Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 AĞUSTOS1993 PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
GUNDEMDEKISANATÇI CEMMANSUR
ONAT KUTLAR
Düşünenbirmüasyen..."Dona nobis pacem!'
Tannm bize huzur ver.
Sağır bir müzisyenin körler ülke-
sindeki konserinden çıkmış gibiydim.
Kulaklanmda solistlerin. görkemli
koro ve orkestranın çırpınan bir
çığlık gibi yûkselen, canalıcı sorular
soran ve bin yıllık kilisenin, Aya iri-
ni'nin sağır taş duvarlannda yankıla-
narak kaybolan sesleri. Gözlenmin
önünde, kubbenin banşçı güvercinle-
rinin kanat esıntilerine rağmen kan
ter içinde, dolu bir saJona rağmen ya-
payalnız gibi yorgun, kıvırcık saçb,
genç orkestra şeü.
"Tannm bize banş ver!"
Şiddet, kan ve gözyaşında boğulan
dünyamızda kim, hangi tannya yal-
vanyor? Kım duyuyor bu çığlıklan?
"Çocuklann ölüm şarlalannı kim
dinliyorT
Cenı Mansur'un büyük bir başany-
la yönettiği Bûkreş Füarmoni-
Londra Pro Musica Korosu'nun
Beetfaoven Mıssa Solemrus konse-
rinden çıküm. Asker kışlalannın,
hapisanelerin, binlerce yühk tari-
V ragnergibi, Mahlergibi benim
için çok önemli bestecileri yorumlamak,
kendimi dünya standartlannın ölçüleriyle
olan dedesi Moldavya
kökenli bir Rus musevi
ailesinin kızıyla Yafa'-
da evlenmiş. Babası ise
Bükreş kökenli bir Al-
man musevi ailesinin
kızıyla İstanbul'da.
Alü yaşında ilk piya- ]crtnt
rn]^tme-]ci^nvnnım Amfl a<5il
no dersienni Mösyo Konıroı etmeK ısuyorum./\md dsıı,
Fermenko'dan almış. araştirmak, felsefı birderinliğe ulaşmak
Eğitimini ıse Saınt " • '
Michel lisesinde sür-
dürmüş. Ailede ağabe-
Toptaş'a Cumhurivet'te yayınlanan
söyleşide soylediğı bazı şeyleri okuya-
na kadar.
"Ben çok sorgulavan biriyim" dı-
yordu Cem Mansur, "Hayataı an-
İamını sorguluvorum..." Hiç bir şeyi
sorgulamayan. yapüklannı beğen-
meklc yetınen. üstelik de bunu ka-
famıza kakan insanlann giderek ço-
vaz geçilmez bir tutku.'
yi dışında müzikle ilgilenen kimse ol-
madığı halde, oldukça geç birdönem-
de. üniversıte yıllanndamüzisyen ol-
maya karar vermiş. Önce Londra
City Üniversıtesi müzik bölümünü
bitinniş. sonra ünlü Quildhall School
of Music'te orkestra şefliği eğitimi
görmüş. Üç yıldır İngıltere'nin en iyi
orkestralanndan birinin Oxford Şe-
bu seriivende en belirleyi-
ci olan City Üniversitesi.
"Üniversite'nin Müzik bö-
lümü sadece müzik tekni-
ğinin edinildiği, şeflik
dersleri de aralarında ol-
mak üzere salt müzik ders-
leri görüldüğü bir ver de-
ğildi" dıyor Mansur.
"Daha ilk yıldan başlaya-
rak müzik aracılığı ile
dünyayı onun sonsuz kül-
türünü öğrenmeye koyul-
duk. İlk yıl Eskimo müziği ile kârşı-
laştım sonra Hint müziği ve doğaJ ola-
rak onun ardındaki zenginlikleri Hint
felsefesi ile etnomüzikoloji, bir başka
deyimle müzikal antropoloji baslıca
ilgi alanun oldu. Müzikten geçerek es-
tetikle >e genel olarak sanat felsefesi
ile ilgilcndim."
Böylece müzik, Cem Mansur için
o._ nu yıllardır
biraz uzaktan da olsa
tanıyor, izliyordum.
Şefkürsüsünde
tutkulu ve heyecanlı,
onun dışında biraz
uzakyesakin
karakterÜ; başanlı bir
gençmüzisyendi
benim gözümde.
hin üstüne kurulmuş gecekondu-
lann arasından yûrüyerek deniz
kıyısma indım.
