25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1AĞUÎ 10 PAZAR KONUKLARI Sanatsalyasak zincmkmhınuuhgû*SUNUŞ: Türkiye'de 70yıldıryaşanankültürelvesanatsal yasakhlıkortamıson 20 aydırgörecedeolsahafıfledi derken, Sıvas'ta37 aydmınyakılması, Grup Yonan'ım, Ferlıat Tunç'ım engellenmeleri, Rahmi Saltuk'unson on yûdcm berisahneyeçıkmayasağıylakarşıkarşıyakalması, yasaklannyeniden tartışüması içinyeterligerekçeyi oluşturuyor. Yasaklan, sorumm ikiayrı ucundabtdıman iki kişiyle tartıştık. Butüardan biriRahmi Salîuk. Sanatçı,son onyûdırneredeyseörtülübirmeslektenmen cezası almışcasmaengelleniyor. İdareyasaklıyor, Rahmi Saltuk yasağı idaremahkemelerinebozduruyor veancakyargı kararıylasahneye çikabiliyor. Bir ülkedebir îeksanatçının bir tekkonseribüeyasaklanıyorsa, ortadasağlıksız bir şeyler vardemektir. Saltuk, kendibakışaçısuıdan sağlıksız tmsurlarıanlatıyor. Diğerkonuğumuz iseKültür BakanıFikriSağlar. Zamanzaman ortaya çıkanyasaklar veengellernedeniyleaydmlartn vesanatçılarmsert tepküeriylekarşıkarşıyakalıyor. Kendisiiseyasaklan ortadankaldırabilmekiçinparlamentoyagönderdiği12 ayrıyasadeğişikliğitasarısı içinbiryandandevletin militer-bürokratkesimiyle uğraşmaktanyakmırken, bir yandandayeterlidesteğialamadığınısöylüyor. Konuklanmızın ikisideyasaklann olmadığıbirortam özleminidilegetiriyorlar. Söyleşi HalilNebiler Konuklar Fikri Sağlar Kültür Bakanı Rahmi Saltuk 'Yasak 1ı sanatçı Sağlan Halkm yasaklara tepkigostermesi gerekir aan Bakan, 12 Eylûl'den buyana kültür ve sanat et- kintiklerine çok sayıdayasak veengelkonuldu. Siz20 aydır Kültür Bakanı 'svuz ve partiniz hükümetin or- tağı. Yasak rmntığı ve yasakçı mevzuatla ilgiti ola- râk şurutiye kadar neleryaptuuz? SAĞLAR- Ülkemizde 12 Eylül ve onun oluştur- duğu 82 Anayasası, Türkiye'nin ciddi bir şekilde de- mokratikleşmesini engellemek, özeüikle düşünce üzerindeki yasaklann var olmasını sağlamak amacıyla yapılmış bir anayasa. Zaten 12 Eylül de demokrasiyi askıya alan bir hareket. Aradan 13 yıl geçmesine karşın 12 Eylül'ün hala canlılıkla tartışılması, arkasmda bırakmış olduğu çöküntülerin, yılanulann çok yûksek oltnasından kaynak- lanıyor. Türkiye'deki insanlar 12 Eylûl'ü yaşadıktan sonra demok- rasının faziletlerini ve gereküliğini çok daha iyi anlıyor. Her ne ka- dar dünya değişiyor, ıdeolojiler çöküyor. kimi ideolojiler yûkseli- yor deniyorsa da. özünde. deraokrasinin insan yaşamı için vazge- çilmez bir unsur olduğu açıkça ortada. Türkiye böyle bir dönemi yaşa>arak böjle bir deneyimden geçti. İşte biz böyle bir deneyin ardından demokratikleşmeyi hedefleyen bir calışma içindeyiz. 20 aydır düşüncenin özgiirce ifade edilmesinin önündekı engellerin kaldınlabilmesi ip'n büyük çaba gösteriyoruz. Çünkü inanıyoruz ki kültürel gelişme olmadan ne demokratikleşmeyi gerçekleştirebi- briz, ne de ekonomık kalkınmayı oluşturmamız mümkün olur. Bu- gün demokrasinin ve küJtürel gelişmerun önündeki en büyük engel, devletin militer-bürokrat yapısıdır. Bu yapı, kendi egemenliklerini kurabilmek adina düşüncenin önüne engeller koyuyor, yasakJar getiriyor. Bu yasaklan bazen açıkça ortaya koyuyor, bazen de ko- ruma adına getiriyor. Koruma demokrasiler içinde var, insanlar bunu kabul edebilır. Özellılde geleneklerimı- zi, göreneklerimızi. ço- cuklannuzı bazı unsur- lardan mesela şiddet, vahşet gibi unsurlardan korurnak görevimizdir. Demokrasi içinde yapı- lmabdır. Ama yasakla- ma demokrasi içinde ol- mayan, olmaması gere- ken tek olaydır. Biz kül- türel yaşantının bu ya- saklardan anndınlması için büyük gayrct gös- teriyoruz. Biraz önce de söyİediğim gibi. yasak- lar büyük ölçüde de\le- tin milıter-bürokrat yapısından kaynakianı- yor ve bövle bir yaptda olan devlet yasaklan ya- salarla düzenliyor. Ara- dan geçen 20 ay içerisin- de bu yasaklara karşı b;r dizi çahşmalar yaptık. Bu çalışmalann başında yasalann değşünlmesi gelıvor. Biliyorsunuz, bizimslogammız"*yasak- lann >asaklanması"djr. Bu, demokrasinijı gere- ğidir. Yasakçı bir zihni- yet. demokrasi içinde ol- maz. Ama köklü bir yapıyı da kırrnak öyle İcolay değil. Sansürün kaldınlması, yani dö- şünce ve düşüncenin sa- natsal-küitürel anlamda eyleme geçmesi yanı sı- nema. tiyatro, müzık sa- natlannda sansürün kaldınlması için birsine- ma-video-mûzik yasası hazırladık, dokuz ay devrin Icişleri Bakanı'na imzalatamadık ve bu- nun için dokuz ay bo- yunca mücadele ettik. Işte şirndi bizim müca- delemizin ne kadar hakiı olduğu tekrar ortada. Yasa tasanmız şu anda TBMM komisyonunda bekliyor. Niyeydi İçişle- ri Bakanı'nm oradaki direnmesi? Herhangı bir sanatsal faaliyetin. mül- ki amir tarafından (ona göre) eğer bir sorunu varsa hemen onu ya- saklarnası. kişinın. mağdunın idari yargıya baş\ urarak idari karan durdurması. fçişleri Bakanı bunu istiyordu. Mevcut olan durum da bu. Biz de diyorduk kı, hayır, mülki amir kültürel faaliyetin her- hangi bir sakıncası olduğunu düşünüyorsa, bu sakıncaya ancak yargı karar verir. konuyu yargıya götüriir. karar akr. Yargı bir sa- natsal faaliyeti sakıncalı bulursa buna bir şey diyemeyiz. Ama, yargı karannı verene kadar, en önemli hukuki karinedir, suçukanı- tlanmadan kimse suçlu sayılamaz, faaJiyeü de yasakJayamazsınız. Biraz önce de söyledim, devletin militer yapısından kaynakJanıyor bu sakıncalar. Bu zihniyet devletin çeşith' bürokrasisinde ve siyaset- çilerinin kafasmda hala var. Ne yazak ki toplumumuzun belü bir kesiminde de var ve böylesi çağdışı bir zihniyete karşı mücadele ver- diğimizde de yalnız kalıyoruz. Toplumun duyarlı olan kesimlerinin desteklemediğini görüyoruz. Ancak, kişiler toplu iğne kendilerine değdiği zaman yaygarayı basıyorlar. Vay, niçin bunlarla ilgili hare- keti yapmadımz diyorlar. Bunlarla ilgili çaüşmalan yaptık. bu çaiı- şrnalar bitti. Bunun bittiğinin de farkındalar. Ama kendilerinedeğ- mediği sürece de böyle bir tepkiyi gösteımiyorlar. -Kimi, kimleri kastediyorsunuz? SAĞLAR- Toplumun her kesimi, herhangi bir kesimi. her kesi- rni. Çünkü görüyorum, işte Kültür Bakanhğı niçın bunu yapmıyor, diyen sanatçılan görii>orum. Konseri iptal edilmiş olan sanatçı- lar... Ve konseri iptal edılmiş olan sanatçılara ben soruyorum. ben bu çalışmalan yaptığım zaman neredeydiniz? Zaman zaman köşe yazarlannı görüyoruz. Yazdıklanndan, düşüncelerinden dolayı yargı onlar için hüküm verdiği zaman, "nerdesiniz" diye Soruyor- lar. Biz de onlara diyoru? ki, biz daha önce bunlan söylüyorduk. siz niçin bi7i o zaman desteklemediniz? Şimdı bazın başınıza dageldi. -Saruı Bakan,yasaklan kalâumak içinyasaklan içerenyasalara • Bizim sloganımız "yasaklann yasaklanması"dır. Yasakçı bir zihniyet, demokrasi içinde olmaz. Ama köklü bir yapıyı da kırmak kolay değil. Sansürü, yani sinema, tiyatro, müzik sanatlannda sansürün kaldınlması için bir sinema-video-müzik yasası hazırladık, dokuz ay Içişleri Bakanı'na imzalatamadık. Yaşaklar bü>oik ölçüde devletin militer-yapısından kaynaklanıyor. iBşkin bir taramayaptuuz m? Yapttysanız,nasübir sonuçlakarşılaş- tuuz? SAĞLAR- Evet, bir tarama yaptık ve baa yasalan saptadjk. Ba- sın Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Anüterör Yasası, Sinema Yasası gibi yasalann ügili maddelerinin mutlaka değiştirilmesi ge- rekiyor ki. sanatsal faaliyetlere yasak getirilmesın. Buniann hepsi- ni, yani 12 yasanın değişik maddelerini ortadan kaldıracak şekilde- ki yasa değişikL'klerini haarladık. Bakanbklann gönişlcrinı aldık. Dernin de söyledim, devletin yapısı militer-bürokratik, yani baskıcı ve yasakp bir yapı üzerineoturduğu için, 82 Anayasası baştan sona kadar yasaklarla dolduğu için çok ağır işliyor süreç. İlgili bakanlık- lardan aylarca göriişler bekledik. Bunun için mücadeleler ettik ve oluşturduğumuz görüşleri götürdük. başbakanlığa verdik. Şimdi başbakanlıkta mücadele ediyoruz, parlarnentoya gitmesi için. Yal- nız bir şeye seyıniyorum. Bildiğiniz gibi yasaklar çeşitli yollarla olu- yor. Birincisi idari yasaklar. İdari mevzuattan kaynaklanan yasak- lar. Ikincisi, Bakanlar Kurulu kararlanyla verilmiş olan yasaklar. Üçüncüsü de yasalann getirdiği yasaklar. İdari yasaklan kaldırdık. Bunu açıkça söylüyorum. Bugün kütüphanelerimizde şu veya bu ideolojiden her türlü kitabı bulabilirsiniz. •Benim atlatbğım bir şey mi var acaba? örneğin, Sabnan Ruşdü' nün Şeytan Ayetleriadh kitabuunyurda soku/ması hakkuıdakiyasa- ğtn kaldınldığifu bilmiyordum. SAĞLAR- O spesifik bir şey. -Onunyasağı duruyor, değilmi? SAĞLAR - Evet. Bakanlar Kurulu'nun, zannediyorum 1986 yı- Iında aldığı bir kararla konulan yasak. O yasak duruyor. Salman Rüşdü'nün Şeytan Ayetleri kitabının yurda sokulmasının yanı sıra aynca Türkiye'de basımı yasaklanmıştır. Şimdi ya- salardan kaynakîanan ya- saklan kaldırmaya uğraşı- yonız. Ama bundan önce, bundan farklı olarak bir şey yaptık biz. Bu yasalar vark'en bifc Türkiye'de öz- gürlük ortammı olabildı- ğince açmaya çabştık. Karşılaştınrsanız, 49. Tür- kiye Cumhuriyeti Hükü- meti'nden önceki, bu tabiı övünülecek bir nokta değil, yasaklama yüzdesiyle on- dan önceki yasaklama yüz- desi arasında çok büyük bir fark var. Ben çok büyük bir iddiayla söylüyorum ki, Aralık I991'den bugüne kadar mevcut yasalara rağ- men hiç bir müzik kaseti, video kaseti ve sinema filmi yasaklanmış değildir. Ku- rulumuza gelip de yasakla- nan hiç bir film yok. Bu ku- rulda bir tek film sansür edildi. Sürgün fılmi. Bu sansürün ardından biz ku- ruJdaki üyemizi değiştırdik ve üye gönderen diğer ku- rumiara yaa yazarak, de- mokratikleşme adına böyle bir düşüncenin doğru ol- madığjnı, kurulu oluşturan üyelerin biz yasayı değiştı- rene kadar demokrasi adı- na hareket edecek üyelerle değiştirilmesinin doğru olacağıru bildirdik. Cyeler değiştirildi ve Sürgün filmi- ne gelen sansür de kalktı. Bizim koruma anlayışırruz var. Nitekim Türkiye'de büyük olay olan Temel İçgüdü filmini, kurulumuz 14 yaşından küçüklerin görmemesi kaydıyla göste- rimineizinverdi. Türkiye, biraz önce saydığımız yasalarla çevril- miş bir ülke. Böyle bir ülke- de biz demokratikleşmeyi geliştirdiğimize, demokra- tik açıümı sağladığımıza inanıyoruz. Tam başardık mı? Hayır. Açıkça söylüyo- rum, istediğimiz hiç bir ya- sayı çıkaramadık. -Benorayagelmekistiyo- rum. Siz yasalara karşm de- mokratik açıümı sağ- Uuhğıruzı ve yasak oranua çok düfürdüğünüzM söylemniz. Siz oa- kanhktan aynhrsaıuz,ya dapartiniz ikiidar ortakkğuu btralarsaye- niden aar ortama dönülür mü? SAĞLAR -Eğer mevzuatı ortadan kaldıramazsak, gelecek olan yönetımlerin anlayışıyla tekrar yasak listeleri uzayabilir. Kamuoyu şu anda komis>onda bölunan yasa tasanlan nedeniyle diken üze- rinde durmab. Benim buradan kamuoyuna cağnm, bu yasalan destekleyerek, TBMM'den bir an önce geçmelerini sağlamak. Bu yasalann gecmesini isteyen kıtlenin büyuk çoğunluk olmasına rağ- men sessiz olmalanndan dolayı, yasaklardan yana olanlar azmlık olduklan halde son derece örgütlü bir fery'at içinde olmalanndan kaynaklanan engellemeler. süreyi olduğundan fazla uzatıyor. fleri- ye bakan herkesin, yasaklann kalkması için tepki gostermesi gere- kır. "Fikri Sağlar istifa etsin", ben edeyim. Eğer yasaklar benim is- tifamla kalkacaksa bu koltukta birgün durmam. Asıl iş, bu yasak- lann neden cıkmadığını parlamentoya sormaktır. -DiyeSm ki, Grup Yorum Çanakkale'de engeüendiya da Rahmi Saltuk'un Istanbulkonseriyasaklandı. S'e Mssediyorsunuz? SAĞLAR - Çok üzülüyorum, çok sinirleniyorum, çok kızıyo- rum. Duyarsız toplumun duyarlı hale getirilmesi için neler yapıl- ması gerektiğıni düşünüyorum, zaman zaman kendime de kızıp özeleştiri >api)orum. Bu toplumun buna layık olmadığını düşünü- yorum, azırdığın çoğunluk üzerindeki tahakkümünü görüyorum. tek tek konuştuğumuzda yasaklara karşı olan bu toplum, kendisi- nin dışında yapılanlan susarak, onaylamıyor ama, kabullenmiş gö- rünüyor. Bunİara isyan ediyorum. Gerekli olan her şeyi yapıyo- rum. Ama buna rağmen, bilerek ya da bilmeyerek, ya da belli ne- denlerle, yani toplumda kendilerine daha bir yer edınebilmek veya isimlerinın gecmesini sağiayabilrnek için kültür bakanına saldırma- lan bu işin tuzu biberi oluyor. Üzülüyorum. Saltuk:Korkulanndan salonukapatıyorlar onserlerinize yasaklar nasılbaşladı, nasıl sûrûyor? • SALTUK-12 Eylül'den sonra 1,5-2 yılbk bir boş- luk oldu sanat çalışmalanmda. Askeregittim. Dön- dükten sonra sanat hayatımda ilk defa çok farklı bir kulvara girer gibi oldum. Profesyonel organizatör- lüğû Türkiye'de en iyi bilen kişilerden biri olan Ege- men Bostana'yla çalışma şartlan doğdu. Ben böyle bir çalışmayı önemsediğim için heyecanlandım. 26 Kasım 1982'de müthiş başanlı gecen üç konser ver- dim. Arkasından 3 Ocak'ta bir konser verdim. He- men sonra 4-5 Şubat 1983'taki Ankara An Sinerr.ası konserlerini organize ettiler. İki konser de orda verdim. Programda İzmir ve daha sonra bu yerlerin tekran vardı. Ne olduysa Ankara'daki kon- serde oldu. An Sineması. bin 700 kişilik bir sinema ve müthiş coş- kulu bir konserdi. Ben tabü 12 Eylül sonrasında değil de normal zamandaki bir Türkiye imiş gibi, isteyerek. biraz da hınçla. "şimdi büyük ozarumız Nazım Hikmeften", "Şimdi Ahmed Ariften", "Şimdi Hasan Hüseyin'den" diye, normal, 12 Eylül öncesı anons- lanmı yapıyorum. İnsanlar bu anonslan birkaç dakika süftn alkı- şlarla karşılıyorlar. Türküler de alkışlanıyor tabü, ama anonslan salonun bir bölümû ayağa kalkarak alkışlıyor. Neyse, konserde olay çıkmadı, îstanbul'a döndük. Egemen Bostana'yla çalışan, be- nim konserlerimle ilgilenen Mustafa Oğuz haber bırakmış. Gittim. Ankara konseriru 9-10 Nisan'da tekrarlayacağımızı bildirdı. Ben tabü müthiş mutluyum. Böyle profesyonel bir ekiple çalışıyorum, işi söküp götüreceğimi biliyorum. Ama günler geçtikten sonra Mustafa Oğuz tekrar beni çağırdı. Baktım üzgün. birşey olduğunu farkettim. Ankara konserini yapamayacağımızı, bundan sonra bir- likte konser de düzenleye- meyeceğimizi söyledi. Ân- kara'da salon, o zaman Tanm Kredi Kooperatif- leri'ne bağlı bir salon. On- lar kiraya veriyorlar. Mus- tafa Oğuz'u cağınyorlar, diyorfar ki "Ya Rahmi Saltuk, ya salon", Böyle olunca, bizim Egemen Bostancı'yla olan o profes- yonel, o çok istediğim çalı- şmamız bitti. Ben yalnız başıma kaldım. Yalruz başıma yola devam etmek istedim. İstedikçe de önü- me engeller çıkmaya baş- ladı. flk yasak 1984'ün başında Ankara'da sıkıyö- netim tarafından geldi. Se gerekçegösterdUer o zaman? SALTUK- Hiç. Ya- saktır diyor, o kadar. Hat- ta, o zaman mavi bereüler vardı. Konserden üç gün önce geliyorlar, konser Çağdaş Sahne'deydi. gişe- yi kapatıyorlar. Konser gunü de gelip. hani kaçak maeak yapıyor muyuz diye kontrol ediyorkr. Bu yasak için idare mahkeme- sınde dava açtım. davayı kazandım ve 1985 sonba- hannda konserlerimi yargı karanyla verdim. Dünya da yıkılmadı, devletin te- mel nizamlan da bozul- madı. -Peki öyleyse neden ya- sakhyorlar konserterinizi? SALTUK- Şimdi. bu şeküyle bakıldığında bizim yaptığımız işte bir farkhhk var. Farklıbk da şu: Kitle- lerle yüz yüze geliyorsu- nuz. Bundan hoşlanmı- yorlar. İnsanlann böyle bi- raraya gelip tepki göster- mesinden korkuyorlar, bir. Bir de kıpırdatmak is- temiyorlar beni. Silmck is- tiyorlar. Kamuoyu beni unutsun. toplumun önüne çıkamayacak hale geleyım. Ama konserler sürdükçe ve insanlann geldiğini gör- dükçe, bunu yapamaya- caklannı da görüyorlar. -Yasaklamakararlan bi- lebiUSğim kadanyla genel- Hkle konserden bır-ikı saat önce tebüğedihyor. Neden? SAL 7T T A-Birkaç gün önceden tebliğ ederlerse idare mahkeme- sine başvururum, yasağı iptal ettiririm ve konseri veririm, bunu en- gellemeye cabşıyorlar. Mahkemeye gitmem için gerekli süreyi ver- memek amacını taşıyor bu uygulama. - Yani bütün kapüarvuzı kapatıyorlar. SALTUK-E\et evet. Çünkü mahkerneye gidersem yasağın iptal edileceği kesin. Şöyle kesin. 1984'te İstanbul'da yasakladıklan konser, mahkemeden döndü. 1985'te Ankara da ıla kez yasakla- dıklan konser döndü. Ankara'da 1988'de yasakladıklan Fİerya Si- neması konseri hakeza. 1991'de yasakladıklan, Ahmet Arif Ie bir- lıkte yapmak istediğimiz "İşte şiir, işte türkü" konseri için mah- keme yine lehime karar verdi. Bu demektir ki, bu yasaklann hiç bir haklı gerekçesi yok. Yasağı birkaç gün önceden bildirirlerse mah- kemelerin yürütmeyi durdurma karan vereceği kesin durumda. Bu yolu da kapamak için kullanılan bir yöntem. Idarecilerin cinliğı. -Bir anlamda size meslekten men cezası mı uygulamyor? SALTUK- Görünürde böyle birşey yok. Bunun süreklihği olsa. tamam. Böyle bir karan kim alabibr? Ben hukuk okumuş aydın bir sanatçı olarak düşündüğümde aklıma bakanlar kurulu geliyor. Şimdi haar kanun gücünde kararname yetkisi de var. Alır böyle bir karar, der ki, "Rahmi Saltuk'a ömür boyu meslekten men cezası verilmıştir, o yüzden konser veremez" der. Sürekliliği olur. Bunu böyle japmıyor, taksit taksit yapıyor ki gözden kacsın. Böyle bir kural koysalar, hakikaten bütün vicdanlarağlar. Bunu da bildıkle- ri için böyle yapıyorlar. Tıkır tıkır yürüyen bir Türkiye'de bir yan- lışbk olabilir. Kişisel nedenlerle olabilir. başka bir nedcnle olabitir Hayır, öyle değil. Sistematik bir şe_\ var. Arada bir verip diğerlennı yasakiıyorlar. -Size yapUan engeltemelerin dışında bir de izleyicilerinize yapılan 1984'te İstanbul'da yasakladıklan konser, mahkemeden döndü. 1985'te Ankara'da iki kez yasakladıklan konser döndü. Ankara'da 1988'de yasakladıklan Derya Sineması konseri hakeza. 1991 'de yasakladıklan, Ahmet Arif le birlikte yapmak istediğimiz "İşte şiir, işte türkü" konseri için mahkeme yine lehime karar verdi. Bu demektir ki, bu yasaklann hiçbir haklı gerekçesi yok. basküar vargaüba? SALTUK-7abi\. İnsanlar Rahmi Saltuk konserine gelmesin di- ye yapılan işler var, bir de eziyet ediyorlar insanlara. -TRT televizyonuyla aramz nasıl? SALTUK-Dah2 önce en son 1978'de çıkmıştım, şimdi 1992'de çıkmaya başladım. Demek ki 14 sene çıkmamışım. -Neden? SALTUK- Bilmiyorum. Gerçi içinde benim de adım geçen bazı listelerin olduğunu söylediler. Kara listeleri varmış. Aroa ben gör- medim. Bir şey diyemem. Ha, bır de şu var. TR"Tnin denetleme olayı çağdışı bir olay. Bu yüzden TRT'ye hiç bant göndermiyorum. - Yakm geçndşte bir baıutmzıgönderdiğim'zi btöyonon. Yanıhyor muyum? SALTUK-Hah, şimdi onu anlatacağım. 1992'de dedim ki bir bant göndereyim. Gönderdim. Gelen yanıt, TRT denetiminin çok çağdışı olduğunu belgeledi. O belgeye göre, Dersim Dört Dağ İçin- de diye geçen Dersim türküsü söz denetiminden geçmiyor. O tür- küde Dersim adı dışında denetimcilerin takılacağj hiç bir şey yok. Ve o türkü çok uzun süredir TRTde ya>ınlanmıyor. -Mesela, "Tokat Dört Dağ İçinde" olsaydıyayınlantr nuydı? SALTUK- Hah hah haa. (Gülerek)Yayınlanırdı. Kesin. Bunu koyduk bir tarafa. Yine o belgede diyor ki. sen Pir Sultan Abdal'm "Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle" türküsünü "Katip ahvaümi şaha böyle >az" diye okumuşsun, o >üzden uygunsuzdur. Ne der- sın buna? Pir Suitan ortada, onun bu türküyü Şahla ilgili söylediği ortada. Bundan başka bir de çok uzak bır tarih değil bu Pir Sultan olayı. toplum tarihi içinyakın bir tarih. Üstelik ben araştınyorum. Soruyorum, bu sözcük arzuhal midir, ahval midir? Ahval... Niye ah val?Arzuhal, şefaat di- lemeyi anlatır. Ahval söz- cüğüyle sadece durumu- nu anlatıyor. Bunun üze- rine ben karar verdim ki doğru olanı yapmışım. Ben de oturur, ahvali ar- zuhal diye okurum, gön- deririm. Hayır. bu böyle obnamab. Böyle bir şey yapmayı aşağilanmak sa- yanm. Ne böyle ya- panm, ne de TRTye. sahneye çıkanm. Çıkmam. •Konserlerinizanlamsız gerekçelerle yasaklanı- yor. Dava açıpkazanıyor- sunuz- Pekiyi, anlamsız gerekçelerle konserlerini- li keyfi olarak yasakla- yanlara karşı bir yaptmm yok mu? SALTUK- 1988'de Ankara'da yasaklanan konserim mesela. Öyle gerekçeler var ki tüyleri- niz ürperir. Sürekli ko- mürûzm propagandası yapıyormuşum, 141- 142'nin kaldınlmasını is- tiyormuşum falan. O günlerde de 141-142'nin kaldınlması tartışıbyor. Neyse. Mahkemeye gön- derilen gerekçeler böyle ve altmda o zamanın An- kara Valisi Saffet Ankan Bedük'ün imzası var. Ne ben onu tanınm, ne o beni tanır ama böyle bir olayla ister istemez karşı karşıya gebyoruz. Sonra, mahkeme lehime karar vermiş. Ama vab' yine va- ü. Ben şimdi merak edi- yorum, Malatya'ya git- sem konser versem, Saf- fet Ankan Bedük ne ya- pacak? Mesut Yılmaz şimdi ana muhalefet lide- ri olarak ne diyor? Ben ülkeyi daha iyi yönetirim. Benim konserimi İcişleri Bakanı olarak yasaida- yan Mustafa Kalemli de partisinin yönetiminde. Bu tür insanlarla mı daha iyi yönetecek? Hani bana haksız olarak uygulanan işlemin sorumlulvğu? İstanbul'da konserimya.- saklandıgında Vab' Yardıması Ihsan Yalçuı. Bu işlere bakan kışi o zaman. Şimdi Sanyer'in SHP'b' belediye başkanı. Tarih yazacak. Ne kadar örterlerse örtsünler. Hangi ideolojide olursa olsun, ancak resmi tarihin es geçeceği şeyler bunlar. -Son yasaklanan 2 Temmuz konseriıüz için ne diyorsunuz? 93 Tûrkiye'sinde Metalica'ya evet, RahmTye hayır SAL TUK-93 Türkıyesı'nin 2 Temmuzu'nda Rahmi Saltuk kon- seri yasaklanıyor ve o günler. İstanbul'da en yoğun kültürel etkin- liklerin yaşandığı günler. Sting geliyor, Guns'n Roses geliyor gidi- yor, Metallica geliyor. Rahmi Saltuk'un konser vereceği yerde bir gün önce Fatih Kısaparmak, ondan bir gün önce Arif Sağ konser veriyor. Rahmi Saltuk'un konseri yasaklandıktan iki gün sonra kocaman İnönü Stadı'nda Sting çıkıyor sahneye. Ne diyeyim? Korkuyorlar. Niye korkuyorlar? Şimdi biz diyebib'r miyiz ki, '"ya- hu arkadaş, 37 kişinin yakıldığı bir ülkede sen neler söylüyorsun". Niye söylemeyeyim? Ben konserimi veremediğirn için onlar yakılı- yor. Onlar yakıldığı için de ben konserimi veremiyorum. -Peki ne yapacaksımzT SALTUK-Yakm gcçnüşte çok yakın dostlanmı. ağabeylerimi kaybettim. Bir Ahmed Arif i, bir Rıfat Ilgaz'ı kaybettim. Ben onla- nn çizgisınden. onlann geieneğinden. onlann kuşağından sayıyo- rum kendimı. Baktığım zaman görüyorum ki, bu allahın belası yanbş şeylere çıkanlar kahrolmuşîar. O gelenekten gelen bir sanatçı olarak Rahmi Saltuk'un payına da herhalde birseyler düşüyor. Ahmed Arif in bir lafı vardır, çok seviyorum. "Ben halkıma sığındım"derdi. O laf şimdı daha çok beileğime gehyor. Ben de halkıma sığınıyo- rum...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle