Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 1993 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
BirilerinikıskaııarakgeçtiyaşamHep hakkını yediler onun. Doğu-
mundan ölümüne dek şanssızlık gö-
lünde yüzdü. Boğulmamak için çok
çaba sarfetti. Sabretti. Kadersizüğıne
kahretti. Venilmemek için mücadele
etti. diretıi. Ama işleri hep kötü gitti.
Kardeşleri arasında konuşmaya ve
yürümeye en çabuk başlayan oydu.
Ama nedense annesi de babası da
onun değerini bilmedi. Çikolatanın
büyüğü hep küçük kardeşineydi. Çok
bozuldu aılesine. Küçük kardeşini de
hiç scvTnedi. Kıskandı.
Okulda abeceyi ilk söken o oldu.
Beden eğitiminde ve resimde de ondan
iyisi yoktu. Yine de başkasını sınıf baş-
kanı yaptılar. Öğretmenine de. sınıf
arkadaşlanna da diş biledı o yüzden.
Haksızca sınıf başkanlığını ele geçiren
çocuğa da hiç ısınamadı. Kıskandı.
Öğrcnci derneğinin en aktif üyesi
oydu. Tartışmalarda kimse onun eüne
su dökemezdi. Kendisini lider seçme-
yenlere kızdı. Secileni sünepe buldu.
çekemedı. Kıskandı.
Askerde ondan disiplinlisi yoklu.
Kaz adımında ayağını en yükseğe kal-
dıran. koşuda en başta giden. atış tali-
mindehep I2"den vuran oydu. Yinede
terhis günü komutan onu değil bir
başkasını örnek asker ilan etti. Ostelik
•"örnek asker" çelimsiz ve silik bir tipti.
Komutana günlerce küfretti. Çelim-
sizden nefret etti. Kıskandı.
Meslekte kimse onun bileğini büke-
mezdi. İşini en düzgün yapan, bir gün
bir dakika bile geç kaimayan oydu.
Yine de önce başkasının maaşına zam
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
yaptı patron. Hem de beceriksiz biri-
ne. Patronun bu seçimine şaşü. Bece-
riksizi kendisine karşı yapılan haksızlı-
ğın nedeni saydı. Kıskandı.
Mahallenin en yakışıklısı oydu. Hali
vakti yerindeydi, bir eksiği yoktu.
Ama istediğj İcızı alamadı. Çirkin ve
yoksul bir gence vardı kız. Onu hiçbir
zaman affetmedi. Evlendiği genci gör-
düğû zaman da yolunu değiştirdi. Kıs-
kandı.
Kansını sevmese de saygıda kusur
etmedi. İyi bir koca. ıyi bir baba oldu.
Ama yine de yaranamadı. Hep başka
kocalan, başka erkekleri örnek göste-
rerek çattı ona kansı. Zamanla soğu-
du ondan. Başka kocalar ve erkekler
sinirierini bozdu. Kıskandı.
Bütün ümidini çocuklanna bağladı.
Onlan binbir özveriyle büyüttü, evlen-
dirdi. Hayırsız çıktı çocuklar. Göster-
diği ilgiden ve yaptığı maddı katkıdan
daha fazlasını talep ettiler hep. Veonu
başka babalarla karşılaştırarak yerdi-
ler. Son nefesine kadar kırgın kaldı ço-
cuklanna. Kendisinden iyi olduğu
söylenen öteki babalara ise tepki duy-
du. Kıskandı.
Kalbi dayanamadı bu kadar haksız-
lığa, ûzüntüye. Krizgeçirdi, yatakJara
düştü. Doktoru onu verdiği perhize
uymadığı için eleştirdi. başka hastalan
örnek gösterdi. Doktoru da sildi def-
terden. Öteki kalp hastalanna ise lanet
yağdırdı. Kıskandı.
Oldü. Vasiyeti üzerine mükemmel
bircenaze töreni düzenlendi. En güzel
tabutta, en taze çiçeklerle toprağa ve-
rildi. Mezarlıktaki en güzel mezar
onunkiydi. Anısma dağıtılan helva da
öteki bütün helvalardan daha lezzet-
liydi. Bunu, onu tanıyan herkes takdir
etti. Ömrünün sonunda olduğunu dü-
şünenler böyle bir uğurlama karşısın-
da parmak ısırdılar. Kıskandılar.
Nihayet tartışmasız bir zafer kazan-
mıştı herkese karşı.
Ama bu gecikmiş zaferini kendısi
görememişti neyazık ki...
Yetişkin bireyler
yabıızçocuk
ODTÜ'de öğrenciyken, ma-
hallemin çocuklannı toparlayıp
bir futbol takımı kurmuştum.
Çahştıncılan bendim: iyi futbol
oynadığımdan değil. çocuklan
sevdiğimden. Onlara vaşıtım
gibi davranır, güven göstcrir-
dim. i
Kısa sürede. başanlı olmak
için en iyi yöntemi seçmiş ol-
duğumu anîadım. Hepsi ortao-
kul çağında olan çocuklar.
yanımdayken kendileriniçocuk
değil. birey hissediyorlardı. Ben
onlara güveniyordum. onlar da
kendilerine. O toz toprak, çu-
kurlu bayırlı sahaiarda nasıl as-
lan kesiliyorlardı!..
Yıllar sonra Jsveçte. bana o
günleri anımsatan bir görüntü
var. Çevremdekiçalışan halkm.
kendisini yetersiz ve hatta ge-
reksiz hissetmeye başladığını
• görüyorum. "Bakalım ne ola-
cak" sorusu herk*sin dilinde.
Işten atılma konusunda sıra ba-
na ne zaman gelecek sorusu. en
çok duyulan kaygı sözcüklerin-
den. Orneğin, annelik iznine
başlayan kadınlar, döndükle-
rinde işyerlerini açık bulup bu-
lamayacaklannı düşünüyorlar;
açık bulsalar bile. yerlerinin ko-
runup korunmadığını. Gerçek-
te bu haklann tümü, yasayla
korunur durumda ama. işve-
•re»ler -kamu ya da özel- kestır-
me yollann uzmanı haline aeldi
bile.
Emeğiyle geçinmeye alışkın
insanlar. artık "'Büyük Ağa-
bey"in her türlü yanhşın so-
rumlusu olarak onlan gördü-
ğünü biliyorlar. Fabrikanın
satışlan kötü mü gidiyor? Çö-
züm kolay: •"İstihdam fazlalığı-
nı gidermek gerek; yani. vur
hakkını tanıyan yasadan da ın-
tikam alınmış oluvor. Banka.
müdürlerin eşine dostuna arka-
daş işi kredi verip batmış mı?
Vur tekmeyi kasadaki vaşîı ka-
dına. orta yaşlı erkeğe!
Sağlık sektöründe çalışanlar,
yıllann laçkalığının bedelini iş-
lerinden olarak ödüyorlar. Yıl-
lardır kötü çalıştıklan için de-
ğil. bir avuç yönetıcının becere-
mediklen işlere. politika gereği
kanştıklaniçin.
Büyük hastanelerde "istih-
dam fazlahğı". her 5 kişiden 1'-
inin işten atılmasıyla gideril-
mekte. Orta ve küçük hastane-
Ier. ya sıkı sıkıya budanıyor: ya
da. "rekabete açılmaİc"
amacıyla kapatılıyor.
"'Büyük Ağabey". artık ın-
sanlann yatak odasına bile giri-
yor: İşten çıkanlacağını anla-
yan birçok genç kadın, çocuk
yapma suretivle. son gelırinin
% 90'ına denk düşen sigorta
ödentisini. 270 gün için sağla-
ma alma yolunu seçiyor. On-
dan sonrası, Allah kerim!
İşınde kalabılcnler ise. sürekli
olarak "'Büyük Ağabey"in ba-
kışlannı üzerinde hissediyor.
Yıllardır. kendinden bekleni-
lenleri yaptığı için ekmeğini ka-
zandığına ınanan ücretli. şimdi
artık bundan emin değil. "Bü-
yük ağabey". ona destek olmak
için değil. başkalannın suç-
lannın ceremesinı ona çektir-
mek için sahanın kenannda
tekmeyi gitsin personel! İlk kur- bekliyor. Güvcn duygusu, yeri-
banlar. yabanalar ve çocuklu ni. çaresizliğe bırakıyor.
genç anneler. Böylelikle. küçük İster şahanın içınde, istcr dı-
çocuğa hasta olunca evde kaia- şında: İsveç'te bireyler. birer
rak sigortadan ödenti alma yalnız çocuk artık...
Prenses Masako eşinin 5 admı gerisinde ^ n S ^
feşem bir düğûnle evlenen eski diplomat Masako Owada, artık eşinin 5 adım gerisinde yürümeye alıştı. Yeni evli
çift önccki gün çıktıkları balaylannın ilk sabahında, Güneş Tanrıçası Amaterasu'ya evliliklerini bildirmek üzere
tapınağı zijaret etti. Masako Owada, İmparatorluk tahtının varisi Prens Naruhito ile e\lenmeden ve Prenses ol-
madan önce. modern ve geleceği parlak bir diplomartı. Ancak Masako geleceğin Japonya ımparatoriçesi olma
yolunda geleneklere uygun adımlarla ilerliyor. Her zaman eşinin 5 adım gerisinde.(Fotoğraf: REUTER)
Işsizliğekısavadeliçözümyerineiş kavramıtartışması
Hafta başında Kopenhag'da topla-
nan AT zirvesine ağnlan nedeniyle
elinde bastonuyla katılan AT Komis-
yonu Başkanı Jacques Delors, toplulu-
ğun içinde bulunduğu ekonomik dur-
gunluğa ve giderek büyüyen işsizlik
sorununa çare önerilerini sıralarken.
"Eğitim sistemimizi ve eğitim an-
layışımızı tamamen değiştirmeliyiz.
Kendimizi yaşam boyunca nasıl eğite-
ceğimizi öğrenmeliyiz. Kişinin girişim-
ci ve yaratıcı yanını geliştirmeliyiz.
Herkese yaşam boyu eğitim hakkı
tanınmalı. İş kavramını yeniden de-
ğerlendirelim. Çalışmak bir hak ola-
rak görühnemeir dedi. Danimarka
televizyonu. Delors'un konuşmasını
"fazla vizyoner bulunmadı" diye ver-
di.
Bence halt etti. Delors'un konuş-
masmın içeriğı. özellikle sosyal de-
mokrat ve sosyalistlerin pek rağbet et-
tiği. ckonomivi hareketlendirmek için
kamu yatınmîannın arttınlması... De-
lors'un konuşmasınm. sosyalistleri he-
men hemen tüm Avrupa'da iflasa sü-
rükleyen ideolojik açmazlann dışında
bir içerik taşıdığtnı düşündüm. De-
lors'un işsizliğe kısa vadeli çözüm bul-
mak yerine iş kavramını tartışmaya
açmasını. eğitim konusunu ön plana
ahnasını vizyoner bir tavır olarak gör-
düm.
İşsizliğe karşı temel çözümün istih-
dam alanlan yaratmasıyla değil, iş ve
çahşma kavramlannın yeniden göz-
den geçirilmesi ve bu kavramlann ye-
niden belirlenmesiylegerçekleşebilece-
ği yönünde umut ışığı sezdim.
Avrupa Komisyonu'nun kendi veri-
lerine göre tüm topluluk içindeki işsiz
sayısı gelecek yıl 20milyon sınınna vu-
racak. 5 milyon nüfuslu Danimarka'-
da işsiz sayısı şimdiden 300 bini aştı.
KOPENHAC
FERRUH
YltMAZ
Danimarka'da işbaşındaki sosyal de-
mokrat ağırlıklı hükümetın klasik ön-
lemleri büyük bir ihtimalle işsiz
sayısını sabit tutmaktan başka bir işe
yaramayacak.
Bu durumda bu tür önlemlerin viz-
yonerliğinden bahsedilir mi?
Oysa Delors'un konuşması çok
önemli iki noktaya işaret ediyor. Eği-
tim ve çalişma kavramı.
Teknolojik gelişmenin vardığı dü-
zey artık neredeyse her alanda vasıflı
işgücünü gerektiriyor.
Aynca, gelecek yıl sayılan 20 milyo-
nu bulacak işsize nasıl iş bulunacak?
Avrupa ekonomilerinin canlanması,
vasıfsız işgücünü gereksiz hale getiren
teknolojik gelişme karşısında daha
fazla istihdam yaratabilecek mi?
Artık Avrupa'nm ve dünyanın,
bunca işsize iş bulamayacağmı kabul
etmesi. işsizliğe karşı istihdam yarata-
cak kiasik önlemlerle uğraşmak yeri-
ne. iş kavramının kendisini tartışmaya
başlaması gerekiyor. Belki vasıflı işgü-
cünün artmasıyla birlikte iş
dağılımının yeniden düzenlenmesı ge-
rekiyor. Ancak bunu yaparken. mo-
dası geçmış liberalizmin "Her koyun
kendi bacağından asılır" felsefesine
yüz vermemek. bu felsefenin doğura-
cağı toplumsal sefaleti önceden gör-
mek gerekiyor. İşsizliğin toplumsal bir
sorun olduğunun bilincinde olarak iş-
sizlerin de toplumun sorunu olduğunu
kabul etmek ve belki bunu sorun ola-
rak kavramaktan vazgeçmek gereki-
yor. Belki de en önemlisi, geleceğin
artık eğitilmiş işgücüne ait olduğunu,
sokaklan bile üniversite mezunu çöp-
çülerin temizleyeceğini görebilmek ge-
rekiyor.
Belki Jacques Delors. işsizliğe karşı
çare önerilerini sıralarken bunlan kas-
tetmedi. Belki o kadar vizyoner deâil-
di.
Ama ben söylediklerinde ileriye dö-
nük bir tartışmanın umut ışıklannı
gördüm. Her nedense halk tarafından
seçilmiş poiitikaalar yerine. halktan
uzak sırça köşklerde yaşayan bürok-
ratlann meselelere daha vizyoner ba-
kabildiklerini düşündüm. Demokrasi-
ye inanan biri olarak, bürokratlan po-
litikaalara tercih etmemdeki tezatı
yaşadım ve bu tezata çözüm bula-
madım.
Terorizmbir
çıkmaz sokakSen. yoksul ya da \arlıklı.
çirkin ya da güzel hiç ayırım
yapmadan ilkbahar maviliğini
cömertçe üzerimize serpiveren
şabah 'Hola." tüm Madride.
İki kız kardeş okul otobüsüne
biıunek için beküvor. Kızışma-
ya başlamış sabah trafiği içinde
insanlar, bir yaşam ka\gası pe-
şine takılmtşlar bile. Merhaba
güzel gün.
Bomnı.' Ve ansızın parampar-
ça bir Madrid sabahı. Param-
parça güzel gün. Paramparça
kollar. bacaklar. kafalar.
Biriveren umutlar. düşler, gü-
zellikler. yasam ka»galan ki en
onurlusu ka\gaların. İki kı-
zkardeş artık okullarına hiç va-
ramayacaklar. Şu >erde yatan
insan parçaları artık bu Madrid
sabahını hiç oksavamayacak-
lar.
Bombanın patlatıldığı araba
ale>ler içinde. İnsanlar çığlık
çığlığa. Ve basılan bir düğme> le
kırılıvermiş yerde \atan bu gü-
zel Madrid sabahının altında
kanla ya/ılmış bir imza: ETA.
Ne demek ETA? El Pais ga-
zetesi ertesi günkü başyaztsına
'ETA, ölürn demektir' başlığını
koymuş. Terör. Tüm gazeteler,
tde\izyonlar, radyolar ETA'-
nın adının yanına terör1
sözcü-
ğünü koyuyorlar.
NedirETA? Euskadi Ta As-
katasuna, vani. Bask V atanı ve
Özgürlük, demek. "Ö/gürlük"
demek yani ETA, 'barış1
de-
mek. Kimisine göre terör. ki-
misine göre banş; öyleyse ETA.
'barışçıl terör' demek.
Terör mü, özgürlük mü? Öy-
lesine ince bir çizgi var ki bu iki
sözcüğün arasında. Bir şe>in
böyiesine zıt iki anlamı olabilir
mi? Birileri vanılnor ama kim?
Birbirini ko\ala\an iki sözcük;
ALİ
KIŞLAK
birinin bittiği yerde öteki başlı-
yor. İşte tam adım koya-
madığımız o incecik çizginin
üzerinde paramparça yatan in-
sanlar artık bir yanıt aramıyor-
lar bu sorulara.
Sosyalizme ve bağımstzlığa
ulaşıncaya kadar silahlı müca-
dele gerekli, diyor ETA. Ama
Bask özerkliğinde halkın yal-
nızca yüzde 10'u aynlıkçı.
Bask'ın aynlıkçı partisi yüzde
10 oy ile 2 millcnekili çıkarabü-
di. Oysa diğer tüm sosyalist,
muhafa/akâr ve milliyetçi par-
tiler ETA'nın karşısındalar.
Halkın yüzde 9O'ı İspanya'dan
aynlmak istemiyor. Özerk,
ama İspanva içinde.
Ve Bask halkının yüzde 10'u
bağımsızlık istediği ve silahlı
mücadelenüı kaçınılmazlığuıa
inandığı için İspanya'nın bir
yerlerinde ansızın bir bomba
patlaynerecek ve kocaman bir
nokta koyuverecek güne yeni
başlamış yaşamların önüne.
Sosyalizm için. \ a iyi yazama-
mış sosyalizmi yazan, ya da
okumasını bilcmiyor însanoğ-
lu!.
Belki uzun, ama bir çıkmaz
sokak terör. Geri dönemiyor.
Duramıyor. Çırpınıyor.
Başbakan Felipe Gonzalez
'sütübozuklar' dedi. Komünist-
lerin lideri Julio Anguita 'köpek
sürüsü' dedi. Nefret doluyuz,
ama öç almaya çalışnıayacağız,
dediler. Çünkü. demokrasi, bu
'barışçıl* terörü yenecek.
Sürgün adasında
Akdeniz büyüsü
Akdeniz'm ortasında turiz-
me açılmış, kültür ızleriyle ıç
içe olup büyüsünü içinde hâlâ
daha saklı tutan kaç tane ada
vardır derlerse size. hiç düşün-
meden bir çırpıda yanıtlayin:
Malta...
Turistik broşürlerde. "Ak-
deniz'in mavisine açılmış han-
kulade bir pencere" sloganı ile
tanıtılan Malta*yı, şu sıralarda
yaşamak en güzeli..
Eriği, keçisi ve mimarisi ile
ünlü Malta'nın. esasen çelcicili-
ğini sağlayan özellik ya da a\-
ncalık nedir diye de düşünebi-
lirsiniz. Hemen anlatahm: Bir
defa burası. her köşesinde kar-
şınıza dikilen tarih kalıntılany-
Ia dopdolu olarak insanın ka-
fasını kanştınyor.
Akdeniz'in tam ortasında
bir büyülü ada, Malta...
Kitle turizminin henüz faz-
laca burnunu sokamadığı ve
bozamadığı Malıa. etrafındaki
adacıklanyla bir âlem yer.
Akdeniz güneşi altında kül-
türlerle yoğrulmuş bu adalar-
dan Gozo ve Comino adalan
ise tıpkı bizim Bozcaada ve
İmroz'un panoramaiannı çağ-
nştınvor ister istemez. Aslına
bakılırsa uzun yüzyıllar bo-
yunca. Malta hep baskınlara.
saldınlara sahne olmuş bir ada
olarak biliniyor. M.Ö. III >üz-
vıldan kalma mezarlan veünlü
Ggantija tapınağı ile bilinen
Gozo adası: kalıntılarıyla. ta-
rih öncesinden başlayarak Fi-
nikeliler'e. Kartacalılar'a ku-
cak açmış. Romalılar'la ya-
şamış bireskiliği ve bir tortuyu
içinde gizli tutmakta yüz-
yıllardır..
MALTA
EROL
ÖZKAN
YAZARLARIN
EVİ
Osmanbey
MEYHANEMİZDE
Hergün fasıl
Rez: 2464418
İLAN
TCANKARA23.
ASLİYEHUKUK
HÂKİMLfĞÎ'NDEN
DosyaNo.-199377
Davacı Hidayet Çapçıoğlu tara-
fından davab Varült Başaran aJeyhı-
ne açılan alacak davastmn yapılan
açık yargılamaartda:
Davalı Variık Ba^aran adına çı-
kartılan tebligatlar tebüğ edileme-
miş ve adresı de zabıtaca saptana-
maraış olduğundan duruşma günü
olan 16.9.1993 gûnü saat 10.25'te
mahkememızde tüm delıllenniz ile
birlikte haar buJunmanız veya bir
vekil ile temsil ettırraenız. aksi tak-
dırdeHUMK'nun 213-277 madde-
leri uyannca duruşmarun gıyabınjz-
da devam edeccğı ve karar venleceği
flıtarh olarak teblığ yenne kaım ol-
mak üjıere ilan olunur. 17.6.1993
Baan: 32476
Sevdiğiniz bir çocuğa bugün alın
Yaz tatilinde
NEŞELIINGILIZCE
Tüm Türkiye'de gazete bayilerinde
Sevımlı Robot'umuz Robby
bu yaz 6-11 yaşlarındaki
çocuklara çok özel bir metodla
Ingılizce öğretmeye başlayacak.
Hem de neşeyle...
İftm NlŞtÜ
İNOİÜZa
• Dınleyerek
• Boyayarak
• Çizerek
• Şarkı söyleyerek
• Bulmaca çözerek
Kırmızı çantaİJ R0B8Y 1 sayı 20 8İN ÜRA San çantalı R06BY 2. sayı 20 8IN LİfiA
Robby Eagltsh With Ms dil eğitim setinin özel çantasının içinde
• 24 kursluk 12 fasıkül # Özel kutusu içinde 32 kartlık "animal famıly" oyun kartları
• 24 kursluk 6 kaset • Zevkle kullanabıleceğirız setf cılt kapağı
• 12 Game Book oyun eki • Kasetlerınız ıçırı özel kaset kutusu bulacaksınız.
da ejmm Mnaı
İWK»tST«MMllig93
Oçüncûsu 75 *du»to. I M 3
dSlDûncûSİ 15 Eytûl 1993
tartnoıje yayınlanarak
tamamlanacafctır
Mavi çantalı ROBBY 1. SET (12 sayı)
200 BİN LİFM
B O V U T Y A Y I N G R U B U
Cumhurıyet Caddesı 317 Nuı Han 80230 HarDıye 1STAN8UL
Tel d(231 40 80(5 Hat) Faks (1)24662 66
Malta'nın burnunun dıbin-
deki bu dikkat çekıci. avuç içi
kadar Gozo adasının şirinliği-
ni peşincn belirtelim. Yoksul
bahkçılan, taş sokaklann se-
rinlieinde dantel öriip turistle-
re satan kadınlan ve adanın ti-
pik pansıyonlanyla burası hâlâ
daha bozulmamışiığını koru-
yor. Dükkânlannda "flu" kart-
postallar satılan. ucuz lokanta-
lan ve doğal plajlanyla burası
bıraz da bizim Cunda adasını
anımsatmıyor değil harti.
İncik boncuk satıalan ve kı-
yılarda pinekleyen yoksul. an-
cak dost yürekli halkı ile Gozo
ve onun vanıbaşındaki fincan
kadar Comino adaağı ise cam
kınğı mavisi kovlarıyla, yaz sı-
caklannda bir mavi serinlik...
1565lerde Osmanlı kadırga-
larının topa tuttuğu. sancak
dalgalandırdığı bu serin sular-
da > üzerken bile insan. eskileri.
geçmışı kurcalamadan edemi-
yor.
"St. Elmo Kalesi'nin dü-
şüşü"nü anlatan Türkler'in
resmedildiğı ünlü fresko ise
Matteo Perez D'AUeccio"nun
ımzasını taşıyor Valetta Mü-
zesi'nde.. düşlere dalmadan
edemıyorsunuz...
Bilindiği gıbı Valetta. Malta
tunzminın can daman.. So-
kaklarda turistten geçilmiyor
bu mevsımde.. Akdeniz'in tıl-
sımı biraz da Valetta'da yaşa-
nıvor sanki..
Malta. bizim tarihimizde
sürgün adası olarak bilinir?
Kafıleler halinde yüzlerce
Türk'ün sürüldüğü. acı cektiği
bu adanın zindanlarında gü-
nümüzdc pasta pişirilip. çay
satılmakta turistlere..
Evet. Sicilya'nın güneyinde
j akıcı güneşi ve Akdeniz'in de-
ğişik tonlardaki mavisiyle iç içe
bir ulsımh köşe burası.. 350 bin
kışilık nüfusu ve 264 kmr
lik
yüzölçümüyle bu takımadalar.
günümüzde: gidile gidile bıkıl-
mış. ezberlenmiş tatil köşeleri-
nın dışında dinlenmeyi hedef-
le\en bir adacıklar grubu izle-
nimıni de ister istemez uyandı-
nyor herkeste...
Akdenız'in büyüsü de en
çok buralarda yaşanıyor şim-
dilerde.. Kilometrelerceuzayıp
giden bomboş kumsallar ve
kayalıklar arasında yalınayak
dolaşmak. martı çığlıklannı
duyarak Akdeniz'ı yaşamak
bir havlı hoş.. Hele heîe kirpik-
lerınızde kurumuş Akdeniz'in
tuzuyla. düşlere dalmaktan
cüzeli yok şu sıralarda, Malta'-
da...