Yakın gazino ve kahvelerden
pop-arabesk çığkklan yükseh'yor-
du. Deniz inanılmayacak kadar
pisti. Yammdan geçen uyaruk ifa-
deli insanlann yüzlerinden yak-
laştığı söylenen depremi çağnştı-
ran hiç birçizgi okunmuyordu.
Kimse farkında değil, çöküşün
ve ölümün.
Tıpkı, Birino Dünya Savaşı ön-
cesindekiyıllargjbi.
O yıllarda başka bir tstanbul vardı.
Ünlü kemancı Kail Berger'in sevgilısi
bizim Şarl Şahbaz'ın annesi Mayda
Hanım anlatmıştı o yıllarda, amcala-
nm ve dayılanm Miltiyadi ve Bakı-
rköy'de otururlardı. Her pazar kilise-
deki ayinden sonra aralanndan biri-
nin evinde toplanırlar. Dört erkek,
fraklanru giyerek Haydn kuartetle-
rinden birini icra ederlerdi.
Sonra Birinci Dünya Savaşı katli-
amlar, ihtilaller, işgaller...Ve o dünya
tuzla buz oldu.
Cem Mansur, o şimdi kaybolmuş
kozmopolit İstanbuî dünyasına men-
sup bir ailenin çocuğu. Osmanlı
İmparatorluğu'nun Fıhstin Valisi
Ümversitesi'nde öğrentiyken konser-
lerini hayranlıkla izlediğim Oxford
Şehir Orkestrası'ru bugün sürekli yö-
neten şef olmaktan da onur duyuyo-
rum elbette. Ama geldiğimı hissetti-
ğim nokta bunun çok ötesinde. Bir
yandan Wagner gibi, Mahler gibi be-
nim için çok önemli bestecileri yo-
rumlamak, kendimi dünya standart-
lannın ölçüleriyle sürekli kontro) et-
mek istiyorum. Ama asıl, öbür yan-
dan okumak, araştirmak, felsefı bir
derinliğe ulaşmak vazgecılmez bir
tutku.
Beethoven, Missa Solemnis,
Brahms ve Mozart requiemlerini dü-
şünurken ister istemez bu eserlerde
spntüel olanın ne olduğunu sorgulu-
vorum. Din, dogmaiar sadece yüzeyı
oluşturuyor. Ama altta olan nedir?
Bu amaçla uzun süredir psikoloji,
edebiyat ve felsefe dünyasırun yol
açıcı yazarlan ile ilgileniyorum.
RusseU'dan tüm bir Batı felse-
K
(FOTOĞRAF: FtLİZ KUTLAR)
hir Orkestrasf nın sürekli şefi.
Cem Mansur'u yıllardır biraz
uzaktan da olsa tanıyor, izliyorum.
tstanbul Devlet Opera Orkestrası'-
ndaki uzun şeflik yıllanndan yurtdışı-
ndakı çeşitli konserlerinin basındaki
yankılanndan, Hungaraton için yap-
ügı "Türk Bestecileri" plaklanndan
ve ortak dostlanmızın anlatüklan-
ndan. Bir kez evinde verdiği bir ye-
mekte olmak üzere, bir kaç kez bira-
rada da bulunduk. Şef kürsüsünde
tutkulu ve heyecanlı. onun dışında bi-
raz uzak ve sakin karakterli; başanlı
bir genç müzisyendı benim gözümde.
Ta ki ondan Missa Solemnis'i din-
leyene ve bir kaç gün önce Niigün
ğaldıgı günümüzde bir sanatçıdan bu
sözleri duymak, merakırru kamçıladı.
Aynı konuşmasmda. Beethoven'in
Missa Solemnis'in yüzeydeki dinsel
örtünün alündaki kaygılannı dilegeti-
ren, bu kaygılardan hareketle felsefı
bir arayışa yönelen Cem Mansur'u
daha yakından tanımak istedim.
Uzun uzun konuştum. Ailesıni. ço-
cukluk ve ilk gençlık yıllannı. İngılte-
re'de mühendislık eğiümine gidişini
ve sonunda bu eğitimi terkedip mü-
zisyen olmaya karar verişini. Kcndı
' yaşamına belli karar anlannda kendı-
si yön veren bir çok insanın serüveni
gibi Cem Mansur'un yaşam çızgısı de
oldukça renkli Ama sanınm bütün
salt teknik bir performans degil, dün-
yayı, toplumu. evrenı derinlemesine
kavramak icın bir kapı oldu.
"Dün>adaki her şe\le jıizyüze gel-
menin volu olarak ben müziği seçmi-
şün" diyordu Cumhuriyet'teki söyle-
şisinde. Onunla konuşurken yavaş
yavaş bir çok orkestra şefinde gördü-
ğümüz o şef kürsüsündeki gösterişli
ve zarif hareketlenn spektacular ızle-
nimlerinden uzaklaşıyor. düşünen in-
sanın içten ve yakın doğallığı ile tanışı-
yordum.
İstanbuî Opera Orkestrası'nın şef-
liğinı yapüğım 8 yıl, biraz uzun ol-
makla birlıkte özellikle ilk yıllarda
bana çok şey katu. Bnınel Teknik
ayalci,
mavi gözleri ile
uzaklara bakan,
bu Grek profili,
güzel yüzlü genç
adamı yakından
izliyorum.
Venedik'te Ölüm'ün
son sekansında
kaybolan sonsuz
güzelliğe bakıyor.
fesini, Jung'dan psikoloji ve
toplumsal bilinçaltını. Huxley'-
den kültür dünyasıru öğrenme-
ye çalışıyorum.
Başta Hıristiyanlık olmak
üzere dinlenn kaynağını. dog-
ma olarak ınanmadığımız şey-
lenn müzikal olarak bizı etkile-
mesindeki gizi araşünyorum."
Hayalci, mavi gözleri ile
uzaklara bakan. bu Grek profil-
li, güzel yüzlü genç adamı ya-
kından izliyorum. Kulaklanm-
şimdi, "Tjuınm bize huzur ver"
diye isyan ederek, hayjaran sağır bear
teci'nin parlak melodileri değıl. bırde
Catence'ın çöküşün tam ortasında
Mahler'in, senfonilerinden birindeki
çok duyarlı özgeleri var.
Venedik'te Olüm'ün son sekansı-
nda kaybolan sonsuz bır güzelliğe
bakıyor. Çoktan yitip gitmiş bir banş
dünyasına.
Düşünen bir müzisyen olduğu için
yazmak istedim Cem Mansur'u.
Yaşamın anlamını sorgulamaya
cesaret ettiği için.
Gerçekten olmayacak dualara
amin dıyerek bir şeyi kurtarabilir mi-
yiz?
da
John Le Carre, yeni romanında gizli servislerin dünyasıyla en aamasız hesaplaşmasını yapıyor
Geceninüstesindengelmek
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN - önce iyi haberi verelim.
Joha Le Carre yeni bir kitap yazdı.
Henüz Ingiltere'de satışa çıkan "The
Night Manager" ilk eleştirilere bakılı-
rsa yazann şimdiye kadar yazdığı en
iyi romanlardan biri. Ama bence ha-
yal kınklığı yaratan kötü bir haber de
var: Sevgili Gcorge Smiley yok sayfa-
lann arasında.
Sürekli kravauna silerek temizlediği
kocaman gözlüğüyle. tıknaz ama çe-
vik bedenıyle. ona tüm çekiciliğini ve-
ren müthışzekâsı vesakar hareketleriy-
le Smiley'i bu kitapta özlüyoruz.
tnsanlığın içinde, roman okuyan
azınlık bence ikiye aynhyor: Le Car-
re'yi sevenler ve sevmeyenler. Ona
"Eh, feM dep
M
diyene de şimdiye ka-
dar hiç rastlamadım. "Soğuktan Gtten
CastB"u,"TnunpetçiKn", yada "Kös-
tebek"i okumaya başİayıp anlamadığı
için yanda bırakanlar yazara lanet
yağdinyor. "Ne kadar çok isim var,
hepsini karrştınyorum" türünden eleş-
tirilerin sahipleri, zekâ vezevk düzeyle-
rini açık ediyorlar sadece. Onlara şim-
di adını unuttuğum bir İngiliz doçen-
tin Le Carre'nin roman tiplerini içeren
sözlüğünü tavsiyeetmeli. Ben o kitabı,
Le Carre'nin uzun yazma fasılalannın
birinde sabırsızlığa düşerek satın
almış, şöyle bir baktıktan sonra kü-
tüphanemizin "okumadığım ve muhte-
nden hiç okumayacağım kitaplar"
rafına kaldırmıştım. Çünkü yazann o
çok sevdiğim üslubundan ve olaylann
akışından kopanlan tiplerin alfabeuk
sıralaması tam anlamıyla saçmaydı.
Zaten Le Carre'nin bundan öncekı
son kitabı "The Secret Pügrim"de de
Smiley*e bence'hak ettiği yer veribne-
mişti. Genç istihbarat adaylanna nos-
taljik soğuk savaş anılan aktaran,
bence kendini komik düşüren yaşlı bir
casustu orada Smiley. Üstelik güzel ve
sadakatsız kansı Ann'e de rastlama-
mıştık arada pek. Oysa Ann'i tanıma-
dan Smiley'i anlamak olanaksızdı.
Ann'in Sirk'in en üst düzeylerine
yûkselen, Moskova'daki merkezin şefi
itarla'nın köstebegı Bül Haydon ile
Eleştirilere göre Carre'nin yeni kitabı "The Night Manager' şimdiye kadar yazdığı en iyi romanlanndan biri.
kurduğu ilişki değil miydi Smiley'in
tam Sirk'in başına geçeceği anda kı-
zağa ahnmasına yol açar. Ve Smiley o
muhteşem operasyonla Karla'nın
Berlin'deki ünlü casus değiş tokuş
köprüsü Oberbaumbrücke'den geçe-
rek Batı'ya sığınmasını sağlamamış
mıydı sonunda? Ama Smiley o köprü-
nün altında dururken başansına sevi-
nememişti. Çünkü gızli servisler dün-
yasmdaki insan harcama kuralını
uygulayarak Karla'yı en insani, en
zayıf yanından yakalayarak çekmışti
Batı'ya; ona karşı hasta kızını koz ola-
rak kullanmıjtı.
Karla'nın ingiliz Haberalma Teşki-
latı'nda bir köstebeği olduğunu ve
Smiley'in de yakından tanıdığı bu
adamın kansıyla iüşki kurduğunu bıl-
miyordu Smiley. Ann Smiley'in ha-
yatına ne yapsa yön veren, vazgeçil-
mez bir parçasıydı; alınyazısıydı, ka-
deriydi. Tüm zekasına ve insan yönet-
me becerisine karşı ona, Ann'e şöz ge-
çirmeyi, onu yönlendirmeyi becereme-
mişti Smiley. Bence Le Carr'nin de ha-
yatında mutlaka bir Ann vardı. Ann-
ler,zekâ vebecerininaşktageçersızleşti-
ğinin kanıtıydı. Sevmek hayatta en zor
sanatıı işte.
62 yaşındakı John Le Carre'nin bi-
yografisinde beş yıllık bir Hariciye hiz-
meti var kimine göre. Asıl adı da bu
olmayan yazann istihbarat servisleri
hakkındaki bilgisı. aslında kendisinin
Kraliçe'nin emrinde çahşmış olması-
ndan kaynaklanıyor.
Soğuk Savaş sona erip imkansız
sanılan gerçekleştikten, hatta KGB ile
CIA'nın terorizme karşı birleşik cephe
kurduğu haberleri gazete sayfalannda
boy gösterdikten sonra casus ro-
manınm da bir tür olarak ortadan kal-
kacağı sanılmışlı. Gerçekten de "Rıts
Evi bir dönemin sona erdiğjnin haber-
cisiydi. Tiplerini ve öyküsünü fazlaca
sevdiğimız söylenebilir mi? Hele yaşlı
Bond Sean Connery'yi filmde başrolde
izledıkten sonra! Öysa Smiley, Afcc
Guinness olmuştu artık ve soğuktan
gelen casusa Rkhard Burton olabile-
cek en güzel biçimi vermişti. Hele Curd
Jürgens'in canlandırdığı yaşlı gcneral.
hani Karla'nın Batı'ya geçmesine yol
açan muhteşem oyunda Toby Ester-
haze tarafından satılmasaydı belki hâlâ
hayatta olacak olan general.
Tamam, farkındayım. Le Carre'yi
sevenler bunlan zaten biliyor. Sevme-
yenlere son bir gayretle "The Night
Manager'ı okumalannı tavsiye etmek-
ten başka care yok.
Le Carre'nin son romanı "Post-
CoM-War" günlerinde hükümetlerle
hizmetkârlannın en berbat insanlarla
en berbat ışlen çevirmek için kurduk-
lan gizli ittifatklan aniatıyor.
