25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN1993 PAZAR DIŞ HABERLER Nazizm sessiztikten güç buluyor Stockholm GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Moskova'daki arka- daşırruz Hasan Aksay, pazar yazılanndan binnde bır arkadaşının ölûmü üzerine, "O şimdi yok. Oysa ben yaşıyor ve yaşla- nıyorum" yazmışü. Şimdi önümdeki ga- zetede, 9 yaşında yanarak ölen Hülya Genç'in fotoğrafına bakarken bu sözû düşünüyonım. Yaşıyor olmak bana, ya utanç verici geliyor ya da bencillik. Yaşam aslında bencillikle özverinin sa- vaşımı değil mi? Biryanda, bireyin sûrekli olarak ve yalnızca kendini düşünmesı; öte yanda, "orman gibi kardescesine" ya- şama anlayışı. Bir toplumda yalnızea be- lirli bir ırkın yaşama hakkı olduğu inancı verezilliğiüzenne kurulu Nazizm; kitlele- rin sessizJiğinden ve bıreylerin kısa erimli, dar görüşlü çıkarcılığından güç buluyor. Dopdolu banlıyö treninde 5-6 dazla- ğın, 10-12 yaşlannda 2 göçmen çocuğu yerlerde tekmelemesıne tepkısız kalan in- sanlann sessızhğinde >eşeriyor. Kentin ortasında, yüzme bilmeyen 2 İranü'yı de- nize atan postallı gençleri savunan avu- kaün onlan, "Kaba saba, hoyrat çocuk- lar" diye tammlamasmda boy veriyor. Expressen gazetesinin Berlin muhabiri, ne kadar gûzel saptıyor: "...Son iki yılda Nazi terörû, solcu terörisüerin bugüne dek öldürdüklerinden çok daha fazla in- sanın canına kıydı. Ne var ki bu gerçek, devletin 70'li ydlarda Baader-Meinhof a karşı başlatuğı sürek avırun benzerini başlatması ıçın yeterli olmadı. Baader- Meinhof la Naziler arasındaki ayınm, il- kinin toplumun üst tabakasındakı kışılen hedef alması; ıkincisinin ise Türklere ve diğer yabancılara yönelık olması." Fred ZJnnemann'ın Julia'sıru bılmem anımsar mısınız? Bu unutulmaz filmin, bugün bütün Almanya'da gösterümesini isterdim. "Canım, nasılsa hedef aşın sol- cular, Yahudiler, çingeneler filan" diye omuz silkilmesinden gücûnü alan Nazile- rin, gıderek ınsanlık tarihinin en büyük soykınmını gerçekleştirmelerinin öykü- sûnü unutmuşa benziyorlar çûnkü. Sessiz kalmarun, gızli destek anlarruna geldiğinı anımsatmak gerekiyor. Kaba gücûn, zor- bahğının her tûrlûsüne, önem derecesi ne olursa olsun, aynı kararlılıkta karşıhk vermek zorundayız. Oturup Helmut Bey'in keyfîni bekle- mek yeterli değıldır. Çünkü arük iş başa düşmüştür... Eşdnselesahnedealkışsokaktatokat Moskova'da geçen hafta bir dizi eşcinsel toplantılan ve şenlikleri düzenlendi. Rus- ya Ceza Yasasfnın, eşcinsel ılişkiyî ya- saklayan 121. maddesinin birinci fıkrası kaldınlmıştı. Aslında son birkaç yıl içinde ortaya çıkan eşcinsel örgütlenmeler ve yayın or- ganlan, bu konuda bır iklim değişıkliği olacağının işaretlerindendı. Baskentte seyrek de olsa elele dolaşan erkeklere, so- kaklarda birbirleriyle öpüşen kadınlara rastlanmaya başlanmışü. Oysa on yıllardır Sovyet eşcinselleri tü- müyie yasadışıydı. Binlerce insan, eşcinsel olduğu yolundaki şikayetler sonucu ha- pislerde yattı, sürgûnlere gönderildi. Çok uzaklara gitmeye gerek yok: Daha geçen yıl 121/1. madde uyannca 25 kişi hüküm giydi. Sovyet hapishanelen ve ordusu eş- cinselliğin hem yaygın bir eğıhm hem de denn bır sır olduğu kurumlardı. Hala da öyle. Rusya eşcinselleri hafta içindeki top- lantılarda şuna dikkat çektilen Ceza ya- sasındaki değişiklikıen sonra ilgili madde uyannca özgürlüğü elinden ahnmış inşan- lann serbest bırakılması elbette