Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS1993PAZAR
12 DIZIYAZI
4
Antalya türü eylemleri
lKEMAL
BURKA Y'LA
KÜRT
SORUNU
ORAL CALI$LAR
onaylamıyoruz
Hz Kürtuütsalhareketinin bbrparçasıyız. Birtakunyöntenüer
farkb da olsa -anlayışlarınuz- aynı cephedeyiz. Bunarağmen biz
PKK'mn bazı eylemlerininyanhş olduğunusöyledik, açtkladık.
Ama bu bahsettiğiniz türden eylemleri, biz de onaylanuyonız.
B
u dediğjnizi gerçek
kabul etsek, yani
PKK ateşkese" uy-
maya hazır. O za-
man son dönem ey-
lemlerine baktığV
mız zaman PKK'nın. Türk ta-
rafını kışkırtKi özellikleri olan
eylemlere giriştiğini göriiyonız.
Antalya eytemferiyle turizme
darbe vuracağız diyor. Bütun
bunlar, Türk kamuoyunda da
tepkisel bir ruh hali yaratıyor.
Bunun intikamını almalıyız şek-
Undeki göriişieri körüklüyor.
Onu kışkırtan bir rol oynuyor.
O zaman PKK'mn ateşkese ni-
yetli olduğunu ifade edecek bir
eylem tarzı olduğu pek söylene-
bilir mi? Antalya eylemleri ol-
sun, turistik yörelere yönelik
tebditleri olsun, Gûneydoğu
Anadolu'daki boşluklar olsun
komculann afleleri ve cocuk-
lannın öldürülmesi olsun. bütün
bunlar Türk kamuoyunu tahrik
eden eytemler. Bu eylemler
Tûrk târafuıda da aklı seliıtı
fçinde bu meseleyi çözme eğili-
mini bertaraf ediyor. Mesela
ben gitsem veya herhangi birisi
gitse, dese ki başbakana, karde-
şim oturun daha aklı selim sahi-
bi politikalar izleyin. Kimse din-
kmez; şu ortamda bu sözlere
kulak asacak kimse bulunamaz.
Bunu PKK da ktşkırtıyor.
Aynı cephedeyiz
BURKAY - Şimdi bir kere
olaylar böylesine tırmandıktan
sonra olaylan sınırlandırmak
zordur. Kaldı ki yanhş diyebi-
leceğimiz eylemler, mesela biz
PKK'nın bazı eylemlerinin
yanlış olduğunu söyledik.
PKK ile biz aynı cephede oldu-
ğumuz halde. Yani biz Kürt ulusal ha-
reketinin bir parçasıyız. Birtakım yön-
temler farklı da olsa -anlayışlanmız-
aynı cephedeyiz. Buna rağmen biz
PKK'mn baa eylemlerinin yanlış ol-
duğunu söyledik, açıkladık. Ama bu
bahsettiğiniz türden eylemleri, biz de
onaylamıyoruz.
Türk devletinin bu tür eylemleri yok
mu? Örneğin uçak füolan ile ne yapı-
yor Türk devleti? Yani 100 binlik or-
dularla ne yapıyor, bu arslanlarla rru
savaşıyor? Bu uçaklar gidip bomba-
lannı gerçekten PKK gerillalannın
üzerine mi boşaltıyorlar? Hayır, bir-
çok yerde köyleri bombalıyorlar. Te-
rör saçıyorlar.
Terör tırmanacak
îkincisi, gerçekten gerillalan rru öl-
dürüyor? Birçok yerde gerillalan gö-
rerniyor; herhangi bir eylemden sonra
gidip orada köyde tutukladığı erkekle-
ri kurşuna diziyor, çocuklan kurşuna
diziyor. Devlet, PKK'mn Bingöl'de
yaptığı şeyi, diyelim ki orda -üstelik as-
ker oradakiler- oraya savaşmak için
gelmiş. Ama PKK onlar esirken öl-
dürmüş. Hükümet bunu sivil hallca
uyguluyor, yıllardır uyguluyor. İşken-
ce çarmıhında öldurülen insanlar..
Bunlar Kürt, Türk, PKK'lı. PKK'lı
olmayan bir sürü insan. Devlet bunu
Antalya'nın ünlü 'Lokantacılar Caddesi'ne PKK'mn attığı bomba sonucu çoğunluğu Alman turist 26 kişi yaralanmışü.
yıllardır yapıyor. O halde devletin bu
konuda PKK'yı suçlaması haklı değil-
dir. Buna hakkı yok.
Ha, devletin dışında bizim, sizlerin
yani toplumun, gerçekten demokratik
güçlerinin Kürt-Türk bu yanlışlan gö-
rüp önlemesi gerekiyor. PKK'mn
yanışlan varsa onu da söyleriz. Olay-
lar kontrolden çıktı ve giderek çıkıyor.
Sorun şudur. Yani PKK bunu yaptı.
O halde biz öç ahnz. PKK ile görüş-
meyiz değil. Bununla. bu mantıkla bu-
raya kadar. Ve terör gitükçe ürmanı-
yor. Bence daha da tırmanacak.
- O zaman şu ohıyon Bir tarafa gkti-
yorsunuz. kardeşim dur diyorsunuz, o
diğerini gösteriyor. Şimdi PKK'y a gidi-
yor diyorsun ki. 'hadi banşçı bir zemin
için koşulları hazırla.' 'Hayır' diyor,
bak her gün operasyon vapıyor. Devfc-
te, 'bu iş böyle olmaz, sürekli gerillalar-
la dağlan, taşlan bombalayarak başa
çıkamazsm. vazgeç' diyorsun. O da di-
yor ki, 'ama benim 15 tane askerimi öl-
dürdü. gitti benim masum vatandaşımı
öidürdü/ Her şey sağırlar diyaloğuna
dönüştürülmüş dunımda...
BURKAY - PKK nedir, ne değildir,
devletin yaptığı nedir, ne değildir? Ya-
ni demin de söylediğim gjbi bu sağırlar
diyaloğundan çıkmak için, bu durum-
dan çıkmak için, öncelikle sağır olma-
yan insanlann diyaloğunu başlatmak
lazım. Ve bunun için de karşılıklı ola-
rak ateşkesin kabul edilmesi gereki-
yor. Bu noktada haksız olan devlettir.
Çünkü PKK dün ateş kesti. bunun ör-
neğini verdi. Devlet ne yaptı? Bugün
deeğer devlet ateş keserse PKK buna
açık olduğunu söylüyor. O halde du-
nım ortada. Haksız taraf devlettir.
"Banşçı yollan devlet tıkıyor"
- Devlet de kesti ateşi. Yani yer yer
eylemler y apmış otmakla birlikte, kök-
lü bir değişiklik yapmış ofanamakla bir-
likte, devlet de belli bir ölçüde ateşkese
uydu. Bir rahatlık sağlandı Gûneydoğu
Anadolu'da. Sizin görüşünüze göre esas
sonımlu devlet olabilir, ama bir anlam-
da bu işi tahrik etti karşı taraf da. Peki
şündi ne yapmak lazHn? Karşılıklı ko-
nuştuğumuz zaman her iki taraf topu
birbirine atıyor. Hükümet yetkililerine
diyoruz ki, '> apmayın, bu olmaz, bunun
sonu yok.' Bunlan gidip söylüyoruz on-
lara. Onlar diyorlar ki, "her gün askeri-
mizi öldüren, silahsız ve masum kişileri
yanndan itibaren ateşi kessin.
BURKAY - Tabii. daha biz bir hafta
önce bu Antalya'daki olaylann hemen
ardından -kaldı ki Antalya olaylannı
da kimin yaptığı belli değil- yani bun-
lar örneğin Van'daki Otel eylemi gibi
olabilir veya bir provokasyon olabilir.
- Ama buna biraz da PKK zemin ba-
zniryor. Yani İKn turistik bölgeleri
bombalayacağım' diyor. Bombalama
olunca da...
BURKAY - Onun üstüne yıkılıyor.
Biz Antalya olaylannın hemen erte-
sinde ve bu yurtdışındaki konsolos-
luklara yönelik eylemlerin hemen erte-
sinde, bır bildiri yayımladık. Ve biz her
ikı tarafı da ateş kesmeye çağırdık.
Hem devleti. hem PKK'yı. Dolayısıy-
la bugûn de bizim o tutumumuz de-
vam ediyor. Bence sorunu başlangı-
cından ele almak lazım. Yani 70 yılSk
politikadır bugünkü durumun sorum-
lusu. Bugünkü terör ortamının so-
rumlusu, 70 yıldır uygulanan Kürt po-
litikasıdır. Yanhş politikadır. Türk
devleti, Kürt halkmın haklanm tanı-
madığı için, Kürtleri zorla Türkleştir-
öldüren katillerle bizi zorla uztaşmaya
zorluyorsunuz.' İki tarafa, yani dz Ke- diği için, asimile etmek istediği için,
mal Burkay olarak iki tarafa birden hak istedikleri zaman onlara baskı
açıkça "ateşkesin kardeşim" cağnsını
yapıyor musunuz?
BURKAY - Biz bunu yaptık...
- Yani siz diyor musunuz, iki taraf da
yaptığı için bugünkü duruma gelin-
miştir. Siz insanlara böyle sürekli bas-
kı vaparsanız. legal kanallan. banşçı
kanallan tıkarsanız bir yerde karşı ta-
rafı şiddete yöneltirsiniz. Dolayısıyla
devletin bu politikasını değiştinnesi la-
zım. Sorunun çözümü buradadır.
Bunu görmek gerekiyordu.
Hikmet Çetin'in
Kürt olması
- Türk târafuıda da bu iddiaya karşı
şöyle şeyler söyleniyor Şimdiye
kadar Kürtler, Türkiye'deki
devletin bütün kademelerine gel-
diler. İşte DLŞişleri Bakanı Kürt.
Cunüiurbaşkanrnın bir tarafı
kürttü. İkincisi, her insan milli-
yetine bakümaksızm, kökenine
bakılmaksı/ın istediği okulda
eğitim yapabiliyor, istediği gö-
reve gelebiliyor. Birçok Kürt
zengini var Türkiye'nin çeşitli
bölgelerinde. Bunların yaşam-
lan ile ilgili her hangi bir ayınm
gözetilmemesine rağmen niye
'Kürtler ille de biz ayn olacağız'
diye ısrar ediyoriar. Bunu biz
anlamıyoruz diyorlar. Çok sayı-
da insan böyle düşünüyor.
BURKAY - Osmanlı devleti
de bürokrasisi de çoğunlukla
baskı alündaki halklardan ku-
rulmuştu. Hıristiyan halklar-
dan, Araplardan. Rumlardan..
Ama bu, halklar üzerinde Os-
manlı sömürüsünü, baskılannı
önlemeye yetmiyordu. Os-
manb devleti, Balkanlardaki
birçok ulusu, Arabistan'ı, Kür-
distan'ı sömürüyordu. Elbet
Türk halkı da bundan payını
alıyordu. Yani ben Türk halkı
o dönemde sömürülmüyordu
demiyorum. Türkiyefc
de bir
kısım Kürtlerin devlet kademe-
lerinde üst kademelerdeki yer-
leri tutmalan, Kürtlerin özgür
olduğu anlamına gelmez.
Kürtlerin kendi haklanna sa-
hip olduğu anlamına gelmez.
Belki en kaba şekilde şöyle
söyleyebiliriz: Kürtlerin cel-
ladırun Kürt olması, onlara bir
şey kazandırmaz. Ne yazık ki
bu Kürtler, Türklerden de fazla
Kürt haklanm inkâr etmekteler.
Ve zaten onun için bu makam
kendilerine verilmiştir. Uzun
yıllardır herhangi bir Kürdün
Içişleri Bakanı olmasına fırsat
verilmedi. Milli Güvenlik Kurulu'na
da girmemesi için özellikle çaba har-
candı. Dışişleri Bakanhğj böylesine
kritik bir bakanlık sayılıyordu. Eğer
bugün Hikmet Çetin Dışişleri Bakanı
ise bu, belki herhangi bır Türk'ten
daha fazla şpven olduğu içindir.
Çoban kurtulur mu?
Türklerin içensinde Kürtlerin dost-
lan da var, demokrat insanlar var.
Adil insanlar var. Ben bütün Türk
halkını. Türkleri aynı kefeye koymu-
yorum. Ama bugünkü baskı politi-
kasını benimseyen bugünkü devlet po-
litikasını benimseyen şoven kesimler,
egemen kesimler, bunlardan da fazla
olarak Kürt haklanna karşı çıktığı
için, bu tür insanlann Kürt olması hiç-
bir şey ifade etmez. Bu insanlar Kürt
sayılmazlar. Onlar saf değişürmişler-
dir. Yani bir çobanın da başbakan ya
da cumhurbaşkanı olması gibidir bu...
- Çobanın kurtukluğu anlamına gel-
mez diyorsunuz? •
BURKAY - Gerçi çobanlann kur-
tulduğu anlamına gelmiyor. Demirel'-
in Cumhurbaşkanı olması, Türkiye'de
ve Kürdistan'da tüm çobanlann artık
mutlu olduğu anlamına gelmiyor.
YARIN: Federasyonbir
çoznm ma?
SOSYALIZM Savaş,ekonomikalandakaybedildiProtetarya partisi olarak ortaya çıkan ve
kendisiniıı proletary a partisi olduğunu söyley en
bütün partfler enternasyonalist otduklannı da
söylediler. Bu enternasyonalin kurueusu Marx'ın
başmdanberi ukelerioden birisidir. Hatta
suûrlar, devleder vs. ortadan kaldınlmabdır
şekünde bir vurgu hep yapddı. Pratıkte tersi bir
geUşme oldu. Bütün bu proletarya partilerinin
milli yani, eşjtükçi yanmdan enternasyonalist
yamndan ağırbash. Herhangi bir parti
gösterflemez ki bu parti kendi milli çıkarlannı
değil, uluslararası emekçi hareketini,
ıduslararası ezilen ülkelerin çıkarlannı ön plana
çıkarmtş olsun. Siz de bir milli hareketin çok
yoğun yaşandığı bir boigede pofaüka
yapıyorsunuz. Siz bundan ne ölçüde
kurtnlabildiğinizi zaımediyorsunuz?
BURKAY -Entemasyonalizm. sosyalızmin en
güzel yanlanndan birisi. Sosyalıstlerin her
zaman koruması gereken yanlanndan birisi.
Enternasyonalist olmadan sosyalist .
olunmayacağıkamsındayım. Enternasyonalist
olmayan bir sosyalizm, milli dar görüşlülüğe ya
da bencilliğe düşer. Geçmişte herkesin
entemasyonalizme uyduğunu ileri
sürmüyorum. Gerçı biz 8-10 >ıl öncesi
Sovyetler'in ve diğer sosyalist ülkelerin
entemasyonalist bir politıka izlediklerini
sanıyorduk Sonradan daha iyı anladık ki kağıt
üzerindekı sözler her 2aman hayata geçmiyor.
Yapılan birçok ışin de entemasyonalizmle ilgisi
yok. Devletçıkarlan milli çıkarlar denen
çıkarlar, yani dar ulusal çıkarlar gczetilmiş.
Dünkü komünist parülerin, sözde
enternasyonalist partilerin nasıl sapır sapır
döküldüklerini, liderlerinin, kadrolannın,
tabanlanrun nasıl dağıldığuu gördük. Böyle
partilerin, o insancıl entemasyonauzmi
yürütemediği açık. Ama tümüyle
entemasyonalizm dışı mı oldu geçmişteki süreç?
Hayır. Bana göre Sovyetler'de de başka
ülkelerde de enternasyonalizme uygun Uişküer
de vardı. Tümüyle yozlaşmamıştı. Vietnam
halkına sağlanan destek, diğer ulusal kurtuluş
hareketlerine sağlanan destekler, ekonomik
destekler. Ama bunlar yine de sosyalizmi
kurtannaya yetmedi. Demokratik bir
mekanizma oluşturamadıklan için,yani tek
parti ve onun yozlaşması gerçekleşti. tkindsi de
olgunluk derecesine vanlmadı. En azından bu
büyük deney yenilgjye uğradı. Şimdi bizim
bundan dersler çıkarmarmz gerekiyor.
-tşte Küba olsun, Çin olsun. Kuzey Kore olsun,
bunlar sosyalist ülkeler olarak varlıklanıu
sürdüriiyorlar. Ve bazı sosy alist gruplar da bu
ülkeleri sosyalizmin gelecekteki önemli örnekleri
olarak değerlendiriyorlar. Kore'deki sistem Kim
ll Sung'ıuı oğhma veliahtiık verdi. Yani feodal
sjstemlerdeki padişabiıkta olduğu gibi baba,
oğula öknedeniktidan devTetti. Bunlan
sosyalizmle nasıl bağdaştırabfleceğiz.
'ovyet ekonomisi, Doğu Avrupa ülkeleri ekonomisi
güçlü olsaydı, demokratik bir atılım da sağlayabilirlerdi.
Oysa demokratik atılım yapmak istedikleri zaman çöktüler
ekonomik alanda sosyalizm bence savaşı
kaybetü. Asıl olan oydu. Ekonomik alanda
kaybetti yanşı. Eğer Sovyet ekonomisi, Doğu
Avrupa ülkeleri ekonomisi güçlü olsaydı.
demokratik bir atüım da sağlayabüirlerdı. Oysa
demokratik atılım yapmak istedikleri zaman
çöktüler. Dolayısıyla sosyalızmin kuruluşunu
saf bir demokrasi sorunu olarak da görmemek
lazım. Yani ulusal ve uluslararası koşullann
olgunlaşması gerekiyor. Ve Manc'ın söylediği
buydu aslında. özünde buydu. Ama Marx da
belki bir erken sosyalizm bekliyordu. Marx da
Paris komününü destekledi, bu doğaldır. Ama
bu.. Marksizmin özünde bu var. Sosyalizm;
ekonomik, sosyal koşullann belli bir olgunluk
derecesinde gerçekleşir. Ne yazık ki bu
BURKAY - Tabii sosyalizmi ben bir ütopya
olarak görmüyorum. Yani ekonomik alanda,
sosyal alanda bir realite olarak görmek lazım.
Bu ülkelerin önünde bir açmaz var bence.
Dünkü Sovyetler'in önündeki açmaz, Çin
bakımından da Kore bakımından da Küba
bakımından da söz konusu. Castro devrimden
gelmiş bir lider. Yani devrimçi bir kişüiği olan
birisi. Ama bu da yetmiyor. Örneğin Castro
cesaret edebilir mi çok partililiğe. Yani bir
yandan diyoruz ki sosyalizm rmlkın düzeni,
eşitlikçi bır düzen, büyük çoğunluğun düzeni,
emekçüerin düzeni. Ama diğer taraftan çok
partililiğe cesaret edemiyoruz. Çünkü o halk, o
emekçiler bir anda kapitalizme dönebilirler. Bu
da tarüşüabilir. Kapitalizm iyi olduğu için değil.
Ama şu andaki durum, demek ki 70yıllık
uygulamaya rağmen halkın seçimi o yönde
olrnuyor. Aksi yönde ohıyor. Bu açmazÇin için
de, Kore için de vardır. Ona katılıyorum. Yani
yıllar önce de Kim Ü Sung'un hayatı ileilgili
kitaplar okumuştum, şaşırmışüm. Babasrndan,
dedesinden başlayarak olağanüstü bir kişilik
çiziliyor... Kim tl Sung da önce dedesinden
başhyor, sonra babasında devam ediyor, sonra
sıra kendisine geliyor. O da oğluna intikal
ediyor. Bu, insanlan kutsallaştırmakür, bir
aileyi kutsallaştırmaktır. Buyanlışurelbette.
Bunun o zaman padişahhktan farkı nedir?
Padişahlık da soydan geçiyordu.. iktidar ve
onlar da yan kutsaEaştınhyorlardı. Bu yanbş
bir şey. Elbet ben Kim tl Sung'un ve Kore'deki
rejimin Kore halkı için aynı şeyı yapüğmı
düşünüyorum. Onu öteki ülkeler de yaptılar.
Sovyetler 'dede oldu. Ama bu yetmiyor. Yani
yığınlara, yığmlann özgür seçimine
dayanmadığı surece; isteğine, şevkine
dayanmadıği surece; bir sistemin ayakta
kalması mümkün değil. Bir yerden sonra
tutamazsınız. Onun için işçi sınıfı dıktatöriüğü
kavramına ben karşı çıkıyorumFarklı
kavramlar, çözümler geürmemız lazım. Bu
demokratik bir yapı. Odemokratik yapı da
çokseslilik gerektiriyor, halk özgürce
seçebilmeh. Dolayısıyla, keşke Kore'de
demokratikleşme olsun. Bunlar kapitalizme
dönsün istemiyorum. Kore de, Küba da, Çin de
demokratikleşmeyı başarabüseler. Yani
kapitalizme dönmeden demokratikleşmeyi
başarabılseler. halk buna rağmen sosyalist
kazanımlan korusa, yanlışlan da aşabılseler.
SÜRECEK
ANKARANOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Işıklar'ın Savaşımı: (3)
Prof. Savci: "Kuynığunuz
Sıkışınca mı?"
Anayasa Profesörü Bahrl Savcı, bir haftaönce seksen
yaşına bastı. Kendisini Ören'deki evinde yakaladım. Su-
diş'le, 80. yaşını kutluyordu. Bahri Bey, bir hukuk adamı
olduğu gibi, bir duygu adamıdır da. Asım Bezird, Sı-
vas'ta gericilerce yakılıp öldürüldüğünde, Refika Be-
zJrcl'yi avutabilmek için neler çektiklerini biliyorum.
Halit Çelenkler deöyle, llhami'nin eşi Bahrrye Soysal
da. Sıvas olayından sonra, Milliyet'ten Ali Sirmen hanl
harıl benı aramış, ben de arayıp görüşememiştim. HaHI
Çelenk için Çağdaş Hukukçular'ın düzenlediği "45. yıl"
töreninin nerede yapılacağını soracakmış. Ali Slrmen'e
"Ben iletirim selamlarını Halit 8ey'e"dedim, Fehmi Işık-
lar olayına ne diyeceğini sordum; Ali Sirmen:
- 84. madde orîadayken, Işıktar bir şey yapamaz/ dedi.
Aynı soruyu Prof. Bahri Savcı'ya sordum, şunları söyle-
di:
-... Evvela lâfzına bakılır, ondan bir şey çıkmazsa,
manasına ve öteki hükümleriyle beraber ve ondan da
bir şey çıkmazsa, genel esprisine göre fikir inşa edile-
rek yapılır. Onun için hakikaten Ali Sirmen'in söylediği
doğrudur. Yalnız bir şey söylenebilir burada, politikacı-
lara: "Kuyruğunuz stkıştığı zaman mı harekete geçiyor-
sunuz?" 7982 Anayasası'yla bir demokrasi yürütüle-
mez! Bu bir, bir de genel olarak anayasa mahkemeleri,
siyasete kaçma eğilimindedir. Bunu iyi işleyebilirsin.
- Yani?
- Genel olarak verdiklerikararlar siyasi olur. Mümkün
olduğu kadar, siyasi olmaması için demokratik düzenin
çok işlerli kılınması lazım, o da bir anayasa işidir. Yani,
ister istemez, siyasi sonuçlar doğuracak kararlar verir-
ler. Hatta o yüzden, anayasa mahkemeleri, uzun zaman
gelişmemiştir, istenmemiştir. iki noktayı belirtebilirsin:
Bir, anayasa mahkemeleri zorunlu olarak, siyasi sonuç-
lar doğuran kararlar verirler. Hatta o yüzden birçok
memleket, bu yüzyılın başlannda anayasa mahkemele-
rine direnmişlerdir, kurmak istememişlerdir. Fransa'da
hâlâ yoktur; "Anayasa Komisyonu" vardır. Böyle, küçük
memleketlerde daha çok türemiştir, onun için, şimdi ka-
bul edenlerin içinde de elbette verilen karar, kendiliğin-
den siyasi sonuçlar doğurur. Onun için "Anayasa Mah-
kemesi olmasın", hatta "Siyasi Partiler Yasası olma-
sın"; Siyasi Partiler Yasası'nı uyguladığın zaman parti-
ler hakkında siyasi kararlar vermek zorunda kalınır.
Onun için Siyasi Partiler Yasası'nı bile istemezler, "Ge-
nel yasalar, dernekler, sendikalar hakkındaki mevzuat
yeter" derler. Ama, biz kurmuşuz madem ki bunu, öy-
leyse, bazen doğurduğu sonuçlara da katlanacağız,
bunların çok sakıncalı olmaması için de demokrasiyi
geliştirmeye uğraşacağız. Burada, politikacılara söyle-
necek şudur:
-1982 Anayasas), kaç yıl oldu kullanalı? On yılı geçti;
on yıldır kullanılıyor, nerdeydi ANAP? Nerdeydi yeni hü-
kümet? özal hükümeti, Akbulut hükümeti, Yılmaz hükü-
rfıeti nerdeydi şimdiye kadar? Bir taraftan, "A, canım bu
düzen böyle devam etsin, içinde biz işlerimizi yürüte-
lim" diyorlar, bir yandan da böyle vahim sonuçlar çıkın-
ca...
Bu sonuç hakikaten vahimdir! Milletvekilliği, bir tem-
sili görevdir. Yetkiyi, vekâteti, "ulus" verir, "ulus" a/<r.
Onun yanında bir de daha evvelden, ulusun saptadığı
hükümler vardır, milletvekili yapmaz; milletvekili olma
koşullan var ya, onu yapmaz. Ama, çok önemli bir hiz-
mettir, bu vekaîetulus tarafından verilir, ulus tarafından
alınır ve vekil, ulus kadar özgürdür aslında. Bu sistemi
takviye etmek lazım. Sıkıştığın zaman, buna sığındığın
zaman "ikiyüzlülük" yapmış olursun. Olmaz, ikiyüzlülük
olmaz! Bir taraftan, milletvekilinin önemini kuvvetlendi-
receksin, bir taraftan da onu, ondan sora koruyacaksın.
Öyle, sıkıştığın zaman şimdi, "Ne demek efendim, mah-
keme karanyla milletvekilliği düşer mi?" Düşmemeli
mahkeme karanyla. Mahkemeler de çok yüksek organ-
lardır, onlar da ulusu temsilen hüküm verirler. Biliyorsu-
nuz, 22 yaşında, 23 yaşında bir genç kız- "Türk ulusu
adına" diye Sulh Hukuk Yargıcı olarak karar verir. Kara-
rın üstündeyazılıdır: "Türk ulusu adına". O da önemlidir
ama, milletvekilliği de çok önemli bir hizmettir, öyle ulu-
orta taarruzlara açık bırakmamalı. Açık bırakmamak
için taarruzlara, 1982 Anayasası'nı tümden değiştire-
ceksin; değiştirme değiştirme, efendim.. Anayasa Mah-
kemesi siyasi karar vehyormuş! Anayasa Mahkemesi,
siyasi karar vermez, hukuku uygular. Bu olayda da hu-
kuku uygulamıştır; ama uygulanmak mecburiyeti olan
hukuk, yüksek hukuk ilkelerine aykırıdır.
Sudiş araya giriyor:
- Fehmi Işıklar'ı kurtaramayacaksın Ekmekçi... (gülüs-
meler)
- Olmaz, olmaz. Ama, şey var, nedir o, onu da anlama-
dım. Derhal tebliğ edilip, adamın (milletvekilliğinin) düs-
mesi de lazım!...
- Ama, gerekçeli karar çıkmamış!
- Ama, kendisine itimat edilen hukukçular, "Ancak,
yayımlandığı zaman yürürlüğe giren Anayasa Mahke-
mesi kararlan, cümlesinden değil bu. Binaenaleyh, bu
karar verilmek ve belki yazıyla tebliğ edilmek suretiyle
yürür" diyor. Böyle düşünen kendine güvenilir hukukçu-
lar da var.
1982 Anayasası'nı parca parça düzelteceklerine baş-
tan düzeltmeli!
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Safraya rengini veren
kırmızı pigment. 2/ Bir iş-
te yetküi olan, usta...
Kazaklarda halk meclisi.
3/ Halk müziğine özgü
telli bir çalgı... Uzun tüy-
lü bir av köpeği cinsi. 4/
Terbiyesiz kunse... Oyun-
da berabere kalma. 5/
Yurdumuzda kurulmuş
yinni bir köy enstitüsün-
den biri. 6/ Acıklı... Ru-
bidyum elementinin sim-
gesi. 7/ Çoban köpeği...
îstek, arzu. 8/ Gördek balığına ve-
rilen bir başka ad... Bir şeyi kiraya
veren kimse. 9/ Isı oluşturmaya
yarayan elektrik direnci.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Resim ve yontu sanatlannda
varhklann biçimi... Meyve kuru-
su. 2/ Sarma, kuşatma... İspanyol-
lann sevinç ünlemi. 3/ Kaynağı
mitolojik çağlara dayanan kirişli
bir çalgı... Simge. 4/ Vilayet... İçine
soğan, sarmısak, maydanoz, ha-
vuç gibi şeyler katılarak zeytinyağjyla pişirilen yemek. 5/ Mavi
renkte değerli bir süs taşı. 6/ İnsanın var olabilmesi için doğayı
değiştinnesi ve doğayı değiştirirken kendini de değiştirmesi sü-
reci... Avrupa Topluluğu'nu simgeleyen harfler. 7/ İki kişiyle
oynanan bir iskambil oyunu... Kuyruksokumu kemiği. 8/ Dü-
şünce... Kakım, gelincik gibi hayvanlann lekesiz beyaz renkteki
yumuşak postu. 9/ Bir meyve... Bir öğrencinin öğrenimini yap-
ması için devlet ya da özel kuruluşlarca ödenen aylık para.