"Night Manager" Körfez Savaşı-
nda: yani ABD ve müttefıklerinin
Irak'ı bombaladığı ve bizim bu son de-
rece tekamül etmış savaş oyununu TV
ekranlanndan ızlemeye mahkûm edil-
diğımiz 1991 yılı ocak ayında Zunh'te
başlıyor. Kahramanımız Jonathan,
nam-ı diğer "Night Manager" Zürih'-
in en lüks otellerinden Meister Pa-
lace'ın işlerinı yürütmekte. Tipik bir
Le Carre kahramanı o. Başansız bir
evliliğin ve fırünalı bir gecmişin tüm
yaralannı içinde taşıyan, tabii ki hu-
zursuz, tabii ki yalruz, tabii ki güç lü ve
aynı zamanda zayıf bir erkek. Tüm si-
nizmine karşın içinde İngiliz vatanse-
verliğinin tohumlann taşıdığı için ola-
cak, gizli servis hesabına çalışmayı ka-
bulediyor.
Jonathan'ın yolu bizi Le Carre'nin
kendi mekanlanndan West Com-
vvall'a götürüyor önce; Yeni Dünya"-
ya Quebec'e ve VVashington'a uçuyo-
ruz. Bahama ve Kanbik adalanna.
Noriega sonrası Panama'ya gidiyoruz
onunla. Le Carre de siyaset ve onun
gizli uzantıs istihbarat servisleri yine
ön planda. Asıl kahramanlar, her şeyi
ve herkesi perde ardından yönettikle-
rine inanan; insan onurunu ve ha-
yatını en koyu Makyavelizm'Je harca-
yan bir zavallılar ordusu.
Le Carre son romanda gizli servisle-
rin dünyasıyla belki en acımasız he-
saplaşmasına gjriyor. "Night"/
"Gece" somut anlamından ötede, ger-
çek hayatla hiçbir bağlantısı kalmamış
ajanlar, savaşlarla beslenen silah tüc-
carlan, zengin ve dekadan bır insanlar
yığmı, aidatmayı ve yok etmeyı man-
fet sayar politikaalardır. "Gece"nin
üstesinden gelmeye çalışan Jonathan
da bir gündüz kahramanı değildir. O
da eskilerde sevdiğı bir kadını har-
camıştır. Gecenin gölgesinden kur-
tulamaz. Çok yalnızdır. Ve yalnızlık
insanın en temel özelliğidir.
"The Night Manager" ne zaman
çevnlıp Türkiye'de satışa çıkarsa mut-
laka alıp okuyun. Her zaman her yer o
kadar karanlık olmasa bile, gecenin
üstesinden gelmeyi yazıyor bu kitap.
'HaneneAy Doğacak' muzır
bulundu
ANKARA (AA) - Başbakanlık Küçükleri Muztr
Neşriyattan Koruma Kurulu, Şebnem İşigüzel'in 'Hanene
Ay Doğacak'adlı kitabını muzır buldu. Küçükleri Muzır
Neşriyattan Koruma Kurulu'nun, "Hanene Ay Doğacak'
isimli kitapta yer alan yazılann 18 yaşından küçüklenn
maneviyaü üzerinde muzır tesiryapacak nitelikte
olduğuna dair karan, bugünkü Resmi Gazete'de
yayımlandı.
Studb 72 Ankara'da
ANKARA (AA) - Hollandalı ünlü müzik grubu Combo
Studıo 72'nin Ankara'ya geleceği bıldiriidi. Çankaya
Beledıyesi tarafından yapılan açıklamada, belediye ile
Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından ortaklaşa
düzenlenecek organizasyonda Hollandalı grup, 2 ağustos
pazartesi gecesi Altınpark'ta konser verecek.
Pertan hn ikindfilnti
ANKARA (A.A) Kemal Tahir uvarlaması "Kurt
Kanunu"yla ilk sınemafilminigerçekleştiren Ersin Pertan,
ikinci filmine hanrlanıyor. Pertan, ikinci fılminde bir
Orhan Kemal uyarlamasıyla ızleyici karşısına çıkacak.
"Tersine Dünya" adlı fılmde Altın Portakal ödüllü Lale
Mansur'un yanısıra Rasim Öztekin ve Demet Akbağ da rol
a!acaklar."Tersine Dün>a"nın sanat yönetmenliğını Annie
Pertan üstleniyor.
Pendik Sahilinde Sanat
Kültür Serrisi- Pendik Belediyesı tarafından Pendıkli
amatör sanatçılan tanıtmak amacıyla düzenlenen "Pendik
Sahilinde Sanat Akşamlan" süriiyor. Program
çerçevesmde bugün Büy ülü Yelken Grubu bir rock müziği
dınlea'si sunacak, ardından Tiyatro Renk
"Memleketimden İnsan Manzaralan"adlıoyunu
sahneleyecek. O> unun yönetmenbğini Yakup Uygun
üstlenmiş. Nlzım Hikroet'in şiirlerinden oluşan gösterinin
ardından Tıyatrc; Renk müzik topluluğu bir rock dinletisi
sunacak.
Saraybosna kitapları
Kültür Servia- Yılan hikayesine dönen Saraybosna'da
yaşananiar. çeşitli ülkelerde değışik boyutlanyla kitaplara
yansıyor. Gerek savaş gerçeğj. gerekse toplumlann
kültürel veetnik tarihlerinin incelendiği bu kitaplar,
hergün daha çok ilgi çekiyor. Bunlardan iki tanesi
geçtiğimiz günlerde Fransa'da yayınlandı. Velioor
Colic "Boşnaklar" adlı kitabında bölge halkını kapsamlı
bırşekildeınceliyor. insanlar, şehirler vedikenli teller
başlıklanyla özetlenebilecek kitapta savaşın
aamasızhğının ortasında insan manzaralan gözlerönüne
senliyor. "Endişeler''"in yazan İvo Andricıse 1975 yılında
ölmüş.
Ilgaz 'ın eserleridizi oluyor
Kültür Servisi- Belgesel ve drama ağırlıkh filmler ile TV
diziJeri üretmek amacıyla yeni biryapım şirketi kuruldu.
Metropol AŞ. adıyla kurulan şirket, geçtiğimiz günlerde
kaybettiğimiz yazar Rıfat Dgaz'ın eserlerinin TV yapım
haklannı aldı. Ilgaz hayattayken yapılan anlaşma gereği
yapılacak eserler arasında "Hababam Sınıfı",
"Pıjamalılar". "Dördüncü Bölük", "Don Kişot
İstanburda"."Apartman Çocuklan" ve 5 kitaplık
"Bacaksız" yer alıyor. Sözkonusu eserler arasında ilk
olarak ele abnacak "Hababam Sınıfı" dizisinin senaryo
çalışmalan tamamlandı. Çekımlenne ağustos ayı sonunda
başlanacak olan diziyle ilgilı kadro hazırbklan devam
ediyor. Kadronun yakın bır zamanda açıklanacağı
bildinldi.
İkimilyon dolarhk bahşiş
Kültür Servisi - 'Frankie and Johnny" fılminde Michelle
Pfeiffer'ın canlandırdığı garsondan sonra, bir süre önce
sinemalanmızda gösterime giren '"Singles-Bekarlar"
fılminın başrol oyunculanndan Bridget Fonda da yeni
fılminde yoksul bir garson kızı canlandınyor. Baharda
"Honeymoon ın Vegas-Vegas'ta Balayı" filmini
izlediğimiz Adnren Bergman'ın yönetmenliğini üstlendiği
fılmde, Bridget Fonda başrolleri Hollyvvood genç
yıldızlanndan Nicolas Cage ilepaylaşıyor. "Cop Givez
Waitress 2 Million Dollar Tip" (Polis Garsona Ikı Milyon
Dolar Bahşiş Verir" adını taşıyanfilmde,bir kafede bahşiş
parası çıkışmayan bırpolısın garson kıza piyango bıletini
(Tabii eğer çıkarsa...) paylaşma önerisi ile başlıyor.
Derek Jarman hayatım yazdı
KültürServisi - Ünlü İngilizfilmyönetmeni Derek Jarman,
hayatını yazdı. Yönetmenin "Dancing Ledge" adını
taşıyan otobiyografısi, yönetmenin en çok bilinen filmi,
ünlü İtalyan barok dönemi ressamının yaşamıru konu alan
"Caravaggio"dan başlayarak İngiltere ve Hindistan'da
yaşadığı gençlik günlenne dek kapsamlıbiranılar
toplamından oluşuyor. Hindistan'dakı İngiliz yatılı'
okulundageçırdiği günlerden, 1960'larda Londra'daki
homoseksüel kulüplerindegeçirdiği günleredek yaşamtnın
"hesabını veriyor". Aslında ressam olan Derek Jarman.
sinemaya fılmleri kadar çılgın yönetmen Ken Russell'in
yanında başlamıştı.