önemli bir görevdir. Ama asıl önemlisi. ışin hukuksal değd, toplumsal-ahlaksal yanıdır. Yanı itilen, horlanan, ikinci sınıf sayılan eşcin- seUerin toplumda eşit haklı insanlar ola- bilmelerini sağlamaktır. Gerek antikomünist iktidar gerekse de komünist muhalefet açısından eşcinsellik, görmezlikten gelmeyi yeğledıkleri can sıkıo bir konu. Bu konuda hoşgörülü olunmasını savunanlar ise ikı gruba aynh- yorlan Birinci ve büyük grup. eşcinselleri kader kurbanlan, zavalb kişiler olarak ka- bul edıyor ve onlara örneğin kanser has- talanna gösterilen türden bir hoşgörü gös- terilmesmı isüyor. İkinci ve çok daha Moskova HAKAN AKSAY kücük grup ise cinsel tercihlerin, özel ya- şamın dokunulmazlıklan arasmda yer alan bıreysel özgürlük sorunu olduğunu belirtiyor. Diğer yandan çehşkili toplumsal süreç- ler. hukuksal geÛşmeleri bekJemiyor. Eş- cinsel olduklan bılinen bazı sanatçılar ün- lerine ün katıyor. Sonuçta bizim ülkemiz- deki gibi bır tablo çıkıyor: Sahnedeki bü- yük eşcinsele alkış, mahalledeki küçük eş- cinSele tokat! İki yüzlülük doğallaşıyor. Kuşkusuz, ilgili ceza maddesinin kaldmlması, devletin yatak odalannı de- netlemeye cahşmaktan vazgeçinlmesı yö- nünde olumlu bir adım. Yasaklar yalnız- ca düşünsel, politik, dinsel değil, cinsel konularda da başan kazanamıyor, yalnız- ca antıdemokratik baskılan körüklüyor. Ancak devletin dışında. toplumun, tek tek bireyleri, başkalannın özel yaşamlanna, tercihlenne pervasızca kanşmalannın, sırtlannı geleneklere dayayarak kendıle- rince doğru olanı başkalanna dayatma- lannın önünün alınması görevi var. Bu, çok daha karmaşık ve uzun bir süreç. Hafta boyunca eşcınsellıkle ilgili yo- ğunlaşan tartışmalarda ileri sürûlen önemli bır noktadaha vardı. Bazıeşcinsel- ler, insanlann eşcinsel olan ve olmayan olarak ikiye aynlmasına karşı çıkülar. Bunu, insanlann akılh ve aptal olarak ke- sin çizgilerle ikiye aynlması gibi sağlıksız bir yöntem olarak değerlendirdiler. He- men herkeste bastınlmış istekler bulundu- ğunu, ama insanlann bunlan başkaîanna hatta kendılerine bile acıklamaya cesareti olmadığını vurguladılar. Polanski'run "Aa Ay" adüfilmindeolduğu gibi bazen kocasına sadık, hanım hanımcık bir kadının, cinsel açhğıru kendi cinsinden bi- fiyle gidermeyi deneyebıldiğıni örnek gös- terdiler. Pek çoklannın ise böyle bir dene- ye girişmeden, bir zamanlar yalnızca ken- dı ıçlennde yaşamış olduklan "yüz kızarüa" fantazıleriyle biriikte yaşama veda ettiklerini söyledıler. Bu hassas konuda kuşkusuz herkesin değişik görüşleri olabilir. Ama sanınm en önemlisi, bu konuya dürüstlük gösteri- sınden ve öğretmenük merakından vazge- cilerek, demokrat ve akılcı yaklaşılabilme- sidir. St-PetershUTP im kunillKlinU kiltlaflllar R l B y a •*•e k o n o n u k ^osûaa, suıayasa tarüşmalan, ayasal g g ^ g vgisiııi medL S t Petersburg kentinin Büyûk Petro tarafindan kunıluşuDun 290. yddönümûııde geoç Rus kizlan tarifai Kışiık Sarayı'nm önûnde yerel giysfleri fle dans edip şarkı söytedfler. (Fotoğraf: REUTER) DeıııekSovyeder fenapaıçalamııış Arap Yanmadası'nın en büyük ülkesi, burası olsa gerek. Hiç de anlattıklan gibi değil. Ya Arap Yanmadası'nda değilim ya da burası çağa ayak uydurmak için bir yılda bin yıl kat etmiş. Çarşaf hak getire; denize üstsüz giriyorlar. Hatta daha da ileri gidip anadan doğma girenler de var. Ama o za- man 200 E Mercedes'lı polisler, "O kadar da uzun boylu değü" deyip gereken işlemi yapıyorlar. Asbnda Dubai, "yabana cenneti." Prosedürde, Birleşik Arap Emirfiklen'neal- kollü içki sokmak yasak. Ancak bu yasa her halde bizim, alkollü otomobil kuîlan- mamızla özdeşteşmış kı tekıladan vıski- ye, votkadan şarabın en iyısine kadar her şey mevcut' Siz siz olun, bu ülkeye transit vizeyle girmeye kalkmayın. Hani, hep an- laulan"'Arap tembellıği" var ya! Görevlinın kahvesinin bitmesinı ya da keyfının gelme- sini beklemek zorundasınız. Canı ıstedığı zaman, pasaportunuzu alıp gerekeni ya- pacaktır' Ama havaalanı da havaalanı hanı. Dünyanın en büyük free shopu burada. Otomobil bıle satıyorlar free shoplarda. Siz paradan haber venn. Isterseniz bır BMW 850 CSI, ya da Porsche secin gönlünüzce. Elektroniğin cenneti de Dtıbai. Vergisız ülkede, herşey yabanalara göre endekslenmış Büyük mağazalardaki saü- cılar, siz ıçeri girdığinız anda hesap maki- nelerini ellerine ahp dirhem mi, Amerikan dolan mı ödeyeceğınizi sorup baktığınız cı- hazın değennı daha siz sormadan söylüyor. Oldukça ucuz cihazlardan ister video ka- merayı, ıster müzik setini, isterseniz bilgisa- yan alın burada sorun yok, ama Atatürk Dubai ASENA ÖZKAN Havaalanı'nda neler olur biünmez! Sıcaklar mı, kaç yazar? Her yerde, her şeyde klima var. Bizim gibi aşın sıcaga alışkın olmayanlar ıçın en i>i taktik, güneşe dayanamaz duruma gelince, kliması çok iyi çalışan bır mağazaya gırip alışveriş yapacak izleniminı yaratıp, sennlemek Gündüz fa- relenn cirit attığı sokaklar ve abşvenş mer- kezlen. güneşın batımıyla övlesine soıleni- yor kı gündüz olmak bilmiyor. Buradakı Fılıpınlilenn çektiklenni an- latabilmek ıçın, her halde ciltlerle kitaplar yazılmalı. BAE'de de Araplann çocuklan- na bakma ışinı üstlenmışler. Kimi zaman çocuklara, kımi zaman da babalanna bakı- yorlar. Sıkça da aile değışürmelenne bakar- sanız, iyi bakıa olmadıklan ya da babalar- la daha çok ilgılendıkleri anlaşıbyor. Yolda yürürken bır kadının ağzından du- yacağınız "'CoUega" sakın sızı yanılgıya dü- şürmesin Burası Beyazıt Meydanı değil. Demek kı Sovyetler kötü dağümış, parça-- lan Dubai'ye kadar gelmiş. Alıştığımız ış- portaahk, burada da var. Kötü mercekli dürbünler, termoslar; yanı çantada ne varsa. Daha sonra... Ten dolar, fivedolar... 100 KURTZENGINI• ÜSTEDE KİMLER YOK Kİ? • ÖÇ KUSAK KÜRT ZENGİNİ VE DÜŞÜNCELERİ • KÜRT İŞADAMLARININ İLERİ SÜRDÜGÜ KOŞULLAR • KÜRDİSTANU İŞADAMLARI DERNEĞİ'Nİ KİMLER KURUYOR? AMERIKA DIYETINIODUYOR MUAVENET MUHRİBİNE KARŞI 8 FIRKATEYN İSMET SEZSİN AÇIKLADI: PKK AFFI YURURLKE ' GİRİYOR ZENGİNİ DEMİREL'İN IMF'YE YAZDIĞI SON MEKTUP ÇOK ÇOCUK MU AZ ÇOCUK MU? ANKARA VE KONYA BELEDİYESİ KARŞI KARŞIYA MISIR'DA BİR TATİL HIRİSTİYANLIĞISEÇEN DOKTORA ŞÜRGÜN İSTANBUL MÖZİK FESTİVALİ'NİN AĞIR TOPU STING NİNTENDO ŞAMPİYONU TÜRK İNGİLTERE'YÎ AYAĞA KALDIRDI • Haftalık kent rehberi: Sinema, tiyatro, televizyon, video, radyo, müzik, sergi, gezi ve etkinlikler, ikinci derginizde; Tienevecİe Felipe konuştukçahalk coştu Saçlanna kırlar düşmüş elliük bir lider, gözleri hafıfçe nemlenmiş; coşkulu titrek sesiyle halkına sesleniyordu: Bir üniversite öğrencisi olarak Franco'nun her yerde kol gezen askerlerinden gjzlenmiş, köşelerde, mahzenlerde, sınıflarda, kısacası yeraltı- nda forumlar yaparken kafamda bir tek şey vardı, içimde bir tek özlem vardı. "Banş ve özgürlüğün korkusuzca, alabildi- ğine yaşandığı bir İspanya!" Hınamızı içimize gömdük, öç almaya kalkışmadık, diyor lider. Ama unutmadık! Kalabahk coşuyor, dalgalanıyor: Fe-li- pe! Fe-li-pe! Elbette vergileri artürdık, diyor. Sağhk hizmetlerinı evrenseleştirebilmek için. Bır ameliyat olmak için tarlasını toprağmı sa- tardı benim vatandaşım dün. Aına bugün kardeşlik var, dayamşma var. Yoksul, gü- vence içinde, korkusuz. Işsız, güvence için- de, korkusuz. Eskiden çocuklann zenginliklen, baba- lannın cüzdanlannın kabanklığıyla ölçû- lürdü. Şimdi evrenselleştırdığimız ve kalite- sini kat kat arttınğımız eğitim ve öğretim ile çocuklanmızın zenginlıği bilgileriyle, ze- kalanyla. akıllanyla ölçûlüyor! Kalabahk coşuyor, dalgalanıyor: Fe-li- pe! Fe-li-pe! Onbir yıl önce biz iktidara geldiğimizde savunma ve eğitim için milli gelirden aynı oranda pay ayrüıyordu. Şimdi ise eğitime Madrid AIİ KIŞLAK aynlan pay, savunmaya aynlan payın tam iki kaü. Biz banş ve özgüriük isüyoruz! Bır ülkenin zenginliği yalnızca parasal varlı- ğıyla ölçülemez; biz kardeşlik, dayamşma, kültür zenginliği istiyoruz! Kalabahk coşuyor, dalgalanıyor Fe-li- pe! Fe-li-pe! Nobel ödüllü yazar Gabrid Garcia Manjuez, Felipe'mn yanında, 'daha çok özgürlükleri' selamlıyordu. Franco döne- minde söylediğı her özgüriük şarkısından sonra hapislere tıkılan Katalan şarkıcı Joan Manuel Senrat çıkıyor kürsüye: Feli- pe, senden yalnızca secimleri kazanmanı is- temiyorum; daha çok özgüriük, daha çok dayamşma, daha çok kardeşlik ıstiyonım! Işte Ispanyol sosyahzmınin bir yüzü. ötekı yüzünde hergün sokaklara üç bın ki- şiyi döküveren işsizlik var. Bıraz yolsuzluk var. Ve genç ve güleç yüzüyle bir sağ var öte yanda. Yakın gecmişiyle 'temiz'. Çünkü ik- tidarda olmayan kirlenmez. 600 bin konut sözü veriyon 600 bin konut anahtan. Yüz- binlerce yeni iş sözü veriyor. Emekli ve iş- sizleri koruyacağını söylüyor. Liderleri "Ben de bir emekh çocuğum!" diyor. Vaat- ler. Vaatler. Son gün tam sayfa gazete ilan- lanyla halka acık yerlerde alkollü içki yasa- ğı getireceğını açıklayan sağ, İspanyollann, barlarda ıkı kadeh şarapla bütünleşen coş- kulanna, alışkanlıklanna ters düşüverdi. Yanlış bir ılan rnıydı bu, bilinemedi. 40 yılbk bir diktatörlükten sonra halkın içindeki o uyuyan korku süimnemiş. Ama sosyalistler de yeterince ekonomik büyü- meyi sağlayamamışlar. Acaba bir de sağı mı denesek. Ama ya şu genç ve güleç yüzün ardında karanlık, gerici- faşist bir yüz sak- lıysa? Beterin de beteri var! Haftalarca karmakanşık oldu kafalar. Sonra son gün. Uderler sustu. Meydanlar sustu. Televizyon sustu. Gazeteler sustu. 'Düşünme günü." Ağaçlar, kuşlar. balıklar, gökyüzü, deniz düşünüyor. Geleceği düşü- nüyor. Polıtika kusursuz değil. Çünkü insanoğlu kusursuz değil önce. Sessizlik. Yapraklar uçuşuyor bir ilkba- hann son günlerinde. Bir genç sevgilisini kucağına almış, sessiz okşuyor kırlarda. Gelecek gençlerin. Umut, en güzel düşler gençlerin. Ve de elbette bir oy hakkı bile ol- mayan çocuklann. Hepımizin. İnsanoğlu- nun. Potonya'da uzun söredir gkferfleme- yen siyasi bunalım geçen hafta için- anı Leh VValesa'mn parlamentoyu fesbetmesi ise halkı so- kağa döktü. Başkent Varşova'da yaklaşık 3 bin gösterici cınna günü gösteri düzenleyerek VV alesa'nın hareketiri kmadı. Polonya'da siyasi bunalım so de başbakan ve hükümetin isöfa etmesivie doruğa ulaştı. Cı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle