul Üniversi- tesi Devlet Konservatuvan'nı Saim Akçıl'ın sınıfında bitirmiş. Milli Eği- tim Bakanhğı bursu ile Viyana Yük- sek Müzik Okulu'nda masterini ta- mamlamış. Ardından Londra Kraü- yet Müzik Akademisi'nde Maurice Hasson ile lisansüstü çalışma yapmış. Kagan, Spivakov, Klimov ve A. Sophie Mutter gibi dünyanın ünlü kemancı- lanyla çalışma olanağı bulmuş. Çellist eşi ile Avrupa'da konserler vermiş, fes- tivallere kaülmış, iyi kritıkJer almış. Avrupa"daki yoğunluktan kaçıp Avustralya'ya yerleşmiş. Işm, halen Melbourne Senfoni Orkestrası'nın bir üyesi. ŞimdiHk solistlik ve oda müzik- çüiğini bir yana bırakmış ve orkestra tekniğini öğreniyor. Bu deneyimden yararlanması mutlaka Işın'ın sanat dağarcığına büyük şeyler katacak. ama bir yandan da solistlik yçfenek- lerini geliştirecek olanaklar bulmalı. Piyanist özgör Aydm 1972 doğum- lu. Piyanoya 12 yaş gibi oldukça geç • Avustralya'ya yerleşerek Melbourne Senfoni Orkestrasrnın üyesi olan Işın Çakmakçioğlu (iistte). çeşitli kentler- deki resitaüerivle deneyim kazanan ke- mancı Tunca\ Yılmaz (solda). bu yıl Hannover'de Prof. Kamlmerling ile çalışacak olan piyanist Özgür Aydm (altta). mamladığı Yüksek Lisans'dan sonra DAAD bursu ile Hannover'e Prof. Kamlmerling ile çalışmaya gidiyor bu yıl. Katin ile birlikte verdiği duo kon- serler, onun hazırladığı ortamlardakı resitalleri, radyo programlan, yan- şmalar, kazandığı ödüller ve burslar, Ozgür'e deneyim ve güven veriyor. Şimdi. Katin'in estetik öğreüsi ile Al- man tekniğini birleştirme yolunda. Tuncav Yılmaz Kemancı Tuncav Yrimaz'ı geçen yıl gençlık konserlennde dinlemiştık Istanbul'da. Sonra Ankara Festivali'- ne Stuttgart Arcata Grubu'nun solisti olarak katılmıştı. 1966'da lzmir'de doğmuş. Engin Eralp ile çalışmış ve Ankara Devlet Konservatuvan'ndan 1987'de mezun olmuş. DAAD bursu ıle Freiburg'a, sonra da Saarbrücken'e gidıp Prof. Epstein'ın öğrencisı olmuş. Burada yorum sınıfını tamamlayan Tuncay, kazandığı ödûllerle konser ajanlannın dikkatini çekmiş ve bir Av- rupa tumesi önerisını değerlendirmiş. Böylece, çeşitli kentlerdeki resitallen ile deneyim kazanmakta. Stuttgart Oda Orkestrası (Arcata) ile yaptığı konser turnelerinin ardından, Salz- burg Mozarteum'da bu yaz ünlü ke- mana Sarnuel Ashkenasi ile çalışma fırsaünı bulmuş. Geniş bir konser ve resıtal programını dağarcığına alan Tuncav, Kasım 93de Akademik Or- kestra ile Bartok'un ikınci konçerto- sunu çalacak. Sonra da Rus piyanist Tatiana Klimova eşliğinde Almanya'- da resıtal tumeleri var. Bunlar yurtdışına gidebilme fırsatı bulmuş sanatçılanmızdan birkaçı. Her bir yeteneğımiz önce bir burs bu- bir yaşta başlamış. Semra Kaıtal ile Ankara Devlet Konservatuvan'nda çalışmış ve olağanüstü bir gelişme gös- tererek, iki kez sınıf atlama şansına erişmiş. Böylece bürokratik engellerle British Council aracılığı ile İngiltere'ye zaman harcanması önlenmiş. 1990'da davet etmiş ve ona sahip cıkmış. Krali- Ankara"da Peter Katin gibi ünlü bir yet Müzik Kolejı'ndeki çeşitli ödüllere piyanist ve pedagog, Özgür"ü dinleyip de değer bulunmuş; Peter Katin ile ta- bir yeteneğimiz, önce bir bursla dışan gitmek, sonra yüksek lisansı sürdürmek, daha sonra da konser olanaklannı araştırarak, sesini daha ötelere duyurmak savaşında. Ençok yurtiçinde kendilerini tanıtma fırsatı bulamamaktan yakınıyorlar. lup kendini dışan atmak. sonra bursla birlikte' yüksek lisansı sürdürmek, sonra konser olanaklan araştırmak, sonra da sesini daha ötelere duyurmak savaşında. Ve de en büyük yakınma- lan yurtiçinde kendilerini tanıtmak için fırsatlann sınırlı oluşu. Pop-rock kervanında yeni bir topluluk: Kargo 4 Yaşayan şarkılar'mizdeki "Sil Baştan" adlı albümlerinin stüdyo çahşmalan ekim aymda başlamış ve ilkbaharda bitrniş. Şu sıralarda müzik mağazalannın vitrin- lerine yerleşmeye ve genç dinleyicinın ilgisini çekmeye başlıyor. Melodik, dinleyiciyi zorlamayan bir soundu var Kargo'nun. Kulağa hemen yerleşen şarkı- lan. fazla sertleşme>ip soft rock sulannda seyre- den altyapılanyla oldukça uyumlu. Zaman za- man yetmişlenn topluluğu Earth and Fîre'ı, za- man zaman da Fleetwood Mac'i çağnştınyor 35. doğum gününde ismini değiştinnek istediğini açıklayan Prince, değişik tahminlere yol açtı. Ptince'ınyeniismi neolacak?Kültür Seırisi- Çıküğı Avrupa turaesinde verdiği konserlerde ünlü pop şarkıcı ve şarkı yazan 1 rince stadlan dolduran binlerce hayranına şu soruyu so- ruyor"Benim adnn ne7" Geçen 7 haziranda kut- ladığı 35. doğum gününde adını değiştümek istedi- ğini açıklayan Prince'in yeni adının ne olacağı hakkında hayranlan değişik tahminlerde bulunu- yorlar. 15 bin üyesi bulunan uluslanırası Prince Fan Club'ın başkanı Efleen Murtoo"un tahminine göre Prihce'in yeni adı "Victor". Prince'ın adsız olarak piyasaya çıkan son albümünün üzerinde yer alan hiyeroglif benzeri yazının (semborün) deşifre edil- diğinde ortaya 'Victor" benzeri bir sözcük çıküğı söyleniyor. Eileen son albümde yer alan "The Sac- rifice of Victor" adlı şarkıyı kanıt olarak gösteriyor. Hüzünlü. ıçe dönük dizelerden oluşanş arkıda epi- lepsi hastalığının pençesinde geçmiş ve ırkçı aynmcıhklara maruz kahnan bir çocukluk dönemi anlatılıyor. Şarkı şu sözlerle sona eriyor:"Bdki ayaklanm yondabilir fakat ben devam edeceğfen. O zaman adım Victor olacak". Fakat sanatcı son olarak Birmingham'da verdi- ği bir konserde Victor'ın ancak bir ''manav" adı olabileceğıni söyleyerek tahminleri geçersiz kıldı. Son albümünün kapağında yer alan sembol ile anı- lmak istendiğıni belirten Prince hayranlan ve çalı- şma arkadaşlan tarafından şimdilık sembol diye cağnbyor. Fakat bir trompetle kesisen dişi ve erkek simgelerine benzetilen sembolün ne anlama geldiğı hala çözülemiyor. Yine de kinaye ve metaforlardan hoşlanan Pnnce için bu hiç de tuhaf kacmıyor. Turne konserlerinde heavy metal ve funk müziğe dönüş yapan Prince'ın adım değiştinnek istemesı eski imajını öldürerek yeni bir tür müzik yapmak istemesine bağlanıyor. Prince bütün bu ganp karar ve isteklerirun dışı- nuyandırdığı etkilenimlerle tarüşma konusu oju- yor. Guardian Gazetesi'nde çıkan bir yazıda Prin- ce'in çevresindekilerde uyandırdığı bu saygınlık ve üstünlük duygusu ile adete dalga geçıüyor. Örne- ğin Murton, Pnnce'ı yol gösterici görünmez bir güce benzetıvor ve şöyle konuşu>or"Sizin kendini- ze gözdeo geçirmenize ve > arafhğmız şeye bir daha, bu kez özeieştiri ile \ aklaşmanızı tstiyor gibi". Kım bu Pnnce? Pnnce. Roger Neİson (gerçek adı ile) Minneapolis'de doğmuş bir pop şarkıcısı. Prin- ce yakın arkadaşlannda bıle öyle bir saygınlık etki- si bırakmış ki ona adıyla hitab etmeyi münasebet- sizlik olarak algılıyorlar. Yazıda aynca 1978'den bu yana sauşı 30 mılyonu bulan 15 albümü piyasa- ya çıkaran Pnnce'in sayılan bir elin parmaklannı geçmeyen bir kaç olağanüstü şarkısının dışında di- ğer şarküannın işe yaramaz olduğu görüşü dile getinliyor. Yeteneğinin kanıü olarak gösterilen çahşma temposu ve hızı Prince'in en çok bilinen özelhkle- rinden biri. İki saat süren konserierinden sonra bır de küçük bir gece kulübünde gösteriye çıkıyor. Ev- de çalıştığı zamanlannda ise bir hafta içinde bir al- büm çıkaracak kadar şarkıyı yazıp besteleyebili- yor. 4 milyon satan Batman'in tum şarkılannın bestelenmesi yalnızca 13 gününü almıştı. Bu arada Prince henüz piyasaya çıkmamış üç albüm hazı- rladı. Prince artık stüdyoda kayıt yapmayacağını. yeteneklerini tiyatro, gece kulüpleri ve sinemada kullanacağını açıkladı. Tiyatro ya da sınemalarda Prince neler yapabıbr.'Bir pop sanatçısı olarak fılm ve oyunculuk deneyimi olan son filmi pek de yete- neklı olmadığını ortaya çıkarmıştı. Gece kulüpleri- ne gelince böyle bir başansızlık sözkonusu değil. Tume sırasında Avmpa'nın çeşitli ülkelerinde kon- serler verecek olan Prince 7eylülde VVembley Stad- yumunda bir konser verecek. BURAK ELDEM Sa>ılan gıderek artan genç topluluklarla bir- likte, Türkiye'de pop ikliminde rock rüzgarlan esmeye başhyor artık. Yakın bır zamana dek tü- rün tek popüler temsilcısi Bulutsuzluk ÖzJemi'- yken. şimdi çok kısa aralıklarla rock ağırükh so- unda sahıp topluluklann stüdyoya girdiklenne ve art arda albümler yayımladıklanna tanık olu- yoruz. Badluck, Ma>i Sakal. Kesme Şeker ve Fethi Taner Türkiye'deki rock dinleyıcisine yö- nehk albümlerini yayımlarken, kimi gruplar da Türkçe sözlü rock çalışmalannı tamamlayıp stüdyo aşamasına geliyorlar. Dr.Skull, Nuh'un Gemisi gibi deneyımli topluluklar, sonba- harda hızlanacağmı sandığımız yerli rock çıkarmasının ağır top- lan olacaklar. Bu gelişmeler, biraz Türkiye'- deki rock dinleyicisinin hacim olarak büyümesi, biraz da er- genlik çağım rock dinleyerek ge- çıren. gençlerin enstrüman çal- maya başlayıp kendi gruplannı oluşturmalanyla hızlandı. Öte yandan, özellıkle son iki yılda Türkiye'ye rock müziğin ulusla- rarası düzeyde çok önemli top- luluklannın gelip konserler ver- mesı. gerçekten azımsanmaya- cak oranda bir dinleyici kitlesi- nin varbğını da kanıtladı. Aruk yapımalar, rock müziğe karşı önyargılanm bir yana bıraka- rak genç topluluklara şans tanı- ma yolunu seçiyorlar birer birer. Geçtiğimız haftalarda "Sil Baştan" adlı ilk albümünü kaset olarak yayımlayan Kargo da. pop-rock kervanına yeni katılan topluluklardan. Tümüyle Türk- çe sözlerden oluşan toplam on parçaya yer verdiği ilk albü- mündc Kargo, İstanbullu genç Geçtiğimiz günlerde Kargo'nun ilk albümü 'Sil Baştan' çıktı. günlük yaşamındanınsanın canlı kesitleri aktanyor müziğiyle. Besteler, söz- ler ve stüdyo performanslan öylesine rahat ve güvenli ki, bunun ilk Kargo albümü olduğuna inanmak zor. Her yönüyle ayaklan yere basan bir sound yaratmayı ve "yaşayan şarkılar" yaz- mayı başarmışlar. Topluîuğun kunıluşu. 1990 yilına dek dayaru- yor aslında. Selim Öztürk, Cem Tekin ve Ozan Çolakoğlu tarafından "Acil Vaka" adıyla oluş- turulup çalışmalanna başlayan ekip, zaman içinde kadrosunda değişildıkler yaşayarak, iki yıl sonra Kargo adını ahyor. Amaçlan, her şey- den önce Türkçe sözlü rock yapmak ve bu müzi- ği elden geldiğince geniş kitlelere ulaştırmak. Eli- müzikleri. Ama sonuçta bunlann hepsinden farklı, özgün bir tarzlan var. Özellikle soh'stleri Deniz, zaman içinde adından sıkça söz ettireceğe benziyor; Türkiye'de sayılan bir elin parmak- lannı bile bulmayan kadın rock şarkıcılanna güçlü ve kişilikli sesiyle bir yenisinın eklendiğinı görmek sevindirici. AJbümdeki parçalann tümünün üzerinde çok çalışıldıjp. özenle kaydedildiği bellı. Ama öneçı- kanlar var tabii. "Ortaköy", "Sil Baştan", "Yıllar Sonra", "Günaydın Paris" ve albümün açılış parçası olan "Bir Zaman", sağlam adı- mlarla yürüyen bir Türk rock topluluğunun ha- bercisı. ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Söyleşi Ezbendliği Günümüzde de var mı böyle davrananlar, bilmiyorum. 1920'lerin "üstat"ları bazı ilginç konular seçer. ya da ba- z\ konularda ilginç görüşler geliştirir, dostlarıyla soyle- şirken, yerli yersiz, sözü o konulara getirerek dınleyerv leri kendilerine hayran bırakırlarmış. Demek ki bir re- pertuvar hazırlıyorlardı. Arada bir buluşulan dostlar birkaç konuyla geçıştirile- bilir de, sık sık biraraya gelinenler ne olacak? Yakın dostlar için bayağı geniş bir repertuvar ister. Hıç de ko- lay bır iş değil. Üstelik dostlar öyleleri, böyleleri diye iki- ye ayrılıp birbirinden uzak tutulamayacakları için de, söyleşi ezbercilerinin ipliği hep en yakınlarının ağzın- dan pazara çıkarılmıştır. Aydınlarımızın yazıdan çok konuşmayı sevdikleri, bir- çok düşüncenin içkili söyleşilerde uçup gittıği söylenir. "Ah, bunlar yazılsa..." derler üzülerek. öte yandan, ko- nuşmayı sevmeyen, yazarak düşünmeyi yeğleyenler de "hiç yok değil". Yazmanın düşünmeyi yavaşlattığı bir gerçek, ama uçup gitmesini önlediği, söze en iyi tanık olduğu da bir gerçek... Yazılı düşünceler oraya buraya çekilemez, ne düşündüğünüz, ne söylediğiniz olduğu gibi ortadadır. Üstüne yeni bır duşünce koyarken de nereye bastığınızı bilirsiniz. "Öyle dememiştim" ya da, "öyle demek iste- memiştim" diye çırpınmazsınız. Her şey, işte orada, yazıdadır. Söylediklerinizdoğruysa,yanlışanlayandü- şünsün; yanlışsa, düzeltirsiniz... Konuşmayı, o "hiç yok değil" lere, yazarak düşünen- lere sevimsiz gösteren bir nitelik de söyleşi ezberciliği olsa gerek. Sanırım bu ışin altındakı aldatmacada daya- nılmaz bır iticilik var Peki, yakın dostlar için bayağı geniş bir repertuvar is- ter dedik, geniş bir repertuvar için de geniş bir çalışma, geniş bir araştırma gerektiğine göre, sorun çözülmüş olmuyor mu? Karşımızda söyleşiyi bir iki konu çerçeve- sine sıkıştıran bir ezberci değil, birçok konuda söz alabi- len geniş repertuvarlı bir ezberci var; başka birsöyleyiş- le Kültürlu bir insan. mı? Belki bilgili denebilir, ama kül- türlü denemez... Repertuvarın dar ya da geniş olması yalnızca bir ilgi alanı sorunudur. önemsizdir demiyorum. Ama asıl üs- tünde durmamız gereken itici yön ilgi alanının darlığı değil, doğrudan doğruya, "ezberc/Wc"tir, yani konulara yaklaşım tarzı... Bir konuda ilginç (ya da ilginç olmayan) bilgiler derle- yip bunları ezberler, gerekli gereksiz, ortaya dökerse- niz, söyieşilere repertuvarınızdaki bilgiler, görüşler, yargılarla katılırsanız, düşünen bir insan, bir aydm ol- mak yerine, bir başvuru kitabı olursunuz. Kimi yazarlar, çeşitli dönemlerde yazdıkları yazılar karşılaştırılarak "Bir dediği bir dediğini tutmuyor" diye eleştirilirler. Değişik ortamlarda, değişik koşullar altın- da, değişik kişilerfe yaptığı tartışmalarda, insanın birbi- rini tutmayan sonuçlara ulaşması yadırganmamalı. Kimse kimseyi etkilemeyecekse, herkes her tartışma- dan, daha önce düşündükleriyle, hiç değişmeden çıka- caksa, tartışmanın anlamı da, gereği de kalmaz... Ezbercilerinki tarbşma değildir, onlar çekişirler, kav- ga ederler Çünkü düşünme, değerlendirme, yargılama yetenekleri körelmiştir. Söyleşilerde de, yazılarda da itici olan, ezberçilikl^SJ bilgi aktarıcılığıyla göz boyamaktır. Kanımca düşunerek birbirini tutmayan sonuçlara varmak, ezberlediklerini yineleyerek tutarlı kalmaktan çok daha yararlıdır. Ger- çekleri irdelemenin, bilgileri denetlemenin, ilerlemenin başka yolu yoktur. Yanılırsanız, ne yapalım, yanılmış olursunuz... Bu dünyada tek başınıza değilsiniz ki!.. Biri- leri doğruyu bulur, size de gösterirler... Daha da ileri gidelim: Değil başkalarının düşünceleri- ni, şu ya da bu konuda vardıklan sonuçları ezberleyip yinelemek, insan kendi düşüncelerıni, kendi vardığı so- nuçları bile ezberlememelidir. Yohnay'don 'Doğa veBen' Kültür Senisi - Genç sanatçı Levent Yalınay'ın fotoğraf sergisi. 16 ağustos pazartesı günü açılacak. 31 ağustosa dek acık kalacak olan sergi Beyoğlu Belediyesı Güzel Sanatlar Galerisi'nde görülebılecek. İlk kışısel sergisini açacak olan Levent Yalınay, ünlü fotoğraf sanatçılanndan Ersin Alok'un öğrencisi ve çalışmalannı halen Alok'la birlikte sürdürüyor. Levent Yahnay'ın sergılenecek olan yaklaşık kırk siyah/'beyazçalışması, Türkiye'nin'çeşitli yörelerindeki doğal ortamla, sanatcının kişiliğı ve yaklaşımlan arasmdaki bağlantılan yansıtıyor. Hacı Bektaş'ı anma törenleri Kültür Servisi- Anadolu Alevilerinin "Pır"' bildikleri, büyük düşünür ve gönül adamı Hünkar Hacı Bektaş Veli, ölümünün 722'nci yıldönümünde törenlerle aruhyor. Nevşehır"ın Hacıbektaş ilçesındekı tören löağustosta başlayacak ve 3 gün sürecek. 30 yıldır büyük bir coşku ile tekrarlanan ve son dört yıldır uluslararası düzeyde y apılan törenlere. bu yıl 100 bin dolayında kişınin kaülması bekleniyor. İnsanlığa önemli mesajlar veren Hacı Bektaş'ı anma etkenliklennde Arif Sağ, Musa Eroğlu, Gülşen Altun, Suavi, Ferhat Tunç, Dertlı Divani, Aşık Gülabı, Mazlum Çiman. Sadık Gürbüz, İhsan Güvercin, Sabahat Akkiraz, Emrah Mahzuni, Dilber Doğan, Muharrem Kaya, Bilgesu Erenus, Saime Cantürk, Aşık Kadir Türk. Ahmet Özat, Aşık Sefai, Cevahir Canpolat, Talip Şahin, Mehmet İpek. Ekrem Ataer, Ashhan AJkan. Muharrem Yazıcıoğlu, Songül Karh. Sevgi Ateş ve daha pek çok sanatçı konser verecek. Aynca semahlar dönülecek, şiirler okunacak. Hacıbektaş Beledıye Başkanı Ali Eğerden alınan bilgıye göre, kültüretkinlikleri kapsamında çeşitli paneUer ve konferanslar düzenlenecek, sergiler açılacak. Bu arada tertip komitesirun yapuğı acıklamaya göre, Sıvas katliamında vitirdığimız Asaf Koçak, karikatür sergisiyle; Asım Bezircı kitaplanyla: Muhlis Akarsu, Edibe Sulari, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin de türküleriyle Hacıbektaş'ta olacaklar. Balthus'un retrospektifsergisi Kültür Servisi - Ünlü sanatçı Balthus'un retrospektifleri Lozan Güzel Sanatlar Müzesi'nde sergileniyor. Picasso, Miro, Kandinsky ve Leger gibi, çağımıza damgasını vurmuş sanatçılardan sayılan Balthus'un sergisi büyük ilgi görüyor. Sergide, 85 yaşındaki sanatcının 193O'lu >ıllardan bugüne yaptığı, çoğu büyük müzeler ve özel koleksıyonlardan derlenmiş birbinnden ilginç ve çarpıcı yapıtlan yeralıyor. Geleneksel değerlere bağlı, resim tadında resim yapan, yine de avangard konumunu koruyan, eşine az rastlamr bir sanatçı olan Balthus, aynı zamanda dünyanın en pahalı sanatçılanndan bin. Asıl adı "Rola Kontu Klossovski" olan ve oldukça ilginç bir yaşam öyküsüne sahip olan Balthus ilk tablosunu 19 yaşında yapmış. Ancak 196O'lı yıllarda üne kavuşan Balthus'un Lozan Güzel Sanatlar Müzesi'nde 29 ağustosa dek sürecek retrospektif sergisi, çektiğı güçlüklere karşın tutkuyu ve tutarlılığını yitirmeyerek doruğu ulaşan sanatcının 66 yılhk öyküsünü anlatıyor. Noyan Aydinç'in sergisi Kültür Servisi - Dr. Noyan Aydinç'in fotoğraf sergisi Ay valık Minerva sergi salonunda açıldı. 20 ağustosa dek açık kalacak sergide Aydinç'in, Ayvalık ve Ege yöresi ıie ilgili izlenimlenni yansıtan 35 çalışması yeralıyor. •i İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle